Kategori: İlişkiler

  • İlişkilerin Dört Ana Düşmanı

    İlişkilerin Dört Ana Düşmanı

    Sevimli bir çift 15 dakika sürecek bir araştırma için Washington Üniversitesi’nde Gottman psikoloji laboratuarına geliyor…

    Sevgi dolu bu çift laboratuara alınıyor ve evdeki sıradan bir sorun hakkında konuşmaları isteniyor. Çift çöp sorunlarını seçiyor. Evdeki çöplerin dışarıya atılması ile ilgili 15 dakika tartışıyor.

    Bu sırada bütün konuşmalar kaydediliyor. 15 dakika sonunda araştırmacılar, çifte teşekkür ediyor. Çiftler mutlu bir şekilde ayrılıyor.

    Araştırmacılar, videoyu analiz ediyor ve bu çiftin 5 yıl içinde ayrılacağını iddia ediyor.

    Beklenen oluyor ve çift üç yıl içerisinde ayrılıyor.

    % 90 DOĞRULUK

    Elimde 20 yıl boyunca aynı araştırmayı 3000’den fazla çift üzerinde yapan Prof. Gottman’ın “Evlilikler neden biter ya da devam eder” adlı kitabı var.

    Sadece 15 dakikalık videoları analiz ederek, bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağını % 90 doğruluk ile tahmin edebiliyor.

    Hatta daha sonra sadece 3 dakikalık video kayıtlarından tahmin yapmaya başlıyor ve tahminleri %87 doğru çıkıyor. Peki, bunu nasıl yapıyor?

    OLUMLU VE OLUMSUZ İFADELER

    3 dakikalık her videoyu saniye saniye analiz edip, eşler tarafından sözlü ve beden dili ile ifade edilen olumlu ve olumsuz duyguları sayıyor.

    Olumlu duyguların oranı, olumsuz duygularının oranına 5’e 1 ise, çiftler ayrılmıyor. Olumsuz duyguların oranı artıkça ayrılma ihtimalleri de artıyor. Ama bütün olumsuz ifadeler aynı derecede olumsuz etki yaratmıyor. Belirlediği 4 ana olumsuz duygu varsa, boşanma ihtimali çok daha fazla oluyor. Nedir bu dört ana duygu?

    AŞAĞILAMA

    En büyük negatif duygu aşağılanma. Eğer ilişkide aşağılama varsa, ilişkiyi kurtarmak neredeyse imkansız. Saygı olmayınca, ilişkinin temeli çok zayıf kalıyor.

    Aşağılama kişinin direk kimliğine ve var oluşuna zarar veriyor. Verilen mesaj açık: sen sadece ilişkimizde kötü değilsin, sen tek başına kötüsün. Bu durumda çiftler ayrılsa bile, kişinin özgüvenine verilen zarar yıllarca etkisini sürdürüyor.

    ELEŞTİRİ

    Eleştiri, sürekli hata bulma ve yargılama davranışı. Davranışlarından ziyade, kişinin karakteri ve kişiliğini eleştirme.

    Kişi kendisinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve ilişkiden kendini kurtarmanın yollarını arıyor.

    Kendisinin takdir edilmediği ortamlardan uzaklaşıp, takdir edildiği ortamlara gidiyor. Kendisini işe yaramaz hissediyor.

    SÜREKLİ SAVUNMA

    Ayrılığı getiren diğer davranış da çiftlerin karşı tarafı anlamaya çalışmadan, sürekli kendilerini savunması.

    Her davranışa bahane bulmak, kendi davranışlarını sürekli rasyonelleştirmek, karşı taraf fikrini söylediğinde “sen bunu daha çok yapıyorsun” deyip oku ona çevirmek, karşı tarafı dinlemeden kendi fikrini söylemek önemli savunma davranışları.

    Anlama odaklı değil de savunma odaklı olmak ilişkilerde yapılan en büyük hata sanırım.

    SUSMA

    Susma tehlikeli gibi görünmese de en tehlikelilerinden bir tanesi. Bir taraf endişesini söylediği zaman, kişi karşı tarafı tamamen yok sayıyor ya da konuyu başka tarafa çeviriyor.

    “Karşı tarafa sen değersizsin” mesajını veriyor.

    AYRILMA SEBEPLERİ

    İşte araştırmacılar sadece bu dört davranışa bakarak bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağına % 90 doğruluk ile karar veriyor.

    Araştırmacılar bir de şunu keşfediyor. Olumsuz duyguların fazla olduğu ilişkilerde çiftler çok daha fazla hastalanıyor.

    Şimdi siz ilişkinizi değerlendirin ve ayrılma(ma) ihtimalinizi hesaplayın. Bakalım ne çıkacak?

  • Sevginin ve Renklerin Dili

    Sevginin ve Renklerin Dili

    Sevginin de dili var. Çok basit davranışlarla ilişkinizi kalıcı, mutlu ve daha huzurlu kılabilirsiniz…

    Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan sevgi dilinin sırlarını anlattı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan ilişkiyi ayakta tutan temel duygulardan birinin sevgi olduğunu vurgularken, sevginin ifadesinde dilin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Tarhan, sevginin ifade edilişi ve algılanışının kişiden kişiye farklılık gösterdiğini çiftlerin de birbirinin sevgi dilini bilmesinin önemine değiniyor. Tarhan sevginin de bilinmesi gereken dilinin olduğunu belirtirken özellikle evliliği ayakta tutan temel duygulardan birinin sevgi olduğunu eşlerin birbirlerine sevgi duymadığı ilişkilerinin sağlıklı yürümediğini, bittiğini söylüyor, sevgi kadar ifade biçiminin de önemli olduğuna dikkat çekiyor.

    Sevginin Dilleri ve Renkleri Var

    İlişkide sevginin olması kadar onun, eşler arası iletişimde karşılıklı olarak ifade edilmesi ve her iki tarafın da bunu algılaması da önemlidir. Çünkü bütün duygular gibi sevginin de ifade edilişi ve algılanması kişilerin karakterine, kişiliğine, alışkanlıklarına, yetiştirilme tarzına, vs. bağlıdır.

    Sevginin de kişiden kişiye değişen dilleri, renkleri vardır. Sevgi insanda doğuştan vardır ama sevgi dilleri sonradan öğrenilir ve kültürlere göre değişir. Kişideki sevgi ve dillerinin tohumları küçük yaşlarda atıldığı için çocuğa sevmenin öğretilmesi gerekir.

    Çiftler Sevgi Dillerini Bilmeli

    Sevginin yadsınamaz önemi düşünüldüğünde çiftlerin birbirinin sevgi dilini bilmesi çok önemlidir. Mesela birçok çift fedakârlığı bir sevgi göstergesi olarak yorumlamaz. Çoğu kadın ya da erkeğin doğal bir davranış olarak gördüğü fedakârlık yapmak da bir sevgi dilidir. Mesela erkekler kadınlara hediye aldıklarında kendisinin de işine yarayacak bir hediye alma(ma)ya özen göstermeli. Çünkü evde başkasının da kullanabileceği bir hediye almak bencilliktir. Böyle bir hediye sevgiyi tam olarak ifade etmez. Erkek sadece eşinin kullanacağı bir hediye alarak hem kendinden hem de hediyenin fonksiyonelliğinden fedakârlık yaparak sevgisini gösterebilmelidir. Kadın çok istediği ama eşi pahalı bulduğu için alamadığı bir eşyadan vazgeçerek fedakârlık yapabilir. Bu bile eşlerde birbirlerini mutlu edecek bir fedakârlık ve sevgi göstergesidir.

  • Ailelerin Onaylamadığı Evliliklerin Ömrü

    Ailelerin Onaylamadığı Evliliklerin Ömrü

    Evleneceğiniz insanın ailesini ya da kendi ailenizi silip atamazsınız. Ancak onların da görüşünü alarak mutlu ve huzurlu bir evlilik yapabilirsiniz. Mutlu bir evlilik için evlenecek kişilerin anlaşması kadar ailelerinin onayı da önemli. “Biz anlaştık, ailelerin ne dediği önemli değil!” diyerek evlenen çiftler, hayat şartlarının acımasızlığı ve beklentilerin karşılanmaması yüzünden kısa sürede ayrılıyor.

    Ailelerin rızasını almadan veya yok sayarak gerçekleştirilen evliliklerin ömrünün çok kısa olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, aile rızası olmadan gerçekleştirilen evliliklerin yarıdan fazlasının ilk bir yıl içinde boşanmayla sonuçlandığını bildiriyor.

    Erciyes Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yıldız Özkan Dereli, ailelerden biri veya ikisinin evlenme kararına karşı çıkması sonrasında yeni evliler için önü alınamayacak sorunların başladığına dikkat çekti. Aile ve çocukların birbirlerini anlayıp dinlemeye çalışmaları gerektiğinin altını çizen Dereli, aksi takdirde evlilikten kısa bir zaman sonra aile içi şiddet ve geçimsizlikle boşanmaların yaşandığını söyledi.

    Evlilikte doğru eş seçiminin çok önemli olduğunu dile getiren Dereli, “Bireyler yalnız yaşamaya göre değil, topluluk içinde diğer insanlarla birlikte yaşamaya uygun şekilde programlanmıştır. İnsanların kendi cinsleriyle kurdukları ilişkilerin yanında karşı cinsle ilişki kurmaya da ihtiyacı vardır. Beraberliklerin daha kabul görmesi için, din ve toplum tarafından onaylanan bir hale gelmesi için evlilikte bazı kurallara uyulması gerekir.” dedi.

    Kişinin ne aradığını bilmeden, neyin kendisi için önemli olduğunu düşünmeden eş seçimine karar vermesinin durumu şansa bırakmak anlamına geleceğini anlatan Dr. Dereli, kişilerin kendini çok iyi tanıması ve evleneceği kişide aradığı özellikleri belirlemesi gerektiğini kaydetti. Mutlu ve uzun ömürlü bir evlilik için kişi kendine öncelikle şu soruları sorup cevaplarını alabilmeli:

    “Ben kimim? Nasıl bir hayat istiyorum? Hayatımda neler yapmak istiyorum? Güçlü ve zayıf yönlerim neler? Hayatta benim için önceliği olan şeyler nelerdir? Neler beni mutlu ediyor? Nelerden hoşlanıyorum? İnsanlarda aradığım özellikler neler? Bunlar benim için neden önem taşıyor? Hangi tür özellikleri olan insanlarla daha iyi anlaşıyorum? Hangi tür özellikleri olan insanlarla anlaşamıyorum veya tahammül edemiyorum?”

    Kişinin evlenmeyi düşündüğü kişiye ilişkin duygu ve düşüncelerini birlikte ve ayrı iken değerlendirmesinde de çok büyük fayda var. Evlenilecek kişinin fiziksel özelliklerini nasıl bulduğu, beğenip beğenmediği önemli. Özellikle bu durum erkekler tarafından vazgeçilmez bir öncelik olarak algılanıyor.

    Benzer veya yakın eğitim düzeyine sahip olmak ve karşılıklı sosyo-ekonomik düzey de anlaşma ve uyum için önemli. İnsanlar yıllarca içinde yaşadıkları, kişiliklerinin temel taşlarını oluşturan ailelerinden kazandıkları izleri, evlilik yaşantılarında da devam ettirmek isterler. Bu nedenle benzer ailelere sahip eşler daha kolay anlaşabiliyor. Evlenecek kişilerin dinî inancı ve siyasi görüşlerindeki farklılık özellikle karşı görüşlere karşı hoşgörüsüz katı bir tutum da varsa sorun yaşama ihtimali oldukça yükseliyor.

  • Sevgilinizi Aşkınıza İnandırın…

    Sevgilinizi Aşkınıza İnandırın…

    Uzmanlar, kıskançlık ve güvensizlik gibi nedenlerle tehlikeye giren birlikteliklerde sevgilinizi aşkınıza inandırmak için küçük görüntü oyunlarına yönelmek yerine içinizdeki duygulara odaklanma tavsiyesinde bulunuyor.

    Karşınızdakini gerçekten seviyor musunuz, sevmiyor musunuz bir karar verip, ona göre davranın.

    Borçlandıran ilişki

    İlişkilerde talep yaratan inançlara çok dikkat etmek gerekir. Çoğu kişinin inançları, kendi menfaatine, karşısındakini borçlandırmaya dayalıdır.

    “Sevgili dediğin, her hafta gül alır/sevdiğini söyler/ dertlerini dinler” gibi düşünceler, karşı tarafı borçlandıran yargılardır. Kişiler bir ilişkiye başladığında yüzlerce bu tür borç senedini karşısında bulur. En kalıcı ve sürdürülebilir ilişki, en az talebe dayanan ilişkidir.

    Kendinizi geliştirin

    Partnerini kendisine karşı borçlandıran değil, kendisini partnerine karşı borçlandıran kişilerin ilişkileri daha kalıcıdır.

    Aşkta başarı için, kişinin mutlaka kendisini geliştirmesi gerekiyor. İnsan bir ilişkiye başlarken yanında ne getiriyorsa, ilişkinin kalitesi de o kadardır. İlişkilerimiz bizim kadar iyidir.

    Bir ilişkideki en iyi strateji samimi olmaktır. Samimi olduğunuzda çözülmeyecek sorun yoktur.

  • Riskli ilişkilere girmeye değer mi?

    Riskli ilişkilere girmeye değer mi?

    Hoşlandığınız erkeğin sosyal hayatınızda farklı bir rolü varsa uzun vadede giden ilişkinizde sorunlar yaşanma ihtimali oldukca yüksektir.

    Çevrenizdeki erkeklerle yakınlaşmadan önce önerilerimize göz atınız!

    RİSK ALMAYA DEĞER Mİ?
    Patronunuzla, spor hocanızla, yakışıklı arkadaşınızla ya da en yakın arkadaşınızın ayrıldığı eski sevgilisiyle birlikte olmak, ertesi sabah garip durumlar yaşamanıza ve kendinizi kötü hissetmenize neden olabilir. İşte zor durumda kalmamak için alabileceğiniz bazı önlemler…

    Riskli ilişki 1:
    ERKEK KARDEŞİNİZİN ARKADAŞI
    Senaryo: Erkek kardeşinizin ve onun arkadaşlarının (özellikle de sizden küçüklerse) çocuk olduklarını düşünmüş olabilirsiniz. Ama en aptalı bile büyüyüp size ilgi göstermeye başladığında gururlanmanız da çok normal, özellikle kardeşiniz yanınızda yokken iki farklı birey olarak konuştuğunuzda düşünceniz değişebilir ve arkadaş kategorisinden çıkabilirsiniz. Sizden genç erkeklerin, bazen yönlendirilmeye ihtiyaçları olsa da, daha hevesli ve enerjik olduklarını hepimiz biliyoruz. Bu da onları cazip kılıyor.

    Ertesi gün pişmanlıkları: Birkaç pişmanlık yaşayacağınızı kabullenin. Ne de olsa, yanında yattığınız o heyecanlı genç sizi, makyajsız ve bir seks bombası olarak gözükmenizi sağlayan numaralardan uzak olarak gün ışığında görecek. Üstelik büyük jestler 19 yaşındayken çok hoşunuza gitse de, camınızın önünde yapılan gitar soloları artık sizi utandırabilir. Karşınızdaki erkeğin beklentilerinizi iyice anladığından emin olun.

    Nasıl başa çıkılır? Kardeşinizi karşınıza alın ve arkadaşı anlatmadan, bir önceki gece olanları onunla paylaşın. Sonuçta hepimiz erkeklerin kendi aralarında neler konuştuğunu biliyoruz: Gerçekleri sizden duyması çok daha iyi olacaktır. Ayrıca kardeşinize biraz güvenin. Olaya sizin tahmin ettiğinizden çok daha olgun bir şekilde yaklaşabilir.

    Bu ilişki yürür mü? Belki. İkinizin de üzerine yerleşen garipliği atabilir ve kardeşinizle neleri paylaşıp neleri paylaşmayacağınız konusunda sınırlar koyarsanız, ilişkiniz yürüyebilir.

    Uzman görüşü: Artık kadınların çoğu özgür. Üstelik finansal ve duygusal açıdan kendilerini tatmin edebiliyorlar. Genç erkekler bu kadınlar için çekici birer alternatif teşkil ediyor. Özgür olduklarından hayatlarını o kadar güzel idare ediyorlar ki, bunu ilişkilerinde de uygulamamaları için hiçbir neden yok.

    Riskli ilişki 2:
    SPOR HOCANIZ
    Senaryo: Düzenli olarak görüştüğünüz spor hocanız da hayatınıza girme potansiyeli olan erkeklerden. Arkadaş gibisiniz, birbirinizin neredeyse bütün hayatını ve hikayesini biliyorsunuz. Üstelik son derece yakışıklı ve fit. Bu nedenle bir gün onunla çarşafların arasında kendinizi kaybedebilirsiniz.

    Ertesi gün pişmanlıkları: Birlikte yatağa girdiğinizde ne kadar ayık olduğunuz pişmanlık seviyenizi doğru orantılı olarak etkiliyor. Tüm bunların ötesinde, zaten arkadaşınız denilebilecek biriyle yakınlaşmanın neresi yanlış ki? Diğer yandan, eğer seks idare eder seviyesindeyse, ikiniz de bu durumdan utanç duyabilirsiniz.

    Nasıl başa çıkılır? İşte beyaz yalanların kesinlikle olmaması gereken bir durum! Her şekilde dürüst olmalı ama bu esnada onun duygularını incitmekten kaçınmalısınız. Ona yaşadıklarınızın hata olduğunu söylemeyin ve alacağınız her kararda yüzde yüz hemfikir olduğunuzdan emin olun.

    Bu ilişki yürür mü? Yürüyebilir. Zaten birbirinizi seviyorsunuz. Ayrıca sizce de çıkmaya başlamadan önce arkadaş olanların ilişkileri genelde güzel olmaz mı? Yine de sizi uyaralım: Ayrılırsanız, sadece bir sevgiliden değil, spor hocanızdan da olursunuz.

    Uzman görüşü: Arkadaşlık, uzun süren ilişkilerin temelini oluşturuyor. Çünkü arkadaşların ortak bazı değerleri oluyor ve ilişkilerde bu ortak değerler üzerine kurulduğunda gayet iyi ilerliyor. Oysa çoğu insan kimyasal çekime yenik düşerek bir araya geliyor ve seks heyecanını kaybettiğinde arkadaşlığı devam ettirecek bir ortam kalmıyor.

    Riskli ilişki 3:
    EN YAKIN ARKADAŞINIZIN ESKİ SEVGİLİSİ
    Senaryo: Bir süre önce sevgilisinden ayrılan arkadaşınıza destek çıktınız. Sonra bir gün hikayenin diğer kahramanına rastladınız ve ona farklı baktığınızı fark ettiniz.

    Ertesi gün pişmanlıkları: Birlikte çok eğlenebilirsiniz ve hatta yasak olan bir şeyi yapmanın heyecanıyla başınız dönebilir. Ancak ertesi gün kendinizi çok garip hissedeceğiniz gerçeğinin eminiz siz de farkındasınızdır.

    Nasıl basa çıkılır? Eğer mümkünse bunu sır olarak saklayın. Yaşadıklarınızı arkadaşınızın öğrenmesine hiç gerek yok. Olayı nasıl anlatırsanız anlatın, üzülecek ve kendisini ihanete uğramış hissedecektir. Ayrıca eski sevgilisinin işe yaramazın teki olduğunu da zaten biliyordur.

    Bu ilişki yürür mü? Büyük ihtimalle hayır. Çok iyi vakit geçirmenize rağmen, mayın tarlasında yürüdüğünüzü söyleyebiliriz. Bir ilişki içinde üç kişi sizce de fazla değil mi?

    Riskli ilişki 4:
    PATRONUNUZ
    Senaryo: Güç, bilgi ve deneyimin çok çekici özellikler olduğunu herkes bilir. Çabalamanıza rağmen aranızdaki çekimi engelleyemeyebilirsiniz. Bir proje için akşam geç saatlere kadar kaldıktan sonra, onun farklı yönlerini keşfedebilirsiniz.

    Ertesi gün pişmanlıkları: Kendinizi kontrol altında tutar ve istemediğiniz bir şeye zorlanmazsanız, kendinizi kötü hissetmenize gerek kalmaz. Ama en başından itibaren dürüst olmalı ve ona hislerinizden ve beklentilerinizden bahsetmelisiniz. Aksi takdirde büyük bir yanlış anlaşılmaya sebep olabilirsiniz.

    Nasıl başa çıkılır? Burada anahtar kelime tedbir. Olanları; ne olursa olsun kimseye anlatmayın. Aynısını ondan da rica edin. Çoğumuzun kullandığı internet sayfalarında haberlerin çok hızlı yayılacağını unutmayın. Çünkü bunun sonucunda siz ‘hafif’ bir kadın olarak algılanırken, patronunuz ‘tacizci’ damgası yiyebilir. Bu yüzden dikkatli ve saygılı olun.

    Bu ilişki yürür mü? Hayır, en kısa zamanda bu ilişkiyi bitirin. Ama kendinize biraz zaman vererek, bu çekimin devamlı olup olmadığını tartabilirsiniz. Eğer öyleyse, buna gerçek bir ilişki diyebilirsiniz.

    Uzman görüşü: Bu senaryo genellikle felaketle sonuçlanır. Her başarılı ilişkinin, temelinde bir eşitliğe ihtiyacı vardır. Partnerlerden birisinin diğerine oranla daha üst seviyede olması, dürüstlüğü ve adaleti ortadan kaldırır.

    Riskli ilişki 5:
    ESKİ SEVGİLİNİZ
    Senaryo: Eski sevgilinizle ayrıldıktan bir süre sonra karşılaştığınızda bir içki içmeye karar verdiniz ve ‘Aslında o kadar da kötü biri değil’ diye düşünmeye başladınız. Birkaç saat sonra kendinizi yatakta bulabilirsiniz. Yalnız kaldığınızda tanıdık biriyle yakınlaşmanız çok doğal.

    Ertesi gün pişmanlıkları: İçinizde bir seri alarm çalabilir. Bu insanla artık birlikte olmamanızın bazı sebepleri olduğunu ve yaşadığınız seks ne kadar güzel olursa olsun yine acı çekebileceğinizi kabullenin. Kendinizi tekrar onun kollarına atmanız hiç de iyi bir fikir değil.

    Nasıl başa çıkılır? Ondan neden ayrıldığınızı hatırlayın. Sonrasında ise onunla tekrar birlikte olmanın nasıl bir his olabileceğini kafanızda tartın. Eğer ikiniz de arkadaş kalmak istiyorsanız, yakınlaşmanızın sadece seksüel olmaması konusunda hemfikir olun.

    Bu ilişki yürür mü? Geçmişin sizi ümitlendirmesine izin vermeyin çünkü bu ilişki yürümez. Bunun sebebi ise, neden ayrıldığınızın cevabında yatıyor.

    Riskli ilişki 6:
    HOŞLANDIĞINIZ İŞ ARKADAŞINIZ
    Senaryo: Gününüzün çoğunu geçirdiğiniz ofiste iş arkadaşlarınızla kaynaşmanız çok normal. Bu insanlar, kısa sürede sadece çalıştığınız insanlar olmaktan çıkar. İşten sonra içilen içkiler ortak birçok noktanız olabileceğini keşfetmenizi sağlar. E-postalar, mesajlaşmalar ve kahve makinesinin önündeki konuşmalar kısa zamanda yakınlaşmanızı sağlar.

    Ertesi gün pişmanlıkları: O gün ofiste çok zorlu saatler geçireceğiniz kesin. Başınızı önünüze eğin ve işlerinize odaklanın. Ama onu tamamen görmezlikten de gelmeyin. Ve ne olursa olsun yaşananları kendinize saklayın. Tabii o da aynı şekilde davranmalı.

    Nasıl başa çıkılır? Ağzınızı sıkı tutun ve istediğinizi düşünün. Eğer tek gecelik ilişkiden başka bir şeyse, açık vermemeniz gerekir. Çoğu firma, ofis ilişkilerine pek de sıcak yaklaşmaz. Eğer yaşadığınız şey tek gecelikse, kimseye söylememek konusunda anlaşın. Romantik iş yakınlaşmanızın herkesin diline dolanmasını ikiniz de istemezsiniz.

    Bu ilişki yürür mü? Evet, belki de yürüyebilir. Ama mutlaka ilişkinin bir yerinde ikinizden biri işle diğer insan arasında tercih yapmak zorunda kalacaktır. O yüzden yaşanabilecek olumsuzluklara kendinizi mutlaka hazırlamalısınız.

  • Burcunuza Göre Zayıflama Tüyoları

    Burcunuza Göre Zayıflama Tüyoları

    Burcunuza uygun sporları ve diyeti yaparak zayıflamanız mümkün… Burcunuza göre diyet zayıflama tüyoları…

    Akrepler olarak, sınırlarınızı zorlamayı seversiniz. Ne kadar uç noktaya çıkabileceğinizi görmek istersiniz. Maraton gibi uzun soluklu koşular, zor sporlar zayıflama tutkunuza yardımcı olur. Detoks diyetinin de büyük hayranısınız. Kendinize işkence etmeden, açlıktan ölmeden diyet yapmaya çalışın.

    Yaylar olarak, atletizm, kickboks gibi sporlara eğlence getirmeyi seversiniz. Bunları bir gün arkadaşlarınızla parka çıkarak yapın. Hafta ortası da kardiyo ve sıkılaşma sınıfına devam edin. Eğer imkanınız varsa hafta ortası ata binme, okçuluk gibi farklı bir spor deneyebilirsiniz. Diyete gelince çok fazla kafein ve şekerden uzak durun. Doğal besinlerle enerji ihtiyacınızı giderebilirsiniz.

    Oğlaklar olarak, seçtiğiniz her sporda uzman ve güçlü olacağınızı düşünüyorsunuz. Akranlarınızın takdirini kazanmak sizin için önemli. Ağırlık kaldırma ve koşu sizin için mükemmel aktiviteler. Bu iki methodu karma şekilde uyguladığınızda zayıflar, sıkılaşır ve güçlenirsiniz. Diyette ise, porsiyon kontrolü ve yönetim önemli. Açık ve hedefi olan diyet daha çok işinize yarar.

    Kovalar olarak, fitness araç gereçlerine ve teknolojisine kısa sürede adapte oluyorsunuz. kalori ve kalp atışı sayacı olan bir koşu bandı, son model spor ayakkabıları sizin için en güzel şeyler. Diyetinizde içgüdünüzü takip etmeyi tercih ediyorsunuz. Nerede fazla yediğinizi ve yemediğinizi biliyorsunuz. Normal birinden çok daha kontrollü beslenebiliyorsunuz.

    Balıklar olarak, daha çok olgunlaşmış yoga, tai-chi ve yüzme gibi egzersizleri seviyorsunuz. Yoganın tüm formları sizin için iedal. Diyet yaparken de kendinize iyi davranın ve yiyecek hazırlama sürecinsen uzak durun. Dışarıdan hazır diyet yemekleri sizin için iyi olabilir.

    Koçlar doğal atletlerdir. Dışarıda yapacağınız rekabetçi sporlar içinizdeki düşmanı alt etmenizi sağlar. Boks ve dövüş sporları terlemenizi sağlar. Egzersizinize uygun bir beslenme programı seçerseniz hedefinize uygun sürede zayıflayabilirsiniz.

    Boğaların egzersiz ve diyete bağlı kaldığı için kendini ödüllendirmeleri hayatidir. Her 3 kilo zayıflamada kendinize yeni bir eşofman alın. Boğalar eğlenmeden ve keyif almadan kilo veremez ancak egzersiz sırasında kesinlikle eğleneceksiniz. İki beden incelmek size çok iyi gelecek. Kapalı salonları tercih etmiyorsanız açık alanlarda spor yapın. Atlamak, zıplamak, dağ bisikleti sporu çok hoşunuza gidecek.

    İkizler olarak, tek bir spor size yetmez. Birkaç farklı sporu birleştirmeniz yararlı olur. Pazar günü tenis oyna, Pazartesi Pilatesi dene ve Salı günü aşık havada koş. Fit kalmakla ilgili materyaller okumak da ekstra motivasyon olabilir. Diyet yaparak zayıf kalanların başarı hikayerini okumak da sizi motive edecektir. Diyet programınız da size uygun ve rahat bir program olmalı.

    Yengeç olarak, en ideali evde DVD ile egzersiz yapmak. Sevdiğiniz, evde yapılabilecek bir egzersiz programını seçin. Diyet yapacaksanız da aile üyelerini dahil etmeniz en iyisi. Eğer sağlıklı beslenme alışkanlığınızı geliştirmezseniz zayıflamanız zor olabilir.

    Aslan olarak, kendilerini ortaya koymak ve egzersiz rutinlerinin eğlenceli olmasını istersiniz. Salsa, hip-hop, hatta havuz dansı gibi dans sınıfları kalori yakmanıza yardımcı olur. Diyet kurallarınıza sıkı sıkıya uyan birisiniz ancak isterseniz hafta sonu ufak tefek kaçamaklar yapabilirsiniz.

    Başak olarak, oldukça disiplinli ve rejiminize sıkıca bağlısınız. Hedefinizi yazın, egzersiz planınızı yapın ve her şeyi yiyin. Her şeyi profesyonelce yapmak için kişisel bir eğitmen tutun. Mükemmeliyetçi Başaklar diyetinin sınırlarını aşmaz. Bu nedenle ekstra dikkat etmeniz gerekmez.

    Terazi olarak, zayıflama hedeflerinize ulaşmak için yakın bir arkadaşınızın desteğine ihtiyacınız var. Dışarıda arkadaşınızla yapacağınız bir egzersiz de çok eğleneceksiniz. Birbirinizi diyet yaparken de destekleyin. Çok katı olmayan ikinize de uygun orta bir diyet seçin. Teraziler seçimleri konusunda kötü şöhrete sahiptir. Yani çok fazla seçenek içermeyen ve eve servis yapan bir diyet merkezi işinize yarayabilir.

  • Sevgilime hangi parfümü alsam?

    Sevgilime hangi parfümü alsam?

    ‘Sevgililer Günü’ için sevgilinize parfüm almayı düşünüyor ama tercih yapamıyorsanız bu önerileri dikkate alın…

    Onlar, şampuan, parfüm, oda spreyi gibi pek çok farklı ürünü sadece koklayarak, içinde binlerce hammaddeden hangileri olduğunu analiz edebilen milyon dolarlık burunlar, yani parfümörlük mesleğine sahip, tüm dünyadaki birkaç yüz kişiden bir tanesi…
    Burbery’s, Versace, Cartier, Givenchy, Chopard gibi birçok ünlü marka için parfüm dizayn eden ve şu an Seluz Kimya’da görev yapan ünlü Parfümör Mark Buxton geçtiğimiz günlerde “Koku”nun günlük hayatımızdaki rolü ile ilgili önemli tüyolar verdi. Tasarladığı parfümlerle dünyadaki koku tendlerini belirleyen isimlerden biri olan Mark Buxton, “Sevdiğiniz kişiye parfüm alacaksanız, ten rengi, yaşam şekli ve hatta kişinin duygusal hayatının çok önemli olduğunu, bu detaylar göz ardı edilirse, alınan hediyenin sadece masa üstünde duracak bir dekor olarak kalacağını belirtti.

    Sarışınlar için, vanilya ve zambak, kumrallar için çiçek ve baharat, esmerler için ise gül ve yasemin doğru terich olacaktır.

    “Bilindiği gibi kişilerin ten yapısı; bulundukları coğrafyaya, ait oldukları etnik gruba, beslenme şekline ve cilt yapılarına göre farklılık gösterir. Tüm bu etkenlere bir de mevsimlerin değişimini eklediğimizde aynı kokunun neden farklı tenlerde farklı şekilde yansıdığını ya da kalıcılık sürelerinin farklılıklar gösterdiğini anlayabiliriz” diyor Seluz Kimya parfümörü Mark Buxton…

    Eğer sevgiliniz sarışınsa, alacağınız hediye tatlı vanilya notları ile sarılıp sarmalanmış hanımeli, müge, zambak gibi zarif çiçeksi notlara sahip parfümler olmalı. Bu parfümler musky notlarla desteklenmiş olursa sarışın tenlerdeki kalıcılıkları da daha fazla olacaktır. Seluz Kimya parfümörüne göre kumral bayanlara alınacak parfümlerin çiçeksi dokunuşların baharatlı notlarla kombine edildiği tercihler olmaları gerekirken, esmer tenli hanımlar için gül ve yasemin ile zenginleştirilmiş oryantal parfümler seçilmelidir. En az rastlanan saç rengi kızıldır. Kızıl saçlıların ten yapıları da oldukça beyaz ve hassas olduğundan, sevgiliniz kızıl saçlıysa parfüm tercihiniz ipeksi dokunuşları ile floral içerikli parfümlerden ya da tazelik ve ferahlık hissi veren yeşil ve marin kokulardan oluşmalıdır.

    Sadece ten rengi değil, parfüm hediye etmek için kişiliğe de dikkat etmek gerekir…

    Sevgililer günü hediyeniz parfüm olacaksa dikkat edilmesi gereken tek nokta sevgilinizin ten rengi değil.Kişilik de bir o kadar önemli…

    Hareketli, dışa dönük, dinamik bir hayatı seven sevgilinize parfüm alırken içeriğinde mutlaka ”meyve” olmasına dikkat edin, çünkü bergamut, portakal gibi meyvelerin kokularını içeren citrus ailesi, enerji dolu kişilikle uyum içinde olacaktır.

    Hassas, duygusal, kendisiyle baş başa olmaktan hoşlanan bir sevgili için ise mutlaka hanımeli, müge, zambak gibi zarif çiçeksi notlar seçilmeli.

    Parfümün uygulanmasına gelince; parfüm önce çıplak tene uygulanmalı, kıyafetler giyildikten sonra tazelenmelidir. Unutulmamalıdır ki saçlar ve giysiler iyi birer parfüm taşıyıcısıdırlar. Eğer parfümünüzün uzun süre etkisini sürdürmesini istiyorsanız parfümü havaya sıkıp altından geçiniz. Saçlarınıza yapışan parfüm zerrecikleri kokunun uzun süre etrafınıza yayılımını sağlayacaktır.

    Posta

  • Evlilik aşkı öldürür mü?

    Evlilik aşkı öldürür mü?

    Ortak noktada buluşulan tek bir gerçek var: Aşkın ömrü sınırlıdır. Kaç gün olduğu tartışılır ama aşk; bir süre sonra evrimleşmeye başlar. Peki, çok âşık olduğunuz kişiyle ilişkiniz, özellikle evlilik sonrasında nasıl bir evrim sürecine girer? Evlilik aşkı öldürür mü?

    DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Çift ve Aile Terapisti Şirin Hacıömeroğlu Atçeken’e göre aşkın bir ömrü olduğu ve evlilikle inişe geçtiği bir gerçek. Ancak yok oluyor demek yerine evrim geçiriyor demek daha doğru. Evliliğin insanın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu anlatan Atçeken, “Evlilik ile yeni bir dönem başlar. Tabi ki her yeni süreç gibi burada da değişime direnç gözlemlenir. Her ne kadar bu çiftin çok isteyerek aldığı bir karar da olsa, bir sistem değişmektedir. Bu durum sancılı bir süreçtir. Birçok genç ailesinin güvenli ve rahat kanatlarının altından çıkıp uçmaya başlarken büyük içsel gerginlik yaşıyor. Bu gerginlikler bireyler tarafından fark edilmezse ilişkilerine yansıyor” diyor. Özellikle nişanlılık dönemi veya düğün hazırlıkları sırasında sorunların artığına dikkat çeken Atçeken, “Flört ederken çift henüz sorumlulukların içine girmemiştir. Aileleriyle veya kendi evlerinde daha bağımsız bir hayat sürdürüyordur. Oysa evlilik ile artık bir aile olacak, sorumluluklar ve beklentiler değişecektir. Ortak karar almak, güç dengesi, fikir ayrılıkları, para meseleleri, ailelerin kültürel farkları ve bunun gibi birçok sebeple çift birçok sorun yaşayabilir” diyor.

    Aşk mı? Evlilik mi?

    Evlilik öncesi yaşanan yoğun aşk duygularının evlendikten sonra devam etmesinin çok mümkün olmadığının altını çizen Atçeken, “Bu sadece evlilikle ilgili değil, uzun süreli ilişkiler için de geçerlidir. Aşk; karşı tarafın bilinmezliğinden, kişinin partneri için zihninde oluşturduğu imgelerden ve aradaki engellerin varlığından oluşur. Doğal olarak kişiyi daha iyi tanıdıkça, onu daha gerçek bir şekilde gördükçe ve aradaki bazı engeller aşılıp, güven oluşmaya başladığında duygular değişir” diyor.

    Eğer iki taraf da birbiri için doğru insansa aşkın bitmediğini ama evrim geçirdiğini anlatan Atçeken, “Aşk sevgiye dönüşür. Bağlılık oluşur. Şefkat, güven, huzur, sevgi daha ön plana çıkar. Hatta yapılan araştırmalar bu değişimin kişinin vücut kimyası ile de paralel olduğunu gösterir. İlişkinin ilk zamanlarında beyinde yüzden fazla hormon salgılanır. Bunlardan en önemlileri; kadın ve erkekte salgılanan testosterondur. Testosteron; tutkuyu, norepineprin heyecan dalgalanmalarını, seratonin mutluluk, dopamin ise yoğun bir ödül hissi sağlar. İlişkinin ilerleyen zamanlarında hissedilen sevgi ve bağlılık ise daha yumuşak, ‘kucaklama hormonu’ denilen oksitosin ve vazopresine’dir. Bu sevgi, güven ve bağlılık hormonudur” dedi.

    Aşkın ömrü kaç gündür?

    Aşkın ömrünün kişiden kişiye değiştiğini anlatan Atçeken, “Bazı ilişkilerde aşk birkaç ay, bazen de birkaç yıl sürebilir. Bununla beraber aşk; sevgi, güven ve bağlılığa dönüşür. Bana göre aşkın süresini düşünmek yerine, ilişkinin tadını çıkarmak, onu beslemek için elinden geleni yapmak ve iletişimi artırmak gerekir. Bu sebeple uzun ilişkiden ne beklediğimizi iyi bilmek ve eğer evlilik istiyorsak ne hissettiğimize gerçekçi bir şekilde bakmak önemlidir. Büyük aşklar evlendikten sonra sihrini koruyamıyor değil, aşk evrim geçiriyor, değişiyor… Ve bu her zaman olumsuz anlamda algılanmamalı” diyor.

    DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Çift ve Aile Terapisti
    Şirin Hacıömeroğlu Atçeken

  • Kadınlar ayaklanıyor!

    Kadınlar ayaklanıyor!

    Dünyada ve Türkiye’de çok ciddi bir sorun olan kadına karşı şiddet 14 Şubat Perşembe günü çok farklı bir etkinlikle protesto edilecek. Dünyanın farklı metropol kentlerinde toplam 1 milyar kişinin katılması hedeflenen etkinlikte, kadına şiddete karşı olan kadınlar ve erkekler protestolarını dans ederek ortaya koyacaklar.

    “One Billion Rising” (Bir Milyar Ayaklanıyor) adlı etkinlik İstanbul’da da Beşiktaş Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin desteği ile Beşiktaş’ta yapılacak. 14 Şubat Perşembe günü saat 13.00’da tüm dünyayla aynı anda Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda gerçekleşecek etkinliğe çok sayıda ünlünün de katılması bekleniyor. Katılımcılara her gün ücretsiz dans dersleri Beşiktaş Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi; Girne Amerikan Üniversitesi Dans Akademisi işbirliğiyle Beşiktaş ve İstanbul‘daki gönüllüleri etkinliğe hazırlamaya başladı.

    Girne Amerikan Üniversitesi Dans Akademisi dans eğitmenleri tarafından ücretsiz olarak verilen derslere kadın veya erkek demeden, kadına şiddete hayır diyen herkesi katılmaya davet eden Beşiktaş Belediyesi bunun için Belediye Hizmet Binasının kapılarını açtı.

    Dans eğitimleri hafta içi her gün 12.00-14.00 arası, hafta sonları ise 15.00 ile 18.00 saatleri arasında gerçekleşiyor. Bir milyar insan dans edecek! “One Billion Rising” etkinliği, kadına karşı şiddete dikkat çekmeyi hedefliyor. Dünyada her üç kadından biri taciz ediliyor, tecavüze uğruyor veya öldürülüyor.

    Etkinlik , kadına şiddetin en az açlık kadar üzerinde durulması gereken bir sorun olduğunu hatırlatmayı amaçlıyor. Genel olarak kadınlardan oluşan harekete, katılmak isteyen erkekler de kabul ediliyor. Katılmak isteyenlerin sayısı şimdiden milyonlara ulaşan etkinlik için dünyanın birçok kentinde katılımcılara ücretsiz dans dersleri veriliyor.

    Video tanıtım için tıklayın : Dünya kadınları ayaklanıyor. Kadına Şiddete HAYIR !!!

  • Erkekler ev işi yapmalı mı?

    Erkekler ev işi yapmalı mı?

    Günümüzde kadınlar da çalışma hayatında aktif olarak rol alıyor. Bu durum evli kadınlar için bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Çünkü hem evi çekip çevirmek, hem de iş hayatında başarılı olmak isteyen kadınlar eşlerinden yardım istiyorlar… Peki erkeklerin evde iş yapmaları ne kadar mümkün? Anneleri tarafından el bebek gül bebek büyütülen erkek çocukları evlenince eşlerine yeteri kadar yardım edemiyorlar. Zamanında annelerinin yaptığı işleri evlenince eşlerinden bekliyorlar.

    Çalışan kadın ise eşinin kendisine her alanda destek olmasını istiyor. Hatta çalışmayan kadınlar dahi, yetişemediği noktada eşinin devreye girmesini bekliyor. Hastalanıp yatağa düştüğünde kendisine çorba yapacak bir koca istiyor. Hatta işleri beraber yapalım, beraber gezip tozalım diyen kadınlar da var. Ama bu konuya kültürden kültüre değişen bakış açıları var.

    “Evet tabii ki erkekler ev işi yapmalılar, aksi takdirde bu evlilik yürümez” diye bir şey olmadığı gibi, “Erkek adam evinde iş yapmaz, ev işi kadın işidir” diye bir şey de yoktur. Bu konuda hatalı olan, konunun bireyler için kompleks haline getirilmesi ve kalıp düşüncelerin etkisi altında kalınmasıdır. Bu yaklaşım da evliliği zedeleyecektir. Öyleyse ‘Erkekler ev işi yapar mı?’ sorusuna şöyle cevap verelim isterseniz: “Herhangi bir bedensel özürleri yoksa tabii ki ev eşi yapabilirler veya yaparlar.

    Ancak bu bir zorunluluk arz etmez. Burada daha da önemli olan eşler arası sağlıklı diyaloğun kurulabilmiş olmasıdır. Ancak o zaman erkek, eşlerine destek olmaktan bir zevk duyabilecektir. Yani erkeğin bunu bir zorunluluktan öte, bazen bir sorumluluk bazen ise bir paylaşım aracı olarak görmesi gerekir.

    Öyleyse kadınların bu konuda dayatma yapmaları, amaçlarına ulaşamadıkları takdirde de ciddi sorunlar yaşamaları gereksizdir. Şayet bir kadın için eşinin ona evde yardımcı olması gerekli ise, bunu şikayet veya erkeklerin tabiri ile -dırdır- malzemesi yapmadan samimiyetle ihtiyacını ve nedenini dile getirmesi gerekir. Böylelikle erkeğin inatlaşma riski ortadan kalkmış olacaktır. Tabii bir de her iki tarafın yoğun olarak çalışma hayatında aktif rol aldığını düşünelim.

    Çalışan kadının eşi tarafından ev işlerinde desteklenmeye ihtiyaç duyması çok normaldir. Bunun için yine şikayet, teessüf vb. yaklaşımlarda bulunmayıp her iki tarafın da onaylayabileceği bir plan yapmaları en sağlıklı olandır. Aslında ev işi konusundaki bu tarz beklentilerin veya bakış açılarının evlilik öncesi konuşulması ve hatta evlilik sözleşmesine dahil edilmesi gerekir. Hiçbir erkek ev işlerinde eşine yardım etmekle kılıbık olmaz, bilakis bu, kendini aşmış ve kendisini bir erkek olarak ispatlama gayreti olmayan olgun insanların vasfıdır.