Anne sütü sevginiz gibi bebeğinize özeldir, taklit edilemez!
Anne sütü bebeğin yaşayabilirliğini ve direncini artırır!
Anne sütünü artıran faktörler; bebeğin anneyi doğru emmesi, annenin bebeğinden duygusal uyarı alması, memelerin iyice boşaltılması, yeterli sıvı alımı ve annenin iyi dinlenip, yorulmamasıdır.
Emzirmek meme kanseri riskini azaltır.
Anne sütü bebeğin zeka gelişimini artırır.
Anne sütü bebeğin ilk aşısıdır. Anne sütü emen bebekler daha az hasta olur.
SÜTÜNÜZÜN BEBEĞİNİZ İÇİN ÜRETİLMİŞ TEK ÖZEL SÜT OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?
İçerdikleri besin maddeleri ve oranları açısından anne sütlerinin birbirine benzemediğini biliyor musunuz? Yapılan araştırmalar; her annenin kendi bebeğinin ihtiyaçlarına göre kodlanmış özel sütler ürettiğini gösteriyor. Örneğin prematüre veya düşük doğum ağırlıklı bir bebeğin annesinin sütü o bebeğin daha hızlı gelişimi için gerekli öğelere sahip. Yani her annenin sütü kendine ve bebeğine özel! Üstelik bu sadece insanlar için değil tüm canlılar için geçerli…
ANNE SÜTÜNÜN İÇİNDE NE VAR?
Anne sütünün miktarı ve içeriği bebeğinize göre ayarlanır. Yani her anne sütünü bebeğinin ihtiyaçlarına göre üretir. Örneğin erken doğmuş bir bebek için annesinin ürettiği süt ile zamanında doğan bebeğin annesinin ürettiği sütün içeriğinde bebeğin asıl ihtiyaç duyduğu besinsel değerlere göre miktar farkı vardır. Yani her ANNENİN SÜTÜ BEBEĞİNE ÖZELDİR.
• Anne sütünün içeriği bebekten bebeğe, bebeğin yaşına hatta gün içerisinde öğün zamanına göre değişen canlı bir yapıdır.
• Doğumdan sonra gelen kolostrumun 1 ml’sinde 1.000.000 hücre bulunur. Bu anneden bebeğe geçen önemli bir koruyuculuktur. Bu miktar olgun sütte 4000’e düşer. Ayrıca meme dokusunda da kök hücreler bulunur. Bugün yapılan araştırmalar kök hücrelerin birçok hastalığın tedavisinde etkili olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle uzmanlar kök hücrelerin anne sütünde de yara iyileştirici özelliği olduğunu düşünmektedir.
• Anne sütü başka hiçbir ek besine ve suya ihtiyaç duymaksızın ilk 6 ay bebeğinizin tüm beslenme ihtiyacını karşılar.
• Anne sütünün içeriği annenin beslenmesinden bağımsız olarak bebeğin ihtiyaçlarına göre düzenlenir. Değişken olan bu süt ilk günler kolostrum olarak gelir. Bebek ilk günlerde protein, bağışıklık kuvvetlendirici vitamin ve minerallere daha çok ihtiyaç duyduğu için vücut anne sütünü buna göre ayarlamıştır. Kolostrumda normal bir yetişkinde bulunan antikorların 100 katı antikor bulunur. Bu bağışıklık sistemi gelişmemiş ve dış etkenlere karşı çok zayıf olan bebeğin ilk aşısıdır.
• Doğumdan sonraki iki hafta içinde gelen geçiş sütünde protein miktarı azalmaya, şeker, yağ ve enerji miktarı artmaya başlar. Bu büyüyen bebeğin gereksinimlerine göre ayarlanmıştır.
• Olgun sütün ise %88’i su, %55’i yağ, %37’si karbonhidrat ve %8’i proteindir. Anne sütündeki laktoz bebeğe enerji verirken, bağırsaklarda bakteri üremesini önleyen bir ortam ouşturur.
• Anne sütündeki yağlar bebeğin beyin ve görme fonksiyonlarının gelişimi için çok önemlidir. Beyin ve sinir dokusunun gelişimi için gerekli olan yağlar anne sütünde inek sütüne göre 8 kat daha fazla bulunmuştur.
• Anne sütündeki bebeğin gelişimi için gerekli çinko, demir gibi minerallerin bağırsaklardan emilimi, inek sütü ve hazır mamalara göre daha fazladır.
• Olgun sütte kolostruma göre daha az protein bulunur. Ancak değeri çok yüksek olduğu için bu az miktar bile bebeğin ilk 6 ay gereksinimini karşılar.
