Blog

  • Reçel Anneler City’s Nişantaşı’nda!

    recel_annelerGönüllü annelerin yaptığı ürünleri satarak dar gelirli ailelere ve maddi durumu yetersiz çocuklara eğitim desteği veren Reçel Anneler, 28 Şubat – 08 Mart tarihleri arasında City’s Nişantaşı’nda!

    “Bir çocuğa tebessüm, bir eve umut” olabilmek amacıyla yola çıkan ve yaptıkları reçelleri, hediyelik eşyaları, nikah şekerleri gibi birbirinden güzel birçok ürünü satarak, dar gelirli ailelere ve maddi sıkıntı çeken çocukların eğitimine yardımcı olan Reçel Anneler, 28 Şubat – 08 Mart tarihleri arasında City’s Nişantaşı’nda.

    Reçel Anneler standından sevdiğinize hediye alırken, bir çocuğa da umut olmak istiyorsanız, sizleri City’s Nişantaşı’na bekliyoruz…

  • Tiyatroya gitmeyen çocuk kalmasın …!


    Çocuklara tiyatro sevgisini aşılamayı amaç edinen Dalin, 2006’dan bu yana İstanbul Devlet Tiyatroları ile işbirliği yapıyor…

    Çocuklarımızın gelişiminde kültür ve sanatın öneminin farkında olan Dalin, bu amaçla 2004 yılında Dalin Çocuk Tiyatrosu’nu kurmuş ve bugüne kadar 50.000’i aşkın çocuğumuzun ücretsiz olarak tiyatro izlemesine katkıda bulunmuştur.

    Bu çalışmanın olumlu sonuçlar vermesinden gurur duyan Dalin, 2006 – 2007 tiyatro sezonundan itibaren Devlet Tiyatrosu ile işbirliği yaparak tiyatroya destek vermeyi sürdürmektedir. Bu anlaşma kapsamında özellikle maddi durumları yeterli olmayan ilköğretim öğrencilerinin İstanbul Devlet Tiyatroları’nca sahnelenen çocuk oyunlarına katılmaları sağlanıyor.

    Çocuklarımıza küçük yaşlarda aşılanan sanat sevgisinin onlar büyüdükçe katlanacağına yürekten inanan Dalin, İstanbul Devlet Tiyatrosu işbirliği ile bugüne kadar 13,500 ilköğretim öğrencisinin tiyatroya gitmesini sağlamıştır. Dalin, “Tiyatro görmeyen çocuk kalmasın’’ diyerek çalışmalarına hızla devam ediyor.

    tiyatro

    Ayrıntılı Bilgi İçin :
    Dünya İşleri İletişim Ajansı

  • Dalin’le 25 güzel resim, 25 farklı dünya


    Dalin 8. Geleneksel Resim Yarışmasında Çocukların “Hayallerindeki Meslekleri” yansıtan ilk 25 resim, 20 – 27 Şubat tarihleri arasında Airport Alışveriş Merkezi 1. katta sergileniyor.

    Dalin’in Türkiye genelindeki tüm ilköğretim okullarında 8 senedir düzenlediği resim yarışmalarının geçen seneki konusu “hayalindeki meslek” idi. Binlerce okuldan on binlerce çocuğun katıldığı yarışmada “Çocukların Hayallerindeki Meslekleri” yansıttıkları resimlerden dereceye giren ilk 25 resim bir hafta süreyle Airport AVM’de sergileniyor.

    Çocuklarımıza küçük yaşlarda aşılanan sanat sevgisinin onlar büyüdükçe katlanacağını yürekten inanan Dalin, geleneksel resim yarışmasını her yıl daha çok çocukla paylaşabilmeyi hedeflemekte ve çalışmaya devam etmektedir. Küçük büyük herkesi çocukların hayallerini paylaşmaya davet ediyoruz.

    Küçüklerin büyük hayallerinde buluşmak dileğiyle!!!

    dalin_seri_afis_airport

    Ayrıntılı Bilgi İçin
    Dünya İşleri İletişim Ajansı

  • Nil Karaibrahimgil imza günü

    Nil Karaibrahimgil imza günü
    D&R iş birliği ile City’s Nişantaşı’nda!

    Nil Karaibrahimgil, yeni albümü “Nil Kıyısında”yı, D&R işbirliğiyle 28 Şubat Cumartesi günü saat 15:00’de City’s Nişantaşı’nda imzalıyor.

    nil_karaibrahimgil

    Türkiye’nin moda ve yaşam merkezi City’s Nişantaşı, ziyaretçilerini en keyifli aktivitelerle buluşturmaya devam ediyor. Bugüne kadar yazılmış en güzel Nil şarkılarından oluşan “Nil Kıyısında” ile kendini adeta yeniden keşfeden Nil Karaibrahimgil, 28 Şubat Cumartesi günü saat 15:00’de
    City’s Nişantaşı D&R’da sevenleriyle buluşacak.


  • Elleriniz S.O.S. verdiğinde : NIVEA Hand SOS

    niveahandsos

    Havaların soğumasıyla kuruyan ve çatlayan ellerinizi anında onaran NIVEA Hand SOS, ellerin rüzgar ve soğuk havaya karşı korunma yeteneğini güçlendiriyor. İçeriğindeki dexpanthenol sayesinde hücrelerin yenilenmesini ve onarılmasını sağlayan krem, cildi yoğun olarak nemlendiriyor, çatlayan elleri anında rahatlatarak kızarıklıklara son veriyor. Hızla emilen ve yapışkan bir etki bırakmayan NIVEA Hand SOS, yenilenmiş, ipeksi, yumuşacık eller yaratıyor.

    www.NIVEA.com.tr


  • Doğum sonrası güzelleşmek için…

    42-20595475Kendi bedeninden yeni bir beden oluşturan kadın, bu değişimin farkına vardığında şaşkınlığa uğruyor. Hatta bazen bu değişiklikler kişide paniğe yol açıyor. “Hep böyle mi kalacağım” korkusu baş gösteriyor. Ancak uzmanlar, alınacak küçük tedbirler ve doğru plastik cerrahi uygulamaları ile kişiye özgüvenini yeniden kazandırmanın mümkün olduğunu söylüyor.

    Memorial Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Deniz İşcen, “Doğum sonrasında güzelleşmek için” kadınlara şu önerilerde bulundu:

    Doğum sonrası oluşan şekil bozuklukları annede ruhsal ve bedensel etkilelenmelere yol açıyor ve egzersiz gibi önlemlerle arzu edilen düzelmeler sağlanamıyorsa, uygun plastik cerrahi uygulamaları ile kişiye özgüvenini yeniden kazandırmak, hatta sonuçta evliliğine de olumlu katkıda bulunmak mümkün.

    DERİ ÇATLAKLARI İÇİN

    42-21636537Hamilelik döneminden itibaren bebe yağı ve badem yağı ile uygulanacak masajlarla deri çatlaklarını en aza indirin.

    Bedendeki değişiklikler her ne kadar yavaş yavaş gerçekleşse de bu değişimin doğum sonrasını daha az etkilemesi için hamilelikte gereğinden fazla kilo almamak ve genişleyen deriye yağlı masajlar yaparak kalıcı hasarı azaltmak önerilir.

    Bu konuda en çok bebe yağları ve badem yağını öneriyoruz, tabii ki her gün bir yenisi geliştirilen kozmetik kremleri de uygulamak mümkün.

    Özellikle gebeliğe bağlı çatlakların oluşmasını engellemek amacıyla gebeliğin başından itibaren derinin esnekliği artırılabilirse oluşacak hasar en aza indirilebilir. Tabii burada derinin özellikleri de söz konusu, çünkü genetik etkiler daha fazla çatlamaya neden olabiliyor. Yine de yağlı masajdan vazgeçmemek gerek. Sarkmalar bir ölçüde egzersizle önlenebilir. Bölgesel biriken yağlardan doğum sonrasında derhal başlanılan uygun bir egzersiz programı ile kurtulmak mümkün olabilir.


    ESTETİK AMELİYAT İÇİN UYGUN ZAMAN

    Meme dikleştirme ve karın gerdirme operasyonları için emzirme döneminin üzerinden bir yıl geçmesi gerekir. Bedeni üzerinde bunca değişikliği, dokuz ay gibi kısa bir sürede yaşayan kadın kendine yabancılaşır, bunu doğum sonrasında atlatmayı başaramayan hanımlar bir süre sonra plastik cerrahlardan yardım alabilirler. Bu yardım asla hemen sezaryen sonrasında yapılacak bir karın ameliyatı veya süt verirken yapılacak meme ameliyatları olmamalıdır. Çünkü vücudun bu dönemde verdiği cevaplar bizim estetik amaçlarımıza uymamaktadır. Bu yüzden ilk bir yılda beklemeyi önemle belirtiyoruz. Yapılacak işlemler doğurganlığı, doğurabilmeyi ve emzirmeyi etkilemezler.

    DOĞUMUN YARATTIĞI HORMONAL ETKİ

    Karın kaslarının gevşemesi ve doğum sonrasında yeterince güçlenmemesi, derinin çatlamış ve gevşek olması, aşırı kilo alımı ile kalçalarda biriken yağlar annelerin en çok şikayet ettiği vücut bölgeleri; daha ilk aylarda “bunlardan nasıl kurtulabilirim” sorusuna cevap aramaya başlıyorlar. Oysa biz biliyoruz ki, gebeliğin yarattığı hormonal etki daha en az bir yıl sürecek ve biz bu süre içinde yaptığımız girişimlerde istediğimiz sonuca ulaşamayacağız. İşte bu yüzden doğum sonrasında çok çok zorunlu olmadıkça anneye cerrahi olarak dokunmaktan kaçınırız. Bu süre annenin bebeğinden arta kalan zamanlarda daha çok egzersiz gibi, cilt bakımı gibi işlemlerle ve sabırla geçireceği bir süre olmalıdır.

    KARIN VE BACAK YAĞLARI


    İlk bir yıl içinde bu çabalar sonuç vermemişse ve hasta tekrar bir doğum düşünmüyorsa karın ve yağlar için girişimlerde bulunabiliriz. Aslında bir sonraki doğumu engelleyen bir durum söz konusu olmasa da cerrahi ile alınacak sonuç yeni bir doğumla bozulacağı için bu durumda ameliyatı pek önermemekteyiz. Bu özellikle karından deri çıkarıp, kas diktiğimiz ameliyatlar ve meme ameliyatları için geçerlidir. “Liposuction”ı bile bir yıl geçmeden pek önermiyoruz çünkü deri eski esnekliğine henüz kavuşmamış oluyor. Aspirasyonla yağ alma yöntemi olan liposuction tekrar bir doğum yapılacak da olsa hasta tarafından isteniyorsa karın ve bacak yağları için uygulanabilir.

    SİLİKONUN EMZİRMEYE ETKİSİ

    Önceden gerçekleştirilen silikon protez ve küçültme ameliyatının süt vermeye herhangi bir etkisi yoktur. Anneliğin ardından plastik cerrahtan en çok yardım istenen konulardan biri de meme estetiğidir. Kiminde meme, emzirme sırasında çok büyüyebiliyor ve daha sonra eski haline dönmüyor. Bazen de süt verme sona erdiğinde memenin içi boşalarak sarkık bir torbaya dönüşüyor. Memeye estetik açıdan şekil vermek için mutlaka süt vermenin bitmiş olması gerek, bu silikon protez uygulamasında da, küçültme ve kaldırma ameliyatlarında da geçerli.

    Emzirme bittikten sonra özellikle hasta başka bir çocuk istemiyorsa ameliyatı öneririz. Kararsız veya çok sonra bir doğum planlayan hastalarda ise ameliyatlı memenin şeklinin yeni bir gebelikle bozulabileceğini belirtmek gerekir. Uygulanacak silikon protezin veya küçültme ameliyatının daha sonraları doğumlarda süt vermeye herhangi bir etkisi yoktur. Burada belirtilmesi gereken nokta teknik olarak çok büyük memelere uygulanan farklı bir meme küçültme yönteminin zaten doğurganlık yaşındaki hanımlara uygulanmadığıdır.


    VAJİNAL ESTETİK

    Duruma göre vajinal estetik de önerilebilir. Normal doğum, vajeni de esneten bir olaydır. Zaman içinde buradaki dokular da eski boyutlarına ve esnekliğine kavuşurlar. Kadın-doğum uzmanları muayenede bu bulguları tespit eder ve hastanın buna bağlı idrar kaçırma şikayeti varsa yine bu uzmanlık dalı tarafından vajeni daraltma daraltma ve mesaneyi asma işlemi gerçekleştirilir. Plastik cerrahlar sadece doğuma bağlı veya doğuştan olan dış genital organ şekil bozukluklarında bazı düzeltmeleri yaparlar.

    Kaynak : NTV-MSNBC

  • Sık yapılan 30 diyet hatası

    Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, şişmanlığın mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olduğunu savunuyor. “Doğru bildiğiniz yanlışların diyetini ödemeyin” şeklinde bir uyarıda bulunan Köse’nin kitabında yaşam tarzı değişikliğinden sıklıkla bahsedilmektedir. Zayıflama konusunda esas tedavinin davranış değişikliği tedavisi olduğunu düşünen Köse, zayıflama konusunda en sık karşılaşılan 30 diyet hatasından bahsediyor:

    1.    Tam anlamı ile karar vermeden diyete başlamak
    “İnanmak, başarmanın yarısıdır” denilir. Kişi, zayıflayanlardan hiçbir eksiğinin bulunmadığını hatta fazlasının olduğunu düşünmeli; bu fazlalıklardan da kurtulmak adına kesin karar vererek zayıflama sürecini başlatmalıdır. “Zayıflasam iyi olur” düşüncesi ile yola çıkmak baştan yenilgiyi kabullenmektir.

    42-202734442.    Uzman kontrolünden geçmemek
    Endokrinolog veya dahiliye uzmanı kontrolünden geçen birey, tahlillerini yaptırıp diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme modeli ile diyet tedavisine geçmelidir. Herhangi bir uzman kontrolüne girmeden başarılı olma oranı oldukça düşük seyreder. Kişi, nasıl aracı bozulunca yetkili servis elemanından destek alınıyorsa zayıflama konusuna da aynı titizlikle yaklaşmalıdır.

    3.    Doğru hedef belirlememek
    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ayda 2 – 4 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir. 6 kg üzerindeki ağırlık kayıplarının faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır. Büyük hedeflere küçük adımlarla ulaşılır. 20 senede alınan kilolardan 20 günde kurtulmaya çalışmak hiç gerçekçi değildir. Bu nedenle ulaşılabilir ve sağlıklı bir hedef belirlenmelidir.

    42-202843654.    Uyku süresinin düzensizliği
    Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması gerekmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir. 7 saatten az uyuyanlarda bazı hormonların yapımında sıkıntılar oluşurken, 8 saatten fazla uyunması durumunda da metabolizma hızı yavaşlamakta, kilo alımına davetiye çıkarılmış olmaktadır.

    5.    Kahvaltıyı atlamak
    Kahvaltı yapmayan kilo almaya mahkumdur. İç organların, beynin, kasların… fonksiyon gösterebilmesi için gereken enerji, uyandıktan sonra en kısa zaman dilimi içerisinde besinler yolu ile karşılanmalıdır.


    6.    Günde 2 – 3 öğün beslenmek
    Yapılan bilimsel araştırmalar, aynı miktarda enerji alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak bir sonraki öğünde fazla ve hızlı yemeyi engellemektedir. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıcı etkiler göstermektedir.

    7.    Öğün atlamak
    Öğün atlamak, kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Gündüz diyet yaptığınızı düşündüren, gece ziyafet yapmanıza neden olan bu hataya sakın düşmeyin. Aç tavuk düşünde darı ambarı görür sözünden de anlaşılacağı üzere kişide mahrumiyet duygusunun oluşması bireyin yanlış alışkanlıklara, enerji içeriği yüksek olan besinlere yönelmesine sebebiyet verebilir.

    8.    Akşam yemeğini çok geçe bırakmak
    Akşam yemeğini yatmadan ~ 3.5 saat önce sonlandırmak gerekir. Dolu mide ile yatağa girmek vücudun yağlanması için en iyi fırsattır. Kimse park halindeki arabasına yakıt doldurmaz. Öte yandan akşam yemeğinden yatana kadar geçen süreçte ara öğün almanın bir sakıncası yoktur; meyve, yoğurt veya süt gibi hafif bir şeyler tüketilebilir.

    9.    Sofraya çok aç oturmak
    Uzun süren açlıklar sonrasında kan şekeri düşer ve bir sonraki öğünde fazla besin alımına davetiye çıkarılır. Bu nedenle her ana öğünü müteakip olarak 2 – 3 saat sonrasında küçük bir ara öğün alınmalıdır.

    10.    Tek tip beslenmeyi öneren diyetler uygulamak
    Yetersiz ve dengesiz beslenmeye yol açması sebebiyle tek tip beslenmeyi öneren diyetlerden (lahana çorbası diyeti, protein ağırlıklı diyetler, ayırma diyetleri, sebze ve meyve diyetlerinden) uzak durmak gerekir. Bu tarz diyetler metabolizmayı bozmaktan öteye gitmez. Zaten yaşam tarzı haline getirilemeyecek hiçbir yönteme başlamamak gerekir. Her zaman için besin çeşitliliğine önem verilmelidir.

    11.    Hızlı yemek
    Yemek süresini uzatın. Unutmayın, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Her lokmadan sonra elinizden çatal – kaşığı bırakın. Yediklerinizden keyif ve tat alabilmek adına besinleri iyice çiğneyerek küçük lokmalar halinde yutmaya çalışın. Tat alma duyusunun dil olduğunu unutmayın.

    42-1983899312.    Yemek yerken dikkati dağıtmak
    Yemek yerken kitap okumak, TV izlemek gibi herhangi bir şeyle meşgul olmayın. Yemeklerinizi sakin bir ortamda, iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin. Acele etmeyin. Beslenmeyi karın doyurmak şeklinde değerlendirmeyin. Besinlerin içerisindeki gerçek tadı almaya çalışın.

    13.    Evde yüksek enerjili besinler bulundurmak
    Gözden uzak olan gönülden ırak olur sözünden yola çıkaran evde enerjisi yüksek (tatlı, cips, kuruyemiş gibi) besinler bulundurmayın. Gerekirse göremeyeceğiniz şekilde dolaplara saklayın.

    14.    Yemeğin tadına bakmadan tuz kullanmak
    Tuz ve aşırı tuzlu besinler vücutta su tutar. Dolayısıyla tartıldığınızda moralinizi bozabilir. Yemek ve ekmeklerden alınan tuz ile yetinmeye çalışın. En iyisi, masaya tuzluk getirmeyin. Gerekirse çeşitli baharatlarla yiyeceklerinizi lezzetlendirmeye çalışın.


    15.    Rafine şekerden vazgeçmemek

    İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden olabildiğince uzak durun. Şekerin fazlasının vücutta yağa dönüştüğünü unutmayın. Kan şekeri üzerinde olumsuz etkilerinin olmaması ve enerji içermemeleri nedeniyle, rafine şeker yerine yapay tatlandırıcılar güvenle kullanılabilir.

    16.    Aşırı zeytinyağı tüketmek

    Halk arasında sıvıyağların katı yağ ve margarinlerden daha düşük enerji içerdiği görüşü yaygındır. Özellikle salataya eklenen yağların miktarına hiç dikkat edilmemesi, sağlıklı diye ekmeğin zeytinyağına bandırılması kilo alınmasına neden olabilmektedir.

    17.    Tabak sıyırmak

    Yemeklerin sularına ekmek bandırmak, tabak sıyırmak fazladan ekmek yenilmesine neden olduğu gibi farkında olunmadan yemekte bulunan yağın da tüketilmesine sebebiyet verir. 1 kg sebze yemeğine en fazla 2 yemek kaşığı sıvıyağ eklenmeli, hatta etle pişen yemeklere yağ konulmamalıdır.

    18.    Abur cubur için “bir taneden bir şey olmaz” şeklinde düşünmek

    Pasta, kek, kurabiye, börek vb hamur işlerinde çok fazla yağ, şeker, un ve yumurta kullanıldığı için bunlardan mümkün olduğunca az yenilmelidir. “Biri de bir, bini de bir” diye bir söz vardır. İkram edileni bitirmek zorunda değilsiniz. Sunulanın yarısını yiyin, sadece tadına bakın, yeter.

    19.    Egzersiz yapmamak

    Sadece diyet yaparak sonuç almaya çalışmak daha düşük enerjili diyet uygulanmasına, tedavi süresinin uzamasına, metabolizma hızını azalmasına, sabrın tükenmesine, kaçamakların artmasına, verilen kiloların geri alınmasına sebebiyet verir. O nedenle diyetin mutlaka egzersiz ile desteklenmesi gerekmektedir.

    20.    Mazeretler üretmek

    •    Egzersiz yapmak için hiç zamanım yok. Zaten çok yorgunum.

    •    Günümün önemli kısmı mutfakta geçiyor, sürekli yemekle uğraşıyorum. Ben de yiyorum.

    •    Ev işleri zaten yeterince yoruyor. Çamaşır, bulaşık, ütü… Vakit mi kalıyor ki sanki? Belirtildiği gibi, zaten bunların adı “bahane”. O nedenle kişi kendini kandırmaktan ziyade bahanelerini azaltma yoluna gitmelidir.

    21.    Posalı (yani lifli) besinler tüketmemek

    Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya), kepekli tahıllar (esmer ekmek, bulgur pilavı, kepekli pirinç / makarna / erişte / un), yulaf, sebze ve meyveler içerdikleri lifler sayesinde midede hacim sağlayarak uzun süre tok tutar ve diyete uyumu artırırlar. Ayrıca kan şekeri, kolesterol ve kan basıncını istenilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Dışkılama sayısını ve miktarını artırarak kabızlığı önlemekte, kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler içermektedir. Lif alımını artırmak adına soyulmadan yenilebilen sebze ve meyveleri kabukları ile birlikte tüketmekte yarar var. Gerektiğinde ise derin soymamaya özen gösterilmelidir.

    22.    Yeterince su içmemek

    Posalı besinlerin bahsedilen etkilerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde 10 – 14 bardak (yaklaşık olarak saat başı bir bardak) su içmek gerekir. Besinlerin sindiriminden metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevler üstlenen suyun %20’lik kaybı ölümle sonuçlanabilir. İçilen çay, kahve, gazlı içecek vb idrar söktürücü özellikler taşıdığı için suyun yerini tutmamaktadır.

    23.    Sürekli tartılmak

    Gün içerisinde birer saat ara ile tartıya çıksanız da 2 kere aynı rakama rastlamanız pek mümkün değildir. Sabah uyanınca tartıda görülen rakam ile gece yatarken karşılaşılan değer arasında 1-2 kg fark görülmesi olasıdır. İdeali; haftada bir gün, aynı kıyafetlerle, aynı baskülde, sabah aç karına, dışkılama sonrası tartmak ve ağırlığı bir kenara kaydetmektir.

    24.    Aşırı kafein almak

    Çay, kahve ve gazlı içeceklerde bulunan kafein karaciğeri yoracağı için fazla tüketimden kaçınılmalıdır. Light da olsa gazlı içeceklerden fazla içilmemelidir. Aşırı tüketim durumlarında kansızlıktan osteoporoza kadar çeşitli sağlık problemlerine yol açabilmektedir. Aynı zamanda idrar söktürücü özelliklerinden ötürü su kayıplarına yol açmaktadır.

    25.    Her light ürüne inanmak

    Baklavadan çikolataya, dondurmadan bisküvilere kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkan light ürünler referans ürünlere göre enerjilerinin en az %25 oranında azaltılmaları ile elde edilirler. Bireyler belirli yiyeceklerden kısarak bu ürünleri tercih edebilirler. Ancak her light ürünün de bir enerjisi olduğu ve serbest olarak tüketilemeyeceği unutulmamalıdır. “Ne de olsa light” düşüncesi ile aşırıya kaçılmamalıdır.

    26.    Etiket okumamak

    Bir ürünü satın alırken içerdiği enerji, toplam yağ miktarı ve kolesterol gibi içeriklerini incelemek gerek zayıflama gerekse sağlık adına büyük önem taşımaktadır. Ne tükettiğinizin farkında olmanız, besinleri kıyaslama adına da yarar sağlamaktadır.

    27.    Tıkanana kadar yemek

    Tabağınızdakileri bitirmek zorunda değilsiniz: Hatta bir miktar yemek bırakmayı alışkanlık haline getirin. Kalanı ara öğünlerde tüketebilirsiniz. Gerekirse tekrar alabileceğinizi unutmayın.

    28.    Umutsuzluğa kapılmak

    Aksilikler karşısında asla cesaretinizi kırmayın. Fazla yerseniz hemen karamsarlığa kapılmayın. 40 yıllık taksi şoförü bile aracını stop ettiriyorsa, sizin de diyette ufacık kaçamakları görmezden gelmeniz gerekir. Pire için yorgan yakmayın. Burada önemli olan, aynı hatayı tekrarlamaktır.


    29.    Sabırlı olmamak
    Aylar, yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir. Uzun bir maratonda, ilk başta depar atmak ne kadar yanlışsa; kısa sürede hızlı kilo kaybederek belli bir kiloda sabit kalmak ve diyeti bırakmak da o denli can sıkıcıdır. Düzenli olarak aynı çizgide ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır. Geç verilen kiloların kalıcı olduğu unutulmamalıdır.

    30.    Kararlı davranmamak
    Kilo verme sürecinde felsefeniz şu olsun: Üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin. Sağlıklı yaşama adım atmak adına daha kaç pazartesi bekleyeceksiniz. Gün bugündür. Kendiniz için artık bir şeyler yapın ve yaşam tarzınızı mutlaka değiştirin. Kendinize iyi bakın.

    Uzman Diyetisyen
    M. Turgay KÖSE

    1977 İstanbul doğumlu Köse, ilk ve ortaöğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2001 yılında derece ile mezun oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay Diyetisyen olarak askerlik görevini tamamladı. Sonrasında Florence Nightingale Hastanesi Diyabet, Obezite ve Metabolizma Hastalıkları Merkezi bünyesinde Diyetisyen olarak çalıştı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans programını tamamlayarak “Toplu Beslenme Sistemleri Bilim Uzmanlığı” aldı.

    Türkiye Diyetisyenler Derneği, Obezite Derneği ile Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği ve Yeni Çınar Lions Kulübü’ne üye olan Köse, hem bireysel hem de kurumsal anlamda beslenme danışmanlığı ve eğitimi çalışmalarını 2004’ten beri kurucusu olduğu Etik Diyet Danışmanlık’ta sürdürmektedir. Uzman Diyetisyen Turgay Köse fuar, kongre, seminer, internet TV, radyo ve televizyon programlarında konuşmacı; çeşitli gazete, dergi ve web sayfalarında köşe yazarı olarak yer almaktadır. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’nin beslenme alanındaki ilk kitabı “Beslenme ve Diyetetik” Ekim – 2007’de piyasaya çıkmıştır.

  • Dişler neden çürür ?

    cocuk_disler_neden_cururDişlerin çürümesi birden fazla nedeni olan bir durumdur. Evet, çürük mikrobik bir olaydır ve çürüğe sebep olan bakteriler vardır… Ama tek neden bu olsaydı çürük aşısı yapılır ve hiç kimsede çürük oluşmazdı…

    Çürüğün oluşması için bakterilerin yanında birkaç diğer etkenin de bir arada bulunması gerekir. Bu etkenlerden en önemlilerinden birisi düzenli ve kaliteli olmayan beslenmedir. Fırçalama ile ağızdan uzaklaştırılması zor, dişe yapışan ve şeker ağırlıklı gıdaların dişleri daha çabuk çürüttüğü klinik çalışmalarla ispatlanmıştır. Beslenme sonrası dişlerin özenli bir şekilde fırçalanıp temizlenmesi gerekir. Diş fırçalamanın ihmal edilmesi ya da hiç yapılmaması dişlerin çürümesini kolaylaştıracak ve diş eti hastalıklarına da yol açacaktır.


    Ailelerin en çok sorduğu sorularda bir diş çürüğünde genetiğinde etkisi olup olmadığıdır. Evet, genetik faktörlerde diş çürüğünde etkilidir ancak çok düşük bir oranda… Yapısal olarak problemli dişler de çürüğe daha meyillidir. Ancak genetik faktörler düzenli ve titiz bir bakımla ve yapılacak koruyucu uygulamalarla elimine edilebilmektedir.

    DR. PINAR KARATABAN (PEDODONTİST)
    İMPLADENT AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ

  • Sephora’dan “Geleceğin Güzelliği”

    Cilt güzelliğinin genç görünmenin ilk adımı olduğunu bilen Sephora’dan “Geleceğin Güzelliği”

    futureSephora, her ay farklı bir temayla sunduğu özel ürünlerle, sıradışı bir alışveriş ortamı yaratmaya devam ediyor. Sephora, yeni teması “Geleceğin Güzelliği” kapsamında, cildine özen gösterenlere, 16 Şubat – 8 Mart tarihleri arasında cilt bakımıyla ilgili önerilerde bulunuyor. Sephora’nın cilt bakım uzmanları cildin sorunlarına göre çözümler önererek her daim genç, bakımlı ve canlı bir cilde sahip olmanın sırlarını paylaşıyor.

    Sephora’nın klinik cilt bakım serisi Skinbeauty, kadınları, canlı, sıkı ve ışıltılı bir cilde kavuşturuyor. “Sephora Skinbeauty True Radiance” 3 aşamalı kolay peeling bakım seti, etkili içeriğiyle cilde ışıltı katarken, sabah ve akşam düzenli kullanılan “Sephora Skinbeauty Perfecting Serum”, cilde kaybettiği sıkılık ve tonu kazandırıyor.

    “Geleceğin Güzelliği” konseptinin öne çıkan bir diğer ürünü Rexaline Hydra Dose krem, cildin neme doymasını sağlayarak yaşlanmayı geciktiriyor, yumuşak, pürüzsüz bir his ve ışıl ışıl bir görünüm kazandırıyor. Yaşlanma karşıtı formülü, hücre yenilenmesini destekleyerek dolgunlaştırıcı etki yaratıyor. Ayrıca, makyaj altı rahat kullanımı ile makyaj çantanızdaki vazgeçilmezlerinizin arasında yer alıyor. Tri-aktiline Instant Deep Wrinkle Filler kırışık doldurucu krem, kırışıkların sıkça rastlandığı bölgelere nokta tedavisi uygulayarak, yüzdeki üç ana ifade çizgisini yumuşatmayı hedefliyor. SMOOTH 365™ Activateur d’Eclat serum, sabah ve akşam düzenli kullanıldığında, cilde ışıl ışıl bir görünüm kazandırıyor, kadifemsi bir yumuşaklığa kavuşturuyor.


