Kategori: İlişkiler

  • Yatak odasında mutluluk sırları

    Yatak odasında mutluluk sırları

    Partnerinizle birlikte olduğunuzda haz duyduğunuz, orgazm olduğunuz geçmiş sevişmeleriniz aklınıza geliyorsa ilişkinizi gözden geçirmeniz gerekiyor. Çünkü mutlu bir cinsel ilişki, çiftlerin birbiriyle kurduğu güzel diyaloglarla sağlanıyor.

    İpek gecelikler, saten çarşaflar, cinsel gücü artırıcı ilaçlar, kremler, jeller… Bu liste uzayıp gidiyor. Son dönemde çiftlerin cinsel yaşamlarını hareketlendirmek, daha fazla doyuma ulaşmak, seksten zevk ve haz almak için tercih ettiği ürünler günden güne artıyor. Oysa uzmanlar tüm bunların yerine bir bakış, bir tatlı söz ya da partnerinin içini gıcıklayan bir dokunuşun yeterli olabileceğini söylüyor. Gerçekten de öyle mi? Sorun monotonlaşan cinsel hayat mı, yoksa aslında hiç olmayan ve çoğu zaman jimnastik egzersizinden bir farkı kalmayan tatsız sevişmeler mi? Çiftlerin yatak odası performanslarını ve cinsel ilişkilerini hazzın doruklarına ulaşılmış eski günlere döndürmenin yollarını Psikiyatr-Psikoterapist Dr. Kenan Eren ile görüştük.

    ÇİFTLER NEDEN İLİŞKİNİN BELLİ BİR DÖNEMİNDE CİNSELLİĞİN RUTİNLEŞTİĞİNDEN ŞİKAYET EDİYOR?
    Bu soruyu farklı şekillere çevirmek mümkün… Yıllar geçtikçe ilişki haz almaktan çok bir jimnastik egzersizine mi dönüşüyor? 10-15 yıllık çiftlerde de doyum veren birliktelikler olur mu? Tabii ki bunların hepsi olabilir ama öncesinde şunu konuşmak gerekiyor: “Cinselliğin tam doyum veren bir dozda yaşanabilmesi için kültürel etmenler ele alınmalı!” Çünkü bu coğrafyada yaşayan çocuklar, özellikle de kız çocukları ne yazık ki cinsellikle ilgili çok katı mesajlarla yetiştiriliyor. Dolayısıyla cinsellik eylemi kişi için cesaret ister hale geliyor. Bu nedenle bir çiftin doyum veren, yıllara yayılabilecek bir cinsel birliktelik yaşaması için ilk yapılması gereken, onlar için cinselliğin nasıl kodlandığı ve bunların çözülmesi… Bu yalnızca cinsel hayatta değil, her alanda sorunlara yol açabiliyor. Yatak odasındaki perdenin, çarşafın değişmesi kuşkusuz önemli ama ilişkiyi kurtarmaya yetmiyor.

    romantik_yatak_odasi_cinsel_iliskiler

    NEDİR BU YERLEŞİK KODLAR?
    Örneğin, ülkemizde birçok kadın seviştiğinde kirlendiğini düşünüyor. O halde kadın sevişmeye nasıl yanaşabilir? Çıplaklık onu rahatsız ediyor. Çocukluğundan beri oranı kapat, buranı ört telkinleriyle büyütülüyor. Bu gerçekleri yok saymak imkansız! Konunun temelinde katı mesajlar içeren örf, adet ve gelenekler yer alıyor. Bu kaskatı tutum, kısıtlama ve sınırlama yaratıyor. Seviştikçe kirlendiğini düşünen kadın, bir süre sonra bu eylemi zaruri yani üremek ve kocasının tatminine yönelik bir görev olarak görüyor. Dolayısıyla cinselliğe dair tüm mottoların yeniden oluşturulması gerekiyor. Örneğin zevk! Cinsellikten elde edilen haz Tanrı’nın biz insanlara en büyük hediyesi. Kadınların bunu içselleştirmesi önem taşıyor.

    Cinsellikle ilgili ne kadar mit, yanlış inanış varsa bunları tek tek ortaya koymak gerekiyor. Çiftlerin bunu açıkça anlatması, paylaşması önemli. Cinsel terapide ilk etapta bunlar konuşuluyor. Böylece sorun daha rahat ele alınıp, sağlıklı ilerleme sağlanabiliyor. Bir çift düşünün… Erkek eve geldiğinde kadına dokunmaktan, öpmekten kaçınıyor. Hepsi böyle değil elbette ama büyük çoğunluğu bu şekilde. Yatak odanızın daha renkli olmasını istiyorsanız ilk yapmanız gereken şey, şefkat cimriliğinden vazgeçmek…

    NELER YAPILABİLİR BU KONUDA?
    Şefkat cimriliğinin sevgi bonkörlüğüne dönüşmesi büyük önem taşıyor. Şefkat yoksa şehvetin gelmesi imkansızlaşıyor. Cimrilik hali bonkörlükle yer değiştirirse, şehvete giden yolun kapısı da aralanmış oluyor. Eve girdiğinizde, ne kadar yorgun olursa olsun partnerinizden göreceğiniz güzel bir gülümseme, saçınıza dokunma, kulağınıza bir şeyler fısıldama çok sağlıklı hatta sizi uçuran cinsel birlikteliklerin adımını atmaya yardımcı olabiliyor. Duygusal solfejinizin iyi olması gerekiyor. Yani hem sizin hem de partnerinizin bedenini iyi tanımalı, ona temastan kaçınmamalısınız. İnsan ruhundan anlayarak, partnerinizin hayatında cinselliği nereye koyduğunu, yaşama bakışını, alınganlığını bilmeniz gerekiyor.

    SADECE DÜRTÜLERİNİZ HAREKETE GEÇTİĞİNDE DEĞİL, ONA HER ZAMAN İLGİLİVE SEVGİ DOLU YAKLAŞIN DEMEK İSTİYORSUNUZ!
    Danışanlarımdan edindiğim bilgiler ve gözlemlerimle anlatmak gerekirse, kadınlar “hissetmek istiyorum” diyor. Haz ve mutluluk için penis-vajina birleşmesinden daha öte bir şey gerekiyor. Sadece bir dokunma, bakış dahi cinsel anlamda kadının ıslanmasını, erkeğin ereksiyonunu sağlayabiliyor. Ama ne yazık ki bunu yapanların sayısı bir hayli az. Terapilerde kadınlar sürekli partnerinin ona kadınlığını yani alt metinde insan olduğunu hissettiremediğinden şikayet ediyor. Durum erkek için de değişmiyor. Bu da ilişkilerde farklı bir noktaya ulaşmaya neden oluyor: “Partnerinize kendini kral, kraliçe gibi hissettirin.” Ancak buradaki en önemli nokta, bileşenlerin yatak odası dışında hazırlanması… Bu rollerin dönüşümlü uygulanması hazzın yüksek doza dönüşümüne yardımcı oluyor. Ben bu yaklaşımın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Cinsel işlev bozukluğu ile cinsel terapistlere başvuran çiftlerin birçoğu yalnızca birbirilerini insan yerine koyduklarında sorunlarının büyük çoğunluğu çözülebiliyor. O nedenle kadınla erkeğin birbirine hitapları, sözel dokunmaları, duyumsal okşamaları cinselliğin daha kaliteli olacağına işaret ediyor. Düşünün bir kere, günlük yaşamda partnerine dokunmaktan rahatsız olan biri yatakta bunu nasıl içten yapabilir ki? Kadınlar böyle durumları “İğreti oluyorum, rahatsızlık duyuyorum” sözleriyle açıklıyor. Ve en acısı da bunlar kendilerini cinsel obje olarak görmelerine yol açıyor. Bu düşüncelerle yaşanan cinsellik sevişmek değil, egzersiz halini alıyor. Oysa çiftlerin birbirlerine yazacakları erotik notlar, gün içinde ofise gönderilen hediyeler, yapılan küçük sürprizler yaşanacak olağanüstü ve renkli ilişkiye yardımcı oluyor.

    Tebdilimekanda rahatlık var! 
    Cinsel hayatını renklendirmek isteyen çiftlerin zaman zaman küçük kaçamaklar yapması gerekebiliyor. Evlerinden uzaklaşmak için tatilleri beklemeden, belki sadece bir hafta sonu şehirlerindeki bir otelde baş başa vakit geçirmeleri de onların ilişkilerini doyasıya yaşamalarına yardımcı olabiliyor. Çünkü bazen çocuklar veya komşular duyacak endişesiyle hem kadın hem de erkek ilişki sırasında kendini kısıtlayabiliyor. Bu da hazzın sekteye uğramasına neden oluyor.

    BUNUN İLİŞKİ TÜRÜYLE İLGİSİ VAR MI? EVLİLİK, BİRLİKTELİK GİBİ!
    Hayır çünkü bu medeni durumdan çok kişiyle ilişkili. Bir partner her gün yepyeni bir solukla gelen, sürekli yenilenen, güncellenen bir figürse karşı taraf için heyecan kaynağı oluşturuyor. Tanıştıkları ilk günden beri aynı olan, ilişkinin üzerine hiçbir şey ekleyemeyen kişiler içinse durum tam tersi! Yemekteki çeşitlilik ile cinsellik birbirine çok benziyor. Eğer yemek işini hep ayaküstü, fast food ile geçiştirirseniz cinselliğe de böyle bakarsınız. Bir de içeceklerden masa örtüsüne, mumlardan baharatlara dek her şeyin düşünüldüğü, lezzet moleküllerinin havalarda uçuştuğu sofrada yenen yemeği düşünün! Bu, bir büfede yenen yemekle aynı tadı verebilir mi? Fakat ayırt edilmesi gereken bir başka konu daha var. Burada bahsettiğimiz şehvet dolu, hardcore, hızlı ve insana haz veren birliktelikler değil. Onlar daha çok çiftin fantezi dünyasını ilgilendiriyor. Oysa bizim bahsettiğimiz her seferinde ayaküstü, hazdan yoksun, mekanikleşmiş sevişmeler… Bu tür bir cinsel hayatın üzerine, kadınların yüzyıllar ötesinden gelen katı mesajlarını da eklersek kendilerini kötü, değersiz ve aşağılanmış hissetmelerine şaşırmamak gerekiyor. Kadın partneri hakkında “Beni sadece penisin gireceği vajinadan ibaret görüyor” diye düşünürse ilişki bir daha toparlanamıyor.

    BU NOKTADA DA CİNSEL İLİŞKİLERE TAKVİYE ÜRÜNLER DAHİL OLUYOR DİYEBİLİR MİYİZ?Kremler, erkeğin ereksiyonunu artırıcı haplar, vakumlar, bitkisel takviyeler gibi ürünler kullanılmaya başlıyor. Bazen kadınların kostümler, saten çarşaflar, mum ve tütsü gibi desteklerden yardım aldığı oluyor ama bunlar cinsel hayata çok bir şey katamıyor. Çünkü eğer çiftler birbirine yatak odası dışında değer vermiyor, hissedemiyor, konuşmaya tahammül edemiyorsa o cinsel ilişkide siyah ve beyazdan başka renk aramamak gerekiyor.

    Bazen eve girdiğinizde partnerinize “Günün nasıl geçti?” diye sormak dahi dünyanın en iyi formülü olabiliyor. O zaman çiftler zevk almaya, konuşmaya, zaman geçirmeye başlayabiliyor. Bedendeki tüm noktalar keşfedilebiliyor. İnsanlar birbirine dokunmadan seks yapabilir mi? Hayır ama birçok kişi sadece yatak odasında partneriyle tensel temas kuruyor. Bu birçok kişiye itici gelebiliyor ama öncesinde partnerine herhangi bir cinsel uyarım olmaksızın dokunabilmek, sonrasında ilişkinin boyut atlamasına yardımcı olabiliyor.

    BU NASIL SAĞLANABİLİR?
    Cinsel terapilerde “duyumlara odaklanmak” olarak adlandırılan bir yöntem kullanılıyor. Çiftlere cinsel ilişki yasaklanıyor ve birbirlerini keşfetmeleri sağlanıyor. Örneğin konuşarak, dokunarak… Bu sayede çiftler en büyük organımız olan cildimizdeki belli noktaları keşfedebiliyor. Doğa bunu insanlara bahşettiği için çok şanslıyız. Yapmamız gereken tek şey ise bunu keşfetmek! Olması gereken konuşmak, dokunmak ve cinsellik olarak sıralanıyor. Ama ülkemizde en son yapılacak şey ilk sırada uygulanıyor.

    yatak_odasi_mutluluk_sirlari

    TOPLUMDA CİNSEL İLİŞKİNİN MUTLU SONLA BİTMESİ İÇİN KADINA ATFEDİLEN BAZI ROLLER VAR: ÇIPLAKLIK, İTAATKARLIK GİBİ… BU DURUMDA KADIN CİNSEL OBJE OLMUYOR MU?
    Evet ama kadın ülkemizde her yaşta cinsel bir obje olarak görülebiliyor. Küçük yaşta bir kızın iç çamaşırı gözükse ebeveyni rahatsız olup, kıyafetini örtmeye çalışıyor. Aslında cinsel hayat dünyanın her yerinde aynı ama İsveç’teki taciz, tecavüz rakamlarıyla ülkemizdekiler bir değil. O yüzden de dönüp kendimize bakmamız gerekiyor. Zihnimizin içi çok karanlık. Bunu aydınlatmamız gerekiyor ki kadın bedenini yeniden içselleştirsin. Kadınlar hayatı boyunca bedenine yabancı yaşıyor. Sonra bir anda o kadınların birinden çıplak halde partnerinin karşısına geçmesi ve coşkulu bir birliktelik yaşaması bekleniyor. Unutmayın ki yatakta güzel doyum veren, randımanlı, tatminkar bir ilişki için kadına kraliçe gibi davranmak gerekiyor. Bunlar ilişkinin güçlülüğünü, renkliliğini artırmaya yardımcı oluyor. Bazen de kadınlar erotizmi keşfettikçe suçluluk hissediyor. Bu durumda yanlışlık yaptığını düşündüğünüz bir kadından ne bekleyebilirsiniz? Oysa kadın bedenini karşısına alıp, içsel konuşmalar yaparsa kendini cinsel bir obje değil, partneri tarafından arzu edilen güzel biri olarak kabul edebiliyor. Dolayısıyla ilişkilerdeki en önemli görev aslında hem kadınlara hem de erkeklere düşüyor.

    TATMİN OLMADAN CİNSELLIK OLMAZ!
    İnsanlar son dönemde birçok kanaldan reklam, dizi, film derken adeta bombardımana tutuluyor. Bizlere çok somut, değerlerden ve detaylardan yoksun bir hayat sunuluyor. Herkes Behlül’ünü ve Bihter’ini arıyor. Aslında bunlar herkes olabilecek iken beden ölçüsüne takılmamak gerekiyor. “Çünkü balık etli bir kadın da çok rahat Bihter olabilir” diyen Dr. Kenan Eren şunları söylüyor: “İşin anatomik ve fizyolojik kısmında sorun olduğu düşünülüyor. Hayır orada bir sorun yok ama beden ve ruh birlikte çalışıyor. O yüzden de insanlar cinselliği boşalma-ıslanma noktasında görüyor. Bu noktada listeye bir terim daha eklenmesi gerekiyor: Tatmin! Bunları eğer devreye sokarsa ıslanmada da ereksiyonda da sıkıntı yaşanmıyor. Çünkü partneriyle cinsel organların birleşmesi olmadan, gözlerinin içine bakarak, tenini okşayarak o geceyi bitireceklerine inanıyorlar.”

    Formsante 2016 – Temmuz sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal

  • Burçlara Göre Gelinlik Modelleri 2017

    Burçlara Göre Gelinlik Modelleri 2017

    koc_burcu_gelinlikAstroloji Uzmanı Hande Kazanova burçlara göre gelinlik modelleri 2017 yorumladı…

    Burçlara Göre Gelinlik Modelleri 2017

    Koç Burcu

    CESUR VE DİNAMİK

    Genel olarak koçlar, herkesin kurduğu beyaz gelinlik hayallerine uzaktırlar. Yenilikçi ve modern bir görüntü severler. Seksi bir tarzları vardır ve bunu da gelinliklerine yansıtmak isterler. Gelinliklerinde bedenin üst kısmı vurgulanabilir. Omuzları geniş olduğundan, ince spagetti askılar, küçük taşlarla bezeli askılar veya korsaj harika olur. Boyun kısmında inciler, dantel, güpür bağcıklar cesur stillerini destekler. Koçlar saç detaylarıyla ve makyajlarıyla istedikleri dinamik görüntüyü rahat sağlarlar. Saçınıza tutturulan bir tüy, değişik bir taç veya farklı bağlanan bir tül, duvakla farkınızı ortaya koyabilirsiniz.

     

     

    Boğa Burcu

    RAHAT GELENEKSELLİK

    boga_burcu_gelinlik_modeli

    Geleneksel çizgiler boğa kadını için önemlidir. Dokunma duyuları çok gelişmiş olduğundan ipek şifonlar,ham ipekler,organzalara

     bayılırlar. Pütür pütür, derilerini rahatsız edecek gelinliklerden uzak dururlar. Sade dokunuşlar, süslenmemiş ve fazla özenilmemiş gibi gözüken, kolsuz ve askısız gelinlikler onlar için idealdir. Elde taşınacak taze çiçekler ya da annelerinden kalan bir kolye, küpe gibi yadigar eşyalar güzelliklerini tamamlar. Omuz ve boyunda inciler, mücevherler olmalıdır. Gelinlikte bej, karamel, bronz tonları tercih edebilirler. Boyun bölgenizi ince gösterecek yüksek ve etkili topuzlar güzelliğinize güzellik katar. Dantelli duvaklar vazgeçilmezleri olabilir.

     

     

     

     

     

    İkizler Burcu

    KARIŞIK VE DEĞİŞKEN

    ikizler_burcu_gelinlik_modeli

    İkizler gelinini, geleneksel bir evlilik kıyafeti içinde göremezsiniz. Yumuşak akan bir kumaş onların güzelliklerine rahat bir konfor katar. Dökümlü kumaşlarla yapılan egzotik deneyimler, kat kat drapeli gelinlikler onları mutlu edebilir. Kollar, omuzlar ve göğüs bölgesi çok kapanmamalı ve açıkta kalmalıdır. Ayrıca ellerini kullanmakta usta olan bu burcun insanları dantel veya şifon bir eldivenle, rahat şıklıklarına farklı bir tarz katabilirler. Diz boyu balon etekleri, ince tüy tüy askılı üstleri, mini gelinlikleri, kısa duvaklarla süslemeye bayılırlar. Beyaz ve kırık beji tercih edebilirler.  

     

     

     

     

     

     

    Yengeç Burcu

     Romantik Güzeller

    yengec_burcu_gelinlik_modelleri

    Evine ve ailesine her daim düşkün olan yengeçler için gelinlik çok önemlidir. Çan biçimli, hafif kabarık ama rüya gibi olan gelinliklerebayılırlar. Eteklerde kabarıklık aşağıya doğru artmalı, üst bölgelerde taşlar veya kristal dokunuşlar muhakkak olmalıdır. Kadınsılıklarını ortaya çıkaracak gelinlikleri tercih etmeli, yuvarlak hatlılarsa daha sert ve simetrik kesimlere yönelmelidirler. Ayakkabı ve çantada aynı renk ve kumaşlar tercihleridir. Dantel ve örgü kullanımı detaylarda ortaya çıkabilir. Göğüs bölgesi geniş ve büyük olacağından kalp şeklinde üstler tercih etmeleri yerine daha düz ve bu bölgeye çok dikkat çekmeyecek üstler tercih etmeleri doğru olur. Vücutlarını balık kadın gibi gösteren elbiselerden uzak durmalıdırlar. Onların taşı inci olacağından gelinliklerinde, saçlarında veya takılarında inci detaylarını atlamamalıdırlar. 

     

     

     

     

     

     Aslan Burcu aslan_burcu_gelinlik_modelleri

    Drama Kraliçesi

    Yenilikçi ve öncü modelleri taşımayı seven yapılı aslanlar, cesur renkler, büyük temalı elbiseler içinde mutlu olurlar. Organza kumaşlar, satenler, lüks ve cesurca harcanan kumaşlar onların tarzında yer alır. İnce ve sönük olan bir gelinliği üzerlerinde göremezsiniz. Ön kısmı payetli, pullu, taşlı ya da kristalli üstler, şıklıklarını tamamlayacak altın tonları, dokunuşları ve kristal broşlar onları farklı kılabilir. Çiçek aksesuarlara önem verirler ve yele gibi saçlarını dağınık bir topuzla ya da yarı toplanmış bir halde taçlarla, taşlı tokalarla süslemeye bayılırlar. Dantelli küçük ama etkili bir şapka onlara çok yakışır. Elbiseleri fazla düzse, bu sefer duvakları uzun, dantelli, taşlı veya gösterişli olabilir. Her halükarda seçkin bir şıklık ve özeni aslan burçlarında görebilirsiniz.

     

     

     

     Başak Burcu basak_burcu_gelinlik_modelleri

    DETAYCI  VE SOFİSTİKE

    Nostaljik Başaklar hayatlarında herşeyin mükemmel olmasını ister. Onu yansıtacak bir gelinlik mükemmel ölçülü, mükemmel bir işçiliğe ve kesime sahip olamalıdır. Klasik görünüşü severler. İyi bir kesim, temiz, net dokunuşlar, basit ama etkili tonlar onu fazlasıyla sofistike ve romantik kılacaktır. Ayak bileklerine kadar inen hafif kuyruklu gelinlikler onlara göredir. Beyazın ve tüm kırık tonların rengi gelinliklerinde ortaya çıkar. Beli oturan, tek parça gelinlikler daha çok tercihleridir. Kat kat kumaşlarla seçtikleri gelinliklerinde bile bir sadelik ve uçuş uçuşluk olmalıdır. Çok kabarık ve şişkin elbiseleri onaylamazlar. Ruj ve makyajları pastel tonlarında olmalıdır, gelin olsalar bile çok fazla dikkat çekmeyi  istemeyeceklerdir.

     

     

     

     

     Terazi Burcu terazi_burcu_gelinlik_modelleri

    EN İYİ GÖRÜNTÜ

    Tarzı ve modayı hayat felsefesi haline getirmiş olan teraziler, gelinliklerinde de rahat ama kendilerini ve güzelliklerini ortaya çıkaracak elbiseleri tercih ederler.

    Dantel, saten, organze ve el işlerini gelinliklerinde görebilirsiniz. Kalça kısmı güzel olduğundan, kalçasının ve bel kıvrımını ortaya çıkaracak, sırt dekolteli, bele doğru incelen ve sonra aşağıya kadar kendi kıvrımlarıyla dökülen gelinlikler favorileridir. Yine kuyruk sokumuna doğru toplanan ve oradan kuyruk şeklinde bırakılan modelleri iyi taşırlar. Kumaşta küçük pırıltılar, renk oyunları, taşlar hoşlarına gidebilir. Sırmalı, simli, brokar kumaşları tercih edebilirler. Saçlar gelişigüzel bağlanmış belki de yanda toplanarak, elbisenin güzel havasına uyum sağlayabilir. Makyaja çok önem veren teraziler, iyi bir saç veya makyajla bu özel günlerini unutulmaz kılabilirler. Detaylar önemlidir.

     

     

     

     Akrep Burcu akrep_burcu_gelinlik_modelleri

    SEKSİ LADY!

    Her zaman seksi olan Akrepler, gelinliklerinde ya çok düz kesimleri, ya da çok iddialı görüntüleri tercih ederler.  Seksi korseler, korsajlar üst kısımları vurgular. Düz elbiseler, 2 ye bölünmüş gelinliklerden vücutlarına daha iyi oturur. Güzel bir v yaka dekolte onlara çok yakışacaktır. Üst ve bel kısmında danteller, el işi süslemeler yer alabilir. Bu kadınlar yırtmaca önem verir. Düz ve sade bir kesim tercih ettilerse, güzel ve ince kesimli bir yandan yırtmaç onları cazibeli kılar. Ya da etekleri kat kat ve kabarık olsa bile, önden açılan bir yırtmaç oldukça dramatik ve farklı bir hava katabilir. Makyajda koyu tonlardan daha çok pastel ve düz renkler tercih etmeleri daha iyi olabilir. Ayakkabılara diğer burçlardan daha önem verebilirler ve yüksek topuk ayakkabı onlar için biçilmiş kaftandır.

     

     

    Yay Burcu yay_burcu_gelinlik_modelleri

    ÇEŞİTLİLİK

    Hayatlarında her zaman rahat olmayı seven yay burcu insanları için her koşulda rahat hareket etme çok önemlidir. Bu yüzden yay kadınları kabarık ve kat kat olmak yerine sade ve rahat kumaşlara yönelebilir. Zira bütün gün boyunca tüller ve kabarık kumaşlar içinde fazlasıyla rahatsız olacaktır. Bu insanların kolları, omuzları ve elleri açıkta olmalıdır. Straplez elbiseler, pantolon ve üst tarzı gelinlikler ya da 2 parçadan oluşan çok ağır olmayan gelinlikler onlar için idealdir. Hatta onların gelinlikleri gecenin ilerleyen saatleri için 2 parçadan oluşabilir ya da arka kısımdaki kuyruk bel kısmına iliştirilerek kısaltılabilir. Özgürlüğüne düşkün bu kadınların saçları açık veya yarı toplu olabilir. Hatta gelinlikleri altına farklı ve değişik spor ayakkabı giyen kadınlar genellikle yay burcudurlar. Tafta ve sateni, tül ve organzeden daha çok tercih ederler.

     

     

     

    Oğlak Burcu oglak_burcu_gelinlik_modelleri

    GELENEKSEL ŞIKLIK

    Geleneksel ve her zaman atalarının izinden gitmeyi seven Oğlaklar için düğün sürecinin her alanı, en ince ayrıntısına kadar planlanmalıdır. Klasik, net kesimli, hafif kabarık modelleri daha çabuk benimserler. Göğüs bölgesi oturmuş, dantelli kollar, sade askılı çan modeli elbiseler ya da dantelli düz hafif kabarık gelinliklere bayılırlar. Fildişi ve bej onları çok iyi tanımlar. Bazen gelinliklerinin üzerinde altın renkli veya belli, belirsiz sim detayları görebilirsiniz. Saten kurdeleler, şeritler düz ve elegan bir şıklık sağlayabilir. Aile yadigarı takılar onlar için önemlidir ve bu tür ayrıntılara önem verirler. Klasik tarz bir topuz, kurdele veya saten bir taç onları aydınlatacaktır.

     

     

     

     

    Kova Burcu kova_burcu_gelinlik_modelleri

    ORİJİNALLİK

    Hayatlarında herşeyi farklı yapmaya çalışan kovalar için tüm bu evlilik süreci de korkutucu değil rahat ve farklı olmalıdır. Görkemli, kabarık ve farklı gelinlikler hoşlarına gidebilir. Yine tüyler, katmanlar, üstü saran kumaşlara bayılırlar. Onlar her zaman farklı olmalıdır bu yüzden geometrik veya asimetrik gelinlikler, modern kesimli alt üst gelinlikler ilgilerini kolay cezbeder. Beyazdan çok kirli beyaz ve tonları daha kolay kullanırlar. Kabarık kollu ve üstlerini daha uzun gösterecek elbise veya alt, üstleri tercih etmelidirler. Yine önleri çok düz ve sade inerken, sırt kısımlarında farklı ve değişik bir sırt dekoltesi, etraflarındaki insanları şaşırtabilir. Straplez den çok ince veya kalın bantlı askılı elbiseleri tercih etmeleri yerinde olacaktır. Duvakları küçük pırıltılar ve sürprizlerle dolu olabilir. Gecenin ilerleyen saatlerinde duvaklarını şal gibi kullanabilirler.

     

     

     

    Balık Burcu balik_burcu_gelinlik_modelleri

    MASAL PERİSİ

    Romantik balıklar masallara yakışır bir düğün peşindedir ve bunu muhakkak başarır. Mercan, fildişi, krem renkleri favorileridir. Romantik bir görünüm yakalamak için gelinliğin kumaşı, su gibi akan, şekle giren bir dokuda olmalıdır. Şifonlar, satenler, ipek organzalar, straplez düz kesimler, kabarık, dalga, dalga açılan etekler, üst kısmı vurgulayan şerit ve kurdeleler gelinliklerine özellik katar. Kol kısımlarında tülden küçük parçalar olabilir. Vücutlarını çok saran elbiselerden ziyade, masal diyarını andıran, üstü düz, altı pasta gibi duran gelinlikler, tatlı fiyonklar, küçük çiçek veya tül parçaları hoşlarına gidecektir. Diz boyu ham ipek elbise kombinasyonları şık ayakkabılarla ve açılan organze kuyruklarla tamamlanabilir. Dans etmeyi seven bu kadın, kendine özel hazırlanan gelinlik içinde bir kuğu gibi oradan oraya salınabilir.

     

     

     

  • Doğru kişiyi bulma rehberi

    Doğru kişiyi bulma rehberi

    Doğru kişiyi bulma rehberi… Asansörde, otobüste ya da bir konserde… Büyük kentlerde aynı alan paylaşılsa bile birisine yaklaşıp konuşmaya başlamak modern hayatın zorluklarının başında geliyor.

    Doğru kişiyi bulma rehberi

    Özellikle son on yıldaki gelişmeler büyük şehirlerde yaşayış şekillerini değiştirdi. İnternet üzerinden yürütülen arkadaşlıklar, sohbetler, etkinlikler derken gençler, cep telefonlarının etrafında dönen bir sosyal ortam oluşmaya başladı. Günlük koşuşturmalar ve zamansızlık da bunun üzerine eklenince ya yüz yüze arkadaşlıklar için farklı çözümler üretmek gerekiyor.

    Kalabalığı Avantaja Çevirin
    Büyük şehirde yaşamak o kadar da kötü değil. Hobileri takip etmek büyük bir şehirde çok daha kolay. Spor salonu, Yan flüt dersi ya da fotoğrafçılık… Sevilen herhangi bir şeyin kursu, çalıştayı ya da toplantısı haftanın her günü bulunabilir. Sevilen müzik türünün konserleri de mahalledeki cafelerde haftalık olarak gözlemlenebilir. Büyük bir ihtimalle buradaki kişiler birbirlerine benzer karakterde ya da en azından uyumlu kişilerden oluşacaktır. Böylesi etkinlikler ve eğitimler kalabalıkların lehine çevrilmesiyle sonuçlanacaktır. Benzer özelliklere sahip kişilerin beraberlikleri daha sağlıklı ve uzun ömürlü olacaktır.

    Cesaretinizi Toplayın
    İçinde bulunulan ortam ne kadar kalabalık olursa olsun, cesaret kilit rol oynar. Tek başına gidilse dahi, bir cafede konuşan kişinin ya da kişilerin yanına yaklaşarak sohbet başlatılabilir. Cesaret, insanların üzerinde pozitif bir etki bırakır. Kendine güven ve cesaret birleştiği zaman karizma ortaya çıkar. Eğer karşınızdaki kişi sizinle o anda ilgilenmese bile hoş bir sohbet ve keyifli bir zaman geçirilebilir.

  • Eski sevgililerin albenisi

    Eski sevgililerin albenisi

    Pek çoğumuz için eski sevgilinin anlam veremediğimiz ama karşı da koyamadığımız bir albenisi vardır. Hele ki uzun süredir yalnızsak ve hâlâ karşımıza hayallerini kurduğumuz biri çıkmadıysa… Bu durumda anıların yakanıza yapışmasına izin vermeyin ve yeni aşklara şans tanıyın.Geçmişte yaşanmış duyguların iki insan arasında her daim güçlü bir çekime neden olduğu bir gerçek; hele ki aşk hayatınızın durağan olduğu, hayatınızda kimsenin, hatta bir flörtünüzün dahi olmadığı zamanlarda. Peki, zamanında istemediğiniz, terk ettiğiniz adam neden bir anda çekici gelmeye başlıyor? Uzmanlara göre psikolojik ve kimyasal reaksiyonlar nostaljik bir faktör olarak devreye giriyor ve eski sevgilinizin, gözünüze karşı konulmaz görünmesini sağlıyor. Yalnızlığımızla beraber hafızamızdan çağırdığımız güzel anılar, her seferinde tilkiye dönüp dolaşıp gittiği, aslında onun için hiç de iyi bir yer olmayan kürkçü dükkanını işaret ediyor. Biz de Cosmopolitan olarak bu umutsuz kısır döngüyü mercek altına aldık ve aslında bu tip geriye dönüşlerin büyük bir hata olduğunun farkına vardık.

    Nasıl cereyan eder?
    Facebook’ta takılırken bir anda ana sayfanızda eski sevgilinizin paylaştığı bir video ya da fotoğraf dikkatinizi çekiyor ve o dakikadan itibaren onu fazlasıyla düşünmeye başlıyorsunuz. Kısa bir süre içinde o gözünüze hiç de eskimemiş görünüyor ve kendinizi “neden ayrılmıştık” sorusunu düşünürken buluyorsunuz. Yalnız hissettiğiniz zamanlarda geçmişte yaşadığınız ilişkileri düşünmeniz son derece olağan bir durum. Böyle zamanlarda hemen en güzel anılar, hafızanıza hücum ediyor ve onu ne kadar çok sevdiğinizi, birlikte ne kadar iyi vakit geçirdiğinizi hatırlıyorsunuz. Eski ilişkileriniz sizde aşina olduğunuz çağrışımlar yaratıyor. Psikolojik olarak uyarılıyor, yeniden birlikte olsanız nasıl olabileceği senaryolarını kafanızda canlandırıyorsunuz. Böyle zamanlarda sadece iyi anılar akla geliyor ve kötü tüm detaylar bir kenara itiliyor. Zihninizde canlandırdığınız tablo da tabii sizde yeni bir ilişkiymiş hissi yaratabiliyor

    Bir kez eski anıları hafızanızdan çağırmaya başladığınızda, vücudunuz da buna reaksiyon göstermeye başlıyor. Çünkü kadınlar, aşk hormonu da dediğimiz oksitosin hormonunu üretmeye hazır makineler gibidir. Bu karşı cinsel bağlayıcı hormon, doğal olarak romantik düşünceleri de beraberinde getiriyor. Midenizde kelebekler uçuşuyor, sinirleriniz gevşiyor ve onun karşısında yeniden başınız dönmeye başlıyor. Elbette eski sevgilinin anlık cazibesine yenilmek son derece doğal. Olumlu anıların çağrışımından doğan duygular ve hormonsal hareketler bize uzun süreli mutluluğu vaat ediyor gibi görünebilir. Ancak muhakkak madalyonun diğer yüzüne de bakılmalı ve gölgelenen tüm o tatsız anılar da göz önünde bulundurulmalıdır. İyi anılarınızın olması, sizi ayıran etkenlerin olduğu gerçeğini ne yazık ki değiştirmez. Eski sevgilinizle yeniden bir araya gelmek, üzülerek söylemeliyiz ki çoğu zaman “birliktelik-ayrılık” döngüsünü yeniden yaşayacağınız anlamına gelir.

    Eskilerden sakının!
    Eski sevgilinizle ilgili anılarınız zihninize hücum etmeye başladığında, buna karşı koyamıyorsanız hemen dış güçlerden yararlanın. Yakın arkadaşlar bu anlar için en doğru adrestir; sizi hemen destekler ve ayrılık sebeplerinizi, sizi üzen olayları en ince ayrıntısına kadar size hatırlatmaktan asla çekinmezler. Gerekirse eski sevgilinizi yerden yere vururlar. Kısa süre içinde tüm bu düşüncelerden hızla uzaklaşmış olacaksınız. Ayrılık sonrası eski sevgilinizle karşılaşıp baş başa vakit geçirmek sizi ona karşı tamamen savunmasız bırakabilir. Eğer görüşecekseniz, grup halinde bir araya gelmeyi tercih edin. Ayrıca onu sürekli gözünüzün önünde tutacak durumlardan kurtulun. Facebook arkadaş listenizden çıkarın, Twitter’da takip etmeyin. Sonradan pişman olacağınız mesajlar atmamak için ise telefon numarasını silebilirsiniz. Bu sayede eski sevgilinizle aranıza, sizin için doğru adamı bulma fırsatını sağlayacak kadar mesafe koymuş olacaksınız.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • İlişkilerin korkulu rüyası; ghosting

    İlişkilerin korkulu rüyası; ghosting

    Siz onu, o da sizi çok seviyordu. Birlikte gelecek güzel günlerin hayalini kuruyordunuz. Ama beyaz atlı prensiniz bir anda ortadan kayboldu, değil mi? Telefonlarınıza cevap alamaz, sosyal medyada onu takip edemez oldunuz. Belki hayatından endişe duyacak kadar korktunuz bu sessizlikten! Bilmiyor ya da kabullenmek istemiyor olabilirsiniz ama başınıza gelen modern zamanların en acı terk edilme yöntemlerinden biri olan Ghosting! (Hayalete dönüşmek)

    Siz de ikili ilişkilerin aşk ve sevgi çerçevesinde oluştuğu, aşkı itiraf edebilmek için bile fırsat kollanan, sevgilinin gece rüyalarda görüldüğü dönemlerin oldukça geride kaldığını düşünüyor musunuz? Günümüz dünyasında bu gibi ilişkiler yerini hoşlanmaya, ardından anlık birlikteliklere hatta kişilerin birbirinin ismini bile bilmeden yaşadığı aşk dolu saatlere bırakıyor. Ancak önemli bir gerçek, her zaman yerini korumaya devam edecek… O da insanların bitmek tükenmek bilmeyen sevgi ve ilgi arayışında olduğu! Bu durum birçok kişiyi oldukça farklı ilişki şekillerine doğru sürüklüyor. Tanışmanın sadece bir telefon tuşuna basmak ya da bir fotoğrafı beğenmek kadar kolay olduğu günümüz koşullarında çoğu çifte nasıl ve nerede tanıştınız sorularını sormak bile gereksiz kalabiliyor. Psikoterapist, Aile, Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız ilişki türünün sanal ortamda tanışılan birlikteliklerden oluştuğunu belirterek, “Sanal ortamın birçok farklı kanalı vasıtasıyla başlayan ilişkiler bazen kendine ciddi birlikteliklere ve evliliklere kadar ilerleyen yollar bulabilirken, bazen de hiç beklenmeyen bir anda sona erebiliyor. İşte bu noktada yeni bir ilişki türü karşımıza çıkıyor. Bu; çoğunlukla sanal ortamda tanışılıp, ilişki kurulan, nadiren de yüz yüze görüşmenin olduğu ancak çiftlerden birinin yaşadığını genellikle gerçek bir ilişki olarak algıladığı siber ilişkiler” diyor.

    HER ŞEY İYİ GİDERKEN…
    Siber ilişkilerde taraflardan biri görüşmenin sorumluluğunu pek fazla almadan, anlık, içinden geçen güzel duyguları ifade ederken, diğeri hoşlanma duygularıyla karışık yeni bir ilişkiye başlamanın heyecanını hissediyor. Her iki taraf da yeni bir ilişkinin heyecanını yaşayıp, istediğine kavuştuğunu düşünürken bir süre sonra özellikle sorumluluk almayan taraf birden ortadan kayboluyor, adeta sırra kadem basıyor. Özellikle siber ilişkilerde görülen birdenbire ortadan kaybolma ve görüşülen partnerle ilişkiyi kesme hali “ghosting” (hayalete dönüşmek) olarak tanımlanıyor. Ülkemizde fazla bilinmese de dünyada bu terim sıkça kullanılıyor. Öyle ki uluslararası Collins sözlüğünün 2015 baskısında dahi bulunuyor. Ghosting’in bu derece yayılmasının altında ise ünlü oyuncular Sean Penn ile Charlize Theron’un biten ilişkileri yatıyor. Çünkü Theron, erkek arkadaşı Penn’i bu yöntemle terk etti. Gönderilen hiçbir sms’e yanıt vermedi, telefonlara çıkmadı, tüm sosyal medya hesaplarından Penn’i sildi. Söz konusu dünyaca ünlü isimler olunca ilişkiler elbette çok fazla göz önünde yaşanıyor ama bunun toplumun her kesiminde görüldüğüne de şüphe yok. Çünkü ghosting son yılların en kolay ve hızlı ayrılık şekli. Uzman Psikolog Tokaç, son döneme damgasını vuran bu durumu şu sözlerle anlatıyor: “Çiftlerden biri partneriyle iyi bir ilişkisi olduğunu sanıyor. Oysa birlikte güldüğü, eğlendiği hatta gelecek planladığı kişi aniden, hiçbir açıklama yapmadan ortadan kayboluyor. Randevuya gelmiyor, aramıyor, telefonlara çıkmıyor, mesajlara yanıt vermiyor, sosyal medya kanallarında onu engelliyor. Buradaki bir başka durum ise ghosting’e maruz kalan çoğu kişi ilk anda aklına ayrılığı getirmediği gibi, partnerinin başına kötü bir şey geldiğini dahi düşünüyor. Ancak o bilmese de çoktan terk edilmiş oluyor.”

    GERÇEKLER İNKAR EDİLİYOR
    İkili ilişkilerin sorulan bir soru ve karşılığında verilen sözle başladığı düşünüldüğünde, yaşanılanın ciddi bir sorumluluk gerektirdiği yadsınamaz bir gerçek. Oysa siber ilişki kurulduğunda bu sorumluluklar ancak belli bir zaman sonra tanışmanın yüz yüze görüşmelere dönüşmesiyle ortaya çıkıyor. Bu da oldukça zaman alıyor. Ancak ikili ilişkide fazla sorumluluk almak, söz vermek istemeyen kişiler, istediği zaman çıkıp gidebileceği bir beraberlikte kendini daha özgür hissedebiliyor. Özellikle siber ilişki kurulmuş ve yüz yüze görüşme gerçekleşmemişse kadınların ghosting’e dönüşmelerine rastlanırken, erkekler karşılıklı görüşme gerçekleşmiş olsa da ghosting olabiliyor.

    Uzman Psikolog Tokaç, yeni biriyle tanıştığını düşünen ve bazı umutlar besleyen kişinin bu durumla karşılaştığında ilk önce ne olduğuna anlam veremeyerek gerçekçi nedenler aramak istese de her denediği yolun sonuçsuz kaldığının altını çizerek, “Aslında kişinin terk edildiğini anlaması kısa sürmüyor. Bu durumda terk edilen partner genellikle iletişim kurulan süre içerisinde paylaşılan konuları sorgulamaya başlıyor. Örneğin ‘Sevmiyorsa neden sevdiğini söyledi?’ ya da birlikte yapmayı planladıkları konular hakkında, ‘Neden benimle tatile gitmek istediğini söyledi?’ diye düşünüyor. Gerçek bir ayrılığın ardından bu gibi sorgulamalar ne kadar anlamsız ise ghosting’e maruz kalmış biri için de durum pek farklı değil. Çünkü her iki şekilde de iletişim sona ermiş, ilişki bitmiş oluyor. Ghosting’i uygulayan kişilerin en önemli özelliği ise ilişkide sorumluluk almak ve kendilerine bağlanılmasını istememeleri. Hem ilişkiler tanışma, bilgi paylaşımı aşamalarındayken ne kadar sorumluluk alınabilir ki?” diyor.

    Her ayrılığın insanı incitip, yaralayacağı yadsınamaz bir gerçek. Ancak ghosting ile genellikle ilişkinin tanışma ve bilgi paylaşımı aşamalarında karşı karşıya kalınıyor. Oysa bir ilişkinin ne kadar gerçek ve doyum sağlayıcı olduğunu anlayabilmek için belli bir süre gerekiyor. Bu aşamalarda yaşanan bir terk edilişin gerçekliğinden şüphe edilmesi gerektiğini belirten Uzman Psikolog Tokaç, şunları söylüyor: “Önceki deneyimlere dayanarak gerçek bir terk edilme olmadığına kanaat getirilen ghosting için gerçek bir ayrılık sonrası verilen tepkilerin gösterilmesi pek de uygun olmuyor.”

    SONU DEPRESYONA VARABİLİYOR
    İlişkiler başladığı andan itibaren taraflara birtakım sorumluluklar yüklüyor. Temelinde sevgi ve ilgi arayışı olduğu varsayılan ilişkilerde, partnerler birbirlerinden kendileriyle ilgilenmelerini ve sevgi gösterisinde bulunmalarını bekliyor. Çoğu zaman sevginin sadece sözcüklerle ifade edilmesi yeterli olmuyor. Aynı zamanda davranışlarla da gösterilmesi bekleniyor. Sevilen kişinin günlük yaşam aktiviteleri, hayalleri, planları, kısacası her şeyiyle bizzat ilgilenilmesi arzu ediliyor. Ancak bunlar ikili ilişkilerde sorumluluk almak istemeyen tarafı fazlasıyla zorluyor. Aynı birey herhangi bir ilişki yaşayıp heyecan hissetmek ve duygusal tatmin isteyeceğinden siber ilişkiler gibi sorumluluğun en az düzeyde olduğu birliktelikleri tercih ediyor. İkili ilişkilerdeki gerçek hedefin; hayatı ve onun sorumluluklarını paylaşacak biriyle birlikte olmak olduğu düşünüldüğünde iyi bir ilişkisi olduğunu düşünen partnerin ghosting’e maruz kalması halinde vereceği tepkilerin gerçek bir ilişkide aynı durumda kalmasından pek de farklı olmadığının altını çizen Uzman Psikolog Naciye Tokaç şu bilgileri veriyor: “Şok, reddetme, inanmama, inkar gibi ilk vereceği tepkileri depresyon süreci izliyor. Terk edilme, kişinin kurduğu hayalleri yıkıyor. Her ne şekilde olursa olsun terk edilme hali kişiye sevilmediğini, istenilmediğini hatta sevilmeye layık olmadığını bile hissettiriyor.”

    İŞARETLERİ DOĞRU OKUMAK GEREKİYOR
    Bir ilişki nasıl başlarsa başlasın ne kadar süreceğinin hiçbir garantisi yok. Gelişme süreçleri olan birliktelikler, her bir adımda ilişkide yeni deneyimlere kapı açıyor. Tanışma ile başlayan süreç, bilgi, ortak zevklerin ve sosyal alanların paylaşımını takiben cinsel yakınlaşma, arkadaş, akraba ve aile yakınlaşmaları gibi aşamalara belli bir süre içinde ulaşıyor. Bu noktada ikili ilişkinin nasıl ve nerede başladığından çok, ne şekilde devam ettiğinin daha önemli olduğunu belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Tüm bu sebeplerden ötürü yeni başlayan bir ilişki sürecinin takip edilmesi, partnerlere ilişkinin ne kadar gerçek ve doyum sağlayıcı olacağı konusunda bilgi verici oluyor” diyor.

    Formsanté 2016 – Temmuz sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal

  • Aldatmayla ilgili şaşırtan açıklama

    Aldatmayla ilgili şaşırtan açıklama

    Bilim adamları aldatmanın genetik olduğunu açıkladı. Aldatan babanın oğlu da aldatmaya meyilli oluyor. Aynı durum kadınlarda da geçerli .

    Avustralya Quennsland Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre kadınlar ne yaparsa yapsın genlerinde aldatma varsa bir şekilde partnerlerine sadakatsizlik ediyor. Bilim adamları kadınların %40’ının aldatmaya meyilli olduğunu ve bunun sorumlusunun genleri olduğunu açıkladı. Aldatmak, AVPRIA isimli bir gen değişiminden kaynaklanıyor.
    Araştırmanın sonuçlarına göre genetik yapı kadınların eşlerini ne sıklıkla aldatacağını gösteriyor. psikolog Brandon Zitsch, kadınlarda buna neden olan genin ilk kanıtlarını ortaya çıkardı.

    Yaşları 18-49 arasında değişen 7300 uzun süreli ilişki yaşayan ikiz incelendi. Özel testlerle kimlerin aldattığı kaydedildi. Sonuçlara göre kadınların %6.4 ve erkeklerin %9.8’i birlikte oldukları kişileri en az 1 kere aldatmış. Bazılarının ise birden çok sevgilisi olmuş.
    Bilim adamları konuyla ilgili daha fazla çalışma yapılması gerektiğini çünkü insan davranışlarının binlerce geni etkileyebileceğini belirtti. Daha önce de yapılan bazı araştırmalar aldatan anne-babaların çocuklarının aldatmaya daha meyilli olduğunu ortaya çıkarmıştı.

    Milliyet.com.tr

  • Fedakar biri neden bencil birini seçer?

    Fedakar biri neden bencil birini seçer?

    Aşırı fedakarız diğer yandan da çok güçlüymüşüz gibiyiz. Aslında biz boyun eğmemek için bir rolden diğer role gidip geliyoruz.

    Hayatınmızdaki kişi, kendi bencil ihityaçları için bizi sürekli boyun eğmeye ve ona hizmet etmeye zorlar. Öyle bir system kurmuştur ki, istediği olmadığında adeta 3 yaşındaki çocuk gibi küser, darılır, eleştirir, azarlar , yok sayar, surat asar..

    Ne zaman ilişkide “ ben de varım, beinim de beklentilerim var, “hayır” dersen bir şeyler bozulmaya başlar. Karşıdaki senin zayıf yönünü active edecek hareketler yapar.

    •Iletişimi azaltır

    •Ilgiyi azaltır-keser

    •Seni yok sayar

    •Olmadık şeyleri sorn eder,tartışma çıkarır.

    •Surat asar

    •Azarlar belki de şiddet..

    •Yalnızlaştırır.

    Ve sen bu tepkileri iyi bilirsin. Çünkü çocukken de bunlarla tehdit edildin ya da cezalandırıldın.

    Bu soğuk savaş teknikleri ile seni eski bir şey istemeyen boyun eğen moda tekrar getirmeye çalışır.

    Sanki onun bu ihtiyaçlarını sen gidermek zorndaymışsın gibi. Ve galiba sen de zamanla buna inanıyor ve “ben gidermek zorundayım diyorsun”..

    Işte taa çocukluktan başlayan bu süreç,ilerleyen dönemlerde bencil ve otoriter birini hayatına alarak mirası devralır.

    Çekirdeğe indiğimizde, boyun eğici olarak büyütülüş bir kırılgan ve kararsız çocuk vardır. Sürekli beklentileri karşılamak zorunda olan,anne-babası mutsuz olduğunda Kendini suçlayan bir çocuk.. Diğeryandan otoriter ve her şeyi bildiğini zanneden bir anne-baba, ya da depresif anne- dikdatör baba profili. Ailede anne veya babanın beklentileri ve istekleri esas olp, dediği olmadığında fiziksel ve sözel terör ya da psikiolojik terör eser. Çocuk ise bu duruma neden olmaka ve baş edemeyeceği için sürekli denileni yapmak zorundadır.

    Anne ,istediği olmadığında tansiyonu ve şekeri çıkar. Ayağını sehpaya vursa çocuğu suçlar. Baba, her dediği yapılsın ister. Anne-baba arasındaki sorunlarda çocuk, bazen Kendini suçlar. Araya girer. Anne- siz olmasaydınız bu adama 1 dakika bile katlanmazdım diyerek, çocukların bu üzüntüsüne neden olduğunu, dolaylı olarak onlara aşılar. Bunun verdiği suçluluk ile çocuk her şeyi yapmak zorunda hisseder…

    Ilerleyen dönemlerde ise boyun eğici geçmiş olan bireyin otoriteler ile sorunu olur hep. Müdürle, amirle, iktidarla , yöneticiyle…

    Kişi büyüdükçe ailesine sürekli kronik öfke yaşar. Onlarla sürekli geçmişi tartışır. Onlara söz hakkı nerdeyse hiç vermez. Adeta “ onlardan kaçar”. Beni artık kullanmayın” dercesine..

    Sürekl ibir boyundurluk altına grime kaygısı ve buna bağlı olark genel bir öfke ve gerginlik yapısı.

    Ilişkilerinde ise ebeveynine benzeeyen kişiyi seçer. Bencil, otoriter,istediği olmadığında geri çekilen ve memnuniyetsiz tipleri bulur. Aslında kaçtığı bir insan modelini hayatına alır. Yani boyun eğici olacağı kişiyi bulur. Neden? Çünkü bu rolü çok iyi yapar. Profesyonel bir fedakar ve boyun eğici ve memnun edicidir. Başka birini seçemez. Ya da elektirk alamaz. Çünkü o rol dışında bilmedşiği için kaygıllanır korkar. Bildiği rolü sürdürecek kişiyi seçer. O kişiyi seçerek hem Kendini güvende hisseder hem de bildiği işi yapar.

    Ama bir süre sonra ailesine olan öfkeyi ona yüklemeye başlar. Sanki anne-babasına yansıtır gibi. Oysa o , hep öyledir. Alan tanıdığın için de daha rahat hareket ediyordur..

    Peki ne yapılabilir ?

    Boyun eğici kişi,kazarlı şekilde haklarını ve taleplerini karşıdakine bildiğindiğinde ve Kendini ortaya koyduğunda 3 olası durum ortaya çıkabilir.

    Ilişki yeniden kazan-kazan şeklinde dizayn edilir.

    Birsüre kısa kopuş veya mesafe olur. Sonra zamanla karşıdaki, boyun eğici/fedakar kişiyle uzlaşmaya çalışır.

    Diğer kişi, boyun eğicinin bu taleplerini Kabul etmez. Ilişkiyi dizan etmez ve ilişki biter.

    İlişkiden memnu olmayan , ilişkiyi dizayn etmeye çalışan bu sonuçları göze almalıdır. Lakin,zaten bugüne kadar olumsuz sonucu göze alamadığı için durum değişmemiştir. Diğer kişi de bu taleplerin kararlı olmadığı içni ciddiye almamış olabilir.

    İlişkinin yeniden dizaynı için sabırlı ve kararlı olmalısınız. Öfke sizin en sık tuzağınızdır. Ayrıcasürekli az once bahsettiğim souk savaş saldırılarına maruz kalabilirsiniz.

    Şunu inanmalısınız. Siz bir savaş vermiyorsunuz. Sadece “ değerli olmak, var olmak ve karşılıklı bir tatmin olsun istiyorsunuz.” Yani çok haklı ve insane bir talep bu. Bu dizayn; en çok bu ilişkiden srekli faydalananın işine gelmez. Direnç olabilir ama kaybetmek istemiyorsa size, ortak noktada buluşmak zorundadır.

    Yol haritası:

    Cezalardan korkmayın. Birinin memnun etmediğiniz için size terk etmekle tehdit ediyorsa, zaten memnun ettiğiniz için sizinledir.

    Kararlı ve sürekli bir tavırla haklarınızı ona söyleyin. Beklentilerinizde net ama sakin olun.

    Çocukluğunuzdan gelen bir yönünüzü kendinize sık sık hatılatın .

    Dışlanma ve duygusal yoksunluk tehditiyle yüzleşin. Bununla baş etmeye çalışın.

    Emeğinizin daha fazlasına layık olduğunu düşünün.

    Girişimlerinize rağmen yok saymaya devam ediyorsa, kendinizi geri çekin.

    Saderce ilişkinizde değil, sosyal çevre ve ailenizde de size sürekli fedakarlık yapaya, sorun çözmeye zorlayanlara “hayır “deyin. Gerekirse açık ve net olarak “ kullanılma” kelimesini gündeme getirin.

    Kendinizi suçlamaktan ve onlara öfke duymaktan vazgeçin. Bugüne kadar yaptıklarını bilerek yapmadınız. Korkularınız ve kaygılarınız sizi yönetti.

    aşırı fedakar yapımızı, görev dağılımı ile azaltmalı kendimiz için birley yapmaya başlamalıyız.

    Kendimiz içni birşeyler yaparken suçlu hissetmemeli. Hissettiğimizde de nedeninin boyun eğici yapıdan olduğunu kendimize telkin etmeliyiz.

    Bize çocukluğmuzda öğretiklen fedakarlığın, birilerinin istekleri üzerinbe kurulduğunu, bunun bir yaşam tarzı olmadığını sık sık düşünmeliyiz.

    SERHAT YABANCI

    Aile Evlilik Terapisti

    Psikoterapist

  • Açık olalım aşkım!

    Açık olalım aşkım!

    Bazı çiftler nasıl ki ilişkilerini ele güne ilan ediyorsa, bazıları da iki kişilik beraberliklerini içlerinde yaşamayı tercih ediyor.

    Birlikte olmalarına rağmen, aralarında hiçbir şey yokmuş gibi davranan çiftlere siz de denk gelmişsinizdir. Bu davranışın temelinde kimi zaman çevresel baskılar, kimi zaman partnerlerin birbirini tanıma sürecinde ilişkisini açıklamama isteği ve tabii ki beraberliklerinin yasak bir ilişki olması yatıyor. Oysa aşk, sevgi insanların hayatını renklendiren, onlara kış günü baharı yaşatan özel duygular. Bunları gönüllerinden geldiğince yaşamak yerine neden saklamayı tercih ettiklerini merak ettik ve gizli ilişkilere ilişkin sorularımızın yanıtlarını Pedamed Psikiyatri Tıp Merkezi’nden Uzman Psikoterapist, Evlilik ve Çift Terapisti Duygu Çiloğlu’ndan aldık.

    BİRLİKTELİKLERİN HANGİ AŞAMASINDA ÇEVREYLE PAYLAŞILMASI DAHA DOĞRU? YA DA BÖYLE BİR ZAMANLAMA VAR MI?
    Birlikteliklerin çevreyle paylaşılması konusu kişiye göre değişebiliyor. Bazıları ilk tanıştığı andan itibaren partnerini çevreyle paylaşmayı uygun bulurken, bazıları için bu süre daha uzun sürüyor. Dolayısıyla belirlenmiş bir süre sınırı yok. Çiftlerin birbirini tanıma süreci ilk altı ay ile başlıyor ve yaklaşık iki yılda tamamlanıyor. Tanımak için birlikte geçirilen zamanın kalitesi büyük önem taşıyor. Uzun yıllar birlikte olup da birbirini yeterince tanımayan çiftlerin, birlikte oldukları vakti sağlıklı geçirdiği söylenemez. Bunun nedeni; çiftlerin duygu ve düşüncelerini tanımaması, bunu ifade etmemesiyle ilişkili oluyor. Kişinin kendisini tanıması, isteklerinin farkına varması önem taşıyor. Öncelikle “Ben kimim? Özelliklerim neler? Bir ilişkiden ne bekliyorum? Benim için ideal bir eş nasıl olmalı?” gibi sorulara cevaplar verebilmesi gerekiyor. Bu konularda daha kararlı olan kişi, seçtiği eşin kendine uygun biri olduğundan emin olarak çevresiyle de çok rahat bir şekilde paylaşabiliyor. Kendi farkındalığı olan kişi partnerine de isteklerini daha kolay belirtebiliyor.

    GİZLİ İLİŞKİ NEDİR?
    Gizli ilişki; kişinin ya da kişilerin birlikteliklerini çevreden saklamaya çalışması olarak adlandırılabiliyor. Bu da ya emin olmadığını gösteriyor ya da kendisi veya çevre için onaylanmayacak bir ilişki olduğu düşüncesinden kaynaklanıyor.

    PARTNERLERDEN BİRİNİN İSTEĞİYLE YA DA ORTAK KARAR ALARAK NEDEN GİZLİ İLİŞKİ YAŞAMAK TERCİH EDİLİYOR?
    Bazen çiftler ilişkilerini gizli yaşamak isteyebiliyor. Bu genellikle ilişkinin başlarında görülen bir durum olsa da çok uzun yıllar süren gizli ilişkiler de yaşanabiliyor. Çiftlerden biri veya ikisi bu ilişkiden emin değilse de ilişki saklanabiliyor. Emin olunması dışında, bazen çiftlerden biri veya her ikisi de evli olduğu ya da mevcut bir ilişkisi varken yeni bir arayışa girdiği durumlarda da gizli ilişkiler yaşamak istenebiliyor.

    BUNUN TEMELİNDE HANGİ NEDENLER YATIYOR?
    Ne olduğunu bulmak için öncelikle kişiyi tanımak gerekiyor. İlişkiyle ilgili negatif düşünceleri yoğunlukta olabileceği gibi, geçmiş yaşantılar ve öğretiler ile kişilik özellikleri de bunda rol oynayabiliyor. Kişinin terk edilmeyle ilgili temel düşünceleri ve şemaları da önem taşıyor. Terk edileceğini ya da ilişkinin biteceğini düşünen kişiler incinmemek için ilişkilerini saklayabiliyor. Temelde bir terk edilme şeması varsa, kişinin şema terapi ile psikoterapi seansları alması gerekiyor. Bazen kişiler ilişkilerine bitecek gözüyle bakabiliyor. Bitecek olduğunu düşünüyorsa, kişi burada kendini gerçekleştiren kehanet gibi doğrulayıcı davranışlarda bulunabiliyor.

    TOPLUM BASKISI TEK TİP EŞİ DİRETEBİLİYOR
    Türk toplumunda halen özellikle kadınların ilişkilerini özgürce yaşayamadığını biliyoruz. Toplumsal baskılar da kimi zaman ilişkilerin gizli saklı yaşanmasına neden olabiliyor. Aile, arkadaş ya da iş çevresinin kişinin ilişkilerine ne denli etki ettiğini sorduğumuz Uzman Psikoterapist Duygu Çiloğlu, “Kadına ve erkeğe özgü olan davranışların bir öğretiyi andıran etkisi yadsınamayacak kadar çok. Kadının iş hayatına girmesiyle birlikte ilişkisini daha özgür yaşama durumlarının arttığını söyleyebilirim. Buradaki fark sadece çalışmak değil, kişiselleşmenin artması. Bunun dışında kişisel özellikler de önem taşıyor. Kişilik özellikleri ne kadar farklılık gösteriyorsa, ideal eş kavramları da o denli değişiyor. Kişi bütün bu farklılıkları yok sayarsa aile, arkadaş ve iş çevresinin belirlediği tek tip, idealize eş arayışında olabiliyor. Bu da gün geçtikçe onaylanma ihtiyacını doğurabiliyor. Belirlenen idealler ve sevilen eş farklı olduğunda ise bir kaos ortamı oluşabiliyor. Kişi de kendisi, ilişkisi ve çevresi hakkında farkında olduğunda daha emin adımlar atabiliyor” diyor.

    YASAK İLİŞKİ İHTİMALİNİ ELERSEK, PARTNERLERİN SOSYAL STATÜ, EĞİTİM, MESLEK, FİZİKİ FARKLILIKLAR GİBİ NEDENLERLE BERABERLİĞİNİ YAKIN ÇEVRESİNDEN DAHİ SAKLAMASI DOĞRU MU?
    Özellikle bazı kişilik özelliklerinde sosyal statü, meslek, fiziksel güzellikler ile ilişki seçimi çok yaygın bir şekilde var. Örneğin; partnerlerden birinde narsistik kişilik bozukluğu veya narsistik özellikler mevcutsa, kendini diğerlerinden daha üstün ve daha başarılı görmek istiyor. Bu üstünlüğünü ilişkilerinde de arıyor. Mesela narsist kişinin sevgilisi daha güzel, daha çekici, eğitim seviyesi ve işinin daha üstün olması gerekiyor. Eğer böyle özellikleri mevcutsa, bu onun için idealdir ve bunu çevresinden saklamaya gerek duymuyor. Kişiler bazen sosyal statü, fiziksel özellikler, eğitim durumuna çok odaklanıp, duygu ve düşüncelerini tanımaktan uzaklaşabiliyor.

    BÖYLE BİR DURUM DİĞER PARTNERİN HANGİ DUYGULARI YAŞAMASINA YOL AÇAR?
    Partnerlerden biri sosyal statü, eğitim, mesleki veya fiziksel farklılıklar gibi nedenlerle yakın çevreden ilişkiyi saklıyorsa, diğer partnerin duygusu genellikle üzüntü, kaygı ve kıskançlık oluyor.

    BU TERCİHİN TEMELİNDE İLİŞKİNİN ÇEVRE TARAFINDAN YIPRATILMAMASI ISTEĞİ OLABİLİR Mİ?
    Evet, olabilir. Kişiler bazen çevreden olumsuz düşünceler duymak istemediğinde de ilişkilerini saklayabiliyor. Bu durum onay beklentisiyle de yakından ilişkili. Sürekli onaylanma ihtiyacı olan kişiler, çevrenin uygun görmeyeceği bir ilişkiyi düşünerek kaygılanabiliyor. Burada başkaları yerine düşünerek de hareket etmiş olunuyor. Diğerlerinin zihinlerini okumaya çalışarak hareket etme davranışıyla hayatı sürdürmek ise bilişsel bir hatadır.

    GEÇMİŞ TECRÜBELER VE ÖĞRETİLER DE BU TÜR BİR HAREKETE NEDEN OLUYOR MU?
    Evet. Kişinin hayatı, karar verme mekanizması sadece var olan durumla ilişkili olmuyor. Hayat, doğduğumuz andan itibaren bugüne kadar gelen ve devam eden bir süreç. Sadece yaşadığımız birkaç olaya verilen tepki ile bu ölçülemez. Burada kişinin hayatını, yaşadıklarını, onu etkileyen durumları, daha çok üzen olayları, isteklerini, beklentilerini keşfetmek gerekiyor. Bunlar psikoterapi için de büyük önem taşıyor.

    BU TÜR İLİŞKİLERİN KİM TARAFINDAN GİZLENMEK İSTENDİĞİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA VAR MI?
    İlişkinin gizlenmesi aldatmayı, ilişkiden emin olmamayı, diğerlerinin negatif olabilen düşüncelerini kapsayabilen bir durum olduğu için genel bir gizli ilişki araştırması yapmak zor. Yapılan araştırmalar daha çok aldatmalar ile ilgili oluyor.

    GİZLİ İLİŞKİLERİN ÖMRÜ NE?
    İlişkiye net bir ömür belirlemek zor olur, ki bu durum gizli ilişkiler için de geçerli. Genellikle kısa sürse de uzun dönemlilere de rastlanabiliyor.

    YAŞAYANLAR ANLATIYOR 

    MECBUR KALDIK!
    “Sevgilimle güzel bir ilişkimiz var, birbirimizi çok seviyoruz ama bir kez olsun sokakta el ele dolaşamadık. Çünkü kimse birlikte olduğumuzu bilmiyor. O benim çok sevdiğim bir arkadaşımın eski sevgilisiydi. Ayrılıklarının benimle hiçbir ilgisi yok. Hatta aldatıldı bile. Zaten bizim birlikteliğimiz de o günlerde başladı. Arkadaşım onu terk edince nedenini sormak için beni aradı. Birkaç kez telefonda ona üzülmemesi gerektiğini söyledim sadece. Sonra bir de bakmışım, mesajlaşıyor ve telefonda kendimizden konuşuyoruz. Bir süre sonra buluştuk. Çok eğleniyorduk ikimiz de. Aslında o zaman arkadaşıma söyleseydim belki de bu hale gelmezdi sorunumuz. Sekiz ayı geride bıraktık. İlk kez birini bu kadar çok seviyorum ama hem ailemin, hem de arkadaşlarımın tepkisini çekmekten çok korkuyorum. Kimse biriyle birlikte olduğumu bilmediği için sürekli sevgili adaylarıyla tanıştırılıyor olmak da başka bir sorun. Bu şekilde nereye kadar gidecek bilmiyorum ama ben onu çok seviyorum. ”

    Sinem B. 

    Formsanté 2016 – Haziran sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal

  • Her 2 kişiden 1’i düğünümde asla yapmam dediği şeyi yaptı..!

    Her 2 kişiden 1’i düğünümde asla yapmam dediği şeyi yaptı..!

     

    Online araştırma şirketi DORinsight tarafından yapılan “Düğün Mini Anketi”ne katılan evli ve bekâr katılımcıların yanıtları, düğün öncesi yapılan planların çoğunun gerçekleştirilemediğini ortaya koyuyor. 

    Hitay Holding firmalarından Türkiye’nin en büyük izinli veritabanına sahip online araştırma şirketi DORinsight tarafından “Düğün Mini Anketi” gerçekleştirildi. Online olarak tamamlanan araştırmaya; Türkiye temsili, ABC1C2DE sosyo-ekonomik segmente mensup 6 bin 180 kişi katıldı.

    Araştırma kapsamında, evli katılımcılara kendi düğünlerine dair bilgiler sorulurken bekâr katılımcılara da nasıl bir düğün yapmak istedikleriyle ilgili sorular yöneltildi.

    Hayaller yurtdışı, gerçekler ise yurtiçi

    Yapılan araştırma sonuçlarına göre yüzde 61 oy oranı ile katılımcıların büyük bölümü düğün hazırlıklarına son 6 ay kala başlıyor. Evli ve bekâr katılımcıların balayına dair yanıtları kıyaslandığında ise hayallerini gerçekleştirmedikleri ortaya çıkan diğer bir önemli sonuç oldu. Bekâr katılımcıların yüzde 95’i balayına gitmeyi planladığını belirtirken evli katılımcıların yüzde 61’i balayına gidebildiklerini söyledi. Bu da evlenme arifesindeki çiftlerin neredeyse tamamına yakınının balayı planı yapsa da gerçekte yarıya yakının balayına gidemediğini gösteriyor. Bunun yanı sıra her 2 bekâr katılımcıdan 1’i balayı için yurtdışına çıkmayı planlıyorken evli katılımcıların sadece yüzde 13’ü balayını yurtdışında yapabildiklerini ortaya koydu. 

    dugun_2016

    Ayrılan bütçe 50 bin TL’ye kadar çıkıyor, harcanan ise 10 bin TL’den az

    Katılımcılara düğüne ayırdıkları ya da ayırmayı planladıkları bütçe sorulduğunda bekârların yüzde 68’i düğün için 10 bin TL ila 50 bin TL arasında yanıt verirken, buna karşın evli katılımcıların sadece yüzde 50’sinin bu aralıkta harcama yaptığı ortaya çıktı. Diğer sonuçlara göre evli katılımcıların yüzde 42’si düğünleri için 10 bin TL’den az harcama yaparken, bekâr katılımcıların sadece yüzde 17’si bu aralıkta harcama yapmayı düşünüyor. Evli katılımcılar ortalama olarak düğünlerine 24 bin 833 TL harcarken bekâr katılımcılar ortalama 30 bin 135 TL harcamayı planladıklarını belirtiliyor.

    Her 2 kişiden 1’i düğünümde asla yapmam dediği şeyi yaptı

    Evli katılımcılara düğünlerinde asla yapmam dedikleri şeyler sorulduğunda, verdikleri yanıtlara göre her 2 katılımcıdan 1’inin düğünlerinde asla yapmam dediği şeyden birini yaptığı ortaya çıktı. Herkesi teker teker sarılıp öpmek ve göbek atmak yüzde 17’şer oranla asla yapmam denilip yapılanlardan ilk sırada yer aldı.

    Kır düğünü hayalleri süslese de düğünler, salonlarda yapılıyor

    Bekâr katılımcılara düğünlerini nerede yapmak istedikleri soruldu. Verilen yanıtlara bakıldığında bekâr katılımcıların yüzde 35’inin kır düğünü yapmak istedikleri tespit edildi. Bunun ardından düğün yapılacak yerler arasında yüzde 26’lık oran ile düğün salonlarının ve yüzde 13’lük oran ile sahil kenarının tercih edildiği ortaya çıktı. Evli katılımcıların düğünlerini nerede yaptıklarına bakıldığında ise katılımcıların yüzde 65 oy oranı ile büyük çoğunluğun düğün salonlarını tercih ettiği görüldü. Yüzde 54 oy oranı ile nikâh sonrası yakınlarıyla bir akşam yemeği planlamak ise düğün yapmak dışında en çok tercih edilen alternatif bir kutlama oldu. 

    Masraflar için en büyük destek babalardan!

    Evli katılımcıların yüzde 72’si yaptıkları harcamalar için ailelerinden destek aldığını yüzde 30’u kredi çektiğini belirtti. Bekâr katılımcıların ise yüzde 75’i ailelerinden destek almaya sıcak bakarken yüzde 61’i kredi çekmeyi planladığını ifade etti. Tüm bu süreçte dünya evine girecek çiftlerin maddi manevi ihtiyaçlarını göz önünde bulundurularak onlara düğünlerinde en çok destek olan veya olacak kişi sorulduğunda yanıtlar babalardan yana oldu. Evli katılımcılar yüzde 45 ile “en büyük destek babam” derken bekâr katılımcılarda da bu oran yüzde 35 oldu. Babaların ardından ise en destekçi ikinci aile bireyi olarak anneler yer aldı. 

    dugun1

    Bekâr ve evli çiftlerin tercihi: Yazın ve yurtiçinde evlilik

    Araştırmaya katılan evli katılımcıların yüzde 46’lık oran ile yaz mevsiminde dünya evine girdikleri tespit edildi. Çiftlerin evlenmeyi tercih ettikleri diğer mevsimlerin tercih edilme oranlarına göre sıralaması ise sonbahar (yüzde 25), ilkbahar (yüzde 18) ve kış (yüzde 11) oldu. Bekâr katılımcılara hangi mevsimde evlenmek istedikleri sorusu yöneltildiğinde ise yüzde 55’lik oran ile yine evlilik için en çok tercih edilen mevsimin yaz olduğu görüldü. Bekâr katılımcıların yüzde 30’u ise ilkbahar mevsiminde evlenmek istediklerini kaydetti. Ayrıca hem evli (yüzde 98) hem de bekâr (yüzde 93) katılımcıların düğün için yurtiçini tercih etmesi de anketten çıkan diğer bir sonuç oldu.

     

  • Ailem evliliğime müdahale etmiyor mu dediniz?

    Ailem evliliğime müdahale etmiyor mu dediniz?

    Ülkemize özgü bir durum olmasa da bizim toplumda sanırım daha fazla yaşanmakta, evlenen çocuğuyla sağlıklı ayrışmayı tamamlayamamak. Çocuğunun evliliğini kendi uzantısı gibi görmek, ondan evlenmeden önceki tavırları beklemek, çocuğundan beklediğini onun eşinin de yapmasını istemek.
    Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün 1200 ayrılmış kişi üzerinde yaptığı “boşanma nedenleri” araştırmasında ,boşanan kadın ve erkekler, evlilik ilişkilerine eşlerinin ailesinin müdahalesinin olduğunu söylüyor. Çiftler bu müdahalenin de en çok ekonomik nedenler (yüzde 50) ve evin düzeni (yüzde 40) konusunda olduğunu söylüyor.
    Aslında bunlar, sağlıklı “hoşça kal” yapamayan ebeveyn-çocuk ilişkilerinde görülür. Ebeveyn-çocuk arasında bağlı olmaktan öte bağımlı bir ilişki oluşmuştur. Bu ilişki şekli çocuğun aidiyet ihtiyacını giderirken anne-babanın ise duygusal tatmini ve yaşamsal ihtiyaçlarını giderir. Ama genelde bu şartlı ve daha çok çocuğa sorumluluk yükleyen bir sistemdir.
    Evlilik terapilerine başvuran çiftlerin büyük çoğunluğu bu konuda sınır konulmaması, kök ailelerin evliliğe müdahale etmesi ve kararları etkilemeye çalışmasından rahatsızdırlar.
    Ben bu konuda ailenin sorun çıkardığını ele almaktan öte, eşlerin bu konudaki tavrının daha önemli olduğunu düşünüyorum. Müdahale eden aile yoktur, buna izin veren eş/eşler vardır.
    Toplumun eleştirmeyeceğini düşünse, fırsat verilse, danışılsa; kanımca büyük çoğunluktaki anne-baba çocuğunun evliliğine müdahil olacaktır.
    Toplumsal yapımıza baktığımızda bu konuda, ağırlıkla kayınvalidelerin sorunun merkezinde olduğunu görürüz. Genelde damat da gelin de eşinin babasıyla kronik sorunlar yaşamaz.
    Peki, neden anneler?
    • “Ben doğurdum” ile “benim kocam” savaşı
    • İki kadının ( gelin ile kaynana) erkeğin gözünde değerli olma yarışı
    • Annenin eşinden yeterince beslenememesi
    • Annenin kendi gelinlik sürecini gelinine yaşatmaya çalışması
    • “Oğlumun evi ”düşüncesi
    • Esas ailenin hangisi olduğu belirsizliği
    • Annenin kendini otorite görmesi
    • Çevrenin anneden beklentisi ( sözün geçiyorsa değerlisin)
    Vb. gibi nedenler annenin ( kayınvalidenin) çocuğunun evliliğine çok fazla müdahil olmasına neden olmaktadır.
    Aslında bunlar küçük küçük dolduruşlardır, kendi isteğine uygun hale getirme çabalarıdır. Muhtemelen siz bunları iyi niyetli olarak görürsünüz. Onlar da belki art niyetli yapmıyor olabilir ama sonuçta siz olumsuz etkilemekte ve ilişkiye zarar vermektesiniz
    Toplumsal değişime bağlı olarak, geniş aileden çekirdek aileye dönüşüm ile roller hem değişti hem netleşti. Ortalama çoğu kadın artık kendi evliliğinde başka bir kadının izni dışında söz sahibi olmasını istememektedir. Peki, doğru mu? Evet doğru.
    Kişinin Esas aile hangisi, eşi ve çocukları mı anne-baba ve kardeşleri mi? Cevap: Eşi ve çocuklarıdır. Bu cevaba anne-baba kızabilir. Peki bu soruyu anne-babaya sorsak : Esas aileniz kim diye: anne-babaları mı derler yoksa eşi ve çocukları mı derler ? evet % 99 eşim ve çocuklarım derler. O halde sizin de esas ailenizin eş ve çocuğunuz olduğunu kabul etme zamanınız geldi. Ama bu diğerlerinden vazgeçmek değildir. Kaldı ki eş ile anne/baba birbirinin alternatifi değildir. Seçenek olarak sunulamaz.
    Bu tanımlamadan sonra müdahale konusunu ele alalım
    Çoğu eş ailesinin müdahale etmediğini söylerken eşi buna itiraz eder. Bu farklılık neden kaynaklanır ? bu farklılık geniş aileden çekirdek aileye geçişle şekil değiştirmiştir. Eskiden eşin ailesi alınacak koltuğun rengine, evin düzenine vs. karışırken şimdi uzaktan kumanda ile telkin ile bunu yapıyor ?
    Yeni dönem ailelerin müdahale şekilleri neler ?
    • Kendini ezdirmemelisin
    • Neden onlara iki kez gidiyorsun da bize bir kez geliyorsun?
    • Eşin sanırım annesinin sözünden çıkmıyor.
    • Eşin niye bizi aramıyor.
    • Eşin niye şu arabayı aldı ne gerek var?
    • Eşin neden şunu giyiyor, sanki seni takmıyor
    • Asla taviz verme, yoksa ipi boynuna takar.
    • Neden kararları en çok o veriyor.
    • Neden sizde X konusu şöyle oluyor ?
    • Oraya tatile gideceğinize neden bize gelmiyorsunuz.
    • Siz orda keyif yaparken biz burada sürünüyoruz.
    • Elin kızı, anneden daha kıymetli olur mu? Seni ben doğurdum..
    • Evlendikten sonra çok değiştin, eşin seni yönetiyor.
    • Eşini neden gelirken getirtemiyorsun. Seni yok sayıyor. Değer vermiyor.
    • Komşunun gelini/damadı annesine şöyle yaptı.
    v.b gibi telkinler, eleştiriler ve yakınmalar ile aklınıza virüs bulaştırdığını fark edebildiniz imi?
    Ve genelde gereken söylemler ve müdahaleler yapıldıktan sonra da adına “ SENİN İYİLİĞİN İÇİN” denilerek final yapılır.
    Oysa her birey bu tip sözde iyi fark edişlerle çeşitli savunmalar ve isyanlara başlar. Normal giden evliliğini kurcalamaya başlar. İşte bu psikolojik hareket, genelde siz izin verdiniz sürece devam eder.
    Ne yapmalı?
    • Bu tip yorum ve eleştirilere karşı net olarak “evliliğimi konuşmak ve sizin ameliyat etmenizi istemiyorum” demelisiniz.
    • Beklentilerin karşılanması için “bunu eşimle konuşup ortak karar vermeliyiz” demelisiniz.
    • Onları sürekli memnun etmek zorunda olmadığınızı fark ve kabul etmelisiniz.
    • Eşiniz ve aileniz arasında köprü olmaktan vaz geçmelisiniz.
    • Ailenizin eşinize söylemenizi istediklerini “ ben söylemem, siz arayın söyleyin “ diyerek yüz yüze iletişimi sağlamalısınız.
    • Evliliğinizin mutluluk ve huzurunu korumak adına gerekirse ailenizin sizin üzerinizdeki “yalnızlaştırma” “dışlama” tepkisiyle baş etmeli ve bunun için evliliğinize daha çok sarılmalısınız.
    • Siz neden şöyle yapmıyorsunuz ? sorularına “bizim evliğimiz böyle” demeli ve evliliğinizin farklı ve özerk olduğunu fark ettirmelisiniz.
    • Evliliğinizle ve eşinizle mutlu olduğunuzu vurgulayarak, onların istediği olmasını sizin de istemediğinizi vurgulamalısınız.

    Sonuç olarak, evliliği dış etkenlere karşı korumak, iki tarafın sorumluluğundadır. Eşler iyi anlaşıp dayanışma sağladığı sürece her türlü dış etkenle baş edebilir. Evlilik her iki aileden oluşmuş, bağımsız bir aile ve sistemdir. İki aile ile de ilişkisini sürdürebilir ama bunlar evliliğe zarar vermeden olmalıdır..

    Serhat YABANCI
    Evlilik Ve ilişki Terapisti