Etiket: zayıflama

  • Sağlıklı şişmanlık hayal mi gerçek mi?

    Sağlıklı şişmanlık hayal mi gerçek mi?

    Baştan söyleyelim: Bu haber “Şişmanlık iyidir” gibi bir iddia taşımıyor. Sadece her kilolu insanın aynı olmadığını anlatmaya çalışıyor. Üstelik son yıllarda yapılan pek çok yeni araştırma, bu görüşü destekliyor ve bilim adamlarını şaşırtıyor.

    Dünyanın obeziteyle mücadele ettiği, “Salgın” denen soruna karşı devletlerin devreye girdiği bir dönemdeyiz. Öyle ki birkaç kilo fazlayı bile tüm sorunlarımızın kaynağı gibi görmeye başladık.

    Öte yandan otoriteler tüm fazlalıklardan kurtulmak gerektiğine işaret ederken son zamanlarda cılız ama kararlı itirazlar da yükselmeye başladı. Peki ne diyor o karşıt tezler ve bilimsel araştırmalar? En başta “Tartıda görülen kilo tek başına kişinin sağlığıyla ilgili bilgi vermez” diyor.

    “Kilonuz ne olursa olsun eğer fonksiyonel olarak fit durumda iseniz daha uzun yaşarsınız” diyor. “Evre 1 obezlerde bile her nedenden ölüm oranları normal kiloda olanlarla aynı” diyor… Çıkan sonuçlara şaşırdınız mı? Biz de şaşırdık ama bu sonuçları görmezden gelmeyi seçmek yerine tercihimizi irdelemekten yana kullandık. İşte Liv Hospital Ulus Fat&Fit Programı Koordinatörü ve “İlaçsız Klinik” Direktörü, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Metin Okucu’nun verdiği bilgiler, dünyadan bilimsel araştırma ve gözlemler ışığında şişmanlığa dair yeni bakış açısı…

    FAZLA KİLOLULAR DAHA MI UZUN YAŞIYOR?

    1. Tartıda görülen kilo tek başına kişinin sağlığıyla ilgili bilgi vermez

    Fazla kilolu olmak tek başına bir risk göstergesi değildir. Sadece rakamlara bakarak kişinin mevcut sağlık durumu, gelecekteki sağlık riskleri veya ömür süresi tayin edilemez. Her kilolu insan aynı değildir.

    2. Fazla kilolular daha uzun yaşıyor.

    2012’de ABD’de JAMA Tıp Dergisi’nde yayımlanan ve 2 milyon 880 bin kişinin takip edildiği araştırmada her nedenden ölümlere bakıldı. Fazla kilolu olanların (VKİ 2530) normal kilolu olanlara göre daha uzun yaşadığı görüldü.

    2010’da Kanada’da yapılan başka bir araştırmada da 11 bin 300 kişi üzerinde yapılan gözlem sonucunda fazla kilolu olanlarda ölüm oranı daha düşük bulundu.

    3. Evre 1 obezlerde bile (VKİ 30-35) her nedenden ölüm oranları normal kilolular ile aynı.

    Bu da JAMA Tıp Dergisi’ndeki araştırmadan…

    4. Kişisel fitness durumu, her şeyden bağımsız olarak, sağlık ve uzun yaşamın tek habercisidir.

    Amerikan National Instituts of Health tarafından geçen yıl 252 bin 900 kişinin gözlendiği bir araştırmada, kilosu ne olursa olsun haftada 5 gün 30 dakika yapılan hafif egzersizin, tüm ölümleri yüzde 27, haftada 3 gün yapılan daha yoğun egzersizin ise tüm ölümleri yüzde 32 oranında azalttığı görüldü. Yine aynı araştırmada başlangıçta fit olmayan kişi daha sonra çalışarak fit hale gelmişse, tüm nedenlerden ölümlerin yüzde 44, kalpten ölümlerinse yüzde 52 oranında azaldığı sonucuna varıldı.

    5. Kilonuz ne olursa olsun, eğer fonksiyonel kapasite olarak fit durumdaysanız, daha uzun yaşarsınız.

    2012 yılında yapılan toplam 36 araştırmanın sonuçlarına göre; kilolu fakat egzersiz kapasitesi iyi kişilerin tüm nedenler ve kalpten ölümlerine bakıldığında normal kilolu ama fit olmayanlara göre daha uzun yaşadığı görüldü.

    6. Kilonuz ne olursa olsun, eğer metabolik olarak fit iseniz daha uzun yaşarsınız.

    2012’de European Heart Journal’de yer alan, 43 bin 260 kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre tüm fazla kilolu olanlar içinde yüzde 46’lık bir grubun metabolik olarak fit olduğu belirlendi. Yani tansiyon, şeker ve kan yağları iyi düzeydeydi. Bu kişiler diğer aynı kilolulardan daha uzun yaşıyor. Kanser veya kalp hastalığı riskleriyse yüzde 50 daha az. Bu yönleriyle normal kilolu ve fit olanlardan bir farkları yok.

    7. Fazla kilolu olanlar kalp krizi geçirirse, normal veya az kilolulara göre ölüm risklerii daha az.

    2012 yılında İsveç’te 64 bin 430 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları bunu gösteriyor.

    Araştırmalarda bu tür sonuçlarda var

    Normalden biraz daha kiloluyken şeker hastalığına yakalananlar daha uzun yaşayabiliyor.

    Normalden biraz daha kilolu ve kalp yetmezliği olanlar daha uzun yaşayabiliyor.

    Normalden biraz daha kilolu ve yüksek tansiyon hastaları daha uzun yaşayabiliyor.

    Normalden biraz daha kilolu olup felç geçirenlerde beyin daha az hasar görebiliyor.

    Normalden biraz daha kilolu olup diyaliz gören hastalar daha uzun yaşayabiliyor.

    ‘Tartıda ayrımcılık bitiyor’

    İnsanları kiloları üzerinden hastalıklı ya da riskli gibi damgalamadan önce ne kadar fit olduklarını ölçmeyi hedefleyen Fat&Fit programındaysa, kişinin riskleri bu ölçümlerden sonra açıklanıyor. Riski olmayan kilolu ve fit kişilere gereksiz diyetler verilmiyor. “Fitness ölçümlerinin en önemli özelliği, çok kolay şekilde iyileştirebilir olması” diyen Dr. Okucu’ya göre ölçümlerde bir iki kademe ilerlemek bile ölüm risklerini yüzde 50 oranında azaltıyor. “Bu programla tartı kilosu üzerinden ayrımcılığa son vermek istiyoruz” diyor Okucu, “Şişmanlık iyidir demiyoruz, sağlıklı şişmanlığın mümkün olduğuna işaret ediyoruz”. Bu yazıda sözü edilenler dışında kalan, VKİ 35 ve üzeri olanlar, yani daha ileri kilolular için umut vaat eden tedavi yöntemleri de var, bunlardan biri de obezite cerrahisi. Araştırmalara göre yöntemin olumlu ve kalıcı faydaları var.