    Doğu’nun İsviçresi diye bilinen Kore’deki şifalı doğal içeriklerle üretilen Erborian Ginseng Infusion kırışıklıklara karşı içeriğindeki Ginseng ile cildi kuvvetlendiriyor, zencefille mikro-sirkülasyonu etkinleştiriyor, kabak tohumu özüyle sıkılaştırıyor. Erborian Lip Bome dudak balsamı ise ipeksi yapısıyla kolayca emiliyor, onarıcı etkisiyle dudaklara pürüzsüzlük kazandırıyor.

    Sephora İstinyePark AVM

    Pınar mah. İstinye Bayırı Cad. 34460 İstinye – İstanbul Tel: (0212) 345 60 35

    Sephora Bakırköy Capacity AVM

    Zeytinlik Mah. Fişekhane Cad. No:7 34710 Bakırköy – İstanbul Tel: (0212) 559 12 58

    Sephora Astoria AVM

    Büyükdere Cad. NO:127 Esentepe – İstanbul Tel: (0212) 215 23 64-5

    Sephora Palladium AVM

    Barbaros Mah. Halk Cad. No:6 34746 Yenisahra, Kadıköy – İstanbul Tel : (0216) 663 11 30

    Sephora Panora AVM

    Türkiye Ticaret Merkezi 14. Blok. No:1 06450 Oran – Ankara Tel: (0312) 491 16 35

    Sephora Agora AVM

    Mithatpaşa Cad. No:1446 35330 Balçova – İzmir Tel: (0232) 277 61 69

    triktiline smooth365 skin_beauty_serum_flacon hydradose
    skin_beauty_boite_ouverte erborian_ginseng_infusion_day

  • Zayıflatan 40 altın öneri

    Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, şişmanlığın mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olduğunu savunuyor. “Kilonuzu kaybederken sağlığınızı kaybetmeyin” şeklinde bir uyarıda bulunan Köse’nin kitabında yaşam tarzı değişikliğinden sıklıkla bahsedilmektedir. Zayıflama konusunda esas tedavinin davranış değişikliği tedavisi olduğunu düşünen Köse, sağlıklı zayıflama için size 40 altın öneride bulunuyor:

    1.    Karar vermek

    “İnanmak, başarmanın yarısıdır” denilir. Kişi, zayıflayanlardan hiçbir eksiğinin bulunmadığını hatta fazlasının olduğunu düşünmeli; bu fazlalıklardan da kurtulmak adına kesin karar vererek zayıflama sürecini başlatmalıdır.
    42-18786916
    2.    Kontrolden geçmek

    Endokrinolog veya dahiliye uzmanı kontrolünden geçen birey, tahlillerini yaptırır ve diyetisyen tarafından “kişiye özel” olarak hazırlanan beslenme modeli ile diyet tedavisine geçer.

    3.    Doğru hedef belirlemek

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ayda 2 – 4 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir. 6 kg üzerindeki ağırlık kayıplarının faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır. Büyük hedeflere küçük adımlarla ulaşılır. 20 senede alınan kilolardan 20 günde kurtulmaya çalışmak malubiyeti en başta kabul etmektir. Bu nedenle gerçekçi, ulaşılabilir bir hedef belirlenmelidir.

    diyet_uyku4.    Uyku süresine dikkat

    Günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması gerekmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir.

    5.    Kahvaltıya gereken önemi verin

    Kahvaltı yapmayan kilo almaya mahkumdur. İç organların, beynin, kasların… fonksiyon gösterebilmesi için gereken enerji uyandıktan sonra en kısa zaman dilimi içerisinde besinler yolu ile karşılanmalıdır.

    6.    Sık sık ve azar azar beslenin

    Yapılan bilimsel araştırmalar, aynı miktarda enerji alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak sonraki öğünde fazla yemeyi engellemektedir.

    7. Asla öğün atlamayın

    Öğün atlamak, kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Gündüz diyet yaptığınızı düşündüren, gece ziyafet yapmanıza neden olan bu hataya sakın düşmeyin.

    8.    Akşam yemeğini çok geçe bırakmayın

    Akşam yemeğinizi yatmadan ~ 3.5 saat önce sonlandırın. Dolu mide ile yatağa girmek vücudun yağlanması için en iyi fırsattır. Akşam yemeğinden yatana kadar geçen süreçte ara öğün almanızın bir sakıncası yoktur, hatta bir şeyler tüketilmesi önerilmektedir.

    9.    Sofraya çok aç oturmayın, mutlaka ara öğün tüketin

    “Aç tavuk düşünde darı ambarı görür” denilir. Uzun süren açlıklar sonrasında kan şekeri düşer ve fazla besin alımına davetiye çıkarılır. Bu nedenle diyet ara öğünler ile desteklenmeli, gün içerisinde yaklaşık olarak her 3 saatte bir beslenilmelidir.

    Farkli Ögün10.    Besin çeşitliliğine önem verin

    Yetersiz ve dengesiz beslenmeye yol açması sebebiyle tek tip diyetlerden (protein ağırlıklı diyetler, ayırma diyetleri, sebze ve meyve diyetlerinden) uzak durmak gerekir. Bu tarz diyetler metabolizmayı bozmaktan öteye gitmez. O yüzden besin çeşitliliğine önem verin.

    11.    Yavaş yiyin

    Yemek süresini uzatın. Unutmayın, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Her lokmadan sonra çatal – kaşığı elinizden bırakın. Yediklerinizden keyif ve tat alabilmek adına besinleri iyice çiğneyerek küçük lokmalar halinde yutmaya çalışın.

    12.    Yemek yerken dikkat

    Yemek yerken kitap okumak, TV izlemek gibi herhangi bir şeyle meşgul olmayın. Yemeklerinizi sakin bir ortamda, iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin. Acele etmeyin. Beslenmeyi “karın doyurmak” şeklinde değerlendirmeyin.

    13.    Evde yüksek enerjili besinler bulundurmayın

    “Gözden uzak olan gönülden ırak olur” derler. Evde enerjisi yüksek (tatlı, kuruyemiş gibi) besinler bulundurmayın. Gerekirse göremeyeceğiniz şekilde dolaplara saklayın.

    14.    Yemeğin tadına bakmadan tuz kullanmayın

    1 gram tuz, vücutta 200 ml su tutar. Dolayısıyla tartıldığınızda moralinizi bozabilir. Yemek ve ekmeklerden alınan tuz ile yetinmeye çalışın. En iyisi, masaya tuzluk getirmeyin. Gerekirse çeşitli baharatlarla yiyeceklerinizi lezzetlendirmeye çalışın.

    tatlandiricilar15.    Rafine şekerden uzak durun

    İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden olabildiğince uzak durun. Şekerin fazlasının da yağa dönüştüğünü unutmayın. Kan şekeri üzerinde olumsuz etkilerinin olmaması ve enerji içermemeleri nedeniyle, rafine şeker yerine yapay tatlandırıcılar güvenle kullanılabilir.

    16.    Yağlı besinlerden kaçının

    Enerjisi yüksek, besin değeri düşük kaymak, krema, mayonez, cips, sos, kuruyemiş gibi yağlı besinlerden mümkün olabildiğince uzak durun. Mesela dışarıda yemek yerken salatayı sade isteyin, uygun olan eklemeleri (limon, sirke vs) siz kendiniz yapın.

    42-2087656617.    Kızartmalara dikkat

    Besinler kızartılınca çok yağ çeker ve kanserojen öğeler oluşabilir. Bu nedenle yiyecekleri haşlama, ızgara yapma, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerini kullanarak hazırlayın. Yemeklere yağı yakmadan ekleyin.

    18.    Tabak sıyırmayın

    Yemeklerin sularına ekmek bandırmak, tabak sıyırmak fazladan ekmek yenilmesine neden olduğu gibi farkında olunmadan yemekteki yağın da tüketilmesine sebebiyet verir. 1 kg sebze yemeğine en fazla 2 yemek kaşığı sıvıyağ ekleyin. Hatta etle pişen yemeklere yağ koymayın.

    19.    Hamur işlerine dikkat

    Pasta, kek, kurabiye, börek vb hamur işlerinde çok fazla yağ, şeker, un ve yumurta kullanıldığı için bunlardan mümkün olduğunca az yiyin. Unutmayın; “biri de bir, bini de bir” diye bir söz vardır. İkram edileni bitirmek zorunda değilsiniz. Sunulanın yarısını yiyin, sadece tadına bakın, yeter.
    42-19952760
    20.    Alkolün etkisi

    Karbonhidrat ve proteinlerin 1 gramı 4 kkal enerji verirken bu oran alkol için 7 kkal, yağlar için 9 kkal şeklindedir. Pek çok besin öğesinin emilimini olumuz yönde etkilemesi ve bilhassa yanında yenilen mezeler, kuruyemişler nedeniyle tüketim sıklığına ve miktarına dikkat edilmelidir.

    21.    Stres faktörü

    Stres durumunda vücutta kortizol hormonu salgılanır ve tıpkı kortizon ilaçları gibi yağlanmaya sebebiyet verir. Ayrıca kişi stres durumunda “karnı tok bile olsa” daha çok abur cubur yeme ihtiyacı duyar. Öte yandan eş, dost, arkadaş ile sıkıntı paylaşılırsa stres %50 oranında azalır. Ya da spor yapılmalıdır. Bu durumda “mutluluk hormonları” salınmaktadır.

    22.    Düzenli egzersiz yapın

    Seratonin gibi mutluluk hormonlarını salgılaması açısından strese karşı birebir gelir. Düzenli yapılan egzersiz diyetin etkinliğini artırdığı gibi, koruma programında da başarıyı destekler. Fiziksel aktivitenin artırılması metabolizma hızını artırıcı etkiler göstermektedir. Günlük programınızı yaparken önce egzersizi düşünün; diğer işleri arta kalan zamana dağıtın. Kısa mesafeler için taşıta binmeyin, yürüyün. Taksi, otobüs veya servisten 2 durak önce inin ve yürüyün.

    23.    Mazeretleri bir kenara bırakın

    •    Egzersiz yapmak için hiç zamanım yok. Zaten çok yorgunum.
    •    Günümün önemli kısmı mutfakta geçiyor, sürekli yemekle uğraşıyorum. Ben de yiyorum.
    •    Ev işleri zaten yeterince yoruyor. Çamaşır, bulaşık, ütü… Vakit mi kalıyor ki sanki?
    Belirtildiği gibi, zaten bunların adı “bahane”. O nedenle kişi kendini kandırmaktan ziyade bahanelerini azaltma yoluna gitmelidir.

    24.    Posalı (yani lifli) besinlerin tüketimini artırın

    Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya), kepekli tahıllar (esmer ekmek, bulgur pilavı, kepekli pirinç / makarna / erişte / un), yulaf, sebze ve meyveler içerdikleri lifler sayesinde midede hacim sağlayarak uzun süre tok tutar ve diyete uyumu artırırlar. Ayrıca kan şekeri, kolesterol ve kan basıncını istenilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Dışkılama sayısını ve miktarını artırarak kabızlığı önlemekte, kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler içermektedir. Lif alımını artırmak adına soyulmadan yenilebilen sebze ve meyveleri kabukları ile birlikte tüketmekte yarar var. Gerektiğinde ise derin soymamaya özen gösterilmelidir.

    42-1983585425.    Bol su için.

    Posalı besinlerin bahsedilen etkilerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde 10 – 14 bardak (yaklaşık olarak saat başı bir bardak) su içmeye özen gösterin. Besinlerin sindiriminden metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevler üstlenen suyun %20’lik kaybı ölümle sonuçlanabilir.

    26.    Sürekli tartılmayın

    Gün içerisinde birer saat ara ile tartıya çıksanız da 2 kere aynı rakama rastlamanız pek mümkün değildir. Sabah uyanınca tartıda görülen rakam ile gece yatarken karşılaşılan değer arasında 1-2 kg fark görülmesi olasıdır. İdeali; haftada bir gün, aynı kıyafetlerle, aynı baskülde, sabah aç karına, dışkılama sonrası tartmak ve ağırlığı bir kenara kaydetmektir. Aksi taktirde 2 bardak su içseniz ağırlığınız yaklaşık yarım kilo değişecektir.

    27.    Kafeine dikkat

    Çay, kahve ve gazlı içeceklerde bulunan kafein karaciğeri yoracağı için fazla tüketimden kaçınılmalıdır. Light da olsa gazlı içeceklerden fazla içilmemelidir. Aşırı tüketim durumlarında kansızlıktan osteoporoza kadar çeşitli sağlık problemlerine yol açabilmektedir. Aynı zamanda idrar söktürücü özelliklerinden ötürü su kayıplarına yol açmaktadır.

    28.    Meyve suyu deyip geçmeyin

    Piyasada hazır olarak satılan meyve sularının hemen hepsi şeker içermektedir. Hazır olarak alınacaksa % 100 meyve suları tercih edilmeli veya taze sıkılmış meyve suları (posası da yenilmek koşulu ile) içilmelidir. Posa alımını artırmak adına en sağlıklısı meyveyi sıkmadan, meyve olarak yemektir.

    29.    Her light ürüne kanmayın

    Baklavadan çikolataya, dondurmadan bisküvilere kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkan light ürünler referans ürünlere göre enerjilerinin en az %25 oranında azaltılmaları ile elde edilirler. Bireyler belirli yiyeceklerden kısarak bu ürünleri tercih edebilirler. Ancak her light ürünün de bir enerjisi olduğu ve serbest olarak tüketilemeyeceği unutulmamalıdır. “Ne de olsa light” düşüncesi ile aşırıya kaçmak gibi bir hataya düşülmemelidir.

    30.    Yağsız süt ürünlerini tercih edin

    Özellikle süt ve süt ürünlerinde light / yağsız ibarelerine kesinlikle güvenebilirsiniz. Mesela yağsız süt ile tam yağlı süt arasında 1,75 kat enerji, 16,5 kat yağ ve 7 kat kolesterol farkı olduğunu biliyor muydunuz?

    31.    Alışverişe dikkat

    Yiyecek alışverişine tok karına çıkın. Alışverişe çıkmadan önce bir liste hazırlayın ve listeye sadık kalın. Alışverişe çıkarken yanınızda az para taşıyın ve kredi kartı kullanmayın. Marketlerde, diyetinize uygun olmayan besinlerin bulunduğu reyonlara uğramayın. Her zaman için ihtiyacınız kadar alın, fazla almazsanız yemezsiniz.

    32.    Etiket okuma alışkanlığı kazanın

    Bir ürünü satın alırken içerdiği enerji, toplam yağ miktarı ve kolesterol gibi içeriklerini incelemek gerek zayıflama gerekse sağlık adına büyük önem taşımaktadır. Ne tükettiğinizin farkında olmanız, besinleri kıyaslama adına da yarar sağlamaktadır.

    33.    Tabakta yemek bırakmaktan çekinmeyin

    Annenizin sözlerini unutun, tabaktakileri bitirmek zorunda değilsiniz: Arkanızdan ağlamazlar. Hatta bir miktar yemek bırakmayı alışkanlık haline getirin. Kalanı ara öğünlerde tüketebilirsiniz.

    42-2149367334.    Kaçamaklarla uzlaşma

    Yememeniz gereken herhangi bir yiyeceği çok istiyorsanız yiyin, fakat o yiyecekle aldığınız enerjiyi yürüme veya bir başka aktivite ile mutlaka harcayın.

    35.    Günah çıkartın

    Davet, kutlama gibi özel bir olay nedeni ile diyet dışındaki yiyeceklerden azar azar yiyin, fakat onu izleyen öğünü sadece salata ve yoğurt gibi düşük enerjili besinlerle geçiştirin.

    36.    Teklifleri reddetmeye hazırlanın

    Besin teklifleri ile sürekli karşılaşacaksınız. Unutmayın; siz istemeden hiç kimse size zararlı bir besin yediremez. “Hayır” demesini öğrenin. Aç gezmeyerek, kendinizi bu teklifleri reddetmeye hazırlayabilirsiniz.

    37.    Umutsuzluğa kapılmayın

    Aksilikler karşısında asla cesaretinizi kırmayın. Fazla yerseniz hemen karamsarlığa kapılmayın. 40 yıllık taksi şoförü bile aracını stop ettiriyorsa, sizin de diyette ufacık kaçamakları görmezden gelmeniz gerekir. Pire için yorgan yakmayın. Burada önemli olan, aynı hatayı tekrarlamaktır.

    38.    Sabırlı olun

    Aylar, yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir. Uzun bir maratonda, ilk başta depar atmak ne kadar yanlışsa; kısa sürede hızlı kilo kaybederek belli bir kiloda sabit kalmak ve diyeti bırakmak da o denli can sıkıcıdır. Düzenli olarak aynı çizgide ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır. Geç verilen kiloların kalıcı olduğu unutulmamalıdır.

    39.    Günlük tutun

    Gün içerisinde yediğiniz, içtiğiniz her şeyi boş bir kağıda kaydedin. Sonrasında özeleştiri yaparak yaptığınız hataları işaretleyin. Kendinizi izlem yöntemi ile bu hataları zaman içerisinde azaltma yoluna gidin.

    diyet_final40.    İsteyin, yeter

    Kilo verme sürecinde felsefeniz şu olsun: Üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin. Sağlıklı yaşama adım atmak adına daha kaç pazartesi bekleyeceksiniz. Gün bugündür. Kendiniz için artık bir şeyler yapın ve yaşam tarzınızı mutlaka değiştirin. Kendinize iyi bakın.

    Uzman Diyetisyen
    M. Turgay KÖSE

    1977 İstanbul doğumlu Köse, ilk ve ortaöğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2001 yılında derece ile mezun oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay Diyetisyen olarak askerlik görevini tamamladı. Sonrasında Florence Nightingale Hastanesi Diyabet, Obezite ve Metabolizma Hastalıkları Merkezi bünyesinde Diyetisyen olarak çalıştı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans programını tamamlayarak “Toplu Beslenme Sistemleri Bilim Uzmanlığı” aldı.

    Türkiye Diyetisyenler Derneği, Obezite Derneği ile Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği ve Yeni Çınar Lions Kulübü’ne üye olan Köse, hem bireysel hem de kurumsal anlamda beslenme danışmanlığı ve eğitimi çalışmalarını 2004’ten beri kurucusu olduğu Etik Diyet Danışmanlık’ta sürdürmektedir. Uzman Diyetisyen Turgay Köse fuar, kongre, seminer, internet TV, radyo ve televizyon programlarında konuşmacı; çeşitli gazete, dergi ve web sayfalarında köşe yazarı olarak yer almaktadır. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’nin beslenme alanındaki ilk kitabı “Beslenme ve Diyetetik” Ekim – 2007’de piyasaya çıkmıştır.