Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Atakent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum & TüpBebek ve Üreme Sağlığı Direktörü Prof. Dr. Fatih Şendağ, adet sancısından kurtulmanın yollarını anlattı.
İşte bilmeniz gereken tüm detaylar:
Adet sancısından kurtulmanın yolları
Adet sancısı nedir?
Adet kanaması ile başlayan ve menstrüasyon sonrası gerileyen kasık ağrısıdır. Bazı kadınlarda çok şiddetli bir ağrı olabilir ve günlük yaşantısını etkileyebilir. Bazı kadınlar ise bu dönemi daha hafif geçirebilir.
Adet sancısının kaç tipi var?
Adet sancısına dismenore diyoruz. Primerdismenore; herhangi bir başka hastalık olmadan görülen adet sancılarına verilen isimdir. Sekonderdismenore ise başka bir hastalık ile ilişkili olan adet sancılarıdır. Bu hastalıklardan bazılarını endometriozis,miyomlar ve yumurtalık kistleri olarak sayabiliriz.
Adet sancısı bir hastalık mı?
Adet sancısı günlük hayatı ve konforu etkiliyorsa bir hastalık olarak tanımlanabilir. Basit bir ağrı kesici ile geçen ağrılar çok önemsenmeyebilir. Ancak ağrı kesicilerle geçmeyen, işe, okula gitmeyi engelleyen veya hastaneye başvurmayı gerektiren adet sancıları önemsenmeli ve altta yatan sebep araştırılmalıdır. Çoğunlukla endometriozis altta yatan sebep olabilir. Bu nedenle bir jinekolog tarafından değerlendirilmesi ve erken dönemde tedbirlerin alınması gerekir.
Doğum adet sancısını geçirir mi?
Genelde doğumun iyileştirici bir etkisi vardır. Ancak gebelik hormonları ortadan kalkınca tekrarlama eğilimi gösterir. Genellikle ilaç tedavileri de gebelik dönemini taklit etme mantığı ile uygulanmaktadır. Sonuçta hasta adet görmediğinde ağrısı da olmayacaktır.
İlaçlar dışında ne yapılabilir? Adet sancıları ile nasıl baş edebiliriz?
Hemen her kadının günlük yaşamını etkileyen adet dönemindeki sancıyla başa çıkmak için kadınlara: hafif masaj, meyve ağırlıklı düzenli diyet önerirken; tuz, şeker, alkol ve kafein tüketiminin azaltılmasını öneriyoruz. Çoğunluklagenç kızlarda görünen hafif dereceli adet sancılarında ise ılık duş ve sıcak su torbası uygulamasını tavsiye ediyoruz.
Adet sancısıyla başa çıkma yöntemlerinde yoga gibi gevşeme egzersizleri de sıkça önerilir fakat bunların sadece adet dönemiyle sınırlanmaması gerekir. Bu egzersizlerin düzenli olarak ve uzman eşliğinde yapılması gerekir. Yürüyüş, aerobik, yüzme gibi egzersizler de ağrının hafiflemesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra akupunktur, B1 vitamini ve magnezyum desteği gibi takviyeler ve alternatif tedaviler de fayda sağlayabilir.
Adet sancısına karşın nonsteroidalantienflamatuar tipi ağrı kesiciler de kullanılabilir, ancak bu tür ilaçların mide açısından yan etkileri olabilir. Bu nedenle ilaç tok karnına içilmeli ve kadınlar bu konuda bilinçli olmalılar.
Belirtilen yöntemlerin etkili olmadığı durumlar kadınların ikinci basamak tedaviye geçmesi gerekiyor. Bunlar arasında en etkili yöntem doğum kontrolhaplarının düzenli kullanımı, cilt altına yerleştirilen hormonalimplant dediğimiz doğum kontrol yöntemi ve yine evli kadınların kullanabileceği hormon içeren spiral dismenorede.
Yaşamı etkileyecek kadar şiddetli adet sancısında mutlaka doktora başvurmak gerekiyor. Bu ağrılarendometriozis, miyom, enfeksiyon ve stres gibibaşka bir hastalık veya sorundan kaynaklanabilir. Ve daha da ciddileşmeden mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Endometriozisin dünyada bilinen ve en sık tarif edilen 3 semptomu nedir?
Endometriozis hastalığında tanı koyarken özellikle şu 3 belirtiyi dikkate almak gerekiyor: Adet ağrısı (dismenore), ilişki sırasında ağrı (disparoni) ve kısırlık (infertilite).” Endometriozis hastalığının görülme sıklığının üreme çağındaki kadınlarda %10, infertil (kısır) olan hastalarda %20-50, devamlı alt karın bölgesinde ağrısı olanlarda ise %40-60 oranlarında gerçekleştiği görülüyor.
Endometriozis neden olur?
Endometriozis hastalığının oluşmasına sebep olan tüm unsurlar hala tam olarak bilinmiyor fakat özellikle şu faktörlere dikkat etmek gerekiyor:
Geriye doğru adet görme ve zayıf bağışıklık sistemi: Kadınların çoğu geriye doğru adet görme yaşasa da vücutları bu kanlı hücreleri temizleyerek organlara yerleşmesini engeller. Öte yandan, bu teoride menstruasyon sırasında endometrium hücreleri geriye doğru, tüplerden geçerek karın içine dökülür. Bağışıklık sistemi zayıf olan kadınlarda da görülen bu sorunda dökülen doku karın içindeki organlar üzerine yapışır ve büyür. Vücudun bağışıklık sistemi hücrelerinin endometriozis hücreleriyle savaşamadığı tezini temel alır.
Dolaşım sistemi veya lenfatik sistem aracılığıyla yayılma:Endometriozis hastalığının hücrelerinin kan dolaşımı veya lenfatik dolaşıma geçerek vücuda yayılmasını temel alan bir teoridir. Bu teori neden vücuttaki göz, akciğer, cilt ve göbek deliği gibi organlarda endometriozis görüldüğünü açıklar.
Genetik yatkınlık: Her ne kadar endometriozise yol açan sorumlu gen bulunamamışsa da, bu teoride endometriozis yeni nesil bireylere genetik olarak aktarılır. Yani, bazı aileler endometriozise genetik olarak yatkınlardır.
Çevresel faktörler: Çevredeki bazı toksinler ve dioksin gibi vücudu, bağışıklık sistemini ve üreme sistemini etkileyerek endometriozise neden olabilir.
Endometriozis tanısı nasıl konur?
Öncelikle her hastalıkta olduğu gibi hastanın şikayetlerinin ve kişisel hikayelerin dinlenmesi ve ardından da jinekolojik muayene ve ultrasonografi yapılması gerekiyor. Pelvik muayene, laparoskopi ve MR yöntemleri ile pelvis hakkında daha çok bilgi edinmek mümkün oluyor.
Endometriozis en çok hangi yaş grubunda görülür?
Endometriozis bir üreme çağı hastalığıdır ve en çok 30’lu yaşlarda görülür. Ağrılı adet, ağrılı ilişki ve kronik kasık ağrısı olan kadınlarda görülme oranı %70’lerde seyrediyor. İnfertilite problemi yaşayan kadınlarda endometriosis ile karşılaşılma oranı %20-30 arasındadır. Adolesan dediğimiz 13-19 yaş grubunda endometriozise sık rastlanmasa da şiddetli adet ağrısı olan ve ağrı kesicilerle cevap alınmayan genç kızlarda endometriozis bulunma sıklığı ise %70’dir.
Kaynak: posta.com.tr/saglik
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar