Etiket: zayıflama

  • Hamilelik diyeti

    Hamilelik diyeti

    Ender saraç gebelikte beslenmenin oldukça önemli olduğunu ve gebelikte beslenme konusunda eski usul yöntemlerin yanı sıra bilinçli şekilde beslenmenin anne ve çocuk için oldukça önemli olduğunu belirtti.

    Gebelikte beslenmede annelerin şeker içeren hiçbir gıdaya vücudun ihtiyacı olmadığını unutulmamalıdır. Gebelik esnasında şeker tüketimi anne ve çocuk için oldukça tehlikelidir. Gebelikte şekerden uzak durulması gerekmektedir.

    Gebelikte ara öğün ; geneli itibari ile ana öğünlere verdiğimiz özeni ara öğünlere göstermeyiz. Halbuki ara öğünlerde sağlıklı beslenmek açısından ana öğün kadar önemlidir. Ara öğünler sayesinde kan şekeriniz dengelenir. Bir sonraki ana öğüne tok oturmuş olursunuz.

    Gebelikte su içmek ; su tüketimi herkes için oldukça önemlidir. Fakat hamile bayanlar içinde su tüketimi oldukça önemlidir. Su tüketimi sayesinde vücudunuzda ödemlerin olmasının önüne geçmiş olursunuz.

    Gebelikte yağlı beslenmeye dikkat ; gebelikte beslenirken yağlı besinlerden, tuz ve hamur işlerinden elinizden geldiğince uzak durun.

    Gebelikte kahvaltı ; hamilelik esnasında kesinlikle kahvaltıları atlamayın, hamilelik anında bulantılar sabahları daha yoğun olduğu için genelde bir şey yenmeden geçiştirilir. Oysaki tam tersi kahvaltıları kesinlikle atlamayın. Kahvaltılarda süt, peynir çok yağlı olmayanlardan mevsimine uygun sebze. Yazın domates, salatalık, biber, kışın maydanoz, marul, roka gibi yeşillikler ve ekmekten oluşan bir mönü tercih edin

    Hamilelikte çay yerine yeşil çay için; demir vitamini için siyah çay yerine yeşil çayı tercih edin. Çay besinlerdeki demirin emilimini engeller. Adaçayından ise kesinlikle uzak durun, uzmanların ortak görüşü adaçayı içilmesi bebeğin düşürülmesine neden olabilir.

    Hamilelikte bebeğiniz sağlığı için ;

    Yemeklere çorba gibi hafif yiyeceklerle başlayın, sebze tüketimini arttırın. Sebzeler içinde barındırdığı vitamin ve mineral deposudur, ve de kalorisi düşük olması nedeni ile rahatlıkla tüketebilirsiniz. Yemeklerde az yağlı tüketin, günde ortalama 150 gram et yeterlidir, tavuk, balık ve kırmızı eti dönüşümlü olarak tüketin, kırmızı et hamileler için oldukça gereklidir ve düzenli tüketilmesi gerekmektedir, hamur işlerinden uzak durun, tuz tüketimini elinizden geldiğince azaltın hamilelikte 2 gram tuz yeterlidir. Baharatlardan acı baharatlardan uzak durun. Kafeinli içecekler yerine yeşil çay ve sütü tercih edin.

  • Gebelik diyeti

    Gebelik diyeti

    “Artık çift canlısın bol yemen gerekir” cümlesi gebelik yaşamış kadınlar için tanıdık. Eş dostun artan ikramları, gebenin canı çeker diye her besinin tattırılması, bebeğin gelişiminden tereddüt edildiği için büyüyen porsiyonlar daha gebeliğin ilk aylarından itibaren anne adaylarını yoruyor.

    Bunun ardından  alınan fazla kilolar sadece dış görünümü etkilemekte kalmıyor, hem annenin hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkiliyor. Her bir dönemi ayrı ayrı önemli olan gebelik sürecinde sağlıklı beslenmek aslında çok da zor değil. İşte size bu dönemi daha sağlıklı geçirebilmeniz için önerilerim:

    Gebelik toplamda 3 farklı süreçten oluşan bir dönem. Ortalama 40 hafta süren bu süreci 3’er aylara böldüğümüzde ilk, orta ve son 3 ay olmak üzere ayrılıyor. İşte bu dönemler içinde biraz sıkıntılı, biraz yorucu, biraz eğlenceli ve keyifli birçok olay yaşanıyor.

    İLK 3 AY: VÜCUDUNUZ BEBEĞE ALIŞIYOR

    Yeni bir canlıyı dünyaya getirmek için değişen bedeniniz size fazlasıyla sinyal veriyor. 4.6. haftalar arasında mide bulantıları, bu dönemin sonuna kadar süren kabızlık şikayeti, uykusuzluk, yorgunluk ve aynı zamanda anne olmanın getirdiği heyecan. Kısacası karmaşık bir 3 ay. İşin psikolojik yükünü bir kenara bırakırsak, biyoloji ile ilgilenirsek içinizde bir canlı var ve büyüyor. Ne yapalım? Bol bol beslenelim mi? Cevabımız hayır. Daha nohut büyüklüğündeki fetus( anne karnındaki bebek) sizden fazla enerji istemiyor. Sizden istediği biraz dengeli beslenmeniz. Ortalama olarak ideal beden ağırlığı ile gebe kalmış bir anne adayının, gebeliğinin ilk 3 ayında günlük olarak 1600-1800kkal enerji ile beslenmesi yeterli oluyor. Mutlaka güne kahvaltı ile başlamak, 3 saatten daha uzun süre aç kalmamak, sindirim sistemini rahatlatan, salata, yoğurt, makarna, balık gibi besinlere yer vermek temel prensip. Bu dönemde anne adaylarının canını sıkan yerli yersiz mide bulantılarının çözümü ise yine beslenmede. Sabah bulantıları için yataktan kalkmadan tüketilen 1 parça ekmek kabuğu veya 1/3 paket çubuk kraker veya galetalar mide içindeki sıvıyı emerek mide bulantısına iyi geliyor. Gün içinde oluşan mide bulantıları için ise daha katı besinlerle beslenme bir çözüm yolu. Makarna, tavuk, köfte, susuz sebze yemekleri, ekşimsi meyveler ise mide bulantılarına en iyi gelen besinler.

    Gebeliğin ilk 3 ayında bebeğin sinir sistemi oluşmaya başlarken, kalbi de uzun yıllarca kan pompalamaya hazırlanıyor. Bu dönemde hem omega-3 diye bilinen balık yağları hem de patates, havuç, muzda yer alan potasyum ön plana çıkıyor. Kabızlık şikayetini daha da artırmamak adına haftada 1-2 defa muz tüketimi, yemeklerin içine az da olsa patatesin, havucun ilave edilmesi bebeğimizin gelişimini olumlu etkiliyor.

    İKİNCİ 3 AY: GEBELİĞİN EN KEYİFLİ GÜNLERİ

    Çoğu anne adayının sık sık gezdiği, seyahat ettiği, rahatça yemek yiyebildiği kısacası gebeliğin keyfini çıkardığı aylardır bu aylar. Artık vücut bebeğe alışmıştır. Büyüyen rahim, mideyi, bağırsakları kısacası tüm organları hafifçe iteleyerek kendine güzelce yer açmıştır. İçinde bebek mutlu mutlu yaşıyordur. Tabi bebeğin bu mutluluğu anneye de yansır. Artık mide bulantıları kesilmiş, bağırsak hareketleri normale dönmüştür.12. hafta itibari ile tat almaya başlayan bebeğimiz artık annesi ile aynı tabaktan yemek yemeğe başlamıştır. Bebeğimizin yavaş yavaş büyümeye başlaması gün içinde anne adayının alması gereken enerji ihtiyacını da bir nebze artırmıştır. Ama hala “çift canlı” gibi iki katı yemek yemeye ihtiyaç yoktur. Bu dönem boyunca ortalama 1700-1900kkal enerji ile günlük beslenmesini sürdürmesi gereken anne adaylarının dikkat etmesi gereken belli başlı noktalar vardır. Yavaş yavaş süt ürünleri ve et, tavuk, balık, yumurta gibi proteinli besinler önem kazanmaya başlamıştır. Gün içinde mutlaka yeterli düzeyde protein tüketimi yapılmalıdır. Belki kırmızı et, tavuk ve balıketinin hiç tüketilmediği günler olacaktır fakat özellikle bu günlerde peynirlerden, yoğurt, süt ve yumurtadan protein ihtiyacı karşılanmalıdır.  Haşlayarak, sahanda, omlet şeklinde veya her hangi bir yemeğin içinde yumurtayı günlük olarak tüketmek, bedenin protein ihtiyacına oldukça başarılı bir destek olacaktır. Günde 2 bardak süt, 1 kase yoğurt, 2 dilim peynir tüketimi ile kalsiyum ihtiyacının karşılanması ise annenin kemik ve diş sağlığı için son derece önemlidir. Gebeliğin ilerlemesi, karın içi basıncın artması, hormonal değişikliklerin de etkisi ile anne adaylarında yüksek tansiyon görülme riski bu dönemlerde artar. Sadece buna önlem amaçlı günlük tuz ve zeytin, turşu gibi tuz içeriği yüksek salamura besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır.

    SON 3 AY: SAĞLIKLI BİR DOĞUMA HAZIRLANIYORUZ

    Zaman zaman fazla büyüyen karınlar anne adaylarını sıkıntıya soksa da bu dönemin en önemli konusu artık doğumun yaklaşmasıdır. Önemli bir eşik olan 32. haftayı atlatan anne ve bebek fizyolojik olarak kendini doğuma hazırlamaya başlar. Besinler ise bu süreçte yine en yakın dostlardır. Karın içinin iyice genişlemesi hem mideye, hem de akciğerlere basıncın artması, dönem dönem yemek yemekle ilgili sıkıntılar yaşatabilir. Günlük olarak ortalama 1800-2000kkal enerji ile beslenmesi gereken anne adayı artık gerçekten sık sık ve az az beslenmelidir. Uzun süreli açlıklar hem kan şekeri dengesinde olumsuz sonuçlar doğurur hem de karnını doyurmak isteyen anne, fazla besin tüketimine bağlı mide problemi yaşayabilir. Bu sebeple sindirimi kolay, yağ içeriği az, ufak porsiyonlarda besinler seçilmelidir. ½ kase çorba, 1 tabak etli sebze yemeği veya 2 adet etli dolma ve yoğurt gibi bir menü öğlen veya akşam öğünü için uygun bir alternatiftir. Özellikle bebeğin beyin gelişiminde bir pik noktasının yaşandığı bu aylarda balık yağı olarak geçen omega-3’lerin değeri bir kez daha gündeme gelir. Anne adayı mutlaka balık tüketmeli, haftalık balık tüketimi 400g’ı bulmalıdır. Bu dönemde anne adayını takip eden doktorunda tavsiyesi ile balık yağı takviyesine de başlanabilir. Artan su ihtiyacı da gün içinde tüketilen sıvı besinler ve su ile mutlaka karşılanmalıdır. Gün içinde2 litresu tüketimi gereksinimleri karşılamaya yetecektir.

    Ortalama 40. haftada gebelik sonlanır ve kitabın başkahramanları olan anne ve bebek için başka serüvenler başlar. Tüm anne adaylarının sağlıklı bir gebelik geçirmeliği dileğiyle…

    40 hafta boyunca anne adayının kilo takibi yapması da son derece önemlidir. İşte gebelik süresinde olması gereken ağırlık artışları;

      • Eğer anne adayı gebe kaldığında zayıf ise gebelik sürecinde15 kgağırlık kazanabilir. Fakat15 kgüst sınır olmalıdır.
      • Anne adayı ideal beden ağırlığı ile gebe kaldıysa gebelikte kazanması gereken kilo 10-12 kg‘da sabitlenmelidir.
      •  Anne adayı ideal beden ağırlığının üzerinde gebe kaldıysa  7 kgile10 kgarasında kilo kazanımı ile gebelik sonlandırılmalıdır.

     

    Diyetisyen Başak Kefeli

  • Diyetsiz kilo verin

    Diyetsiz kilo verin

    Özlemle beklediğimiz yaz ayları yaklaşıyor. Bir başka deyişle, fazla kilolarınızdan kurtulmanın vakti geldi!

    12 kurala uyun, diyetsiz kilo verin

    Siz de fit bir vücudun hayalini kuruyor, ancak diyetlerle bir türlü baş edemiyor musunuz? Telaşlanmayın, çünkü ideal kilonuza kavuşmanız için ağır ve sıkıcı diyetlere ihtiyacınız olmayacak. Fit bir vücut için yapmanız gereken tek şey; ‘yeterli’ ve ‘dengeli” beslenmek! Üstelik aç kalmadan, sıkıcı listelere bağlı yaşamadan!

    Büyük şehirlerde yaşamanın en büyük dezavantajlarından biri, yoğun iş hayatı ve günlük koşuşturmalarımız nedeniyle düzensiz beslenmek zorunda kalmamız. Hemen hepimiz sabahları kahvaltımızı ayakta atıştırıyor, gündüz tabağımızdaki besinleri hızla tüketiyor, akşam öğününü de neredeyse yatma vaktine yakın yemek zorunda kalıyoruz. Bunun faturasını da hızla aldığımız kilolar ile ödemek zorunda kalıyoruz. Fazla kilolarımızdan kurtulup fit bir vücuda sahip olabilmemiz için başladığımız diyetleri de genellikle düzensiz yaşantımız ya da aynı besinleri yemekten sıkılıp irademize yenik düşerek yarım bırakıyoruz.

    Büyük bir irade örneği gösterip diyetlerine devam ederek fazla kilolarından kurtulanlarımız da bir süre sonra eski beslenme düzenine dönüyor, sonuçta verdiği kiloları fazlasıyla geri alıyor. Aslında fazla kilolarımızdan kurtulmak ve ideal kilomuzu ömür boyunca korumak için ‘diyet’ yapmamıza hiç gerek yok! Sadece ‘yeterli’ ve ‘dengeli’ beslenerek, yani kendimize yeni bir beslenme programı oluşturarak ömür boyunca ideal kilomuza korumamız mümkün. Üstelik aç kalmadan, en önemlisi de hiçbir besin kısıtlamasına girmeden! Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit, fazla kilolarınızdan kurtulmak için neler yapmanız ve nelerden kaçınmanız gerektiğini anlatıyor:

    BUNLARI YAPIN

    1- Besinleri yavaş çiğneyin

    Zamanınız olmasa bile tabaktaki yemekleri hızlı yemekten vazgeçin. Ana öğünleriniz en az 15 – 20 dakika sürmeli. Çünkü beynin ‘tokum’ sinyalini vermesi için yaklaşık bu kadar süreye ihtiyacı var. Eğer besinleri hızla çiğnerseniz kontrolünüzü yitirerek bu süre içinde daha fazla yemek tüketme riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

    2- Her öğünden önce su için

    Her gün 1.5 – 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirin. Gün içinde düzenli olarak tüketeceğiniz su metabolizmanızı hızlandırmak gibi önemli bir işlev üstleniyor. Ancak bu özelliğinden faydalanmak için suyu gün içine yayarak içmeniz şart. Eğer akşam su içmediğinizi fark edip bolca tüketmeye kalkarsanız, sık sık tuvalete gitmek dışında hiçbir değişiklik sağlayamazsınız. Bu nedenle her öğün öncesinde bir bardak su içmelisiniz. Böylece hem açlık hissinizi azaltarak gereksiz atıştırmalardan korunmuş, hem de günde en az 6 bardak su içmeyi garantilemiş olursunuz. Yemek yerken su tüketiminden ise kaçının, aksi halde mide hacmini artırmış olursunuz ki bu da daha fazla besin tüketmeniz anlamına geliyor. Yemekten sonra su içmek için en az 1 – 1.5 saat geçmiş olmalı. Çünkü mide boş iken su, doğrudan bağırsaklara karışıyor ama besinle karıştığında mideyi genişletmekten başka bir işlev üstlenmiyor.

    3- Sebzeye ağırlık verin

    Ana öğünlerinizden birinin mutlaka sebze ağırlıklı olmasına dikkat edin. Böylelikle hem bağırsakların daha hızlı çalışmasını sağlar, hem de daha az kalorili bir menüye sahip olursunuz. Örneğin ana öğününüzde et ve makarna yerseniz sebzeden çok daha fazla enerji alabilirsiniz. Ancak sebzeler bir porsiyon ete göre neredeyse dörtte biri kadar enerjiye sahip olsalar da, hemen hemen aynı derecede tokluk sağlarlar. Örneğin etin sindirimi 3 – 4 saat sürüyorsa, sebzenin sindirimi 2 saat kadar sürer. Fakat sebzeyi bir dilim ekmekle desteklerseniz, etli menü kadar uzun süre tok kalabilirsiniz. Bu nedenle gün içinde minimum 2 -3 porsiyon sebze, yine aynı oranda meyve almayı alışkanlık haline getirin.

    4- Porsiyonlarınızı küçültün

    Meyvede bir porsiyon derken, aklınıza dolu bir tabak gelmesin. Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit bir porsiyonun 50 kalori olduğunu, bunu da yarım muz, büyük bir mandalina, küçük bir elma veya ayvanın dörtte biri ile alabileceğimizi belirtiyorlar. Sebzelerde de, 4 yemek kaşığı bir porsiyona karşılık geliyor.

    5- Tatlılara ‘ambargo’ koyun!

    Gün içinde yeteri kadar karbonhidrat tüketmediğimizde enerji ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Bunun sonucunda da beynimiz bize ‘tatlı’ yememizi emrediyor. Biz de ‘krizim tuttu’ diyerek tatlılara saldırmaya başlıyoruz. Oysa tatlı ihtiyacımızı önlemenin tek yolu düzenli beslenmek ve enerjiyi dengeli bir şekilde almaktan geçiyor! Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit, şeker gibi basit karbonhidrat grubunda yer alan besinleri haftada 1, en fazla 2 kere tüketmenizi öneriyor. Çünkü tatlı yediğinizde 300 -350 gibi yüksek bir kalori alırsınız ama kan şekeriniz hızla yükselip tekrar düştüğü için yarım saat sonra tekrar acıkırsınız. Bunun aksine bol peynirli kepekli sandviç yerseniz neredeyse 3 saat boyunca tok kalabilirsiniz. Gün içinde 2 – 3 porsiyon meyve yediğinizde de tatlı krizinin önüne geçebilirsiniz. Eğer canınız tatlı çok çektiyse, baklava ve şekerpare gibi kalorisi bol tatlılar yerine, daha az kalori içeren sütlü tatlıları tercih edin.

    6- Çeşitli beslenin!
    Besinleri sadece kalori veren maddeler olarak düşünmeyin. Vücudumuzun iyi enerji harcaması, günlük işlerini yerine getirebilmesi ve aynı zamanda sağlıklı olarak hayatına devam edebilmesi için ihtiyacı olan besin öğelerini bize gıdalar verir. Tüm besin öğelerini içinde bulunduran tek bir besin olmadığı gibi aynı besin grubunda yer alan besinlerin de içeriği farklılık gösterir. Kilo vermeye de çalışsak, kilomuzu korumaya da çalışsak çeşitli beslenmeyi ihmal etmemeliyiz.

    BUNLARI YAPMAYIN!

    1- Yağları ‘yasak’ listesine almayın!

    Kilo vermek uğruna yağdan vazgeçmeyin. Çünkü yağlar sindirimi en uzun süren grup oldukları için yemeklere ilave etmezseniz tokluk süreniz kısalır, siz de kendinizi yine sofra başında bulabilirsiniz. Fakat çok hareketli bir yaşantınız yoksa, et, peynir ve yoğurt tüketirken zaten vücudunuzun ihtiyacı kadar aldığınız için doymuş, yani katı yağlardan kaçının. Gün içinde yemeklere katacağınız sıvı yağ miktarı 4 – 5 tatlı kaşığını geçmemeli. Bunun için de 4 – 5 su bardağı ile yapacağınız çorbaya yarım yemek kaşığı, bir kiloluk sebze yemeğine de yarım çay bardağı, salatalara da 1 tatlı kaşığı kadar sıvı yağ eklemeniz yeterli gelecektir.

    2- Karbonhidrattan vazgeçmeyin

    Kilo vermeye karar verdiğimizde çoğumuzun yaptığı ilk şey, ‘karbonhidratlı besinleri sofradan kaldırmak oluyor. Oysa hem yeterli beslenmek hem de midemizin tok kalması için günlük enerji ihtiyacımızın yüzde 50 – 60′ını karbonhidrat kaynaklı besinlerden sağlamamız şart. Bu da günde 300 – 350 gr karbonhidrat anlamına geliyor. Diyelim ki et ve yanında da bolca salata yediniz. Karbonhidrat içeren besin tüketmezseniz vücudunuz ihtiyaç duyduğu ‘enerjiyi’ alamadığı için 1 – 1.5 saat sonra acıkmaya başlarsınız. Bunun aksine yanında karbonhidrat içeren bir besin tüketirseniz en az 2 – 2.5 saat tok kalır, bu sayede bir sonraki öğüne kadar gereksiz şeyler atıştırmazsınız. Dolayısıyla her öğünde karbonhidrat içeren besinlere mutlaka yer verin. Ancak seçiminiz kan şekerini hızla yükseltmedikleri için lif içerenlerden yana olmalı. Örneğin pilav ya da patates yerine, sindirimleri nispeten daha uzun süren, böylece kan şekerini hızla yükseltmeyen kepek ekmeğini, tam buğday makarnasını, kuru baklagilleri veya bulgur pilavını tercih etmenizde fayda var. Tabii her öğünde karbonhidrat içeren besinleri 3 – 4 yemek kaşığını geçmeyecek miktarda yemeniz gerektiğini de unutmayın!

    3- Öğün atlamayın

    Zayıflamanın öğün atlamaktan geçtiği yolundaki hatalı bilgilerle hareket etmeyin. Çünkü aç kaldığınızda vücudunuz bunu bir tehdit olarak algılıyor ve ihtiyaç duyulan enerjiyi yağ dokusundan almaya başlıyor. Fakat vücut uzun süre açlıktan sonra yağ deposundan sağlanan bu enerjiyi, öğün tüketilmesi ile beraber besinlerle gelen enerjiyi tekrar yağ dokusuna geri gönderiyor, hem de fazlasıyla. Bu da kilo verememenize, hatta kilo almanıza yol açıyor! Dolayısıyla kahvaltıyı uyandıktan sonra en geç 1 saat içinde yapmalı ve sonraki öğünleri 2 – 4 saat sonra olacak şekilde planlamalısınız. Bunun için her gün 3′ü ana öğün olmak üzere günde en az 5 – 6 kez beslenin. İsterseniz, ara öğün sayısını 4′e bile çıkarabilirsiniz. Bu sayıyı kahvaltı saatinize göre belirleyebilirsiniz. Örneğin kahvaltınızı saat 7.00′de yapıyorsanız, ana öğünden önce mutlaka bir ara öğününüz olmalı. Ancak sofraya saat 10.00 gibi oturuyorsanız, bu durumda 2 – 3 saat sonra öğle yemeğine geçebilirsiniz.

    4- Sofraya geç saatlerde oturmayın

    Yoğun iş temposu nedeniyle bunu başarmak pek kolay olmasa da akşam yemeğini çok geç saatlere bırakmamaya çalışın. Akşam saat 19.00 gibi sofraya oturabiliyorsanız, çok şanslısınız. Ancak bu mümkün değilse ve diyelim ki saat 24.00′te yatağa gireceksiniz, hiç olmazsa yatmadan en az 4 saat önce akşam öğününü tamamlayın ki hareketsiz kaldığınız için kaloriler vücudunuzda depolanmasın. Akşam yemeğinde ağır yemekler yerine kalorisi az ve sindirimi kolay hafif yemekleri tercih edin! Eğer geç kalmışsanız, akşam yemeğini atlamayı bir çözüm olarak da görmeyin. Çünkü öğünü tamamen atlarsanız yetersiz beslenmiş olur ve vücudunuz uzun süre aç kalacağı için bazal metabolizmanızın hızının düşmesine yol açabilirsiniz.

    5- Kızartmayın, haşlayın

    Fazla kilolarınızdan kurtulmak için besinlerinizi pişirme şekline de dikkat etmelisiniz. Kızartmaları ayda bir veya iki kez ile sınırlamalı, bunun yerine haşlama veya fırında pişirme şekillerini tercih etmelisiniz. Eğer patates kızartmasını çok veriyorsanız, baharatlandırarak fırında elma patates şeklinde hazırlayabilirsiniz.

    6- Proteini abartmayın

    Protein tüketiminde aşırıya kaçmayın. Çünkü bol protein almak aynı zamanda ‘yağlı’ beslenmek anlamına geliyor. Çok yağlı beslenmek de metabolizmanın hızlı çalışmasına engel oluyor. Bu nedenle günlük besin ihtiyacınızın sadece yüzde 18′inin proteinden oluşmasına özen gösterin. Fazla protein alımının böbrekleri yorduğunu da unutmayınız.

  • Burçlara Göre Zayıflama

    Burçlara Göre Zayıflama

    İnsan hayatını şekillendiren burçlar hayatımızın her aşamasında belli kararları almamızda bize yön vermektedir. Ruh halimizin yapacağımız işlere o zamanın uygun olup olmadığını anlamamızda burçlar bize çok yardımcı olmaktadır. Zayıflamak için de insanın ruh hali çok önemlidir. Yarıda bırakılan diyetlerin genel sebebi zamanlama problemidir. Kişinin beslenme alışkanlıkları ile burçların yakından ilişkisi olduğuna göre diyet yapacağımız zamanı ve beslenmemizi burcumuza göre ayarlarsak başarrıyı yakalarız…

    İnsanların davranışlarında etkin olduğuna inanılan burçlar, yemek yeme alışkanlıklarında da belirleyici olabiliyor. Bu yüzden diyet yaparken burcunuzun özelliklerine uygun davranmak en akıllıca olanı diye düşünenlerdenseniz, okumadan geçmeyin…

    KOÇ (21 Mart – 20 Nisan):

    Abur cubur yemeye son derece meraklısınız. Bu nedenle sizin için tehlike çanları çalıyor. Tuz ve alkolden uzak durarak bunun yerine bol bol su için. Domates, patates, soğan, kuru fasulye, mercimek, karnıbahar, marul, yeşil salata, ıspanak, turp, pirinç, zeytin, elma, balkabağı, ceviz gibi besinler haftalık beslenmenize mutlaka eklenmesi gerekli yiyeceklerdir. Sizin için gerekli olan tatlılar! Kayısı gibi fazla şeker içermeyen tatlılar olmalıdır.

    BOĞA (21 Nisan – 21 Mayıs):

    Yemek için yaşayanlardansınız. Fakat unutmayın ileride bu kilolar başınıza bela olur. Karbonhidratlardan kaçının. Aksi takdirde tombul bir kişi olursunuz. Sindirim güçlüğü çekebilirsiniz. Düşük nişasta, yağ ve şeker içeren bir diyet, beslenme hayatınızın gerekli bir parçası olmalıdır. Doğal iyot içeren besinler, balık ve deniz mahsulleri, yumurta, karaciğer, böbrek, buğday, ıspanak, pancar, taze meyve ve yeşil salata besin listenizde daima yer almalıdır. Ayrıca su içmek de hayatınızın vazgeçilmez bir parçası olmalı.

    İKİZLER (22 Mayıs – 21 Haziran):

    Yemek yerken o kadar acele hareket ediyorsunuz ki artık bu durum sizin sağlığınızı etkiler hale gelmiş. Yemekleri çok çiğnemeden yutmayın. Az ama sık yemeyi prensip haline getirin. İkizler kemiklerinin sağlıklı olmasını istiyorsa sağlıklı beslenmelidir. İkizler de kan pıhtılaşması çok sık görülür. Balık, tereyağı ve köy peyniri, havuç, portakal, greyfurt, şeftali, erik, üzüm suyu, kuru üzüm ve badem beslenme listenizde vazgeçilmez besinler olmalıdır. Sakinleşmeniz ve huzurlu olmanız için de şifalı bitkiler ve kafeinsiz çaylar tam size göre.

    YENGEÇ (22 Haziran – 23 Temmuz):

    Duygusal olmanız sizin beslenme alışkanlıklarınızı da etkiliyor. Üzüldükçe böreklere, keklere, dondurma ve şekerlemelere sarılıyorsunuz. Halbuki yengeçler, nişastalı yiyeceklerden, şeker, tuz ve baharatlardan uzak durmalıdır. Çünkü mideleri çok hassastır. Vücudunuz kalsiyuma fazlaca ihtiyaç duyar. Düşük yağ içeren süt, peynir ve yoğurt, kıvırcık lahana, domates, salata ve marul, bol miktarda taze sebze ve yağsız protein, sizin cilt ve mide sağlığınız açısından iyi olup, kilonuzu daha rahat kontrol altına almanızı sağlar. İncelmek için öncelikle kendinizle hesaplaşmalısınız.

    ASLAN (24 Temmuz – 23 Ağustos):

    Yemek sizin için adeta bir zevk haline gelmiş. Güzel lokantalar, nefis yemekler her zaman hayalinizi süslüyor. Vücudunuza önem verdiğiniz için diyet yapmakta son derece başarılısınız. İradeniz harika! Kan dolaşımınızın düzenli olması için; sığır, kuzu ve kümes hayvanları eti, karaciğer, çiğ yumurta sarısı, kereviz, elma, incir, şeftali, limon ve badem sizin için idealdir. Porsiyonlarınızı yüzde 50 azaltmanız önerilir.

    BAŞAK (24 Ağustos – 23 Eylül):

    Şekerleme deyince siz akla geliyorsunuz. Özellikle de çikolata hayatınızın vazgeçilmezleri arasında yer alır. Ancak bu yiyeceklerden uzak durmalısınız çünkü kalbinizde problem yaratabilir. Tuz, buğday, çavdar, yağsız sığır ve kuzu eti, peynir, zeytin, portakal, limon, kavun, elma, armut sizin ideal yiyeceklerinizdir. Kavun, elma, armut kısmen cildinizi temizlemek ve saçlarınıza bakım sağlamak için yardımcı olur. Elma ise kurtarıcınızdır.

    TERAZİ (24 Eylül – 22 Ekim):

    Terazi böbrekleri, sırtın alt kısmını, temsil eder. Bezelye, mısır, havuç, ıspanak, buğday, yulaf unu, elma, çilek, badem ve kuru üzüm hep elinizin altında olmalıdır. Böbrekleriniz için çok fazla asitli içeceklerden uzak durmalısınız. İncecik ve zarif bir beden için; ince dilimler faydalı olacaktır.

    AKREP (23 Ekim – 22 Kasım):

    Burcunuz üretim organlarını temsil eder. Solunum yolları problemleri yaşayabilirsiniz. Tahıllardan yapılmış ekmekler, balık ve deniz ürünleri, yeşil salata, soğan, kırmızı turp, taze meyve ve sebzeler içeren bir diyet tam size göredir. Doğru beslenme gerginliğinizi alıp götürür.

    YAY (23 Kasım – 20 Aralık):

    Burcunuz kalçalar, bacak üstleri ve karaciğeri temsil eder. Doğal beslenmek için kabuklu meyveler ve sebzeleri tercih edin. Bolca çiğ sebze, yeşil biber, patates, incir, kuru erik, çilek, elma, armut, ve taneli tahılları yemeniz önerilir.

    OĞLAK (21 Aralık – 18 Ocak):

    Çalışkan bir yapınız var ve çalışırken de farkında olmadam öğün atlıyorsunuz. Oysa bu sizin için çok zararlı. Vücudunuzun vitamin ve minerallerden oluşan geniş bir besin karışımına ihtiyacı var. Burcunuz , dizleri, dişleri, kulakları ve deriyi temsil eder. Lahana, kereviz, yağsız etler, limon, portakal, inek sütü, her türlü peynir, balık, yumurta sarısı, buğday ve incirle aranızın çok iyi olması gerekir. Kayısı, badem yiyerek kuru ve alerjik eğilimli cildinizi canlandırın. Cildinizi sigara ve sigara dumanından uzak tutarak korumaya çalışın.

    KOVA (19 Ocak – 20 Şubat):

    Vücudunuzun sürekli C vitaminine ihtiyacı var. Yemek tarzınız yenilikçi. Bu nedenle değişik lezzetler tatmayı seviyorsunuz. Burcunuz el ve ayak bilekleriyle baldırları ve dokuları temsil eder. Vücudunuz sofra tuzuna çok ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacı sofra tuzundan değil, bu maddeyi barındıran besinlerden almanız en mantıklısıdır. Çok fazla tuz aldığınızda zayıf bir kan dolaşımına, gereğinden fazla şişkin bir vücuda ve karaciğer rahatsızlıklarına açıksınız demektir. Deniz ürünleri, brokoli, havuç, turp, balkabağı, ıspanak, elma, şeftali, limon, portakal, greyfurt, nar ve ananas sizin için doğal tuz bakımından ideal besinlerdir.

    BALIK (20 Şubat – 21 Mart):

    Katı ve sıkıcı diyetler size göre değil. Yüksek proteinli, düşük yağ ve şeker içeren diyet uyguladığınız zaman kendinizi çok daha iyi hissedersiniz. Burcunuz ayaklar ile duyma, işitme, dokunma ve tatmayı temsil eder. Demir vücudunuzun başlıca ihtiyacıdır. Demir eksikliği, anemi ve düşük tansiyona sebep olur. Diyetlerinizde zengin demir içeren karaciğer, yağsız sığır eti, kuzu eti, yumurta sarısı, beyin, midye, ıspanak, soğan, arpa, marul, buğday ekmeği, kuru fasulye, elma, üzüm, limon, portakal, şeftali, hurma, kuru erik ve üzüm yer almalıdır. Maydanoz da bu listeye eklenebilir.

    Sizin de burçların zayıflama ile ilişkisi yazımıza eklemek istediğiniz varsa doğru veya yanlış bulduğunuz noktalar varsa yorum yazarak açıkça belirtebilirsiniz.

  • Erken Menopoz Neden Olur?

    Erken Menopoz Neden Olur?

    Ülkemizde ve diğer ülkelerde kadınların normal şartlarda 51 yaşına kadar adet olması normal olduğundan, bu yaştan önce adetten kesilen kadınlar erken menopoza girmektedir. Tıpta “prematür menopoz” olarak tanımlanan erken menopoz, 40 yaşın altında ki kadınların adetten kesilmesi olayına denmektedir. Günümüzde 100 kadından 3′ü henüz 40′ına bile basmadan erken menopoza girmektedir. Peki erken menopoz nedenleri nelerdir? Kadınlar neden erken menopoza girer? İşte cevapları hanımlar:

    Erken menopoz nedenleri

    Yumurta ve östrojen hormonu üretmekle görevli olan yumurtalıklardan östrojen hormonunun artık üretilmemesi ile menopoz başlar. Östrojen hormonunun artık üretilmemesi kadınlarda bir takım şikayetlere sebep olur. aniden ateş basmalar, üşümeler, sıkıntı ve strese girme, al ayak terlemesi gibi belirtileri bulunan menopoz, genetik etkenlerden dolayı da erken yaşta ortaya çıkabilir. Bir kadının annesi, teyzesi ve halası gibi yakın derece akrabaları erken menopoza girmiş ise, bu kadının da erken menopoza girme riski bulunur.

    Erken menopoz nedenlerinden biri de, kadınlarda normalde iki tane bulunan X kromozomunun birinin eksik olması ya da ikinci kromozomun yarısının bulunmamasıdır. Genellikle 30 yaşından önce menopoza girmiş olan kadınların sorunu kromozom eksikliğinden kaynaklanır. Kesin tanı için kromozom analizi gerekir.

    Erken Menopozun Zararları Nelerdir?

    Ateş basması, aniden üşüme, el ve ayaklarda terleme, ruhsal sıkıntı, sinirlilik ve stres gibi semptomları bulunan menopoz, erken dönemde husule geldiği zaman bu şikayetlerin yanı sıra kadınların sağlığında birçok olumsuzluklara zemin hazırlamaktadır. Normalde menopoz yaşı 50 yaş civarında olmasına rağmen günümüzde kadınlar 50′li yaşlarına varamadan bazen 40 bazen de 30′lu yaşlarda adetten kesilerek erken menopoza giriyorlar. Erken menopoza girmede genetik faktörler, kromozom eksikliği ya da yaşamsal şartlar rol oynamaktadır…

    Erken menopoza girmenin zararları

    Menopoz, zamanında da görülse, erken dönemde de görülse kadınlarda bir takım sorunlara yol açabiliyor. Ancak erken menopoza girmek çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayarak kadınların genel sağlığını bozuyor.Erken menopozun zararları ise vücuda oldukça fazladır.

    Erken menopozun zararları arasında ise; kalp damar hastalıklar, cildin erkenden yaşlanması, kemik erimesi, vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik ve cinsellik anında ağrı gibi şikayetler ve sağlık problemleri ortaya çıkar. Ayrıca östrojen hormonunun eksikliğinden dolayı üro genital sistemde yaşlanma da husule gelir.

    Erken Menopoz Tedavisi

    Kadınlarda bulunan yumurtalıklar, yumurta üretimi ve östrojen hormonu salgılama ile görevli olmakta ve genellikle 50′li yaşlarda östrojen hormonu ve yumurta üretimi durarak kadınlar menopoz denilen döneme girmektedir. Ancak bir takım sebeplerden dolayı menopoz 30′lu ve 40′lı yaşlarda erken husule geldiği için erken menopoz başlamış olur. Erken menopoz tedavi edilmez ise kadınların genel sağlığında çok ciddi bozulmalar yaşanır. Ancak erken menopoz tedavisi için erken evrelerde tedaviye başlamak çok önemlidir.

    Erken menopozun tedavisi

    Öncelikle erken menopozun tedavisinde amaç nedir, bundan bahsedelim sizlere hanımlar. Erken menopoz tedavisinde uzmanların amacı menopozun normal sayıldığı yaşa kadar gerçekleşmemesini sağlamak için kadının ihtiyaç duyduğu hormonları kazandırmaktır. Bunun için erken menopoz yaşayan kadınlara bir takım ilaçlar verilir. Erken menopoza giren kadına 50 yaşına kadar düzenli hormon tedavisi uygulanır. Kadın normal menopoz yaşına geldikten sonra tedavi durdurulur. Ancak istenirse tedavi 5 yıla kadar da uzatılabilir.

    Menopozu Geciktirmenin Doğal Yolları için tıklayınız!

  • Hürrem diyeti

    Hürrem diyeti

    İşte Hürrem’i eriten diyet
    Meryem Uzerli uzman denetiminde diyete girdi, 2 ayda 8 kilo verdi. Günde 2.5 litre su içen Uzerli, sofradan tatlı ve makarnayı da eksik etmedi

    Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem’i Meryem Uzerli’nin verdiği kilolar bugünlerde herkesin dilinde. Beslenme ve diyet uzmanı Banu Kazanç, Uzerli’ye 2ayda 8 kilo verdiren mucize diyeti HT MAGAZİN’e anlattı.

    DİYET SÜRESİNCE DİSİPLİNLİYDİ
    Yeni bir Hadise vakası! Yaz aylarında verdiği kilolarla dikkat çeken popçu Hadise’den sonra şimdi de herkes Meryem Uzerli’nin zayıflığını konuşuyor. Türkiye’ye geldiği ilk günden beri fazla kilolarıyla dikkat çeken Uzerli, beslenme ve diyet uzmanı Banu Kazanç gözetiminde sıkı bir rejimle 2 ayda tam 8 kilo verdi. Kazanç, güzel oyuncunun kendisine geldiğinde kilo verme konusunda çok kararlı olduğunu belirterek, “Diyet süresince çok disiplinliydi” dedi.

    PORSELEN CİLTLİ HÜRREM SULTAN
    Meryem Uzerli, diyet boyunca tatlılardan ve makarnadan vazgeçmek istemediği için ona göre bir beslenme programı hazırladıklarını belirten Banu Kazanç, şöyle devam etti: “Meryem Hanım, kilolarını kısa bir sürede verdi. Vücut kas kaybetmedi. Her gün 2.5 litre suyunu içti. Kilo verirken cildinde bir sarkma, çökme de olmadı. Meryem Hanım’ın porselen gibi bir cildi var, ayrıca yaşının genç oluşu ve cilt yapısının özelliğinin bunda etkisi var…”

    “ZAYIFLAMAK İÇİN ÇOK KARARLIYDI”
    Beslenme ve diyet uzmanı Banu Kazanç, sekiz kilo vermesini sağladığı Meryem Uzerli’nin kendisine geldiğinde zayıflamayı kafasına koyduğunu söyledi. Kazanç, şöyle konuştu: “Motivasyonu yüksekti. Ayrıca kendisi disiplinli ve çok uyumlu biri”

    Daha önce Hülya Avşar, Gülben Ergen, Emel Sayın gibi ünlü isimlere kilo verdiren beslenme ve diyet uzmanı Banu Kazanç, geçen yıl fazla kilolarıyla dikkat çeken Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem Sultanı Meryem Uzerli’ye 2 ayda sekiz kilo verdirdi. Kazanç, diyette aşırı olmamak kaydıyla Uzerli’ye tatlı da makarna da yedirmiş. Uzerli’nin vücudunda herhangi bir sarkma da olmamış. Banu Kazanç “Onun porselen gibi cildi var” diyor.

    Meryem Uzerli’yi kısa sürede bu kadar zayıflatmayı nasıl başardınız? Kendisi nasıl biri, verdiğiniz kurallara harfi harfine uyuyor mu?
    Kilo verme programlarında başarı, diyetisyen ve danışanın ortaklaşa çabaları ve iyi iletişimle gelir. Meryem Hanım ile elektriğimiz tuttu diyebilirim. Hedeflerimizi belirledik. O da kilo verme konusunda çok kararlıydı, iyi motive oldu, istediklerini net bir biçimde ifade etti. Kendisi çok disiplinli, olumlu ve uyumlu bir kişiliği var. Listelerini uyguluyor, uyamayacağı durumlarda telefonla ne yapması gerektiğini öğreniyor.

    Yeni bir teknik uyguladınız mı? Klasik diyet listeleriyle mi zayıflattınız?
    Bu soruya cevabım hayır olacak. Zayıflamak için ne mucize formüller ne de mucize besinler mevcuttur. ‘Keşke bir sihirli değneğim olsa’ dediğim zamanlar oluyor. Kilo vermek kararlılık ve belli bir disiplini gerektiriyor ama bunun için yine de “altın anahtarlarım” var diyelim. Danışanlarımla bu anahtarlar sayesinde kapıları birer birer açıyoruz. Bana geldiklerinde, başarısız oldukları zayıflama girişimleri ve diyetle ilgili bütün bildiklerini unutmalarını istiyorum.

    Vücudunda herhangi bir sarkma oldu mu?
    Hayır olmadı. Kilolarını kısa bir sürede verdi ama beslenmesindeki dengeli protein- yağkarbonhidrat dağılımı ve yeterli protein miktarıyla vücut kaslardan kaybetmedi. Diyet yaparken yorgunluk hissetmedi. Yoğun çalışma temposu için gerekli enerjisi oldu. Aktif ve hareketli yaşamı kilo kaybını destekledi. Kilo verirken cildinde sarkma çökme olmadı, 2.5 litre suyunu içti. Meryem Hanım’ın porselen gibi bir cildi var, ayrıca yaşının genç oluşu ve cilt yapısının özelliği de diyet sürecinde avantajlarıydı.

    Daha önce kimleri zayıflatmıştınız?
    Hemen her kesimden, kadın erkek çocuk olmak üzere her yaş grubundan, iş dünyası, sanat dünyasından ünlüler ve siyasetçilerin de yer aldığı geniş ve farklı sosyal yapıda “danışanlarım” olarak isimlendirdiğim gruba sağlıklı beslenme konularında danışmanlık yapmaktayım. Magazinsel olarak soruyorsanız, Hülya Avşar, Gülben Ergen, Emel Sayın, Deniz Seki.

    İŞTE O DİYET LİSTESİ:

    KAHVALTI
    Güne başlarken enerji sağlayacak kepeğinden ayrılmamış tahıl, yulaf ezmesi, müsli, kepekli ekmek gibi tok tutmayı sağlayacak protein; süt-yoğurt-sürme peynirlor peyniri-dil peyniri salatalık-domates-yeşillik ve yanında çay.

    ÖĞLE YEMEĞİ
    Hindi eti-tonbalığı-tavuk, yağsız peynir-yeşillikler marul-sivri biber veya kepekli pirinç pilavı-bulgur pilavı-domates soslu kepekli makarna yanında yoğurt veya sebze-tahıl-baklagil ilave edilmiş salatalar veya sebzeli omlet ve yanında ayran.

    AKŞAM YEMEĞİ
    Yağsız biftek, hindi, balık, lifli, düşük glisemik indeksli sebzeler; kabak-brokoli ıspanak-karnabahar yoğurt veya sebze çorbası veya salata-yoğurt.

  • Taylan Kümeli’nin Gelin Diyeti

    Taylan Kümeli’nin Gelin Diyeti

    Ünlü diyetisyen Taylan Kümeli, Dünya evine girecek gelin adayları için özel bir düğün detoksu tarifi açıkladı. Kümeli, düğün stresinden yakınanlar için biberiye çayını tavsiye etti.

    Siz hayatınızın en özel günlerinden biri olan düğününüz için hazırlandınız. Saç, makyaj ve gelinliğinizin nasıl olacağına karar verdiniz.

    Peki düğün günü ne yiyeceğinizi planladınız mı? Evleneceğiniz gün yiyecekleriniz, sizin formda gözükmenize neden olup, bütün günü aktif şekilde geçirmenize yardımcı olacaktır.

    Diğer yandan şimdilerde düğünden yaklaşık iki hafta önce, ‘gelin diyeti’ yapmaya başlamak da çok yaygınlaştı… ‘Gelin diyeti’; gelinliğin içinde hoş ve enerjik görünmek için bedenin özel bir detoks programından geçirilmesini sağlıyor.

    * Gelin adayları düğün gününde neler yemelidir?
    Gelin; gecenin ilerleyen saatlerinde hazımsızlık yaşamamak için menünün hafif yiyeceklerden oluşmasına ve küçük porsiyonlarda, zevkli bir sunumla servis edilmesine özen göstermelidir.

    Yemeğin sunumunda renk, aroma ve yumuşaklık kriterlerinin çeşitli ve birbirleriyle uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. Hafif bir tatlı seçimi ile yemeği tatlı noktalamalıdır. Bu sayede yemek sonrasında uyku halinin oluşması önlenebilir.
    Düğün heyecanının ilacı 2–3 bardak biberiye çayı!

    Güne başlarken yüzünüze kocaman bir gülümseme kondurun ve su ısıtıcınızı çalıştırın. Stresli ve ya biraz sinirli olabilirsiniz. Biberiye çayı, sinir sistemini dengeleme, ödem çözme ve kan dolaşımını güçlendirme özellikleri ile bu özel günün stresinden arınmanıza yardımcı olur.

    Biberiye çayı: 12 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış biberiyeyi, bir bardak kaynar suyla 10 dakika kadar demleyip, gün boyu 2-3 bardak tüketin.

    SEBZE VE MEYVE YİYİN

    * Gelin adayları düğün öncesinde fazla kilolarından kurtulmak için neler yapmalı ?
    Uyanır uyanmaz oda sıcaklığında bir bardak su için. Suyun içine akşamdan kabuklu limon dilimleri koyun. Tuzu tüketmeyi kesmeyin ama mutlaka azaltın. Şeker ve şekerli ürünler tüketmeyin. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeniz; sindirim şikâyetlerinizi azaltarak uykuya geçmenizi kolaylaştırır.

    Detoks süresince mevsim sebzelerini, mümkünse organik tarımla üretilmiş olanları tüketmeyi tercih edin. Sebze ve meyvelerden maksimum yarar sağlamaya ve vücudun toksinlerden arınmasını hızlandırmak adına çeşitli beslenmeye dikkat edin.

    Özellikle enginar, soya filizi, kuşkonmaz, maydanoz, koyu yeşil yapraklı sebzeler, lahana, kereviz ve domates yiyin. Geceleri ağır ve yağlı yemekler tüketmeyin. Stresli olacağınızdan bol bol kahve tüketmek isteyebilirsiniz.
    Kendinizi kontrol edin. Kahve, çay, soğuk içecekler, kakao ve kafeinli içecekleri azaltın. Kahve yerine rahatlatıcı bitki çaylarını tüketmeyi seçin. Yeşil çay, ısırgan otuyla yapılan bitkisel çaylar ve özellikle biberiye çayı tüketin.

    * Gelin adaylarının gelinliklerinin içinde formda gözükmeleri için öneriler:

    Haftada mutlaka en az 3 kere, 45 dakikalık tempolu yürüyüşler yapın. Mümkün olduğu kadar hareketli olun. Gün içinde küçük şekerlemeler yapmak ve günlük hayata kıyasla daha erken saatlerde uyumak; metabolizmanın dinçleşmesi, dolaşımın hızlanması ve sindirim sisteminin korunması adına son derece önemlidir.

    Düğün gününün tadını çıkartmak için bu sürede alışkanlıklarınızı yeniden yorumlayın. Yürüyün, dans edin, plates gibi kasları geliştiren programlı sporlar yapın. Mümkünse bir uzmandan destek alın.

    Toksinlerden arınmak adına belli aralıklarla pasif terlemeye yardımcı olabilecek sauna kullanımını da tercih edebilirsiniz. Gelin hamamı da çok yararlıdır. Hamama giderek, cildinizi temizlemiş olursunuz.

    Gelinlik İçin Gelin Diyeti 1 Haftada 3 Kilo Verme Düğün Diyet Listesi Tıklayın !

  • Kilo vermenin sihirli formülü

    Kilo vermenin sihirli formülü

    Sağlıklı bir diyetin, tahıl, sebze ve meyveler yönünden zengin, sağlıklı yağları içeren, basit şeker içeriği düşük besinlerden oluşması gerekiyor.

    Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülgün Ersoy, yaptığı açıklamada, sağlıklı bir diyetin, vücut ağırlığını istenen düzeyde tutması, enerji ve besin ögelerini de doğru bileşim ve miktarda içermesiyle mümkün olabileceğini söyledi.

    Sağlıklı diyet için kişilerin sevdikleri yiyeceklerden vazgeçmesi gerekmediğine işaret eden Ersoy, şunları kaydetti:

    ”Diyette çeşitlilik önemlidir. Çünkü değişik yiyecek ve içecekler vücudun gereksinimi olan farklı besin ögelerini sağlamaktadır. Örneğin, çilek C vitamininin zengin kaynağıdır ama kalsiyumun iyi bir kaynağı değildir. Süt ve süt ürünleri ise kalsiyumun en zengin besinsel kaynakları olmasına karşın, C vitamininden zengin değildir. Diyette besin değeri düşük yiyeceklerle besin değeri yüksek yiyecekler dengelenmelidir. Bir öğün hamburger, patates kızartması ve gazlı içecekten oluşuyorsa, diğer öğünde salata, tam tahıllı ekmek, pilav, makarna ile haşlanmış ya da fırında kızarmış tavuk eti tüketilebilir.”

    Orta düzey yağ ve şeker içeren bir diyet tüketen kişilerin, besin ögesi gereksinimlerini yeterli şekilde karşılayabildiğini vurgulayan Ersoy, ”Sınırlı besin seçeneği bulunan kişiler için zenginleştirilmiş yiyecekler iyi bir seçim olabilir. Kalsiyumla zenginleştirilmiş portakal suyu veya demirle zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrekler bu zenginleştirmelere örnektir” ifadesini kullandı.

    Ersoy, bazı durumlarda diyete ek vitamin ve mineral desteği kullanmanın diyeti desteklediğini ancak bunların dikkatli kullanılması gerektiğini kaydetti.

    SİHİRLİ FORMÜL: EGZERSİZ VE DİYET
    Egzersizin vücut ağırlığı ve yağının azalmasını sağladığına işaret eden Ersoy, ”Sağlıklı kişilerde yaşla birlikte oluşan vücut ağırlığı artışını önler, hipertansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olur, inme riskini azaltır. Kansere yakalanma riskini de azaltan egzersiz, bağışıklığı ve akciğer fonksiyonlarını artırır. Denge ve koordinasyonu geliştirir, yaşam süresini uzatır. Stresi ve depresyonu, vücut imajını beğenmeme duygusu ve yeme davranışı bozukluklarını da minimize eder. Sağlıklı bir yaşam tarzının en önemli bileşenleri, sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz yapmaktır” diye konuştu.

    Ersoy, egzersizin şekli, şiddeti ve süresinin beslenme gereksinmelerini de etkilediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

    ”Yoğun şiddetteki egzersizler enerji gereksinimini artırmaktadır. Erkeklerin kas dokusu ve vücut cüssesi kadınlardan daha fazla olduğu için enerji gereksinimleri de daha fazladır. Sıklete göre yapılan güreş, vücut geliştirme gibi sporlar ile görünümün ön planda olduğu dans, jimnastik gibi estetik sporlarda yetersiz enerji ve besin ögesi alım riski olmaktadır. Aktif kişilerin karbonhidrat gereksinmesi artmaktadır”

    Düzenli egzersizin sıvı gereksinimini de çoğalttığını vurgulayan Ersoy, ”Sıvılar, vücut ısısının düzenlenmesinde kritik bir öneme sahiptir ve ısıya bağlı hastalık risklerini önlemektedir” dedi.

    Sıcak ve nemli hava koşullarında, vücuttan su kaybı oluştuğuna dikkati çeken Ersoy, ”Düzenli egzersiz yapan kişiler, egzersiz öncesi, sırası ve sonrası, optimal performans ve sağlık için yeterli sıvı tüketmelidir. Sıvı tüketimi için susama duygusu beklenmemeli, özellikle sıcak ve nemli havalarda egzersiz öncesi sırası ve sonrası sıvı tüketimi artırılmalıdır” görüşünü dile getirdi.

    AA

  • Doğum sonrası yeni bir vücut için !

    Doğum sonrası yeni bir vücut için !

    Anne adayı için fiziksel olarak oldukça yıpratıcı geçen hamilelik sürecinde, vücut, bebeğin büyümesini sağlamak için olağanüstü bir efor sarfeder. Bu dönemde 10-14 kilo alınması doğal.

    Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Sönmez, bazı anne adaylarının daha fazla da kilo alabildiğine dikkat çekerken, “Kilonun çoğu karın bölgesinden, bir kısmı da kalçalardan alınır” dedi.

    Doç. Dr. Ahmet Sönmez “Hormonların etkisiyle emzirme için hazırlanan memeler büyürler, hacimleri artar. Doğum sırasında ve takip eden birkaç hafta içinde alınan kiloların önemli bir kısmı verilecektir. Emzirme dönemi bittikten sonra hormonların normal seviyelerine dönmesiyle memeler de eski haline dönecek ve hacim kaybına uğrayacaktır.” derken “Doğumdan belli bir süre sonra anne, vücudunun hamilelik öncesi formunu arayacaktır ama o forma ulaşmak çok da kolay değildir. Hele araya ikinci, üçüncü doğumlar da girerse iş daha da zordur” şeklinde konuştu.

    Doğum sonrası, süt verme, hormonal değişim, artan iş yükü, değişen sosyal yaşam, uykusuzluk gibi faktörler de devreye girince annenin kendini iyi hissetme çabasıyla estetik cerrahların kapısını çalması muhtemel.

    Zayıflamanın en sağlıklı yolu nedir?

    Doç Dr Ahmet Sönmez bu konuda anneleri uyarıyor: Eski forma kavuşmak için bilinçli bir diyet ve düzenli sporun yerini hiçbir şey tutamaz. Bunların yeterli olmadığı durumlarda biz plastik cerrahlar elbette devreye gireriz. Ancak bunun için doğumdan sonra belirli bir zaman geçmesi doğru olacaktır. En azından emzirmenin sonlandığı döneme kadar beklenmesi gereklidir.

    En büyük deformasyon nerede?

    Doğum sonrası en büyük deformasyon meme ve karında meydana geliyor. Bu bölgelere yönelik ameliyatlar genelde tek seansta ve birlikte yapılıyor. “Bir tanesini yapıp diğerini bıraktığınız zaman mevcut deformiteyi tam olarak düzeltmek mümkün olamıyor. Emzirme döneminden sonra memeler genelde hamilelik öncesine göre hacim olarak küçülür. Aynı zamanda memenin derisinde de fazlalık olacağından memede sarkma görülür. Hormonların etkisiyle ortaya çıkan bu durum hamilelik dışı nedenlerle yapılan meme ameliyatlarından genelde farklıdır, çünkü memeyi hem büyütme hem de dikleştirme işini aynı anda yapmak gerekmektedir” diye konuştu.

    Karın ameliyatında da en önemli nokta, karın kaslarını yeteri kadar gerginleştirmek olduğunun altını çizen Doç. Dr. Sönmez ” Doğum yapmış bir karında bu kaslar oldukça gevşek ve ayrıktır. Halbuki düz ve gergin bir karna sahip olmanın ilk şartı sıkı karın adaleleridir.” dedi.

    Liposuction doğru bir karar mı?

    Doç. Dr. Ahmet Sönmez, hamilelik döneminden sonra liposuction talebi ile de gelen hastaların arttığını söylerken, burada bilinmesi gereken en önemli noktanın, deride sarkma olup olmadığıdır derken. “Deride sarkma varsa yapılacak liposuction sonrası bu sarkma daha da belirginleşecektir. Bu durumda liposuction yerine, germe ameliyatı tavsiye ediyoruz. Böylece hasta, doğum öncesi, gergin ve fit karnına kavuşacaktır.” şeklinde konuştu. Bu ameliyatlardan sonra anneler ev ya da iş hayatına kısa bir süre içinde dönebilir, çocuğuyla rahatça ilgilenebilir. 1-1, 5 ay sonra yeniden spor yapmaya başlayabilir. Hastaların pek çoğunun ikinci bir hamilelikte kilo aldıklarında yeniden liposuction ya da germe ameliyatı yapıp yapamayacaklarını sorduklarını ifade eden Doç. Dr. Ahmet Sönmez “İkinci bir ameliyata engel yoktur. Ancak yakın aralarla ikinci gebelik planlanıyorsa ameliyatı ikinci gebelik sonrasına saklamak daha uygundur” dedi.

    İz kalır mı?

    Meme ameliyatının ardından, sonraki çocuklarına süt vermek mümkün olabilecek mi şeklindeki soruya “Bu çoğunlukla kullanılacak tekniğe bağlıdır. Uygun teknik seçildiğinde ameliyat sonrası da süt vermek mümkün olabilir” şeklinde cevap veren Doç. Dr. Ahmet Sönmez; ameliyatlar sonrasında iz kalıp kalmayacağının da çok merak edildiğini ifade ederek, soruyu şu şekilde cevapladı: “Her ameliyattan sonra belli bir miktar iz kalacaktır, ancak ameliyat sonunda elde edilen form ve şekil, iz ile ilgili kaygıları ortadan kaldırmaktadır.” Doğum sonrası fazla kilolar için diyet ve sporu öneren Doç. Dr. Sönmez, “Bu ameliyatlar hamilelik sırasında alınan kilolardan kurtulmak amacıyla planlanmamalıdır. Kilo kaybı bu ameliyatlardan sonra elde edilebilecek bir yan kazançtır, ana hedef vücudu şekillendirmek, yeniden doğum öncesine hatta daha da iyisine ulaşmak olmadır” şeklinde konuştu.

  • Patates Diyetiyle Haftada 5 Kilo Verin!

    Patates Diyetiyle Haftada 5 Kilo Verin!

    Hedefimiz haftada ortalama beş kilo verme, eğer diyete sadık kalırsak olmayacak diye bir şey yoktur…

    1. GÜN:

    Sabah: 3 orta boy patates (haşlanmış)

    Öğle: 3 orta boy patates (haşlanmış)

    Akşam: 3 orta boy patates (haşlanmış

    2. GÜN:

    Sabah : 3 orta boy patates (haşlanmış)

    Öğle: 2 orta boy patates (haşlanmış)

    Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)

    3. GÜN:

    Sabah: 1 orta boy patates (haşlanmış)

    Öğle: 2 orta boy patates (haşlanmış)

    Akşam: 3 orta boy patates (haşlanmış)

    4. GÜN:

    Sabah: 1 elma, 2 mandalina

    Öğle: 2 orta boy patates (haşlanmış)

    Akşam: 2 but tavuk haşlama, yeşil salata (1 tatlı kaşığı sıvı yağ)

    5. GÜN:

    Sabah: 1 elma, 2 mandalina

    Öğle: 1 elma 2 mandalina

    Akşam: 2 porsiyon balık ya da bonfile, karışık salata

    6. GÜN:

    Sabah: 1 elma, 2 mandalina

    Öğle: 1 elma 1 portakal

    Akşam: 2 porsiyon balık veya bonfile (karışık salata, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ)

    7. GÜN:

    Sabah: 1 elma, 2 mandalina

    Öğle: Patates salatası, yeşil soğan ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ

    Akşam: 3 yumurta haşlanmış, yeşil salata