Kategori: Sağlık

  • Çin Narı (Kudret) ve Şeker Hastalığı

    Çin Narı (Kudret) ve Şeker Hastalığı

    KUDRET NARININ FAYDALARI
    KUDRET NARI KULLANIMI VE FAYDALARI(Kudret Narı, Momordica charantina, Balsamgurken)

    Araştırmalara göre; Kudret Narı, parçalı yapraklı, tırmanıcı, otsu bir yıllık bir bitkidir. Meyvesi olgunlaşınca, birbirinden ayrılır.

    Sarı çiçekler açar, turuncu-sarı renkli meyveler verir. Anavatanı Hindistan’dır. Kudret Narı’nın gastrit ve ülser karşıtı etkisi, kudret narı meyvesinin bağışıklık sistemini güçlendiren özelliklerinden destek alıyor olabilir. Yüksek oranda E vitamini ve kaliteli protein içererek bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.

    Kudret Narı için Önerilen Hastalıklar :
    KUDRET NARI KULLANIMI VE FAYDALARI

    New York Üniversitesinde yapılan bir araştırmada kudret narında HIV virüsünün çoğalmasını engelleyen bir protein keşfedildiği bildirilmektedir.

    Aynı zamanda kudret narının, antibiyotik etkisinin olduğu, lutein ve lycopene içeriği tümör büyümesini engelleyici özellikte olduğu da bildirilmektedir.

    Mide ülserini tedavi eder. Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır. Yaraların çabuk iyileşmesinde ve çabuk kapanmasında etkilidir. Asya’da mide problemleri ve kan şekerinin kontrolü için yaygın olarak kullanılır.

    Karaciğeri destekler, egzama ve sedefe faydalıdır. Bağırsak tembelliğini giderir, hücreleri yeniler, rahim yaralarını giderir,

    Kudret Narının Kullanım Şekli ve Kullanım Dozu :

    Olgunlaşarak kavuniçi rengi alan meyve ezilir, bir miktar balla karıştırılıp sabahları aç karnına yenilir. Bu şekilde en az 41 gün kullanılır. Taze meyve bulunmayan mevsimde ise halis zeytinyağı içinde bekletilen kudret narı aynı şekilde kullanılabilir.

    Kudret Narı

    Yanık ve cilt yaraları için lapa haline getirilerek cilde uygulanır.

    Çekirdeklerinin kullanımında ise yıkanarak temizlenen çekirdekler ikiye ayrılır ve saf zeytinyağı içinde bekletilirek elde edilen karışım kullanılabilir. Meyvesinin kabukları kurutularak toz haline getirilerek de kullanılabilir.

    Bilinen hiç bir yan etkisi yoktur.

    Kudret narı bilinçsiz kullanıldığında karaciğere zarar verebiliyor.

    Kudret narı kanser, şeker hastalığı ve kan yağlarının yüksekliğinin tedavisinde kullanılabilen bir bitkisel destek! Dikkatli kullanılmadığında karaciğere zarar verebiliyor.

    Ayrıca kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarının, özellikle insülin kullanan hastaların dikkatli kullanmasında fayda var.

    Düşük ve kanama ihtimalini artırdığı için bu desteği hamilelerin kullanması uygun değil.

    Kudret Narı Faydaları Nelerdir ve Kudret Narı Nasıl Hazırlanır ?

    Anavatanı Hindistan olan kudret narı bitkisi özellikle gastrit ve ülser gibi mide sorunlarına karşı etkilidir. Kudret narının yaprakları ve meyvesi vitamin ve mineraller bakımından zengin içeriğe sahiptir.

    Kudret Narı Faydaları

    • Kudret narı (mormordica) ile sindirim sistemi hastalıklarına doğal destek sağlanabilir. Kudret narı mide bağırsak rahatsızlıklarında ilk akla gelen besinlerdendir. Ülser, gastrit, kolit, kabızlık gibi sorunlara karşı kullanılmaktadır. Kudret narının içeriğindeki charantine adlı etken madde gastrit, mide ülseri, reflü sorunlarında etkili oluyor.

    • Kudret narı Helicobacter Pylori bakterisinin sayısını azaltarak aktivitesini baskılıyor ve üremesini engelliyor. Antienflamatuar özelliğiyle mide ve bağırsak enfeksiyonlarına karşı etkili oluyor. Kudret narı, mide ve bağırsaktaki yaraların yaraların hızla kapanmasını sağlıyor.

    • Egzama ve sedefe iyi gelmesi kudret narı yararları arasındadır. Bu durumlarda merhem olarak kullanılır.

    • Kudret narı şeker rahatsızlığına karşı da faydalıdır. Geleneksel Çin Tıbbında kudret narından yapılan ekstrenin şeker hastalığına olumlu etkiler yaptığı yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir.

    Kudret narının içinde bulunan dört maddenin şekeri düzenlediği bu araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

    • Enerji metabolizmasını düzenleyen ve şekerin hücre içine girmesini sağlayan enzim olan AMKP yi kudret narından elde edilen maddenin aktivite ettiği belirtilmiştir. Kudret narı bu enzimin aktivitesini artırarak şekerin hücre içine girmesini sağlamaktadır. Bu çalışmanın sonuçları The International Journal Chemistry & Biology 2008 Mart sayısında yayınlanmıştır. Kudret narının diğer sentetik şeker ilaçlarının neden olduğu yan etkileri içermemesi de önemlidir.

    • Kudret narı, baş-boyun, cilt, lenfoma, lösemi, malign melanom, idrar yolları, meme ve prostat kanserlerine karşı etkilidir.

    • Canser Research dergisinde yayınlanan bir makaleye göre kudret narı kanser hücrelerinin yayılmasını, gelişip bölünmesini engelliyor.

    • Saint Louis Üniversitesi’nden Patoloji Profesörü Ratna B. Ray, kudret narının meme kanseri olan kişilerde hastalığın nüksetmesini önlemek için besinlerde bir katkı maddesi olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Cancer Research dergisinde yayınlanan araştırmada, kudret narı ekstresinin, meme kanseri hücrelerinin gelişimini durdurduğu belirtilmiştir.

    Kudret Narı Nasıl Hazırlanır?

    Meyveler olgunlaştığında doğranarak cam kavanoza doldurulur. 2-3 gün sonra acı su süzülür. 100 gr kadar iyice olgunlaşmış taze kudret narı (içindeki kırmızı zarla kaplı tohumlar alındıktan sonra) küçük küçük doğranır ve üzerine 1000 gr zeytinyağı ya da bal eklenir. 3-6 hafta boyunca güneşte bekletilir. Bu sürenin sonunda karışım günde iki kez sabah akşam yemeklerden yarım saat önce bir tatlı kaşığı alınır. (Kudret narı bitkisinin kullanılan kısmı meyveleridir. Çekirdekleri zehirli olabileceğinden çekirdeklerinden temizlenerek kullanılması gerekir)

    Kudret Narı Nasıl Kullanılır ?

    • Kudret narı meyvesi genel olarak balla veya zeytinyağı ile karıştırılarak hazırlanır.

    • Kullanıma hazır şekliyle satılan ballı kudret narı macunu ürünlerini doğal ürün satan yerlerden temin edebilirsiniz.

    • Kudret narı meyvesi ve zeytinyağıyla hazırlanmış ürünler de yine doğal ürün marketlerinden alınabilir.

    • Sabah ve akşam yemek öncesi bir tatlı kaşığı alınır.

  • Burun Revizyonu (Seconder Rhinoplasti) Op. Dr. Naci Çelik

    Burun Revizyonu (Seconder Rhinoplasti) Op. Dr. Naci Çelik

    Daha önce burun estetiği olmuş ve bir şekilde sonucundan memnun kalmayan hastalara uygulanır. Bazen sadece burundan nefes alma ile ilgili problemi olan hastalara yapıldığı gibi bazen de burnundaki şekil bozukluğu nedeniyle mutsuz hastalar için yapılır. Kişi bir veya birden fazla burun ameliyatı geçirmiş olabilir. Bazı durumlarda sadece burun ucuna dokunmak yeterli olabileceği gibi bazı durumlarda kulak veya kaburgadan greft alınarak var olan şekil bozukluğunun giderilmesi yoluna gidilebilir. Hatta nadir de olsa bazen dışarıdan yapılacak dolgu maddeleri ile ameliyata gerek kalmadan kişi rahatsız olduğu görüntüden kurtulabilir. Kişi revizyon ameliyatı sonrası sorunlarından tamamen kurtulabileceği gibi, yapılabilecek müdahaleler kişinin isteği doğrultusunda yeterli gelmeyebilir. Sonuçta bir organa vücudun izin verdiği ölçüde müdahale edilebilir. Daha önceden müdahale geçirmiş bir burnun düzeltilmesi her zaman için ilk defa operasyon geçirecek bir burundan çok daha zordur. Örneğin önceki ameliyatlarından fazlaca küçültülmüş bir burnun büyütülmesi, büyük ve kemerli bir burun için yapılacaklardan çok daha zordur.

    Kişi son burun ameliyatından en az 6 ay veya 1 sene sonra ikinci bir ameliyatı düşünmelidir. Bu burnun son şeklini alması için gerekli bir süreçtir. Çok kalın derili burunlarda bu süre uzayabilir. O nedenle ameliyattan 2 ay sonra ben burnumu beğenmiyorum, yeniden ameliyat olmak istiyorum gibi bir durum söz konusu olamaz. Erken dönemde yapılan düzeltme operasyonları var olan sorunun giderilmesi yerine artmasına neden olabilir. Tabi öncelikle kişinin burnunda önceki ameliyat nedeni ile oluşan veya giderilemeyen sorunlar mı var, yoksa geçmiş ameliyat aslında başarılı ama sonuç hastanın beklentilerini mi karşılamıyor, bu soruların cevabının bulunması çok önemlidir. İşte bu aşamada devreye doktor – hasta ilişkisi girer. Karşılıklı net ve anlaşılır bir iletişim kurmak gerekmektedir. Bazı durumlarda kişiye tıbben yapılacak gerekli bir müdahale yoktur.

    Revizyon burun ameliyatına karar verdiğinizde görüşeceğiniz ilk kişi ameliyatınızı yapan doktor olmalıdır. Bir doktor hastasına ameliyat sırasında neler yaptığını daha net bildiği için hastanın mutsuzluğunu gidermede çok etkili bir rol oynayabilir. Eğer kendi doktorunuzla revizyon görüşmeniz tatmin edici geçmedi ise başka plastik cerrahlar ile görüşebilirsiniz.

    Ameliyat sonrası dönem kişinin ilk ameliyatı ile pek de farklılık göstermese de ödemlerin inme süreci daha uzun olabilir, masaj gerekip gerekmediği yine yapılan işleme göre değişebilir.

    Op. Dr. Naci Çelik
    nacicelik.com

  • Bebek İsteyenlerin Dikkat Etmesi Gerekenler

    Bebek İsteyenlerin Dikkat Etmesi Gerekenler

    Artık bir bebek istediğinize karar verdiniz! Demek ki planlı bir hamilelik süreci sizi bekliyor…

    Peki bu süreçte ne yapmalısınız ? Doğrular ve yanlışlar nelerdir ?

    Bebek İsteyenlerin Dikkat Etmesi Gerekenler

    * Sağlıklı, sorunsuz bir gebelik dönemi geçirmek ve sağlıklı bir bebek sahibi olabilmek için gebe kalmadan önce bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı ile görüşüp muayene olmak önemlidir.

    * Gebelik öncesi yapılan bu ilk görüşmede ayrıntılı öykü ve muayene ile gebelik esnasında sorun yaratabilecek bazı durumların erken tanısı mümkün olabilmektedir. Tedavi edilmemiş şeker hastalığı (diabet) ve guatr erken gebelik kayıplarına (düşük) yol açabileceği için gebelik öncesi açlık kan şekeri ve tiroid fonksiyon testlerine (TSH, T3, T4) bakılması önemlidir.

    * Gebelikte geçirilmesi durumunda anne karnındaki bebekte yapısal anomalilere neden olabilecek bazı enfeksiyon hastalıkları (Kızamıkçık-Rubella, CMV, Toksoplazma enfeksiyonu) için testler yapılır.

    * Ülkemizdeki beslenme alışkanlıkları nedeniyle pekçok kadında demir eksikliği anemisi (kansızlık) görülebilmektedir. Gebelik öncesi dönemde fazla belirti vermese de gebelikle birlikte derin anemilere yol açabilen bu durum nedeni ile gebelik öncesi kan sayımı ve gerekirse demir preparatları takviyesi önemlidir.

    * Gebelik öncesi muayenede rahim ağzı kanseri taraması amacı ile smear alınması gerekmektedir.

    * Annenin gebelik öncesi kilosu bebek gelişimi ile doğrudan ilişkili olduğu için anne adaylarının öncelikle ideal vücut ağırlıklarına inmeleri- ya da çıkmaları uygun olacaktır.

    * Sigara bebeğin gelişimini ve doğum ağırlığını etkileyeceği için, mümkünse gebelik öncesi bırakılması uygundur. Benzer şekilde özellikle kronik olarak alınan alkol doğumsal anomalilere neden olabileceğinden gebelik planlandığı dönemde alkol alımının kesilmesi gerekmektedir.

    * Gebelikten önceki 3 aylık dönemde günde 400µg folik asit alınması nöral tüp bozukluklarının oluşmasını engellemektedir. Doğal besinlerle alınan folik asidin yanında, folik asit tabletleri ya da multivitaminlerle günlük 400mcg folik asit takviyesi önemlidir.

    * Gebelik öncesi bilinen herhangi bir hastalığı olan anne adaylarının mevcut hastalıklarını takip eden hekimlere de gebelik planladıklarını söylemeleri ve tedavilerini buna göre düzenlemeleri önemlidir.

    * Epilepsi (sara) hastalarının ilaçları ve dozları gebelik öncesinde ayarlanmalıdır.

    * Diabet (Şeker hastalığı) gebelikte pekçok soruna neden olabilir. Düşükler, gebelik zehirlenmesi (gebeliğin ikinci yarısında tansiyon yüksekliği – preeklampsi) ve bebekle ilgili doğumsal anormallikler bu sorunlardan bazılarıdır. Şeker hastalığı tanısı almış bayanların gebe kalmadan önceki dönemde kan şekeri seviyelerinin normal seyretmesi ve HbA1c değerleri normal seviyelere indikten sonra gebe kalmaları bebekte doğumsal anomali riskini azaltacaktır.

  • Modern yaşamın insanlığa hediyesi: kısırlık

    Modern yaşamın insanlığa hediyesi: kısırlık

    Vücut dokularında yıllarla beraber biriken ağır metaller, kimyasallar ve diğer toksinlerin üreme sağlığınızı olumsuz etkilediğini biliyor musunuz? Günlük yaşamımızın bir parçası haline gelen musluk suyu, pet şişe, plastik saklama kapları, gıda torbaları, mikrodalga fırınlar, klor-amonyak-parfüm içeren temizlik malzemeleri, sebze ve meyve yetiştirmede kullanılan tarım ilaçları sebebi bilinmeyen kısırlığın başrol oyuncuları… Sözün özü; yaşamınızı kontrol etmezseniz sebebi bilinmeyen infertilite vakası olmanız an meselesi…

    Dr. Burçak Erzik
    Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi
    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

    Toplumumuzda infertilite (kısırlık) problemi yaşayan 1.5 milyon çift yani üç milyon insan var. Bu üç milyon kişinin üçte biri ‘nedeni bilinmeyen infertilite’ sorununu yaşıyor. ‘Neden’ diye sorarsanız cevabı çok basit: Modern yaşamın insanlığa bir hediyesi bu… ‘Nedensiz’ nedenlerden dolayı çocuk sahibi olma sorunu yaşamak istemeyen çiftlerin yaşamlarını kontrol etmeleri şart! Üreme sağlığınızı korumak veya tekrar kazanmak istiyorsanız; sağlıklı ve dengeli beslenin, sigara-alkolden uzak durun, çevrenizdeki bulunan toksinleri azaltın ve destek tedavi alın…

    Kimyasal Zehirler (Dioxinler Ve Pestisidler)

    İşlenmiş gıdalarla bulunan kansorejen maddeler (Dioxinler ) ve sebze-meyve üretiminde kullanılan bazı tarım ilaçları (Pestisidler)“hormon bozucudur”. Sinir uçlarına bağlanarak sinyal yollarını bozarlar. Tek başlarına infertilite sebebi olmasalar da bozucu etken olarak rol oynayabilirler. Özellikle düşük tedavisi gören hastalarda, tekrarlayan başarısız IVF denemeleri, ileri kadın yaşı, düşük yumurtalık rezervi, sınırlı sayıda sperm sayısında bu etkenler önem kazanır.

    Çevresel Toksinler Nelerdir, Doğurganlığımızı Etkiler mi ?

    Çevresel toksin olarak adlandırdığımız ve farkında olmadan maruz kaldığımız “dioksin” ve “pesticide” grubu kimyasal maddeler tek başlarına kısırlık sebebi olmasalar da sperm ve yumurta üzerinde yarattıkları olumsuz etkilerle bozucu faktör olarak rol oynarlar.

    Dioksinler endüstriyel işleme uğramış tüm ürünlerde bulunan, çevre kirliliğine yol açan kimyasal bileşkenlerdir. İnsanlara geçiş yolu %90 gıda ile olur. Besin zincirinde geçiş, gübre ve suni yem ile hayvanlara, hayvansal gıdalardan da insanlara şeklindedir. Dioksinler yüksek oranda toksik maddelerdir ve “Dünya Sağlık Örgütü” 2010 bildirgesinde dioksinleri doğurganlığı azaltan, çocuklarda gelişimsel problemlere yol açabilen, bağışıklık sistemini bozan ve kansere yol açan toksik maddeler olarak kabul etmiştir. Dioksin vücutta yağ dokularında depolanır ve yarılanma ömrü 7 ile 11 yıl arasındadır. Dioksinler endüstriyel atıklarda, kağıt beyazlatma işleminde, tarım ilaçlarında, katı atıkların ve hastane atıklarının yetersiz yakılması sonucunda açığa çıkarlar. En yüksek oranda toprakta, hayvansal gıdalarda, kabuklu deniz hayvanlarında bulunur. En düşük oranda ise bitkilerde, suda ve havada mevcuttur.

    Bu Toksinler Doğurganlığımız Nasıl Etkiler?

    Sperm üzerindeki olumsuz etkileri;

    Sperm hareketliliğini azaltırlar ve en önemlisi sperm içerisinde yer alan ve genetik aktarımı yapan DNA yapısını bozarlar. DNA yapısında ki bozulma spermin yumurtayı dölleme kabiliyetini azaltır ve erken dönemde gebelik kayıplarına, yani düşüklere yol açar.

    Yumurta üzerindeki olumsuz etkileri;

    Kadınlarda hormon düzenini bozarak doğurganlığı azaltırlar. Dioksin ve pestisidler kadınlarda doğurganlıkta çok önemli olan “estrojen” hormonunu taklit ederler. Vücudun salgıladığı estrojen hormonunun yerine hormon alıcı noktalara bağlanarak, o bölgeyi etkisiz kılarlar. Bu şekilde hormonal denge bozulur ve yumurtlama problemi, buna bağlı olarak da adet düzensizliğine yol açarlar.

