Blog

  • Ay tutulması bugün

    Ankara Üniversitesi (AÜ) Rasathanesi, teleskoplarla da zor izlenebilecek bu doğa olayı nedeniyle düzenleyeceği etkinlikte başkentlilere farklı alternatifler sunacak.

    Bugün öğleden sonra “Yarı gölge ay tutulması” yaşanacak. Tutulma 16.38’de Ay’ın yüzeyinin büyük bölümünün yer kürenin yarı gölge konisine girmesi ile maksimum seviyeye ulaşacak.

    article_aytutulmasi

    AÜ Rasathanesi yetkililerinden verilen bilgiye göre, Ay tutulması, Dünya’nın Ay ile Güneş arasında özel bir noktada bulunması sonucu, Ay’ın Dünya’nın gölge konisinin içerisinde kalması ile gerçekleşiyor.

    Ay’ın Dünya etrafındaki yörüngesi ile Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesinin arasındaki açı nedeniyle her tutulmada Ay, Dünya’nın tam gölge konisine girmeyebiliyor. Ay’ın sadece yerkürenin yarı gölge konisinin içerisine girmesiyle gerçekleşen tutulmalar “Penumbral (Yarı Gölge) Ay Tutulmaları” olarak adlandırılıyor.

    Ay, sadece Yer’in yarı gölge konisinin içerisinden geçtiğinden bu sırada gerçekleşen parlaklık değişiminin farkına varmak oldukça güçleşiyor.

    RASATHANEDEN BAŞKENTLİLERE DAVET
    Türkiye saati ile (TSİ) 14.38’de Ay’ın Dünya’nın yarı gölge konisine girmesi ile başlayacak tutulma, TSİ 16.38’de Ay’ın yüzeyinin büyük bir bölümünün Yer’in yarı gölge konisine girmesi ile maksimum seviyeye ulaşacak.

    Ay, Ankara’da TSİ 17.17’de doğacak. Tutulma maksimumunda Türkiye’nin büyük bir bölümünde Ay henüz doğmamış olacak. TSİ 18.37’de Ay, Yer’in yarı gölge konisinden çıkacak.

    Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Batı Afrika ülkelerinde Ay doğarken, Kuzey Amerika’dan batarken izlenebilecek tutulmanın, İran’ın doğusunda kalan ülkelerde ise tamamı gözlenebilecek.

    Tutulma maksimumunda Ay’ın bir bölümü yarı gölge konisinin dışında kalacağından tutulmanın yaratacağı parlaklık değişimini çıplak gözle izlemek zor olacak.

    Türkiye’de Ay doğarken tutulmanın son aşamaları gerçekleşiyor olacak. Ay’ın ufuk yüksekliği de tutulma sonuna kadar fazla olmayacağından tutulmanın çıplak gözle ya da teleskoplarla fark edilebilmesinin güç olması bekleniyor.

    RASATHANEDE TUTULMA ETKİNLİĞİ
    AÜ Rasathanesinde, “2009 Dünya Astronomi Yılı (DAY 2009)” etkinlikleri ve tutulma nedeniyle yarın akşam bir dizi etkinlik düzenlenecek.

    Rasathane yetkilileri, tutulma, çıplak gözle ya da teleskoplarla izlenemeyecek düzeyde gerçekleşiyor olsa da Ay ve Venüs’e teleskopla bakmak, Ay tutulmaları hakkında sunum dinlemek ve gökbilimle ilgili sorularını profesyonel gökbilimcilere yöneltmek isteyenleri yarın saat 18.00’de başlayacak etkinliğe davet ediyor.

    Yetkililer, katılımcıların soğuk hava nedeniyle yanlarında kalın giysiler bulundurmalarını öneriyor.

    Etkinlik programına ve Rasathaneyle ilgili tüm ulaşım ve iletişim bilgilerine http://rasathane.ankara.edu.tr adresinden ulaşabiliyor.

  • Bernardo’dan bir Sevgililer Günü klasiği: “Black Eagle”

    article_bernardo_14subatTüm güzel sofralar gibi, romantik bir sofranın yolu da Bernardo’dan geçiyor. Hayatın kalbinin sofrada attığına inanan Bernardo, en büyük heyecan kaynağı aşkın da güzel bir sofrayı hak ettiğine inanıyor. Bernardo, bu yıl Sevgililer Günü için Black Eagle yemek takımını özel bir indirimle sunmanın yanı sıra fiyatları 15-250 TL arasında birçok etkileyici hediye alternatifiyle de günün romantizmine katkıda bulunuyor.

    Geçmiş yıllarda özellikle 14 Şubat dönemlerinde yıldızlaşan Black Eagle’in müşterileri için bir aşk klasiği haline geldiğini vurgulayan Bernardo, 83 parçadan oluşan bu özel “bone china” takımı Şubat ayı boyunca 1.590 TL yerine 999 TL’den satışa sunuyor. Aşkın rengi kırmızıyla en etkileyici kombinasyonu oluşturan siyah-beyaz renklerdeki Black Eagle kare dizaynıyla da farklı bir ambiyans yaratıyor. Modern çizgileriyle ön plana çıkan takım, özellikle genç tüketicilerin ilgi gösterdiği ürünler arasında yer alıyor.

    BERNARDO HAKKINDA
    1984 yılında kurulan Bernardo 1997 yılında, züccaciye ve hediyelik eşya ithalatına başlayarak sektördeki iddiasını artırdı. Bernardo, şu anda 14’ü İstanbul’da olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde toplam 42 mağaza ile müşterilerine hizmet veriyor. Porselen yemek takımları, çatal kaşık takımları, kadeh setleri ve diğer sofra tamamlayıcılarını vitrinlerden indirerek, gündelik yaşamın içine çekmeyi amaçlayan Bernardo insanların, ailesi ve dostları ile sofralarında geçireceği zamandan daha çok keyif almasını hedefliyor. Bernardo, trendleri ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, oluşturduğu seçkin koleksiyonları tüketicilere sunuyor. Bernardo bir yandan büyümesini sürdürürken diğer yandan da büyük metrekareli Bernardo Home mağazaları ve iş alanını genişletmeye yönelik yeni projelerle tüketiciye her geçen gün daha fazlasını sunmaya devam ediyor.

    article_bernardo

  • Meme kanserini bastıran bir enzim bulundu

    Nature Cell Biology dergisinde yayımlanan makalede, CHIP enziminin, kansere yol açan proteinlerin sayısını azaltarak, hastalığın yayılmasını önleyebildiği belirtildi.

    Bilim adamları, farelere, biri CHIP enzimi taşıyan, diğeriyse taşımayan iki çeşit insan meme kanseri hücresi zerk ettiler.
    article_meme_kanseri
    Araştırma sonunda, CHIP enzimli hücrelerin bulunduğu farelerdeki tümörün, enzimin bulunmadığı farelere oranla çok daha küçük olduğu belirlendi.

    Araştırmayı yapanlardan Junn Yanagisawa, “Vardığımız sonuç, CHIP proteininin meme tümörünün büyümesini ve metastazı önlediğidir” dedi.

    Meme kanseri tedavisinde, tümördeki CHIP proteini seviyesini ölçmenin, tedavi açısında önemli bir bilgi sağlayacağını belirten Yanagisawa, “Dahası, CHIP proteini seviyesini ve faaliyetini artıran yeni bir tedavi yöntemi bulunabilir” dedi.

    Meme kanseri, akciğer kanserinden sonra en yaygın kanser türü.

    Kaynak : AA

  • 10 soruda sağlıklı gebelik !

    Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren, sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmeniz için ne zaman, hangi test yaptırmanız gerektiğini bilmelisiniz.

    Hamilelik süreci ile ilgili doğru bilinen yanlışlar ve diğer konularla ilgili olarak Anadolu Sağlık Merkezi Ataşehir Tıp Merkezi’nden Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Meltem Çam, on soruda bilgi verdi.

    Anne adayı size geldiğinde ilk olarak hangi testleri yapıyorsunuz ?
    Gebelik başladıktan sonra ilk etapta yani beklenen adet günü geçtikten sonra, gebeliği tespit için kanla ya da idrarla bir gebelik testi yapıyoruz. Ultrasonla gebeliği tespit etmeye çalışıyoruz. Gebeliğin ultrasonla ilk değerlendirilmesi son adetten 5 hafta sonra yapılıyor.
    article_gebelik
    İlk üç ay içinde başka testler uygulanıyor mu ?
    İlk üç ay içerisinde herhangi bir genetik anormallik olup olmadığını belirlemek için yaptığımız ilk test, ikili test dediğimiz tarama testidir. Bu testle, kanda iki tane özelliğe bakıyoruz. Annenin kanına bakılırken ultrasonla da bebeğin bazı ölçümleri yapılıyor. Bebeğin ensesindeki kalınlığa bakılıyor. Çünkü ense kalınlığı arttığı zaman bebeklerde bazı genetik anormallikler ya da kalp anormalliklerinin riski artıyor.article_gebelik

    Bu anormallikler neler olabiliyor?
    Sık bilinen Down sendromu var, yani Mongolizm. Bir de daha ender görülen trizomi 13 ya da 18 dediğimiz, döllenme sırasında oluşan genetik kodlama hataları görülebiliyor. Bizi en çok rahatsız eden ise Down sendromu. Çünkü Down sendromlu doğan bazı çocuklar, uzun yıllar yaşayabiliyor, eğitim alabiliyorlar. Ama bir ailenin Down sendromlu bir bebek sahibi olması gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Biz bu sorunu tespit edebiliyoruz. Eğer ailenin onayı varsa, doktor onayı da varsa gebelik 3-3,5 aylıkken sonlandırılabiliyor. Fakat bu bebeklerin doğduktan sonra yaşama olanağının olması, gebeliğin sonlandırılmasını tartışmalı bir konu haline getiriyor.

    İkili testten sonra hangi testler yapılıyor?
    İkili testten sonra 16. ve 19. haftalarda üçlü test var. Yaklaşık olarak gebeliğin 3,5 ayında ikili teste benzer şekilde anne kanı alınarak yapılan bir testtir. Fakat her iki test için de bunların tarama testleri olduğunu belirtmemiz gerek. Anneden kan alarak bebekle ilgili fikir sahibi olmaya çalışıyorsunuz. Bu testler hiçbir zaman yüzde yüz kesin sonuç vermiyor. Ancak size istatistiki veri sağlıyor. Böyle bir çocuk sahibi olma riskiniz binde bir ya da yüzde bir gibi. Bu risk hep vardır. Bu riski ortadan kaldıramazsınız. Tarama testi olduğu için annenin kuşkularını da aslında ortadan kaldırmaz.

    Yüzde 100 tespit sağlamak için ne yapılabilir?
    3,5-4 ay olduğunda anne karnından ince bir iğneyle girip bebeğin suyundan örnek alınabiliyor. Bunu tahlile gönderiyoruz ve bebeğin genetik yapısı inceleniyor. Bu yöntem bebek hakkında genetik olarak yüzde 100 kesin bilgi veriyor. Biz buna amniyosentez diyoruz. Aynı şekilde bebek kanı alınarak da yapılabiliyor fakat bunun düşük riski daha yüksektir.

    Gebelikte diyabet riski çıktığında ne tür önlemler alınıyor ?
    Gebeliğiin 24-28 haftaları arasında 50 gr. şeker yükleme testini yaptıktan sonra sonuç belli bir sınırın üzerinde çıktıysa hastayı doğrudan gebeliğe bağlı diyabet olarak kabul ediyoruz. 50 gram yükleme de bir tarama testi ve onun da bir yanılma payı var. Eğer bu testte yüksek çıkarsa bizi yanıltmasın diye bir de 100 gram yükleme testi yapıyoruz. Bu yüklemeyi herkesten istememe nedenimiz ise güç olmasıdır. 3 saat takip gerektirir. Bunların sonucunda hastanın gebeliğe bağlı diyabetli olduğuna karar verdiğimizde ilk etapta hastaya diyet öneriyoruz ve kontrole alıyoruz. Diyetle şekerini kontrol altına alırsak devam ediyoruz. Ama diyetle halledemezsek o zaman insülin kullanmaya başlıyoruz. İnsülin kullanmamızın nedeni de insülin bebekle anne arasındaki bariyeri aşmıyor.

    Gebelikte diyabet, ne tür riskleri beraberinde getiriyor ?
    Bebek sürekli çok şekerli bir ortamda olduğu için normalden fazla büyüyor. Doğum travmaları artıyor. Çünkü o kadar büyük bir bebeği doğurmaya çalıştığınızda normal doğumda hem anneye hem de çocuğa zarar verebiliyor. Diyabetik bebeklerin kiloları genelde gövde ve omuz çevresinde oluyor. Bebeğin kafası çıkıyor ama ondan sonra omuz takılıyor ve çok büyük bir risk oluşturabiliyor. Bebeğin iri olmasını sezaryenle aşabilirsiniz. İkinci problem bebeklerin akciğerlerinde bulunan sürfaktan denilen bir madde var ve bu madde akciğerlerinin düzgün genişleyip, düzgün solunum yapmasını sağlıyor. Diyabetik bebeklerde akciğer gelişimi de problem oluyor. Akciğerler daha geç ve güç gelişiyor. Bu bebekler, akciğer gelişimi problemi yaşıyorlar. Diyabetik annelerin de bebeklerinde bazı anormallikler görülebiliyor. Kalp problemleri daha sık görülüyor. Diyabetik annelerin bebeklerinde 28. haftada mutlaka fetal eko da yapmak gerekiyor.

    Erken doğum riski dönemi bittikten sonra, gebeler hangi aşamalardan geçiyor ?
    28. haftadan sonra erken doğum riskinin bittiği dönem olan 37. haftaya kadar hastayı özel durumlar haricinde idrar tahlili ve kan sayımlarıyla takip ediyoruz. 37. haftadan sonra önemli olan doğum zamanını tespit etmek ve sağlıklı olarak bebeğin doğumunu sağlamaktır. 37. Haftadan sonra bebeğin büyüklüğünü ultrasonla takip ediyoruz. Bebeğin içinde bulunduğu su kesesine bakıyoruz; çünkü su miktarı önemli. Bir de kardiyotokografi dediğimiz bir alet var, bebeğin kalp atımlarının düzenli olup olmadığını kontrol ediyoruz. Bebeğin kalp atımları da çok önemli, çünkü bebek anneden rahat oksijen alabiliyorsa kalp atımları da normal oluyor. Fakat bir sorun varsa annenin doğumunun başlamasını beklemeden müdahale ederek bebeğin doğumuna karar veriyoruz.

    Gebelikte vajinal muayenenin yanlış olduğuna dair bir inanış var. Bu ne kadar doğrudur ?
    Biz gebe hastayı gerek vajinadan elle muayene ettiğimizde, gerekse vajinadan ultrasonla baktığımızda hasta tarafından bir dirençle karşılaşıyoruz. Özellikle hastanın kanaması olduğunda ya da düşük şüphesi olduğunda doğru kararı verebilmek için mutlaka bu muayeneleri yapmak gerekir. Sadece bebeğin eşinin (plasenta) aşağıda olduğu özel durumlarda bu muayeneler sakıncalı olabilir.

    Cinsel ilişki kaçıncı aya kadar normal şekilde devam edebiliyor ?
    Erken doğum ya da düşük tehdidi varsa hastaya cinsel ilişkiyi yasaklıyoruz. O da sadece sperm faktöründen dolayıdır. Onun dışında bilgi olarak son bir aya kadar anne adayları normal bir şekilde aktif cinsel hayatına devam edebilir.

    Kaynak : NTV-MSNBC

  • Aşırı temizlik zarar veriyor : (

    Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meral Sönmezoğlu, genel temizlik kurallarının önemli olduğunu ancak fazlasının zararlı olduğunu belirterek “Temiz olsun diye her şeye çamaşır suyu kullananlar bile var” dedi.

    Kişinin günlük hayatında temizlik kurallarına uyması çok önemli ancak bu konunun abartılmasının zarar getirdiği belirtiliyor.

    Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meral Sönmezoğlu, kişisel hijyenin sağlık için çok önemli olduğunu belirterek “Saç, tırnak, genel vücut temizliği, düzenli banyo, ellerin düzenli yıkanması, kıyafet temizliği gibi kişisel kurallar genel sağlık için çok önemli. Ancak bu işi abartanlar var. Onlar hem kendilerine hem de çevrelerine zarar veriyorlar “ diyor.

    articleimg_temizlikEl yıkamanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Sönmezoğlu, “Tuvalete gitmeden önce ve sonra, yemeğe gitmeden önce ve sonra, mutlaka el yıkanmalıdır” diyor; bu durumların dışında sürekli el yıkamanın hastalık işareti olabileceğine dikkat çekiyor:

    Günlük hayatta el yıkama dediğimiz eylem bilinen sabunla temizlemedir. Ancak sadece dezenfektan içeren sabunları kullananlar, çok fazla el yıkayanlar, onun üzerine alkol ve dezenfektan kullanan kişiler var. Ellerini hiçbir yere dokundurmayan, her yere kağıt mendillerle dokunan, kapıyı ayağı ile açan bu kişiler sosyal hayat içerisinde hem başkalarını rahatsız eder, hem de kendileri sıkılırlar. Bunun tıptaki adı “obsesif kompulsif takıntı”dır. Oysa elleri dezenfektanlarla yıkamak cilt üzerinde zararlı bakterilerin girişini engelleyen koruyucu tabakayı yok ediyor. Böylece vücut çıplak kalıyor ve bakteriler vücuda çok daha rahat girebiliyorlar. Deri bütünlüğü bozuluyor.

    Fazla dezenfektan kullanan kişilerde cilt hastalıklarının fazla görüldüğünü vurgulayan Dr. Meral Sönmezoğlu, “Bu kişilerde deri enfeksiyonları, egzama türü alerjik deri reaksiyonları, kadınlarda vajinal enfeksiyonlar çok fazla oluyor. Örneğin vajenin florasının çok iyi korunması gerekir ve sabunla değil sadece suyla yıkanmalıdır. Çünkü sabun bölgedeki floraya zarar verir. Bu kişiler doktora genellikle ‘o kadar temizim ki sürekli yıkarım derler’ oysa o kadar fazla yıkamakla zarar verirler. Aşırı hijyenin çok fazla zararı var. Ağız floramız, vajen ve bağırsaklarımız bakterilerle doludur. Bu bakteriler bizi zararlı bakterilere karşı koruyor. Bunları yok etmemiz doğru değildir. Aşırı dezenfektan kullanmak son derece zararlıdır” diyor.

    ÇAMAŞIR SUYU İLE SEBZE YIKIYORLAR

    Dr. Sönmezoğlu, birçok kişinin temiz olsun diye evdeki her tür malzemeyi çamaşır suyuyla yıkadığını belirterek bunun yanlış olduğunun altını çiziyor:

    Öyle titiz hastalarımız var ki mesela lavaboyu çamaşır suyu ile siliyor, üzerine de tuz ruhu döküyor. Asit ve alkalin birbirine karıştığı anda çok zararlı gazlar oluşur. Bunlar da ilk anda solunduğunda akciğerlerde ve solunum yollarında çok ciddi zararlar oluşturuyor. Bazen de çamaşır suyunu sulandırarak temizlik yapan kadınlar o suları meyve suyu şişelerinde saklıyor. Evdeki küçük çocuklar da onları içtiğinde kalıcı yanıklar oluşuyor.

    Ayrıca sebzelerini dezenfektanlarla yıkayan ev hanımları ıspanakları, salata malzemelerini çamaşır suyunda bekletiyor, iyi durulanmayan sebzeler klor zehirlenmesine yol açıyor. Sebzeleri ovuştura ovuştura bol su ile yıkamak yeterlidir. Salata malzemeleri de üzüm sirkesinde bekletilirse yine temizlenmiş olur. Çamaşır suyu kesinlikle yiyecek dezenfektanı olarak kullanılmamalıdır.

    Kaynak : NTV-MSNBC

  • Hangi peynir kaç kalori ?

    Hangi peynir kaç kalori ?

    Hangi peynir kaç kalori ?

    Muzaffer Kuşhan’la Diyet Dergisi

    Hangi peynir kaç kalori ? Buzdolabından ilk çıkarılan da, kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi de, simit, zeytin, domates ve rakının ekürisi de odur. Diyetle başı dertte olan peynir tutkunlarına ne demeli peki ?  ‘Kibrit kutusu‘ etrafında hayatı sürdürmek mayın tarlasında sınırı geçmeye benzer artık. Gerilim had safhadadır …

    Sürekli diyette olan peynir tutkunları için, ‘bir kibrit kutusu kadar‘ sözü bir kabusun da başlangıcıdır adeta… ‘Kibrit kutusu‘ etrafında hayatı sürdürmek mayın tarlasında sınırı geçmeye benzer artık. Gerilim had safhadadır. Kimi zaman mayınlara basmadan aşılır sınırlar. Oysa dönüşü, mayın yüklüdür sınırın. Zira, aşılmış her kibrit kutusu daha da küçülmüş kibrit kutularını beraberinde getirir; yağlısı, tuzlusu, bol kalorilisiyle, ‘küçülmeyi’ biraz da hak etmiştir peynir…

    Evet, diyet listelerinin baş köşesine oturan peynir hayatımızın önemli bir parçası… Öyle ki, sabah güne uyanırken başlar peynirle kucaklaşmamız… Buzdolabından ilk çıkarılan da kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi de simit, zeytin, domates ya da rakının ekürisi de odur. Böreklerin harcı, makarnanın tadı, fakirin katığı, zenginin her gün bir yenisini keşfettiği aperitifidir. Burnunu sokmadığı hiçbir sofra yok desek yeridir. Pastaya da katılır, bebek mamasına da…
    İnek sütünden yapılan peynirin müptelaları ayrıdır, koyun ya da keçi sütünden yapılanlarınki ayrı…

    Otlusundan kızartılmışına, çökeleğinden küflüsüne kadar, kokusu, yumuşaklığı ve sertliği, hatta rengiyle bile her zevke, her keseye hitap edebilir peynir. Söz sanatlarına da katkısı olmuş, ‘peynir gemisi‘nin lafla mı işle mi daha iyi yürüyeceği şeklindeki tartışmaların odağına oturmuştur.

    Peynir, artık kahvaltılık bir malzeme olmaktan çıkıp, ana yemeklere girdi, şarabın tamamlayıcısı oldu. Evde yiyecek bir şey bulamadığımız zamanlarda yaptığımız makarnayı peynirle çeşnilendirdik ya da karnabaharla fırına verdik. Yani peynir, artık tüm öğünlerin ve özellikle diyetlerin ayrılmaz bir parçası oldu… Kısacası bazı tutkunları için aşkın, bazıları içinse bağımlılığın öteki adıdır peynir.

    AMA HANGİSİ ?

    Peynirin içindeki kalori ve yağ oranları, öyle ‘aş’a ‘katık‘ edilecek cinsten değil… ‘Bir kibrit kutusu‘ ölçüsü hayati önemi taşıyor bu nedenle. Hangi peyniri ne miktarda tükettiğimiz çok önemli.

    Peynirlerin besin değerlerine göz atıp, ‘kibrit kutusu‘ sınırının ne olduğunu görelim istedik. 30 gram, yani yaklaşık ‘bir kibrit kutusu‘ peynir neleri içeriyor.

    Dr. Muzaffer Kuşhan sizin  için peynirlere not verdiarticle_peynir

    İSVİÇRE PEYNİRİ

    120 kalori, 9 gr. yağ, 290 mg. kalsiyum
    Protein ve mineral açısından zengin. 30 gramında, günlük olarak alınması tavsiye edilen kalsiyumun üçte birinden fazlası var.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    BRİE
    96 kalori, 8 gr. yağ,  162 mg. kalsiyum
    Brie, yağlı peynirlerarasında gösterilse de içerdiği yağ kaşar peynirinden az. B1 vitamini açısından zengin. Çinko oranı da azımsanmayacak düzeyde.
    Sağlık değerlendirmesi: 7

    CAMEMBERT
    89 kalori, 7 gr. yağ, 105 mg. kalsiyum
    Sert peynirlere oranla, üçte bir oranında daha az yağ ve dörtte bir oranında daha az kalori mevcut. Folik asit açısından zengin.
    Sağlık değerlendirmesi: 8

    PARMESAN
    136 kalori, 9.8 gr. yağ, 360 mg. kalsiyum
    Kalsiyum deposudur. Makarna üzerine koyacağınız sadece bir çorba kaşığı parmesan, tavsiye edilen günlük kalsiyum miktarının yüzde 15’ini karşılar. Fazlaca tuzlu, ancak çinko oranı bir hayli yüksek.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    SÜZME PEYNİR
    29 kalori, 1.2 gr. yağ, 22 mg. kalsiyum
    Gerçekten çok az yağ içeriyor ve kilo vermeye çalışanlar için de ideal. Ancak kalsiyum açısından zengin değil.
    Sağlık değerlendirmesi: 10

    KAŞAR
    124 kalori, 10.3 gr. yağ, 216 mg. kalsiyum
    En yağlı peynirlerden, ancak iyi bir kalsiyum ve çinko kaynağı.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    MOZARELLA
    90 kalori, 7.5 gr. yağ, 155 mg. kalsiyum
    Orta yağlı olmasına rağmen doymuş yağ oranı yüksek.
    Sağlık değerlendirmesi: 8

    RİCOTTA
    56 kalori, 4.4 gr. yağ, 63 mg. kalsiyum
    Nispeten daha az yağ ve tuz içeriyor. Kalsiyum açısından çok zengin değil.
    Sağlık değerlendirmesi: 9

    KEÇİ PEYNİRİ
    59 kalori, 4.7 gr. yağ, 57 mg. kalsiyum
    İnek peynirine oranla az kalorili. D vitamini açısından zengin. Ancak kalsiyum, ya da çinko açısından zengin olduğu söylenemez.
    Sağlık değerlendirmesi: 9

    BEYAZ PEYNİR
    75 kalori, 6 gr. yağ, 108 mg. kalsiyum
    Yarım yağlı kaşardan daha az kalori içeriyor. Kalsiyum oranı ne çok az ne de fazla.  Tuzlu ve D vitamini açısından zengin.
    Sağlık değerlendirmesi: 7

    Alırken, saklarken, yerken, bunları unutmayın !

    article_peynir2Beyaz peynir çok fazla gözenekli ise alırken bir kez daha düşünün. Gözeneklerin fazlalığı, asitli süt kullanıldığını gösterir.

    Beyaz peynir ambalajına fazla su salmışsa bu peynirin yeterince olgunlaşmadığını gösterir.

    Tadıldığında çok fazla ekşilik veren beyaz peynirden kaçının. Ancak ekşi oranı çok az olan peynirde yoğurt kültürünün kullanılmış olabileceği aklınızda olsun.

    Taze kaşar peyniri açık sarı renkte, homojen yapıda, süt kokulu, kolay dilimlenebilir ve az tuzlu olur.

    Dil peyniri az tuzlu olmalı ve lif lif ayrılabilmelidir.

    Peynir, ışıksız ortamda (buzdolabında, sebzelik gözünde) saklanmalıdır.

    Peynir hemen tüketilmeyecekse, kendi ambalajında saklanmalıdır. Ambalajı açıldıktan sonra ise mutlaka saklama kabında veya ambalaj malzemelerine sararak korunmalıdır. Aksi takdirde peynir nemini kaybeder, aroması ve lezzeti azalır.

    Beyaz peynir; ambalajı açıldıktan sonra, içme suyuna, yumurta yüzecek kadar tuz eklenerek hazırlanan sıvıda saklanabilir. Böylece peynirin olgunlaşma süreci de devam eder.

    Peynir dilimlere ayrılmadan saklanmalıdır, böylece dış ortamla teması en aza indirilebilir.

    Kabuklu peynirler (eski kaşar gibi), kabuğu temizlenmeden saklanmalı, temizleme işlemi peyniri tüketmeden hemen önce yapılmalıdır. Krem peynirler mutlaka kendi ambalajının içinde ve kapağı kapalı olarak saklanmalıdır.

    Kızartma peynirler tüketilmeden önce 4-5 saat suda bekletilerek tuzu alınmalıdır.

    Beyaz peynir dışındaki peynirler yıkanmaz, su ile temas peynirin lezzet ve aromasının kaybolmasına yol açar.
    Beyaz peynirleri keserken, bıçağı ıslatmak peynirin düzgün kesilmesine yardımcı olur.

    YÖRESEL TATLAR

    Kars gravyer peyniri

    Peynir ve zeytin cenneti olan Türkiye’de, tam 23 çeşit yöresel-özgün peynir bulunuyor.
    Türkiye Perakendeciler Federasyonu Dergisi’nde (PERDER) yer alan bilgilere göre, Türkiye’de en yaygın olan peynirlerin başında beyaz peynir ve kaşar peyniri geliyor.

    İşte, bir dönem sadece üretildiği kentin sınırları içinde kalan, ancak şimdilerde farklı lezzetleriyle her tür tüketiciye ulaşabilen, özgün peynirlerimiz: Mihaliç (kelle) peyniri, keçi peyniri, Erzincan tulum (şakak) peyniri, İzmir tulum peyniri, Van otlu peyniri, lor, Urfa beyaz peyniri, dil peyniri, Çerkez peyniri, Abaza peynirleri, tel (civil) peyniri, çökelek, Yozgat çanak peyniri, külek peyniri, Hatay cara (testi) peyniri, örgü peyniri, golot peyniri, İstanbul çayır peyniri, Manisa çayır peyniri, Ordu torba peyniri, Giresun imansız peyniri, Kars gravyer peyniri ve Denizli yörük peyniri.

    Türkiye’deki insan mozaiği, peyniri de çeşitlendiriyor

    Özellikle peynir çeşitlerinin fazlalığıyla övünen Fransızlarla, bir rekabete girmemiş olsak da ülkemizde de hatırı sayılır bir peynir lezzeti var. Prof. Dr. Artun Ünsal, bu çeşitliliği bizzat yerinde tespit etmiş. Sadece şarküterilerde gördüğü peynir çeşitleriyle yetinmemiş, semt pazarlarına, oralardan da Anadolu’nun dört bir köşesine ‘peynir’ yolculuğuna çıkmış. ‘Süt Uyuyunca’ kitabıyla noktaladığı gezilerden izlenimleri de bir hayli ilginç. Zira peynir tüketim alışkanlıkları yöreden yöreye değişiyor. Kaşar peyniri, bizim bildiğimiz kaşar peynirinin ötesinde dil peyniri olabiliyor, örgü peyniri, hellim peyniri olabiliyor.

    Ünsal. peynirdeki çeşitliliği ise insan mozaiğine bağlıyor. “Orta Asya’daki atalarından öğrendiği şekilde bir peyniri yapan köylüye karşılık, Balkanlar’dan, Trakya’dan ve daha birçok yerden gelenlerin peyniri tabii ki çok farklı olacak. Bu topraklarda var olan mozaiği düşünürseniz müthiş bir zenginlik gözünüze çarpar” diyor. Dünyada 8 peynir yapım çeşidi olduğunu Türkiye’de ise 7’sinin kullanıldığını söylüyor Artun Ünsal.

    Kafkas Üniversitesi Kars Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Asya Çetinkaya da Türkiye’nin peynir haritasını çıkarmış, 260 peynir çeşidi elde etmiş. Ancak, peynirlerin birçoğu yapım benzerliği gösterdiği için bunları eleyerek 193 peynir çeşidini içeren bir kitap ve harita oluşturmuş.

    Light‘ diye aşırıya kaçmayın siz yine de!

    Piyasadaki pek çok markanın diyet peynirleri ile ‘kibrit kutusu’ sınırını aşıp aşmamak sizin kararınız artık. Hemen bütün peynir ürünlerinin “light”ları var marketlerde. Düşük kalorili, şekersiz, tuz oranı azaltılmış, yağsız, diabetik peynir ürünlerini bulmak zor değil. İşte birkaç örnek. Sütaş’ın light kaşar peyniri, kalori oranını sınırlamış. Pınar’ın Labne light sürülebilir krem peyniri, Pınar Labne’nin yüzde 50 daha az yağlı ve yüzde 30 daha az kalorili halidir. Yörsan’ın light teneke beyaz peyniri yine az kalorili olarak piyasada. Ülker’in mavi yeşil light kaşar peyniri de az yağlı az kalorisiyle diyet listelerine uygun.

  • Yağlardan kurtulmak için 25 yol

    Yağlardan kurtulmak

    25 adımda yağları atın! Kilo verme işini gözünüzde büyütmeyin. Kolayca uygulayabileceğiniz bu yöntemlerle zayıflayabilirsiniz.

    Kilo vermeye başlamak için ihtiyacınız olan tek şey 1 dakika ! İşte aldığınız kalorileri azaltmak ve daha çok yağ yakabilmek için tam 25 tane öneri. Üstelik de uygulanmaları çok kolay. Yapmanız gerekense, bu önerileri günlük hayata geçirmek. Eğer hali hazırda diyet yapıyorsanız, bunları uygulayarak kilo vermenizi hızlandırabilirsiniz.

    1. Karıştırın

    Sevdiğiniz meyve suyunu maden suyuyla karıştırın. Bunu yaparken, normalde içtiğiniz meyve suyunun yarısını kullanacağınız için, aldığınız kaloriyi önemli miktarda azaltmış olursunuz. Hele de meyve sularının bolca tüketildiği şu sıcak yaz günlerinde.

    2. Telsiz telefon kullanın

    En yakın arkadaşınıza günün sıcak dedikodularını verirken, aynı zamanda da kalori yakmaya ne dersiniz? Çamaşırları yıkayın (68 kalori), masayı hazırlayın (85 kalori), ya da çiçekleri sulayın (102 kalori). (Bu değerler, 68 kiloluk bir kişi ve yarım saat üzerinden geçerlidir.)

    3. Çiklet çiğneyin

    Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalara göre, tüm gün şekersiz (tatlandırıcılı/damla sakızlı) çiklet çiğnemek metabolizma hızınızı yüzde 20 oranında artırıyormuş. Biz araştırmacıların yalancısıyız!

    4. Abur cuburların karşılığını nakit ödeyin

    Ne zaman biri size abur cubur, ya da yememeniz gereken bir şey önerdiğinde kabul ederseniz, kenara bir 500 yüz bin lira koyup, bunu çocuğunuza, kardeşinize, ya da dilencilere verin. Paracıklar cebinizden eksilmeye başladığında, hayır demeyi de öğreneceksiniz.

    5. Ambalaja dikkat edin

    Ambalaj üzerlerini iyice okuyun. Çünkü kalori değerleri genellikle 100 gram üzerinden bildirilir. Oysa yediğiniz şey, 100 gramdan fazlaysa çok daha fazla kalori alıyorsunuz demektir.

    6. Yürüyüşe çıkmadan önce yeşil çay için

    Kafein yağ asitlerinin açığa çıkmasını sağlar. Böylece daha kolay yağ yakarsınız. Ayrıca yeşil çayda bulunan polifenoller (antioksidan bileşikler), kafeinle birleşerek yakılan kalori miktarını artırırlar. Ancak eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bu öneriyi dikkate almayınız.

    7. Yemeğinizi evden getirin

    Dışarıda yemek genellikle daha çok kalori almanıza neden olur. Dışarıda bulmanın zor olduğu şeyleri evde hazırlayıp yanınızda getirebilirsiniz.

    8. İlla da salata sosu istiyorsanız…

    O zaman bu tarife göre kendi salata sosunuzu yapın. Çünkü bu sosta bulunan yağ miktarı 1.5 gr ve içerdiği kalori de sadece 20’dir.

    – 1 çay kaşığı balsamik sirke
    – Çeyrek çay kaşığı zeytinyağı
    – 3/4 çay kaşığı dijon hardalı
    – Çeyrek çay kaşığı yaban turbu

    9. Kan testi yaptırın

    Yaklaşık 12 kadından birinin tiroid bezleri yeterince iyi çalışmıyor ve bu da metabolizmayı yavaşlatan etkenlerden.

    10. Suyu tercih edin

    Meşrubat tercihinizi sudan yana kullanın. Yanınızda şişe bulundurmak faydalı olabilir.

    11. Tat alma duyunuzu yanıltın

    Yağlardan kurtulmak
    Yağlardan kurtulmak

    Öksürük için olan mentollü drajelerden bir taneyi ağzınızda eritmek, canınız bir şey çektiğinde, bu duyguyu köreltebilir.

    12. Baharatları kullanın

    Örneğin yediklerinize acı eklemek, daha uzun bir zamanda acıkmanıza yardımcı olabilir.

    13. İçtiniz mi beyaz için

    Su gibi, az yağlı sütün de doyurucu etkisi vardır. Üstelik kalsiyum açısından da zengindir ve tok tutar.

    14. Salata malzemelerini doğramayın, dilimleyin

    Salatanız, sadece yeşilliklerden oluşmak zorunda değil. Havuç, kereviz, kabak ve diğer sebzeler de kullanılabilir. Ama bunları ince ince doğramak yerine, büyük parçalar halinde kesin. Hem yemesi daha uzun sürer, hem de daha çok çiğnersiniz. Bu da daha çabuk doymanızı ve ana yemekten daha az yemenizi sağlar.

    15. Bir dostunuzu arayın

    Yalnız hissediyorsanız, kendinizi yemeğe vurmak yerine telefonu elinize almayı tercih edin.

    16. Yediklerinizi yazın

    Bu, neyi ne kadar yediğinizi bildiğiniz için, kendinizi kontrol etmenize yardımcı olur.

    17. Uzaktan kumandayı emekliye ayırın

    Uzaktan kumanda gibi aletler işinizi kolaylaştırmakla beraber, sizleri hareketsizleştirir.

    18. Sprey yağları tercih edin

    Böylece normalde kullandığınızdan çok daha az yağ kullandığınızı fark edeceksiniz.

    19. Alırken küçüğünü tercih edin

    Örneğin çikolata mı satın aldınız, bir bar yerine, bir paket almak demek, yüzde 44 daha fazla yemeniz demek. Riske girmeye gerek yok, küçüğünü alın, kaloriyi azaltın.

    20. Yemeği pişirmeden önce ölçün

    Makarna, pilav gibi besinleri yerken, miktarı kaçırıp daha çok yiyebilirsiniz. Oysa baştan yemeniz gereken kadarını ölçüp pişirirseniz, bu sorun ortadan kalkmış olur. Şöyle söyleyelim, 4 kaşık makarna ya da pilav, 1 dilim ekmeğe eşittir.

    21. Aynasız yemek olmaz

    Yemek yerken kendinize aynada bakmak, yüzde 22-32 daha az yemenizi sağlar.

    22. Kutuyu açmadan önce bekleyin

    Dondurma kutusunu açmadan önce, 10 mekikle, 10 şınav çekin. Bu hem atıştırma arzunuzu öldürebilir, hem de vücudunuzla sizi tekrar iletişime sokarak, amaçlarınızı size hatırlatabilir.

    23. Çorbanız koyusundan olsun

    İçinde büyük sebze parçaları olan çorba içen kişilere bakılacak olursa, hem daha çabuk doyuluyormuş, hem de yüzde 20 daha az yeniliyormuş.

    24. Balık yemeyi ihmal etmeyin

    Balık, son derece sağlıklı bir yağ tipi olan omega-3 yağ asitlerini içerir. Omega-3 açısından zengin balıklar, tonbalığı, uskumru, somon ve morina balığıdır. Diyet yapan kişilere bakılacak olursa, her gün balık tüketenler, diyetlerinde balık olmayanlara oranla yüzde 20 daha fazla kilo kaybetmişler.

    25. Biraz da ilhama ihtiyacınız var

    Bazen ihtiyacınız olan motivasyonu gene ancak kendiniz sağlayabilirsiniz. Bu nedenle hazırlıklı olun ve buzdolabı, mutfak kapısı, bisküvilerin durduğu dolap, ya da bilgisayar gibi yerlere sizi motive edecek yazılar yapıştırın. Örneğin: “Bir gofrete yenilmeyeceksin değil mi? Ne de olsa uzun bir yol katettin ve çok başarılı oldun.

  • Daha uzun süre pürüzsüz koltuk altları Nivea Deodorant Double Effect

    Daha uzun süre pürüzsüz koltuk altları Nivea Deodorant Double Effect

    Bir deodoranttan daha fazlasını bekleyenlere…

    Double Effect

    Yeni nivea Deodorant Double Effect, 24 saat koruma sağlarken cildi yumşatarak koltuk altı tıraşı sırasında tüylerin daha derinden alınmasına ve tıraş olma sıklığını azaltmaya yardımcı olur. Böylece koltuk altının daha uzun süre pürüzsüz görünüme kavuşmasını destekler.

    * 24 saat koruma
    * Daha uzun süre pürüzsüz koltuk altları
    * Tüylerin daha derinden alınmasını destekler
    * Doğal avokado özleri içeren özel formül
    * Alkol içermez

  • Yeni yılın en büyük hediyesi Bernardo’dan !

    bernardo-logo

    Yeni yılın en büyük hediyesi Bernardo’dan!

    Yeni yıla yüzde 50’ye varan indirimle giren Bernardo, sofra ve mutfaklarda güzelliğin yeni yansımalarına hayat verecek.

    Sofra tasarım uzmanı Bernardo’nun büyük indirim kampanyası başladı. Yeni yıla 2 farklı kampanyayla başlayan Bernardo, evlenmek, mutfağını yenilemek, özel sofralar kurmak isteyen herkes için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Bernardo’nun Türkiye genelindeki 42 mağazasında uygulanan kampanya kapsamında, yemek ve çatal kaşık takımları, kadeh setleri kısacası sofraya dair her şeyi ve pişirme gereçlerini yüzde 50’ye varan indirimle almak mümkün.

    bernardo_lwo_aile

    Şimdi “sofra kurma”nın tam zamanı
    Bernardo’nun tüketicilere sunduğu ilk kampanya tüm ihtiyaçları içeren ideal bir kombinasyondan oluşuyor. Minimum fiyatla maksimum avantaj sunan bu kampanyada; 83 parçadan oluşan Bernardo PLUS yemek takımları 875 TL yerine 599 TL’ye, 89 parçadan oluşan Bernardo çatal kaşık takımları 775 TL yerine 499 TL’den satışa sunuluyor. Bernardo, her iki ürünü birden alanlara ise 200 TL’lik bir indirim çeki hediye ediyor.

    bernardo_high

    Mutfakları yenilemenin ideal zamanı
    Bernardo, mutfaklarında kökten bir değişiklik yapmak isteyenler ya da mutfağını ilk defa kuracak olanlar için de çok özel bir kampanya tasarladı. Büyük avantajlar içeren bu kampanyada 200 parçadan oluşan özel set 2.478 YTL yerine sadece 1.499 YTL’den satışa sunuluyor. Hem misafir ağırlama hem de günlük kullanıma yönelik ürünlerden oluşan kampanya kapsamında şunlar yer alıyor;bernardo_alice

    • 83 parça Bernardo PLUS yemek takımları
    • 89 parça Bernardo çatal kaşık takımları
    • 37 parça Bernardo yemek takımı
    • 24 parça çatal kaşık takımı
    • 8 parça Ballarini tencere seti
    • 4 parça çelik cezve seti
    • 4 parça çelik çaydanlık seti
    • 6 parça amerikan servis
    • 6 parça bardak

    Özel setlerin dışındaki ürünlerde de yüzde 50’ye varan çeşitli indirimlerin söz konusu olduğu Bernardo mağazalarında, tüm kredi kartlarına peşin fiyatına 10 taksit imkanı da sunuluyor.

    BERNARDO HAKKINDA
    1984 yılında kurulan Bernardo 1997 yılında, züccaciye ve hediyelik eşya ithalatına başlayarak sektördeki iddiasını artırdı. Bernardo, şu anda 14’ü İstanbul’da olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde toplam 40 mağaza ile müşterilerine hizmet veriyor. Porselen yemek takımları, çatal kaşık takımları, kadeh setleri ve diğer sofra tamamlayıcılarını vitrinlerden indirerek, gündelik yaşamın içine çekmeyi amaçlayan Bernardo insanların, ailesi ve dostları ile sofralarında geçireceği zamandan daha çok keyif almasını hedefliyor. Bernardo, trendleri ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, oluşturduğu seçkin koleksiyonları tüketicilere sunuyor. Bernardo bir yandan büyümesini sürdürürken diğer yandan da büyük metrekareli Bernardo Home mağazaları ve iş alanını genişletmeye yönelik yeni projelerle tüketiciye her geçen gün daha fazlasını sunmaya devam ediyor.

    www.bernardo.com.tr