Kategori: İlişkiler

  • İlk buluşmada hesabı kim ödemeli?

    İlk buluşmada hesabı kim ödemeli?

    Bir görüşe göre, hesap ödemek söz konusu olunca bazı erkekler kadından bir iyilik beklemektedir.

    Günümüzün modern çalışan kadını, erkekler kadar para kazanabiliyor. Bu durumda beraber çıkılan bir yemeğin parasını kim, niye ödüyor? Amerika’da yapılan anketlere göre, her üç erkekten ikisi, birlikte yemeğe çıktıkları kadından beklentileri olduğu için hesabı üstleniyorlar. Zaten bilinen klişeleri “son araştırmalardan elde edilen bilimsel sonuç” diye yutturmaya kalkmadan sadede gelelim: Bedava yemek diye bir şey yoktur.

    Köşe yazarı Jasmin geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında bu konuya eğilmiş. İlk randevuların pek çoğunun yazılı olmayan kuralları aslında 1920′li yılların aşk romanlarından çıkmış gibidir. Erkek kadına cömert ve nazik davranır ama gene de karşılığında bir şeyler beklemektedir. Adını doğru koyalım: Hesap ödemek söz konusu olunca erkek kadından bir iyilik beklemektedir.

    Elle dergisi ve msnbc.com sitesinin ortaklaşa yürüttükleri bir anketin sonuçlarına bakarsak 74.000 online okur “ilk bir kaç buluşmadan sonraki buluşmalarda erkeklerin kadınlardan ‘hesaba katkıda bulunmalarını’ beklediğini” düşünmekte. Biraz akıl karıştırıcı bir sonuç olduğunu düşünebilirsiniz çünkü kadınların bu konuya yaklaşımları ikiye ayrılıyor: Kimi kadınlar hesabı ödeme konusunda isteksizken kimileri de ‘kendi ödeme güçlerinin’ tanınmasını ve kabul edilmesini ister görünüyorlar.

    Para, Seks ve Aşk konulu ankette ‘hesabı kim öder’ sorusu bu noktada karışmaya başlıyor.

    Neredeyse erkeklerin üçte ikisi, özellikle genç erkekler, bir kaç buluşmadan sonra kadınların
    da hesaba katkıda bulunmalarını istediklerini söylüyor.

    Kadınların yüzde 44′ü, eğer erkek onlardan ‘hesabın ödenmesi konusunda yardım isterse’ bundan rahatsızlık duyacağını belirtiyor.

    Kadınların yüzde 57′si, özellikle genç kadınlar, her zaman (hatta ilk buluşmalarda bile) hesabı ödemeyi teklif ettiklerini söylerken; %34′lük bir kesim ‘eğer erkek bu teklifi kabul ederse’ ; yüzde 46′sı ise ‘eğer erkek bunu teklifi redderse’ bundan rahatsız olacaklarını söylüyor.

    Bu konulardaki görgü kurallarının genel anlamda bir ‘geçiş aşamasında’ olduğunu söylemek pek de boş bir iddia değil. Bu yüzden erkekler özellikle ilk buluşmalarda geleneksel yöntemlere ve etiketlere saygı gösterirken, kadınların ‘hesabı paylaşmayı’ teklif etmesi giderek modern bir görgü kuralına dönüşüyor.

    Bu öneriyi yapmayan kadınların, özellikle ilk bir kaç buluşmadan sonraki buluşmalarda erkekleri incittiği söylenebilir. Fakat bu öneriyi yapan kadınlar erkekleri başka bir ikilemde bırakabiliyor:
    Bu teklifi kabul ederek veya redderek bu sefer erkeklerin kadınları incitme riski var. Söz konusu anket çalışmasının yorumlanması konusunda büyük katkıları olan ve Kaliforniya Eyalet Üniversite sosyoloğu Janet Lever’e göre bu durum erkekler açısından, kadınlar açısından olduğundan daha fazla zorluk yaratabiliyor. Çünkü ‘hesabı paylaşmayı’ teklif eden kadınların önemli bir kısmı sırf ‘nezaket icabı’ bu teklifi yapmış oluyor.

    HESABI BANA ÖDETTİRİYOR

    “How Not to Date” kitabının yazarı ve aynı zamanda profesyonel bir çöpçatan olan Judy McGuire, geçenlerde çok şaşırtıcı bir telefon aldı. İki arkadaş arasında bir buluşma ayarlamıştı. Bu buluşma sırasında, arkadaşı kadınlar tuvaletinden onu aramış ve şaşkınlık içinde “Bu adam hesabı bana ödettiriyor” diye sızlanmıştı.

    1920′lerde erkeğin hesabı ödeyecek olması kesin kuraldı. O zamanlar genel kabul gören anlayışa göre daha fazla parası olan erkek en güzel kızlarla birlikte olabilirdi.

    Ama o günlerde pek az kadının kendi adına harcama yapacak ekonomik güce sahip olduğunu hatırda tutmak gerek. Bugün kadınlar her ne kadar aynı işi yapan erkeklere kıyasla daha az ücret alıyor olsa da, Amerika’da ‘bir erkekle’ buluşmaya giden kadınların buluştukları
    erkeklerden daha çok kazanıyor olmaları artık sık rastlanan bir durum.

    Sosyolog Janet Lever “Yepyeni bir dünyada yaşıyoruz ve bu dünya pahalı bir dünya” dedikten sonra ekliyor “tahtırevanla dolaşan nazik küçük prenses etiketi artık kadınların pek işine yaramıyor.”

    Bazı eski alışkanlıklar hala devam ediyor. Mesela hala çıkma teklifinin erkeklerden gelmesi gerekiyor. Bu durumda çıkma teklifinin kimden geldiği önemli bir konuya dönüşebiliyor. Ankete katılan erkeklerin yarısı “daveti yapan hesabı ödemeli” görüşünü dile getiriyor. Erkeklerin dörtte üçü ise, kadın ne kadar kazanıyor olursa olsun, hesabı kadının paylaşması durumunda kendilerini suçlu hissettiklerini belirtmekte.

    BU KADIN BENİMLE GERÇEKTEN İLGİLENİYOR MU?

    Eğer erkekten yararlanmak gibi bir fikirleri yoksa kadınlar hesabı ödeme konusunda niçin isteksiz olurlar? İş hesabı ödemeye gelince hiç bir şey hesap pusulasındaki gibi net ve açık değil.

    Kendisine hiç hesap ödettirmeyen adamın aslında ‘kadını kontrol etmeye’ çalıştığını düşünen kadınlar olduğu kadar, hesap ödeme konusunda tereddüt gösteren erkeğin aslında parasız veya cimri biri olduğunu düşünen kadınlar da çok. Ama hesabı ödeme konusunda kadından hiç bir zaman teklif gelmediğini gören erkeklerin de aklı karışabiliyor.

    31 yaşındaki Kaliforniyalı müzik öğretmeni Jeremy Chung bir kaç buluşmadan sonra kadının da hesaba katkıda bulunmayı önermesini bekleyenlerden. Aksi takdirde kafasında bir takım şüphelerin oluşmaya başlayacağını düşünüyor “Hesabı ödediğim için mi benimle birlikte yoksa aslında benimle gerçekten ilgileniyor mu?”

    Herhangi bir yanlış anlamaya meydan vermemek adına, niçin taraflar bu konudaki tercihlerini ve fikirlerini en baştan belirtmiyorlar. Masaya oturdukları sırada bu konuda birbirlerinin nasıl hissettiklerini bilseler daha iyi olmaz mı?

    Bu konunun pek çok kişi açısından niçin tabu olduğunu anlamak kolay… İnsanların fikirleri çok farklı da olsa, romantik bir buluşmaya para hakkında konuşarak başlamak hiç de nazikçe bir tutum değil. Özellikle kadınlar kendi ekonomik şartlarıyla ilgili konuları yeni tanıştıkları insanlarla paylaşmak istemiyorlar.

    Chung, hesabı kimin ödeyeceği konusunu asla dile getirmediğini söylüyor. Geçtiğimiz ay kız arkadaşı ikinci buluşmada içkileri ödemeyi teklif edince bu tekliften çok hoşnut kaldığını gizlemiyor “Bir sonraki içkiler benden, diye bir teklif kulağa ne kadar hoş geliyor. Aklınıza
    herhangi bir art niyet gelmeden kabul ediveriyorsunuz.”

    ERKEKLERİN BEKLEDİĞİ BU MU YANİ?

    Eğer kadınlardan herhangi bir teklif gelmezse, ankete katılan erkeklerin bir kısmı ‘kadının hesaba katkıda bulunmasını beklediğini’ doğrudan söyleyeceğini belirtti. Bir kısmı ise “yanımda yeteri kadar para yok” gibi bahaneler ileri sürebileceğini söylerken özellikle genç erkekler bu konuda daha açık sözlü olmayı tercih edebiliyor.

    Eğer çiftler üç ay kadar bir süredir birliktelerse, zaten hesabın ne kadarını hangi şartlarda kimin ödeyeceğine dair konularda bir mutabakata varmış oluyorlar.

    Kız arkadaşlarından daha az kazanan erkekler bile genelde hesabın daha yüksek bir bölümünü ödemeye devam etse de, ankete katılan 8-10 kadar erkek “masraflı ilişkileri bitirmekte tereddüt etmeyeceklerini” açıklıkla ifade ettiler.

    Peki, erkekler yemekten sonra “tatlı” ister mi? Ankete katılan kadınların üçte biri (özellikle yaşlı olanlar) hesaba katkıda bulunduklarında yemekten sonraki aktiviteler konusunda daha az baskı hissettiklerini belirtti.

    Erkeklerinse sadece yüzde 16′sı “hesabı ödediklerinde kadından beklenti içinde olabileceklerini söylüyor. Artık 1920′lerde değiliz. Erkelerin beklentisi “hesabın ödenmesine” katkı şeklinde, yoksa hesabı ödediler diye başka türden beklenti içine girdiklerini söyleyemeyiz.

  • Aşkın matematik hali

    Aşkın matematik hali

    İlişkinizde problem yaşıyor ve probleminizi bir türlü çözemiyor musunuz? Aile, arkadaş vb. sorununuza sorun katıyor ve siz sevdiğinizle uzlaşamıyor musunuz? Lütfen pes etmeyin, sevgi ve saygı devam ettiği sürece her problem çözülebilir. Nasıl mı?

    Öncelikle ilişkinizdeki her problemi tek tek ele alın. Karşınızdaki insana aynı anda bir sürü şeyi anlatmak ve değiştirmesini beklemek ve bana bunu da yapıyor, şu davranışı da kötü diye sızlanmak yerine, kendinize bir öncelik sırası yaratın ve her problemi gerçekten çözmeniz gereken bir matematik problemi gibi görün ve tek tek değerlendirin.

    Öncelikle probleminizi tek bir cümle haline getirin. Örneğin, sevdiğinizin geç kalacağı zaman arayıp haber vermemesi sizin için problemse;

    Bunu olumlu bir cümle haline getirin;
    “Sevgilimin/ eşimin/ çocuğumun vb. geç kalacağı zaman arayıp haber vermesini sağlamak istiyorum.”

    Şimdi problemi ortaya sorun olarak değil de, gerçekleşmesini arzu ettiğimiz bir hedef olarak ortaya koyduk. Peki bu hedefimizin gerçekleşmesini nasıl sağlarız?

    Konuşarak, onun olumsuz davranışına ayna tutarak, olumlu davranışını takdirle ödüllendirerek vb… Lütfen kendi listenizi çıkartın ve hiçbir cümle için “ben zaten bunu yaptım ve işe yaramadı” diye düşünmeyin.

    Evet, belki daha önce bu konuyu kendisiyle konuştunuz ve istediğiniz sonucu alamadınız. Peki, gerçekten konuştunuz mu, sadece şikâyet mi ettiniz? Siz konuştunuz ama karşınızdaki ne anladı? Siz aklınızdan geçenleri mi cümlelediniz yoksa içinde bulunduğunuz duygusallığın da etkisiyle kastetmediğiniz kelimeler mi döküldü dudaklarınızdan? Ya o ne cevap verdi size, onun bambaşka nedenleri ve istekleri olabilir mi?

    Her ilişkinin temelinde iletişim yatar ve doğru iletişim sağlıklı ilişkiler için olmazsa olmazdır. Problemlerimizi doğru tanımlamayı ve objektif cevaplar bulmayı başaramadığımız sürece sorunları sadece örtbas etmiş ya da ertelemiş oluruz. Dışarıdan bir uzman, psikolog, yaşam koçu ya da ilişki terapistinden yardım almak bu nedenle çok önemlidir. Sorununuza objektif bakabilen ve sizi doğru iletişimle yönlendirebilen bir uzman, aslında sizin bildiğiniz fakat duygusal travmalardan dolayı dışa çıkartamadığınız cevapları uygulamanıza da yardımcı olacaktır.

    Sevgi ve saygı barındıran hiçbir ilişki bitmeye mahkûm değildir ve çözüm her zaman mevcuttur. Sizin aklınıza başka çözümler gelmese de, bir yerlerde başka cevaplar olduğunu sakın unutmayın.

  • Erkeklerin En Romantik Olduğu Yaş

    Erkeklerin En Romantik Olduğu Yaş

    İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin 53 yaşında en romantik çağında olduğu ortaya çıktı…

    Araştırmacılar, yaşları 18 ila 65 yaş arasında değişen 2 bin erkek arasında yapılan araştırmada, 51 ila 55 yaş aralığındaki erkeklerin 4′te 3′ünün eşlerine her gün, en romantik jest olarak bilinen “Seni Seviyorum” ifadesini kullandığını ifade etti.

    Araştırmacılar, 50′li yaşlardaki erkeklerin genç erkeklere göre aşka daha düşkün olduğunu ve eşlerine sürpriz yapmayı daha çok sevdiğini açıklarken, bu erkeklerin yarısının şiir yazarak, yarısının ise romantik haftasonu tatili düzenleyerek eşlerine sürpriz yaptığını belirtti.

    Araştırmacı, Jim Forward, “50′li yaşlara gelen kişiler hayatın tadına varmış, deneyimli ve eşlerini memnun etmek için usta kişilerdir. 50′li yaşlarına gelen kişiler, gençliğinde eşleriyle sayısız tartışmada bulunmuş, yüzlerce hata yapmış kişilerdir” dedi.

    Forward ayrıca, “53′üne gelen bir erkek eşini mutlu etmek için neyin işe yaradığını bilen kişidir. 20-25 yaş aralığındaki erkeklerin sadece 4′te 1′i eşini son zamanlarda yemeğe götürdüğünü ifade ederken, 53′ündeki erkeklerin hemen hemen yarısının eşini yakın zamanda akşam yemeğine çıkardığını söyledi” dedi.

    Ayrıca 50′li yaşlardaki çiftlerin genellikle yalnız yaşadığını söyleyen Forward, “Yaşlı nesille genç nesil arasındaki önemli farklardan biri de, çiftlerin yaşlılık döneminde birbirlerini şımartmaya daha fazla zamanlarının olması ve haftasonları dışarıda eğlenmek için daha özgür olmasıdır” dedi.

  • Mutluluk genetik mi ?

    Mutluluk genetik mi ?

    ”Mutluluk genetik değildir. Geliştirilmesi gereken bir kavramdır. İnsanlar bu bilimi öğrenebilir. Bunun için de duygusal zeka eğitimi çok önemli”

    Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mutluluğun genetik değil, geliştirilmesi gereken bir kavram olduğunu, insanların bu bilimi öğrenebileceğini, bunun için de duygusal zeka eğitiminin çok önemli olduğunu bildirdi.

    Koruyucu Ruh Sağlığı çalışmaları çerçevesinde, dünyada hızla yayılan pozitif psikoloji akımının Türkiye’deki ilk çalışmaları, Üsküdar Üniversitesi’nin Altunizade’deki Yerleşkesi’nde düzenlenen ”İnsani Değerler ve Pozitif Psikoloji Paneli”nde ele alındı. Panelde, Pozitif Psikoloji’nin kişilik ve toplum gelişimine katkısı ile temel eğitimde pozitif psikolojinin etkileri tartışıldı.

    Panelde ”Mutluluk Bilimi” başlıklı konuşma yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mutluluk biliminin insan psikolojisiyle uğraşanların son yıllarda çok kafa yorduğu önemli konulardan biri olduğuna değindi.

    Koruyucu ruh sağlığı alanında hiç bir tedavinin psikoterapinin önemini azaltmadığını ve insanı mutlu yapmaya yetmediğini aktaran Tarhan, şu bilgileri verdi:

    ”Tedaviler insanı eksiden, sıfıra getirdi. Günümüzün ihtiyacı ise artıya çıkmak. Bu çalışmaları içeren bilim dalı ile uğraşan disipline ’Pozitif Psikoloji’ adı verildi. Mutluluk, genetik değildir.

    Geliştirilmesi gereken bir kavramdır. İnsanlar bu bilimi öğrenebilir. Bunun için de duygusal zeka eğitimi çok önemli. Mutluluk yatırım ister.

    Üsküdar Üniversitesi olarak pozitif psikoloji üzerine yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalardan ilk çıkan eserimiz ise akademik kadromuzun katkıları ile hazırlanan Pozitif Psikoloji kitabı oldu.

    Yeni bir öğrenme modeli olarak karşımıza çıkan ’zihin temelli eğitim’, eğlenceli ama bir o kadar da disiplinli bir çalışmanın iyi öğrenmeyi sağladığını vurgulamaktadır. Pozitif psikoloji uygulaması çalışmasında ’zihin temelli eğitim’ kavramını uygulamalarla birlikte sunuyoruz.”

    ”İnsani Değerler ve Eğitim Politikaları” başlıklı konuşma yapan İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da en büyük hedefinin eğitimin niteliğini arttırmak olduğunu belirtti.

    Bilgi teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı bir dünyada zamana uygun adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti: ”Bu nedenle öğrencilerimizin üretkenliğini arttırmak, yeni şeyler öğrenmelerini sağlamak için pek çok çalışmada yer alıyor, destek oluyoruz.

    Mutlu Bir Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken 7 Öneri için tıklayın !

    Değişen eğitim politikaları ile birlikte çocuklarımızın dünya standartlarında eğitim alabilmesi için becerilerini geliştirecek ve kendilerini besleyen yeni eğitim çalışmaları geliştirmek çok önemli. Okullarda pozitif psikoloji alanında çalışmalara yer veriyoruz. Kavramsal dönüşümü önemsiyoruz.

    Müfredat içeriklerinin yenilenmesinde de pozitif psikolojiyi temel alıyoruz. Bilgilerin yeniden tanımlanması çalışmaları sürüyor.”

    Panelde ”Pozitif Psikoloji ve İnsan Değerlerin Kişilik-Toplum Gelişimine Katkısı” başlıklı sunum yapan Üsküdar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Uzman Psikolog Orhan Gümüşel de herkesin hayata katacağı renk, alacağı keyif olduğunu belirtti.

    Gümüşel, mutluluğun hediye veya rastlantı sonucu elde edebileceği bir şey olmadığını, mutlu olmanın hayatın anahtarı olduğunu belirtti.

    Milliyet

  • Yuvayı Dişi Kuş mu Yapar?

    Yuvayı Dişi Kuş mu Yapar?

    “Yuvayı dişi kuş yapar” söylemi, evliliklerdeki kadınların rollerine gönderme yapan anlamlı bir söz. Bir evlilikte kadın mutlu değilse o evliliğin mutlu olmasının zor olduğunu vurgulayan uzmanlar, erkeklerin duygusal davranış ve olaylara verdikleri tepkileri dahi kadınların şekillendirdiğini ifade ediyor. Yani sağlıklı ve huzurlu bir evlilikte kadına çok önemli görevler düşüyor.”

    Evliliğin anahtarının kadınlarda olduğunu, mutluluğu yakalamanın yine kadınların elinde olduğunu hatırlatan Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği’nden Uzm. Psk. Seliyha Alten, erkeğin her davranış ve tepkisinin altında kadınların olduğunu vurguluyor. Alten;

    Kadınların öncelikle erkeklerin tüm duygusal davranışları ve olaylara verdikleri tepkilerinin kendilerine bağlı olarak değiştiğini bilmeleri gerekmektedir. Bu gerçek evliliklerin anahtarıdır ve bunun bilincinde olup buna yönelik doğru davranışlar sergileyen kadınlar evliliklerinde mutluluğu yakalayabilmektedir.”

    Bir erkeğin eşinden en çok beklediği şeylerin başında çok fazla dile gelmese de takdir edilmek, onaylanmak ve şefkat olduğunu ifade eden Alten, erkeklerin kadının kendisini güçlü hissettirmesine ve kendisine ihtiyacı olduğunu bilmeye ihtiyaç duyduğunu kaydediyor.

    Erkeğe erkeklik hissini kadın verir!

    “Yani kendini erkek gibi hissetmek için karısının desteğini görmeyi tüm benliği ile beklemektedir. Erkeklerin kendisine bu şekilde hissettiren ve şefkat gösteren kadınlara eğilimi yüzyıllardır bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla aslında kadınlardan daha duygusal olabilen erkeklerin en büyük beklentisi bu alanda kendini göstermektedir. Kadınların eşlerine bu kalıpta yaklaşabilmeleri, aslında değişim gücünü elinde tutmalarına olanak sağlayan en önemli etkendir.”

    Erkekler eleştirilmeden, suçlanmadan, akıl verilmeden dinlendiklerinde kendilerini daha rahat ifade edebilmektedir diyen Uzm. Psk. Seliyha Alten, çiftlerin birbirlerine zihin okuyarak davranmamaları gerektiği uyarısında bulunuyor.

    Koşulsuz dinleyici olabilmek iletişimi sağlıklı kılıyor

    Evliliklerde çoğu iletişimin sorunlarının çiftlerin birbirlerinin zihinlerini okuyarak ona göre davranış gösterme eğiliminde olmasında kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla suçlanacağını, eleştirileceğini düşünen erkeklerin kendilerini iletişime kapamaları ya da dürüst davranmadıklarını görmekteyiz. Sağlıklı iletişim kurulmasını sağlayacak önemli tutumda kadına düşen rol koşulsuz bir dinleyici olabilmektir.”

    Uzm. Psk. Seliyha Alten modern çağla birlikte kadınların psikolojik anlamda daha fazla yıprandıklarının altını da çiziyor.

    Hoşgörülü kadın beklentilerinin karşılığını görüyor

    “Modern çağın getirisi olarak ev içinde ve ev dışında ciddi sorumluluklar alan kadınlar psikolojik anlamda daha fazla yıpranmakta ve evlilik içerisinde erkeğin payına düşen sorumluluklarda beklentisini yukarıda tuttuğu gibi, ihmallere karşı daha duyarlı davranmaktadır. Bu ruh halinde kadın iletişim kurarken sağlıksız tutumlar gösterme olasılığı artmakta kocasını eleştiren, sürekli şikâyet eden ve hatta onları hor gören bir yapı içerisinde davranmaktadır. Oysa evde eşlerine karşı daha hassas, düşünceli davranabilmeyi başaran kadınların eşlerinden beklentilerini görebilme anlamında daha fazla destek aldıkları görülmektedir.”

    Farklı fikirlerde ortak paydada buluşabilme önemli

    Çevredeki kişilerin fikirlerine ilişkin de önemli uyarılarda bulunan Uzm. Psk. Seliyha Alten evlilikte biz olma gelişimine dikkat çekiyor.

    “Evliliklerde kadınlar tarafından yapılan ve en sık görülen sağlıksız tutumlardan bir tanesi de yakın çevrenin desteğini aldığı konularda etkilenme düzeylerinin fazlalığı olmaktadır. Kadınlar özellikle çatışma yaşadıkları konularda, kararsız kaldıklarında yakın çevrenin fikirlerine başvurmakta ve genellikle bu çevrenin etkisi altında kalarak kararlar vermekte ya da iletişim şeklini sürdürmektedir. Oysa evliliklerde “biz olma gelişimi” kadın ve erkeğin ortak görüş birliğine varabilme becerisi ile doğru orantılıdır. Konu ne olursa olsun farklı görüş ve fikirler olduğu zaman ortak paydada buluşabilmeyi sağlayabilmek önemlidir.”

  • Mutlu Bir İlişkinin İpuçları

    Mutlu Bir İlişkinin İpuçları

    Sevgi sözcükleri ile başlayan aşk masalınız artık size enerji vermek yerine tüm enerjinizi tüketebilir. İşte sağlıklı bir ilişkinin ipuçları…

    Sevme ve sevilme ihtiyacınızı karşılamak için nelerden faydalanıyorsunuz… Aileniz, arkadaşlarınız ve sevgiliniz. Tüm bu alanlardan ya da her birinden ayrı ayrı beslenmek sağlıklı bir insanın oluşumu için çok önemlidir.  Ama aşık olduğunuzda yani sevgiliye olan sevginizin sizi çok daha farklı bir boyuta geçirdiğini, her şeyi unutturacak boyutta tüm vücudunuzu sardığını, bazen yaşamınızda her şeyden sıyrılıp sadece onun varlığını düşündürdüğünü fark etmişsinizdir. Sabah uyandığınızda telefonunuzda özlemle dolu günaydın mesajı, gözlerinizi açtığınızda varlığı ile size huzur veren ve içinizi ısıtan gülüşü, işe gittiğinizde sizi sevdiğini ifade eden o etkileyici cümleleri, akşam olduğunda ona yeniden kavuşmanızın sizde yarattığı o mutluluk ifadesi…

    Peki ya kötü giden bir ilişki olunca.. Sevgi sözcükleri ile başlayan bu peri masalının artık size enerji vermek yerine tüm enerjinizi damarlarınızdan bir bir almasının sizde yarattığı duygu… Bu ilişkiyi devam ettirmek ya da bitirmek. Kararsızlıklar…Güzel ve kötü anılar.. Artık onsuz yaşamak…

    Bu duyguları yaşayan kadın ve erkeğin; ilişkiye mutlu bir şekilde devam etmesi için oynaması gereken roller vardır. Bu roller; ilişkiyi canlı tutar. Peki, nedir bu roller?

    Kadın ve erkeğin arasındaki güçlü bir sevgi bağı.”Seni gerçekten çok seviyorum ve yaşamımda çok önemli bir yerdesin ”  İki ayrı insan ve farklı kişilik özelliklerinin olduğunun, farklı ailelerden geldiklerinin, yaşamdan beklentilerinin birebir aynı olmadığının farkında olarak yaşamak.

    Sorunsuz bir ilişki yoktur ama bir çözüm elbette ki vardır. Bu çözümleri önce kendiniz araştırmaya çalışın sonra onunla birlikte sakin bir anınızda konuşmaya çalışın. Bu maddeleri birlikte oluşturun. Öfkelerinizi kontrol edebilmeyi öğrenin. Gerekirse bunun için bir uzman desteği alın. Her şeyden önce bunu kendiniz için kontrol etmelisiniz. Çünkü öfke öncelikle kişinin kendisine zarar verir. İlişkinin devam edebilmesi için iki tarafın da çaba göstermesi çok önemlidir. Bazen diğer kişi bu çabayı gösterecek güçte olmayabilir. Bunu fark ettiğinizde ona tolerans göstermek gerekir. Bazen siz de bu güce sahip olamayabilirsiniz. O zaman da sıra onda olacaktır.

    İlişkinizde yaptığınız her şeyi kendiniz için yaptığınızı düşünün. Çünkü bu sizin ilişkiniz. Onu siz seçtiniz, sevgili olma ya da eş olma teklifini siz kabul ettiniz. Bu nedenle ilişkinin sağlıklı devam edebilmesi için yapacağınız her türlü çaba aslında mutluluğunuz için. Eğer mutlu olamayacağınızı düşünüyorsanız tabi ki bu ilişkinin devamı için daha farklı düşünmeniz gerekir.

    İlişkiniz yaşamınızda tek amaç olmamalıdır. Yaşamdan enerji aldığınız başka alanlar da kendinize yaratmalısınız. Aileniz, arkadaşlarınız, hobileriniz, işiniz. Bu alanlar içinde yaşamak birbirinizi daha fazla özlemenize neden olacak, onsuz da var olabildiğiniz gücünü size hissettirecektir. “Onsuz yapamıyorum, çalışamıyorum, aklımdan bir türlü çıkmıyor,  o gitti sanki yaşamda her şey bitti.” Düşünceleri beyninizi yiyip bitirmeyecektir. Her şeyin farkında olan güçlü bir birey olarak daha sağlıklı düşünecek ve  yaşamınızla ilgili olarak yen kararlar alabileceksiniz.

    Kendinizi sevin, kendinize güvenin ve kendinize iyi bakın. Bunu hisseden bir kişi sizi kaybetmemek için daha fazla çaba gösterecektir.   Beklentilerinizi karşılıklı paylaşın. Bunları bir zorunluluk olarak sunmayın, sadece talep edin ve yapıldığında mutlu olacağınızı söyleyin.  Her beklediğinizi karşı tarafta bulamayabileceğinizin farkında olun .

    Gerçekten ne istediğinizi bilin. Kendi fikirlerinizi kendiniz değerlendirin. Sizin ve yardım aldığınız bir uzmanın dışında kimse ne yaşadığınızı ve ne yapmanız gerektiğini tam olarak bilemeyecektir.  Paylaşımda bulunduğunuz en iyi arkadaşınızın da farklı bir kişilik özelliği olduğunu ve yaşamdan farklı şeyler bekleyebileceğini unutmayın. Karar sizin olursa sonuçlarına daha güçlü bir şekilde katlanırsınız.

    Sorunlardan çok çözüme odaklanın.  Geçmişte olanları sürekli olarak dile getirmeyin. Tüm olanlara rağmen deva etme kararı verdiyseniz bu sizin kararınızdır. Bunun için kimseyi suçlamayın ve bu güne geri dönün. Bugün ve şimdi yaşadığınız önemlidir.  Gereksiz tartışmalara girmeyin. Bu önce sizi yorar yeniden hatırlatayım. Hata yaptığınızda özür dileyin. Bazen siz de hata yapabilirsiniz.

    Eğer seviyorsanız ya da özlediyseniz bu duygularınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Bunlar sizin duygularınız. Bunları ertelemek, gurur yapmak sizde baskı yaratabilir. Gerçek duygularınızla yüzleşin. Bu duygularınızı ilettiğinizde karşılığını alamıyorsanız bile kendinize kızmayın. Çünkü bunu kendiniz için yaptınız.  Bazı şeylerin karşılığını alamama sonucunu da kabullenmeli ve yola devam edebilmelisiniz.

    İlişkinizi rutine sokmayın. Canlı ve sürprizlerle dolu olan bir ilişki her zaman daha uzun sürelidir. Sürprizin açılımı herkes için birbirinden farklıdır. Beklediğiniz sürprizlerle karşılaşmadığınızda ( çiçekler gibi)  küsmeyin ve kızmayın. Yapılan her çaba sizin için yapılmıştır unutmayın.  Farklı yönlerinizi kabul edin ( o maç izlerken siz de kitabınızı okuyun örneğin) ama birkaç ortak yön de oluşturmalısınız .( ara sıra birlikte maç izlemek, yürüyüşlere çıkmak, tavla – play station oynamak gibi)

    Eğer çocuklarınız söz konusu ise; onların sorumluluklarını paylaşmalısınız. Anne – baba rolünüz olduğunu unutmamalısınız.

    Her şeye rağmen ilişkiniz iyi devam etmiyorsa ve mutsuzluğunuz gitgide artıyorsa  nedenlerini bir uzmanla paylaşabilirsiniz. Karar bu süreçte de yine sizindir. Sadece daha sağlıklı bir ortamda değerlendirilmesi ve yaşama güçlü bir şekilde devam edebilmeniz sağlanacaktır.

  • ilişki bitirecek telefon mesajları…

    ilişki bitirecek telefon mesajları…

    Erkeklerin ilişkilerini telefon aracılığıyla sürdürmeyi sevmediğini artık hepimiz biliyoruz. Bir de üstüne üstlük aldıkları negatif mesajlar ile ne kadar çileden çıktıklarını biliyor musunuz? İşte ilişki bitirecek telefon mesajları…

    Bu SMS’ler Erkekleri Çileden Çıkarıyor!

    ‘Sana yazdığım uzun mesajın cevabı bu mu?’

    ‘Eski mesajlarımıza bakıyorum da benim yazdığım mesajlar ne kadar çok. Sen daha az mesaj yazmışın.’

    “Telefonun niye meşgul, kimle konuşuyorsun?”

    ‘Hep ben romantik mesajlar gönderiyorum. Sen neden göndermiyorsun. Yoksa içinden mi gelmiyor?’

    ‘Bugün bana karşı çok mesafelisin. Bir şey mi oldu, ben mi bir şey yaptım, dün olanlardan dolayı mı, hayatında başkası mı var, ayrılmak istiyorsan açık açık söyle’

    “Neyse sen meşgulsün galiba iyi geceler”

    “Sen bilirsin…”

    “Peki…”

    “Yazdıklarıma cevap vermiyorsun, sen artık beni eskisi kadar sevmiyorsun”

    İşte bu mesajlar erkeklerde telefonu fırlatma isteği yaratıyor. Bizden tavsiye kesinlikle bu mesajları yollamayın.

    Haberler

  • Eski sevgilinizle arkadaş kalamamanızın nedenleri

    Eski sevgilinizle arkadaş kalamamanızın nedenleri

    Eski sevgilinizle arkadaş kalamamanızın nedenleri…

    1. O sizin eski sevgiliniz.

    Yani, sizin için ideal olan kişi değil. Eğer ilişkinizde problemler yaşıyorsanız ve aranızda işler yolunda gitmiyorsa, bir arada olmanız gerçekten mantıksız değil midir? Hala bir arada olabileceğini düşünüyorsanız gerçekten büyük bir hayal gücüne sahipsiniz demektir, bu yüzden aşağıda belirttiğimiz diğer 9 nedeni de okumalısınız!

    2. Hala onu seviyorsunuz.

    Böyle bir durumdaysanız, onunla arkadaş kalmayı denemeyin veya arkadaştan da öte bir ilişki ile devam edin! Bu fikri güzel bulacaktır, fakat, malesef, sahip olduğunuz gizli hislerinizin farkında olmayacaktır. Bu yüzden, daha fazlasını beklediğiniz birisiyle arkadaş kalmanız imkansızdır; bu tarz taktikler de tekrar bir araya gelebilmek adına pek işe yarar denilemez.

    Eski sevgiliden dost olur mu ? yazısı için tıklayın !

    3. Hala size aşık.

    Onu siz terk ettiyseniz ve hala bir şeyleri toparlayabileceğinizi umut ediyorsa, ihtiyacı olan son şey omzunuzda ağlamaktır. Tüm bunların sonrasında, mutsuzluğunun sebebi siz olarak kalacaksınız, bu yüzden bırakın da onunla arkadaşları ilgilensin. Çünkü onların yanında rahatça ağlayabilir ve mutsuzluğunu yaşayabilir, size yakın olması yanlış umutlara kapılmasından başka bir işe yaramayacaktır.

    Bu tarz bir arkadaşlık da sizin için oldukça zor olabilir, masalınızı bitirmekte çok zorlanabilir, hayatınıza bakmak isterken önünüzü göremeyebilirsiniz.

    4. Birbirinizle bir daha asla gerçekten bu kadar yakın olamayacaksınız.

    İyi bir ilişkinin temelinde aşk vardır, sonrasında da seks ve tutku eklenir buna, fakat bunların hepsi iletişim ve yakınlık ile oluşturulmuş iyi bir kombinasyon içerisinde olmalıdır. Cinsel ilişkiniz harika fakat karşılıklı iletişiminiz biraz problemli miydi? Eğer ilişki içerisindeyken yakın arkadaş değilseniz, emin olun ilişki sonrasında da arkadaş olma şansınız yoktur. Karşılıklı iletişiminiz için çok daha az konu kalacaktır geriye.

    5. Onu aldattınız.

    Boyle bir durumda muhtemelen artık sizinle iletişim halinde kalmak istemeyecektir. TAMAM, belki size gördüğünde bir merhaba alabilirsiniz ondan, ama sadece bu kadar. Ve böyle de olmalıdır. Fakat onu aldatmanıza ragmen hala sizinle arkadaş kalmak istiyorsa, muhtemelen umutsuz bir şekilde hala size seviyordur. Sizin doğru olan tek şey ise ondan olabildiğince uzak kalmak ve böylece ona daha fazla acı yaşatmamaktır.

    6. O sizi aldattı.

    Arkadaşlıktaki en temel şeylerden biri güvendir. Peki bir kere size ihanet ettikten sonra ona artık nasıl güvenebilirsiniz? Sizin tarafınızda olan arkadaşlarınız ve eş dostlarınız arkadaşlığınıza nasıl bir gözle bakacaktır? Böyle bir şeyin tekrarlanması durumunda hala bu kez sizin yanınızda olacaklar mı dersiniz?

    7. O tam bir pislik.

    Daha fazlasını söylememize gerek var mı? Eğer onu terk etmişseniz, gerçekten verdiğiniz ikinci şansı mahvedecek aptalca bir şey yapmıştır, aksi takdirde hala birlikte olurdunuz. Hepimiz bir şansı hak ederiz, fakat dürüst olun ve kendinize itiraf edin, daha ne kadar fazla şansa sahip olabilir ki?

    8. Onunla sevişmek istiyorsunuz.

    Hissettiğiniz şeyler tükenmiş olabilir, fakat onu düşündüğünüz her an, sizi kahve içmeye davet etmesi için kapısının önünde hazır bulunmak içinizden geçiyor da olabilir. Fakat bunu gerçekleştirirseniz ve buna devam ederseniz onu hayatınızdan çıkarma ve yeni birisiyle tanışma şansınız oldukça azalacaktır.

    9. Birbirinizi kıyafetsiz olarak gördünüz.

    Bu arkadaş olarak devam edemeyeceğiniz anlamına gelen bir neden değil tabi ki, ama durumu oldukça zora sokması da muhtemel. Birisiyle çok samimi olduktan sonra, ona diğer arkadaşlarınız gibi bakmanız zor olabilir.

    10. Yeni bir erkek arkadaşınız var.

    Eğer daha erken olmadıysa, “arkadaşlığınız” siz yeni bir partnere sahip olduğunuzda muhakkak bitecektir. Bu durum birbirinizden uzaklaştığınız zaman kendiliğinden gelişecektir, veya zaten yeni arkadaşınıza bir saygı göstergesi olarak ya da onun bizzat kendisinin özel isteğiyle bir şekilde sonlanacaktır.

  • Evlilik çeşitleri

    Evlilik çeşitleri

    Türkiyede 32 çeşit evlilik var.  İlk defa duyacağınız evlilik çeşitleri …  Muta evliliği , oturak alma evlilik , beşik kertme, tay geldi , kuma , berdel…

    GÖRÜCÜ USULÜ İLE EVLENME: Gelenekselliğin ağır bastığı yörelerde görülen bir evlenme biçimidir. Bu evlenme biçiminde kız seçme girişimi, doğrudan doğruya evlenecek gencin annesi,babası veya diğer yakınları tarafından başlatılmaktadır. Gencin kızı beğenmesi yeterli değildir. Diğer aile bireylerinin de onayını alması gerekmektedir.İlk önemli değerlendirme kızın güzelliği, asaleti, huyu, mahareti ve iffeti konusunda olur. Akrabalık kurmada ailenin ekonomik durumu da gözden uzak tutulmaz. Kız alıp vermenin birbirine denk aileler arasında olması yeğlenir. Anadolu’da ”Davul dengi dengine” sözü bunun için söylenmiştir.

    BAŞLIK PARASI KARŞILIĞINDA EVLENME: Başlık, Anadolu’nun birçok yerinde ,evlenecek gencin kız tarafına ödediği paraya denir. Bu ödeme nakit para yanında; altın, ev, bahçe, tarla veya canlı hayvan (at, koyun, sığır vb.) olarak da gerçekleştirilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi’nde başlığa; ”bedel”, ”ağırlık”, ”ana hakkı” gibi isimler de verilmektedir. Başlık, kadını bir mal olarak gören bir anlayışın ürünü olması yönüyle, son derece ilkel bir zihniyetin devamıdır. Oğlan tarafının ekonomik yıkımına sebep olmakta, gerekli paranın temin edilmemesi durumunda, kız kaçırma ve kan davası çoğaltmaktadır.

    OTURAK ALMA EVLİLİK: ”Erkeğin kızı zorla kaçırması yanında, kızın bohçasını alarak oğlan evine gidip oturması durumu vardır ki buna bazı yörelerde, ”oturak alma” denilmektedir. Kütahya, Sivas, Kastamonu illerinde bu evlilik biçimlerine rastlanmaktadır.

    BAŞ ÖRTÜSÜ KAÇIRMA YOLUYLA EVLİLİK: Hakkari, Van, Ağrı ve Erzurum’un bazı ilçelerinde rastlanan bu evliliğin gerçekleştirilmesinde; kıza ait bir eşyanın kaçırılması, kızı kaçırmakla eş tutulmaktadır. Yerel adı ”dezmal kaçırması” olan bu adete göre; çeşmede, evde veya yoldayken, bir kızın baş örtüsü delikanlı tarafından zorla kaçırılırsa, baş örtüsü kaçırılan kızın iffeti (kızlığı) bozulmuş sayılır. Oğlanın ailesi, kız tarafıyla anlaşmak zorundadır. Aksi taktirde silahlı çatışmalar ve kan dökülmeleri kaçınılmaz olur.

    BEŞİK KERTME: Ülkemizde rastlanan evlenme biçimlerinden birisi de ”beşik kertme”dir. Dede Korkut Kitabı’nda adı geçen bu evlenme biçiminin çok eski bir geçmişi olduğu anlaşılmaktadır. Birbirini çok seven eş-dost, komşu veya yakınlar, çocukları henüz beşikte iken, beşiklerine birer kertme (işaret) vurarak kız ve oğlanın haberi olmadan nişanı gerçekleştirirler. Temelinde sosyo-ekonomik ve psikolojik etmenlerin yattığı bu tür evlenme, Hindistan ve Avustralya’da da görülmektedir.

    TAYGELDİ: Dul bir kadının, eski kocasından olan çocuklarını da alarak dul bir erkekle, ya da dul bir erkeğin eski karısından olan çocuklarını alarak dul bir kadınla yaşamasından doğan evliliğe denir. kadın veya kocanın yanında getirdikleri çocuklar, ”taygeldi” olarak adlandırılırlar.

    KUMA: Cumhuriyetten önce, karısı kısır olan veya erkek çocuk doğuramayan erkek, yeniden evlenirdi. Günümüzde büyük kentlerde giderek kaybolan bu adet, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin kırsal kesimlerinde hala devam etmektedir. Bu gibi evlenmelerde ilk kadın, sonradan gelenin yanında ikinci plana düşer.

    BERDEL (BEDEL): Doğu ve Güneydoğu Anadolu;da uygulanan bir evlenme biçimidir. Başlık sorunu ve yükümlülüğünü ortadan kaldıran bu türevlilik; hem kızı hem de oğlu bulunan iki ailenin, karşılıklı olarak hem kızlarını hem de oğullarını birlikte evlendirmeleri suretiyle gerçekleştirilmektedir.

    KEPİR (YABAN DEĞİŞİMİ): Zor kullanılarak gerçekleştirilen bir evlilik biçimidir. Evlenmek isteyen fakat başlık parası ve düğün masraflarını karşılayacak durumu olmayan ya da ailelerin çıkardıkları zorluklardan çekinen bekar iki arkadaş, kız kardeşlerini kendi aralarında değiştirmeye karar verirler. Ailelerine sezdirmeden, kız kardeşlerini yanlarına alarak (özellikle bir akşam vakti) ıssız bir yere götürürler. Karşılıklı birbirlerine teslim ettikleri kızlara zorla sahip olurlar. Böylece bir değiş tokuş evliliği gerçekleşmiş olur. Yanlarına karılarını alarak obalarına (köylerine) dönerler. Bu durumda, evden bir kız gitmiş, yerine bir gelin gelmiştir. Fakat kız kardeşinin namusunu kendi eliyle teslim eden, onun iğfal edilmesine göz yuman oğulları ile her aile bir süre küskün kalır. Bu tarz evlenme biçimine Hakkâri ve çevresinde rastlanılmaktadır.

    ÖLEN KARDEŞİN KARISIYLA EVLENME: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanan bir evliliktir. Törelerden kaynaklanan bu evlilik biçimi, ”Namusu başkalarına kaptırmamak” gibi bir anlayışla gerçekleştirilmektedir. Ölen kardeşin karısı, bekar olan erkek kardeşle evlendirilir veya evli olan erkek kardeşin ikinci eşi olması yoluna gidilir. Erkek kardeşin olmaması durumunda ise, yeğenler veya yakın akrabalardan birisi tercih edilir. Mirasın bölünmesi, öksüz kalan çocukların geleceğinden duyulan endişeler de bu tarz evliliklere neden olmaktadır.

    BALDIZLA EVLİLİK: Eşinin ölümünden sonra dul kalan kocanın, baldızı (eşinin kız kardeşi) ile evlenmesidir. Öksüz kalan çocuklara ”üvey anne” olarak seçilen teyzenin daha hoşgörülü davranabileceği düşüncesi, bu evlenme biçiminin tercih edilmesinde etkili olmaktadır. Türkiye’de karşılaşılan evliliklerden biri olan bu tür, Batı Avustralya’da yaşayan bazı toplumlarda yaygın olarak görülmektedir. Bu evliliğin başka bir biçimine ”sorarat evlilik” denilmektedir.

    İÇ GÜVEYİ: Erkek çocuğu olmayan, ekonomik durumu iyi bazı aileler, kızı dışarı verme yerine, damadı ”iç güveyi” olarak eve almaktadırlar. Özellikle tek kız çocuğu olan bazı aileler bu yola başvurmaktadır. Erkeğin ekonomik durumunun bozuk veya işsiz kalması gibi nedenlerle de iç güveyi evliliğinin gerçekleştiği görülmektedir.

    YETİM EVLİLİĞİ: Anne ve babası ölmüş, kardeşleri olmayan bir delikanlı veya kızın, ileride kimsesiz kalmaması için yakın akrabalarından biriyle evlendirilmesidir. Bu evliliğin temelinde yardımseverlik ve sosyal dayanışma arzusu yatmaktadır.

    YAKIN AKRABA EVLİLİĞİ: Türkiye’de evli çiftlerin yaklaşık üçte birinin birbirleriyle yakın akraba oldukları ifade edilmekte ve akraba olan eşlerin yüzde 80’inin kardeş çocukları oldukları belirtilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu;nun kırsal kesimlerinde oldukça yaygın olan bu evlenme biçiminin sosyo-ekonomik ve psikolojik nedenlere dayalı olarak gerçekleştiği bilinmektedir. Mirasın bölünmemesi, yakın akraba ve kardeş çocuklarının yaşlılık döneminde kayın valide ve kayın pedere daha iyi bakabilecekleri ümidi vb. sebeplerle bu evlenme biçimi tercih edilmektedir.

    KIZ KAÇIRMA: Ailelerin evliliğe kesin karşı çıkması durumunda kız kaçırma olayı gündeme gelir. Bu durum, sosyo-ekonomik ve diğer sebeplerle en çok kız tarafının engellemesi ile ortaya çıkar. Bu engeller arasında kız tarafının başlık parası istemesi önemli bir yer tutmaktadır. Delikanlı kızla anlaşarak kızı kaçırır. Kız kaçırmanın diğer bir şekli de kızın rızası olmadan, zorla kaçırılmasıdır. Bu durumda delikanlı, arkadaşlarından veya yakınlarından yardım almakta, bu da aileler arası sürtüşme ve kavgalara sebep olmaktadır.

    OLDU BİTTİ EVLİLİK: Bir oldu bitti sonucu, kızın erkeği kendisiyle evliliğe zorlamasıyla gerçekleşir. Kızın, erkeğin zayıf tarafını yakalayıp onunla ilişkiye girmesi sonucunda gerçekleştirilmektedir. Erkeğin, kızın zayıf tarafını yakalayıp iğfal etmesi sonucunda da bu yola başvurulmaktadır.

    PARA KARŞILIĞI EVLENME: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kırsal kesimindeki yoksul ve eğitimsiz çevrelerinde gerçekleştirilmektedir. İlköğretim çağındaki çocukların okula gönderilmeyerek veya okuldan alınarak para karşılığında evlendirilmesidir. ”Çocuk” denecek yaştaki kızların yaşlı ve özürlülere satılması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Öte yandan, Batı’daki büyük kentlere yerleşmiş, belli bir iş düzeni kurmuş, Doğu kökenli bazı zenginlerin, zihinsel ve bedensel özürlü çocuklarını, kırsal kesimlerden para karşılığı satın aldıkları kızlarla evlendirdikleri de görülmektedir.

    KAN PARASI KARŞILIĞI EVLENME: Doğu ve Güneydoğunun kırsal kesimlerinde, öldürülen kişinin kan bedeli olarak para, altın, ev, tarla yanında kız verildiği de görülmektedir. Temelinde eğitimsizlik olan, ilkel bir evlenme biçimidir. Kan davalarının devam etmemesi amacıyla yapılmış olması tek olumlu yanıdır.

    ÖÇ ALMA KARŞILIĞI EVLENME: Aralarında kan davası bulunan kimi ailelerin, karşı tarafın onurunu incitip saygınlığını zedelemek amacı ile bu yola başvurdukları görülmektedir. Bu evlilik, ailelerin karşılıklı olarak birbirlerinden kız kaçırması biçiminde gerçekleşmekte, silahlı çatışmalara ve kan davalarına neden olabilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kırsal kesimlerinde bu gibi eylemlere başvurulduğu görülmektedir.

    ÇOK EŞLİ EVLİLİK: Cumhuriyetten sonra çok eşli evlilik yasaklanmıştır. Eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde bu evlenme biçimi ortadan kalmış olmasına rağmen, eğitim düzeyi düşük kırsal kesimlerde hala devam etmektedir. Çoğunlukla, erkek çocuk sahibi olup bulunduğu çevreye hükmetmek amacı ön plandadır.

    ANLAŞMALI EVLİLİK: Dul kalan kadın veya erkeklerin yaşlılık döneminde gerçekleştirdikleri bir evlenme biçimidir. Yaşlı erkeğin bakımı için muhtaç dul veya evlenmemiş bir kadınla anlaşılarak dini nikah yapılır. Nikahlanan kadına para, altın ev cinsinden ekonomik destek sağlanılır.

    HİLELİ EVLİLİK: Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olan erkeklerin dul olanlarının, maaşlarının öldükten sonra bir yakını tarafından alınması için başvurulan evlilik biçimidir. Kağıt üzerinde kalan bir evliliktir. Yurt dışında çalışan bazı vatandaşlarımız da bu tarz evlilik biçimini, bulundukları ülkeden çalışma izni alabilmek için yabancı kadınlarla evlenmek biçiminde gerçekleştirmektedirler.

    RASTLANTI EVLİLİĞİ: Rastlantı sonucu, başı sonu düşünülmeden yapılan evliliktir. Bir yolculuk sırasında karşılaşma, arkadaş, eş dost, akraba evinde karşılaşma, telefon konuşması sırasında ortaya çıkan etkilenme üzerine bu tür evliliğe karar verilebilmektedir.

    TERCİHLİ EVLİLİK: Bu tür evlilik, genellikle ana baba, büyük anne, büyük baba gibi aile büyüklerinin onayı ile gerçekleştirilmektedir. Genellikle komşu ve yakın akraba grupları arasında gerçekleşir. Görücü usulü ile evlilikten farklı yönü, kız ve oğlanın aynı çevreden olmaları ve önceden birbirlerini tanımalarıdır.

    YABANCI İLE EVLİLİK: Yurt dışında görev yapan veya ”işçi” olarak çalışanların gerçekleştirdikleri bir evlenme biçimidir. Bu evlilik, yabancıdan kız alma veya yabancıya kız verme şeklinde görülmektedir.

    FARKLI MEZHEP EVLİLİĞİ: Evliliklerin gerçekleştirilmesi sırasında karşılaşılan engellerin başında din ve mezhep farklılıkları gelmektedir. Buna rağmen, birbirini seven bazı gençler, bu engelleri aşıp mutlu evlilikler kurabilmektedirler.

    MUTA EVLİLİĞİ: Geçici bir süre için yapılan evliliktir. Daha çok İran’da uygulanan bu evlenme biçimi, Türkiye’de de bazı çevrelerde görülmektedir.

    DIŞ GÜVEYİ EVLİLİĞİ: Son zamanlarda, bir Japon televizyonunun çöpçatan aracılığı ile Türkiye’ye eş seçmeye gelen Kuni Nakazon’a gösterilen aşırı ilgi,Türk erkeklerinin ”dış güveyilik” konusuna ilgi duyduklarını, hatta istekli olduğunu ortaya çıkarmıştır.

    İLAN YOLUYLA EŞ SEÇME (EVLENME): Son zamanlarda, gazete, dergi, televizyonların teletext sayfalarına ve internete ilan vererek eş seçme yoluna gidildiği sıkça görülmektedir. Ortak noktalarda birleşenler, ilanı gerçekleştiren aracı kurumun desteği ile bir araya gelip konuşup anlaştıktan sonra, evlilik kararı verir.

    TANIŞIP ANLAŞARAK EVLENME: Büyük kentlerde ve eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde en yaygın olan evlenme biçimidir. Kız ve erkek belli bir süre arkadaşlık yaparak birbirlerini iyice tanıdıktan sonra gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Kişiliğini bulmuş, ekonomik özgürlüğü olan eğitim düzeyi yüksek gençler, bu yolla evliliği tercih etmektedirler.

    DUL EVLİLİĞİ: Karısından boşanmış veya karısı ölmüş bir erkeğin, yine kocasından boşanmış veya kocası ölmüş bir dul kadınla evlenmesidir. Bazen de evlilik yaşı geçmiş olan kızın veya yaşlı bekar erkeğin, karşı cinsle evlendiği görülür.

    TELEVİZYON EVLİLİĞİ : Bazı televizyon kanallarınca yürütülen reyting amaçlı bir evlenme biçimidir. Evlenmek arzusunda olan gençler, orta yaşlılar, hatta; gençlerin evlenmesinde söz sahibi olan kaynana adayları, ilgili kanala davet edilerek kapalı bir mekanda, aylarla ifade edilebilecek uzun bir süre bir arada tutulmaktadırlar. Bu süre içerisinde birbiriyle anlaşabilenlerden, izleyicilerle yapılan anket sonucunda en çok oy alan kız ve erkeğin evlilik masrafı karşılanmakta, çeşitli bağışlar yapılmakta ve ekonomik destek verilmektedir. Ayrıca, son zamanlarda evliliğe aday insanlar bazı televizyon kanallarında görücüye çıkıp program esnasında tanışarak da evlenebiliyorlar.

  • Aşk Haritası 2013

    Aşk Haritası 2013

    Club Okey’in Facebook üzerinden yapmış olduğu anket sonucuna göre, Türk çiftler romantik çıktı.

    Harita diyor ki romantizm kadar cinsellik de hayatımızın bir parçası.

    İşte 3.292 kişinin katıldığı o anketten çıkan ilgi çekici sonuçlar: 

    Sadakat ilişkinin temeli

    Club Okey’in anketine katılan erkeklerin %60’ı, kadınların ise %70’i aldatmak yerine ayrılmayı tercih ediyor ve partnerinden de aynı davranışı bekliyor. İlişkilerinde dürüstlüğü ön planda tutan katılımcılar, aldatmanın anlamsız bir davranış olduğunu düşünüyor ve aldatma noktasına geldiklerini hissettiklerinde ayrılmayı yeğliyorlar.

    Hem aşk hem tutku dolu

    Katılımcılar için bir insana âşık olmak kadar tutku hissedebilmek, tutkulu bir ilişki yaşamak da önemli! İzlemekten çok dokunmayı arzulayacak kadar tutku dolu olan gençler, aynı zamanda yalnız uyumak yerine birlikte uyumayı isteyecek kadar da romantik!

    Dokunmadan duramıyoruz

    Ankete katılanların %84’ü izlemek yerine dokunmayı tercih ediyor. Katılımcılar için temas oldukça önemli. Bakışmak, konuşmak gibi romantizm kokan davranışlar yerine temasa önem veriliyor. Aşklarını dokunarak yaşamayı tercih eden çoğunluk için omuz yerine de boyun cazip geliyor. Erkeklerin %66’sı kadınların %50’si göz yerine dudak tercih ediyorlar, bu durumda kadınlar ve erkekler doğal olarak dudaklara sürülen ruju ojeye tercih ediyor.

    Bikini ve boxer tercih ediliyor

    İç çamaşırlarında artık slipler eski moda olarak görülüyor. Kadınların %71’i, erkeklerin ise %76’sı rengârenk ve estetik görünümlü boxerları daha çekici ve modern buluyorlar. Aynı şekilde kadınlarda da mayo, yerini bikiniye bırakmış durumda. Erkekler de kadınlar da vücudun ön planda tutulmasından hoşlanıyor!

    Konuşmak ve yerli partner tercih ediliyor

    Kadın katılımcılar da erkek katılımcılar gibi mesaj atmak yerine arayıp konuşmayı tercih ediyor ve yine iki taraf da partnerinin yabancı olması yerine yerli olmasından yana bir tutum sergiliyor.