Gelin, ilişkilerdeki tilki-kürkçü sendromunu, bambaşka bir açıdan ele alalım. Önce tilkiyi, yani kaçıp kaçıp dönen sevgiliyi; sonra kürkçüyü, yani onu her seferinde dükkana kabul eden kadınları; ardından da aramızdaki anlaşılmaz bumerang ilişkisini ele alalım. Bakalım, erkek neden gidiyor? Gittiğinde neler yapıyor? Asıl önemlisi kadın onu neden tekrar kabul ediyor?

Tilkinin problemi ne? Sürekli kaçıp kaçıp giden sevgili nasıl biri olaki, kendinde bu cesareti bulsun? Pek çoğumuz bu soruya takılıp kalıyoruz değil mi?Giden sevgilinin arkasından, oturup kara kara düşünüyoruz. Üstelik döndüğünde de değişmiyor durum; bu kez de neden döndüğü zorluyor aklımızı. Aslında aradığımız tüm soruların cevabı kaçış sendromu olan sevgilinin kişiliğinde gizlidir.

Bu tipler kişilik olarak iki opsiyon taşır. İlkinde, hayatı boyunca her şımarıklığı hoşgörülmüş bir arsızdır; affedileceğini bilir çünkü hep affedilmiştir. Annesi, ailesi, arkadaşları ve bizden önce birlikte olduğu kadınlar,her türlü aşırı hareketini hoş görmüş, geri döndüğünde buyur etmişlerdir içeri. Kısacası hayatındaki ilk kürkçünün biz olmadığımız ortadadır; o, bu duruma son derece alışkındır. Bizim bu noktadaki hatamız ya da bilinçsizliğimiz, karşımızdaki erkeğin zaten böyle olduğunun farkına varamamamızdır.

Kürkçünün problemi ne?Masal bu ya; kürkçü, çok kibirli biridir. Tilkiyi kendinden aşağıda ve zavallı gördüğü için, her seferinde ona merhamet göstererek içeri alır. Tabii aynı zamanda onun saf ya da fazla iyi niyetli olma ihtimalini de unutmamak gerekir. Çünkü ancak gerçekten saf biri, kendisini her seferinde terk eden bir erkeği tekrar kabul eder. Tüm bunların yanı sıra, kadın, aşk zokasını yutmuş bir aşık da olabilirki, bu durumda, her seferde gideni geri kabul etmesini hoş görmek gerekir. Her halükarda, kadının çok derinlerde beslediği bir yalnızlık korkusu vardır ve ayakta kalabilmek için bir erkeğe ihtiyaç duyar. Dükkan açık kalmazsa, kürkçü geçinemez, geçinemezse yaşayamaz. Yani, işin aslında, aşksız yaşayamadığımız, bir ilişkiye ihtiyaç duyduğumuz ve yalnız kalmaktan korktuğumuz için, tilkiyi her seferinde içeri alırız. Kaçıp gitmek onun doğasında vardır; geri almaksa bizim; iki tarafı da bu yüzden suçlamamak gerekir… Ancak her bumerang hikayesi, birgün mutlaka son bulacaktır!

Neden hep geri dönüyor? Tilki geri döner, çünkü… Ormanın, yuvaya alışmış evcil bir tilki için o kadar da güvenli bir yer olmadığını anlamıştır; ilişkiye alışan bir erkek, yeniden avcı pozisyonuna geçmeye uyum sağlayamaz, başarısız olur, özgüveni yıkılır ve ilk fırsatta geri döner.

Kadının ona sunduğu sıcak ortama, verdiği sevgiye ve gösterdiği özene alışmıştır; ormanda kendini yalnız ve çaresiz hisseder. Bekar arkadaşlarından da bir kere ayrıldığı için, geri döneceği bir grup da kalmamıştır. Zaten diğer arkadaşları da başka bir kürkçünün dükkanındaki yerini almıştır çoktan. Yani, sevgilisinin özenine ve ilgisine alışan bir erkek, ondan birkaç gün bile uzaklaşınca; kendisine gösterilen o içten muameleyi özlemeye başlar. Ayrıca, bekar arkadaşlarının arasından bir kez dışlandığı için, geri dönecek bir yeri de kalmaz; zaten bekarların çoğu, geçen zamanda kendilerine birer sevgili bulmuştur bile.

Onu geri almak ne kadar doğru? Her şeyi bile bile, onu affettiniz çünkü…Aşıksınız; gözünüz ondan başkasını görmüyor. Aşk,biz kadınları bazen böyle vurur; pek sevgili biricik aşkımızı, dünyanın en yakışıklı erkeklerine tercih ederiz. Her fırsatta kaçıp gideceğini bilsek ve ona güvenmesek bile…Ya da belki sizi terk ederek egonuzu ezen tilkiden bir intikam alma şansını elde ettiniz sonunda. Bu şansı sonuna kadar değerlendirecek, onu istediği şekle getirdikten sonra, kapının önüne atacaksınız.İntikam,intikamdır!

Evet, sadece aşkımızdan almıyoruz hain sevgilimizi geri; aynı zamanda iyi bir intikam şansı da bu bizim için. Ve tabii ki güzel bir ego tatmini. Artık bütün kozlar elinizde. Terk edip giden, ardından da kapımıza kadar gelip yalvaran sevgilinin, o ilişki içinde nasıl bir itibarı kalabilir ki; artık tek güçlü bizizdir ve gücün tadını çıkarmak güzeldir.