Uzun süreli evliliği olan çiftler, ilişkilerinde canlılık eksikliği ve monotonluktan şikayet ederler. Ve eşlerden biri ya da her ikisi uzun yılardır şu veya bu şekilde korudukları uyumu bozmamak adına kendi kişisel gelişimlerini kısıtlarlar ve kendilerine ve dolayısıyla ilişkilerine bir şey katmazlar. Bu durum başlı başına devam eden ve dinamikleri belli bir sistem üzerine kurulmuş olan yapının en ufak değişimde sarsılacağı korkuları ile şekil alır. Bir evlilik süresince kurulan ilişkide, ilişkinin uzun süreli olması sağlıklı olduğun anlamına gelmez. Bir evlilik süresince devam eden ilişkide bireyler kendi gelişimlerine katkıda bulundukları müddetçe ilişki dinamik ve canlı olur. İlişkinin malzemesi bireyler ve onların kişisel renkleridir. Her renk gibi ilişkilerin rengi de yıllandıkça soluklaşabilir. Bu yüzden rengin tazelenmesi gerekir. Bireysel gelişmenin engellenmesi ilişkiyi bayatlatır, bayağılaştırır ve kayıtsızlaştırır. İlişkinin sosyal olarak izole olması ilişkiyi sıkıcı bir hale getirir ve eşler birbirlerinden heyecan yaratmasını beklerler ve bireysel ihtiyaçlarının tatmin edilmesi için birbirlerinden bir hamle beklentisi içine girerler. Bireyler kendi kişisel yollarını keşfetmeli ve bu keşif içinde hem kendilerini hem de ilişkiye katacakları yeniliklerle sıkıcı ve siyah beyazlaşmış ilişkiyi canlandırabilirler. İlişki iki kişilik bir süreç olup bu keşif bireylerin önce kendileri için daha sonra kendi keşiflerinden yansıyanlarla da ilişkileri için katkıda bulunabilirler.
İlişkinizin eskjsi kadar canlı olmadığına inanıyorsanız öncelikle şu soruları kendinize sormalısınız ,
1) Bu ilişkiden beklentiniz ne idi?
2) Hala eşin ya da birlikte olduğun kişi ile birliktelikten hoşlanıyor musun?
3) Bu ilişki için ilişkinin başlarında sarf ettiğin çaba ve enerjisi sarf etmeye hazır mısın?
Bu soruların olumlu ya da olumsuz cevapları ilişkinin bundan sonra gidişatını belirleyecektir.
İlişkide bir şeyler kötü gittiği zaman eşlerin birbirlerini şuçlaması çok bilinen bir şeydir. Bunun yani bu aklama çabasının faydası nedir?
İlişki paylaşımsa, hatalar ve kötü giden şeylerle ilgili de çiftlerin sorumluluğu ortaktır. Sorumluluktan kurtulma çabası ilişkiyi kısır döngüye sokan en önemli unsurdur.Çünkü eşlerden birisi sorumluluk almazsa diğeri de bunu kendisine yapılmış bir haksızlık olarak görecek ve suçlamayı alevlendirmeye devam edecektir. Önemli olan -tabi ki eğer ilişkinin sürmesi isteniyorsa- her ilişkide olduğu gibi zaman zaman gerçekleşen kötü gidişat üzerinde çalışmak, kafa yormak ve zaman harcamak ilişkiye canlılık ve bir hareket katar. İlişkiniz üzerine çalışmak, düşünmek ve her iki kişinin de kendisine ait sorumlulukları engelleyen unsurlar üzerinde durması ve bunun için zaman harcaması ilişkinin yönünü olumluya doğru değiştirir.
Hatta ilişki için zaman harcamak ilişkinizi ilk zamanlardakinden dahi daha sağlam olmasını sağlar. Çünkü hiç bir zaman iyi ,güvenli ve sağlıklı bir ilişkinin referansı flört dönemi değildir. Hem bireysel donanımı arttırmak ama aynı zamanda eşlerin, çiftlerin birlikte sosyalleşmesi ilişkiyi hem heyecanlı hem de daha dinamik kılar.
Heyecanı azalmış ve dinamikliğini kaybetmiş bir ilişkinin seksüel ayağı da sorunlu olacaktır. Çünkü duygusal zemini hasarlı olan bir ilişkinin cinselliği kalitesiz olacaktır. Canlılığı azalmış ve belli bir rutine girmiş ilişkinin cinsellik boyutu aynı ölçüde rutine girecek ve cinsel ilişki ‘’ egzersize ‘’ dönüşecektir. Ya da belli bir zaman sonra tamamen ortadan kalkacaktır. Çünkü ortaya çok büyük oranda ilgisizlik çıkacaktır. Fakat çiftler bunu yorgunluğa bağlayıp geçiştirerek uzaklaşmaya devam edeceklerdir.
İlişkileri cansızlaştıran ve rutine sokan bazı noktalar;
Çiftlerin birbirlerine eskisi kadar zaman ayırmaya karşı gönüllü olmamaları.
Bireysel ve çift olarak sosyal yaşantının azalması
İlişkinin önemli bir yakıtı olan çabanın azalması
Eşlerin, çiftlerin ilişki için ve yaşanan sorunların değerlendirilmesi için vakit ayırmamaları ve bunu tartışmamaları (zaten konuşamıyoruz diyerek kestirip atmak)
Eşlerin birbirini suçlamayı alışkanlık haline getirmeleri.
Sorunu sadece maddi sorunlarla açıklama ihtiyacı, ağaca bakarken ormanı kaybettirir.
Evliliğin zaten günün birinde monotonlaşacak bir yapı olarak görme inancı
Evlilikte güveni ön planda tutmanın, heyecandan daha önemli olduğuna dair düşünceler (Sanki güven ve heyecan duyguları birbirini, dışlayacak iki duygu gibi).
Uzm. Psk. Fatih SÖNMEZ tarafından yazılmıştır.
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar