Erkekler gülümsemeli mi ?
Somurtkanlık çekici midir?
British Columbia Üniversitesinin bir araştırması, belki de Joan Baez’in davranışını açıklayabilecek ipuçlarını veriyor bize.
Reklam panolarındaki, sert bakışlı, yüzü gülmeyen erkek modellerin sırrını da!
Üniversitenin 1000 kişilik araştırmasında, kadın ve erkeklere, mutlulukla gülümseyen, utangaçça gözlerini kaçıran, üzgünce başını eğen, gururla göğsünü şişiren yüzlerce insanın resmi gösteriliyor.
Onlara, bu resimlerden hangilerini çekici buldukları soruluyor.
Resimdekini bir sevgili gibi düşünerek değil, bakıldığında onun, içgüdüsel çekim olarak yarattığı ilk etkiyi bildirmeleri isteniyor.
Kadınlar ezici çoğunlukla, gülen ve mutlu görünen erkekler yerine, ya gururlu ve güçlü veya durgun ve utanmış görünen erkekleri tercih ediyorlar.
İçgüdüsel çekicilik açısından kadınlara, somurtuk veya gururlu erkekler daha cazip geliyor.
Araştırıcılar bulgularını şöyle yorumluyor:
Gurur, kadınlar tarafından kendine güven ve bir güç ifadesi olarak algılanıyor.
Utanma ise, sosyal değerlere bağlılığın bir ifadesi. Bu durum, o kişiyi güven verici kılıyor.
Kadınlar, uzun süreli ilişkilerde, daha sakin ve güler yüzlü erkekleri tercih etmekle beraber, içgüdüsel olarak yüzü gülmeyenlere daha çok erotik çekim ve tutku hissediyorlar.
Erkeklerdeki bulgular ise bunun tam tersi.
Güler yüzlü ve mutlu kadınlar, yüzü gülmeyen, mutsuz ve gururlu kadınlardan çok daha avantajlı çıkıyor, bu çalışmada.
Bulgular, deneklerin tebessümü daha kadınsı bir bulgu olarak algıladıklarını ortaya koyuyor.
Gülümseme ve mutlu görünmeyi, erkeksilik ve güçle ilintilendiremiyorlar.
Gülümseme ve mutluluk, dominant olamama, diğer bir değişle daha kadınsı olma işareti olarak algılanıyor.
Kadınlar, doğaları gereği, erkeğin fiziksel güç ve koruyuculuğuna gereksinim duyuyorlar.
Gebelik ve çocuk bakım süreçlerinde daha da ön plana çıkan bu gereksinim, kadınların genlerinde var ve sosyal değerler tarafından da besleniyor, teşvik ediliyor.
Herkes ve her toplum için aynı düzeyde olmamakla birlikte, bu tespit, ortalama olarak var olan bir gerçekliğe işaret ediyor.
Ben, araştırmanın sonucunda, kadınların, yine doğaları gereği, duygularını ifade edebilecek dile sahip olmayan bir bebeğin ihtiyaçlarını okuyup sorunlarını çözebilecek beyinsel donanıma sahip olmalarının da payı olduğu kanısındayım.
Kadınların duygu okuma ve empati yeteneklerinin, erkeklerden daha güçlü olduğu biliniyor.
Kadınlar sıklıkla, sorunlu erkeği de anlamaya, onun sorunlarını çözmeye eğilim gösteriyorlar.
Bu durum, var olan bir donanımı, kullanıma sokmak gibi bir şey olsa gerek.
Müziğin, kulağımızın ve beynimizin algılarını devreye sokması gibi, belki de.
Erkeğin problemini çözmeye çabalamak, bir çok kadının hoşuna gidiyor; başaracaklarını sanıyorlar!
Unutulmaması gereken şey şu:
Erotik çekimle, ortak yaşam aynı şeyler değil.
Çekime yol açan şeyler, sürekli bir ilişkinin sağlığı için yeterli olmayabiliyor.
Büyük bir tutkuyla başlayıp, evliliğin birinci ayını zor dolduran ilişkiler, bunun iyi bir örneği.
En azından bazı kısa ömürlü evliliklerde gelin, o gülümsemeyen yüzün ardında, baştan hayal ettiği kadar çekici, güçlü ve çözülmeyi bekleyen gizemli bir kişilik yerine, bildiğimiz huysuzun birini bulmuş olabilir mi?
Belki de ihtiyacı olan şey, tatlı tatlı gülümseyen ve mutlu olmayı bilen bir erkektir; kim bilir!
Not: Görseldeki iki resimdeki erkek, aynı kişi
Doç. Dr. Şafak Nakajima
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar