Etiket: yoga

  • Seks Yogası

    Seks Yogası

    Cinsel enerji, en yaratıcı enerjidir. Eğer derinliklerine bakarsanız, büyük ve yaratıcı olanaklarını görebilirsiniz. Seksin sadece küçük bir yanı çocuklarınızı size sağlamış olmasıdır. Öteki, yani daha yüksek yanı, sizin sonsuzlukta yaşayabilmenize imkan oluşturmasıdır. Cinsel enerji, yaşam enerjisidir.

    Bedenin gerçeğini kavrayan kişi, evrenin gerçeğini de kavrayacaktır.” Uzakdoğu kökenli “seks yogası” olan “tantra”nın felsefesini özetleyen bu cümleler Uzakdoğulu bilge Bhagwan Shree Rajneesh’e, takipçileri tarafından kullanılan adıyla Osho’ya ait, “Okşanırken tatlı prenses, sevişmeye ebedi yaşam gibi katıl”, “Öteki yalnızca bir kapıdır. Bir erkekle sevişirken aslında varoluşun kendisiyle sevişiyorsun”, “Seks yalnızca başlangıçtır, son değildir. Ama başlangıcı kaçırırsan, sonu da kaçırırsın”. Bu cümleler de seksi temel enerji olarak alıp, onu dönüştürme ve yaşamı daha doyumlu bir hale getirme yöntemlerini içeren seks yogasının özünü anlatıyor.

    Zamanımızda cinselliğimizle yüz yüze gelmek konusunda önceki dönemlere kıyasla daha çok ilerleme kaydediyoruz. Sigmund Freud ve takipçilerinin çalışmaları, “cinsel tabu”cular ve toplumsal hayatın “gönüllü ahlak polisleri” gibi, insanların seks yaşamlarının karanlık köşelerde, utanç içinde yerine getirilmesi gereken müstehcen, onur kırıcı ve önemsiz bir şey olarak tanımlama eğiliminde olanları, yollarından döndürdü. Batı’da seks ancak Freud’dan sonra daha rahat bir şekilde açığa çıkabildi. Oysa binlerce yıl önce Uzakdoğu, seks konusundaki kompleksleri aşmış ve onu yaşamın bir parçası olarak kabullenmişti.

    Seks yogasında, kadın ve erkeğin cinsel ilişkisi, insan yaşamının tamamlayıcı bir parçası ve daha gelişmiş bir insan ırkına doğru evrimsel gelişmenin bir parçası olarak algılanıyor. Sevgi, şefkat, saygı, onur ve kutsallık, insanın daha göze görünür olan diğer fiziksel nitelikleri kadar, onun bir parçası olarak görülüyor. Seks yogasmda dişi, erkekten daha aşağı değil, biri diğerine zıt değiller; fakat her ikisi de yaşamın daha yüksek, daha tam ve daha derin zevklerini yansıtan bir birliği arıyor ve buna ulaşıyorlar. Seks yogası, bu birliğe hazırlanmak için eğitim ve disiplin sağlıyor. Bu bilgi, kadim tantra bilgeliğine’ dayanıyor. “Tantra yoga”, insan cinselliğiyle ilgilenen tek yoga türü. Karmaşanın yerine zevk, çaresizliğin yerine umut sunuyor. Hem de izlediği yöntemler ve öğrettiği adımlarla sadece yatakta değil; hayatın her alanında.

    Seks ayininden utanmayalım

    20 yıldan uzun bir süre jinekoloji ve psikosomatik tıp konusunda çalışmalar yapan, cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık gibi pek çok konuda araştırmaları bulunan Omar Carrisun, “Tantrik düşünce ve yöntemler, doğru eşle, doğru zamanda ve doğru bir zihin durumunda yapılan cinsel birleşme, yaşamda yeni bir boyuta giden kapıyı açmanızı sağlar” diyor ve şöyle devam ediyor: “Günümüzde çok fazla erkek ve kadın kendilerini aslında hoşlanmadıkları kişilerle cinsel birleşme yaşamak zorunda hissediyorlar. Bu deneyimi, asgari bir zevk, azami bir yetersizlik ve hüsran duygusu hissederek aynı kişiyle ya da farklı eşlerle tekrarlıyorlar. Oysa seksin bir zorunluluk değil de seçim olduğunu, eşlerin de utanç verici, yavan bir süreçteki bir piyondan daha değerli ve arzulanabilir olduğunu düşünselerdi, ıstırapları sona ererdi.”

