Siz mutlu evlilik yoktur diye yalnız yaşamayı göze almışken yıllardır evli olan, çoluk çocuğa karışmış ve çok mutlu görünen çiftler aklınızı karıştırıyor olabilir. Şunu bilmenizde fayda var; mutlu bir evliliğin mümkün olduğu ve boşanmanın önlenebileceğine dair bilimsel bir formül var.

Her ay bir diyet ve bir ilişki konusu hazırlayan bizlerin kafasında zaman içinde ister istemez şöyle bir soru oluşuyor; diyet yapmak mı daha zor yoksa bir ilişkiyi yürütmek mi? Her ne kadar birçok kadın ve erkek dünyanın en zor işinin kilo vermek olduğunu düşünüyor olsa da her iki evlilikten birinin ilk 5 yılda boşanmayla sonuçlandığı günümüzde, herkes aynı zamanda mutlu bir ilişkinin formülü nedir diye merak ediyor. Peki böyle formül olması mümkün mü? Gottman Çift Terapisi uzmanları mümkün olduğunu söylüyor. Önce bu formülün hikayesini okuyalım, ardından nasıl uygulayacağınızı anlatalım.
1980’li yıllar… Washington Üniversitesi’nde çalışan matematikçi Dr. John Gottman, bir meslektaşı ile ikili ilişkilerin neden kötü gittiği, mutlu ilişkinin ne olduğu, ‘Biz mutluyuz’ diyen çiftlerin neyi farklı yaptıkları konusunda sohbet ediyor. Zaman içinde bu sohbetlerin devamı geliyor ve iki bilim adamı bir süre sonra mutlu ilişkilerin altında yatanları bilimsel bakış açısı ile araştırmaya başlıyor. Bunun için attıkları adımlardan ilki ‘Biz mutluyuz’ diyen çiftleri davet etmek oluyor. İlanı görüp başvuran çiftlere birçok soru soruyorlar, böylece bu çiftlerin mutlaka yaptıkları ve yapmaktan kesinlikle kaçındıkları davranış modelleri olduğunu fark ediyorlar.
Beden dili ipucu veriyor
Bilim adamı yaklaşımları onları bir adım öteye taşıyor. Çiftlerin kalp atışlarını ve oksijen düzeylerini ölçtükten sonra şunu görüyorlar: Tartışmanın en ateşli yerinde kalp atışları 100’ün üzerine çıkıyor. Bazıları bu durumda konuşamaz hale geliyor. Örneğin kadın art arda cümleler kurarken erkeğin konuşamaması, adeta bir duvar örmüşcesine susması, bu fiziksel değişimden kaynaklanıyor. Bu süreçte sadece araştırma ekibinin bir üyesi, daha sonra da John Gottman’ın eşi olan psikolog Julie Gottman araştırmaları takip ediyor. Bir sonraki adımda ise boşanmayı getiren faktörleri araştırmaya başlıyorlar ve şu sorunun yanıtını arıyorlar: ‘Görüştüğümüz çiftlerin boşanıp boşanmayacağını tahmin edebilir miyiz?’ İlerleyen yıllarda yüzde 96 gibi çok yüksek bir oranla doğru tahmin yürüttüklerini görüyorlar. Tüm çalışmalar onları mutlu ilişkinin formülünü yaratmaya kadar götürüyor. Bu sırada kendileri de bir yuva kuran Gottman çifti, hayatlarını çiftlere adıyor ve buldukları formülü dünyada çok daha fazla çifte ulaştırmak için çalışmaya başlıyor.

Terapist sadece gözlemci oluyor
Psikoloji İstanbul’dan Uzman Psikolog Özge Altan Aytun, Gottman Çift Terapisi’nin diğer çift terapilerinden farkını şöyle açıklıyor: “60’lı yıllardan beri çift terapisi ile ilgili söylemler bulunuyor. Ancak bunlar bilimsel çalışmaya değil, teorisyenin öngörüsüne dayanıyor. Gottman çiftinin en büyük özelliği ise bilimsel dayanağının olması… Gottman’ın bu yoldaki ilk çalışması bile 8 bin çift üzerinde denendi ve araştırmalar boyunca da binlerce çift ile çalışıldı.”
2009 yılında Gottman çiftini Türkiye’ye davet ettiklerini belirten Uzman Psikolog Aytun, Türkiye’de yaklaşık 300 psikiyatrist ve psikoloğun Gottman Çift Terapisi uygulayabildiğini söylüyor.

Nasıl uygulanıyor?
Gottman Çift Terapisi almak isteyen çiftler, öncelikle çift terapisi uzmanı ile görüşüyor ve oldukça ayrıntılı bir değerlendirme sürecinden geçiyorlar. İlk görüşme çok kapsamlı oluyor. Her çiftin kendi özel haritasına sahip olduğu anlayışından yola çıkılarak önce nasıl tanıştıkları, şu ana kadar neler yaşadıkları, şu an sorunlarının ne olduğu soruluyor. Ardından on dakika boyunca kendi seçtikleri bir konuda tartışmaları isteniyor. İşte burada Gottman Çift Terapisi’nin farklı uygulamalarından biri ortaya çıkıyor; çiftlere nabız ölçer takılıyor ve bu tartışma kameraya kaydediliyor. Bu sırada tartışmayı izleyen çift terapisti notlar alıyor. Örneğin ‘mahşerin dört atlısı’ olarak tanımlanan eleştiri, aşağılama, savunma ve duvar örme davranışlarının olup olmadığı inceleniyor. Nabzın ne kadar yükseldiği ve oksijen seviyesinin yanı sıra çiftlerin yüz ifadeleri de kodlanıyor. Yüz ifadeleri incelenerek çiftlerin birbirlerine ifade ettikleri ve etmedikleri duygular anlaşılıyor. Bu arada çifte ilişkileri ile ilgili bütün alanları kapsayan, geldikleri aileler, cinsellikleri, hayalleri gibi konuları içeren bir soru kitapçıkları veriliyor ve ayrı ayrı bunları yanıtlamaları isteniyor. Daha sonra çift terapisti topladığı bütün bu bilgileri değerlendiriyor, ilişkinin ayrıntılı bir raporunu hazırlıyor ve çifte geri bildirim yapıyor. Bu analiz ile oldukça gerçekçi bir boşanma tahmini yapmak da mümkün oluyor. Geri bildirimden sonra belirlenen hedefler doğrultusunda çalışmalar başlıyor. Bu çalışmalarda normalde kamera kullanılıyor olsa da Türkiye gibi toplumsal güvensizliğin yüksek olduğu bir toplumda, gizlilik güvencesine rağmen kamerasız çalışmak isteyenler daha fazla oluyor.

EVLİLİK HEDİYESİ ÖNLEYİCİ TERAPİ
İlişkileri yürütmenin gün geçtikçe zorlaştığının farkına varan yeni nesil artık önlemini erken alıyor. Türkiye’de henüz çok yaygınlaşmamış olsa da evlenir evlenmez çift terapisine başvuran, hatta bu terapiyi birbirine hediye eden çiftler de var. Sorunlar başlamadan, 3-4 seans boyunca ilişki değerlendirmesine katılan çiftler böylece bir anlamda ilişkilerine ‘erken teşhis’ yaptırmış oluyor. Uzman psikologlar riskli olan alanları ve bunlarla başa çıkmanın yollarını çifte aynı çatı altında yaşamaya henüz başlamışken anlatıyor.

İlişki yürütme becerisi kazanılıyor
Klasik yöntemlerde terapistlerin kendilerine başvuran çiftlere telkinlerde bulunduğunu, yapmaları gereken davranışları söylediğini, çiftlerin seanslar sırasında birbirlerini şikayet ettiklerini belirten Uzman Psikolog Aytun, “Oysa terapi üç kişilik değil, iki kişiliktir. Biz birtakım müdahalelerde bulunuyor ve çifte öğretiyoruz, ardından kendilerinin uygulamasını istiyoruz. Uygulamaları burada yaptıkları için bunları gerçek hayata geçirmeleri daha kolay oluyor. Terapistin iki taraftan birine daha yakın durma gibi bir ihtimali olmuyor. Çiftler, bizim verdiğimiz geri bildirimlerle hatalarını fark ediyor. Böylece ilişki yürütme becerileri de daha kolay elde ediliyor” diyor.

İŞTE MUTLU İLİŞKİ FORMÜLÜ
Gottman çifti mutlu çiftlerin sırrını güçlü bir ilişki evi ile sembolize ediyor. Bu ev temelinden çatısına kadar çeşitli bölümlerden oluşuyor.

SEVGİ HARİTALARI OLUŞTURMAK
Güçlü ilişki evinin temelini ‘sevgi haritaları’ oluşturuyor. Çiftler genellikle flört döneminde birbirlerinin burcundan en sevdiği arkadaşına, en sevdiği yemekten izlemeyi sevdiği televizyon programına kadar birbirleri ile ilgili yeni bilgiler ediniyor. Eşler arasındaki bu bilgi akışı zaman içinde azaldığında, çiftler birbirlerinin haritalarını bilmemeye başlıyor. Uzman Psikolog Özge Altan Aytun, birbirlerinin en yakın arkadaşlarını bilmeyen çiftlerle dahi karşılaştıklarını belirtiyor. Bu bilgileri güncellemeyen, birbirinin haritasını bilmeyen çiftler arasında önce iletişim kesiliyor ve sonunda duygusal kopukluk şikayeti ile terapiye başvuruluyor.

BİRBİRİNE YÖNELMEK
Bu başlığın altında çok küçük detaylardan büyük konulara kadar geniş bir yelpaze bulunuyor. Örneğin siz gazete okuyorsunuz, eşiniz de televizyonda haberleri izliyor. O sırada izlediği bir haber ile ilgili size bir şey söylüyor ve siz yanıt vermiyorsunuz ya da ‘Neyse ne’ diye yanıt veriyorsunuz. Burada birbirine yönelmek değil, tam tersine birbirinden uzaklaşmak söz konusu oluyor.

OLUMLU BAKIŞ AÇISI
İki insan her zaman aynı fikirde olmayabiliyor. Bu arkadaşınız da olsa, eşiniz de olsa mutlaka fikir ayrılıkları yaşanıyor. Ancak söz konusu kişi arkadaşınızken ‘Tamam sen öyle düşünüyorsun, ben böyle düşünüyorum’ diye konuyu kapatabilirken eşinizle fikir ayrılığı yaşadığınızda genellikle olumsuz bakışı açısı ile yaklaşıp, ‘Beni sevseydin şöyle yapardın’, ‘Sen aslında bunu demek istedin’ gibi cümleler kuruyorsunuz.

ÇATIŞMAYI YÖNETMEK
Araştırmalar gösteriyor ki mutlu çiftler de mutlaka tartışıyor. Tartışmalar, çözülebilir nedenlerle olduğu gibi çözülemeyecek nedenlerle de ortaya çıkıyor. Örneğin gelinen aileler, kişilik farklılıkları gibi konular çözülemeyecek nedenlere giriyor ve bu konular asla değişmiyor. Mutlu çiftler çözülebilir problemler konusunda çok sert olmadan konuşuyorlar. Çözülemeyecek ve ilişki boyunca sürecek konularda ise diyalog kurmaya çalışıyorlar.

HAYALLERİ GERÇEKLEŞTİRMEK
İki tarafın da kendisiyle, gelecekle ve ilişkiyle ilgili hayalleri oluyor. İlişkinin ilk dönemlerinde ortak hayaller kurulurken evliliğin ardından zamanla kimse birbirinin hayali ile ilgilenmemeye başlıyor. ‘Evlendik ve her şey buraya kadardı’ diye düşünmemek gerekiyor.

İLGİ VE BEĞENİYİ PAYLAŞMAK
Bir düşünün, flört döneminde ona ne kadar yakışıklı olduğunu, kıyafetinin çok yakıştığını, bir başarısından dolayı duyduğunuz gururu ve buna benzer beğenilerinizi ne kadar sık dile getiriyordunuz. Aynı şekilde o da size böyle davranıyordu. Bundan ne zaman vazgeçtiniz? Ne yazık ki bu paylaşımlar evlilikle beraber hızla düşüşe geçiyor.

ORTAK ANLAM YARATMAK
Farklı ailelerden, farklı kültürlerden gelen kişiler bir araya geldiklerinde yeni bir kültür oluşturuyorlar. Doğum günü kutlamaktan kahvaltı etme alışkanlığına, bayram yaşama alışkanlıklarından evden çıkış şekillerine kadar farklı alışkanlıklardan gelen çiftler yeni oluşturdukları ailede kendi ritüellerini oluşturuyor. Örneğin yıldönümlerinin hep erkek tarafından organize edilerek kutlanmasını bekleyen kadın mutsuz oluyor, erkek de bu durumdan etkileniyor. Oysa yeni bir ritüel oluşturup kutlamaları her sene sırayla organize etmek böyle bir çifte çok iyi geliyor.

BOŞANMAYA GÖTÜREN HATALI DAVRANIŞLAR
■ 1. Tartışmalara sert başlamak
Tartışmaya eşlerden birinin çok sert başlaması örneğin, saldırgan bir şekilde, yüksek sesle veya karşı tarafı aşağılayan bir cümle ile başlaması tartışmaların giderek alevlenmesine ve büyük kavgalara dönüşmesine neden oluyor.

■ 2. Eleştiri ve aşağılama
Çiftlerin birbirleriyle iletişim halindeyken kullandıkları eleştiri ve aşağılama ilişkinin yüzde 90 oranında boşanma ile sonuçlanacağını gösteriyor.

■ 3. Savunma
Pek çok kişi eşinden herhangi bir eleştiri aldığında hemen savunmaya geçiyor. Bu davranış aslında ‘Bu benim suçum değil, senin şu davranışından kaynaklanıyor’ diyerek eşini suçlamanın bir diğer yöntemi oluyor.

■ 4. Duvar örme
Eşlerden birinin tartışma sırasında ‘Hı hı’, ‘Evet’ ‘Hayır’ gibi aktif bir dinleme halinden sessizliğe bürünmesi ve göz kontağını keserek iletişimden tamamen kopması tartışmayı karşı taraf için daha da alevlendiriyor.

■ 5. Dolma-taşma
Tartışma sırasında bedende oluşan fizyolojik değişimler örneğin kalp atışının hızlanması, adrenalinin ve kan basıncının artması eşlerin tartışmayı sürdüremeyecek bir noktaya gelmesine neden oluyor.

■ 6. Başarısız telafi girişimleri
Bir tartışma sırasında ya da sonrasında bunu telafi edebilecek herhangi bir özür veya af dilemenin olmaması boşanmanın diğer belirtilerinden biri.

■ 7. Kötü hatıralar
Çiftin geçmişle ilgili olumsuz şeyleri hatırlamaları ve sürekli gündeme getirmeleri, ‘Sen şöyle yapmıştın böyle yapmıştın’ gibi cümlelerle başlıyor. Geçmişle ilgili bu olumsuzluklar ilişkinin bugününü ve geleceğini etkiliyor.

■ 8. Sonraya saklama veya biriktirme
Çiftler birbirleri ile ilgili bir olumsuzluk yaşadıklarında bunu sonraya saklamaya veya birkaç olay üst üste geldiğinde eşi ile paylaşmaya çalışabiliyor. Bekleyen konular sonradan büyük kavgalara dönüşebiliyor.

■ 9. Duygusal kopukluk
Duygusal kopukluk eşlerin eskisi gibi birbirleri ile hiçbir şeyi paylaşmamaları, beraber vakit geçirmemeleri kısacası ‘Biz’ olmaktan çıkmaları anlamına geliyor.

■ 10. Etkiyi kabul etmemek
Eşlerin birbirlerinden gelen etkilere açık olmak yerine diğerinin söylediği şeyi reddetmeleri ya da önemsememeleri bu kapsama giriyor. Önemli bir araştırma erkeklerin kadınlara göre etkiyi çok daha az kabul ettiğini gösteriyor.

formsante