• Anne sütündeki proteinler bebeğin beslenme ihtiyacını karşılamanın yanında, enfeksiyonlara karşı koruyucu faktörler içerdiği için sağlıklı büyümeye etki eder.
• Anne sütü alan bebeklerin su içmesine gerek yoktur. Zaten anne sütünün büyük bölümü sudan oluşur ve suda bulunan tüm mineralleri içerir.
• Anne sütündeki tuz oranı çok düşüktür. Bu yüzden bebek tuzu vücudundan atmak için ekstra suya ihtiyaç duymaz.
KOLOSTRUM ÇOK ÖNEMLİDİR
Doğumu izleyen ilk 2 -3 gün içinde anneden gelen süte KOLOSTRUM denir. Halk dilinde “ağız sütü” olarak da bilinir. Görünüm itibariyle alışılmış beyaz süt görünümünden farklıdır. Koyu limon sarısı renginde ve yoğun kıvamlıdır. Daha sonraki günlerde annenin üreteceği süte göre içinde çok daha fazla koruyucu madde bulunur. Bu maddeler ilk günlerde bağışıklık sistemi çok zayıf olan bebeği dışarıdan gelebilecek enfeksiyonlara karşı korumakla görevlidir. Immonglobulinler (IgA, IgB gibi) yönünden çok zengin olan kolostrumun bir damlası bile ziyan edilmeden bebeğe verilmelidir. Bu yüzden doğumdan sonra ilk yarım saat içinde bebeğin anneyi emmesi çok önemlidir.
KOLOSTRUM;
• Antikordan zengindir, bebeği enfeksiyonlardan ve alerjilerden korur.
• Akyuvardan zengindir, enfeksiyonlardan korur.
• Bağırsak temizleyicidir, mekonyumun (bebeğin ilk kakası) kolay çıkarılmasını sağlar.
• Sarılığın önlenmesine yardımcı olur.
• Sindirim sistemini, özellikle bağırsakları immünoglobulinler ile mukozal bir tabaka oluşturarak kaplar. Böylece yenidoğan bebeği dışarıdan gelebilecek mikroorganizmalara karşı korur.
• Büyüme faktörleri içerir. Bağırsağın olgunlaşmasına yardım eder. Alerji ve intoleransı önler.
• A vitamininden çok zengindir. Enfeksiyonların ağırlaşmamasında ve göz hastalıklarının önlenmesinde etkendir.
• Prematüre bebeklerde merkezi sinir sistemi, akciğer matürasyonu ve göz gelişimi tamamlanmadığı için kolostrum onlar için hayati önem taşır.
• Kolostrumun yağ ve laktoz içeriği olgun süte oranla daha az, protein ve mineral içeriği daha fazladır. Bu yenidoğanın ilk günlerde ihtiyaç duyduğu besinsel değerlere göredir.
• A,D ve B12 vitaminleri, sodyum, potasyum ve çinko içeriği olgun süte göre daha yüksektir.
• Kolostrumda bağışıklık kazandıran maddelerin yüksek olması nedeniyle bebeğin ilk aşısı yerine geçer.
• Kolostrum anneden geçen kanın genel yapısını ve özelliklerini yansıtır. Bu fizyolojik benzerlik anne karnında yaşamaya alışmış bebek için bir avantajdır.
• Kolostrum 5-10 günler arası geçiş sütü özelliği alır. 3. haftada olgun süt haline gelir.
ANNE SÜTÜ NASIL OLUŞUR?
Anne sütünün oluşması hormonlar etkisiyle, yani beynin idaresiyle olur. Tabi bazı fizyolojik olaylar da gerekli. Gebelikteki hormonlar dolayısıyla önce memelerdeki anne sütünü üreten bezler çoğalırlar. Bunlar çoğalıp büyüdükten sonra, doğumla bebeğin eşi de anneden ayrılınca annedeki bazı hormonlar hızla düşmeye başlar. Bu düşüşle birlikte memelerdeki süt yapımını uyaran hormonların etkisi daha belirgin hale geçer ve memeler süt üretmeye hazır hale gelirler.
Bebeğin anneyi emmeye başlaması ile birlikte meme ucundan bebek uyarı verince, beyinde süt yapımında rol oynayan hormonların salgılanması daha da artar. Dolayısıyla süt yapımı başlamış olur. Bu yüzden SÜT YAPIMININ BAŞLAMASI İÇİN EN KRİTİK ŞEY, BEBEĞİN MEMEYİ EMMESİ uyarı vermesidir. Ayrıca bu merkez beyinde olduğu için annenin bebeğini görmesi, dokunması, koklaması da süt yapımını artırır.
