Blog

  • İzsiz Göğüs Büyütme

    Estetik cerrahi ameliyatlarında hedef mükemmeli yakalamaktır. Mükemmeli yakalamak, mümkün olduğunca doğal görünümlü bir sonuç vermek ve ameliyat edildiğine dair herhangi bir belirti oluşturmamakla mümkün olur.

    Estetik cerrahide amaç mümkün olduğunca doğal görünümü yakalamak ise ameliyat izinin varlığı doğal görünüme ve mükemmeliyete gölge düşürür.

    Estetik göğüs büyütme ameliyatlarında en küçük izi oluşturma hedefinden yola çıkarak, koltuk altında gözden uzak olan 3 cm lik kesi sonrası kalan belli belirsiz izi dahi yok edebilmek adına kişisel çabalarım ve kendi geliştirdiğim özel alet ve ekipmanlar ile 14-15 milimetre (1,4-1,5 cm) gibi yapılabilecek en küçük kesi ile “no-scar” diye adlandırılan iz bırakmayacak hale getirdim. Yapılan tüm ameliyatlarda yaklaşık 6 ay içinde izler silik hale geliyor. Bu tekniği uygulamaya başladıktan sonra yaptığım gözlemlerde izin çok küçük olmasından dolayı, diğer tekniklerde 6 ay içinde silik bir hale gelen yara izi, bu teknik uygulandığında ise tamamen görünmez hale gelir. Ameliyat yarasının 1,5 cm gibi oldukça küçük olması, iyileşmeyi de son derece hızlandırır. Bu teknik, özellikle hamileliğin ardından göğüsleri yıpranmış kadınlar için çok da uygun olmayabilir. Bu gibi durumlarda göğüsleri daha iyi toparlayabilecek farklı seçeneklerin de göz önünde tutulmasında yarar vardır. Ancak, göğüslerde herhangi bir yıpranma söz konusu değil ise, göğüslerde gevşeme, sarkma, boşalma yok ise bu teknik ile estetik, doğal görünümlü ve mükemmel sonuçlar alınmaktadır.

    Avantajları:
    1- Emzirebilme
    2- Duyu kaybı olmaması
    3- Sıfır iz
    4- Hızlı iyileşme

  • Spor tutkunlarının yeni gözdesi: Nike’ın İkonik Ürünleri

    Nike’ın, karakteristik özellikleri korunarak yeniden yorumlanan ve bugünün ihtiyaçlarına cevap veren ikonik ürünleri, klasik çizgileri, hafifliği ve dayanıklılığıyla, tarz yaratmayı sevenlere hitap ediyor.

    AW 77 Hoodie
    Nike tasarımcısı ve koşu antrenörü Geoff Hollister tarafından 1977 yılında tasarlanan AW77, vücutla uyum içinde hareket etme fikrinden yola çıkılarak yeniden yaratılıyor. AW77, Fransız dokuma kumaşıyla insanı sarıp sarmalıyor, yumuşaklık ve rahatlık sunuyor. Mükemmellik prensibiyle üretilen sweatshirt, dikiş ve kapüşon detaylarındaki farklılıklarla daha modern bir görünüm kazanıyor.

    Nike Dunk
    Nike, 1985 yılında, klasik renklerin kullanıldığı basketbol ayakkabısında devrim yaparak, Dunk ayakkabıların renklerini, Amerika’daki 7 üniversitenin basketbol takımı formalarıyla bütünleştirdi. O günden bu yana rengarenk üretilen Dunk ayakkabılar, özel teknolojileriyle ayağı rahatlatıyor, hareketleri kolaylaştırıyor.

    Eugene Track Jacket
    Nike Sportswear serisinin önemli ürünlerinden Eugene Track Jacket, adını, ABD’nin atletizm kasabası olarak nitelendirilen Oregon’un Eugene kasabasından alıyor. %100 koton Fransız havlu kumaşından üretilen 375 gr’lık Eugene Track Jacket, siyah, beyaz, kırmızı, pembe gibi canlı renkleriyle göz dolduruyor. Su geçirmeyen yapısı, çizgilerle çevrelenen cepleri, jarse kumaşı, gizli su geçirmez 2 yönlü fermuarı ve kabartma silikon logosuyla, rahatlığının vazgeçilmez ismi oluyor.

    Cortez
    Koşu antrenörü Bill Bowerman, 1972 yılında, flip-flop’ları koşu ayakkabısının tabanıyla birleştirerek, o güne kadar üretilen ilk tam boy orta tabanı yarattı. Nike’ın her döneme uyum sağlayan ikonlaşmış modeli Cortez, klasik çizgilerden hoşlananlara hitap ediyor. Flywire teknolojisiyle yeniden yaratılan Cortez ayakkabı, hafifliğiyle parmaklara yapılan baskıyı ortadan kaldırıyor, dayanıklılık ve destek sağlıyor.

    Windrunner
    Nike, 1970’li yıllarda sadece spor amacıyla giyilen naylon koşu ceketlerine yenilikler ekleyerek, Windrunner markasıyla piyasaya sundu. 1980’lerin ortalarında Nike’ın ikonik ürünleri arasında yer alan ürün, karakteristik özelliklerine bağlı kalınarak yeniden yorumlandı. Su geçirmez, %100 geri dönüşümlü polyester taftayla üretilen 47 gr’lık Windrunner, rahatlığından ödün vermeyenler için uygun bir alternatif oluşturuyor. Windrunner’ın sırt kısmındaki havalandırma bölümü, vücudu kuru tutmanın yanı sıra hava almasını da sağlayarak, koşucular için vazgeçilmez hale geliyor.

    TRACK-JACKET

  • Yeni Yıl hediyeniz Sally Hansen’dan

    Dolgun dudaklar çekici ve seksi bir görünümün simgesidir. Bu seksi görünüme anında kavuşmak isteyen kadınların ihtiyaçlarına yönelik geliştirilen yüzlerce ürüne öncülük eden Sally Hansen Lip Inflation serisinin yeni ürünü

    Lip Inflation Extreme dudaklarda gözle görünür ve sıra dışı bir dolgunluk sağlıyor.

    ABD’de de piyasaya çıktığı andan itibaren satış rekorları kıran, anında gösterdiği etkiyle harikalar yaratan bu ürün dudakları %50 daha dolgun bir görünüme kavuşturmayı garantiliyor. Üstelik yılbaşına özel hediye setiyle bu yılda dudaklar Sally Hansen’sız kalmayacak!

    Lip Inflation Extreme Pout To Go Kit ile ; 1 adet orjinal boy Lip Inflation Extreme – Şeffaf alan herkese 2 adet farklı renk tonlarında mini boy Lip Inflation Extreme ve dudak şeklinde bozuk para çantası Hediye!

    Yetkili eczanelerde.
    Sally Hansen Lip Inflation Extreme Pout To Go Kit: 32 TL

    Lip-inflation-extreme-kit

  • Ayyıldız : Romantik ve Etkileyici

    Ayyıldız’ın yeni yıla özel hazırladığı yılbaşı koleksiyonu sevdiklerinizi farklı hediyeler ile mutlu etmenin alternatiflerini sunuyor. Rahatlığı şıklıkla buluşturmak isteyenler için birbirinden çarpıcı tasarımlarla bu özel geceye merhaba deyin.

    Dantel ve satenin birlikte kullanıldığı bu özel koleksiyonda gecelikler, sabahlık takımları ve string modelleri ile romantizm rüzgarını öne çıkarıyor. Bu koleksiyonda siyahın yanı sıra yılbaşı gecesi için özel olarak hazırlanan kıpkırmızı çamaşırlar, yine uğur getirmeye devam edecek. Hem de daha cesur daha etkileyici modelleriyle.

    Ayrıca Ayyıldız’dan sizler için yeni yıla özel bir fırsat!

    Kalpli özel kutusunda şık dantelli külotlar yılbaşına özel sadece 28 TL.

    Siz de yeni yılda mutluluğunuza mutluluk katmak istiyorsanız sizi en yakın mağazamıza bekliyoruz.

    Ayyildiz-2010-yilbasi-kirmizi-iccamasir

    Ayyildiz-2010-yilbasi-iccamasir

    Ayyildiz-2010-yilbasi-hediyesi-iccamasir-set

    Ayyildiz-2010-yilbasi-hediyesi-iccamasir

    Ayyildiz-2010-yilbasi-hediyesi

    Ayyildiz-2010-yilbasi

  • Genç yaşta yılların önüne geçin: Nuxe Nirvanesque® Contour des Yeux

    CremeNirvanesqueNuxe’ün “İlk Mimik Kırışıklıkları Serisi”ne eklenen bitkisel formüllü yeni göz kremi Nirvanesque® Contour des Yeux, genç yaşta oluşan kırışıklıkları azaltırken, düzenli kullanıldığında da yeni oluşumların önüne geçiyor.

    Doğal cilt bakımının öncüsü NUXE, ilk mimik çizgileri ve kırışıklıkları için geliştirdiği “Nirvanesque” serisine yeni bir ürün daha ekledi. “Nirvanesque® Contour des Yeux”, formülündeki Ebegümeci Kökü, Mavi Lotus Çiçeği ve Haşhaş Tohumu ile göz çevresinde genç yaşta oluşan kırışıklık görünümünü azaltırken, düzenli kullanımında yeni oluşumların da önüne geçiyor.

    25 yaş altı için uygun olan Nirvanesque® etkisini üç aşamada gösteriyor. Krem uygulandıktan sonra göz çevresini anında yumuşatırken, gözün etrafında bulunan koyu halkalar görünürlük etkisini kaybediyor ve kazayağı çizgilerinin boyu kısalıyor.

    %100 bitkisel üçlüyle mimikler rahatlıyor

    Nirvanesque®, “Çiçek Özleriyle Nöro-Kozmetik” olarak adlandırılan doğal içeriği; Ebegümeci Kökü, Mavi Lotus Çiçeği ve Haşhaş Tohumu bileşeniyle stresin göz çevresi üzerindeki etkisini minimuma indiriyor ve kasılmaları azaltıyor. %100 bitkisel üçlü, asetilkolin isimli temel kasılma habercisinin salgısını azaltarak cilt dokusundaki mikro gerilmeleri hafifletiyor ve kırışıklık oluşumunu yavaşlatıyor.

    Kırışıklıkları ve çizgileri şeker bazlı Hyaluronik Asitle azaltan, Horozibiği Çiçeği ile göz çevresindeki deriyi yumuşatıp rahatlatan Nirvanesque’in etkisi objektif etkinlik testleriyle de kanıtlandı.

    Dermatolojik kontroller altında 33 kişi ile yürütülen testlerde Crème Nirvanesque® kullanımı sonucunda göz çevresi %79 oranında daha pürüzsüz hale gelirken, koyu halkalar %67 oranında azaldı. Krem uygulandıktan iki saat sonra kırışıklıklarda %18,85, toplam kırışıklık boyunda %30, genel kırışıklık oranında ise %32 azalma gözlemlendi.

    Nirvanesque® Contour des Yeux Göz Kremi

    Sabah ve akşam temizlenmiş göz çevresine uygulanır. Paraben ve fenoksietanol içermez.
    Tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 45 TL – 15ml

  • 2010’da Trend : Doğal Görünümlü Saçlar !

    CRAZYCURL Yeni bir yıla girerken insan kendini değiştirmek ve modaya ayak uydurmak ister. İlk değişim de kadınların güzellik simgesi olan saçlardan başlar. Kusursuz güzellikte, ışıl ışıl saçlar ile göz kamaştırmak ve Hollywood yıldızları gibi olmak hiç de zor değil!

    Sandra Bullock, Victoria Beckham, Uma Thurman, Kim Basinger ve daha pek çok yıldızın tercihi olan J Beverly Hills ‘’ Biçim Veren Şekillendiriciler ‘‘ serisi ile hem dalgalı hem de düz doğal görünümlü saçlar ile siz de 2010 yılının modasına uyabilir, farklılık yaratabilirsiniz.

    % 100 doğal bitki özlerinden formüle edilen J Beverly Hills, sağlıklı, doğal ve dolgun görünümlü saçlar için ‘’Biçim Veren Şekillendiriciler’’ serisinden Crazy Curl ve Crazy Straight’i sunuyor. Crazy Curl ile saçtaki bukleleri belirginleştirirken, Crazy Straight ile de içeriğindeki ısı ile aktive edilmiş polimer sayesinde saçların geçici bir süre düzleşmesini sağlayabilirsiniz. Yaşayacağınız değişimin ve mutluluğun tadını çıkaracak ve kendinizi şahane hissedeceksiniz.

    Dünyaca ünlü yıldızların vazgeçilmezi J Beverly Hills, içeriğinde % 100 bitkisel özler içeren ürünleri ile yalnız seçkin kuaför salonlarında satışa sunulmaktadır.

  • Hamilelikte Ağız ve Diş Bakımı Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar…

    “Her doğumda bir diş kaybedilir” düşüncesi şehir efsanesi mi ?

    Ağız ve diş sağlığı konusunda farkında olmadan yaptığımız hatalar, kimi zaman telafisi çok güç sonuçlar doğurabiliyor. Buna rağmen, toplumumuzda her konuda olduğu gibi diş bakımı konusunda da kulaktan dolma bilgilerle hareket etmek oldukça yaygın. Ağız sağlına özellikle dikkat edilmesi gereken bir dönemde yani hamilelikte başvurulan yanlış yöntemler sebebiyle bazen sağlıklı dişler bile kaybedilebiliyor.Her hamilelik bir diş kaybettirir’ düşüncesi yüzünden çürük dişe razı gelmek, hamileyken diş taşı temizliği yaptırmamak, ağrı yapsa bile çürük dişi tedavi ettirmemek, gebelikte ağız gargarası yapmamak hamilelik döneminde ağız ve diş bakımında yaygın olarak yapılan hataların başında geliyor

    Dişhekimine ne zaman gitmelidir ?

    Hamilelik planlanıyorsa veya hamile olunduğundan şüpheleniliyorsa dişhekimi ziyaret edilmelidir. Ilk 3 aylık dönemin sonunda temizlik yapılması uygundur. Dişhekimi hamileliğin kalan dönemi için bir tedavi takvimi hazırlayacaktır. İkinci 3 ayda da ağız dokularında meydana gelen değişikliklerin ve ağız bakımının etkinliğinin değerlendirilmesi ile birlikte tekrar temizlik önerilebilir. Duruma göre üçüncü 3 aylık dönemde de tekrar randevu verilebilir fakat tüm bu seanslar mümkün olduğunca kısa süreli olmalıdır.

    Hamilelik sırasında yapılmaması gereken işlemler var mıdır?

    Genellikle acil olmayan işlemler de hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. Ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır.

    Hamilelik döneminde diş röntgeni zararlı mıdır ?

    Bu dönemde tedavi için çok gerekli degil ise pek rontgen çekılmemelidir.Ancak zorunlu durumlard ağız içinden 1-2 film alınabilir.Her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir.Yine de ilk üç ay film çekilmesinden kaçınmak gerekir.

    Dişler hamilelik sırasında daha çabuk mu çürür ?

    Daha öncede de belirtildiği gibi “hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği” inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;

    Bebek beklenen dönemde tatlıya, aburcubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir

    İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    Gebelik hormonlarının (östrojen, progestron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha özen göstermek gerekir.

    Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler var mıdır ?

    Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,Avitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanısıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanısıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak,çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili bilgi edininiz.

    “Hamileyken antibiyotik kullandım” bebeğimin dişleri etkilenir mi?

    Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu “tetrasiklinler”dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

    Dt.Beno Bunyamın Çukran

  • 2QR Formülü genital temizlik ve bakım serisi Multi-Gyn

    multy-gyn-actigel1Avrupa’nın ünlü kozmetik markası Multi-Gyn’in 2QR formüllü genital temizlik ve bakım ürünleri “ActiGel” ile “LiquiGel” Armoni Medikal Güvencesiyle Ülkemizde…

    Düşünüldüğünden çok sayıda kadını etkileyen genital bölge rahatsızlıkları tedavi edilmezse ciddi sorunlara neden olabiliyor. Genellikle kaşıntı, yanma, tahriş, mantar, rahatsız edici koku, akıntı ya da kuruluk, ağrı, acı ile tanımlanan genital bölge rahatsızlıklarının en etkili ve doğal çözümünü 2QR formülü sayesinde bio-aktif kozmetik ürünleri “ActiGel” ile “LiquiGel” sunuyor.

    2QR Formülü Nedir?

    Vücudumuzda tehlikeli hastalıklara neden olan bakteriler olduğu gibi, yoklukları durumunda yaşayamayacağımız iyi bakteriler de bulunur. Aralarında bir denge olduğu sürece kötü bakteriler çoğalıp iyileri yok edemez ve sağlık sorunları yaşanmaz. Fakat bu denge bozulursa, kötü bakteriler çoğalarak birçok hastalığa davetiye çıkarır.

    Büyük hastalıkların çoğunun temelinde vücudumuzdaki bakteri dengesinin kötüler lehine değişmesi yatıyor. Bu dengesizlikten kaynaklanan hastalıklar da, insanları ölüme kadar götürebiliyor. Bakteri sorunlarından ve bakterilerin neden olduğu hastalıklardan korunabilmenin en temel yolu da, vücut mikro florasındaki bakteri dengesini korumaktan geçiyor.

    2QR formülü bu dengeyi korumak üzere çalışıyor. 2QR’nin en önemli özelliği, bakterileri yok etmek değil, dengeyi yeniden sağlamak…

    Konu hakkında bilgi veren Armoni Medikal Ürün Yöneticisi Meral Güven şunları söyledi: “Şimdiye kadar bakteriyel sorunlarla başa çıkmak için temelde iki yol vardı. Bakteriyel enfeksiyonu önlemek için dezenfektan kullanmak ya da hastalık durumunda antibiyotik kullanmak… Her iki durumda da amaç zararlı bakterileri öldürmekti. Fakat toksik maddeler kötüler ile birlikte iyi bakterileri de öldürüyordu. 2QR formüllü “ActiGel” ve “LiquiGel” ise vajinal sorunlara tamamen doğal maddeler olan bio-aktif bitki özleri ve polisakkarit ile çözüm sunuyor. Nasıl mı?

    Serbest dolaşan mikrop, sağlıklı hücrenin zarına tutunuyor ve sorunlar başlıyor. Mikrop, sağlıklı hücreleri öldürerek güçlendirdiği yaşam alanında çoğalıyor ve temelini attığı hastalığı vücutta yaymaya başlıyor.

    2QR’nin sağladığı negatif polisakkarit molekül zincirleri zararlı mikrobun çevresini sarıyor. Polisakkaritler vücutta bulunan moleküller oldukları için ana hücreye herhangi bir zarar vermeden, mikrobun hücre zarındaki tutunma mekanizmasını bozuyor ve sağlıklı hücreye tutunmasını engelliyorlar. Hücreye tutunamayan mikrop, besin kaynağı bulamadığından yaşayamaz hale geliyor ve yok oluyor. Bu sayede hastalıklar daha başlamadan engellenmiş oluyor.

    Uygulama sonrasında sadece laktobasillerin kaldığını ve zararlı mikroorganizmaların kaybolduğunu görüyoruz. 2QR zararlı mikroorganizmaların yok olmasını sağlarken, vücutta bulunan iyi huylu bakterilere ise zarar vermiyor.

    Yani onarım mekanizmalarını harekete geçirerek, vajinal dokuların durumunu optimize ediyor, vajinal enfeksiyonları kontrol etmek ve önlemek için pH dengesini sağlıyor. Ayrıca vajinal dokuları yenileyip floranın bakımını yaparak doğal bağışıklık sistemindeki savunmayı geliştiriyor.”

    Hollandalı Multi-Gyn markasının, dünyada 2QR formüllü tek genital bakım serisi olduğunu ve 23 Avrupa ülkesi ile ABD’de satıldığını belirten Armoni Medikal Genel Müdürü Harun Piltan, ürünlerde “Aloe Barbadensis” bitkisinin özü kullanıldığından, tamamen doğal olduklarını vurguluyor ve “genital bölge rahatsızlıkları düşünüldüğünden çok daha yaygın ve birçok kadının ortak sorunu” diyor. “Bu rahatsızlıklar kadınların yaşam kalitesini düşürdüğü gibi ciddi sorunlara da yol açıyor. Türkiye’de de oldukça yaygın olan bu rahatsızlıklara, 20 yıllık geçmişiyle Hollanda’nın en büyük jinekolojik kozmetik üreticisi olan BioClin firmasının Multi-Gyn serisiyle çözüm getiriyoruz. Multi-Gyn ActiGel ve LiquiGel, Avrupa’da neredeyse her kadının kişisel bakım ürünleri arasında yer alıyor. Ülkemizde bir benzeri olmayan bu ürünlerin, sağlığına ve bakımına önem verip yenilikleri takip eden her kadının tercihi olacağına inanıyoruz” dedi.

    Multi-Gyn ActiGel

    ActiGel, vajinadaki bakteri kaynaklı rahatsızlıkların giderilmesi için %100 doğal maddelerden üretilmiş koruyucu bir jeldir. Bakteriyel rahatsızlıkları tedavisinde etkilidir, kötü koku ve akıntıyı azaltır, mantarı önler, vajina florasını ve dokuların durumunu optimize eder. İçeriğinde kimyasal maddeler, hayvansal katkılar ve koruyucu maddeler bulunmadığı için herhangi bir toksik etkisi yoktur, güvenli ve doğaldır.

    5 gün boyunca, günde 2 kez olmak üzere vajinanın içine tatbik edildiğinde istenmeyen akıntı, mantar ve Bacterial Vaginosis’in giderilmesini sağlar.

    Multi-Gyn LiquiGel

    LiquiGel, vajinal kuruluğun giderilmesine ve vajinanın kendi doğal nem hissini geri kazanmasına yarayan, %100 doğal maddelerden üretilmiş spesifik bir kişisel bakım ürünüdür. Cinsel birleşme, hormonal değişiklikler, menopoza bağlı kuruluk, ilaçlar, stres veya tampon kullanımının neden olduğu vajinal kuruluğun giderilmesi için idealdir. Vajina dokusunun durumunu optimize eder, şişkinliği azaltır, doğal yoldan nemlendirir ve olası enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olur.

