Sevgililer günü, evlilik yıldönümü gibi ‘özel’ olarak algılanan günler, bir hazırlık yapılmasının ve ‘ekstradan’ romantik jestlerin beklendiği günler… Bu beklentilerin açıkça söylenmeden, ‘önemli olan onun düşünmesi!’ mantığı ile ‘sınav’ haline gelmesi sevgililer gününün hayal kırıklığına dönüşmesine yol açabilir. Bu tür günler, ilişkiyi genel olarak değerlendirme açısından fırsat olabileceği gibi, örneğin yeni başlayan bir ilişkiden bile ‘inanılmaz sürpriz beklentileri’ içine girip hayal kırıklığı yaşamakla da sonuçlanabilir. Pek çok ayrılığın/evlilik kararının sevgililer günü’nde olmasının sebepleri şunlar olabilir:

*Sevgililer günü gibi özel günlerde, sosyal karşılaştırma yapma imkânı buluruz. Diğer sevgililerin/eşlerin birbirine davranışları ve etrafa yaydıkları duygusal/romantik hava, kendi yaşadığımız ilişkinin sevgi/saygı/emek düzeyini anlamamızı kolaylaştırır. En pahalı hediyeyi almak, bir kıstas sayılamaz ama bakışların ve davranışların niteliğini, o gün daha kolay karşılaştırırız.

* Planlanmış günlerde yaşanan heyecan duygusu, olumlu ve olumsuz duyguları hareketlendirir. Bu hareketlenmenin etkisiyle, uzun süredir bastırdığınız olumsuz duygularınızı, beklentilerinizi maskelemekte zorlanırsınız. Sıklıkla karşılaştığınız ancak görmezden geldiğiniz özensiz/kaba bir tutum, o gün daha dayanılmaz gelir. Diğer yandan, rutin hayat içinde farkında olmadığınız incelikleri de o gün daha net gözükür.Kişi, sevgilisi/eşinin kendisini o ilişkide nasıl konumlandırdığını daha net bir şekilde görür. Kendisi de ‘bu kişi hayatımda olması/olmaması gereken kişi mi’ sorgulamasını yapar. Yani o günün yarattığı ortak ‘sevgi havası’ ve heyecan duygusu, beklentilerin hızlıca yeniden değerlendirilmesine yol açar ve ilişkinin ‘doğruluğu’ veya ‘yanlışlığı’ ile ilgili baskın duygu/düşünce, bu tür günlerde kolaylıkla maskelenemez. Bu nedenle de pek çok ayrılık veya ‘yola birlikte devam etme’ kararı bu tür günlerde netleşir.

* Bu tür günleri ‘anlamsız bulmak’ ise farklı anlamlara gelebilir. “İdeolojik olarak böyle bir günün yaşam tarzımda, değer yargılarımda yeri yok” diyen her iki taraf ise, zaten söylenecek bir şey yoktur. Diğer yandan, bu tür günleri anlamsız bulan veya kesinlikle karşı çıkan bir kişi, planlanmış günlerin bir parçası olmayı, ‘kendinden ödün verme’, ‘bir sürünün parçası olma’, ‘özgürlüğün kısıtlanması’ gibi düşüncelerle reddedebilir. Bir güruhun parçası olmaya her zaman değil de, ‘sevgi/romantizm paylaşımı için bir güruha sevgili/eş ile katılma’ durumunda aşırı tepki vermenin iki anlamı olabilir: 1. Kişinin, ılımlı/romantik duygularını dışa vurmaya genel bir direnci olabilir. 2. O ilişkiye duygusal yatırımı yetersiz olabilir.

* Özel planlanmış günlerde ılımlı/romantik duyguları dışa vurmada zorluk yaşamak, kişinin bir ilişkide ‘diğeri için bir şeyler yapmak’ konusunda yaşadığı zorluğa da işaret edebilir. Bir gün için bir çiçek almak ya da almamak, bütün ilişkiye genellenemeyebilir. Diğer taraftan, bir çiçek almayı ‘kapitalizmin kurbanı olmamak/yapmacıklık’ gibi yorumlarla sert bir şekilde reddetmek yerine, ‘diğer tarafı mutlu edecekse, kimseye bir zararı olmayan bu paylaşımın neden bir parçası olmayayım?’ gibi bir yaklaşım daha ılımlı olabilir. ‘Ben asla böyle yapmam’ denilen hususların ödül/bedel analizini yapmak, ‘diğer tarafı mutlu edecekse beni de mutlu edebilir ve böylece ilişkimizdeki olumluluk hali artabilir’ demek, sadece bir gün için değil, diğer zamanlar için de işe yarar bir yaklaşım olabilir.

* Diğer taraftan ‘o gün için’ beklediklerinizi ısrarla içinizde tutup sevgilinizin/eşinizin ne yapacağını beklemenin de farklı anlamı olabilir:

1. İlişkiniz, bu ilişkinin doğruluğu hakkında ipucuna ihtiyaç duyduğunuz kritik bir evrede olabilir.

2. Genel olarak ilişkilerinizde veya o ilişkideki konumuz ‘bekleyen/sınayan’ ve duygu/davranışları çoğunlukla karşısındakinin ne yapıp ne yapmadığına göre şekillenen ‘nispeten pasif’ bir konum olabilir.

3. Sürekli sizin sürprizler yaptığınız, yönlendirdiğiniz, emek verdiğiniz bir ilişkide ‘evet, bakalım ben sadece sırtıma yaslanıp beklersem ne olacak’ demiş olabilirsiniz. Bu tür özel günlerde ve diğer günlerde sürekli ‘bekleyen’ veya sürekli ‘planlayan’ konumunda olmak, o ilişkide uzun süre sonra iplerin gerilmesine yol açabilir. Biriktirip aniden patlamak yerine, beklentileri açıkça söylemek, ilişkinin daha güçlü devam etmesini sağlayabilir. Sadece sevgiler günü için bile ‘papatya istiyorum’ veya ‘bana hediye alma ama birlikte şu sahilde yürümeye gidelim’ gibi yönlendirmeler işe yarayabilir, ayrıca kendi tasarladığınız başka sürprizlerinizi de ekleyebilirsiniz. Ancak beklentilerin de sürekli söylenmesi ile ite-dürte gerçekleşen romantik/duygusal jestler, ilişkinin vereceği duygusal tatminin uzun vadede teklemesi ile sonuçlanabilir.

Sinem Demir