    Testte kaç kademe ilerleyebilirsiniz?

    Fit tanımının, kişinin egzersiz kapasitesiyle ilgili olduğu belirtiliyor. Bu en basit şekliyle bir efor testinde ne kadar yürüyebildiğiniz anlamına geliyor. Efor testinde kaç kademe ilerlediğiniz, ne kadar fit olduğunuzu gösteriyor. Bunun farklı yaş grupları ve cinsiyete göre belirlendiğini söyleyen Dr. Metin Okucu, 40 yaş erkek ve kadınından beklenen kademeler ile 60 yaş grubundan beklenenlerin farklı olduğuna, efor testinde 6 8 dakika gidebilmenin fit olmak için yeterli sayılabileceğine dikkat çekiyor. Bunu yapabilmek için mutlaka çok iyi bir kondisyona sahip olmak gerekmiyor.

    Normalden biraz fazla kilo kansere karşı koruyucu mu?

    ABD’de yapılan bir araştırma, kilolu olanların kanser ve kalp rahatsızlığından ölme riskinin obez ve zayıf olanlara göre daha düşük olduğunu, biraz fazla kilonun ise bazı hastalıklara karşı koruyucu olabileceğini ortaya koyuyor.

    Sıskalık daha mı tehlikeli?

    Modern toplumlarda kilo bir takıntı haline gelmiş durumda ve herkes çok zayıf olmak için can atıyor. Kilolu olmak sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Ama yeni bir araştırmaya göre ortalama kilonun altında olmak obezlikten daha fazla sağlık riski oluşturabilir. University of California Davis School of Medicine’de yapılan araştırmada, görevli Prof. Dr. Anthony Jerant “Bizim araştırmalarımıza göre sadece 6 yıllık ağır obezite sonucunda ölüm riski görülüyor’’ diyor. Jerent ve ekibinin veri toplamak üzere 6 yıl boyunca her yaştan 51 bin Amerikan vatandaşını inceleyerek elde ettiği bulgular incelendiğinde, zayıf olan katılımcıların ölüm riskinin normal kilolu katılımcılara oranla 2 kat fazla olduğu görülüyor.

    DİYETLER KALICI KİLO VERDİRMİYOR

    Kilolar tek başına bir anlam taşımadığı gibi yararlı bile olabildiği sonucuna yol açan bilimsel veriler de bulunuyor. Sonuçlar her kilolu insanın aynı durumda olmadığını, tartıda görülen rakamın kişinin genel sağlık durumunu, beslenme alışkanlıklarını, yeme bozukluğu olup olmadığını peşinen göstermediğini anlatıyor. Son 50 yıldır hiçbir diyet programının kalıcı kilo verdirmeyi başaramadığını söyleyen Dr. Metin Okucu, yine son 50 yıldır hiçbir araştırmada kilo vermenin faydalarının gösterilemediğine dikkat çekiyor.

    Habertürk

  • Hangi çorbalar zayıflatır?

    Hangi çorbalar zayıflatır?

    Diyet yapın ya da yapmayın her yemeğe mutlaka çorba içerek başlayın. Ve eğer diyet yapıyorsanız, zayıflamak istiyorsanız, diyet yaparken zorluk çekmek istemiyorsanız, daha sağlıklı, doyurucu ve besleyici bir diyet yaparak hızla kilo vermek istiyorsanız daha çok çorba için. İstediğiniz kadar çorba içerken hem doyun hem de kilo verin. Diyetisyenler sık sık dile getiriyor bu durumu ve pek çok diyet uzmanı mutlaka bol bol çorba içilmesi gerektiğini ifade ediyor.

    Zayıflamayı kafanıza koyduysanız eğer sık sık ve bol bol beyaz lahana çorbası, soğan çorbası, brokoli, kabak, sakız kabağı, pazı ve daha pek çok sebzeden değişik çorbalar yaparak her öğünde 1 kase tüketin. Çorbalara yoğurt eklenebilir ama beyaz un kesinlikle eklenmemelidir.

    Diyet yaparken içebileceğiniz çorbalar…

    MERCİMEK ÇORBASI
    Bol lif ve protein içerir. Özelilikle B vitaminini içerir. Ayrıca mineraller açısından da zengin bir besindir. Demir, Kalsiyum, manganez, sodyum, bakır, çinko ve fosfor içerir. Mercimeğin besin değeri oldukça yüksek bir kuru baklagil’dir. Kalp ve damar sağlığımızı için iyi bir besin kaynağıdır. Kabızlığı giderir. Enerji verir ve ayrıca yorgunluğu giderir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Protein oranı yüksektir. Posa oranınız artmış olur. Yüksek oranda potasyum içerdiği için yüksek tansiyonu düşürür.

    YOĞURT VE YAYLA ÇORBASI
    Yoğurt ve yayla çorbası yoğurtla yapıldığı için, yoğurdun bize çok faydası vardır. Yoğurt yüksek kolesterole iyi gelir ve diyabet hastaları için oldukça faydalıdır. Yoğurt, kalsiyum ve protein içerir.

    SEBZE ÇORBASI
    Bol vitamin ve mineral içerir. Sebze çorbaları bizi kalp krizinden korur. Kabızlığı önler.

    DOMATES ÇORBASI
    içerdiği likopenle sizi kanserden korur. Domates liften zengin bir besindir. Kolesterol ve kan şekerini dengede tutar.

    ET SUYU VE TAVUK SUYU ÇORBASI
    Ekstra yağ ilave etmenize gerek yoktur. Enerji verir ve tok kalmanızı sağlar. Tavuk kırmızı et’e göre daha düşük oranda yağ içerdiği için kalp krizi riskini azaltır.

    BROKOLİ ÇORBASI
    Brokoli vitaminden zengin ve lif oranı yüksek bir sebzedir. Brokoli A, C ve E vitaminini içerir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Bizi kanserden korur.

    BALIK ÇORBASI
    Balık kalp hastalığını ve felci önler. Kolesterol için faydalıdır. Kemikler için yararlıdır. Şeker hastaları içinde faydalıdır.

    ISPANAK ÇORBASI
    Ispanak, vitamin ve protein açısından çok zengin bir besindir. A,C ve E grubu vitaminleriyle, demir, fosfor, magnezyum ve iyot gibi mineralleri içerir. Birçok hastalıklara faydası vardır. Kanserden, Kalp ve damar hastalıklarından korur. Ayrıca Ispanak kansızlığa iyi gelir. Sindirimi kolaylaştırır ve kolesterolü düşürür. Zihni kuvvetlendirir.

    TARHANA ÇORBASI
    Tarhana likopen içerdiği için çok faydalı bir besindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Gribe karşı birebirdir. İştah açıcıdır. Bağırsak florasını düzenler ve ayrıca sindirimi kolaylaştırır.

    MANTAR ÇORBASI
    Mantar, protein ve demir açısından çok zengin bir besindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı direnç sağlar. Vitamin ve mineral açısından çok zengin bir besindir. A, B, D ve K vitaminlerini ve potasyum, kalsiyum, fosfor ve bakır minerallerini içerir. Protein değeri yüksek bir besindir, bu yüzden mantar et ile besin değeri aynıdır. Kolesterolü düşürür ve kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. Ayrıca, mantar çorbası çocukların gelişimi içinde faydalıdır.

    KEREVİZ ÇORBASI
    Kereviz oldukça besleyici bir besindir. Birçok vitamin ve mineralleri içerir. İçerdiği vitaminler A, B ve C vitaminleridir. Fosfor, bakır, çinko ve selenyum minerallerini içerir. Romatizma ve gut şikâyetlerini azaltır. İştah açıcıdır. Öksürüğü keser ve kanı temizler.

  • Hızlı Kilo Vermenin Tehlikeleri Neler?

    Hızlı Kilo Vermenin Tehlikeleri Neler?

    Fazla kilolarıyla başı dertte olanların en büyük isteği kısa zamanda kilolarında kurtulmak, incecik bir bedene sahip olmaktır. Hızlı kilo vermek adına izlenen diyet tutumu çok düşük kalorili, ağır egzersizlerin yapıldığı, metabolizmanın alışkın olmadığı eforla karşılaştığı programlara dayanır. Ancak bu agresif kilo verme isteği yanında birçok sağlık sorununu beraberinde getirir.

    Uzun süre açlık ve kan şekerinin düşmesi

    Hızlı kilo vermek için yapılan düşük kalorili diyetler genelde karbonhidrat açısından oldukça fakirdir. Alınan az kalorinin yanında karbonhidrat tüketiminin de çok az olması kan şekeri seviyesinin sürekli düşük seyretmesine eden olur. Bu durum açlık hissinin artmasına hatta zaman zaman dayanılmaz hale gelmesine, asabiyete, halsizlik ve yorgunluğa neden olur. Açlık hali daha da uzarsa konsantrasyon yetersizliği, zihinsel bulanıklık hatta efor gerektiren işler yapılırken bayılmalara neden olabilir.

    Kas kaybı ve buna bağlı olan organ fonksiyonlarında bozukluk

    Uzun süre düşük kalorili diyete maruz kalan vücut aç kalarak kas kaybetmeye başlar. Beslenmeyle doğrudan ilişkili olan organlarımız karaciğer ve böbrek kas erimesine bağlı olarak fonksiyon kaybetmeye başlar. Kalp kaslarının erimesi ve hatta kemik yoğunluğu uzun süren düşük kalorili diyetler sonucunda oluşabilir. Kemik yoğunluğunun azalması eklem ağrılarına, yorgun uyanmaya neden olurken, kalp kasının erimesi kalp krizlerine kadar varabilir.

    Metabolizma hızının yavaşlaması

    Hızlı kilo vermenin zararlarını günümüzde birçok kişi üzerinde olumsuz olarak görebilmekteyiz. Dünya Sağlık Örgütünün önerilerine göre aylık kilo kaybı 4 kg. ortalamasında olmalıdır. Yaşı genç bireylerde, aktif spor yapan bireylerde ya da erkeklerde aylık kilo kaybı 6kg kadar ulaşması zararlı bir durum teşkil etmemektedir. Ancak bu ortalamalardan daha hızlı kilo vermeye çalışmak kesinlikle yağ dokusundan gerçekleşmeyeceği için ciddi anlamda zararlı ve sağlıksız bir durumdur.

    Hızlı kilo kaybı süreci sırasında metabolizma yavaşlar ve su dokusu kaybı yaşandığı için vücut üzerinde birtakım sağlık sorunları oluşur. Ayrıca bunların dışında hızlı kilo vermenin zararları arasında, safra kesesi taşı, sindirim sistemi bozuklukları, dolaşım problemleri, tansiyon dengesizlikleri de şok diyetlerin sonuçlarıdır. Ve hızlı kilo vermenin zararları arasında en büyük riski taşıyan ise kalp krizine sebep olabileceği ihtimalinin yüksek oluşudur. Bu da ani ölümlerle sonuçlanabilmektedir.

    Vücut sıvı-elektrolit dengesinin bozulması

    Hızlı kilo vermeye başlayan kişiler çok ciddi boyutlarda vücutlarına zarar verirler. Örneğin bu tür kilo kayıplarında yapılan en birinci hata tek yönlü beslenmelerdir. Vücuda ihtiyacı olan ana besinler alınmadığı zaman vücut direnci hızla düşmektedir ve birçok rahatsızlıklar belirmeye başlamaktadır. En dramatik olan vücudun sıvı eloktrolit dengesinin bozulmasıdır.

    Kalpte ritim bozuklukları ve yine yukarıda belirtildiği gibi ani kalp ölümleri ortaya çıkmaktadır. Şok durumlarına bağlı tansiyon düşmeleri görülür.

    Özellikle sıcak mevsimlerde ve egzersiz yapıldığı durumlar¬da susuzluğun giderilmesi dehidratasyonun önlenmesi açısın¬dan önemlidir. Özellikle ketojenik çok düşük kalorili diyetlerde ilk birkaç günde görülen hızlı kilo kaybı ve yorgunluğun çoğu zaman nedeni su kaybına bağlı dehidratasyondur. Bu durum¬da su içilmeli, su kaybına neden olan alkol ve kafeinden uzak durulmalıdır. Vücut suyunun %2 kaybı bile fizik ve mental du¬rumu, ısı düzenlenmesini bozabilir.

    Hızlı kilo verirken saçlarınızdan olmayın!

    Saç dökülmesi her zaman yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan bis sorun değildir. Maalesef hızlı kilo verme arzusuyla yapılan ketojenik yani kronik açlığa sürükleyen diyetler de saç dökülmesine neden olabilir. Şiddetli psikolojik stres, hormonal ve metobolik stres, özellikle yeterli protein ve mineral içermeyen hızlı kilo verdiren diyetler saç dökülmesine neden olur. Özellikle çinko, selenyum, magnezyum gibi minerallerin yeterli alınmaması saç tırnak sağlığını olumsuz etkiler.

    Hızlı verilen kilolar hızla geri döner!

    Verilen kiloların yeniden hızla geri dönmesinin nedenini, kiloyu vermek için yapılan diyet tutumunda araştırmak lazım. Hızlı kilo vermek için yapılan ilk girişim karbonhidrat ve proteinden fakir, enerji bakımından yetersiz, vitamin-mineral açısından vücudun ihtiyaçlarını karşılamayacak bir beslenme programını uygulamaktır.

    Kilolar bu şekilde verilse bile izlenen bu diyet tutumu uzun süre tolere edilemeyeceği için ve kişi normal beslenme seyrine döneceği için kilolar yeniden hızla gelir. Dolayısıyla uygulanması en mantıklı olan yol; uzman kontrolünde kişinin fizyobiyolojik ihtiyaçlarının düşünüldüğü, kilosunun yaşının, soysal ve ekonomik hayatının hesaplanarak planlandığı, tamamen bireye özel beslenme programıyla kilo vermektir.

    Güncel Diyet Haberleri için tıklayın…

  • Dr. Ender Saraç zayıflama önerileri

    Dr. Ender Saraç zayıflama önerileri

    Ayurveda Uzmanı ve Aile Hekimi Dr. Ender Saraç “Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilir, açlık hissinizi bastırabilirsiniz” Ayurveda Uzmanı (Yaşam Bilgisi) Dr. Ender Saraç, kilolu insanların vücut tiplerine göre beslenerek zayıflamaları gerektiğini söylüyor. Bu konuda “Sağlıklı Zayıflamanın Sırları” adlı bir de kitap yazan Dr. Saraç, bilinçsiz diyet uygulamalarının zararına dikkat çekiyor. İşte Dr. Saraç’ın önerileri..

    Kalori hesabına dayalı, kısa süreli, klasik diyetlerin handikapları
    Artık devir sadece kalori hesabına dayalı klasik diyetle zayıflama devrini geçti. Beden tipinize uygun, yaşa, cinsiyete uygun, mevsime uygun ve yaşamsal özelliklerinize uygun sağlıklı ve bilinçli doğal beslenme var artık. Çünkü sadece kalori hesabına dayalı diyetlerle zayıflıyorsunuz ama sonra verdiğiniz kiloları fazlasıyla geri alıyorsunuz.

    Beden tipleri
    Standart diyetleri doğru bulmuyorum ben. Uzmanlık alanım olan Ayurvedaya göre, belli beden tipleri var. Mesela birçok insan “Ender bey, bütün günü aç geçiriyorum, sadece salata yiyorum, bir türlü zayıflayamıyorum” diye geliyor bana. Yediklerine ve vücut tipine bir bakıyorsunuz; aslında tere, roka gibi yeşil salataları hiç yememesi gerekiyor. Yani aç kalıyor ama vücut tipine uygun olan gıdaları yemediği için zayıflayamıyor. Halbuki, doğru bir sisteme geçtiğinizde, tıkır tıkır, sağlıklı bir şekilde kilo vermeye ve sağlığına kavuşmaya başlıyor.

    Zayıflama konusunda yapılan en önemli yanlış
    Zayıflama işi biraz disiplin ister. Türk toplumundaki en büyük problem ise, disiplin eksikliği. Diyetleri nisan mayıs aylarında, iki aylık bir heves şeklinde yapıyoruz. Ondan sonra uzun kollu, kat kat giyilmeye başlandığı anda, olayı rafa kaldırıyoruz. Ve sonra
    tekrar dengemiz bozuluyor. Doğru yaşam biçimini edinmez veya doğru beslenme felsefesini benimsemezseniz, en iyi diyetisyenlere, en iyi doktorlara, merkezlere bile gelinse, bir yere kadar işe yarar. Şunu kabul etmek gerek: İki ay çok yoğun diyet yapıp, bıkıp, yorgun düşmek yerine, yılın 12 ayına daha az kurallı, doğru, boğucu olmayan
    bir yaşam biçimi ve doğru beslenme felsefesi şeklinde yaymak daha sağlıklı.

    Sadece bilinçli beslenme yeterli mi ?
    Bilinçli beslenme işin en önemli ayağıdır. Fakat sadece doğru beslenmeyle olmaz; mutlaka düzenli egzersiz de gerekir. Şok diyetler, açlık rejimleri, zamana karşı yarışan diyetler, tek gıda rejimleri, 10 gün lahana çorbası diyeti , karpuz diyeti, karbonhidrat diyeti, sadece protein diyeti, bütün bunlar yanlış. Dengeli beslenilmeli. Ama sadece bilinçli diyetle de olmaz, düzenli egzersiz, yürüyüş yapılmalı. Haftada üç- dört gün,bir buçuk saat civarında orta sporlar; mesela tempolu yürüyüş, hafif koşu, fitness, aerobik, yüzme, neden zevk alınıyorsa, o spor yapılmalı.

    Spor yapılan saat önemli mi?
    Evet, var. Ayurvedaya göre, sabah 6 ile 10 ya da 18.00 ile 22.00 saatleri arasında daha çok yağ yakıyoruz. Çünkü bunlar Ayurveda’ya göre vücudun ‘kapha’ saatleri, yani daha çok biriktirme, yağlanma saatleri. Bu saatlerde metabolizmayı ısıttığınızda daha iyi sonuç alınıyor. Egzersizden bıkmamaya çalışın. Çılgınca egzersiz yapmayın, sporu zamana yayın. Çok ağır egzersiz ve çok ağır spor yanlış. Çünkü vücudu hem çok aç olmak savunmaya sokar, hem de aşırı ağır egzersizler savunmaya sokar. Çünkü vücut bunları bir tehdit olarak ele alır. Bu nedenle, mutlaka düzenli yapılan egzersizlere ağırlık vermek lazım.

    Sizce zayıflamanın en önemli kriteri
    En önemli şey, bu fikre hazır ve zayıflamaya kararlı olmak. Bana zayıflamaya gelenlere, ilk önce şunu soruyorum: “Hazır mısınız, kararlı mısınız?” Eğer gerçekten hazırsanız ve kararlıysanız bu işe başlayın. Şişmanlıkta şöyle bir şey saptıyorum: İnsanın sinir sistemine bir virüs bulaşmış gibi oluyor, bilgisayar virüsü gibi… Bu virüs sizin kilo vermeniz için gerekli olan doğru davranış, beslenme ve hareket alışkanlıklarınızı olumsuz etkiliyor. “Boş ver şimdi yürüme,sonra yürürsün”, “Bu çikolatalı kek çok güzel; bir dilim daha ye” gibi uyaranları gönderiyor adeta. Onun için ilk başta bu virüsleri silmek lazım.

    Doğal bitki özlü çayları zayıflatır mı?
    Piyasada tanınmış firmaların hazırladıkları form çaylarının formülleri güzel. Günde iki-üç fincan içilebilir. Birkaç hafta içip, ondan sonra ara vermek gerekir. Bunun dışında, mesela gazımız varsa rezene çayı, iştahımız çok fazlaysa ıhlamur çayı, sindirimimiz zayıfsa zencefil çayı, hormon krizlerinden dolayı daha çok yiyorsak adaçayı, metabolizmayı canlandırmak için yeşil çay, bağırsakları çalıştırmak için sinameki çayı, şekerimiz çok yüksekse kekik çayı gibi bitkisel çayları tüketebiliriz.

    Baharatlar zayıflatır mı?
    Baharatlar çok önemli. Mesela zencefil yağları yakar, zerdeçal karaciğerden toksin attırır,
    biberiye iyi bir antioksidandır, kekik şekeri düşürür, sarmısak zayıflamaya yardımcı olur. Bir de özel ayurveda tabletleri var. Bunlar, zayıflamaya yardımcı, yan etki oranı son derece düşük olan, güvenilir doğal preparatlar. Bu tabletler de metabolizmayı canlandırıyor, aynı zamanda kişinin incelmesine ve iştahının azalmasına katkıda bulunuyor.

    Açlığı bastırmak
    İştahı azaltan ve zayıflamaya yardımcı bir ipucu şudur: Zerdeçal, nane ve yeşil elma
    kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilirsiniz. İştah merkezini sakinleştiriyor. Almanya’da yapılan bir araştırmada yeşil elma ve nane koklayan kişilerin, (bunların aromatik yağları da olabilir) daha hızlı kilo verdiği saptanmış.

  • Aç kalıp kilo almak yerine yiyerek kilo verebilirsiniz

    Aç kalıp kilo almak yerine yiyerek kilo verebilirsiniz

    AÇ KALIP KİLO ALMAK YERİNE YİYEREK KİLO VEREBİLİRSİNİZ

    Herkesin acilen vermesi gereken kiloları , beslenme konusunda uzman olan olmayan herkesin bu probleme bir çözümü var. Sadece protein içeren diyetlerden tutun, 1 ayda 15 kilo kaybedeceğinizi garanti eden kitaplar piyasada yok satıyor. Bir o kadar bilgi karmaşası da internette mevcut. Hal böyle olunca akıllar iyice karışıyor. İyisi mi gelin bu konunun uzmanlarına kulak verelim. Bakalım sağlıklı ve kalıcı kilo kaybetmek için nelere dikkat etmemiz gerekiyor?

    KAHVALTI İLE METABOLİZMANIZI UYANDIRIN!

    Gece boyunca aç kalan vücudunuz güzel bir kahvaltıyı hak ediyor. Neden mi? Çünkü uzun süren açlıklar metabolizmanızın yavaşlamasına neden oluyor. Yani bu,sizin gün içerisinde harcadığınız enerjinin daha az olması anlamına geliyor. Bu nedenle güne kahvaltı ile başlamak hem metabolizmanızı hızlandırmak için hem de öğle öğününde yiyeceğiniz yemeğin miktarını daha doğru belirlemeniz için çok önemli.

    ARA ÖĞÜNLER İLE HEM GÖZÜNÜZ HEM DE KARNINIZ DOYSUN!

    Gün içerisindeki ufak atıştırmaların kilo almanıza sebep olacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tam tersine öğün aralarında tükettiğiniz meyve,süt, yağlı tohumlar gibi besinler sizin metabolizmanızın hızlanmasına ve kilo vermenize yardımcı olur. Nasıl mı? Vücudunuz aldığınız besinleri sindirmek için enerji harcar. Sizin 2 saat aralıklarla atıştırmanız vücudunuzun sürekli enerji harcamasına sebep olacaktır. Tabi bu gün boyu her önünüze geleni ölçüsüz bir şekilde yemeniz anlamına gelmiyor. Ara öğünlerinizi ,1 su bardağı tarçınlı süt, ufak bir kase meyve salatası, 1 avuç yağlı tohum,1su bardağı yoğurda katılmış 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi gibi kan şekeri dengenizi sağlamanıza yardımcı olacak, lif içeriği yüksek, uzun süre tokluk hissi veren besinler ile oluşturmalısınız.

    ESMER ÜRÜNLERİN DESTEĞİ İLE KAN ŞEKERİNİZİ KONTROL ALTINDA TUTUN!

    Yapılan çalışmalar sonucu insülin hormonunun normalin üzerinde salgılanması kilo artışını tetikliyor. Peki siz fark etmeden insülin seviyenizi arttırıyor olabilir misiniz? Pankreastan salgılanan ve kan şekerinizi düzenleyen bu hormon kan şekerinizin aniden yükseldiği zamanlarda gereğinden fazla salgılanır. Bu da sizin özellikle bel çevrenizin kalınlaşmasına neden olur. Bu nedenle kan şekerimizin hızla yükselmesine sebep olan beyaz ekmek,pirinç pilavı,makarna ve hamur işleri yerine kepekli,çavdar,tam tahıllı ekmek çeşitleri,kepekli makarna ve kabuklu pirinç gibi esmer ürünleri tercih etmelisiniz.

    SU İÇMEK İÇİN SUSAMAYI BEKLEMEYİN!

    Yeni doğan bebeklerin vücutlarının %90 ı su iken bu oran çocuklarda %70, yetişkinlerde %60, yaşlılarda ise %50 oranına düşmektedir. Yani yaş ilerledikçe vücut suyunun yerini yağ dokusu almaya başlar. Eğer sizde günden güne yağ oranınızın yükselmesini istemiyorsanız yeterli miktarda su tüketmeye özen göstermelisiniz. Peki günde kaç litre su içmek yeterli? Vücudunuz, biriken toksinleri atmak ve ısı dengesini sağlamak için günde 2,5 lt su kaybedilmektedir. Yani en az kaybettiğiniz 2.5 litre suyu geri kazanmanız şart. Yazın çok sıcak ve spor yaptığınız günlerde bu miktar 3-3.5 litreyi bulabilir.

    KOLAY YOLDAN ZAYIFLAMAK UĞRUNA SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN!

    Kısa sürede ideal kiloya ulaşmayı hepimiz isteriz. Fakat bunu yaparken lütfen sağlığınızın daha önemli olduğunu unutmayın. Kulaktan dolma bilgilerle uyguladığınız diyet ve egzersiz programları,zayıflama hapları,içeriğini bilmediğiniz bitkisel ürünler ve bitki çayları vücudunuzda geri dönüşümü olmayan hasarlara sebep olabilir. Bu nedenle eğer kilo fazlanız olduğunu düşünüyorsanız mutlaka beslenme uzmanına danışmanızı tavsiye ederim.
    Hepinize sağlıklı ve formda bir yaz dilerim….

    DYT.BUKET ADANÇ

  • Erken menopoz

    Erken menopoz

    Erken menopoz nedenleri , Erken Menopozun Zararları Nelerdir? , Erken menopozun tedavisi , Erken Menopoz Tedavisi, Erken menopoza girmenin zararları ,

    Ülkemizde ve diğer ülkelerde kadınların normal şartlarda 51 yaşına kadar adet olması normal olduğundan, bu yaştan önce adetten kesilen kadınlar erken menopoza girmektedir. Tıpta “prematür menopoz” olarak tanımlanan erken menopoz, 40 yaşın altında ki kadınların adetten kesilmesi olayına denmektedir. Günümüzde 100 kadından 3′ü henüz 40′ına bile basmadan erken menopoza girmektedir. Peki erken menopoznedenleri nelerdir? Kadınlar neden erken menopoza girer? İşte cevapları hanımlar:

    Erken menopoz nedenleri

    Yumurta ve östrojen hormonu üretmekle görevli olan yumurtalıklardan östrojen hormonunun artık üretilmemesi ile menopozbaşlar. Östrojen hormonunun artık üretilmemesi kadınlarda bir takım şikayetlere sebep olur. aniden ateş basmalar, üşümeler, sıkıntı ve strese girme, al ayak terlemesi gibi belirtileri bulunan menopoz, genetik etkenlerden dolayı da erken yaşta ortaya çıkabilir. Bir kadının annesi, teyzesi ve halası gibi yakın derece akrabaları erken menopoza girmiş ise, bu kadının da erken menopoza girme riski bulunur.

    Erken menopoz nedenlerinden biri de, kadınlarda normalde iki tane bulunan X kromozomunun birinin eksik olması ya da ikinci kromozomun yarısının bulunmamasıdır. Genellikle 30 yaşından önce menopoza girmiş olan kadınların sorunu kromozom eksikliğinden kaynaklanır. Kesin tanı için kromozom analizi gerekir.

    Erken Menopozun Zararları Nelerdir?

    Ateş basması, aniden üşüme, el ve ayaklarda terleme, ruhsal sıkıntı, sinirlilik ve stres gibi semptomları bulunan menopoz, erken dönemde husule geldiği zaman bu şikayetlerin yanı sıra kadınların sağlığında birçok olumsuzluklara zemin hazırlamaktadır. Normalde menopoz yaşı 50 yaş civarında olmasına rağmen günümüzde kadınlar 50′li yaşlarına varamadan bazen 40 bazen de 30′lu yaşlarda adetten kesilerek erken menopoza giriyorlar. Erken menopoza girmede genetik faktörler, kromozom eksikliği ya da yaşamsal şartlar rol oynamaktadır…

    Erken menopoza girmenin zararları

    Menopoz, zamanında da görülse, erken dönemde de görülse kadınlarda bir takım sorunlara yol açabiliyor. Ancak erken menopoza girmek çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayarak kadınların genel sağlığını bozuyor.Erken menopozun zararları ise vücuda oldukça fazladır.

    Erken menopozun zararları arasında ise; kalp damar hastalıklar, cildin erkenden yaşlanması, kemik erimesi, vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik ve cinsellik anında ağrı gibi şikayetler ve sağlık problemleri ortaya çıkar. Ayrıca östrojen hormonunun eksikliğinden dolayı üro genital sistemde yaşlanma da husule gelir.

    Erken Menopoz Tedavisi

    Kadınlarda bulunan yumurtalıklar, yumurta üretimi ve östrojen hormonu salgılama ile görevli olmakta ve genellikle 50′li yaşlarda östrojen hormonu ve yumurta üretimi durarak kadınlar menopoz denilen döneme girmektedir. Ancak bir takım sebeplerden dolayı menopoz 30′lu ve 40′lı yaşlarda erken husule geldiği için erken menopoz başlamış olur. Erken menopoz tedavi edilmez ise kadınların genel sağlığında çok ciddi bozulmalar yaşanır. Ancak erken menopoz tedavisi için erken evrelerde tedaviye başlamak çok önemlidir.

    Erken menopozun tedavisi

    Öncelikle erken menopozun tedavisinde amaç nedir, bundan bahsedelim sizlere hanımlar. Erken menopoz tedavisinde uzmanların amacı menopozun normal sayıldığı yaşa kadar gerçekleşmemesini sağlamak için kadının ihtiyaç duyduğu hormonları kazandırmaktır. Bunun için erken menopoz yaşayan kadınlara bir takım ilaçlar verilir. Erken menopoza giren kadına 50 yaşına kadar düzenli hormon tedavisi uygulanır. Kadın normal menopoz yaşına geldikten sonra tedavi durdurulur. Ancak istenirse tedavi 5 yıla kadar da uzatılabilir.

  • En doğru diyet

    En doğru diyet

    En doğru diyet, En iyi diyet …

    Fazla kilodan kurtulmak herkesin hayali. Bu hayal için uğraşırken ise bilinçli olmak gerek. Çünkü ezbere yapılan diyetler bir çok yanlış içeriyor

    Hepimiz, doğru yeme ve formda kalma konusuna gelince birkaç sıkı kural biliyoruz:
    Bol bol meyve ve sebze yemek, fast food ve gazlı içeceği kesmek, düzenli egzersiz yapmak… Ancak, bilim dünyasında yapılan son araştırmalar ‘doğru’ olduğuna inandığınız birçok bilginin aslında yanlış olduğunu söylüyor.
    Yağ tüketmek kilo almanıza neden olmaz.
    Az miktarda yağ tüketmek aslında doygunluk sinyallerini harekete geçirerek daha çabuk tok hissetmenize yardım eder.
    Kilo vermek kadınlar için daha zor değildir. İlk başta, erkekler metabolizmaları gereği kadınlardan daha hızlı kilo veriyor gibi görünebilir ama uzun vadede durum dengelenir.
    Gece yemek yiyebilirsiniz.
    Asıl olan yatmadan 3-4 saat öncesinde yemeği kesmek. Üstelik hangi saatte yerseniz yiyin yediğinizden fazlasını yaktığınız sürece kilo verebilirsiniz.
    Yemeğe oturmadan önce su içebilirsiniz.
    Üstelik dolu mideyle sofraya oturmak daha az yemenize neden olur.
    Yağ aldırmak çözüm değil.
    Düzensiz beslenmiyorsanız yağları aldırsanız da hızlı bir şekilde tekrar alırsınız.
    Diyet kola diyet değildir:
    Diyet kola ve benzeri asitli içecekler az kalorilidir. Ama midede asit salgısını artırır ve daha fazla acıkmanıza sebep olur.
    Elma demir deposu değildir.
    Az demir içerir. Demir için et ve yeşil sebzeye yönelin.
    Kalsiyum için muz yenmez.
    Muz iyi bir kalsiyum kaynağı değil, ancak iyi bir enerji kaynağıdır. Kalsiyum kaynağı diye muz yemek sadece kilo aldırır.
    Et ile pilav da yenebilir.
    Karbonhidrat ve protein birlikte tüketilebilir. Zaten yoğurt, süt gibi ürünlerde her ikisi birden yer alır.

    Takvim

  • Çürütülen diyet efsanelerinden bazıları

    Çürütülen diyet efsanelerinden bazıları

    Kilo almak, kilo vermek ve başarılı bir şekilde diyet yapmak konularında oluşan birçok kanının ve bilginin aslında aslının astarının olmadığını biliyor musunuz? İşte çürütülen diyet efsanelerinden bazıları…

    Su içersem zayıflarım, öğün atlarsam kilo veririm, sigarayı bırakırsam kilo alırım, kepekli ürünler şişmanlatmaz… Şişmanlığı içinden çıkılmaz hale getiren diyet efsaneleri yapılan araştırmayla çürütüldü. İşte diyet yapmaya niyetlenenlerin kafalarını karıştıran 20 diyet efsanesi…

    Fazla kilolarla mücadele edenlerin ulaştığı sonuçlar pek iç açıcı değil. Kilo verdikten sonra bunu koruyanların sayısı ise gün geçtikçe azalıyor. Bu gidişatın birçok nedeni var, en önemlisi ise kilo verme sürecinde kargaşaya ve bilgi kirliliğine neden olan diyet efsaneleri. Çünkü bu bilgiler, hatalı diyetlere, hatalı diyetler de kilo verme başarısının düşmesine neden oluyor.

    1500 kişi üzerinde yapılan araştırma, toplumda diyet efsanelerine inancın son derece yüksek, kilo verme ve sağlıklı beslenme ile ilgili hatalı bilgilerin de yaygın olduğunu ortaya koydu. Çalışmanın çarpıcı sonuçlarından biri de şişmanlık düzeyinin artmasıyla efsanelere olan inanç ve uygulamaların da artması.

    Araştırmayı, Fark Etmeden Diyet Beslenme ve Eğitim Danışmanlığı’ndan Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez gerçekleştirdi. Aştırmanın bilimsel değerlendirmesini ise Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Baş yaptı.

    Dünya Sağlık Örgütü, önlem alınmazsa 2010 yılında yetişkin popülasyonda 150 milyon, çocuk ve ergenlerde ise 15 milyon kişinin şişman olacağını tahmin ediyor ve şişmanlığı salgın bir hastalık olarak tanımlıyor. Türkiye’nin şişmanlık ile ilgili projeksiyonu da farklı değil, öyle ki her iki kadından biri ve üç erkekten biri şişman.

    Yaşam boyu kilo yönetimi

    Amerikan Diyetisyenler Derneği Denizaşırı Ülkeler Türkiye Temsilcisi de olan Selahattin Dönmez, danışanlarının diyet inanışları ve hataları üzerine yaptığı çalışmanın amacını şöyle özetledi.

    “14 yıldır beslenme danışmanlığımıza başvuran bireylerin, “Kötü besin yoktur, kötü beslenme vardır” ilkesinden uzaklaştıklarını, hızlı kilo verdiren yöntem arayışına girdiklerini tespit etmiştim. Kilo verme sürecindeki olumsuzluklarda örneğin, o hafta çok küçük aksaklıklara bağlı kilo verilemediği zaman, bireyin bir suç unsuru aradığını ve bazı inanışların açığa çıktığını gördüm.

    Verilen kilonun geri alınmasıyla oluşan hayal kırıklığını önlemek, hatalı bilgileri bulmak, kaliteli kilo verme önerilerini belirlemek, bilgi karmaşasını ortadan kaldırmak ve çevresel faktörlere göre yaşam boyu ve kişiye özel önerileri ön plana çıkarmak için bu araştırmayı planladık. Binlerce literatür taranarak ulaşılan bilimsel detaylar diyet efsaneleriyle ilgili bu sonuçları ortaya çıkardı.”

    İşte kafa karıştıran 20 diyet efsanesi

    Araştırma, yaş ortalaması 35, kilolu-şişman olan, hayatlarında en az bir kere diyet tecrübesi yaşamış, lise ve üzeri eğitim seviyesindeki kadın-erkek 1500 kişi üzerinde bire bir görüşme yapılarak tamamlandı.

    Türkiye’de ilk kez yapılan, bilimsel olarak değerlendirilen araştırmaya konu olan 20 diyet efsanesi ve bunlara inananların yüzde olarak oranları ise şöyle:

    1. Su içersem zayıflarım yüzde 63,
    2. Ana öğünlerden birini atlarsam kolay kilo veririm yüzde 96,
    3. Ne kadar az uyursam, o kadar hızlı kilo veririm yüzde 40,
    4. Sigarayı bırakırsam hızlı kilo alırım yüzde 57,
    5. Saat 19:00’dan sonra bir şey yersem şişmanlarım yüzde 37,
    6. Düşük kalorili kepekli ürünlerle daha kolay kilo veririm yüzde 58,
    7. Meyve, yemekten 2 saat sonra yenilmeli yüzde 70,
    8. Açken fiziksel aktivite yaparsam daha çok yağ yakarım yüzde 74,
    9. Sabah aç karnına limon veya greyfurt suyu içersem yağ yakarım yüzde 76.
    10. Zayıflamak ve toksinlerden arınmak için detoks diyeti yapmak zorundayım yüzde 40,
    11. Medyada yer alan beslenme bilgilerinin son derece güvenli olduğuna inanıyorum yüzde 96,
    12. Kilo yönetimi programlarında 3 beyaza yer yoktur yüzde 72,
    13. Light ürünlerin kalorisi yok, istenildiği kadar tüketilebilir yüzde 95,
    14. Sağlıklı beslenmede kırmızı ete yer yoktur yüzde 95,
    15. Maydanoz suyu zayıflamak için idealdir yüzde 83,
    16. Hangi yöntemle olursa olsun verilen kilo geri alınır yüzde 83,
    17. Lahana metabolizmayı hızlandırarak zayıflatır yüzde 66
    18. Protein diyetleri ile zayıflamak daha kolaydır yüzde 79,
    19. Zayıflama ilaçları ile hızlı kilo veririm yüzde 95,
    20. Elma sirkesi içersem yağlarımı eritirim yüzde 88.

    Diyet – Sağlıklı Beslenme için tıklayın…

  • Nil Şahin Gürhan’dan kış diyeti

    Nil Şahin Gürhan’dan kış diyeti

    Giydiğiniz kat kat giysiler nasıl olsa kusurlarınızı gizler diye, abur cuburu fazla mı kaçırdınız? Üzülmeyin, Diyetisyen Nil Şahin Gürhan’ın hazırladığı kış diyetiyle, fazla kilolarınızdan kolayca kurtulacaksınız.

    Kış aylarında hareketsizlik nedeniyle daha kolay kilo alırız. Eğer spor da yapamıyorsanız, yandınız demektir. Diyetisyen Nil Şahin Gürhan ile kış aylarında nasıl bir beslenme planı yapmamız gerektiğini konuştuk. Kendisi verdiği diyet listesiyle sağlıklı beslenerek kolay kilo vermenizi sağlayacak bir liste hazırladı.

    Diyetisyen Nil Şahin Gürhan’dan kış diyeti listesi:

    Günde 3 litre (15 su bardağı) su içilecek.

    KAHVALTIDAN ÖNCE:

    1 su bardağı ılık su
    1 su bardağı normal sıcaklıkta su

    KAHVALTI:

    2 dilim beyaz peynir (60 gr) veya 1adet yumurta + 1 peynir
    2 ince dilim ekmek (50 gr)
    Bol çiğ sebze

    KUŞLUK:
    1 porsiyon taze meyve

    ÖĞLEN:
    2- 3 köfte kadar et
    1 ince dilim ekmek
    Bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    İKİNDİ:
    1 dilim beyaz peynir
    2 ince dilim ekmek (50 gr)

    AKŞAM:
    8-10 yemek kaşığı sebze yemeği
    1 ince dilim ekmek
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    GECE:
    2 porsiyon meyve

    Diyetisyen Nil Şahin Gürhan

    Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU ‘nun Kış Diyeti için Tıklayın…

     

  • Diyet içecekler

    Diyet içecekler

    Diyet içecekler depresyona mı yol açıyor?
    250 bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, bu tür içecekleri sık tüketen kişilerde depresyona daha sık rastlandığı ortaya kondu…

    ABD’de yapılan kapsamlı bir araştırma, “Diyet içecek tüketimi depresyon riskini artırır mı?” tartışmasına yol açtı.

    250 bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, bu tür içecekleri sık tüketen kişilerde depresyona daha sık rastlandığı ortaya kondu. Ancak bu bağlantının sebebi incelenmedi.

    10 yıl süren araştırmaya göre günde dört kutu gazlı diyet içeceği ya da tatlandırıcı katkılı meyve suyu içenlerde depresyon riski yaklaşık %30 artıyor.

    Buna karşılık günde dört fincan kahve tüketenlerin depresyon riski %10 azalıyor.

    Kuzey Carolina’daki Ulusal Sağlık Enstitüleri’nde görev yapan Chen, “Yaptığımız çalışma, tatlandırıcı kullanılmış diyet içeceklerden vazgeçmenin ya da bunları azaltmanın ve yerlerine tatlandırılmamış kahve içmenin depresyon riskini doğal olarak azaltabileceğini gösteriyor.” dedi. Ancak Doktor Chen bu konuda başka çalışmalar da yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    Sebep-sonuç

    Depresyonu başka faktörlerin de tetiklemiş olması mümkün. Ayrıca ABD’de yaşayan 50-80’li yaşlardaki bir grup için geçerli olan sebepler, başka topluluklar için de geçerli olmayabilir.

    Aspartam türü düşük kalorili tatlandırıcılar üzerinde bugüne dek çok sayıda araştırma yapıldı, ayrıca gıda güvenliğinden sorumlu resmi kuruluşlar da bunlara onay verdi.

    İngiltere Besin Bilimi Derneği’nden Gaynor Bussell “Eskiden tatlandırıcılara ‘yapay’ tatlandırıcı denirdi ve bu ‘yapay’ sözcüğü de şüphe uyandırırdı. Bu yüzden kapsamlı araştırmalar yapıldı, güvenli olup olmadıkları değerlendirildi ve şu anda piyasada olan ürünlerde çok iyi sonuçlar alındı.” diyor.

    “Ancak araştırmalar devam ediyor. Bu araştırma da depresyon ile bağlantı olasılığını gündeme getirdi, sebep-sonuç ilişkisini değil.” diye konuştu.

    “Depresyondan muzdarip olan insanlar bunun tatlandırıcılı içeceklerden kaynaklandığı fikrine kapılabilir ve bu nedenle de geçmiş tüketimleri hakkında doğru bilgi veremeyebilir. Özellikle de ABD’de gazlı içeceklere ‘öcü muamelesi’ yapıldığını göz önüne alırsak. Ayrıca obez ya da diyabetik olan insanlar daha fazla ‘diyet’ içecek kullanıyor olabilir ve depresyonun sebebi de obezite ya da diyabet olabilir.”

    “Kilo vermeye çalışanların ve diyabet hastalarının beslenmesinde kalorisi düşük tatlandırıcılar yararlı bir rol oynayabilir. Bu insanlara ‘diyet içecek yerine daha fazla kahve tüketin’ demek de faydalı olmayacaktır.”

    BBC