Etiket: zayıflama

  • 2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    “Yeni yıl hedeflerinizin arasında “fit olmak” mutlaka olmalı” diyen Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber, 2014 için altın beslenme kurallarını sıraladı.

    • İşe mutfağınızdan başlayın. Mutfak sağlıklı beslenmenin başladığı yerdir. Alışverişinizden, pişirme araçlarınıza kadar sağlıklı olanları tercih etmeye başlayın. Örneğin bu sene kızartma tencerenizi çöpe atın ve kendinize bir buharda pişirme cihazı alın. Yine dumansız gril ve ızgara mutfağınızın bir parçası olmalı. Alışverişe tok çıkmak, abur cubur satın almanızı önler. Yeni yılın ilk alışkanlığı bu olsun.

    • Daha fazla balık tüketin. Balık sevsek bile ihmal ettiğimiz besinlerden biri. Ya evde pişirmekten kaçıyoruz, ya düzenli tüketmemek için başka bahaneler yaratıyoruz. Fakat omega-3 yağ asitlerinin düzenli alınmasının vücut ağırlığını koruma da ve zayıflama da etkili olduğu biliniyor. Haftada 2-3 kez ızgara balık tüketmek zayıflamanıza ve fit olmanıza yardımcı. Yalnız deniz kirliliğinden ötürü ağır metal alma riskini engellemek adına balıkların siyah etli kısımlarının tüketilmemesi ve yüzey balıklarının tercih edilmesi önemli ve gerekli.

    • Kahvaltınızda en az 10 gram protein alın. Proteinin metabolizma hızlandırdığı bir gerçek. Aynı zamanda kas yapımı, vücudun onarılması için de son derece önemli. Kahvaltı da protein ihtiyacınızın bir kısmını düzenli almak, gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olacak. Bu nedenle kahvaltınızda peynir, yumurta, yoğurt, süt gibi kaliteli protein kaynaklarından en az biri yer almalı.

    • Pratik pişen sağlıklı yemek tarifleri öğrenin. Yemek pişirmek ve yemek için fazla vaktinizin olmadığı veya eve geç döneceğiniz günler için pratik pişirebileceğiniz birkaç sağlıklı yemek tarifi öğrenin. Bu eve sipariş yüksek kalorili fast-foodlara karşı en büyük önlem olacaktır.

    • Baharatlara hayatınızda yer açın. Acı kırmızı pul biber, karabiber gibi baharatların metabolizmayı hızlandırmaya, tarçının kan şekerini dengelemeye yardımcı olduğu biliniyor. Mutfağınızda gözünüzün önünde duracak bir baharatlık, daha fit bir yıl geçirmenize yardımcı olacaktır.

    • Öğün atlamamayı alışkanlık haline getirin. Keyifle yenecek bir yemek için her zaman vaktiniz olmalı. Bu kendinize verdiğiniz değeri de hissetmenizi sağlayacak. Aynı zamanda düzenli beslenme; kan şekerinizin daha dengeli olmasını sağlayarak ani acıkmaları ve tatlı krizlerini önler.

    2014’ün 5 yaşam tarzı kuralı

    Sizi nelerin motive ettiğini bulun. Sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmek uzun soluklu bir yolculuk olabilir. Bu yolculukta mola vermemek için kendinizi motive etmenin yollarını bulun. Bazı kişiler iç bazı kişiler dış motivasyonludur. Dışardan etkiler mi sizi daha çok motive ediyor? O zaman arkadaşlarınızdan destek isteyin. Siz mi kendinizi daha iyi motive ediyorsunuz? Başarılı her hafta için kendinize bir ödül verin.

    Hedeflerinizi basamaklandırın. Toplam ne kadar kilo vermeniz gerektiğine takılmayın. Bu motivasyonunuzu bozabilir. Bunun yerine kendinize haftalık ve aylık hedefler belirleyin. Unutmayın, hiç bir hedefe tek basamakta ulaşılmaz.

    Kendiniz için yapın. Sağlıklı beslenmek kendinize verdiğiniz değerin de bir göstergesi aslında. Abur cubur yediğinizde kendinizi ağır ve hantal hissediyorsunuz, o zaman bunu kendinize yapmaktan vazgeçme vakti geldi.

    Yorulduğunuzda mola verin. Yol çok uzun ve ızdıraplı gelmeye başladı ise enerjinizi bir haftalığına başka bir yöne çekin. Bu yeniden motive olmanın bir yoludur.

    30 dakikayı vücudunuza çok görmeyin. Her gün Tv karşısında, sosyal medyada veya bunun gibi yerlerde boşa geçirdiğiniz zamanları artık kendinize ayırma vakti geldi. Günde 30 dakikanızı imkân varsa yürüyüşe yok ise esneme ve germe hareketlerine ayırın.

    2014’ÜN EN HİT BEŞ BESİNİ

    Ananas: Ananas, zengin lif ve C vitamini içeriği dışında içerdiği bromalin pigmenti ile düzenli tüketimde selülitlerinizi azaltmaya yardımcı olacak. Kabızlık ve ödem gibi problemler üzerinde de etkili. Meyve salatalarınıza ilave etmekle başlayabilirsiniz.

    Avokado: Yağ yerine geçen tek meyve olan avokado, birlikte tüketildiği besinlerin içerisinde bulunan vitamin ve minerallerin vücutta daha iyi kullanılmasına imkan tanıyor. Aynı zamanda kabızlık sorununun çarelerinden biri. Salatalara ilave edebilir, rendeleyip baharatlarla karıştırarak kahvaltılık olarak kullanabilirsiniz.

    Yumurta: Anne sütünden sonra en kıymetli besin. Beyazı %100 kaliteli protein, sarısında saç ve tırnak sağlığı üzerinde etkileri olan biyotin yer alıyor. Günde bir adet yumurta herkes için uygun. Kahvaltıda tüketemediyseniz eve geç döndüğünüz günlerde omlet veya menemen olarak tüketebilirsiniz.

    Yoğurt: Süt ve yoğurdun metabolizma hızlandırmaya yardımcı etkisi var. Bu etkisi içerdiği proteinlerden ve kalsiyum mineralinden ötürü. Günde 2 su bardağı süt veya yoğurt tüketmek, karın yağlarınızı azaltmaya yardımcı. Yemeğin yanında veya meyveli olarak tatlı yerine. Yoğurt her şekli ile sağlıklı ve tüketmesi kolay bir besin.

    Yulaf ezmesi: Yoğun lif kaynağı olmasının yanı sıra, en sağlıklı tahıllardan biri. Kan şekerini diğer tahıllara göre daha iyi dengelediğinden ötürü, diğer tahıllara göre zayıflama konusunda daha ön sırada. Bu sene mutfağınızda bir değişiklik yapıp, yulaf ezmesini sadece kahvaltılarda tüketmeyip, çorbalarınıza ve haşlayarak salatalarınıza ilave etmeye başlayabilirsiniz.

  • Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ beslenme, son dönemde sıkça gündeme geliyor. Bu beslenme türü özellikle sebzelerin besin değerlerinin kaybolmadan tüketilmesine olanak sağladığı için önem taşıyor. Ancak bazı kişilerde sindirim sistemi rahatsızlıklarına da yol açabiliyor. Bu kadar farklı etken varken, sağlığımız için beslenmemizin ne kadarını çiğ, ne kadarını pişmiş sebzelerle karşılamamız gerekiyor? Cevabı, Beslenme ve diyet Uzmanı Gizem Şeber’den öğrendik.

    Çiğ mi?
    Günlük beslenme düzeninde ortalama üç-beş porsiyon sebze tüketilmesi gerekiyor. Bunun yüzde 50-75’lik kısmının ise çiğ sebzelerden karşılanması öneriliyor. Çiğ tüketilen sebzelerin çözünmez lif içerikleri, pişen sebzelere oranla daha yüksek oluyor. Bu sayede başta kabızlık gibi birçok sindirim sistemi rahatsızlığına karşı koruyucu etki gösteriyor. Öte yandan sebzeler çiğ tüketildiğinde antioksidan içerikleri daha da artıyor. Böylece vücudu zararlı maddelerden arındıran ve yaşlanmayı geciktiren fitobesinlerden daha çok yararlanılıyor.

    Çiğ beslenme kişide bağırsak gazı oluşturarak, kimi zaman şişkinlik sorunlarına da yol açabiliyor. Bu nedenle özellikle karnabahar, brokoli, pırasa gibi sebzelerin çiğ tüketilmemesi önem taşıyor. Lif içeriği daha yüksek olduğu için diyabet ve kolesterol hastalarına çoğunlukla çiğ sebze tüketmesi öneriliyor. Soğan ve sarımsak gibi sebzeler pişirildiklerinde kükürtlü yapılarında kayıp oluştuğu için faydalarını kaybediyor. Bu nedenle gastrit, ülser, reflü gibi sindirim sistemi sorunları olmayan kişilerin sebzeleri çiğ tüketmesi gerekiyor. Patates ise kabuğa yakın kısımlarında oluşabilecek küflerin karsinojenik etki gösterebilmesi nedeniyle çiğ tüketilmemesi gereken sebzelerin içinde yer alıyor.

    Pişmiş mi?
    Günlük sebze tüketiminin en az yüzde 25’inin pişmiş sebzelerden karşılanması gerekiyor. Bu da ortalama bir tabak sebze yemeğine denk geliyor. Sebzeleri pişirirken haşlama, ızgara, tencere yemeği, buharda pişirme gibi yöntemler tercih edilebiliyor. Fakat kızartma yapılırsa hem sebzeler yüksek miktarda yağ çekip, kalori değerleri yükseliyor hem de içerdikleri besin değerleri büyük oranda kayboluyor. Haşlama yöntemi ile pişirilen sebzelerde de bazı vitamin ve mineral kayıpları olabiliyor. Bu nedenle pişirme sırasında uzun süre haşlanmaması, mümkün olduğu kadar diri bırakılması gerekiyor. Eğer tencere yemeği yapılıyorsa sebzelerin çiğden konması ve kavrulmaması önem taşıyor. Öte yandan yemeklerin kısık ateşte pişirilmesi öneriliyor. Buharda pişirme yöntemi ise en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu yöntemde vitamin, mineral ve antioksidan kaybı en az seviyede görülüyor.

    Pişmiş sebzeler, çiğ sebzelere göre daha kolay sindiriliyor. Bu nedenle hazımsızlık, şişkinlik, gastrit ve ülser şikayeti olan kişilerin sebzeleri pişmiş tüketmesi tavsiye ediliyor. Domates, havuç gibi bazı sebzelerde bulunan ve özellikle prostat kanserine karşı koruyuculuk sağlayan likopenin yararları pişirildiğinde daha da artıyor. Mümkün olan en yüksek faydanın sağlanması için bu tür besinlerin sadece salatada değil, yemeklerde de kullanılması gerekiyor.

    Sonuç
    Birçok sebzenin besin değerlerinden mümkün olan en yüksek faydayı sağlamak için çiğ olarak tüketilmesi gerekiyor. Ancak brokoli, karnabahar gibi sebzeler çiğ yenildiğinde kişide şişkinlik ve bağırsak gazı görülebiliyor. Domates, havuç gibi sebzeler ise pişirildiğinde besin değerleri artıyor. Öte yandan günlük beslenme düzeninde alınacak üç-beş porsiyon sebzenin en az birinin pişmiş, diğerlerinin de çiğ olarak tüketilmesi öneriliyor. Bu şekilde çiğ ve pişmiş sebzelerin dengeli biçimde alınması sağlanıyor.

  • Mercimeğin diyetteki önemi

    Mercimeğin diyetteki önemi

    Türk mutfağının vazgeçilmez besin kaynağı olan baklagillerin birçok faydası mevcut. “Zayıflamak istiyorsanız yeşil mercimeği sofralarınızdan eksik etmemelisiniz” diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, kilo verme sürecinde mucizevi etki gösteren bu besinin yararlarını tek tek anlattı.

    – İyi bir bitkisel protein kaynağıdır. Besinlerin ısı etkisi dediğimiz bir mekanizma ile metabolizma hızını hafif arttırır. Sindirime bağlı harcanan enerji artacağı için kilo verme sürecinde mucizevi etki gösterir.

    – İyi bir bitkisel karbonhidrat kaynağıdır. Yani vücuda kaliteli şeker verir. Özellikle zayıflarken beslenmede günlük alınan kalori azaltılır. Eğer kişi tek yönlü besleniyorsa yeterli şeker alamadığı için buna bağlı halsizlik, yorgunluk, bitkinlik yaşayabilir. Oysa salatalarına ekleyeceği 2 yemek kaşığı kadar haşlanmış yeşil mercimek vücuda yeterli şekeri verir ve diyete bağlı bu semptomların görülme durumunu azaltır.

    – İyi bir lif kaynağıdır. Lifler bitkilerin hücre duvarında olan bileşenlerdir. Beslenme ile mideye girdiklerinde şişerler ve hacim oluştururlar. Bu durumda da az yemeye bağlı acıkma hissi azalır yani daha tok kalarak diyete uyum süreci kolaylaşır.

    – Mercimek bağırsaklarda ilerlerken bağırsak hareketlerini arttırır. İyi bir metabolizma, iyi bir boşaltım sisteminden geçer. Boşaltım sisteminin iyileşmesi zayıflamayı kolaylaştırır.

    – Mercimek bir fitoöstrojendir. Yani vücutta kısmi östrojen etkisi gösteren ilaç gibi bir besindir. Özellikle menopoz semptomlarını hafifletir. Meme, rahim kanseri gibi hormon bağımlı kanserlerden korur. Ancak bu hastalıkların tanısını alan hastaların bu yiyecekten kaçınmasında fayda var, çünkü kısmi östrojen etkisi bu hastalıklara iyi gelmez.

    – Mercimek çok iyi bir demir kaynağıdır aynı zamanda. Özellikle yumurta veya kıyma ile birlikte pişirilmesi demir açısından daha da zenginleştirir. Yanında bol limonlu bir salata ile tüketilmesi demirin vücutta daha iyi kullanılmasını sağlar.

    – Potasyum oranı yüksektir. Bu özelliği tansiyonu düşürür ve dengeler. Kiloya bağlı tansiyonu olanlarda çok etkilidir. Hem zayıflatır hem tansiyonu düşürür.

    – Kolesterol içeriği sıfır olan bir protein olduğu için kolesterol yüksekliği olanlar güvenle kullanabilir.

    İç Hastalıkları Uzmanı
    Dr. Ayça Kaya

  • Acil durumlar için kurtarıcı program

    Acil durumlar için kurtarıcı program

    Tam diyete başlamıştınız ve kilolar birer birer gidiyordu ki araya tatil, seyahat ya da davetler girdi, yemeklerin ölçüsü biraz kaçtı. Paniğe kapılmayın; yılbaşına kadar formunuza kavuşmak için bugünden itibaren düzenli ve sağlıklı beslenmeye başlayın.

    Yaz tatili ardından bayram derken kaçamaklar özgür ruhumuza çok iyi geldi, peki ya bedenimize? İtiraf edelim, her şeyi biraz fazla kaçırdık ve tatil dönüşü tartıda gördüğümüz rakamı aşağıya çekmek için ne yapmamız gerektiği konusunda panik içindeyiz. Önümüz kış olduğu için biraz daha hassas davranıp kilo verirken bağışıklık sistemimizi de korumamız gerektiği bir gerçek… Özel Sculpture Polikliniği’nden Uzman Diyetisyen Burcu İnce tam da bayram dönüşü çaresizlik hissedenler ve hem sağlıklı hem etkili kilo vermek isteyenler için bir “kurtarıcı program” hazırladı.

    Acil durum programlarına  kısa süreli detokslarla başlanmasını önerdiğini belirten Dyt. Burcu İnce, “Bayram tatili gibi dönemlerde hızla alınan kiloların yanı sıra özellikle bu mevsimde ödem ve şişkinlik de olduğu için ödem giderici bir program takip etmek, bunun için de ödem atıcı yiyeceklere öncelik vermek gerekiyor” diyor.

    Ödemin hücreler arası sıvıda normalden fazla miktarda kan plazması toplanması anlamına geldiğini belirten Dyt. İnce, kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabileceği gibi bazı alerjik durumlarda da meydana geldiğini söylüyor. Doku arası bölmelerde veya vücut boşluklarında sıvı birikimine neden olan ödem şikayeti sık tekrarladığında mutlaka bir doktor kontrolünden geçmek gerekiyor. Ödemin farklı tipleri ve altında yatan hastalığa göre oluştuğu farklı yerler oluyor. Tedavisinde ise öncelik hastalığı meydana getiren etkenleri ortadan kaldırmak oluyor. Hastalıklara bağlı olmayan sebeplere dayalı ödem ise genelde sabah daha sık görülüyor. Özellikle mevsim geçişlerinde, sık ayakta kalındığında ve adet dönemlerinde ödem şikayetleri artıyor.

    Her hafta farklı mönü

    Uzman Diyetisyen Burcu İnce, diyet programlarına yaklaşımını şöyle anlatıyor: “Diyet yapan kişilerin sürekli aynı gıdaları tüketmek istemediklerini biliyoruz. Bu nedenle her hafta farklı mönüler vermeye dikkat ediyorum ve ‘ayrım diyetleri’ uyguluyorum. Yani kişinin beslenmesinden bir hafta mayayı çıkarıyorum, diğer hafta mayayı geri koyup süt grubunu çıkartıyorum. O sırada maya grubunu küçük küçük ilavelerle ekliyorum. Aynı şekilde bir hafta boyunca buğday grubunu yani glüteni de çıkarıyorum. Böylece vücudun verdiği tepkiyi görüyorum. Bu grupları çıkarmayı, vücutta şişkinlik yapan ve vücudun intolerans gösterdiği gıdalar oldukları için tercih ediyorum. Mayayı çıkarttığım dönem kişi kilo veriyorsa anlıyoruz ki bu gıda o kişiye şişkinlik yapıyor.” Kan gruplarına da dikkat ettiğini belirten Dyt. İnce, bunun sadece ana kan grubuna göre kolay bir ayrım olmadığını, kan gruplarının kökenlerine inerek yapıldığının altını çiziyor.

    Soğuk havaya yenilmeyin

    Kış aylarında artan soğuklar da vücutta olumsuz etkilere neden oluyor. Bazal metabolizmanın değiştiği kış aylarında vücut ısısı düşüyor ve normal ısı düzeyine ulaşılması için fazladan enerjiye ihtiyaç duyuluyor. Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklimizde de değişiklikler oluyor. Bu aylarda genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilimin arttığını belirten Dyt. Burcu İnce, “Soğuk havalarda çok yemenin yanı sıra evden ya da çalışılan mekanlardan dışarı pek fazla çıkılmıyor, bu da hareketsizliğe neden oluyor, alınan kaloriler kullanılamıyor. Genellikle yaz aylarında dikkat edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında yerini ihmalkarlığa bırakıyor. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıyor. Kış aylarında gecelerin uzun olması ve atıştırmalıkların sayısının artması da alınan gıdaların kiloya dönüşmesine neden olan bir diğer etken” diyor.

    Yemeğe çorba ile başlayın

    Dyt. Burcu İnce, kışın fazla kilo almamak için ilk olarak tok tutucu çorba ve lifli gıdaların tercih edilmesini öneriyor. Sürekli atıştırmanın önüne geçecek kepek, yulaf, çavdar, kuru fasulye, nohut, meyve ve sebze gibi lifli gıdalar da midede su çekip şiştiği için yeme isteğini azaltıyor.