    Seks yogası öğrencileri olan guruların söylediklerine göre, tantranın cinsel prensiplerini içten bir şekilde inceleyip uygularsanız, cinsel birleşmenin tacı olan kendinden geçme anını, şimdi bildiğiniz gibi kısacık birkaç saniyeden bir saat ya da daha fazla bir zamana yayabilirsiniz. Bu aslında uzatmadan da öte. “Tantrik seks”, yorgunluk ye tükenmeyle değil, tam gevşeme ve yeniden canlanmayla sona eriyor.

    Osho, seks yogasının temelleri olan “sutra”ları şöyle sıralıyor: “Birinci sutraya göre, cinsel birleşme süresince, başlangıçtaki ateşi korumaya özen gösterin ve ateşi sonlandıran közleri önleyin, ikinci sutra’ya göre kucaklaşma anı duyularınızı yapraklar gibi sarsıyorsa, kiminle kucaklaştığınıza bakmadan kendinizi bu sarsıntıya bırakın. Üçüncü sutraya göre hiç bir dokunuş olmadan, sadece birleşmeyi hissetmenin bile bir dönüşüm olduğunun farkına varın.”

    Osho, tantra felsefesini gündelik hayatın bir parçası yapmanız için başka birkaç öneride daha bulunuyor: “Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşını görüp sevindiğinizde, bu sevinci her yanınıza sindirin. Bunu, hoş hissettiğiniz pek çok farklı anda yapabilirsiniz. Öfkelendiğiniz zaman sizde bu öfkeyi uyandıran insana odaklanmayın; öfkenize odaklanın. O kişiye içinizde yatan bu gizli gücü açığa çıkardığı için minnet duyun. O sizde bir yere çarptı ve o çarptığı yerde aslında gizli bir yara vardı. Sadece bunun farkına varın. Sonra olumlu ve olumsuz duygularınızla ilgili farkındalıklarınızı kendiniz için kullanın. Farkına varmanız, bir şeyi derinleştiriyorsa bu iyi bir şeydir. Bir şey, farkına varmanız sayesinde yavaş yavaş yok oluyorsa bu kötüdür.”

    Seksin sekiz yönü

    Tantrik Hindu metinlerinde cinsel birleşmenin sekiz yönü olduğu anlatılıyor: “Smarnanam” yani düşüncenin sekse odaklanmasına izin vermek, “kirtanam” yani bir başkasıyla seks konuşmak, “keli” yani karşı cinse eşlik etmek, “prekshenam” yani flört etmek, “guhyabhashanam” yani karşı cinsle samimi konuşma yapmak, “sarrtkalpa” yani cinsel ilişki arzusu, “adhyavasayam” yani kendini ona vermek için kesin karar ve “kriyanishpatti” yani fiziksel birleşme.

    İşte seks yogası, tüm bu aşamaların farkına varmayı, orada gizlenen gücü açığa çıkarmayı ve bedeninizi kullanmayı öğretiyor. Omurganın seks yogasında büyük önemi var. Çünkü omurga, varlığın merkezi ekseni. Her biri farklı sinir sistemlerine bağlı olan omurlar da, omurilikten kuyruksokumuna kadar uzanan merkezi omurilik kanalı da seks yogası için yaşamsal. Çünkü tantra uygulamaları, bu geçit boyunca “kundalini” denilen, uyuyan gizemli gücü, omurganın tabanından başa doğru yükseltiyor. Kundalini, yükselirken beyne doğru giden yoldaki, adlarına “çakra” denilen, yedi güç merkezini harekete geçiriyor. Çakralar Uzakdoğu bilimlerine göre insanların yaşam enerjilerini aldığı ve beden içinde döndürürek dağıttığı yerler.

    Eğer seks yogası yapmak istiyorsanız, nefes alma tekniklerini öğrenmelisiniz. Gün içinde çok kısa aralar dışında nefes her iki burun deliğinden eşit olarak akmıyor. Bunun yerine yaklaşık 24 dakika boyunca sol burun deliğinden çıkıyor, sonra bu kadar süre için sağ burun deliğine geçiyor. Omurgadaki sağ ve sol oluklarda yer alan enerji kanalları, burun deliklerine kozmik enerji taşıyorlar. Sağ burun deliğinden akan akım eril, elektrikli, sıcak ve astral görüşe göre ateş kırmızısı renginde. Gurular bunu “güneş nefesi” diye adlandırıyorlar. Sol burun deliğinden akan yaşamsal hava ise dişi, manyetik, serin ve astral görüşe göre soluk beyaz renkte. Buna “ay nefesi” deniyor. Seks yogası konusunda deneyimli olanlar, nefeslerinin sağ ya da sol burun deliğinden akışını kontrol ederek günlük hayatlarındaki pek çok konuya hükmedebiliyorlar. Örneğin genel olarak fiziksel çaba, tutku, kuvvet ya da mücadele içeren tüm eylemler, seks, aktif sporlar, kumar ve hile ya da yarışmalar, nefes sağ burun deliğinden akarken kişiye başarı vaad ediyor. Müzik yapmak, dans, ibadet, herhangi bir konuda kursa başlamak, bilimsel çalışmalar, tohum ekmek, düğün törenleri gibi aktivitelerse, nefes sol burun deliğinden akarken daha doyurucu oluyor. Tantrayı ileri düzeyde uygulayanlar nefes akışını sadece irade ile kontrol edebiliyorlar. Tantrik metinlerde, gün doğumundan gün batımına kadar sadece sol burun deliğinden, gün batımından gün doğumuna kadar da sağ burun deliğinden nefes alınmasının hastalıkları uzak tuttuğu. Ömrü uzattığı ve bilgelik bahşedeceği de iddia ediliyor.

    Nefes akışına hakim olmak, tüm tantra uygulamalarında işlevsel bir devamlılık

    sağlıyor. Hindistan ve Tibet’te neredeyse guru sayısı kadar farklı nefes alma tekniği var. Ama tüm seks yogası yöntemlerinin üç soluma aşamasıyla ilişkisi bulunuyor: Nefes alma, tutma ve nefesi verme. Temel nokta, bu soluma döngüsünün üç anı arasında doğru oran kurarak ahenk sağlamak. Çünkü nefes almak, insanın bioritminin formunu da belirliyor. Solunum oranını yavaşlatıp hızlandırırsanız hem fiziksel, hem de” zihinsel değişiklikler ortaya çıkıyor.

    Tantracılar, düşüncelerini kontrol etmek istedikleri kişinin solunum oranına dikkat ederek, istedikleri herhangi biriyle telepatik iletişim kurabiliyorlar. Hatta bu şekilde diğer kişinin soluma hızını artırabiliyor ya da yavaşla tabiliyorlar.

    Renklerin sekse etkisi

    Hindistan ve İran’daki ilk gizemcilik okullarından bazılarında müritler yıllar boyunca tek bir rengin doğasını ve etkisini incelerlermiş. Örneğin mor ışık, dişi hormonların faaliyetini artırıyor, kırmızı ışık erkek üreme organlarını harekete geçiriyor. Seks yogasının asıl odak noktasını oluşturan gizli cinsel birleşme ayinine hazırlananlar, arınma safhasında renkleri kullanıyorlar. İnsan bedenindeki yedi enerji merkezi yani çakra, yedi renge karşılık geliyor. Kuyruk sokumunun olduğu kök çakra kırmızı, göbeğin iki parmak altındaki çakra sarı, göğüs kafesinin altındaki güneş çakrası sarı, kalbimizin olduğu yerdeki çakra yeşil, boğazımızın bulunduğu yerdeki çakra mavi, alnımızın ortasındaki çakra çivit ve kafamızın tepesindeki çakra mor renge sahip.

    Nefes ve renkler kadar sesin de tantrada büyük önemi var. Yapılan araştırmalar bir araba kornasından çıkan 90 desibellik bir gürültünün bile kalbe pompalanan kan miktarını iki katına çıkardığını ortaya koymuş. Tantraya göre alfabenin her harfin çıkarmamızı sağladığı sesin, bir enerji titreşim gücü bulunuyor. Örneğin tantra metinlerine göre “Om” sesi tüm yaradılışı kapsıyor. Güç sözlerinin en büyüğü olarak kabul edilen bu söz, doğru bir şekilde söylendiği zaman bedende ve zihinde ahenk ve denge yaratıyor. Sesler üzerinde deneyimler yaşamak, tantrayı öğrenen kisiye kendi iç sesini duyma ve farklı iç seslerin ne anlama geldiğini ayırt edebilme yeteneği kazandırıyor.

    Koku eğitimi de tantranın önemli adımlarından biri. Her yaşamın kendine özgü bir kokusu bulunuyor. Kötü bir yaşam da tıpkı azizlerin yaşamı gibi belli bir koku yayıyor. Bir keresinde ünlü Fransız dedektifi Vidocq şöyle demiş: “Beni bin kişilik bir kalabalığın ortasına koyun. Sadece koku duyusuyla ahlak yasalarını ihlal edenleri ayırt edeyim.” Vidocq, suç içeren her mesleğin kendine özgü bir kokusu olduğunu ve kendisinin bunları ayırt edebildiğini söylüyordu. Mesleğindeki sürekli başarısı belki de bunun bir kanıtıydı.

    En afrodizyak kokular

    Tantraya göre koku, insanın en eski içgüdüleri olan seksi ve dini güdüleri etkilemenin en kadim yolu. Güzel kokuların gizli gücünü bilen eski uygarlıklardaki rahipler ve büyücüler bedene sürülen yağları ve değerli merhemleri öyle güçlü bir şekilde hazırlamışlar ki, bunların bir kısmının kokusu binlerce yıl dayanmış. Kokunun gücünün en büyük ispatı ünlü fahişelerin ve büyüleyici kadınların tarihlerinde yer alıyor. Hem kutsal, hem de din dışı edebiyat, erkekler üstündeki tuhaf güçlerini çoğunlukla sihirli parfüm sanatına borçlu olan İsrail kralı Ahab’ın karısı İzabel, Samson’un Delilah’sı, Kleopatra, Kraliçe Josephine gibi kadınların hikayeleriyle dolu. Shakespeare, “Antomus ve Cleopatra” adlı oyununda Nil kraliçesinden şöyle bahsediyor; “O kadar parfüm sürmüştü ki, rüzgarlar sevdalanmıştı”.

    Örneğin seks açısından en ünlü kokulardan ve afrodizyak yönü çok güçlü olan tek bir misk tanesi bile, hacminde dikkate değer hiçbir eksiklik olmadan birkaç milyon küp havayı kokutabiliyor. Ama tek damlası bir odayı uzun süre kokutan miskin yarım kilosu 40 bin dolara satılıyor. Her zaman misk kokusuyla dolu dantel bir mendil taşıyan Kraliçe Josephine’in de en sevdiği kokuymuş bu. Söylentilere göre Napolyon’un tutkusunu alevlendirmek için bunu o kadar çok kullanırmış ki, dairesinin duvarlarından yıllar sonra bile bu koku yayılıyormuş.

    Sesk yogası uzmanlarının da özellikle kullandığı kokular var. Onlar kokulardan, kundalini enerjisinin çöreklendiği kuyruk sokumunu uyarmak için yararlanıyorlar. Seks ayinlerinde daha çok misk, yasemin, paçuli, hint sümbülü, sandal ağacı ve safran kullanıyorlar. Bazı tantracılar cinsel ritüeller sırasında partnerlerinin bedenlerinin farklı bölümlerini farklı parfümlerle sıvıyorlar. Eller için yasemin yağı, yanak ve göğüsler için paçuli, kasıklar için misk, uyluklar için sandal ağacı ve ayaklar için de safran. Siz de bunu sevişirken deneyin; ancak sentetik kokulardan kaçının.

    Bu yöntemleri iyi bilmenin ötesinde iyi bir seks yogası uygulayıcısı olmak istiyorsanız, tutkuları, tembelliği, asılsız bilgiyi ve öfkeyi de aşmış olmanız gerekiyor. Benzer şekilde zeki, duyularını kontrol edebilen, tüm varlıkları incitmekten kaçınan, her zaman ve herkese karşı iyi olan, saf ve inançlı olanlar tantra eğitimine kabul ediliyorlar. Obur, aşırı derecede sekse düşkün, arsız, açgözlü, cahil, ikiyüzlü, zevk düşkünü ve ayyaşlar özel olarak reddediliyorlar. Cinsel birleşme yani seks ayini, ancak uygun bir hazırlanma döneminden ve yeterliliğin ispatlanmasından sonra gerçekleşiyor. Bu süreç genellikle bir yıl alıyor.

    Seks yogasının cinsel birleşme aşamasına ancak bundan sonra geliniyor. Bu noktada, eğer bu aşamayı birlikte kat ettiğiniz bir eşiniz yoksa kendinize sizin gibi tantrayı öğrenmiş bir partner seçmeniz gerekiyor. Değişik sevişme pozisyonları, orgazm olmamak için kendini tutma yöntemleri ve saatler sürebilen bir teslimiyet, yani asıl eğlence ve gelişim ise bundan sonra başlıyor. Çünkü bu noktadan sonraki birkaç yıl süren deneyim süresince kuyruk sokumundaki kundalininin yılankavi gücü, doğal bir şekilde yukarıya doğru hareket etmeye başlıyor. Bu durum astral bedendeki tüm çakralarınızı harekete geçirse de, en güçlü etki cinsel organlarda yoğunlaşıyor ve bir dereceden sonra tamamen sizi sarmalayan güç ve eylem alanınız olan auranıza boşalıyor.

    Bu konuyla ilgileniyorsanız Osho’nun Okyanus Yayınları’ndan çıkan “Tantra Öğretisi” ve Omega Yayınları’ndan çıkan “Tantra, Spritüellik ve Cinsellik” isimli kitaplarıyla, Omar Garrison’un Okyanus Yayınları’ndan çıkan “Tantra/Seks Yogası” adlı kitabına göz atabilirsiniz.

  • Ateşleyici 20 Seksi Hareket!

    Ateşleyici 20 Seksi Hareket!

    Seksi olmak kontrol edilebilecek bir özellik değil. Bunun için çabalamalı ve vücudunuzla bağlantıya geçmelisiniz. Bu duyarlılığınızı geliştirdikten sonra harika bir seks hayatına ve seksi bir bakış açısına sahip olacaksınız!

    Bir zamanlar sevişmek için çıldırırdınız. Erkek arkadaşınızın kıyafetlerini parçalamamak için kendinizi tutmak zorunda olduğunuz günler sanki çok eskilerde kaldı. Peki, tanıdığınız o flörtöz kıza ne oldu dersiniz? Panik yapmayın; çünkü o hâlâ içinizde bir yerde. Maalesef kendimizi seksi hissetmek öyle bir anda yaratabileceğimiz bir özellik değil. Bunun için de epey zamana ihtiyaç var…

    O ateşli günlerinize geri dönmek için başlangıç olarak beyninizi eğitmelisiniz. Böylelikle daha çekici hissetmeye açık olacak, partnerinizle eski günlerdeki kadar sık yakınlaşmak isteyeceksiniz. Hayata bakış açınızda olumlu değişiklikler yaşarsınız. Bu pozitif bir döngü; arkadaşlıklarınıza, işinize ve kendinize olan güveniniz gibi, hayatinizin her aşamasına olumlu etki edecektir. Siz de bunun bir parçası olmak ve duyusal benliğinize ulaşmak istiyorsanız, yazının geri kalanında bulunan tavsiyelere mutlaka bir göz atın.

    1) Seksi bir film seyredin.

    Brad Pitt sizi heyecanlandırıyor mu? Ya da sevgilinizle gittiğiniz ve çok etkilendiğiniz bir fil? Kadınlar da erkekler gibi görselliğe çok önem verirler. Kendinize göz ziyafeti çektiğinizde arzu kıvılcımlarınızın alevlendiğini göreceksiniz.

    2) Sonuncuya odaklanın.

    Yoğun iş gününde yalnızca beş dakikanızı ayırarak son sevişmenizi hatırlamaya çalışın. Aldığınız zevki düşünün; nasıl hissettiğinizi ve tekrar o duyguları tatmak istediğinizi…

    3) Kendinize dokunun.

    Ilık bir duştan sonra vücudunuza kremle masaj yapmak için mutlaka zaman ayırın. Kendinize boyun masajı da yapabilirsiniz. Sonrasında vücudunuzda yumuşak bir fırça gezdirebilir ve cildinizin uyarılmaya açık olmasını sağlayabilirsiniz.

    4) Eşofmanlarınızdan vazgeçin.

    ‘Muhteşem Sekse Ulaşma Rehberi’ (The Complete Idiot’s Guide to Amazing Sex) kitabının yazarı Sari Locker, eşofmanlar iş çıkışı resmi kıyafetiniz olduysa kendinizi seksi hissetmenizin pek mümkün olamayacağını belirtiyor. Mutlaka file çorap giymek zorunda değilsiniz ancak evde rahatlarken bile, mini bir elbise gibi kendinizi iyi hissettirecek seksi kıyafetler satın alabilirsiniz.

    5) Evinizdeki iç çamaşırı kataloglarını atın.

    Kendinizi mükemmel vücut imajlarıyla karşılaştırmak seksi hissetmemenize neden olur. Kendinize onların gerçekdışı olduğunu ve vücudunuzun güzelliğini hatırlatmayı da sakın ihmal etmeyin.

    6) Uzaklaşın.

    Yürüyüşe çıkabilir veya kız arkadaşlarınızla geçirebileceğiniz bir akşam yemeği planı yapabilirsiniz. Kendiniz için bir program yaptığınızda, evdeki konumunuzdan sıyrılarak önceki hayatınızda kim olduğunuzun bilincine varmanız kolaylaşır.

    7) Egzersiz yapın.

    Spor salonuna gitmek için pek çok sebebiniz var; kilo kaybetmek ya da stres seviyenizi düşürmek gibi. Ancak bu sebeplerden en önemlisi kendinizi seksi hissetmek. Terlemek endorfin hormonu salgılamanızı sağlar ve doğal olarak kendinizi iyi hissettirir. Koşu bandında yarım saat yürüdükten veya ağırlık kaldırdıktan sonra kendinizi daha ateşli hissedeceğinize garanti veriyoruz.

    8) Nostaljik olun.

    Size, sevgilinize ilk aşık olmaya başladığınız günleri hatırlatan tutku dolu bir şarkı listesi hazırlayabilirsiniz. Bu parçaları dinlemek bile kalp atışlarınızın hızlanmasını sağlayacaktır. İlk çıkmaya başladığınız zamanki fotoğraflarınızı ortaya çıkararak bu düşünceleri perçinleyebilirsiniz. Bize güvenin, o enerji hâlâ içinizde bir yerde.

    9) Banyo ritüeliniz olsun.

    Haftada en az bir gün küveti hoş kokulu bir banyo köpüğü ile doldurun ve içine girin. Ilık köpükler duyularınızı harekete geçirip kendinizle bağ kurmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Hâlâ ne bekliyorsunuz?

    10) Endişelenmeyi bırakın.

    ‘Kadın ve Erkek Beyni’ (The Female Brain and The Male Brain) adlı kitabın yazarı Louann Brizendine, endişeniz üzerine yoğunlaştığınızda aklınızdaki en son şeyin kendinizi seksi hissetmek olacağını belirtiyor. Sizi rahatsız eden konunun ne olduğunu saptayıp onu bir kenara koymaya çalışın. Canınızı sıkan bir problemden uzaklaşmak ve kafanızı dağıtmak için bir bulmaca çözebilirsiniz. Ayrıca lütfen kalçalarınızı veya göbeğinizi düşünerek strese girmeyin. Erkek arkadaşınız gerçekten onlara takılmıyor.

    11) Nefes alın.

    Doğru nefes teknikleri akıl ile vücut arasındaki bağı güçlendirir. Her sabah uyandıktan sonra birkaç dakika boyunca gözlerinizi kapatıp derin derin nefes alıp verin. Düşüncelerinizden arının ve yalnızca sakin olmak üzerine yoğunlaşın. Rahatladıktan sonra içinizdeki seksi kadınla daha rahat bağ kurabileceksiniz.

    12) En güzel özelliğinizi ortaya çıkarın.

    Gözlerinize yeni bir rimel uygulayın veya dudaklarınızda farklı bir parlatıcı deneyin. Kendinizi güzel hissettiğinizde duyularınız hassaslaşır. Gün içinde kendinizi şımartmak için üç-dört dakikanızı ayırarak daha da güzelleştiğinizi göreceksiniz.

    13) Yeni çamaşırlar alın.

    Kenarı yırtık veya rengi solmuş iç çamaşırlarınızı yenileriyle değiştirmenin zamanı geldi. Yenileri ne kadar seksi olursa o kadar iyi. Ancak mutlaka tanga giymeniz gerekmiyor. Bikini modeli, erkek şortu biçiminde olan veya klasik külotlar da kendinizi özel hissetmenizi sağlayabilir.

    14) Telefonunuzu, bilgisayar ve televizyonu kapatın.

    Sizi sürekli meşgul eden şeyler, odaklanmanızı engeller. Her gün birkaç dakikalığına bile olsa, dikkatinizi dağıtan nesnelerin fişini çekin ve kendinize yoğunlaşın. Bunu yapmanız kendinizi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatacaktır.

    15) Kalçalarınıza hareket katın.

    Pek iyi dans edemez misiniz? O zaman numara yapın. En sevdiğiniz müzikleri koyun ve hareket edin. Belirli bir tempo doğrultusunda hareket etmenin size hissettirdiklerine bayılacak ve vücudunuzun yaptığı her hareketi benimseyeceksiniz, içinizdeki ritmi uyandırarak duyularınızı da harekete geçirebilirsiniz.

    16) Güzelleşin.

    Manikür, pedikür veya ağda yaptırın. Bu ufak bakımları uzun süre yaptırmazsanız içinizdeki seksapelin yavaşça öldüğünü hissedebilirsiniz. Ayrıca birinin sizi böylesine şımartması ve kendinizi güzel hissettirmesi bunlara layık olduğunuzu bir kez daha hatırlatacaktır.

    17) Kendinizi değiştirin.

    Bir resim kursuna katılın. Veya son anda kendinize bir hafta sonu kaçamağı için rezervasyon yaptırın. Yenilik, hayatınıza katabileceğiniz en güçlü afrodizyaktır. Rutininizin dışına çıkarak içinizden geldiği gibi yaşamaya çalışın. Doğal olanın dışında bir aktiviteye katıldığınızda, kendinizi otopilot konumundan çıkararak hayatınıza heyecan katmış olacaksınız. Unutmayın heyecan her zaman seksidir.

    18) Gecelerinizi aydınlatın.

    Evinizin girişinde kokulu bir mum yakabilir veya yemek masasını uzun ince mumlarla süsleyebilirsiniz. Mum ışığı ampul ışıklarının aksine, her nesnenin ve herkesin üzerinde daha samimi ve sıcak bir parlaklık yaratır. Kendinizi her anlamda yeni bir ışık altında görmeye başlayabilirsiniz.

    19) Yoga yapın.

    Son yıllarda yapılan bir araştırmaya göre yoga yapan kadınlar kendilerini daha çekici hissediyorlar. Araştırmacılara göre yoga meditasyon yoluyla akıl ve vücut arasında daha kuvvetli bir bağ kurduğundan kişi kendini çok daha çekici hissedebiliyor.

    20) Aynaya bakın.

    Küçüklükten itibaren, bize vücudumuzdaki tüm kusurlu noktalan iyice incelememiz öğretilmiş. Onun yerine, vücudunuza onay vermeyi deneyin. Çıplak olarak bir boy aynasının karşısına geçin ve vücudunuzda sevdiğiniz özelliklerinize odaklanın; yuvarlak kalçalarınız, parlak saçlarınız veya dolgun göğüsleriniz gibi.

  • Migren Belirtileri

    Migren Belirtileri

    Migren , ataklarla karakterize bir baş ağrısı hastalığıdır. Auralı ve aurasız başta olmak üzere çeşitli tipleri vardır. Özellikle son 20 yılda yapılan araştırmalar migrenin başlıbaşına bir hastalık olduğunu ve toplumlarda geniş kesimleri etkilediğini ortaya koymuştur. İnsanların çoğu yaşamlarının bir döneminde baş ağrısıyla karşılaşmışlardır. Çoğunlukla migren diğer tip baş ağrılarıyla karıştırılma eğilimi gösterir. Bu nedenle gerekli muayene ve tetkikler yapıldıktan ve hasta hikayesi incelendikten sonra teşhis konulabilir. Belirtiler , sorunlar kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için tedavisi de kişiye özel yapılır.

    Migrenin de kendi içerisinde çeşitleri vardır. Auralı migren en sık görülen tipidir. Migrende görülen baş ağrısı genellikle zonklama , nabız atması şeklindedir ve tek taraflıdır. Halk arasında yarım baş ağrısı olarak da isimlendirilir. Ağrı ataklarla gelir. Bu atakların süresi değişkenlik göstermekle birlikte 3-72 saat arasında etkili olur. Daha sonra ağrılar geçmeye ve hasta düzelmeye başlar.

    Bazı hastalar ağrının başlayacağını önceden hissedebilirler.

    Migren , 4 aşamalı bir süreç gösterir.

    1- Ön belirti evresi
    2- Aura evresi
    3- Ağrı evresi
    4- Ağrı sonrası evre

    Ön belirti evresi kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı ortak noktalarda buluşmak mümkündür. Bunlar ensede başlayan sertlik , davranış değişiklikleri , gerilme duygusu , huzursuzluk , yorgunluk ve uyku eğilimidir. Bazı hastalar ağrının başlayacağını bu evrede hissedebilirler.

    Aura evresinde atak öncesi yine değişkenlik gösteren semptomlar yaşanır. Görme bozuklukları, görüntüde siyah noktalar , ışık çakmaları , görüntüde şekil bozuklukları , konuşmada güçlük , işitsel bozukluklar , ellerde ve baş kısmına doğru ilerleyen uyuşma ve karıncalanmalar görülür.

    Ağrı evresinde 3-72 saat süren , tek taraflı , zonklama tarzında , orta veya ağır şiddette bir baş ağrısı görülür. Atakların şiddeti kişiden kişiye değişir. Ağrı sırasında hasta ışık ve sesten rahatsız olur. Ağrının şiddeti gözde basınç hissi yaratabilir. Bazı gıdalar , kokular ve fiziksel aktivite ağrının şiddetini arttırabilir. Bu durumda kişi karanlık ve sessiz bir ortam arayışına girer. Ağrı evresine bulantı ve kusma eşlik edebilir. Migrenin atak evresi kişiyi sosyal yaşamdan uzaklaştıran , fiziksel aktiviteyi ve günlük yaşamı hatta aile ilişkilerini olumsuz etkileyebilen bir süreçtir.

    Ağrı sonrası evrede de farklılıklar gözlenir. Kimi hasta halsiz , bitkin ve uyku eğilimli olurken kimisi de yeniden doğmuş , coşkulu ve mutlu bir ruh tablosu çizebilir.

    Migreni tetikleyen bazı etkenler vardır. Hipoglisemi , fazla şekerli gıdalar, süt, çikolata , yumurta , asitli içecekler, nikotin , baharatlı yiyecekler , kırmızı et, alkol , su kaybı , öğün atlama , ağır fiziksel aktivite , az ya da fazla uyku , stres gibi unsurlar migren ağrılarını tetikleyebilir.

    Su içmek , dinlenmek , sık aralıklarla beslenmek , açık havada yürüyüş yapmak , huzurlu ortamlarda bulunmak ağrıların hafiflemesinde etkili yöntemlerdir.

    Tüm bunların dışında uzman bir doktordan yardım alıp tedavi olmak hem migrenin kolay atlatılmasında hem de yaşam kalitesini korumak anlamında yapılması gerekli en doğru yöntemdir.

    İlgili Konular ;

    – Migren ağrısı çekenler ne tür ilaçlar kullanabilir?
    – Migren hastaları nelere dikkat etmeli?
    – Migrenden tamamen kurtulmak mümkün mü?
    – Uyumak migren atağının geçmesini sağlar mı?
    – Migren tedavi edilmezse ataklar sıklaşır mı?
    – Yoga ve pilates migren tedavisinde kullanılıyor mu?
    – Migren nasıl bir hastalıktır?
    – Kimler migren ağrılarına daha yatkındır?
    – Migrenin türleri nelerdir?
    – Hangi durumlar migren atağına neden olabilir?
    – Hangi yiyecekler migreni tetikleyebilir?
    – Tansiyon ile migren arasında bağlantı var mı?
    – Baş ağrısının migrenden kaynaklandığını nasıl anlayabiliriz?