Etiket: yumurtlama dönemi

  • Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın!

    Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın!

    Yumurta bırakmak için yumurtalıkların tetiklendiği döneme yumurtlama dönemi adı veriliyor ve bu dönemde yaşanacak ilişkilerde hamile kalma ihtimali da çok daha fazladır. Adet dönemine bağlı kalarak yumurtlama dönemi hesaplaması da yapabiliyorsunuz. Sonraki döneme geçiş yapılmadan önceki 12 ila 15. gün olarak not alabilirsiniz. Bu hesaplama birçok sitede farklı şekillerde yapılıyor ancak en doğru yöntem budur.

    Yumurtlama Döneminin Belirtileri

    • Bu dönemde vajinadaki akıntı oranı normale nazaran artış gösterecek ve bu akıntı sıvı bir hal alacaktır. Yumurtlama döneminin en önemli belirtilerinden bir tanesidir.
    • Vücut ıssısı bu dönem öncesinde artış gösteriyor ve kişi bunu bariz bir şekilde hissedebiliyor.
    • Kasık ağrısı tek taraflı meydana gelir ve belirgin bir hal alır.
    • Göğüsler daha hassas bir hal alır ve şişlik durumunda bariz bir şekilde artış gözlemlenir.
    • Bazı kadınlar şiddetli karın ağrısından yakınırken bazı kadınlar bu dönemi daha ağrısız bir şekilde atlatabiliyor.

    Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın! | 1

    Yumurtlama Dönemi Nasıl Hesaplanır?

    Yazımızın başında da bahsetmiştik ancak dilerseniz daha basit bir tanımlama yapalım ve soru işaretlerine de bu sayede son vermeye çalışalım. Adetiniz düzenli gerçekleşiyorsa ve herhangi bir aksama yaşamıyorsanız, adet kanamasının gerçekleşeceği tarihten 14 gün öncesine gidiyorsunuz. Yumurtlama dönemini bu şekilde hesaplayabilir ve ilişkilerinize de bu güne denk getirerek hamile kalma şansınızı belli oranda arttırabilirsiniz.

    Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplamak için Tıklayın !

    Hızlı Hamile Kalmak İçin 9 Öneri Tıklayın !

    Gebe kalmak için neler yapılmalı? Tıklayın !

    Kolay Ve Hızlı Hamile Kalma Yolları için Tıklayın !

  • Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata Kistinin Görülme Yaygınlığı

    • En yaygın olarak: 24-45 yaş arası kadınlarda görülür,
    • Jinekolojik sorunu olan kadınların: % 10-15’inde,
    • Histerektomi sorunlarında: % 10,
    • Ciddi pelvik ağrısı olan hastalarda: % 54,
    • Kısırlık sorunlarında: % 25-50 ,
    • İLk bebeğini, ileri yaşta doğuranlarda ve daha çok beyaz ırkta ortaya çıkar.

    Çikolata kisti için risk etkenleri:

    • Irk,
    • Heredite,
    • Hormonal bağımlılık,
    • Doğum kontrol hapları,
    • Adetlerin düzeni,
    • Boy-kilo.

    Endometriozis, rahim iç tabakasının yani endometrium rahim iç yüzeyi haricinde bir alana yer etmesidir.

    Çikolata kisti diğer bir adı ile endometriozis, genellikle cinsel ilişki aşamasında, adet döneminde veya herhangi bir zamanda pelvik alanda, özellikle adet döneminde şiddetli yaşanan ağrılara sebep olabilir. Bu ağrılar, ağrı kesiciler ile geçmez. Ağrı gibi belirtilerinin dışında, hamile kalamama ve adet düzensizliği sorunu olan kişilerde de çikolata kisti (endometriozis) teşhis edilebilmektedir.Çikolata kistinin neden oluştuğuna dair net ve kesin bir bilgi henüz yoktur. Tedavileri ise, hastanın belirtilerini hafifletmeyi amaçlar. Bugüne dek çikolata kisti ile ilgili bilinen en keskin ve net tedavi operasyındur.

    Çikolata Kisti Kimlerde Görülür?

    Endometriozis yani çikolata kisti hastalığı, üreme çağındaki her kadında görülebilir. Bazı kadınlarda çikolata kisti hiçbir belirti vermeyebilir. Ve muayene aşamasında rastlantısal şekilde teşhis edilebilir. Bunun dışında çoğunluk kısırlık hastalığı araştırılan kadınlarda, pelvik ağrı duyan kadınlarda, yumurtalık kisti teşhisi koyulmuş kadınlarda yapılan araştırmalar ile teşhis edilir.

    Kan bağı olan ve birinci dereceden yakını olan kadınlardan birinde çikolata kisti var ise, bu kadında çikolata kisti 8 misli daha çok görülme riskine sahiptir.

    Çikolata Kistinin Belirtisi

    1. Çikolata kisti olan kadınların en yaygın olarak yaşadığı belirti, adet döneminde, cinsel ilişki sırasında ya da herhangi bir dönemde duyulan kasık ve alt karın ağrısıdır. Bu en yaygın belirtli olarak çoğu kadında görülüğr. Kimi zaman çikolata kisti yalnızca bel ağrısı biçimide de kendini ortaya koyabilir.
    2. Cinsel ilişkide bulunulması halinde, kişi ağrı duyar. Bu ağrı genellikle derinde duyulur.
    3. Çikolata kistinin sebep olduğu belirtilerin niteliklerinin ve derecesinin en mühim işaretçisi hastalığın nereye yerleştiğidir. İkinci en önemli işaretçisi ise, hastalıığın ne derecede yaygınlaştığıdır.
    4. Çikolata kisti belirti vermeyebilir. Belirti vermediği durumlarda, kişinin muayenesi yapılırken rastlantısal bir şekilde tespit edilir. Bundan dolayı da çikolata kisti için genellikle belirti vermez diyebilir.
    5. Çikoolata kistinin bu belirtilere sebep olmasına neden olan ise, her ay yerleştiği alanda tıpkı adet kanaması gibi kanamaya sebep olmasıdır.
    6. Belirtiler, kanamanın yerleştiği alanda sebep olduğu iltihabi reaksiyona yol açar. Kadının her ay adet kanamasında duyduğu şiddetli sancıya da bu sebep olmaktadır.
    7. Çikolata kistinin kanamaları, bu kanamalarının kalıntılarının yol açtığı yapışıklıklara sebep olabilir. Kadının tüpleri bu yapışıklıklar sebebiyle tıkanabilir. Ya da yapışıklıklar gebe kalamamaya yol açabilir.

    Klinikte en çok görülen belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Pelvik ağrı,
    • Kısırlık,
    • Cinsel ağrı,
    • Adet düzensizliği.

    Genital sistemle ilgili belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Alt karın ve pelviste ağrı,
    • Adet düzensizliği,
    • Endometriomada rüptür ya da torsiyon olması,
    • Sakrumda duyulan ağrı,
    • Kısırlık.

    Üriner sistem belirtileri:

    • İdrarda kan görülmesi,
    • İdrar yaparken ağrı,
    • Üreter tıkanması.

    Çikolata Kisti İçin Nasıl Teşhis Konur?

    Belirtilerin biri ya da birkaççı mevcut ise, çikolata kisti için bir şüphe duyulabilir. Bu şüphenin kesinleşmesi de, ameliyat esnasında örneği alınan şüpheli parçaların patolojik şekilde araştırması ile açığa kavuşur. Özellikle vajinal ultrasonografi çikolata kistlerinin mevcudiyetinde %95’e varan doğruluk sonuçlarına sahiptir.

    Çikolata Kisti Nasıl Tedavi Edilir?

    • Çikolata kisti sebebiyle meydana gelmiş karın içi yapışıklıkları ve çikolata kistlerinin tedavisi için ameliyat yapılır.
    • Bu operasyon için ilk olarak laparoskopi tercih edilir. Ancak karın içi yapışıklıkları oldukça ciddi derecede ise, laparotomi yapılabilir.
    • Çikolata kistlerinin tedavisi için esas hedef, kistin içinin boşaltılması ve kist cidarının alınmasıdır. Özellikle laparoskopi aşamasında kist cidarının tamamını çıkartmak oldukça güç olabilir. Bu sebeple kistin nüks etme riski artar.
    • Çeşitli durumlarda kistin sağlıklı yumurtalık dokusundan çıkartılması sağlanamayabilir. Bu sebeple hastalıklı olan yumurtalığın tamamen alınması söz konusu olabilir.
    • Çocuk istemeyen ya da ailesi tamamlanmış bir kişide çikolata kisti oldukça ağır seyrediyorsa ve nüks etme riski mevcut ise, yumurtalıklar tamamen alınabilir. Bu sayede kesin tedavi sağlanabilir.

    Çikolata Kistinden Korunma Yolları Nelerdir?

    • Çikolata kistinden kesin olarak korunmayı sağlayan bir çözüm, alternatif günümüzde henüz yoktur.
    • Doğum yapıldıktan sonra çikolata kistinde gerileme görülür.
    • Çeşitli sebeplerle çikolata kisti teşhisi konulmuş olan kadınların operasyonla yapılan tedavi ardından nüksleri önlemek için verilen ilaç tedavisine başlamaları, nüksleri geciktirmek ve hatta tamamen engellemek açısından oldukça mühimdir.
    • Çeşitli sebeplerle “yumurtalık kisti” ameliyatı geçirmiş kişilerin, mutlaka doktorlarından kistinn özellikleri hakkında bir yazı ya da belge istemeleri gerekir. Bu belgeler be patoloji raporları mutlaka kaybedilmeden saklanmalıdır. Çünkü, şayet bir doktor değişikliği söz konusu olursa bu belgelere ihtiyaç duyulacaktır.
    • Çikolata kisti nüks edebilen bir sorundur. Bu sebeple şayet bir kadın çikolata kisti teşhisi almış ise ve bebek yapmak istiyorsa, tedavi sonlandırıldıktan hemen sonra hamile kalmak için çalışmalıdır. Hamilelik ve doğum çikolata kistinin nüks etmesini geciktirir. Bunun dışında çikolata kistinin ileride gebe kalamama sorununa yol açtığı bilinmektedir. Bu riskin artması önlenmiş olur.
    • Çikolata kisti tedavisi ardından kişi kendi kendine hamile kalmayı dener. Ancak bazen doktor zaman kaybetmemek adına tüp bebek tedavisini de önerebilir.

    Kaynak : Çikolata Kisti’nin ( Endometriozis ) 11 Belirtisi

  • Çikolata Kisti

    Çikolata Kisti

    Rahimde her adet döneminde iç yüzeydeki kalınlaşmayla birlikte embriyonun yerleşmesi için uygun bir ortam oluşturulur. Yumurtalıklardan salgılanan yumurtanın döllenmemesi halinde, kalınlaşan iç tabaka adet kanaması şeklinde dışarıya atılır. Bu süreçte kanama olağan dışı bir şekilde geriye akarsa, karın boşluğuna bir miktar kan taşınır. Sadece rahim içinde olan endometrium hücrelerinin başka bir bölgede olması durumunda burada yine her ay yaptığı gibi kalınlaşma yaparak, yine kanmayla dökülme yaşanır. Bu zamanla birikim yapar ve bu alanda iltihabik reaksiyonlar, yapışıklıklar ya da burada kitle oluşumuna neden olur.

    Bu şekilde endometrium hücreleri yumurtalıklara yerleşirse, içi erimiş çikolataya benzer bir sıvıyla dolu olan ve bu yüzden çikolata kisti olarak adlandırılan yapılar oluşur. Çikolata kisti kadında genellikle pelvik ağrısı, cinsel ilişkide derinde hissedilen ağrı, adet kanamasında ağrı gibi etkilerle kendini belli edebilir. Bu ağrılar adet ağrılarına benzese de, ağrı kesici ilaçlarla giderilemeyecek kadar şiddetli olması karakteristik özelliktedir.

    Kadında gebe kalamama, kısırlık ya da adet düzensizliği gibi sorunların bir nedeni de çikolata kistleri olabilir. Kanama yüzünden oluşan atıklar yapışıklıklara neden olup, fallop tüplerinde tıkanıklığa ya da tüplerin saçaklarındaki işlev bozukluğuna sebep olabilir. Yumurtalıklardan salınan yumurta hücreleri tüplere geçemediğinden ya da burada ilerleyemediğinden kısırlık sorunu yaşanabilir.

    Çikolata kistinin evreleri

    Çikolata kistleri yerleşimlerine, boyutuna, bulunduğu yerdeki derinliğine ve miktarlarına göre değerlendirilip, dört farklı evrede incelenir.

    1 Evre ( Minimal endometriosis ): Bu evrenin henüz hastalığın başlangıç aşaması olduğu ve bu aşamada kistlerin rahatça gözlenemediği söylenebilir. Bu yüzden tanı konulması oldukça güçtür.

    2 Evre ( Hafif endometriosis ): Bu evreye gelmiş olan rahatsızlığın ilerleme gösterdiği, ancak birinci ve ikinci evrede henüz cerrahi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı söylenebilir. Bu evredeki kistler cinsel ilişkide ya da adet döneminde ağrıya neden oluyorsa, laparoskopiyle kistlerin yakılması gündeme gelebilir. Bu evrede henüz ağrıların dayanılabilir nitelikte olması yüzünden, çikolata kistlerinin tedavisi ihmal edilebilir.

    3 Evre ( Orta endometriosis ): Bu evrede ilerleyen kistler, artık rahatlıkla ultrasonda görünebilir hale gelir. Bu kistlerin büyüklüğü bu aşamada yaklaşık 3-4 cm kadar olur. Bu aşamada hastalar rahatsızlıkları daha belirgin şekilde hissederler.

    4 Evre ( Şiddetli endometriosis ): Bu evredeki kistlerin vajinal ultrasonla belirlenmesi mümkündür. Bu evrede yumurtalıklardaki yapışma nedeniyle kistler, bağırsağın farklı alanlarında sonunda, ortasında ya da rahim duvarının arkasında yapışmış şekilde olabilir. Bu aşama çikolata kistlerinin son evresidir. Kadınlar bu evrede çok fazla sorun yaşarlar.

    Vücutta Ca-125 adındaki tümör belirteci çikolata kistinin olması halinde yükselir. Normale Ca-125 değeri sadece yumurtalık kanseri olduğunda yüksek çıkar. Kanserde değeri 700-1000 olurken, endometriozis varlığında değerler 50-100 arasında seyreder. Nadiren bu değer çikolata kistinde, tıpkı yumurtalık kanserlerinde olduğu gibi yüksek çıkabilir.

    Çikolata kistinde en riskli olan evre hangisidir?

    Hastalarda adet ağrıları, cinsel ilişki sırasında oluşan ağrılar, tedavilere yanıt alınamaması halinde yapılacak vajinal ultrasonla rahatlıkla görüntülenen kistler, adet kanaması olduğunda kahverengi kanla kendini gösterebilir. Çikolata kistlerin ilk 2 aşaması fazla şikayete neden olmayan, tehlikesiz evrelerdir. Son 2 evre ise en tehlikeli kabul edilen aşamalardır. Üçüncü evrede başlayan ağrılar oldukça belirgindir. Son aşamaya gelen kistler oluşumlarını tamamladığından, mutlaka cerrahiyle alınmalıdır. Bu evrede oldukça şiddetli ağrılar olmaya başlar. Kistlerin cerrahiyle alınması halinde tüm şikâyetler sona erer. Yeniden oluşmaları nadir olsa da, hastaların düzenli olarak takip edilmesi gerekir.

    Çikolata kisti teşhisi ve boyutları nasıl belirlenmektedir?

    Çikolata kistleri adet döneminde ve cinsel ilişkide ağrıya neden olurlar. Bunun dışında kasıklarda ve karnın alt kısmında da ağrılara neden olabilirler. Bu ağrıların özelliği çok şiddetli olmaları ve ilaçlarla geçmeyecek düzeyde olmasıdır. Kistlerin son iki evresi özellikle ağrıların daha şiddetli olduğu dönemlerdir. Endometriozis yani çikolata kisti rahim içinde olan dokunun rahim dışına yerleşip, burada dokunun aynı davranışını taklit etmesiyle olur. Bu dokular genital organlarda, batın içinde farklı lezyonlara sebep olurlar. Çikolata kistinin hangi evrede olduğu ve boyutları lezyonların yaygınlığına göre belirlenir.

    Bu şekilde tam olarak belirlenmemiş lezyonlar, bulunduğu yer, boyutları, invazyon derinliği, yumurtalıklarda ve fallop tüplerindeki yapışıklıkların oranı değerlendirilerek dört evreye ayrılır. Ayrıca lezyonlar renklerine uygun olarak, beyaz, siyah ya da kırmızı olarak sınıflandırmaya tabi tutulur. Son iki evreye geldiklerinde karında olan yapışıklıklar ileri seviyelere geldiğinden, çikolata kistleri rahatlıkla izlenebilir. Yumurtalıklarda endometriozis olması çikolata kistinin oluşmasını sağlar. Genellikle peritoneal lezyonlarla birlikte izlenen çikolata kistleri, bazen izole olarak görülür. Çikolata kistlerinin çapı 3 cm ya da daha fazla olursa 3 ve üzeri evrede olduğu belirlenir. Kistlerin son evreye geldiğinde ise, yumurtalıkların birbiriyle yapışması ve bağırsakta rektumun orta hatta uterusun arkasına yapışmasıyla tespit edilebilir. Bu aşamada çikolata kistinin hangi evrede olduğu ve boyutları vajinal ultrason yapılarak kolaylıkla belirlenebilir. Kistlere kesin tanı koyulması için, ameliyatın ardından yapılacak patolojik incelemenin sonucunun alınması gerekir.

    Çikolata kisti en şiddetli belirtileri hangi evrede verir?

    Çikolata kistlerinin gelişimi dört evre halinde olur. Bu evrelerin içinde en fazla sorun yaratan dördüncü evredir. Hastalar bu evrede oldukça şiddetli ağrılar hissederler. 35 yaşının üzerinde olan ve gebelik elde edilme sırasında tespit edilebilen kistler, jinekolojik muayeneyle belirlenir ve patolojik inceleme sonucunda kesin tanı koyulabilir. Dördüncü evreye gelen kistlerde boyutlar 3-4 cm olup, karın bölgesinde olan yapışıklıklar en yüksek düzeyde olur.

    Çikolata kistinin belirtileri nedir?

    Çikolata kistlerinin en belirgin belirtileri arasında adet kanamasının aşırı miktarda artması ve adet kanamalarının giderek birbirine yakınlaşması gelir. Bunların dışında adet sırasında idrar yaparken ağrının olması, kabızlık ve ishal gibi sorunların yaşanması, adet kanmalarından önce ve adet kanaması sırasında ağrının olması, kısırlık sorunu yaşanması, cinsel ilişkide derinden ağrı duyulması, dışkılamada ağrı, bağırsak hareketlerinde artış gibi belirtiler meydana gelir.

    Çikolata kistleri tedavi edilmezse neler olabilir?

    Kistlerin tedavi edilmemesi halinde embriyo gelişimi olumsuz etkilenmekte ve embriyonun rahim içine tutunması engellenebilir. Ayrıca spermlerin canlılığını yitirmesine, yumurtalık fonksiyonlarının bozulmasına neden olarak, kısırlığa neden olabilir. Yumurtalık içinde gelişen kistler tedavi edilmediğinde burada işlev bozukluğuna neden olmakta ve yumurtalık rezervine olumsuz etkiler yapmaktadır. Yumurtalık içinden kistler temizlenemediğinde, yumurtalıkların alınması gündeme gelebilir. İlk iki evredeki kistler ilaçlarla ve doğum kontrol hapları sayesinde tedavi edilebilir. Bu tedaviler hormonları baskıladığından, lezyonların gerilemesine neden olur ve kistlerin küçülmesini sağlar.

    Çikolata kisti açısından kimler risklidir?

    Kadınların en fazla etkilendiği sorunlarda olan çikolata kistleri, doğurganlık çağındaki kadınlarda % 5 kadar etkili olur. Ağrılı adet gören ve tedaviye yanıt vermeyen 30-40 yaşları arasındaki kadınlarda % 20-25 oranında etkili olur. Kısırlık sorunu olan kadınların % 40 ı bu kistlerden etkilenir. Ailede annesinde çikolata kisti olan kadınlar bu açıdan diğerlerine göre 6-7 kat daha fazla risklidir. Adet ağrılarını şiddetli yaşayan kadınlar ise, 4-6 kat daha fazla risklidir.

    Tüp Bebek Tedavisi Prof. Dr. Bülent Tıraş Sorularınız için Tıklayınız!

  • Hamileler bu testleri mutlaka yaptırmalı!

    Hamileler bu testleri mutlaka yaptırmalı!

    Bir asır önce temelleri oluşturulan gebelik takibi, hem annenin hem de bebeğin sağlığı için yaşamsal öneme sahip…

    Gebelik takibi önceleri 16. haftada başlatılıyor ve ayda bir kez yapılan rutin takipler, 30. haftadan sonra genellikle 2 haftada bir, 36. haftadan sonra ise haftada 1 olarak doğuma kadar sürdürülüyordu. Bunun nedeni ise gebelik zehirlenmesi (preeklamsi) ve ani başlayan kanamalar gibi çeşitli komplikasyonların hamileliğin ikinci yarısından sonra görülmesiydi. Oysa son yıllarda tıp teknolojisindeki gelişmeler ve bilgi birikimi sayesinde anne ile bebeğin yaşamını tehdit edebilen pek çok komplikasyon 3 basit yöntemle hamileliğin henüz ilk haftalarında belirlenebiliyor; anne adayının öyküsünün alınması, kan tahlili ve ultrason muayenesi.

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Lütfü Önderoğlu, bu 3 yöntemle anne ve bebekte hangi sağlık sorunlarının tespit edilebildiğini anlattı. Prof. Önderoğlu, 11.14. haftalar arasında yapılan tek bir muayene ile anne ile bebeği düşük veya yüksek riskli grup olarak ayrılabildiğini belirterek şunları söyledi:

    “Özellikle ilk üç ay sonunda kontrollerin yapılıp, bundan sonraki bakım programlarının kişiye ve ihtiyaca özgü yeniden planlanması hem anne hem de bebek için yaşam kurtarıcı oluyor. Çünkü bu sayede sağlık hizmeti çok daha verimli ve etkili verilebiliyor. Riskli gruplar erken dönemde belirlendiğinde anne veya bebekte oluşabilecek gebelik kayıpları, erken doğum, doğum öncesi kanamalar, büyüme geriliği, preeklamsi ve Down Sendromu gibi ciddi komplikasyonlar tespit edilerek, önlenebiliyor ya da sorun hafifletilebiliyor. Dolayısıyla her anne adayının 11-14. haftalar arasında, en ideali ise 12. haftada kontrole gelmesi çok önemli.”

    MUAYENENİN 3 SİLAHŞÖRÜ: ÖYKÜ, TAHLİL, ULTRASON
    1- Annenin öyküsü: Muayenenin ilk adımında anne adayına daha önceki hamilelikte erken veya ölü doğum, gebelik tansiyonu, gebelik zehirlenmesi, bebeğin anne karnında iyi büyümemiş olması gibi sorunların olup olmadığı soruluyor, yapmış olduğu doğum varsa bunun tam bir hikayesi alınıyor. Anne öyküsünün alınması yüksek risk taşıyan ve doğumu 34 haftadan önce yapılma tehlikesi olan anne adaylarını seçebilme ve önlem alma şansını sunuyor.
    2- Kan tetkikleri: Anne adayının kan grubu, RH faktörü ve tam kan sayımı, geçirmiş olduğu enfeksiyonların araştırılmasının yanı sıra bu döneme ilişkin bazı özel hormon ve plasental proteinlerin bakılarak, anne yaşı ile gebelik haftasının birleştirildiği birinci ilk üç ay testi yapılabiliyor. Elde edilen test sonucu olasılık hesabı ile anne adayının kromozom anomalili bebek doğurma, preeklampsi ve buna bağlı büyüme geriliği riskleri sayısal olarak tespit ediyor. Çok yüksek risk taşıyanlar ile düşük risk taşıyan gebelerin ayrımına da böylece olanak tanınıyor. İlk trimester kan testinden en iyi sonucun alınabilmesi için bu test, ultrasonografi ile bakılan bebeğe ilişkin bazı özel ölçümlerle birleştiriliyor.
    3- Ultrasonografi: 11-14 hafta arasında yapılacak ultrasonografi ile gebeliğe ilişkin pek çok bilgi alınabiliyor. Bu dönemde özellikle ense saydamlığı ölçümü birinci trimester tarama testi olarak biyokimyasal değerler ile kombine edildiğinde ve gerekirse kalbe uygulanan duktus venozus doppleri, kalp kapağı doppler ölçümlerinin yanı sıra burun kemiği değerlendirilmesi ile bebekte down sendromu gibi önemli kromozom anomalilerinin tahmin edilme şansı yüzde 90’lara ulaşıyor. Aynı zamanda çok erkenden bebekte majör yapısal anomalilerden anensefali, karın ön duvar anomalileri, mesane ve ağır nörolojik sistem anomalileri de görülebiliyor.

    HANGİ RİSKLER TESPİT EDİLİYOR?
    Prof. Dr. Lütfü Önderoğlu, hamileliğin ilk 3 ayında yapılan kontrollerde tespit edilip, alınan tedbirler ve tedavilerle ortadan kaldırılabilen veya zararları büyük oranda hafifletilebilen riskleri şöyle sıraladı:
    ANNE ADAYINDA…
    Gebelik hipertansiyonu: Anne adayının tansiyonunun 140/90 mmHg ve üzerinde seyretmesi, beraberinde böbrekten idrara protein kaçağı olmasına preeklampsi, bir başka deyişle gebelik zehirlenmesi adı veriliyor. Yüzde 6-8 sıklıkla rastlanan hamilelik zehirlenmesi annede beyin kanamasından akciğer ödemine, görme kaybı, böbrek ve kalp yetmezliğinden ölüme kadar çok ciddi tablolara yol açabiliyor. Anne karnında bebekte büyüme ve gelişme geriliği olabiliyor, plasentanın erken ayrılma riski de artıyor.
    Erken doğum: Özellikle 34 haftanın altında gerçekleşen doğumlar sonucunda bebek ölümleri ve nörolojik kalıcı hasarlarla karşılaşılması bugün için en başta gelen sorun olarak görülüyor. Önceki gebeliklerde erken doğum, erken su kesesi açılması gibi öykü alınması ve mevcut gebelikte rahim ağzı ile kanalın sonografik takibi bu yönde yüksek risk taşıyan gebeliklerin saptanmasına yardımcı oluyor.

    BEBEKTE…

    Down Sendromu: 11- 12 haftada anne yaşı, kan tetkikleri ve ultrasonografi takibinden alınan sonuçlar birleştirilerek bebekte kromozom anomali riski tespit edilebiliyor. Eğer bebek yüksek risk grubundaysa, örneğin down sendromu riski yüzde 1 civarında ise koriyon villüs biyopsisi önerisi yapılarak erkenden kromozom analizine olanak sağlanabiliyor. Yapılan bu birinci trimester taraması ile kromozom anomalileri yüzde 90 oranında tahmin edilebiliyor. Fetal anomaliler: 11-14 hafta sonografisi ile majör anomalilerin önemli bir bölümü tanınabiliyor. Örneğin bebeğin kafatası ve beyin dokusundaki gelişme sorunu, karın ön duvarındaki açıklık, dışarıya doğru fıtıklaşan bağırsak veya karaciğer, idrar kesesinde tıkanıklık veya dev bir idrar kesesi tespit edilebiliyor. Ayrıca gebeliğin ilerleyen dönemlerinde kendini gösterebilecek kalp anomalileri ile iskelet sistemine ait anomaliler hakkında ön fikir elde edilebiliyor ve bu gebeler yakın takibe alınabiliyor.

    Büyüme ve gelişme geriliği: Yetersiz gelişme ve büyüme nedeniyle anne karnında ölüm olabileceği gibi doğum sonrası kalıcı özürler de gelişebiliyor. Bu bebeklerin önceden tespiti, daha farklı bir takip önerilmesi ve gerekirse erkene alınabilecek doğum kararları ile anne ile bebeğin yaşamları kurtulabiliyor.

    Gebelik – Hamilelik hakkında bilgi için tıklayın…

  • Ovulasyon Günü Nasıl Anlaşılır?

    Ovulasyon Günü Nasıl Anlaşılır?

    Hamile kalmak için en uygun dönem olarak bilinen yumurtlama günü, cinsel sağlığına önem veren ve bebek sahibi olma isteği bulunan her yetişkin kadın tarafından bilinmesi gereken bir gündür. Şayet, gebe kalmakta zorlanan kadınlar yumurtlama günlerini bilip takip ettikleri durumda gebe kalma olasılıklarını arttırdıklarını unutmamalıdırlar. Aynı şekilde cinsel ilişki sonrası gebe kalmak istemeyen kadınlarda yumurtlama günlerini hesaba katarak, gebelik oluşumunu önleyebilirler. Peki yumurtlama günü nasıl hesaplanır?

    Gebe kalmak isteyen ya da istemeyen bayanların yumurtlama günlerini hesaplamak için bir çizelge oluşturmaları gerekir. Çünkü yumurtlama günü her zaman değişmekte olduğundan, aynı zaman gelme ihtimali yoktur. HEr kadına göre değişen yumurtlama günü hesabı ise şöyle yapılmalıdır:

    Yumurtlama gün, kadının bir sonraki adet kanamasının başlangıcından on dört gün sonra husule gelir ve 28 günde bir adet kanaması olan kadınlarda yumurtlama on dördüncü günde gerçekleşmiş olur. Eğer ki, kadının adet kanaması 35 günde bir oluyorsa o zamanda 21. günde; 25 günde bir oluyorsa 11. günde gerçekleşir.

    Yumurtlama dönemi hesaplamak için, kaç günde bir adet oluyorsanız bu sayıyı 14 ‘ten çıkartmalısınız. Örneğin 28-14 =14, 35-14=21 veya 25-14=11 gibi. Yani bu demektir ki, bir sonraki adet kanamanızın 14., 21. ya da 11. günlerinde yumurtlama gerçekleşiyor.

    Hesaplamak için tıklayın ;

     

    Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplama

     

  • Gebeliğinizi Planlayın, Önlemlerinizi Alın

    Gebeliğinizi Planlayın, Önlemlerinizi Alın

    Günümüz kadınları iyi bir yaşam sürdürebilmek, kariyer yapmak, ekonomik özgürlüğünü sağlamak gibi nedenlerden dolayı anne olmayı ertelemektedirler.Çiftler hayatın her alanında olduğu gibi bebek sahibi olma konusunda da plan yapmak zorunda kalıyorlar…

    Bebek sahibi olma ve annelik duygusunu yaşama zamanını geldiğinin düşünen çiftler mutlaka  kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarından yardım ve destek almalıdırlar.Çünkü sağlık açısından hiçbir sorun olmamasına rağmen gebelik gerçekleşememektedir.Yumurtlama zamanı tutturulamıyor ya da farkında olmadan hamileliği engelleyici hatalar yapılabilmektedir.Çiftler hem maddi ve hem manevi açıdan kendini hazır hissettiklerinde uzman bir hekim desteği ile hamilik sürecine ilk adımları atmalıdırlar.

    Uzmanlar bebek sahibi olmayı düşünen çiftlere;bebek yapmayı gerçekten kendilerini hazır hissetmelerini,onun sorumluluklarına hazırlıkla olmaları konusunda özellikle bilgilendiriyorlar.

    Bir Kadın Hamileliğe Kaç ay Önceden hazırlanmalı:

    Uzmanlar bebek sahibi olmayı planlayan anne adaylarının;doğum kontrol hapı kullanıyorlar ise  en az üç(3) ay önceden kesmelerini ve aynı zaman da kontrollü cinsel ilişki öneriyorlar.Anne adayları aynı zamanda hamilik döneminden üç(3) ay öncesinden FOLİK ASİT kullanımına başlamalı gebeliğin ilk üç (3) ayında devam edecek şekilde kullanımını sağlamalıdırlar.Böylece bebeğin sinir sisteminde olası bir problem olma ihtimalini %80 oranında azaltmayı başarabilirler. Uzmanlar,anne adayında sinir sistemi ile ilgili bir sağlık problemi var ise FOLİK ASİT kullanma oranının biraz daha yüksek tutulması gerektiğini belirtiyorlar.Örneğin sağlıklı bir anne adayında oran 0,4mg iken sağlık problemi yaşamış anne adayında bu oran 4 mg olarak kullanılmasını tavsiye ediliyor. İlk bebeği bu şekilde doğan anne adaylarının diğer bebekte de aynı sağlık sorunu ile karşılaşma olasılığı ilk bebeğine göre %5 daha fazladır.

    Her anne adayı için sağlıklı bir gebelik öncesi ve gebelik süresi süreci geçirmeleri hem annenin sağlığı hem de bebeğin sağlığı için uzman hekim desteği almaları mutlaka gereklidir.

    Yumurtlama dönemini faktörü

    Yumurtlama döneminin hamile kalmak için en önemli faktörlerden biri olduğunu belirten uzmanlar,özellikle planlı bir hamilelik düşünen bayanların bu günlere dikkat etmeleri gerektiğini belirtiyorlar.Adet kanamaları 28 günde bir , düzenli geçiren kadınlar için yumurtlama tarihi adet başlangıcından 14 gün sonradır. Kadının en fertil (gebeliğe en elverişli) günleri yumurtlamanın olduğu gün ve bundan önceki üç gündür.

    Vücut ısınınızı kontrol ederek de  yumurtlama zamanınızı tespit edebilirsiniz.Normal vücut ısınız yumurtlamadan 24 saat önce yarım derece düşer , yumurtladıktan sonra tekrar normale döner. Yalnız dikkat etmeniz gereken bir nokta var vücut ısısı hastalıklar yüzünden de düşebilir. Bu yüzden sadece bu tekniğe güvenmekten kaçının.

    Hamileliğe hazırlık için neler yapmalı:

    Bebek sahibi olmaya karar veren anne adayları ilk olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına muayene olmalıdır. Jinekolojik muayene ile beraber smear testi mutlaka yapılmalıdır. (Smear testi rahim ağzı enfeksiyonu ve rahim kanserlerinin tespiti için yapılmaktadır.) Hamilelik öncesi anne adayına  doktorunun gözetimi altında anemi(kansıklık), enfeksiyon hastalıklarının taraması, Hepatit B,C, HIV ve kızamıkçık testlerinin yapılması gerekmektedir. Anne adayında anemi (kansızlık), kızamıkçık testlerinin sonuçlarına anemisi(kansızlık) seviyesi düşük ise hamilelik öncesi normal seviyeye getirilmeli, kızamıkçık bağışıklığı yok ise kızamıkçık aşısı yapılmalıdır. Hamilelik döneminden altı(6) ay öncesinden planlanmalı, hamilelik sürecinde kızamıkçık geçirildiği takdirde bebekte ağır sakatlıklara yol açabilir. Uzmanlar bu durumda gebelik sürecinin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedirler.

    Bebek sahibi olmak isteyen anne adayları sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmeleri için sigara, alkol gibi alışkanlıkları bırakmalı, ağır ve stresli iş ortamlarından uzaklaşmalıdırlar.

    Planlı Gebelik İçin Doğal Yolları Deneyebilirsiniz

    Hamilelikten korunmaksızın, bir yıl süreyle düzenli bir cinsel yaşama rağmen hamile kalınamaması durumunda kısırlıktan(infertilite) söz edilebilir. Bu sure içerisinde hamile kalmak için doğal yollara başvurabilirsiniz. Amerika da özellikle kısırlık yaşayan (infertil) hastalar düşünülerek, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı olması amacıyla üretilmiş olan Preseed  jel, artık TC. Sağlık Bakanlığı izini ile ülkemizde de bulunmaktadır. Bu jel, içerdiği doğal ARABİNOGALAKTAN bitki şekeri sayesinde spermlere zarar vermeyip, sperm hücrelerine antioksidan desteği sağlayarak güçlendirip, spermlerin yumurtaya doğru olan yolculuğunda önemli ölçüde fayda sağlayarak, doğal yolla hamile kalınmasına yardımcı olan bir üründür. Ürün kadının üreme sisteminde, spermlerin için en uygun ortamı sağlamaktadır. Üretkenlikle ilgili ciddi problemi olmayan çiftler, cinsel ilişki sırasında 6 ay kadar bu ürünü kullanmalarını tavsiye edilmektedir. Çünkü, bu ürün Dünyada ve Türkiye de doğal yolla hamile kalmayı desteklemede güvenle kullanılan tek üründür.Tüp bebek tedavisine geçmeden mutlaka denemelisiniz.

    Planlı Gebelik İçin yapılması gerekenler

     

  • Diyet Yapmanın Doğurganlığa Etkisi Var mı?

    Diyet Yapmanın Doğurganlığa Etkisi Var mı?

    Sağlıklı her kadın bebek sahibi olmayı düşündüğü dönemde beslenmesine ve yaşantısına ekstra dikkat eder. Fazla kilo veya yanlış beslenmeden kaynaklanan aşırı kilo kayıplarının yumurtlamayı olumsuz etkileyeceği gerçeği göz ardı edilmemeli…

    Tek tip diyetler; hormonal dengeyi bozarak, yumurtlamayı durdurabilir. Uzmanların önerilerine kula verirsek; yumurtlamanın sağlıklı olabilmesi için en ideali 36-38 beden olmak.

    Beslenme tarzı doğurganlığa nasıl etki eder?

    Hamile kalma süreci bazılarımız için sancılı bir dönem olabiliyor. Özellikle son yıllarda çoğu kadın hamile kalmakta zorlanıyor ve mikro enjeksiyon sistemi ile hamile kalmaya çalışıyor. Bunun nedeni; hormonal dengesizliğin yanında yoğun ve stresli bir iş ya da aile hayatının içinde bulunmak. Aşırı stres maalesef ki hormon salınımını direkt etkiliyor. Bunun yanında; hızlı hayat koşullarına ayak uydurmaya çalışırken yeterli ve dengeli beslenememek de doğurganlığı etkileyen çok önemli bir faktör. Ayak üstü atıştırmalarla ya da fast food’larla geçiştirilen beslenme tarzı nedeniyle, vücut birçok besinden mahrum kalıyor. Yeterli vitamin, mineral ve kaliteli protein alamamak; hormonların düzenli ve yeterli çalışmasını engelliyor.

    Sıfır beden olmak kadının yumurta sayısını düşürür mü?

    Sıfır beden; vücutta ciddi anlamda vitamin, mineral, protein ve karbonhidrat eksikliklerine neden olup, kişide aşırı gerginliğe yol açarak yumurtlamayı direkt durdurur. Oysa yumurtlamanın sağlıklı olabilmesi, sağlıklı bir bedende mümkündür. Bu beden de 36- 38 beden arasıdır. Sıfır beden veya çok zayıf olmak, vücudun hormonal dengesini bozar. Vücudun demir depoları azalır. Buna bağlı konsantrasyonda azalma, yorgunluk, halsizlik, dikkatsizlik ve düzensiz âdet olma ya da hiç olamama durumu olur. Tüm bu etkenlerin toplamında da yumurtlama gerçekleşmeyerek hamile kalınamaz. Ayrıca sıfır beden bir kadın her şeye karşı ilgisiz ve dikkatsiz olur.

    Sık sık diyet yapmak ya da tek besin içeren diyet programında yaşamak doğurganlığı etkiler mi?

    Hamilelik programı özel bir beslenme programıdır. Bu programı diyet olarak değerlendiremezsiniz. Sık sık diyet yapmak ya da tek besin içeren bir diyeti hamilelik öncesi ve hamilelikte uygulamak son derece yanlıştır. Hamile kalmadan önce de sıkı ve şok diyet yapmak ve kısa zamanda çok kilo vermek hamile kalmayı engeller. Hamile kalmayı planladığınız dönemde hızlı kilo vermeyecek şekilde diyet programınızı ayarlamalısınız. Tek besin içeren diyetler de hamile kalmayı engeller.

    Hamileliğe hazırlanan bir kadın kilo konusunda nelere dikkat etmeli?

    Hamileliğe hazırlanma sürecindeki kadın kilosunu koruyacak şekilde bir beslenme planı düzenlemeli. Bu dönemde kilo ve beslenmeye dikkat edilmezse, hamileliğe gereksiz yere fazla kiloyla başlanır. Hamilelik öncesinde ve hamile kaldıktan sonraki ilk üç ayda kilo korunmalı. Hatta ilk üç ayda kilo alınmamalı. 3 aydan sonra da ayda 1- 1.5 kilo alacak şekilde bir beslenme planı düzenlenmeli. Her ay bebeğin hangi bölümü gelişiyorsa ve annenin hangi rezervleri kullanılacaksa ona göre beslenmek çok önemlidir.

    Hamileliğe hazırlanırken hangi besinlerden kaçınılmalı?

    Hamilelik sürecinde kadında bazı fizyolojik değişiklikler olur. Vücutta aşırı şişkinlik ve su toplanması, kan şekerinde ani değişiklikler ortaya çıkabilir. Anne adayı bu olumsuzluklardan korunmak için beslenmesine çok dikkat etmeli. Hamileliğe hazırlanırken en çok kaçınılması gereken yiyecekler; salamura tuzlu yiyecekler, sakatatlar, konserve yiyecekler, aşırı yağlı besinler ve kızartmalardır. Özellikle tuzlu yiyecekler ödem oluşmasına zemin hazırlar. Ayrıca hamile adayında daha önceden gelen kansızlık söz konusu ise beslenmesi de iyi düzenlenmelidir. Kan şekerinde ani iniş ve çıkış olmaması için basit şekerli yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Bu yiyecekler arasında çay şekeri, şekerlemeler, hamur tatlıları (sütlü tatlıları haftada 1-2 ), kola ve hazır meyve sularını sayabiliriz. Bu arada bebek cinsiyeti, tamamen genetikle alakalı olup, beslenmeyle ilgisi yoktur.

    Doğurganlığı artıran besinler neler?

    Doğurganlığın artması ve döllenmenin sağlıklı gerçekleşmesi için anne adayının özellikle dikkat etmesi gereken nokta; psikolojik dengesini iyi koruması ve vücudu rahatlatan B kompleks vitaminleri içeren bir beslenme uygulamasıdır. B kompleks vitaminin dışında diğer vitamin ihtiyacını da iyi karşılamalı. Bunlar; ceviz, fındık (1 çay bardağı), 5 adet muz, greyfurt, portakal, mandalina, çok tahıllı ekmek, yoğurt, süt, kivi, soya, bulgur, kereviz, brokoli, bezelye ve soya eti, yağsız kırmızı et gibi besinlerden alınabilir.

    Boy ve kilo arasında ne kadar fark olmalı?

    Herkesin ideal kilosu farklılık gösterir. ‘Boy ile kilo arasında 10 kilo fark olmalı’ diyemezsiniz. Böyle bir standart koymak yanlış olur. Boy ile kilo arasındaki farkın kiminde 10, kiminde ise 15 kilo olması gerekebilir. Peki bu nasıl belirlenir? Herkesin kemik yapısı da boy ile kilo farkı da değişir. Örneğin; kalın kemik yapılı insanların kemik ağırlığı fazla, yağ oranı az olur ve bu durumda da kilonun boydan ortalama 10-12 kilo az olması gerekir. Bu farkla insanlar 38-36 beden arası olurlar. Fakat kemik yapısı ince olan kişilerin kemik ağırlığı az olduğundan bu fark 14-17 arası bir farka yükselir. Diğer bir faktör ise vücuttaki yağ oranıdır. İdeal kiloyu belirlemek için vücut, su, yağ ve kas oranına bakılması şart. Ayrıca bel çevresi ve vücudun bazal metabolizma hızı çok önemlidir.

    Taylan Kümeli
  • Evde cinsiyet belirleme testi : OnHafta

    Evde cinsiyet belirleme testi : OnHafta

    Testi Nasıl Uygularım ?

    Testimizi yapmak son derece kolaydır. (Hamile olduğunuzdan emin olunuz.) Sadece Testimizin kutusunda gelen talimatları eksiksiz uygulamanız yeterlidir. Sabah ilk idrarınızı toplayın ve belirtilen miktarı test şişesinin içine şırınga ile yavaşça ekleyin. Şişenin ağzını kapayın ve sadece yatay dairesel hareketlerle çevirin ve düz bir yere koyun. 10 dakika sonra testinizin sonucunu göreceksiniz.  Test şişesinin içindeki sıvının rengini, şişenin üzerindeki renklerle eşleştirip bebeğinizin cinsiyetini öğreneceksiniz. Detaylı kullanım kılavuzu kutu içeriğinde TÜrkçe Ve İngilizce olarak mevcuttur. Sarı ya da Turuncu = KIZ Yeşil ya da dumanlı puslu yeşil = ERKEK,

    Daha da detaylı bilgi almak için Onhafta Intelligender

    Enerken ne zaman uygulayabilirim ?

    Hamile olduğunuzdan emin olduktan sonra, hamileliğinizin 10′cu haftasından 34′üncü haftasına kadar testimiz uygulanabilir. Sonuçları almak sadece 10 dakikanızı alacaktır. Testimiz son derece kolay, evinizin güvenli ortamında ve çabuk olduğundan sevinçli haberi sevdiklerinizle hemen paylaşabilirsiniz!

    Testin doğruluk oranı nedir ?

    Laboratuvar ortamında yapılan testlerde, IntelliGender® USA Cinsiyet belirtme Testinin 90% üzerinde doğru sonuçlar verdiği görülmüştür. IntelliGender® USA devamlı olarak bağımsız test ve araştırmalar yaptırmakta olup gerçek hayat deneyimlerini de kontrol etmektedir. Bu sonuçlar incelendiğinde kullanıcılarımızın 82% üzerinde doğru sonuç aldıkları görülmektedir. Testimiz devamlı olarak iyileştirme amaçlı takip edilmektedir.

