Kategori: Sağlık

  • Burun şekli insan psikolojisini nasıl etkiliyor?

    Burun şekli insan psikolojisini nasıl etkiliyor?

    Burundaki şekil bozuklukları, yüzünüzün kendi içindeki ahengini bozarak dış görünümünüzü etkiler, burun tıkanıklığına neden olarak sağlığınızı bozar ve tüm bunların sonucu olarak psikolojinizi, insan ilişkilerindeki özgüveninizi etkileyebilir.

    Peki burun şekli insan psikolojisini nasıl etkiliyor? Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan, burun estetiği yaptırmak isteyen kişilere önerilerde bulunuyor.

    İnsan psikolojisi ve kişiliğini etkileyen bir çok faktör bulunmasına rağmen, kendini güzel veya yakışıklı hissetmek, diğer insanların bizi beğenmesi, psikolojimiz ve kişiliğimiz açısından çok önemli bir faktördür. İnsanın dış görünümü psikolojisi ile doğrudan ilişkilidir. Kişiliğin gelişerek toplumdaki yerimizin belli olduğu ergenlik çağlarında bu ilişki insanın kişilik özelliklerini de etkilemektedir.

    Başkaları tarafından beğenilmek ve güzel-yakışıklı olarak adlandırılmak tüm insanları mutlu eder ve bu şekilde insan kendini daha değerli hisseder. Bunun sonucuda insanın sosyal bir varlık olarak toplumdaki yeri şekillenir.Kişi daha girişken, özgüveni tam bir birey veya çekingen ve kendine güvensiz bir birey olabilir.

    Gençler en çok burun estetiği yaptırıyor
    Bizim toplumumuzda yüz güzelliğini geliştirmek için en sık yapılan estetik ameliyat burun ameliyatıdır. Bunun nedeni Anadolu insanının burun yapısının kemikli, kemerli ve büyük olmasıdır. Bir çok hastam bana ‘yüzümün diğer özelliklerini beğeniyorum ama burnumdaki kemer yüzümü gölgeliyor‘ diyerek bu durumu onaylamaktadır. Özellikle burun şekli hastaların psikolojisini bozabilmektedir. Bu durum özellikle genç bayan ve erkeklerde daha belirgindir.

    Ünlü yazar Leo Tolstoy’un ‘Benim gibi büyük burunlu,kalın dudaklı ve küçük gri gözleri olan birinin mutlu olamayacağını düşünürdüm… Bir insanın gelişiminde görünümü ve çehresinin çekici veya itici olduğunu düşünmesi kadar etkili hiçbir şey olamaz.’ sözleri insanın yüz görünümünün psikolojisini nasıl değiştirebileceğini çok güzel özetlemektedir.

    Burun estetiği tüm hayatınızı değiştirmez
    Hastalarıma her zaman belirttiğim bir nokta da; bu ameliyat sonucunda görünümünüz gelişebilir, kendine güveniniz artabilir, ancak tüm hayatınızı değiştirmeyecektir. Yani ameliyat size daha iyi bir iş veya daha iyi bir eş getirmeyebilir. Kendinizi çok şanssız olarak niteliyorsanız şansınızı arttırmaz. Tüm bunlar sizin hayata bakışınız ve olaylar karşısında ne kadar pozitif olabildiğinizle alakalıdır.

    Estetik burun ameliyatları konusunda dünyaca ünlü olan doktor Jack Sheen ‘Bu ameliyat sizi Vogue dergisine kapak yapmaz,veya bitmiş bir evliliği tekrar başlatmazamaç görünümün geliştirilmesi olmalıdır’ diyerek tıpta,cerrahide hiç bir şeyin garantisi olmadığını belirtmektedir.

    Günlük yaşamınızda insan ilişkileriniz sırasında insanların burnunuza odaklandığını, burnunuzdaki küçük bir kemerin yüz güzelliğinizi perdelediğini düşünüyorsanız, aynaya baktığınızda burun şekliniz sizi rahatsız ediyorsa ve tüm bunların psikolojinizi ve özgüveninizi etkilediğini düşünüyorsanız, bunlara ek olarak burun tıkanıklığı şikayetiniz de varsa estetik burun ameliyatı ile yüzünüze uyan, doğal ve daha iyi nefes aldığınız bir buruna sahip olabilirsiniz ve beklentiniz gerçekçi sınırlar içinde kalmak kaydıyla, ameliyat sonrasında kendinize verdiğiniz değer ve özgüveniniz de arttırabilir.

    İlgili Konular ;
    Burun estetiği yaptırmak isteyenlere öneriler
    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!
    Konforlu bir uçak seyahati için öneriler
    Burun Estetiği

  • Burundaki Hapşırma Hissi

    Burundaki Hapşırma Hissi

    Burundaki hapşırma hissi çoğu zaman başımızın belası olur ve sürekli hapşırmamıza neden olarak sık sık ciğer bölgesinde ağrı yaşamamıza neden olur.

    Burunda oluşan bu hapşırma hissi nasıl geçer hususunda sizlere elimizden geldiğince bilgi vermeye çalışacağız. Eğer hapşırmalarınız alerjik bir vakadan kaynaklanmıyorsa burnunuzda oluşan sümüğün kuruması nedeniyle hapşırma hissi oluşur. Bu durumdan kurtulmak için burnunuzu iyice sümkürüp temizleyin. Eğer temizlenme gerçekleşmiyorsa abdest alır gibi burnunuza su çekin. Bu burnunuzun temizlenmesini sağlayacaktır. Tüm bunları yapmanıza rağmen hapşırmanız halen geçmediyse mevsim geçişlerinden dolayı alerji yaşıyor olabilirsiniz. En kısa zaman içerisinde uzman bir doktora giderek muayene olmanızda fayda var. Hepinize sağlık kokan uzun bir yaşam dileriz.