    Özellikle tüp bebek tedavisinde kötü prognozlu grup olarak adlandırdığımız yani gebe kalma şansının azaldığı durumlarda bu etkenler daha da önem kazanırlar. Bu çiftler; tekrarlayan başarısız tüp bebek denemeleri olan, tekrarlayan gebelik kayıpları yaşayan, yumurtalık rezervinin azaldığı veya ileri kadın yaşına sahip olunduğu, sperm sayısının sınırlı olduğu gruptur.

    Toksik Kimyasalardan Uzak Durarak Doğurganlığınızı Arttırın

    Gündelik yaşamımızda kullandığımız eşyalar nedeniyle maruz kaldığımız kimyasallar doğurganlığımızı azaltan toksinler olabilirler. Dikkat edilmesi gerekenler;

    • Yiyecek paketleri, ped şişeler, plastik torbalar, stretch filmalüminyum folyolar
    • Tarım İlacı (Pesticideler)
    • Giysilerimizdeki kimyasal boyalar
    • Halılar
    • Kişisel bakım ürünleridir.

    Nelerden uzak duralım ?

    1. “Klor” – temizlik ürünlerinizi klor içermeyen ürünlerden seçin
    2. Amonyak
    3. Uçucu Organik Bileşikler (VOC)
    4. Kokulu ürünleri azaltın
    5. PVC –esnek plastik ürünler- banyo perdesi, yer döşeme, çocuk oyuncakları, plastik yemek kapları, elektronik eşyalar, plastik süs bitkileri
    6. BPA– konserve kutuları ve elektronikler
    7. Güvenli deniz ürünleri yiyin: taze, kısa ömürlü, küçük mevsim balıkları, bulamıyorsanız Omega 3 vitamin desteği balıklardan gelebilecek civa fazlasını engeller
    8. Gübre – ev çiçeklerinizde doğal gübre kullanın, mevsime ait taze ve organik meyve sebze tüketin
    9. Sebze ve meyvenizi bol suyla yıkayın, doğal besinler tüketin
    10. PFC-yapışmayan tava/tencereler, mikrodalga fırın ve pişirme poşetleri, diş ipleri ve halı gibi ürünlerde yapışmayı önleyici olarak kullanılırlar

    Overlerinizin Kanlanmasını Arttıran ve Serbest Radikalleri Temizleyen Gıdalar

    Yumurtalıklarımızı besleyen damarlar çok ince bir ağdan (mikrovasküler yapı) meydana gelir. Sigara, kilo, yüksek kolesterol oranı gibi kan akışındaki bozulmaya yol açan faktörler kolaylıkla ince damarlarda tıkanıklığa yol açar ve hormonların etki mekanizmasını bozar.

    • Omega 3 – mikrovasküler ağda tıkanıklığı engeller, serbest radikal birikimini azaltır. Yüksek miktarda balık tüketimi civa birikimine yol açabileceğinden omega 3 kapsülleri tercih edilir.
    • Bitkisel proteinler – ceviz, yerfıstığı, peynir, haşlanmış yumurta
    • D vitamini – süt ürünleri, balık, yumurta sarısı ve güneş ışığı
    • Siyah çikolata – flavenoidler kan pıhtılaşma elemanları olan trombositlerin bir araya gelmesini engeller ve yumurtalıklarda kan akışını düzenler.

    Toksik maddelere maruz kalma yolları;

    • Musluk suyu
    • Sigara
    • Alkol
    • Kafein
    • Plastikler (günlük kullanım eşyaları, gıda torbaları, saklama kapları, oyuncaklar, elektronik eşyalar)
    • Temizlik malzemeleri (klor, amonyak, parfüm)
    • Meyve ve sebze yetiştirmede kullanılan zirai ilaçlar ve böcek ilaçları
    • Mikrodalga fırınlar
    • Elektrikli battaniye
    • Kırmızı et
    • Tatlandırıcılar
    • Gıda boyaları, katkı maddeleri, aromalar (MSG)

    Üreme Sağlığını Korumanın Yolları

    1. Sigara içmeyin

    2. Alkol kullanmayın

    3. Kafein içeren – kahve /siyah çay / çikolatalı içeceklerden uzak durun

    4. Çevresel olarak güvenli temizlik malzemeleri ve zararlı organizmaları engelleyen, kontrol altına alan ya da zararlarını azaltan ürünler kullanmak ( pestisitler) – meyve ve sebzelerinizi bol suyla yıkayın

    5. Klor ve diğer kimyasallardan kaçınmak için arıtılmış su kullanın

    6. İşlenmiş gıdalardan uzak durun – fast food

    7. Et, sebze ve meyvenizin organik olmasına özen gösterin

    8. Plastik kullanmayın – saklama kaplarınızı cam kullanın, yapışmaz tabanlı tencerelerinizin güvenli ürünler olduğundan emin olun

    9. Hafif ama düzenli egzersiz yapın

    10. Detoks tedavilerini uygulayın

    11. Destekleyici vitaminler kullanın Vit E (400 IU), Selenium (200 mcg), Vit C (3000 mg)

    1. Bir kadının kısır olup olmadığı nasıl tespit edilir?
    2. Kadınlarda yumurtalık sorunları kısırlığa neden olur mu?
    3. Kadınlarda kısırlık hangi sebeplerden olur?
    4. Çocuk sahibi olamayan kadınlar kısırlık tedavisi için ne zaman başvurmalı?
    5. Kadınlarda kısırlık nasıl tedavi edilir?
    6. Kadınlarda hangi tip kısırlıklar tedavi edilemez?
    7. Kadının yaşı ile kısırlık arasında nasıl bir ilişki var?

  • Kısırlık (infertilite) tedavisinde akupunktur / nöral terapinin yeri var mı ?

    Kısırlık (infertilite) tedavisinde akupunktur / nöral terapinin yeri var mı ?

    Kısırlık (İnfertilite) tedavisi, aynı anda birçok mesele ile uğraşmayı gerektiren bir tedavi sürecidir.Fiziksel ve ruhsal sağlıklılık, eşle ilişki, aile büyükleri ile ilişkiler, arkadaşlarla olan ilişkiler ve tedavinin getirdiği maddi kaygılar gibi.Eğer çalışan bir kadınsa, iş hayatının tedaviden etkilenip etkilenmemesi de yaşanabilecek streslerden birisi.

    Bilimsel çalışmalar, stresin infertiliteye neden olabileceğini; infertilitenin ve bu süreçte yaşananların da depresyona ve anksiyeteye neden olduğunu göstermektedir.

    Bu aslında tıpkı yumurta – tavuk hikayesi gibi stres bir yandan gebe kalma ve sürdürme olasılığını azaltırken, öbür taraftan da çocuk sahibi olamamak da stresi artırabilmektedir. Yapılan çalışmalarda, çocuk sahibi olamayan “çifler” ile kanser ve AIDS hastaları karşılaştırıldığında benzer oranda kaygı ve depresyon görülmüştür.

    Uzun bir süredir kısırlık tedavisi ve getirdiklerinin stresi altında olan beden ve ruh, normal düzenine geri dönmekte zorlanmaktadır. Böylece bazı kronik ağrılar (migren, sırt, boyun ağrıları gibi) oluşabilmektedir. Bağışıklık sistemi zayıflamakta ve anne adayımız hastalıklara daha açık hale gelmektedir.Uyku problemleri, kronik yorgunluk, sinirlilik, özgüven kaybı- kendini beğenmemek ve cinsel isteksizlik ve cinsellikten zevk almamak gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır.

    Transfer döneminde uygulanan Akupunktur, anne adayının kaygılarını, korkularını ve stresini azaltarak daha huzurlu, rahat ve gevşemiş halde transfer sürecini geçirmesine anlamlı katkı sağlamaktadır. Ayrıca akupunktur/nöral terapi ile Rahme giden kan akımı artmakta ve böylece rahmin kasılmasının azaltılması hedeflenmektedir. Ayrıca bağışıklık sisteminin güçlendirmesi ile hem kadın daha sağlıklı olmakta hem de embriyonun rahme tutunması için uygun ortam oluşturulmaktadır.

    Aslında bu aşamadan önce anne adayları, genel sağlıklarının iyileştirilmesi ve hazırlık için tedaviye alınmalıdır. Özellikle birkaç kez başarısız denemeleri olan adaylarda, “Bozucu alan” tedavi yaklaşımı ile 4 haftalık bir ön hazırlık son derece faydalı olacaktır.

    Bununla beraber, bazı yurtdışı merkezlerde olduğu gibi “Tüp Bebek Merkez” ziyaretleri ve tahlil sürecinde 3.-7. günlerde ilk seansın başlaması, follikül gelişimi ve endometrium kalınlığını artırmak ve anne adayının stresini azaltmak için de uygulanabilir.

    İkinci seans, yumurta toplanmasından hemen sonra post-op stresin azaltılması, bulantı-kusma ve nekahat döneminin huzurlu geçmesi ve karının rahatlaması için uygulanabilir. Üçüncü seans, genellikle Embriyo transferinden önce uygulanır.

    Dördüncü seans, transferden sonra 3.-7. günlerde (embriyonun uterusa doğal olarak yapışıp tutunması-implantasyon-için) uygulandığında gebelik oranlarını artırdığını biliyoruz.

    Biz transfer sonrasında da (11-14 günlük; STRESiN PİK YAPTIĞI bekleme döneminde ) hastaya AKUPUNKTUR/NÖRAL TERAPİ ile destek olmanın faydalı olduğunu görüyoruz.

    Tüp bebek sürecinde kime, nasıl bir tedavi yaklaşımında bulunmanın daha etkili-faydalı olduğu konusunda ise “uzman hekim” ile görüşerek yol alınmasının önemini de vurgulamak isteriz.

    1. Aşılama nasıl bir üremeye yardımcı tedavi tekniğidir?
    2. Tüp bebek tedavisinde embriyo seçimi neye göre yapılır?
    3. Tüp bebek tedavisinde transfer edilen embriyoların gelişimi nasıl takip edilir?
    4. Tüp bebek ile yaşanan hamileliklerde düşük riski daha mı fazla?
    5. Tüp bebek tedavisinde genetik tanı testi kimlere önerilir?
    6. Tüp bebek tedavisinde akupunktur ve nöral terapiden nasıl yararlanılır?

  • Kariyer, Çocuk, Menopoz Süreci Nasıl Tespit Edilir ?

    Kariyer, Çocuk, Menopoz Süreci Nasıl Tespit Edilir ?

    Kadında doğuştan varolan yumurta rezervleri; doğurganlık yaşı, bebek sahibi olma şansı veya menopoz süreci hakkında güvenilir bilgi kaynağıdır. Peki zaman içinde azalan yumurtalık rezervlerinin seviyesinin belirlenmesi mümkün müdür? Yapılan araştırmalar basit bir kan tahlili ile kandaki AMH hormonuna bakıldığında elde edilen değerler tüm bu sorulara güvenilir cevap oluşturuyor…

    Op. Dr. Güvenç Karlıkaya
    Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi

    ‘’Hem kariyer hem çocuk istiyorsunuz ve zaman konusunda kararsızlık yaşıyorsunuz. Geç kalmaktan da korkuyorsunuz… Ya da tüp bebek tedavi sürecinde bebek sahibi olma şansınızı merak ediyorsunuz… Ya da ‘menopoz sürecine girdim mi’ ikilemini yaşıyorsunuz?’’ Günlük yaşamda bu tür sorunlarla daha sık karşılaşır hale geldik. Çünkü özellikle son otuz yılda kadının sosyal hayata ve iş hayatına katılımının hızla artması, eğitim düzeyinin yükselmesi, kariyer planlaması gibi nedenler gelişmiş toplumlarda gebelik yaşının geciktirilmesi sonucunu doğurdu. Birçok aile çocuk sahibi olma planlarını daha ileri yaşlara bırakmakta, bunun sonucunda infertilite (kısırlık) sorunu ile daha sık karşılaşılmakta ve infertilite tedavilerine daha sık başvurulmaktadır.

    Basit Bir Kan Tahlili İle Yumurta Rezervinin Belirlenmesi İçin AntiMullerıan Hormon (AMH)Testi

    Kadın yaşının ilerlemesiyle gebe kalma şansının azaldığı ve düşük yapma riskinin arttığı bilinen bir gerçektir. Özellikle otuzlu yaşların ortalarından itibaren bu türde problemlerle karşılaşma riski gittikçe artış göstermektedir. Yapılan çalışmalarla anlaşılan bir diğer ilginç saptama ise bu risklerin ortaya çıkış zamanı ve artış hızı, kadının yumurtalık rezervinin yaşla azalma trendine birebir uyum göstermesidir.

    İnfertilite tedavileri, özellikle tüp bebek ve mikroenjeksiyon gibi, ileri tekniklerin başarılı sonuçlanabilmesinde en önemli etkiyi kadının yaşı ve buna bağlı olarak elde edilen yumurta sayısı ve kalitesi yapmaktadır. Bu nedenle, çiftler için çok büyük önem taşıyan bu tedavilerde, başarı şansını önceden değerlendirebilmek için yumurta rezervini ölçmeye yönelik bir çok kriter belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak bu belirteçlerin birçoğu (örneğin kandaki FSH değerleri gibi) farklı zamanlarda farklı sonuçlar verebildiği için yeterli bilgiyi vermekten uzak kalmıştır. Son yıllarda, Anti Müllerian Hormon (AMH) ölçümlerinin bu konuda daha çok yardımcı olduğu, kadının adet dönemlerinin farklı zamanlarında değerinin oldukça sabit kaldığı gözlemlenmiştir.

    AHM Hormonu Seviyesi Önemlidir!

    Gerçekte de, çok erken dönem yumurtalardan salgılanan bu hormon, kadının asıl yumurtalık havuzu hakkında bize daha doğru bilgiler vermektedir. Yapılan çalışmalar, kanda bakılan AMH değerlerinin, tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların vereceği cevap konusunda bize önceden önemli bilgiler vermektedir. Düşük AMH değerlerine sahip kadınlarda yapılacak bir tüp bebek tedavisinde elde edilecek cevabın (muhtemel elde edilebilecek yumurta sayısının) düşük olacağını bilmek, hasta için en uygun olduğu düşünülen protokol seçiminde yardımcı olurken, hastanın bu yönde bilgilendirmesinde önemli bir parametre olacaktır.

    Kariyer, Çocuk, Menopoz Süreci Nasıl Tespit Edilir ? | 1 Yüksek AMH değerlerinde ise, hastadan en uygun cevabı alacak ilaç dozlarının ve protokollerinin belirlenmesi, yeterli sayıda ve kalitede yumurtalar elde edilmesine, buna bağlı olarak gebelik şansının artmasına neden olacaktır. Bununla beraber “ovaryan hiperstimulasyon sendromu” adı verilen ve tüp bebek tedavilerinde aşırı yumurtalık cevabı nedeniyle karın şişkinliği ve nefes alma güçlüğü gibi bazen şiddetli olabilen komplikasyonların ortaya çıkma olasılığı, yüksek AMH değerlerine sahip kadınlarda daha fazladır. Bu şekilde yüksek AMH değerlerine sahip kadınlarda, tedavilere uygun protokoller ve ilaç dozları ile başlamak, tüp bebek tedavilerinin bu en korkutan yan etkisini önlemede doktorlara en başından uyarıcı olacaktır.

    Aynı zamanda, AMH değerlerinin, menopoza giriş yaşını belirlemede belirleyici olabileceğine dair birçok çalışma bulunmaktadır. Beklenenden daha düşük AMH değerlerinde kadının ortalamalardan daha önce menopoza girme ihtimalinin arttığı gözlemlenmiştir.

    Her ne kadar bir kadının gebe kalma ihtimali veya menopoza girme süresi birkaç parametre ile kesin olarak belirlenemeyecek kadar karmaşık olaylar silsilesi olsa da, gebe kalma yaşını çeşitli nedenlerden erteleme eğilimi olan kadınların, bu türde parametrelerden yararlanmaları gelecek planlarını yapmakta onlara yardımcı olacaktır.

  • 100 Erkekten Birinin Spermi Yok !

    100 Erkekten Birinin Spermi Yok !

    100 Erkekten Birinin Spermi Yok ! | 2Ünlü ses sanatçısı Doğuş’un “Zamanında vücut çalışırken aldığım ilaçlar yüzünden sperm sayılarımda azalma olmuş’’ açıklaması erkeklerde üreme konusunda en sık rastlanan ‘azospermi’ nedir?’ konusunu gündeme taşıdı. Peki azospermi nedir, kaç Türk erkeği bu problemi yaşıyor, tedavisi mümkün mü? Tüm bu soruları Bahçeci Umut Tüp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Ulun Uluğ yanıtladı.

    Her yüz erkekten birinin azospermi yani meni de hiç canlı hücre bulunmama problemi yaşadığını biliyor musunuz? Ünlü ses sanatçısı Doğuş’un ‘vücut çalışırken aldığı ilaçlar yüzünden sperm sayılarımda azalma olduğu’ açıklaması üzerine birçok erkeğin farkında olmadığı ciddi bir sağlık sorunu gündeme geldi: AZOSPERM

    Bahçeci Umut Tüp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Ulun Uluğ konu hakkında şu açıklamalarda bulundu: ‘Yapılan araştırma sonuçlarına göre her yüz erkekten biri azospermi yani meni de hiç canlı hücre bulunmama problemi yaşıyor. Erkeklerde sperm sayısını etkileyen bazı faktörler vardır. Geçirilmiş enfeksiyonlar, genital cerrahi operasyonlar, genetik nedenler, kronik hastalıklar, böbrek yetmezliği, karaciğer bozukluğu, kullanılan ilaçlar, radyoterapi, radyosyona maruz kalma ve en sık rastlanılan sebebi ise nedeni bilinmeyenler oluşturmaktadır.

    Vücut Geliştirme İlaçları Kısırlık

    Doç. Dr. Ulun Uluğ vücut geliştirme için kullanılan anabolik steroitlerin androjen hormonu benzeri maddeler içerdiğini belirterek, bu tür ilaçları kullanırken çok dikkatli olunması gerektiği konusunda erkekleri uyardı. Uluğ, ‘’Bu maddeler erkelerde kas gelişimi performansını artırırken maalesef aynı zamanda özellikle santral sinir sistemini etkileyerek, sperm üretimini azaltır. Vücut geliştirme sporcularında rastlanılan azospermi sorunu ilaçlar nedeniyle ortaya çıkabilir. ‘’ dedi.

    Her 100 Erkekten Biri Sperm Sorunu Yaşıyor!

    Her yüz erkekten birinin azospermi ya da meni de hiç canlı hücre bulunmaması olayını yaşadığını sözlerine ekleyen Doç. Dr. Ulun Uluğ;’’ İnfertilite yani kısırlık problemi yaşayan çiftlerde bu oran %10’lara çıkmaktadır. Oysa ki çok basit bir sperm analizi ile bu sorun kolayca tespit edilebilir. Ülkemizde ne yazık ki azospermi olup yıllarca eşini doktor doktor dolaştırıp tedavi olmaya çalışan erkekler var. Sorunun karısında değil kendisinde olduğu aklına bile gelmez, kendisine sperm analizi yaptırmaz. Azospermi saptanan hastaların bu konun uzmanı, androloji ile uğraşan bir ürolog, tarafından değerlendirilmesi şarttır. Azospermiye neden olan etkenler araştırılıp tedaviye başlanabilir.’’

    En Sık Rastlanan Sorun: Nedeni Bilinmeyen Azosprem

    Doç. Dr. Ulun Uluğ en sık rastlanan sorunun nedeni bilinmeyen azosperm olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: ‘’Maalesef bu sorunu yaşayan birçok hastamızda bir neden saptanamamaktadır. Bu kişilere şu anki teknolojiyle tekrar sperm üretimi yaptırıp doğal yollardan çocuk sahibi olmaları sağlanamamaktadır. Nedensiz azospermi olan hastalara tüp bebek tedavisi önerilmektedir. Bu tedavi sırasında testislerini mikroskop altında bir cerrahi işlem uygulanarak testislerinde olan ancak meniye ulaşamayan spermler bulunmaya çalışılır. Buna TESE işlemi denilmektedir. İşlemlerin profesyonel kişiler tarafından yapılması sperm bulunma şansını artırır. Bu da çiftlerin çocuk sahibi şansını olumlu yönde etkiler’’

    Sperm Seçmede İleri Teknoloji: IMSI

    Doç.Dr. Ulun Uluğ TESE işleminde sadece sperm bulunmakla kalınmayıp spermin şeklinin düzgün olup olmadığının önemli olduğunu belirterek; ‘Son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte spermler IMSI denilen bir yöntemle çok daha fazla büyütülerek bakılmakta ve daha sağlıklı spermler de seçilmektedir.’dedi.

    Azosperm Cinsel Bozukluk Değildir, Bitkisel Çözümü Yok

    Doç.Dr. Ulun Uluğ, ‘’Toplumun genelinde azospermi ile cinsel bozukluk aynı sorunmuş gibi algılanır. Halbuki bu çok yanlış bir düşüncedir. Azosperm cinsel bozukluk anlamına gelmez. Burada yapılan ikinci büyük yanlış ise maalesef sperm sayısını artırabilme amacıyla bitkisel desteklerden çare aranmasıdır. Bunların azospermi hastalarında bilimsel olarak faydalı olduğu kanıtlanmamıştır. Olabilecek en iyi yararı cinsel performansı artırmaktan öteye gidemez.’’ dedi.

  • SGK tüp bebek tedavisinin ne kadarını karşılar ?

    Konu ile videoyu izlemek için tıklayın …

    SGK tüp bebek tedavisinin ne kadarını karşılar ?

    tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek fiyatları, tüp bebek nasıl olur, tüp bebek nedir, tüp bebek maliyeti, aşılama, tüp bebek aşamaları, tüp bebek tedavisi, infertilite, infertilite tedavisi, infertilite ilaçları, infertilite nedir, infertilite nedenleri, infertilite belirtileri, aşılama, infertilite ppt, infertilite pdf, aşılama, kisirlik nedir, kisirlik nedenleri, kisirlik belirtileri, kısırlık belirtileri, kısırlık nedir, kısırlık nasıl anlaşılır, kadında kısırlık, erkekte kısırlık, tüp bebek merkezleri, tüp bebek merkezi, istanbul tüp bebek merkezi, istanbul tüp bebek fiyatları, istanbul tüp bebek merkezleri, istanbul tüp bebek merkezi hakkında, tüp bebek nedir, tüp bebeğin aşamaları nelerdir, tüp bebek nasıl olur, tüp bebek tedavisi, tüp bebek kimlere yapılır, tüp bebek kimlere uygulanır, tüp bebek çocuk, tüp bebek SGK, tüp bebek fiyatları, tüp bebek ssk şartları, tüp bebek raporu, tüp bebek aşamaları, tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek fiyatları 2012, tüp bebek maliyeti, tüp bebek merkezleri, tüp bebek yöntemi, tüp bebek hakkındaki tüm cevaplar, tüp bebek tedavisinde, tüp bebek yöntemi ile Çocuk sahibi olun, tüp bebek tedavisi, çocuk tüp bebek, tüp bebek gebelik, tüp bebek aşılama, tüp bebekte aşılama, tüp bebek ssk, tüp bebek aşılama fiyatları, tüp bebek tedavisi, tüp bebek embriyo transferi, tüp bebek merkezleri, tüp bebek transfer, adım adım tüp bebek tedavisi, tüp bebek tedavi süreci, tüp bebek tedavi aşamaları, tüp bebek transferi sonrası, tüp bebekte beslenme, TÜP BEBEK MALİYETİ, tüp bebek maliyeti, uzun protokol tüp bebek, tüp bebek maliyeti 2012, tüp bebek maliyeti 2013, ssk tüp bebek maliyeti, tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek aşamaları, tüp bebek tedavisi, tüp bebek ssk

  • Meme Büyütme Estetiği sonrası bilinmesi gerekenler

    Meme Büyütme Estetiği sonrası bilinmesi gerekenler

    Meme büyültme ameliyatı sonrası

     

    1. Meme büyültme ameliyatı ağrılı bir ameliyattır ve bu ağrının bir derecesi yoktur. Kişiye göre değişir. Bazı hastalarım bu ağrıyı bir iki günlük bir rahatsızlık olarak anlatırken bazıları 2-3 haftalık işkenceden bahsediyorlar. Ama ne olursa olsun ağrınız olacak ve GEÇECEK…

    2. Ağrıyı azaltmanın bazı yolları var:
    a. Verilen ilaçlarınızı kullanın
    b. Kollarınızı aşırı kaldırmayın ancak hareketsiz de tutmayın. Kucağınızda bebek veya bir başka ağırlık taşımayın
    c. Zaten yapamazsınız ama yatarken veya kalkarken birisi size destek olsun tek başınıza yatıp kalkmayın
    d. Yatmaktan çok oturun veya ayakta dolaşın. Aktif dinlenme yapın. Yattığınız sürece sırt ağrınız kesinlikle artar

    Meme Büyütme Estetiği sonrası bilinmesi gerekenler | 33. Size aksi söylenmemişse ameliyatınızdan 48 saat sonra bandajlarınızı açmadan ılık duş alın. Su, sabun şampuan değmesinde bir sakınca yok. Sonra tap tap kurulama veya havlu ile kurulama yaparsınız. Küvette yıkanmak olmaz.

    4. Size verilen özel sutyeni veya kendinizin satın alabileceği balensiz sutyenleri kullanabilirsiniz. Bazı durumlarda sutyenle ilgili durumlarda kullanmayı düşündüğünüz sutyeni kontrolünüzde doktorunuza gösterin.

    5. Aksi söylenmedikçe kesi yerlerine pansuman yapmanıza gerek yoktur. Kontrole geldiğinizde gerekli şeyleri doktorunuz yapacaktır. Genellikle alınması gereken dikişiniz olmaz.

    6. Doktorunuz aksini söylemedikçe memelerinize herhangi bir masaj yapmanıza gerek yoktur. Zamanı geldiğinde gerekli ise size söylenecektir.

    7. Araba: Ne zaman kendinizi kullanabilecek durumda hissederseniz o zaman kullanabilirsiniz

    8. Spor: Ne zaman kendinizi spor yapacak durumda hissederseniz o zaman yapabilirsiniz.

    9. Yatış pozisyonu: Hangi pozisyonda rahatsanız o pozisyonda yatabilirsiniz.

    Yani aslında pek çok şeye vücudunuz sizin yerinize karar verecek.

    10. En sık akla gelen soru : Koyduğumuz silikonlar ne zaman küçülecek ?

    Cevap : HİÇBİR ZAMAN.

    Silikonlar nasıl küçülsün? Sadece memelerinizin çevresinde ve özellikle koltuk altına doğru dokularınızda ödem var. Bu ödemler bir kaç ay içinde azalır bu da memelerinizin ameliyattan hemen sonra neden çok büyük göründüğünü açıklayan durumdur.

  • Burun ameliyatı sonrası yapılması veya yapılmaması gerekenler

    Burun ameliyatı sonrası yapılması veya yapılmaması gerekenler

    Ameliyatınız bitti. Peki şimdi neler yapmanız gerekiyor, iyileşme sürecinde neler yaşayabilirsiniz. Aşağıdaki maddelere bir göz atın isterseniz.

    • Ameliyattan sonraki ilk hafta içinde burun deliklerinizden açık kırmızı renkli sıvı gelmesi normaldir.
    • İlk hafta içinde göz çevrenizde morluklar ve yüzünüzde şişlik olması doğaldır. Bunu önlemek için başınız yukarıda olacak şekilde yatmanız gerekmektedir. Gün içinde yatmaktan çok oturun veya ayakta dolaşmayı tercih edin. Televizyon seyredip bilgisayar başında zaman geçirebilirsiniz ancak bunun gözlerinizi yoracak kadar çok olmamasına dikkat edin. Ayrıca kendinizi iyi hissediyorsanız dışarı çıkmanızda da bir sakınca yoktur.
    • Aksi söylenmediği takdirde yüzünüze buz uygulaması yapmayın.
    • Lütfen doktorunuz aksini söylemediği takdirde ameliyattan 48 saat sonra mutlaka duşunuzu alın. Suyun çok sıcak olamamasına, ılık veya ılıktan daha soğuk olmasına dikkat edin. Sabun ve şampuan kullanın. Burun ateline su değmesinde hiçbir sakınca yoktur. Duştan sonra havlu ile minik dokunuşlar yaparak kurulayabilir veya saç kurutma makinesiyle atelinizi kurutabilirsiniz.
    • Burun temizliğinizi yaparken önce size verilen spreyle burun içinizi yıkayın. Ardından kremle doktorunuzun burnunuzda gösterdiği dikiş yerlerini kulak çubuğuyla yağlayın. Lütfen doktorunuz size söylemeden kulak çubuğuyla burnunuzun dip taraflarını temizlemeyin.
    • Hapşırmak burnunuza zarar vermez. Ancak burun kanamasına neden olabilir. Çok fazla hapşırığınız gelirse gözlerinizi kapatıp başınızı hafifçe öne eğerek ve dilinizi kuvvetlice damağınıza bastırarak hapşırığınızı geçirebilirsiniz. Buna rağmen hapşırık hissi geçmiyorsa ağzınızdan hapşırın.
    • Ameliyatınızdan sonra 6-8 hafta boyunca burun deliklerinizden parça parça sümüklü, kanlı, kuru kabuklar gelebilir. Bunları temizlemek için ekstra bir şey yapmayın. Bunlar geldiği sürece krem ve spreyinizi kullanmaya devam edin. Gece yatmadan önce her iki burun deliğinize nohut büyüklüğünde krem sıkıp kuvvetlice içinize doğru çekin. Sabah kalktığınızda burnunuzu sıkmadan hafifçe sümkürerek temizleyin.
    • Ameliyattan sonra 6-12 hafta koku almanız eskisi gibi olmayabilir. Kendiliğinden normale dönecektir. Ancak çok rahatsız olursanız günde 1-2 kez çekilmiş Türk kahvesi koklama egzersizleri yapabilirsiniz.
    • 3-6 aya kadar burun deliklerinizde asimetriler, burun ucunda hissizlik, burun kemiğinin çıkartıldığı yerde (burun sırtı ) deri fazlalığı olabilir. Bunlar için gerekli masajları doktorunuza danışın. Lütfen arkadaşlarınızın ve yakınlarınızın önerdiği değil doktorunuzun önerdiği masajları yapın. Eğer doktorunuz masaj önermediyse bunu unuttuğu için değil ihtiyacınız olmadığı için önermemiştir.
    • Ameliyattan sonraki ilk 3 ayda zaman zaman burnunuzda tıkanıklık ve nefes alma problemi, burun içinde kuruluk, burnunuz sabah kalktığınız zaman şiş ve ucunun hissiz olması görülebilir.Telaşlanılacak bir durum yoktur bu şikayetleriniz zamanla geçecektir.
    • Güneş gözlüğü veya başka bir gözlük kullanmak için en erken 3. ayda doktorunuza danışın. Ancak bu 3. ayda kullanabilirsiniz anlamına gelmez.
    • Eğer doktorunuz size aksini söylemezse 2. haftadan sonra denize girebilir ve güneşlenebilirsiniz.
    • Burnunuza dokunmaktan çekinmeyin. Ameliyattan sonra 3-6 hafta cildinizde sivilceler çıkabilir. Lütfen bunları uygun PH lı sabunlar ve yüz temizleme jelleri ile temizleyin. 3 aydan önce sıkma tarzında cilt bakımı yaptıramazsınız.
    • Aşırı güneş, hamam, sauna, solarium operasyondan sonraki 3 ay boyunca önerilmez. Dilediğiniz zaman ılık banyo yapmakta sakınca yoktur.
    • 3 ay boyunca burnunuza sert darbeler almaktan kaçınınız.
    • Ameliyattan sonraki ilk 6 ay boyunca burun şeklinizde değişiklikler olacak, burun oturup daha doğal bir hale dönecektir. Özellikle erken dönemde burnunuza yönelik çevrenizin yaptığı yorumlardan etkilenmeyiz. Gönderdiğiniz resimlerle sizde oluşan değişiklik görülecektir.
    • Dalış, kayak, paraşüt, dağcılık, dövüş sporları gibi ağır sporları 6 aydan önce yapmanız önerilmez. Burun ameliyatınızın şekline göre bu süreler daha erken olabilir. Doktorunuza danışın.
    • Burnunuza piercing taktırmak isterseniz veya eskisini kullanmak isterseniz ameliyattan sonra 3 ay beklemeyip doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

    Yazıdaki kırmızı kelimelere veya burayı tıklayarak detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.