Etiket: yumurta

  • Kök hücre ile çocuk yapabilme 2013

    Kök hücre ile çocuk yapabilme 2013

    Kök hücre ile sperm üretme sayesinde kanser tedavisi gören veya zayıf sperme sahip olan erkekleri baba olma hayallerine kavuşturacak

    Testislerden alınan doku örneklerini laboratuvar ortamında geliştiren uzmanlar, döllenmeye imkan veren sperm üretmeyi başardı.

    Dünya ‘kök hücre’ araştırmalarını büyük bir heyecanla takip ediyor. Henüz deney aşamasındaki çalışmaları yürüten araştırma merkezleri, tedavi amaçlı uygulamalara da imza atıyor. Bunların bazılarında elde edilen başarılı sonuçlar, bilim adamlarını daha da umutlandırıyor. Ancak bu münferit sonuçlara bakarak kök hücre ile kanser, alzheimer, parkinson, felç ve benzeri çaresiz hastalıklar yenilmek üzere” demek için henüz çok erken.

    Erkek kısırlığını yakın gelecekte bitirecek gelişme

    Kök hücre araştırmaları Türkiye’de de yapılıyor. Yağ dokusu kaynaklı yetişkin kök hücre çalışmaları yapılmakta, “Kök hücre çalışmalarının en önemli amacı günümüzde tedavi imkanı olmayan kronik hastalıkları, kanseri, yaşam kalitesini düşüren alzheimer ve parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkları tedavi etmek ve organ yetmezliğinden kaynaklanan problemleri gidermektir. Hedeflenen amaç bugün tam anlamıyla gerçekleşmemiş olmasına karşın elde edilen gelişmeler bu ölümcül hastalıkların yakın gelecekte kök hücreler kullanılarak tedavi edilebileceğini göstermektedir

    Kök hücre çalışmalarının tek amacı uygun şartlarda uygun kişilere hücre nakli yaparak hastalıkların tedavi edilmesi değil. Tedavi edici ilaçların geliştirilmesi ve hastalıkların daha iyi tanınması da hedefler arasında.

    -Kök hücre çalışmalarında neler hedefleniyor ?

    Kök hücreyi yapabilmeyi yardımcı üreme teknikleri sağlıyor. Kaynak embriyo ya da embriyo dışı dokular. Embriyodan elde edilen kök hücrelere inanarak bu işe başladık. Bilimde ileriyi hayal edebilmek ve görebilmek önemlidir. Ama hayal bilgiler doğrultusunda oluşmalıdır.

    Hedef, bugün için tedavisi imkansız hastalıkların tedavisini sağlamak. En önemlisi, kısırlıktan önce, hayatı tehdit eden ve bugün için net bir tedavisi olmayan hastalıkları tedavi etmek. Çevremizde çok fazla kanserli var. Önemli bir kısmı yemek borusu kanseri. Tedavisi yok. Acaba kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olabilir mi ?

    Ayrıca ilerleyici romatizmal hastalıklar, alzheimer ve parkinson gibi ilerleyici beyin hastalıkları var. Bunlar kanserden daha ağır. Kanserde en azından, kişi belli süre acı çekip sonra kaybediliyor. Ama ilerleyici beyin hastalıkları, bütün yaşam boyunca devam ediyor. Stefan Hawkinks, inanılmaz bir beyin ama ALS hastası. Suna Kıraç da öyle. ALS’li çok hasta var Türkiye’de. Bunların yanında çocuklarda sık görülen lösemi gibi kanser tipleri. Acaba hücre ve doku nakli kanser tedevisi için bir alternatif olabilir mi ?

    Bugün için şeker hastalığı çok önemli. İnsanı kısa sürede öldürmüyor, ama yaşam kalitesini çok azaltıyor. Yaşam kalitesini azaltan başka hastalıklarda da aynı şekilde kullanılabilecek mi diye düşünerek yola çıktık.

    Bugünkü ileri teknolojiye rağmen tedavi edilemeyen iki grup hasta var. Biri hiç sperm üretimi olmayan erkekler. Testislerden biyopsi alınsa dahi, hiç sperm gelişimi olmayan erkekler var. Bunlarda büyük ihtimalle genetik faktörler, spermi oluşurken belli bir noktada durduruyor. Bloke ediyor. Bu blokajın ötesine geçirebilir miyiz? Daha ileri hücreler elde edebilir miyiz ? Bugün için cevap hayır. Bir sürü şey denendi ama hiçbiri bu tür erkeklerin tedavisine imkan vermiyor.

    Sperm üretimi olmayan erkeklerde, kök hücreden sperm hücrelerini elde edebilmeyi hedefleniyor. Bu birden hareket eden sperm hücrelerini elde etmek anlamında değil. Dölleyebilecek özellikte olan, daha ilkel de olsa sperme giden o ara hücreleri elde edebilmek ve bunları kullanarak döllenmeyi sağlamak.

    Kadınlarda da, yaşlanmış, yumurta sayısı azalmış ya da bitmiş olanları tedavi edilememektedir. Acaba bu kadınlarda da olgun bir yumurtayı değil ama, olgun yumurtanın önceki hücrelerini kök hücreden elde edip sonra bunları olgunlaştırarak kullanabilir miyiz diye düşünülmektedir. Fakat bu uzak bir hedeftir.

    -Hükümetin bu çalışmalara bakışı ?

    Çok gelişmiş olduğunu iddia eden birçok ülkede uygulanmayan ama insanlığın faydası için olan uygulamalar bugün Türkiye’de uygulanabiliyor. Türkiye’de başkasına ait sperm ve yumurta kullanılmıyor. Bu, birçok yönüyle tartışılabilir. Ama Türkiye’de embriyoda genetik tanı yapmaya müsade ediliyor. Bu çok önemli. Bu tıbba aydın bir bakış açısıyla yaklaşıldığını gösteriyor. Şu anda Sağlık Bakanlığı’nın insan klonlamasına karşı tamamen negatif baktığı kesin. Cinsiyet tayinini yasakladığı kesin. Ama bunun dışında şarlatanca olmayan ama insanlığın hayrına olabilecek çalışmaları kesinlikle destekleyeceğini düşünülmektedir. Burada embriyolardan elde edilen kök hücreler ne kadar etiktir diye bir tartışma konusu olabilir. Bakanlığımızın ve diğer ilgili mercilerin, araştırma ve insan sağlığını tedavi etme amaçlı ise buna sıcak bakacağını biliyorum. Kullanılamaz diye bir karar çıkmaz.

    KÖK HÜCRE NEDİR ?

    Kök hücreler, ‘yetişkin’ ve ‘embriyonik’ olmak üzere ikiye ayrılıyor. Yardımcı üreme tekniklerinde arta kalan ya da kullanılamayacak durumda olan embriyolar, çiftlerden izin alınarak kök hücre çalışmalarında değerlendirilebiliyor.

    Hücre, bir canlının en küçük hayati parçası. Canlının sağlığı, hücrelerin yeterince kendini yenilemesine, özelliklerini kaybetmemesine ve hastalık yapıcı her türlü unsura karşı dirençli olabilmesine bağlı. Kök hücreyi insan sağlığı için son derece önemli kılan sebep, sınırsız çoğalma özelliğine sahip olması. Uygun ortamı bulduğunda organ ve dokuyu oluşturan hücre tiplerine dönüşebiliyor. Kök hücre, gereken organlarda hücre yenilenmesine ve bazı hasarlı dokuların iyileşmesine imkan tanıyor. Kök hücreyle ilgili çalışmalar aslında 50 yıl öncesine dayanıyor. Kemik iliğindeki yetişkin hematopoetik kök hücrelerin kan hücrelerine dönüştüğünün keşfi, kan kanserinde dönem noktası oluyor. Günümüzde kemik iliğindeki kök hücrelerin kan haricinde kas, kemik ve damar hücrelerine dönüşebildiği görüldü. Ayrıca yetişkin tip kök hücrelerin, sadece kemik iliğinde değil; sinir, kas, karaciğer, göz ve deri gibi organ ve dokularda bulunduğu da artık biliniyor. Arayışlar sonucunda 1998’de insan embriyosundan kök hücre elde edildi. Bu bir çığırdı. Çünkü, embriyonik kök hücreler, yetişkin kök hücrelerdeki sınırlılığın aksine, insan vücudundaki tüm hücre türlerine dönüşebilme özelliğine sahipti. Emriyonik kök hücreler, yetişkin kök hücrelerden daha elverişli olmasına rağmen, kanser oluşma riski, doku uyumu problemi ve etik kaygılarla kliniklerde test amaçlı kullanılmaya başlanmadı. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda yağ dokusunda da yetişkin tip kök hücreler olduğu belirlendi.

    Testis dokusu alındı
    Nature Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre, Takehiko Ogawa başkanlığındaki ekip, testisten alınan dokulara gerekli protein ve diğer besinleri vererek sperm oluşmasını sağladı. Buluşun özellikte kanser tedavisi gören erkeklere yeniden çocuk sahibi olma imkanı vereceği söyledi. Ayrıca dokudan elde edilen spermin, dünya çapındaki milyonlarca kısırlık tedavisi gören erkek için de umut ışığı olduğu belirtildi.
    Buna göre tamamen kısır veya döllenmeyi sağlayamayan zayıf sperme sahip olan erkeklerin spermleri laboratuvar ortamında geliştirilecek. Böylece erkeklerin kısırlığı tamamen tarih olacak ve başka birisinden sperm almalarına gerek kalmayacak. Tekniğin ayrıca donmuş testisler üzerinde bile işe yaradığı belirtildi. Ogawa, “Bir sonraki hedefimiz kadın için laboratuvar ortamında yumurta üretmek” diye konuştu.

    Henüz çok az hastada denenen ve bir kısmında olumlu neticeler alınan uygulamaların hala araştırma aşamasında ve gelişmeler umut verici. Ergenliğe girmeden önce kanser tedavisi geçirmek zorunda olan erkek çocukları için ileride çocuk sahibi olabilmeleri amacıyla, ‘Kök hücreden sperm hücrelerinin üretilmesi yolunun açıldığına’ dikkati çeken aratırmacılar, “Bu yöntemle, kanser tedavisi öncesi testis dokusu dondurularak, tedavi sonrasında sperm hücresi üretebilen kök hücreleri geri nakletmek mümkün oldu” diye konuştu.

    Kök hücreden sperm üreten hücre!

    İnsan embriyonik kök hücresinden, sperm ve yumurta hücresinin üretimini sağlayan germ hücreleri elde edildi.

    Bu buluş sayesinde, erkek sperm ve dişi yumurta hücrelerinin üretimi ile başlayan insan gelişiminin, şimdiye kadar sır olarak kalmış bir çok noktası aydınlatılabilecek. Bu sayede genetik hastalıkların çocuğa geçiş süreci daha iyi anlaşılabilecek ve önleminin alınmasının farklı yolları bulunabilecek.

    Yumurta ve sperm hücrelerinin üretilimin sağlayan germ hücrelerinin bunu nasıl yaptıklarının, bunun yapılması sırasında hangi genlerin ve yolların kullanıldığının bilinmediğini, genetik yapıların farklı olmasından ötürü, bu gelişimi hayvan germ hücrelerinden anlamanın da mümkün olmadığı bir gerçektir.

  • Karın Sıkılaştıran Besinler

    Karın Sıkılaştıran Besinler

    Karnınızın istediğiniz sıkılığa sahip olması için sadece egzersiz yapmak yeterli değil! Beslenme şeklinize de özen göstermelisiniz. İşte karın sıkılaştırıcı besinler…

    Badem: Bu lezzetli ve çok yönlü çerez, protein ve lif içeriyor. Ayrıca iyi de bir magnezyum kaynağı. Günlük 23 adet badem tüketin!

    Yumurta: En güçlü protein kaynağı… Yumurta vücuttaki hücrelerin yenilenmesini sağlıyor. Kolesterolünüz yüksek değilse, her gün bir yumurta tüketebilirsiniz.

    Soya: Protein, lif ve antioksidan bakımından mükemmel bir kaynak olan soya fasulyesi, her gün bir öğün yenmesi gereken besinler arasında… Ya da 1 su bardağı soya sütü için.

    Elma: Düşük kalorisi ve lezzetiyle diyet yapanların en yakın dostu haline gelen elma kolay kilo verdiriyor. Sıkı bir karın için günde en az bir elma yiyin!

    Çilek: Yüksek lif oranlarıyla dikkat çeken bu meyve, aynı zamanda yüksek bir antioksidan. Gün içinde bir öğün tüketmenizde fayda var.

    Yeşil yapraklı sebzeler: Yeşil yapraklı sebzeler düşük kalorili olmaları nedeniyle mide ve karın bölgenizde farklılık yaratıyor. Günde üç öğün yemeklerinizle ya da tek başına yeşil yapraklı sebze tüketebilirsiniz.

    Yoğurt: Yoğurtta bulunan probiyotik bakteri, sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı oluyor. Yemeklerinizin yanında bir ila üç kâse yarım yağlı ya da yağsız yoğurt tüketin!

    Sebze çorbası: Günde iki kez sebze çorbası içerseniz, kilo vermede daha başarılı olursunuz. Her gün çorba için, sıkı mideniz olsun!

    Somon: Omega 3 yağ asidi kaynağı olması nedeniyle somon, düz bir karın için büyük önem taşıyor. Yemeklerinizde haftada en az iki-üç kez somona yer verin!

    Taylan Kümeli

  • Bakımlı kadın sırları

    Bakımlı kadın sırları

    Lekelerin üzerine konan çay poşeti veya yumurta beyazından maske gibi ilk bakışta aklınıza yatmayan güzellik önerilerini hafife almayın. Kimileri hayat kurtarıcı olabilir!

    VÜCUDUNUZU AVOKADO İLE YUMUŞATIN

    Olgun bir avokadonun çekirdeğini çıkartıp kabuklarını soyduktan sonra meyveyi tüm vücudunuzda gezdirin. Bu işleme 20 dakika boyunca devam ettikten sonra duşa girin. Doğal nemlendirici özelliği sayesinde avokadonun cildinizi nasıl yumuşattığına inanamayacaksınız.

    AKAN MAKYAJINIZI KOLAYCA DÜZELTİN
    Yeniden makyaj yapmaya vaktiniz yoksa, bir kulak pamuğunu makyaj temizleyicisine batırın ve makyajınızın sadece akan kısımlarını silin.

    DİŞLERİNİZİ GARGARA İLE FIRÇALAYIN
    Kendinizi, dişlerinizi temizleyemeyecek kadar yorgun hissediyorsanız, ağzınızı bir gargara ile çalkalayın. Ardından kuru diş fırçanızla, diş etlerinizin dişlerinizle buluştuğu noktaları hafif hafif fırçalayın.

    FIRÇANIZA SAÇ SPREYİ SIKIN
    Saçlarınızı kuruttuktan sonra fırçanızın üzerine bir miktar saç spreyi sıkın ve saçınızı tarayın. Böylelikle saçlarınız kaskatı olmadan hacmini ve parlaklığını korur.

    NEMLENDİRİCİYE BEBE YAĞI KATIN
    Parlak ama çok yağlı olmayan bacaklara sahip olmak için günlük vücut nemlendiricinizin içine bir damla bebe yağı ekleyin.

    BİTKİ YAĞINDAN YARARLANIN
    Tırnakların etrafını çevreleyen ölü derilerin sertleşip şeytantırnağına dönüşmemesi için, bir miktar kayısı yağı damlatın.

    KALEMİNİZİ DONDURUN
    Göz kaleminizin ucunun uygulama sırasında dağılmasını istemiyorsanız, onu 15 dakikalığına buzluğa koyun. Çıkardığınızda ucunun sertleştiğini ve cildinizde rahatça hareket ettiğini göreceksiniz.

    YUMURTA BEYAZINDAN MASKE YAPIN
    Cildinizi evde uygulanan yöntemlerle de canlandırabilirsiniz. Bir yumurtanın sarısıyla beyazını ayırın. Ayırdığınız beyazı cildinize maske halinde yayın. Proteinler cildinizin nemini geri kazanmasını sağlar. Beş dakika sonra yüzünüzü yıkayın.

    LEKELERE ÇAY POŞETİ
    Eğer cildiniz bir sebepten ötürü tahriş olmuş ve şişkin görünümdeyse, demli ve soğuk bir poşet yeşil çayı iki dakikalığına cildinizin üzerine yerleştirin. Yeşil çayın içeriğindeki antioksidanlar kızarıklığı dindirecektir.

    BACAKLARINIZI SAÇ KREMİYLE TIRAŞ EDİN
    Tıraş köpüğünüz bittiyse onun yerine saç kremi kullanabilirsiniz. Bu krem, tüylerinizi yumuşatarak tıraşı kolaylaştırır ve bacaklarınızı da ipeksi bir yumuşaklığa kavuşturur.

    VÜCUT KREMİNİZİ KİŞİSELLEŞTİRİN
    Parfümlü vücut ürünlerine onlarca para ödemek yerine kendi kreminizi yapabilirsiniz. Kokusuz ve yoğun formüllü bir vücut kremine damlatacağınız birkaç damla parfüm ile saatlerce kalıcı kokmanın keyfine varın.

    KİRPİKLERİNİZİ YUMUŞATIN
    Makyaj yapmadan gözlerinizle ilgi çekmek için, kirpiklerinizin ucuna hafif bir miktar vazelin uygulayıp, tarayın. Böylelikle daha çekici ve ışıldayan bakışlara sahip olacaksınız.

    UÇUKLARI KREMLE YATIŞTIRIN
    Uçuğun çıkmaya başladığını hissettiğiniz anda üzerine yoğun formüllü bir nemlendirici sürerek daha kötü bir hale gelmesini önlemiş olursunuz.

    DUDAKLARA GÖZ FARI
    Eğer rujunuz yanınızda değilse, doğal tonlardaki göz farınızı dudaklarınıza uygulayıp, üzerine nemlendirici sürebilirsiniz.

    Far Sürmenin Püf Noktaları için tıklaya bilirsiniz..

    İNATÇI RUJLARA MAKYAJ TEMİZLEYİCİSİ
    Kırmızı ruju ovalayarak çıkarmaya çalışmayın. Ruj, ağzınızın çevresine dağılarak kötü bir görüntüye sebep olabilir. Bunun yerine, küçük bir makyaj pamuğunu veya kağıt mendili makyaj temizleyicisine batırıp rujunuzu silmeniz daha uygun olur.

    SAÇ DİPLERİNİZE PUDRA UYGULAYIN
    Saç telleriniz kolay yağlanan bir yapıya sahipse, geniş uçlu bir makyaj fırçasını toz pudranın içine batırın. Üzerindeki fazlalığı azalttıktan sonra pudrayı saç diplerinize uygulayın. Bu pudra saç diplerinizde bulunan fazla yağı emerek tutamlarınızın arasına karışır. Bu tazelenme hissi ise kendinize olan güveniniz de artar.

    KİRPİK KIVIRICINIZI ISITIN
    Kirpikleriniz düzse, metal kirpik kıvırıcınızı birkaç dakikalığına fönle ısıtın. Böylelikle kirpikleriniz daha kolay şekil alır. Ayrıca suya dayanıklı bir maskara diğerlerinden daha hızlı kuruduğu için kirpiklerin kıvrımını ortaya çıkarır.

  • Kolesterolü Diyetle Düşürme Yanlışları

    Kolesterolü Diyetle Düşürme Yanlışları

    Millet olarak en çok kolesterolümüzün yüksekliğinden şikayetçiyiz. Kolesterolü düşük tutmanın yolu ise bilinçli bir diyetten geçiyor.

    Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kolesterol düşürücü diyet ve sağlıklı yaşam biçiminin benimsenmesi, kalp ve damar hastalıklarının görülme oranını belirgin oranda azaltıyor. Bu yüzden kalp sağlığımız için, beslenmemizde yağ tüketimine ve kolesterol içeren besinlerin tüketimine özen göstermemiz gerekiyor.

    Peki bu kadar önemli olan kolesterol ne ve kalp sağlığımızı nasıl etkiliyor?

    Sorumuzu Acıbadem Hastanesi Kadıköy Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu yanıtlıyor: “Kolesterol, hayvansal kaynaklı besinlerde ve tüm hücrelerde bulunan mum yapısında yağa benzer bir madde. Kolesterol hepimizin vücudunda bulunur. Hem vücudumuzda üretilir hem de dışardan hayvansal besinlerle alınır.”

    Acıbadem Hastanesi Bakırköy Beslenme ve Diyet Uzmanı ise “Kolesterol, vücudumuza LDL olarak bildiğimiz düşük dansiteli lipoproteinler ile taşınır. LDL kolesterolden en zengin lipoproteindir ve kötü kolesterol olarak bilinir. Normalde dokulara hücre zarı yapımı için gerekli kolesterolü taşır fakat fazlası damar duvarlarında kolesterol birikmesine neden olur.

    Bu da kalp hastalıkları riskleri açısından önemlidir. Kolesterol ayrıca vücudumuzda HDL olarak bildiğimiz yüksek dansiteli lipoproteinler ile taşınır. Bu, iyi kolesterol olarak bilinir. HDL dokularda biriken kolesterolü toplayarak parçalanmak üzere karaciğere taşır.

    Bu sebeple LDL kolesterolün düşürülüp HDL kolesterolünün artırılması kolesterol düşürücü diyette hedef alınmaktadır” diye yanıtlıyor sorumuzu.

    Doğru Bilinen Yanlışlar Nelerdir?

    Kolesterolünü düşürerek kalp sağlığını korumayı kim istemez ki? Bu konuda çevremizden de bir sürü şey duyuyoruz. Ancak kulaktan dolma bu bilgiler bizi bazen yanlış yöne sürükleyebilir. Konuyla ilgili doğru bilinen yanlışları Beslenme ve Diyet uzmanı Şengül Sangu şöyle sıralıyor:

    Zeytinyağı kolesterolü düşürdüğü için sınırsız olarak tüketilmesinde sakınca yoktur.

    Günlük alınan enerjinin yüzde 25-30’ u yağlardan gelmeli. Bu yağların da yaklaşık yüzde 7-10‘u doymuş, yüzde 10’u tekli doymamış, yüzde 10-15‘i çoklu doymamış yağ asitlerinden karşılanmalı. Zeytinyağı tekli doymamış yağ asiti olduğu için mutlaka diyette yer verilmeli fakat çoklu doymamış yağ asitlerini unutmamak kaydıyla! Zaten hayvansal kaynaklı besinlerden doymuş yağı alınıyor. Bunun dışında günlük yağ gereksinimi için zeytinyağı (yerine fındık yağı) ile birlikte mısırözü yağını (veya yerine soya veya ayçiçek yağı) eşit oranda karıştırıp yemeklerde ve salatalarda bu yağ karışımı kullanılmalı.

    Fındık, ceviz ve badem kolesterolü düşürür. Her gün 1 avuç yenmeli.

    Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar kalp sağlığı açısından değerli yağ asitlerine sahip olduğundan beslenmede yer verilmeli. Ancak yağlı tohumların yağ içeriğinin yüksek olması nedeniyle fazla miktarlarda tüketilmesi kan kolesterol oranını düşürmüyor. Günlük 6-8 adet fındık veya 2 adet ceviz yeterli.

    Süt, yoğurt ve peynir gibi hayvansal kaynaklı besinler hiç tüketilmemeli.

    Süt ve süt ürünleri sağlık açısından diğer besin gruplarından farklı olarak tüm besin öğelerini içeriyor. Bu sebeple doymuş yağ oranı yüksek bu besinlere mutlaka günlük beslenmede sınırlı olarak yer verilmeli. Bu besinlerdeki görünmeyen doymuş yağları azaltmak için süt, peynir ve yoğurdu az yağlı veya yağsız olarak tercih edilmeli.

    Kırmızı et kesinlikle yenmemeli. Beyaz et istenildiği kadar tüketilmeli.

    Tavuk ve balık da kırmızı et gibi hayvansal gıdalar kapsamına giriyor. Bu grup besinler belirli miktarlarda kolesterol içeriyorlar. Bu nedenle hiç bir hayvansal besin sınırsız yenilemez. Önemli olan bu besinlerin yenilme sıklığı ve miktarı. Yağsız kırmızı et haftada 1-2 kez olmak üzere ortalama 100 gr kadar tüketilmeli.

    Yumurta kesinlikle tüketilmemeli.

    Bir büyük yumurta 213-220 mg kolesterol içeriyor. Haftada 1-2 kez haşlanmış 1 yumurtanın 1 kibrit kutusu beyaz peynir yerine yenmesi yararlı kabul ediliyor. Yumurtayı haşlanmış, yağsız tavada omlet veya bol sebzeli menemen şeklinde tercih edilebilir. Dikkat etmeniz gereken o hafta başka besinlerin içerisinde yumurta almamak!

    Ldl Kolesterol Düşüklüğü

  • Cinsel gücü arttıran besinler

    Cinsel gücü arttıran besinler

    Cinsel gücü artırdığı düşünülen besinler ile çoğu yerde sık sık karşılaşmışsınızdır. Somon balığı, çikolata, avokado, istiridye, fındık, sarımsak,kereviz, enginar, kuşkonmaz, zencefil, ginseng gibi sağlıklı ve daha güçlü bir cinsel hayata kavuşmanızda yardımcı olacak besinler dışında, aslında her gün karşılaşabileceğiniz ve elinizin altında olanların da bu anlamda etkili olabileceğini unutmayın.

    Börülce

    Yüksek tansiyonu düşüren, B1 vitamini açısından zengin olan börülce, C vitamini ve protein bakımından da zengin. Ama özellikle son yıllarda yapılan araştırmalar, cinsel gücü artırdığını da söylüyor.

    Yoğurt

    Genellikle bağırsak problemleri için önerilen yoğurdun, geçtiğimiz aylarda ABD’de ( MIT ) yapılan bir araştırmada cinsel gücü artırıcı etkiye sahip olduğu tesadüfi olarak anlaşılmış.

    Karpuz

    ABD’de geçtiğimiz aylarda yapılan yeni bir araştırma, karpuzda bulunan citrulline maddesinin iktidarsızlığa iyi geldiğini söylüyor. Cinsel gücü artırdığı, afrodizyak etkiye sahip olduğu söylenen karpuzların üzerine şu sıralar İtalya’daki sebze ve meyve yetiştiricileri ‘cinsel gücü artırır’ etiketi yapıştırmaya başlamış bile…

    Çilek, kiraz…

    Kan akışkanlığı sağlıklı ve güçlü bir cinsel etki için son derece mühim. Antosiyaninden zengin olan çilek, kiraz, yabanmersini, böğürtlen ve ahududu, kan akışkanlığını hızlandırmaya yardımcı olduklarından, bu anlamda oldukça faydalı olabilirler.

    Domates

    Libido artırıcı etkisi olduğu düşünülen bir başka sebze de likopenden zengin olan domates…

    Acı Biber

    Kan akışını hızlandıran bir başka besin de acı biber. Sinir uçlarını da etkiliyor, cinsel güce katkıda bulunuyor.

    Yumurta

    B5 ve B6 vitaminlerince zengin olan yumurta da hormon seviyesini dengeliyor ve kişiyi stresten uzaklaştırmaya yardımcı oluyor. Cinsel gücü artırıyor…

    Ananas

    İçeriğindeki bromelin enzimi kadın ve erkeklerde libidonun artmasını sağlamakta.

  • Dukan Diyeti Nasıl Yapılır? Dukan Diyetinde Neler Yenir?

    Dukan Diyeti Nasıl Yapılır? Dukan Diyetinde Neler Yenir?

    Dr. Pierre Dukan tarafından yaratılmış ve kendi adıyla anılan Dukan diyeti tüm dünyada ‘aç kalmadan zayıflama yöntemi’ olarak biliniyor…

    Dukan diyeti, aslında Atkins diyetinin temeli olan düşük karbonhidrat tüketimine dayanıyor; ancak bu yeni akım haftada altı gün istediğinizi yiyebileceğinizi söylüyor. Peki, nasıl işliyor? Dukan diyetinin dört aşamasına bir göz atalım.

    1- Hazırlık Aşaması: Bu ilk aşama, ne kadar kilo kaybetmek istediğinize bağlı olarak 1-10 gün arası sürüyor. Örneğin, 10-12 kg vermek isteyen birisi için bu süre bir hafta. Hazırlık döneminde herhangi bir kalori kısıtlaması yok; ancak beslenmeniz sadece yağsız proteinlerden oluşuyor ve hemen hemen hiç karbonhidrat alınmıyor. Yemeklerinizde ayrıca yağsız süt ürünleri ve zayıflamanın gizli silahı olarak adlandırılan yulaf kepeği var. Bu diyetin savunucuları günde 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeğinin içerdiği lifin sisteminizi temizlerken aynı zamanda sizi tok tuttuğu konusunda hemfikir.

    2- Hedef Aşaması: Bu aşamada, 1. aşamadaki gıdaları tüketmeye devam ediyorsunuz. Sadece, diyetinize iki günde bir nişastasız sebze ekleniyor. Bu aşama hedeflediğiniz kiloya ulaşıncaya kadar devam ediyor.

    3- Takviye Aşaması: Bu diyetin yaratıcısı Dr. Dukan bu aşama ile diyetinin benzerlerinden kendisini ayırdığını söylüyor. Takviye aşamasında diyetinize karbonhidrat eklenmeye başlanıyor. Haftada iki kere ‘kutlama öğünü’ diye adlandırılan istediğiniz her şeyi yiyebileceğiniz bir döneme giriliyor. Haftada bir gün, sadece yağsız protein tüketiliyor.

    4- Koruma ve Sabitleme Aşaması: Bu son aşama aşağıdaki üç kuralı yaşam biçiminiz haline getirmek üzerine kurulu.

    – Haftada bir gün sadece protein yeniyor. (Bu, her hafta aynı gün olmalı.)
    – Hayatınızın sonuna kadar günde 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği tüketiliyor.
    – Asla asansör ve yürüyen merdiven kullanılmıyor. Günde 20 dakika yürüyüş yapılıyor.

    Dukan diyetinin artılarına baktığımızda, uzun vadede size beslenmenizi nasıl yöneteceğiniz hakkında beceri geliştirme, meyve ve bazı karbonhidratları rahatça tüketme imkanı veriyor. Benim bu noktada size önerebileceğim temel değişiklik beyaz karbonhidratları tüketmemenizdir.

    Bizce, kilo vermenin en iyi yolu gıdaların dengeli tüketildiği sağlıklı bir beslenmedir. Sağlıklı bir kiloyu korumanın aylık besin miktarlarını hesaplamaktan daha önemli olduğuna inanıyoruz. Eğer dünyaca ünlü Dukan diyetini deneyecekseniz, aşamalar arasında kilo alıp verirken oluşabilecek yo-yo etkisine dikkat edin !

    Dr. Pierre Dukan diyeti ile zayıflama Fransa’nın en ünlü beslenme uzmanlarından biri olan Dr. Pierre Dukan’ın kaleme aldığı kitapta egzersiz yapmadan yüksek miktarda protein tüketerek kilo verilebileceği söyleniyor. Dr. Dukan’ın Protal (proteins alternatives) diyeti meşhur Atkins, South Beach ve 70’li yıllarda popüler olan protein diyetlerine benziyor. Sınırsız protein tüketip aç kalmadığınız ve az miktarda yağ kullandığınız için vücut mevcut yağ depolarını harcamaya başlıyor.