    Hapşırma Refleksi Neden Önemlidir?

    izim için sıradan olan, vücudumuzdaki olağan tepkiler, aslında mucizevi bir sistemin parçasıdır. Ateşimizin yükselmesinden, bayılmaya, hapşırmaktan, bronzlaşmaya kadar her biri aslında bu son derece hassas mekanizmanın parçasıdır.

    Hapşırma, burun mukozasında bulunan ve rahatsızlık verebilecek herhangi bir maddenin dışarı atılması ihtiyacı nedeniyle meydana gelen bir reflekstir. Hapşırarak burundan şiddetli bir şekilde hava çıkarılmış olunur.

    Burun mukozasında rahatsızlık veren herhangi bir madde, bu siniri uyarınca beyne mesaj iletilmiş olur. Bunun karşılığında da, beyindeki refleks merkezleri tarafından hapşırma tetiklenir.

    Hapşırma esnasında yüz, göğüs ve karın kaslarının birçoğu kasılır. Bu kasılmalar, birbiriyle paralel bir sistem içinde gerçekleşir. Bu paralellik için gerekli program da, beyinde ve omurilikte yer alır. Bu nedenle de, hapşırma hissi başladığında, onu durdurmak çoğunlukla mümkün olmaz. Zaten meydana gelen basınç nedeniyle kılcal damarlarda zedelenmeye de yol açabileceği için, hapşırmanın tutulmaya çalışılması önerilmez.

    Hapşırmadan sorumlu olan sinirler, aynı zamanda gözün dış yüzeyindeki kornea ile de ilişkilidir. Bu nedenle, hapşırdığımızda genellikle gözler de yaşarır. Ve gözler açık tutulamaz.

    Burun solunum yollarımızın giriş kapısıdır. Buradan hava girişini engelleyen, rahatsızlık veren herhangi bir durumda bir koruma olarak hapşırma refleksi devreye girmektedir. Bu refleks ile tamamen istem dışı bir biçimde ani ve çok şiddetli nefes vermiş oluruz

    İlgili konular ;
    Hamilelikte Hapşırmak
    Çok sık hapşırma
    Burun ameliyatı sonrası hapşırma korkusu
    İdrar Kaçırmaya 15 Dakika’da Son

  • Göz Sağlığı İçin Yenilmesi Gereken Besinler Listesi

    Göz Sağlığı İçin Yenilmesi Gereken Besinler Listesi

    Göz sağlığı için yenilmesi gereken besinleri ve göz sağlığına iyi gelen besinleri sizler için araştırdık. İnsanoğlu bazı şeylerin kıymetini kaybetmeden anlamıyor. Gözünün kıymetini kaybetmeden bilenler için göz sağlığı açısından yarar ihtiva eden fayda sağlayan besinler listesini siz değerli takipçilerimizle paylaşmak istiyoruz.

    Göz Sağlığı için Yenilmesi Gereken Besinler Listesi

    Havuç: İçerisinde bol miktarda A vitamini yani Beta Karoten bulunduran havuç diğer besinlere oranla göze en çok yarar sağlayan besin kaynağıdır. Göz sağlığını düşünen insanların bol miktarda A vitamini alması gerekmektedir. A vitamini ihtiyacınızı havuçtan karşılayabilirsiniz. Mümkün mertebe havucu pişirmeden tüketiniz.
    Biftek: İyi bir çinko kaynağı olan biftek tüketilerek vücudunuzun ve gözlerinizin gereksinim duyduğu çinkoyu sağlayabilirsiniz.
    Omega 3 ve Omega 6 değerleri yüksek olan besinler hem beyin hem de göz sağlığınız açısından önemlidir. Soya yağı, Ceviz ve keten tohumu omega 3 ve omega 6 alabileceğiniz temel besin kaynaklarıdır.
    Fıstık: İçerisinde bulunan E vitamini sayesinde bünyeyi kronik göz hastalıklarına karşı koruyan önemli bir kuru yemiş türüdür.

  • Anoreksiya Nervoza Hastalığı Nedir

    Anoreksiya Nervoza Hastalığı Nedir

    Anoreksiya Nervoza bir psikolojik hastalıktır. Genelde genç yaştaki ve zayıflama tutkunu bayanlardan görülen Anoreksiya Nervoza hastalığı tedavi edilmemesi durumunda ölümle sonuçlanabilir. Anoreksiya Nervoza hastalığına yakalananlar yemek yemezler, uyku sorunları vardır ve bunlara rağmen sürekli enerjik dururlar. Bu durum metabolizmanın çalışmasını tamamıyla etkileyen bir durumdur. Anoreksiya Nervoza hastalığına yakalanan bir kaşı istediği kadar zayıf ve ideal kiloda olsun mevcut kilosunu asla kabul etmez ve sürekli zayıflamak ister. Bir deri bir kemik dahi kalsa bu kilosunun hala çok olduğunu düşünür ve bu duruma kendini inandırır. Eğer sizlerinde bu tarz sorunlarınız varsa hiç vakit kaybetmeden uzman bir doktorla görüşünüz. Hepinize sağlık kokan uzun bir yaşam dileriz.

    Anoreksiya Nervoza Belirtileri Nelerdir

    Anoreksiya Nervoza hastalığına yakalananlarda görülen başlıca belirtileri siz değerli takipçilerimizle paylaşmak istiyoruz. Bu belirtileri kendinizde de gözlemliyorsanız en kısa zaman içerisinde uzman bir doktora görününüz.

    Anoreksiya Nervoza Hastalık Belirtileri ;

    – Aşırı derecede ve fiziki olarak da kendisini gösteren kilo kayıpları yaşanır.
    – Kişi içine kapanık hale gelir ve sosyal çevresinden kopar.
    – Kendisini spora verir ve hiç yorulmuyormuş gibi egzersiz yapar.
    – Şişmanlamaktan korkar ve bu bir psikolojik sorun haline gelir.
    – Kişi aşırı derecede yorgunluk çeker ama bunu belli etmemeye çalışır.
    – Kişi sürekli üşür
    – Kendisini herkül gibi güçlü zanneder fakat kaslarda güçsüzlük görülür.
    – Yemek yememek için sürekli bahane bulur ve bu bahanelere kendisini inandırır.
    – Kişi çok zayıftır fakat sürekli çok şişmanladım der.
    – Başkaları için yemek pişirir ama kendisi asla yemez.
    – Kişi yemek yediği için utanır ve kendisini suçlu hisseder.
    – Bu hastalığa yakalanan kişi bayansa düzensiz adet görür.
    – Ten rengi beyazlaşır ve soluk bir hal alır.
    Hepinize sağlık kokan uzun bir yaşam dileriz. Bu belirtiler sizde varsa en kısa zaman içerisinde uzman bir doktora görününüz.

    “Eğer hastalık tedavi edilmezse kansızlık, vücut sıvı ve elektrolit dengesizlikleri, saç dökülmesi, kemik erimesi, bağırsak tıkanması, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği ve sonuçta ölüm görülebilir. Unutmayalım ki A.N. psikiyatrinin tek ölümcül hastalığıdır. Bu hastalığa tutulan her 100 hastadan 5’i ne yazık ki kaybedilmektedir.”

  • Çenenizden yemek yerken tıklama sesi geliyorsa…

    Çenenizden yemek yerken tıklama sesi geliyorsa…

    Çene ekleminde oluşan sesin sebebi nedir ?

    Genel olarak travmadan söz edilebilir. Bu düşme, trafik kazası, spor yaralanması gibi yüze gelebilecek ani şiddetli (akut) bir darbe olabileceği gibi diş sıkma-gıcırdatma gibi uzun zaman içinde çene eklemlerinin karşılayabileceğinden fazla yüke maruz kalmasına neden olan (kronik) bir travma olabilir. Aynı zamanda sistemik olarak yani diğer tüm eklem bağlarının da zayıf ve uzamaya meyilli olması durumu da (laksatif eklem) çene ekleminin düzenin bozulmasına bir yatkınlık yaratabilir. Bu etkenlerin biri veya birkaçı bir araya gelerek rahatsızlığı başlatabilir. Esas olarak sistemin kaldırabileceğinden fazla bir yüke maruz kalması çene ekleminde rahatsızlıklara neden olabilir.

    Kulağımın önünde bir yerlerden tıklama, tıkırtı gibi sesler geliyor, neden ?

    Bu bölge çene ekleminin olduğu bölgedir. Daha çok alt çenenin hareketi sırasında (ağzı açmak- kapamak, esnemek, konuşmak, yemek yemek, sakız çiğnemek, çeneyi sağa ,sola, öne hareket ettirmek) tıklama gibi sesler hissediliyorsa çene ekleminin düzeninin bozulduğu düşünülebilir.

    Eğer çene eklemi akut veya kronik bir veya birden fazla etkenle karşılaşırsa bu durum diski tutan bağların uzamasına neden olabilir. Bunun sonucunda disk yerinden oynar – çoğu zaman öne doğru düşer- ve çene hareketleri sırasında disk ve kemik yapı doğru pozisyona gelmeye çalışırken “tıklama” hissedilir.

    Çenem açılmıyor, açmak istediğimde ağrı da oluyor. Bu durum düzelir mi, ağzımı açmam mümkün olacak mı ?

    Ağız açmada kısıtlılık olmasının çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle muayene ederek ağız açmada kısıtlılık yaratan etken teşhis edilmelidir. Çene eklemi düzensizliğinin ilerlemiş durumunda veya çiğneme kası spazmlarında ağız açma sırasında ağrı ve güçlük hissedilebilir. Eğer neden çene eklemi düzensizliği ve/veya çiğneme kaslarındaki spazm ise herhangi bir cerrahi müdehale (ameliyat) gerekmeden tedavisi mümkündür. Bu tedavide dişlerin üzerine yerleştirilen bir kılıf (splint), gerekirse egzersiz ve ilaçlardan yararlanılır böylece tekrar ağız açıklığı normale gelir ve ağrı geçirilir. Ancak ağız açmada kısıtlılık olduğunda vakit geçirilmeden bu konuda uzmanlaşmış hekimlere başvurulmasının önemi büyüktür. Kısa zaman içinde yapılan müdehaleler ile hemen aynı gün ağzın açılması da sağlanabilir.

    Esnerken devamlı çenem çıkıyor. Ne yapmalıyım ?

    Çene çıkması ile kilitlenme farklı şeylerdir. Çene ekleminin ağız çok açıldığında olması gereken yeri geçmesi çene çıkması olarak adlandırılır. Hasta kesinlikle ağzını kapatamaz, çene açık kalır. Bu durumda en kısa sürede diş hekimine başvurulmalıdır. Çene çıkığı diş hekimi tarafından manipülasyonla yerine oturtulur, ve diş hekimi gerekli görürse ilaç reçete edebilir. Çok sık çene çıkığı olan hastalar esnerken dikkat etmeli ve çeneyi aşırı açmaktan kaçınmalıdır. Bu tip hastalarda çene çıkmasını önlemek amacıyla cerrahi müdahale yapılması gerekebilir.

    Baş ağrısı çene eklemi rahatsızlığına bağlı olabilir mi ?

    Baş ağrısının çeşitli nedeni vardır. Nöroloji, fizik tedavi uzmanı, çene eklemi hastalıkları alanında uzmanlaşmış diş hekimleri gibi pek çok tıp alanını ilgilendiren bir konudur. Baş ağrılarının sıklığı, süresi, şiddeti ve lokalizasyonu tanının konmasında önemlidir. Çene eklemi rahatsızlıklarında da baş ağrısı görülebilmektedir.

    Tedavi alternatifleri nelerdir ?

    Çene eklemi rahatsızlıklarının tedavisi tanıya bağlı olarak ortopedik ve romatizmal hastalıklarda olduğu gibidir. Tedavinin esas amacı, çene eklemi içindeki basıncın düzenlenmesi ve gerekli çene fonksiyonlarının normal yapılabilmesinin sağlanmasıdır. Tedavi konservatif tedavi olarak vasıflandırılan ortopedik apereylerin (splint), fizik tedavi metodlarının kullanılması ve alışkanlıkların belirlenmesinden sonra, rahatsızlığın kontrol edilmesi amacıyla yol göstermenin hastalara öğretilmesinin çoğunlukla yeterli olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bilimsel yayınlar, tanının doğru konulduğu durumlarda, çene eklem rahatsızlıklarının %85’ten fazlasının konservatif tedavi ile kontrol altına alınabildiğini göstermektedir. Çoğu zaman hastalar korkudan gelmek istemiyorlar çünkü ameliyat olacaklarını sanıyorlar. Bizim için yüzde üç ya da beş civarında bir cerrahi müdahale gerekiyor ki o çok ileri vakalarda uygulanır. Hastalarda bu yüzden çekinip korkmasınlar.

    Teşhisin konulması ve muayene

    Çene eklemi rahatsızlıkları, baş,boyun yüz ağrıları ve çene rahatsızlıkları alanında uzmanlaşmış diş hekimlerinin müdahale etmesi gereken bir durumdur. Ancak hastalar diş hekimlerine böyle bir rahatsızlıkları olduğunu söylemesi gerektiğini bile bilmiyorlar çünkü bu rahatsızlık baş,boyun bölgesinde, kulakta, gözün arkasında hissedilen ağrılar da yaratabiliyor.

    Bu alanda uzmanlaşmış diş hekimlerinin yaklaşık 30-40 dk süren muayeneleri sonunda rahatsızlıklarının boyutu hakkında bilgi verilmektedir. Tanı muayene ile olmaktadır. Çene Eklemi Rahatsızlığı bulunan hastaların muayenesinde sağlık sorunlarının ve ağız hastalıklarıyla ilgili bilgiler alındıktan sonra ağız içi, çene eklemi ve baş, boyun ve yüz bölgesindeki tüm kasları içeren ayrıntılı muayene sonucu tanıya varılmaya çalışılır. Çoğu hastada yalnız iyi bir muayene ile tanı konabilir. Bazı durumlarda ise MRI, tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanmak gerekebilir.

    Doç. Dr. Arzu Aykor

    İlgili konular ;
    Çene Estetiği

  • Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!

    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!

    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!
    Burun tıkanıklığı yaşayan hastalar genellikle ağızdan nefes alırlar ve esas şikayet olarak da ağızdan nefes alma gelir. Peki burun nefes almada gerçekten önemli midir? Bu sorunun cevabını Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan Kadınlar Kulübü okuyucuları için anlatıyor..

    Sağlıklı uykunun ilk kuralı sağlıklı bir burundur
    Burunun görevi sadece havanın akciğerlere gönderilmesi değil, aynı zamanda akciğerlere sunulan havanın belli bir kalitede olmasını sağlamaktır.Hava burundan geçerken süzülür ve temizlenir, ayrıca burun içindeki burun etleri havayı ısıtır 36 dereceye getirir,dışarıdaki hava kuru bile olsa burundan geçetiğinde neme %100 doymuş olur. Bunların yanında koku almamızı sağlar ve sesimizin bize özgü olmasını sağlar. Burun tıkanıklığı yaşayan hastalarım bana, en sık gece yatttıktan sonra kaliteli bir uyku uyuyamadıklarını, ağız solunumu yapmak zorunda kaldıkları için sabahları ağız kuruluğu yaşadıklarını belirtmekler. Bu durumda sağlıklı uykunun da ilk kuralı sağlıklı bir burundur diyebilirz.

    Burun tıkanıklığı ses kalitesini de etkiliyor
    Yine ağızdan nefes almanın bir sonucu olarak damak ve yutak bölgeleri devamlı kuru olduğundan, bu kişilerin grip ve üst solunum yolu enfeksiyonları daha ağır ve uzun sürmektedir. Bu durum hastanın hayat kalitesini ve iş konsantrasyonunu bozmaktadır.

    Burun tıkanıklığı olan hastanın konuşması da etkilenir. Burun tıkanıklığı olan hasta uzun bir konuşma yapması gerektiğinde veya bir sunum yapması gerektiğinde ağzından hem konuşup hem de sık sık hava aldığı için rahat konuşamaz , bu durum sık ve derin iç çekmeler yüzünden baş dönmesine sebebiyet verebilir. Bu durum kişinin prezentabilitesini de çok ciddi olarak etkilemektedir. Burundan konuşan sık sık derin derin iç çekerek konuşan bir yöneticinin karizmasının kesinlikle yeterli olmayacağı görüşündeyim.

    Yorgunluğun nedeni burun tıkanıklığı olabilir
    Burun tıkanıklığı kronikleştiğinde vücut bir müddet sonra bundan etkilenecek ve efor kapasitesi düşecektir.Bu durum kişinin spor yapmasını ve seks hayatını kesinlikle negatif olarak etkilemekte ,gün içi aktivitelerde de performans düşüklüğüne neden olmaktadır. Sonuç olarak hem kaliteli bir uyku için, hem sağlıklı ve keyif alınacak bir hayat için, hem de kaliteli ve karizmatik bir konuşma için önce nefes, önce açık bir burun diyoruz.

    İlgili konular ;
    Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

  • Lumineers

    Lumineers

    LUMINEERS Nedir?

    LUMINEERS, sizde zaten var olan güzel, sağlıklı, doğal, kalıcı gülümsemenizi ortaya çıkaran bir işlemdir.