    Vajinanın doğal nemini optimum seviyeye ulaştırması sayesinde cinsel ilişkiden alınan zevkin artmasını sağlar, rahatlık verir.

    Multi-Gyn ActiGel ve LiquiGel’i tüm seçkin eczanelerden satın alabilirsiniz.

    Multi-Gyn® ActiGel

    Özellikler

    * Bacterial Vaginosis�i (BV) önler ve tedavi eder.
    * Kötü kokuyu ve akıntıyı azaltır.
    * Kaşıntı ve tahriş durumlarında direkt bir rahatlatıcı etkisi vardır.
    * Vajina florasını ve dokuların durumunu optimize eder.
    * Mantarı önler.
    * Güvenli ve doğaldır.

    Temel Bilgiler

    Genital bölge rahatsızlıkları düşünüldüğünden daha yaygındır. Pek çok kadın, sorunu, tahriş, acı, yanma, rahatsız edici koku veya akıntı, cinsel ilişki sırasında veya sonrasında duyarlılık, tahriş olmuş labia ve kaşıntı şeklinde tanımlayacaktır.

    Kaşıntı, yanma veya tahriş, sıkı giysiler, nemli pedler veya hijyenik bandajlar sebebiyle çoğunlukla kötüleşir. Multi-Gyn Actigel tüm bu genital bölge rahatsızlıklarına etkili ve doğal çözümdür.

    Bacterial Vaginosis

    Bacterial Vaginosis (Vajinal Akıntı) Nedir?
    Bacterial vaginosis, vajinal ortamda bakterilerin neden olduğu bir sorun – bir denge bozukluğudur. Vajina normalde laktobasil adı verilen pek çok “iyi” bakteri, ve kokoid bakteri adı verilen diğer birkaç çeşit bakteri içerir. Laktobasiller, içersinde kokoid bakterilerin gelişmediği sağlıklı vajina asitliğinden sorumludur. Bu vajina asitliğinin kaybolması ve çok fazla kokoid bakterinin ortaya çıkması “bacterial vaginosis” olarak adlandırılır.

    Bacterial vaginosis’im olduğunu nasıl anlarım?
    Vajinanızdan farklı bir akıntı geldiğini fark edebilirsiniz. Akıntı şeffaf veya renkli olabilir ve aşırı olabilir. Özellikle korunmasız cinsel ilişki sonrasında çoğu kez kötü bir kokuya sahiptir. Sık sık kaşıntı, tahriş, hassasiyet, kızarıklık veya acı gibi vajinal rahatsızlıklar yaşarsınız. Bazı kadınlarda bacterial vaginosis herhangi bir belirti vermez. Vajina asitliği daima olağandışıdır; pH>5.

    Eğer bu bir enfeksiyon ise, başka birinden kapmış olabilir miyim?
    Hayır, normal hijyen ile mümkün değildir. Bacterial vaginosis, anüse yakınlığı sebebiyle vajinada çoğunlukla mevcut bulunan aşırı bakteri gelişimidir. Cinsel olarak aktif kadınlarda daha yaygın iken cinsel olarak aktif olmayan kadınlarda da ortaya çıkmaktadır.

    Tedavi edilmesi gerekir mi?
    Evet. Bacterial vaginosis gerçekten de istenmeyen bir vajinal floradır. Eğer bacterial vaginosis tedavi edilmezse, bakteriler uterusa (rahim) ulaşabilir ve ciddi sorunlara neden olabilir. Tedavi hamilelerde özellikle önemlidir. Tabi ki korunma her zaman en iyisidir.

    Mantar

    Mantar nedir?
    Mantar 2 evrelidir; sorunlara neden olmayan bir spor evresi ve sorunlara neden olan ipliksi evre. Laktobasiller gibi mantar da gelişimi için hücre şekerine ihtiyaç duyar ve bu gıda kaynağı ile rekabet halindedir. Bu yüzden mantar en çok normal bir (optimal) asitliği olan bir vajina ortamında bulunur.

    Mantar olduğunu nasıl anlarım?
    Çoğu kez kokusuz, beyaz, süzme peynir benzeri bir akıntı fark edersiniz ve kaşıntı, tahriş, hassasiyet, kızarıklık ve acı gibi vajinal rahatsızlıklarınız olur.

    Eğer bu bir enfeksiyon ise, başka birinden kapmış olabilir miyim?
    Aslında hayır. Mantar çoğunlukla davetsiz bir misafirdir. Bununla birlikte tekrarlayan enfeksiyonlarınız olduğu zaman kaynağının partneriniz olması muhtemeldir. Tekrarlayan mantar enfeksiyonları, mantarın gıda kaynağı olan şeker sebebiyle diyabetlilerde sık görülür. Mantar enfeksiyonlarına karşı dirençsizlik aynı zamanda ailelerde görülmektedir, ki burada genetik bir geçmiş söz konusudur.

    Tedavi edilmesi gerekir mi?
    Bacterial vaginosis’in aksine mantar çok da tehlikeli bir vajinal enfeksiyon değildir.
    Bununla birlikte büyük bir derttir ve yaşam kalitesini çok fazla etkiler.
    Enfeksiyöz şikayetler olduğunda özel antifungal ilaçlarla tedavi bu yüzden endikedir. Tabi ki korunma her zaman en iyisidir.

    Vajinal ekosistem

    Vajina kendi savunma mekanizmasının önemli bir parçası olan kendi florasına sahiptir. Bu flora ağırlıklı olarak laktobasillerden oluşmaktadır. Bu yararlı bakteriler laktik asit ve peroksit üretir ve bu suretle de istenmeyen ve muhtemelen zarar verici bakteriler için dostça olmayan bir ortam yaratırlar (fizyolojik olmayan flora). Asitlik önemli bir rol oynar. Laktobasiller (laktik asit bakterileri) 4’den 4.5’a kadar bir pH’ a sahip bir asit ortamında gelişim gösterirler ve laktik asit üretimi ile kendi optimal asit ortamlarını devam ettirirler. Bunun aksine istenmeyen, zarar verici bakterilerin gelişimi daha yüksek pH değerlerinde (>5) güçlüdür. Özellikle üreme çağındaki kadınlarda, bozulan vajinal mikrobiyal dengenin sorumlusu daha yüksek bir pH değeridir. Bu durumda laktobasiller aşırı gelişir ve zarar verici bakteri florası kendini optimal olarak geliştirebilirken, kendi yaşamlarını devam ettirmekte güçlük çekerler: aslında bir viskoz çevre.

    Vajina florasındaki bakteriyel bozukluklar
    ‘Bacterial Vaginosis’ (BV), vajina florasındaki normal dengelerin fizyolojik olmayan floranın aşırı gelişmesi ile bozulduğu durum için kullanılan terminolojidir. B.V. (Bacterial Vaginosis) çok yaygın ve sık tekrar eden bir durumdur. Bu istenmeyen bakterilerin gelişimi, çoğunlukla barsak florasından çıkan kokoid bakterilerle (koklar) alakalıdır. Bu koklar en iyi yüksek pH değerlerinde gelişir ve tipik olarak bu pH’ı kendileri oluştururlar. 4 – 4.5’luk normal asidik vajina pH’ı 5 ve daha yüksek değerlere yükselir. Bu yüksek pH değerlerinde laktobasil gelişimi engellenir ve bu yüzden optimal vajinal pH’ın hızlı ve doğal düzelmesine mani olunur. Aslında vajina florasındaki dengeler her zaman için laktobasillerle istenmeyen bakteriler arasında bir rekabeti içerir. Bacterial Vaginosis birkaç vajinal rahatsızlık ile yaşanabilir. En karakteristik rahatsızlık kötü kokulu ve aşırı akıntıdır. Buna ek olarak sıklıkla kaşıntı ve/veya yanma gibi hoş olmayan bir his söz konusudur ve dokular biraz kızarabilir ve tahriş olabilir.

    Bacterial Vaginosis’in sadece bir denge bozukluğu olduğunu, bir hastalık veya bir bozukluk olmadığını akılda bulundurmak önemlidir. Tıpkı ağızda oluşan aşırı bakteri gelişiminin bir hastalık olmadığı fakat hassas dişetleri, aşırı plak oluşumu ve ağız kokusu ile kendini gösteren bir rahatsızlık olduğu gibi. Bununla birlikte bu durum düzeltilmediği ve normal doğal dengeye kavuşturulmadığı zaman, bu bozulmuş ortamdan mutlaka bir takım rahatsızlıklar gelişebilir; Bacterial Vaginosis, bir enfeksiyon ve enflamasyon tanısı olan Vajinite dönüşebilir. Ayrıca patojenlerin >5’lik daha yüksek pH değerinde kolonileşme açısından çok daha fazla bir şansı olur, ki bu da BV’ye çok özgü bir durumdur.

    Vajinadaki bakteriyel denge bozukluğu ile nasıl başa çıkılır?
    Bakteriyel rahatsızlıkların azaltılabilmesi için birkaç yol vardır. En önemlisi vajinal hijyenin gerektiği gibi olmasıdır. Bunun için mesela normal (alkalin) sabunların kullanılmaması, adet döneminde tamponların ve pedlerin sık sık değiştirilmesi, bölgenin sıkı (veya sentetik) giysilerle kapatılmaması ve cinsel ilişkide hijyen kurallarına uyulması gereklidir. Vajina dokularının normal ve sağlıklı durumda olması da önemlidir; yeterli ıslanma olmadan (kuru seks) cinsel ilişkiye girmekten de kaçınılmalıdır zira bu durum dokuları tahriş edebilir ve zarar verebilir bu da mikrop istilasını kolaylaştırır. Sağlıklı mukoza dokuları için genel sağlığın da iyi olması önemlidir.

    Multi-Gyn® LiquiGel

    Özellikler

    * Bakım yapan biyoaktif bir kayganlaştırıcıdır
    * Vajinal kuruluğu anında giderir ve doğal nemlenmeyi sağlar
    * Vajina dokusunun durumunu optimize eder
    * Tahrişi önler ve mükemmel bir kayganlaştırıcıdır
    * Doğaldır, güvenlidir ve vajina florasını korur
    * Koruyucu içermez

    Temel Bilgiler

    Vajinal kuruluk ve ağrı çok yaygın bir sorundur
    Vajinal kuruluk ve ağrı her yaşta ve yaşamının her döneminde kadınların yarısından fazlasını etkilemektedir. Özellikle menopoz dönemlerinde kadınlarda doğal olarak ortaya çıkan bir sorundur ve cinsel olarak aktif tüm kadınların ikinci en yaygın rahatsızlığıdır. Vajinal rahatsızlık içten, dıştan veya her iki şekilde birden hissedilebilir. Ovuşturma ve sürtünme ya da giysi veya pedlerle temasa bağlı olarak kaşıntı, yanma veya tahriş daha da kötüleşebilir. Pek çok kadın vajinal kuruluğunu ilk olarak, cinsel birleşme rahatsızlık verici hatta ağrılı olduğunda fark eder. Özgüveni, genel ruh halini bozabilir, normal günlük aktivitelere engel olabilir ve genel bir huzursuzluk duygusuna neden olabilir.

    Vajinal kuruluğun nedenleri
    En yaygın nedeni, menstrüel siklusun ikinci yarısındaki gibi veya menopozla alakalı hormonal değişikliklere bağlı olarak doğal vajina sıvılarındaki azalmadır. Fakat soruna neden olan veya artıran diğer pek çok faktör de vardır, şöyle ki: hormonal kontraseptiflerin ve bir takım ilaçların kullanımı, sabun, tamponlar, stres, yorgunluk, gebelik ve doğum, ve ayrıca yeterli cinsel uyarılma olmadan ve doğal sıvılarla veya LiquiGel gibi uygun bir ürün ile gerektiği gibi kayganlaştırma sağlanmadan gerçekleştirilen cinsel birleşme.

    Ürün Bilgileri

    Multi-Gyn Liquigel’in çoklu etkiye sahip aktivitesi
    Multi-Gyn Liquigel eşsiz kombinasyonda hususiyetlere sahiptir. Multi-Gyn Liquigel vajinal kurulukta direkt rahatlama sağlar. Vajina dokusunun durumunu optimize eder ve kendi doğal neminin oluşmasını sağlar. Multi-Gyn Liquigel, zararlı bakterileri güvenli ve doğal yoldan nötrleştiren patentli 2QR-kompleksine dayalıdır. Bu yüzden genital bölgedeki doku hasarlarının (örneğin doğum sonrası veya bir ameliyat sonrası) doğal iyileşme sürecini desteklemek için de uygundur.

    Multi-Gyn Liquigel vajina dokusunun durumunu optimize eder, şişkinliği azaltır ve enfeksiyonun önlenmesine yardımcı olur. Formülü doğal, güvenli ve hafiftir çünkü zehirli maddelere veya sert kimyasallara dayalı değildir ve bu yüzden olumsuz yan etkileri yoktur. Bu eşsiz kişisel bakım ürünü, örneğin cinsel birleşme, hormonal değişiklikler, ilaçlar, stres veya tampon kullanımının neden olduğu vajinal kuruluğun giderilmesi için idealdir. Mükemmel bir kayganlaştırıcıdır ve güçlü bir rahatlatıcı etkiye sahiptir. Multi-Gyn Liquigel eşsiz kombinasyonda özellikleri bir arada bulundurur. Jinekologlar, GP’ler ve uzman laboratuarlar ile işbirliği halinde BioClin tarafından geliştirilmiştir.

    Ürün, kuruluğun giderilmesine ve kendi doğal nem hissinizin geri kazandırılmasına yarayan spesifik bir kişisel bakım ürünüdür. Aynı zamanda, cinsel zevki artıran ve genital teması (tampon kullanımı gibi) kolaylaştıran mükemmel bir kayganlaştırıcıdır. Örneğin jinekolog ve ebeler tarafından yapılan klinik muayenelerde profesyonel kullanım için de uygundur. Artan hücre hidrasyonu dolayısıyla mukoza dokularının bütünlüğünün ve işlevselliğinin korunması ihtiyacı betain ile sağlanmaktadır.

    Liquigel ilaçlarla bir arada kullanılabilir. Liquigel’in düzenli uygulanması tahrişi azaltır ve vajinanın en iyi durumda olmasına destek olur.

    Koruyucu içermez
    Nem tutucu ve nemlendirici özelliklere sahip olan ve dağıtıcı bir madde olan bir içerik maddesi bulduk, ki bu özelliklerin hepsi de dermatolojik ürünler açısından önemli değerlerdir. Koruyuculardan bıkmış tüketicinin bulunduğu bir pazarda, bu içerik maddesinin bir koruyucu madde olarak beyan edilmemesi son derece cazip bir özelliktir. O yüzden, bu maddeyi bir formülde kullandığımız zaman, “koruyucu içermez” ibaresini kullanabilmekteyiz. Bu içerik maddesi çok fonksiyonludur; nem tutucudur/nemlendiricidir, dağıtıcı maddedir, antimikrobiyaldir.

    Osmo koruma
    Betainin osmo koruma sağlayan en önemli madde olduğu kabul edilmektedir. Dokuların nem tutuşunu büyük oranda artırır; dokuların hidrasyonu ve bütünlüğü artar. Bu yüzden Betain’in Liquigel’e dahil edilmesi, kuru mukoza dokularının ve aynı zamanda tahriş olmuş vajinal dokuların önlenmesine ve tedavi edilmesine yönelik yepyeni bir yaklaşımdır.

  • Nuxe ‘Soin Anti-Imperfections’ ile Kızarıklık, parlama ve sivilcelerle vedalaşın…

    Alkol ve sabun içermeyen doğal formülüyle karma ve yağlı ciltler için geliştirilen nemlendirici “Anti-Imperfection Care”, aşırı yağlanmayı önlerken sivilce oluşumlarını engellemeye yardımcı oluyor.

    Doğal içerikli ve hoş kokulu ürünleriyle cilt ve vücut bakımını bir keyif haline getiren NUXE, “Anti-Imperfection Care” nemlendirici ile karma ve yağlı ciltlere özel bakım sunuyor. Cilt yüzeyindeki gözeneklerin görünümünü dengelerken ve cildi nemlendiriyor.

    Anti-Imperfection Care”, içeriğindeki akasya polisakarid ve salisilik asit kombinasyonu ile cilde zarar vermeden daha pürüzsüz görünmesini sağlarken formülündeki yabani menekşe, genişlemiş gözeneklerin sıkılaşmasına yardımcı oluyor, pirinç tozu ve çinko bileşimi yüzeydeki fazla yağı emiyor. Yosun ve bitkisel gliserin ise cildi nemlendiriyor ve sakinleştiriyor. Yumuşak yapısıyla yağlı his bırakmadan kolayca emilebilen nemlendirici cilde mat bir görünüm kazandırıyor.

    Gece sivilcelerin üzerine uygulanabilen nemlendirici krem, sabah ve akşam kullanılabiliyor. Paraben ve Fenoksietanol içermiyor.

    Tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 56,00 TL 40ml tüp

  • Domuz Gribi ve Aspirin hakkında…

    Bayer A Tipi (H1N1) grip – domuz gribi olduğundan şüphe edilen kişilerin tedavilerinin sağlık uzmanları tarafından yapılmasının çok önemli olduğunu onaylamaktadır. Bayer domuz gribi olduğundan şüphelenen herkesin derhal bir hekime başvurmasını şiddetle tavsiye eder. Grip hastalarının tedavisini yürüten hekimlerce, baş ve vücut ağrısı, boğaz iltihabı, ateş ve enflamasyon benzeri belirtilerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olması amacıyla genellikle aspirin önerilmektedir. 110 yıllık güvenlik ve etkililik verileri ile dünyanın en kapsamlı şekilde araştırılmış ilaçlarından biri olan aspirin nesillerdir kullanılmaktadır.

    Yetişkinlerde, aspirin’in griple ilişkili semptomlar için genel olarak güvenli ve etkili bir tedavi olduğu konusunda kuşku yoktur. Aspirin özellikle de kullanım talimatında belirtildiği şekilde ağrı, ateş ve enflamasyonun azaltılması için kısa süreli kullanıldığında, klinik olarak belirgin yan etkilerle nadiren ilişkilendirilir.

    Reye Sendromu, ilk olarak 1970’lerin ortalarında tanımlanan, çocuk ve ergenlerde beyin ve karaciğeri etkileyen bir hastalıktır. Son derece nadir, fakat ciddi ve muhtemelen ölümle sonuçlanan bir sendromdur. Sebebi bilinmemekle birlikte, genellikle bir viral enfeksiyonu takiben ortaya çıkar. Oldukça nadir görülen bir hastalık olan Reye Sendromu ile ilgili çekinceler öncelikle çocuklar ve ergenlerde viral enfeksiyonlarla ilişkilidir. Bununla birlikte literatürde, erişkinlerde Reye Sendromu görülmesiyle ilgili tek hastalık olgu raporları bulunmaktadır.

    Bayer’in Asetil Salisilik Asit (ASA) içeren Aspirin® gibi ürünlerinin kullanma talimatlarında olası Reye Sendromu riskine ilişkin uyarılar bulunmaktadır. Bu uyarılar ASA kullanımı ile Reye Sendromu arasında bir ilişki bulunduğunu öne süren epidemiyolojik verilere dayandırılmaktadır. Ancak daha önceden hiçbir tedavi almadığı halde Reye Sendromu görülen vakalar da bildirilmiştir. Bugüne kadar yapılan klinik çalışmalarda ASA’yı da içeren ilaç gruplarının kullanımı ile Reye Sendromu gelişmesi arasında neden sonuç ilişkisi kurulamamıştır.

    Kalp krizi gibi kardiyovasküler vakaların önlenmesi için doktoru tarafından aspirin profilaksisi önerilen onbinlerce yetişkin için, griple ilgili semptomlarla mücadelede de etkili bir analjeziğin seçimi çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, mevcut kardiyovasküler hastalığa sahip kişilerin Pandemik (H1N1) 2009 kaynaklı ciddi komplikasyonlar açısından daha yüksek risk altında olduğu düşünülmektedir. Ek olarak, gözlem çalışmaları da grip enfeksiyonunun kişinin kardiyovasküler riskini geçici olarak 2–3 kat artırabildiğini ortaya koymaktadır . Önemli bir nokta da, aspirin’in -parasetamol ya da ibuprofen’in aksine- bir kalp krizi veya iskemik felci önleyerek yaşam kurtarma gücüne sahip olan tek ağrı kesici olmasıdır. Düşük doz aspirin profilaksisindeki kişiler, hekimleri tarafından aksi yönde bilgi verilmedikçe, ürünün kullanma talimatında belirtilen dozda aspirin’i güvenle alabilir.

    Doktor önerisiyle, uzun dönemli, potansiyel olarak hayat kurtarıcı ve kardiyak koruyucu amaçla aspirin tedavisini kullanan kişilerde, aspirin tedavisinin durdurulması zararlı olabileceğinden, hekimin talimatı dışında aspirin rejimlerini kesmemeleri veya değiştirmemeleri önemlidir. Koroner hastalarda aspirin profilaksisinin devamlılığının önemini gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Bunlardan birisi, Journal of the American College of Cardiology’de yayınlanan ve koroner hastalarda aspirin kullanımının kesilmesinin, yeni bir koroner olay oluşma riski yaratabildiğini göstermektedir. Hastalar aspirin tedavisi konusundaki olası tüm sorularını hekimleri ile tartışmalıdırlar.

    Ağrı kesicileri belirtildiği şekilde almak ve tüm sorular için bir sağlık profesyoneli ile temasa geçmek önemlidir. Aspirin® kullanım talimatı, hastaları güvenlik ve diğer potansiyel riskler konusunda bilgilendirir. Aynı zamanda Aspirin® kullanılmaması gereken durumları içerir ve bir hekime danışmayı tavsiye eder. Çocuklar ve gençlerde, çok nadir fakat öldürücü olabilecek bir hastalık olan Reye Sendromu konusundaki potansiyel çekinceler nedeniyle, aspirin’in viral enfeksiyonlarda bir hekime danışılmadan kullanılmaması gerekir. Bu uyarı aspirin kullanım talimatında da yer almaktadır.

    Aspirin kullanımı herkes için uygun olmayabileceği için, hastalar daima ürün kullanım talimatını okumalı ve kullanım öncesi herhangi bir soruları olması durumunda hekim veya eczacılarına danışmalıdır.