Diyetisyen Elanur Yılmaz, kilo problemi olanlara altın niteliği taşıyan önerilerde bulundu.Kiloların yol açtığı hastalıkların saymakla bitmediğini dile getiren Büyük Anadolu Meydan Hastanesi doktorlarından Diyetisyen Elanur Yılmaz, “Bu kilolar yaşam kalitesini de düşürüyor.
Kendi imkanıyla diyet yapan, zayıflamaya çalışan fakat uzmanlardan yardım almadığı için kilolarından kurtulamayan insanlar, ben nasıl zayıflayacağım diye kara kara da düşünürler.
Kulaktan dolma bilgilerle yapılan her diyet herkese uygun değildir. Kilolarınızdan bıktıysanız, bir an önce kilo vermek istiyorsanız bu önerilerimizi dikkate alabilirsiniz” dedi.
Diyetisyen Elanur Yılmaz’ın altın değerindeki önerileri şöyle:“İş hayatınızın yoğunluğu ya da çocuklarınızın bakımı sırasında atladığınız öğünlerin sizin kilo verememenizde en büyük etken olduğunu biliyor muydunuz? Atladığınız öğünleri ‘Aslında az yiyorum, mesela öğle yemeği yemiyorum az kalori alıyorum, kardayım’ mantığıyla bakmaktan vazgeçin. Çünkü saati geldiğinde yemediğiniz her öğün karşılığında metabolizmanızı yavaşlatıyor ve bir sonraki öğünün yağ olarak depolanmasını o kadar kolaylaştırmış oluyorsunuz. Ummadığınız besinler yüksek enerjiye sahip olabilir bu nedenle porsiyon kontrolünü iyi bilmek önemlidir. Örneğin iki yemek kaşığı pilavın bir dilim ekmeğe eşit olduğunu bilirseniz bir tabak dolusu pilav yediğinizde yaklaşık yarım ekmek tükettiğinizi bilir, bunun yerine pilavı diğer yemeklerin yanında garnitür olarak tercih edersiniz.” YETERSİZ EGZERSİZ VE AZ UYKU-ÇOK UYKU
“Artık sizin için rutinleşmiş hareketler (örneğin bakkala yürüyerek gitmek, asansör kullanmamak vb.) spor sayılmaz. Kilo vermek, daha doğrusu iyi bir yağ yakımı sağlamak istiyorsanız yürüyüş, bisiklet, yüzme gibi bir sporu düzenli bir şekilde hayatınıza dahil etmelisiniz. Eğer normalde de aktif bir spor hayatı olan biriyseniz yaptığınız sporun cinsi ve sıklığı önemlidir. Çünkü her sporun harcattığı enerji farklı olduğundan yapılması gereken süre de kişiye göre değişmektedir. Eğer spor yaptığınız halde zayıflayamıyorsanız belki yaptığınız spor çeşidi doğrudur ama tam yağ yakımı başladığı sırada siz sporunuzu sonlandırıyorsunuzdur. Daha az ya da fazla uyuyan insanların gün içinde daha fazla kalori aldıkları bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda doktorlar; uyku eksikliğinin ve fazlalığının hormonların düzgün salgılanmasını etkileyebileceğinin öngörmüşlerdir.”
AŞIRI STRES VE DİYETİ HATALI UYGULAMA
“Mutluluk verici besin olarak bilinen çikolata stresli zamanlarda en çok tercih edilen yiyeceklerden biridir. Vücutta mutluluk hormonu olarak bilinen ‘seratonin’in salgılanmasına yardımcı olan çikolata aynı zamanda enerjisi yüksek olduğundan kilo alımına da neden olabilir. Stres gerek hormonal düzen üzerindeki etkisiyle, gerek kişiyi kalorili besinlere yöneltmesi ( özellikle karbonhidrat içeriği yüksek besinler ) sebebiyle kilo verememenizin altındaki nedenlerden biri olabilir. ‘Nasılsa enerjisini harcadım’ düşüncesi ile spordan sonra oturup diyetinizde olmayan bir yiyeceği yemek, masum olduğunu düşündüğünüz salataları kattığınız soslarla kalori bombası haline getirmek, meyveyi ara öğünde değil yemeğin üzerine yemek gibi hatalı hareketler kilo verme konusunda bütün emeklerinizi boşa çıkarabilir.”
METABOLİK SORUNLAR VE İDEAL KİLODA OLMA
“Diyet ve egzersiz hayatınızın bir parçası olduğu halde hala kilo veremiyorsanız altında yatan nedenlere bakmak lazım. Steroidler, bazı psikiyatrik ilaçlar, insülin ve bazı beta blokerler gibi ilaçlar kilo kontrolünü sağlamak konusunda zorluklara yol açar ve genelde bu sorunlar kilo alınarak son bulur. Bunun yanı sıra farkında olmadığınız tiroitle ilgili bir rahatsızlığınız veya insülin direnciniz de olabilir ki böyle bir durumda tedavi doktor ve diyetisyen işbirliğiyle olmalıdır. Bedeniniz size artık verilecek daha fazla kilo olmadığını söylüyor olabilir. Bu mesaja kulak verin çünkü aksi takdirde kaybettiğiniz kilolar kastan olmaya başlayacak. Vücut yağı belli bir düzeye indiğinde vücut kendini korumaya alır ve daha fazla enerji harcaması olduğunda kaslardan harcamaya başlar. Bu nedenle ideal kiloda olup olmadığınızı anlamak amacıyla bir diyetisyene başvurun.”
İşte sonbaharda sağlıklı kilo vermenin ipuçları ve doğal malzemeler kullanılarak yapılan reçeteler…
Sonbaharın kendine özgü bazı özellikleri vardır. Eğer bu dönemde sağlıksız kilo verirseniz, saç dökülmesi, enfeksiyon hastalıkları, yorgunluk, ciltte kuruma, depresyon, kabızlık, cinsel performansta azalma, düşük şeker, düşük tansiyon, unutkanlık gibi bazı sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Eğer sağlıklı beslenmek ve kilo vermek istiyorsanız o zaman önceden bazı kurallara dikkat etmekte ve şu sorulara yanıt vermekte yarar var:
1) Diyet yapmak için doğru zaman mı?
2) Yeterli bir tıbbi kontrolünden geçtiniz mi?
3) Gerekli kan tahlillerini yaptırdınız mı? Kaç kilo olduğunuz önemli değil, kilonuzun ne kadarının yağ, ne kadarının kas, mineral, su, protein olduğu gibi vücut bileşenleri oranları da çok önemlidir.
Dökülen saçlara özel formül
Malzemeler
1 tatlı kaşığı susam yağı
Yarım tatlı kaşığı tatlı badem yağı
Yarım tatlı kaşığı hint yağı
2 adet deksapentol etken maddeli ampul
2 adet E vitamini ampul
Uygulanışı: Tüm malzeme biraz buhara tutulmuş ve yumuşamış saça ılık olarak yedirilir. 1 saat bekledikten sonra ılık suyla ve yumuşak bir şampuanla hafifçe yıkanır.
Sağlıklı sonbahar diyeti
1) Akşam yemeklerini erkene çekin.
2) Kivi, taze maydanoz, sivri biber, limon, taze domates tüketin.
3) Maden suyu, ayran, doğal meyve suyu için. Maden suyu sadece yazın değil, sonbahar ve kışın da oldukça yararlı bir içecektir. Üstelik sanıldığı gibi asidik değil alkali yapıya sahiptir.
4) Sıcak su içme alışkanlığını tekrar kazanmanın tam zamanı. Günde 7-8 çay fincanı sıcak su, sonbaharda diyet yapanların en önemli yardımcısıdır.
5) Sıcak bitki çayları, Ihlamur, adaçayı, mate, kuşburnu, rezene, zencefil, beyaz çay, hatta kekik çayı için.
Zayıflama çayı
Malzemeler
1 çay kaşığı yeşil çay
1 çay kaşığı mate yaprağı
Parmak ucu kadar zencefil
1 tutam mısır püskülü
1 adet tane karanfil
Hazırlanışı: Tüm malzemeyi 1 çay fincanı suda 1-2 dakika kadar kaynatın. 3-4 dakika kadar demleyin. Günde 2-3 fincan tüketin.
İşte sizler için hazırladığımız, yumurta sayesinde aç kalmadan uygulayabileceğiniz bir diyet!
Yıllardır, diyet yapan insanların düşmanıydı yumurta. Ancak geçtiğimiz senelerde uzmanlar yumurtanın bu kötü itibarını akladılar ve yumurtanın aslında bizi tok tutan harika bir besin olduğunu kanıtladılar!
Yumurta bizi tok tutan besinlerin en başında geliyor. Doğal olarak da güne başladığımız öğün olan kahvaltıdan yumurtayı eksik etmemek gerekiyor.
İşte sizler için hazırladığımız, yumurta sayesinde aç kalmadan uygulayabileceğiniz bir diyet!
Kahvaltı:
Sabah tüketilen yumurta, 36 saat boyunca daha az yemek yemenizi sağlıyor. Kahvaltıda protein açısından zengin olan yumurta beyazını tüketin. Kahvaltı gevreği ve meyve suları, yumurtanın aksi bir etki yaratır. Bu yüzden bunlardan kaçınmaya çalışın.
Öğle Yemeği:
Ne olursa olsun öğle yemeğinizi atlamayın! 5 saatten fazla aç kaldığınız zaman, vücutta tokluk hissi veren hormonların etkisiz kalmasına yol açarsınız. Bu da size ilerleyen saatlerde daha fazla yemek dolayısıyla da kilo olarak geri döner! Bir tabak salata ve sebze, öğle yemeği için ideal yemeklerdendir.
Akşam Yemeği:
Akşam yemeğinize mutlaka salata veya çorbayla başlamaya özen gösterin. Ana yemekte ise az yağlı et veya tavuk tercih etmeye özen gösterin.
Uzak Durmanız Gerekenler:
Alkol, hem tokluk hissini geciktirir hem de vücutta yağ depolanmasına yol açar. Alkolden diyetiniz boyunca uzak durmaya çalışın.
Meyve suyu ve gazlı içecekler, yapay tatlandırıcı içerdiğinden gerçek şeker tüketimini tetikleyebilirler. Bu da vücudunuzun fazladan şeker ihtiyacı varmış gibi hissetmesine yol açar. Dolayısıyla canınız daha fazla şeker ister. Bu yüzden yapay tatlandırıcı içeren içeceklerden uzak durmaya çalışın.
Günümüzde her bölgede kullanılan liposuction; özellikle diz şekillendirme, büyük göğüs şikayetinin giderilmesi, karın düzeltme ameliyatları sonrası yapılan rötüşler ve gıdı problemlerinde tercih ediliyor. Birçok kadının bu uygulamayı kullanmasının yanında artık erkekler de liposuction uygulamaya başladı. Ancak bu kadar yaygın yapılan bir ameliyatın bilinmeyen o kadar çok yönü var ki!
İşte liposuctionın bilinmeyenleri:
-Liposuction küçük delikler açılarak yapıldığı için çok fazla ağrı duymazsınız.
-Ameliyattan sonra korse kullanılması gerektiği için kış aylarında yaptırmalısınız.
-Sigara kullanıyorsanız ameliyattan önce bırakmalı, ya da azaltmalısınız.
-Liposuction ile bir operasyonda en fazla 3-4 kilo yağ aldırabilirsiniz.
-Ameliyattan sonra en fazla 7 gün içinde sağlığınıza kavuşursunuz.
-Ameliyattan sonra 3-4 hafta spor ve seks yapılmaması önerilir.
-Ameliyattan sonra vücudunuzda iz kalmaz.
-Liposuction, yapılan bölgede etkisini 2-3 ay sonra gösterir.
-Eğer düzenli spor ve diyet uygularsanız liposuction’ın etkisini uzun yıllar görebilirsiniz.
Sürekli seyahatte olmak, tatlıya hayır diyememek, sık sık davetlere katılmak sağlıklı beslenmenin ve kilo vermenin önünde engel değil… Bu bahaneleri bir kenara bırakın, yazıdaki ipuçlarını izleyin ve kendi diyetinizi formüle edin.
Hem beden sağlığımızı sürdürmek hem de formda kalmak için dengeli beslenmemiz, doğal besinler tüketmemiz, azar azar sık sık yememiz, yatmaya yakın buzdolabından uzak durmamız gerektiğini ve daha birçok şeyi artık çok iyi biliyoruz. Ancak önümüzde iki büyük engel var; motive olmak ve günlük hayatımıza uygun bir program oluşturmak… Medical Park Göztepe Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran ile bu engelleri aşmanın yolları, kışın şifalı besinleri ve bitkilerin gücü üzerine bir sohbet gerçekleştirdik; herkesin ‘kişiye özel diyet’ini oluşturabilmesi için formülleri sorduk.
Bitkilerde dozu aşmayın
Beslenme ve Diyet Uzmanlığı eğitiminin ardından fitoterapi (bitki bilimi) yüksek lisansı yapan ve halen doktorasına devam eden Gizem Keservuran, bitkisel ürünlerle zayıflamak isteyenleri bilinçli davranmaları konusunda uyarıyor. Tüm ilaçların hammaddesinin bitkilerden oluştuğunu ve bitki kullanırken dozu ayarlamanın çok önemli olduğunu belirten Keservuran, “Bir bitkinin dozu çok az artırılınca dahi yarardan çok zarar görülebiliyor. Ya da bir bitkinin sadece tek bir türü fayda sağlarken kişiler hiçbir etkisi olmayan bir başka türünü satın alıp kullanabiliyor. Bitkisel gıda takviyelerinde bulunan ve metabolizmayı bir miktar hızlandıran sibutramin adlı madde uzun dönemde vücuttaki dengeleri bozup ölümlere dahi neden olabiliyor. Bu nedenle bitkisel yöntemlerden yararlanırken hastaların hekimlerine ve fitoterapi uzmanlarına danışmaları hayati önem taşıyor” diyor.
Önce motivasyon
Sağlıklı beslenmeyi; rafine olmayan ve katkı maddesi içermeyen gıdalardan oluşan, protein, karbonhidrat ve yağ ihtiyacını karşılayan, vitamin ile mineralden zengin ve kişiye özgün bir program olarak tanımlayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, kilo vermede uzman desteğinin de çok önemli olduğunu vurguluyor. Kilo verme sürecinde başarının yüzde 50’sini motivasyonun oluşturduğunu belirten Diyetisyen Keservuran, “Bu motivasyonun sağlanması için hasta ile hekimin uyumu gerekli çünkü bir süre sonra aile gibi oluyorsunuz. Diyetisyeniniz sizin aile sofranızda nelerin bulunduğunu, kaçta yatıp kaçta kalktığınızı hatta bazen özel hayatınızla ilgili sorular soruyor. Burada doğru frekansı yakalamak bu nedenle önem taşıyor. Çünkü herkesin yaşam tarzı farklı. Diyetisyen kişinin hayatını tamamen özümseyip bir kılavuz hazırlıyor. Yasaklar koyan taraf olmuyor ancak kişi üzerinde bir kontrol mekanizması oluşturarak başarıyı kolaylaştırıyor. Yeri geldiğinde kek de börek de kızartma da yiyebilen hastasına bunları sonraki öğünlerde nasıl telafi edeceğini öğretiyor. Yani bizler bir anlamda hastalara yemek yemeyi öğretmek için danışmanlık yapıyoruz” diyor.
Bitki çaylarını tüketirken dikkat!
Özellikle kış aylarında çalışırken ya da akşam televizyon karşısında keyif yaparken sıcak bir fincan insanın içini ısıtıyor. Birçoğumuz bu keyif için kafein içeriği yerine bitkisel içerikleri tercih etmeyi öğrendik. Ancak hala bilmediğimiz bazı gerçekler var. Bitki çaylarının tüketiminde de miktar büyük önem taşıyor. İçeriğindeki kateşinler sayesinde yağ yakımını hızlandıran yeşil çayın günde 3-5 fincan tüketilebileceğini ancak çarpıntı, uyku kaçması gibi sorunlar yaşayanların doktorlarına danışmaları gerektiğini belirten Diyetisyen Keservuran, mate çayı ile ilgili olarak da şunları söylüyor; “Mate çayının metabolizmayı tetiklediği biliniyor ancak kalp rahatsızlığı ve tansiyon şikayeti olanların mate kullanımını mutlaka doktorlarına danışmasını öneriyoruz.” Mısır püskülünün ise ödem atıcı etkisi bulunduğunu ve yine aşırıya kaçmadan kullanılabileceğini belirten Keservuran, bitki çayı seçimi yaparken ürün kalitesine dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Açıkta satılan bitkilerin nerede toplandığı, nasıl sulandığı, hasadının ne zaman yapıldığı, etken maddesini halen koruyup korumadığını bilmenin çok zor olduğunu belirten Keservuran, ürün seçimi yapılırken bu kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor.
BUNLARI SEPETE ATIN
ANANAS
Ödem atıcı ve yağ yakımını hızlandırıcı etkisi olan ananasın ortasındaki odunsu yapıda bulunan bromelain enzimi proteinlerin sindirimini hızlandırıyor. Günde başparmağınız kalınlığında bir dilim ananas tüketebilirsiniz.
BEYAZ LAHANA
Yağ yakımını hızlandırdığı kanıtlanmış olan lahanayı çiğ olarak değil, buharda haşlanmış ya da yemek olarak yarı pişirilmiş halde tüketebilirsiniz. Etlikıymalı bir kapuska ya da limonluzeytinyağlı bir salata tercih edebilirsiniz. Öte yandan aynı aileden olan brokoli, karnabahar, brüksel lahanası gibi sebzeleri de kış menülerinize eklemeyi unutmayın. Çünkü kış sebzeleri tıpkı bir elektrik süpürgesi gibi çalışıyor ve antioksidan etkileri sayesinde vücuttaki toksinleri söküp atıyor.
KİVİ
Bir portakal yerine 1-2 kivi yiyerek hem günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılamış olursunuz hem de bir yerine iki meyve yediğiniz için psikolojik olarak daha iyi hissedebilirsiniz. Glisemik indeksi düşük olan kivi kan şekerinizin daha yavaş yükselip daha yavaş düşmesini sağlıyor, tokluğunuz daha uzun sürüyor.
PIRASA VE KURU SOĞAN
Soğangiller ailesinden olan ve kansere karşı koruyucu özellikleri kanıtlanmış olan pırasa ve kuru soğanı kış aylarında bolca tüketebilirsiniz.
Salataları çeşitlendirin
Kışın kendinizi sadece marul, havuç, maydanoz üçlüsünden oluşan salatalara mahkum etmeyin. Kırmızı biber, dere otu, reyhan, çeşitli Akdeniz yeşillikleri, turp ve lahana türlerinden yararlanarak salatanızın hem rengini hem lezzetini artırın.
1. İDEAL BESLENME PROGRAMINA GÖZ ATIN!
ideal beslenme proğramı
2. ŞİMDİ KENDİ FORMÜLÜNÜZÜ YARATIN
KAHVALTI
1- Ofiste veya seyahatteyseniz
Önceki akşamdan evde hazırlanmış, 2 dilim çavdar veya çok tahıllı ekmek arasına sevdiğiniz beyaz peynir çeşidi ile mevsim yeşillikleri + yağsız sütle filtre kahve veya tarçın ve karanfil aromalı yeşil çay.
2- Evden hızlı çıkmanız gerekiyorsa
4 yemek kaşığı meyveli light müsli+200 ml yağsız süt + 1 çay kaşığı toz tarçın + yağsız süt ile filtre kahve veya 1 bardak süt + 1 adet muz.
3- Kahvaltıda tatlıya hayır diyemiyorsanız
1 dilim çavdar ekmeği + 2 tatlı kaşığı bal, reçel veya marmelat + 2 dilim sevdiğiniz beyaz peynir + şekersiz yeşil çay.
4- Simit çok seviyorum diyorsanız
1 adet çok tahıllı simit + 2 dilim sevdiğiniz beyaz peynir (kaşar peyniri – tulum peyniri hariç ) + 1 fincan tarçın ve karanfil aromalı yeşil çay + 1 tutam dereotu + 3 yaprak taze nane + 1/2 demet maydanoz üzerine 1/4 limon suyu.
5- Kahvaltıda zeytinsiz yapamam diyorsanız
2 dilim çavdar ekmeği + 1 dilim az yağlı beyaz peynir + 5-6 adet yeşil veya 4 adet siyah zeytin + kırmızı biber / paprika + bol yeşillik.
6- Ceviz-badem yemek istiyorum diyorsanız
2 dilim az yağlı beyaz peynir + 1 dilim tam buğday ekmeği + 1 tam ceviz içi veya 5-6 adet tuzsuz badem + 3 adet kara erik kurusu + 3 adet kara kayısı kurusu + 1 fincan tarçın-karanfil aromalı yeşil çay.
7- Omletçiyseniz
1 tam yumurta + 2 yumurta beyazı + 1 dilim peynir ile bol sebzeli, renkli biberler, mantar ve maydanozlu omlet + 1 dilim çavdar ekmeği.
8- Metabolizmanız yavaşsa
4-5 yemek kaşığı light yoğurt + 1 orta dilim doğranmış taze ananas + 2 yemek kaşığı sade yulaf ezmesi + 1 tatlı kaşığı silme toz tarçın + 1 avuç yaban mersinini kaseye ekleyin, ardından bir fincan mate çayı için. veya 1/3 demet dereotu + 1/3 demet maydanozu ince ince doğrayın + 2 dilim az yağlı beyaz peynir ile harmanlayın + 1 dilim tam buğday ekmeği + 5-6 adet tuzsuz badem + 1 fincan mate çayı.
9- Kahvaltıya davetliyseniz
› Esmer ekmek çeşitlerini tercih edin, 2 dilimi geçmeyin, simit yiyecekseniz çok tahıllı olanı tercih edin, yoksa 1/2 simitten fazlasını yemeyin. › Beyaz peynir, dil peyniri, hellim peyniri, sepet, örgü peynirlerini tercih edin; kaşar peyniri ve tulum peynirinden uzak durun. › Tabağınıza 3 zeytinden fazlasını almayın çünkü zaten peynir çeşitleriniz çok. Susamlı simit yiyorsanız tabağınızdan zeytini çıkarın. › 2-3 tatlı kaşığı bal, reçel, marmelat yiyecekseniz ekmeğinizi 1 dilim azaltın. › Tabağının yarısını yeşilliklerle donatın.
10- Sabah sabah yiyemiyorum diyorsanız
Peynir ekmek ile kahvaltı yapmak istemiyorsanız mutlaka 1 orta dilim taze ananas veya 1 adet kivi veya 2 adet kara kayısı kurusu + 3 adet tuzsuz badem yiyin ki metabolizmanız uyansın, güne başlasın.
11- Peynir yiyemiyorsanız
2-3 adet yumurtanın beyazı ile bol biberli maydanozlu omlet yapın ki kalsiyum minerali açısından zengin gıdayı tüketmiş olun. veya kahvaltınıza 1 kase yoğurt/1 bardak süt ekleyin Örneğin 1 dilim çavdar ekmeği + 2 tatlı kaşığı tahin pekmez + 1 bardak süt
ÖĞLE YEMEĞİ
12- Akşam yemeğine davetliyseniz ve mönüyü bilmiyorsanız öğlen risk almayın
1 kase sebze çorba için + 1 kase yoğurt yiyin.
13- Dışarıda yiyecekseniz
Izgara seçeneklerini tercih edin; mümkünse somon ızgara + buharda sebze garnitür ile + 1 dilim esmer ekmek.
14- Et sevmiyorsanız
2 yumurta ile menemen + 1 dilim ekmek tercih edebilirsiniz, böylece kırmızı etten alacağınız vitamin ve mineralleri karşılayabilirsiniz.
15- Pizza yiyecekseniz
2-3 dilim ince hamurlu sebzeli pizza + bol salata.
16- Balığa davetliyseniz
Izgara/fırın/buğulama balık – dilediğiniz kadar yiyin + bol salata + mezelerden közlenmiş patlıcan, biber salata, haydari, yoğurtlu semizotunu tercih edin.
17- Alkol alacaksanız
Izgara et yanında (balık eti, beyaz et, bonfile, biftek) kırmızı şarap tercih edin çünkü antioksidan içeriği zengin. Şarap içtiğiniz öğünde ekmek tüketmeyin.
18- Makarnadan vazgeçemiyorsanız
Öğle öğününde tercih edin. 1 tabak napolitene – bolognese ( kıymalı-domates soslu makarna), sebzeli makarna + yanında bir kase yoğurt ile. Makarnanın az pişmiş olmasına özen gösterin. Öğle öğününde makarna yediğiniz gün akşam yemeğinde sebze yemeği + yoğurt yiyin. Ekmek veya tahıl grubu besin tüketmeyin.
19- Seyahatteyseniz
2 dilim esmer ekmek ile beyaz peynirli sandviçi yolculuğa çıkmadan önce hazırlayıp yanınıza alın, molada sandviçin yanına ayran ekleyin.
20- Ana öğünde yoğurt tüketemiyorsanız
Yoğurtlu sebze salatalarını tercih edebilirsiniz.
21- Metabolizmam yavaş diyorsanız
Öğle–akşam ‘Yaşam Çorbanız’ı ana yemeğinizin yanına mutlaka 1 kase ekleyin.
ARA ÖĞÜN (genelde 16.00-17.00 saatleri arası)
22- Araba kullanıyorsanız
4 adet kara kayısı kurusu + kayısı sevmiyorsanız erik kurusu veya tuzsuz, tercihen beyaz leblebiyi arabanızda bulundurun.
23- Kuruyemişe hayır diyemiyorsanız
1 avuç beyaz leblebi + 1 avuç çekirdekli siyah üzüm veya 5-6 adet tuzsuz badem + 5-6 adet fındık + 2 avuç yaban mersini kurusu.
24- Toplantıdaysanız
Sadece sütlü kahve için.
25- Midem kazınıyor diyorsanız
2-3 adet etimek + 1 dilim peynir + 1 fincan yeşil çay veya mate çayı.
26- Simit istiyorum diyorsanız
1/3 susamlı simit + 1 büyük bardak ayran (300 ml).
27- Tatlı istiyorum diyorsanız
1 kase keşkül, tiramisu, 1 porsiyon kabak tatlısı ya da 2 top sade dondurma üzerine 2 yemek kaşığı marmelat.
28- Çikolata istiyorum diyorsanız
20-30 g (2-3 madlen) en az % 70 kakaolu bitter çikolata (çünkü gerçek çikolata budur ) + Türk kahvesi, bir fincan sütlü kahve veya latte ile için.
29- 17.00 çayına davetliyseniz
Tuzlu kurabiyeler yerine çayınızın yanında 1 ince dilim kek tercih edin.
AKŞAM YEMEĞİ
30- 1. seçenek
Sebze yemeği – limitsiz- kıymalı/etli/zeytinyağlı olabilir. 1 kg sebze yemeğini 2 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirin. (Bezelye – barbunya- patates sebze yemeği değildir) + 4-5 yemek kaşığı yoğurt-cacık-ayran (mümkünse light) + Bol yeşillikli salata; yağsız, bol limon, sirkeli, nar ekşisi olabilir.
31- 2. seçenek
200–250 g kadar (yani elimiz büyüklüğünde) ızgara, fırın, buğulama, haşlama veya sote bonfile, biftek, antrikot, köfte, hindi eti, somon, balık eti (Balıkta gramaj önemli değil, doyana kadar yiyebilirsiniz) + bol yeşillikli salata (yağsız, bol limon, sirkeli, nar ekşili) + zeytinyağlı sebze yemeği (varsa yenebilir fakat zorunluluk yok)
32- 3. seçenek (Pratik olsun diyorsanız)
Bol yeşillikli salatanızı hazırlayıp ton balığı ekleyerek veya beyaz peynir rendeleyerek tüketebilirsiniz.
Asıl mesele: Tatlı krizlerini aşmak
Sabah kahvaltı yapmamak, öğle yemeğini atlamak ya da yetersiz yemek akşama doğru gelen tatlı krizlerini tetikliyor. Vücudun “Bana karbonhidrat gönder” diye bağırmaya başladığı bu saatlerde yanlış seçimler yapmak da daha mümkün oluyor. Bunu aşmanın yolu da düzenli aralıklarla beslenmekten geçiyor. Böyle durumlarda kakao oranı yüzde 70’in üzerinde olan birkaç parça çikolata, tercihen pekmezle yapılmış bir porsiyon kabak tatlısı, sade bir dondurma gibi daha masum seçeneklerin tercih edilmesi gerekiyor.
Meyve tüketiminin püf noktaları
Kış gecelerinde yemekten sonra televizyon karşısında bir tabak dolusu meyve yemek çok kolay. Peki “Bol bol meyve yedim, çok sağlıklıyım” demek mümkün mü? Diyetisyen Gizem Keservuran, çok sağlıklı bir besin grubu olan meyvelerin cinsinin ve miktarının iyi ayarlanması gerektiğini vurguluyor. Akşamları şeker oranı düşük meyveler tüketmek gerektiğini belirten Keservuran, kadınların kara erik kurusunu tercih edebileceklerini belirterek, “Kalsiyum ve D vitamininden zengin olan bu besin kemik sağlığının korunmasını sağlıyor” diyor.
AKŞAM YEMEĞİNİ ERKEN YEDİYSENİZ, GECE ATIŞTIRMA ALIŞKANLIĞINIZ VARSA, ÇAYIN YANINDA BİR ŞEYLER ARIYORSANIZ DİKKAT!
● Meyvelerden; ananas, kivi veya elma tercih edin.
● Yatmadan 2.5-3 saat önce yemek yeme işlemini bitirin.
TARİFLER
Yaşam Çorbanız
● 1 adet kereviz (saplarıyla)
● 3 adet havuç
● 5-6 adet paprika
● 3 dal pırasa veya 2 adet kuru soğan
● 3 çiçek brokoli veya 3 çiçek karnabahar
● 1 demet dereotu
● 1 demet maydanoz
● 6-7 yaprak nane
● Bol kimyon, sumak, isot, pul biber, karabiber
● 1/4 küçük boy beyaz lahana
● 1 adet limon (kabukları soyulmuş)
HAZIRLANIŞI: Sebzeleri büyük bir tencerede kıvamı istediğiniz gibi olacak şekilde su ekleyerek haşlayın, blenderdan geçirin ve baharat ekleyin. Yağ kullanmayın.
Kabak Tatlınız
● Balkabağı (dilediğiniz kadar)
● Pekmez
● Kabuk tarçın
● Tane karanfil
● Toz tarçın
● Tuzsuz badem
● Ceviz
HAZIRLANIŞI: Balkabağını şekersiz olarak yağlı kağıtta, fırında veya tencerede pişirin. (Su eklemeyin, balkabağı zaten suyunu bırakacaktır.) Pişirmeden önce fırın tepsisine veya tencereye 1/2 kabuk tarçını küçük küçük kırın + 2-3 tane karanfil ekleyin, piştikten sonra kabuk tarçın ve karanfilleri ayırın, üzerine toz tarçın ekleyin ve soğumaya bırakın. Servis edeceğiniz kadar kabağı tabağına koyun, üzerine 1-2 yemek kaşığı pekmez, badem, ceviz rendesi ekleyerek ikram edebilirsin. İsteğe göre yanında 1 top sade dondurma veya 1 bardak sütlü kahve ikramı tercih edebilirsiniz.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, diyet sırasında ya da günlük atıştırmalarınızda yeme kriziyle nasıl başa çıkacağınız konusunda önerilerde bulunuyor.
Diyet bozma ve yeme krizine girme davranışı geriye doğru takip edildiğinde, bu durumun bir davranış zincirinin sonucu olduğu görülür. Bu davranış zincirini incelemek, kişinin oluşabilecek yeni yeme krizlerini durdurabilmeden olaya nerede müdahale edebileceğini de gösterir.
Market ve buzdolabı birçok kişi için kilit noktadır. Örneğin; kendinizi düşünün… Bütün gün koşuşturup, yemek yemeye vakit bulamamışsınız. Belki sabah içtiğiniz bir kahve, arada atıştırdığınız iki-üç parça bisküviyle duruyorsunuz. Eve gitmeden önce markete uğradınız. O anda aklınızda sadece eve varıp çok güzel yemekler yiyeceğiniz düşüncesi var. Deyim yerindeyse, kurt gibi açsınız…
İçinde bulunduğunuz bu durum, alışveriş sepetinizi ihtiyacınız olan olmayan birçok besinle doldurmanıza neden olacaktır. O sırada, eve gidince yaşayacağınız yemek yeme krizinin sonunda yaşayacağınız pişmanlık ve mutsuzluk kesinlikle aklınıza bile gelmez. Markete kesinlikle aç karnına gitmemeniz gerektiğini unutmayın.
Şimdi bir de bu tablonun tersini düşünün. Gün içinde hiç öğün atlamadan, ihtiyacınız olan besinleri tüketmişsiniz ve saat 19.00 gibi erken ve hafif bir akşam yemeği yemişsiniz. Tıka basa tok hissedip, “Gözüm yemek görmek istemiyor” diyecek kadar veya tam doymayıp da hâlâ “Acaba daha ne yesem…” diye düşüneceğiniz kadar da değil. Tam kararında yemişsiniz. Evdeki birkaç eksiği ise, sonraki günlerde markete gidip almaya karar veriyorsunuz.
Bunun için bir alışveriş listesi hazırlıyorsunuz. Bütün ihtiyaçlarınızı tek tek yazıyorsunuz. Markete girdiğinizde, nerden ne alacağınızı zaten bildiğiniz için listedekileri tek tek sepete doldurmanız da uzun sürmüyor. Hem işiniz çabuk bitiyor, hem de sizin için zararlı olacak veya aslında almak istemediğiniz bir şey almadan çıkıyorsunuz marketten. İşte bu senaryolardan hangisinin hayatınızın bir parçası olacağını belirlemek, yine sizin elinizde.
Haftalık plan yapmak yararlıdır
Süpermarkette ne alacağınızı bilmeden dolaşacağınız vakti, evde o hafta boyunca neler pişireceğinizi belirleyip, hangi malzemelere ihtiyaç duyacağınıza dair bir liste yapmaya harcayabilirsiniz. Haftalık yeme planı oluşturmanız ve yediklerinizi her gün yazarak plan yapmanız da sağlıklı beslenme yolunda atabileceğiniz başka bir adımdır. Böylece evde akşam yiyecek hiçbir şey olmadığı için son anda alelacele pişirilmiş bir yemek ya da dışarıdan ısmarlanmış yağlı bir seçim yerken de bulmazsınız kendinizi…
Bu planlamaya elbette bir tek evde yiyeceğiniz öğünler dahil değil, özellikle çalışan kişilerin ofise giderken gün boyu yiyecekleri besinleri, ara öğünler de dahil olmak üzere, nereden tedarik edeceklerini düşünmeleri gerekir, örneğin, kahvaltı ile öğle yemeği arasında yoğurt yemeyi düşünen kişi, ofisi eğer gıda satan bir yere yakın değilse, sabah evden çıkarken yanma bir kutu yoğurt almalıdır. Aynı şekilde, çoğu yerde meyve bulmak zor olduğundan, gün boyu yenecek olan meyvenin de evden götürülmesinde yarar var. Üstelik bu şekilde ofisinizde sağlıklı birçok alternatif bulundurup, yemeyi planladığınızdan daha çok yemekten veya çok kalorili ve sağlıksız besinlerden kurtulabilirsiniz.
Yakınlarınızdan destek alabilirsiniz
Yeme krizleri söz konusu olduğunda, porsiyon miktarları da büyük önem kazanıyor. Maç veya film izlerken, önünüzde bir kâse dolusu kuruyemiş ve cips olduğu zamanları düşünün. Peki bu gibi durumlarda ne yapmalısınız? Davranış zincirinin son halkası, pişmanlık da olabilir, kendinizi kutlayacağınız bir sonuç da. Gün içinde yedikleriniz konusunda, yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin, özellikle ilk başlarda beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeye çalıştığınızı hatırlamakta bazen güçlük çekebilirsiniz. Ancak yakınlarınızın desteği bu konuda imdadınıza koşacaktır.
Onlardan yardım isterken, ne şekilde bir yardım ve hangi davranış modelini istediğinizi söylemeyi unutmayın. Bu önemli. Çünkü bazı insanlar yedikleri konusunda diğerlerine göre daha hassastır. Dolayısıyla, bu konuda söylenecek herhangi bir sözü tenkit veya hayatlarına müdahale olarak algılayabiliyorlar. Bu sebepten, yardım isterken size ne şekilde bir hatırlatma yapılmasını istediğinizi belirtin, örneğin, sadece yumuşak bir ses tonuyla adınızın söylenmesini mi istiyorsunuz, yoksa kâsenin önünüzden alınıp başka bir yere konmasını mı? Unutmayın ki, kimisi için ilk uyarı fazla hafif kalırken kimisi için ikinci çeşit uyarı kırıcı veya öfke uyandırıcı olabilir, önemli olan, sizin hangi gruba daha yakın olduğunuza karar vermeniz.
Karar sizin! Yiyeceğiniz kadarını alıp, elinizi bir daha kâseye uzatmamak veya şuursuzca elinizi kâseye uzatıp, içindeki bitene kadar yemeye devam etmek ve ertesi sabah pişman uyanmak…
Gece atıştırmalarının önüne geçebilirsiniz
Yeni yapılan bir açıklamaya göre, gece geç saatte acıkınca küçük bir şey atıştırmak zararlı değil. Ancak çok fazla yemek veya açlık dışında bir sebeple yemek toruna yol açabilir, özellikle yalnız gecelerde koltuğa kıvrılıp rahatlatıcı bir şeyler atıştırmak daha da kışkırtıcı olabilir. Ancak bu dürtüye uymanın da birtakım sonuçları var elbette. Günün diğer saatlerindense, akşam saatlerinde atıştırmanın kilo alma, sindirim sorunları ve uykuda rahatsızlık gibi zararları var. Gece saatlerinde yeme alışkanlığı genellikle sıkıntı, yalnızlık veya depresyon gibi sebeplerden kaynaklanıyor.
İnsanlar ayrıca alışkanlıktan veya sadece akşam saatlerinde boş kalabildiklerinden, gece yemeyi tercih edebiliyorlar. Bu etkenlerin çoğu duygusal olduğundan, tercih edilen yiyecekler genelde hep rahatlatıcı özelliktekiler oluyor. Bu da yağ ve kalori oranı yüksek, tuzlu (cips) veya tatlılara kucak açmak anlamına geliyor.
Nasıl önlem alabilirsiniz?
1. Eğer canınız yemek yemek istiyorsa, ancak fiziksel açlık belirtisi yoksa, o anda ne hissettiğinizi anlamaya çalışın. Eğer canınız sıkılıyorsa, kitap okumayı, arkadaşınıza telefon etmeyi ve internette dolaşmayı deneyin.
2. Eğer kaygılıysanız, derin nefes alarak rahatlamayı veya banyo yapmayı deneyin. Yemek haricinde kendinizi iyi hissettirecek şeyler bulmaya çalışın.
3. Eğer sırf vücudunuz buna alışık olduğu için gece yiyorsanız, akşam yemeğinden sonra mutfağı kapatmaya çalışın. Yemekleri sadece mutfakta saklayın ve akşam yemeğinden sonra mutfağın ve yemek odasının ışıklarını kapayın. Kahvaltıya kadar oraya dönmeme kararı alın ve gecenin kalanını evin başka bir bölümünde geçirin.
4. Eğer işten eve açlıktan mideniz kazınarak dönerseniz, kendinizi bütün gece fazla yemek yemeye hazırlamış olursunuz. Sakın tüm gün aç kalıp, akşam kendinizi ödüllendirme duygusuna kapılmayın. Gün boyunca kısa aralıklarla sık sık yemek yemeye çalışın, idealde kahvaltı en büyük, akşam yemeğiyse en küçük öğün olmalıdır.
5. Eğer bilinçsizce yemek yeme sorununuz varsa, canınız bir şey atıştırmak istediğinde yaptığınız işi bırakın. Çünkü televizyon seyrederken, bilgisayar başında veya kitap okurken fark etmeden normalden fazla yemeniz çok güçlü bir ihtimaldir.
6. Eğer cips, kurabiye, çikolata gibi yiyeceklerin görüntüsü sizi baştan çıkarıyorsa, göz önünde bu tip yiyecekler bulundurmayın. Mutfağa sağlıklı atıştırma malzemeleri depolayın.
7. Ama aynı zamanda vücudunuzu dinlemeyi unutmayın. Eğer gerçekten açsanız, gece küçük bir şey atıştırmanın bir sakıncası yok. Biraz meyve, yağsız yoğurt veya düşük kalorili sosa batırılmış sebzeler yemeye çalışın. Yağsız peynir ve bir iki diyet kraker ya da bir avuç beyaz leblebi de açlık duygunuzu köreltir. Baharatlı veya kafein içeren maddelerden ve alkolden uzak durmaya çalışın. Olabildiğince hafif yemeye çalışın. Uyku öncesi ağır yemekler sindirimde güçlüğe ve mide yanmasına sebep olurlar.
8. Akşam yemeğinden sonra mutfak sizi çağırdığında, bir saniye durun ve sizi çağıranın ne olduğunu düşünün. Eğer açlık değilse, yemek en iyi cevap değildir. Eğer açlıksa, o zaman uykunuzla aranıza girmeyecek, küçük, besleyici bir yiyecek seçin.
‘Jobs’ adlı filmde pankreas kanserinden ölen Steve Jobs’u oynayan Asthon Kutcher’ın; Jobs’un da uyguladığı meyve diyetini yaptığı için pankreasının zarar gördüğü iddia edildi. Peki, meyve diyeti gerçekten kanser yapıyor mu?
Apple’ın, pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybeden dahisi Steve Jobs’un uyguladığı meyve diyetini, ‘Jobs’ adlı filmde onun hayatını canlandıran Ashton Kutcher da uygulamış. Ancak bu diyetin ardından ünlü oyuncunun pankreasının alarm vermeye başladığı iddia ediliyor. İç Hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya; meyve diyeti ile ilgili bilgi verdi:
Sadece meyve yiyerek beslenmek kesinlikle hiç sağlıklı değildir. Hiç yağ tüketilmediğinde; meyvelerin içindeki yağda eriyen vitaminler vücut tarafından kullanılamaz. Bu durum; görme bozuklukları, kemik erimesi, ciltte incelme ve saç dökülmesine neden olabilir. Protein tüketilmediğinde ise; kaslarda zayıflama, B 12 ve demir eksikliğine bağlı hafıza kusurları, unutkanlık ve kansızlık görülebilir.
YAĞ DEĞİL, KAS KAYBI YAŞANIR
Sadece meyve yiyerek zayıflamak mümkün olmayabilir. Meyve düşük kalorili olsa da; şeker içerir ve sınırsız tüketilirse, kilo artışına neden olabilir. Miktarı az tutulursa; vücut ağırlığı azalır ama kayıplar yağdan değil kastan olur. Normal beslenmeye geçildiğinde; kas kitlesi azaldığı için metabolizma hızı Steve Jobs yavaşlar ve iki kat daha fazla kilo alınır.
Pankreas, vücutta protein ve yağların sindirimi için gerekli olan enzimleri salgılar. Kan şekerini dengeleyen hormonların da yapım yeridir. Pankreası sağlam olanlarda, bir müddet sadece meyve yemek bir harabiyet yaratmaz. Ama öncesinde çok alkol ve sigara kullanmış, çok yağlı ve şekerli beslenmiş, ailesinde şeker hastalığı öyküsü olan bir insanda tek yönlü beslenme, pankreası zorlayabilir ve bu durumda problemler ortaya çıkabilir. Ashton Kutcher’ın sadece meyve yediği için enzimlerinin yükseldiğine inanmıyorum. Kutcher, diğer risk faktörleri açısından da değerlendirilmeli.
EN SAĞLIKLI MEYVE MOR ERİK
Meyvelere rengini veren pigmentler, bağışıklık sistemimizi koruyan maddeler içerirler. Beş farklı renk grubundan (kırmızı, sarı, beyaz, yeşil ve mor) en fazla antioksidan içereni mor renktir. Ekşi meyvelerin de kan şekerini daha ılımlı yükselttiğini biliyoruz. Bu gözle baktığımızda; mor eriğin sağlık açısından değeri su götürmez bir gerçek. Bu meyve özellikle lif açısından da çok zengin olduğu için bağırsak dostudur. Mor erik çok sağlıklı bir meyve olsa da, yine de porsiyon kontrolü yapmak çok önemlidir.
MEYVEYİ PROTEİNLE BİRLİKTE TÜKETİN
Meyve şekerini dengelemek için; meyveyi mutlaka yanında protein değeri yüksek olan bir besinle birlikte yemek gerekiyor. Örneğin; meyveleri yoğurtla tüketmek iyi bir alternatif olabilir. Meyve ile birlikte 10 tane badem veya fındık da tüketilebilir.
Ana öğününüzde doymadığınızda, ikinci tabak yerine bir tane meyve yemek; hem daha az kalori almanızı sağlar, hem de meyveyi yemekle birlikte yediğiniz için kan şekerinizi hızlı yükseltmez ve sizi daha uzun süre tok tutar. Aynı zamanda da tatlı ihtiyacınızı karşılar.
ŞEKERİ DÜŞÜK LİF ORANI YÜKSEK OLMALI
Şeker değeri yüksek meyveleri (kavun, karpuz, dut, incir, üzüm), çabuk acıktırdığı için tavsiye etmem. Çünkü bü meyvelerin içindeki şeker; kan şekerini çok hızlı yükseltir. Hızlı yükselen şeker, çabuk düşer. Bu durumda kişi daha çabuk acıkır ve daha çok yeme isteği duyar.
Şeker oranı düşük, lif oranı daha yüksek olan meyveler; kişiyi daha uzun süre tok tutttuğu için, diyetlerde daha çok tercih edilmelidir. Rejim yaparken özellikle ayva, kivi, portakal, yeşil elma ve erik yiyebilirsiniz.
TEK TİP GIDA DİYETLERİ ANİ ÖLÜM SEBEBİ
İster meyve, ister protein, ister sebze diyeti olsun; tek tip gıda diyetleri, sağlık üzerinde geri dönüşü olmayan sorunlara sebep olabilir. Temel besin maddelerinin eksikliğine ve sıvıelektrolit kaybına bağlı olarak ani ölümler bile ortaya çıkabilir.
Kısa sürede çok kilo vermek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü fazla kilolu olmak; bir günde ortaya çıkmaz, o nedenle de bir günde verilmez. Günümüzde ayda ortalama 2.5-3 kilo vermek, sağlıklı olarak kabul edilmektedir. Bu aralıkta kilo verilebilmesi için; tüm besin gruplarının, miktarı azaltılmış olarak vücuda alınması gerekir.
Bununla birlikte hareketliliğin de artırılması ve kas kütlesinin korunması gerekiyor. Yani sadece rejim yaparak zayıflanmaz, hatta zayıflansa bile rejim bittiğinde kişi tekrar kilo artışı yaşar. O nedenle her türlü metabolik ve hormonal dengenin oturması için; beslenme şeklinin alışkanlık haline getirilmesi gerekiyor. Kalıcı kilo kaybı için; kısa süreli rejimlerden ziyade kişinin yaşam tarzını değiştirmesi gerekiyor.
İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Faruk Buyru, bir tür hormon bozukluğu olan polikistik over sendromu tedavisinde diyet ve egzersizin, en az ilaçlar kadar etkili olduğunu söyledi.
Polikistik over, kilo problemi yaşayan, yumurtalıklarda çok sayıda kisti bulunan ve seyrek adet gören kadınların sendromu olarak biliniyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, “Günümüzde kadınlarda çok sık görülen bir tür hormon bozukluğu olan polikistik over sendromu görülen kişilerin diyet ve egzersiz yapması, en az ilaçlar kadar etkili oluyor” dedi.
Sendromunun kadın hayatının her evresinde bir takım problemlere yol açtığını ifade eden Buyru, “Uyguladığımız tedaviler sendromu ortadan kaldırmıyor. Kadın hayatının evresine göre yarattığı şikayetleri ortadan kaldırıcı bir takım tedaviler düzenliyoruz” diye konuştu.
Yaşam şekillerinin değişmesi ve obezitenin giderek daha da problem olması nedeniyle polikistik over sendromuna daha sık rastlanıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Polikistik over sendromlu kadınların ve genç kızların yarıdan fazlası obezite problemiyle başa çıkmaya çalışıyor. Günümüzde kadınlarda çok sık görülen bir tür hormon bozukluğu olan polikistik over sendromu görülen kişilerin diyet ve egzersiz yapması, en az ilaçlar kadar etkili oluyor. Yüzde 5-10 kilo kaybı bile hastanın adetlerinin düzene girmesini ve yumurtlamasının normale dönmesini sağlayabiliyor. İleri yaşlardaki hastalar doğurganlıktan sonra eğer düzenli adet görmezler ve tedavi almazlarsa, kilo problemiyle beraber şeker ve kalp hastalığı bu kadınlarda daha fazla görülüyor.”
İNİSÜLİN DİRENCİ GELİŞEBİLİR
Buyru, obezite probleminin yanı sıra polikistik over sendromuyla ilgili ortaya çıkan diğer bir problemin de insülin direnci olduğunu aktararak, şeker metabolizmasıyla ilgili bozuklukların hastalığın ortaya çıkışını etkilediğini belirtti. Şeker metabolizmasıyla ilgili problemlerin erkeklik hormonunun artışına ve kilo problemine neden olduğunu aktaran Buyru, “İnsülin direncini düzeltip şeker metabolizmasını normale öndürdüğünüzde hastalar normal adet görür hale geliyorlar. Yumurtlama problemi ortadan kalkıyor ya da tüylenmede iyileşme elde edebiliyorsunuz” diye konuştu.
Sendromun tedavisinin cerrahi yolla değil ilaçla yapıldığını belirten Buyru, genç kızların kendilerine daha çok adet düzensizliği ve tüylenmede artış şikayetiyle başvurduğunu, doğurganlık çağında ise gebe kalamama problemi şikayeti yaşadıklarının belirterek, rahatsızlığın kontrol edilmemesi durumunda rahim içi kanseri ile yumurtalıklarla ilgili bir takım problemlerin bu kadınlarda daha sık görüldüğünü sözlerine ekledi.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Arzu Gökmen, beslenme ile genetik yapı arasındaki ilişkiyi ve genetiğin zayıflamadaki önemini anlattı.
Yaptığınız tüm diyet denemelerinde kan ter içindeki spor aktivitelerine rağmen zayıflayamıyorsanız geninize baktırmanızda fayda var! Zira genetik şifrenize uygun bir diyet ve egzersiz programıyla 2.5 kat daha hızlı zayıflamanız mümkün. Basit bir kan ya da tükürük testi sonrasında genetik yapınıza göre planlanacak diyet programı sayesinde boşa kulaç atmaktan kurtulursunuz
Günümüze kadar gelen klasik beslenme anlayışı, besin öğesi eksiklikleri ve bunların sağlık üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Son yıllarda beslenmeyle ilgili gelişmelere baktığımızda ise özellikle diyette bulunan biyoaktif bileşenler ile bireylerin sağlık durumunu iyileştirmek, sonuçta toplumun genelindeki sağlık düzeyini geliştirmek ve hastalıkların önlenmesini sağlamak amaçlanmaktadır.
*Nutrigenomik, besinlerin gen ifadelerindeki rolünü araştıran bir beslenme dalı olarak tanımlanır. Nutrigenomik, genotipe bağımlı kronik hastalıkları önleme ve yönetimlerini kolaylaştıracak ve sağlık durumlarını geliştirecek diyetler geliştirmede yardımcı olur. Nutrigenomik ve nutrigenetik; iki yeni bilimsel alan olup, beslenmeye ilişkin faktörlerle, genetik faktörlerin etkileşimi ve bunların sağlık üzerindeki etkilerini incelemektedir.
GENETİK YAPIYA GÖRE BESLENME
*Nutrigenetik, genetik yapımıza uygun beslenmeyi belirlerken, nutrigenomik besinlerin genetik yapımızın değişimi üzerindeki etkisini inceler. Nutrigenetik, insanların besinlere genetik yapıları nedeniyle verdikleri cevapları incelerken, nutrigenomik insan genomunun besin öğelerine verdiği yanıt ile genlerin ekspresyonunu incelemektedir.
*Bazı bireylerde beslenmenin belirli hastalıklar açısından ciddi bir risk faktörü olabileceğinden hareketle nutrigenetik (beslenme genetiği), beslenme ile kişinin genetik yapısı arasındaki ilişkiyi moleküler seviyede araştıran ve ortaya koyan bir bilimdalıdır.
*Nutrigenetik ve nutrigenomik bilim teknolojilerinde; bireylerde gözlenen hastalıklarda genetik varyasyonlar dikkate alınmakta, bunların doğası ve derecesi, orijini ve devamlılığı, aileler ve toplumdaki dağılımı, çevre ile etkileşimi, gelişme ve homeostaz üzerindeki etkilerinin sonuçları araştırılmaktadır. Bu iki teknolojiyi klasik beslenme yaklaşımlarından ayıran en önemli özellik; beslenmenin insan üzerindeki etkisini genotipi temel alarak açıklamasından kaynaklanmaktadır.
GENETİK ŞİFRENİZİ ÇÖZÜN 2.5 KAT HIZLI ZAYIFLAYIN
*Besinler ve hastalık arasındaki ilişkiyi çözmek için uzun yıllar boyunca çeşitli beslenme biçimleri ileri sürülmektedir. Aynı toplumdan, hatta aynı aileden bireyler aynı besinlerle beslenseler bile bireysel genetik farklılıklar nedeniyle bir kısmı sağlıklıyken, bazılarında aşırı zayıflık, obezite, kanser, kalp kalp hastalıkları ve diyabet hastalığı görülebilir. Bu da kişinin genetik özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
*Bu programda; basit bir tükürük ya da kan testiyle, bireylerin genetik özelliklerine bakılarak, bireye özel bir beslenme programı çıkarılmaktadır. Obeziteyi değerlendirdiğimizde, genetik şifrenize uygun bir diyet ve egzersiz programı ile 2.5 kat daha hızlı zayıflamanız mümkündür.
Diyetinizdeki karbonhidrat, yağ ve protein oranı nasıl olmalı, yoğun bir egzersiz programımı size daha uygundur yoksa hafif egzersiz programımı zayıflamanız için yeterlidir sorularının cevabına göre bir beslenme ve egzersiz programınız planlanacaktır.
*Kilo kontrol programında da; çocuk, ergen ve yetişkinlerde uygulanabilen, kişiye özel planlanan, herhangi bir besine yasak koymadan kendinizi daha yakından tanıyarak, hızlı, kolay ve kalıcı bir şekilde kilo vermek amaçlanmıştır.
ÖNCE GENETİK UZMANI SONRA DİYETİSYEN
*Gen dizilimlerindeki değişimleri sağlamak için hekim ve diyetisyen kontrolü mutlaka gerekli. Testin sonuçlarının elde edilmesinin ardından da bir hekimin hastayı ve sonuçlarını klinik açıdan değerlendirmesi gerekir. Diyetisyenin de bireye özgü bir beslenme programı planlaması gerekmektedir.
Yeşil çay ve sarımsak fonksiyonel besinler
Nütrigenetikte fonksiyonel besinler ve fonksiyonel besin bileşenleri oldukça önemli bir yer tutar. Fonksiyonel besinler; içerdikleri ya da içlerine eklenen fizyolojik aktif bileşenler ile sağlıklı beslenmemize katkıda bulunmanın yanı sıra, iyi hal ve sağlığı geliştirici, hastalık riskini azaltıcı potansiyel etkileri ile vücuttaki bir veya daha fazla hedef fonksiyonda yararlı etkiler oluşturduğu bilimsel olarak kanıtlanan besin bileşenleridir. Örneğin, yeşil çay veya sarımsak fonksiyonel besinlerdendir.
HERKESiN diyeti kendine
*Tüm insanların gen diziliminin yüzde 99,9’u birbirinin aynı olmakta ve gen dizilimindeki yüzde 0,1’lik farklılık, yani varyasyonlar, insanlar arasındaki çeşitliliğin genetik kökenini açıklamaktadır. Kişiye özgü gen farklılıklarına bağlı olarak her insanın diyet değişimine verdiği tepkiler farklılık gösterebilmektedir.
*Örneğin; aynı diyeti aynı miktarda tüketen bireylerin bazılarında LDL kolesterol, trigliserit ya da ürik asit seviyeleri normal düzeyde tespit edilirken diğerlerinde oldukça yüksek bulunabilmektedir. Benzer gıdalar tüketip aynı işi yapan, aynı yaştaki iki kişiden biri ideal kilosunu korurken, diğeri sürekli kilo alabilmektedir. Bütün bunlar bireyin beslenmesi ile genetik yapısı arasındaki yakın ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
*Bireylerin genetik özellikleri, hastalıklara yatkınlıkları ve besinlere verdiği cevaplar değişken olurken, bu bireylerin hastalıklardan korunmak için izlemesi gereken beslenme ve yaşam tarzının da farklı olduğu bir gerçektir.
Gen profilinize göre protein oranını belirleyin
*Genler besin öğelerinin metabolizmasını değiştirir ve sağlık durumunu etkiler. Bu nedenle bu programla bireylerin genlerine ve bireysel özelliklerine göre planlanan “Kişiye Özel” bir beslenme programı ile daha hızlı ve kolay kilo vermek mümkün olacaktır.
*Bu program ile kişinin gen profili çıkarılarak, hangi oranlarda karbonhidrat, yağ ve protein alması gerektiği ortaya konacaktır. Yani bireyin genetik şifresi çözülerek beklenenden 2.5 kat daha hızlı ve kolay kilo vermesi sağlanacaktır.
*Örneğin, insanların yüzde 45’i karbonhidratlı beslenme ile daha kolay kilo alırken, yüzde 39’u ise daha yağlı beslendiği zaman kilo almaktadır. Bu oranlar toplumlara göre değişiklik göstermektedir.
Kemikleriniz kahve içmekten erimesin
*İleri yaşlarda meydana gelen hastalıkları nasıl önleriz sorusuna, genetik yapıyı araştırarak şeklinde bir cevap verilebilir. Örneğin, ilerleyen yaşlarda meydana gelen kalça kemiklerinde kırılmaların aslında genetik ve beslenmeyle ciddi ilişki içinde olduğu ortaya konuldu. VDR geninde polimorfizm( değişme) olan bir genç insanın osteoporoza normalden daha yatkın olacağı anlaşıldı. Dolayısıyla VDR geninde polimorfizm oluşan bir kişi kahveyi daha az tüketip, kalsiyum içeren besinleri daha fazla tüketirse osteoporoza yakalanma riski çok daha az olur.
Antibiyotik ve aşı yerine nutrigenlik
*Türkiye’deki tüm ölümlerin ilk sırasında koroner kalp hastalıkları bulunuyor. Kanser vakalarının kadınlarda yüzde 60’ı, erkeklerde yüzde 40’ı, beslenme alışkanlıklarına bağlı. Meme, kolon ve mide kanseri en fazla görülen kanser türleridir. Türkiye’de beslenmeye bağlı kronik hastalıklardan olan diyabet ve osteoporoz ise giderek artmaktadır.
*Nütrigenetik, Türkiye’de beslenmeyle ilgili olan bu hastalıklardan kaynaklanan ölüm rakamlarına rağmen hâlâ çok fazla tanınan bir bilim değil. Ancak 19. yüzyılda aşıların ve antibiyotiklerin yaptığı işi 21. yüzyılda nütrigenetiğin yapacağı ortadadır.
KALORİ DEĞİL GEN HESABI!
*Nütrigenetik biliminde işin can alıcı noktasını “Kişiye Özel Diyet”ler oluşturmaktadır. Yani genel geçer diyet yoktur. Kişiye özel beslenme programları vardır. Ortak diyetler, size doktor tarafından verilen bir ilacı, bir yakınınıza al sen de kullan demeye benzer. Nütrigenetik genetik testi değil…
Kalori hesaplaması yani zayıflama programı hiç değil… Nütrigenetikte amaç, metabolik bozuklukları beslenme ile önlemek, hayat kalitesini artırmak ve kişinin kendini tanımasını sağlamaktır. Kendinizi yakından tanıyacaksınız ve daha çok seveceksiniz…
Düz ve sıkı bir karın kimin hayali değil ki? İşte hayallerinizdeki karna sahip olmak için Dr. Mehmet Öz’den 7 öneri…
1. Sulu gıdalar yiyin
Şişmeyle mücadelede diyetinize ıslak gıdaları katmak için aşağıdaki yemek planını kullanın:
* Kahvaltı
Acı biber salçası kahvaltınızı göbek eritici suyla birleştirin. Bir sürahi suya başlayın ve limon, kavun, nane ve böğürtlen ekleyin. Bu içecekten gün boyu yudumlayabilirsiniz
* Öğle yemeği
Doğranmış beyaz lahana ya da büyük marul yaprakları arasında salsa sosla hazırlanmış bir ıslak fasulye burrito yapın.
* Atıştırma
Kuru atıştırmalıkları unutun! Kereviz, mandalina ve kaju deneyin. Fazladan karın eritme için bir tutam kırmızıbiber ekleyin. Bu karışımı bir çantaya koyup şişmeyle mücadelenizdeki bu yararlı şeyleri gün boyunca atıştırabilirsiniz.
* Akşam yemeği
Sulu gıdalar yalnızca meyve ve sebzeler değil! Akşam yemeğinde bir hindi burger fena fikir değil. Tatlı olarak da portakalın tadını çıkartın.
2. Yağ hücrelerinizi yeşil çayla küçültün
Organlarınızı kaplayan yağa omentum denir. Bu en tehlikeli yağdır çünkü tüm bedeninizde yanma yaratabilir. Omentumu oluşturan yağ hücreleri bedeninize daha fazla yağ girdikçe çoğalmazlar, bunun yerine genişler ve büyürler. Bu hücrelerin içindeki yağı boşaltarak büyümeleriyle mücadele edebilir ve göbeğinizi küçültebilirsiniz. Catechin ve CLA bir arada çalışarak bu aşamayı tetikler. CLA, bileşik linoleik asit anlamına gelir. Yağı azalttığı ve ince vücut ağırlığını arttırdığı görülmüştür. CLA, hücrelerinizin yağ bırakma işlemini düzenleyerek çalışır. Ek olarak, catechinler bedeninizin yağ yakmasını sağlar. Birlikte çalıştıklarında bu kimyasallar göbeğinizdeki yağı hedef almaya yardımcı oluyor. Catechinler yeşil çaydan alınabilir. Azami fayda sağlamak için her sabah iki fincan yeterli. Çayın 20 dakika demlenmesini bekleyin ve ılık için. Acı tadını sevmiyorsanız doğal tatlandırıcı katabilirsiniz. CLA, yemeklere ilave edilebilecek şekilde bulunabilir. Günlük 3 bin 400 mg yeterli.
3. Akasya tozuyla açlığınızı öldürün
Bu, göbek eritici kimyasalsız bir diyet hapına benziyor! Toz, akasya ağacının kabuğunda bulunuyor ve aslında sallayıp dökebileceğiniz bir fiber. Yemeklerinizin üzerine serpin, sizi tok tutmaya yardımcı olacak ve siz de daha az yiyeceksiniz. Yemeğiniz yanında büyük bir bardak su içmeyi unutmayın.
4. Sindirim yolunuzu turşuyla arındırın
Bağırsaklarınızda birçok çeşit bakteri bulunur. Bazı tipleri iyi ve sindirimimize yardım ediyor. Bazılarıysa kötü tipli. İyi ve kötü bakteri miktarı yediklerinize bağlı. Yanlış çeşit yemekler yemek bağırsakta kötü bakterilerin fazla büyümesine izin vererek bağırsak duvarlarınızda yanma yapabilir ve şişmeye yol açar. Yeni araştırmalar bakterilerin karın yağlarını da etkilediğini gösteriyor. Salatalık turşusu atıştırarak kötü bakterilerle mücadele edebilirsiniz. Bu gıdada bağırsaktaki zararlı büyümeleri önleyen ve yanmaları azaltan probiyotikler var. Düşük-tuzlu seçtiğinizden emin olun. Salatalık turşusu sevmiyorsanız aynı yararları lahana turşusundan da sağlayabilirsiniz.
5. Stresi azaltın
Vücudunuzun strese tepkilerinden biri de ekstra kalori depolamak. Özellikle de karnınızda. Günde 110 gram kırmızı şarap içerek stres hormonu olan kortizolu azaltabilirsiniz. Araştırmalar günün sonunda içilen bir kadehin gevşemenize yardımcı olarak stres seviyelerinizi düşürdüğünü gösteriyor. Ayrıca, yanmayı azaltan antioksidanlarla dolu.
6. Karın egzersizi yapın
Karın egzersizi yaparken unutmamanız gereken bir şey var: Yüzünüz morarana kadar mekik yapabilir ama yine de istediğiniz sonuçları göremeyebilirsiniz. Karnınızı gerçekten sıkılaştırmanın tek yolu bu çabaları kardiyoyla birleştirmek.
7. Acı biber salçasıyla metabolizmanızı yeniden canlandırın
Göbek yağlarınızı yok etmenin ilk adımı metabolizmanızı yeniden canlandırmak. Bedeninizin yağ yakma motorlarını acı biber salçası yiyerek ateşleyebilirsiniz. Bu çeşni, biberlerin acısına sebep olan ve yedikten sonraki 30 dakika boyunca metabolizmayı yüzde 20 hızlandıran bir kimyasal olan capsaicin içeriyor. Her sabah iki yemek kaşığı acı biber salçası yiyerek bu etkiden siz de yararlanabilirsiniz.