Ekonomik refah ile insanların boş vakitlerini kimlerle geçirmeyi seçtikleri arasında oldukça açık bir bağlantı saptandı.
Kategori: İlişkiler
-
Zenginler Arkadaşlarıyla, Yoksullar Aileleriyle Vakit Geçiriyor
Daha fazla paraya sahip oldukça genel olarak daha az sosyal bir kişilik olmaya yatkın olursunuz. Yıllar boyunca, araştırmacılar bu duruma dair çeşitli potansiyel açıklamalar ileri sürdüler. Bunlardan birisi; yoksul insanların belirli ihtiyaçlarını karşılamak için çevrelerindeki ilişkilere ihtiyaç duymalarına karşın, ekonomik durumu iyi olanlar bu ihtiyaçları satın alabilecek durumda olmalarıyla ilişkilendirilir. Örneğin; yoksul bir aile çocuğuna göz kulak olması için komşularından ricada bulunurken, ekonomik durumu gayet iyi olan bir aile çocuğu için rahatlıkla bir bebek bakıcısı kiralayabilir. Ve böylesi durumlar için sosyal destek; malî olarak zorda olanlar için duygusal ve lojistik anlamda bir tampon desteği sağlayabilir. Yani güçlü bir sosyal ağ, yoksulluğun daimi stresine dair bir rahatlama sunabilir.Social Psychological and Personality Science ‘da yayımlanan “Social Class and Social Worlds Income Predicts the Frequency and Nature of Social Contact” başlıklı yeni bir araştırma ise yukarıdaki hipotezlere dair farklı bir bakış geliştiriyor. Zengin insanlar boş zamanlarının büyük bir çoğunluğunu yalnız başlarına geçiriyorlar. Fakat zenginler diğer insanlarla zaman geçiriyorken, araştırmanın bulgularına göre onların sosyal yaşantıları yoksul insanlarınkinden oldukça farklı bir şekilde gelişiyor. Esasında arkadaşlarla zaman geçirmek yoksullar için bir nevî lükstür ve durumu görece iyi olan insanlar için ise çok daha erişilebilirdir.Araştırma ekibi; verilerini iki ulusal temsil örneğinden: 2012 yılında yapılan yaklaşık 30.000 insanın verilerini toplayan General Social Survey’den ve yaklaşık 89.000 katılımcının olduğu American Time Use Survey’den elde ettiler. Ekip; verilerin analizlerini yaparken kişinin sosyal yaşamını etkileyebilecek diğer faktörleri –örneğin; yaş, cinsiyet, çalışma saatleri– kontrol altında tuttular ve aynı zamanda da ev ahalisinin büyüklüğünü (yoksul insanlar diğer aile üyeleriyle aynı evi paylaşıyor olabilir) ve şehir büyüklüğünü de (kırsal bölgelerde yaşayan insanların aile üyeleriyle vakit geçirmeleri daha muhtemeldir) hesaba kattılar.Hesaplamaların ardından ekip; ekonomik refah ile insanların boş vakitlerini kimlerle geçirmeyi seçtikleri arasında oldukça açık bir bağlantıyı saptadılar: Gelir spektrumunun alt kısmındaki insanlar ile zenginler karşılaştırıldığında; zenginlerin gün içerisinde yoksul insanlara kıyasla yalnız başlarına 10 dakika daha fazla, arkadaşlarıyla 22 dakika daha fazla ve aile üyeleriyle ise 26 dakika daha az zaman geçirdikleri bulgusuna ulaşıldı.Günün 24 saatten oluştuğu göz önüne alındığında, 22 dakikanın fazla bir zaman olmadığı açık, fakat bu süreyi haftalar, aylar ve yıllar seviyesinde ele aldığınızda azımsanmayacak bir zaman dilimi elde edersiniz. Araştırmacılar; varlıklı insanların komşularıyla daha az zaman geçirdiklerini ancak daha çok kendi seçtikleri topluluklarla (özel kulüpler, özel okul birliktelikleri gibi) vakit geçirdiklerini söylüyorlar.Öte yandan, yoksullar için bu durum bir lüks halini alıyor. Sonuç olarak; yoksullar arkadaşlarından ziyade aileleriyle daha fazla vakit geçiriyorlar ya da geçirmek durumunda kalıyorlar. Yani yoksulluk; sosyal ilişkilerin de zayıflamasına sebep olabiliyor. Sosyal anlamda birbirine destek olma durumu; yoksullar için daha hayati düzeyde olsa da, bunun için fırsatları engelleyen birçok parametrenin olduğu da kesin. Fakat; her ne kadar Marx farklı bir konteks için söylemiş olsa da; “dünyanın bütün işçilerinin birleşmesi” sosyal ilişkilerin sağlığı açısından da önemli. Çünkü görünen o ki; para arkadaş satın alamıyor belki ama, daha sosyal olabilmeyi mümkün kılıyor.bilimfili.com -
Evliliği koruma
Aşk ve heyecanla başlayan iki kişilik evlilikhikâyesine özen gösterilmesi gerektiğini kaydeden Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, “Korunmayan evlilikler ya boşanmayla sonuçlanır ya da içi boş sözde bir evlilik kurumu olarak kalır. Çoğu zaman, evlilik öncesi dikkat ve özen kaybolur. Kişiler birbirlerinden yavaş yavaş uzaklaşır ve birbirlerine yabancılaşır. Sonrasında çoğu zaman “Ne oldu bize? Yabancılaştık. Artık seni tanıyamıyorum” sözleri hâkim olur. Bir kısım çift boşanırken, boşanmayan ama birbirinden uzaklaşan çift keyifsiz ve isteksiz olarak evliliğe devam eder. Oysa hayaller böyle değildir” diye konuştu.
