Tarif edilmesi güç bir duygu olan aşk kişinin her gün yaşayabileceği bir durum değildir. İnsan beyninde aşk, sevgi gibi duyguların ortaya çıkmasına neden olan birçok merkez ve hormonal faaliyetler vardır. Aşk insanın ayaklarını yerden kesen, heyecanlandıran, mutluk veren, ulaşamadığımızda ise acı ve üzüntü çekmemize neden olan gizemli bir duygudur. Peki aşk kişilerin hayatında bağımlılık yapabilir mi?

Aşk bağımlıları yalnız kalamazlar

Her insanın yaşına, konumuna ve hayat tecrübesine göre aşkın tarifi farklıdır. Aşk… En büyük güç… En büyük heyecan… En büyük zayıflık… Bütün bu ifadeler aşık olan kişilerin yaşadığı duygu durumudur. Aşık olan kişi karşısındakini zihninde olmasını istediği gibi hayal eder. Yani hoşlandığı kişiyi gözünde büyüterek idealize eder. Ancak aşk bağımlıları yemeden içmeden kesildikleri ve gün boyu düşündükleri kişinin yüzünü ya hiç hatırlamıyor ya da hatırlamakta güçlük çekiyor. Bunun altında yatan sebep ise kendisine az karşısındaki kişiye ise aşırı değer vermesinden kaynaklanıyor. Aşk bağımlıları yalnız kalamazlar bu yüzden sürekli bir partner arayışı içindedirler.

Patolojik aşkta mantık yoktur

Patolojik aşkta mantık yoktur

Aşık bağımlılığı madde bağımlığı gibi tüm bedene hükmediyor

Normal aşkın ötesinde geçen aşk bağımlılığın da kişi aşık olduğu insanı hayatının merkezine koyar ve karşı tarafla o kadar ilgilidirler ki kendindeki bağımlılığın farkında değildirler. Karşı taraftan gördükleri en ufak olumsuz bir tepki bile hayati önem taşıyan bir konu haline gelir. Tıpkı madde bağımlılarında olduğu gibi aşk bağımlıları sevdikleri insanla birlikteyken tüm sıkıntılarını unuturlar. Çünkü bu kişiler için kafa yapıcı madde aşık oldukları insandır. Aşk bağımlısı bir süre sonra sosyal çevresine ayak uyduramaz, iş hayatında verimi düşer, sorumluluklarını yerine getiremez hatta intihar girişimi gibi yaklaşımlarda bulunabilir.

Bağımlı aşık terk edildiğinde yaşam onun için bomboş ve anlamsız gelir. Aşk bağımlıları ayrılık sonrasında dışarı çıkmaz istemez, bağımlı olduğu kişi olmadan yaptığı hiçbir şeyin anlamı yoktur. Bu kişiler ilişki bittikten sonra ayrıldıkları kişiye yakın olmak isterler. Eski sevgiliye ulaşmak için ortak arkadaşlarla görüşmeye, sosyal medyadan takip ederek bilgi edinmeye çalışırlar. Bir ilişkinin sona ermesini normal insanlar daha kolay kabullenirken aşk bağımlıları için durum farklıdır. Aşk bağımlıları ayrılığı hiçbir zaman kabullenemezler.

Aşk bağımlılığının ilk habercisi dikkat bozukluğu

Aşk bağımlıları biten ilişkinin ardından hem ruhsal hem de fiziksel olarak acı çekerler. Ayrılık sonrasında sürekli eski sevgiliyi düşünürler ve özlemekten kendilerini alıkoyamazlar. Şiddetli uykusuzluk ya da hatırlamamak için kaçışı uykuda arayabilirler. Yemeden içmeden kesilme ya da duygusal açlığı doyurmak için kendilerine yemeğe verebilirler.

Aşk bağımlıları etrafındaki kişilerin onları anlamadıklarından yakınırlar. Bu durumu aşmaları için kimileri “kızarak” kimileri “unut artık onu” diyerek, kimileri ise yeni birini bulmaya çalışarak kişiyi içinde bulunduğu girdabın içinden çıkarmaya çalışılar. Tabii ki bu çabalar sonuçsuz kalır ve aşk bağımlısı daha çok içene kapanabilir. Aşk bağımlıları genelde kendi istekleriyle hekime başvuruyorlar. Tedavinin ne kadar süreceği ise altta yatan duruma bağlı oluyor. Kişi bakış açısını değiştirmediği ve kendine değer vermeyi öğrenmediği sürece iyileşmesi mümkün olmuyor. Tedavi sürecinde suçluluk duygusundan kendine yönelik acımasızca eleştirilerden uzak durmak gerekiyor. Kişinin çevresine de önemli görevler düşüyor. Bağımlı kişileri rahatlamak adına uzun uzun dinlemek iyileşme sürecine olumlu anlamda bir etki yapmıyor. Aşk bağımlılarıyla hiç konuşmamakta doğru bir yaklaşım değildir. Bazen antidepresan ilaç desteği de tedavi sürecine yardımcı oluyor. Tedavi sonrasında kişi ruhsal olarak daha gelişmiş ve daha sağlıklı ilişkiler kurabilecek düzeye gelmiş oluyor.

 

Uzm. Dr. Mehmet YAVUZ