Etiket: yatak

  • iyi bir uyku için oda dekorasyonu

    iyi bir uyku için oda dekorasyonu

    Sabahları uyandığınızda bazen yataktan çıkamayacak kadar yorgun ve uykulu hissedersiniz kendinizi. Halbuki bütün gece uyudunuz ve uykunuzu almış olmanız gerekiyor! Fakat yeterli miktarda uyuduysanız bile uykunuzu alamamış olabilirsiniz. Bunun bir sürü sebebi olabileceği gibi uyuduğunuz odanız da bir etkendir. Odanızın dekorasyonu ve mevkisi uykunuzu almanızı engelleyebilir.

    Gürültüyü Engelleyin

    Öncelikle odanızın mevkisine dikkat edin. En ideali odanızın girişe yakın olmaması ve sokak gürültüsünü odanızın içine doldurmayacak bir konumda olmasıdır. Örneğin bütün trafiğin gürültüsünü odanızın içinde rahatlıkla duyuyorsanız, oda seçimini değiştirmeyi düşünmeli, hatta değiştirmelisiniz.

    Gürültüsüyle sizi rahatsız edecek aletleri odanızda bulundurmamanız iyi olacaktır. Örneğin saat, laptop veya bilgisayar, televizyon gibi dikkat dağıtıcı aletleri bulundurmazsanız, daha rahat uykuya dalar ve gece bunların sesinden dolayı uyanmazsınız.

    Odanızın boyutu da önemlidir. Çok küçük bir yatak odası sizin üstünüze üstünüze gelebilir ve sizi boğabilir. Bu da rahat uyumanıza engel olur. Çok büyük bir yatak odası ise size samimiyet ve sıcaklık duygusunu veremez, kendinizi odanızda gibi hissedemeyebilirsiniz. Tercihinize göre orta büyüklükte bir oda en iyi seçim olacaktır.

    Yatak Konumu

    Yatağınızın baş kısmı duvara dayanmalı ve tepesinde pencere olmamalıdır. Aksi takdirde hem pencereden sızan hava akımı, hem de ışık sizi rahatsız edecek ve uykunuzu bölecektir. Yatağın ayak tarafı ise boşluğa denk gelmelidir. Önünde herhangi bir engel olması sıkışmışlık hissi verir ve rahatsız edici olur.

    Odanın dekorasyonu önemlidir. Odanın içinin çok dolu olması iyi değildir. Gereksiz eşyalarla odanızı küçültüp daraltmayın. Odanız ferah olmalı, boğucu değil. Aydınlatma için halojen ampulleri seçmeniz, spot gibi fazla göz alıcı ve yatmaya yakın rahatsızlık verecek ışıklardan daha iyidir. Perdelerin iyice kapalı olduğuna ve ışık geçirmediğine emin olmak, sabah ışık sızıntısı yüzünden uyanmanızı engelleyecektir.

    Renkler insanın ruh hali üzerinde oldukça etkilidir. Örneğin bir mekânın duvarlarını sarı renk boyamak tercih edilmez çünkü uzun süre bakıldığında rahatsızlık veren bir renktir. Odanızda mavinin tonları veya pastel tonlar daha rahatlatıcı olacaktır.

  • Bebek Odası 2012 Dekorasyon Önerileri

    Bebek Odası 2012 Dekorasyon Önerileri

    Bebek odası için farklı tasarımlar, Bebeğiniz daha dünyaya gelmedi ve şimdiden onun için özel bir oda hazırlamak mı istiyorsunuz? Ya da bebek odasının tasarımını beğenmediğiniz yeni bir dekorasyon planı düşünüyorsanız galerimize göz atın…

    bebek odaları 2012 dekorasyon

  • Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadınlar şanslıdır

    Vajinismusun her evli on çiftten birinde görüldüğüne dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Düğün mevsimini geride bıraktığımız şu dönemde, ilk denemede ve sonrakilerde bir türlü cinsel ilişki kuramadıkları için bize başvuran, cinsel danışmanlık veya cinsel terapi programına aldığımız pek çok vajinismuslu çift sorunlarını geride bırakmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Vajinismus şikâyeti ile bize başvuran bu çiftler, aslına bakacak olursanız, yeni evlenen çiftler içerisinde en şanslı grubu oluşturuyorlar. Çünkü bu çiftler, açık davranarak sadece sorunlarından kurtulmuş olmakla kalmıyorlar; cinsel terapi sürecinde tam bir cinsel eğitim almış da oluyorlar. Biz, cinsel ilişkiyi sadece penisin vajene girmesi olarak değil; kadın ve erkeğin karşılıklı bedensel, zihinsel ve ruhsal doyumunu sağlayan doğal bir mucize olarak görüyoruz. Çiftlere özel yürütülen cinsel terapi sürecinde kadın ve erkeğin hem kendilerini hem de eşlerini tanıması, bedenlerini keşfetmesi, cinsellikle ilgili yanlışlarını düzeltmesi, bilmediklerini öğrenmesi sağlanıyor. Cinsel terapi sürecinden geçmiş çiftler üzerinde yaptığımız araştırmalar bize gösteriyor ki böyle bir yeniden yapılanma sürecinden geçen çiftlerin evlilikleri, iletişim boyutları ve cinsel yaşamları geçmemişlere oranla daha olumlu seyretmektedir. Bu çiftler, gerçek cinsel mutluluğu daha çabuk yakalıyorlar ve biz olmayı daha iyi başarıyorlar. Şimdi siz karar verin; vajinismuslu kadınlar mı daha şanslı, yoksa her şeyin yolunda gittiği sanılan ama cinsel sorunlarının üstünü örten kadınlar ya da çiftler mi?” dedi.
    Vajinismus zamanla geçmez, uygun bir tedaviyle geçer
    Vajinismuslu hastaların genelde kaderlerine küstüğü ifade eden CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Yeşil; “Hatta bu kadınlarımızın bir kısmı cinsel ilişkiyi adeta bir tecavüzü yaşar gibi yaşamaktadır. Çoğu çift, bu sorunun vajenin cinsel ilişkiye alışık olmamasından kaynak landığını düşünüp zamanın geçmesini bekler. Ama düşünülenin aksine vajen zaten esnek bir organdır. Sağlıklı bir cinsel ilişkide kadın yeterince uyarılıp penis-vajen birlikteliğine hazır hale geldiğinde ilk seferde bile rahat bir ilişki olabilir. Vajinismuslu kadınlarda ise fiziksel bir engel olmamasına rağmen, vajinadaki kasların kendi kontrolü dışında yani istemsiz kasılması sonucu, cinsel ilişki mümkün olmamakta ya da zor ve ağrılı bir şekilde gerçekleşmektedir. Buna kadının zihin altı (bilinçdışı) dediğimiz süreçleri, yanlış ya da eksik bilgileri neden olabiliyor. Beden, bir tehlike olarak algıladığı cinsel ilişkiden kendini refleks olarak korumaya çalışıyor. Oysa mutluluk veren bir sevişme eşleri daha huzurlu, daha mutlu ve çevrelerine karşı daha sevecen yaparken, birbirlerine daha çok bağlar, yakınlaştırır ve onları bütünleştirir. Vajinismus sıkıntısını yaşayanlar bir şeylerin yolunda gitmediğini ve gitmeyeceğini bugün olmasa bile iki-üç yıl içerisinde fark etmekte ve çare aramaya başlamaktadırlar. 20 yıldır bu sorunla yaşayan kadınlarımız olduğunu gördük. Yaşam süreci içinde geliştireceğimiz ve renklendireceğimiz cinselliğimiz için şayet yolun başında eğitim alırsak bu bize en 4–5 yıl kazandırır. Yaşadığımız her an önemlidir, geçen zamanı bir daha geri getiremeyiz. Cinsel terapi için baş vuran hastalarla biz birlikte bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculukta cinsel terapist önden giderek kişiye ışık tutar, o ışığı takip eden hasta aydınlığa ulaşır. Aydınlığa ulaşan hastaları daha renkli, daha mitlerden arınmış, daha çok hazza odaklı bir cinsel yaşam bekler. Vajinismus zamanla geçmez; uygun bir tedaviyle geçer.” dedi.
  • İyileşmeyen Aşk Acısı, Kişileri Yatak Arkadaşlığına Zorluyor!

    İyileşmeyen Aşk Acısı, Kişileri Yatak Arkadaşlığına Zorluyor!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “YATAK ARKADAŞLIĞI İNSANIN DOĞASINA AYKIRIDIR!”

    Yatak arkadaşlığı” tabiri yani, bir çiftin sadece seks amacıyla bir araya gelmesi durumu, ilk olarak Amerikan dizisi “Sex and City” ile insanların hayatına girdi. Nathalie Portman’ın başrolünü oynadığı 2011 yapımı “Yatak Arkadaşı” (Sex Friend) filmiyle de, tam anlamıyla gündeme oturdu. Film, her türlü duygusal bağlanmadan uzak, yani kişilerin hiç bir şekilde birbirine sevgi ve bağlılık hissetmeden, yalnızca seks yapmak için bir araya geldikleri bir ilişki tarzını konu almaktadır. Ülkemizde de, bu tarz ilişkilerde artış olmasına dikkat çeken Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, toplumumuzun geleneksel örf ve adetlerine aykırı bu ilişki tarzını son derece zararlı bulduklarını açıkladı.

    YATAK ARKADAŞLIĞI İNSANIN DOĞASINA AYKIRIDIR !

    İnsanın doğasında var olan aşk ve sevginin kutsal olduğunun altını çizen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe;“İçinde duygunun olmadığı bir cinsellik, insanı mutlu edemez. Tek başına seks, yalnızca mekanik bir eylemdir. Bu tarz bir ilişkide, hep bir şeyler eksik kalacaktır. Aslında, burada da bireyin aradığı temel unsur sevmek ve sevilmek; güven ve şefkattir.” dedi ve şöyle devam etti: “2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşan kitle iletişim araçları, cinselliğe olan ilgiyi artırdı. Bu durum, bazı toplum bireylerinin farklı arayışlara yönlenmesine neden oldu. “Seks arkadaşlığı” tabiri özellikle Avrupa ve ABD’de tabu olmaktan çıktıktan sonra ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Doyumsuzluk hissi yüksek olan ve haz beklentisi içine giren kişilerde, aşk arayışından çok seks arayışının ağır basmasıyla, aslında hep var olan, fakat çok fazla konuşulmadığı için bilinmeyen, ” seks arkadaşlığı” tabiri sonunda gündeme oturdu. Fakat, bu durum kişileri yalnızlığa ve mutsuzluğa itti. Seks arkadaşlığı ilişkisinde hiçbir kısıtlama olmadığı için geceyi beraber geçirme ya da ertesi gün telefon etme zorunluluğu da yoktur. Sahiplenme, kıskanma gibi duyguların tamamen yasak olduğu bu ilişki türünde, aşk ve seks birbirine karıştırılmamalıdır. Yorganın altında olanlar da sadece o iki kişiyi ilgilendirir. Ayrıca, bu iki kişi, kendi hayatından sorumlu olup, birbirinin hayatını bilmeleri gerekmemektedir. Ancak, her ne olursa olsun, duygunun dışlandığı yatak arkadaşlığı, insanın doğasına aykırıdır!

    AŞKSIZ SEKS OLUR MU?

    CİSED Genel Başkanı Psikiyatrist Doç. Dr. Cebrail KISA ; “Beklentilerin karşılıklı olması durumunda, sadece seks üzerine kurulu bir ilişkinin, uzun vadeli olması mümkün olabilir. Bu durum, özellikle orta yaş grubundaki, kariyerine önem veren bu nedenle de, düzenli bir ilişki için zaman ve enerji harcamak istemeyen, Amerikalı ve Avrupalı kadınlar arasında görülmekteydi” dedi. Dr. Kısa, Kanada’lı seksolog Sophie Brousseau’nın, bu konu üzerine yaptığı araştırmaları doğrulayarak, “Artık ülkemizde de, “Yatak Arkadaşı” tabiri; yalnız cinsel birleşme için bir araya gelen kişiler için kullanılmaya başlanmıştır. Bu tarz ilişki yaşamak isteyen bireyler özellikle, evli ve aşk beklentisi olmayan, sır tutabilen, kıskançlık, kısıtlama gibi duygusal dürtülerini kontrol edebilen, aile ve sosyal çevrelerinin dışında olan kişileri seçmektedir. İlk bakışta böyle bir ilişki şekli cazip gelse de, sonu genellikle hüsranla bitmektedir. Zamanla kullanan-kullanılan bir ilişkiye dönüşecek olan yatak arkadaşı ilişki biçimi, kullanılan kişinin kendini değersiz hissetmesine ve bunun sonucunda da ağır bir depresyona girmesine neden olabilecektir.” dedi. Dr. Kısa ayrıca, “Bazı bireylerde, yatak arkadaşlığı kontrolden çıkarak, kişiyi seks bağımlısı haline getirebilir. Bu, terapi gerektiren bir cinsel işlev bozukluğudur. Bunun dışında, sürekli değişik insanlarla birlikte olmak cinsel yoldan bulaşan hastalıklara da davetiye çıkartmaktadır.” dedi.

    İYİLEŞMEYEN AŞK ACISI KİŞİLERİ YATAK ARKADAŞLIĞINA ZORLUYOR

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap GÜNGÖR; “Yatak arkadaşlığını seçen kadın ya da erkek, geçmişinde genellikle iyileşmemiş bir aşk acısı yaşamış kişilerdir. Bu kişiler, tekrar acı çekmemek için yeni bir duygusal ilişkiye girmek istemez.” dedi ve Psk. Güngör şöyle devam etti, “Canının istediğiyle özgürce birlikte olmak, sorumluluktan uzak rahat bir cinsellik yaşamak, bu tip aşk yarası olan bireyler açısından bir onarım ilişkisi ve depresyonla baş etme şekli olarak görülmektedir. Fakat, bu tarz bir savunma mekanizması çözüm olmamakla birlikte, kişinin kendine olan özgüven ve saygısını kaybetmesine ve hatta daha ciddi ruhsal sorunlara da yol açabilmektedir.” Kişilerin aşk acısını genellikle tek başına aşmaya çalıştıklarını ancak, bazı kişilerin geçmişten gelen olumsuz çocukluk yaşantılarından dolayı bu süreci aşamayıp, yatak arkadaşı gibi yanlış yollara saptıklarının altını çizen Psk. Güngör; “Yoğun üzüntü, terk ve kayıp gibi duygular için gerektiğinde terapi yardımı almak yararlı olacaktır.” dedi.

    YA SONRA…

    Zamanla “Başlarda, haftada bir kez, yalnızca cinsel ilişki için buluşuyorduk. Zamanla ona âşık olduğumu hissettim ama o, benim yalnızca bedenimle ilgileniyordu. Kendimi kullanılmış bir paçavra gibi hissetmeye ve kendimden nefret etmeye başladım.” şeklinde cümlelerin kurulduğu yatak arkadaşlığının olumsuz sonuçlarına dikkati çekenCİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal ÖZCAN; “İster istemez işin içine duygu karışma ihtimali nedeniyle, her iki tarafında, başlangıçta koyulan kurallara uyması pek de olanaklı olmayabilir. Bu durum, zamanla ilişkiyi içinden çıkılmaz bir sorun yumağına dönüştürebilir. Bu sorunlar, taraflardan birinin diğerine âşık olması ya da karşısındaki bireyden daha fazlasını istemesi gibi bir durumla sonuçlanacağı gibi ilişkinin tek taraflı sonlandırılması durumunda kişinin kendini kullanılmış ve terk edilmiş hissetmesi şeklinde de örneklendirilebilir. Bu nedenle, duygusal tatminsizlik yaşama, kendini kullanılmış hissetme, toplum tarafından hoş karşılanmama kaygısı ve zamanla yatak arkadaşına aşık olma riski üzerinde durulması gereken önemli sorunlardır.” dedi. Genellikle var olan bir arkadaşlığa sonradan cinsellik eklendiğinde, bu ilişkinin sonlandırılması halinde, eskiden kalma arkadaşlığında sonlandırılmış olacağının altını çizen Psk. Özcan; “Kişiler dostluk ve arkadaşlık ile cinsel dürtüler arasında bir seçim yapmalıdır.” dedi.

  • Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor

    Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor

    Cinsel açıdan kendilerini yeterince tanımayan kadınların çok sık olduğu ülkemizde, evli olduğu halde yıllarca Cinsel ilişkiye giremeyen kadınlarımız da var. Cinsel ilişkiye girememe korkusu olarak tanımlanan, bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismus ile ilgili Cinsel Sağlık Enstitüsü 4500 kişi üzerinde bir anket çalışması yaptı. İşte açıklamalarıyla Türkiye’de gündem yaratan Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün Vajinismus Bilgi Anketi’nden çarpıcı başlıklar ve merak edilenler:

    Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor
    Cinsel ilişkiye girememe şikayeti ile başvuran ve vajinismus tanısı ile Cinsel terapi sürecine alınan hastaların ortak davranış özelliklerinin saptanması ve zamanla kendilerini başka insanlarla karşılaştırırken olumsuz yönlerini görmeleri hipotezi ile hazırlanan Vajinismus Bilgi Anketi ile yaptıkları çalışma ile vajinismuslu kadınların ortak özelliklerini belirlediklerini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Cinsel Sağlık Enstitüsü olarak 4500 kişi üzerinde yaptığımız anket çalışması ile, vajinismusu olan kadınların %55′nin cinsel konularda bilgi düzeylerinin düşük olduğunu, %85′nin ilk geceden çok korktuklarını, %40′nın görücü usulüyle evlendiklerini, %45′nin kendi bedenlerini beğenmediklerini, %40′nın ailesine bağlı olduğunu ve %40′nın da eşinin kendisini terk edeceğini düşündüğünü ortaya çıkarttık. Vajinismus hastalarının %45′inde cinsel isteksizlik, %25′inde orgazm olamama, %20′inde cinsel tiksinti bozukluğu, %20′inde sosyal fobi, %15′inde panik atak, %35′inde anksiyete, %20′inde depresyon ve %15′inde yükseklik korkusu olduğunu tespit ettik. Ankete katılanların %45′i 1’2 yıldır, %30′u ise 3’4 yıldır bu hastalığı yaşadıklarını ifade ettiler’ dedi.

    Vajinismus hastaları hocalara ve medyumlara başvuruyor
    Yaptıkları çalışmada vajinismus hastaları için cinselliğin ayıp, günah, yasak olarak değerlendirildiğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Ayrıca ankete katılanların %45′nin tedavi için hocalara ve medyumlara başvurması da çok çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Bu da hala nereye ve kime başvuracağını bilmeyen binlerce vajinismuslu hastamızın var olduğudur’ dedi.

    Kadınların korkulu rüyası
    Vajinismusun; henüz ülkemizde fazlaca bilinmeyen ama sık görülen ve sayısı her geçen gün artan, yatak odalarında her gece hayatlarının en büyük korkusunu yaşayan ve cinsellikleri bir kâbusa dönüşen kadınların hastalığı olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Çöp kutusuna bir arada atılmış çeşitli hastalıklardan oluşan vajinismus; tıpkı deprem gibidir, onu anlamalı ve felsefesine saygı duyulmalıdır. Kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inanması durumu olan vajinismus; tıpkı aşk gibidir, tam olarak tanımlanamasa da çaresizlikle yaşanır. Vajinismusu olanlar iki yönden talihsizdir. Sadece fiziksel bir hastalığa sahip olmakla kalmayıp, bu konuda aşırı kaygı, saplantı ve kötümserlik içine de gömülmüşlerdir. Bu açıdan bakıldığında kadınların korkulu rüyasıdır’ dedi.

    Vajinismus nedir?
    Yurt dışındaki cinsel terapi ve seksoloji kitapları incelendiğinde; vajinanın girişindeki kasların istem dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı veya imkânsız olarak algılanmasına vajinismus denildiğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ’13 yıllık hekimlik hayatımda gördüğüm yüzlerce vajinismus hastası bana bu tanımın çok doğru olmadığını gösterdi. Çünkü vajinismusta başta vajina etrafında olmak üzere tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku, tiksinme ve panik hali olur, hasta bacaklarını açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatır ve elleriyle eşini iter. Kızlık zarlarının çok kalın ya da vajinalarının çok dar olduğunu düşünebilen bu kadınlar oluşan acı beklentisi sonucunda kendilerini savunma ve koruma çabaları içine girerler. İşte buna vajinismus denir. Doğru olan bu tanının konması için bozukluğun sürekli ya da yineleyici bir biçimde görülmesi gerekir’ dedi.

    Bir korku refleksi
    ‘Ya acırsa’ diye korkan kadınların cinsel ilişkinin gerçekleşmesine izin vermediğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘İstemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki kasılmalar bilinçdışından köken alan vajinal bir refleks olduğu kadar, ilkel ve bedensel bir korku refleksidir. Bu refleks penisin veya başka bir cismin, tampon, doktor parmağı, hatta hastanın kendi parmağının bile vajinaya yaklaşması veya eşin cinsel ilişki için pozisyon alması sonucu tetiklenebilmektedir’ dedi.

    Kızlık zarı delinmez ve patlamaz
    Gerçekte cinsel ilişki sırasında vajinanın esnemesinin ve genişleyebilmesinin büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajina yani kadın cinsel organı, ilişki sırasında erkeğin penisinin büyüklüğü ya da küçüklüğüne göre kendini hazırlar. Cinsel birleşmenin durumuna bağlı olarak genelde dışa en yakın kısmı oldukça gevşeyebilir. Bu sağlıklı ve normal bir durumdur. Vajina esneyebilen, genişleyebilen ve uzayabilen bir organdır yani vajinismus, genital organların anormalliğinden dolayı değildir. Bazı kadınlar, vajinalarının penisin giremeyeceği kadar dar olduğunu hatta böyle bir deliğin olmadığını bile düşünürler. Vajina kasları kasıldığında ve vajina deliğinin içine hiçbir şeyi alamayacak bir görüntü verdiği durumlarda hasta için cinsel birleşme çok zor bir hal alır. Yani genital bölge tamamen normalken bu endişeler tamamıyla yanlıştır. Çünkü anatomik olarak normal olan bir kızlık zarı kanamaz, delinmez, patlamaz, yırtılmaz ve normal şartlar altında cinsel ilişki ağrı yapmaz, acı yapmaz. Sadece zarda açılma olur. Ağzımızın içini döşeyen epitel doku vajinanın içiyle aynıdır. Nasıl ki kuru bir ekmeği çiğnemeden, tükürüğümüzle ıslatmadan yutmaya çalıştığımızda boğazımız kanarsa, acırsa, vajinanın içine de kuru kuruya penis sokulmaya çalışılırsa, ağrı acı ve kanama olur. Yani kadın rahatsa, kendini kasmaz ise, sulanması tam olmuş ise ilk gecede yüzüncü gece de ağrı, acı ve kanama olmaz. Çünkü vajinanın görevi penisi içine almak ve neslin devamını sağlamaktır. Vajina bu görevini yaparken neden sorun yaşansın? Gözümüzde görme işlemi sırasında ağrı, acı veya kanama oluyor mu? Ama gözümüze toz girse ve biz ovuştursak ağrı, acı ve kanama olabilir. Bu normal dışı bir durumdur’ dedi.