“Evlilik yaşayan bir canlıdır. Nasıl ki her canlının ihtiyaçları varsa evliliğin de ihtiyaçları vardır” diyen Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, “Bunları görmezden gelmek ya da önemsememek mutsuzluğa zemin hazırlar” dedi.
Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, evliliği devam ettirmenin ve korumanın 10 yolunu ise şöyle sıraladı:
“Sevginizi ifade edin: Eşinizle ilgili olumlu duyguları ona ifade etmekten kaçınmayın. İlişkide iki tarafı da iyi hissettiren bir yoldur.
Evi bir cazibe merkezi haline getirin: Evi sadece yemek yenilen ve eşofmanlarla koltukta televizyon seyretme mekânı olmaktan çıkarın. İki taraf için de eve gelmek heyecan yaratsın.
Sohbet edin: konuşmak bir sorunu ifade etmek, sorunları masaya yatırmak anlamına gelir. Ancak sohbet etmek kişileri içtenleştirir ve yakınlaştırır.
Birbirinize zaman ayırın: yorgun da olsanız, yoğun da olsanız, çocuklar ya da yemekle uğraşsanız da her gün mutlaka birbirinize zaman ayırın.
Ben diliyle duygularınızı ifade edin: Karşı tarafın tutum ya da davranışından rahatsız olduğunuzda, sinirlenmek veya surat asmak yerine üzüntü duyduğunuzu ifade edin.
Beraber dışarıda zaman geçirin: Zaman zaman herhangi bir amacınız olmadan (çocukların ihtiyaçları, alışveriş, yemek) sadece dolaşın belki bir bankta oturun ve sohbet etme ortamı yaratın.
Cinsel yaşantınıza özen gösterin, birbirinizle konuşun: Cinsel olarak birbirinizden uzaklaştığınızda bu sorunu konuşun. Kişilerin cinsellik tutumları farklı olabilir. Cinsellikle ilgili isteklerinizi mutlaka dile getirin.
Bir derdim var Diyorsanız Tıklayın!!
Eleştirirken ölçülü olun: Karşınızdakinin yaptığı bir davranıştan dolayı genelleme yapmayın. Sadece o davranışa odaklanın ve o sorunu çözmeye çalışın. Sen hep’le başlayan cümleler hiçbir şeyi çözmez.
Geçmişteki olumsuz olayları sürekli dile getirmeyin: geçmişi değiştirme şansımız yoktur. Dolayısıyla bugüne ve yarına odaklanın.
Başkalarına yakınmayın: Evlilik iki kişilik bir durumdur. Aileye katılacak çocuklar dışında başkalarını ilişkiye katmak, eşinden dert yanmak, şikâyet etmek, akrabaları ve ana-babayı sorunların içine çekmek çözümü daha fazla zorlaştırır.”
KAYNAK : İHA – haber7.com/aile -
Burcuna Göre Hangi Hastalık Riskini Taşıyorsun?
İlgi çekici olduğu kadar tartışmalı da bir konu burçlar. Hediye seçiminden isim koymaya kadar her konuda burçlarla ilgili fikirler ileri sürülürken hastalık riskleri ve burçlar arasında bağlantı kurmamak olmazdı. Birtakım araştırmaların verilerine ve burç yorumcularının ifadelerine göre burçların temsil ettikleri organlar ve doğduğumuz ay bazı hastalıklara daha yatkın olduğumuzu gösteriyor.
Koç Burcu
Koç burcunun vücudumuzda temsil ettiği organ baş. Bu yüzden migren, kronik baş ağrıları ve gözle ilgili rahatsızlıklardan muzdarip olabilirler. Hareketli ve aceleci yapıları ise düşme, çarpma, yaralanma gibi kazalara davetiye çıkarabilir. Enfeksiyon ve ateş de koç burçlarında sık görülür. Fazla enerji ile yanar dururlar genelde, biraz sakin lütfen.Boğa Burcu
Bedende boğaz ve boyun bölgesini simgeleyen boğa burçlarında bademcik, guatr, lenf bezleri rahatsızlıkları ile omuz ağrıları görülebilir. Koç burcunun aksine hareketsiz ve yemek yemeye düşkün olmaları nedeniyle kilo problemleri yaşayabilirler. Reçete yazıyoruz: Spor yapın.İkizler Burcu
İkizler burcu sinir sistemini yönetir. Bu yüzden kendileri sinirsel rahatsızlıklara meyilli, çabuk huzursuz olan kişilerdir. Huzur en çok ihtiyaçları olan şey ama o kafa bir durmuyor ki nasıl olacak o dinginlik? Eller, parmaklar, kollar ve omuz bölgesi de hassastır, dikkat. Ayrıca soğuk algınlığı ve bronşit gibi hastalıklara da kolay kapılırlar.Yengeç Burcu
reflü, hazımsızlık, bağırsak tembelliği ve böbrek sorunları ile uğraşmak zorunda kalabilirler. Orta yaş sonrası kilo almaya meyilli olurlar, zaten tüm evcimenler genelde orta yaş sonrası biraz kilo alır ve yengeç burcu evcimen olmasıyla ünlüdür. Ayrıca aşırı hassas oldukları için depresyona girme oranları çıkma oranlarından fazla olabilir.Aslan Burcu
Genel olarak hastalıklara dayanıklıdırlar çünkü onlar aslan tamam mı? Fakat aslan burcu vücutta omurgayı, sırtı ve kalbi yönettiğinden bu bölümlerle ilgili rahatsızlık yaşayabilirler. Başarı ve kariyer kendileri için fazlasıyla önemli olduğundan aşırı çalışma sonucu yorgunluğa ve strese bağlı rahatsızlıklar yaşayabilirler. Kilo almaya da yatkınlar, dikkat dikkat!Başak Burcu
Başak burcunun vücutta yönettiği yerler sinir sistemi, mide ve bağırsaklardır. Bu yüzden herkes beslenmesine dikkat etmeliyse (ki etmeli) başak burçları bu konuya iki kat daha fazla özen göstermeli. Kendilerini dinlemeyi, kendilerini didiklemeye dönüştüren yapıları nedeniyle hastalık hastası olmaya yatkındırlar. Hem fiziksel hem de sinirsel olarak hassas kişiler oldukları için her anlamda dengeli yaşam kendilerine önemle tavsiye edilir.Terazi Burcu
Genellikle güçlü ve yapılı görünen ama bünyeleri zayıf olan terazi burçları çabuk hastalanırlar. Böbrekler, bel ve omurga bölgeleri hassastır. Romatizma, böbrek ve sırt ağrıları yaşayabilirler. Hasta olduklarında köydeki uzak akrabalarına bile duyurur, ilgi bekler ve mızmızlanırlar.Akrep Burcu
Bedende üreme organlarını yöneten akrep burcu, cinsel anlamdaki isteklerin bastırıldığı durumlarda fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkları gün yüzüne çıkarır. Genel olarak hastalıklara ve acıya karşı dayanıklıdırlar. İlaç kullanmayı son ana kadar reddeden ve kendi iradesiyle hastalığın hakkından geleceğine inanan kişiler vardır ya, işte onlar muhtemelen akrep burcu insanları. Üreme organları kadar midenin yönetiminde de etkili olan akrep burcu, sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklara da neden olabilir.Yay Burcu
Karaciğer, dalak, safra kesesi, pankreas, kalçalar ve uyluklar hassas bölgelerdir. Bu yüzden siyatik ağrılar, yüksek tansiyon, şeker ve karaciğer rahatsızlıkları yaşamaları muhtemeldir. Sinirleri de biraz hassas, aman dikkat. Açık hava etkinlikleri yaylara çok iyi gelir, spora bayılırlar zaten, aynen devam.Oğlak Burcu
İskelet sistemi, kemikler, saçlar, deri, dişler ve eklemler oğlak burcunun yönettiği bölümlerdir. Stres yaşadıklarında saç dökülmesi ya da cilt sorunları görülebilir. Ortopedik rahatsızlıklar ve romatizma en sık yaşadıkları sağlık problemleri olabilir. Stresli yapıları ise midelerinde ve sindirim sistemlerinde sorun yaratabilir. Ama dayanıklı kişilerdir, çok ciddi bir hastalık olmadıkça doktora koşmazlar.Kova Burcu
Dolaşım sistemi, dişler, baldırlar, kalp, lenf sistemi ve topuklar kova burçlarında hassastır. Kendilerini çok kolay sinirli ve gergin hissedebilirler ama doktor ya da hastalandıklarında kendilerine bakan kişi cana yakın davranınca hemen uysallaşırlar.Balık Burcu
Ayaklar ve sinir sistemi balık burcunun yönetimindeki bölgeler. Kendilerini kötü hissettiklerinde -ki hayatları genelde melankoliyle geçebiliyor- bağımlılık yapacak maddelere, alkole veya sigaraya meyledebilirler. Bağımlı olmaya yatkın olmaları bazılarında aşırı yemek yemeye, dolayısıyla da kilo problemlerine yol açabilir. Hassasiyet bazen zor bir şey değil mi?iyihisset.com
-
Evliliğinizi sürdürmek için, bir mühendis ile evlenin
Evliliğinizi sürdürmek için, bir mühendis ile evlenin
Hürriyette mühendis ve evlilik ile ilgili ilginç bir makale yayımlanmış. Araştırma yapmışlar ve boşanma oranının en düşük olduğu mesleği mühendislik olarak bulmuşlar. İşte o makale:
Acaba mesleğinizle boşanma riskiniz arasında bir ilişki olabilir mi? İngiltere’de yapılan bir araştırma, boşanma olasılığı en yüksek meslekleri ortaya çıkardı.
Eşiniz doktorsa boşanma olasılığınız yüksek. Gözlükçü veya mühendis iseniz, sizin boşanmayı talep etme olasılığınız düşük. İngiliz The Telegraph gazetesinin desteklediği bir araştırmadan çıkan sonuç bu. Uzmanlar 449 mesleğin evliliklere etkilerini incelemişler.
İş psikoloğu ve British Psychological Society üyesi Dai Williams “Son derece heyecan verici bir araştırma alanı; ne gibi sürprizlerle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz” diyor.
Dansçılar, koreograflar, barmenler ve kineziterapistlerin eşlerinden boşanma olasılığı yüzde 40 imiş. Hastabakıcılar, sanatçılar ve profesyonel sporcuların boşanma olasılığı yüzde 30’a yakın.
Buna karşılık ‘evliliklerinin devam etmesi açısından en sağlam meslek’ ise makine mühendisliği: Boşanma riskleri sadece yüzde 2.Diğer ilginç bir bulgu: İş yoğunluğunun, mesai saatlerinin ve fazla mesainin boşanmalar üzerinde bir etkisi yokmuş.
İşte huzur arayan evde de arar
Danışman ve koç Hamid Aguini “Genellikle işinde denge ve huzur arayanlar, aile hayatında da aynı şeyi istiyor” diyor. Uzmana göre, çok insanla temas ve çok seyahat gerektiren meslekler, doğal olarak, boşanma riski yüksek olanlar.
Aynı şekilde “kişisel gelişim ve kendi hakkında düşünmek gerektiren (oyunculuk gibi) meslekler de, insanların kendilerini, iş ve özel hayatlarını ve ilişkilerini sorgulamalarına sebep oluyor. Bu da riski artırıyor” diyor.
Genelde, insanlar evinde nasıl bir ortam istiyorsa, işinde de aynı ortamı hedefliyor. Bu açından mühendislerin ‘boşanma riski en düşük’ kategori olmaları normal, diyor uzmanlar; çünkü mühendisler rasyonal insanlardır ve işte de evde de stabilite isterler.
Ayrıca, Aguini “İki zıt insanın dengeli ve kalıcı bir evlilik yapması güç” diyor; “Yüksek riskli bir gruptan bir kadın veya erkeğin daha rutin ve stabilite eğilimli gruptan biriyle evliliğini sürdürmesi zor.”
-
Şarjım Bitiyor Yalanı
iPhone’lar arasında kullanılabilen Battery Share isimli uygulama, sevgili veya arkadaşlarınızın telefonlarının şarj oranını sizinle paylaşıyor.
Şu an için sadece iOS platformuna gelen ve dolayısıyla iPhone’lar arasında kullanılabilen Battery Share isimli uygulama, sevgili veya arkadaşlarınızın telefonlarının şarj oranını sizle paylaşıyor.
UYARI GÖNDERİYOR
Bildirimleri açık hale getirdiğinizde “Ahmet’in şarjı çok düşük” uyarı ekranını görebiliyorsunuz. Aksi durumda ise şarjının dolu olduğunu bildiğiniz arkadaşınızı aradığınızda ‘telefonumun şarjı yok, sonra konuşalım’ türü sözleri de söyleme olasılığı kalmıyor; zira Battery Share uygulamasıyla Ahmet’in şarjının aslında baya baya dolu olduğunu görebiliyorsunuz.
UYGULAMANIN FİYATI
Uygulamayı telefonlara yüklemenin bedeli ise 0.99 dolar.
Kaynak: Hürriyet -
En çok ne zaman sevişiyoruz?
Ekonomik krizlerin en çok seks yapılan dönemlerden biri olduğu biliyor muydunuz? Bahar da geldi. Hazır içimiz kıpır kıpırken soralım: “En çok ne zaman seks yapıyoruz?”
Tatilde mi yoksa evde mi? Hangi ülkede ne kadar sevişiyor? Türkiye en çok hangi mevsimi seviyor? Adet dönemi, uyku düzeni, beslenme sistemi ve daha fazlası yazımızda…
Önce ekosistemimiz
İnsanın ihtiyaçları belli. Bunun için Maslow’un hiyerarşisine, Sokrates’in felsefesine falan bakmamıza gerek yok. Yemezsek acıkırız, içmezsek susarız, sevişmezsek azarız, uyumazsak çıldırırız. Bu konularda hemfikiriz, değil mi? Bana göre bizim ekosistemimizin en temeli bu üç kardeş: Karnını doyur, susuzluğunu gider, üre ve uyu! Nefes almak falan zaten motor faaliyet. E kalp hasbelkader de olsa bizden bağımsız atar. Biz insanlığın sorumluluğuna kalan da bu üç eylem oluyor. Onlar da zaten sık sık başımıza bela oluyor. Onları da motor faaliyet yapsalarmış da ne diyete, ne hamburgere ne de gece 2’de atılan ‘Uyudun mu’ mesajlarıyla uğraşmasaydık” diye içinden geçirenler vardır şimdi. Elimizi vicdanımıza koyalım. Lafı uzatmadan diğerlerini bir kenara bırakıp ana konumuza dönelim. İşte bunlar hep seks! Gel gelelim, “Ne zaman seks? Hangi dönemlerde seks?” Bu soruların yanıtını arayacağız ekosistemimiz içerisinde. Bakalım insanlığın ortak ihtiyacı olan seks, aynı zamanlarda mı artıp azalıyor…
Düzenli çalışan çiftlerin yüzde 45’i seks yapmak için zaman planlaması yapmak zorundalar.
En seksi saatler
dailymail.co.uk’de yayınlanan bir makalede seksi en çok düşündüğümüz, seksle en çok ilgilendiğimiz saatin akşamüstü 16:33 olduğu tespit edilmiş. Fakat araştırmaya göre bu saatler içerisinde aksiyona geçmiyoruz. Aksiyona en sık geçtiğimiz saat ise 19:37. En popüler gün: yüzde 44’le cumartesi. Onu yüzde 24’le pazar günü ve yüzde 22’yle cuma akşamı takip ediyor. Tüm bunların sebebi de pek sevgili kariyerimiz. En çok düşündüğümüz zaman bize seks yaptırmayan sisteme benden kucak dolusu sevgiler. Dahası da var.
Araştırmaya göre düzenli çalışan çiftlerin yüzde 45’i seks yapmak için zaman planlaması yapmak zorundalar. “Sabah erken kalkmam lazım aşkım. Şimdi olmaz işe yetişmem lazım hayatım. Cumartesi saat 13:00’da seks yapabiliriz. Senin için de uygun mudur? Takvime ekliyorum…” Oldu olacak “Merhaba” ile başlayan kurumsal bir mail atıp üzerimize beyaz yakalı kıyafetlerimizi de giyelim. Seks için bir toplantı set edelim. Birbirimizi puş edelim. Hatta sekse gerekirse revizyon verelim.
Seksin harman olduğu mevsim açık ara farkla yaz. Güneş ışınları dik gelirse, anlaşılan bizim aklımıza seks de o kadar direkt geliyor.
En seksi mevsimler
MailOnline’da yayınladığı ankete göre seksin harman olduğu mevsim açık ara farkla yaz. Güneş ışınları ne kadar dik gelirse, anlaşılan bizim aklımıza seks de o kadar direkt geliyor. Yaz aylarını yüzde 16’yla kış, yüzde 14’le sonbahar ve yüzde 12’yle ilkbahar takip ediyor. Sanırım tatil sezonu da bu konuda etkili. Nitekim Pfizer’in, bağımsız araştırma ajansı Vision Critical aracılığıyla 8 Avrupa ülkesinde, 4108 kişiye yapılan “When It Comes To Sex” anketi, Türklerin en çok tatilde seviştiklerini de gösteriyor.
Ve Türkiye…
Tamam, ülkemiz seks konusunda bir ansiklopedi olabilir. Sadece seks demek yerine kullandığımız acayip isimlerden bile konuya ne kadar mizahi yaklaştığımız belli. Buraya bu sözcükleri argo diye yazmıyorum. Gel gelelim seksi algılayışımız Meydan Larus (!) ama yapışımız biraz hafta sonu ekleri kıvamında. Global Cinsel Tutum ve Davranışlar araştırmasına göre Türkiye’de sevişme süresi ortalama 3 dakika. Cinsel ilişkiye girme sıklığı ayda 1-4 kez. Diğer ülkelere göre cinsel ilişkiye girebilmek çiftler arasında fazlasıyla önemli. Türkiye’de ve dünyada en çok şikayet edilen cinsel rahatsızlık ise sertlik sorunu. En büyük derdimiz bu olsun diyeceğim ancak araştırmalar ekonomik kriz zamanlarının en çok sevişilen ve kozmetik ürünü tüketilen zamanlar olduğunu gösteriyor. Yani ekonomik krizde bile yükseliş trendine geçiyor bu seks denilen meret.
En büyük derdimizin bu olması normal demek ki. Derdimiz, mevsimimiz, saatimiz fark etmez. Bu işler ajandaya, planlamaya geldikçe soğur, monotonlaşır. İş değil bu seks… İlişkinin temel ayaklarından biri. Eğer sekse ayıracak vakit yoksa, ilişkiye ayıracak vakit de yok demektir. Sevişmeyecek, yemeyecek, uyumayacaksanız bu koşuşturma ne için? Yani nereye gidecek o kadar emek, para filan sizi mutlu etmeyecekse. Kariyer sahibi olmadan önce zevk sahibi olmak, güçlü olmadan önce mutlu olmayı öğrendiğimiz bir yaz olsun. Sevgiler…
Seksi sorulara göre cevaplar
Kadınlara ve erkeklere cinsellikle ilgili sorulan sorular ve iki cins arasındaki farklar:
Cinsel hayatınızda her şeyi denemek ister misiniz?
“Her şeyi denemek isterim” cevabını veren erkeklerin oranı yüzde 24 / kadınların oranı yüzde 12.
En sık düşündüğünüz yatak fantezisi?
Erkekler: Oral seks ve grup seks./ Kadınlar:Kontrolü bırakmak ve bağlanmak.
Fantezisini kurduğunuz seks mekanı?
Erkekler: Araba / Kadınlar: Uçak.
Karşı cinste en çok sizi tahrik eden bölge?
Erkekler: Göğüs / Kadınlar: Kalça.
Hazırlayan: Özgür Uysal
Kaynak: cosmopolitanturkiye.com
-
Çiçek besleyemiyorsanız ilişkiye hazır değilsiniz
Çiçeklerin onları salonumuza getirdiğimizde öldüklerini sandıklarını biliyor muydunuz? Uzm.Hipnoterapist Psikolog Gani Eser şu ana kadar hiç değinilmemiş bir konuya el attı ve çiçek beslemek ile ikili ilişkiler arasındaki psikolojik açılımları anlattı.
Pencere açılmazsa, rüzgarı hissetmezse, ilgi ve sevginizi vermezseniz solup giderler. Yerinin az ya da çok güneşli olmasının bir önemi yoktur.
Emek vermezseniz yaşamaya değer bulmazlar kendilerini. İlişkiler iki kişinin birlikte bitki yetiştirmesi gibidir. Dalından koparılıp alüminyum folyoya sarılan bir kırmızı gül de olabilir; asırlık çınar ağacı da. Çok sularsanız çürür, susuz bırakırsanız kurur.
Tıpkı ilişkilerde ilgimizin seviyesinin partnerimizde yarattığı etki gibi. Evinizde, ofisinizde, bahçenizde bitkiler var mı? Bir çiçeğe bakma sorumluluğunu aldınız mı hiç? Bir çiçekle, bir ağaçla konuşmayı denemeden bir ilişkiye başlayabilir misiniz? Çiçeklere verdiğiniz sevginin içinde hiç ego yoktur. Karşılıksız ve saftır.
Çiçek açarak teşekkür ederler; her yeni sürgün sağlıkla büyüdüklerini gösterir. Sararan yapraklar geçmişin yükleridir; eski ilişkilerimizin izleri gibi toprağa karışmadıkça beslenmeyi sürdürürler. Bir bitkinin büyümesine refakat etme sorumluluğunu aldığınızda ve onu mutlu edebildiğinizde yeni bir ilişkiye de hazır olacaksınız. Gani Eser, 2016
-
Kaynana ile yaşamak boşanma sebebi
Genç bir kadın, kayınvalidesiyle aynı evde yaşamak istemediği için, boşanma davası açtı. Önce geçerli neden sayılmadığı için mahkemeden dönen talep, temyiz başvurusu sırasında, Yargıtay tarafından kabul edildi. Yani kayınvalideyle aynı evde oturmak, boşanma nedeni sayıldı. Üstelik bu karar, emsal niteliğinde..
Yargıtay kararıyla kayınvalide ile aynı evde yaşamak boşanma sebebi sayılabilecek. Karar mahkemeler için bağlayıcı örnek karar niteliği taşıyor.
Dava dosyasına göre Osmaniye’de yeni evlenen çift, damadın ailesiyle aynı evde yaşamaya başladı. Durumdan rahatsız olan gelin, eşine ayrı bir eve çıkma talebini iletti. Ancak kocasından olumsuz yanıt alan gelin “Kayınvalidemle aynı evde yaşamak istemiyorum” diyerek boşanma davası açtı.
MAHKEME BOŞAMADI
Yerel mahkeme davayı reddederek çiftin bu sebepten boşanamayacağına hükmetti. Davacı gelin kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda (YHGK) temyiz etti. Kurul, boşanmak isteyen davacı gelini haklı buldu. Yargıtay, Türk Medeni Kanunu’na göre, kocanın ayrı bir konut açmamasını “kusurlu bir hareket” olarak değerlendirdi.‘KARISINI OTURMAYA ZORLADI’
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu oy çokluğuyla aldığı kararda özetle şöyle dedi: “Kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen kocanın bu isteği karşılamada yeterli çabayı sarf etmediği, eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı anlaşıldığına göre, boşanmaya karar verilmesine işaret eden ve YHGK’ca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi yerinde değildir.”Kaynak: ahaber.com.tr
-
Burçların seks uyumu
İşte burç burç seks uyumu ve burçların cinsel zevkleri…
Burçların seks uyumu
Koç Burcu
Sekste iddialı burçlardan birisi olan koçlar, yatakta agresiftir.
Kaçandan ziyade kovalayan taraf olmaktan keyif alırlar. Duygusal oyunlardan hoşlanmaz, zevk alındığını görmek isterler. Saçlarıyla oynanmasını ve başının okşanmasını çok severler.
İdeal partner: Aslan, Terazi, İkizler ve AkrepBoğa Burcu
Cinsel hazdan ziyade duygusal hazdan keyif alırlar.
Kokular, sesler, dokunuşlar onlar için ereksiyon kadar önemlidir. Enerji harcamayı sevmezler, bu yüzden karşı tarafa daha çok iş düşüyor.
İdeal partner: Akrep, Yengeç, Başak ve Oğlakİkizler Burcu
Cinsellik söz konusu olunca çok rahat ve kaygısızdır, beklenmedik yerlerde sevişmekten ya da seksi konuşmalar yapmaktan çekinmezler.
Flört etmek için mükemmel olan ikizler burçları seksi ve akıllı bir partnerdir. Seksi bir eğlence olarak görür, yeni şeyler denemek isterler.
İdeal partner: Koç, İkizler, Yay ve KovaYengeç Burcu
Sekse yaklaşımları yaratıcı ve şehvetli ancak onları baştan çıkarmak için biraz çaba harcamalısınız.
Sezgileri kuvvetli olan yengeçler partnerlerinin ne istediğini hissederler. Yengeç için seks aşk ve şehvet dolu bir yakınlaşma.
İdeal partner: Boğa, Aslan, Oğlak ve BalıkAslan Burcu
İstikrarlı ve güçlü bir cinsel dürtüye sahip olan aslanlar partner bulmak için yeterli cazibe ve kimyaya sahiptir.
Aslanlar tutkulu ve dikkatli birer aşıktır ancak yeteneklerinin onaylanmasını isterler. Baştan çıkarılmayı ve ön sevişmeyi severler, sırtları en duyarlı erojen bölgelerinden biridir.
İdeal partner: Akrep, Koç, Yay ve AslanBaşak Burcu
Başaklar masum görüntülerinin altında oldukça enerjik ve şehvetli olabilirler.
Ön sevişme sırasında her türlü dokunuşu severler, öpücükler ya da masajlar uyarılmalarını doruğa çıkarır. İlgili, iyi tasarlanmış ve dürüst sevişmelerden hoşlanırlar.
İdeal partner: Boğa, Terazi, Balık ve OğlakTerazi Burcu
Mükemmel zevk ve hassasiyetleriyle teraziler en ince burçlardan bir tanesidir.
Terazi için iy bir seks, mental uyarılma ve sözlü bir ön sevişme içeriyor. Bir terazinin ilgilisini onunla flört ederek çekebilirsiniz. Seks sırasında iç çamaşırları ve müzik gibi ayrıntılar ilgilerini çeker.
İdeal partner: Koç, İkizler, Aslan ve YayAkrep Burcu
Seks burcu olarak bilinen akreplerin hareketli bir seks yaşamı vardır.
Heyecanlı oyunları, özellikle güç ve kontrol içeren dramaları seks yaşamlarında isterler. Güçlü bir cinsel dürtü ve güçlü duygularla kendi içlerinde bile arzularıyla mücadele verirler.
İdeal partner: Boğa, Aslan, Akrep ve BalıkYay Burcu
Sürekli bir arayış ve keşif peşinde oldukları bilinen yaylar, yatakta baştan çıkarıcı, şevkatli ve dikkatlidir.
Ancak çok çabuk sıkılacakları için spontane yenilikler isterler. Bekar yaylar, çok flörtöz ve çapkındır. Partnerleri varken de maceracı ve yeniliklere açık karakterlerini sürdürürler.
İdeal partner: Aslan, Koç, İkizler ve KovaOğlak Burcu
Akrepler gibi oğlaklar da cinsellikle özdeşleşmiştir.
Ancak cinselliğin yanında oldukça hassastırlar. Oğlakların güçlü libidosunu uyandırmak için çok fazla çaba harcamaya ihtiyacınız yok. Bacakları ve dizleri en duyarlı noktalarıdır. İlgilenilmekten ve kışkırtılmaktan hoşlanırlar.
İdeal partner: Yengeç, Boğa, Oğlak, BaşakKova Burcu
Entelektüel ve idealist kova burçları yatakta oldukça alışılmadık bir kişiliğe sahiptir.
Baştan çıkarılmayı severler ancak gücü asla ellerinden bırakmazlar. Söz konusu seks olunca, alenen göstermeler de, partnerleriyle mental uyumu yakaladıklarında oldukça tutkulu ve yaratıcılar.
İdeal partner: İkizler, Kova, Yay ve BaşakBalık Burcu
Balıklar her türlü insanla anlaşabilirler ve insaları kendilerine çekmek için agresif olmalarına gerek yoktur.Yatakta romantik, şehvetli ve oyunbaz olan balıklar yaratıcı tekniklerden de hoşlanırlar. Hayal güçleri bir kere ateşlenince kendilerinin zevk almasından çok partnerlerinin zevk almasına odaklanırlar.
İdeal partner: Akrep, Yengeç, Başak ve TeraziKaynak: Habertürk
-
Depresyon ve kaygı
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası’nın verilerine göre, dünya genelinde her on kişiden biri depresyon veya kaygı bozukluğundan muzdarip. Örgüt, son 25 yılda bu sayının neredeyse iki katına çıktığına dikkat çekti.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası’nın 2013 yılı istatistiklerine dayanarak hazırladığı güncel bir rapora göre, dünya genelinde depresyon ve kaygı (anksiyete) bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip olanların sayısı giderek artıyor.
Kuruluşlar, dünya genelinde neredeyse her on kişiden birinin depresyon ve kaygı bozukluğu yaşadığına dikkat çekerek, bunun 615 milyon kişiye tekabül ettiğini açıkladı. Güncel istatistiklere göre, 1990 yılından bu yana bu rahatsızlığa sahip olanların sayısı neredeyse yüzde 50 oranında arttı.
“Tedavi imkanları oluşturulmalı”
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası, “Lancet Psychiatry” adlı dergide, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konudaki araştırmasını yayınladı. Araştırmaya göre, bu rahatsızlıkların tedavisine ayrılan her bir dolar dört dolar olarak geri dönüyor, zira tedavide başarı sağlandığında kişilerin verimliliği artıyor ve çalışanların rapor alma oranı da azalıyor.
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Margaret Chan, ekonomik açıdan da bu rahatsızlıklarla mücadelenin artırılmasını talep ederek, herkesin, yaşadığı yerden bağımsız olarak, tedavi imkânına sahip olması gerektiğini söyledi. Chan, bunun sadece bir sağlık meselesi olmadığını, özellikle yoksul ülkeler için kalkınma ile de ilgili bir konu olduğunu belirtti.
Örgütün verilerine göre, depresyon ve kaygı bozuklukları nedeniyle oluşan ekonomik zararın tutarı halihazırda bir milyar dolar. Örgüt, zararın kaza, rapor alarak işe gelmeme ve verimliliğin düşmesi gibi nedenlerden oluştuğunu açıkladı.
DW Türkçe