Memelerin iyi boşaltılması da süt yapımını etkiler. “Bebek çok iyi ememedi memeler dolu kaldı” ne olacak? O zaman memelerden tekrar beyne uyarı gider “Süt yapımını durdur, memeler dolu” der. Onun için bebeğin memeyi emmesinin yanı sıra memelerin boşaltılması da süt üretiminde rol oynar.
Sık aralarla bebek anneyi emerek uyarıyı verirse süt yapımı çok daha hızla artar. İlk günler bu yüzden çok kritik. Çünkü ilk dönemlerde vücut kendini programlamaktadır. Mesela bazı bebekler iri olur, bu yüzden çok emebilirler annelerini. Böylece memeyi, beyindeki süt üretim merkezlerini programlarlar, daha çok süt mesajı verirler. Dolayısıyla annenin süt üretim kapasitesini artırırlar. Çocuğun gereksinimine göre her anne en uygun sütü üretir. Anne sütü bu açıdan çok kritik ve önemlidir. Bebeği tanır ve o bebeğe özgü üretilir, hem miktar hem nitelik olarak…
Emzirmenin başında karbonhidrattan zengin daha sulu bir süt gelir. Emzirmenin sonuna doğru gelen sütün ise yağ oranı daha fazladır. Son sütün salgılanması bebeğin emme hızına göre değişebileceği için bebek tokluk hissedip memeyi bırakıncaya kadar göğsün emzirilmesi önerilir. Bu yağlı süt bebekte tokluk yaratır.
Doğumdan sonra süt oluşumunu başlatmak ve artırmak için tek seferde iki göğsünde emzirilmesi söylenir. Ama olgun süt oluştuktan sonra (3. hafta) bebeğin bir göğsü iyice boşaltabilmesi sütün yağlı kısmını da alabilmesi için tek göğüste emzirme daha uzun tutulabilir. Anneden sadece ön sütü alan bebek laktoz bakımından zengin olan bu sütü fazla alırsa gaz şikayeti yaşayabilir, sulu ve sesli dışkılama yapabilir.
ANNE SÜTÜNÜN BEBEĞE FAYDALARI
• Anne sütü bebeği hastalıklardan korur.
• İshal, zatürree gibi hastalıklara yakalansalar bile anne sütü alan bebekler bu hastalıkları daha kolay atlatır.
• Uzun dönemde anne sütü ile beslenen bebeklerde kronik hastalıklar daha az görülür.
• Şeker hastalığı, damar sertliği, obezite, bağırsak hastalıkları bunlardan bazılarıdır.
• Anne sütü ile ilgili ilginç çalışmalar da mevcut. Örneğin Şizofreni’de. Kalıtsal bir hastalık olan Şizofreni’de “Risk faktörleri nedir?” diye bir araştırma yapılmış, nedenleri arasında anne sütü almamakda var.
• Anne sütü ile beslenen bebeklerde alerji daha az görülür. Görülse de daha ileri yaşlarda ve daha hafif yaşanır.
• Yani anne sütü yaşanabilirliliği, direnci artırıyor. Genel anlamda bazı kanser türleri anne sütü ile beslenenlerde daha az görülüyor, yani erişkin sağlığında da etkili.
• Anne sütü ile beslenenlerde aşıların gücünün ve koruyuculuğunun daha iyi olduğu ortaya çıkmıştır.
• Anne sütündeki kazein maddesi mikropların bebeğin mide bağırsak ve solunum yollarında tutunarak hastalık yapmasına engel olur.
• Anneden süt emen bebekler biberondan beslenen bebeklere göre daha fazla güç harcadıklarından çene, ağız ve dil kasları daha fazla çalışır. Böylece sağlıklı çene ve diş yapısına sahip olurlar.
• Annesini emen bebek ilk aylarda ihtiyaç duyduğu emme hazzına daha fazla erişir. Bu bebekte güven duygusunun gelişiminde etkilidir.
• Anne sütünün içinde bulunan maddeler hiçbir ilacın sağlayamayacağı kadar bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir.
• Anne sütündeki kolestrol miktarı ilk aylarda enzim sistemlerinin gelişimini uyarmak ve ileriki yaşlarda damar sertliğinin oluşumunu önlemek açısından önemlidir.
• Anne sütü ile beslenen bebeklerde reflü (mideden yemek borusuna gıda kaçağı) ve buna bağlı kusma daha az görülür.
• Anne sütü mamadan daha kolay hazmedilir ve içeriği daha çok kana geçer. Anne sütündeki bazı enzimler bebeğin sütü daha kolay hazmetmesini sağlayınca daha az gaz problemi oluşur. Ayrıca anne sütü inek sütüne göre daha az miktarda protein içermesine rağmen kalitesi ve tümünün bebek dolaşımına geçebilmesi nedeniyle daha yararlıdır.
• Anne sütü alan bebeklerde pişik ve kabızlık daha az görülür.
• Araştırmalar anne sütü alan bebeklerin ileride obezite olma risklerinin daha az olduğunu gösteriyor.
EMZİRMENİN ANNEYE FAYDALARI
Anne sütü ve emzirmek sadece bebek sağlığı için değil, kadın sağlığı açısından da önemlidir. Doğum sonrası deprosyandan tutun da rahim sağlığına kadar pek çok konuda emzirmek anneyi olumlu etkiliyor.
• Emzirmek bebek ile anne arasındaki en güçlü bağlardan biridir. İkisine özeldir. Emziren annelerin daha sakin olduğu gözlenmiştir. Emziren annelerde süt oluşumu ile salgılanan oksitosin hormonu, anne ile bebeğin arasında güçlü bağın oluşmasına katkıda bulunuyor. Kadınlarda rahim kasılmalarını sağlayan, cinsel birleşme sırasında da salgılanan, rahatlatıcı özelliği ile bilinen oksitosin hormonu süt verme sırasında keseciklerin kasılmasına ve içindeki sütün kanallara akmasına yardımcı olur. Bebeğini sevgiyle düşünen annede önce hipofiz bezinin arka kısmından oksitosin hormonu salgılanır ve göğüslerde dolgunluk hissiyle süt akımı başlar.
• Emzirmek anneye duygusal motivasyon ve tatmin sağlar. Emziren anne bebeğinin kendi sütüyle beslendiğini gördükçe annelik konusunda kendine duyduğu güven artar.
• Emzirmek meme kanseri riskini azaltır. İngiltere’de yapılan bir araştırma bir yıl süre ile emzirmenin meme kanseri riskini % 4,3 oranında azalttığını göstermiş. Yine başka bir araştırma bebekten anneye geçen bazı koruyucu hücrelerin meme kanseri riskini azalttığını belirtiyor.
• Emzirmek memede süt birikmesi sonucu oluşan komplikasyonları ortadan kaldırır.
• Emzirmek doğum sonrasında rahmin toparlanmasını sağlar. Emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonu rahim kasılmalarını sağladığından rahmin doğum öncesi haline dönmesini hızlandırır. Rahmin eski haline daha çabuk dönmesi beraberinde loğusalık kanamalarında azalmayı da sağlar. Böylece yeni anne kanamayı azaltmak için verilen sentetik oksitosin ve diğer ilaçları yüksek dozda ve uzun süre almak zorunda kalmaz.
• Emzirmek annelere kilo vermede yardımcıdır. Emzirme sırasında bazal metabolizma hızı normal dönemden daha fazladır. Bu da kilo vermeye yardımcı olur.
• Emzirmek uykuya dalmayı kolaylaştırır.
• Emzirmek endometriozis hastalığının ilerleme hızını düşürür. Emziren annelerde, rahim içini döşeyen ve adetle dökülen endometrial dokuların rahimden karına kan akımı sonucu yayılarak meydana gelen bir hastalık olan endometriozisin yayılma hızı daha düşüktür.
• Emzirmek annede görülebilecek olası yumurtalık kanseri riskini düşürür.
• Emzirmek endometrium kanserine yakalanma riskini düşürür. Avrupa’da yapılan araştırmalar 40 yaş üstü kadınlarda daha sık görülen bu kanser türünün emziren kadınlarda daha az rastlandığını göstermiştir.
• Emzirmek şeker hastası annenin günlük insülin ihtiyacını azaltır.
• Emzirmek anneleri anemi riskinden korur. Emziren annelerin loğusalık döneminde kanamaları daha az olacağından ve emzirme döneminde adet görmeleri geciktiğinden demir eksikliğine bağlı kansızlık oluşması azalır.
• Emzirmek anneyi osteoporozdan korur.
• Emziren annelerde romatizmal hastalılara yakalanma riski daha azdır. İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre; uzun süre emziren anneler, menapoz döneminden sonra daha az romatizmal rahatsızlıklar yaşıyorlar. 18 bin kadın arasında yapılan araştırmada bebeklerini 13 aydan fazla emziren kadınlarda hiç emzirmeyen kadınlara göre eklem romatizması yarı yarıya daha az.
DOĞRU EMZİRME TEKNİĞİ NASILDIR?
Bebeğini ilk defa kucağına almış bir annenin acemilik yaşaması doğaldır. Bebek emmeyi içgüdüsel yapar ama emzirmeyi anne öğrenir. Biraz yardım, bilgi ama en çok annenin emzirmeye olan inancı ve özgüveni ile başarılı bir emzirme mutlak sağlanır.
Meme başını çevreleyen kahverengi bölgedeki küçük kabartılar meme başının yumuşak olmasına ve bebeğin memeyi kolay bulmasına yardımcı olan özel salgılar üretirler. Meme başınızı her emzirmeden önce silmeyin ki bu salgılar görevlerini yapabilsinler.
Yapılan araştırmalar çoğu bebeğin annesini fazla yardım gerektirmeden doğru biçimde emebildiğini göstermektedir. Doğru teknikle emzirme; bebeğin ihtiyacı kadar anne sütünü alabilmesine, süt yapımının artmasına ve meme başı sorunlarının yaşanmamasına olanak sağlar.
EMZİRİRKEN:
• Bebeğin başını vücüduyla aynı doğruda tutmaya çalışın.
• Bebeğin yüzü doğrudan memeye bakmalı. Burnu meme başı hizasında durmalıdır.
• Bebeğin karnı sizin karnınıza yaslanırsa daha rahat edersiniz.
• Bebeğin başından memenize bastırmayın. Omuzlarından ve ense kökünden destek vererek memeye yaklaşmasını sağlayın.
• Anne sırtından ve kolundan destek alarak emzirmelidir. Böylece uzun sürecek emzirme sırasında yaşayacağı sırt ve kol ağrılarını en aza indirerek daha konforlu bir emzirme yaşayabilir.
• Bebeğin başını elinizle tutmak yerine, kolunuza, dirsek içine yerleştirerek daha rahat edebilirsiniz. Böylece tek kolla bebeğinizin omiriliğini destekleyip, elinizle poposundan tutarak rahat bir tutuş sağlayabilirsiniz.
• Boşta kalan elinizin orta ya da işaret parmağıyla memenizi alttan destekleyerek bebeğinizin çenesine memenizin ağırlığının tümünün gelmesini önleyebilirsiniz.
• Baş parmağınız memenizin üstünde olmalı. Meme ucu bölgesi ile bebeğinizin dudaklarının birleştiği yere yakın durmalı. Ancak parmaklarınız bebeğin meme ucunu bulmasını engellememeli.
• Bebeğinizi göğsünüze yaklaştırdığınızda ağzını en çok açtığı anda ilk önce alt dudağı meme ucunuza gelecek şekilde aşağıdan yukarı doğru meme ucunuzu verin.
• Bebek ağzıyla sadece meme ucunuzu tutmamalı. Çevresindeki kahverengi alanıda kavramalı, ağzının içine almalıdır.
• Bebek memeyi doğru şekilde tuttuğunda alt dudağı dışarı doğru kıvrıktır ve çenesi memeye doğru dayanır.
• İlk günlerde süt yapımının artması için her iki gösünde tek seferde emzirilmesi önerilir. İkinci haftadan itibaren tek göğsün iyice boşalmasını sağlamak için tek seferde bir göğüs verilebilir. Bunun ayarlamasını ise çoğu zaman bebek yapar.
ADIM ADIM EMZİRİYORUZ
• Emzirmeye doğumdan sonra ilk yarım içinde başlanmalıdır.
• İlk günlerde iki saatte bir emzirebilirsiniz. Bu yüzden bebek uyuyorsa bile uyandırmanız gerekebilir.
• Emzirmeye başlamadan ellerinizi yıkayın.
• Her emzirmeden önce meme ucunu temizlemeniz gerekmez. Günlük temizlikte göğüslerin sabunla yıkanıp durulanması yeterlidir. Çok terliyorsanız temiz bir bezle birkaç kere silebilirsiniz.
• İlk emzirme günlerinde sakin sessiz bir ortam sizin ve bebeğiniz için daha iyidir. Doğru emzirme tekniğini öğrendiyseniz bebeğinizle başbaşa kalmak birbirinizi anlama ve tanımanıza yardım edecektir.
• Annenin emzirme sırasında kendini rahat hissetmesi önemlidir. Rahat bir koltuk, sırtın ve kolun desteklenmesi gerekir. Böylece emzirme sırasında oluşabilecek ağrılar azaltılır. Sabırsız davranılmaz.
• Bebeğinizin başını dirseğinizin içine yerleştirerek göğsünüze yaklaştırın. Kolunuz sırtından destekleyerek poposunu tutuyorsa tek eliniz boşta kalır.
• Bebek emmek için ağzını açtığında meme ucunuzu alt dudağından üste doğru olacak şekilde verin.
• Bunu yaparken diğer elinizin parmakları yardımcı olacaktır ama zorlamayın. İlk seferde tutamadıysa tekrar deneyin. İlk günlerde bebeğin sadece meme ucunu değil kahverengi halkayı da doğru alabilmesi için parmak uçlarınızla göğüs ucu bölgesini tutun.