    Üç ana değil, beş ara öğün

    Gün içinde üç ana öğün yerine beş ara öğünle beslenilmesini öneren Dyt. İnce, böyle beslenmenin hem daha uzun süre tok kalmayı sağlayacağını hem de midenin yorulmasını önleyeceğini söylüyor. Çok yorulmayan midenin kapasitesi düşüyor, bunun sonucunda metabolizma daha hızlı çalışarak, alınan gıdaların daha kolay sindirilmesi sağlanıyor.

    Antioksidan alımını artırın

    “Kış aylarında vücut direncini artırmak ve vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanın” diyen Dyt. İnce, şöyle devam ediyor: “Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitaminleri gibi antioksidan yönünden zengin havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan kivi, portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimini de artırın.”

    Balık balık balık…

    Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D Vitamini gereksiniminin karşılanamamasına neden oluyor. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D Vitamini, sadece güneş ışınlarıyla deri tarafından üretiliyor ve besinlerde fazla bulunmuyor. Bunun için güneşli günlerden faydalanmak gerekiyor. D Vitamini’nin yanı sıra balık, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (Omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için de iyi bir kaynak oluyor. Balığın haftada iki-üç kez tüketilmesi öneriliyor.

    Sofrada en fazla 20 dakika

    Beyin, yemeğe başlandıktan yaklaşık 20 dakika sonra tokluk merkezini uyarıyor. Bu yüzden gıdaları yavaş ve iyi çiğneyerek yemek yeme süresini uzatmak hem fazla gıda alımını engelliyor, hem de alınan gıdaların daha kolay sindirilmesini sağlıyor. Dyt. İnce, tabağındaki yemekle oynayanların genelde daha zayıf olduğunu da hatırlatıyor.

    Ödem atıcı besinler

    Maydanoz: A, C, K vitaminleri ve demirin yanı sıra potasyum, kükürt, kalsiyum, magnezyum ve folik asit yönünden de zengin. İçeriğinde bulunan yüksek klorofil ile kan akışını artırarak daha fazla oksijenlenme sağlıyor. Toksinlerin vücuttan atılmasına, böbreklerin, karaciğerin ve idrar yollarının temizlenmesine yardım ediyor. Sindirim enzimlerini uyararak sindirimi kolaylaştırıyor, sıvı atımına yardımcı oluyor.

    Karahindiba: İdrar söktürücü olarak böbrek fonksiyonlarını destekliyor. Aynı zamanda potasyum emilimine yardım ediyor. Bu özelliği ile halsizlik şikayeti yaratmadan vücuttan fazla sıvı atımını sağlıyor.

    Taze üzüm: Ürik asit gibi atık ürünlerin dışarı atılmasına, karaciğer ve böbreklerin temizliğine destek oluyor.

    Kızılcık: Üre ve ürik asit gibi toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor. İdrarı sulandırarak idrarın pH değerini düzenlemede, böbrek fonksiyonlarını korumada fayda sağlıyor.

    Kuşkonmaz: Folik asit, A, C ve K vitaminleri bakımından zengin olan kuşkonmaz aynı zamanda iyi bir lif kaynağı… Kalın bağırsaktaki yararlı bakteri oluşumunu destekleyen bir tür karbonhidrat da içeren kuşkonmaz, böbrekleri uyararak vücutta bulunan atıkların uzaklaştırılmasında etkili oluyor, idrar söktürüyor.

    Isırgan otu: Toksinlerin dışarı atılmasını, böbreklerin düzenli çalışmasını sağlıyor.

    Kereviz: Protein, fosfor, demir, potasyum, A, C, E vitaminleri ve kalsiyum içeriyor. İdrar söktürücü, idrar yollarını ve kanı temizleme özelliği bulunuyor.

    Zencefil: Zencefil kökü böbrek detoksu için etkili oluyor.

    Domates: Karoten ve likopenden zengin bir besin. Domates tüketmek, prostat kanseri riskini azaltıyor.

    Greyfurt: Greyfurt suyu kalsiyum oksalatın neden olduğu böbrek taşı oluşumunu engelliyor.

    Yulaf: Bünyesinde silika adı verilen, idrar söktürücü doğal bir madde bulunuyor.

    Rezene: İdrar söktürücü, gaz giderici özellikler taşıyor.

    Ananas: Bromelin içerdiği için metabolizmayı hızlandırıyor ve böylece ödemin atılmasına yardımcı oluyor.

    Plato dönemleri sabır şart

    Sabit bir kiloya takılmanın bazen bir ay kadar sürebildiğini söyleyen Dyt. İnce, bu döneme plato dönem denildiğini söylüyor. Bu dönem aşıldığında ise vücudun eski kilo verme formuna döndüğünü söylüyor ve ekliyor: “Takılma döneminde motivasyon, bireyin diyete ve diyetisyene olan inancı çok önemli. Çoğu insan bu dönemde, ‘Az yiyorum yine de veremiyorum’ diyerek pes edebiliyor. Kesinlikle böyle bir şey yok; insanlar anormal bir sağlık problemleri yoksa istedikleri kiloya inebilir.” İnilecek kilonun sağlıklı limitler içinde tutulmasına dikkat ettiklerini ve bireyin kendini mutlu hissedeceği kiloyu hedeflediklerini belirten Dyt. İnce, “Haftada yarım-bir kilo arası vermeyi normal kabul ediyoruz, bu rakam bazı kişilerde iki kiloya kadar çıkabiliyor” diyor.

    Yasaklar ve şımarmalar

    Diyet boyunca tatlı grubunu, şerbetli tatlıları, cipsleri, kuruyemişleri ve gece yenilen meyveleri çıkarttığını ancak sonraki hafta ödül olarak kişinin olmazsa olmazını küçük porsiyonlar olarak ilave ettiğini, bu küçük şımartmalarla diyete adaptasyonun arttığını söylüyor.

    Yaptığı işi beslenme eğitimi olarak tanımlayan Dyt. İnce şunları söylüyor: “Amacımız bireyi zayıflatırken ona nasıl daha sağlıklı besleneceğini öğretmek… Bu da bireye özgü bir eğitim. Her vücudun kuralı birbirinden farklı olduğu için öğreneceği bilgiler de farklı oluyor. Bir kişi için çok sağlıklı olan bir gıda bir diğerine yaramayabiliyor ve vücudun tepki göstermesine neden oluyor.”

    Kurtarıcı diyet programı

    3 günlük detoks programı

    Aç karnına: Bir büyük bardak ılık su + 1 tatlı kaşığı organik elma sirkesi

    Sabah: Bir tam yumurta + 2 yemek kaşığı tuzsuz lor peyniri + domates, salatalık, nane, roka, maydanoz, dereotu, biber

    Öğle: Doyana kadar ödem atıcı çorba

    Ara: Bir bardak diyet kefir (çörek otu ve keten tohumu yağı eklenmiş)

    İlk iki akşam: İki adet enginar (bakla ve dereotu ile pişirilmiş)

    Son akşam: Somon ızgara + kuşkonmaz

    Not: İki litre su içine 10 tatlı kaşığı organik elma sirkesi ilave edin. Ve gün boyunca bu suyu tüketin. Günde 3 bardak beyaz çay tüketin.

    Günlük ivme programı

    Sabah:

    Bir tam yumurta + iki adet yumurta akı ile hazırlanmış omlet + yeşillik

    Öğle:

    200 g fırında kızartılmış balık veya tavuk ya da hindi (göğüs eti) + roka salatası

    Ara:

    240 ml diyet kefir ve 115 g böğürtlen veya yaban mersini (blender’dan geçirilmiş)

    Akşam:

    Süper salata

    Not: Her gün 30 dakika tempolu yürüyüş yapın. Günde iki litre su için.

    Egzersize ara vermek yok

    Hangisi ne kadar kalori yakıyor?

    Hızlı yürüme (30 dakika ve haftada 2-3 kez yapılırsa) 180 kcal

    Yüzme (30 dakika ve haftada 3-4 kez yapılırsa) 240 kcal

    Dans (30-45 dakika ve haftada 2-3 kez yapılırsa) 75-150 kcal

    Aerobik (30-45 dakika ve haftada 2-3 kez yapılırsa) 240-480 kcal

    Esneme (15 dakika ve haftada 3-5 kez yapılırsa) 140 kcal

    Tarifler

    Ödem atıcı çorba

    l 1 orta boy kereviz ve sapları

    l 1/2 demet maydanoz

    l 1 orta boy havuç

    l 3-4 adet kuşkonmaz

    l 1 orta boy kırmızı soğan

    l 4-5 adet sarımsak

    l 1 yemek kaşığı rezene

    l 1 tatlı kaşığı kimyon

    l Limon, pul biber, karabiber

    Tüm malzemeleri doğrayıp 3 bardak su ile pişirin, limon, pul biber, karabiber ile tatlandırarak için.

    Süper salata

    l Marul

    l Salatalık

    l Soğan

    l Domates

    l Buharda pişirilmiş brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar

    l 50 g lor peyniri

    l 2 çorba kaşığı keten tohumu yağı

    l 60 ml balzamik sirke

    Tüm malzemeleri doğrayıp karıştırın, keten tohumu yağı ve sirke ekleyip yiyin.

    Formsanté Dergisi 

  • Diyet yapanlar için vazgeçilmez ara öğün

    Diyet yapanlar için vazgeçilmez ara öğün

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyveler, diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” dedi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, kuru meyvelerin faydaları hakkında bilgi verdi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyveler, diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” dedi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, kuru meyvelerin faydaları hakkında bilgi verdi. Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyvelerin çok faydalı olduğunu belirten Enç, “Lif açısından zengin olan kuru meyveler sindirim sisteminin de dostudur. Özellikle diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” diye konuştu.

    “KRİZ RİSKİNİ AZALTIYOR”

    Enç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Armut kurusu Vitamin bakımından çok zengindir. Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, idrarı bollaştırır. Böbrek kum ve taşlarının dökülmesine yardım eder. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanı temizler, bütün salgı bezlerinin normal çalışmasını sağlar, sinirleri yatıştırır. Erik kurusunda bol miktarda kalsiyum ve D vitamini bulunur. Tansiyon, karaciğer, kalp, böbrekler için faydası vardır. Güçlü antioksidanları ile kalp hastalıklarına yakalanma ve kriz riskini azaltıcı etkisi bulunmaktadır. Kivi kurusu, besleyici değeri de çok yüksektir. Yüksek lif içeriği bağırsak çalışmasında olumlu etki yaratarak sindirimi kolaylaştırır. Bu durumda kabızlığı önler, kan basıncını dengeler, tansiyon ve kolesterolü düşürür. Bağışıklık sistemini güçlendirir, nezle ve soğuk algınlığına, kansızlık ve mide rahatsızlıklarına da iyi gelir. Ayrıca cildi güzelleştirir.”

    HASTALIKLARA İYİ GELİYOR

    Kuru meyvelerin faydalarını sıralayan Enç, şöyle konuştu: “Kuru dut, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini yönünden zengin olan dutun birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Beyaz dut ateş düşürücü ve idrar söktürücü etkiye sahiptir. Karaduttan elde edilen şurubun ise ağız ve boğaz hastalıklarında olumlu etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Mango kurusu, A, C ve E vitamini içeriği yüksek olan mangonun da sinirler, cilt güzelliği ve saçlar için çok faydalı olduğu ve aynı zamanda kanı temizlediği, sindirimi hızlandırdığı kuvvetli antioksidan olan besinlerden bir tanesidir. Kayısı kurusu, besleyicidir ve potasyum açısından çok zengindir. Sindirim sorunlarına iyi gelir, stresi, kansızlığı önler. Şeker hastalığının gelişimine düşmandır, bağışıklık sistemini korur. Çilek kurusu vücuda kuvvet verir, kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığını önler. Bunun yanı sıra çok iyi bir antioksidan olan çilek, bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı koruyucudur.”

  • Alzheimer’a karşı Akdeniz diyeti

    Alzheimer’a karşı Akdeniz diyeti

    İngiltere , alzheimer ile savaşta taktik değiştirmeyi tartışıyor. Ülkenin saygın bilim kurumlarından Genel Pratisyenler Kraliyet Koleji ve Ulusal Obezite Forumu’nun iki lideri, Dr. Clare Gerada ve Dr. Davis Haslam İngiltere Sağlık Bakanlığı’na açık mektup yazdı. İkili, Alzheimer ile mücadelenin birincil yöntemi olan ilaçla tedavinin yerine, hastalara Akdeniz diyetinin teşvik edilmesini öneriyor.

    Mektupta, taze meyve ve sebzenin yanında, zeytinyağı ve balıkla beslenenlerin, bu şekilde beslenmeyenlere oranla ‘bunama’ rahatsızlığından daha nadiren mustarip olduğu ifade ediliyor. Konu hakkında onlarca araştırma yapıldığını, ne var ki devletin bunları görmezden geldiğini belirten araştırmacılar, Londra ’da gerçekleşecek G8 Demans Zirvesi’nden ilaç firmalarının menfaatine kararların çıkacağını söylüyor. İlaçla tedavi yerine tüm jenerasyonun, özellikle çocukların, diyet ve sağlıklı beslenme konusunda eğitildikleri takdirde, uzun vadede alzheimer ve demans gibi hastalıkların önünün alınabileceği belirtiliyor.

    Akdeniz diyeti nedir?
    Kalp-damar hastalıklarının Akdeniz Bölgesi insanlarında daha az görülmesi, bilim insanlarının Akdenizlilerin beslenme şekline eğilmesine yol açtı. ‘Akdeniz Diyeti’ adı verilen bu beslenme şeklinde, taze meyve, sebze, balık ve zeytinyağı ağırlıklı olarak tüketiliyor.

    Akdeniz Diyeti için tıklayın !

  • 7 güne 7 çorba diyeti

    7 güne 7 çorba diyeti

    Diyetisyen Taylan Kümeli’nin hazırladığı, içeriği çok çeşitli, kalorisi düşük kış çorbaları ile hem içinizi ısıtın hem bağışıklık sisteminizi güçlendirin hem de forma girin.

    Kilo vermeye karar veren bir kişinin en büyük endişesi diyetin ilk gününden itibaren “ne yiyemeyeceği” oluyor. Bu konuya odaklanmış bir diyetin sonu çoğunlukla hüsranla bitiyor. Oysa porsiyon ve sıklık kontrolü ile sevdiğiniz yiyecekleri de hayatınızda tutmaya devam ederek hem mutlu olabilir hem de kilo verebilirsiniz. Bilimsel araştırmalar da bunun doğruluğunu kanıtlıyor. Hatta doğru içeriklerle hazırlanmış yiyecekleri porsiyon kontrolü yapmadan sınırsız tüketip hem gözünüzü hem midenizi doyurarak aç kalmadan ideal kilonuza kavuşmanız mümkün…

    “Porsiyon kontrolü” kavramına neden önem veriyorsunuz?

    Diyetisyenliğe başladığımdan beri insanları belli yiyecek kalıplarına sokmaya karşıyım. Danışanlara “bir kibrit kutusu”, “dört yemek kaşığı” gibi miktarları öğretmeden önce gıdaların içeriklerinden bahsedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Önce besin gruplarını tanıtacağız ki danışan bunlardan bazılarının neden dört yemek kaşığı tüketilmesi gerektiğini kavrasın. Bu mantıkla bakınca “Her şeyi yiyin ama miktara ve sıklığa dikkat edin” sözü de anlam kazanıyor. Doğru bilgilendirilen bir danışan her şeyi yiyebileceğini biliyor ama bazılarını neden az yemesi gerektiği hakkında da bilgisi var.

    Porsiyon belirlerken nelere dikkat etmek gerekiyor?

    Bir yiyeceğin porsiyonuna karar verirken o yiyecekten bize aktarılacak kaloriye bakmak lazım. Diyelim ki bir kilo ıspanak aldınız. Ispanağın yüzde 80’i sudur ve kalorisi çok düşüktür. İçine domates koyarsanız kalorisi düşük kalmaya devam eder. Soğan koyarsanız kalori biraz artar ama yine de düşük kalır. Ispanağı ya pirinçle ya kıyma ile pişirirsiniz ya da haşlayıp yoğurt ile karıştırırsınız. Eğer kıyma yağlıysa ve bir de bu kıymayı yağ ile kavurursanız, üzerine de yağlı yoğurt eklerseniz sınırsız ıspanak yerine bir tabak ıspanak yemenizi öneririz. Ya da hiçbir şey eklenmemiş haşlanmış patatesi iki orta boy tüketebilirken, yağ ya da sos ekleyecekseniz bir tane yemelisiniz.

    Porsiyon kontrolünde göz önüne alınacak bir diğer özellik ise o besinin içeriği… Eğer glisemik indeksi yani karbonhidrat oranı yüksek ise porsiyonu biraz azaltmalısınız. Örneğin bir çorbaya havuç ya da patates koyarsanız glisemik indeksi yükselir ve tüketim miktarına dikkat etmeniz gerekir. Ya da salataya mısır eklerseniz porsiyonu kontrol edeceksiniz demektir. Yediğiniz yemekte kaloriyi yükselten yağ ve glisemik indeksi yükselten besin oranı azsa, sınırsız denilebilecek bir özgürlüğe kavuşursunuz.

    Kalori ve glisemik indeks yüksekse ne yapmalı?

    Kesinlikle yemeyeceksiniz demiyoruz, kontrollü yemeniz gerekiyor. Çikolatayı bir parmak, cipsi bir avuç, yöresel bir yemeği yarım ya da çeyrek tabak olarak sınırlamalısınız. Ancak bu tür sevdiğiniz yiyecekleri hiç yemezseniz uzun vadede tepkisel davranışa yol açıyor ve geri dönüş yaşanıyor. Biz beslenme uzmanları olarak yiyeceğin içeriğini, vücuda verdiklerini ve aldıklarını anlatmak zorundayız ancak bizler kısıtlama mercii değiliz. Sigaranın üzerinde dahi uyarılar var ama kimse “içemezsin” demiyor. Yemek de böyle… Biz zararını ve faydasını, kişinin onu ne miktarda ve ne sıklıkta yiyebileceğini anlatıp gerisini kendi özgür iradesine bırakırız. Zaten doğru anlatınca kişi de örneğin bir parça çikolatayı her gün yemek istemiyor, arada bir yiyor. Araştırma sonuçları da bunu kanıtlıyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, ilk gruba bazı yiyecekleri hiç yiyemeyeceği, ikinci gruba ise ne kadar sıklıkta ve ne miktarda tüketebileceği söylenmiş. Belli bir süre sonra ilk grubun 4-5 kez bu yasağın dışına çıktığı, ikinci grubun ise özgür olduğu halde sadece bir kere yediği görülmüş.

    Hangi gıdaların kısıtlanacağı ya da serbest bırakılabileceği kişisel özelliklere göre de değişiyor mu?

    Evet. Genetiğimiz, biyokimyamız, sosyal hayatımız, yediklerimiz, yemediklerimiz, hareketimiz ve sporumuz her şeyi etkiliyor. Örneğin bir kişi sebze yemediği zaman, diğeri tatlı yemediği zaman mutsuz oluyor. Proteine meyilli olan ya da meyve yemeden duramayanlar var. Bunun özünde de tatlar ve lezzetlere karşı farklı tercihlerimizin bulunması yatıyor. Dolayısıyla kişilere kilo kontrolünde önerilerde bulunurken yapılması gereken şey onun bu genetik şifresindeki özelliklerini iyice algılayıp o doğrultuda önerilerde bulunmak. Bir insan tatlıyı çok seviyorsa onu tatlıdan tamamen uzaklaştıramazsınız. Bu gerçeği kabul edip ona iki şey öğreteceksiniz; doğru tatlıları seçmesini, seçemiyorsa porsiyon kontrolü yapmasını. Bunu yaptığınız zaman o kişi çok güzel zayıflıyor ve hayat boyu bunu koruyabiliyor. Eğer danışana “hayır” diyorsanız çözüm önerisi de sunmalısınız. Bir uzman danışanın karşısında hayır demeye başladığı an inandırıcılığını kaybediyor ve o zaman kaçış başlıyor. Tam tersine “Bu böyle ama şöyle çözebilirsin” demek gerekiyor. O zaman “Hayat boyu hiç baklava yemeyeceğim” diye üzülmüyor, “Yiyeceğim ama dört değil, bir tane” diyor. “Yaprak dolması yiyemem” demiyor ama dolmayı kepekli pirinçle pişiriyor. Ya da maç sırasında bir kase cips ve bir bardak bira tüketiyor ama ardından yarım saat koşu bandına çıkıyor. Hareket etmeyi kesinlikle istemiyorsa ertesi sabah kahvaltısını yarıya indiriyor.

    Arada hatalı beslenip diyet bozuldu diye tamamen pes edenler de var. Bir hata tüm diyeti başarısız hale getirir mi?

    Bir insan yanlış beslenmeden doğru beslenmeye geçerek kilo verebilir. Ve bu aradaki yolculukta yanlışlar yapacaktır, aksi mümkün değil. Ama bu yanlışları tecrübe olarak çantasına koyarsa bir sonraki doğruları için yardım almış olur. Eğer bunu kendisinin geri dönüşü için bahane olarak kullanırsa hiçbir zaman başarılı olamaz. Bu iki ayrımı konuşarak, motive ederek, onun hep yanında olduğumuzu hissettirerek vermemiz lazım. Ben, “Yanlış yaparsanız diyeti orada bırakmak yerine neden yanlış yaptığınızı düşünün” veya “Sevdiğiniz bir şeyin porsiyonunu biraz kaçırırsanız, bir hafta boyunca bir daha yememeye ve o sürede yediklerinize biraz daha dikkat etmeye gayret edin” derim.

    Diyetisyen desteği almayanlar zayıflamak için nasıl bir yol izleyebilir?

    Önce ne yediği, ne içtiği, ne kadar hareket ettiği ve tuvalet alışkanlıkları konusunda kendi ile yüzleşmesi gerekiyor. Bunun için tüm bunları birkaç gün deftere kaydetsin. Zaten artık herkes neyin kilo aldırdığını az çok biliyor. Bu listede kilo riski yaratan gıdaların altını çizsin ve sonraki günden itibaren yediklerinin hepsini yarıya indirsin. Beyaz ekmek yemişse onu bile değiştirmesin ama yarıya indirsin ve bir hafta böyle devam etsin. Bu süreçte daha az yemeyi öğrenecektir. Bir sonraki hafta beyaz un ve şekerle yapılmış ya da yüksek tuzlu seçenekleri listeden çıkartsın. Mesela beyaz ekmek yerine çok tahıllı ekmek, beyaz makarna yerine kepekli makarnaya başlasın, çayı ve kahveyi şekersiz içsin. Zaten yavaş yavaş kilosu azalacaktır. Bu arada harcadığı enerjiyi artıracak ki kısıtladığı yiyeceklere destek olsun. Hiç hareketi yoksa haftada bir gün bile yürüse kar eder. Fiziksel aktiviteyi hayatına sokarsa, haftada üç gün 45 dakika yürürse ya da yüzerse kilo vermesine çok yardımcı olur. Ancak spor demiyoruz, fiziksel aktivite diyoruz. Spor bir uzmanla birlikte yapılır ve herkesin harcı değildir. Sonunda tekrar ne yediğini yazınca görecek ki daha fazla su içmeye, daha az yemeye, sevdiği yiyecekleri daha az sıklıkta ve daha küçük porsiyonlarda tüketmeye ve hayatına fiziksel aktivite sokmaya başlamış. Böyle bir programla en az iki, en fazla altı kilo verilebilir.

    Son ara öğünün kaçta yenilmesi gerekiyor?

    Son öğünü yiyip yatabilirsiniz çünkü meyve 25 dakikada sindirilir hatta uyurken bile sindirimi yapılır. Besinlerin sindiriliş sürelerini artık biliyoruz. Çok sıkıp zorlayarak, aç kalarak kilo vermeyi asla onaylamıyorum. İnsanları doğasından çok uzaklaştırıp kural koyduğunuz yöntemler başarısız oluyor.

    Akşamları aç kalarak zayıflamak mümkün mü?

    En büyük hatamız şu; kendimizi kısıtlayıp altıdan sonra yemek yemeyerek kilo verirsek hayatımızı hep ona göre programlamak zorunda kalırız. Oysa işimiz altıda bitmiyor, ne arkadaşlarımızla altıda buluşabiliyoruz, ne de o saatte yemek ihtiyacı hissediyoruz. Önemli olan sizin sindirimin neresinde uyuduğunuzdur. Diyelim ki altıda yemek yediniz, sindirim saat 20.30’da bitecek. Saat 24.00’ye kadar oturursanız delirirsiniz. Ama saat 20.00-21.00 arası yemek yerseniz, 2,5 saatte sindirirsiniz. Zaten 23.00’ten önce uyumuyorsunuzdur.

    Önümüz kış… Kilo vermek zorlaşacak mı?

    Hayır, zorlaşmayacak. Kışın vücut üç şey için enerji harcar: Isınmak, bağışıklık sistemini korumak ve bazal metabolizma… Eğer biz immün sistemi doğru şeyleri yiyerek güçlendirirsek bizi caydıracak unsurlar kışın çok azdır. Yazın her akşam dışarı çıkabiliriz, daha çok insanla sosyalleşiriz, tatile gideriz. Kışın ise daha çok evde oluruz, ev yemekleri yeriz, tatile pek gitmeyiz. Kışın tatlı yerine doğru ölçüde kestane yersek, patlamış mısırı yağsız tüketirsek, salatalara daha az yağ koyarsak ve fiziksel aktiviteyi dışarıda yürüyerek artırırsak daha çok kalori harcarız. Kışın dikkat edeceğimiz bir başka şey ise doğaya kulak verip mevsim meyve ve sebzelerini tüketmektir. Böylece hem kilo veririz ya da kilomuzu koruruz hem de bağışıklık sistemini güçlendiririz.

    TAYLAN KÜMELİ’DEN BESİN ÖNERİLERİ

    Yağlı tohumlar

    Taze fındık ve ceviz mevsimi geldi. Omega 3’ten zengin, sinir sistemine çok iyi gelen bu gıdalar depresif olmayı engelliyor.

    Balık

    Yine Omega 3 deposu olan balık bu mevsimde gittikçe bollaşıyor.

    Meyve-sebzeler

    * Yeşil lahana, kara lahana, Brüksel lahanası, brokoli, karnabahar… Hepsinin kanseri önleyici etkileri yüksek… Hipertiroidi olanların günde iki porsiyonu geçmemesi öneriliyor.

    * Kuşburnunun ve kuşburnu çayının tam mevsimi… Antioksidan deposu kızılcık da seçenekleriniz arasında.

    * Kışın bollaşan tüm narenciyeler de günlük mönünüzde olmalı. Örneğin her gün kahvaltıdan iki saat sonra bir mandalina yemeyi alışkanlık haline getirin, salatalarınıza maydanoz ve kırmızı soğan ekleyin.

    * Portakal, tuzlu bir gıda ile birleştiğinde yağ yakımını hızlandırıyor. Örneğin tavuğu mandalina ya da portakal ile pişirin.

    * Tere ve rokaya hafif acılık veren maddenin vücudunuzdaki mikropları temizlediğini unutmayın.

    * Her gün bir adet taze sarımsak yutarak bağışıklığınızı daha da güçlendirin.

    * Su atıcı ve yağ yakıcı özelliği nedeniyle ananası, bağırsaklar ve tiroit için armudu, yüksek tansiyon ve C Vitamini için kiviyi tercih edin.

    * Kuru erik ve kırmızı erik de bu mevsimin en iyi seçeneklerinden.

    * Bronşit, mide ve bağırsak hastalıklarına karşı hünnap meyvesini çerez veya çay olarak tüketin.

    * Süt grubunda kefiri günlük pastörize süt ile mayalayıp kışın düzenli olarak için.

