Kadınların korkulu rüyası olan jinekolojik cerrahiler artık ‘kapalı’ ameliyat yöntemi ile çok daha kolay hale geldi. Hem estetik hem de konfor açısından büyük kolaylıklar sağlayan kapalı ameliyat yöntemi, bütün kadın hastalıklarında uygulanabiliyor.

Halk arasında ‘kansız’ ya da ‘kapalı’ ameliyat olarak bilinen modern cerrahi yöntemi Laparoskopi; sıklıkla, yumurtalık kistleri, çikolata kistleri, miyom ve yumurtalık kanallarıyla ilgili operasyonlarda kullanılıyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Berker, günümüzde artık pek çok ameliyatın kapalı yapıldığını belirterek, “Kalp ve katarakt ameliyatı gibi kadın doğumda da aynı şekilde bütün ameliyatların kapalı yapılması mümkün” dedi.

YARA İZİ BIRAKMAYAN AMELİYAT

Kapalı ameliyat yöntemini anlatan Prof. Dr. Berker, “Karnı kesmeden içerisine çok ince kalem tarzında borular yerleştirerek, içerisine ileri teknoloji kamera gönderip, aldığımız görüntüyü ekrana yansıtıp, büyütmeler elde ederek çeşitli kadın hastalıklarının, karnın açılmadan düzeltilmesine kapalı ameliyat diyoruz. Sadece göbek deliğinden giriyoruz ve göbek deliği doğal açıklık olduğu için dışarıdan hiçbir şey görünmüyor. Bir santimlik en fazla kesi sağlıyoruz. Hastanın yıllarca saklamak zorunda olduğu bir yara izi yok” ifadesini kullandı.

BÜTÜN KADIN HASTALIKLARINA ‘KAPALI’ YÖNTEM

Bütün kadın hastalıklarının kapalı ameliyat yöntemi ile tedavi edilebildiğini dile getiren Prof. Dr. Berker, “Örneğin rahim alınması, rahim korunması, yumurtalık ve çikolata kistlerinin tedavisi, tüplerin bağlanması, tüplerin yeniden alınması ve kısırlık nedeniyle çocuk sahibi olamayan hastalarda karnın içerisinin araştırılması gibi bütün bu hastalıklarda kapalı cerrahi yöntemini kullanabiliyoruz” dedi.

Her tedavi yöntemi gibi ‘kapalı’ ameliyatta da risk gruplarının bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Berker, “Açık ameliyat olamayacak derecede, kalp hastalıkları, göğüs hastalıkları olan kişilerde zaten cerrahi yapılamıyorsa kapalı ameliyatı yapamıyoruz. Ameliyat olabilecek her hastada kapalı ameliyat yapılabilir” açıklamasında bulundu. Ameliyat sırasında büyük oranda genel anestezi yönteminin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Berker, nadiren de olsa belden anestezi uygulanarak ameliyatın gerçekleştirildiğini kaydetti.

Kapalı ameliyatın avantajının hasta için en yüksek konforu sağlaması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Berker, Türkiye’de 1990’lı yılların sonlarından itibaren kapalı ameliyat yapıldığını belirterek, yöntemin 2000’li yılların ortalarına doğru yaygınlaşmaya başladığı vurguladı. Kapalı ameliyatın hastalar açısından ekstra ücrete tabi olmadığını da bildiren Prof. Dr. Berker, “Bu konuda yetişmiş hekimlerimiz arttıkça kapalı ameliyat yöntemi de yaygınlaşacaktır” diye konuştu.

KİLOLU HASTALARDA KAPALI AMELİYAT

Kilolu hastalarda açık ameliyatta yara yeri akması, yara yeri enfeksiyonu gibi olumsuz durumların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Berker, kapalı ameliyatların kilolu hastalar için çok uygun olduğuna dikkati çekerek, “Çünkü, neredeyse kesi yok, kansız ameliyatlar, hasta birkaç saat sonra ayağa kalkabildiği için damarında pıhtılaşma, yara yerinde enfeksiyon, akse, mikrop kapma gibi bir sorun yok. Hasta yatağa bağlı kalmıyor, aynı gün taburcu olabiliyor, maddi manevi pek çok kazancı oluyor. Karnın içinde çok büyük ameliyat yapıyoruz ama bunu ekran vasıtası ile yapıyoruz. Dolayısıyla gözümüzün gördüğünün çok ötesinde bir yöntemle yapıyoruz” dedi.

Hastaların henüz kapalı ameliyat konusunda bilgi sahibi olmadığını dile getiren Prof. Dr. Berker, ameliyat sonrası hastaların tedaviden oldukça memnun kaldıklarını belirtti.

İHA