Kategori: İlişkiler

  • Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenlerinden başlıcaları eşinden veya sevgilisinden beklemediklerini görmesidir.

    Kadının aldatmasının asıl sebebi eşidir yada sevgilisidir. Kadın sex arayışı içerisinde değildir. Kadın sevgi, şefkat ve aşk arayışı içerisindedir. Bunları kimde bulursa onunla birlikte olur. Eşinden görmediği sevgi, şefkat ve aşk başkasından gelirse mutlaka ona meyil eder. Kadın için aldatma sadece seksüel bir birliktelik değildir. Kadın zihnine yada kalbine birini yerleştirdiği andan itibaren kendisini, eşini yada sevgilisini aldatıyor konumuna sokar ve ona göre davranmaya başlar. Çünkü kadın için birinin koynundayken bir başkasını düşünmek bile aldatma olarak görülür.

    Kadının aldatması için mutlaka ama mutlaka karşıdaki erkeğin bir hata yapmış olması gerekiyor. Elbetteki patolojik vakaları ayrı koyuyoruz. Yani çift kişiliklilik, şizofreni, manik depresif gibi psikolojik rahatsızlığı olan hastalar hiçbir sebep olmadan aldatabilirler. Onlar bu kapsamın dışındadırlar. Normal ruh sağlığı yerine olan bir kadının eşini aldatabilmesi için mutlaka ama mutlaka sevgi aşk yada şefkat eksikliği olması gerekiyor. Sadece seks için aldatan kadın sayısı istatistiklere girmeyecek kadar azdır.

    İlgili Konular ;

    – Evlilikte hangi dönemlerde aldatma daha sık yaşanıyor?
    – Aldatma yaşanmış bir evlilik kurtarılabilir mi?
    – Her erkek eşini aldatır mı?
    – Evli erkekler eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Evli kadınlar eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Aldatan kişinin evliliğinde mutlaka sorun mu vardır?
    – Aldatılan kişi nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Sevgilim beni aldattı, yine de onunla evleneyim mi?
    – Aldatmadan sonra çift nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Aldatan kişi psikolojik destek almalı mı?

  • Evli çiftlerin kavga nedenleri

    Evli çiftlerin kavga nedenleri

    Evli çiflerin kavga nedenlerini Almanya da yapılan bir ankete göre düzenli kavga ettikleri ortaya çıktı.

    Almanya’da yapılan anket, çiftlerin en çok evdeki düzenle ilgili kavga ettiklerini ortaya çıkardı. 18 ila 55 yaş arasındaki bin 13 kişiyle yapılan araştırmada, katılımcıların yüzde 47’si tartışmaların ortaya bırakılan kıyafetler, pis bulaşıklar gibi konulardan çıktığını söyledi. Ara bozan diğer konular şöyle: İlgi eksikliği (yüzde 32), para (Yüzde 29), akraba ziyaretleri (yüzde 22), eşin araba kullanma tarzı (yüzde 22), çocuk yetiştirme tarzı (yüzde 19), aşk hayatı (yüzde 13), televizyon programı seçmek (yüzde 10), alışveriş (yüzde 10) ve giyim şekline müdahale (yüzde 5).

  • Düğünlerdeki gelenekler

    Düğünlerdeki gelenekler

    Pastadan gelin buketine, pirinç atmaktan gelinliğin rengine birçok alışkanlığın bir nedeni var!

    Pastadan gelin buketine, pirinç atmaktan gelinliğin rengine birçok alışkanlığın küçük birer hikayesi var. İşte bazıları…

    Gelinler neden beyaz giyer?

    Beyaz, Romalılar zamanından beri kutlamaların rengi olarak kabul ediliyor. O dönemden beri de gelinler beyazı tercih ediyor. 20.yy’ın başında bu renk masumiyetin, temizliğin ve saflığın da sembolü olmuş. Günümüzde beyaz aynı zamanda hem eğlence ve neşenin hem berraklığın rengi.

    Düğün pastası nasıl çıkmış?

    Pasta verimliliğin ve iyi şansın sembolü olarak kabul edilir. Eski dönemlerde, düğün törenlerinin sonunda gelinin başında ekmek kırılırmış. Davetliler de şans getirmesi için ekmek kırıntılarından alırmış. Orta çağda gelin ve damat küçük ekmeklerden oluşan bir hare içinde öpüşürlermiş. 17. yy’da bir Fransız aşçı bu ekmeğe daha güzel bir şekil vermiş ve ilk düğün pastasını ortaya çıkarmış.

    Gelin neden buketini havaya atar?

    Gelinin fırlattığı buketi yakalayan kişinin şanslı olduğuna ve kısa sürede onun da evleneceğine inanılır.

    Nikah kıyılınca neden damat gelini öper?

    Gelini öpmek eski çağlarda evlilik anlaşmasının mührü olarak kabul edilirmiş. Aynı zamanda gelinin ruhundan bir parçanın damada, damadın ruhundan bir parçanın da geline geçtiğine inanıldığı için bu gelenek günümüze kadar gelmiş.

    Neden yeni evlenen çiftin üzerine pirinç atılır?

    Bizim geleneklerimiz arasında yer almasa bile birçok ülkede davetlilerin uyguladığı bir adettir. Hemen hemen bütün kültürlerde pirinç bolluğun ve bereketin simgesi olarak kabul edilir ve yeni evli çiftin yaşamlarının bolluk içinde geçmesi dileği ile atılır. Yine aynı dilekle bazı ülkelerde gelinler, ellerinde başak dallarından oluşan bir demet taşırlar ve konuklara da şans getirsin diye bu dalları dağıtırlar.

    Alyans neden sol ele takılır?

    Çok eski çağlarda bilim adamları sol elin ikinci parmağından kalbe doğru kesintisiz uzanan bir damar olduğuna inanırlarmış. Aşkın sembolü alyanslar o dönemden beri bu parmağa takılmakta.

    Nikahta neden ayağa basılır?

    Nikah kıyılırken kim diğerinin ayağına basarsa evlilikte onun sözünün geçeceğine inanılması tıpkı tüm diğer gelenekler gibi düğünün eğlenceli anılarından bir diğeri.

  • Uyku posizyonlarımıza göre kişilik analizi

    Uyku posizyonlarımıza göre kişilik analizi

    A-FETUS/CENİN YATIŞI:
    Cenin şeklinde yani anne karnındaymış gibi kıvrılarak yatmak, dışa dönük ancak duygusal, hassas bir kalbe sahip olduğunuzu gösteriyor. Bu tür kişiler birisiyle ilk buluşmalarında utangaç olabilir ancak kısa sürede rahatlarlar.

    B-KOLLAR YANDA DİK YATIŞ:
    Çoğu kişi kollarını her iki tarafa sarkıtıp dik şekilde uyuyamaz. Bu şekilde uyuyunlar rahat, kalabalığa alışkın, yabancılara güvenen, sosyal insanlardır.Buna rağmen, bazen kolay aldanabilirler.

    C-YAŞLI DURUŞUNDA YATIŞ:
    Her iki kolunu kıvırarak ellerini yastığın yanına veya omuz hizasına koyan kişiler doğal insanlardır. Şüpheci, kuşkucu, iyiliğe şüpheyle bakan özellikler taşıyabilirler. Düşünceleri zor veya yavaş değişir. Bir karar aldıklarında, bunu değiştirmekten hiç çok hoşlanmazlar.

    D-ASKER YATIŞI:
    Kollar vücudun yanlarında rahat bırakılmış yüz yukarı şekilde, sadece baş sağa sola dönecek şekilde yatanlar, sakin, sessiz, vakur, ağzı sıkı kişilerdir. Gereksiz yere konuşanlardan, ortalığı velveleye veren insanlardan hoşlanmazlar. Kendilerini diğer kişilerden yüksek olarak konumlandırırlar.

    E-YÜZÜ KOYUN (serbest düşüş) YATIŞ:
    Yüzü koyun yani bacaklarınız aralık ve düz, kollar baş hizasında yastığın üzerinde olacak şekilde, başını sağa-sola çevirerek yatanlar, topluluk, sürü halinde yaşamayı sever. Başkalarından çok kendilerini önemserler.Bunun yanında sinirli, huzursuz ve içli, kolay incinen kişilerdir. Eleştirilmeyi veya uç durumları sevmezler.

    F-DENİZ YILDIZI YATIŞI:
    Yüz yukarı, kollar başın her iki yanına yastığa konulmuş açık, bacakları sağa ve sola açık biçimde yatanlar iyi arkadaş olurlar. Bu tür kişiler her zaman başkalarını dinlemeye hazırdır ve yardım istediğinizde yardımcı olurlar. Genellikle ilgi odağı olmaktan hoşlanmazlar.

  • Erkeklerin İtici Bulduğu Makyaj Hataları

    Erkeklerin İtici Bulduğu Makyaj Hataları

    2000 kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre, erkekler yoğun makyajlı kadınlar yerine daha daha doğal kadınları tercih ediyor.

    Buna göre kat kat sürülen fondötenler, parlak renkli rujlar ve panda gibi boyanan gözler, erkekleri çekmekten çok itiyor. Her beş erkekten biri, partnerinin makyajı azaltmasını dilerken, her on erkekten biri de makyajsız kadınlardan daha çok hoşlandığını söylüyor. Ancak erkeklerin sadece yarısı bu konudaki görüşlerini dile getirebiliyor. Erkekler yoğun makyajlı kadınlar yerine daha doğal kadınları tercih ediyor.

    Erkekler Makyajda En Çok Neleri İtici Buluyor?

    – Dişe bulaşan ruj
    – Yoğun allık
    – Kalın fondöten
    – Panda gibi boyanmış gözler
    – Topak olmuş maskara
    – Parlak ruj
    – Çene çizgisinde oluşan fondöten hattı
    – Parlak mavi göz farı
    – Kalemle çizilmiş kaşlar
    – Amy Winehouse stili eyeliner kuyrukları

  • Burcunuzun Takıntıları

    Burcunuzun Takıntıları

    Koç

    – Kapalı bir yerde uzun süre duramaz.
    – Kışın başına şapka, bere takmadan sokağa çıkmaz.
    – Araba kullanırken hız yapmaktan kendini alıkoyamaz.
    – Sinirlendiğinde kafasını bir yere toslamadan duramaz.

    Boğa

    – Arabaya binsin veya eve girsin mutlaka kapısını kitler.
    – Onlarca hatta yüzlerce çanta ve cüzdanı vardır ve hepsinin içinde üç beş kuruş mutlaka bulunur.
    – Parfüm sürmediği bir saat bile yoktur.
    – Çiçeksiz duramaz.
    – Kahkülsüz duramazlar. Pembe, yeşil mavi turkuaz takıntıları meşhurdur.

    İkizler

    – Ellerini, ayaklarını oynatmadan bir şey anlatamaz.
    – Cep telefonu olmadan sokağa çıkamaz.
    – Pencere açmadan bir odada duramaz.
    – Seyahat takıntısı meşhurdur.

    Yengeç

    – Çocukluk oyuncaklarını atamaz, eskiye dair ne varsa saklar.
    – Pazarlık yapmadan bir malı alamaz..
    – İşine yarar diye hiçbir şeyi atamaz..
    – Kadınları rimel sürmeden duramazlar.

    Aslan

    – Konuşurken saçıyla oynamadan duramaz.
    – Her çantasının içinde mutlaka ayna ve de cımbız vardır.
    – Altın kolye, altın saat, altın yüzük takmayı çok sever.
    – Marka takıntısı olan burçlardır.

    Başak

    – Ellerini yıkamak en büyük takıntısıdır.
    – Parfümsüz sokağa çıkmaz.
    – Dudaklarını yemek takıntısı vardır.
    – Canı sıkılmışsa, parmaklarını ritmik olarak bir yere vurarak sıkıntısını dile getirir.

    Terazi

    – İhtiyacı olsun veya olmasın dışarı çıktı mı bir şeyler almadan eve dönmez.
    – Her çantasının içinde ayrı bir makyaj malzemesi vardır.
    – Marka takıntısı ile tanınır.
    – Parfüm takıntısı meşhurdur.
    – Oturduğu yerde bacaklarını sürekli titretir.

    Akrep

    – Cinsellik en büyük takıntısıdır.
    – Marka takıntısı ile tanınır.
    – Jöle, sprey takıntıları meşhurdur.
    – Kadınları ipek çorap, ruj ve iç çamaşırına takıntılıdır.

    Yay

    – Erkekler takım elbiseden nefret eder. Nikah memurunun önünde bile giymeyi bile reddedebilir.
    – Mavi ve mor renkleri giymeden duramaz. Bu onda takıntı hali almıştır.
    – Küçük ve kapalı alan takıntısı vardır.
    – Loto, toto, altılı ganyan, milli piyango takıntıları meşhurdur.
    – Seyahat takıntısı müthiştir.

    Oğlak

    – Erkekleri top sakal, fular, kol düğmesi ve saat takmadan duramaz.
    – Alıştığı parfümden başkasını kullanmama takıntısı vardır.
    – Sürekli bildiği yerlere gitme takıntısı meşhurdur.
    – Sürekli not alma takıntısı vardır.

    Kova

    – Maddi durumu ne olursa olsun tek taş yüzük takma takıntısı meşhurdur.
    – Her türden onlarca marka gözlüğü vardır.
    – Işıksız duramazlar.
    – Elektronik malzeme takıntıları meşhurdur.

    Balık

    – Ayakkabı merakı ünlüdür. Onlarca hatta yüzlerce ayakkabısı vardır.
    – Volta atma takıntıları vardır.
    – Bağdaş kurup oturma takıntıları vardır.
    – Kadınları ojesiz duramazlar.
    – Çay, kahve içmeden güne adım atamazlar.

  • Ayrılık Acısı

    Ayrılık Acısı

    Ayrılık acısı hayatınızı mı kararttı? Üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır.

    Ayrılıklar hep acı verir ve zaman en iyi ilaçtır. Yaşamakta olduğunuz bu sürecin ‘geçici’ bir süreç olduğunu bilmelisiniz.

    1. Gereksiz bütün iletişimi kesin.

    Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın. Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz.

    Ama ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde bile o kişiden bahsetmeyin. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın.

    2. Sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği objelerden derhal kurtulun.

    Hediyeler, notlar, mektuplar vs. Bunları ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın.

    Satılabilecek olanları (giysiler vs.) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun.

    3. Arkadaşlarınızla daha sık vakit geçirin.

    Zor zamanlarda arkadaş desteği önemlidir. Ama arkadaşlarınızı ağlama duvarına çevirmeyin. Onlarla birlikte yapacağınız başka etkinlikler sizi oyalayacaktır.

    4. Hemen başka bir ilişkiye atlamayın!

    Çivi çiviyi söker diyerek hemen başkasıyla ilişkiye giren insanlar vardır. Ama bu yanlıştır!

    Başka insanlarla tanışmak tamam ama başka insanlarla duygusal ve cinsel ilişkiye başlamak için çok yanlış bir dönemdesiniz. Kalbinizde ayrılık acısı varken doğru kişiyi bulsanız bile doğru ilişkiyi yaşayamazsınız.

    5. Eğlenceli ve yaratıcı bir şeyler yapın.

    Daha önce vakit ayıramadığınız için başka bir zamana ertelediğiniz bir şeyler yapın. Dans kursuna gidin, egzersize başlayın

    6. Ayrıldığınız kişinin hiç hoşlanmadığınız negatif yanlarını düşünmeye çalışın.

    İnsanlar ayrılmışsa bir sebebi vardır. Ayrılık acısı yaşarken insanlar hep ‘yaşanan mutlu günleri’ düşünür ama bu düşüncenin size bir yararı olmaz.

    Kendinize “Ayrılmamız iyi oldu, çünkü…” diye başlayan bir liste yapın. Ayrılık sürecini bir ‘arınma’ süreci olarak düşündüğünüzde psikolojik değişiminizi olumlu bir raya oturtabileceksiniz.

    7. Ayrıldığınız kişi hakkında duygularınızı ve düşüncelerinizi bir kağıda yazın.

    Bu kağıdı asla o kişiye göndermeye kalkmayın! Bu kağıdı bir süre sakladıktan sonra yok edin gitsin.

    Ayrıldığınız kişiye artık duygularınızı açıklamanın anlamı yoktur. Çünkü o artık sizin duygularınızı önemsemediği için sizin hayatınızdan çıkıp gitti.

    Ona olan duygularınızı açıklamanız onu geri getirmez. Aksine sizi zayıf ve patetik gösterir.

    8. Yalnız kalmaktan korkmayın.

    Dünyanın sonu değil bu. Bu sizin yaşadığınız acıları ve sıkıntıları yaşayan milyonlarca insan var yeryüzünde.

    Kendinizi tekrardan iyi hissedecek ve yeni birini nasıl olsa bulacaksınız.

    9. Duygusal meselenizi aklınızda ve kalbinizde tam olarak bitirmeden önce ayrıldığınız kişiyle arkadaş olmayı falan düşünmeyin.

    Ayrılırken “dost kalmak” nazik bir temennidir. Ama insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler.

    Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar verebileceksiniz. Daha önce değil.

    10. Ayrılık acısı çekerken alkole ve yemek yemeye sardırmayın!

    Acınız unutmak için başkasıyla seks yapmaya da kalkmayın. Hiçbir faydası olmaz!

    Yaşadığınız bu acılı sürecin en iyi ilacı zamandır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve nazik olun.

    Ayrılıktan ötürü kendinizi suçlamayın. Bu deneyimden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Yaşananların bir hata değil, ileriye giden yolda yaşadığınız bir öğrenme süreci olduğunu düşünün.

  • Daha az evlilik daha az boşanma

    Daha az evlilik daha az boşanma

    2011 yılının dördüncü döneminde 137 bin 386 çift evlendi, 28 bin 370 çift boşandı.

    Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2011 yılının dördüncü döneminde 137 bin 386 çift evlendi, 28 bin 370 çift boşandı. Boşanma oranı da evlilik oranı da geçen döneme göre azaldı.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2011 Ekim-Kasım-Aralık dönemini kapsayan dördüncü çeyreğe ilişkin Evlenme ve Boşanma İstatistiklerini açıkladı.

    TÜİK verilerine göre, 2011 yılının dördüncü döneminde 137 bin 386 çift evlendi, 28 bin 370 çift boşandı.

    Yıllık veri ise üçer aylık istatistikler ise güncellendikten sonra açıklanacak.

    2011 yılı son çeyrek verilerine göre, üç aylık dönemde 137 bin 386 çift evlendi. Evlenenlerin sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,8 azalma oldu.

    Evlenme sayısında en büyük azalış yüzde 8,9 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde, en büyük artış ise yüzde 1,5 ile Doğu Marmara Bölgesinde görüldü.

    En geç İstanbullular evleniyor

    Dördüncü çeyrekte, ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 26,5, kadınlarda 23,2 olarak belirlendi. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaşı farkı 3,3 oldu.

    İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflamasına göre en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 27,5, kadınlarda 24,4 ile İstanbul’da görüldü.

    En düşük ortalama ilk evlenme yaşı ise erkeklerde 25,5, kadınlarda 21,8 ile Orta Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşti.

    Boşanmalar azaldı

    Bu dönemde boşanma sayısında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 azalış meydana geldi. 2010 yılının dördüncü çeyreğinde 29 bin 326 çift boşanmıştı, rakam 2011 yılının aynı döneminde 28 bin 370′e geriledi.

    Boşanma sayısında en fazla düşüş, yüzde 23,6 ile Orta Anadolu Bölgesinde görüldü.

    Bu dönemde boşanmaların en fazla arttığı bölge ise yüzde 4,5 ile Akdeniz Bölgesi oldu.

    16 yıldan uzun evliliklerde boşanma oranı yüzde 24,9

    2011 yılının son çeyreğinde, boşanmaların yüzde 39,7′si, evliliğin ilk beş yıllık döneminde gerçekleşti. Boşanmaların yüzde 20,5′i, 6-10 yıl arası süren evliliklerde, yüzde 14,6′sı 11-15 yıl arası evli çiftlerde meydana geldi.

    Boşanmaların dörtte biri (yüzde 24,9) 16 yıl ve daha uzun süre evli kalan çiftlerde görüldü.

  • Hint Astrolojisi

    Hint Astrolojisi

    Hint astrolojisi yaklaşık 4000 yıl kadar önce Hindistan’da var olan Veda uygarlığından günümüze kadar taşınmış bir okült bilimdir. Hint astrolojisinin kurucusu kabul edilen “Parashara“nın “Brihat Parashara Hora Shastra” adlı eseri günümüzde de İngilizce ve Sanskritçe olarak bulunabilmektedir. Hindistan’daki pandit adı verilen ruhsal aydınlanma sahibi kişiler tarafından usta-çırak ilişkisi içinde günümüze kadar getirilmiştir.

    Türkiye’de çoğu kişinin astroloji olarak bildiği alan “Batı Astrolojisi”dir. Gazetelerde, kitaplarda yorumları yapılan astroloji batı astrolojisidir.Ancak bu yorumlar çok havada kalmakta sanki tüm insanlığı 12 burca bölüp herkesin aynı zamanlarda benzer şeyler yaşayacağını öngörmektedir. Batı astrolojisi ile nasıl bir kimlik donatıldığımızı öğrenebiliriz ancak gelecek kesinlikle Vedic (Hint) astrolojisi ile öngörülebilir.

    Astrolojiye ilgimin ilk başladığı zamanlarda herkes gibi ilk önce batı astrolojisi ile tanıştım. Gezegenlerin etkileri, nasıl bir kişiliğe sahip olabileceğimiz genel olarak doğru geliyordu ancak hiç bir zaman yeterli gelmemişti. Daha sonra Hint Astrolojisi ile tanışmamla hayatım değişti artık astroloji benim için bir hobi ve meraktan öte bir yaşam tarzı haline geldi.

    İnsan, geleceği çağlar boyunca merak etmiştir. Bu merak, maalesef bir sürü de dolandırıcı ortaya çıkarmıştır. Falcılık, üfürükçülük vs vs. İnsanlara çok genel şeyler söyleyerek kahin olduğunu söyleyen insanlar yıllardır vardır ve bu merak devam ettikçe de olacaktır. Ancak ruhsal aydınlanması çok güçlü kişiler hisleri sayesinde geleceği tahmin edebilirler, bu da piyasada falcı medyum diye dolaşan çoğu kimsede olmayan bir özelliktir. Geleceği sistematik olarak öngörebilmenin tek yolu 5000 yıllık bilim Astroloji’den geçer…

    Batı Astrolojisi ile Teknik Farklılıklar

    Hint astrolojisini batı astrolojisinden ayıran önemli farklılıklar vardır.Basit bir dille anlatmak gerekirse; batı astrolojisi gezegenlerin binlerce yıl önceki konumlarına göre hesap yaparken (Tropikal Zodyak), Hint astrolojisi gezegenlerin şu anda gökyüzündeki konumlarına göre hesap yapar. (Sideral Zodyak) Bu aradaki açı farkı her yıl yeniden hesaplanır. Bu değere Ayanamsa adı verilir. Hindistan’da astroloji o kadar değer verilen bir sistemdir ki Hindistan devleti bu açısal değerin hesaplanması için her yıl fon ayırmaktadır. Farklı hesap yöntemleri sonucu birden fazla Ayanamsa değeri vardır.Bu değerlerden en çok kullanılanı Lahiri Ayanamsa değeridi ve ben de aynı sistemi kullanıyorum.

    Hint astrolojisinin en önemli farklarından biri ise Bölüşümlü Alt Haritalardır. Yani doğum saatini kesin olarak bildiğimiz durumlarda sadece tek bir doğum haritası ile yetinilmemektedir. Doğum haritasının yanında doğum haritası kadar önemli Navamsha adı verilen Gezegen Güçleri haritası da çıkarılır. Gezegen güçleri haritası Hint sisteminde aynı zamanda Evlilik haritası adını da alır. Zaten insan hayatının evlenileni kişi ile ortak bir kulvarda devam etmesi kadar da doğal bir şey yoktur. Bu nedenle Navamsha adını verdiğimiz evlilik haritası da ana harita ile birlikte yorumlanır. Navamsha haritası ana haritadan bağımsız olarak yorumlanamaz. Bunun dışında Zenginlik haritası, Kardeşler haritası, Kariyer Haritası, Mal-Mülk haritası, Anne-Baba ile ilgili harita, Eğitim haritası, Sağlık ve Kaza haritası gibi birçok ek harita vardır. İşte doğum zamanlarında bir kaç dakika farklılık olan insanların da farklı hayatlar sürmesinin nedeni bu alt haritalarda gizlidir. Çünkü bu alt haritalar çok kısa zaman aralıkları içinde değişebilmektedir.

    Gelecek ancak Hint Sistemi ile öngörülebilir…

    Vedic sistemi gelecekte bizi bekleyen her türlü hayat olayını anlamamızı sağlayan en güçlü yoldur. Bu sistemde gelecek belli gezegen periyotlarına ayrılır. Doğum anında AY’ın yerleştiği takımyıldıza göre bu gezegen periyotları başlar. İşte gelecekte bizi bekleyen her türlü olay da bu gezegen periyotları sayesinde yorumlanır. Bu sisteme Dasa sistemi adı verilmekle birlikte yine birden fazla Dasa sistemi vardır. Bu sistemlerden en çok kullanılanı Vimshottari Dasa’dır. Her periyot kendi içinde de alt periyotlara ayrılır ve o periyotlar da alt periyotlara ayrılır. İşte gelecekte olacaklar, yaşanan gezegen döneminin haritadaki gücüne, yerleştiği ve sahibi olduğu evlere bakılarak yorumlanır. Gelecek analizlerinde bundan başka transit analizi, yıllık haritalar vb. birçok yöntem kullanılarak analiz sonucu kesinleştirilir.

  • Burcunun Kadını Ol

    Burcunun Kadını Ol

    Terazi: Kültür kokan kadın

    Kova: Acıların kızı, melankoli

    Akrep: Sürmeyi ve süründürmeyi seven, sürünmek hoşuna giden

    Oğlak: İlişkide gücü seven,bazen erkekleşen

    İkizler: Bütün burç kadınlarını bünyesinde taşıyan

    Koç: Aramazsan aramayan,deniz kızı

    Yay: Özgür kız,

    Boğa: Mantık ve aşkın çeliştiği kadın

    Balık: Erkeği için her şeyi yapabilen

    Başak: Çok konuşan, hemen atarlanan

    Aslan: Şehvetli kadın

    Yengeç: Burcu erkeğine kalbinin dayanamadığı kadın bir adet aslan alayım mümkünse