• Emzirme sırasında işaret parmağınızla meme altından destek olurken baş parmağınızla burnunun meme tarafından kapanmamasına yardımcı olabilirsiniz. Ama memenize bastırarak makas hareketi yapmayın. Sıkı makas tutuşu süt kanallarına baskı yaparak süt akışını yavaşlatabilir.
• Bebek memeyi doğru tuttuğunda ve etkili emiş sağlandığında çenesi ve şakakları ayrıca kulakları emmenin etkisiyle oynar.
• Doğru emişte bebeğin yutkunduğunu gözleyebilirsiniz.
• Aç olan bebek emmenin başında acelecidir. Ayrıca ilk başta süt hızlı geldiğinden yutkunurken zorlanabilir. Sonra yavaşlar, doygunluğa ulaşınca yavaşça memeyi bırakır, çoğu zamanda uyur.
• Her bir göğüste emzirme süresi anneden anneye değişir ama ortalama 15-25 dakika olabilir.
• Emzirmeyi tamamladınızda biraz göğüs ucunuz sıkarak sütünüzle silin ve göğüs koruyucu pedinizi koyarak göğsünüzü kapatın.
Sloganımız: İLK 6 AY ANNE SÜTÜ VE 2 YAŞINA KADAR EMZİRMEYE DEVAM
Bebeklerde ek besinlere başlayınca ishale ve genel olarak hastalıklara karşı koruyuculukta bir miktar düşüş olabiliyor. Vücudun savunma sistemi bu süre boyunca gelişse de, annenin 1 ml sütünden yaklaşık dört bin hücre geçer. O hücreler bebekteki koruyuculuklarını devam ettirir. Antikor dediğimiz vücudun savunmasında rol oynayan proteinler de bu süre boyunca bebeğe geçmeye devam etmektedir. En kritik olan ilk 2 yılda bunların etkisi hastalıklardan korunmada yardımcı olur vücuda. Örneğin; çocuk ishal olduğunda ek besinlerin yanında anne sütü alıyorsa, ishali daha çabuk geçiyor. Bu nedenle ilk 6 ay yalnız anne sütü, 6 aydan sonra uygun tamamlayıcı beslenmelerle emzirmenin 2 yaşına kadar devam ettirilmesi hem çocuk sağlığı hem de anne sağlığı açısından önemli…
BEBEĞİNİZ İLK GÜNLER AÇ KALMAZ, MAMA VERMEYİN!
Yeni doğan bir bebeğin mide kapasitesi 4 tatlı kaşığı kadardır. Yani 20 ml. Olması gerekeni doğa ayarlamıştır zaten… Fazlası ya genzine kaçar ya da ziyan olur. Bebeğin mide kapasitesi büyüdükçe annenin süt miktarı da artacaktır. Bebeğin ilk günlerde ihtiyaç duyduğu şey daha çok sütle alacağı enerji değil, bağışıklık sistemi yerine onu dışarıdan gelecek enfeksiyonlara karşı koruyacak antikorlardır. Bu da sadece anne sütünde, kolostrumdadır.
SÜT MİKTARINI ARTIRAN FAKTÖRLER
Süt miktarını artıran faktörler; bebeğin anneyi emmesi, görsel uyarılar (annenin bebeği görmesi, kucağına alması, sık sık emzirmesi), memelerin tam boşalması, annenin istirahat etmesi, sıvı alımını artırması, yorulmamasıdır.
“Çok yersen sütün çok gelir” diye bir düşünce vardır ama sütün gelmesi için en çok gereken istirahat etmektir. Günümüzde de anneler ne yazık ki yeterince yatmıyor, loğusalar hemen ayağa kalkıyor. İkinci haftasında normal yaşantısına dönmeye çalışıyor. Bu çok da doğru değil, loğusalık 42 gün sürer. Bu sürede annenin bebek ve emzirme odaklı yaşaması daha doğrudur.
Annenin özgüveni başarılı bir emzirme için çok önemlidir. “Sütüm yetmeyecek” diye endişeli ve özgüveni az bir annenin başarılı emzirme olasılığı azalır.
EMZİRME DÖNEMİNDE ANNEYE DESTEK VERİN!
Annelik hüznü aslında çocuğu korumaya yönelik doğanın yarattığı bir durum. Anne çok kırılgan, hemen ağlıyor, bebeğine bir şey olacak sanıyor, bebeğini kimseye teslim etmek istemiyor. Bu ruh hali bebeğin korunmasını sağlıyor, bir bağımlılık oluyor aslında güzel bir şey ama anneyi yoran ve hırpalayan bir durumu da var. Bazen de annelik depresyonuna girebiliyor ki o zaman bebeğe zarar verebiliyor. Bundan korunmak için annenin istirahat etmesi gerekiyor. İkincisi, annenin çevresinde onu destekleyen, yardımcı olacak bir sistemi kurmak gerekiyor. “Anne oldu, nazlanıyor.” diyorlar. Hayır! Annenin bakıma gereksinimi var ki o da bebeğine yeterince bakabilsin.
KALİTELİ SÜT DİYE BİR KAVRAM YOKTUR! Anneler göğüslerini sıkıyorlar, sulu görüyorlar “Benim sütüm sulu” diyorlar. Esas olarak bebeğe bakmak gerekir. Örneğin bebek günde 5-6 kere idrarını yapıyor mu? İlk günlerde kaybettiği kiloyu geri aldı mı? Bu kaybı yakından izleyerek paniklemeden bebeği sık sık emzirmek gerekiyor. Yeni doğan bir bebeği anne saat başı emzirmelidir. Emzirme tekniğine dikkat etmesi gerekir. Emzirirken günde 8’in altına kesinlikle düşülmemesi gerek, tercihen saat başı. Bazen bebeklerin uyandırılması gerekebilir, altını açmak, biraz ovalamak gibi yöntemlerle uyandırılıp mutlaka anneyi emmesi sağlanmalıdır.
Kalitesiz süt diye bir olay yoktur.. “Anne zayıf, sütü iyi değildir.” gibi sözler doğru değil! Bu, kadını ve kadının ürettiklerini küçümseme ile ilgili bir düşüncedir. Hatta anne sütünün biberonlaştırıldığı bir dönem oldu. Mamaların üretimiyle “Anne sütünden daha üstün bir mama yaratıldı” diye bir hava yaratıldı ama bu mümkün değil. Şu anda da bundan sonra da olmaz. Çünkü canlı bir maddeyi mamanın içine koyamazlar. Anne sütü canlı bir madde, hücre içeriyor. Dolayısıyla anne sütüne ulaşılması mümkün değil.
Anneye gebeliğinde aldığın vitamine 6 ay daha devam edilir. Bu bir güvenlik çemberi oluşturur aynı zamanda… Annenin beslenme konusunda bazı eksiklikleri ve hataları varsa, aldığı vitaminlerle bu da ortadan kaldırılmış olunur.
Ama annenin ağır derecede bir beslenme sorunu varsa sütte bazı vitaminler az olabiliyor. Mesela et yemeyen bir annede başta B vitaminleri, demir olmak üzere bazı şeyler az olabiliyor. Gerçi demir ne kadar az olsa da anne sütü bebek tarafından çok iyi emildiği için bir sorun yaratmıyor ama yine de annenin beslenmesi önemli. Yani bir toplum geleceğini kurtarmak istiyorsa kadınların iyi bakılıp, iyi beslemesi lazım.
D vitamini anne sütünde çok yüksek miktarda değil. D vitamini en iyi güneş ışığı ile cildimizde yapılıyor. Yani hiçbir besinde D vitamini gereksinimimizi karşılayacak düzeyde bulunmuyor. Bu nedenle D vitamininin doğumdan itibaren bebeklere damla olarak verilmesi gerekiyor.
NEDEN ANNE SÜTÜNDEN VAZGEÇİYORUZ?
Kadına değer verilen bir ortamda kadının özgüveni iyiyse o zaman rahatlıkla devam eder emzirmeye… Bebek ağladıkça “Acaba sütüm mü yetmiyor? Acaba sütümdeki bir şey gaz mı yaptı?” diye düşünen anne emzirmeyi bırakabilir. Oysa gaz sancısı bebeklerde 15. günde başlar, 3 aya kadar devam eder ve kendiliğinden geçer. Bebek ağladıkça akciğerlerindeki sıvının da atılması daha kolay olur. Çünkü yeni doğan bebekte özellikle sezaryen ile doğmuşsa bu sıvının atılması gerekli. Ayrıca ağladıkça kucağa alınan bebek iletişim ağını da kurmuş olur.
Ama bebek ağlayınca süt yetmiyor olarak algılanıyor ve hemen ek besinler devreye giriyor. Oysa burada anne ve bebek çiftinin iyi izlemiyle sorun anlaşılmaktadır. Bebek ayda 500 gr ve üstü alıyorsa yeterlidir. Ama bazı bebek 500 gr alır bazısı 1000 gr. Çünkü bazısı ileride iri bir insan, bazısı da minyon olacaktır. Buna göre vücudunun ihtiyacı farklıdır. Hatta bir ay 500 gr alır, diğer ay 1 kg… 500 gr altına düşmediği sürece annede yeterli süt var ve bebek büyüyor demektir. Ek besine başlamamak lazım. Ek besine başladıkça anne sütünden yararlanım azalır.
Bir neden de farklı tatlara alışsın düşüncesidir. “Ek gıdalar verelim yoksa farklı tatlara alışamayacak” denir. Böyle bir şey de yok. Çünkü anne ne yerse sütün tadı değişir. Örneğin sarımsak yerse sütün tadı sarımsaklı olur. Yapılan araştırmalarda sarımsaklı sütü bebeklerin daha fazla sevdiği de ortaya çıkmış. Bu yüzden farklı tada alışsın sorunu anne sütü ile beslenen bebeklerde yoktur. Aksine mama ile beslenen bebekte olur. Çünkü hep aynı standart mama tadını alır.
EMZİRME SIRASINDA YAPILAN YANLIŞLAR
Süt yapımını artıran bazı temel koşullar vardır ama bazı şeylere de bebeği izleyerek karar vermek gerekir. Başlangıçta daha ağız sütü gelirken her iki memeden de emzirmek süt yapımını artırmak için iyi olur. Ama daha sonra süt yapımı iyice oturunca memenin başından ilk önce şekerden yoğun, daha sonra yağdan zengin süt gelir. Bebek her birini iyice boşaltırsa yağdan zengin sütü de almış olur, o zaman da tokluk hissi ile uyur. Ama anne ilk günlerdeki alışkanlığı devam ettirir, her iki göğsü de aynı anda emzirirse, bebek sadece şekerden zengin sütü alır. Hem doymaz hem de gazlı kaka yaparak, sancıları fazla olur. Bunun için1-2 haftadan sonra tek seferde bir memeyi iyice bitirmek gerekir.
Emzirme tekniğini bilmek ve doğru uygulamak gerekir. Yanlış yapılan emzirme hem bebeğin yeterli ememesine hem de annede göğüs ucu yaralarına neden olacağından emzirmeyi bırakmaya neden olmaktadır.
Anne sütünü iyice alan ve gevşeyerek kucağında uyuyakalan bebeğin zorla gazını çıkarmaya çalışırsanız kusturursunuz. Bu daha çok biberondan kalma bir alışkanlıktır. Biberonla beslenmede bebek hava yutar ve gaz çıkarır ama anne göğsünde emdi ve uyudu diyelim, o zaman yavaşça yatağına yatırın diyor uzmanlar. Şikâyeti varsa o zaman gazını çıkarmaya çalışın.
ANNE SÜTÜNÜN TOPLUM SAĞLIĞI AÇISINDAN ÖNEMİ
Anne sütünün toplumun geleceği için önemli noktaları var. Örneğin Finlandiya’da şeker hastalığının sıklığı, 2 yaşına kadar anne sütü ile beslenmenin önemine ilişkin yapılan propagandalarla azaltılmıştır. Dolayısıyla toplum sağlığı açısından ölçülemeyecek bir katkısı var, ekonomik açıdan da öyledir. Anne sütü alan bebek daha az hastalanır, antibiyotik az kullanır. İleriki yaşlarda görülen birçok hastalık, örneğin kanserler, meme kanseri, idrar yolu iltihabı, hatta kemik erimesi emziren kadınlarda daha az görülür.
Sonra hiç artığı yoktur, çok çevreci bir besindir anne sütü. Biberon gerektirmez, ısı ayarı gerekmez. Anne sütü ile beslenen bebeğin kakası da az olur. Hatta anneler kaka yapmadı diye endişelenirler ama bebek sütün neredeyse hepsini sindirdiği için çok az kaka yapar. Mama ile beslenenler daha fazla ve kokulu kaka yaparlar.
Zekâda da aynı şey geçerlidir. Örneğin “Anne sütü alan bebekler gerçekten zeki mi oluyor, yoksa zeki kadın emziriyor da ya da anne bebeğini emzirirken daha fazla uyarı veriyor, konuşuyor vs de bu nedenle mi bebeklerin zeka seviyeleri yüksek oluyor?” diye çalışma yapmışlar. Prematüre bebeklerin bir kısmına biberonla mama, bir kısmına anne sütü verilmiş. Anne sütünü biberonla alanlarda bile ileri yaşta okul başarısının daha fazla olduğu görülmüş. Bu nedenle anne sütünün zeka üzerinde de olumlu etkisi vardır. Ülkemizde senede 1 buçuk milyon bebeğin doğduğunu da düşünürsek müthiş bir katkı sağlayacağı bir gerçektir.
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar