Etiket: zayıflama

  • İçtikçe Zayıflayın…

    İçtikçe Zayıflayın…

    Kilo vermeye çalışırken yedikleriniz kadar içtikleriniz de önemli. Su ve kahve metabolizmayı hızlandırırken, yarım yağlı süt içmek göbeği eritiyor.

    Diyet yapanların aklına takılan sorulardan biri de içeceklerin kalorisidir. Sıvı besinlerin göründükleri kadar masum olmadıklarını söyleyen Diyetisyen Gizem Şeber, “Rejim yapıp kilo veremiyorsanız, bir de ne içip ne içmediğinize dikkat edin” dedi. İşte Şeber’den tüyolar..

    SEBZE SULARI

    Kalorisi düşük ve tokluk hissetmeye yardımcı sebze suları, diyet yapanlar için ideal. Vitamin, mineralden ve antioksidanlardan zengindir. Ancak hipertansiyon hastalarının dikkatli tüketmesi gerekir.

    YARIM YAĞLI SÜT

    İçerdiği protein ile tokluk hissi sağlar ve metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Kalsiyum mineralinin düzenli alınmasının özellikle göbek çevresinde yağlanmanın düşmanı olduğu bilinmektedir. Günde 2 bardak süt tüketimi kemik sağlığı için gerekli ve aynı zamanda zayıflamaya yardımcıdır.

    YEŞİL ÇAY

    İçerdiği kateşin maddesi, yağ yakımını hızlandırmaya yardımcı olur ve yaşlanmayı geciktirir. Antioksidan içeriği ile kansere karşı koruma sağlar. Günde 2 kupa tüketilmesi sağlıklı.

    KREMALI KAHVELER

    İçerdiği krema oranına ve kahvenin boyutuna göre bir hamburger kadar kalori içerebilir. Gizli kalori bombası olan bu tür içecekler küçük boy seçilmeli ve ara öğün yerine tüketilmeli.

    MEYVE ÇAYLARI

    İştahı azaltır. Kalorisi azdır. Diyette yer almasında bir sakınca yoktur. Su içemeyenler için su yerine geçecek sağlıklı bir alternatif olabilir.

    FİLTRE KAHVE

    Günde 3-4 kupa kahve, konsantrasyonu güçlendirir ve metabolizmayı hızlandırır. Şeker ve kanser hastalıklarına karşı koruma sağlar. Hipertansiyon ve yüksek kolesterol hastaları günde 1 kupadan fazla içmemeli.

    SU

    Uzun süre tok hissetmemizin yanı sıra metabolizmamızı hızlandırır. Kabızlık sorununun en önemli önleyicilerinden olan su, vücudumuzun ödem atmasını, kan dolaşımının düzgün olmasını da sağlar. Tüm bu olumlu etkilerinin yanı sıra zayıflama esnasında vücutta yıkılan ve zararlı etkisi olabilecek öğelerin vücuttan uzaklaştırır.

    Ebru Şallı’dan 5 günde zayıflatan şurup için tıklayın !

    Takvim

  • Bu besinler acıktırıyor…

    Bu besinler acıktırıyor…

    Bazı yiyecekler siz onları tükettikçe sizin daha da acıkmanızı sağlar.

    Süt, tereyağı ve peynir
    Bilim adamları yumurta, tereyağı, palmiye yağı ve peynir içerisinde bulunan hurma yağının doyduğunuz zaman size sinyal veren ensülin ve leptin hormonu salgılanmasında azalmaya neden olduğunu dile getiriyor. Özellikle hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda sadece bu besinleri tüketenlerin üç günün sonunda kilo aldığı görülüyor.

    Alkol
    Birçok kişi iş çıkışı kendini aç hissetmediği için aperitif yiyecekler tüketmek yerine içki içmeyi tercih ediyor ve iki kadeh şarabın sonunda kendisini açlıktan ölürken buluyor. Marie Claire’in haberine göre; yapılan araştırmalar özellikle bira ile kırmızı şarabın aşırı açlık hissi yarattığını gösteriyor.

    Aromalı yoğurt
    Her ne kadar yoğurt yoğun miktarda kalsiyum içerdiği için sağlıklı besinler arasında yer alsa da şeker ve şurup ile aromalandırıldığı zaman kilo alımına ve açlık hissine neden oluyor. Bu nedenle meyveli yoğurt almadan içeriğine dikkatli bir şekilde bakmalı ya da sade bir yoğurt tercih ederek istediğiniz ek içerikleri kendiniz katmalısınız.

    Pasta ve hamurlu ürünler
    Hiç kahvaltıda yediğiniz kocaman kruvasandan sadece yarım saat sonra sanki hiçbir şey yememiş gibi kendinizi aç hissettiğiniz oldu mu? Bunun nedeni beyaz şeker ile un içeren basit karbonhidratların lif içermemesi oluşu ve çok az miktarda vitamine sahip olması. Bu tip besinleri tükettiğiniz an insülinde hızlı bir artışa ve beraberinde şeker kırılmasına neden oluyor. Bu nedenle de kısa bir sürede kendinizi aç hissetmeye başlıyorsunuz.

    İşlenmiş mısır gevreği
    Fırınlanmış hamur ürünleri gibi mısır gevreği de kahvaltı için uygun bir seçenek değil. Yüksek karbonhidrat içeren bu besinin ne yazık ki enerji vermiyor. Bu nedenle mısır gevreği yerine yulaf tüketmeye özen göstermelisiniz.

    Diyet gazlı içecekler
    Her ne kadar sıfır kaloriye sahip gazlı içecek tüketmenin daha sağlıklı olduğunu düşünseniz de, yapılan araştırmalar işlenmiş tatlandırıcıların açlığa ve şeker aşermenize neden oluyor.

    Kızarmış patates
    Yüksek oranda karbonhidrat ve tuz içerdiği için kızarmış patates tükettikçe, daha fazla tüketme isteği ortaya çıkıyor. Patates sebze reyonunda yer almasına rağmen ne yazık ki kızartma ve tuz ile birlikte bir hayli zararlı bir besin haline geliyor.

    Hazır Çin yemekleri
    Birçok Çin restoranında eve servis yapılan yemeklere MSG ekleniyor. İşlenmiş yemekleri daha lezzetli bir hale getiren bu karışım daha çok acıkmanıza neden oluyor. Eğer dikkat ederseniz, Çin yemeklerini sevenlerin büyük bir kısmı restoran yerine evde yemek yemeyi tercih ediyor.

  • Japon diyeti ile zayıflama

    Japon diyeti ile zayıflama

    Japonlar ideal kiloda kalmayı nasıl başarıyorlar?

    Obezite birçok ülkede, her yaş grubunda yaygınlaştığı halde Japonlar ideal kiloda kalmayı başarıyor. Genetik faktörlerin yanı sıra, beslenme şekilleri ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlıkları sayesinde yaşam ömürleri oldukça uzun, hastalıklara bağlı ölüm oranları da düşük. Peki, Japonlar nasıl besleniyor? Diyetisyen Gülhan Koca bu sırrı bizlerle paylaştı.

    Pirinç

    Çoğu zaman “Japonlar pirinç yedikleri halde zayıflar” cümlesini duyarız. Pirinç pilavı bizim sofralarımızın vazgeçilmezlerindendir. Fakat Japonlar bizden farklı olarak kepekli veya siyah pirinci tercih ederler. Ayrıca bizim gibi bol yağlı, tuzlu değil haşlama olarak tüketirler. Daha lifli ve daha sağlıklı halde tükettikleri pirinç, hastalıklardan korunmalarına ve ideal kilolarını korumalarına yardımcı olmaktadır.

    Balık

    Japonlar hemen her gün balık tüketirler. Daha çok buharda pişirme tekniğini kullanırlar. Çorbalarında da sık sık kullanmaktadırlar. Balığın içeriğindeki omega-3, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Enfeksiyonlardan koruyarak hastalıklardan önleyici etki gösterir. Ayrıca kalp sağlığı ve beyin fonksiyonları için oldukça önemli bir rol oynar.

    Sebze

    Japonlarda sebze tüketimi çok fazladır. Bizdeki uzun sürede tencerede pişen sebzelerin aksine, yüksek ateşte hızlı pişirme veya buharda pişirme tekniğiyle besin değerlerini (vitamin, mineral, antioksidan özelliği) kaybetmeden sebzeyi tüketirler. Çorba içinde sebzeyi daha çok tercih ederler.

    Rafine ürünler

    Rafine edilmiş şekerli yiyecek-içecekler ve hazır gıdalar tüketmeyi tercih etmezler. Daha çok doğal besinler tüketirler.

    Tatlı
    Birçoğumuzun yaptığı gibi yemekten hemen sonra hamurlu, şerbetli tatlılar yemek yerine meyveyi tercih ederler. Meyveleri de yeşil çayla beraber geç saatlere kalmadan gün içinde tüketirler.

    Yavaş yeme ve küçük porsiyonlar

    Japonlar yemeği yavaş yavaş, küçük porsiyonlar halinde zamana yayarak yerler. Böylece beyin toklukları gerçekleşene kadar daha az yemek yemiş olurlar. Bizim yaptığımız en büyük yanlışlardan biri de yemekleri çok hızlı yiyerek doygunluk hissini yaşayana kadar fazla miktarda kalori almaktır. Bu da kilo artışına sebep olmaktadır.

  • Kansızlık kilo problemine yol açıyor

    Kansızlık kilo problemine yol açıyor

    Kansızlık bir çok hastalığa neden olabileceği gibi kilo problemlerini de beraberinde getiriyor.

    Uzman Diyetisyen Serkan Tutar konu ile ilgili bilgiler verdi:
    Kansızlık özellikle kadınlar başta olmak üzere ülkemizde sıklıkla görülen bir hastalıktır. Her on bireyden beşinin kansızlık sıkıntısı çektiği düşünülürse bu yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir. Kansızlık en çok vejetaryen kadınlarda görülmektedir. Bunun en önemli nedeni hem regl dönemlerinin yaşanmasına bağlı olarak kan kayıplarının yaşanması ve demir içeriği yüksek olan besinlerin tüketilmemesidir.

    Kansızlık sıkıntısı çeken vejetaryen bireylerde en sık görülen belirtiler yorgunluk, halsizlik, uyku hali, zor nefes alma ve tırnaklarda beyazlıkların oluşmasıdır. Genellikle vejetaryenlerde görülmese de kansızlık sıkıntısı olan bireylerde sıklıkla kilo sıkıntısı da görülmektedir. Anemi olan kişilerde havadan alınan oksijen verimli kullanılmadığı için diyet yapılsa bile yağ yakımında zorluklar meydana gelmektedir. Özellikle diyet yapan anemi hastalarının bir diyetisyen yardımı ile zayıflamaları gereklidir.

    Kadınların yaşamları boyunca yüksek oranda kan kaybetmelerine bağlı olarak gebe kalmada risk, adet düzensizliği ve kalp rahatsızlıkları meydana gelebilir. Özellikle gebelik döneminde kan değerlerinin sürekli takip edilmesi kan değerindeki düşmeleri engellemede önemlidir.

    Sadece düzenli beslenme ile vejetaryen olanlarda kansızlık sıkıntısının yaşanması engellenir. Demir içeriği yüksek olan yumurta, tam tahıl ürünleri, yağlı tohumlar ve koyu yeşil yapraklı sebzelerin günlük beslenme programının içerisinde bulunması önemlidir. Ayrıca yemeklerin hemen ardından içilen çayın demir emilimini azalttığı unutulmamalı ve yemeklerden en az 1 saat sonra açık şekilde içilmelidir.

    DİYET YAPAN VEJETARYENLERE ÖZEL

    Vejetaryen beslenme birkaç çeşidi olsa da genel olarak et, tavuk ve balığın tüketilmemesi olarak tanımlanmaktadır. Vejetaryenlerin beslenme düzenleri genel hatlarıyla bakıldığında sağlıklı gibi görünse de uzun vadede bazı sıkıntıların yaşanmasına neden olabilir.

    Vejetaryen beslenmenin sağlıklı yönleri: Vejetaryenlerde et ve ürünlerinin tüketilmemesi nedeni ile yüksek kolesterol sıkıntısı genellikle yaşanmamaktadır. Çünkü kolesterol sadece hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunmaktadır. Ayrıca yüksek kan kasıncı kalp sağlığı açısından bir tehdit unsurudur. Vejetaryenler düşük sodyum alımları nedeni ile düşük kan basınçlarına sahiptirler ve kalp hastalıklarına yakalanma açısından düşük riskli grupta yer almaktadırlar.

    Şeker hastalığının dünyadaki prevelansı oldukça yüksek olsa da vejetaryenlerin şeker hastası olma riski oldukça düşüktür. Çünkü vejetaryen beslenmenin temelinde bol posa alımı ve kompleks karbonhidrat tüketimi yer almaktadır. Posa kan şekerinin dengeli olmasında en önemli etmendir. Ayrıca bazı kanser türlerine yakalanmada et tüketiminin fazla olması tetikleyici unsurdur. Vejetaryenlerin kolon ve göğüs kanserine yakalanma riski, et tüketen bireylere göre daha düşüktür.

    Vejetaryen beslenmenin zararlı yönleri: Protein en önemli besin öğelerinden biridir. Özellikle doku onarımı ve kas yapımında görevlidir. Protein içeriği en yüksek olan gıdalar hayvansal kaynaklı gıdalardır. Özellikle protein kalitesi açısından bakıldığında yumurta ve kırmızı et ilk sırayı almaktadır. Vejetaryenlerin et tüketmemesi proteinin yeteri kadar alınmamasına neden olabilir. Bu nedenle et tüketmeyen bireylerin protein ihtiyacını karşılamaları için et yerine yumurta, süt, kurubaklagiller, peynir ve yoğurt tüketmesi şarttır.

    Vejetaryen bireylerin en sık yaşadıkları sıkıntı kansızlıktır. Özellikle yetersiz düzeyde alınan demir minerali nedeni ile kan değerlerinizde düşmeler yaşanır. Vejetaryenlerin düzenli olarak demir değerlerine baktırması ne gerekirse uzman önerisi ile destek tablet alması gerekebilir.

    Diyet yapıyorsanız…

    Vejetaryen beslenme düzeninde zaten düşük düzeyde alınan protein, demir ve B12 vitamini diyet yapıldığında daha düşük düzeylerde alınma riski bulunmaktadır. Bu besin öğelerinin temel kaynakları et ve ürünleridir. Demirin düşük düzeyde alınması kansızlığa, B12 vitamininin düşük alınması bağışıklık sisteminin ciddi oranda zayıflamasına neden olur. Kansızlık sıkıntınız varsa, vejetaryensanız ve diyet yapıyorsanız diyetinizde kesinlikle haftada en az 4 gün kurubaklagil bulunmalıdır. Ayrıca yumurta, peynir, yoğurt, ayran, yağlı tohumlar mutlaka diyetinizde yeterli düzeyde bulunmalıdır.

  • Sıcak çikolata ile yağ yakımı

    Sıcak çikolata ile yağ yakımı

    Kış aylarının vazgeçilmez içeceklerinden sıcak çikolatanın yağ yakımını hızlandırdığı açıklandı.

    Uluslararası Spor Beslenme ve Egzersiz Metabolizması dergisinde yayınlanan araştırmaya göre kakao, antioksidan açısından çok zengin.

    Kakaoda bulunan antioksidanlar vücuttaki stres hormonu olan kortisolü düşürerek yağ yakımını hızlandırıyor.

    Cornell Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada sıcak çikolatadaki antioksidan yoğunluğunun siyah çaydan 5 kat daha fazla olduğu kaydedildi. Sıcak çikolata içerisindeki karbonhidrat ve proteinler yoğun spor sonrasında kasları da destekliyor.

  • Kilo verdiren baharatlar

    Kilo verdiren baharatlar

    Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermemizi sağlayan baharatlar…

    KARANFİL: Toksin atmaya yardımcıdır.

    TERE TOHUMU: Metabolizmanın canlanmasına yardımcı olur. Tiroidi tembel kişilerde daha verimli çalışmasına yardımcı olabilir.

    GARCINIA CAMBOGIA: Küçük tropikal meyvedir. En büyük yararı, midenin beyne yolladığı doyma sinyallerini daha kuvvetli göndermesidir. Özellikle gerginlik ve stres altında fazla yiyen kişilerde iyi sonuçlar alınmıştır. Kalıcı kilo kaybına yardımcıdır. Vücutta yağ yakımını arttırarak kolesterol seviyelerini düşürür. İştah baskılama özelliği vardır. Kromla birlikte kullanılırsa, kan şekerini de dengeler. Şeker hastaları, hamileler, emzirenler ve demas sorunu olanlar kullanmamalı.

    ZENCEFİL: Alınan besinlerin daha iyi sindirilmesine yardımcı olur. Bünyeyi kuvvetlendirir. Kilo verirken enfeksiyonlara yakalanma riskini azaltır.

    YEŞİL ÇAY: Güçlü bir antioksidandır. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olur. Bağırsaktaki faydalı bakterileri artırıp sindirimine yardımcı olur.

    BİBERİYE: Yağ metabolizması üzerinde olumlu etkisi vardır. Vücudu ısıtır, dolaşımı canlandırır.

    KEKİK: Kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Özellikle kekik suyu olarak tüketildiğinde yağ metabolizması üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Canlandırıcı, damar açıcı özelliği vardır.

    FUNDA (çay olarak kullanılır): Aslında daha çok çay olarak kullanılır. Bir çay kaşığı kadar funda, suda kaynatılıp özü çıkartılıp içilebilir.

    ZERDEÇAL: Özellikle safra ve karaciğer fonksiyonları destekleyerek vücudun detoksuna yardımcı olur.

    SİVRİ BİBER: Tüm acılarda olduğu gibi yemeklerin daha iyi hazmedilmesine ve metabolizmanın canlanmasına yardımcı olabilir.

    WASABE: Japonların geleneksel olarak kullandığı bir acıdır. Metabolizmanın hızlanmasına ve canlanmasına yardım eder.

    KIRMIZI PUL BİBER: Metabolizmayı canlandırır, yağları yakar ama iştah açabilir. Bu yüzden dikkatli olun.

    MERCAN KÖŞK: Sindirim sisteminin daha iyi çalışmasına yardım eder.

    Not: Sandalos sakızı da kilo vermeye yardımcı olur. Bir nohut tanesi kadar Sandalos sakızını (aktarlarda bulabilirsiniz) ezin, ılık suyun içine sakızı ve elma sirkesini koyun ve sabahları aç karnına bir bardak için.

  • Mutlu diyet ile mutlu son

    Mutlu diyet ile mutlu son

    Diyet yapmayı belli bir süre ile sınırlı, bir işkence dönemi olarak görmemelisiniz. Hayat boyu süren hem sağlıklı hem de fit olduğunuz için sizi mutlu eden bir yaşam tarzı haline geldiğinde mutlu sona ulaştınız demektir…

    Bir derdiniz olduğunda onu paylaşmayı en çok isteyeceğiniz kişi aynı sıkıntıyı yaşamış olan bir yakınınızdır… Eğer bu sıkıntınız “kilolu olmak ve bundan bir türlü kurtulamamak” ise profesyonel destek alacağınız kişinin aynı yollardan geçmiş olması da hedeflerinize ulaşabileceğiniz yönünde size büyük umutlar ve başarı hırsı kazandırabilir. Bu ay dergimizin diyet dosyası için işte böyle bir uzmanla sohbet ettik. Lise yıllarını aşırı kilolu geçiren, kilo vermek için kulaktan dolma hatalı bilgilerle defalarca harekete geçip umutsuzca mucizeler bekleyen ve sonunda çok kararlı bir şekilde doğru bilgilerle ideal kilosuna kavuşan ve ardından da diyetisyenlik mesleğini seçen Çağatay Demir… Anadolu Sağlık Merkezi Mutlu Diyet Kliniği’nde çalışmalarını sürdüren Dyt. Demir ile kendi deneyiminden yola çıkarak diyet yapma kavramını, diyetin doğrularını ve mutlu sona ulaşmanın yollarını konuştuk.

    Diyetisyen Çağatay Demir ile “Mutlu Diyet” adlı kitabının indeksine göz attığınızda ilk başlık şöyle: “Obeziteyi Nasıl Yendim?” Dyt. Demir kitapta aşırı kilolu olduğu çocukluk fotoğraflarını paylaşmıyor ancak anlattıklarını okuduğunuzda gerçek bir deneyimden bahsettiğini anlamak zor değil. Çocukluk yıllarında çok önemsemese de yaşı büyüdükçe kilosunun normal olmadığını fark etmeye başladığını, birçok defa büyük heveslerle kilo verme denemeleri yaptığını, kahvaltı öğününü atlamak, aç kalmak, günde üç dakikada kilo verdiren mucize aletler satın almak gibi çeşitli girişimlerden sonra ise pes ettiğini anlatıyor. Çok tanıdık değil mi? Aslında birçoğumuzun kilo verme macerasının en başından itibaren başvurduğu yöntemler…

    Sonunda bir gün, bir 19 Mayıs töreninde giydiği gösteri kıyafeti ile aynaya baktığında kilo vermek için gerçekten çok kararlı olduğunu fark ediyor. Ve ondan sonra konuyla ilgili piyasadaki tüm kitapları yutarcasına okuması, ardından başarılı bir zayıflama dönemi, nasıl zayıfladığının formülünü soran arkadaşlar ve Diyetisyen Çağatay Demir’i kendi deyimi ile “obeziteyi yenmiş biri olarak insanlara kilo vermeleri konusunda yardım etmek ve hayata bambaşka bakmalarını sağlamak” için Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’ne giriş… Dyt. Demir, zayıflama başarısının azim, sabır ve iradeye sahip olması olduğunu ancak bunların yanı sıra doğru bilgilerle hareket etmenin önemini de vurguluyor.

    Kilo vermenin doğruları

    Kilo vermek için bir çabaya girdiyseniz ya da girecekseniz önce neden kilo aldığınızı bilmeniz gerekiyor. Diyetisyen Çağatay Demir, ilk sırada son yıllarda daha fazla yemek yiyor oluşumuzun geldiğini belirterek ekliyor: “Besin sanayisinin gelişmesi ile markete gittiğimizde can alıcı ambalajlarda satılan, çok lezzetli, çok uygun fiyatlı kalori bombaları ile karşılaşıyoruz. Reklamların da etkisi ile adeta robotlar gibi gidip o ürünleri alıyoruz. Porsiyonlar gittikçe büyüyor, çoklu paketler gittikçe daha ucuza satılıyor. Tüm bunlar bize kilo olarak geri dönüyor.”

    Ev dışında daha sık yemek yemeye başlamak da kilo almanın nedenlerinden biri… Bir yandan hafif, sağlıklı beslenmek isterken diğer yandan mönüdeki birbirinden çekici seçenekleri görmezden gelmek mümkün olmuyor. Daha büyük porsiyonlar, daha fazla çeşit ve daha fazla lezzet bizi baştan çıkarıyor. Bunun sonucunda kilo almamak ise mümkün olmuyor.

    Bize sunulan yiyeceklerin besin değeri düşüp kalorisi artarken, hayatımıza giren teknolojik gelişmeler de hareket imkanlarımızı kısıtlıyor. Her yere otomobil ile gitmek, market alışverişini dahi online yapmak, televizyon ve bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmek harcanan enerjinin düşük kalmasına neden oluyor. Harcanan enerjiyi belirleyen faktörlerden biri de bazal metabolizma hızı… “Kilo veremiyorum çünkü metabolizmam yavaş” cümlesini çok sık duymuş hatta bu cümleyi kendiniz de sık sık kurmuş olabilirsiniz. Dyt. Demir bizi bir gerçekle yüzleştirerek şunları söylüyor: “Haklılık payı olsa da aslında bu bir mazeret… Metabolizmanız ne kadar yavaş olursa olsun gereğinden fazla kalori almazsanız kilo da almazsınız. Bazal metabolizmanızı hızlandırmak içinse daha çok spor ve haftada üç gün kas kütlesini artıracak egzersizler yapabilir, azar azar sık sık beslenebilir ve yeterli uyuyabilirsiniz.”

    Çok yiyip az hareket etmenin yanı sıra yeterli uyku uyumamak da kilo almayı tetikliyor. Yetersiz uyuyan kişilerde doyma sinyalini gönderen leptin hormonu seviyesi düşüyor. Bunun sonucunda vücudun ihtiyacı olmadığı durumlarda bile beyne yemek yeme sinyali gidiyor. Ayrıca iştahı artıran ghrelin hormonunun seviyesi yükseliyor ve daha iştahlı olmaya neden oluyor.

    Gün boyunca bulunulan ortamların çok soğutulması ya da çok ısıtılması da vücudun dış ortam sıcaklığına adapte olmak için fazla çaba harcamamasına ve daha az enerji harcamasına neden oluyor. Kilo alımına neden olan bir diğer sebebin de antidepresan ve kortizon içeren ilaçların daha sık kullanılması olduğu biliniyor.

    Gerçekten hazır mısınız?

    “Diyet söz konusu olduğunda en sık yapılan hatalardan birinin, bunun hayatın bir bölümünde yapılıp bırakılacak bir beslenme tarzı olduğunu düşünmek” diyen Dyt. Demir şöyle devam ediyor: “Kilo vermek için bir yola çıkıp bu yolu en kısa sürede tamamlamanız gerektiğini düşünmeyin. Bu sağlıklı yaşam tarzını hayat boyu uygulamanız gerektiğinin bilincinde olun.”

    Böyle bir yaşam tarzına başlamak için önce hazır olmak, kendini hazır hissetmek ve hazır olduğunuzu hissettiğiniz anda harekete geçmeniz gerekiyor. Dyt. Çağatay Demir, hedefin çok kilo vermek değil, küçük beden giymek olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Protein ve karbonhidratın ayrı ayrı tüketildiği diyetleri yaparak ömür boyu mantı, peynirli börek ya da etli dolma yememeyi göze alabiliyor musunuz? Ya da tonlarca para verip gittiğiniz detoks kampının ardından kendinizi bir kebapçıya atmayacağınızdan emin misiniz? Hedefiniz sürekli uygulanabilir bir beslenme programı olmadığı sürece uygulanabilir olmayan bir diyet düzeninde kilo vermeye çalışmayın.”

    Aynı anahtar her kilidi açmaz

    Diyet yapmaya karar verenlere, arkadaşlarının listelerine başvurmamalarını öneren Dyt. Çağatay Demir, “Hipoglisemisi olan bir bireyle ürik asidi yüksek olan bireyin diyeti tamamen farklıdır. Standart bir diyet listesi uyguladığınıza ise sonuç hüsranla bitecektir” diyor.

    Adım adım Mutlu Diyet

    * Kilo vermeye başlamadan önce mutlaka bir sağlık kontrolünden geçin, kilo almanıza neden olan ya da vermenizi engelleyen hastalıklarınız olup olmadığını öğrenin.

    * Sağlığınızdan olmamak için birlikte çalışacağınız uzmanı iyi seçin, gerekli soruları sorun ve eğitimini öğrenin.

    * Kalıcı olarak kilo vermek için yeme davranışlarınızı değiştirmeye başlayın ancak bunu stresli bir döneminizde yapmayın.

    * Gerçekçi hedefler belirleyin; ilk etapta kilonuzun yüzde 10-15’ini kaybetmeye odaklanın. Haftada yarım ya da 1 kilodan fazla vermeyi hedeflemeyin.

    * Yeme davranışlarınızı değiştirmek için ailenizden ve arkadaşlarınızdan birlikte sağlıklı beslenmek veya egzersiz yapmak için destek isteyin.

    * Ana öğünlerde çok yememek için günde üç ara öğünü ihmal etmeyin.

    * Yavaş yemek yiyebilmek için her lokmadan sonra çatal bıçağınızı bırakarak lokmanızı çiğneyin.

    * Egzersiz yapmaya vakit bulamadığınız mazeretinden vazgeçin ve keyif aldığınız egzersizleri hayatınızın bir parçası haline getirin.

    * Bazı günler sevdiğiniz yiyecekleri yiyin ve sonrasında kendinizi mutsuz hissetmeyin. Ancak planınıza geri dönmek için de çok geç kalmayın.

    Düzenli öğünler kiloların düşmanı

    Dyt. Çağatay Demir üç ana üç ara öğün düzeninin sağlıklı kilo vermek ve metabolizmayı hızlandırmak açısından çok önemli olduğunu vurguluyor ve birçok kişinin aslında öğün düzensizliği nedeniyle kilo aldığını belirtiyor. Sadece öğün düzeni sağlayarak, diyet yapmadan, aç kalmadan kilo verilebileceğini söyleyen Dyt. Demir, kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunun da altını bir kez daha çiziyor. Özellikle öğle ve akşam yemekleri arasında ara öğün yapılmadığında akşam yemeğinin fazla miktar yenildiğini ve daha fazla yağ depolandığını belirten Dyt. Demir, “İkindide yiyeceğiniz bir ara öğün fazladan alınmış kalori gibi görünse de aslında metabolizmanızı hızlandıracak ve akşam yemeğinde daha kontrollü olmanızı sağlayacaktır. Bu ara öğünde protein ve karbonhidratı beraber tüketmeye dikkat edin. Örneğin 200 ml kutu süt ile birkaç kepekli grisini ya da şekersiz çay ile esmer ekmeğe hazırlanmış bir tost tüketebilirsiniz” diyor.

    Öğünlerinizi planlamak için şu önerilere göz atın:

    * Sabah kahvaltınızı kalktıktan en geç bir saat sonra yapın.

    * Öğün aralarınız 2,5-3 saat olsun, dört saati kesinlikle geçmesin.

    * Yatmadan iki saat önce yemek yemeyi bırakın.

    Azar azar, sık sık beslenmenin avantajları

    * Metabolizmanız günlük harcadığınız enerjinizin yüzde 70’ini oluşturuyor ve sık sık yemek metabolizmayı çalıştırarak daha fazla kalori yakmanızı sağlıyor.

    * Sık sık yediğinizde fazla acıkmaz ve fazla kalori de almazsınız.

    * Uzun açlıklardan sonra vücut daha fazla yağ depoluyor, sık yediğinizde ise bu gerçekleşmiyor.

    * Kan şekeriniz düşmez, daha az sinirlenir, daha iyi iletişim kurarsınız.

    * Sindirim sistemi sorunları yaşamazsınız.

    Açlıkla mücadele etmek için

    * Yiyeceklerinizi bir anda azaltmayın, günlük 3000 kaloriden aniden 1200 kaloriye düşmeyin.

    * Ara öğünleri atlamayın. Meyve ve sebze gibi az yağlı ve düşük kalorili yiyecekleri tercih edin.

    * Öğünlerinize çorba ile başlayın. Öğünlerinizden salatayı eksik etmeyin.

    * Elinizin altında düşük kalorili ve yüksek lifli seçenekler her zaman bulunsun.

    * Bir şey yemeden önce gerçekten aç olup olmadığınızdan emin olun. Duygusal durumunuzdan dolayı yemeye yöneldiyseniz kendinizi hemen dışarı atın kısa bir yürüyüş yapın.

    Keyif almayı unutmayın

    Yaşamın en büyük keyiflerinden birinin yemek yemek olduğuna inanan ve bu nedenle sağlıklı beslenmenin ömür boyu salata ve haşlama yemek olarak düşünülmemesi gerektiğini söyleyen Dyt. Çağatay Demir, “Zaman zaman yemekten çok zevk aldığınız yiyecekleri doğru şekilde tüketmenizde hiçbir sakınca yok. Önemli olan yediklerinizi dengelemeyi başarmak. Yani fazla kaçan bir yemeği takip eden öğünde veya fazla kaçırdığınız bir öğünden önceki öğünde gerekli önlemleri alın. Akşam yemeğinde mantı yiyecekseniz öğle yemeğinde karbonhidrat tüketmeyin. Ya da öğlen kebapçıya gittiyseniz akşam et yemeyin” diyor.

    Pratik ara öğünler

    * Kuru meyveler: Enerjik ve zinde olmanızı sağlarlar.

    * Elma: Kabuğu ile tüketirseniz lif alımınız artmış olur.

    * Mandalina: Soyması zahmetsiz bir vitamin deposu.

    * Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar: Küçük bir avucu geçmediği sürece yüksek lif, magnezyum ve E vitamini içeriği ile diyetinizi destekler.

    * Diyet bisküviler: Miktarı abartmadığınız sürece saklanması ve tüketilmesi kolay bir alternatif.

    Hiç aklınıza gelir miydi?

    Meyve sebze yetiştiriciliğinde böcek ve diğer zararlılardan korunmak için kullanılan pestisit ve diğer kimyasal maddelerin hormonal aktiviteyi artırarak kilo artışına neden olduğunu biliyor muydunuz? Uluslararası standartlarda kabul görmüş miktarlardan fazla kullanıldığında bu maddeler kilo almanın yanı sıra diğer birçok hastalığa da davetiye çıkarıyor. Diyetisyen Çağatay Demir, “Meyve-sebze tüketmekten vazgeçemeyeceğimize göre meyve-sebze tüketme sanatını öğreneceğiz” diyor ve ekliyor: “En kolayı meyve-sebzelerin kabuğunu soymak gibi gözükse de lif ve vitamin kaybı olacağı için bunu önermiyoruz. Bunun yerine yapraklı sebzeleri kısa süre sirkeli suda bekletip tek tek akan su altında yıkayın. Kabuğu ile yenilebilen meyve-sebzeleri ise su dolu kapta beklettikten sonra akan suyun altında fırçalayarak yıkayın. Meyve-sebze yıkamak için tasarlanmış solüsyonlardan da yararlanabilirsiniz.”

    Azı karar çoğu zarar: Yağlar

    Yağlar konusunda bilgilerimiz son yıllarda hızla artıyor. Bir zamanlar obezitenin tek sorumlusu olarak ilan edilen yağların artık vücutta önemli fonksiyonları olduğunu, doğru miktarda mutlaka alınmaları gerektiğini biliyoruz. Hayati fonksiyonları olan yağları doğru tüketmek için Dyt. Çağatay Demir’in şu önerilerine kulak verin:

    * Günlük yağ tüketiminiz toplam kalori alımınızın yüzde 30’unu geçmesin.

    * Bütün yağların kalorisi aynı ve bu nedenle sıvı yağları daha fazla kullanmak gibi bir alternatif yok.

    * Etli sebze yemeklerine ayrıca yağ eklemeyin.

    * Etsiz sebze yemeklerinin bir kilosuna iki çorba kaşığı yağ koyun.

    * Kahvaltıda ekmek üzerine yağ sürmeyin.

    * Süt ve süt ürünlerinin yağsız olanlarını tercih edin.

    * Etlerin görünen yağlarını tüketmeyin.

    * Yağlı tohumların tüketiminde bir küçük avucu geçmeyin.

    * Yağlı hamur işlerinden kaçının.

    * Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünlerini tercih etmeyin.

    * Yağı azaltılmış ürünleri daha fazla tüketme hatasına düşmeyin, aldığınız fazla kalorinin yine de yağ olarak depolanacağını unutmayın.

    * Tereyağı, margarin gibi doymuş yağlar yerine oda sıcaklığında sıvı halde bulunan doymamış yağları tercih edin.

    Mutlu tarifler

    Toyga çorbası

    Malzemeler

    * 3/4 su bardağı nohut

    * 3/4 su bardağı iri bulgur

    * 200 g ince kıyılmış tavuk göğsü

    * 2 su bardağı light yoğurt

    * 2 çorba kaşığı tam buğday unu

    * 1 yumurta sarısı

    * 8 su bardağı su

    * 1/2 çay kaşığı kuru nane

    * 3 kaşık sıvı yağ

    Yapılışı

    Tencereye bir gece önceden ıslatılmış nohut, yıkanmış süzülmüş bulgur, tavuk ve su koyarak yumuşayıncaya kadar pişirin. Yoğurt, un, yumurta sarısını pürüzsüz bir bulamaç olana kadar çırpın. Kaynayan çorbanın suyundan birkaç kaşık su alarak bulamaca katın. Daha sonra bulamacı çorbaya yavaşça, sürekli karıştırarak ekleyin. Tuzu ekleyip birkaç dakika daha kaynatın. Yağı hafifçe kızdırın, kırmızı pul biber ve kuru naneyi yağın içine atın ve yanmadan ateşten indirin. Yağı da çorbanın içine ekleyerek sıcak servis yapın.

    Çiporta

    Malzemeler

    * 1/2 kg semizotu

    * 250 g ebegümeci

    * 2 yeşil kabak

    * 2 avuç taze fasulye

    * 3 orta boy domates

    * 3 orta boy soğan

    * 1 demet maydanoz

    * 2 kaşık zeytinyağı

    * Sodyumu azaltılmış tuz

    Yapılışı

    Soğanları iri iri, küp küp doğrayın ve yağda pembeleştirin. İki adet doğranmış domatesi katın. 3 cm boyunda doğranmış taze fasulyeleri domateslerin üzerine koyun. 3 cm boyunda doğranmış semizotlarını ekleyin. İri şekilde doğranmış kabak ve ebegümeciyi katın. Sebzelerin suyu ile 10 dakika kısık ateşte pişirin. Halka kesilmiş domates, karabiber, tuz ekleyip az sıcak su ilavesi ile pişirin.

    Soslu elma tatlısı

    Malzemeler

    * 4 elma

    * 2 yemek kaşığı diyet marmelat

    * 125 ml light süt

    * 3 yemek kaşığı tatlandırıcı

    * 1 paket vanilya

    * 1 yemek kaşığı nişasta

    Yapılışı

    Elmaları bütün olarak soyun, orta kısımlarını çıkarın. Tencerenin içine çok az su, bir kaşık tatlandırıcı koyup kısık ateşte pişirin. Servis tabağına çıkarttığınız elmaların ortalarına soğuduktan sonra marmelat koyun. Süt, nişasta ve kalan tatlandırıcıyı karıştırarak kısık ateşte pişirin. Kaynamaya başladıktan birkaç dakika sonra kapatın. Karıştırarak soğutun. Ilınınca elmaların üzerine dökerek servis yapın.

    Otlu sufle

    Malzemeler

    * 1/2 demet kadar maydanoz, dereotu, nane karışımı

    * 2 yumurta (sarıları ayrılmış)

    * 2 yemek kaşığı tam buğday unu

    * ½ su bardağı light krem peynir

    * ½ su bardağı yağsız lor

    * Tuz, karabiber

    * ½ kg domates

    * 1 kırmızı soğan

    * 2 yemek kaşığı zeytinyağı

    * Limon

    * Kapları yağlamak için tereyağı, galeta unu

    Yapılışı

    Otları kaynatıp süzün, ince ince kıyın. Yumurta aklarını bir fiske tuz ile kar haline gelecek şekilde çırpın. Geniş bir kaba çırpılmış yumurta sarısı, kıyılmış otlar, tuz, karabiber, elenmiş un ve peyniri koyun. Kar halindeki yumurtayı malzemelerin içine üç seferde çok dikkatlice kesme hareketi ile karıştırın. Bu arada 4 küçük sufle kabını katı tereyağı sürerek yağlayın. İçlerine galeta unu koyup her yeri kaplaması için sallayın. Hamuru kalıplara paylaştırın. 200 derece ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin. Pişme sırasında fırın kapağını açmayın. Bu arada domatesleri ince ince dilimleyip servis tabaklarına paylaştırın. Kırmızı soğanları da küp küp doğrayıp domateslerin üzerine serpin. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve limon sıkın. Sufleleri domateslerin yanına çıkarıp servis yapın.

    Bir haftalık örnek diyet listesi

    1. GÜN

    Kahvaltı:

    1 su bardağı süt

    3 yemek kaşığı müsli

    3 yemek kaşığı tahıllı gevrek

    Kuşluk:

    1 adet kuru incir

    1 adet kuru kayısı

    1 adet ceviz içi

    Öğle yemeği:

    100 g ızgara et, tavuk ya da balık

    Domates, salatalık

    İkindi:

    1 porsiyon meyve

    1 kase probiyotik yoğurt

    Akşam yemeği:

    1 adet zeytinyağlı enginar ve garnitür

    Ya da 1 kase zeytinyağlı yemek

    1 dilim ekmek

    Mevsim salata

    Gece:

    1 porsiyon elma

    2. GÜN

    Kahvaltı:

    1 dilim peynir

    1 dilim ekmek

    3 adet zeytin

    Tatlı kırmızıbiber, sivri biber, maydanoz

    Yeşil çay

    Kuşluk:

    10 adet fındık

    Öğle yemeği:

    Akdeniz salatası

    1 dilim ekmek

    İkindi:

    1 porsiyon elma

    Akşam yemeği:

    1 dilim ızgara somon

    Salata

    1 ince dilim ekmek

    Gece:

    1 su bardağı süt

    1 porsiyon meyve

    3. GÜN

    Kahvaltı:

    1 adet yumurta

    1 üçgen peynir

    1 dilim ekmek

    Tatlı kırmızıbiber

    Kuşluk:

    3 adet tüm ceviz

    Öğle yemeği:

    4 yemek kaşığı zeytinyağlı kurubaklagil yemeği

    1 dilim ekmek

    Az yağlı salata

    İkindi:

    1 bardak kefir

    3 adet taze kayısı

    Akşam yemeği:

    Küçük porsiyon ızgara tavukgöğsü

    Salata

    Gece:

    1 su bardağı taze domates suyu ya da sebze suyu

    4. GÜN

    Kahvaltı:

    1 su bardağı taze sıkılmış meyve suyu

    1 ince dilim peynir

    1 dilim çavdar ekmeği

    Bol taze nane

    Taze maydanoz

    Kuşluk:

    1 su bardağı taze sıkılmış portakal suyu

    Öğle yemeği:

    1 kase zeytinyağlı sebze yemeği

    1 dilim çavdar ekmeği

    3 kaşık yoğurt

    İkindi:

    1 su bardağı taze sıkılmış meyve suyu

    Akşam yemeği:

    1 kase sebze çorbası

    5 kaşık zeytinyağlı börülce

    1 bardak ayran

    Gece:

    1 adet meyve

    5. GÜN

    Kahvaltı:

    1 bardak süt

    6 yemek kaşığı müsli

    Kuşluk:

    3 adet grisini

    Rezene çayı

    Öğle yemeği:

    150 g ızgara hindi veya tavuk ya da balık

    Mevsim yeşillikleri ile salata

    İkindi:

    1 porsiyon meyve

    Akşam yemeği:

    Sebzeli bulgur pilavı

    Cacık

    Roka salatası

    Gece:

    3 adet erik (1 porsiyon meyve)

    6. GÜN

    Kahvaltı:

    2 dilim taze kaşar peyniri

    2 dilim kepek ekmeği

    Kuşluk:

    1 orta boy meyve

    Öğle yemeği:

    Yarım tavukgöğsü ile haşlanmış sebzeler

    Mevsim salata

    İkindi:

    2 kuru incir, 10 adet fındık

    Akşam yemeği:

    6 kaşık buharda pişmiş mevsim sebzeleri

    1 kase yoğurt

    Domates salatalık salatası

    1 dilim ekmek

    Gece:

    1 orta boy meyve

    7. GÜN

    Kahvaltı:

    1 yumurtalı menemen

    1 dilim peynir

    5 adet zeytin

    1 dilim çok tahıllı ekmek

    Domates, salatalık

    Kuşluk:

    3 adet kuru kayısı

    2 adet ceviz içi

    Öğle yemeği:

    1 tabak domates soslu makarna

    1/2 kase probiyotik yoğurt

    İkindi:

    1 porsiyon meyve

    Akşam yemeği:

    1 dilim ızgara biftek

    6 kaşık haşlanmış veya ızgarada pişmiş sebze

    Mevsim yeşillikleri ile salata

    Gece:

    1 su bardağı süt, 1 adet muz

    Formsanté Dergisi

  • Porsiyon Kontrolüyle Kilo Verin

    Porsiyon Kontrolüyle Kilo Verin

    Tabakta doğru porsiyonları kullanmayı öğrenmek zaman alan bir iştir. Büyük tabaklarda yemeye alışık biri için, küçük tabağa alışmak zaman ister ama vazgeçmeden uygulayın.

    Yemek yerken ihtiyacınız olan miktar boy, kilo, cinsiyet ve aktivite oranına bağlı olarak değişir. Yediğiniz malzemenin ve olduğu da önemlidir. Pakette yiyecekler aldığınızda üzerindeki etiketleri okuyun. Orada genellikle porsiyon ölçüsü yazar. Bir porsiyondan kastedilen ne ise, onu tüketin, fazlasını değil.

    Televizyon karşısındayken veya başka bir işle meşgulken ne kadar yediğinizi kaçırabilirsiniz. O yüzden başka şeyle uğraşırken yemek yemeyin. Sadece yavaş yediğiniz zaman beyin midenizin dolduğu mesajını alır. Bu yüzden yavaş yiyin.

    Bir yemek daha yağlı ve yüksek kalorili olduğunda tüketmeniz daha hızlı olur. Bu yüzden ne kadar yediğinizi kontrol edin. Ağır yemekler yerine sebze, tatlılar yerine salataları tercih edin.

    Düzenli yemek yemeye çalışın

    Öğün atlamak, öğün aralarında uzun boşluklar bırakmak, daha sonra çok fazla yemenize neden olabilir.

    Çoğumuz yeme alışkanlığımızın altındaki asıl sebebi anlayamayız. Eğer açlık dışında, duygusal tepkiler yüzünden yediğinizi fark ederseniz, kendinize bunu sorun ve yerine başka bir aktivite yapın. Yürün, spor yapın, dikkatinizi yemekten uzak tutun. Pek çok restoranda az bir fark ödeyerek daha büyük porsiyon yiyecek alabiliyorsunuz. Biraz para verip daha fazla yemek bir avantaj gibi görünse de, sağlıklı yaşamak için bu alışkanlıktan uzak durun.

    Bir daha ekstra porsiyon siparişi verirken şunu düşünün; sağlığınız mı, cüzdanınız mı? Eğer yalnızsanız, küçük porsiyon siparişi verin. Yanınızda biri varsa büyük alıp paylaşın. Dışarıda yemek yerken, mönüde düşük kalorili olan bölümü inceleyin ve o bölümden sipariş verin.

    Porsiyon kontrolünde yemek paylaşmak, yarım porsiyon sipariş etmek, ana yemeği meze olarak söylemek gibi önlemler işe yarar. Sağlıklı örnekler ise ızgara veya haşlanmış deniz ürünleri, çorba, sebze ve salatadır.

    Uzun süren açlıklar yaşamayın

    Bu durum porsiyon kontrolünü yoldan çıkarmanıza neden olur. Birkaç saat aralıklarla ana ve ara öğünler tüketmek, sizin kontrollü beslenmenizi sağlar.

    İçeceklerin düşündüğünüzden fazla kalorisi vardır. Özellikle büyük boy veya süper büyük boy diye satılan, mönüye dahil edilen içeceklerden uzak durun. Bunun yerine bir dilim limonlu su için. Az şekerli buzlu çay veya küçük bir limonata tercih edebilirsiniz. Özellikle sinema gibi faaliyetlerde tüketilen mısır ve cipslerden uzak durun.

    Doğru ölçüler kullanın

    Bir çorba kaşığı ile bir tatlı kaşığı arasında önemli fark vardır. Bir bardak olarak verilen ölçünün en büyük boy su bardağı değil, normal boy bir bardak olduğunu unutmayın.

    Kaçaklardan kurtulun

    Kaçaklardan kurtulun. Her gün çayın veya kahvenin içine attığınız şekerden, her yemeğe boşalttığınız tuzdan kurtulun. Doğru miktarlarda yemek yemeyi öğrenmek için biraz zamana ihtiyacınız olabilir. Merak etmeyin, bu zamanla oluşacak bir alışkanlıktır. Siz yeter ki; bu alışkanlığı yerine getirmeye istekli olun.

  • Kilo Vermek İsteyenler Bol Bol Tüketmeli

    Kilo Vermek İsteyenler Bol Bol Tüketmeli

    Anti aging etkili bir sebze olan bamya, birçok olumsuzluğa karşı önlem niteliğinde. 100 gramının yalnızca 36 kalori içerdiğini söyleyen Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, kilo vermek isteyenlerin bu sebzeyi sıklıkla tüketebileceklerine vurgu yaptı.

    A, B1, B2, K ve C vitaminlerini içerir. Folat, demir, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller bakımından zengindir. Bamyanın lif oranı da oldukça yüksektir.

    100 gram bamya; günlük magnezyum ihtiyacımızın üçte birini, yaklaşık %40 oranında C vitamini, % 25 oranında folat ve % 10′dan daha fazla miktarda ise günlük demir ihtiyacımızı karşılar.
    Bamyanın faydaları

    – Kilo vermek ve kilosunu korumak isteyenler sıklıkla tercih edebilir. İçeriğindeki lif oranı sayesinde de uzun süre tokluk hissi yaratır.

    – Hücre ve cilt yenilenmesini sağlayan anti-aging etkili bir sebzedir.

    – Stres ve depresyonu azaltırken, sinir sistemini korumaya da yardımcı olur.

    – İdrar söktürücü etki gösterir ayrıca kabızlığa karşı da etkilidir.

    – Retinayı korur ve kataraktı önlemede etkilidir.

    – Bağışıklık sistemini destekler ve karaciğer detoksuna yardımcı olur.

    – Ülseri önlemede önemli bir etkisi olan bamya, sindirim sistemindeki asidi nötralize eder.

    – Bamyadaki müsilajlar (yapışkan salgılar), besinlerle alınan kanserojen maddelerin bağırsak yüzeyi ile temasını önler.

    – İçeriğindeki çözünmez lifler, bağırsak kaslarını harekete geçirir ve bağırsakların “boşaltımını” kolaylaştırır. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak sindirim sistemini düzenler, toksinlerin vücuttan atılmasını sağlar.

    – İçeriğindeki çözünebilir lifler ise kandaki LDL kolesterol ve total kolesterol seviyelerini düşürür, kalp-damar hastalığı riskini azaltır.

  • Diyet neden kişiye özeldir?

    Diyet neden kişiye özeldir?

    Hızlı kilo kayıplarının yağ değil, su ve kas kaybı anlamına geldiğini söyleyen Diyetisyen Gülhan Koca uyarıyor: Sağlığınızdan olmayın.

    Surp Agop Hastanesi’nden Diyetisyen Gülhan Koca, HThayat’a uzmana danışmadan kendi kendine uygulanan diyetlerin neden başarısızlıkla sonuçlandığını anlattı.

    Günümüzde şişmanlık sorunu gün geçtikçe artmaktadır. Bunun en temel iki nedeni ise sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivitedir.

    Şişmanlık ve şişmanlığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle pek çok kişi hayatında en az bir kez diyet yapma girişiminde bulunmuştur. Bu konuda yardım almak için işin uzmanları diyetisyenlere gidenler olduğu gibi kendi bulduğu yöntemlerle zayıflamaya çalışan birçok insana rastlamak mümkündür.

    Kendi kendine zayıflamaya çalışan kişilerin genelde yaptıkları ilk şey gazete, dergi ve internette bulduğu çoğu zaman dönemin “popüler” diyetlerini uygulamaktır. Kimi zaman da komşu, arkadaş, akrabadan aldığı diyeti uygulayarak kilo vermeye çalışırlar. Bazen de diyetisyen olmadığı halde bu işin uzmanıymış gibi diyetle ilgili yazılar yazan farklı meslek gruplarından kişilere giderek bilimsel olmayan diyetler uygulamaktadırlar.

    Diyet neden kişiye özeldir?

    Öncelikle diyetin gerçek anlamının “yeterli ve sağlıklı beslenme programı” olduğunu bilmek gerekir. Bu kişinin kendi metabolizmasına, sağlık durumuna, yaş-boy indeksine, cinsiyetine, vücut yağ oranına, fiziksel aktivitesine ve en önemlisi de alışkanlıklarına göre değişmektedir. Hiçbir uzman desteği almadan, size özel yazılmamış elinize geçen herhangi bir diyetin uzun süre uygulanmasında zorluklar yaşanılması kaçınılmazdır. Kontrolsüz kilo kaybı, sağlığınızda problemler oluşturabilir.

    Sağlıklı olan ayda 2-4 kg vermektir ve amaç bunun %50’sinden fazlasının yağdan gitmesidir. Elinize geçen herhangi bir diyeti uyguladığımızda veya aç kalarak zayıflamaya çalıştığınızda hızlı kilo kayıpları olsa bile yağdan değil, su ve kastan gideceği için sağlığınız tehlike altına girecektir. Kısa dönemde uyku, mide ve bağırsak problemleri, halsizlik, saç dökülmesi, psikolojik sorunlar oluşabileceği gibi uzun vadede kalp ve şeker hastalığı, bazı kanser türleri, kısırlık, regl sorunları gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Amaç kilo kaybetmek iken sağlığınızı kaybedebilirsiniz. Unutmayın ki “diyet kişiye özeldir”. Bu nedenle mutlaka uzman yardımı alarak doğru beslenmeyi öğrenip bir yaşam tarzı haline getirmelisiniz.

    Genel Olarak Bazı Sağlıklı Beslenme Önerileri :

    Ara öğünlerle birlikte en az 5 öğün besleniniz.

    Ortalama 1.5-2 lt su içiniz.

    Rafine edilmiş tüm ürünlerden, kızartmalardan, şekerli yiyecek ve içeceklerden uzak durun.

    Doymuş yağlardan uzak durunuz.

    Yemeklerde ve salatalarda aldığınız yağ miktarını sınırlayın. Ortalama günde 4 tatlı kaşığı kadar tüketiniz.

    Kurubaklagiller, tam tahıllar, sebze ve meyve gibi posalı besinleri tercih ediniz.

    Az tuz tüketiniz.

    Günde en az 45 dk yürüyüş yapınız.