Etiket: yumurtlama

  • Yumurtlama (Ovulasyon) Nedir? Adet Döngünüz Hakkında Bilmeniz Gereken 16 Şey

    Yumurtlama (Ovulasyon) Nedir? Adet Döngünüz Hakkında Bilmeniz Gereken 16 Şey

    Yumurtlama, hormonal değişiklikler yumurtalıklara olgun bir yumurta salması için sinyal verdiğinde meydana gelir. Hormonlarla ilgili doğurganlık sorunları olmayan üreme çağındaki kadınlarda, bu genellikle adet döngüsünün bir parçası olarak aylık olarak ortaya çıkar.

    Yumurtlama bazen bir aylık bir süre içinde birden fazla olur. Menstrüasyon gerçekleşse bile hiç gerçekleşemez. Yumurtlamanın zamanlaması bu kadar kafa karıştırıcı olmasının nedeni budur.

    1. Yumurtlama nedir?

    yumurtlama gebelik
    yumurtlama

    Yumurtlama, adet döngünüzün bir parçasıdır. Yumurtalıklarınızdan bir yumurta salındığında ortaya çıkar.

    Yumurta serbest bırakıldığında, sperm tarafından döllenebilir veya döllenmeyebilir. Eğer döllenirse, yumurta rahme gidebilir ve gebeliğe dönüşmek üzere implant yapabilir. Döllenmeden bırakılırsa, adet döneminiz boyunca yumurta parçalanır ve rahim duvarı dökülür.

    Yumurtlamanın nasıl ve ne zaman gerçekleştiğini anlamak, hamileliği gerçekleştirmenize veya önlemenize yardımcı olabilir. Ayrıca belirli tıbbi durumları teşhis etmenize de yardımcı olabilir.

    2. Yumurtlama ne zaman olur?

    Yumurtlama Zamanı Hesaplaması
    Yumurtlama Zamanı Hesaplaması

    Yumurtlama tipik olarak 28 günlük bir adet döngüsünün 14. gününde gerçekleşir. Bu süre kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

    Normal siklus 21-35 günde bir olur (ortalama 28 gün), kanama 2-8 gün arası sürer, yumurtlama yaklaşık 14. Günde gerçekleşir.

    Genel olarak yumurtlama, döngünüzün orta noktasından dört gün önce veya dört gün sonra gerçekleşir. Dilerseniz Ovulasyon Günü Hesaplama göz atabilirsiniz.

    3. Yumurtlama ne kadar sürer?

    Yumurtlama (Ovulasyon) Nedir? Adet Döngünüz Hakkında Bilmeniz Gereken 16 Şey | 1

    Yumurtlama süreci, vücudunuzun folikül uyarıcı hormon (FSH) salgılamasıyla başlar, tipik olarak adet döngünüzün 6. ve 14. günleri arasında. Bu hormon, yumurtalık içindeki yumurtanın daha sonra yumurtayı serbest bırakmaya hazırlanmak için olgunlaşmasına yardımcı olur.

    Yumurta olgunlaştıktan sonra, vücudunuz yumurtanın salınımını tetikleyen bir luteinize edici hormon (LH) dalgası salgılar. Yumurtlama 28 ila 36 saat LH dalgalanmasından sonra.

    4. Herhangi bir belirtiye neden olur mu?

    Yumurtlama Belirtileri
    Yumurtlama Belirtileri

    Yumurtlamanın (ovulasyon) yaklaşması vajinal akıntıda artışa neden olabilir. Bu akıntı genellikle net ve esnektir. Çiğ yumurta beyazına bile benzeyebilir. Yumurtlamadan sonra akıntınız hacim olarak azalabilir ve daha kalın veya daha bulanık görünebilir.

    Yumurtlama ayrıca şunlara da neden olabilir;

    • Hafif kanama veya lekelenme
    • Göğüslerde hassasiyet
    • Artan cinsel istek
    • Karnın bir tarafında rahatsızlık veya ağrı ile karakterize yumurtalık ağrısı, aynı zamanda mittelschmerz olarak da adlandırılır.

    Herkes yumurtlama semptomları yaşamaz, bu nedenle bu işaretler doğurganlığınızı izlemede ikincil olarak kabul edilir.

    5. Yumurtlama, genel adet döngünüzde ne zamana denk geliyor?

    Yumurtlama Dönemi
    Yumurtlama Dönemi

    Adet döngünüz, adet akışınızın başladığı günü sıfırlar. Bu, yumurtanın olgunlaştığı ve daha sonra yumurtlama sırasında 14. gün civarında salındığı foliküler fazın başlangıcıdır.

    Yumurtlamadan sonra luteal faz gelir. Bu aşamada gebelik oluşursa hormonlar, adet dönemi ile astarın dökülmesini önleyecektir. Aksi takdirde, bir sonraki döngüden başlayarak döngünün 28. günü civarında bir akış başlayacaktır.

    Kısaca: Yumurtlama genellikle adet döngüsünün ortasında gerçekleşir.

    6. Belirli bir döngüde birden fazla yumurtlayabilir misiniz?

    yumurtlama döneminde kaç yumurta oluşur
    yumurtlama döneminde kaç yumurta oluşur

    Evet. Bazı insanlar bir döngüde birden fazla yumurtlayabilir.

    2003 yılında yapılan bir çalışma, bazılarının belirli bir adet döngüsünde iki veya üç kez yumurtlama potansiyeline sahip olabileceğini öne sürdü. Bir araştırmacı, kadınların yüzde 10’unun aslında bir ayda iki yumurta ürettiğini söyledi.

    Diğer insanlar bir yumurtlama sırasında doğal olarak veya üreme yardımının bir parçası olarak birden fazla yumurta bırakabilir. Her iki yumurta da döllenirse, bu durum çoğul gebelik ikizler gibi kardeşlerin çoğalmasına neden olabilir. Dilersebiz bir önceki yazımız olan İkizlere Hamile Olma Şansınızı Artıran 7 Yiyecek göz atabilirsiniz.

    7. Hamile kalabileceğiniz tek zaman yumurtlama mı?

    Yumurtlama dönemi dışında hamile kalınır mı
    Yumurtlama dönemi dışında hamile kalınır mı

    Hayır. Yumurta ancak serbest bırakıldıktan sonraki 12 ila 24 saat içinde döllenebilirken, sperm üreme yolunda ideal koşullarda 5 güne kadar yaşayabilir. Yani yumurtlamaya giden günlerde ya da yumurtlamanın olduğu gün seks yaparsanız hamile kalabilirsiniz. Kolay Ve Hızlı Hamile Kalma Yolları yazımıza göz atabilirsiniz.

    8. “Doğurganlık penceresi” nedir?

    Doğurganlık penceresi
    Doğurganlık penceresi

    Bir kadının adet döngüsünde hamileliğin mümkün olduğu günler olan ‘doğurganlık döneminden’ bahsediyoruz. Doğurganlık penceresi, kadınlar arasında değişen adet döngüsünün uzunluğuna bağlıdır.

    Sperm, seks yaptıktan sonra fallop tüplerinde birkaç gün bekleyebilir ve nihayet serbest bırakıldığında yumurtayı döllemeye hazır olabilir. Yumurta, fallop tüplerine girdiğinde, artık döllenemeden önce yaklaşık 24 saat yaşar ve böylece doğurganlık penceresi sona erer.

    Şansı nedir? Yumurtlama zamanına mümkün olduğu kadar yakın seks yapmak hamilelik şansını artırır. Bir kadın yumurtlamadan altı gün veya daha fazla süre önce seks yaparsa hamile kalma şansı neredeyse sıfırdır. Yumurtlamadan beş gün önce seks yaparsa, hamilelik olasılığı yaklaşık yüzde 10’dur. Yumurtlama gününde veya önceki iki gün seks yaparsa hamile kalma şansı yüzde 30 civarındadır. Bunlar ortalama rakamlardır ve bir kadının yaşına bağlıdır.

    9. Yumurtlama takibi

    ovulasyon testi
    ovulasyon testi

    Yumurtlamayı doğrulamanın en doğru yolu doktor muayenehanesinde bir ultrason veya hormonal kan testleri olmakla birlikte, evde yumurtlamayı izlemenin birçok yolu vardır.

    yumurtlama takibi
    yumurtlama takibi
    • Bazal vücut ısısı (BBT) grafiği. Bu, değişimlerini kaydetmek için döngünüz boyunca her sabah bir bazal termometre ile ateşinizi ölçmeyi içerir . Yumurtlama, sıcaklığınız taban çizginizden üç gün boyunca yüksek kaldıktan sonra doğrulanır .
    • Ovülasyon belirleyici kitler. Bunlar genellikle köşe eczanenizde reçetesiz olarak bulunur. İdrarınızda LH varlığını tespit ederler. Sonuç çizgisi kontrolden daha koyu veya koyu olduktan sonraki birkaç gün içinde yumurtlama olabilir .
    • Doğurganlık monitörleri. Bunlar Ovülasyon belirleyici kitler de mevcuttur. Daha pahalı bir seçenektir, bazı ürünler yaklaşık 700 – 900 TL ‘dan gelir. Doğurganlık döneminizin altı gününü belirlemenize yardımcı olmak için östrojen ve LH olmak üzere iki hormonu izlerler.

    10. Gebe kalmaya çalışıyorsanız ne sıklıkla seks yapmalısınız?

    Yumurtlama (Ovulasyon) Nedir? Adet Döngünüz Hakkında Bilmeniz Gereken 16 Şey | 2

    Hamileliğe ulaşmak için doğurganlık döneminizde yalnızca bir kez seks yapmanız gerekir. Aktif olarak gebe kalmaya çalışan çiftler, doğurganlık penceresi boyunca her gün seks yaparak şanslarını artırabilirler .

    En iyi zaman hamile kalmak için yumurtlama ve yumurtlama kendisinin güne kadar lider iki gün sonra.

    11. Ya hamile kalmaya çalışmıyorsanız?

    yumurtlama dönemi hamileliği engeller mi
    yumurtlama dönemi hamileliği engeller mi

    Hamileliği önlemek istiyorsanız, doğurganlık döneminizde gebeliği önleyici haplar (Kombine Oral Kontraseptifler) kullanmak önemlidir. Prezervatif gibi bariyer yöntemleri korumasız olmaktan daha iyi olsa da, daha etkili bir yöntem kullanırken daha büyük bir gönül rahatlığı yaşayabilirsiniz.

    Doktorunuz veya sağlık ocakları, seçenekleriniz konusunda size yol gösterebilir ve en iyi yaklaşımı bulmanıza yardımcı olabilir. Hamile Kalmayı Engelleyen Doğal Yöntemler göz atabilirsiniz.

    12. Yumurta döllenirse ne olur?

    Yumurtlama (Ovulasyon) Nedir? Adet Döngünüz Hakkında Bilmeniz Gereken 16 Şey | 3

    Yumurta döllenirse, 100 hücreli bir blastosist olana kadar iki hücreye, sonra dörde vb. Bölünme sürecine başlar. Blastosist, gebeliğin gerçekleşmesi için rahim içine başarılı bir şekilde yerleştirilmelidir.

    Bir kez bağlandıktan sonra, östrojen ve progesteron hormonları rahim zarının kalınlaşmasına yardımcı olur. Bu hormonlar ayrıca, embriyonun bir fetüse dönüşmesine devam edebilmesi için beyne astarın dökülmemesi için sinyaller gönderir.

    13. Yumurta döllenmezse ne olur?

    Yumurta, belirli bir adet döngüsünde sperm tarafından döllenmezse, yumurta parçalanır. Hormonlar, vücuda iki ila yedi gün süren bir adet döneminde uterus zarını dökmesi için sinyal verir.

    14. Ya düzenli olarak yumurtlamıyorsanız?

    Yumurtlama Bozuklukları
    Yumurtlama Bozuklukları

    Yumurtlamayı bir aydan diğerine takip ederseniz, ya düzenli olarak yumurtlamadığınızı ya da bazı durumlarda hiç yumurtlamadığınızı fark edebilirsiniz. Bu, bir doktorla konuşmak için bir sebeptir.

    Stres veya diyet gibi şeyler yumurtlamanın tam gününü aydan aya etkileyebilse de, polikistik yumurtalık sendromu (PCOS) veya amenore gibi yumurtlamayı düzensiz hale getirebilecek veya tamamen durdurabilecek tıbbi durumlar da vardır .

    Bu koşullar, aşırı tüylenme, akne ve hatta kısırlık gibi hormonal dengesizliklerle ilgili diğer semptomlara neden olabilir.

    15. Bir sağlık uzmanıyla konuşun

    Yakın gelecekte hamile kalmak istiyorsanız, bir doktor veya sağlık hizmeti veren hastanelerle ön görüş randevusu almayı düşünün.

    Ovulasyon ve takip ile ilgili aklınıza gelebilecek tüm soruları yanıtlayabilir ve şansınızı artırmak için cinsel ilişkiye nasıl zaman ayıracağınız konusunda size tavsiyelerde bulunabilirler.

    Sağlık kurumları ayrıca düzensiz yumurtlamaya veya diğer olağandışı semptomlara neden olabilecek herhangi bir durumu belirleyebilir.

  •  Polikistik Over Sendromu

     Polikistik Over Sendromu

    Polikistik over sendromu yaygın olarak 30 yaş altı kadınlarda ortaya çıkan bir sorundur.  Polikistik over sendromu salgılanması beyinden yapılan LH ve FSH hormonlarının normal olmayan biçimde salgılanması sebebiyle meydana gelir.

    Bu hormonal dengesizlik sebebiyle de her ay yumurtlama düzenli olarak meydana gelmez. Bu sebeple de yumurtalıklar erkeklik hormonu salgılamaya başlar. Bu hormona testesteron denilmektedir. Polikistik over sendromunun meydana gelmesine sebep olan faktörler, net olarak açıklanamamıştır.

    Ancak kısaca bu sendromun oluşmasına sebep olan faktör, LH’daki artış sebebiyle yumurtalıklardaki erkeklik hormonunun artmasıdır.  Testestoren yani erkeklik hormonu, yağ dokusunda östrojene dönüşür. Östrojenin artması da LH hormonunun salgılanmasını arttırır. Bu sebeple de bir kısır döngüye girilir.

    Bu kısır döngünün kırılması için kilo verme ve yumurtalıkların baskılanması gibi yöntemler kullanılması gerekir.

    Polikistik over sendromu, üreme çağındaki kadınların %3 ile 5’inde ortaya çıkar.

    Polikistik Over Sendromu Belirtileri

    Bu sendromun genel olarak verdiği belirtiler:

    • adet düzensizliği,
    • sivilce-akne,
    • cildin yağlanması,
    • tüylenmede artış,
    • infertilite (kısırlık),
    • kilo artışı olarak sayı

    Polikistik over sendromu ilk adet kanamaları ile kendini gösterebilir. Bu süreçte adet kanamaları düzensiz olarak yaşanır. Bu sendroma sahip olan hastalarda adet düzensizliği ve seyrek adet görme sorunu mevcuttur. Bu süreçte adet düzensizlikleri en önemli işarettir. Kimi zaman hiç adet görmeme sorunu da meydana gelebilir. Bu düzensizlikler, yumurtlama ile ilgili bir sorunun olduğunu ortaya koyar.

    Bu gecikme ve seyrek yaşanan adetler sebebiyle de kanamalar çok olur ve uzun sürer.  Adet düzensizliği sebebi ile doğum kontrol hapları kullanımı sendromunun teşhis edilmesin gecikmesine yol açabilir.

    Bu sorunun yumurtlama ile ilgili sorunlara yol açması ve adet düzensizliklerini ortaya çıkarması sebebiyle kısırlık sorunu da görülebilir. Ancak bu soruna sahip olan kadınların yüzde yüz kısır olması gibi bir sorun söz konusu değildir. Hastalardan bazıları polikistik sendroma sahip olsa da oldukça kolay şekilde gebe kalabilirler. Fakat bu sendromun kısırlığa yol açma riski de göz ardı edilmemelidir.

    Polikistik over sendromu olan hastaların ortalama olarak %40’ında fazla kilo problemi mevcuttur.  Bu hastaların mutlaka kilo vermesi gerekmektedir.

    Poliskitik Over Sendromu Tanısı

    Polikistik over sendromu teşhisi, hastanın yaşadığı belirtiler, laboratuar tetkikleri ve ultrason değerlendirmelerin sonucu olarak ortaya konmaktadır.

    Bu sendromunun kesin olarak teşhisi transvajinal ultrasonografi ile konulmaktadır.

    Polikistik over sendromunun teşhisinde kan hormon değerleri de oldukça önemlidir. Kandaki androjen, LH ve FSH hormonlarına bakılır. Buna göre de polikistik over sendromu konusunda bilgi sahibi olunur.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    Tedavi Nasıldır?

    • Adet düzensizliği

    Polikistik over sendromunda yumurtlama sorunlarına bağlı olarak uzun ve yoğun kanamalar meydana gelebilir. Bundan dolayı da tedavi için ilk amaçlanan yumurtlamayı yeniden ve düzenli olarak sağlamaktır. Şayet kadın çocuk istiyor ise, yumurtlamanın uyarılacağı ilaçlar kullanılabilir. Fakat bu ilaçların yan etkileri  vardır. Bu sebeple de uzun vadede kullanılmaz. Kilo fazlalığı da polikistik over sendromunda yumurtlama sorunlarını tetikleyebilir. Bu sebeple de hastanın mutlaka kilo vermesi ve yumurtlamaya yardımcı olması gerekir.

    Yaşı 35’ten az olan kadınlar için ise doğum kontrol hapları kullanılabilir.

    • Kısırlık

    Yumurtlama bozukluğu kaynaklı olarak kısırlık sorunu yaşayan hastaların  %70’inde problem, polikistik over sendromudur.  İleride anne olmak isteyen hastaların, yapması gereken ilk  eylem, kilo vermektedir.

    Kilo kaybı sayesinde yumurtlama yeniden başlayabilir. Bu sendromun tedavisinde kullanılan bir diğer yumurtlamayı uyarıcı hap ise, klomifen sitratır. Bu ilaç ilk olarak enjeksiyon formunda kullanılır ve yumurtalıklar uyarılır. Ardından ise aşılama yöntemine başvurulur ve kadının gebe kalması sağlanmaya çalışılır.

    • Tüylenme

    Androjen şeklinde tabir edilen erkeklik hormonları ne kadar fazla salgılanıyor ise, o kadar tüylenme sorunu söz konusudur.  Tüylenme sorunu, bu sendroma sahip olan hastalarda yaygın olarak karşılaşılan bir sorundur.

    Çeşitli durumlarda tüylenme, hormonal dengesizlik kaynaklı değildir. Bu tüylenme yapısal da olabilir. Mevcut olan tüyler, kullanılan ilaçlarla dökülemez. Bu gibi durumlarda epilasyon yöntemlerine başvurmak gerekir.

    Doğum kontrol hapları kandaki androjen düzeylerini düşürür. Bu sayede yeni tüylerin çıkma riskini engeller.  Hirsutism yani tüylenme sorununun tedavisi uzun vadeli bir tedavidir. Tedavide başarı elde edebilmek için 8-18 ay tedavi gerekebilir. Bunun sebebi ise kıl büyümesinin yavaş olmasıdır.

    Kaynaklar:

    Polistik Over Sendromu Neden Olur?

    6 Soruda Polikistik Over Sendromu

  • Yumurtlama(Ovulasyon) Belirtileri ve Ovulasyon Tarihini Hesaplama

    Yumurtlama(Ovulasyon) Belirtileri ve Ovulasyon Tarihini Hesaplama

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık, Yumurtlama(Ovulasyon) belirtileri ve ovulasyon tarihini hesaplama makalemizi hızla hamile kalmak isteyen kadınlarımız için hazırladık.

    Yumurtlama, kadın yumurtasının olgunlaşıp rahimden aşağı inmesi ve spermle karşılaşıp döllenmesi olarak ifade edilir.
    Bu durum her ay gerçekleşir, yani bir yumurta her ay olgunlaşır ve olgunlaşan yumurta rahime iner, dölenmeyen yumurta bir gün içinde parçalanır.
    Yumurtlama gerçekleştikten yaklaşık 2 hafta sonra kadında regl görülür.
    Hamile kalmak için en iyi zaman dilimleri, hamilelik şansının yüksek olduğu günler
    yumurtlama günü ve bu günden dört gün öncesidir.
    Bugünlerde cinsel ilişki sıklığını artırmak, çocuk sahibi olma oranınızı artırırç
    Bir kadının normal adet döngüsü ortalama 28-32 gündür.

    Ovulasyon Günü Nasıl Anlaşılır? yazımızı okumak için tıklayınız 

    Yumurtlama tarihi ise bir sonraki adet kanamasının birinci gününden yaklaşık 12-16 gün öncesidir.
    Yumurtlamayı stres, hastalık gibi rutin dışı durumlar etkileyip geciktirebilir.
    Yumurtanın yaşam süresi 12-24 saattir. Her kadın milyonlarca yumurtayla doğar yaşla birlikte bu rezerve azalır ve kalitesi düşer.
    Adet döneminin olması için yumurtlama şart değildir.

    Olası Yumurtlama Belirtiler

    • Libidoda artış
    • Duyularda artış
    • Karın ağrısı
    • Karında şişlik
    • Göğüslerde hasasiyet
    • Vajina akıntısı berrak ve yumurta akı kıvamındaysa.
    • Yumurtlama gününüz eczanelerden alacağınız LH ev testi ile öğrenebilirsiniz.

     

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    Yumurtlama Tarihinizi hesaplamak için tıklayınız  

     

     

  • Gebelikten korunma yöntemleri

    Gebelikten korunma yöntemleri

    Cinsellikte korunma, kadının olduğu kadar erkeğin de sorumluluğu. Korunma yöntemleri ile ilgili eğitimler çoğunlukla kadınlara veriliyor. Bu durum da, konunun yalnızca kadınlarla ilgili olduğu yönünde yanlış bir algı oluşuyor. Doğru korunma yöntemi için çiftlerin birlikte hareket etmesi gerekir. Ayrıca bu konuda doktor desteği de alınmalıdır. Emsey Hospital’dan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Esra Can Çetin bu konudaki görüşlerini bildirdi.

    Planlanmamış bir gebeliğin kürtajla sonuçlanması, kadınlar için büyük bir travma nedenidir. Kadınların kürtaj sonrasında yaşayacakları travmaya ve cinselliği kadınların omuzlarında yük haline getirmeye engel olmak açısından, erkeğin de gebelikten korunma sorumluluğuna ortak olması gerekir. Gebelikten korunma hem erkeği hem de kadını ilgilendiren bir konu. Korunmanın hangi taraf için daha kolay olduğu, kişisel faktörlere göre değişkenlik gösterebilir. Kadınlarla ilgili yöntemler daha çok sistemik hormon alımına bağlı pek çok yan etkiyi beraberinde getirir. Erkekle ilgili yöntemlerin başında gelen prezervatif, motivasyonun yeterli olduğu durumlarda rahatlıkla tercih edilebilir. Prezervatifin bir korunma yöntemi olarak en az yan etkiye sahip olması avantajlı bir durum.

    Erkeklerde korunma yöntemleri
    Günümüzde erkeklerin kullanabileceği geri çekme, prezervatif ve vazektomi olmak üzere üç yöntem vardır. Prezervatif spermlerin vajinaya girmesini engelleyerek etkisini gösterir.Yöntemin başarılı olması için, erkekte cinsel ilişki sırasında ejakulasyondan önce salgılanan sıvılarda az sayıda da olsa hareketli sperm bulunabileceği unutulamamalı ve prezervatif kullanımı son ana bırakılmamalıdır.

    Lateks alerjisi olan kadınlarda reaksiyon oluşturabilmesi dışında yan etkisi yoktur. Kadın ve erkeği AIDS dahil cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruması en büyük avantajıdır. Bu nedenle, çok eşlilerin ya da partneri çok eşli olan kadınların kendini cinsel yolla bulaşan enfeksiyon, genital siğil ve serviks kanserinden koruması için bu yöntemi tercih etmeleri doğru bir seçim olacak. Kondom yırtılmasından şüphe edilen durumlarda ertesi gün hapı alınabilir.

    Erkekte vazektomi denilen, testisten spermleri penise getiren kanalların kesilmesi işlemi, geri dönüşü mümkün olmayan bir cerrahi uygulamadır. Cinsel hayatı olumsuz etkilemeyen bu yöntem, hiç çocuk arzusu olmadığı konusunda emin olan erkekler için uygundur.

    Kadınlarda gebelikten korunmada bariyer yöntemler
    Bariyer yöntemler (diyafram, servikal başlık ve vajinal halka), hormonal yöntemler (doğum kontrol hapı, koruyucu iğneler, implant), spermisidler, tüp ligasyonu ve rahim içi araç olarak sayılabilir.
    Bariyer yöntemlerden olan ve kadın kondomu da denilen diyafram; vajene yerleştirilerek, halka şeklinde spermleri öldüren, yumuşak bir kauçuktur. Servikal başlık ise, rahim ağzına yerleştirilen bir bariyerdir. Kullanışsız olan bu iki yöntem, artık günümüzde tercih edilmemekte.

    Vajinal halka (Nuva Ring), yeni bir bariyer yöntemdir. Adetin 1. günü vajene yerleştirilip, 21. günü çıkartılan bu halka derine yerleştirildiği için, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık vermez ve lokal hormon salgıladığı için hormonal yan etkisi yoktur.

    Kadınların korunmasında hormonal yöntemler
    Kadınların korunmasında hormonal yöntemler; doğum kontrol hapı, koruyucu iğneler ve implanttan oluşur. Doğum kontrol hapları, 21 gün içilip, 1 hafta ara verilen ya da 28 tane içerdiği için ara verilmeksizin kullanılan formlara sahip bir korunma yöntemidir. Estrojen ve progesteron içerirler. Bu ilaçlar emziren kadınlarda, 35 yaş üzerinde, sigara içen kadınlarda ve bazı hastalıkların varlığında kullanılamazlar. Bu gibi nedenlerle östrojen almaması gereken kadınlar için uygun olan, sadece progesteron içeren ve mini hap da denen doğum kontrol hapları da bulunmaktadır.

    Aylık ve üç aylık iğneler, ülkemizde ruhsatı olan iki aşı türünü kapsar. Bu aşılardan biri sadece progesteron içeren, 3 ayda bir kas içine uygulanan formdur (Depo Provera). Diğeri ise, ayda bir kas içine uygulanan östrojen ve progesteron birlikte içeren formdur (Mesigyna). Her ikisinde de, sistemik dolaşıma geçen yüksek dozda hormon gebeliğe uygun ortam oluşmasını çeşitli şekillerde önler.

    İmplantlar, yerleştirildikten sonra 5 yıl (Norplant) ve 3 yıl (İmplanon) koruyuculuğu olan ürünlerdir. Üst kolda cilt altına yerleştirilen kibrit çöpü boyutunda hormon salgılayan implantlar, uygun hasta gurubunda tercih edilebilir. Bu yöntemde de düzensiz kanamalar, kilo değişiklikleri, depresyon, sinirlilik, baş ağrısı, bulantı, memelerde hassasiyet olabilir. İmplant, küçük bir müdahale ile yerleştirilip çıkarılır, çıkarıldıktan yaklaşık 3 ay sonra yumurtlama normale döner.

    Kadınlarda kullanılan diğer koruyucu yöntemler
    Kadınlarda kullanılan diğer koruyucu yöntemlerden olan spermisid; spermleri öldüren, ilişkiden 10–15 dakika önce vajinaya uygulanan bir malzemedir. Köpük, jel, sprey, tablet ya da krem formunda çeşitleri bulunur.

    Kadınlarda bir diğer koruyucu yöntem olan tüp ligasyonu ise, kadında tüplerin cerrahi olarak bağlanması işlemidir ve başarısı %99,6’dır. Ancak bu yöntemin geri dönüşümü zordur. Sıklıkla laporoskopik olarak gerçekleştirilir. Lokal ya da genel anestezi gerekir. Karında küçük de olsa kesi izi olur ve laporoskopinin cerrahi riskleri (kanama, barsak hasarı gibi) söz konusu olabilir.

    Rahim içi araç (RİA), rahim içine yerleştirilen bakır metalinden, ucunda ip bulunan ve plastikten yapılmış bir alettir. Eski formları sarmal şeklinde olduğu için spiral de denen bu alet, günümüzde T harfi şeklindedir. Hormon içermediği için sistemik etkisi yoktur, koruyuculuğu on yıldır. Güvenlidir fakat senede bir jinekolog kontrolü gereklidir. Takma ve çıkarma işlemleri bir miktar ağrılıdır. Ara kanamalar, kasık ağrısı ve vajinal akıntıya yol açabilir.

    Hormonlu spiral olarak bilinen progesteron hormonunu rahim içine salgılayan rahim içi araçlar (Mirena), sistemik hormon almak istemeyen kadınlarda uygulanabilir. Etkinliği yüksektir, fakat başlangıçta kanamanın düzensiz olması, sonra kanamanın kesilmesi söz konusudur.

    Ülkemizde yeni kullanılmaya başlanan bir diğer yöntem de histeroskopik olarak yani vajenden geçilerek, kamera eşliğinde rahime girilerek uygulanır. Bu yöntem, her iki tüpe yerleştirilen, tüpleri tıkayarak geçişi engelleyen helozon şeklinde metaller kullanılarak uygulanır (Essure). İşlemin başarısı yüksektir. Anestezi olmadan yapılabilir ve karna kesi yapılmadığı için yara izi yoktur. Fakat geri dönüşü yoktur ve maliyeti diğer yöntemlere oranla daha yüksektir.

    Yüksek gebelik riski taşıyan durumlar için korunma yöntemleri
    Acil kontrasepsiyon dediğimiz, korunmasız ilişkiye girilmiş ya da doğum kontrol hapının birkaç gün unutulması, prezervatifin yırtılması gibi şüpheli durumlardan sonra kullanılabilecek yöntemler de vardır. Bu gibi durumlarda; ertesi gün hapları, sık aralık ve dozlarda alınan doğum kontrol hapları, ilişki sonrası spiral uygulaması seçeneklerinden biri uygulanabilir. Fakat, bunların sadece acil durumlarda ve tek seferlik kullanılması gerektiği, sürekli bir doğum kontrol yöntemi olmadıklarının bilinmesi önemli.

  • PCOS Diyeti Nasıl Yapılır?

    PCOS Diyeti Nasıl Yapılır?

    Polikistik Over Sendromu (PCOS) varlığında kilo vermek zordur. Ancak birçok PCOS hastasında kilo verme hormonal tabloyu düzeltebildiği için yumurtlama ve gebelik şansını artabilir. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi IVF ve Sağlıklı Yaşam Danışmanı Dr. Hasan Ali Nogay “Akupunktur ile ‘doyma merkezi’nin yeterli ve dengeli uyarılması sayesinde anne adayı, diyet programına uyum sağlayarak kolayca tatmin olmakta ve doymaktadır” dedi.

    Halk arasında yumurtalıklarda birçok kist varlığı olarak tanımlanan Polikistik Over Sendromu (PCOS) genç kadınlarda %10 oranında, çocuk sahibi olmak isteyen kadınların da %25-45’de görülen bir hastalıktır. PCOS varlığında kilo vermek zordur. Bahçeci Sağlık Grubu IVF ve Sağlıklı Yaşam Danışmanı Dr. Hasan Ali Nogay PCOS Diyeti’nin nasıl yapılacağını açıkladı.

    Akupunktur ile Kilo Verme Hızlandırılabilir
    İyi bir “şişmanlık tedavi programı” gerekir. Ayrıca, kritik nokta bu programa uyum sağlayabilmek ve istikrarlı olarak sürdürmektir. Bunun için de biz, öncelikle “akupunktur ve nöral terapi”den faydalanıyoruz. Böylece, modern hayatın getirdiği günlük stresi azaltırken, akupunktur ile ‘doyma merkezi’nin yeterli ve dengeli uyarılması sayesinde anne adayımız, diyet programına uyum sağlayarak kolayca ‘tatmin olmakta ve doymaktadır’.
    Çünkü yapılan araştırma sonuçları yüzde 5-10’luk kilo kaybı bile dramatik bir şekilde yumurtlama ve gebelik şansını artığını ortaya koymaktadır.

    PCOS Diyeti Nasıl Yapılır?

    1- Yağlar Beslenmede Çok Önemlidir
    Günümüzde, neredeyse tüm diyet uzmanları artık yağları, eti yasaklıyor; hatta balık yenilmemesini öneriyorlar. Halbuki yağlar, beslenmede çok önemlidir. Özellikle “A,D,E,K” vitaminleri, besinlerde yağ olmadığında bağırsaklardan emilemez. Ancak, zeytinyağı dışındaki “sıvı yağlar” ve “margarin” kullanmamalıdır. Kızartma yerine “ızgara” ve doymuş yağlar (tereyağı) tercih edilmelidir.

    2- Haftada Bir Kez Kırmızı Et Tüketilmelidir
    Amerika’da, kırmızı etlerdeki “Dioxin” isimli toksinin yüksek olması sebebiyle, “kırmızı et yenilmesini yasaklayan” diyet yaklaşımları mevcuttur. Haftada en az 1 kez “özgür dolaşan hayvanların” kırmızı eti ile birlikte “mevsiminde taze sebze-meyve” yenilmelidir.

    3- Organik Gıdalar Tercih Edilmelidir
    Ayrıca, ülkemizde son yıllarda B12 vitamini yetersizliği yaygın görülmekte ve “hiçbir bitkisel besin B12 içermemektedir”. Bitkisel kaynaklı-vejeteryan- beslenmede en önemli diğer bir eksiklik de Esansiyel Amino Asitlerin fakirliğidir.

    4- *Yumurta ve süt ürünlerini de yiyen “Laktoovovejeteryanlar” ise yedikleri süt ürünleri ve gıdaların “organik” olmalarına dikkat etmelidirler.

    5- Ayrıca “unlu ve şekerli” gıdaları da tüketmemelidirler. Toplam diyetin en az yarısını “Çiğ” yiyeceklerden oluşmalıdır.

    6- Özellikle ‘Pestisit’ denilen toksik tarım ilaçlarını az tutan karnıbahar, brokoli, Brüksel Lahanası, muz, ananas, avokado, taze soğan, soğan, üzüm, erik, karpuz mevsimine göre daha çok tercih edilmelidir.

    7 – Kefir, yoğurt, turşu, nar eşlisi ve boza gibi “Probiyotiklerden” (Faydalı Mikroplar) zengin gıdalar alınmalıdır.

    8 – Ayrıca paketlenmiş-fabrikasyon- gıdalardan (market ürünleri) sakınmak da son derece önemlidir.

    9 – Ekmek yerine ceviz, kavrulmamış fındık,badem yemelisiniz.
    Katkı maddelerinden dolayı “salam-sosis” gibi sanayi tipi et yenilmemelidir.

    10 – Omega-3/ Omega-6 oranınızı artırmak için Omega-3 açısından zengin olan ve sonbahar ve kış aylarında İstanbul’da kolaylıkla bulunabilen yüzey “Olta Balıkları” tercih edilmelidir. Çiftlik balıkları tercih edilmemelidir. Midye, istridye gibi “sindirim organları ile birlikte pişirilen-hazırlanan ” deniz gıdalarını kesinlikle tüketilmemelidir. Çünkü bunlar, “Ağır Metal Zehirlenmesi” açısından çok risklidir.

    11 – Yeteri kadar güneşlenmeli ya da kan düzeylerini 40-120 ng/ml tutacak kadar D vitamini alınmalıdır.

    12 – Kiloya göre günde ortalama en az 2-2,5 litre su içilmelidir.

  • Ovulasyon Günü Nasıl Anlaşılır?

    Ovulasyon Günü Nasıl Anlaşılır?

    Hamile kalmak için en uygun dönem olarak bilinen yumurtlama günü, cinsel sağlığına önem veren ve bebek sahibi olma isteği bulunan her yetişkin kadın tarafından bilinmesi gereken bir gündür. Şayet, gebe kalmakta zorlanan kadınlar yumurtlama günlerini bilip takip ettikleri durumda gebe kalma olasılıklarını arttırdıklarını unutmamalıdırlar. Aynı şekilde cinsel ilişki sonrası gebe kalmak istemeyen kadınlarda yumurtlama günlerini hesaba katarak, gebelik oluşumunu önleyebilirler. Peki yumurtlama günü nasıl hesaplanır?

    Gebe kalmak isteyen ya da istemeyen bayanların yumurtlama günlerini hesaplamak için bir çizelge oluşturmaları gerekir. Çünkü yumurtlama günü her zaman değişmekte olduğundan, aynı zaman gelme ihtimali yoktur. HEr kadına göre değişen yumurtlama günü hesabı ise şöyle yapılmalıdır:

    Yumurtlama gün, kadının bir sonraki adet kanamasının başlangıcından on dört gün sonra husule gelir ve 28 günde bir adet kanaması olan kadınlarda yumurtlama on dördüncü günde gerçekleşmiş olur. Eğer ki, kadının adet kanaması 35 günde bir oluyorsa o zamanda 21. günde; 25 günde bir oluyorsa 11. günde gerçekleşir.

    Yumurtlama dönemi hesaplamak için, kaç günde bir adet oluyorsanız bu sayıyı 14 ‘ten çıkartmalısınız. Örneğin 28-14 =14, 35-14=21 veya 25-14=11 gibi. Yani bu demektir ki, bir sonraki adet kanamanızın 14., 21. ya da 11. günlerinde yumurtlama gerçekleşiyor.

    Hesaplamak için tıklayın ;

     

    Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplama

     

  • Adet ve seks döngüsü

    Adet ve seks döngüsü

    Bazı günlerde seksten büyük haz alırken, bazı günlerde lafını bile duymak istemiyorsunuz değil mi?

    Endişelenmeyin. bu durumdan inişli çıkışlı ruh haliniz değil, adet döngünüz sorumlu. İşte, gün gün hormonların oyunuyla, vücudunuzun değişim takvimi…

    Cinsel hayatınızdaki dengesizlikten adet döngünüzün sorumlu oldugunu biliyor muydunuz? Bildiğiniz gibi adet döngüsü,üreme çağında olan bir kadında ortalama 28 günde bir tekrar eden sürece verilen isim. Bu döngü, son adet tarihinin ilk gününden bir sonraki adet tarihinin ilk gününe kadar geçen zaman olarak hesaplanıyor ve bu süre içinde vücudumuz ve ruh halimiz salgıladığımız hormonlar uyarınca değişiyor. Tabii cinsel isteğimizin dozu da…

    Dolayısıyla eğer bu döngüyü iyi takip ödersek, sekse en yatkın olduğumuz dönemleri önceden kestirebiliriz. En azından kötü bir deneyimin bazen sadece adet döngümüzün olumsuz bir döneminde oluşumuzdan kaynaklandığım biliriz ve içimiz rahat olur.

    1-5. gün arası: Adetin ilk beş gününde hormon seviyemizdeki düşüklük, vücudumuzu ve psikolojimizi de etkiliyor: Östrojen eksikliği tenimizin daha solgun, saçlarımızın daha cansız, moralimizin daha bozuk olmasına yol açıyor. Bunun yanı sıra cildimiz yağlanıyor, yüzümüzde sivilceler çıkıyor. Kan kaybı yüzünden güçten düşüyoruz, bazen şiddetli karın ağrıları çekiyoruz ve dolayısıyla kendimizi seks fikrine pek de yakın hissetmiyoruz.

    6-12. gün arası: Bomba gibi bir hafta bizi bekliyor. Östrojen artıyor, beraberinde kendimizi daha iyi hissetmeye başlıyoruz. Vücudumuzun artık tek bir amacı var: Hamile kalmak. Saçlarımız parlıyor, cildimiz pembe ve ışıltılı bir renk alıyor, tüm duyularımız harekete geçiyor ve bağışıklık sistemimiz güçleniyor. Kısacası bu dönemde sekse gittikçe daha sıcak bakıyoruz.

    13-15. gün arası: Bu iki gün boyunca aklımız fikrimiz yatakta oluyor. Ayrıca çevremizdeki erkeklerin de bizimle daha fazla ilgilendiklerini fark edip şaşırıyoruz. Oysa bunun sebebi, östrojenin etkisiyle yaydığımız kokuların yarattığı çekim etkisi… Cinsellikten aldığımız zevk en üst seviyeye çıkıyor ve kendimizi çok enerjik ve üretken hissediyoruz. Unutmadan, bu dönemin spora ağırlık vermek için de harika olduğunu belirtelim. Çünkü östrojen vücuttaki yağların yakılmasını kolaylaştırıyor.

    16-28. gün arası: Bu dönemde önce rahatlıyor, sonra geriliyoruz. Şöyle ki: Östrojen seviyemiz düşerken, progesteron seviyemiz yükselmeye başlıyor ve rahmi olası bir hamileliğe hazırlıyor. Progesteron bizi rahatlatıp gevşetiyor, fakat olumsuz bir yan etkisi de var: Seviyesi iyice yükseldiğinde vücuttaki suyu tutuyor ve göğüslerimiz o yüzden şisip ağrıyor. Ayrıca kilo da alıyoruz, ama bu geçici bir durum… Adetten hemen önce progesteron seviyesi bir anda hızla düşüyor ve adet öncesi sendromu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu sıkıntılı dönemde bir kez daha seksten uzaklaşmaya başlıyoruz. Ta ki bir sonraki zevk dönemine kadar…

  • Kadınlarda görülen kısırlık nedenleri

    Kadınlarda görülen kısırlık nedenleri

    ART Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Senai Aksoy kadınlarda en çok görülen kısırlık nedenlerini anlatıyor.

    Kuşkusuz her kadın doğası gereği çocuk sahibi olup annelik duygusunu tatmak ister. Ancak günümüzde her 100 çiftten 15’i bu isteğine kavuşabilmek için yardım almak zorunda. Doğal yollarla çocuk sahibi olamayan kadınlarda erkeklerde olduğu gibi pek çok farklı sorun görülebilir.

    Kısırlıkta tanının konabilmesi için tetkikler ve muayeneler adım adım uygulanır ve uzun zaman alabilir. Bu zaman doktorun problemi iyi anlamasına ve en etkili tedaviye karar vermesine yardım eder. Araştırmalar sonucu bir veya birden fazla kısırlık nedeni bulunabileceği gibi çiftlerin yaklaşık %15’inde kısırlığın nedeni saptanamaz. Yapılan tetkikler sonucu kadınlarda en çok saptanan kısırlık sebepleri yumurtlama bozuklukları, endometriozis ve tüplerin hasarlı veya tıkalı olmasıdır.

    1. Yumurtlama bozuklukları:

    Kadında en sık görülen kısırlık nedeni yumurtlama bozukluklarıdır. Yumurtlama (yumurtanın yumurtalıklar dışına atılması) olmaksızın döllenme ve gebelik oluşamaz. Yumurtlama bozukluğu dendiğinde yumurtlamanın hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlamına gelir. Adetlerin seyrek veya hiç görülmemesi çoğu zaman bir yumurtlama bozukluğunu gösterir.
    Ancak adetlerin tamamen düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozukluklarına rastlanabilir.

    Yumurtlama bozuklukları başlıca üç grupta toplanabilir

    -Yumurtalıklardaki yumurta üretimini uyaran hormonların doğuştan eksikliğine bağlı olarak beyin sapından salgılanamaması: Bu durumda kadında ergenlikten itibaren hiç adet kanaması görülmez

    -Beyin sapından(hipofiz) süt hormonu prolaktinin normalden fazla salgılanması: Bu durum genellikle bu bölgedeki iyi huylu bir tümörün varlığına bağlı olmakla beraber bazen hiçbir neden bulunamaz. İyi huylu tümörler cerrahi yollarla çıkarılabilir. Neden bulunamadığı durumlarda çeşitli ilaç tedavileriyle prolaktin seviyeleri düşürülerek yumurtlama normal hale getirilebilir.

    -Polikistik over sendromu: Bu hastalığın tipik formunda genel olarak adetler düzensiz ve seyrektir (yılda 3 – 4 adet). Bazı hastalarda adetler hiç görülmezken diğerlerinde tamamen normal olabilir. Hastalar genellikle şişmanlamaya yatkındırlar. Ciltte ve saçlarda yağlanma, sivilce gibi problemler sıkça görülür. Yumurtalıklarda normalden fazla sayıda yumurta bulunmakta ve bunlar erkeklik hormonu salgılayarak normal yumurta gelişimini engellemektedir.

    2. Tüplerin hasarlı ve tıkalı olması:

    Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek döllenme ve gebeliği olanaksız kılar. Tüplerdeki bu hasar geçirilmiş enfeksiyon, endometriozis veya geçirilmiş bir ameliyat sonrası kalan karın içi yapışıklıkları gibi birçok nedene bağlı olabilir. Tüpler bir dış gebelik sonucu da hasara uğrayabilir. Gelişmiş ülkelerde cinsel yollardan bulaşan enfeksiyonlar tüplerdeki hasarın en önemli nedenidir. Ülkemizde çocukluk çağında alınan verem mikrobu da tüplerde geri dönülemez hasar oluşturur.

    Tedavisi:

    Daha önceden geçirilmiş enfeksiyonlar veya pelvik cerrahi genellikle tüp ve yumurtalığın ilişkisini bozan yapışıklıklara yol açar. Yapışıklıkların ince ve teknik olarak açılabilecek durumda olmaları durumunda adezyolizis adı verilen laparoskopik yapışıklık açma işleminden fayda görülebilir. Tüp ve yumurtalıklar arasındaki normal anatomik ilişkinin tekrar sağlanmasından sonra kadının yaşı ve ek kısırlık faktörlerinin olup olmamasına bağlı olarak %30-60 arasında gebelik oranları bildirilmiştir.

    Yapışıklıkların çok yoğun olduğu durumlarda açılma işlemini takiben tekrar yapışma olasılığı yüksek olduğundan gebelik oranları düşüktür. Laparoskopi sırasında kapalı olan tüplerin de açılma olasılığı vardır. Özellikle karın boşluğuna açılan kısmından tıkalı olan tüpler (hidrosalpinks) salpingostomi adı verilen bir işlem ile açılabilir. Tüpün iç tabakasının hasarı durumuna, tüpün çeperinin kalınlığına ve çevre yapışıklıkların varlığına göre tekrar kapanma oranları %30-100 arasında ve gebelik oranları da %10-70 arasında değişir. Tüplerin açılmasının olanaksız olduğu durumlarda ise daha sonraki tüp bebek uygulamasına hazırlık olarak tüpler alınmalıdır. Tıkalı tüplerin yerinde bırakılması tüp bebek uygulamasındaki gebelik oranlarını olumsuz olarak etkilemektedir.

    3. Endometriozis

    Endometriozis, rahim içini döşeyen dokunun (endometrium) rahim dışında gelişmesine denir. Endometriozis en sık olarak rahimi yerinde tutan bağlara yerleşir. Diğer sık görüldüğü bölgeler ise rahim yüzeyi, tüpler ve yumurtalıklardır. Endometriozis tıpkı rahim içini döşeyen doku gibi hormonlara duyarlı olup adet sırasında kanar. Karın içinde oluşan bu mikro kanamalar zamanla iltihap benzeri yangısal durum oluşturur ve yapışıklıklara sebep olur. Endometriozis yumurtalıklarda yerleştiği zaman kist oluşumuna neden olur. Bu kistlere endometrioma adı verilir.

    Endometriozisin en önemli belirtileri adet öncesi ve adet sırasında ağrı, ilişki esnasında veya sonrasında ağrı, düzensiz şiddetli adetler ve kısırlıktır. Daha az görülen diğer belirtiler yorgunluk, adet esnasında bağırsak hareketlerinin şiddetlenmesi. İshal, kabızlık gibi diğer sindirim sistemine ait belirtilerdir. Bunların yanı sıra endometriozis bazı kadınlarda hiçbir belirti vermeyebilir.
    Endometriozisi olan kadınların yaklaşık yüzde 50’sinin çocuk sahibi olabilmeleri için tedavi gerekir. Yine kısırlık nedeni ile başvuran kadınların yaklaşık yüzde 25’inde endometriozis saptanır.

    Tedavisi:

    Endometriosis kistlerinin laparoskopik olarak alınması ile kısır çiftlerdeki gebelik şansı artmaktadır. Laparoskopinin yumurtalık kapasitesine zarar vermeyecek şekilde dikkatli yapılması çok önemlidir. Endometrioma kist kapsülünün soyulması sırasında normal yumurtalık dokusunun zarar göremesi ve yumurtalık kapasitesinde azalma olma olasılığı vardır. Endometriosisin hem kendisi hem de yapılan müdahale kaçınılmaz olarak yumurtalık rezervinde azalmaya neden olabilir. Bu nedenle son yıllarda özellikle kistleri tekrarlayan kadınlarda tekrar cerrahiden ziyade çocuk isteği varsa tüp bebek yapılması tercih edilmektedir.

    Yakınma ağrı ise tekrar cerrahiden başka şans genellikle yoktur. Laparoskopik endometriosis cerrahisini takiben gebe kalamayan çiftlerin yaklaşık %50 sinde 6 ay içinde kendiliğinden gebelik oluşur. Kendiliğinden gebe kalamayanlarda ise 1 yıl bekledikten sonra tüp bebek yapılması gerekir.
    Derin endometriosis adı verilen ve rahim ve barsak arasındaki bölgeyi tutan endometriosis lezyonlarının laparoskopik olarak çıkarılması mümkündür. Bu lezyonların alınması ile ağrı genellikle giderilir. İleri evre endometriosis cerrahisi uzun süren ve deneyimli bir cerrahın varlığı gerektiren bir tedavidir. Endometriosisin tekrarlama riski olan bir hastalık olduğu unutulmamalıdır. Kadınların özellikle menopoz öncesi yaşamlarında %50 tekrarlama riski vardır. Bu nedenle çocuk isteyen kadınlarda tüm endometriosis lezyonlarının temizlendiği bir operasyonu takiben 6 ay içinde gebelik olmamışsa tüp bebek yapılmasını öneriyoruz. Aşılama tedavileri genellikle düşük gebelik oranı ile seyrettiğinden önerilmemektedir.

    4. Rahim ağzına ait problemler:

    Rahim ağzındaki yapısal, enfeksiyona ait veya bu bölgedeki salgıya (mukus) ait bozukluklar kısırlık sebebi olabilir. Rahim ağzından salgılanan mukus spermlerin genital yoldan taşınmasını kolaylaştırır. Östrojen ve progesteron hormonları etkisi altında mukusun siklus sırasında miktarı ve niteliği değişir. Polip gibi iyi huylu tümörler veya bu bölgeye uygulanmış olan cerrahi girişimler kısırlığa neden olabilir.

    5. Alerjik nedenler:

    Alerjik nedenler kısırlık nedeni olabilmekle birlikte teşhisleri ve tedavileri zordur. Alerjik neden spermlerde veya mukusta bulunabilir. Antisperm antikorları adı verilen bu alerjik durumların tedavi etkinliği belli değil ve tedavi edilen veya edilmeyenlerdeki gebelik oranları çok farklı değildir. Bu nedenle rutin olarak gerekliliği tartışmalıdır.

  • Çikolata Kisti (Endometriosis) ve Tedavisi Prof.Dr.Recai PABUÇCU

    Çikolata Kisti (Endometriosis) ve Tedavisi Prof.Dr.Recai PABUÇCU

    Endometriosis hastalığının anlaşılabilmesi için endometrium dokusu ve kadınların aylık döngüsündeki değişikliklerinden kısaca bahsetmek gerekir:

    Rahim boşluğunu döşeyen epitel tabakasına endometrium dokusu (dölyatağı) adı verilmektedir. Endometrium dokusu, rahim iç duvarlarını ince bir tabaka halinde döşemektedir. Endometrium hücreleri ve bağdokusu (stroma) hücrelerinden oluşan bu doku hamileliğe hazırlık için her ay siklik değişiklikler geçirmektedir. Adet döneminde endometrium dokusu parçalanarak dökülmekte, adet kanı ile rahim ağzı ve vajina yoluyla dışarı atılmaktadır. Bununla beraber, kadınların önemli bir kısmında adet kanı tüplerin içinden geçerek karın boşluğuna da az miktarda geçmektedir. Adet kanının geri akımıyla (retrograd) karın boşluğuna geçen parçalanmış endometrium dokusu vücudun bağışıklık sistemine ait “makrofaj” hücreleri tarafından ortadan kaldırılmaktadır.

    Endometrium dokusu her ay kendini yenileme ve dökülme fazlarından geçmektedir. Bu değişiklikler beyinden ve yumurtalıklarda salgılanan hormaonların etkisiyle olmaktadır. Endometrium tabakası adet sonrası dönemde ince iken (3-5mm), takip eden günlerde ise hormonal etkilerle giderek kalınlaşarak 9–15 mm’ye kadar kalınlaşmaktadır. Adet bitimiyle endometrium dokusu rejenere olur ve giderek kalınlaşır. Yaklaşık olarak yumurta çatlamasından sonraki 5.-6. günlerde oluşan embriyo rahim boşluğuna ulaşmaktadır. Bu günlerde endometrium hamilelik için hazır hale gelmiş olması gerekmektedir; aksi halde embriyo endometriuma yerleşemez ve hamilelik oluşmaz.

    Endometriosis, rahim iç dokusunu (dölyatağı) oluşturan endometrium hücrelerinin, bu bölge dışındaki yerlerde yerleşmesidir. Endometrium hücrelerinin rahim iç bölgesi dışında yerleştiği alanlara ise ‘endometriosis odağı’ denilmektedir. Endometriosis odakları az sayıda olabileceği gibi ağır formlarında çok yayagın olarak bulunmaktadır.

    Normalde sadece rahim iç tabakasında bulunan endometrium dokusunun nasıl olup da başka alanlara yerleştiği kesin olarak bilinmemektedir. Yukarıda anlatıldığı gibi adet kanının geriye akımı ile karın boşluğuna geçmesinin önemli rol oynadığı bilinmektedir. Ancak, kadınların önemli bir kısmında geriye akım var iken, neden sadece bir kısmında endometriosis hastalığının oluştuğu bilinmemektedir. Karın boşluğuna ulaşan endometrium dokularını parçalayıp yok etmesi gereken bağışıklık sisteminin yetersizliği suçlanmaktadır. Sonuç olarak yok edilemeyen endometrium dokusu rahim dış yüzeyine, yumurtalıklara, tüplere, alt karın boşluğu zarlarına (periton), barsak yüzeylerine tutunarak yerleşmektedir. Retrograd akım endometriosis odaklarının oluşmasındaki en güçlü teori olmakla birlikte başka mekanizmaların da rol oynadığı düşünülmektedir (metaplazi teorisi, hematojen yayılım v.s.)

    Çikolata kisti yani endometriosis hakkında merak edilenler… Kadınlarda kısırlığa da neden olabilen çikolata kisti ihmal edilmemesi ve kısa zamanda tedavisinin yapılması gereken bir rahatsızlık. Çikolata kisti hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak istiyor, kistin kimlerde daha sık görüldüğünü, tedavisi. Çikolata kisti, belirtileri ve tedavisi aşağıdaki yazıda yer almaktadır. Vücudun hangi bölgesinde çıkar ? Cinsel ilişkiyi engeller mi ? İltihap mıdır, fiziksel bir değişim midir ? Rahim nasıl değişime uğrar ? Hangi yaşlarda ortaya çıkar ? Doğum yapmış kadınlarda görülür mü ? Gebe kalamayanlarda çikolata kisti ihtimali daha mı fazladır ? Riski arttıran faktörler nelerdir ? Yanlış beslenme, sigara gibi faktörler etkili midir ? Vücut nasıl kist oluşturur ? Ağrı duyulur mu ? Kanama olur mu ? Cinsel ilişki sırasında nasıl bir rahatsızlık yaşanır ? İlerleyen safhalarda hastaya nasıl bir zarar verebilir ? İlerleyen safhalarda neler yaşanır ? Erken teşhis önemli midir ? Ameliyat mı ilaç tedavisi mi tercih edilir ? Zor bir ameliyat mıdır ? Hangi durumlarda rahim ve yumurtalık alınır ? Kist yeniden tekrarlayabilir mi ? Önlem almak mümkün mü ? Hangi ilaçlar etkili olabilir ? Hangi sıklıkta kontrol edilmelidir ?

     

    Çikolata Kisti (Endometriosis) ve Tedavisi

    – Çikolata kisti nasıl tedavi edilir?
    – Çikolata kistinin belirtileri nelerdir?
    – Çikolata kisti tedavi edilmezse ne olur?
    – Çikolata kisti neden olur?
    – Çikolata kisti nedir?
    – Çikolata kisti kimlerde daha çok görülür?
    – Çikolata kisti tedavisinde başarı kesin midir?

    Görülme sıklığı

    Endometriosis hiç bir şikayeti olmayan, tedavisiz gebe kalabilmiş kadınlarda da bulunabildiğinden bu hastalığın kadınlarda görülme sıklığı kesin olarak bilinmemektedir. Tanısı laparoskopi veya ameliyat ile konulduğundan, bildirilen oranlar değişkenlik göstermektedir. Ancak, doğurganlık çağındaki kadınlarda görülme sıklığı %10 tahmin edilmektedir. Hamile kalma problemi olmayan kadınlara bu oran düşük iken (%1-5), gebe kalamama (infertilite) nedeniyle başvuran kadınlarda bu oran % 20-40’lara çıkmaktadır.

    Endometriosis odakları nerede ve nasıl görülmektedir ?

    Endometriosis karın içinde ve genital organlar üzerinde çok değişik tipte lezyonlara yol açmaktadır. Bu lezyonların yaygınlığına göre Evre I-II-III-IV olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma bizzat laparoskopi sırasında lezyonların yerleşimi ve yaygınlığına göre yapılmaktadır. Laparoskopi yapılmadan endometriosis tanısı ve evresini tahmin etmek mümkün değildir. Minimal-Hafif (Evre I-II) endometriosis’te hastalık daha sınırlı ve başlangıç döneminde iken, Orta-Ağır (Evre III-IV) formlarında endometriosis daha yaygındır. Evre III-IV’de, genellikle karın içersinde ileri derecede yapışıklıklar ve çikolata kistleri bulunmaktadır. Her zaman geçerli olmamakla birlikte genellikle hastanın şikayetleri (kasık ağırısı, şiddetli adet sancısı, ilişkide ağrı, çocuk sahibi olamama v.s) endometriosis evresi ile orantılı olarak artmaktadır. Bununla birlikte, çok ileri endometriosiste şiddetli belirtiler olmayabileceği gibi, çok hafif formlarında şikayetler ciddi ve dayanılmaz olabilir.

    Endometriosis odaklarının yerleşim bölgeleri görülmektedir. En sık yumurtalıklarda görülür, daha sonra sırası ile rahim arkasındaki Douglas çukurunu örten periton zarında, rahmi yerinde tutan bağlarda, tüplerde, ince-kalın barsaklarda, mesanede, rahim ağzı, vajina ve dış genital organlarda görülmektedir. Nadiren göz, akciğer gibi genital organ dışı yerleşimleri de görülmektedir.

    Laparoskopi operasyonu sırasında her iki yumurtalıkta çikolata kisti görülmektedir.

    Endometriosis odakları küçük, koyu kırmızı-mavi-siyah renkli, barut yanığına benzer oluşumlardır. Bu odaklar değişmeden kalabilir veya ilerleyebilir, bulundukları yerlerde reaksiyona neden olup etraflarındaki normal dokuları kendilerine çekerek onlara yapışabilir (örneğin rahim ve barsak sıkı bir şekilde birbirine yapışabilir) veya organlar arasında ince-kalın fibröz bantlar şeklinde yapışıklıklara yol açabilirler. Bu yapışıklıklar herhangi bir şikâyete veya kısırlığa yol açmayabileceği gibi, özellikle tüpler ve yumurtalıklar arasında yoğun yapışıklıklar hamile kalmayı zorlaştırabilir veya tamamen engelleyebilir. Bu yapışıklıklar yumurtanın tüplerin içine alınmasını, tüplerin içindeki yolculuğunu engelleyebileceği gibi dış gebelik rsikini de arttırmaktadır. Ayrıca, normal anatomik bütünlüğün bozulması, organlardaki çekilmeler, yapışıklıklar ve yer değiştirmeler şiddetli ağrılara yol açabilmektedir. Bu ağrılar belli dönemlerde (adet döneminde, ilişki esnasında) kadını rahatsız edebilir veya sürekli olabilir.

    Yumurtalıkların yüzeyinde başlayan endometriozis odakları bazen her adet döneminde yumurtalık dokusu içine kanayarak çikolata kisti (endometrioma) oluşumuna neden olabilir. Her adet döneminde nasıl rahim içerindeki endometrium dokusu hormonal değişiklikler ile kanayarak dökülmekteyse, yumurtalıktaki endometriosis odakları da kanayarak kistin zaman içersinde büyümesine yol açmaktadır. Bazen her iki yumurtalıkta çapları 10 cm büyüklüğüne kadar büyüyebilen çikolata kistleri bulunmaktadır. Ultrason muayenesinde çikolata kistlerinin tipik görünümleri vardır.

    Ultrason incelemesinde sol yumurtalıkta saptanan yaklaşık 10 cm çapında çikolata kisti (endometrioma).

    Endometriosis hastaları hangi şikayetlerle doktora başvurmaktadır ?

    En sık başvuru nedeni şiddetli ağrı ve infertilite (gebe kalamama) olmaktadır. Hastanın ağru şikâyeti periodik veya sürekli olabilir. ?iddetli kasık ve/veya bel ağrısı (kronik pelvik ağrı), adetlerin aşırı sancılı olması (dismenore), cinsel ilişkinin ağrılı olması (disparoni) veya makata vuran ağrı gibi tipik şikâyetleri olabileceği gibi hasta ağrısını atipik şikâyetlerle de dile getirebilir. Düzensiz adet kanaması, kabızlık, barsak tıkanıklıkları gibi şikayetler de yapabilmektedir. Ayrıca, hastanın hiç bir şikayeti olmadan rutin jinekolojik ve ultrason muayenesi sırasında çikolata kisti tespit edilebilir.

    Endometriosis ve Kısırlık ilişkisi

    İnfertilite (gebe kalamama) endometriosis hastalarını etkileyen önemli bir sorundur. Bu hastaların tedavisiz hamile kalmaları mümkün olmakla birlikte, özellikle hastalığın ileri evrelerinde genellikle cerrahi veya infertilite tedavileri ile yardımcı olunmaktadır. Infertilite tedavisi amacıyla ovülasyon indüksiyonu ve aşılama ilk aşamada uygulanmalıdır. Bu tedaviyle sonuç alınamayan hastalara sonraki aşamada tüp bebek uygulanmaktadır. Çikolata kisti veya endometriosis nedeniyle laparoskopi veya ameliyat yapılan hastalara cerrahi sonrası 1 yıl doğal yollarla gebe kalmaları önerilmektedir. Bu süre içinde doğal yollarla gebe kalamayan veya operasyon sırasında hamile kalmalarını engelleyecek ileri problemler saptanan hastalara tüp bebek yöntemi uygulanmaktadır.

    Çikolata Kistleri

    Endometriosis hastalığının infertiliteye yol açmasının başlıca nedenleri şunlardır:

    • Organlar arasında yapışıklıklar oluşması (özellikle, rahim, tüpler, yumurtalıklar ve barsaklar arasında)
    • Tüplerde tıkanıklılara neden olabilir
    • Çikolata kistleri olduğunda yumurtalıklarda sağlam dokuyu azaltmakta veya yumurtalıkların rezervini etkilemektedir.
    • Yumurtlalıklarda folikül gelişimi bozulmakta, hormonal düzensizlikler neden olmaktadır (luteal faz yetmezliği)
    • Embriyonun, sağlıklı gelişimini ve tutunmasını bozmaktadır.
    • Bağışıklık sisteminde değişikliklere yol açmaktadır.

    Endometriosis Tedavisi

    Endometriosis tedavisi genellikle 3 nedenle yapılmaktadır:

    • Ağrı
    • Infertilite (kısırlık)
    • Çikolata kisti

    Hastaların önemli bir kısmında birkaç neden birlikte bulunmaktadır. Kadının bekâr veya evli oluşu, çocuklarının olup olmadığı veya ilerde çocuk isteyip istemediği, yaşı ve şikâyetlerin şiddeti, tedavi seçimi ve izlenecek yol açısından önemlidir. Ayrıca, çocuk isteği varsa eşinin sperm analizi de değerlendirilmelidir.

    Tedavi şekilleri nelerdir ?

    Kişiden kişiye değişebilen tedavi seçenekleri vardır:

    1. Tıbbi tedavi
    2. Cerrahi tedavi
    3. Tıbbi + Cerrahi tedavi
    4. Tüp bebek uygulamaları

    1. Medikal (ilaçla) tedavi

    Özellikle ağrı şikâyetinin giderilmesi için kullanılmaktadır. Doğum kontrol hapları, GnRH analogları, danazol, progestinler gibi hormonal etkili ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar endometriosis odaklarının baskılanması ve ağrının giderilmesi amaçlanmaktadır. Ancak ilaçlarla endometriosis odaklarının tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmadığı gibi hastalar ilaç tedavisinden sınırlı derecede yarar görmektedirler.

    Bunların arasında en etkili olan ilaç türü GnRH analoğu adı verilen iğnelerdir. GnRH analoglarının etkisiyle hipofiz bezi ve dolayısıyla yumurtalıklar baskılanmakta ve “yalancı menopoz” durumu oluşturulmaktadır.

    Endometriosis odakları hormonal etki altında geliştiğinden, yumurtalık hormonlarının baskılanması sonucu bu odaklar gerilemekte ve ağrı azalmaktadır. Bu ilaçlar genellikle ameliyattan önce veya sonra 3-6 aylık dönemlerde kullanılmaktadır. Aylık veya 3 ayda bir yapılan iğneler şeklindedir. Yan etkileri nedeniyle, bu ilaçların 6 aydan daha uzun kullanılması önerilmemektedir. Doğum kontrol hapları veya progestinler daha uzun sürelerle kullanılabilir. Genellikle, ilaçlar kesildikten sonra şikayetler tekrar başlamaktadır.

    Günümüzde ilaç tedavisinin infertilite açısından yararlı olmadığı belirlenmiştir. Bu ilaçlar kadının gebe kalmasına herhangi bir etki yapmadığı gibi zaman kaybına yol açmaktadır.

    2. Cerrahi tedavi

    Endometriosisin yol açtığı ağrı, çikolata kisti ve infertilite varlığında öncellikli tedavi yöntemi cerrahi yaklaşımdır. Cerrahi tedaviye karar verildiğinde mümkün olan her hastada, laparoskopik cerrahi tercih olmalıdır.

    Laparoskopi imkanı yoksa veya cerrahın deneyimi yeterli değilse açık ameliyat ile endometriosis tedavisi yapılabilmektedir. Laparoskopik cerrahinin klasik açık ameliyatlara göre pek çok avantajı vardır. Özellikle ilerde çocuk isteği olan hastalarda laparoskopik operasyonun bu konuda çok deneyimli ekipler tarafından yapılması gerekmektedir.

    Endometriosis hastalığının cerrahi tedavisinde amaç endometriosis odaklarının mümkün olduğunca yakılması veya tahrip edilmesi, oluşmuş yapışıklıkların giderilmesi, yumurtalıklarda çikolata kisti (endometrioma) varsa çıkartılması ve bozulan anatominin tekrar normale getirilmesidir. Endometriosis odaklarını tahrip edilmek için elektrik enerjisi veya lazer kullanılmaktadır. Özellikle yaygın endometriosis varlığında lazerin diğer yöntemlere göre belirgin bir üstünlüğü vardır. Karın içi ve genital organlar arasında oluşmuş yapışıklıkların giderilmesi ve bu yapışıklıkların tekrardan oluşmasını engellemek için gerekli önlemler alınmalıdır.

    Laparoskopik cerrahide çikolata kisti tedavisi için çeşitli cerrahi teknikler uygulanmaktadır. Ancak kistektomi tekniği (kistin tamamen çıkartılması) en etkili tedavi yöntemidir. Laparoskopide kistin sadece aspire edilmesi (içindeki sıvının boşaltılması), kist duvarını çıkartmadan sadece duvarının yakılması şeklindeki uygulamalar, veya kistin eksik çıkartılması gibi durumlarda 6 ay–1 yıl içinde kistin tekrar oluşma riski belirgin olarak artmaktadır. Başarılı cerrahi tedaviden sonra çikolata kistinin tekrarlama ihtimali çok düşüktür. Eğer hastanın bir şikayeti yoksa, 3cm altındaki çıkolata kistlerinin takip edilmesi, büyümesi durumunda cerrahi olarak çıkartılması önerilmektedir. Çikolata kistlerinin ilaçla tedavisi başarısız olmaktadır. Sadece, ameliyat öncesi kistin küçülmesi ve ameliyatın daha kolay yapılması veya ameliyat sonrası dönemde ağrı şikâyetinin giderilmesi için ilaçlar kullanılmaktadır.

    Çikolata kisti çıkartılırken sağlam yumurtalık dokusunun korunması ve zarar verilmemesi son derece önemlidir. Özellikle genç veya ilerde çocuk sahibi olamak isteyen kadınlarda gereksiz ve yanlış olarak kist beraberinde sağlam yumurtalık dokusunun çıkartılması veya kist bulunan yumurtalığın tamamen alınmasından kaçınılmalıdır. Bu durumlarda kadının yumurtalık reservi ve doğurganlık potansiyeli azaldığı gibi erken menopoz da meydana gelebilir. Günümüzde bazı seçilmiş hastalarda cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi ameliyatttan önce çikolata kistlerinin küçültülmesi veya ameliyat sonrası 3-6 aylık sürelerle kullanılmaktadır.

    Kronik pelvik ağrı tanımı ile 6 aydan daha uzun süre devam eden ağrılar anlaşılmaktadır. ?iddetli kasık ve bel ağrısı, şiddetli adet sancısı veya ağrılı ilişki şikayeti olan kadınlarda laparoskopi sırasında ağrısını gidermeye yönelik ek işlemler de yapılmaktadır. Laparoskopik LUNA (laparoscopic uterine nerve ablation) veya presakral sinir ablasyonu ile ağrı duyumu taşıyan sinir uçları tahrip edilmektedir. Bu işlemler sonrası kadının ağrısında belirgin bir iyileşme olmaktadır.

    İnfertilite hastalarında ameliyat sonrası gebe kalma şansının en yüksek olduğu dönem ilk 1 yıldır. Ameliyat sonrası 1 yıl içersinde gebe kalamayan hastalara diğer tedavi opsiyonları sunulmalıdır. Laparoskopi sırasında infertiliteye yol açan tüm nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Lazer kullanılarak endometriosis odaklarının tahrip edilmesi, varsa yapışıklıkların giderilmesi ve tüplerin geçirgen hale getirilmesi, yumurtalıklarda çikolata kisti (endometrioma) varsa çıkartılması ve bozulan anatominin tekrar normale getirilmesi gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen kadınlarda, ameliyat sonrası 1 içinde sonuç alınamadığı durumlarda diğer infertilite tedavilerine geçilmelidir. Eğer kadının eşinde sperm problemi varsa o zaman tedavinin seçimi farklı olabilmektedir.

    Genel prensip olarak çikolata kisti ve endometriozis operasyonlarını takip eden 6 ayda gebelik oluşmamışsa, tüpler açıksa, 2–3 kere yumurtlama tedavisi ve aşılamadan sonuç alınmazsa Tüp Bebek tedavisine geçilmelidir.

    Tüplerde problem varsa kadın yaşı 35 in üzerinde ise beklemeden derhal tüp bebek tedavisine geçilmelidir.

  • Ovulasyon nedir ? Ovulasyon hakkındaki yanlış bilgiler.

    Ovulasyon nedir ? Ovulasyon hakkındaki yanlış bilgiler.

    Ovulasyon (yumurtlama) yumurtalıkta döllenme bekleyen olgunlaşmış yumurtaların döl yatağından (fallop tüpleri) serbest kalması, çatlaması ile meydana gelir. Bu arada rahim, rahim mukozası ile yumurtaya hazırlanır. Genelde bu yumurta 12-24 saat yaşar. Eğer gebe kalma, döllenme oluşmaz ise, döllenmemiş yumurta, rahim mukozası, ve diğer kan adet dönemi boyunca akınyla dışarı atılır. Eğer gebe kalma, döllenme meydana gelmiş ise, yumurta 6-12 gün rahim duvarına yerleşir.

    Anlaşılması gereken nokta; ovulasyon, gebe kalma konusunda anahtar konudur. Ovulasyon hakkında bir çok yanlış düşünce, kanı vardır. Ve bu gebe olma sürecindeki büyük engellerdendir. Burada size ovulasyon hakkındaki yanlış bilinen bazı efsanelerden bahsedeceğiz.

    Yanlış Bilgi #1: Her kadının ovulasyon tarihi (yumurtlama tarihi) adet tarihinin 14. günüdür.

    Başka bir yanlış bilgi olan “Her kadın 28 gün adet dönemi geçirir” efsanesinden dolayı böyle bir düşünce oluşmuştur. Her iki bilgi de yanlıştır. Ne her kadınının adet dönemi 28 gündür nede her kadının yumurtlama tarihi adet döneminin 14. günüdür. Kadınlarda adet dönemi genelde 24-35 gün arasında değişir. (bazı durumlarda daha da uzun sürebilir.) Kadınların büyük çoğunluğu adet döneminin 11. günü ile 21. günü arasında bir gün yumurtlarlar.

    Bir çok kadın tam ovulasyon tarihini belirlemek için bir çok yöntem kullanmaktadırlar. Bunlardan bazıları Ovulasyon Tahmin Kitleri, Doğurganlık İzleyiciler, VÜcut Isısı Ölçümü vb.

    Siz de sitemizde bulunana Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplama aracını kullanarak muhtemel ovulasyon döneminizi hesaplayabilirsiniz.

    Yanlış Bilgi #2: Kadınlar her adet döneminde birden fazla yumurtlama dönemi geçirebilirler.

    Ovulasyon-yumurtlama her adet döneminde sadece bir kere olur. Ovulasyonunu ikinci bir kere olma ihtimali neredeyse imkansızdır. Birden fazla yumurtanın olgunlaştığı durumlarda, yumurtaların birbirlerini 24 saat içinde bırakırlar. Ama yukarıda da belirttiğimiz gibi bu neredeyse imkansızdır. Yani her kadının her ay sadece bir ovulasyon dönemi vardır. Ve hamile kalmak için bu tarihin bilinmesi gerekir.

    Yanlış Bilgi #3: Kadınların ovulasyon tarihi her ay aynı gündür.

    Bir çok kadının adet döneminin ortasında yumurtlama olmasına rağmen, gerçek ovulasyon günü dönem dönem değişebilir. Bu ovulasyon dönemi hesaplamanın hamile kalma aşamasında neden çok önemli olduğunun diğer bir nedenidir.

    Yanlış Bilgi #4: Adet Kanaması kadının ovulasyon (yumurtlama) geçirdiğinin ispatıdır.

    Böyle birşey söz konusu değildir. Eğer kadınlarda ovulasyon (yumurtalama) olmuyorsa bile, hormonal dalgalanmaların sonucu olarak düzenli olarak adet görebilir. Aynı zamanda düzenli adet görmenin sebebi atılım kanamaları olabilir. Sonuç olarak bir kanının düzenli adet görmesi onun ovulasyon dönemine girdiği veya yumurtalama olduğu anlamına gelmez.

    Ovulasyon tarihi hesaplama için tıklayın