    PAZARTESİ

    l SABAH

    * Doyana kadar kereviz çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy elma + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar kereviz çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy elma + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 1 adet orta boy doğranmış elma + 2 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar kereviz çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 orta boy elma + 1 çay bardağı diyet kefir

    SALI

    l SABAH

    * Doyana kadar sebze çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 dilim ananas + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar sebze çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 dilim ananas + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 2 dilim doğranmış ananas+1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar sebze çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 dilim ananas + 1 çay bardağı diyet kefir

    ÇARŞAMBA

    l SABAH

    * Doyana kadar domatesli kepekli pirinç çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy armut + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar domatesli kepekli pirinç çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 orta boy armut + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 1 adet orta boy doğranmış armut + 1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar domatesli kepekli pirinç çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy armut + 1 çay bardağı diyet kefir

    PERŞEMBE

    l SABAH

    * Doyana kadar kepekli pirinçli yoğurt çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 kivi + ½ çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar kepekli pirinçli yoğurt çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet kivi + ½ çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 2 doğranmış kivi+1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar kepekli pirinçli yoğurt çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet kivi +1 çay bardağı diyet kefir

    CUMA

    l SABAH

    * Doyana kadar lahana çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet portakal + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar lahana çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet portakal + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 1 doğranmış portakal + 1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar lahana çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet portakal + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    CUMARTESİ

    l SABAH

    * Doyana kadar pırasa çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet mandalina + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar pırasa çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet mandalina + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiotik yoğurt + 2 mandalina +1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar pırasa çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet mandalina +1 çay bardağı diyet kefir

    PAZAR

    l SABAH

    * Doyana kadar kırmızı biber çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 3 adet kuru erik + 5 adet badem

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar kırmızı biber çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 3 adet kuru erik + 5 adet badem

    l 2 SAAT SONRA

    * 3 adet kuru erik + 1 yemek kaşığı yulaf + 1 adet sade probiyotik yoğurt

    l AKŞAM

    * Doyana kadar kırmızı biber çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 porsiyon meyve + 1 çay bardağı diyet kefir

    ÇORBA DİYETİNİN KURALLARI

    * Tüm baharatları, tatlandırıcı otları ve makul miktarda tuz kullanabilirsiniz.

    * Limon ve sirke serbest.

    * Çorbaları her öğün istediğiniz kadar içebilirsiniz.

    * Çok aç olduğunuzda çorbanızın yanında iki dilim diyet etimek yiyebilirsiniz.

    * Mümkün olduğunca doyarak öğününüzü tamamlayın.

    * Her ana öğün sonrası bir kuru kayısı ile yeşil çay için.

    * Dışarıda olduğunuz ve çorba içemeyeceğiniz durumlarda 150-200 g et-tavuk-balık ve yanında salata tüketebilirsiniz.

    PİŞİRME KURALLARI

    * Tüm malzemeleri çiğden koyun ve kavurma yapmayın.

    * Uygun malzemeleri elinizle parçalayın.

    * Malzemeleri taze alın, dolapta fazla bekletmeyin.

    * Pişirme kaplarının cam veya toprak olanlarını tercih edin.

    * Çorbayı pişirmeye, tüm malzemeleri doğradıktan sonra başlayın. Tüm malzemeleri aynı anda koyun ve aynı süre pişmesine özen gösterin.

    TARİFLER

    Kereviz Çorbası

    Malzemeler

    * 7 bardak su

    * 100 g yağsız tavuk eti veya 2 adet derisiz tavuk baget

    * 1/2 demet maydanoz + kereviz yaprakları (bağlanmış olarak)

    * 1 orta boy kereviz

    (Kereviz yemeyenler için 1 adet kabak + 1 enginar)

    * 1/2 limon suyu

    * 4-5 tane karabiber

    Hazırlanışı

    7 bardak su içinde tüm malzemeleri haşlayın. Piştikten sonra bağlı olan maydanoz + kereviz yapraklarını çıkarıp çorbayı dilediğiniz kadar tüketin.

    Sebze Çorbası

    Malzemeler

    * 1/2 kg ıspanak

    * 1/2 kg kabak

    * 1 paket brokoli

    * 1-2 adet pırasa

    * 2 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 1 su bardağı diyet süt

    * 1 su bardağı yağsız tavuk suyu

    Hazırlanışı

    Tüm malzemeyi haşlayın ve blender’dan geçirin. Süt ve tavuk suyunu ekleyip pişirin. Üzerine dereotu ekleyin.

    Kırmızı Biber Çorbası

    Malzemeler

    * 5 adet kırmızı dolmalık biber

    * 2 adet yeşil dolmalık biber

    * 1 su bardağı laktozsuz süt

    * 1 su bardağı kırmızı mercimek

    * 1 tatlı kaşığı light kaşar

    * Pul biber, nane, dereotu

    Hazırlanışı

    Biberleri haşlayın ve blender’dan geçirin. Domatesleri rendeleyin. Mercimek, süt ve baharatları da ekleyerek pişirin. Üzerine light kaşar rendeleyin.

    Domatesli Kepekli Pirinç Çorbası

    Malzemeler

    * Su

    * 3 domates

    * 1/2 demet maydanoz

    * 4 yemek kaşığı kepekli pirinç

    * 1 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 1 kereviz sapı

    * 1 su bardağı haşlanmış kuru fasulye

    * 1 tutam kişniş

    * 1/2 limon suyu

    * 7-8 top karabiber

    Hazırlanışı

    Bir orta boy tencereyi su ile doldurun. İçine üç adet domatesi rendeleyin. Tüm malzemeleri ekleyip pişirin.

    Lahana Çorbası

    Malzemeler

    * 5-6 bardak su

    * 1/4 orta boy beyaz lahana yaprağı

    * 1 orta boy kereviz ve sapı

    * 2 pırasa

    * 1/2 kg ıspanak

    * 1 orta boy kabak

    * 1/2 demet maydanoz

    * 2 kahve fincanı yeşil mercimek

    * 1 kahve fincanı bulgur

    Hazırlanışı

    Bir orta boy tencereye suyu ve ayıklanmış, doğranmış malzemeleri ekleyip pişirin. İsterseniz piştikten sonra içine bir avuç içi haşlanmış nohut koyun. Blender’dan geçirmeyin. 100 g kıyma veya tavuk ekleyin. Limon ve pul biber eşliğinde istediğiniz kadar yiyin.

    Pırasa Çorbası

    Malzemeler

    * 4 bardak su

    * 1 kg pırasa

    * 2 orta boy enginar

    * 1/2 limon suyu

    * 1 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 1 su bardağı diyet süt

    * Kimyon

    * Dereotu

    Hazırlanışı

    Tüm malzemeleri doğrayıp, haşlayıp blender’dan geçirin. Diyet süt, kimyon ve dereotunu ekleyip bir süre pişirin.

    Kepekli Pirinçli Yoğurt Çorbası

    Malzemeler

    * 5 bardak su

    * 1 yemek kaşığı zeytinyağı

    * 2 adet orta boy kabak

    * 2 çorba kaşığı kepekli pirinç

    * 2 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 100 g didiklenmiş tavuk

    * 6 çorba kaşığı light yoğurt

    * 1 adet yumurta

    * 1 tutam dereotu

    * 1 çay/tatlı kaşığı tuz

    Hazırlanışı

    Küp küp doğranan kabakları ve kepekli pirinci 5 bardak su, zeytinyağı ve az miktarda tuzla kaynamaya bırakın. Yumurta ve yoğurdu karıştırarak terbiyesini hazırlayın. Ilınan çorbaya terbiyeyi ekleyin. Üzerine dereotu serpin ve kısık ateşte kaynamaya bırakın. Limon ve karabiber ile servis edin.

    Formsanté Dergisi

  • Kilo aldırmayan abur cubur

    Kilo aldırmayan abur cubur

    Peki nedir bu kilo aldırmayan abur cuburlar?

    1- Kuru üzüm + leblebi karışımı: 1’ er çay bardağı karıştırıp çantamıza koyabileceğimiz bu karışım bir şeyler atıştırmak istediğimizde keyifli ve besin değeri yüksek tatminkâr bir abur cubur olacaktır.

    2- Fındık + kuru üzüm karışımı: Fındığın kilo vermeye katkısı tartışılmaz, kuru üzüm ile beraber yersek, demir ve flavonoidlerden zengin bir karışım elde ederek metabolizmamızın hızına katkıda bulunmuş oluruz.

    3- Ceviz: omega- 3 zengini ceviz, tok tutmasının yanında metabolizmamızı hızlandırıp yağ yakmayı kolaylaştırır. Ve ayrıca zinde, enerjik olmamızı sağlar, algı düzeyimizi arttırır. Aralarda 1 avuç cevizi 1 adet elma veya taze her hangi bir meyve ile beraber tüketmek daha hızlı kilo vermemizi sağlar.

    4- Peynir+ ekmek + maydanoz ile sandviç: Peynir+ ekmek ikilisi birde yeşillik ve çiğ sebzeyle karıştırılırsa metabolizmamızı hızlandırmak da ve kilo vermemizi kolaylaştırmakta rakip tanımaz.

    5- Yoğurt + maydanoz karışımı: Yoğurttaki kalsiyum yağ yakmayı tetiklediği gibi aynı zamanda ödemi azaltıp, dolaşımımızı açarak kilo vermemizi kolaylaştırır. Gece yatmadan yoğurda maydanoz karıştırarak yersek, yavaşlayan metabolizmamızı açar kilo vermeye ivme kazandırmış oluruz.

    6- Yoğurt + yulaf ezmesi + ceviz: Yulaf ezmesinin içerdiği lifin yapısı farklı olup sindirim sistemini farklı düzeyde çalıştırır. Böylece sindirim sisteminde olan problemleri aşmamızı kolaylaştırır. Ceviz ve yoğurt ile yulaf ezmesi metabolizmamızın maksimum düzeyde çalışması için en iyi anahtardır.

    7- Meyveli probiyotik yoğurt: Pratik ve eğlenceli bir abur cubur olan meyveli yoğurtların probiyotik lif içerenlerini tercih etmeliyiz. Böylece bağışıklık sistemimizi de güçlendirmiş oluruz.

    8- Ayran: En sağlıklı içecek. Serinletecek soğuk bir içecek içmek istediğimizde gazlı ve şekerli içeceklerle kıyaslanamayacak değerde bir içecek. Soda + ayran olarak tüketmek çok yoğun terlediğiniz çok su kaybettiğiniz dönemlerin tamamlayıcısı.

    9- Süt: Sade su gibi içmek yerine imkan olduğunda sıcak içmek daha kalıcı bir tokluk sağlar. Neskafe, Türk kahvesi veya kakaoyla karıştırmak da lezzetini çeşitlendirdiği gibi yapısında bulunan kafeinden dolayı metabolizmamızı bir miktar hızlandırır.

    10- Süt + bitter çikolata: Çikolata mutlu eden ve metabolizmamızı hızlandırabilen keyifli bir abur cubur. Sütle birlikte ölçülü miktarda çikolata tüketmek kilo verme hızını oldukça yükseltiyor.

    Bu sağlıklı abur cuburları kilo almadan yemek için; sabah öğlen akşam ana öğünlerimizi sağlam tüketmeliyiz. Öğünlerimiz; karbonhidrat, protein, yağ açısından dengeli, vitamin ve mineraller yönünden yeterli düzeyde olmalı. Bunu sağlamak için de ana öğünler; 1. Grup et grubu, 2. Grup ekmek grubu, 3. Grup süt yoğurt grubu, 4. Grup sebze- meyve grubu yiyeceklerin hepsini içermeli.

  • Metabolik Balans

    Metabolik Balans

    Kilo vermeye çabalarken öncelikli amaç genellikle daha ince görünmek olsa da aslında o fazlalıklar buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Vücutta yağ birikiminin hem nedeni hem de sonucu olan insülin direnci, bir süre sonra diyabet, obezite ve yüksek tansiyonun bir arada bulunduğu metabolik sendrom tablosunu oluşturuyor. Alman Doktor Wolf Funfack’in geliştirdiği ve dünyada 2002 yılından beri sadece tıp doktorları tarafından uygulanan Metabolik Balans sistemi, danışanların kilo vermesini ya da var olan kilosunu korumasını sağlarken metabolik sendrom tablosunun da önüne geçmeyi amaçlıyor. Türkiye’de sadece uygulayanların yakınlarına anlatması yoluyla, yani kulaktan kulağa tanınmayı tercih eden Metabolik Balans uygulayıcılarından İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Onur Yozbatıran’a kişiye özel bir beslenme planı ile işleyen bu sistemi sorduk.

    Metabolik Balans’ın amacı nedir?

    Bu sistemin çıkış noktası, hastanın sağlık sorunlarını çözmek, hatta ortaya çıkmasını engelleyerek hastaya koruyucu hekimlik yapabilmek… Amaç, metabolik sendromu yani kolesterol, kan şekeri, tansiyon yüksekliği ve obeziteyi tedavi etmek. Bu dörtlünün oluşturduğu metabolik sendromun altında yatan neden ise insülin direnci oluyor. İnsülin salınımında denge sağlandığında bu dört hastalığın önüne ilaç kullanmadan geçilebiliyor.

    Danışanlarınızdan en çok hangi hikayeleri duyuyorsunuz?

    Genellikle birden fazla yöntem deneyip kilo verip tekrar kilo alan ya da hiçbir şekilde kilo vermeyi başaramayanlar ile karşılaşıyoruz. Bu kişilerin en büyük şikayeti ise daha önce uyguladıkları programların sürdürülebilir olmaması. Zaten Dünya Sağlık Örgütü de mevcut kilonun yüzde beşini kaybedip bunu bir yıl koruyabilmeyi “sağlıklı kilo kaybı” olarak nitelendiriyor. Yani aslında mesele ne kadar kilo verdiğinizden çok bunu ne kadar koruyabildiğiniz…

    Metabolik Balans’ın farkı nedir?

    Diyet; belli bir süre uygulanacak bir sistem anlamına geliyor. Diyetlerde kalori kısıldığı sürece mutlaka kilo kaybediliyor. Ancak eğer kalori kısıtlaması hatalı yapılırsa, vücut kas ve bağ dokusu kaybederse diyet bırakıldığı an hemen geri toparlıyor. Bu nedenle uygulanan diyetin dengeli ve sürdürülebilir olması gerekiyor. Metabolik Balans ise, adı üzerinde, metabolizmanın dengelenmesini amaçlıyor. Öncelikle danışanlara detaylı kan testleri uygulanıyor; karaciğer, böbrek, pankreas fonksiyonlarına, elekrolit dengesine ve tiroit bezlerinin durumuna bakılıyor. Yani önce danışanın vücudunu tanıyoruz. Eğer aksayan bir durum varsa önce ona müdahale etmek gerekiyor. Tahlil sonuçlarında kandaki şeker ve insülin düzeyi bizim için çok önemli çünkü kişiye özel beslenme programını belirlerken gıdaları bu değerlere göre seçiyoruz. Ayrıca bu programda vücudun yağ, kas ölçümüyle elde edilen değerleri kullanmıyoruz. Göbek, kalça, üst bacak ölçülerini takip ediyoruz. Danışan programda hatalı bir uygulama yapıyorsa, bu ölçümlerden durumu fark ediyor ve nerede hata yaptığını buluyoruz.

    Günlük beslenme programı nasıl ilerliyor?

    Kişiye ihtiyacı olan gıdaları, yani tahılı, proteini, meyveyi ve sebzeyi üç öğünde mutlaka veriyoruz. Tek çeşit beslenmeye, bir öğünü sadece salata ile geçirmeye izin vermiyoruz. Bu programda az yemek bir başarı değil. Belirtilen gıdaların mutlaka tüketilmesini istiyoruz. Kişinin özellikle tüketmek istediği gıdalar varsa onları da programa uygun şekilde ekliyoruz. Birçok diyetten farklı olarak sorunumuz yağ değil. Çünkü kilo almanın temel nedenini yağlar oluşturmuyor. Kolesterolün yükselmesine de kolesterolden zengin gıdalar neden olmuyor. Bir kişi bardak bardak yağ içse, koli koli yumurta yese bile bağırsaklardan günlük emilecek miktar sabit oluyor, kalan ise atılıyor. Oysa vücut yenilen şekerli gıdaların yani ekmek, patates, meyve, makarna ve pilav gibi karbonhidratlı gıdaların bir gramını bile atmıyor. İnsülin sayesinde yağa dönüştürüp depo ediyor. Bu nedenle biz de insülinin aşırı salgılanmasını engellemeye çalışıyoruz.

    Günde sadece üç öğün mü?

    Azar azar, sık sık yemek, insülin kullanan diyabet hastaları için doğru olabilir. Çünkü kişi insülin kullandığı zaman şekeri bir süre sonra düşüyor ve ara öğün alması gerekiyor. Ancak şekeri dengeli giden bir kişide buna ihtiyaç yok. Vücutta insülin hormonu alınan şekerli gıdalara cevap olarak yükseliyor. Siz şekerli bir gıda aldığınız zaman, bunu düşürmek için insülin yükseliyor ve normale dönüşü tam beş saat sürüyor. Alınan her gıdanın sindirilebilmesi için belli bir süreye ihtiyaç var. Sindirimi ağızda başlayıp makatta biten bir yay gibi düşünün. Alınan her gıda yaya verilen titreşimdir; ilerler, gider ve biter. Fakat henüz dalga ortadayken, yeni bir dalga verdiğiniz takdirde denge bozuluyor. Sindirim de aynen böyle… Vücuda ilk aldığı gıdayı sindirmesi için zaman tanımak gerekiyor.

    Beş saat boyunca acıkmamak mümkün mü?

    Bu beş saatlik sürede kişinin acıkmaması için Metabolik Balans sisteminin birtakım prensipleri var; yemeklere neyle başlanacağı bile önem taşıyor. Yemeğe mutlaka bir-iki lokma protein ile başlanmasını istiyoruz. Çünkü mideye giren ilk besin şekerli gıda yani karbonhidrat olursa, şeker hızlı yükseliyor. İnsülin de bunu düşürmek için hızla yükseliyor. Oysa amacımız şekerin yükselişini ve insülin cevabının yavaş olmasını sağlayarak acıkmayı geciktirmek. Şeker içermesi nedeniyle meyvelerin de yemeğin üzerine yenilmesi gerekiyor çünkü mide boşken yenilen meyve kan şekerini hızlı yükseltirken, yemeğin üstüne yenilen meyvenin emilimi çok daha yavaş oluyor. Metabolik Balans’ın gerekli prensiplerine uyan bir kişi, beş saat boyunca acıkmıyor. Kişi günde üç öğün yemek yiyor, her öğün tüm besin gruplarından tüketiyor ve akşam saat 21.00’den sonra artık bir şey yemiyor.

    Öğlene kadar acıkmamak için sabah kahvaltısında neler olmalı?

    Miktarlar, kişinin tahlil sonuçlarına ve vücut yüzey alanına göre belirleniyor. Sabah mutlaka glisemik indeksi yani kan şekerini yükseltme gücü düşük olan çavdar ekmeği veriyoruz. Yanında protein, sebze ve meyve bulunuyor. Böyle bir öğün kişiyi öğlene kadar tok tutabiliyor. Her öğünde bu besin grupları mutlaka bulunuyor. Kişi ekmek hakkını bir öğünde kullanmadıysa, o hakkı bir başka öğünde kullanabiliyor. Meyve türü ve adedi için önerilerde bulunuyoruz. Ancak öğünlerden birinin sonunda mutlaka elma tüketilmesini istiyoruz. Elma, günlük mineral ihtiyacını karşılıyor, içindeki pektin maddesi sayesinde vücutta oluşan toksik maddeler atılabiliyor.

    21.00’den sonra yemek yemenin sakıncaları nedir?

    Vücudun iki programı var; biri gündüz, biri gece… Vücut gün içerisinde kullandığı enerjinin yüzde 90’dan fazlasını karbonhidratlardan alıyor. Spor bile yapsanız kullanılan enerji kaynağı karbonhidrat oluyor. Gece uykudaysa bazal metabolizmanın sürdürülebilmesi için kullanılan enerjinin yüzde 90’dan fazlası yağdan sağlanıyor. Yeter ki uyumak için yatağa gitmeden önce vücudu karbonhidrat ile yüklemeyin.

    Program hangi aşamalardan oluşuyor?

    Toplam dört aşamadan oluşuyor. İlk aşama, vücudu arındırmak ve yeni beslenme düzenine alıştırmak için uygulanan iki günlük detoks süreci. İki gün boyunca tek bir çeşit meyve, karışık salata ya da hafif öğünlerle geçiyor. Ardından 14 günlük yağsız süreç başlıyor. 14 gün boyunca yemeklere ve salatalara ekstra yağ koyulmamasını ancak süt ürünleri ile peynirin normal yağlı olmasını istiyoruz. Kişilerin tahlil sonuçlarına göre bu dönemde kısıtladığımız bazı gıdalar olabiliyor. Üçüncü aşamada hedefe ulaşıncaya kadar daha rahat bir dönem yaşanıyor. Danışanın günde en az üç çorba kaşığı sızma zeytinyağı kullanmasını istiyoruz. İkinci aşamada kısıtlanan gıdalar varsa onlar ekleniyor. Karbonhidrat çeşitlerinin nasıl tüketileceği öğretiliyor. Dördüncü dönem olan koruma döneminde ise artık programın günde üç öğün yemek, 21.00’den sonra yememek, yemeğe protein ile başlamak gibi prensiplerine uygun olarak devam etmek gerekiyor.

    Kimler uygulamamalı?

    Metabolik Balans’ı, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlar ile hamile ve emziren annelere önermiyoruz. Çünkü bu bir yağ yakım programı ve oluşan atıklar, karaciğer ile böbrekten elimine oluyor, bebeğe zarar verebiliyor. Dokuz yaşından itibaren çocuklar da uygulayabiliyor. Büyüme çağında çocuklarda insülin salınımının dengelenmesi boy uzamasını tetikliyor. Aksi takdirde insülin arttıkça büyüme hormonu azalıyor. Bu nedenle çocuklara da öneriyoruz.

    “Bu beslenme programında şekerli gıdalardan kaçınmak önem taşıyor. Örneğin limon temkinli yaklaşılması gereken gıdalardan, çünkü 100 gram limonda 100 gram çilekten daha fazla meyve şekeri bulunuyor.”

    Metabolic Balance uygulayanlar için tıklayın !

    İnsülin direnci nedir?

    Gıdalarla alınan şekerin hücre içine girip yakılabilmesi için pankreastan salgılanan insülin hormonuna ihtiyacı var. İnsülin, hücredeki insülin reseptörlerine yapışıp orada bir delik oluşturuyor ve şekerin hücre içerisine girmesini sağlıyor. Ancak beslenme hataları nedeniyle aşırı miktarda ve dengesiz salınan insüline karşı hücredeki reseptörler bir süre sonra duyarsız hale geliyor, insülin o reseptörlere yapışamıyor. Bunun sonucunda hücre içine giremeyen şeker kanda yükseliyor. Bu durumu algılayıp pankreasa emir gönderen beyin, tekrar insülin salınmasını sağlıyor. Böylece hem insülin hem de şeker düzeyi sürekli yüksek hale geliyor ve bu durum bir süre sonra da yağ birikimine neden oluyor. İnsülinin sürekli yüksekliği bir süre sonra pankreası da tahrip ediyor ve insülin salgılanamaz hale geliyor. Kişi, dışarıdan insülin kullanmak zorunda kalıyor. Bu sürecin sonucunda damarlarda kasılma meydana geldiği için tansiyon problemi başlıyor. Öte yandan kolesterol de yükseldiği için Metabolik Sendrom tablosu ortaya çıkıyor.

    Formsanté Dergisi

  • Meyve diyeti zararlı mı ?

    Meyve diyeti zararlı mı ?

    ‘Jobs’ adlı filmde pankreas kanserinden ölen Steve Jobs’u oynayan Asthon Kutcher’ın; Jobs’un da uyguladığı meyve diyetini yaptığı için pankreasının zarar gördüğü iddia edildi. Peki, meyve diyeti gerçekten kanser yapıyor mu?

    Apple’ın, pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybeden dahisi Steve Jobs’un uyguladığı meyve diyetini, ‘Jobs’ adlı filmde onun hayatını canlandıran Ashton Kutcher da uygulamış. Ancak bu diyetin ardından ünlü oyuncunun pankreasının alarm vermeye başladığı iddia ediliyor. İç Hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya; meyve diyeti ile ilgili bilgi verdi:

    Sadece meyve yiyerek beslenmek kesinlikle hiç sağlıklı değildir. Hiç yağ tüketilmediğinde; meyvelerin içindeki yağda eriyen vitaminler vücut tarafından kullanılamaz. Bu durum; görme bozuklukları, kemik erimesi, ciltte incelme ve saç dökülmesine neden olabilir. Protein tüketilmediğinde ise; kaslarda zayıflama, B 12 ve demir eksikliğine bağlı hafıza kusurları, unutkanlık ve kansızlık görülebilir.

    YAĞ DEĞİL, KAS KAYBI YAŞANIR
    Sadece meyve yiyerek zayıflamak mümkün olmayabilir. Meyve düşük kalorili olsa da; şeker içerir ve sınırsız tüketilirse, kilo artışına neden olabilir. Miktarı az tutulursa; vücut ağırlığı azalır ama kayıplar yağdan değil kastan olur. Normal beslenmeye geçildiğinde; kas kitlesi azaldığı için metabolizma hızı Steve Jobs yavaşlar ve iki kat daha fazla kilo alınır.
    Pankreas, vücutta protein ve yağların sindirimi için gerekli olan enzimleri salgılar. Kan şekerini dengeleyen hormonların da yapım yeridir. Pankreası sağlam olanlarda, bir müddet sadece meyve yemek bir harabiyet yaratmaz. Ama öncesinde çok alkol ve sigara kullanmış, çok yağlı ve şekerli beslenmiş, ailesinde şeker hastalığı öyküsü olan bir insanda tek yönlü beslenme, pankreası zorlayabilir ve bu durumda problemler ortaya çıkabilir. Ashton Kutcher’ın sadece meyve yediği için enzimlerinin yükseldiğine inanmıyorum. Kutcher, diğer risk faktörleri açısından da değerlendirilmeli.

    EN SAĞLIKLI MEYVE MOR ERİK

    Meyvelere rengini veren pigmentler, bağışıklık sistemimizi koruyan maddeler içerirler. Beş farklı renk grubundan (kırmızı, sarı, beyaz, yeşil ve mor) en fazla antioksidan içereni mor renktir. Ekşi meyvelerin de kan şekerini daha ılımlı yükselttiğini biliyoruz. Bu gözle baktığımızda; mor eriğin sağlık açısından değeri su götürmez bir gerçek. Bu meyve özellikle lif açısından da çok zengin olduğu için bağırsak dostudur. Mor erik çok sağlıklı bir meyve olsa da, yine de porsiyon kontrolü yapmak çok önemlidir.

    MEYVEYİ PROTEİNLE BİRLİKTE TÜKETİN

    Meyve şekerini dengelemek için; meyveyi mutlaka yanında protein değeri yüksek olan bir besinle birlikte yemek gerekiyor. Örneğin; meyveleri yoğurtla tüketmek iyi bir alternatif olabilir. Meyve ile birlikte 10 tane badem veya fındık da tüketilebilir.
    Ana öğününüzde doymadığınızda, ikinci tabak yerine bir tane meyve yemek; hem daha az kalori almanızı sağlar, hem de meyveyi yemekle birlikte yediğiniz için kan şekerinizi hızlı yükseltmez ve sizi daha uzun süre tok tutar. Aynı zamanda da tatlı ihtiyacınızı karşılar.

    ŞEKERİ DÜŞÜK LİF ORANI YÜKSEK OLMALI

    Şeker değeri yüksek meyveleri (kavun, karpuz, dut, incir, üzüm), çabuk acıktırdığı için tavsiye etmem. Çünkü bü meyvelerin içindeki şeker; kan şekerini çok hızlı yükseltir. Hızlı yükselen şeker, çabuk düşer. Bu durumda kişi daha çabuk acıkır ve daha çok yeme isteği duyar.
    Şeker oranı düşük, lif oranı daha yüksek olan meyveler; kişiyi daha uzun süre tok tutttuğu için, diyetlerde daha çok tercih edilmelidir. Rejim yaparken özellikle ayva, kivi, portakal, yeşil elma ve erik yiyebilirsiniz.

    TEK TİP GIDA DİYETLERİ ANİ ÖLÜM SEBEBİ

    İster meyve, ister protein, ister sebze diyeti olsun; tek tip gıda diyetleri, sağlık üzerinde geri dönüşü olmayan sorunlara sebep olabilir. Temel besin maddelerinin eksikliğine ve sıvıelektrolit kaybına bağlı olarak ani ölümler bile ortaya çıkabilir.

    Kısa sürede çok kilo vermek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü fazla kilolu olmak; bir günde ortaya çıkmaz, o nedenle de bir günde verilmez. Günümüzde ayda ortalama 2.5-3 kilo vermek, sağlıklı olarak kabul edilmektedir. Bu aralıkta kilo verilebilmesi için; tüm besin gruplarının, miktarı azaltılmış olarak vücuda alınması gerekir.

    Bununla birlikte hareketliliğin de artırılması ve kas kütlesinin korunması gerekiyor. Yani sadece rejim yaparak zayıflanmaz, hatta zayıflansa bile rejim bittiğinde kişi tekrar kilo artışı yaşar. O nedenle her türlü metabolik ve hormonal dengenin oturması için; beslenme şeklinin alışkanlık haline getirilmesi gerekiyor. Kalıcı kilo kaybı için; kısa süreli rejimlerden ziyade kişinin yaşam tarzını değiştirmesi gerekiyor.