Lyon kentinin kalbinde konumlanan bu yaşam alanı, her gün Rhone Nehri’nin güzelliğini izliyor doyasıya. Kentin tarihi karakterini öne çıkan klasist mimarisine rahatlık odaklı, modernist ve global bir dekorasyon çizgisini ekleyen bu ev, aydınlık yapısı ve ferah aurası ile dikkat çekmekte.
DERLEYEN REVNA GÜNEY YAPIM JEREMY CALLAGHAN FOTOĞRAFLAR GAELLE LE BOULICAUT
Fotoğraflar galeri’de … !
SALON Beyaz rengin hakimiyetindeki mekanın oturma ünitelerinden sağda yer alan kanepe Living Divani’den, soldaki ise Caravane’dan alınmış. Beyaz yastıklar yine Caravane’dan. Öte yandan dore renkli kadife kumaş kaplı yastıklar ve bakır rengi yastıklar ise Maison de Vacances’dan seçilmiş. Siyah-beyaz desenli kumaş kaplı yastıklar Yastık by Rıfat Özbek imzası taşıyor. Köşede yer verilmiş ve Alex Dreyer tasarımı tripod lambader Habitat’dan. Çin bankları Lyon’da konumlanan mağaza Maison Hand’de keşfedilmiş. Geleneksel Türk halısı ise Yunan adalarına yapılan bir seyahat sırasında aınmış. Şömine yanındaki beyaz saksı Lyon’daki bir bit pazarından satın alınmış. Siyah saksılar ise Shanghai’deki bit pazarında bulunmuş. Beyaz ve dore dengesini taşıyan atmoferin duvarlarında kullanılan boyalar Ressource’dan
ANTRE Ressource’dan alınan ve Zuber marka duvar resimlerinin biri ‘The Port of Boston’ isimli ve Boston limanını betimliyor, diğerinde ise bir Hindistan eğlencesi resimlenmiş. Bu çalışmalara uyumlu koyu renkler mekanı diğer bölümlerden ayırmakta. Çin işi banklar Maison Hand’den seçilmiş. Bankın üzerinde Helen’in daha önce yaşadığı Prag ve Shanghai’daki bit pazarlarından keşfedilenler sergileniyor.
DUYULARA SESLENEN BİR EV YARATMAK İÇİN nesneleri sevmeli ve onları birbiriyle karıştırarak sizi anlatan bir stil bulmalısınız. Etrafta ne varsa algıya seslenmeli. Hepsi heyecan verici, şaşırtıcı ve sesli olmalı, tıpkı bir orkestra gibi. Gözünüz, objelerle, yazılarla, resimlerle dans etmeli, onlara dokunabilmeli, onlarla konuşabilmelisiniz.
‘Bu dairenin tarihi dokusundan daha çok, konumuna hayranım’ diye anlatmaya başlıyor ev sahibi ve dekoratörü Helen de Kervenoael ve devam ediyor: ‘Evdeki ışığı seviyorum, Lyon’un merkezinde değil de taşrasındaymışım hissini veriyor bana’. Az önce de okuduğunuz gibi Lyon’da, tarihi bir binada yer alan, yüksek tavanlı bir evdeyiz. Evin pencerelerinden etrafı izlerken, ağaçların ardından karşımıza çıkan Lyon ve kentin içinde boylu boyunca devam eden Rhone Nehri, büyüleyici ve dinlendirici bir güzellik sergiliyor. Tarihi mirasının yanı sıra son 10 yılda oldukça modern bir yaşam merkezi haline dönüşen Lyon kenti, artık sadece sanatın değil moda dünyasının da dikkatini çekiyor. Helen de Kervenoael ise profesyonel iş yaşamı gereği, Prag ve Shanghai gibi farklı kentlerde yaşamış ve çalışmış yıllar boyunca. Yaşam yolculuğunda rastladığı, materyal, stil ve dönemlerin bir karışımı niteliğindeki Lyon’u ise ‘rahatlamış şehir’ olarak adlandırıyor. ‘Evdeki gün ışığı kalitesi, mekanları düzenleme kararımın başlıca motivasyon kaynağıydı. Bu kuvvetli ışık, sanki büyük bir kent apartmanı dairesinde değil de geniş bir kır evinde ya da uzaklarda, büyük bir şatodaymışsınız hissi uyandırıyordu.
Çekici ve sevimli ama kesinlikle lüks değil. Bana göre mekan tasarlarken, bir müze hazırlıyormuşsunuz gibi hareket etmemelisiniz, mekan bu hissi vermemelidir. Ama ben kişisel olarak, ilgi çekici detayları öne çıkartmayı da severim. Zaten önemli olan, fonksiyonalite ile estetik değerin dengesini sergilemek değil mi?’ diyor ev sahibi. Orijinal halinde iki daireden oluşan (biri daha büyük ve nehir manzaralı, diğeri ise arkaya bakan daha küçük odalara sahip) bu ev, Helen de Kervenoael ve ailesi satın aldıktan sonra tek dairelik görünümüne kavuşmuş. Yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip bu mekana renovasyon çalışmaları yapılırken country tarzı ile Fransiz klasik çizgisi birleştirilmiş.
Asma kat kitaplığı, merdivenler, duvar resimleri, dore-beyaz birlikteliği, ham ahşap mobilyalar ile mekana bu karakterler yerleştirilmiş. Kervenoael, altın rölyef çalışmalarından antredeki duvar resimlerine kadar evin detaylarıyla yakından ilgilenmiş. ‘Bazı şeylerin geçmişten bu yana var olduğu fikri beni çok etkiledi. Böyle önemli parçaların zarar görmemesini ve yok olmamasını istedim. Bu detayların benim için değeri büyük’ diyen ev sahibi mekanları yorumlarken kalabalık ailesinin keyiflerini‘Bu dairenin tarihi dokusundan daha çok, konumuna hayranım’ diye anlatmaya başlıyor ev sahibi ve dekoratörü Helen de Kervenoael ve devam ediyor:
‘Evdeki ışığı seviyorum, Lyon’un merkezinde değil de taşrasındaymışım hissini veriyor bana’. Az önce de okuduğunuz gibi Lyon’da, tarihi bir binada yer alan, yüksek tavanlı bir evdeyiz. Evin pencerelerinden etrafı izlerken, ağaçların ardından karşımıza çıkan Lyon ve kentin içinde boylu boyunca devam eden Rhone Nehri, büyüleyici ve dinlendirici bir güzellik sergiliyor. Tarihi mirasının yanı sıra son 10 yılda oldukça modern bir yaşam merkezi haline dönüşen Lyon kenti, artık sadece sanatın değil moda dünyasının da dikkatini çekiyor. Helen de Kervenoael ise profesyonel iş yaşamı gereği, Prag ve Shanghai gibi farklı kentlerde yaşamış ve çalışmış yıllar boyunca. Yaşam yolculuğunda rastladığı, materyal, stil ve dönemlerin bir karışımı niteliğindeki Lyon’u ise ‘rahatlamış şehir’ olarak adlandırıyor. ‘Evdeki gün ışığı kalitesi, mekanları düzenleme kararımın başlıca motivasyon kaynağıydı. Bu kuvvetli ışık, sanki büyük bir kent apartmanı dairesinde değil de geniş bir kır evinde ya da uzaklarda, büyük bir şatodaymışsınız hissi uyandırıyordu. Çekici ve sevimli ama kesinlikle lüks değil. Bana göre mekan tasarlarken, bir müze hazırlıyormuşsunuz gibi hareket etmemelisiniz, mekan bu hissi vermemelidir. Ama ben kişisel olarak, ilgi çekici detayları öne çıkartmayı da severim. Zaten önemli olan, fonksiyonalite ile estetik değerin dengesini sergilemek değil mi?’ diyor ev sahibi. Orijinal halinde iki daireden oluşan (biri daha büyük ve nehir manzaralı, diğeri ise arkaya bakan daha küçük odalara sahip) bu ev, Helen de Kervenoael ve ailesi satın aldıktan sonra tek dairelik görünümüne kavuşmuş.
Yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip bu mekana renovasyon çalışmaları yapılırken country tarzı ile Fransiz klasik çizgisi birleştirilmiş. Asma kat kitaplığı, merdivenler, duvar resimleri, dore-beyaz birlikteliği, ham ahşap mobilyalar ile mekana bu karakterler yerleştirilmiş. Kervenoael, altın rölyef çalışmalarından antredeki duvar resimlerine kadar evin detaylarıyla yakından ilgilenmiş. ‘Bazı şeylerin geçmişten bu yana var olduğu fikri beni çok etkiledi. Böyle önemli parçaların zarar görmemesini ve yok olmamasını istedim. Bu detayların benim için değeri büyük’ diyen ev sahibi mekanları yorumlarken kalabalık ailesinin keyiflerini‘Bu dairenin tarihi dokusundan daha çok, konumuna hayranım’ diye anlatmaya başlıyor ev sahibi ve dekoratörü Helen de Kervenoael ve devam ediyor: ‘Evdeki ışığı seviyorum, Lyon’un merkezinde değil de taşrasındaymışım hissini veriyor bana’. Az önce de okuduğunuz gibi Lyon’da, tarihi bir binada yer alan, yüksek tavanlı bir evdeyiz. Evin pencerelerinden etrafı izlerken, ağaçların ardından karşımıza çıkan Lyon ve kentin içinde boylu boyunca devam eden Rhone Nehri, büyüleyici ve dinlendirici bir güzellik sergiliyor. Tarihi mirasının yanı sıra son 10 yılda oldukça modern bir yaşam merkezi haline dönüşen Lyon kenti, artık sadece sanatın değil moda dünyasının da dikkatini çekiyor. Helen de Kervenoael ise profesyonel iş yaşamı gereği, Prag ve Shanghai gibi farklı kentlerde yaşamış ve çalışmış yıllar boyunca. Yaşam yolculuğunda rastladığı, materyal, stil ve dönemlerin bir karışımı niteliğindeki Lyon’u ise ‘rahatlamış şehir’ olarak adlandırıyor. ‘Evdeki gün ışığı kalitesi, mekanları düzenleme kararımın başlıca motivasyon kaynağıydı. Bu kuvvetli ışık, sanki büyük bir kent apartmanı dairesinde değil de geniş bir kır evinde ya da uzaklarda, büyük bir şatodaymışsınız hissi uyandırıyordu. Çekici ve sevimli ama kesinlikle lüks değil. Bana göre mekan tasarlarken, bir müze hazırlıyormuşsunuz gibi hareket etmemelisiniz, mekan bu hissi vermemelidir. Ama ben kişisel olarak, ilgi çekici detayları öne çıkartmayı da severim. Zaten önemli olan, fonksiyonalite ile estetik değerin dengesini sergilemek değil mi?’ diyor ev sahibi. Orijinal halinde iki daireden oluşan (biri daha büyük ve nehir manzaralı, diğeri ise arkaya bakan daha küçük odalara sahip) bu ev, Helen de Kervenoael ve ailesi satın aldıktan sonra tek dairelik görünümüne kavuşmuş. Yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip bu mekana renovasyon çalışmaları yapılırken country tarzı ile Fransiz klasik çizgisi birleştirilmiş.
Asma kat kitaplığı, merdivenler, duvar resimleri, dore-beyaz birlikteliği, ham ahşap mobilyalar ile mekana bu karakterler yerleştirilmiş. Kervenoael, altın rölyef çalışmalarından antredeki duvar resimlerine kadar evin detaylarıyla yakından ilgilenmiş. ‘Bazı şeylerin geçmişten bu yana var olduğu fikri beni çok etkiledi. Böyle önemli parçaların zarar görmemesini ve yok olmamasını istedim. Bu detayların benim için değeri büyük’ diyen ev sahibi mekanları yorumlarken kalabalık ailesinin keyiflerinive yaşam trafiğini de göz önüne aldığını belirtiyor. Eşi ve dört çocuğuyla neşeli bir hayat sürdüren Helen de Kervenoael, ön cepheden arka cepheye kadar, tüm mekanda yetişkinler ve çocuklar ortak veya özerk alanlar için planlandığını da sözlerine ekliyor. Diğer yandan evde çok kültürlülük ile ilgili hoş bir denge tutturulduğunu da gözlemliyoruz. Salondaki İtalyan kanepelerin tavandaki Fransız markötri çalışmalarına ve zemindeki geleneksel Türk halısına eşlik ettiğini, sehpa olarak işlevlendirilen Çin banklarının ise pek çok bölümde kullanıldığını farkediyoruz. Kültürlerin bu şekilde bir araya gelişi özellikle de Lyon’da konumlanan XIV. Louis dönemine ait bir apartman dairesinde hayranlık uyandırıcı bir özellik. ‘Ben zamansız olanın peşindeyim’ diye belirtiyor ev sahibi Helen de Kervenoael ve macerasını şu cümlelerle noktalıyor: ‘Kalıcı bir şeylerin, fani olanın, ötesindekilerin peşindeyim ben. Çünkü bir ev sadece kullanılmak üzere tasarlanmalı, evin içindekilerle değil ruhuyla ilgili bir derinlik, bir felsefe olmalı. Görüntüsü güzel ama içinde yaşaması zor bir mekan tasarlamak yerine rahatça dağıtılabilecek, güzel anılarla eskiyebilecek, iletişim içinde olan alanlar yaratılmalı.’
YEMEK ODASI Salona geciş veren yemek odasının masası bit pazarından satın alınmış, banklar, bank üzerindeki geyik derisi post ve masa üzerinde sergilenen Fas vazoları Maison Hand Lyon’dan. Lamba, Gervasoni tasarımı.
MUTFAK Helen de Kervenoael, evin mutfak bölümüne country bir hava kazandırmak amacıyla ahşap kapıları değiştirmeden kullanmayı tercih etmiş. Duvarda kullanılan boya Ressource’dan, raflar ve mutfak tasarımı ve uygulaması Ikea’ya ait. Seramik zemin ve duvar kaplamaları Dtile’den seçilmiş. Masa ise tıpkı bank gibi Beton Cire ile üretilmiş
ÇOCUK ODASI Evin minik sahibi Rose, renkli ve romantik odasında harika vakit geçirdiğini söylüyor bize. Zemindeki postlar, Paris’te Maison de Vacances’dan. Tavan aydınlatması Marsilya’daki Honore markasının bir tasarımı.
ÇALIŞMA BÖLÜMÜ Endüstriyel tarzdaki masa, Lyon’da yer alan La Maison Belle’den. Aynalar ve sandalye bit pazarından toplanmış. Duvarda asılı tablo Mathieu Iquel imzalı
DUYULARA SESLENEN BİR EV YARATMAK İÇİN hareketli, sürprizlere açık, dinamik bir dekorasyon tarzının izinde olmalısınız. Örneğin duvarları ilginç duvar resimleri ile kaplayabilirsiniz, sanat koleksiyoneri kariyerinizin başındaysanız tablolar asabilirsiniz, -daha basiti- bit pazarından objeler alarak onları sergileyebilirsiniz. Bu bir duvarı boydan boya kaplamaktan daha kolaydır. Ayrıca aynı kanepenin üzerinde farklı yastıklar kullanmak da pratik çözümlerden biri olabilir.
KİTAPLIK VE OTURMA BÖLÜMÜ Asma katta yer alan kitaplık ve merdiven altındaki oturma bölümü evin sahip olduğu tavan yüksekliğinden faydalanılarak oluşturulan bölümler. Ev sahipleri bu mekana modern bir bakış kazandırmak amacıyla antrasit renk tonlarını tercih etmiş. Zemin ise hasır örgü malzeme ile kaplanmış. Resim çalışması Mathieu Iquel imzalı. Kanepe, koltuklar, orta sehpa ve lambader bit pazarından, aplik Marsilya’daki Honore Deco’dan alınmış. Sepet Maison Hand tasarımı.
DUYULARA SESLENEN BİR EV YARATMAK İÇİN doğanın ve dünyanın bizlere sunduğu her türde imajı kullanmalısınız. Formlar, dokular ve aksesuarlar bir yana, evin genel stilini belirleyen bir öğe de desenlerdir. Her dekorasyon tarzının karakteristik desenleri vardır. Eğer deko-stilinizi anlaşılır kılmak istiyorsanız (örneğin) halının içindeki desenlerin benzerlerini kanepe kumaşında, perdelerde veya yastıklarda sürdürebilirsiniz, hatta bu deseni mobilya formlarında da tekrarlayabilirsiniz.
EBEVEYN BANYO Mekan, ebeveyn yatak odasının içinde yer almakta. Duvar ve zeminde kullanılan seramik kaplamalar, havuz zemininde kullanılmak üzere üretilen cinsten. Lavabo altı dolap ünitesi, Lyon’daki Design et Bain’den alınmış. Lavabo da aynı adresten seçilmiş. Bambu merdiven ev sahiplerinin bit pazarı keşiflerinden.
EBEVEYN YATAK ODASI Ebeveyn yatak odası yemek odası ile bağlantılı. Yatağın tam karşısında ise bir şömine ve radyatöre yer verilmiş. Radyatörün üzerinde yer alan renkli kutular Habitat’dan satın alınırken, şömine üzerinde sergilenen objeler ise ev sahiplerinin çeşitli seyahatlerinden hatıralar. Aydınlatmalar Lyon’da bir mağazada bulunmuş, Çin işi komodinler ev sahipleri tarafından renklendirilerek yeniden değerlendirilmiş. Yatak örtüsü, siyah-beyaz renklerde yastık ve throw Maison de Vacances’dan, dore renkli grafik desenli yastık Yastık by Rıfat Özbek’ten. Puf Arcade tasarımı.
ANTRE Ev sahibesinin sevdiği tasarımcılardan biri olan Fornasetti’nin imza attığı ikonik duvar tabakları ve duvar kağıdı bu mekanın en dikkat çekici unsurları arasında. Tavan aydınlatmaları Piet Hein Eek Showroom’dan alınan eski endüstriyel tipi tasarımlardan. Kilise koltukları ve orta sehpa, evin yanındaki bina olan Fransız Kilisesi’nin ev sahibesine hediye ettiği eski dua koltukları.
SALONA BAKIŞ Masa Aslı Tunca’dan alınmış. Masa üzerinde ev sahibesinin koleksiyon oluşturmak istediği Astier de Villatte’ın seramik objeleri sergilenmekte.
Kaynak : elledecor
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar