Türkiye’de yılda yaklaşık 600 bin çift hayatlarını birleştirmek için nikah masasına otururken, 100 bine yakın çift de boşanmak için hakim karşısına çıkıyor. Boşanmış ailelerde en çok yara alansa çocuklar oluyor.
Eyüboğlu Kemerburgaz İlköğretim Okulu Psikolojik Danışmanı Uzman Cem Ceylan, boşanmanın çocukları sadece duygusal olarak etkilemediğini, dikkat performanslarını da düşürebildiğini söylüyor.
Bu yılın Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan üç aylık döneminde 162 bin 488 çift evlenirken, 32 bin 743 çift boşandı. Boşanma oranlarında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,7’lik bir artış yaşandı. Boşanma vakalarının yüzde 41’inin çocuksuz ailelerde görülmesi, çocuğun varlığının boşanmayı önleyen bir unsur olduğunun göstergesi. Peki, boşanma süreçleri çocukların psikolojisini nasıl etkiliyor? Bu süreci çocukların en az hasarla atlatabilmeleri için nelere dikkat etmek gerekiyor?
Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri, çocuğun yaşına ve cinsiyetine göre farklılık gösterebiliyor. Örneğin araştırmalar kız çocuklarında boşanmadan kaynaklı depresyon riskinin erkek çocuklarına oranla daha yüksek olabileceğini gösteriyor. Eyüboğlu Kemerburgaz İlköğretim Okulu Psikolojik Danışmanı Uzman Cem Ceylan’ın, 18’i anne-babası boşanmış, 39 öğrenci ile yaptığı ‘Beşinci sınıf düzeyinde boşanmış aile çocuklarıyla boşanmamış aile çocuklarının dikkat performanslarının karşılaştırılması’ konulu araştırmaya göre sarsıcı bir olayla karşılaşan çocukların gelişimleri yavaşlayabileceği gibi tamamen de durabiliyor.
Temel amacı boşanmış aile çocukları ile boşanmamış aile çocuklarının dikkat performansları arasındaki ilişkiyi incelemek olan araştırma, bütünlüğünü koruyan aileye mensup çocukların genel dikkat performanslarının, odaklanmayı ve dikkati gerektiren planlama beceri düzeyinin, boşanmış aile çocuklarına oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. Ceylan, dikkat performansında ortaya çıkan problemlerin okul öncesi dönemde tespit edilmesi durumunda ileride ortaya çıkacak daha büyük sorunların önlenebileceğini söylüyor. Ceylan anne-babaları boşanan çocukların verdikleri ortak tepkileri ise şöyle sıralıyor: “Uyku bozuklukları, gece korkuları, gece ve gündüz altına kaçırma, aşırı yemek yeme ya da iştahsızlık, psikolojik kökenli kekemelik, tırnak yeme, konuşmada tutukluk, içe dönüklük, ayrılığı inkar, tahripkarlık ve saldırganlık, okula direnç, dikkati toplamada güçlük, ağlama ve öfke nöbetleri, okul başarısında düşüş, yalan söyleme, psiko-somatik rahatsızlıklar.”
Sonuç olarak dışavurumları ne şekilde olursa olsun boşanma, çocuklarda bir takım uyum ve davranış bozukluklarına neden olabiliyor ve çocuğun gelişim sürecini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ceylan’a göre bu olumsuz etkilerin en aza indirilmesi ise ancak anne ve babanın olumsuz tutumlardan kaçınmasıyla mümkün.
Okula gitmek istemiyorlar
Türkiye’de yılda yaklaşık 600 bin nikah kıyılıyor. Buna karşılık, her yıl artan bir hızla, 100 bine yakın çift boşanma başvurusunda bulunuyor. Boşanmış aile çocuklarının yaşadığı sorunların başındaysa okul reddi geliyor.
Boşanan veya bu sürece giren ebeveynlerin birbirleriyle ilgili olumsuz düşüncelerini çocuklarına yansıtmamaları durumunda okul başarısındaki düşüşün önüne geçilebileceğine dikkat çeken Cem Ceylan, anne ve babaların mutlaka travmatik olaylarla baş edebilme becerileriyle ilgili eğitim almaları veya aile terapisi, psikolojik danışmanlık gibi hizmetlerden yararlanmaları gerektiğini vurguluyor. . Eyüboğlu Kemerburgaz İlköğretim Okulu Uzman Psikolojik Danışmanı Ceylan’ın bir başka önerisi de okullarda her seviyede eğitim-öğretim gören boşanmış aile çocuklarının rehberlik servisi tarafından tespit edilerek, dikkat performanslarını geliştirecek, güven duygularını ve sosyal becerilerini artıracak grup çalışmaları yaptırılması.
Boşanma sürecinde duygusal anlamda zarar gören ve travmatik bir etkiye maruz kalan çocukların arkadaşlarıyla kurdukları ilişkilerde de çeşitli sorunlarla karşılaşılıyor. Bu sorunlar; içe dönmeyle birlikte iletişimin ve ilişkilerin koparılması, hırçınlık, saldırganlık ve zarar verme davranışları olarak da karşımıza çıkabiliyor. Cem Ceylan bu tarz sıkıntılarla karşı karşıya kalan ebeveynlere önerilerini şöyle sıralıyor: “Süreçle ilgili gelişmeler okulun psikolojik danışmanı ve sınıf öğretmeni ile mutlaka paylaşılmalı, öğrencinin bu dönemde yaşayabileceği duygusal, davranışsal, sosyal ve akademik değişimleri birlikte gözlemlenmeli, bu gözlemleri yaparken okul-aile-çevre üçgeninde iletişim en yüksek seviyede tutulmalı.”
Bu süreçte ebeveynler kadar öğretmenlere de çeşitli görevler düşüyor. Öğretmenlerin öncelikle ebeveynleri boşanan çocukların daha fazla ilgiye, desteğe ve sevgiye ihtiyaç duyacaklarını göz ardı etmemeleri gerekiyor. Aynı zamanda tahripkar, saldırgan, okula direnç gösteren, dikkatini toplayamayan, sürekli ağlayan, öfkelenen, yalan söyleyen öğrencilere anlayış ve sabır göstermek, konunun hassaslığını göz önünde bulundurmak ve konunun gizli kalmasına gayret etmek büyük önem taşıyor.
Yapılan araştırmalar, boşanan ebeveynlerin iletişimlerini sağlıklı bir biçimde sürdürebildikleri, çocuklarına zaman ayırabildikleri, onları koşulsuz olarak sevmekten vazgeçmedikleri sürece bu çocukların akademik başarılarında ve bilişsel gelişmelerinde herhangi bir düşüş olmadığını gösteriyor. Bu zorlu boşanma sürecinden çocukların etkilenme düzeyleri, büyük ölçüde tarafların aile kurumuna verdikleri değere, yaklaşımlarına, çocuğun yaşına, eşlerin sosyo-ekonomik ve kültürel koşullarına göre değişim gösterebiliyor. Eyüboğlu Kemerburgaz İlköğretim Okulu Uzman Psikolojik Danışmanı Cem Ceylan’a göre çocukların, olayın gerçekleştiği sırada içinde bulunduğu aşamada takılıp kalması veya önceden tamamlamış olduğu bir aşamaya geri dönmesi mümkün.
Toplumsal ruh sağlığının korunmasının, sağlıklı ruh yapısına sahip bireyler ve onların yetiştireceği çocuklarla birlikte oluşacağına inanan Ceylan, “Anne-babanın bireysel olarak kendi aralarında kurdukları ilişki dinamiğinde çocuklarına yansıttıkları süreçlerin farkında olmaları, travmatik olaylarla başaçıkmakta hem ebeveynlere hem de çocuklara önemli kazançlar sağlayacaktır” diyor.
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar