Kategori: İlişkiler

  • Düğüne kaldı 1 ay! Her şey hazır mı?

    Düğüne kaldı 1 ay! Her şey hazır mı?

    Tatlı heyecanlar paylaştıkça, dallanıp budaklandıkça daha da güzelleşiyor. İlk bakışmalarımızı, aşklarımızı paylaştığımız Kadınlar Kulübü’ndeki evlilik hazırlığı bölümüne ilgi, mevsim itibarıyla tavan yaptı : )

    Ramazan’dan sonra düğünler peş peşe olacak. Kimseyi kırmak olmaz. Düğünden düğüne koşturacağız gibime geliyor : ) Yeter ki yuvalarını kuracaklar mutlu ve huzurlu olsunlar.

    “Benim de düğünüm var” cevaplarını duyuyorum : ) Güzel gelinlerimiz hazırlıklar ne alemde? Her şey tamam mı? Gelin beraber bir göz atalım. Neler hazır, neler eksik bir gözden geçirin!

    Nikah şekerleri

    Nikah şekerlerini seçin ve sipariş verin.

    love_birds_beyaz_mum_kular_eklinde_nikah_ekerihediyelik_3473_800

    Davetiyeler

    Davetiye seçimini sakın son ana bırakmayın! Bazen davetiye seçmek ve bastırmak sandığınızdan daha uzun zaman alabilir. Bizce nikah gününüz belli olur olmaz davetiyeleri bastırın ve en az birkaç hafta önce yollayın.

    Fotoğraf ve video çekimleri  

    Düğününüze çağıracağınız fotoğrafçı, ailelerinizi ve yakın arkadaşlarınızı tanımayacağı için herkesi görüntüleyemez. Bu yüzden herkesi tanıyan biri düğün boyunca fotoğrafçıya yardımcı olursa istediğiniz fotoğraflara daha kolay ulaşabilirsiniz.

    Gelinlik

    Gelinliğinizin seçimini yapmışsınızdır. Terziniz ile görüşüp, gelinliği nikah tarihinden bir iki gün önce vermesini isteyebilirsiniz.

    2016-Gelinlik-Modelleri

    Ayakkabılarla deneme yapın

    Gelinliğinizin altına giyeceğiniz ayakkabıyı, ayağınızın alışması için evde biraz kullanın. Yüksek topuklu ve dar ayakkabılar düğün gününüzü acılar içinde geçirmenize neden olabilir.

    Gelin saçı ve makyajını mutlaka öncede deneyin

    Saç modelinizin ve makyajınızın kararını son güne bırakmayın. Kuaförünüzle randevulaşarak, gelin başı için değişik saç modelleri deneyin. Ağır bir makyajdan da mutlaka kaçının. Ayrıca o gece kullandığınız makyaj malzemelerini yanınızda bulundurun.

    Gelin çiçeği

    Gelin buketiniz için çiçekçi ile en az bir hafta önceden görüşün. İstediğiniz çiçekler hemen bulunamayabilir.

    sonbahar_gelin_cicegi_modelleri_2015_2016

    Bahşişleri unutmayın!

    Bahşişleri önceden hazırlayın. Eğer otel gibi bir mekanda evlenecekseniz, o gece hizmet verecek personel için toplu bir bahşiş de bırakabilirsiniz.

    Nikah şahitleri kimler olacak?

    Nikah şahitlerinizi seçin ve kendilerine haber verin.

    Gelin arabasını süsleyin : )

    Gelin arabanızı ve nasıl süsleneceğine karar verin.

    554c0cbfef0fe1

    Oturma planını yapın

    Düğününüz yemekli olacaksa, misafirleriniz için bir oturma planı hazırlayın.

    Balayı!

    Balayı rezervasyonunuzu kesinleştirin ve bavulunuzu hazırlayın.

    Düğün öncesi bakım

    Manikür, pedikür, ağda gibi kendi bakımınıza ait olan son işlemleri gerçekleştirin. Hatta rahatlamak için masaj yaptırın.

    5e84290b11cdf8a919369508e4bdfa7e1427454114

    Düğün günü

    Düğün sabahı uzun ve ılık bir banyo ile kendinizi rahatlatın. Saçınızı yaptırın ve giyinmek, hazırlanmak için kendinize bolca vakit bırakın. Muhteşem bir düğün günü yaşayın ve her dakikasının zevkine ayrı ayrı varın : )

  • Anne ve babamın boşanması beni ne kadar etkiler?

    Anne ve babamın boşanması beni ne kadar etkiler?

    Bazen annenizin babanızın boşanıyor olmasını en yakın arkadaşlarınızla bile paylaşmak istemezsiniz. Çok fazla boşanma hikayesi duymuş, arkalarında bıraktıkları çocuklarına üzülmüş ve anneyle babayı boşandıklarından dolayı zayıflıklarına yenilmiş aciz insanlar olarak görmüş olabilirsiniz. Çocuklar genelde kendilerine ihanet edilmiş hisseder, duygusal ve fiziksel bazı rahatsızlıkların aileyi bu sona hazırladığını düşünür. Aile içinde ne kadar kavga dövüş olsa da, artık iş hayatına atılmış yetişkin bireyler olarak, anne ve babanız artık birlikte olamayacaklarını söylediklerinde şok yaşayabilirsiniz. Anne ve babasının genç yaşta boşanmasına tanık bir çocuğun yaşadıklarından farklı olarak, yuvadan uçtuysanız böyle bir süreci daha kolay atlatmanız beklenir aslında. Annesi ve babası boşanan yetişkin çocukların sayısı giderek artıyor. Yani 18 yaş üstündeki daha çok kişi, ailesinin boşandığına tanık olmaya başladı.

    Etrafınızdakiler, boşanma haberlerini olgunlukla karşılamanızı ve hayatınıza devam etmenizi bekliyor. Uzmanlar da buna şahit. Kendilerine gelen danışanların yaşadıklarından ve anlattıklarından yola çıkarak, sizden iyi olmanızın beklendiği çünkü kendinizi ifade edecek yetide olduğunuzun düşünüldüğüne tanık olmuşlar. Tabii ki üzgün ve sinirli olabilirsiniz, kafanız karışabilir ama bu, içinizdeki ‘bir şeyleri kaybetmiş’ olma hüznünün önüne geçemiyor. Hâlâ duygusal olarak annenize babanıza bağlıysanız, en az beş yaşındaki bir çocuk kadar dünyanızın yıkıldığını düşünebilirsiniz. Ayaklarınız yere daha sağlam basıyor olsa bile, yine de kuvvetli şekilde durumdan etkilenebilirsiniz. Yani onlar ayrıldığında, siz de içinizde o sızıyı hissedersiniz. Çünkü, güvende, yıkılmaz ve sağlam olduğunu düşündüğünüz o duvar yıkılmıştır artık.

    anne_baba_bosanmasi

    Artık “yuva” denilen yer yok

    22 yaşındaki Rana için de bu tarz bir kayıp çok yıpratıcı olmuş. Başka şehirde üniversiteye gidiyor olması, ailesiyle çok fazla görüşmemesi için ona bahane yaratmış ve kendine farklı hayat kurmuş: “Kendime bambaşka bir yuva yarattım. Yeni evlerinde ikisi de bana oda ayırmadı. Yani onlara gittiğimde adeta misafirim” diye yaşadıklarını anlatıyor. Annesiyle babası çocuklarının vesayeti konusunda savaşmamış olsa da bu, en basit konularda bile zorluk yaşamadıkları anlamına gelmiyor. Her boşanmış ailenin çocuğu gibi Rana kendisini anne ve babası arasında kalmış hissediyor. En zoru da yılbaşı geceleri oluyormuş. İkisi arasında ayrılık yaratmamak adına, onları kendi yaşadığı şehre çağırmaya başlamış. Bu yüzden kendisini onların çocukları gibi hissetmektense, onların ebeveynleri gibi hissetmeye başlamış.

    Babasal sorunlar

    İnternette boşanma esnasında çocuklarla ve yetişkinlerle nasıl iletişim kurmalı şeklinde konular üzerine kitaplar, gençler üzerinde boşanmanın etkileri ile ilgili araştırmalar bulabilirsiniz. Çok yakın zamanda Avustralya’da bir vakfın yaptığı araştırma, boşanmış ebeveynlerin 20 yaş üzerindeki çocuklarına odaklandı. Sonuçlar oldukça ilgi çekici. Bu gruptaki kadınların büyük çoğunluğu 33 yaşına geldiğinde büyük ihtimalle boşanmış oluyor. Yine Merve’nin durumuna dönersek; annesiyle babasının boşanmasının ardından kendilerini ebeveyn olarak görmeyi bıraktıklarını söylüyor.

    Bu da, sadece ilişkiler ya da belli kişilerle kendisini eşleştirmemesi gerektiğini ona öğretmiş. Bu sayede birini kaybettiğinde yine ayakları üzerinde durabileceğini düşünmüş. Şu hayatta sadece tek doğru yok; herkesin farklı görüş açıları var. Bu da, çoğu boşanan ailenin çocuğunun vardığı sonuç gibi, Merve’yi daha gerçekçi yapmış. Artık anlamlı ve devamlılığı olan ilişkiler kurmaya meyilli olduğunu söylüyor. Yetişkinler olarak, anne babamızın hâlâ bir çift olduğunu, birbirlerini sevdiklerini ve birbirlerine destek olduklarını görmek ve bilmek istiyoruz. Bunu deneyimlemediğimizde ebeveynlerimizin ilişkisinin değeri konusunda kafamızda soru işaretleri oluşuyor ve bir ilişkide kendimizi nasıl gördüğünüz dahi değişiyor. Annesi ve babası arasında kalan yetişkinler, taraflardan birine destek olmaya çalışırken kendi ilişkilerini hatta evliliklerini de tehlikeye sokabiliyor. Çünkü bazı durumlarda taraflardan biri, tek başına ne yapacağını bilemediğinden, çocuğunun evine yerleşiyor. Örneğin Merve, babasıyla daha çok zaman geçirmek zorunda kaldığından kendisini garip hissetmeye başlamış. Aile tablosunda artık annesi olmadığından dolayı, babasıyla ilişkisi de zedelenmiş. Çünkü babası yalnız başına olmanın ne anlama geldiğini bilmiyormuş: “benimle annem aracılığıyla konuşmaya o kadar alışmış ki, şimdi benimle nasıl iletişim kuracağını bilemiyor. Evi arardım, annemle konuşurdum ve babam telefona gelmeden benim hakkımda her şeyi öğrenirdi. Yani onlar boşanana kadar babamla çok fazla baş başa kalmamıştım. Şimdi benle ve kardeşimle nasıl sohbet başlatacağını bile bilmiyor.” Yani Merve ve babası iletişim kurmanın yöntemlerini yeniden oluşturmaya başlıyor.

    Facebook etkisi

    En zoru da anne ve babanın varlıklarını koruduğu Facebook üzerinde paylaştıklarını düzene sokmak. Çünkü belki anneniz, belki de babanız yeni bir ilişkiye yelken açıyor, sizi de onunla tanıştırıyor ve birlikte fotoğraf çektiriyorsunuz. O andan itibaren Facebook üzerinden paylaştıklarınız konusunda dikkatli olmanız gerekiyor. Sosyal medya araçları boşanmanın getirdiği drama tuz, biber oluyor. Bazen taraflardan biri Facebook duvarını duygusal alıntılarla doldurarak tepkisini ortaya koyuyor. O zaman diğer taraf, çocuğunu arayarak “Bak annen/baban ne yazmış yine” diyerek sizi arada bırakıyor. Her yazının alt mesajı olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. İçini dökmek istiyorsa, bunun yerinin Facebook olmadığı aşikar. Boşanan anne-babanızın kurduğu yeni hayat da sizi etkiliyor. Feyza şöyle anlatıyor: “Babamla boşanmadan önce annem torunuyla birebir ilgilenen çok iyi bir anneanneydi. İkinci çocuğum olduğunda çok ilgilenmedi çünkü yeni bir erkekle yeni hayatına başlamıştı.

    Onun desteğine her zamankinden daha çok ihtiyacım vardı ama o ortalarda yoktu. Şimdilerde yeni ailesiyle zaman geçirmekten daha çok hoşlanıyor ve ben çok kıskanıyorum.” Kendinizi aileniz tarafından ihanete uğramış hissederken, anne ya da babanızın yeni ilişkisini nasıl tolere edebilirsiniz? Şunu aklınızdan hiç çıkarmayın: Boşanmanın ardından sadece annenizin, babanızın ilişkisi değil; sizinle de ilişkileri etkileniyor. Ne olduğunu kabullenmeniz için biraz zaman geçmesini beklemelisiniz. Anne ya da babanızın yeni ilişkisiyle barışık olmanızın yolu, onların ilişkisinin sonlanmasını anlamanız ve bunu kabullenmenizden geçiyor. Herkes mutlu olmayı hak ediyor ama aileye yeni birilerini kabul ettirmek zorla değil, dikkatli adımlarla gerçekleştirilmeli.

    Kaybın ötesinde

    Aniden boşanmış bir ailenin çocuğu haline geldiğinizde yetişkin olmanın getirdiği bazı faydalar da yok değil. Bir ailenin nasıl yıkıldığına dair detayları bilmek, bunun altında yatan nedenleri anlayacak kadar olgun olmak gibi faydalar sayabiliriz. İlişkilerin karmaşıklığını anlayabilecek empatiyi oluşturabiliyor, kendi ilişkinizde zorlu dönemeçlerden geçerken öğrendiklerinizi hatırlayabiliyorsunuz. Herkesin kendi hikayesi olduğunu kabulleniyorsunuz. İlişkide sadece ikiniz varken o ilişkiyi sonlandırmak yeterince zorken, bir de çocuklar varken bunun ne kadar zor olduğunu anlıyorsunuz. Kendi ilişkiniz içinde sesinizi yükseltmeyi, hakkınızı aramayı öğreniyorsunuz ve anne babanızın evlilikleri içinde düştükleri hatalara düşmemeyi kenara not ediyorsunuz.

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • İlişkinizin artık bitmesi gerektiğini gösteren işaretler

    İlişkinizin artık bitmesi gerektiğini gösteren işaretler

    Birçok kişi artık bitmesi gereken zehirli/negatif bir ilişki yaşadığını dahi kabul etmez. Oysa zehirlenmiş bir ilişki biçimi insan sağlığı için son derece zararlıdır. Böyle bir ilişki kişilerde depresyon, anksiyete, stres ve zayıflamış bir bağışıklık sistemine yol açar.

    Zehirli ya da sağlıksız sayılabilecek bir ilişkinin evliler, flört eden çiftler ve hatta birbirlerinden ayrılmış eski çiftler arasında bile mümkün olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bu aşamaya gelmiş bir ilişkinin artık bitirilmesi gerektiğini söylüyor.

    Zehirli bir ilişkiyi sonsuza kadar sürdürmek zorunda değilsiniz. İlişkinizde belli sınırlar çizmeniz ve önceliği kendinize vermeniz önemlidir. Sağlıklı ilişkiler karşılıklı sevgi, saygı, birbirine cesaret ve güven verme üzerine kuruludur. İlişkinizde bunlar yoksa, o zaman hayatınızı değiştirecek bir karar vermenin vakti gelmiştir.

    “Ama onu seviyorum” cümlesini iyi  analiz etmek gerekiyor. Bazen bu cümle içi boşalmış bir birliktelik alışkanlığını ifade ediyor olabilir.

    Peki ilişkimizin zehirlenip zehirlenmediğini nasıl anlayacağız? Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, zehirli ilişkinin beş işaretini anlattı.

    İlişkinizin artık bitmesi gerektiğini gösteren işaretler

    1-Sürekli kavga ve tartışma hali

    Her zaman haklı olması gereken biri vardır. Bu durum genellikle narsisizm ve egoist davranışlardan ileri gelir. Bu kişi partnerine karşı çok az empati ve anlayış gösterir ve bu kişi bir tartışmada her zaman en son sözü söyleyen kişi olması gerektiğini düşünür. Eğer zehirli bir ilişkide olup olmadığınızdan  emin olamıyorsanız, şu soruları kendinize sorun: Birbirinizle sonuç alacağınız tartışmalar mı yapıyorsunuz? Yoksa, tartışmalarınız tek taraflı ve sonuçsuz mu kalıyor? Tartıştığınızda hep bir kişi mi tartışmaya hükmediyor?

    bitmesi_gereken_iliskiler

    2-Duygusal olarak eziliyorsunuz

    Bazen tam olarak ne olup bittiğini anlayamasanız da bir şeylerin ters gittiğini fark edersiniz. Partneriniz tarafından sürekli baskı altına alındığınızı mı hissediyorsunuz? Partneriniz başkalarının yanında sizi küçük mü düşürüyor? Ya da pasif saldırgan davranışlarla bir şey söyleyip başka bir şey mi yapıyor? Bu davranış şekillerinin hepsinde öfke hakimdir. Zehirli ilişkiler sözlü olarak bazen de fiili olarak kötü muamele içerir. Bir kere böyle bir ilişkiye kendinizi teslim ettiğiniz zaman, partneriniz korkularınız ve güvensizliklerinizi kullanarak, sizi aşağılayan davranışlar sergilemeye devam eder.

     

    3-Birbirinize bağımlısınız

    Partnerlerin birbirlerini sevdiği ve birbirlerine destek olduğu bir ilişkiyle birbirlerine sahip olma üzerine kurulu bir ilişki arasında fark vardır. Partneriniz kıskanç biriyse ve sizi sürekli onu aldatmakla suçluyorsa, bu tahammül gösterilmemesi gereken yıkıcı bir davranış olarak kabul edilir. Sağlıklı olan partnerlerin birbirine sevgi ve saygıyla yaklaşmasıdır. Partnerlerin birbirlerine bağımlı olduğu bir ilişki sağlıklı bir ilişki değildir. Kendi hayallerinizi partnerinizin hayallerinden ayırabiliyor musunuz? Kendi arkadaşlarınız var mı? Birbirinizden ayrı vakit geçiriyor musunuz? Kendi hedefleriniz var mı? Partnerlerin birbirlerine bağımlı olduğu ilişkiler partnerler arasında sağlıklı sınırlar olmasına imkan tanımaz.

     

    4-Hatalarınız sıklıkla büyütülüyor

    Neredeyse her gün hatalarınız ya da eksik yanlarınız partneriniz tarafından yüzünüze vuruluyorsa, zehirli bir ilişki içinde olduğunuz söylenebilir. Böyle bir ilişkiyi bitirmediğiniz takdirde, zaman uzadıkça,  bu durum bir alışkanlığa dönüşür ve özgüveniniz ve kendinize duyduğunuz saygı derin yaralar alır. Kendinize şu soruları sormaya başlayabilirsiniz:  Bu kişiyle yaşadığım ilişkide kendimi fiziki ve ruhsal yönden sağlıklı hissedebiliyor muyum? Partnerimin yanındayken kendimi çok iyi hissediyor muyum? Bu kişiyle birbirimize güç verebiliyor muyuz? Partnerim benim neşe kaynağım mı?

     

    5-Kendinizi gerçekten hasta ve yorgun hissediyorsunuz

    Yapılan araştırmalara göre, zehirli ya da negatif ilişki ve kalp hastalıklarına yakalanma riski arasında doğru bir orantı var. Bu tür bir ilişkide vücudunuz  maruz kaldığınız yüksek stres seviyelerinden olumsuz etkileniyor, bu da bağışıklık sisteminizin yeterli şekilde çalışmamasına sebep olabiliyor. Ruhunuz çok büyük yara alıyor bu da vücut fonksiyonlarınızı etkiliyor. Stresin vücutta etkilediği ilk organ kalp. İkinci etkilenen ise uyku düzeniniz. Geceleri uyuyamıyor ve ilişkinizle ilgili endişelere mi dalıyorsunuz? Kilonuzda iniş çıkışlar mı var? Kendinizi sürekli yorgun ve halsiz mi hissediyorsunuz? Zehirli bir ilişki yaşıyorsanız, bunun etkilerini vücudunuzda, psikolojinizde, yaşam kalitenizde olumsuzluklarla hissedersiniz ve sağlıklı olan bitirme kararını verebilmektir.

  • Günlük burç yorumları nasıl yapılıyor?

    Günlük burç yorumları nasıl yapılıyor?

    Günlük burç yorumları nasıl yapılıyor? Burç yorumları artık elektronik ortamda da takip edilebiliyor. Özellikle uzman astrologların günlük, haftalık ve aylık burç yorumları kolaylıkla öğrenilebiliyor. En güncel burç yorumları ile artık yaşamda burçların etkileri öğrenilebiliyor.

    Günlük burç yorumları nasıl yapılıyor?

    İnsanların yaşamlarında oldukça önemli bir etkiye sahip olan burçlar, her dönem insanlar tarafından son derece yoğun şekilde ilgi görmüş ve modern yüzyılda da benzer ilgiyi görmeye devam etmektedir. İnsanlar özellikle modern yüzyılda daha modern standartlarda oluşturulan burç yorumları ile burçlarının yaşamları ile ilgili olarak beklentilerini öğrenebilmelerine yardımcı oluyor. Her geçen gün hızla gelişen teknoloji sayesinde burçların yorumlandırılması çok daha etkin ve çok daha yüksek tahmin yüzdesi ile gerçekleştirilebiliyor. Bu yüzden de modern yüzyılda oldukça yoğun ve sık bir şekilde ilgi gören ve takip edilmekte olan burç yorumları ile insanların karakter analizleri de çok daha yüksek doğruluk payı ile gerçekleştirilebiliyor.
    Günlük burç yorumları nasıl yapılıyor?
    Günlük burç yorumları nasıl yapılıyor?
    İnsanların doğumları esnasında güneşin almış olduğu pozisyon ile belirlenen burçlar, 12 adet takım yıldızdan oluşmaktadır. Yıl boyunca her günü kapsayan bir adet burç bulunduğundan toplamda 12 adet burç bulunmaktadır. Bu burçlar ile ilgili olarak uzmanlar tarafından gerçekleştirilen burç yorumları ise doğrudan gökyüzü hareketleri ve olay beklentileri çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. İnsanlar son derece pratik bir şekilde doğduğu tarihte hangi burca dahil oluyor ise o burcun belirli dönem ile ilgili olarak gerçekleştirilen yorumlarını son derece pratik bir şekilde online burç yorumları ile takip edebilme şansına sahip olabiliyor.
    Astrolojik olarak burçlar dört ana grubu ayrılmaktadır. Burçlar ateş, toprak, hava ve su olarak dört grupta toplanıyor. Her grubun kapsamı dahilinde 12 burcun 3’ü bulunmaktadır. Bu durum astrolojiye göre kişinin hangi burç grubuna dahil olup, olmadığını bilmeleri, özellikle temel kişiler özelliklerini ve tanımakta olduğu insanları çok daha iyi bir şekilde tanıyabilme ve anlayabilme imkanına sahip olunabiliyor. İnsan doğasının en önemli parçalarından birisi olan burç yorumları günümüz modern çağında sadece Türkiye’de değil aynı zamanda da dünyanın her yerinde son derece yoğun ve sık bir şekilde ilgi görüyor. Son yılarda oldukça yoğun ve sık bir şekilde ilgi görülen burç yorumları ile insanların yaşamlarının her alanında önemli etkileri bulunan burçlarının yorumlarını inceleyerek yaşamlarına yön verme durumunda dahi olabiliyor.

    Günlük burç yorumları için Tıklayınız.!!!

    Uzman ve profesyonel astrologlar tarafından yapılan burç yorumları artık internet üzerinden de son derece pratik bir şekilde incelenebiliyor. Günümüzde astrolojiye göre belirlenen burçlar ise koç, aslan ve yay ile ateş burcu, boğa, başak ve oğlak ile toprak burç grubu, ikizler, terazi ve kova hava burç grubu, yengeç, akrep ve balık su burç grubu kapsamında bulunmaktadır. Elektronik ortam üzerinde yer alan burç yorumları ile insanlar belirli zaman dilimine, günlük, haftalık, aylık ve hatta yıllık bazda aşk, iş, para, aile yaşamı, sosyal çevre ve sağlık gibi daha pek çok yaşamın alanındaki kendisini bekleyenleri ve nasıl bir duygu durumu içerisinde olacağını kolaylıkla öğrenebilme şansını yakalıyor. ( gazetevatan.com )
  • Babalar günü 2016 hediye önerileri

    Babalar günü 2016 hediye önerileri

    Anneler Günü kadar görkemli kutlamalara sahne olmasa da, Babalar Günü de, kutlanması gereken en özel günlerden biri hiç şüphesiz. Haziran ayının 3. haftasına denk gelen Babalar Günü için, babanızı mutlu edecek hediye alternatifleri hazırladım. İşte o hediyeler…

     Ag Spalding kartvizitlik 315 tl.

    Armani kravat 405 tl.

    Beymen Club örme kravat 79 tl.
    Cabani rugan ayakkabı 202 tl.

    Calvin Klein parfüm 119 tl.
    Casa Logic cover 53 tl.

    Corneliani kravat 325 tl. Beymen
    Casual tshirt Damat Tween 152 tl.

     Hediye seti Sarar 79.99 tl.

    Hediye seti Vakko 159 tl.

    Sırt çantası Vans 135 tl.
    Gömlek Zara 59.95 tl.

    Hediye Seti Kiğılı 59 tl.
    Espadril Koton 29.90 tl.

    Kulaklık House of Marley 269 tl.
    Mayo şort Zara 79.95 tl.

    Blazer ceket H&M 169 TL.
    Gömlek Zara 79.99 tl.

    Kol saati Fossil
    Kol saati Komono 300 tl.

    Casual çorap Damat 17.91 tl.
    Spor ayakkabı Le Coq Sportif 149 tl.

    Bileklik seti H&M 24.99 tl.
    Beyzbol şapka Gooring Gros 129 tl.

    Parker Sonnt 365 tl.
    Lumix 1889 tl.

    Sırt çantası Toms 279 tl.
    Güneş gözlüğü Zara Men 79.95 tl.

    Kaynak: haberturk.com / Seda Zeynep Köse

  • Ufukta evlilik yoksa..!

    Ufukta evlilik yoksa..!

    İlişkiniz güzel gidiyor ama sevgiliniz bir türlü evlilikten bahsetmiyorsa, onu konuyla ilgili sıkıştırmak yerine farklı bakış açıları geliştirebilirsiniz.

    Yarın ya da öbür gün değil ama bir gün size evlenme teklifi edecek. O da biliyor evcilik oyununun sonsuza kadar sürmeyeceğini. En çok evli olanlar ve sevgilisi olmayanlar size “Ee, ne zaman evleniyorsunuz” diye sorar. Evli arkadaşlarınız ne kadar mutlu ya da sevgilisi olmayanlar ne kadar içten? Bunları gözden geçirdiğinizde ilişkinizin değerini daha da iyi anlayacaksınız. Sevgilinizle geçirdiğiniz günlerin kıymetini bilin ve “Acaba evlenecek miyiz” sorusunun ilişkinizi gölgelemesine izin vermeyin.

  • Evleneceğiniz kişiye sormanız gereken 10 soru

    Evleneceğiniz kişiye sormanız gereken 10 soru

    Yanlış bir evlilik gerçekten can yakıcı olabilir… O yüzden aşağıdaki maddelere göz atmalısınız…

    Evlenmek üzere ya da karar arifesindeyseniz kendinize karşı dürüst olun ve aşağıdaki maddelere bir göz atın.

    Aile kavgalarınız nasıl son bulurdu?

    The Couples Institute (Çiftler Enstitüsü) kurucularından Peter Pearson’a göre bir ilişkinin ne kadar mükemmel olduğu, problemlerin nasıl çözüldüğüyle alakalı. Bu sorunun cevabı, aile kavgalarında gizli. Sakince oturulup konuşulur muydu yoksa tabaklar havada mı uçuşurdu? Eşinizin ilişkinizdeki problemlere nasıl yaklaşacağı konusunda aile kavgaları size fikir verebilir.

    Çocuk istiyor muyuz?

    Ya da bebeğin altını kim değiştirecek? Boşanma ve ilişki koçu Debbie Martinez’e göre çocuk konusunda eşinizin duymak istedikleri yerine ne istediğinizi söylemeniz önemli. Evlenmeden önce çiftler mutlaka çocuk sahibi olmak isteyip istemediklerini dürüstçe konuşmalı. Eğer isteniyorsa kaç çocuk ve evliliğin hangi noktasında isteniyor? Seks ve evlilik terapisti Marty Klein ise doğum kontrol planlamasının da en az hamilelik planlaması kadar önemli olduğu kanısında.

    evleceginiz_kisi

    Eski sevgililer

    Virginia Üniversitesi’nde yürütülen National Marriage Project (Ulusal Evlilik Projesi) yöneticisi Bradford Wilcox, “Birçok ciddi ilişki tecrübesi, daha yüksek boşanma riski ve daha sorunlu bir evlilik anlamına gelebilir” diyor. Bunun nedeni ise çok sayıda büyük ayrılık yaşamış birinin, eşini eski sevgilileriyle kıyaslama potansiyeli olabilir. Dr. Klein’a göre insanlar geçmiş tecrübelerinden bahsetmekten çekinir, üstelik bu durum kıskançlığa ve yargılayıcı tavırlara yol açabilir. Bu sorunun üstesinden gelmenin en sağlıklı yolu, partnerinizin sizden önce de bir yaşama sahip olduğu gerçeğiyle barışık olmak ve buna saygı duymaktır.

    Benim borcum senin borcun mu?

    Gerektiğinde bana kefil olur musun? Boşanma avukatı Frederick Hertz’e göre partnerler, finansal yeterlilik ve gelir kaynaklarını ayrı tutma konusundaki düşüncelerini birbirlerine açmalı. Yine tarafların birbirlerine borçlarından söz etmeleri de önemli. Eğer gelirler arasında ciddi bir farklılık varsa, Dr. Scuka gelir oranlarına göre temel bir aile bütçesi oluşturmayı öneriyor.

    Sensiz de bir şeyler yapabilir miyim?

    PAIRS (Practical Application of Intimate Relationship Skills) Başkanı Seth Eisenberg’e göre birçok kişi eşiyle kurduğu ortak yaşamın yanı sıra belli konularda münferit olmak ister. Yani hobilerinizi ya da arkadaşlarınızı paylaşmak istemeyebilirsiniz ve bu durum konuşulmadığı takdirde karşı tarafta kıskançlığa ya da dışlanmışlık hissine sebep olabilir. Dr. Klein’a göre ilişkide tarafların farklı mahremiyet anlayışları olabilir. Dr. Wilcox, çiftlerin birbirlerine yalnızlığa ihtiyaç duydukları anlar konusunda dürüst olmalarını öneriyor.

    Annemi seviyor musun?

    Dr. Scuka’ya göre eşler ne kadar uyum içinde olursa olsun büyüklerle olan ilişkiler sorun yaratabilir ama partnerlerin ebeveynleriyle ilgili sorunları çözmeye yanaşmamaları, sağlıklı ve uzun bir ilişki için pek hayra alamet olmayabilir. Ayrıca, Dr. Pearson’a göre ebeveynlerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, insanların kendi ilişkilerindeki sorunları çözmesine de yardımcı olacaktır.

    Seks ne kadar önemli?

    Eisenberg’e göre çiftler partnerlerinin çekici olmalarını bekler. Dr. Klein’a göre ise sağlıklı bir ilişki için partnerlerin seksten ne anlamda zevk aldıklarını ve ne sıklıkla seks yapmak istediklerini bilmeleri önemlidir. Partnerinizle seksten ne beklediğini konuşmanız iki tarafın da tatmin olması için şart.

    Farklı yollardan ‘Seni seviyorum’

    Gary Chapman “The 5 Love Languages” (Aşkın Beş Dili) adlı kitabında, evliliği güçlendirmek için aşkı ifade etmenin farklı yollarını kategorize ediyor. Martinez ise müşterilerine evlilik öncesi aşkı ifade etmenin beş farklı yolunu liste şeklinde sunuyor: Açıkça söylemek, beraber vakit geçirmek, hediye alışverişi, eşine hizmet etme ve fiziksel dokunuşlar. Martinez bu tür davranışların önceden belirlenmesini ve partnerlerinin bu davranışları hakkında görüş bildirmesini öneriyor. Eisenberg ise çiftlerin ilişkiyi kendilerine has yöntemlerle beslemeleri gerektiğini düşünüyor.

    Neyime hayransın? Seni neler kızdırır?

    Zorluklar, karşı tarafa duyduğunuz hayranlıktan üstün mü? Anne Klaeysen’e göre çiftler, nadiren ikinci soru üzerinde dururlar. Evlilik, birlikte yaşamaktan daha fazlası olmalıdır, ömürlük bir sözleşmedir.

    On yıl sonra neredeyiz?

    Eisenberg’e göre bu sorunun cevabını aklımızın bir köşesinde tutmak, hedeflere ulaşmaya çalışırken karşılaşılan zorluklarla baş ederken son derece faydalı. Dr. Wilcox’a göre bu soru, partnerlerden birinin aklında boşanma ihtimalinin olup olmadığını ortaya çıkarmak konusunda da işe yarar olabilir.

    HT Hayat

  • Ayrılık konuşması yapamayanlar için

    Ayrılık konuşması yapamayanlar için

    İlişkiye son noktayı koyabilmek ve partneriyle bu konuda yüzleşebilmek herkesin atmaya cesaret edebildiği bir adım değil. Bunu fark eden bir girişimci ise bu zorluğu yenmenizde size yardımcı olabilir.

    37 yaşındaki Kristy Mazins insanların sevdikleriyle ayrılık konusunda yüzleşmekten kaçındığını ve hatta korktuğunu fark edince bunu bir işe çevirmeye karar verdi. Emekli hemşire olan Avustralyalı Mazins “Üzgünüm, artık bitti” (sorry it’s over) isimli bir hizmet vererek sizi ayrılık konuşması yapma zahmetinden kurtarmayı hedefliyor.

    Sistem nasıl çalışıyor?

    Mazins’in kurduğu şirket sizden ilişkiniz ve partneriniz hakkında özet bir bilgi istiyor. Ardından sizin isteğinize bağlı olarak, telefonla, maille, bir buket çiçekle ya da çikolatayla ayrılık mesajını karşı tarafa ulaştırıyor. Bu hizmet için de ortalama 5 dolar gibi bir ücret alıyor. İsteyenler duygu dolu bir yazı yazabilirken bununla uğraşmak istemeyenler hazır şablonlardan sadece boşlukları doldurarak da ayrılık yazısı oluşturabiliyor.

    Kristy Mazins; “Bu hizmet Facebook çağında insanlar için gerçekten gerekli ve onları büyük bir dertten kurtarıyor. Eski bir hemşire olduğum için de insanlara en stresli durumlarda bile nasıl davranılacağını biliyorum ve bu tecrübe de bu iş için biçilmiş kaftan” şeklinde konuştu.

  • Evlenilecek adam nasıl anlarsın?

    Evlenilecek adam nasıl anlarsın?

    Evlenilecek adam nasıl anlarsın? İlişkiniz gittikçe ciddileşiyor, birbirinizi de çok seviyorsunuz. Ancak aklınızda soru işaretleri olabilir ve bu da çok doğal. Sonuçta evlilik, ömür boyu beraberlik için ilk adım ve siz de yanlış bir karar vermek istemiyorsunuz.

    Bazı detaylara dikkat ederseniz, daha doğru bir karar vermeniz hiç de zor olmayacak.

    Genelde ciddi bir hali vardır, ne zaman ne yapacağı bellidir ve dengelidir. Bu hiç eğlenceden anlamıyor demek değil elbette, sadece nerede nasıl davranılacağını iyi bilir.

    Hem işinde hem ailesinde sorumluluktan kaçmayan ve aldığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan biridir.

    Genelde planlı hareket eder. Neredeyse ne zaman tuvalete gideceği bile bellidir ancak sürprizlere de hazırlıklıdır ve ihtimal dışı olaylar olduğunda durumu idare etmeyi bilir.

    İlişkisini tehlikeye atacak kaçamaklarla işi olmaz. Sevdiği kadın onun için her zaman en değerlidir ve tek gecelik ilişkilerle onu üzmek aklının ucundan bile geçmez.

    mahmure.com

  • Kadınlar erkeklerden daha mı çok konuşur?

    Kadınlar erkeklerden daha mı çok konuşur?

    Halk arasındaki yaygın kanı, kadınların erkeklerden daha fazla konuştuğu yönünde. Bu iddiayla çıkan ‘bilimsel’ kitaplar bile var. Peki, gerçekten doğru mu bu?

    Kadınlar günde ortalama 20 bin kelime kullanıyor; erkeklerin konuştuğu kelime sayısı ise 7 bin. En azından bazı popüler bilim kitaplarının iddiası bu. Birçok uzman bu kitapları kaynak gösteriyor; böylece kadınların dedikoduyla gün geçirirken erkeklerin konuşma ihtiyacı duymaksızın, yapılması gereken iş üzerinde yoğunlaştığına dair yaygın kanı güçlenmiş oluyor. Peki, gerçekten doğru mu bütün bunlar?

    Konuşkanlığı ölçmenin birçok yolu olabilir. İnsanları laboratuvara sokup belirlediğiniz bir konu hakkında konuşmalarını isteyip bu konuşmaları kaydedebilirsiniz. Ya da ev ortamındaki günlük konuşmalarını kaydetmelerini isteyebilirsiniz. Sonra da konuşulan toplam kelime sayısını, kişilerin konuşma sürelerini, sohbet sırasında herkesin kaç kez konuşma sırası kullandığını veya her defasında ortalama kaç kelime edildiğini hesaplayabilirsiniz.

    Çocuklar üzerinde yapılan 73 araştırmayı inceleyen Amerikalı araştırmacılar kız çocuklarının erkeklerden daha fazla sayıda kelime konuştuğunu, fakat aradaki farkın çok küçük olduğunu ortaya koydu. Hatta aradaki bu fark sadece çocuklar ebeveynleriyle konuştuğunda görülüyor, kendi aralarındaki konuşmalarda ortaya çıkmıyordu. En önemlisi ise bu farkın sadece iki buçuk yaşına kadar görülmesiydi; yani belki de bu dil becerisinin gelişimi bakımından kız çocukları ile erkek çocukları arasındaki hız farkını yansıtan geçici bir olguydu.

    Erkekler daha çok konuşuyor

    Yani çocuklar arasında fazla bir farktan söz edilemez. Peki, yetişkinler açısından durum nasıl? Çocuklar arasındaki bu küçük farka işaret eden çalışmaya imza atan California Üniversitesi’nden psikolog Campbell Leaper, yaptığı toplu analizde erkeklerin daha fazla konuştuğu sonucuna vardı. Fakat yine aradaki fark azdı. Laboratuvar ortamında konuşmaları için belli bir konu verilen gruplarda bu farkın normal yaşamdakinden daha fazla olduğu gözlendi. Belki de erkekler bu yeni ve alışılmamış laboratuvar ortamında kendilerini daha rahat hissediyordu.

    Leaper’in bulguları, dilbilimci ve sosyal psikologların yaptığı onlarca araştırmada varılan sonuçları destekliyordu. Her bir araştırmanın yapılış tarzındaki farklılıklar kıyaslamayı zor kılmakla birlikte, sadece iki araştırma kadınların erkeklerden daha fazla konuştuğu sonucuna varırken, 34 araştırmada erkeklerin kadınlardan daha fazla konuştuğu ortaya konmuştu.

    Kadınlar az farkla önde

    Gerçek yaşamdaki konuşmalar, kaydetme zorluğu yüzünden ölçümü en zor olanlar. Fakat bu handikabı aşmak için Texas Üniversitesi’nden psikolog James Pennebaker özel bir alet geliştirdi. Bu elektronik kayıt cihazı belli sürelerle devreye girerek 30 saniyelik kayıtlar yapıyordu. 2007’de yayımlanan araştırma, ABD ve Meksika’da gün içindeki 17 saatlik uyanık kalma süresinde kadınların 16.215, erkeklerin ise 15.669 kelime konuştuğunu gösterdi. Yani aradaki fark yine çok küçüktü.

    Tüm konuşmalar aynı türden değil elbette. Belki de önemli faktörlerden biri, konuşmayı başka kimin dinlediği. Yeni Zelanda’daki Victoria Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, kamuya açık 100 toplantı izlenmiş ve dinleyicilerin üçte ikisini oluşturan erkeklerin, soruların dörtte üçünü sorduğu, cinsiyet olarak aynı sayıda izleyici kitlesi olsa bile erkeklerin yine soruların üçte ikisine yakınını sorduğu görülmüştü.

    Ne kadar bilimsel?

    Tersi yönde ne kadar kanıt olsa da kadınların daha çok konuştuğuna dair yargıya kilitlenmişiz gibi görünüyor. Kadın ile erkek arasında önemli farklar olmasını beklediğimiz konulardan biridir bu; oysa araştırmalar, yaygın kanının aksine kadın ile erkeğin birçok konuda benzerlik gösterdiğine işaret ediyor.

    O halde erkeklerin 7 bin kelime konuşurken kadınların 20 bin kelime konuştuğu yargısının kaynağı ne? California Üniversitesi’nden psikiyatrist Louann Brizendine’in 2006’da yayımlanan ‘Kadın Beyni’ adlı kitabının arka kapağında böyle bir cümle geçiyormuş. Pensilvanya Üniversitesi’nden dil profesörü Mark Liebermann sık sık alıntılanan bu veriyi sorguladığında Brizendine, verinin rastgele bir kişisel gelişim kitabından alındığını belirterek bilimselliğinin sorgulanabilir olduğunu kabul etmiş ve kitabın gelecekteki baskılarından çıkaracağı sözünü vermişti.

    Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz. 

    Kaynak: bbc.com