Etiket: www.kadinlarkulubu.com

  • Ameliyatsız Basit Burun Estetiği

    Ameliyatsız Basit Burun Estetiği

    Ameliyatsız burun estetiği hakkında öğrenmek istediğiniz her şey Op. Dr. Güncel Öztürk’ün bilgilerinden derlediğimiz yazımızda saklı!

    Her geçen gün gelişen teknoloji sayesinde ameliyatsız burun estetiği mümkün… Üstelik yalnızca 15 dakikada!

    Botoks ve dolgu enjeksiyonu estetik cerrahiye özellikle son 10 yılda hızlı bir giriş yaptı. Ve teknolojik olarak da çok hızlı gelişti. Sadece kırışık tedavisinde değil artık burun estetiğinde de non invaziv yani ameliyatsız tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.

    Rinoplastide dolgu ve botoks gibi ameliyatsız tekniklerin kullanılmaya başlanmasıyla burun estetiği sorunlarında daha hızlı ve daha etkili sonuçlar alınabiliyor. Üstelik burun küçültme estetiği hariç burundaki bütün estetik sorunlar yaklaşık 15-20 dakika içinde düzeltilebiliyor.

    Anestezi korkusuna son…

    Özellikle ameliyat ya da anestezi korkusu olan, rinoplasti sonrası iyileşme süreci için yeterli vakti olmayan, çok kısa süre içinde burnundaki estetik sorunlardan kurtulması gereken için çok daha uygun bir operasyondur.

    15-dakikada-ameliyatsiz-burun-estetigi-3

    Bu estetik operasyon sürecinde de uygulamadan önce:

    • 3D simülasyon cihazı ile operasyon sonrası burnunuzun nasıl görüneceğini görebilirsiniz.
    • 3D simülasyon cihazı uygulamasında kişinin gerçek fotoğrafları üzerinden özel yazılım programlar ile modellenen kişinin 3 boyutlu görüntüleri üzerinden operasyon planlanabilir.
    • Böylece operasyon sonrası kişiler herhangi bir kötü sürprizle karşılaşmadan istediği sonuçlarla karşılaşabilir.

    Peki, dolgu ve botoks işlemi ile burun estetiği nasıl yapılıyor?

    Dolgu enjeksiyonunda hyalüronik asit dolgusu botoks enjeksiyonunda ise botulinum toksini kullanılır. Burun kemeri, burun eğriliği, burun ucu düşüklüğü, burun deliği asimetrisi gibi sorunlar ameliyatsız bir şekilde tedavi edilebilir. Dolgu ile botoks farklı sorunlar için kullanılır. Örneğin burun ucu düşüklüğünde botoks kullanılırken, burun kemerinde ise dolgu enjeksiyonu kullanılır.

    Dolgu enjeksiyonunun sonuçları hemen görülür mü?

    Botoks enjeksiyonunun sonuçları için birkaç gün beklemek gerekir. Ameliyatsız estetik yöntemlerinin sonuçlarının geçici olduğunu da hatırlatmak gerekir. Dolgu enjeksiyonunun etkisi ortalama 1 yıl sürerken, botoks enjeksiyonunun ortalama 6 ay sürebilir. Bu sürelerin sonunda her iki prosedürün de tekrarlanması gerekir.

    Ameliyatsız burun estetiği güvenli bir operasyon mudur?

    Burnun da estetik sorun olan herkesin düşünebileceği pratik ve güvenilir bir operasyondur. Siz de alanında uzman bir cerrahtan destek alarak burnunuzdaki sorunlardan birkaç dakika içinde kurtulabilirsiniz. Özellikle düğün, nişan gibi özel bir güne hazırlananlar için oldukça uygun bir operasyondur.

  • Salata diyeti ile 1 ayda 5 kilo verebilirsiniz

    Salata diyeti ile 1 ayda 5 kilo verebilirsiniz

    Salata diyet listesini Diyetisyen Çağatay Demir ‘in hazırladığı 1 ayda 5 kilo verdire salata diyeti sizlerle… Salata diyeti ile hafifleyin :)

    Salata diyeti ile 1 ayda 5 kilo

    1. Secenek

    Kahvaltı

    • 1 fincan yeşil çay
    • 2 dilim esmer ekmek ( 50 gr )
    • 2 sap maydanoz

    Ara

    • 2 adet kuru incir
    • 2 adet tam ceviz

    Öğle

    • 1 porsiyon etsiz suyu süzülmüş sebze yemeği ( patates, mısır, bezelye, havuç, içermeyecek. Graten tarzında olmayacak )
    • 1 kutu 200 gr light yoğurt
    • 1 dilim çavdar ekmeği

    Akşam

    • Mercimekli Salata ( Tarifi altta)

    Ara

    • 1 dilim ananas
    • 1 kutu probiyotik yoğurt

    2. Seçenek

    Kahvaltı

    • 1 kutu 200 gr light yoğurt
    • 1 tatlı kaşığı bal
    • 4 adet light biskuvi (Bisküvileri kırıp yoğurtla karıştırın üzerine bir tatlı kaşığı bal koyun)

    Ara

    • 2 adet kuru hurma
    • 2 adet tam ceviz

    Öğle

    • 1 kutu 200 gr light yoğurt
    • Tabule Salatası ( Tarifi altta)

    Ara

    • 1 kutu 200 ml light süt
    • Yarım muz

    Akşam

    • 4 köfte büyüklüğünde 120 gr fırınlanmış ızgara ya da haşlanmış et
    • 1 dilim esmer ekmek
    • Bol yeşillikli salata ( 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)

    Ara

    • 2 kare bitter çikolata
    Salata diyet listesi
    Salata diyet listesi

    Tabule Salatası Tarifi

    Malzemeler: 

    • Bol maydanoz ve taze nane
    • 3 yemek kaşığı haşlanmış ince bulgur
    • 2 tam ceviz
    • 1 tatlı kaşığı zeytin yağı
    • 1 çorba kaşığı nar ekşisi

    Yapılışı: Malzemeleri karıştırıp üzerine zeytinyağı ve nar ekşisi gezdirin.

    Mercimekli Salata Tarifi

    Malzemeler

    • 1 büyük domates
    • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
    • Limon suyu
    • 4 yemek kaşığı haşlanmış yeşil mercimek
    • 2 yemek kaşığı lor peyniri

    Yapılışı: Malzemeleri karıştırın. Üzerine limon suyu ve zeytinyağı gezdirin.

     

    İyi diyetler :)

     

     

  • Gripten korunmak için 10 altın kural

    Gripten korunmak için 10 altın kural

    Gripten korunmak için 10 altın kural Dr.Özgönül, “Grip özellikle yaşlılar ve çocuklar için tehlikelidir. Akciğerde çoğalıp zatürreye yol açıp başka hastalıklara da zemin hazırlaması nedeniyle grip, özellikle 65 yaş üstü kişilerde, akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlarda ve kanser tedavisi görenlerde ve bağışıklık sistemi tam gelişmediği çocukluk döneminde ölümcül olabilir” dedi.

    Gripten korunmak için 10 altın kural

    Dr.Özgönül, gripten korunmanın 10 altın kuralını şöyle sıraladı;
    “1-      En etkili yol grip aşısı olmaktır. Özellikle yukarıda belirttiğimiz risk grubunda olan kişiler mutlaka aşılanmalıdır.
    2-      Aşı yapılması sadece gribe karşı koruma yapmayacak aynı zamanda grip sonrası gelişebilecek diğer hastalıkların ( Bronşit ve zatürre gibi ) gelişmesi de önlenmiş olacaktır.
    3-      En iyi ikinci koruma yöntemi sağlıklı beslenmektir.  Sağlıklı beslenmek dediğimizde hemen aklımıza bol salata, meyve gibi yiyecekler gelebilir. Fakat özellikle kış aylarında bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için hem bitkisel hem de hayvansal proteinlerden beslenmemiz gerekecektir.
    4-      Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için C vitamini ve özellikle çinko yönünden zengin gıdalar ile beslenmek gerekir. Limonlu ve zeytinyağlı salatalar ve özellikle taze portakal ve mandalina mükemmel bir C vitamini kaynağıdır. Çinko için ise Ispanak, kuzu ve sığır eti, badem, mantar, kabak çekirdeği, susam, fasulye, kuru fasulye, bezelye, kabak, hindi eti ve tavuk göğüs eti tüketebiliriz.
    5-      Grip en çok soluduğumuz havadan geçer. Bu nedenle havalandırması yetersiz ve çok kalabalık ortamlardan uzak durmamız bizi gribe karşı koruyacaktır.
    6-      Gribin bulaşmasının bir diğer yolu da ellerimizdir. Özellikle dışarıda dolaşırken veya bir mağazada, alışveriş merkezinde gezinirken, ellerimizle dokunabileceğimiz nesnelere ( asansör düğmesi, merdiven tutacakları, kapı kolları, yaslanılabilen duvar gibi yüzeyler, duraklarda bulunan direkler gibi ) dokunmamaya özen gösterelim veya dokunacaksak elimize bir peçete alarak onunla dokunmak ve sonrasında bu peçeteyi hemen çöpe atmak iyi olacaktır. Hastalığın en sık eller ile bulaştığını unutmayalım ve dışarıdayken ellerimizi asla ağız ve burun bölgesine götürmeyelim. Götüreceksek mutlaka temiz bir kağıt peçete kullanalım.
    7-      Başkalarının sağlığı için eğer hapşıracak veya sümküreceksek mutlaka temiz kağıt bir peçete kullanıp bunu da hemen çöpe atmamızda yarar vardır.
    8-      Yolda karşılaştığımız yakın tanıdığımız bile olsa arkadaşlarımızla asla öpüşmememiz gerekir. Çünkü e o bizim hasta olup olmadığımız ne de biz onun hasta olup olmadığını bilmiyoruz. Siz öpüşüp sarılmak için hamle yaparsanız, karşınızdaki kişi hasta bile olsa bazı durumlarda nezaketen kendini geri çekemeyebilir. Bu durumda hastalık kendiliğinden yayılmaya olanak bulur.
    9-      Ellerimizi sık sık yıkamaya çalışmalıyız ve çalıştığımız yerde kendimize özel bir bardağımız yoksa tek kullanımlık bardakları tercih etmemiz mikropların bulaşmasını engelleyecektir. Ayrıca çalıştığımız ortamda kullandığımız kalem gibi kırtasiye malzemelerine de itina ile yaklaşmalıyız. Mümkünse kendimize özel olanlarını sadece kendimiz kullanmaya gayet etmeliyiz.
    10-   Kış aylarında giyim tarzımız da vücut direncimizin düşmesine neden olabilir. Bu nedenle ne derece zor olsa bile kapalı ve sıcak bir ortama girdiğimizde üzerimizdeki fazla olan palto ceket gibi giysileri çıkararak dışarı çıkarken de bunları giyerek vücudumuzun lüzumsuz yere terlemesine veya soğuk ta kalmasına müsaade etmemeliyiz.”
    Kaynak: gazetevatan.com
  • Vajinismus belirtileri nelerdir?

    Vajinismus belirtileri nelerdir?

    Her 10 kadından 2’sinin kabusu olan vajinismus hakkında neler biliyoruz? Kadınlar Kulübü sizler için araştırdı..

    Vajinismus ülkemizde ve tüm ülkelerde olmak üzere kadınların yaşadığı en büyük sıkıntılardan biridir. Hayatı adeta çekilmez hale getiren bu rahatsızlık kişinin cinsel hayatını hatta evlilik hayatını bitirecek kadar ciddi boyutlara gelmektedir.

    vajinismus-hakkinda-9-bilgi-2

    Vajinismus nedir?

    Vajinismus bir çeşit cinsel işlev problemidir. Bazı ülkelerde sık görülür. Özellikle baskın toplumlarda ve baskıcı ailelerde sık görülen rahatsızlıktır. Çünkü bu hastalığın zemininde psikolojik nedenler yatmaktadır.

    Vajinismus cinsel ilişki sırasında vajina kaslarının istemsiz bir şekilde kasılmasıdır. Tamamen kişinin kontrolü dışındadır. Bu kasılmadan dolayı cinsel birleşme gerçekleşememekte veya zor gerçekleşmektedir. Hatta bazı hastalar çene ve ayak parmaklarına kadar kasılma hissetiklerini belirtmişlerdir.

    Vajinismus belirtileri nelerdir?

    -Vajinismusun en temel belirtisi cinsel birleşme sırasında vajinal kasların istemsiz olarak kasılması ve cinsel birleşmenin olanaksız duruma getirmesidir.

    -Cinsel birleşmenin biraz yaşandığı durumlarda ise cinsel birleşme sırasında ağrı ve acı hissedilmesi. Yani çiftin penis-vajina ilişkisini tam anlamıyla gerçekleştiremememsi.

    -Cinsel birleşme sırasında vajinada yanma,batma ve kaşıntı hissi. Nedensiz cinsel ağrılar.

    -Jinekolojik muayene olamama ve doktara sürekli müdahale etme.

    -Çok acıyacak ağrıyacak düşüncesiyle yaşanan cinsel isteksizlik.

    Genel olarak değerlendirecek olursak 2 tür vajinismus vardır. Bunlar;

    Primer vajinismus, kadının ilk cinsel deneyiminde ortaya çıkan vajinismus türüdür.

    Sekonder vajinismus, zorlayıcı vajinismus tedavi yöntemleri sonucunda ortaya çıkar. Kadın daha önce vajinismus yaşamıştır ve geçici tedavi yöntemleriyle sorununu ‘geçici’ olarak çözülmüştür. Ancak yaşayacağı ilk duygusal sıkıntıda, hastalık yeniden tekrarlayabilir. Yüzdesi düşük olsa da, doğum ve cinsel ilişki travmaları, kişinin partneri ile ilişkisinde yaşadığı sorunların da sekonder vajinismusa sebep olabileceği bilinmektedir.

    vajinismus-hakkinda-9-bilgi-4

    Vajismus tedavi edilir mi?

    Vajinismus tedavi edilebilen bir hastalıktır. Hastalığın teşhisi deneyimli bir jinekolog tarafından 15-20 saniye içinde koyulabilir. Tedavi sürecide çok uzun zamanı kapsamaz. Vajinismusa neden olan şey belirlenir ve tedavi süreci başlar. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi vajinismusun en büyük nedeni psikolojik kaynaklıdır. Vajinismusun tedavi yöntemi ise “cinsel terapi” şeklindedir.

    vajinismus-hakkinda-9-bilgi-3

    Vajinismus tedavi edilmezse ne olur?

    Vajinismus hastası olup tedavi olmadığınız sürece tam anlamıyla rahat şekilde cinsel birleşme yaşayamazsınız. Bu durum ilk başta cinsel hayatınızı ve zamanla sosyal hayatınızı etkisi altına alır. Vajinusmus kişide zamanla özgüven kaybı oluşturur. Kişinin kendisini yetersiz hissetmesi zamanla insan ilişkilerinde olumsuzlara neden olacaktır.

  • Meme kanseri olabilirsiniz dikkat!

    Meme kanseri olabilirsiniz dikkat!

    Her kadının kabusu olan meme kanserinin belirtileri nelerdir? Meme kanserinin belirtileri nelerdir ve nasıl oluşur? Tüm merak edilenler Kadınlar Kulübü’nde.

    Öncelikle yazımıza meme kanserinin tanımıyla başlayalım ve tedavi sürecine varan bilgilerimizi paylaşalım.
    Meme kanseri,meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanser türü olup kadınlarda görülür. Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında gelmektedir.
    Meme kanseri meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. Oluşumunda genetik faktörler çok etkilidir.

    MEME KANSERİNİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

    Meme kanserinin en önemli oluşum nedeni cinsiyet ve yaşlanmadır. Genetik yapıda çeşitli faktörlerin ve normal yaşlanmanın etkisiyle ortaya çıkan bozukluklar kansere neden olur.

    Ancak meme kanserlerinin sadece %7-9’luk bir kısmı ailesel geçişlidir. Özellikle anne tarafında genç yaşta meme kanseri ve erkek meme kanseri görülmesi ailesel bir geçişe işaret edebilir.

    Meme kanserinin yaygın bir şekilde yayılma oluşturduğu bölgeler ise kalça ve omurga kemikleri ile akciğer ve karaciğer olarak tanımlanır.

    Meme kanserine neden olan risk faktörlerine bakacak olursak;

    İlk doğum yaşı:

    30 yaşından sonra ilk doğumunu yapanlarda risk artmaktadır.

    İlk adet yaşı:

    İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.

    Menopoz yaşı:

    Menopoz kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta, 55’ten sonra menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.

    Emzirme:

    En az bir yıl süreyle emzirmenin koruyucu etkisinin olduğunu gösteren verilerin yanı sıra herhangi bir etkisinin olmadığını iddia eden çalışmalar da mevcuttur.

    Doğum kontrol hapları:

    Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanımı meme kanseri gelişim riskini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra en az beş yıl süreyle bu ilaçların kullanılmasının kalın bağırsak, rahim ve over (yumurtalık) kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. 10 yıldan daha uzun süre kullanımlarda ve özellikle genç yaşta (20 yaş öncesinde) kullanmaya başlamakla meme kanseri, kalp krizi ve inme riski artmaktadır. Burada özellikle belirtilmesi gereken nokta, doğum kontrol hapıyla birlikte sigara içiminin ciddi sorunlara yol açabileceğidir. İkisi birlikte kalp hastalıkları ve inme riskini belirgin arttırmaktadır.

    Menopoz sonrası hormon tedavisi:

    Bu tür ilaçlar genellikle menopoza bağlı şikâyetlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması amacıyla kullanılırlar. Bu ilaçlar vücudun üretimini kestiği östrojen ve progesteron hormonlarını içermektedir. Bu ilaçları 5 yıl ve daha uzun süre kullanan menopoz sonrası dönem kadınlarda meme kanseri ve rahim kanseri riski artar.

    Boy ve kilo:

    Uzun boylu kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Bunun nedeni bilinmemektedir. Benzer şekilde bu kadınlarda kalın bağırsak kanseri riski de yüksek saptanmıştır. Menopoz öncesi dönemde aşırı zayıf kadınlarla, menopozdan sonra idealin üzerinde kilosu olan kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Menopoz sonrası dönemde aşırı kilolar ve özellikle yağ dokusu fazla miktarda östrojen hormonu (meme kanserine neden olduğu bilinen hormon) yapımına neden olmaktadır.

    Beslenme: Menopoz sonrası dönemde yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme ile meme kanseri gelişimi arasında ilişki mevcuttur. Sebze ağırlıklı beslenmenin ise koruyucu etkisi vardır.

    Alkol:

    Günde 1 bardaktan (1 bira, 1 bardak şarap, 1 duble sert içecek) daha fazla alkol tüketimi kadınlarda östrojen hormonu düzeylerini arttırdığı için kanser gelişim riskini arttırabilir.

    İyi huylu meme hastalıkları: Kist, fibroadenom ve hiperplazi gibi meme hastalıkları iyi huylu tümörlerdir. Biyopsi sonucu habis olmayan oluşumlar tespit edilmesi risk faktörüdür.

    Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

    Korunma:

    Bazı risk faktörleri sizin kontrolünüz altındadır. Genel sağlık durumunuzu koruma amaçlı dengeli beslenme, zayıflama veya kilonuzu koruma, sigara içmeme, alkolü sınırlandırma, düzenli egzersiz gibi faaliyetlerde bulunabilirsiniz. Ancak bunlar riskinizi tamamen yok etmez. Bu nedenle meme kanserine yakalanmışsanız bu hiçbir şekilde sizin veya başkasının suçu değildir. Kendinizi suçlu hissetmek veya yanlış olduğunu düşündüğünüz şeyleri veya kişileri suçlamanızın size bir faydası yoktur; tam aksine moralinizi yüksek tutmak tedavinizi de olumlu yönde etkileyecektir.

    Bulgular:

    Meme Kanserinin Belirtileri: Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.

    Tanı:

    Erken evrede meme kanserleri diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır.

    Erken tanı için üç temel yöntem uygulanabilir. Bunlar ;

    Evde kendi kendine yapılan meme kontrolleri

    Doktor tarafından yılda bir yapılan meme muayeneleri ve

    Mamografi (meme röntgen filmi) olarak sayılabilir

    Kadınların 20 yaşından sonraki dönemde, her ay memelerini kendi kendilerine muayene etmeleri gereklidir. Menopoz öncesi dönemde adetin başlangıcından sonraki 7-10. günlerde, menopoz sonrası dönemde ise her ayın aynı gününde muayene yapmalısınız. Meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurunuz. 20 yaşından sonra 2 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırınız. Bu şekilde takip edilen kadınlarda kanserin çok erken dönemlerde yakalanabildiği ve meme kanserine bağlı ölümlerde %30 oranında azalma sağlandığı saptanmıştır.

    Evreleme

    Meme kanseri oluşumu çok hızlı bir süreç değildir. Tümör ortalama 5-7 yılda 1 cm büyüklüğe erişir. Yayılımı öncelikle lenf kanalları yoluyla koltuk altı lenf bezlerine ve daha sonra kan yoluyla karaciğer ve kemik gibi uzak organlara olur. Tümörün yayılımını tespit etmek için evreleme yapılıp, tedaviye karar verilir. TNM sistemi adlı bir evreleme sistemi kullanılır.

    basliksiz-2

    Tedavi:

    Meme kanseri tedavisi, alanında uzmanlaşmış bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu ekibin temel üyeleri meme cerrahı, tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğudur. Meme kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Tercih edilen cerrahi şekli meme dokusunun tamamen çıkarıldığı mastektomi ameliyatıdır. Ancak, erken evre küçük tümörlerde meme koruyucu cerrahi yapılması da uygundur.

    Kanserli dokunun memeden, çevresinde bir parça sağlıklı meme dokusu bırakılarak çıkarılmasına lumpektomi adı verilir. Ancak, lumpektomi yapılan memelere daha sonra radyoterapi verilmesi şarttır. Yapılan çalışmalar sonucunda meme koruyucu cerrahi sonuçlarının mastektomi ile benzer olduğu anlaşılmıştır. Bu yaklaşım özellikle batı ülkelerinde mastektomiye tercih edilmektedir.

    Sevindirici olarak ülkemizde de giderek daha çok uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası gerekiyorsa tamamlayıcı olarak kemoterapi veya hormonoterapiler tıbbi onkologlar tarafından yapılır. Bazı durumlarda radyoterapi de uygulanması gerekebilir. Tedavi kararı verirken tümörün büyüklüğü, koltuk altı lenf bezlerine yayılım olup olmaması, tümörün hormon bağımlılık durumu, Her2 (c-erb-B2) adı verilen kanser geninin varlığı gibi faktörler göz önüne alınır. Tümörün büyük olduğu durumlarda tedaviye önce kemoterapi ile başlanıp tümörün küçültülüp cerrahiye uygun hale getirilmesi gerekebilir. Bu tedavilere doktorunuz karar verip sizi yönlendirecektir.

    Tarama:

    Normalde 20 yaşından sonra meme muayenesi ve yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmanız önerilir. Bu nedenle, erken dönemde hastalığın yakalanması için kadınların bilgi sahibi olması gereklidir. 50 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü aşağıda yer almaktadır.
    20-40 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir klinik meme muayenesi
    40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, yılda bir klinik meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekmektedir.
    Buradaki metin genel bir bilgilendirme olup, hastalıklar değişkenlik gösterebileceğinden kişisel değerlendirme için uzmanınızla görüşünüz.

     

     

  • Çocuk zekasını kimden alıyor?

    Çocuk zekasını kimden alıyor?

    İskoçya’daki Glasgow Sağlık Merkezi’nin gerçekleştirdiği bir araştırma çocukların zekasını babadan değil, anneden aldığını ortaya koydu. Daha önceki araştırmalarda zekanın babadan geçtiği düşünülüyordu. Ancak, son yapılan araştırmalarda zeka genlerinin X kromozomlarında bulunduğu, söz konusu X kromozomlarından kadınlarda iki, erkeklerde ise bir adet bulunduğu ifade edildi. Genleri dışında, çocukları daha zeki olan kadınların onlarla sıkı bağ kuran anneler olduğunu ve çocukların problem çözme sürecinde onları destekleyen bir pozisyon aldıkları görülüyor. Çocuklarla kurulan duygusal ilişkinin de beyni geliştirdiği, ABD’deki Washington Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma ile ortaya çıktı. Annesinden duygusal destek alan çocukların beyinlerindeki ‘hipokampus’ (hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan bölge) bölgesinin duygusal olarak annelerinden uzak olan çocuklardan yüzde 10 oranında daha büyük olduğu belirtildi.

     

    Kaynak: gazetevatan.com

  • Metabolizma saati nedir? Nasıl bulunur?

    Metabolizma saati nedir? Nasıl bulunur?

    Bu yazımızdan sonra ne yediğinize değil eminiz ne zaman yediğinize önem vereceksiniz.

    Gün içinde vücudumuzda metabolizmanın daha hızlı ve daha yavaş çalıştığı dönemler vardır. Yani vücudumuzun biyolojik bir saati vardır. Bu saati bilirsek vücudumuzu zorlamamış oluruz ve dengede tutarız.

    Gündüz saatlerinde vücudumuz gün ışığının etkisiyle hızlı çalışır doğala olarak aktif olur. Gece ise vücut kendisini organların onarımı için dinlenmeye alır.

    Metabolizma saatinizi biliyor musunuz?
    Metabolizma saatinizi biliyor musunuz?

    METABOLİZMA SAATİ NASIL BULUNUR?

    Sabahın ilk saatleriyle birlikte metabolizma hız kazanmaya başlar ve vücudumuzun organizmaları harekete geçer. Tiroid hormonları ve adrenalin hormonları da sabah saatlerinde yükselmeye başlar. Vücudun sabah saatlerinde enerjiye ihtiyacı vardır ve bu yüzden güne güzel bir kahvaltıyla başlamak çok önemlidir.

    Öğlen saatlerinde sindirim sistemi daha uzun süreye ihtiyaç duyar. Bu nedenle hazımsızlığa neden olacak yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Sizi uzun süre tok tutacak proteinli besinler tüketmek en doğrusu olacaktır.

    ÖĞLENDEN SONRAYA DİKKAT!

    Metabolizma saat 15.00’a doğru sabah saatleri kadar yüksek performansa ulaşır. Saat 16.00’dan sonra ise kan şekerinde hafif düşüş başlar. Enerji toplamak için taze meyve, süt/yoğurt , ceviz/fındık gibi yağlı tohumlarla bir ara öğün zamanıdır.

    Günün akşam saatleri yani 17.00 ve 18.00 arası insanların en mutlu olduğu saatlerdir. Serotonin salgısı ve vücut ısısının arttığı saattir. Spor yapmak için bu saatler uygundur.

    Vücut saat 21.00’dan sonra artık dinlenmeye ve uykuya hazırlanır. Stres hormonlarının etkisi azalır. Bunun dışında idrar atımı yavaşlar, tansiyon,nabız ve vücut ısısı düşmeye başlar.

    Bu aşamalardan sonra vücut artık rahat bir uyku için karanlık,sessiz ve sakin ortama ihtiyaç duyar. Saat 23:00 ile 5:00 saatleri arasında melatonin hormonu salgılanır. Bu hormonun görevi vücudun biyolojik saatini kurup ritmini ayarlar. Bu hormon kişiden kişiye göre değişir. Işığa karşı duyarlıdır karanlıkta ise yoğun şekilde salgılanır.

    Gece aynı zamanda büyüme hormonu devreye girer. Vücut kendini yenilemeye alır. Yağların erimesi bu zaman diliminde olur ve kasların gelişmesinde etkili saatlerdir.

  • Yoğurtlu cilt maskesi tarifi

    Yoğurtlu cilt maskesi tarifi

    Yoğurt sağlıklı ve lezzetli olmasının dışında cildimize harika bir fırsat sunan ekonomik bir besin öğesidir. Yoğurt yemek evet çok faydalı ama birçoğumuz yoğurdun cildimize neler kattığını bilmez. Harika bir besin, cilt dostu olan yoğurt anti bakteriyel özelliğiyle ciltte olan tahrişi düzeltir, gözenekleri temizleyip cildin yumuşamasını sağlar.

    -Yoğurttaki kalsiyum cildi yeniler.
    -Yoğurttaki B2 vitamini cildin nemli kalmasına yardımcı olur.
    -Yoğurttaki B12 vitamini pürüzlü cildi iyileştirir.
    -Yoğurttaki laktik asit harika bir peeling ve ince çizgileri engelleyerek bir anti-aging ajan olarak görev yapmaktadır.
    -Yoğurttaki çinko, cildin serbest radikallerle savaşmasını sağlar. Güneş yanıkları, yanma, kaşıntı hissini hafifletmeye yardımcı olur.

    EVDE KOLAYLIKLA YAPABİLECEĞİNİZ YOĞURT MASKELERİ

    RENDELENMİŞ HAVUÇ

    Eğer kuru bir cilde sahipseniz yumuşak, nemli ve sağlıklı görünmek istiyorsanız yoğurdun içine rendelenmiş havucu ekleyin ve yüzünüze uygulayın. Cildi gençleştirir, doğal parlaklık verir.

    BAL

    Cildi nemlendirir. Yumuşatır. Antioksidanlar tarafından zengin olduğu için cildimizi dış etmenlere karşı korur. Yoğurdun içine bir miktar bal katıp karıştırıp cildinize uygulayın.

    CİLDİNİZ PUL PUL DÖKÜLÜYORSA:

    -2 yemek kaşığı yoğurt
    -1 yemek kaşığı yulaf

    Bu iki malzemeyi karıştırın. Yüzünüze nazik dairesel hareketlerle masaj yaparak uygulayın. Cildiniz ölü hücrelerden temizlenerek, temiz bir cildin ortaya çıkmasını sağlar.

    CİLDİNİZ YORGUN VE MAT GÖRÜNÜYORSA:

    -4 yemek kaşığı yoğurt
    -1 çorba kaşığı kakao tozu
    -1 yemek kaşığı bal

    Tüm malzemeleri karıştırıp, yüzünüze uygulayın.20 dakika beklettikten sonra ılık suyla yıkayın.

    CİLDİNİZ KURUYSA:

    -2 yemek kaşığı doğal, tam yağlı yoğurt
    -1 yemek kaşığı bal
    -1 yemek kaşığı avokado püresi
    -1 yemek kaşığı pişmiş yulaf ezmesi

    Malzemeleri karıştırın, yüzünüze uygulayın, 15 dakika beklettikten sonra durulayın.

    Maskeleri yüzünüze uygulamadan önce cildinizin küçük bir bölgesinde deneyip herhangi bir alerjik reaksiyon verip vermediğinden emin olmanızı öneririm.

    (YASEMİN MİRAS / AKŞAM)

  • Kirpik uzatma ve gürleştirme yöntemleri

    Kirpik uzatma ve gürleştirme yöntemleri

    Kirpik uzatma ve gürleştirme yöntemleri … Her kadın uzun ve gür kirpiklerin hayalini kurar. Ancak kullanılan kötü makyaj ürünleri, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, genetik nedenler ve bazı ilaçlar ya da hastalıklar sonucunda kirpikler çoğu zaman istenilen uzunlukta ve kalınlıkta olmaz. Tabii kirpiklerin sağlıklı uzaması ve daha sık olması için çözümler yok değil.

    Kirpiklerin uzamasına yardımcı solüsyonlardan vitaminlere, kaliteli maskaralardan badem yağına kadar kullanabileceğiniz ürünler ve yöntemler var.

    Öncelikle belirtelim ki, saçlarımızın doğal ve sağlıklı olması için gereken vitaminler kirpiklerimiz içinde gereklidir. Yeterli miktarda B vitamini, A ve E vitaminleri günlük beslenmeye eklenmelidir.

    Bu vitaminler saçlarınızın daha canlı görünmesini ve kirpiklerinizin daha hızlı uzamasını sağlayacaktır. Havuç, muz gibi B ve E vitamini yönünden zengin taze meyve ve sebzeler hem kirpikleriniz hem de cildiniz için oldukça faydalıdır.
    Şifalı bitki uzmanlarının kirpikler için en çok tavsiye ettiği bitkisel ürün badem yağı. Makyajdan ya da duştan sonra kirpiklerinize badem yağı sürebilir ve onları nemlendirerek kırılmalarını, koparak dökülmelerini azaltabilirsiniz.
    Cildinize uygun, kaliteli makyaj ürünleri kullanmak uzun dönemde kirpiklerin yıpranarak seyrekleşmesinin önüne geçecektir. Aldığınız ürünlerin hipoalerjenik olmasına dikkat edin. Kirpik uzatma ve gürleştirme uygun ürün kullanımı ve iyi bir bakım sonucu olacaktır bunu unutmayın.

    KİRPİK UZATMA VE GÜRLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

    • Günde 2 defa kirpiklerinizi kirpik tarağı ya da fırçası ile tarayın. Eğer kirpik fırçası yoksa temiz bir maskara fırçası da kullanabilirsiniz. Fırçaya birkaç damla E Vitamini yağı ekleyin ya da bu yağı direkt kirpiklerinize sürün. E Vitamini yağı kirpiklerinizin dökülmesine engel olacaktır. Kirpiklerinizi her gün fırçalamak kirpiklerin uzamasını harekete geçirecek ve kirpiklerinizin daha sağlıklı, daha kalın görünmesini sağlayacaktır.
    • Kirpiklerinizi zeytinyağı sürün. Zeytinyağı saçları güçlendirmek ve saç uzamasını harekete geçirmek için kullanılmaktadır. Pamuğun üzerine bir kaç damla zeytinyağı damlatın ve hafifçe kirpiklerinize sürün. Yaklaşık 5 dakika bekledikten sonra ılık su ile yıkayın. Bu yöntemi 4 hafta boyunca ya da istediğiniz sonuca ulaşıncaya kadar uygulayın.
    • Vazelin de saç ve kirpik uzamasını harekete geçirir. Yatmadan önce kirpiklerinize sürün ve sabah uyandığınızda ılık suyla durulayın. Eğer elinizde E Vitamini yoksa vazelini kirpik fırçanıza sürüp gece yatmadan önce kirpiklerinizi bununla fırçalayabilirsiniz.
    • Günlük besinlerinizin kirpik uzamasını ve güçlenmesini destekleyecek B, D ve E vitaminleri içerdiğinden emin olun. Bu vitaminler maskara ve kirpik kıvırıcılarının vereceği zararlara karşı kirpiklerinizin güçlü olmasını sağlar.
    • Protein ve vitaminler bakımından zengin besinler tüketmeye çalışın. Balık, yumurta, soya proteini ve yoğurt gibi besinler kirpiklerinizin uzamasına yardımcı olur. Somon balığı omega 3 yağ asitleri bakımından oldukça zengindir ve güçlü tırnakların, parlak saçların, uzun kirpiklerin gelişmesine yardımcı olur.
    • Göz makyajınızı silmeyi ihmal etmeyin. Ancak silme işlemini de nazikçe yapın ve hem kirpiklerinize hem de hassas göz çevrenize zarar vermemeye özen gösterin.
    • Kirpik kıvırma aletlerini kullanmamaya çalışın. Bunların kullanımı tüm uğraşlarınıza mani olabilir çünkü kirpikleri zayıflatırlar ve kırılmalarına yol açabilirler. Ayrıca kirpikleriniz istediğiniz uzunluk ve gürlüğe ulaşana kadar maskara da kullanmamaya çalışın ya da ara sıra takma kirpik kullanın.
    • Bir parça pamuğu yeşil çayın içine batırın ve kirpiklerinize yayın. Yeşil çay kirpiklerin uzamasını harekete geçirecektir.
    • Göz kapaklarınıza nazikçe yapacağınız masaj kan dolaşımını hızlandırabilir ve bu da kirpiklerin uzamasını harekete geçirebilir. Ellerinizi temiz bir şekilde yıkadıktan sonra parmaklarınızla göz kapaklarınıza hafif hafif masaj yapın.
    • Gözlerinizi çok fazla ovalamaktan kaçının. Gözlerinizi çok fazla ovalamak kirpiklerinizin gevşemesine ve daha hızlı bir şekilde dökülmesine yol açabilir.
    • Makyajınızı temizlerken kirpiklerinizi çekmemeye özen gösterin. Bunun için de daha önce de belirttiğimiz gibi makyajınızı nazik bir şekilde ve hafif hareketlerle temizlemeniz gerekmektedir.

           KİRPİK BAKIMI HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER NELERDİR?

    • Tıpkı saç bakımına özen gösterdiğiniz gibi kirpik bakımına da özen göstermelisiniz.
    • Yağlı makyaj temizleyicileri tercih etmelisiniz. Böylece makyaj kalıntılarını kirpiklerinizden arındırmak için aşırı baskı uygulamanız gerekmeyecektir.
    • Haftada 3 defa badem yağı, zeytinyağı ve kakao yağı ile kirpiklerinize bakım yapabilirsiniz. Böylece kirpikleriniz hem nem kazanacak hem de beslenecektir. Bu yağları kulak temizleyicilerine sürüp kirpik diplerine uyguladıktan sonra fazlasını yumuşak bir mendille alıp yatağa girebilirsiniz.
    • Kirpiklerinize uygulayacağınız yağların kimyasal madde içermemesine dikkat etmelisiniz. Paketlerde TSE damgasının olmasına, belirli ve güvenilir markalara ait olmasına, kaliteli olmasına özen göstermelisiniz.
    • Kirpik bakımında kozmetik ürünler de kullanılabilir. Bu ürünler bilinen markaların ürünü olmalı, belirli kalite belgeleri olmalı, yurt dışından geliyorsa CE belgeleri ve Türkiye’de ise TSE belgeleri olmalıdır.
    • Rimel uygulaması kirpiklere zarar verebilmektedir. Bu sebeple ürünü yumuşak hareketlerle uygulamalısınız. Ayrıca rimelin kaliteli olması ve nemlendirici özelliği olması da önemlidir. Rimel de bir kuruma gözleniyorsa kullanım süresi dolmuş demektir ve kullanımdan kaçınılmalıdır.
    • Uyumadan önce makyaj kesinlikle temizlenmelidir. Kirpik bakımı adına yapılacak en önemli adım kirpiğin tamamen makyajdan arındırılıp nefes almasına izin verilmesidir.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Akne problemine maske tarifi

    Akne problemine maske tarifi

    Dermatoloji uzmanı Dr. Nezih Karaca, akne maskesiyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

    Akşam’da yer alan habere göre Dermatoloji uzmanı Dr. Nezih Karaca, akne maskesiyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

    Özellikle ergenlerde akne büyük bir sorun teşkil ediyor. Akne maskesi her yaş için uygun mu ve nasıl uygulanıyor?

    ‘Acnelan Akne Maskesi’ akne problemi olan her yaş grubu için kullanılabilen bir yöntem. Özellikle ilaç tedavilerinden fayda görmemiş veya ilaç tedavisi kullanmak istemeyen hastalar için gayet uygun bir seçenek. Hastanın yüzü temizlendikten sonra problemli bölgelere maske uygulanır. Hastanın cilt hassasiyetine göre 3-5 dakika bekletilip temizlenir ve nötralize edilir. İşlemden sonra yüzde hafif bir kızarıklık gelişse de ilerleyen saatlerde kızarıklık yatışır. 2-3 gün içinde ise yüzde 1-2 gün süren küçük soyulmalar ortaya çıkar ve uygun yağsız yatıştırıcı ve nemlendiricilerle bu durum da hızla düzelir. Bu seanslar 15-20 gün aralıklarla hastanın ihtiyacına göre tekrarlanır.

    Akne maskesi sadece sivilceleri mi yok ediyor?

    Sivilcelerde bulunan bakteriyel oluşumları bitkisel olarak yok ederken aynı zamanda yağ bezlerinin çalışmasını dengeleyip yeni akne gelişimini önlüyor ve yine eş zamanlı olarak komedon dediğimiz tıkaçların da temizlenmesini sağlıyor. Bu süreçte bir yandan da gözenekler daha sıkı hale gelmiş oluyor.

    Beslenmeye dikkat ederek akneden kurtulmak mümkün mü?

    Hastaların bazı gıdaları akneyi artırıcı olarak suçladığı bilinmektedir. Aknenin Kitawa yerlilerinde hiç olmayışı, batıda ise yaygın görülmesi diyetin rolünü düşündürür. Yüksek glisemik indeksli gıdalar, süt ve süt ürünlerinin akneyi artırıcı rolü birçok çalışmada gösterilmiştir. Dermatologlar akneli hastalarına medikal tedaviyle birlikte akneyi artıran gıdalardan fakir diyet önererek tedavide daha başarılı olabiliyor. Ancak sadece beslenmeye dikkat ederek akneden kurtulmak söz konusu değil.