    Dukan Diyetinde sınırsız et yiyebilirsiniz…

    Diyetin ilk aşaması saldırı… Beş gün yapılması önerilen diyetin bu aşamasında sadece protein var. Dana ve sığır eti biftek, fileto, kıyma olarak tüketilebiliyor. En fazla yüzde 10 yağ içeren et yapışmayan bir tavada, fırında ya da ızgarada pişirilebiliyor. Tavuk ya da hindi eti de diyete uygun. Dr. Dukan kitabında hindi fümenin, tavuğun göğüs etinin rahatlıkla yenilebileceğini söylüyor. Tüm deniz ürünleri ve balıklar da diyete uygun gıdalar arasında yer alıyor. Buharda pişirilmiş, ızgara ya da tütsülenmiş her türlü deniz ürününü yiyebilirsiniz ancak yağlı ve konserve olanlardan uzak durmanız gerekiyor. Yumurta 3-4 adeti geçmemek şartıyla, yağsız süt, yoğurt veya peyniri ise istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

    Saldırı aşamasında dikkat etmeniz gereken en önemli şeylerden biri de bol bol su içmek. Günde en az iki litre su vücudu protein atıklarından temizlemek açısından önem taşıyor. “Et, tavuk, balık tatsız tuzsuz olur, yenmez” diyorsanız bu diyette her türlü baharat, sirke, maydanoz, soğan, sarımsak serbest. Acıktığınız zaman bu saydığımız gıdaları sınırsız olarak tüketebiliyorsunuz. Dr. Dukan protein içeren gıdaların iştahı azalttığını ve 3-4 gün protein tüketildiğinde açlık hissinin neredeyse yok olduğunu belirtiyor.

    Bir de yapmamanız gerekenler var tabii: Yoğun egzersiz (ilk üç gün yorgun olabilirsiniz), öğün atlamak, ketçap ya da mayonez gibi yağ ve şeker içeren soslar tüketmek… Bu aşama hiçbir özür, sapma, duraklama kabul etmiyor. Yani “Biraz ara vereyim, şu tatlıdan bir kaşık alayım” deme şansınız yok.

    KİLO KAYBI ZAYIFLAMA DİYET

    Beş günlük saldırı aşamasını geçtikten sonra şimdi asıl kilo vereceğiniz bölüme geliyorsunuz. Bu aşamada haftada 2-3 kilo verebilmenin mümkün olduğu iddia ediliyor. Mönünüzde ise birinci aşamadakı proteinlere ek olarak çiğ ya da pişmiş olarak sebze tüketebiliyorsunuz. Örneğin domates, salatalık, brokoli, ıspanak, pırasa, lahana, kereviz, mantar, patlıcan, biber, havuç, her türlü yeşillik… Ancak nişasta içeren patates, pirinç, mısır, bezelye, fasulye, mercimek gibi gıdalar tamamen yasak. Sebzelerin de tıpkı etlerde olduğu gibi mutlaka yağsız pişirmeniz gerekiyor.

    HAFTADA 1 GÜN PROTEİN

    Aradan haftalar geçti, sonunda bütün fazlalıklarınızdan kurtuldunuz. Bu durumda diyetiniz sona erdi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü şimdi koruma aşaması başlıyor. Bu aşamanın ne kadar süreceğini ise kaybettiğiniz kilo x 4,5 formülüyle buluyorsunuz. Örneğin 15 kilo verdiyseniz 67 gün koruma diyeti yapmanız gerekiyor. Neler yiyebileceğinize gelirsek… Her gün sınırsız et, tavuk, deniz ürünleri, yağsız süt, yoğurt, peynir ve yumurta… Haftada altı gün; bir porsiyon meyve (muz, üzüm, kiraz hariç her türlü meyve), iki dilim kepekli ekmek, 40 gram normal peynir, kilo verme aşamasındaki sebzeler… Haftada iki kez birer porsiyon nişastalı gıdalar (patates, makarna vs), kuzu eti, tatlı… Bu aşamayı da geçtikten sonra artık yapmanız gereken tek şey var: Normal hayatınıza devam ederken haftada bir gün saf protein diyeti yapmak…

    Dukan Diet is a fast weight loss, low hunger diet

    I wonder how many people started their new diet today? And how many of those people started The Dukan Diet? Well, a lot more than last year that’s for sure! Of course, January 1st 2011 was a Saturday, but with hangovers to nurse, the shops closing early, and loads of food still left in the house, I wonder how many people thought “Saturday’s a weird day to begin a diet – I’ll go on the Dukan diet first thing Monday!”

    Starting any diet can be a time of mixed feelings. On the one hand we are hopeful that the diet will work and that at some point (in the not too far off future) we will be the size we’d like to be. But on the other hand, we’re worried that the diet won’t work, or that we won’t be able to stick it out. The Dukan diet is a diet of motivation. it has been designed to help you stick to it and to lose weight fast.

    First of all, The Dukan diet is actually four diets rather that one. For each stage of the weight loss process, there is a stage of the Dukan diet that is suited for your specific weight loss needs.

    The Attack Phase

    This stage lasts 2-7 days depending on your weight loss needs and you will see two things happen. Firstly, you will lose noticable amounts of weight and secondly you will notice your appetite for fatty and sugary foods disappearing. The most vulnerable time for giving up a diet is right at the beginning when you have relatively little to lose. Because you have actually lost weight in the first week you really do feel like you will throw away what you’ve already achieved if you give up now and start again next week.

    The Cruise phase

    This is the main weight loss stage of the Dukan diet. You will be on this stage until you reach your ideal weight. During the cruise phase you have a wider menu option, will still be losing noticable weight and hunger pangs and food cravings will be minimal.

    The Consolidation phase

    The worst thing about a diet is not usually losing the weight but actually trying to keep it off once you’ve reached your weight loss goal. This phase is designed to make sure you don’t quickly put back on all the weight you’ve lost. You can eat 2 meals a week of whatever you like to celebrate your weight loss achievement.

    The Stabilization phase

    This final stage is all about returning back to a regular eating habit but without putting weight back on. You can eat want to you like as long as you follow 3 simple rules.

    If you fancy giving the Dukan diet a try you can find all the information you need from The Dukan Diet book, written by Dr. Pierre Dukan, as well as on this site. You can see the foods I ate, the weight I lost, and how I got on with my time on The Dukan diet

    Dukan diyeti, hayatımıza “Fransız kadınlarının zayıf kalmalarını sağlayan diyet” olarak girdi. Çünkü aklımızda hep şu soru vardı.

    Kruvasan, peynir ve şarap memleketi Fransa’da nasıl oluyor da bütün kadınlar düzgün bir fiziğe sahip olarak kalabiliyorlar.

    Son zamanlarda kitabıyla ortalığı kasıp kavuran beslenme uzmanı pierre dukanın kendi adıyla lanse edilen dukan diyetine müteşekkir olduklarını biliyoruz artık Fransız kadınların. Dukan diyeti bundan tam 10 yıl önce Fransız damak tadıyla tanıştırıldı. Ve 1,5 milyon Fransız kadın bu diyete bağlı kaldı.

    Peki nedir bu Dukan diyeti?
    Karbonhidrat sevenler, üzgünüz ama bu bir protein diyeti! Yağsız proteinleri, süt ürünlerini, balık ve kümes hayvan etini içeriyor.

    Diyetin ilk aşaması

    Diyetin ilk aşaması oldukça keskin. Sadece et, balık, yumurta ve yağsız süt ürünlerini tüketiyorsunuz. Bu aşama, ilk 10 günü içeriyor. İlk beş gün içinde 3 kilo vermeniz bekleniyor.

    Bu saf protein aşamasında ağız kuruluğu ve ağız kokusu sorunu yaşayabilirsiniz. Ancak her iki durum da kilo veriyor olduğunuzun işareti. Bu durumun üstesinden gelmek için daha çok su içmenizi öneriyor Dukan. İlk dört günden sonra kabızlık sorunuyla karşılaşabilirsiniz. Bu sorunun üstesinden gelmek için de yulaf kepeğinize bir çorba kaşığı buğday eklemeniz gerekiyor.

    Bu aşamada listedeki her şeyden özgürce yeme hakkınız var. Diyetin sloganı: “İstediğin kadar ve istediğin zaman ye!” Kulağa hoş geliyor, değil mi?

    Dukan diyetinin aşamaları

    1. aşama: İlk 10 gün sadece protein yiyorsunuz. (Et, balık ve yağsız süt ürünleri)

    2. aşama: Sırasıyla “sebze ve protein günleri” ve sadece “protein günleri”. Sebzeli günlerde sınırsız sebze yiyebiliyorsunuz.

    3. aşama: Her gün protein ve sebze günü. Fakat bir miktar meyve, iki dilim ekmek ve peynir yiyebiliyorsunuz her gün. Ayrıca haftanın 1-2 günü karbonhidratlı yiyecek tüketebiliyorsunuz (makarna ve pilav). Haftada iki kez ‘kutlama öğünü’ kapsamında istediğiniz her şeyi yiyebiliyorsunuz.

    4. aşama: Bu aşamada ne seviyorsanız herhangi bir sınırlama olmadan ve kendinizi suçlu hissetmeden yiyebiliyorsunuz. Ancak kural şu: Her perşembe sadece protein günü. Daima!

    Protein aşamasının kurallar listesi

    1. Sığır ve dana eti, hatta tavşan eti yiyebilirsiniz ama kuz eti yasak. Tabii etin yağlı kısımlarını yememeye özen göstermelisiniz. Eti ızgarada, fırında pişirilmiş ya da haşlanmış olarak yiyebilirsiniz. Tabii sıvı yağ, tereyağı ve herhangi bir krema ya da sos eklemeden. Yağsız kızartma yolunu da seçebilirsiniz. Bunun için tavanın yüzeyini çok az sıvı yağ ile ovalayın ve eti kızartın. Kıymayı yumurta, gebre otu ve baharatlar ile karıştırıp köfte halinde de tüketebilirsiniz.

    2. Tavuk ve hindi eti yiyebilirsiniz. Tabii yemeden önce derisini soymak şartıyla. Ve kanatları dışında kalan kısımlarını tüketmelisiniz.

    3. Az yağlı ya da yağsız jambon tüketebilirsiniz. Şarküteri ürünleri, pişmiş ya da tütsülenmiş jambon yemeyin, çünkü bu şekilde çok yağlıdırlar.

    4. Sığır eti, dana eti ve tavuk ciğeri yiyebilirsiniz.

    5. Bütün balıkları; taze, dondurulmuş, tütsülenmiş, konserve, kurutulmuş halde yiyebilirsiniz. Ancak yağda ya da herhangi bir yağlı krema ile pişirilmemiş olarak.

    6. Tüm kabuklu deniz hayvanlarını tüketebilirsiniz.

    7. Günde iki yumurtadan daha fazlasını yiyebilirsiniz. Eğer yüksek kolesterol sorununuz varsa, hafta üç ya da dört yumurta sarısını tüketebilirsiniz. Yumurtanın beyazı yasak!

    8. Yağsız süt ürünleri; yoğurt, süzme peynir, yağsız süt tüketebilisiniz. Sade yoğurt ya da hindistan cevizi, vanilya, limon ile tatlandırılmış yoğurt sınırsız! Fakat yağsız yoğurt ya da meyveli yoğurdu günde iki kere ile sınırlandırmalısınız.

    9. Tatlandırıcılar, sirke, baharatlar, şifalı otlar, sarımsak, soğan, salatalık, limon suyu (sadece yiyeceklerin üzerinde, içecek olarak değil), hardal, tuz (ölçülü miktarda), ölçülü miktarda şekersiz doğal ketçap, şekersiz sakız yasak değil.

    Ek kurallar
    – Günde 1,5 litre su içmelisiniz. Bu, midenizde doluluk hissetmenize yardımcı olur. Çay, kahve ve diyet içecekleri de tüketebilirsiniz.

    – Günde 1,5 çorba kaşığı yulaf kepeği (örneğin, yoğurdun üstünde ya da pankekin içinde) tüketmelisiniz.

    – Her gün 20 dakika hızlı bir şekilde yürümelisiniz.

    – Tüm sıvı yağlardan ve tereyağından sakınmanız gerekiyor.

    Sebze diyeti
    Haftanın iki günü (pazartesi ve perşembeleri)salt protein günleri, diğer günleri de sebze ile kombinlenmiş protein günleri olarak belirleyebilirsiniz!

    Et ya da balıkla birlikte yiyebileceğiniz; çiğ, buharda pişmiş, haşlanmış ya da folyo ile fırında pişirilmiş sebzeler şunlar: enginar, kuşkonmaz, patlıcan, brokoli, lahana, kereviz, kabak, radika, rezene, salatalık, mantar, balkabağı, marul, turp, kuzukulağı, soya fasulyesi, ıspanak, domates.

    Tüm bu sebzeleri istediğiniz kadar ve istediğiniz zaman yiyebilirsiniz. Ancak eğer hızla kilo vermek istiyorsanız bu yiyecekleri tamamen boş mideye değil, acıkmanıza az bir zaman kala tüketin ki daha az yeme ihtiyacı duyun.

    Dikkat!
    Havuç ve pancar da bu listeye dahil. Ancak bunlar karbonhidrat içerdiklerinden, her öğün tüketmekten kaçının. Diyetinizde patates, pirinç, mısır, fasulye ve mercimek gibi diğer karbonhidrat içeren gıdalardan da uzak durun.

    Tipik sebze ve protein günü diyeti:
    Kahvaltı: Kahve (yağsız süt ve tatlandırıcı ile) ya da çay (tatlandırıcı ile),225 gram kadar yağsız peynir ya da yoğurt, bir dilim hindi eti, tavuk ya da jambon, bir adet haşlanmış yumurta.

    Ara öğün: Bir küçük yoğurt ya da 115 gram kadar yağsız peynir.

    Öğle: Mantar, ton balığı, kremalı kahve.
    Ara öğün: Bir dilim jambon ya da somon balığı, yulaf kepeği ile yapılmış pankek (2 çorba kaşığı yulaf kepeği eklemek yeterli).
    Akşam: Kabak çorbası, sığır eti kebabı, süt ve yumurtadan yapılmış muhallebi gibi bir tatlı.

    Dukan Diyeti Deneyimlerimiz diyet hakkında yorumları görebilirsiniz…

  • Coco Star Kurabiye Tarifi

    Coco Star Kurabiye Tarifi

    Coco Star Kurabiye tarifi
    Kokostar Kurabiye

    Hamuru İçin:

    – 1 kahve fincanı kakao
    – 2 yumurta (birinin akı iç malzemesine)
    – 250 gram margarin
    – 2 kahve fincanı pudra şekeri
    – 1 pkt kabartma tozu
    – 1 pkt vanilya
    – Aldığı kadar un

    İçi İçin :

    – 2 su bardağı hindistancevizi
    – 2 çay bardağı purda şekeri
    – 1 yumurtanın akı

    Üst Süsleme İçin:

    – 1 yemek kaşığı nişasta
    – 1 yemek kaşığı kakao
    – 1 yemek kaşığı şeker
    – 1 su bardağı süt (birazı su olursa parlaklık verir)

    Yapılışı:

    Un dışında tüm hamur malzemesini karıştırın.

    Un azar azar ekleyerek yumuşak bir hamur elde edin.

    Ayrı bir kapta hindistancevizi, yumurta akı ve şekeri karıştırın.

    Hamurdan küçük parçalar kopartarak yuvarlayın ve mümkün olduğunca ince olmasını sağlayarak içini açın.

    İç malzemeden koyarak hamuru kapatın. Kapalı yeri alta gelecek biçimde yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Fazla basık olmasınlar.(Tombik tombik olacaklar ) Yuvarlak formu korumaya dikkat edin.

    180 dereceli fırında kurabiyeleri pişirin.

    Üst süsleme malzemelerini karıştırarak pişirin ve soğumaya bırakın.Soğurken arada bir karıştırın..

    Soğuyan kurabiyelerin üzerini soğuyan üst süsleme malzemesi ile süsleyin. (ucu sivri sıkma torbasıyla, ince uçlu bir huniyle ya da kalın bir poşete açacağınız küçük bir delikle yapabilirsiniz)

    cocostar kurabiye

    Afiyet olsun …

  • Tok Tutan Yiyecekler

    Tok Tutan Yiyecekler

    Ramazanda iştah dengelemek, iftar sonrası tatlı isteklerini bastırmak için süper besinler faydalanmak isteyenlere şifa dağıtıyor. İşte Ramazan alışveriş listenize mutlaka eklemeniz gereken 7 besin…

    Tok Tutan Yiyecekler

    TARÇIN
    Tarçın üzerine yapılan sayısız çalışmanın sonuçları bir tutam tarçının dahi yemek sonrası insülin tırmanışlarını engelleyip, açlıklara son verdiğini göstermiştir. Ramazanda kan şekerinin dengelenmesinin yanı sıra trigliserid ve kolesterol seviyelerin düşürülmesi isteniyorsa düzeli olarak her gün silme bir çay kaşığı kadar tarçın tüketilebilir. Sahurda içeceğiniz 1 çay kaşığı tarçın eklenmiş 1 su bardağı yarım yağlı süt bir sonraki gün daha rahat oruç tutmanızı sağlar.

    YUMURTA
    Bilinen iki çeşit örnek proteinden birinin anne sütü diğerinin yumurta olduğunu biliyor muydunuz?

    Anne sütünden sonra en kaliteli protein olması, uzun süreli doygunluk hissi sağlaması ramazan ayında sahur sofralarında yumurtanın bulunmasını gerekli kılıyor. Kahvaltıda yumurta tüketilen günlerde gün içerisindeki iştah seviyesi daha düşük seyreder. Yapılan çalışmalarda da kahvaltıda yumurta yiyen bireylerin o günkü kalori alımları daha düşük olduğu gösterilmiştir. Yumurta kan şekeri kontrolü de sağlayarak yemek yeme isteğini düşürüyor.

    KEFİR
    Sindirimi ve hazmı kolay, besleyici bir içecektir. Tıpkı yoğurt gibi sindirim sisteminin desteklenmesine yardımcı bir fermente edilmiş süt ürünüdür. Yoğurttan daha yoğun olan probiyotik içeriği ile barsaktaki iyi huylu bakterilerin artmasına yardımcı olur, kötü huylu bakterilerin yerleşmesini önler. Laktoz intoleransı olan, mide problemleri olan bireyler tarafından da rahatlıkla tüketilebildiği için kıymetlidir. İçeriği zengin mineral, vitaminlerle dolu kefir sıcak yaz günlerinde sıvı alımını arttırmak için kullanılabilecek serinletici bir içecektir. Kefir; Bağışıklık sistemini güçlendirir, mide barsak florasını dengeler, hazmı kolaylaştırır, kabızlığı önler, kansere karşı koruyucudur, yüksek tansiyon, kolesterol düşürülmesinde etkilidir.

    KURU FASULYE
    Bir beslenme kılavuzu olan My Pyramid 2005’te haftada 3 su bardağı dolusu fasulye tüketilmesi önerildiğini biliyor muydunuz?

    Günümüzden 7000 yıl önce çeşitli medeniyetler tarafından yetiştirildiğini bildiğimiz fasulye ramazanda kilo kontrolü sırasında en büyük yardımcılarımızdan biri olabilir. Yapılan çalışmalarda baklagil tüketen bireylerin kan şekeri kontrolünün daha iyi olduğu ve baklagillerin mükemmel tokluk hissi sağladığı tespit edilmiştir. 1999–2002 yılındaki Ulusal Sağlık ve Beslenme Sınama Araştırmasındaki araştırmacılar, fasulye tüketen bireylerin tüketmeyenlere oranla daha iyi kilo kontrolü sağladıkları bulmuştur. Ramazanda fasulye tüketiminizi ana yemeğin yanında bol mevsim yeşillikli kişi başı bir tatlı kaşığı yağlı bir piyaz olarak veya fasulyeyi ana yemek olarak pişirerek dâhil edebilirsiniz.

    ESMER BUĞDAY
    15. yüzyılda Avrupa’ya gelen esmer buğday Japonya başta olmak üzere Rusya, Kanada, Fransa ve Türkiye de yetiştirilmektedir. Magnezyum, B vitamini ve manganezin sengin bir kaynağıdır. Kaynaklardaki bilgiler arasında bu zengin içeriği sayesinde Çin ordusu tarafından güçlerinin artması için tüketildiği de yer almaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda esmer buğday tüketen deneklerin beden yağ yüzdelerinin düştüğü,sağlıklı yağ oranlarına doğru yol aldıkları gösterilmiştir. E vitamini, selenyum, fenolik asit ve kolesterol düzeylerini düşüren flavonoidlerce zengin olan esmer buğday ramazanda salatalara, ekmeklere eklenerek hem iştah kontrolünün sağlanması hem de kolesterol seviyelerinin düşürülmesi için kullanılabilir.

    ÇÖREKOTU
    Ölümden başka birçok derde deva olduğu söylenen çörekotu birçok faydası yanında doygunluk hissi sağlamasıyla da ramazanda tüketilmesini önerdiğim bir baharattır. Sahurda öğütülerek ya da tam haliyle salatalara, yoğurda eklenecek çörekotu doygunluk hissi dışında zindelik de yaratır. İçerdiği sağlıklı yağlar tokluk hissi yaratır. Maydanoz, dereotu, nane, fesleğen gibi yeşilliklerle hazırlayacağınız bir sahur kahvaltısına serpeceğiniz çörekotu kilo kontrolünüzü sağlarken, aynı zamanda mide ve barsak sisteminin de desteklenmesinde etkili olacaktır.

    YEŞİL ÇAY
    Yeşil çay, çay yaprakları hasat edildikten sonra hemen kurutulan yapraklardan meydana gelir. Eski tıbbi yazıtlarda çayın uyarıcı özelikte olduğu, yorgunluğu giderme ve beyin fonksiyonları üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu yazılmıştır. Yeşil çayla ilgili yapılan çalışmaların pek çok çalışmada yeşil çay tüketiminin içerdiği kateşin sebebiyle kilo kontrolünde ve vücut yağını azaltmada önemli olduğu görülmüştür. Yeşil çay tüketimi kalbin endotel fonksiyonun yükseltilmesinde de etkilidir. Herhangi bir sağlık probleminiz yok ise ramazanda günde 2–3 fincan yeşil çay içerek kalbinizi ve bedeninizi mutlu edebilirsiniz.

    Diğerleri ; Muz,Avokado,Yulaf,Peynir,Fındık,Ceviz,Brokoli,Bezelye,Fıstık,Fasulye,Çilek,Bal,BalıkSoğan,Salatalık,Kuru ve taze erik,Ananas,Elma,Armut,Yulaf ezmesi,Ispanak,Tam tahıllı ekmek,

  • Çerkes Tatlısı Tarifi

    Çerkes Tatlısı Tarifi

    Çerkes Tatlısı Tarifi

    Malzemeler

    Hamur için:
    – 3 su bardağı un
    – 100 gram oda sıcaklığında margarin
    – 2 çorba kaşığı yoğurt
    – 1 çay bardağı irmik
    – 20 gram yaş maya
    – 2 adet yumurta
    – 1 adet portakalın rendelenmiş kabuğu
    – 1 çay kaşığı tuz
    – Yeteri kadar su
    Hamurların üzerine sürmek için:
    – 1 adet yumurta sarısı

    İç malzemesi için:
    – 1 su bardağı dövülmüş ceviz
    – 1 çay bardağı hindistancevizi
    – 1 çay bardağı toz antepfıstığı
    – Bir buçuk su bardağı pudraşekeri
    – 7 adet yumurtanın akı

    Kızartmak için:
    Sıvıyağ

    Şerbeti için:
    – 2 kg tozşeker
    – 1 litre su
    – Yarım limonun suyu

    Üzerine:
    – Toz antepfıstığı

    Çerkes Tatlısı Yapılışı

    Öncelikle tüm iç malzemeyi iyice karıştırıp, bir kenara alın. Şerbeti için tozşeker ve suyu kaynatın. Limon suyunu ekleyip, iki taşım daha kaynatın ve soğumaya bırakın. Hamur için unu tezgahın üzerine eleyin ve ortasını havuz şeklinde açın. Ortasına margarin, yoğurt, irmik, maya, yumurta, rendelenmiş portakal kabuğu ve tuz ekleyin. Un hariç bütün malzemeyi karıştırın. Daha sonra kenarlardaki unu ortaya alın ve su ilavesiyle birlikte kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edene kadar yoğurun. Hamurun üstünü nemli bir bezle örterek 15 dakika dinlendirin. Merdane yardımıyla hamuru 3 mm kalınlığında açın. Üzerine yumurta sarısı sürün. Hazırladığınız iç harçtan 1 parmak kalınlığında uzun şeritler yapın. 1 adet şeridi, açılmış hamurun kenarına koyup, rulo yapın ve kesin. İç harç ve hamur bitene kadar işleme devam edin. İç harçlı uzun hamurları baş parmak uzunluğunda kesin. Çok kızgın olmayan sıvıyağda önlü arkalı kızartın. Bir kevgir yardımıyla tatlıları yağdan alın ve soğuk şerbetin içine atın. 15 dakika şerbette beklettikten sonra servis tabağına alın. Antepfıstığı ile süsleyip, servis yapın.

    Afiyet olsun…

  • Tekrarlayan Düşükler

    Tekrarlayan Düşükler

    Gebeliğin yolun yarısına gelmeden yani 20. haftasından önce (ya da bebeğin 500 gramlık bir ağırlığa ulaşmasından önce) gebeliğin sonlanmasına düşük yapma adı verilir.

    Düşük yapma bir gebenin erken dönemde başına gelebilecek en sıkıntılı durumlardan biridir. Umut ve sevinçle başlayan bir gebeliğin hüsran ve hayal kırıklığıyla sonuçlanmasıdır..

    Rahim içersindeki bebeğin kalp atışlarının durması yani bebeğin ölmesi de yine düşük olarak adlandırılır. Bu gibi anne karnında bebeğin öldüğü durumlarda kürtaj işlemini geciktirmeden (kanamanın olmasını beklemeden) yapmak gerekir..

    Aslında düşüklerin en sık sebebi o bebekte oluşan anormallikler veya sakatlıklardır..ve bu anormallikler büyük sıklıkla anne ya da babadan taşınan bir problemden değil, bizzat o gebelikteki bebeğin oluşumu sırasında oluşan problemlerdir..ve sıklıkla da tekrarlamazlar..Klinik olarak saptanmış her gebelikte yaklaşık olarak % 15 civarında bir düşük riski olduğunu akıldan çıkarmamak, yani gebelik düşükle sonuçlanırsa bunun pek de az rastlanmayan bir şanssızlık olduğunu hatırlamakta yarar vardır. Böylelikle sonraki gebelikler için karamsar olmaya gerek olmadığı da kendiliğinden anlaşılacaktır..

    Bir başka deyişle belki de düşükler doğanın bir seçim ve ayıklama mekanizmasıdır ve belki de sorunlu bir hayatla devam edecek olan bir bireyin daha baştan hayattan elenmesidir.

    Peki ya düşükler tekrarlıyorsa:

    “Tekrarlayan düşük” bir kadının en az iki kere arka arkaya düşük yapmasına verilen isimdir.
    Tekrarlayan düşük nedenlerinin detaylı olarak araştırılması ve tedavinin de buna göre planlanması gerekir:
    Hekiminiz olası nedenlere yönelik incelemelerin sonunda saptanan sonuca göre özgün tedaviye başlayacaktır.
    Babaya ait kromozomal (genetik) anomaliler, anneye ait kromozomal anomallikler mutlaka araştırılmalıdır, rahime ait anatomik, yapısal bozukluklar, rahim ağzı yetmezlikleri ve myomlar varsa ortadan kaldırılmalıdır.
    Hormonal bozukluklar (Diabet, guatr, süt hormonu yüksekliği gibi) varsa tedaviler yapılmalıdır.
    Mikrobik Enfeksiyonlar tedavi edilmelidir. İmmunolojik (Bağışıklık sistemi ile ilgili) bozukluklar varsa aspirin ve heparin gibi kan sulandırıcılar ile tedavi edilmelidir.

    Düşen bebeğin genetik incelemesinin yapılması da bu konuda oldukça faydalı olacaktır.

    Ancak bilnmelidir ki tüm incelemelere rağmen tekrarlayan düşüklerin yaklaşık olarak yarısında herhangi bir neden saptanamaz.

    Tekrarlayan gebelik kayıpları olan bir kadın tekrar gebe kaldığında artık bu gebeliği daha yakından takip edilmelidir.

    Tekrarlayan düşükleri olan ve diğer tedavilerden bir fayda sağlayamayan çiftlerde ise en gelişmiş seçenek Tüp Bebek Tedavisi ile laboratuvar ortamında çok sayıda oluşturulan embriyolardan hücre örnekleri alarak bunların incelenip, normal olanların ana rahmine transfer edilmesidir.

    Transfer öncesi genetik tanı (preimplantasyon Genetik Tanı – PGT ya da ingilizce adıyla PGD) denen bu yöntemle düşük yapma olasılığı çok azaltılabilmektedir. Çünkü daha önce bahsedildiği gibi düşüklerin en sık sebebi aslında bebekte oluşan anormalliklerdir.

    Gebelik öncesi genetik tanı, anne ve baba adayından elde edilen yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar ortamında döllendirilmesi sonucu gelişen embriyolardan bir adet hücre alınması ile gerçekleştirilmektedir.
    Genetik tanı için Floresence İn Situ Hibridizasyon (FISH) veya Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) adı verilen özel yöntemler kullanılmaktadır. Doğacak bebekte monozomi veya trizomi (Down sendromu ve diğer hastalıklar) gibi sayısal kromozom bozukluklarının ve tek gen hastalıklarının (Hemofili (pıhtılaşma bozukluğu), Akdeniz anemisi, kistik fibrozis, kas hastalıkları gibi) tanısı PGT ile mümkündür. Böylece hastalık taşımayan, sağlıklı embriyoların anne adayına transferi ile sağlıklı bebeklerin doğması sağlanmaktadır.

    Kadında daha önce geçirilmiş düşük sayısı arttıkça tekrar düşük yapma riski artmaktadır:
    1 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 15
    2 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 24
    3 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 30
    4 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 40-50

    Anne yaşı arttıkça düşük yapma riski artar:
    30 yaş altında ortalama düşük riski % 7-15
    30-34 yaş arası ortalama düşük riski % 8-21
    35-39 yaş arası ortalama düşük riski % 17-28
    40 yaş üzerinde ortalama düşük riski % 34-52

    Tekrarlayan düşüklerde nedenler:
    1. İmmunolojik (bağışıklık) faktörler
    2. Trombofilik (pıhtılaşma) faktörleri ile ilgili bozukluklar
    3. Endokrin (hormonal) faktörler
    4. Anatomik faktörler (rahim anomalileri v.b)
    5. Genetik Faktörler
    6. Enfeksiyöz Faktörler
    7. Çevresel Faktörler ve Beslenme
    8. Anneye ait hastalıklar
    9. Sperm ile ilgili faktörler

    İlgili konular ;
    Jinekoloji
    Tekrarlayan Düşükler