Etiket: yaş cinsel istek

  • Yaşlara göre cinsel hayat

    Yaşlara göre cinsel hayat

    Kadınların  cinsel hayatları her yaş döneminde  farklı bir boyut kazanır. İşte kadınların her yaş dönemindeki cinsel hayatı…

    20′li Yaşlar

    Cinsellik bu yaşlarda hayatın olmazsa olmazları arasındadır. Evliliklerin gerçekleştirildiği bu dönemde cinsel ilişki yaygındır. Özellikle bu yaş grubundaki kadınlarda, eğer ailelerinde cinsellikle ilgili bir rahatlık yoksa vajinusmus, erkeklerde ise boşalma bozuklukları sık görülür.

    30′lu Yaşlar

    Bu dönem, cinsel uyarılma ve çekicilik açısından kadınların altın çağıdır. Kadınların cinsel yaşamları çok hareketlidir. Ancak genellikle bu yaşlarda çocuk sahibi olan çiftlerin cinsel yaşamları kısa bir süreliğine sekteye uğrar. Gebelik planlaması ve doğum sonrasında hem sosyal hem da hormonal bazı değişiklikler cinsel yaşamı olumsuz etkiler. Doğumun gerçekleşmesi çiftlerde genellikle ruhsal çatışmaları alevlendirir. Emzirme döneminde prolaktin hormonunun yüksek olması kadınlarda isteksizliğe yol açar. Kadınlar, hormonal değişikliklere bağlı vajina derisindeki incelemeler yüzünden cinsel birleşme sırasında ağrılar yaşayabilir. Ancak emzirme dönemi bittikten sonra prolaktinin cinsel yaşamdan yeniden zevk almaya başlar.

    40′lı yaşlar

    Orgazm sıklığında azalma olmasına karşın, kadınlar bu yaşlarda daha deneyimli olurlar. Bu da psikolojik açıdan aldıkları hazzı artırır. Erkekler ise bu yaşlarda ilk uyarılma, boşalma, orgazm sonrası yeniden uyarılmayı daha iyi kontrol etmeye başlarlar. Ancak 40′lı yaşlarını süren pek çok erkek için bu dönem panikle eş anlamlıdır. Bu dönemde hipertansiyon, damar hastalıkları, nörolojik bozukluklar, sigara, alkol gibi nedenlerle cinsellik olumsuz etkilenebilir. Özellikle ereksiyon kaybı 40 yaşındaki erkeklerin yarısında az, orta ve yoğun olmak üzere farklı şiddetlerde görülür. Bu nedenle bu yaş grubundaki erkekler, seksi hayatlarının önemli bir dönüm noktası gibi düşünürler. Bu yaşların en büyük fantezisi ise genç bir partnerle birlikte olmaktır.

    50 Yaş ve Sonrası

    50′li yaşların ortalarında kadınlar genellikle menopoza girdikleri için östrojen seviyeleri düşer, vajinal mukozaları incelir, vajinal ıslanmalarında azalmalar olur. Memelerindeki uyarılma, dikleşme azalır. Daha seyrek orgazm yaşarlar, orgazm sırasındaki doyumları kısa sürer. Ancak menopoza girmiş kadınlarda cinsel istek tamamen ortadan kaybolmaz. Erkeklerde ise yaşlanmayla birlikte cinsel istekle ilgili testesteron hormonunda kademeli bir düşüş gözlenir. Vücuttaki genel işlev azalmasının bir sonucu olarak ereksiyon kapasitesi azalır. Cinsel yanıt döngüsünde birçok evrenin süresi ve daha uzun süre ve yoğun uyarı gerekir. Ancak düzenli cinsel aktivite sürdüren erkekler yaşlanmanın tüm etkilerinden daha az zarar görürler. Araştırmalara göre, 70′li yaşlarda erkeklerin yarısı, kadınların da yüzde 20′ye yakını cinsel ilişkiye devam edebiliyor.

  • Libidonuzu saklandığı yerden çıkarın

    Libidonuzu saklandığı yerden çıkarın

    Erkeklerin kadınları suçlamakta usta olduğu konudur cinsel isteksizlik… Oysa cinsellik nasıl iki kişilikse, isteksizlikten de iki kişi sorumlu. Kaybolan libidonuza tekrar kavuşmak için işe konuşmakla başlayın…

    Üzerimize yapışan “isteksiz” etiketinden sıkıldık, Psikolog Gizem Pekcan’ın kapısını çaldık ve sorduk: “Nedir bu kadınların cinsel isteksizlik eleştirisinden çektikleri?” Gerisini kendisinden dinleyelim…

    Doğuştan isteksiz mi doğuyoruz yoksa zamanla mı azalıyor isteğimiz?
    Cinsel istek, doğuştan gelen bir dürtü… Cinsel isteği olmayan bir insanoğlu yok. Bu istek, genetiğimizde yerleşmiş olan üreme isteğinden kaynaklanıyor. Kadınların cinsel isteklerinin az olduğu düşüncesi ise yanlış… Kadınlar açısından sadece daha az öğrenilmişlik söz konusu diyebiliriz. Yapılan araştırmalar da kadınların cinsel isteğinin erkekler kadar var olduğunu, ancak toplumsal bazı baskılar nedeniyle çok entelektüel kadınlarda dahi bu isteğin bastırıldığını gösteriyor. Hayatın içinde çeşitli nedenlerle erkekte de kadında da cinsel isteksizlik görülebiliyor.

    Neden hep kadınlardan bahsediliyor?
    Bu durum, kadınlarda organik, psikolojik veya çevresel nedenlerle daha fazla görülüyor. Genital bölge ile ilgili rahatsızlıklar ya da diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların yanı sıra kullanılan ilaçlar da cinsel isteksizliğe neden olabiliyor. Ancak nedenlerin büyük bir bölümünü psikolojik etkenler oluşturuyor. Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, cinsel taciz, tecavüz gibi faktörlerin yanı sıra kadınlara çocukluktan itibaren cinselliğin ayıp ya da günah olduğunun öğretilmesi isteksizliğe neden oluyor. Çocuklukta öğrenilenler en temel inançlarımızı oluşturuyor ve bu dönemden itibaren cinsel duyguları olmaması gerektiği söylenerek büyütülen kızların evlilik ile birlikte birden çok sağlıklı cinsel hayatları olmasını beklemek mümkün olmuyor. Bu kadınlar, cinselliği “kadınlık görevi” olarak yaşıyor, kendi bedenlerini tanımıyor, nelerden zevk aldıklarını bilmiyor. Aynı ailelerden gelen erkekler de karısının nelerden hoşlandığını bilmiyor ve öğrenmeye çalışmıyor çünkü önemsemiyor.

    Her şey yolunda giderken, ilişki eskidikçe azalan cinsel isteği nasıl açıklayabiliriz?
    Evlendikten sonra ya da uzun süren bir ilişkinin içindeyken kadının cinsel isteğini kaybetmesi de sık rastladığımız bir durum. En önemli nedeni evlilik içindeki problemler. Eğer ilişkide bir sorun varsa kadın kendini ilk önce cinsellikten çekiyor. Hamilelik döneminde cinsellikten uzunca bir süre ayrı kalınması kadının daha sonraki dönemlerde isteksiz olmasına neden olabiliyor. Çocuk dünyaya geldikten sonra annenin tüm ilgisi çocuğa yöneliyor ve bu da cinsellikten el etek çekilmesine neden olabiliyor. Kadının kendini beğenmemesi, çirkin hissetmesi de cinsel isteğinde büyük oranda azalmaya sebep oluyor.

    Yaş, cinsel isteğin azalmasında etkili bir faktör mü?
    Kadınlarda, menopoza girince cinsel hayatının biteceğine dair yanlış bir düşünce oluyor. Cinsel dürtüyü sağlayan testosteron hormonunun seviyesi, menopozla birlikte azalıyor. Bu da cinselliğe olan isteğin eskiye oranla biraz azalmasına neden oluyor. Ancak kadınlar bu durumun kişinin hayatını sarsacak kadar büyük bir fark olmadığını bilmeli.

    İlk günlerdeki coşkunun zamanla geçmesi normal mi?
    Bir ilişkinin ya da evliliğin ilk zamanlarında mutlaka “cicim ayı” denilen dönemler oluyor. Bu, yeni bir şeyi keşfetme heyecanından kaynaklanıyor. Cinsel birliktelik sıklığının zamanla azalması, bu yeniliği keşfettikten sonra bu ilginin azalması, soğuması değildir. Yalnızca ilk keşfin heyecanının verdiği sıklık azalmıştır. Bunu sorun olarak görmemek gerekiyor ancak bu durumu bile kaldıramayıp nedenini öğrenmek için başvuran çiftler oluyor.

    Cinsel istek ilişki sıklığı ile ölçülebilir mi?
    Cinsel isteğin tek bir tanımı yok, kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Burada kadın ve erkek arasında bir fark söz konusu oluyor. Kadınlar cinselliği biraz daha duygusal yaşarken, istek duymak için hislerinden daha çok etkilenirken, erkekler için sadece görsel bir uyaran da yeterli olabiliyor.

    Ne zaman bir sorun olduğunu düşünmek gerekiyor?
    Haftalık cinsel ilişki sayısı gibi rakamlarla tanımlamalar yapmak doğru olmuyor. Ancak aylarca süren bir uzaklık söz konusu ise burada bir sorundan bahsedilebiliyor. Bu kadar uzun süren uzak kalmanın mutlaka bir nedeni vardır, bu aşamaya gelinmeden önce mutlaka bir şeyler yaşanmıştır diye düşünmek gerekiyor. Cinsel isteksizlik hiçbir neden yokken, birdenbire ortaya çıkmıyor. Bir tartışma, aile içi bir problem, kadının zevk alamaması gibi bir durumun sonucunda zaman içinde oluşuyor.

    Orgazm olamamak da isteksizliğe neden oluyor mu?
    Kadında orgazm problemiyle cinsel isteksizlik çok karıştırılıyor. Bu ikisi, hem birbiri ile çok bağlantılı hem de birbirinden ayrı tutulması gereken konular. Haz alamama cinsel isteksizliği doğuruyor diyebiliriz ancak cinsel isteksizlik haz alamamayı doğuruyor diyemeyiz. Cinsel isteksizlik varsa zaten haz almak mümkün değil. Cinsel hayatları boyunca hiç orgazm olmamış, orgazma nasıl ulaşacağını bilmeyen çok sayıda kadın var. Bunun sonucunda kadın bir süre sonra birliktelik istememeye başlıyor. Böyle bir durumda zaten önce orgazm problemi ile ilgili çalışmak gerekiyor. Orgazm olmayı öğrenen kadın sonrasında cinsel istek de duymaya başlıyor. Ancak hem kadın hem erkek için unutulmaması gereken bir şey var; her birlikteliğin mutlaka orgazm ile sonuçlanması gerekmiyor. Orgazm olana kadar yaşanılan çok güzel paylaşımlar, hazlar da bulunuyor.

    Büyük şehirde yaşamanın cinsel isteksizliğe etkisi var mı?
    Büyük şehirde yaşamanın, zamansızlık, stres, yorgunluk gibi bazı dezavantajları oluyor. Çiftler eve gittikleri zaman sadece ayaklarını uzatıp televizyonun karşısında oturmak istiyor. Akıllarından başka hiçbir şeyi geçiremeyecek hale geliyorlar. Oysa cinselliğin yaşanması için kafanızın da rahat olması gerekiyor. Bu yorgunlukla cinsel birliktelik yaşasalar bile yeterince doyum alamayan çiftler, bu doyumsuzluğun etkisi ile zamanla cinsel isteksizlik yaşamaya başlayabiliyor.

    Bu durumda “Cinsel isteksizlik tek başına kadına ait bir sorun değildir” diyebilir miyiz?
    Cinsel isteksizlik tek başına bir sorun değildir, genellikle olumsuz bir olayın sonucudur. Mesela ilişki içinde hiç takdir edilmeyen, kendisine minnet duyulmadığını hisseden, cinselliği eşine yaptığı hizmetlerden biriymiş gibi hisseden kadın bir süre sonra bu kırgınlıklarını cinsel hayatına yansıtmaya başlıyor. Böyle bir şikayetle gelen danışanlarda bazen cinselliğe hiç değinmeden, sadece ilişkiye ait bazı problemlerin çözümüyle cinsellikteki sorunlar da kendiliğinden çözülebiliyor. Cinsel isteksizliğin genellikle iki kişilik bir sorun olduğunu ve tedavisinin de iki kişilik olduğunu söyleyebiliriz.

    Cinsellik, bir ilişkinin ne kadarıdır?
    Cinsellik, ilişkinin tuzu biberidir. En önemli unsur değildir ama olmazsa olmazdır. Evliliğin temelinde güven, sadakat, sevgi, şefkat, saygı vardır. Cinsellik de bunlara katkı sağlayan ve evliliğe renk katan bir unsurdur.

    İyi bir cinsel hayat, ilişkiyi ayakta tutabilir mi?
    Bazı ilişkilerde iletişim sorunları olduğu halde cinsellik devam edebiliyor. Böyle bir ilişki o çiftin kendi tercihidir. Ancak ne iyi bir cinsel hayat iyi bir ilişki anlamına gelir ne de kötü bir cinsel hayat kötü bir ilişki demektir. Bunlar birbirinden hem çok bağımsız, hem de çok içi içe konulardır.

    Bir durup düşünün
    ● Cinsellik hiç aklınıza gelmiyorsa,
    ● Cinsel uyaranlara karşı heyecan hissetmiyorsanız,
    ● Partnerinizle yakınlaşmaktan yorgunluk gibi bahanelerle kaçınıyorsanız (tiksinmekten bahsetmiyoruz) cinsel soğukluk yaşamaya başladığınızı düşünebilirsiniz.
    Ne yapmalı, ne etmeli?
    ● Önce partnerinizden bağımsız olarak kendinizi keşfedin.
    ● Kendinize, cinselliğinize ve bedeninize vakit ayırın. Nelerden hoşlandığınızı, haz aldığınızı keşfedin.
    ● Hayal etmekten korkmayın. Cinsel ilişki sırasında fantezi kurmanın kötü bir şey olmadığını bilin.
    ● Kendi bedeninizle ilgili keşiflerinizi eşinizle paylaşmaktan çekinmeyin, size zevk vermesi için ona yardımcı olun.
    ● Menopozla ilgili şartlanmalardan kurtulun. Menopozun cinsel hayatın sonu olmadığını unutmayın.
    ● Cinselliğin sadece üremek için olmadığını, aynı zamanda bir haz kaynağı olduğunun farkında olun.
    ● İsteksizliğiniz, yaşanan bir olayın ardından başladıysa uzman desteği almaktan çekinmeyin.

    Formsanté Dergisi