    Size özel tasarlanan Ultra ince LUMINEERS her zaman hayalini kurduğunuz gülümsemeyi ortaya çıkarır. Geleneksel kaplamaların aksine, iğnesiz, hassas diş yapısını törpülemeden ve acısız bir işlemdir. Hatta bu işlemin geri dönüşü bile var, yani kaybedecek hiç bir şeyiniz yok yalnızca kazanacağınız güzel bir gülümsemeniz var. Buna ek olarak LUMINEERS kaplamalarının 20 yıl boyunca kalıcılığını koruduğu kanıtlanmıştır. Uzun yıllar boyunca güzel gülümsemeniz hep sizinle birlikte olacak.

    LUMITray Teknolojisine sahip LUMINATE’li LUMINEERS

    Artık diş hekiminizden LUMITray teknolojisine sahip LUMINATE’Lİ LUMINEERS’I isteyebilirsiniz. Bu işlem diş hekimine, dişleri tek tek değil , hepsini bir anda yerleştirmesine olanak sağlar. Ayrıca bu işlemle, özel dijital tasarım ve önceden görme teknolojisi ve dişçi koltuğunda daha az zaman harcama size sunuluyor.

    Gülümsemenizi tamamen değiştirmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Sadece iki kısa ziyaret.

    Gülümsemenizi ister LUMINEERS ile ister LUMITray teknolojisine sahip LUMINATE’li LUMINEERS ile tamamen değiştirmek için, yalnızca diş hekiminize yapacağınız iki kısa ziyaret gereklidir. İlk ziyaretinizde diş kalıbınız alınacaktır. İkinci ziyaretinizde ise size özel tasarlanan LUMINEERS’in uygunluğu ve rengi kontrol edildikten sonra acısız bir şekilde dişlerinize yerleştirilecektir. İşte bu kadar! Sağlıklı, doğal, kalıcı beyaz gülümsemenize yalnızca iki ziyaretten sonra kavuştunuz.

    LUMINEERS Neden Farklı ?

    Gülümsemek stresli ya da utanç verici bir an olmak yerine mutluluk ve keyif dolu bir an olmalıdır. Lumineers ile artık gülümsemenizi başkalarından saklamanız gerekmeyecek. Ve gülümsemenizi tüm dünyayla paylaşmak için rahatsız edici uzun işlemlere katlanmanız gerekmeyecek.

    Lumineers size;

    – Acısız bir prosedür
    – Hasassiyetsiz dişler
    – Uzun süre kalıcılığını koruyan beyazlık
    – Hızlı ve kolay bir süreç öneriyor.

    Geleneksel kaplamaların yapılması çok daha fazla zaman alır ve aylarca sürebilecek acı dolu bir işlemi gerektirir. LUMINEERS’in yerleştirilmesi ise hızlı ve acısızdır.

    Geleneksel Kaplama İşlemi

    Geleneksel Kaplamalar bazen kron olarak da adlandırılır. Porselen yapraklar, sağlıklı diş yapısın çok fazla ve geri döndürülemez bir şekilde törpülenmesi ile yerleştirilir ve bu işlem acı verir ve bir çok iğne yapılmasını, diş hekimine birden fazla ziyareti gerektirir.

    Geleneksel kaplamalarda dişler törpülendikten sonra, geçici kronlar dişin üzerine yerleştirilir ve bu işlem aylar sürebilir. Daha sonra geçici kaplamalar çıkarılır, sonrasında tekrar iğne yapılabilir ve kalıcı diş kaplamaları yerleştirilir. Kaplama Değil, LUMINEERS

    Kaplama Değil, LUMINEERS

    Geleneksel kaplamaların aksine LUMINEERS yerleştirilme işleminde iğneye ya da hassas diş yapısını törpülemeye gerek yoktur ve işlem acıssızdır. LUMINEERS ultra inceliğinden dolayı var olan dişin üzerine sadece diş hekimine yapılan iki kısa ziyaretten sonra yerleştirilir.

    LUMINEERS benim için uygun mu?

    LUMINEERS’in gülüşünüzü nasıl değiştireceğini öğrenin. Geleneksel kaplamaların aksine LUMINEERS yerleştirilme işleminde iğneye ya da hassas diş yapısını törpülemeye gerek yoktur ve işlem acıssızdır.

    LUMINEERS ultra inceliğinden dolayı var olan dişin üzerine sadece diş hekimine yapılan iki kısa ziyaretten sonra yerleştirilir.

    LUMINEERS önce/sonra
    Lumineers | 1

    İlgili Konular ;
    LUMINEERS Nedir?

  • Kuyruk sokumu ağrısı

    Kuyruk sokumu ağrısı

    Kuyruk Sokumu Ağrıları Neden Oluşur?

    Kuyruk sokumu ağrıları omurganın en alt seviyede yerleşmiş 3 küçük kemiğinden kaynaklanır.

    Bu ağrılar sürekli oturarak çalışan insanların, doğum sonrası hanımların, kuyruk sokumu üzerine düşen veya sert bir yere çarpanların büyük sorunudur. Çünkü bu küçük kemik arasındaki eklemlerde oynamalar ve hatta çıkıklar oluşur. Özellikle oturur pozisyondan kalkarken şiddetli ağrı yapar. Bu problem özellikle yolculuk , sinema, tiyatro gibi uzun süre oturmak gereken yerlerde artar. Bazı hastalarda ise ilginç bir şekilde başlatıcı hiçbir neden yoktur.

    Halk arasında çoğunlukla kuyruk sokumunda kırık olduğu düşünülen durumlar aslında çıkıktır. Çünkü düşme ile eklemler zedelenmiş, kemikler arasında gevşeklik ve çıkık gelişmiştir.

    Ağrı başlayınca uzun sürer 1-2 yıl rahatsız edebilir. Hatta daha uzun yıllar ve hayat boyu sürebilir.

    Teşhisde Ne Yapılır?

    Teşhis için dinamik röntgenler çekilir ve aradaki açı farkı ölçülerek enjeksiyon için karar veririlir. Uygun seçilmiş hastalarda yapılacak özel enjeksiyonla % 80 başarı sağlanır.

    Tedavide Ne Yapılır?

    Tedavide Fransız Doktor Jean Yves Maigne’nin buluşu olan ve özel bir teşhis ve tedavi olan kuyruk sokumu (koksiks) enjeksiyonları kullanılmakta.

    Burada farklı olarak ağrının kuyruk sokumunda hangi parçadan kaynaklı olduğu bulunur ve bu bölgeye enjeksiyon yapılır. Enjeksiyon sırasında tıpta skopi veya bilgisayarlı tomografi denen yöntemlerin rehberliğinden yararlanılır. Bunlar doğrudan o bölgeyi ışın altında görerek problemli bölgeyi tespit ederek yapılan enjeksiyonlardır. Enjeksiyon süresi 5 dakikadır. Bu bölge sinir ve damarsal yapılar yoğun olmadığından risk yok denecek kadar azdır. Enjeksiyondan sonraki 1-2 hafta içinde ağrı hızla geriler. Nadiren ikinci enjeksiyon gerekir.

    Kuyruk sokumunu Çekme ve Manuel tedavi yöntemleri;

    Enjeksiyon tedavisine cevap vermeyen az sayıda hasta vardır. Uygun olduğu düşünülen hastalara manuel yani elle tedavi uygulanabilir. Bu tedavi çoğunlukla birden fazla kez yapılırsa sonuç alınabilecek bir yöntemdir. Bilinçsiz kişilere yaptırmak doku hasarına yol açabilir. Özel bir eğitim ve tecrübe gerektirir.

    Oturma simidi uzun süre oturanlarda yardımcıdır, tedavi edici değildir, koruma amaçlıdır.

    Bu hastalarda nadiren cerrahi tedavi gerekir. Kuyruk sokumu ağrısı olan hastada ilk tedavi olarak kemiğin çıkarılması düşünülmez çünkü leğen kemiğinin içindeki organları alttan destekleyen kasların yapışma noktasıdır. Çıkarılması durumunda vücuda gerekli bir doku alınmış olur.

    Kuyruk Sokumu Ağrıyan kişiye sorulabilecek sorular;

    – Kuyruk sokumu ağrınız ne zaman başladı?
    – Ağrı oturmakla artıyor mu?
    – Ağrı oturur konumdan kalkarken özellikle artıyor mu?
    – Mesleğiniz sürekli oturmayı mı gerektiriyor?
    – Başlatan bir zorlanma, düşme, sert zemine çarpma var mıydı?
    – Bayanlar için hamilelikle ve doğumla ağrının başlamasının ilgisi var mı?
    – Çocukken kuyruk sokumu üzerine düştünüz mü?
    – Düştükten sonra ağrı belli aralarla tekrar etti mi?
    – İlaç tedavisi veya herhangi bir işlem yaptırdınız mı?
    – Gece uyandıran bir ağrı var mı?
    – Ağrıyı bel ağrısı ile karıştırmamak gerekir. Tam ağrıyan yeri gösterir misiniz?

  • Varikosel Tedavisi

    Varikosel Tedavisi

    Varikosel nedir?

    Varikosel, testis çevresinde oluşan bir çeşit varistir. Genç erkeklerin yaklaşık %10 unda görülür ve en çok 15-30 yaşları arasında tanı konur. Varikoselin nedeni tıpkı bacaklardaki varislerin oluşumunda olduğu gibi toplardamardaki kapak yetmezliğidir. Testisin toplardamarları, testis çevresinde bir ağ şeklindedir. Bu ağ, daha sonra tek bir toplardamar halinde karın içindeki daha büyük damarlara dökülür. İşte bu toplardamarlarda kapak yetmezliği gelişirse, tıpkı bacaklarında varis olan hastalarda olduğu gibi, kan geriye, ters yönde akmaya başlar (reflü). Bu kan testis çevresindeki toplardamarlarda birikerek, zaman içinde bu ince toplardamar ağının genişlemesine yol açar. İşte bu genişleyen toplardamar ağına da “varikosel” adı verilir.

    Varikoselin belirtileri nelerdir?

    Varikosel, bazı hastalarda hiçbir şikayete yol açmaz. Bu hastalarda sperm muayenesi de normal ise herhangi bir tedavi gerekmeyebilir. Bazı hastalarda ise, varikosel kısırlığa kadar varan önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Varikoselli hastalarda en sık rastlanan belirtiler şunlardır:

    1.Ağrı: Tıpkı bacaklardaki varisler gibi, varikosel de içinde biriken kanın yarattığı basınç sonucu ağrı yapabilir.

    2.Kısırlık sorunları: Varikosel içinde biriken toplardamar kanının testis içindeki ısıyı artırması sonucu, varikoselli hastalarda sperm sayısında azalma, sperm hareketlerinde yavaşlama ve spermlerde şekil bozuklukları gelişebilir. Bir çalışmada, kısırlık problemi olan erkeklerin %40 ında varikosel olduğu tesbit edilmiştir. Bu tür hastalarda varikoselin tedavi edilmesiyle, olguların %50-70 inde sperm sayısı ve kalitesinde belirgin artma olduğu saptanmıştır.

    3.Atrofi: Varikoselde, toplardamar kanının testiste birikmesi sonucu kronik bir beslenme bozukluğu ortaya çıkar ve testiste küçülme (atrofi) gelişebilir. Bu tür olgular erkenden tanınır ve varikosel tedavi edilirse, testis tekrar normal boyutlarına dönebilir.

    Nasıl tanı konur?

    Büyük varikoseller hasta tarafından skrotum kesesi içinde solucanımsı çıkıntılar şeklinde görülebilir, ya da doktor tarafından elle muayene ile saptanabilirler. Varikoseller yeterince büyük değilse, muayenede gözden kaçabilir. Bu tür varikoseller renkli Doppler ultrasonografi ile kolayca tesbit edilebilirler. Ultrasonografi ile ayrıca varikoselin içindeki ters akım kolayca saptanabilir ve bu akımın şiddeti ve damarların büyüklüğüne göre varikosel bazı derecelere ayrılabilir.

    Tedavi seçenekleri nelerdir?

    Varikosel hastalarında tedavinin hedefi, varikosel içine kan kaçıran ve olaya “neden”olan damar ile varikoselin bağlantısını kesmektir. Böylece varikosel içine oluşan kan sızması (reflü) ortadan kalkacaktır. Testisin toplardamar kanı ise, vücudun oluşturduğu normal fonksiyon gören diğer toplardamarlara yönlendirilir. Böylece varikoseldeki basınç artışı ortadan kalkar, ağrı kaybolur. Varikosel nedeniyle testis içindeki ısı artışı kaybolduğundan sperm bozuklukları düzelebilir, beslenme bozukluğu da ortadan kalkacağından küçülen testis yeniden büyüyebilir.

    Varikoselin tedavisinde, klasik yöntem cerrahi operasyondur. Bu operasyon çoğunlukla genel anestezi altında yapılır. Skrotum kesesinin üzerinden ya da kasık seviyesinden bir kesi yapılır ve testisin toplardamarları ortaya çıkarılır. Daha sonra problem yaratan toplardamarlar bağlanır. Böylece, bu toplardamarlardan varikoselin içine oluşan ters akım (reflü) engellenmiş olur.

    Varikosel ameliyatından sonra, hastalar hafif aktiviteleri kısa sürede yapabilirler, ancak güç gerektiren aktiviteleri yapabilmeleri 5-6 haftayı bulabilir.

    Varikosel tedavisinde bir diğer seçenek, son yıllarda gittikçe popülarite kazanan “embolizasyon” işlemidir.

    Varikosel embolizasyonu nasıl yapılır?

    Varikosel embolizasyonu, girişimsel radyologlar tarafından anjiografi cihazı yardımıyla uygulanan bir tedavi şeklidir. Hastanın kasığına lokal anestezi yapıldıktan sonra, kasık toplardamarına ince bir kateter yerleştirilir. Daha sonra bu kateter karın içinden varikosele neden olan toplardamara ilerletilir. Varikosel genellikle sol tarafta olduğundan, bu kateter sol böbrek toplardamarından geçilerek sol testis toplardamarına yerleştirilir. Daha sonra “koil” adı verilen tıkaçlar ve bacak varislerinin tedavisinde kullanılan “köpük” yardımıyla bu toplardamar tıkanır. Böylece tıpkı cerrahide olduğu gibi, embolizasyon tedavisinde de varikosele neden olan damardan geriye kan akımı (reflü) engellenmiş olur.

    Varikosel, ters akım (reflü) sonucu testis toplardamarlarında oluşan bir varistir. Genellikle sol taraftadır. Embolizasyon için, kasıktan girilerek varikosele neden olan damara ince bir kateter yerleştirilir. Daha sonra, bu damara önce “koil” adı verilen maddeler yerleştirilerek ana toplardamar tıkanır. Sonra da, köpük verilerek yan dallar tıkanır. Böylece varikosele neden olan damarlarla bağlantı kesilmiş olur.
    Varikosel embolizasyonu, lokal anestezi altında yapılan ağrısız bir işlemdir. Embolizasyonu takiben, hasta birkaç saat gözlendikten sonra evine gönderilir ve genellikle ertesi gün işine gidebilir.

    Varikosel embolizasyonunun avantajları nelerdir?

    1.Varikosel embolizasyonu, ağrının giderilmesi, kısırlığın düzeltilmesi ve hamilelik oranları açısından cerrahi kadar etkili bir yöntemdir.
    2.Embolizasyonda yara izi ve dikiş yoktur, tüm işlem kasıktaki 1-2 mm lik bir delikten yapılır.
    3.Hastada iki taraflı varikosel varsa, embolizasyonla her ikisi de aynı seansta tedavi edilebilir. Cerrahi tedavide ise, her iki taraf için ayrı kesiler açılması gerekir.
    4.Cerrahi tedavide çoğunlukla genel anestezi kullanılırken, embolizasyon lokal anestezi ile yapılır.
    5-Embolizasyonda tıbbi problem (komplikasyon) oluşma riski cerrahiye göre daha düşüktür. İşlem sonrası enfeksiyon bildirilmemiştir.
    6-Cerrahi yöntemde hastaların bazen hastanede yatması gerekebilir. Embolizasyonda ise hastalar birkaç saat sonra evlerine gidebilirler. Embolizasyondan sonra, hasta fiziksel açıdan yorucu işlerini bile 1-2 günde yapabilir duruma gelirken, cerrahi operasyonda bu süre haftaları bulabilir.

    Sık Sorulan Sorular

    Bütün varikoseller mutlaka tedavi edilmeli midir?
    Eğer varikosel ağrı, sperm bozukluğu ya da testiste küçülmeye yol açarsa, tedavi gerekir. Bu tür problemler yoksa, varikosel tedavi edilmeyebilir.

    Varikosel tedavisinden sonra sperm sayısı ve kalitesinde düzelme olur mu?
    Yapılan birçok çalışmada, varikosel tedavisinin sperm sayısı ve kalitesini düzelttiği gösterilmiştir. Ancak, sonuçlar hastadan hastaya farklılıklar gösterebilir. Erkeğin kısırlığı nedeniyle çocuk sahibi olamayan çiftlerde, varikosel tedavisinden sonra, %30-50 arasında değişen hamilelik oranları bildirilmiştir.

    Embolizasyon tedavisinden sonra testisteki ağrı geçer mi?
    Başarılı bir embolizasyon tedavisinden sonra testisteki ağrı ve şişkinliğin geçmesi beklenir. Ağrıda iyileşme olmazsa, testiste ağrı yapan diğer nedenler araştırılmalıdır.

    Embolizasyon işlemi riskli midir?
    Her tıbbi işlem gibi, embolizasyonun da bazı riskleri vardır. İşlemden sonra, kateterin ciltten giriş yerinde kanama, bulantı, kusma ve bel ağrısı gibi hafif şikayetler görülebilir. Nadiren, varikoselin pıhtılaşması sonucu ağrı gelişebilir, ve bir süre ağrı kesici ilaçlarla tedavi gerekebilir. Bunun dışında, ciddi komplikasyonlar çok nadirdir. Embolizasyondan sonra, enfeksiyon, hidrosel ve testis kaybı bildirilmemiştir.

    Embolizasyon cinsel yaşamı etkiler mi?
    Hayır, embolizasyonun cinsel yaşam üzerine hiçbir olumsuz etkisi bildirilmemiştir.

    Embolizasyon işleminde radyasyon alınır mı?
    Embolizasyon işlemi sırasında testisin aldığı radyasyon dozu çok düşüktür. Bu radyasyon, yaklaşık olarak bir akciğer filminde alınan doz kadardır.

    Embolizasyondan sonra varikosel tekrarlayabilir mi?
    Gerek cerrahi operasyon gerekse embolizasyondan sonra varikoselin tekrarlama ihtimali vardır. Bu ihtimal, yapılan çalışmalarda embolizasyon için % 5-11 olarak bildirilmiştir.

    Ameliyatla düzelmeyen ya da ameliyattan sonra tekrarlayan varikoseller embolizasyonla tedavi edilebilir mi?
    Evet, ameliyatın yararlı olmadığı hastalarda, varikosel embolizasyonla başarılı olarak tedavi edilebilir.

  • Burun estetiği yaptırmak isteyenlere öneriler

    Burun estetiği yaptırmak isteyenlere öneriler

    Gün içinde yaşadığımız ortamlarda insanlarla yüz yüze iletişim kurarız, kurduğumuz ilişkilerde insanlar bizleri her zaman önce dış görünümümüzle değerlendirir.

    Eğer burnunuzun yüzünüzle uyumsuz olduğunu,veya burnunuzun yüzünüzde çok büyük durduğunu; insanlarla yüz yüzeyken burnunuzun yüzünüzü gölgelediğini düşünüyorsanız, aynada baktığınızda burun kemeriniz sizi rahatsız ediyorsa, burnunuzda eğrilik şekil bozukluğu varsa ve buna burun tıkanıklığı da eşlik ediyorsa veya burnunuzdaki küçük bir kemer yüzünden yüz görünümünüzü estetik olarak geliştirtirmek istiyorsanız siz estetik burun ameliyatı için adaysınız. Çünkü estetik burun ameliyatı ile tüm bu sorunlar çözülebilir.

    Peki bu ameliyat için uygun adayın taşıması gereken özellikler neler? Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan, burun estetiği yaptırmak isteyen kişilere önerilerde bulunuyor.

    Burun estetiği ameliyatı için uygun bir aday mısınız?

    Dünyadaki tüm otoritelerin bu konu ile ilgili birleştiği üç nokta:
    – Gerçekçi beklentiler
    – Sağlıklı bir vücut
    – Pozitif bir psikolojidir

    Bu üç özelliğe ek olarak;
    – Ameliyatı anlamak
    – Doktor ile sağlıklı iletişim
    – Ne istediğini ve ne istemediğini bilmeyi ekleyebiliriz.

    Bu özellikleri kısaca açmak gerekirse;
    Bu ameliyatın sonucunda beklentiniz, görüntünüzün estetik açıdan geliştirilmesi olmalıdır.Ameliyat sonrasında rahat nefes aldığınız, yüzünüz ile uyumlu,doğal (ameliyatlı görünümde olmayan)bir burna sahip olmak oldukça gerçekçi bir beklentidir.

    Gerçekçi olmayan ve aşırı mükemmelliyetçi olan adayları memnun etmek çok ama çok zordur. Bu yüzden bu ameliyattan ne beklediğinizi ve nasıl bir burun istediğinizi bilmeniz doktorunuzun ameliyatla ilgili motivasyonunu arttırır.

    Unutulmamalıdır ki basit estetik ameliyatı yoktur
    Adayın ameliyata engel teşkil edecek bir hastalığı olmamalıdır. Psikolojik olarak kötümser olan, kendi yüzünü ve vücudunu beğenmeyen hastalara oranla pozitif,sosyal kişilerin estetik burun ameliyatından daha fazla tatmin olduğu bir çok bilimsel yayında bildirilmiştir. Doktorunuz ile sağlıklı bir iletişim kurarak bu ameliyatın nasıl yapıldığını,neler yapılabileceğini ve neler yapılamayacağını tam olarak anlamanız ve doktorunuza ne istediğinizi tam olarak anlatmanız çok ama çok önemlidir.
    Bunun dışında burun derinizin çok kalın olması veya çok ince olması, daha önce burun ameliyatı geçirip geçirmediğiniz, sigara kullanıp kullanmadığınız,çenenizin çok önde veya çok geride olması, burun içinde ek bir ameliyat gerekip gerekmediği; ameliyatının türünü, cerrahın ameliyat planını ve sizin ameliyat sonrasında iyileşme durumunuzu direkt olarak etkilemektedir.

    Burun estetiği erkeklerde 17 bayanlarda 16 yaşından sonra yapılabilir. Üst sınır yoktur 70 yaşında bile istenirse bu ameliyat olunabilir.