Prof. Dr. Canan Karatay’ın ortaya attığı Karatay diyetinde öğünlerde tüketilmesi gerekenler şu şekildedir:
Kahvaltı: Haşlanarak ya da tereyağında peynirli omlet yaparak tüketilecek olan 2 adet yumurta, 8-10 adet yeşil ya da siyah zeytin, bir avuç içine denk gelecek büyüklükte beyaz peynir, 4-5 adet kuru kayısı, şekersiz bitki çayı veya meyve çayı, bir çay bardağı kadar ceviz içi ve su olan bir kahvaltı sabah saat 8-9 gibi yapılmalıdır.
Öğle yemeği: Bir avuç içi kadar dana söğüş, zeytinyağlı fasulye, içerisine turp ve havuç rendelenmiş olan mevsim salatası; 1 su bardağı tuzsuz ayran veya şekersiz bitki çayı ile birlikte saat 13:00-14:00 arası tüketilmelidir.
Ara öğün: Yarım su bardağı ceviz, şekersiz bir çayla veya taze limonlu su ile saat 15:00 civarında tüketilmelidir.
Akşam yemeği: Balık, yeşil soğan, roka, turp, salata akşam saat 18:00-19:00 arası tüketilmelidir. Bu saatten sonra da hiçbir şey yenmemelidir ve yaklaşık 30-40 dakika yürüyüş yapılmalıdır.
Karatay Diyetinde Yasaklı Olan Besinler
Karatay diyeti yapan bir kişinin tüketmemesi gereken besinler şunlardır:
Ekmek ve tahıllı ürünler
Beyaz şeker ve şekerli ürünler
Karpuz
Kavun
Üzüm
İncir
Pirinç
Patates
Muz
Margarin
Ayçiçek yağı
Yapay tatlandırıcılar
Kavrulmuş kuruyemişler
Hazır meyve yoğurtlar
Alkol
Asitli içecekler
Karatay Diyeti İle Kaç Kilo Verilir?
Karatay diyeti ortalama 2 hafta gibi bir süre içerisinde kişiye 5 kilo verdirebilir.
Çocukları sinek ısırmasını engelleme yöntemleri, arasında en çok işe yarayan ve ebeveynler tarafından en çok başvurulan yöntem sivrisinek kovucu spreyler ya da losyonlardır. Bu hususta, çocuğunuzu sinek ısırığından korumak için kullanacağınız ürünü iyi seçmelisiniz. Tercih edeceğiniz ürünün içinde çocuğunuzun cildinde bir alerjiye neden olacak madde bulunabilir. Tamamen doğal bir sinek kovucu sprey, losyon ilaçları sayesinde çocuğunuzu sineklerden korumuş olursunuz. Çocuğu sineklerden korumak için yöntemler arasında en çok işe yarayanlar aşağıda belirtilmiştir. Bu yöntemler sayesinde çocuğunuzu sinek ısırıklarına karşı koruyabilirsiniz.
Çocuğunuzun yatağının etrafına bir cibinlik kurarak, sineklerin gelmesini engelleyebilirsiniz. Bu sayede çocuğunuzun cildine sinek kovucu ilaçlar temas etmemiş olacaktır. Bu ilaçların, çocuklarda alerjiye neden olabileceğini unutmayın.
%100 Bitkisel yağlar kullanarak da çocuğunuzu sineklerden koruyabilirsiniz. Uçucu etkisi olan bitkisel yağları sinekler sevmez, uzaklaşır. Çocuğunuza sürebileceğiniz bazı uçucu etkisi olan bitkisel yağlar; adaçayı yağı, gül yağı, lavanta yağı, nane yağı gibi yağlardır.
Açık tonda giysiler ya da çarşaflar sayesinde de çocuğunuzu sineklerden koruyabilirsiniz. Sinekler renkleri çok kolay algılayabilirler. Bu yüzden parlak ve açık tonlu renkleri sevmezler, uzak dururlar.
Çocuk Sinek Tarafından Isırıldıktan Sonra Ne Yapılmalı?
Çocuk, sinek tarafından ısırıldıktan sonra yapılması gerekenleri uygulayarak, çocuğunuzun sinek ısırığından dolayı duyduğu acıyı azaltabilir ve ısırığı tedavi edebilirsiniz.
Isırığın bulunduğu bölgeye buz kompresi yapmak, faydalıdır.
Isırığın bulunduğu yere biraz kolonya sürmek, çocuğunuzun canını yakabilir, fakat, oldukça etkili yöntemdir. Bu sayede kaşıntı ve ısırıktan dolayı duyulan acı geçer.
Anneler tarafından en çok tercih edilen diğer yöntem ise; ısırığın olduğu yere aspirini ezip sürmektir. Aspirin, ısırığın bulunduğu yeri iyileştirecektir.
Bebeklerde Sivrisinek Alerjisi Nedir?
Bebeklerin sivrisineğe karşı alerjisi pek sık görülmese de mümkündür. Çocuklarda sivrisinek alerjisi 5 yaşına kadar daha fazla olur. Sivrisinek ısırığının bulunduğu yerlerde ise ufak ufak şişikler oluşur. Bu durumu azaltmak için ise bebeğinize uzun kollu giydirebilir, sivrisinek kovucu ilaçlar kullanabilirsiniz. Eğer sorununuz devam ederse, çocuğunuzu mutlaka doktora götürmelisiniz.
Yaza özel detoks diyetinin amacı; vücutta biriken ödem miktarının azaltılmasıdır. Kişinin sindirim sisteminin sağlığı gözetilerek, uyku kalitesinin arttırıldığı bir plan uygulanır.
Detoks Diyeti İçin Öneriler
Detoks diyeti için öneriler şunlardır:
Detoks diyeti yapan kişilerin her gün mutlaka 2 fincan limonlu yeşil çay veya mate çayı içmesi gereklidir.
Tükettikleri besinlerde tuz kullanımını azaltmalılardır ve baharat kullanımlarını çeşitlendirmelilerdir.
Zeytin ve peynir yiyecekleri zaman özellikle tuzsuz çeşitlerinden satın almalılardır.
Su tüketimlerini aksatmamalılardır ve gün içerisinde ilk tükettikleri de son tükettikleri de su olmalıdır.
Detoks Diyetinin Listesi
Detoks diyetinin bir gününün örneği şu şekildedir:
Güne kahvaltıdan 15 dakika önce 2 su bardağı ödem azaltan su içerek başlamalıdır.
Kahvaltıda; 1 kase az yağlı yoğurt, 2 dilim ananas, 1 çay kaşığı toz tarçın, 2 yemek kaşığı yulaf, 1 çay kaşığı keten tohumu ve 1 fincan şekersiz yeşil çay tüketilmelidir.
Öğle yemeğinden önce ara öğün olarak; 10 adet tuzsuz çiğ yer fıstığı tüketilmelidir. Yer fıstığı yenmeden 15 dakika önce 2 su bardağı ödem azaltan su içilmelidir.
Öğle yemeğinde;1 tabak mantarlı zeytinyağlı enginar, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilave edilmiş 1 kase roka salatası ve 2 adet kepekli ekmek yenmelidir. Öğle yemeği yenmeden 15 dakika önce 2 su bardağı ödem azaltan su içilmelidir.
Akşam yemeğinden önce ara öğün olarak; 1 adet armut, 1 kutu probiyotik yoğurt ve 1 fincan yeşil çay tüketilmelidir. Ara öğünden 15 dakika önce de 2 su bardağı ödem azaltan su tüketilmelidir.
Akşam yemeğinde; kişinin kendisini tok tutacağını düşündüğü omlet ve 1 kase yeşil mercimekli mevsim salatası tüketilmelidir. Akşam yemeğinden 15 dakika önce de 2 su bardağı su tüketilmelidir.
Akşam yemeğinden sonra yatmadan önce 2 su bardağı ödem azaltan su tüketilmelidir. Sudan 15 dakika sonra da 2 adet ceviz ve 1 fincan şekersiz tarçınlı yasemin çayı tüketilmelidir.
Salon dekorasyonunu beyaz yapmak temizlenmesinin zor olması nedeniyle fazla tercih edilmemekle birlikte, son dönemde yeni evlenenlerin tercihi bu yönde olmaktadır. Masumluğu ve saflığı temsil eden beyaz renk, uygun renklerle birlikte kullanıldığında eve farklılık ve kalite katar.
Beyazın Asaleti ile Uyumlu Renkler
Beyaz salon takımı kombinleri özellikle ahşap rengi ile kullanıldığında oldukça hoş ve içten bir görüntünün elde edilmesini sağlamaktadır. Bunun yanında altın rengi ile kullanılması salona lüks ve zenginlik havası verir. Yemek odası ayrı bir odada değilse, salonun bir köşesi yemek bölümü olarak kullanılıyorsa burada da doku bütünlüğünün sağlanması için beyaz renk kullanılmalıdır. Ton farkları salonun genel havasında olumsuzluklara neden olacağından dikkatli bir seçim yapılmalıdır. Koltuk takımları ve orta masa mutlaka beyaz olmalı, odaya koltuk üzerlerindeki kırlentler, biblolar ve oda aksesuarları ile renk verilmelidir.
Zıtlıktan Gelen Güzellik
Son zamanlarda beyaz renk çokça tercih edilse de genellikle süt beyaz verine kırık beyaz salon takımları tercih edilmektedir. Bu renk, çoğu zaman koyu bir tonla birlikte kullanılarak odanın havası istenen şekle getirilir. Siyah- beyaz ikilisi ile ciddi, mavi- beyaz ikilisi ile huzurlu, sarı- beyaz ikilisi ile cıvıl cıvıl ve lüks bir görünüm elde edilebilmektedir. Bunun yanında beyaz salon takımı dekorasyonu yapılacaksa oda büyüklüğü göz önüne alınarak birlikte kullanılacak renk seçilmelidir. Büyük odalarda aşırı koyu renkler kullanılabilirken, küçük salonlarda beyaz ile ikinci renk arasındaki ton farkı, odayı daha da küçük gösterecektir.
B vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? Nasıl anlaşılır? Hangi besinlerde yiyecekler B12 vitamini bulunur?
B vitamini eksikliğinin belirtileri şu şekildedir:
Kişide B1 vitamini eksikliği var ise; beriberi hastalığı, sinir ve sindirim sistemi rahatsızlığı, zihin bulanıklığı, cilt rahatsızlıkları, halsizlik, iştahsızlık gibi durumlar ortaya çıkar.
İlk duyduğumuz an hafif irkilmemize neden olan kanser; hücrelerin kontrolsüz şekilde bölünüp çoğalmasıyla oluşan kötü huylu tümör ve urları ifade eder. Yakın bir zamana kadar hem hastayı hem de hasta yakınlarını epey zorlayan bu hastalık; her geçen gün ilerleyen tıbbi teknoloji, uygulanan farklı tedavi yöntemleri ve en önemlisi de erken teşhis sayesinde başarıyla atlatılabiliyor. Peki, bu süreçte nelere dikkat etmek gerekiyor? İşte detaylar…
En başta moral şart!
Kansere yakalanan kişinin, her şeyden önce bunun bir süreç olduğunu bilmesi ve bu süreci yeneceğine dair bir motivasyonunun olması çok önemlidir. Bu anlamda hastanelerin “hasta navigatörü” uygulamaları oldukça kolaylık sağlar. Hastanın hastaneye adımını attığı andan itibaren rehberlik eden bu uygulama; her türlü tetkik ve tedavinin yanı sıra süreç içerisinde hastanın ihtiyaç duyduğu her konuda köprü olarak onlara yalnız olmadıklarını hissettirir.
Uygulanan tedavi hasta odaklı olmalıdır
Kanser tedavisinde istenilen başarının elde edilmesinde kanser tipi ve uygulanan tedavi yöntemi oldukça önemli faktörlerdir. Fakat tüm bunlardan daha önemli bir faktör var ki, o da hastanın kendisidir. Çünkü her hasta farklıdır ve dolayısıyla uygulanacak tedavi yöntemleri de kişiye göre farklılıklar gösterebilir. Bu yüzden farklı disiplinlerden hekimlerin ortak kararıyla hasta için en uygun tedavinin seçilmesi hayati önem taşır.
İkinci görüş, tedaviden emin olmayı sağlar
Yurt dışındaki tıbbi yenilikler ve kanser tedavisinde uygulanan farklı yöntemler; hastanın kendisine önerilen tedavinin doğruluğunu sorgulamasına neden olabilir. Böyle bir durumda “ikinci görüş” almak, yaşanılan bu kararsızlığı sonlandırmaya yardımcı olurken hastanın tedaviye olan motivasyonunu artırabilir.
En önemli kriter: Tam donanımlı bir hastane ve uzman hekimler…
Doğru teşhis ve tedavi için ihtiyaç duyulan bütün uygulamaları bünyesinde barındıran bir hastane, tüm bu süreçlerin aksamadan sürmesinde son derece etkilidir. Kemoterapi ve hormonoterapi gibi kanser tedavisinde uygulanan standart uygulamaların yanı sıra kanser cerrahisi, immünoterapi, aşı tedavisi, akıllı ilaçlar ve biyolojik ajanlar gibi en gelişmiş yöntemlerin de uygulandığı bir hastane ve uzman kadro, bu anlamda büyük avantaj sağlar.
Yaşam kalitesini yükseltecek önemler unutulmamalı!
Kanser tedavisi denildiğinde akla sadece tıbbi tedavi gelmemelidir. Tedavi sırasında; hastanın beslenme düzeni, fiziksel ve ruhsal sağlığı da unutulmamalıdır. Bu anlamda diyet, spor, nefes farkındalığı, kemoterapi sonrası saç bakımı gibi birçok destekleyici tedavi ve uygulamalar da dikkate alınmalıdır.
Houston Methodist ile birlikte daha güçlüyüz!
Kent Onkoloji Merkezi, 100 yıllık deneyimiyle dünyanın önde gelen kanser merkezlerinden biri olan Houston Methodist Hospital işbirliği ile kansere karşı kişiye özel, güncel ve etkin tedavi yaklaşımlarını sunabilmek için hizmetinizde! Yurt dışına gitmeye gerek kalmadan tedavi süreçleri hakkında ikinci görüş almanızı ve yaşam kalitenizi yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Yağlı cilde bakım yapabilmek için uygulanması gereken kürlerden bazıları şunlardır:
Maden suyu: Ciltteki sivilcelere, siyah noktalara ve lekelere iyi gelir. Aynı zamanda cildin yağ ve nem dengesini de sağlar. Ölü derileri yok etme etkisi de vardır. Cildi temizlerken kullanılan tonik ile beraber maden suyu da kullanılmalıdır.
Cilt maskesi: 1 çay kaşığı suyun içerisinde 1 adet aspirin ezilerek karıştırılır. Bu karışıma 1 tatlı kaşığı kuru maya da ilave edilir. Ayrıca 1 çay kaşığı oksijenli su da ilave edilir. Bu karışım parmaklarla cilde masaj yaparak sürülür. Sürdükten sonra yaklaşık 15 dakika ciltte bekletilir. Sonrasında yıkanır. Haftada bir defa yapılabilen ve cildin yağ dengesini ayarlayan bir maskedir.
Yağlı Cilt Yapısına Sahip Olan Kişilerin Yaşadıkları Cilt Problemleri
Yağlı cilde sahip olan kişilerin yaşadıkları cilt problemlerinden bazıları şunlardır:
Sivilce: Yağlı cilt kaynaklı olarak sebum salgısının fazla olması nedeni ile cilt gözenekleri diğer ciltlere oranla daha fazla kirlenir ve tıkanır. Bu gözenekler tıkandıkları için bakteri ve mikrop üretmeye başlarlar. Haliyle şişerler. Bunun sonucunda ise sivilceler oluşur. Sivilceden kurtulabilmek için ise oluşma nedeni ortadan kaldırılmalıdır. Yani gözenekler açılmalıdır.
Gözeneklerin tıkanması:Cilt yapısı yağlı olan kişilerin gözenekleri diğer cilt tiplerine göre daha geniştir. Dolayısı ile gözeneğin kir ile dolması da diğer cilt tiplerine göre daha kolay olur. Kirlerin yanı sıra makyaj kalıntılarının da gözenekleri tıkayabilme durumu vardır.
Cilt Yağlanması Neden Olur?
Cildin yağlanmasında etkili olabilecek etkenlerden başlıca olanları şunlardır:
Taş devri diyeti, taş devri döneminde uygulanmış olan beslenme düzeninin günümüze bir diyet programı ile uygulanma durumudur. Karbonhidrat tüketiminin düşük olduğu bir diyet çeşitidir. Atkins ve eko atkins diyetleri ile program bakımından benzerlik göstermektedir. Taş devri diyeti programı ile verilen kiloların daha sonrasında geri alınmayacağı ve korunabileceği söylenmektedir. Bu diyette özellikle hayvansal protein ve bitkiler ile beslenilmesinin nedeni; taş devri zamanında avcılık ve toplayıcılık yapan kişilerin bu şekilde besleniyor olmasıdır.
Örnek Taş Devri Diyeti
Taş devri diyet programının bir örneği aşağıdadır:
Kahvaltı: Yarım kavun ve 350 gram haşlanmış somon ile kahvaltı yapılır.
Öğle yemeği: İçerisinde 7 büyük haşlanmış karides, 3 bardak çiğ ıspanak, 1 rendelenmiş havuç, 1 dilim salatalık, yarım domates bulunan ve üzerinde limon suyu, zeytinyağı, baharat sosu bulunan bir salata öğle yemeği olarak yenir.
Atıştırmalık: 1 bardağın çeyreği kadar badem ve 1 parça yağsız et dilimi atıştırmalık olarak tüketilir.
Akşam yemeği: Yemek olarak 2 parça yağsız et dilimi ve 2 bardak buharda brokoli tüketilir. Yanında salata olarak ise; 2 bardak marul, yarım bardak domates, çeyrek bardak mor soğan, yarım bardak avokado ve limon suyu ile yapılmış bir salata yenir.
Tatlı: Yarım bardak taze yaban mersini ve çeyrek bardak badem ise tatlı olarak tüketilir.
Taş Devri Diyeti Kilo Verdiriyor Mu?
Taş devri diyeti; yeterli kalori hesabı yapıldığında ve diyetin yanı sıra egzersiz de uygulandığında kilo verdirebilen bir diyet programıdır.
3 yaş sendromu olarak tabir edilen durum, çocukların kendilerini özgür bireyler gibi hissetmeye başlaması ve bu hislerinin davranışlarına yansımasıdır. 2 yaş sendromu kadar bilinmese de 3 yaş sendromu, ailelere 2 yaş sendromundan daha da zorlayıcı anlar yaşatmaktadır. 3 yaş sendromuyla başa çıkmaya çalışan aileler, uzmanlar tarafından bilgi almak için çeşitli yöntemlere başvurmaktadır. Ancak bilinmesi gereken ilk şey, 3 yaş sendromunun kalıcı olmadığı ve kısa süre içerisinde geçeceğidir.
3 Yaş Sendromunun Belirtileri
Çocuklarda 3 yaş sendromu bulguları, genel manada her çocuk için aynı sayılmaktadır. Çocuklarda farklı karakteristik özellikler oluşmasına sebep olan 3 yaş sendromu belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
3 yaş sendromuna giren çocuklar için herhangi bir zaman takıntısı yoktur. Ancak sadece yapmak istedikleri şeye odaklanırlar. Bu çocuklara zorla hiçbir şey yaptırılamaz.
Konuşmalarında büyük değişim görülür. Saki bir gecede birçok kelime öğrenmişlerdir. 5-6 kelimelik cümleler kurmaya başlarlar.
İçlerinde büyük ve güçlü duyguları bulunmaktadır. Bu duygularını ifade etmeye çalışırlar.
Tanıdıkları kişilere güvenmek istemenin yanında, içlerinden gelen bağımsızlık duygusu onları bunaltmaktadır.
Sürekli ‘’Neden?’’ diye soru soralar. Bunun sebebi, etraflarındaki her şeyi öğrenmek istemeleridir.
3 Yaş Sendromu Nasıl Atlatılır?
3 yaş sendromunun geçmesi için çocukların ne için annesini çekiştirdiği ya da bunalttığının sebepleri anlaşılmaya çalışılmalıdır. 3 yaş sendromu vurma ve ağlama krizleri gibi problemleri de beraberinde getirmektedir. 3 yaş sendromuna girmiş bir ailenin yapması gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
Kendisini yerden yere atan ve ağlama krizleri içerisine giren çocuklara karşı, aile bireyleri oldukça sakin kalmalıdır.
Bu çocuklar bağımsızlıklarını kazanmak adına çeşitli yollara başvurur. Herhangi bir aksilik olmaması için aile bireylerinin, çocukların bazı şeyleri yapmasına izin vermesi gerekmektedir.
Giyinme konusunda inat eden çocuklar için aile bireylerinin sabırlı olması ve onların istediği gibi giyinmesine izin vermesi gerekmektedir.
3 yaş sendromuna giren çocukların uykusunu iyi almaları ve karınlarının tok olması gerekmektedir.
Çocukların fevri hareketleri karşısında bağırmak ya da vurmak, çocuğa oldukça fazla zarar verecektir.
Hızlı kilo alma ve kilo verme sonrası oluşan cilt çatlaklarını önlemek ve tedavi etmek için sizlere doğal ve bitkisel maske tariflerini vereceğiz. Çatlakların bitkisel tedavisi için uygulanan bazı yöntemler şunlardır:
Kahve Tozu Peelingi: 1 yemek kaşığı kuru kahve ve 2 yemek kaşığı aloe vera jeli karıştırılıp, çatlakların olduğu bölgeye sürülür. Peeling yapılır. Haftada 2 kez düzenli olarak yapıldığında sonuç alınır.
Lahana, Yumurta ve Pirinç Unu Maskesi: 2-3 yemek kaşığı pirinç ununun içerisine püre haline getirilmiş lahana ve yumurta beyazı eklenerek karıştırılır. Bu karışım çatlak problemi yaşanan bölgeye sürülerek 15 dakika boyunca bekletilir.
Çatlaklar Nasıl Önlenebilir?
Çatlakları önleyebilmek için uygulanması gerekenlerden bazıları şunlardır:
Çok hızlı kilo alma ya da verme durumlarında ciltte çatlaklar meydana gelir.
Tatlı badem yağı veya buğday yağı gibi yağlar ile masaj yapmak çatlakların oluşmasını önler.
Çok su içilmesi durumunda cildin nem dengesi sağlanacağı için çatlakların oluşması azalır.
Aşırı yağlı yiyeceklerin tüketilmemesi gereklidir.
Taze meyve ve sebzelerin tüketilmesi gerekmektedir.
Cildin esnekliğini koruyabilmesi amacı ile egzersizler yapılmalıdır.
Kan dolaşımı hızlandırılmalıdır.
Çatlaklardan Kurtulmak İçin Nasıl Beslenmelidir?
Çatlaklardan kurtulmak için mutlaka E vitamini alınması gerekmektedir. E vitamini eczanelerden kapsül şeklinde de edinilebilir. E vitamini olan besinler de tüketilebilir. Pancar, havuç gibi besinler cilde iyi gelmektedir.