    Sonucu neler etkiler ?

    Testimizin sonuçlarını, hamile kadının sabahki ilk idrarının kullanılması (gece çıkarılan son idrardan en az 2.5 saat geçmiş olmalıdır), test şişesine 10 dakikalık bekleme süresince hiç karışmamak doğru yönde etkilerken testten 3 saat üncesine kadar fazla miktarda sıvı içmek, test şişesini çalkalamak, testten 48 saat öncesine kadar korunmasız cinsel ilişkide bulunmak ters yönde etkileyecektir. Polikistik Over Sendromu (PCO) olan hamile kadınlarda testimizin yanlış ERKEK sonucu vermesi kuvvetle muhtemel olup bu kadınların test olmalarını tavsiye etmiyoruz. Progesteron alan hamile kadınların testimizi bu ilacı kullanmayı bıraktıktan en az 10 gün sonra almaları gereklidir.

    İkiz yada üçüz durumlarında ne oluyor ?

    Test sonuçları, Aynı Yumurta İkizleri’nde tek bebek gibi sonuç verir (ikisi de kız veya erkek). Fakat eğer farklı yumurtadan bebeklere hamile iseniz, tipik sonuç olasılıkla şöyle olacaktır; test sonucunuz kız ise muhtemelen tüm bebekler kızdır, erkek ise en az 1 tanesinin erkek olması muhtemeldir. Bazı test sonuçları göstermiştir ki, eğer test sonucunuz beş (5) dakikadan önce erkek rengine dönmüş ise tüm bebeklerin erkek olması kuvvetle muhtemeldir. UNUTMAYINIZ Kİ PİYASADAKİ HİÇBİR CİNSİYET ÖĞRENME TESTİ KESİN SONUÇ VERMEZ VE BEBEĞİNİZ (VEYA BEBEKLERİNİZ) DOĞANA KADAR %100 EMİN OLAMAZSINIZ.

    Polikistik Over Sendromu(PCOS) veya polegesteron alıyor olmak teste etki eder mi ?

    Progesteron alırken ve Progesteron tedavinizin bitmesinden en az 10 gün sonraya kadar testimizi yapmanızı tavsiye etmiyoruz.. Polikistik Over Sendromu (PCO) olan hamile kadınlarda ise testimizin yanlış ERKEK sonucu vermesi muhtemel olup yine testimizi yapmanızı yapmanızı tavsiye etmiyoruz.. Bu durumlarda testimiz doğru sonuç vermeyebileceğinden IntelliGender test sonuçlarının doğruluğunu gösteremez.

    Cinsel ilişki test sonuçlarını etkiler mi ?

    Ön veriler göstermiştir ki, yakın zamanda girilen cinsel ilişkiden dolayı testimiz yanlış ERKEK sonucu verebilmektedir. Bu sebepten dolayı eğer TESTTEN ÖNCEKİ 48 SAAT İÇİNDE CİNSEL İLİŞKİYE GİRİLMİŞSE TESTİMİZ YAPILMAMALI VE BU SÜRENİN DOLMASI BEKLENMELİDİR.

    Sabah ilk idrar ile kastedilen nedir ?

    Gece birkaç kez idrar yapmış isem ne yapmalıyım?Gece fazla miktarda sıvı içmediyseniz ve yeterli vakit geçti ise (sabah ilk idrarınızdan önce en az 150 dakika (2½ saat) idrar çıkarmamış ve sıvı içmemiş olmanız gereklidir) testimiz iyi sonuç verecektir. BU KONUYA HASSASİYET GÖSTERMENİZ GEREKLİDİR.

    Bu test ile hamile olup olmadığımı öğrenebilirmiyim ?

    KESİNLİKLE HAYIR. Testimiz, doğum öncesi Ultrasonografik Görüntüleme gününe kadar merakınızı gidermenize ve merak yerine eğlenceli günler geçirebilmenize yardımcı olşabilmek amacı ile geliştirilmiştir. IntelliGender test sonucuna göre, maddi, manevi, duygusal veya aile planlaması YAPILMAMASI GEREKTİĞİNİ TEKRAR ÖNEMLE HATIRLATIRIZ. Sözkonusu planlama çocuk odasının rengini belirlemek kadar küçük bir konu dahi olsa! Mümkün olduğu kadar erken, bir Doğum Uzmanı Doktor kontrolünde olmak Anne ve Bebeğin sağlığı için çok önem taşımaktadır. Hamille kadınlar, uzman doktorlarının tavsiyelerine göre hamileliklerini yönlendirmelidir.

    Ultrason testi yerine bu testi kullanabilir miyim ?

    KESİNLİKLE HAYIR. Testimiz, doğum öncesi Ultrasonografik Görüntüleme gününe kadar merakınızı gidermenize ve merak yerine eğlenceli günler geçirebilmenize yardımcı olşabilmek amacı ile geliştirilmiştir. IntelliGender test sonucuna göre, maddi, manevi, duygusal veya aile planlaması YAPILMAMASI GEREKTİĞİNİ TEKRAR ÖNEMLE HATIRLATIRIZ. Sözkonusu planlama çocuk odasının rengini belirlemek kadar küçük bir konu dahi olsa! Mümkün olduğu kadar erken, bir Doğum Uzmanı Doktor kontrolünde olmak Anne ve Bebeğin sağlığı için çok önem taşımaktadır. Hamille kadınlar, uzman doktorlarının tavsiyelerine göre hamileliklerini yönlendirmelidir.

    Ultrason testi bebeğin cinsiyetini en erken ne zaman tespit edebilir ?

    Hamile kadınlara, 20. haftadan sonra hamilelikleri ile ilgili belirlemeler (tarihler, tek veya çoklu hamilelik, plasenta konumu veya komplikasyonlar gibi) yapılabilmesi amacı ile Ultrasonografik Görüntüleme yapılabilir. Genellikle bu görüntülemede bebeğin cinsiyetini öğrenmek mümkün olabilir. Hamileliğin hangi safhada olduğu, görüntülemeyi yapan doktor veya teknisyenin becerisi, fetüs’ün konumu gibi çeşitli faktörler sonucu etkileyebileceğinden, %100 EMİN OLMAK İÇİN DOĞUMU BEKLEMEK GEREKLİDİR.

    Ultrason testi doğum öncesi mutlaka yapılması gereken birşey midir ?

    Genellikle Ultrason tıbbi endişe var ise mutlaka gereklidir. Ultrason, bakım sağlayıcınızın veya doktorunuzun kullandığı, bebeğinizin genel sağlık durumunu ve olası sorunları teşhis edilmesine ve değerlendirilmesine olanak tanıyan bir araçtır. Sorunsuz hamileliklerde Ultrason gerekli değildir.

    Doktorlar bu testi öneriyormu ?

    Hamileliklerde, doktorun rolü anne ve bebeğin sağlığına odaklanmaktır. Doğmamış bebeğinizin cinsiyetini öğrenmenin bilinen en kesin yöntemi Aminosentez veya Koriyonik Villus Örnekleme gibi tıbbi ve kadın vücuduna müdahele gerektirebilen testlerdir. Doktorlar genellikle bu gibi testleri sadece bebeğin cinsiyetini öğrenmek için yapmayı tercih etmezler. Ultrasonografik Görüntüleme (Ultrason) bebeğinizin cinsiyetini öğrenmek için kullanılabilir fakat bu da kesin olmayabilir. Ultrason sonuçlarını etkileyen etkenler arasında hamileliğinizin devresi, Ultrasonu yapan teknisyenin tecrübesi ve fetüs’ün anne karnındaki konumu sonuçları etkileyebilen unsurlar arasındadır. %100 emin olabilmek için doğumu beklemek gereklidir!

    Gereğinden fazla idrar koyarsam ne olur?

    Bu fazlalık eğer çok küçükse, sonucu etkilemez.

  • Gebelik (Hamilelik) Testi

    Gebelik (Hamilelik) Testi

    Kanda ve idrarda yapılan gebelik (hamilelik) testleri

    Gebelik rahim içinde (dış gebelik durumunda tüplerde ya da karın boşluğu gibi bir yerde) yerleştiği andan itibaren trofoblast hücreleri tarafından HCG (Human chorionic gonadotropin) adı verilen bir hormon salgılanmaya başlanır. Normalde kanda ve idrarda eser miktarda bulunan bu hormonun arttığının çeşitli testlerle gösterilmesi (HCG salgılayan tümörlerin olduğu çok ender durumlar hariç) vücutta bir gebelik olduğunun kesin kanıtıdır.

    Kandaki ve idrardaki HCG seviyesinin bu hormona yapısal olarak çok benzeyen luteinizan hormon (LH) adlı yumurtlamadan sorumlu hormon ile karışmasını önlemek için HCG hormonunun beta fraksiyonu yani ß-HCG ölçümü yapılır.

    İdrar testleri:

    Kanda ß-HCG belli bir eşik seviyesine ulaştığında idrara çıkmaya başlar ve gebeliğin ilerlemesiyle idrardaki seviye artar. İdrarla yapılan gebelik testlerinin esası bu ß-HCG’nin varlığının ya da yokluğunun saptanmasına dayanır. Çeşitli testlerin hassasiyeti arasındaki farklılıklar idrardaki seviyeyi tanıyıp tanıyamamalarına bağlıdır. Hassas bir test idrarda gebeliğin en erken dönemlerindeki düşük seviyedeki ß-HCG’yi tanıyabilirken, hassas olmayan testler gebelik biraz daha ilerleyip idrardaki seviye yükseldiğinde, yani daha geç bir dönemde gebeliği tanıyabilirler.İdrar testlerinde “gebelik müspet” sonucu alındığında hata oranı oldukça düşüktür. Ancak “gebelik menfi” sonucu veren testin bir süre sonra tekrarlanması uygundur.

    Eczanelerde ya da evlerde hazır test kitleri yardımıyla uygulanan idrarda gebelik testlerinin güvenilirliği üretici firma tarafından her ne kadar %99 olarak belirtilse de yapılan çalışmalar özellikle adet gecikmesinin 10 günden daha az olduğu durumlarda hata oranının %50′lerde olabileceğini göstermektedir (“Hata” genellikle testin hassasiyetinin düşük olması nedeniyle varolan bir gebeliği saptayamaması şeklinde olmaktadır. Ancak tam tersi de mümkündür).

    Laboratuvarda uygulanan idrarda gebelik testleri ise adet gecikmesinin beşinci gününden itibaren güvenilir sonuç verebilmektedir. Bu testler daha düşük hormon seviyelerini tanıyabilen ve bu yüzden de hazır test kitlerine göre daha hassas olan testlerdir.

    Kan testi (beta HCG):

    İdrar testleri ß-HCG’nin varlığını ya da yokluğunu saptayabilirken kan testleri ß-HCG’nin kandakiseviyesini saptarlar. Böylece hormon salgısının başladığı en erken dönemlerde, henüz adet gecikmesi bile olmadan kanda ß-HCG seviyesi saptanarak gebeliğin tanısı konabilir, ya da gebelik oluşmadığı yönünde kesin karar verilebilir.

    Kanda ß-HCG testi gebelik testi olarak kullanılmasının yanında dış gebelik, mol gebeliği, düşük gibi durumların tanısında da kullanılan oldukça değerli bir tanı aracıdır.

    İlgili Konular ;
    Hamilelik Belirtileri
    Üstüne görme nedir?
    Tahmini doğum tarihi – Gebelik Hesaplama
    Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplama
    Gün gün Hamilelik – Gebelik Takvimi

  • Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ERTESİ GÜN HAPLARI BİR DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ DEĞİLDİR!”

    Kürtaja sınırlama getiren yasal düzenleme üzerindeki tartışmalar hala devam ederken, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, gebelikten acil korunma yöntemleri arasında yer alan “Ertesi Gün Hapları” için başvuruların eskiye oranla arttığına dikkat çekti.

    “CİNSEL İLİŞKİ SONRASI HAPI” ADI DAHA UYGUN…

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe , Ertesi Gün Hapı kullanımında çiftlerin eğitilmesi gerektiğine dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ertesi Gün Hapı acil durumlar için kullanılması gereken, gebeliği önleme yöntemidir ve korunmasız cinsel ilişkiye girildikten sonra ilk 72 saat içinde kullanılmalıdır. İlişkiden sonra ne kadar erken alınırsa koruyuculuğu o kadar fazla olur. Ancak cinsel eğitimin olmadığı ülkemizde ertesi gün hapı sanki bir doğum kontrol yöntemiymiş gibi kullanılmaktadır. Oysaki sürekli kullanımda, yan etkileri oldukça fazladır ve sık kullanıldığında koruyucu etkisi azalır. Ertesi Gün Hapları, ilk 24 saat içerisinde kullanıldığında istenmeyen gebeliği %95 oranında önler. Çiftler prezervatif, doğum kontrol hapı ya da spiral gibi çağdaş doğum kontrol yöntemlerini kullanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın Ertesi Gün Hapları’nı ücretsiz verme kararı üzerinde konuşulması gerekiyor. Gençler ve çiftler eğitilmeden ve kamuoyu yeterince bilgilendirilmeden, bu uygulama yanlış sonuçlara yol açabilir, bilgilendirilme sonrası ise bu uygulama yalnız acil durumlar için doğru olabilir. Ayrıca, Ertesi Gün Hapları’nın adı yanlış konulmuş, ‘Ertesi Gün Hapı’ yerine ‘Cinsel İlişki Sonrası Hapı’ terimini kullanmak daha doğru olur. Çünkü çiftlerin çoğu, gerçekten bu hapın ertesi gün alınması gerektiğini sanıyor. Oysa ne kadar erken alınırsa, bu hapların etkisi o kadar fazla oluyor.”

    KAMUOYUNA YANLIŞ MESAJLAR VERİLMEMELİ!

    Ertesi Gün Hapları’nın kamuoyuna “Korunmayın, nasıl olsa gebeliği engelleyen haplar var!” şeklinde sunulmasının veya bu tür yanlış mesajların verilmesinin sakıncalarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Prezervatif yırtılması, alkollü korunmasız ilişkiler, dışarı boşalma gibi doğum kontrol yöntemlerinin uygulanmasındaki sıkıntılar veya tecavüz gibi istenmeyen ilişkilere maruz kalındığında ya da bir başka doğum kontrol yöntemi kullanılmakta iken aksilik olduğunda, ek yöntem olarak Ertesi Gün Hapları kullanılmalıdır.” dedi.

    KUSMA OLUNCA TEKRAR ALMAK GEREKİYOR!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör , Ertesi Gün Hapları’nın bir ay içerisinde alınan normal doğum kontrol haplarının içinde bulunan östrojen ve progesteron kadar yüksek hormon yüklemesine neden olacağını ve bu nedenlevücudun hormon dengesini bozacağına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ayrıca, Ertesi Gün Hapı’nı kullanan bazı kadınlarda baş ağrısı, baş dönmesi, göğüste gerilme, mide bulantısı ve nadir olarak görünen kusma gibi yan etkilergörülebilir. Bu sebeple dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü haplar içildikten sonra iki saat içinde bir kusma gerçekleşmişse, hapların tamamı ya da bir kısmı dışarı atılır yani etkisi azalır. Bu durumda Ertesi Gün Hapı’nın tekrar içilmesi gerekir. Görüldüğü üzere, normal doğum kontrol yöntemlerinden farklı olarak Ertesi Gün Hapları biraz ağırdır ve ayda en fazla bir kere kullanılmalıdır.” dedi.