Kategori: İlişkiler

  • Ruh Halinizi Düzeltecek Çözümler

    Ruh Halinizi Düzeltecek Çözümler

    Dr. Mehmet Öz, kötü ruh halinizi düzeltecek dört mükemmel çözüm önerisini açıklıyor. İşte detayları…

    Ruh halinizin kötü olması yalnızca gününüzü berbat etmekle kalmaz aynı zamanda giderek sağlığınızı etkilemeye başlar. İşte, bu keyifsizliğinizin sağlığınıza zarar vermesini önleyecek çözümler nelerdir?

    Yaşımız ilerledikçe kötü ruh hali, vücudumuza daha çok zarar vermeye başlar. Kızgınlık, anksiyete, üzgün olma ve kıskançlık gibi negatif duygular beynin, böbrek üstü bezini kortizol denilen stres hormonu salgılaması için uyarmasına neden olur. Kortizol, az miktarda olduğunda yararlı olabilir ancak uzun vadede kan damarlarında yaşlanma ve inflamasyona neden olarak yüksek tansiyon, kilo alımı ve ölümcül olabilecek kalp hastalığı gibi durumlara yol açabilir. Ancak, modunuzu düzeltecek ve negatif duygularınızın zararlı etkileriyle savaşacak dört mükemmel önerim var.

    Çözüm #1: Negatif iyon üreticisi

    Modunuzu düzeltmenin ilk sırrı ekmek kızartma makinenizi fişe takmak kadar kolay ve hesaplıdır. Tek fark, ekmek kızartma makinesi yerine negatif iyon üreticisi denilen bir ürün kullanılıyor olması. Bu arada şunu söylemeliyim ki çevredeki toz, mikrop, evcil hayvan kepeği gibi tahriş edici elementler pozitif iyon taşımaya eğilimlidirler. Bir mıknatısın demir tozlarını çekmesi gibi vücudunuz kelimenin tam anlamıyla bu elementleri kendine doğru çekerek hasara yol açar. Ayrıca bazı araştırmacılar zararlı olanın sadece pozitif iyon içeren hayvan kepeği veya toz olmadığını, pozitif iyonların tek başlarına da vücuda zarar verdiğini savunuyor. Ve asıl korkutucu olan ise şu: Cep telefonu ve bilgisayar gibi sık kullanılan ev ve işyeri eşyaları sürekli olarak etrafa pozitif iyon yayar.

    Negatif iyon üreticisi, etrafınızda bir negatif iyon “kalkanı” oluşturarak potansiyel olarak zararlı olan pozitif iyonları sizden uzak tutar. 2006’da mevsimsel depresyon hastaları üzerinde yapılan bir araştırma, iyon terapisi uygulandığında hastaların neredeyse yarısının semptomlarda büyük ölçüde hafifleme gözlemlediğini ortaya koydu. Negatif iyon üreticisini internet üzerinden veya mağazalardan satın alabilirsiniz. Aracınıza, bilgisayarınızın yanına veya uyuduğunuzda yanınıza koyun ve kendinizi pozitif iyonlardan koruyun.

    Çözüm #2: Şekerden uzak dur

    Kendinizi kötü hissettiğimizde rahatlamak için çoğunlukla tatlılara yöneliriz. İronik olarak, bu tatlılar ruh halimizi daha da kötüleştirebilir. Vücudunuz, sonunda kan şekeri seviyenizi düşüren ve yorgunluğa ve huysuzluğa neden olan işlenmiş şekeri emmek için insülin salgılamalıdır. Bu şeker kısır döngüsünü yenmek ve gerilimi azaltmak için D-Riboz denilen şeker alternatifini deneyin. Riboz, hücreler tarafından kullanılan ana enerji kaynağı adenozin trifosfat (ATP) üretimini harekete geçiren doğal şekerdir. Atletler de performansları için D-Riboz kullanmaktadır. Yapılan araştırmalar, kalbin iyileşmesini ve kan akışını hızlandırabileceğini gösteriyor.

    Hem kapsül hem de toz şeklinde bulabileceğiniz bu tamamen doğal şekeri sağlık ürünleri satılan mağazalardan alabilirsiniz. Çay veya kahvenizin içine 2000 mg koymayı deneyin ve güne harika bir başlangıç yapın.

    Çözüm #3: Akupresür meridyen masajı

    Eski Japon ve Çin sağlık biliminden yararlanan akupresür masajlar, iğne kullanılmadan yapılan basit ve etkili masajlardır. Örneğin okaliptüs, fesleğen ve nane yağlarını karıştırıp parmaklarınıza sürün ve boynun arkasından başlayarak kulak memesine, oradan da şakaklara doğru masaj yapın. Vücudunuzdaki önemli basınç noktalarına hafifçe masaj yaparak ve sakinleştirici aromaları içinize çekerek kan akışının hızlanıp stresinizin azalmasını sağlayacaksınız.

    Çözüm #4: Küfür etmek!

    Çocukların yanında bunu yapmaktan tabi ki kaçınmalısınız ancak araştırmalar, küfür ettiğiniz zaman beyniniz ve vücudunuz sizi rahatsız eden şeyle daha iyi başa çıktığını gösteriyor. 2009’da yapılan bir araştırmada, araştırmacılar kişilerden ellerini buzlu suya sokmalarını istediler. Küfür eden katılımcıların acıyı daha iyi tolere ettiği gözlemlendi. Küfür etmenin katılımcıların kalp atış hızını artırdığını bunun da savaş veya kaç tepkisini tetikleyerek vücudun acıyı tolere etmesini hatta görmezden gelmesini sağladığı düşünülüyor. “Küfür kavanozu” yöntemini kullanarak avantajları ikiye katlayabilirsiniz.

    Dr. Mehmet Öz

  • Evlilikle İlgili Bu Araştırma Şaşırttı

    Evlilikle İlgili Bu Araştırma Şaşırttı

    Artık eşinizden ev işlerini sizinle paylaşması konusunda yardım istemeden önce durup bir kez daha düşünmeniz gerekebilir. Zira, Norveç’te gerçekleştirilen bir araştırmaya göre ev işlerini karı-kocanın birlikte üstlendikleri evliliklerin boşanma ile sonuçlanma ihtimali, ev işlerini sadece/çoğunlukla kadının üstlendiği evliliklere göre tam %50 daha fazla!

    Şaşırtıcı sonuçları olan bu ilginç araştırmayı yürüten uzmanlara göre bu oran, günümüzdeki evlilik müessesesine bakış açısının değişmesi, evliliğin eski zamanlara göre daha az kutsal sayılmasından kaynaklanıyor olabilir…

    Ev işlerinin eşler arasında paylaşıldığı modern evliliklerde kadınlar çoğunlukla bir işe,kariyere sahip ve ekonomik özgürlükleri kendi başlarına yaşayabilmeye de müsait. Maddi açıdan eşine bağımlı olmadıklarından, boşanmaları halinde yola tek başlarına da rahatlıkla devam edebilirler.

    İşleri bölüşmeyen, sorumlulukların net çizgilerle belirli olduğu ve birinin diğerine göre daha baskın hareket ettiği evliliklerde ise boşanma oranları daha düşük. Yani, kadın maddi açıdan eşine bağlı ve boşanma fikrini aklına en son getirmekte…

    Erkek de ev işlerine yardımcı olmadığında evlilikleri açısından çok da değişen bir şey olmayacağını düşündüğünden ve kendi başına yaşıyor olduğunda kadının bu toparlayıcı özelliğinden faydalanamayacağına kanaat getirdiğinden boşanmayı pek düşünmüyor… Ayrıca, benzer bir düşünce yapısı da çalışan kadın ve evde oturan erkek arasındaki evlilik ilişkilerinde de daha fazla gelişmeye başladı desek, bu araştırmanın verileri ışığında pek de yanılmış sayılmayız…

  • Sağlıklı bir evlilik yaşantısı için neler yapılmalı?

    Sağlıklı bir evlilik yaşantısı için neler yapılmalı?

    Türkiye’de son yıllarda artan boşanmalar korkutuyor. Peki uzun süren evlilikler için neler yapmalı?

    Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzman Nörolog Mehmet Yavuz’a göre; 4 bin yıllık toplumsal bir kurum olan evlilik; kimilerinin rüyasıyken kimilerinin de kâbusu olabiliyor. Çoğunluk için gereklilik olan bu kurum, bazı çiftleri zamanla yoruyor ve evlilik hüsranla sonuçlanabiliyor. Günümüzde çiftlerin ilk bahanesi ‘şiddetli geçimsizlik’ olsa da, bireyleri mutsuzluğa sürükleyen faktörlerin başında; kendileriyle barışık olmamaları ve kendi kapasitelerinin çok üstünde beklentileri olmasından kaynaklanıyor.

    İyi tanıyın!

    İlk 1 yıl, daha sonraki 6 yıl ve evliliğin 20. yılı… Ani evliliklerde, nişanlılık dönemi geçirenlere göre ilk yıl boşanma riskinin daha fazla olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, aniden evlenenlerin birbirlerini aynı evde yaşamaya başlayınca tanıdığını ve uyumlu olmamaları halinde ilk 1 yıl içinde boşandıklarını vurguladı. Ayrıca, görücü usulü ile bir süre nişanlı kalıp evlenenlerin ilişkileri aile büyüklerinin seçimleri ve tecrübeleri ile şekillendiği için flört evliliğine göre biraz daha sağlam olabiliyor. Bu noktada çiftler arası sorunlarda aile büyüklerinin hemen devreye girip arabuluculuk yapmasının önemli bir faktör olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, 20. yıldan sonra boşanmalarda görücü usulü evlilik ve flört evliliği arasında sayısal açıdan bir farkın olmadığını da bizlere hatırlatıyor.

    Mutlu evlilikler için bazı ipuçları

    Bilimsel bir araştırmada, her 100 kişiye hiç kıpırdamadan karşı cinsten birisine bakmaları isteniyor, sonuç ise şaşırtıcı… Birbirlerinin yüzlerine bakan çiftlerden bazıları aşık olup evlenmeye karar veriyor. Dr. Mehmet Yavuz’a göre; tıpkı bu araştırmalarda olduğu gibi çiftlere her gün en az 5 dakika birbirlerinin yüzlerine bakmalarını öneriyor.

    Boşanmayı önleyen davranışlar

    Karşılıklı empati de evliliğin yürütülmesinde önemli bir faktördür. Psikolojide ‘kendini gerçekleştiren ön kabul’ yasasına değinen Dr. Mehmet Yavuz, bir insanın herhangi bir konuda ön yargısı varsa, bir müddet sonra ön kabul oluşan yasanın kendini geliştirmeye başladığını söylüyor. Kendini eşinin yerine koyarak hareket etmek çoğu zaman sorunların başlamadan çözümlenmesi ile sonuçlanıyor. Boşanmayı önleyen bilimsel formüller için tıklayın…

    Sağlıklı bir evlilik yaşantısı için neler yapılmalı?

    -Elinizdekilerin değerini bilin
    -Sağlığınızın, ailenizin, çocuklarınızın, dostlarınızın değerini bilin. Eşinizle ortak arkadaşlıklar kurun.
    -Mutluluğunuz için araya hedefler koymayın
    -Kendinize ev, araba alınca, çocuk olunca ya da başka bir olay gerçekleşince mutlu olacağız gibi hedefler koymayın. Mutluluk hedef değil, uzun bir yolculuktur.
    -Her eleştiriye kulak vermeyin
    -Çevrenizdeki insanların eleştirilerine ve önerilerine göre yaşarsanız, kendiniz için yaşayamazsınız. Hatalara duyarlı olmayın: Hatalar, tekrarlanmadıkça görmezden gelinmelidir. Gördüğünüz şeyi söylemezseniz hafızanızdan uçup gider, söylerseniz hafızanızda yer eder. Her olumsuzluğu söze dökmeyin.
    -Evliliğinize zaman ayırın
    -Çiftler, akşam yemeklerini birlikte yemeye gayret göstermeli, pazar sabahları hep beraber uzun kahvaltı keyifleri yapmalıdır. Ayda birkaç kez konsere, sinemaya, tiyatroya bu da olmazsa pikniğe gidilmeli, seyahatlerden eşlere hediyelerle dönülmelidir.
    -Başkalarına yardım edin
    -Yardıma muhtaç insanlara birlikte destek olmaya çalışmak, birliktelik duygusunu pekiştirir. Bu da beraberliğe takım ruhu kazandırarak ilişkinin doğru çizgide ilerlemesini sağlar.
    -Yalnızlık bir tercih olmasın

    Dünya’da yalnız yaşayanların sayısı, 1996’da 153 milyon iken, 2011 yılında ise; 277 milyona yükselmiştir. Yapılan araştırmalara göre, Dünya’da son 15 yılda yalnız yaşayanların sayısı % 55 arttı ve insanlar evlenmekten şu an olduğumuz zaman itibariyle eskisinden daha fazla korkuyorlar.

    Çalışan kadın boşanıyor

    Uzman Dr. Mehmet Yavuz’a göre; eşlerden her ikisinin de çalışıyor olması, evliliği boşanmaya götüren nedenlerden biri. Çalışan kadına, ev işlerinde erkeğin yardımcı olmamasının yozlaşmayı artırdığı ve çalışan kadınların profesyonel alanda, evlerinde iki farklı role sahip olmasının yorucu olduğunu hatırlattı. Çalışan kadın evine vakit ayırdığı zaman kariyeri tehlikeye giriyor, kariyerine yöneldiğinde evini ihmal ediyor. İşine daha çok vakit ayırdığında, eşler bunu anlayışla karşılamayabiliyor. Tüm bu nedenler doğrultusunda çalışan kadınlarda çalışmayanlara göre 6 kat daha fazla boşanma vakası görüldüğünü belirten Dr. Mehmet Yavuz, bunda ekonomik özgürlüğün de payının büyük olduğunu dile getirdi.

    Tüm çiftler çeşitli zorlukları aşarak evlenme kararı alırken ilerleyen dönemlerde boşanacaklarını düşünmezler. İlerde boşanmamak için, her iki tarafında onarıcı ve bağışlayıcı olması evliliklerini saygı ve sevgi eşliğinde uzun bir süreçte yürütebileceklerine işaret ediyor. Dr. Yavuz, sorunlarıyla baş edemeyen çiftlerin bir uzman yardımına başvurmalarını öneriyor.

  • Arkadaşlarınız Sizi Yanıltıyor Olabilir

    Arkadaşlarınız Sizi Yanıltıyor Olabilir

    Aşk hayatınızla ilgili çıkmazlarınızda hep yakın arkadaşlarınızın fikirlerini mi alıyorsunuz? O zaman bu habere dikkat!

    Aşk hayatımız iniş-çıkışlarla dolu ve bazen nerede nasıl hareket etmemiz gerektiğini bilemiyoruz. Bu gibi durumlarda neyseki en iyi arkadaşlarımız yanı başımızda. Onların tecrübelerinden ve objektif bakış açılarından yararlanmak bize o an için atılacak en doğru adım gibi geliyor.

    Daha sonralarıysa, bu artık bir davranış biçimi halini alıyor ve onların fikirlerini almadan ilerleyemiyoruz. Peki hiç düşündünüz mü? Arkadaşlarınız belki de sizi yanıltıyor olabilir…

    Etrafınızdaki kişilerin sizi yanıltabileceğini aklınızın bir köşesinde tutun! Nasıl mı?

    Harika görünüyorsun!

    Facebook, Twitter, Instagram… Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederiz! Neden mi? Profil resmimizi güncellediğimizde veya kendimize ait bir fotoğrafımızı paylaştığımızda ‘like’ sayısına ve yorumlara göre adeta tatmin oluyoruz. ‘Harika çıkmışsın’, ‘süper bir foto’ gibi yorumlar geliyor ve mutlu oluyoruz. Ama şimdi dürüst olalım, bu beğeni ve yorumların ağırlıklı olarak hemcinslerinizden geldiğini inkar edebilir misiniz? Hatrısayılır derece kilo verdiyseniz, örneğin cilt bakımınızı yaptırdıysanız veya güzelliğinize dair birçok çabanız olduysa, kendinizle ilgili değişikliklere yorum almak istiyorsanız, cevabı biraz da karşı cinsin yorumlarında aramalısınız… Onların iltifat veya eleştirileri sanki biraz daha gerçekçi…

    Belli ki adamın gözünü korkutmuşsun… 

    Kadınların birbirlerinden en fazla duymayı hoşlandığı şeylerden biri de bu cümle… Hatta bunu bir iltifat olarak kabul ediyorlar ancak ne kadar başarılı, zengin ve güzel olursanız olun, erkekler bu gibi detaylara sandığınızdan çok daha az takılıyorlar. Yani, arkadaşınızın dolduruşuyla karşınızdaki erkeğe biraz yukarıdan bakmaya yönelip onun gözünü korkuttuğunuzu zannederken aslında sizden uzaklaşmasına neden olabilirsiniz…

    O teklif etmiyorsa sen et!

    Yanınızdaki arkadaşınız yaşantınızdaki bu potansiyel aşk barındıran senaryoyu çok sevmiş ve olayın devamını merak ediyor olabilir fakat karşınızdaki erkek eğer çok çekingen olmadıkça bırakın başbaşa buluşma teklifi ondan gelsin! Sizinle gerçekten zaman geçirmek isteyen bir erkek, bu teklifi kesinlikle yapacaktır zaten…

     

    Womenist

  • Burçlara göre kadınların seks hayatı

    Burçlara göre kadınların seks hayatı

    Burçlara karşı inanın ya da inanmayın ama bir gazete veya dergide gözünüze çarptığı an hepiniz okumadan geçemiyorsunuz. Burçlar ilginizi çekmese de seks hayatınızda ne kadar etkili olduğunu merak etmiyor olamazsınız. Her burcun cinsel hayatlarında neler ön planda, nasıl bir seks hayatları var sizler için bir araya getirdik.

    Koç: Koç kadınları ateşli, sabırsız ve fantezi dünyaları geniştir. Baskın olmayı seven koç kadınları seks sırasında da üste olmayı tercih eder ve kovboy pozisyonu onun için biçilmiş bir kaftan gibidir. Eğer bir koç kadını ile birlikteyseniz; her seks deneyiminizde farklı bir kimlikte karşınıza çıkacak ve sizi fantezi dünyasına alacaktır.

    Boğa: Seks konusunda boğa kadını kadar ateşlisi yoktur. Boyun bölgesine ekstra duyarlı olan boğa kadınları eğer size güvenmişse seks sırasında sınırları zorlamaktan asla çekinmez.

    İkizler: İkizler kadınını mutlu etmek zordur. Monotonluktan nefret eder. Eğer ki ikizler burcu bir kadınla beraberseniz seks hayatınızı renklendirmek için sürekli yenilikler ve sürprizler yapmanız gerekecektir. Ruhsal yönden kendini sekse hazır hissettiği zaman asla sevişmek istediğini söylemekten çekinmezler.

    Yengeç: kulağına fısıldayacağınız güzel bir söz onu tahrik etmek için yeterlidir. İlk başlarda sakin gibi gözükse de tutkulu ve ateşli bir kadına dönüşerek sizi şaşırtacaktır. Kaşık pozisyonunda erotik dokunuşlar yengeçleri etkilemek için şahane bir tercih olacaktır.

    Aslan: Aslan burcu kadınları tahrik etmeye bayılırlar! Önce yaklaşır, erotik tavırlarla aklınızı başınızdan alır daha sonra kendini çeker. Fantezi dünyası oldukça geniş olan aslan kadınlarının sekste sınırları yoktur.

    Başak: Başak kadınlarını etkilemek biraz zordur. Gerçekten aşık olmadan kimseyle kolay kolay bir ilişkiye girmezler. Ama bir başak kadınıyla sevişme şerefine nail olursanız; onun aslında ne kadar ateşli olduğunu göreceksiniz. Ufak bir masajla başlayan dokunuşların ardından, soluğu aniden banyonda sevişirken alabilirsiniz.

    Terazi: Bir romantizm tutkunu olan terazi kadınlarının en hassas bölgesi kalçalarıdır. Öyle her ortamda seks yapmaktan hoşlanmazlar. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyen teraziler, havaya girdiklerinde ise sizi zevkin doruklarına çıkarır.

    Akrep: Sekste baskın taraf olmayı tercih eden akrep kadınları kontrolleri ellerinde isterler. Tüm burçlar içerisinde en ateşli ve tahrik etmeyi seven burç akrep kadınlarıdır. Bu hallerinin yanında narin ve naziktirler. Hayal gücü ve fantezi dünyasına kapılırsanız sizi mutlu etmemek için hiçbir engel yoktur.

    Yay: Yay kadınları genellikle seks sırasında üstte olmak isterler. Cinselliğe oldukça fazla düşkündürler ve biraz çapkındırlar. Sekste sıradanlıktan ve uzun süren sevişmelerden hoşlanmıyorlar.

    Oğlak: Oğlak kadınları ilk başta biraz utangaç olsalar da yavaş ve nazik davranışlarınızla onu tutkulu bir kadına dönüştürebilirsiniz. Şehvetli oğlak kadınları günü birlik ilişkilere dayalı seksten asla hoşlanmasalar da size güven duyarsa yatağın patronu o olacaktır.

    Kova: Kova kadınları cinsellikle ilgili fikirlerini paylaşmaktan asla utanmazlar ve eğer canı istemiyorsa seks yapmaları imkansızdır. Ancak canı istediği zaman sizinle rahatça her türlü seks oyununu yapabilir ve aklınızı başınızdan alabilir.

    Balık: Duygusal ve hayal gücü yüksek olarak bilinen balık burçlarının seks hayatındaki etkileyici ve ilginç fantezilerine ortak olmanız için biraz sabretmeniz gerekebilir. Bir balık burcu kadınıyla beraberseniz ona karşı daima romantik olmanız gerekir. Karşılığında sizi tutku ve fantezileriyle ödüllendirecektir.

  • Tahammül Eşiğimiz Düşüyor mu?

    Tahammül Eşiğimiz Düşüyor mu?

    Avantaj gibi görülen teknoloji ve hızlı yaşamın insan sağlığına zararları neler? Uzmanlar açıklıyor.

    Teknolojik ilerlemeye paralel hayatımızda, sosyal, kültürel, ekonomik birçok alanlarda yaşanan değişim ve gelişim, ilişkilerimizi şekillendirmekle birlikte, ruh dünyamızı da etkiliyor. Modernleşmenin getirdiği hızla birlikte maddi noktada yaşam kalitesinde bir artış söz konusu olurken, yaşanan değişim aslında kişinin ruh dünyasında tahribatlara neden oluyor. Kişiler günden güne daha bir sabırsız oluyor, bekleme ve tahammül eşiği düşüyor. Bu da ortaya mutsuz ilişkileri çıkarıyor.

    Modernleşmenin insanlara sunduğu en büyük avantajın hız olduğuna dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi, Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, hızın daha da artacağının altını çiziyor. Avantaj gibi görülen bu gelişimin dezavantajları olduğunu hatırlatan Evrensel, hıza alışan insanların daha da sabırsızlaştığını vurguluyor.

    Sabretmek zorlaşıyor

    Beklemeye dayanma eşiğinin, kişilerde günden güne düştüğünü kaydeden Yrd. Doç. Dr. Evrensel, “İnsanlar her şeyin biran önce olmasını istiyor. Bu süreçte kişilerin hedefe ulaşmak için bir miktar çile çekilmesi gerektiği, zorluklara katlanılmasına ihtiyaç olduğunun göz ardı edildiğinin altını çiziyor. Evrensel bu süreçte çocukluk yıllarının önemli rol oynadığını da hatırlatıyor.

    Bir bebekte irade yoktur. İrade hayatın içinde karşılaşılan zorluklarla gelişir. Aynen vücudumuzdaki kas ve kemik yapısının sporla gelişmesi gibi…

    Koruyucu ebeveynler dikkat!

    “Her sorunda olduğu gibi çocukluk yılları önemli rol oynuyor. Kişinin stresle mücadele etmesini, sabretmesini dürtülerinin denetlenmesini iradesi sağlar. Sağlam bir irade yapısının temeli çocuklukta atılır. Bir bebekte irade yoktur. İrade hayatın içinde karşılaşılan zorluklarla gelişir.Aynen vücudumuzdakikas ve kemik yapısının sporla gelişmesi gibi düşünebiliriz. Eğer çocukların sıkıntı çekmesine müsaade edilmez ise iradeleri de gelişmez. Çok koruyucu ebeveyn yaklaşımları çocukların kişilik gelişimini olumsuz etkiler. Bedensel olarak yetişkin hale gelseler bile kişilik olarak hep çocuk kalırlar.”

    İradesi yeterince güçlü olmayan yetişkinlerin sıkıntıya gelemediklerini belirten Evrensel, bu kişilerin sıkıntıdan bir an önce kurtulmak istediklerini, sorumluluktan da kaçtıklarını kaydetti. Evrensel, onlar için hayatın bir oyun alanından ibaret, sadece oynamalı ve zevk verici etkinlikleri yapmaları gerektiğine inandıklarını da söyledi. Evrensel bu kişilerin aynen bir çocuk gibi davrandıklarını vurguladı.

    Olumsuzlukları neler?

    “Okul hayatı sıkıcı gelirse okulu bırakırlar. Bundan dolayı zorlu iş hayatından sorunlar yaşarlar, sık sık iş değiştirirler. Evlilik zor gelirse boşanırlar. Yaşları büyür ama onlar hiç büyümezler. Bu insanlar strese maruz kaldıklarında da çok fevri tepkiler ortaya koyabilirler. Saldırganlık dürtülerini de denetlemekte güçlük çekerler. Vurma, kırma, bağırma, saldırma gibi eylemler sık görülür. Eğer tablonun altında bir hastalık varsa mutlaka tedavi edilmelidir. Ama asıl tedavi psikoterapi ile olmalıdır.Terapist eşliğinde yetişkinlik, olgunluk öğretilmelidir.”

  • Sevgilinizi Burnunuz Seçiyor

    Sevgilinizi Burnunuz Seçiyor

    Hep yanlış kişiye rastladığından şikayet edenler henüz doğru kokuyu bulamamış olabilir.

    Bild gazetesinde yer alan bir habere göre hayvanlarda olduğu gibi insanlarda da partner seçimi aslında burun tarafından yapılıyor. Ruhr Üniversitesi Hücre Fizyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Hanns Hatt partner adayının genetik olarak kişiye uygun olup olmadığını, doğacak çocuğun sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olup olmayacağını burnun söylediğini belirtiyor.

    Doğru partneri bulmak aslında kadına düşüyor. Zira doğası gereği erkek mümkün olduğunca çok çocuk yaparak soyunu devam ettirme amacına sahip. Prof. Hatt bir kadın için doğru partnerin, ne kendi kokusundan çok farklı ne de kendi kokusuna çok yakın olması gerektiğini söylüyor.

    Parfüm burnu yanıltabilir mi?

    Prof. Hatt bunun mümkün olmadığını, çünkü burundaki yaklaşık 30 milyon koku hücresinin farklı kokuları algılamak üzere uzmanlaştığını kaydediyor. Peki, tıkanık bir burun hayallerdeki erkek ya da kadının fark etmeden geçip gitmesine yol açabilir mi?

    Hatt’a göre bu elbette ki mümkün, zira nezle olunduğunda burundaki koku hücreleri devre dışı kalıyor. Bu nedenle bu süre zarfında normalde seçilmeyecek bir kişinin seçilmesi mümkün. Ancak Prof. Hatt burun tıkanıklığının geçici bir durum olduğunu ve koku hücreleri normal çalışmaya başladığında bu durumun hemen fark edildiğini kaydediyor.

    Öte yandan Prof. Hatt virütik bir enfeksiyon ya da kaza sonrasında koku duyusunu tamamen kaybeden hastalarda ise bu durumun cinsel yaşam üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirtiyor. Hatt bu durumdaki hastaların çoğunun koku duyusunu geri kazanmak için bir gözlerini ya da bir kulaklarını feda etmeye hazır olduklarını söylediklerini vurguluyor.

    Kadın Parfümleri

  • Ofiste Aşk

    Ofiste Aşk

    İşyerinde aşk yaşamak son derece riskli bir durum… Ancak monoton hayatımızda başka yerde aşk ihtimalleriyle karşılaşma şansımız ne kadar ki? O halde oyunu kuralına göre oynayalım!

    Aşkın ne zaman, nerede karşınıza çıkacağı belli olmaz. Aşkın gelişi trafik kazası, yaz yağmuru gibidir. Kendinize koyduğunuz kuralları tanımaz, sınırları aşar veee… Bir gün kendinizi “Asla yapmam”, “Asla yaşamam” dediğiniz durumların içinde buluverirsiniz.

    “Ofiste aşk yaşamak ister misiniz?” diye sorulsa, hemen hepiniz aynı cevabı verirsiniz: “Asla!”. Çünkü bilirsiniz ki, ofiste aşk yaşamak belalı bir iştir. Karşınıza çıkan pek çok örnekten almanız gereken dersi çoktan almışsınızdır. Bu kuralı ihlal edip ofiste aşk yaşayan arkadaşınızdan, ofis dedikodularının acımasızlığından yara almış olanlardan kendinize pay çıkarmışsınızdır. Ama ne demiş atalarımız: “Büyük konuşmayın!”. Koşul dinlemeyen aşk, insanın karşısına ofiste de çıkabiliyor.

    Ofiste aşk neden tehlikeli?

    İş, eğer insanın hayatına dâhil olsaydı, adına iş hayatı ya da çalışma hayatı denmezdi. Ofis yani işyeri, kendi kurallarıyla var olan, kendi kurallarıyla işleyen, bu nedenle çalışma hayatı diye andığımız özel bir alan. Yaşadığımız hayatın en büyük bölümünü orada geçiriyor olsak da; en delimiz bile, günlük hayatını, iş hayatının kurallarıyla yaşamayı göze alamıyor.

    Bu nasıl bir hayattır diye sorarsak, kısaca şunu demek mümkün: “İş hayatı; sınırları belli, tanımı yapılmış bir iş için, bu işe uygun hazırlanmış bir mekânda, işin gereği olan tüm faaliyetleri sürdürdüğümüz zaman dilimidir.” Elbette orada beslenir, tuvalete gider, günlük sohbetler yaparız ama oradaki sınırlarımız işle çizilidir. İşten ayrıldığımızda mekânla bağımız kopar, hatta iş arkadaşlarımızla da… Bu nedenle bir işte 10 yıl çalışmış olsanız da, orası sizin hayatınız değildir. İşten ayrılır, hayattan ayrılmazsınız…

    Ve bir de ofis kuralları vardır. İşyerlerinde de genellikle kişisel zevkinizi ortaya koyan bir giyim tarzından çok, işin gerektirdiği gibi giyinirsiniz. İlişkilerinizin en derini bile, okul arkadaşınızla kurduğunuz yakınlık düzeyinde değildir. İstisnalar kaideleri bozmaz ama işin kendi yapısından ötürü, orada bulunuşunuz ister istemez eğretidir. Bu nedenle küçük sohbetleriniz; ofis dedikoduları ve günlük hayattan işe taşıdığınız küçük detaylarla sınırlıdır. Herkes mesai dolduğunda ofisten ayrılıp kendi hayatına döner; tabii kendi hayatı diyebileceği bir şey geride kalmışsa! Zaman zaman bir-iki iş arkadaşınızla dışarıda da görüşürsünüz… Ama ilginçtir, orada da ofisteki sohbeti uzatmaktan başka bir şey yapmazsınız. Hatta çoğu zaman iş konuşmaları yaparsınız. Bu kaçınılmazdır.

    Bu kadar kısır bir ortamda nasıl aşk doğar derseniz, anlatalım…

    Bazen biriyle karşılaşırsınız ve bu karşılaşma yoğun bir enerji yaratır. Karşılaşma doğal olarak işyerinizde de başınıza gelebilir. Mesela ofise yeni gelen biri bu enerjiyi yüksek düzeye çıkarabilir… Kısıtlı hayatınıza isteseniz de bir türlü bir karşı cins girmemektedir. Bu nedenle yoğun bir kinetik enerji üretimi yapmaktasınızdır. Elbette istemeden, karşı cinsin kim olduğuna bağlı olmadan, erkek ya da kadın enerjisi hissetmek sizi hızla yükseltir. Dosya alıp verirken kazayla olan dokunmalar, cinsel çağrışıma neden olan küçük hareketler gibi… Bu durumda birine kazayla sürtünmeniz bile aklınıza farklı konular getirmeye başlayabilir…

    Aşk, zaman zaman kavga ve çekişmeyle başlar. Didiştiğiniz biriyle bir bakmışsınız ki aşk yaşıyorsunuz. İşyeri gibi, rekabetin yüksek olduğu bir alanda, kısa bir süre öncesine kadar sinir olduğunuz birine, ansızın aşık olduğunuzu hissetmeye başlayabilirsiniz. Aranızdaki uyum şaşırtıcıdır. Ofisten biriyle o kadar iyi sohbet eder ve uyumlu olursunuz ki sizi bu kadar iyi karşılayan ve anlayan birine kayıtsız kalmanız neredeyse imkansız hale gelir…

    Gördüğünüz gibi günün çoğunu birlikte geçirdiğiniz bir çalışma arkadaşınıza aşık olmanız hiç de zor değil. Eğer duygularınıza gem vurup aşka kayıtsız kalırsanız, başınız belaya girmez, sakin hayatınız dalgalanmaz. Üstelik belki işyerindeki başarınız bu platonik duygularınızın etkisiyle birkaç puan yükselebilir. Çünkü bu tarz bir aşk, insanın işe gitmesi için iyi bir motivasyon kaynağı yaratır.
    Ama eğer platonik aşkın bir adım ötesine geçilmiş ve ilişki başlamışsa… İşiniz zor demektir. Ofiste bir ilişki sürdürmenin pek de iyi ya da kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu nedenle ofis aşkı bir trafik kazası gibi başlar. Bunun için de uygun koşulların oluşması gerekir.

    OFİSTE İLİŞKİ NASIL BAŞLAR?

    Zararsız akşam içkileri, öğle molalarında yapılan kaçamaklar, masum, masum olduğu kadar da tehlikelidir. Hele ortada uygun aşk potansiyeli varsa… İçki öldürür, kumar söndürür demiş atalarımız. İyi de elemişler. Gerçi bu işin ucunda ölüm yüzdesi düşük olsa da, kaskonuz olup olmadığına dikkat edin. Hoşlandığınız biriyle yaptığınız her şey size ilişki ihtimali getirir. Ben şahsen, hayatın hiçbir alanında aşka karşı değilim ama karşı olanları, bu konuda uyarıyorum. Başınızı belaya sokacak bir eğilim içindesiniz.

    Masum görünen tüm yakınlıkların altından bir ilişki çıkabilir. İlişkiler ortaya çıkarken size “Ce-ee” demezler. Yani olur olmaz ya da ihtimal belirir belirmez onlardan korkmazsınız… Aksine, başlangıçlar müthiş heyecanlı ve keyiflidir. Ofiste de olsa, sizi kaygılandırsa da gelişinden rahatsız olmazsınız. Sorun, ilişkinin ortası ve sonunda ortaya çıkar, ilişki bitirdiniz diye işinizi bırakmaya hazır mısınız? Ya da iş için tartışmanız gereken bir konuyu, sırf karşınızdakine yakınlık dereceniz arttı diye umursamazlıktan mı geleceksiniz? Bunlar önemli kararlar…

    Ofiste aşk yaşamaya dair…

    Ofiste aşk yaşamak gayet riskli bir durum… Ancak hiç mi hoş tarafı ve olumlu yanları yok derseniz, var elbette. Öncelikle yaşadığınız heyecan ofise gitme ve çalışma isteğinizi artırır. Yıllardır çalışan biriyseniz, işe gitmek büyük olasılıkla sizin için otomatik bir reaksiyon haline gelmiştir. Sizi motive eden, işe gitme isteğinizi artıran bir aşk potansiyeli, işle ilişkinizi hızla ve kolaylıkla geliştirir. İşyerinde geçirdiğiniz sıkıcı saatlerde, aşık olduğunuz kişi bir yan tema olarak arka planda resmi değiştirir. Tıpkı masanın üzerine çiçek koymanın yarattığı sihirli etki gibi… Ama bu durum elbette çiçek koymaktan da etkilidir.

    Ancak ilişki yaşamaya başladığınızda, giderek küçük kıskançlıkların ve sorunların çıkacağını da unutmayın.

    Patronlar, evli çiftlerin aynı ofiste çalışmasını çeşitli nedenlerden istemezler. Bu nedenlerin en başında da duygusal sorunların işe taşınma ihtimalleri gelir. Duygusal sorunlar işe taşındığında, ister istemez diğer çalışanlar da etkilenir. Aynı durum, ilişki yaşanırken de söz konusu olabilir. Ofiste aşk, yaşayanlar haricinde çevredekiler için draması yüksek eğlenceli bir konudur. Bir anda kahve molalarının keyifli gündemi haline geliverirsiniz.

    Aynı kişiden hoşlanan birden fazla kişi olması ihtimali de güçlüdür. Eğer etrafta rakipler varsa, ilginç tablolar ortaya çıkar ve emin olun bu tablolar, işin düzgün grafiklerine benzemez. Bu tablolardan işverenin pek hoşlandığı da söylenemez. Patronlar manzara resimlerini, daha çok kendi portrelerini severler. Onlar için en kötü çalışan, duygusal çalışandır.

    Ama illaki ofiste aşk yaşıyorsanız ya da bu potansiyeli kışkırtma eğiliminiz varsa, “Ondan başkasını bulamadım” diyorsanız, devam edin. Yüreğinizin götürdüğü yere gidin! En azından tehlikeyi bilen biri olarak, emniyet kemerinizi kullanmayı unutmayın.

    Emniyet kemeri mi? O da ne diyorsanız, söyleyelim. Siz siz olun, ne yaşarsanız yaşayın, karda yürüyüp, izinizi belli etmemenin bir yolunu bulun. Gece başka, gündüz başka insan olun!

    En önemlisi eğer fotokopi makinesi üstünde seks yapma gibi ateşli bir fanteziniz varsa, mesai dışı saatlerde ofiste çalışan temizlik görevlilerini ve işine aşık, her saatte ofise gelmeye eğilimli patronları da sakın aklınızdan çıkarmayın!

     

    Aşk ve İş Birbirine mi Karıştı ?

     

  • Aşk ve İş Birbirine mi Karıştı ?

    Aşk ve İş Birbirine mi Karıştı ?

    İş yerinde yeni birinden hoşlanmaya başladınız ve ne yapacağınızı bilemiyor musunuz? İşte size altın değerinde öneriler.

    İş yerindeki bir arkadaşınıza duygusal hisler beslediğinizi mi farkediyorsunuz? İşten biriyle kesinlikle ilişki yaşayamayacağınızı düşünürken bu hislere girmek sizi korkutuyor mu? Sakin olun ve çözümü bizim ellerimize bırakın.

    İş yerinde kimsenin duymasını istemediğiniz hislere sahipseniz, öncelikle dışarıdan nasıl göründüğünüze dikkat edin ve soğukkanlılığı elden bırakmayın. Bakışlarınız ve hareketleriniz ile hoşlandığınızı belli etmek yerine ofis dışında bir konuşma gerçekleştirmeyi deneyebilirsiniz.

    Tanımaya çalışın

    Mesela tam işten çıkarken özellikle aynı istikamete gidebilir ve bu esnada biraz sohbet edebilirsiniz. Bu sohbette ona karşı sıcak davranın; hislerinizi çok da belli etmeden aranızda bir elektrik olabilir mi, zevkleriniz ve düşünceleriniz uyuyor mu diye anlamaya çalışın. Eğer onun da size karşı biraz yakınlık hissettiğini düşünürseniz, çok şanslısınız demektir. Aranızda oluşan kıvılcımları kimse farketmeden dikkat etmeniz gereken noktalara gelelim.

    Soğuk davranmak dikkat çekiyor!

    Bundan önceki zamanlarda öğle yemekleri ve molalara birlikte çıkmıyorsanız, yine bu şekilde devam edin, yavaş yavaş birlikte zaman geçirmeye başlarsınız. Ama daha önce de hep aynı ortamlarda bulunuyorsanız, ekstra bir durum sergilemenize gerek yok. Aksine ona soğuk davranıp konuşmamanız herkesin dikkatini çekecektir. Normalde nasıl davranıyorsanız, öyle davranmaya devam edebilirsiniz.

    Göz önündeyken normal davranın

    İlişkiniz güzel bir hal almaya başladığında ve içinizde kelebekler uçuşurken davranışlarınızı kontrol alltında tutmak çok zor biliyoruz; ama ofis dedikodularından korkuyorsanız, normal görünmeye çalışmalısınız. Özel bakışmalar ve gülüşmelerden kaçının. İş yerinde mail yoluyla ve internetten konuşmamaya çalışın; çünkü bilgisayarlar sık sık izlenebiliyor. Patronunuza yakalanmak istemiyorsanız, mesai saatleri içerisinde birbirinizi biraz özleyeceksiniz.

    Mail ya da mesaj yoluyla iletişim kuramadığınız zamanlarda cep telefonuyla mesajlaşırken ve telefonla kısa konuşmalar gerçekleştirirken de dikkatli olun, kendinizi kaptırmayın. Yoksa iş yerinde uyarı alabilir ve dikkatleri üzerinize çekebilirsiniz. İş arkadaşlarınızla katıldığınız ortak davetler ve yemeklere birlikte gitmemeye dikkat edin. Katıldığınız etkinliklerde içkiyi çok kaçırıp herhangi bir dokunuş, bakışma ya da sevgi sözcüğü kullandığınız an dedikodulara fırsat verdiniz demektir. Bu yüzden davranışlarınızı kontrol altında tutarak doğallığınızı bozmayın.

    İş yerinde aşk sizi korkutuyorsa ve bu ilişkiyi kimseye duyurmak istemiyorsanız, önerilerimizi denemeyi bir düşünebilirsiniz. Aşkın her anı heyecanlı ve tutku doludur, iş yerinde gizli bir aşk yaşamaktan kaçmak yerine bu heyecanı ilişkinize yönelterek eğlenceli bir serüven yaşayabilirsiniz.

    Womenist

  • Yeni yıl 2013 Kutlama Mesajları

    Yeni yıl 2013 Kutlama Mesajları

    2013 Yeni Yıl Mesajları Yılbaşı Sözleri – Yeni yıl 2013 Kutlama Mesajları – Yeni Yıl Mesajları 2013
    ♥ Yine bir yılbaşı yaklaşıyor bu yıl başı sevdiklerinizle birlikte mutlu huzurlu bir yıla başlangıç yapmanızı ve tüm yılınızın aynı güzellikte geçmesini diliyorum.
    ♥ Her yeniyıl bir başka güzel.. 2013 yeniyıl sizlere hayatınız boyunca unutamayacağız güzellikler yaşatsın. Yeniyıl ınız kutlu olsun.
    ♥ Herkes bir başkasına yardım etseydi, herkesin işi yapılmış olur. Yeni yıl paylaşımlarımızın yılı olsun. Mutluluk, esenlik ve sevinçler getirsin. Mutlu yıllar dilerim.
    ♥ Sağduyu aklın kapıcısıdır. Görevi: Kuşkulu fikirlerin içeri girmesine, ve de dışarı çıkmasına engel olmaktır.Yeni yılda hepizin mutlu, sağduyulu ve sağlıklı günler getirmesi dileğiyle..
    ♥ Düşsüz büyük şeyler yapılamaz. 2013 yılında tüm düşlerinizin gerçekleşmesi dileğiyle..
    ♥ Hiç hata yapmayan insan genellikle hiçbir şey yapamaz. 2013 yılında hatalarımızın az, başarılarımızın devamlı olması dileğiyle mutlu yıllar..
    ♥ Sahip olduklarımızla yaşamayı öğrenmek bir süreç, bir katılım, yani yaşamımızın yoğrulmasıdır. Gelecek yıllar varlığımızı zenginleştirecek. Yeni yıl ilk adım.. Nice yıllar, mutlu yıllar..
    ♥ Gül için dikene razı olur musunuz, yoksa dikeni de gülü de red mi edersiniz? Yeni yıllarda güllerle dolu günlerin dikenleri sizi düşmanları koruyan çitler olsun. Mutlu Yıllar!!
    ♥ Nerede yaşam varsa, orada umut da vardır. Yeni yılda tüm umutlar ve başarılar seninle olsun. Mutlu Yıllar dilerim.
    ♥ Zamanı yapamayacağımızı şeyleri istemekle geçirdiğimiz söylenir. Oysa gücümüz tüm zamanları zorlar. Yeter ki kendimize ve dostlarımızın gücüne inanalım. Yeni yılda inancımızı pekiştirmemiz ve mutlu olmamız dileklerimle..
    ♥ Dünyayı değiştirmek istersen yüreğine inan , dostlarına güven, sevgine sarıl.. Yeni yıl senin başarılarının anahtarıyla tüm kapıları açacaktır.. Mutlu Yıllar!!
    ♥ Susmak, dayanılması çok güç bir yanıttır. Yeni yılda tüm sorunların yanıtları seninle olsun.. Mutlu yarınlar, mutlu yıllar..
    ♥ İnsan, armağanını kalbi ile birlikte vermezse ne değeri vardır. Yeni yıllar Tanrı’nın bizlere verdiği armağandır. En mutlu günler seninle olsun.. Armağanınla yücel..
    ♥ En işe yaramayan günümüz hiç gülmediğimiz gündür. Yeni yılın dolu dolu ve geniş en içten gülümsemelere açılması dileğiyle mutlu yıllar..
    ♥ Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını… Yeni bir gelecek sunar bize ve yeni bir başlangıç… Yeni yılınız kutlu olsun…
    ♥ Şeker gibi tatlı, masal gibi güzel bir yıl diliyorum..
    ♥ Yeni yıl bizlere kutlu olsun.. Yeni yıl sizlere de kutlu olsun.. Sağlık, başarı ve mutluluk dolu olsun..
    ♥ Yeni yılda, her şeyin gönlünüzce olmasını diler, tüm beklentilerinizin gerçekleşmesini temenni ederim. Mutlu yıllar…
    ♥ 2013 yılında da hiç ümitsiz kalmaman ve hayallerine kavuşman dileğimle. İyi ve sağlıklı seneler!
    ♥ Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice yıllara!
    ♥ Yeni bir yıla girerken sevgi ve barış diliyorum. Savaşların, acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalması umuduyla.. Nice Yıllara!
    ♥ 2013 yılı öyle bir yıl olsun ki, 2012 yılının tüm olumsuzluklarını bize unuttutabilsin.. İsteklerimizin gerçekleşeceği bir yıl dileğiyle..
    ♥ 2012 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2013 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar
    ♥ Hepimizin tüm ilgisi gelecek olmalıdır, çünkü yaşamımızın geri kalanını orada geçireceğiz. 2013 yılı geleceğimize atacağımız ilk adımdır. Tüm adımlarımızın sağlam olması dileğiyle nice mutlu yıllar dilerim..
    ♥ İdeal denen şey bir yıldıza benzer, ona hiçbir zaman ulaşamayız ama, tıpkı denizcilere olduğu gibi bize de yolumuzu gösteren odur. Yeni yılda tüm ideallerine kavuşman dileğiyle mutlu yıllar..
    ♥ En büyük zaman hırsızı, yaşadığımız kararsızlıktır. 2013 yılı tüm kararlarımızın gerçekleşmesi ve mutluluğu getirmesi dileğiyle, nice mutlu yarınlara..
    ♥ Şunu unutma: Her şeyin yok olduğunu düşündüğünüz anda, gelecek hâlâ yerindedir. Yeni yıl geleceğin ilk adımıdır. Mutluluk ve başarı dileklerimle..
    ♥ Başaramadığınız zaman düş kırıklığına uğrayabilirsiniz ancak, yeniden denemezseniz işte o zaman sizin için her şey bitmiş demektir. 2013 yılının ülkemiz, ailemiz ve hepimiz için mutlu ve başarılarla dolu olması dileğiyle..
    ♥ 2013 yılının sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç getirmesi dilekleriyle. Neşe dolu yıllar!
    ♥ Yaşamınca güzel yıllar, mutlu yarınlar, dostça dostluklar hep senin olsun. MUTLU YILLAR!
    ♥ Yeni yılda tüm dargınlıkların bitmesi ve barış içinde yaşanması dileğimle…
    ♥ Bugün, yarına dünle beslenerek yol alır. 2013 yılı senin güzel yüreğinle birlikte sana mutluluk getirecektir, eminim. İyi yıllar dileğiyle ..
    ♥ Bu dünyada mutlu olan insanlar; ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayan, bulamazlarsa da yaratan insanlardır. Nice mutlu yıllar sana yakışacaktır..
    ♥ Mutlu insan sevgisine ve kendine güvenendir. Sevgi bütün kapıları açar .. Yeni yılda sevgi dolu günler dilerim.. Mutlu yıllar.