    Erkek evliliğini bitirmeye zorlanabiliyor
    Ailelerin vajinismus durumunu bilmelerinin işi içinden çıkılmaz bir hale getirebileceğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Ailelerin ilk geceye ait deliller istemeleri, ya da -hala çocuğunuz olmuyor mu?- şeklindeki soruları çiftin durumu zora sokar. Ailelerinden sürekli baskı ve aşağılanma görebilirler, genellikle kadın suçlanır ve erkek evliliğini bitirmeye zorlanabilir’ dedi.

    Neden çoğunlukla psikolojik kaygılar
    Vajinismusun nedenleri arasında psikolojik kaygıların ağırlık kazandığının altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Kız çocuklarına öğretilen veya irademizin bilinçdışımıza kodladığı -cinsellik kötüdür-, -kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir- düşünceleri bu problemin ortaya çıkmasında önemli bir yer tutar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, basit bir utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır. Bu durumda geçmiş de yaşanmış taciz gibi travmatik olayların bilinçdışına itilen bugünkü izdüşümleri ve etkileri gibi daha karmaşık içsel çatışmalar, yanlış kalıplar ya da zorlamalar beden-zihin bütünlüğünü bozup vajinismusa neden olabilir. M. Ericsson’un dediği gibi defolu bir öğrenme ve kabullenme vardır.

    Sağdıçlık kurumunun yerine yeni kurumlar inşa edemedik
    Ülkemizde kadınlardaki cinsel problemlere adanmış basılı materyalleri ve bireyin kendi başına kullanabileceği yazılı materyalleri bulmanın oldukça zor olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Bu nedenle bu sahada yapılacak cinsel eğitim ve sosyal hareket serbestîsine hiç olmadığı kadar fazla ihtiyacımız vardır. Çünkü sağdıçlık kurumunun içini boşalttığımızdan beri; penis girişine katlanamama veya özel zorluklar yaşama anlamına gelen vajinismustan şikâyetçi olan kadınların sayısında hızlı bir artış söz konusudur. Bu nedenle Evlilik Öncesi Cinsel Danışman ve Rehberlik hizmetleri yasal düzenlemelerle zorunluluk haline getirilmelidir. Ayrıca yarınlarımızın geleceği gençlerimiz içinde anaokulundan başlayan bir Cinsel Eğitim ve Ergenlik Öncesi Cinsel Danışma ve Rehberlik hizmetleri de yasal olarak düzenlenmelidir. Son olarak Anne-Baba ve Eş Eğitimleri de ülkemizin yapı taşı olan ailelerimizin sağlıklı ve mutlu olması için mutlaka verilmelidir. Ülkemizde bu hizmetleri verecek kurumlar vardır’ dedi.

    Her 10 kadından biri vajinismus yaşıyor
    Vajinismusun görülme sıklığı ilgili rakamların büyük farklılık göstermesine rağmen, söylenenden daha sık ortaya çıkıyor olmasının muhtemel olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yurtdışı yayınlarda cinsel terapi kliniklerine başvuran kadınlardaki vajinismus oranlarının %12 ve %17 arasında değiştiği rapor edilmiştir. Kanada ve İrlanda’da yürütülen çalışmalarda daha yüksek oranlardan bahsedilmiştir. Rasgele örnekleme ve yapılandırılmış görüşme metotlarının kullanıldığı Cinsel Tıp Enstitüsü Vajinismus Bilgi Anketi, Türkiye’de her 10 kadından birinin vajinismus sorunu yaşamakta olduğunu göstermiştir. Bu durum vajinismusun ülkemizde cinsel terapi merkezlerine başvuran kadınlar arasında en sık rastlanan şikâyetlerden biri olduğunun bir kanıtıdır. Yani başvuranların %60′nı vajinismus oluşturmaktadır. Tanı kriterlerine ve kadınların jinekolojik muayene veya cinsel terapi alma istekliliğine bağlı olarak vajinismus görülme sıklığı değişebilir. Tedavi arayışı olmaksızın kısmi ya da durumsal vajinusmus yaşayan kadınların sayısı bilinmemektedir ve bu sayı kanaatimce klinik örneklere nazaran genel nüfusta daha yüksek olabilir. Çünkü vajinismusun yaygınlığı düzgün bir şekilde belgelenememektedir. Ölçümler, kullanılan tanımlamalara, örneklemedeki kişilerin yaşına, raporlama çeşitlerine göre oldukça değişkenlik gösterebilmektedir. Buna ek olarak, kadınların yardım isteme davranışını ortadan kaldıran, ayıp, yasak, günah, utanç verici ve durumun mahremiyetine ilişkin düşünceler de oldukça yaygındır. Türk kültüründeki cinsel değerler, cinselliğin anlamı, cinsel ilişkinin tanımı, cinsel işlev bozukluğunun algılanması gibi bazı özelliklerde bu yüksek görülme sıklığında rol oynar’ dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

  • Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    CİSED GENEL BAŞKAN YARDIMCISI UZ. DR. YASEMİN YILDIZ: “CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!”

    Yaz geldi. Yeni evlenen çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu nedenle “ilk gece korkusu” ve “vajinismus” yeniden gündeme geliyor. Çünkü toplumumuzda ebeveynler kızlarına hep aynı şeyleri öğütlüyor: “Evleneceğin güne kadar erkeklere dikkat et.” “Erkeklerden uzak dur, kendini koru.” “Erkekler sana zarar verebilir.” “Cinsellikle aranda hep bir mesafe olsun.” Daha sonra bu öğütleri tutmayanların başlarına gelen korkunç hikâyeleri ve örnekleri kızlarına anlatarak inandırıcılıklarını arttırmaya çalışıyorlar. Peki, ebeveynler farkında olmadan ileride kızlarının vajinismus olmasına yol açabilirler mi? İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi…

    CİNSELLİKLE SEVGİYİ BİR ARAYA GETİREMİYORLAR!

    Esas olarak 0–7 yaş ve daha sonra devam eden süreçte kız çocuklarının bilmedikleri ama merak ettikleri cinsellikle ilgili tüm kayıtları, tepkileri ve tutumları büyüdükleri aile ortamında ve özellikle annelerini model alarak oluşturduklarını ifade eden CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Çocukluk çağlarında çoğu kız çocuğu anlayamadıkları bir şekilde ‘Aman bisiklete binmeyin!’ veya ‘Aman çitlerin üstünden atlamayın!’ gibi uyarıları duyuyorlar. Oyun oynarken düşüp genital bölgesiyle ilgili bir travmada annesinin paniğine şahit oluyorlar, sürekli bacaklarının arasında korunması gereken bir şey olduğunu hissediyorlar. Böylece kız çocukları içinde yetiştikleri ortamın görüşlerini ve değer yargılarını küçük yaşlardan itibaren direk ya da dolaylı yollardan öğreniyorlar. Örneğin bazı evlerde cinsellikten hiç bahsedilmiyor, hatta gazete ya da televizyonda bu konudaki haberler bile hemen sayfa ya da kanal değiştirilerek engelleniyor. Ayrıca cinsellik içeren konular ya da cinsellik içermese bile kız-erkek ilişkileri ile ilgili konular ayıplanarak veya olumsuz imalarla dile getirilerek, kız çocuklarının bu mevzulardan uzak kalması sağlanıyor. Hatta evde anne ve babalar asla çocuklarının yanında birbirinin elini tutmuyorlar, yan yana sarılarak oturamıyorlar veya birbirini öpmüyorlar. Böylece çocuklar anne ve babalarının bir cinsel hayatı yokmuş gibi algılarla büyüyorlar. Bu nedenle cinsellikle sevgiyi bir araya getiremiyorlar.” dedi.

    SAVAŞ YA DA KAÇ!

    Kız çocuklarının daha çok küçük yaşlardan itibaren “Kapat eteğini bacağın görünecek!” gibi laflarla, güvendikleri ve inandıkları aile büyüklerinin uyarılarıyla kendilerini kapatmayı öğrendiklerini ifade eden CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Cinsellikle ilgili masumca bir soru sorduklarında kız çocukları azarlanabiliyor, sadece eteklerini değil kendi bedenlerine olan ilgilerini ve meraklarını da kapatabiliyorlar. Kendi mahremlerini büyük bir gizlilikle koruyarak büyüyen bu kızlar, bilmedikleri ve hiçbir zaman öğretilmeyen cinsel hayatla ve onlar için adeta birer öcü gibi gösterilen erkek bedeniyle karşılaştıklarında, ilk gece yani gerdek gecesi büyük bir panik ve kargaşa yaşıyorlar. Çocukluktan itibaren aşılanan cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili olumsuz telkinler, genç kızlık döneminde sosyal ortamlarda arkadaşlardan veya yeni evlenen kişilerden duyulan korkunç ilk gece hikâyeleriyle iyice kuvvetleniyor. Hatta ilk gecenin çok acılı ağrılı olacağı, oluk oluk kanların akacağı, canının çok yanacağı ama dişini sıkması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırabileceği gibi olumsuz telkinler kızların kafasına yerleşiyor ve cinsel ilişkiyi gözlerinde çok büyütmelerine neden olabiliyor. ‘Canım yanacak, çok ağrıyacak, bu kocaman penis o küçücük deliğe nasıl girecek!’ gibi düşünceleri kafalarından atamayabiliyorlar. Korku ve panik içinde ilk geceye hazırlanıyorlar. Ama bir taraftan da, ‘Ya kanamazsa!’ diye de garip bir korku içine girebiliyorlar. Çünkü bazı hikâyelerde, kızın kanaması olmamıştır, yeni evli kadın doktora götürülmüştür ya da doktora götürülmeden orada dövülerek aşağılanmıştır. Bu tabloda vajinismus bozukluğu ile karşılaşmak çok doğal bir sonuç oluyor. Çünkü vajinismus aslında kadının kendini korumak amaçlı tehlikelere karşısı verdiği ‘Savaş ya da kaç!’ tepkisidir. Bu karmaşık duygular içinde ki bir kadının fiziksel anlamda kendini savunmasına yani istemsiz bir şekilde bacaklarını kapatarak eşini itmesine ve cinsel ilişkiye izin vermemesine vajinismus diyoruz.” dedi.

    CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!

    Vajinismuslu kadınların ilk gece yıllardır korudukları en değerli hazineleri olan iyi kız ruhlarını, namuslarını veya bekâretlerini kaybetmemek için mücadele ettiklerini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Vajinismuslu kadınlar kendilerini ve eşlerini üzen ve yaralayan tarifsiz, acı dolu hayata başlıyorlar. Cinselliği evlenene kadar kaçınılması veya uzak durulması gereken bir konu veya bedenlerini korumak için verilmesi gereken bir mücadele olarak görmek, vajinismuslu kadınların sayısını her geçen gün arttırıyor. Bu nedenle anne ve babalara çok iş düşüyor. Anne ve babaların çocuklarına, doğru zamanda ve doğru kişiyle yaşanacak cinselliğin, suçlanılacak veya utanılacak bir yaşantı değil, aksine kişileri birbirine yaklaştıran, duygusal paylaşımı arttıran ve ilişkileri zenginleştiren bir eylem olduğunu söylemeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik ve evlilik; tamamlanma, bütünleşme, bir ve tam olma halidir, sevginin, ruhun ve bedenin paylaşılmasıdır. Ayrıca cinsellik sadece üreme amaçlı değil duygusal yakınlık ve haz içinde yapılmalıdır. İşte o zaman vajinismus ve daha birçok cinsel problem konusunda toplum olarak çok yol alınacaktır. Anne ve babaların en önemli sorumluluklarından biri; önce araştırarak ve öğrenerek, nesilden nesile aktarılan yanlış bilgilerden kendilerini kurtarmaları ve çocuklarına doğru kılavuz olabilmeleridir. Unutulmamalıdır ki, bilgi korkunun panzehiridir. Ayrıca bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir.” dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

  • Kleine-Levin Sendromu nedir?

    Kleine-Levin Sendromu nedir?

    “Uyuyan güzel hastalığı” olarak adlandırılan “Kleine-Levin Sendromu” hastalığından muzdarip olanlar, günde 20 saat uyuyabiliyor ve sadece yemek ya da tuvalet ihtiyaçları için kalkıyorlar.

    “Kleine-Levin Sendromu” hastalığında kişi, mekân ve zaman gözetmeden her yerde uyuya kalabiliyor
    İngiltere’nin Yorkshire Bölgesi’nde yaşayan 30 yaşındaki Nathalie Hoyland’da çok nadir görülen “Kleine-Levin Sendromu” var.

    Bu rahatsızlıkta kişi, mekân ve zaman gözetmeden her yerde uyuya kalabiliyor.

    Bu durum mayıs ayında doğum yapacak olan Hoyland’ı endişelendiriyor. Hoyland endişelerini şöyle dile getiriyor:
    “Doğum sırasında da uyuyakalmaktan çok korkuyorum. Doğumu atlatsam bile sonrası var, kendi başına olduğunuzda uyuya kalmak o kadar sorun değil belki, ama bakmanız gereken bir bebek söz konusu olduğunda, işler daha da zorlaşıyor.”

  • Yatak Odası Dekorasyonu için ipuçları

    Yatak Odası Dekorasyonu için ipuçları

    Kendinize rahat ve geniş bir yatak odası yaratmak için size birkaç pratik önerimiz var.Günümüzde çok yönlü işlevler üstlenen yatak odanızın, ihtiyaçlarınızın ne kadarına karşılık verebildiğini düşünüyorsunuz. Yaşam alanlarıyla yatak odası konseptini kaynaştıran yeni trendin yansımaları olan, hem gece hem de gündüz kullanıma olanak veren çok yönlü tasarımlar arasında size uygun olanı seçerek, düşlediğiniz yatak odasına kavuşmanız mümkün. Gardrop seçerken ve kullanırken Gardrobun yüksekliği, ceket ve gömlekler için en az 110 cm;manto ve elbiseler için en az 160 cm ; derinliği ise en az 60 cm olmalı.

    Gardoba en yakın mobilya 60 cm uzaklıkta olmalı. Gardorbun kapakları sürgülü ise bu mesafe azaltılabilir.

    İç bölümler, kullanıcının ihtiyacına göre tasarlanmalı, az kullanılan eşyalar için ayrılan yerler üst kısımlarda düşünülmeli, ağır eşyalar bel hizasında bir bölümde saklanmalı.

    Kapaklı dolaplarda iç aydınlatma yapılmalı, ayakkabı bölümleri mutlaka havalandırılmalı.

    Yatak odanızla ilgili ipuçları

    Yatak ve oturma bölümleri olan geniş bir yatak odanız varsa, boş kalan alana uygun boyutlarda bir kitaplık ya da şifonyer yerleştirebilirsiniz.

    Yatak ucuna da işlev kazandırabilecek, puf ya da otoman tarzı bir mobilyayla değerlendirmeniz mümkün.

    Yatak odanızda masası olan bir kitaplık, okuma lambası, kitaplar, çerçeveler ve hatta küçük bir televizyon için elverişli raf alanı sağlanabilir. Rafların iki ucu açık olursa, oda içinde görsel sürekliliği de sağlamış olursunuz.

    Yatak kenarında konumlanan komidinler için mevcut alanınız elverişli değilse, yatağın iki yanına da zarif ayaklı küçük masalar kullanabilirsiniz.

    Küçük masanızı büyük yuvarlak masa örtüsü ile küçük ama son derece şık bir etekli masaya dönüştürmeye ne dersiniz? Böylece yanına ekleyeceğiniz iki küçük koltukla yatak odanıza şirin bir fiskos köşesi kazandırabilirsiniz.

    Ev içindeki ses ve gürültülerin yatak odası dışında kalması için duvarlarda hatta tavanda ses yalıtımı sağlayan malzemelerden faydalanabilirsiniz.

    Odadaki seslerin etkisini azaltmak içinse, uzun tüylü, duvardan duvara halılar ve tekstil duvar kağıtlarını tercih etmelisiniz.

    Etejerli alçak mobilyaların yerleşimi için yatak ucu en uygun konumdur. Bu tarz bir mobilya, çarşaf, yastık ve nevresim takımlarını saklamak için ekstra alan kazandırmanın yanı sıra, dergiler, fotoğraf albümleri ve dekoratif ürünleri sergilemek için hacim sağlayacaktır.

    Yatakta bile çalışmayı sevenlerdenseniz yatağa uygun çalışma yüzeyleri ve telefon, internet ve diğer iletişim cihazlarının yanı sıra iyi bir aydınlatma sistemi ile donatarak istediğiniz zaman yatak odanızda çalışabilirsiniz.

    Gardropun yüksekliğini ceket ve gömlekler için en az 110 cm, manto ve elbiseler için en az 160 cm olduğunu hatırınızdan çıkarmayın. Derinlik 60 cm ; den az olmamalıdır.

    Gardrop en yakın mobilyaya ise en az 60 cm mesafede olmalıdır. Kapakları sürgülü ise bu mesafe azaltılabilir.

  • Yatak Odası için Duvar Kağıdı

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı

    Zengin bir duvar kağıdıyla yatak odanızda, daha özel bir atmosfer yaratabilirsiniz!
    Yatak odası, kişisel ve en özel alanlardan biri. Evliliğinizin en dinamik olduğu nokta… Zengin bir duvar kağıdığla kendinizi nerede hayal ediyorsanız, o hissi yaşayabilirsiniz.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 1

    Maceracı olun!

    Yatak odası, kişisel ve en özel alanlardan biri. Evliliğinizin en dinamik olduğu nokta… Fantezilerin kurulduğu yer… Zengin bir duvar kağıdığla kendinizi nerede hayal ediyorsanız, o hissi yaşayabilirsiniz. Orman hissi veren bu duvar kağıdı, dört köşeli yatak, tahta dokunuşlar ve bunların beyazla buluşmasıyla kendinizi doğadaki kadar özgür hissedebilirsiniz!

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 2

    Kendinizi zirvede hissedin!

    Cesur ve şık bir görünüm elde etmek için, iki ton veya iki çarpıcı deseni birlikte kombinleyin!
    Buradaki gümüş rengi ve altın tonlarındaki dikey bantlar odaya yükseklik katıyor. Limon rengi tonlarla gri yatak başlığıda harika bir uyum içerisinde…

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 3

    Çiçek desenleriyle çizgileri birleştirin

    Dekoratif duvar kağıtları, zengin alanlar yaratmak için harika bir seçenek… Gri ve beyazın muhteşem uyumuna, turkuaz gibi canlı bir renk katabilirsiniz. Çiçek desenleri ve çizgileri birlikte kombinleyerek trendy odalar yaratın.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 4

    Büyük ve geniş modeller seçin

    Bugünün modern görünümünü yakalamak için geniş ölçekli desenler kullanın. Samimi bir ortam oluşturmak için de duvardaki deseni, yatağın bir köşesine veya odadaki herhangi bir mobilyaya taşıyın… Bu şekilde hoş bir bütünlük yakalayacaksınız.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 5

    Farklı bölgeler yaratın

    Klasik bir dekorasyon için, odanın sadece bir bölümünü farklı duvar kağıdıyla kaplayın…
    Duvar kağıdığın içindeki bir kaç tonu odanın içindeki mobilyalarda kullanın.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 6

    Kontrast yaratın!

    Canlı sarı duvar kağıdıyla, koyu renk mobilya harika bir kontrast yaratıyor… Sade beyaz tüllerle çarşafların uyumuda modern bir atmosfer oluşturuyor.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 7

    Renkli duvar kağıtlarıyla, beyaz ve krem tonlarını dengeleyin

    Karmaşık bir duvar kağıdını başarılı bir şekilde kombinlemenin yolu, onu başka bir renkle dengelemek… Soluk krem ve beyaz yatak çarşafları, döşeme ve aksesuarlarla birlikte, botanik duvar kağıdı çarpıcı bir etki yaratıyor.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 8

    Tek bir renkle dekore edin

    Beyaz arka plana karşı sadece tek bir renk kullanın. Tek bir rengin farklı tonlarıyla dekore edilen odalar oldukça cesur!

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 9

    Sade duvarlara bir farklılık katın

    Düz duvarlarda yaratacağınız farklı bir etki odanın daha geniş görünmesine neden olacak… Hem de dekoratif bir görünüm sağlayacak.

    Yatak Odası için Duvar Kağıdı | 10

    Zarif bir uyum yaratın

    Bu ince duvar kağıdı, huzurlu ortam yaratmak için uygun bir seçenek… Gri ve beyaz birlikteliği sade bir arka plan oluştururken, büyük yatak başlığı odak noktası oluşturuyor. İpek yastıklar ise lüks bir görünüm sağlıyor.

    İlgili Konular ;
    Evinize yeni bir pencere açın
    2012 Duvar sticker modelleri
    Çocuk Odası Sticker Modelleri 2012
    Kitaplık Modelleri
    Dekorasyonda Zerafet !
    Balkon Sefası

  • Bellona yatak odası takımları

    Bellona yatak odası takımları

    Taşınacaklar, yeni ev alanlar, yatak odası takımı eskiyenler en iyisini almayı ister. Bellona yatak odası takımları bu yılda birbirinden eşsiz ve gösterişli modelleri ile sizleri mağazalarında bekliyor.

    Bellona yatak odası takımları genellikle beyazın tercih edildiği modeller olmakla birlikte kahverenginin tonları da odalara sakinlik sağlamayı başarıyor.