Etiket: vücut

  • Vücudumuz Hakkında Hiç Duymadığınız Bilgiler

    Vücudumuz Hakkında Hiç Duymadığınız Bilgiler

    İnsan vücudu son derece karmaşık ve özel bir yapıya sahiptir. Vücudumuz hakkında hiç duymadığınız bilgiler ile sizde çok şaşıracaksınız.
    İnsan vuücudu karmaşık bir yapıya sahiptir. Bilim hergün cildimiz yada organlarımız hakkında yepyeni bilgilere sahip oluyor.

    Vücudumuz Hakkında Hiç Duymadığınız Bilgiler

    Sizin için bu bilgilerden bazıları paylaşıyoruz. Vücudumuzun bilinmeyen sırları nelerdir?

    1. Dünyadaki her insanın dil izi tamamen farklıdır. Yani parmak izi gibi dil izinizde size özel.
    2. Tek bir saç teli ile bir elmayı kaldırabilirsiniz.
    3. Tırnaklarımızdaki beyaz yarım ay bölgesinin çok belirgin olması tiroid hastalıklarının habercisi olabilir.
    4. Kan grupları aslında 4 değil 29 gruba ayrılmış şekildedir.
    5. Sadece bir gün boyunca, kanımız 19.312 kilometrelik yol alır.
    6. İnsan vücudundaki tüm sinirlerin toplam uzunluğu 75 kilometredir.
    7. Bir insan günde yaklaşık 20.000 nefes alır.
    8. İnsan gözü, 10 milyona kadar farklı renkleri ayırt edebilir. Fakat beyin bunu hatırlamaz.
    9. İnsan ömrü boyunca kulakları büyümeye devam eder.
    10. İnsan kalbi yılda 35 milyon defa atıyor.
    11. Her yıl 2 kilo ölü derimizi etrafa bırakırız.
    12. Cildinizin 1 santimetrekaresinde yaklaşık yüz adet ağrı sensörü bulunur.
    13. Erkeklerin dillerinin yüzeyinde kadınlarınkinden daha az lezzet alma noktası vardır.
    14. Ortalama kişi, ömrü boyunca yaklaşık 35 ton yiyecek tüketir.
    15. Bir insan hayatlarının yaklaşık beş yılını gözlerini kırpıştırarak geçirir.
    16. Beyimizde her saniyede 100.000 kimyasal reaksiyon oluşur.
    17. Hapşırıklık hızı 160 km / sa’dir
    18. Gülerken 17 somurturken ise 43 kas çalışır. Gülümsemeyi bırakmayın.

  • Yaza Fit Bir Vücutla Girmenin Yolları

    Yaza Fit Bir Vücutla Girmenin Yolları

    Kalın kıyafetlerden kurtulup ince kıyafetlere merhaba dediğimiz şu günlerde yaza fit bir vücutla girmeye ne dersiniz hanımlar?

    Kışın kasvetli ve sıkıcı havasının bıraktığı fazla kilolar şimdiden canınızı sıkmaya başlamış olabilir. Kıyafetlerin kalınlığı giderek inceliyor, yaz için mecburen bir şeyler yapmak gerekiyor diyorsanız yazımıza bir göz atmanızda fayda var.

    Yaza Fit Bir Vücutla Girmenin Yolları

    Herbalife Global Fitness Eğitim Direktörü Samantha Clayton, yaza fit bir vücutla girmenin yollarını söyledi:

    Hareket Etmeye Başlayın

    Kış aylarında pek spor yapamayıp tüm gün TV karşısında atıştırdıysanız malum kilolar kaçınılmaz olur. O nedenle bir an önce hareket etmeye başlayın. Yaza fit bir vücutla girmek için ufak tefek yürüyüşlerle işe başlayabilirsiniz.

    Yaza Fit Bir Vücutla Girmenin Yolları | 1

    Yavaş ve kademeli ilerleyin

    Ani fitness hareketlerinden kaçının hanımlar! İlk etapta her gün 30 dakika spor yapmanız yeterli. Kendinize birden yüklenirseniz her yeriniz ağrıdığı için bu iş size çekici gelmeyebilir.

    Gerçekçi hedefler seçin

    Yaz aylarınca fit bir vücutla merhaba demek için sabırsızsınız biliyoruz ama işi abartmadan ilerlemekte fayda var. Yani 1 haftada manken gibi olmayı beklemeyin. Öncelikli hedefiniz vücudunuzdaki yağ oranını eksiltmek olsun.

    Yaza Fit Bir Vücutla Girmenin Yolları | 2

    Her Gün Tartılmayın

    İlk gün zayıflama ve spor yapmaya kalkıp ikinci gün tartılmayı düşünüyorsanız yanlış yapıyorsunuz bilesiniz. Sık tartılmak, istediğiniz sonucu hemen göstermeyeceği için sizi vazgeçirebilir.

    Plansız Egzersiz Yapmayın

    Gelişigüzel spor yapmayın! Yapacağınız fitness hareketlerini takip edin ve arttırın. İlk yaptığınız hareketler zamanla vücudunuz tarafından kolay algılanacak, zorlanmadan yapacaksınız. Yapacağınız sporun etkisini görmek için doğru zamanda aktivitenizi arttırmalısınız.

    Bu konuda sizin önerileriniz neler bakalım?

  • Hangi vitamin, hangi hastalığın nedeni?

    Hangi vitamin, hangi hastalığın nedeni?

    Dr. İbrahim Bağcivan, vücudumuzun ihtiyacı olan vitaminlerin fazla kullanımının, hangi hastalıklara neden olduğunu açıkladı.

    Vitaminler, hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için olmazsa olmaz besin öğelerinden biri. Günümüzde vitaminlerin öneminin anlaşılması, tedavilerin de bir parçası haline gelmesine neden oldu. Ancak yararı sayılamayacak kadar çok vitaminin gereğinden çok alınması bir çok tehlikeyi de beraberinde getiriyor.

    Dr. İbrahim Bağcivan, her ilacın aslında bir zehir olduğunu ve ilacı zehirden ayıran tek özelliğin dozu olduğunu belirterek, “İnsan için en önemli, en hayati olan su bile gereksiz ve fazla tüketildiğinde önemli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Günümüz tıbbında vitaminlerin hangi şartlarda tedavi amacı ile hangi şartlarda tedbir amacı ile kullanılacağı bellidir” diyor.

    Vitamin eksikliğinin hastalıklara yol açabileceği ilk olarak 1896 yılında anlaşılıyor ve şu sonuç ortaya çıkıyor:

    C vitamini eksikliğinde cilt ve dişeti problemleri.
    A vitamini eksikliğinde görme problemleri.
    D vitamini eksikliğinde kemik problemleri.
    B vitamini eksikliğinde cilt ve sinir sistemi problemleri oluşuyor.
    Vejetaryen beslendiği bilinen kişilerde ise, hayvansal gıda tüketmediklerinden dolayı B12 vitamini eksikliği görülüyor. Bu nedenle vejetaryen beslenmeyi tercih eden kişilere tedbir amaçlı B12 vitaminini öneriliyor.

    Sadece yetersiz beslenme yüzünden olmuyor
    Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde beslenme problemlerinden kaynaklanan vitamin eksikliklerine pek sık rastlanmıyor. Bununla beraber vitamin eksikliği yalnızca yetersiz beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkmıyor. Yaşamımızın değişik dönemlerinde artmış ihtiyacın (bebeklik, gebelik, ergenlik) karşılanamaması, diyabet, böbrek yetmezliği, barsaktan emilim bozukluğuyla seyreden hastalıklar, mide ameliyatları, yoğun alkol kullanımı gibi birçok durumda eksiklikler ortaya çıkabiliyor. Vitamin tedavisi denildiğinde bu risk gruplarına özel tedavi yapılması gerekiyor. Ancak günümüzde doğal besinlerle alınması gereken vitaminler ihtiyaç oluşmadan ilaç olarak rastgele alınıyor.

    Fazla alınan A, D, K vitaminlerine dikkat!
    Vitaminler kimyasal özelliklerine göre suda eriyen ve yağda eriyen vitaminler olmak üzere iki gruba ayrılıyor. B ve C vitaminleri suda eriyebildiği için vücudumuzda depo edilmesi söz konusu olmuyor. Bu nedenle eksiklikleri yağda eriyen vitaminlere göre daha sık görülüyor. Fazla tüketilmeleri vücutta birikim yapmadığı için çoğu zaman sorun oluşturmuyor. Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K vitaminleri) fazla alındığında vücutta birikiyor ve kontrolsüz kullanıldığı zaman “hipervitaminoz” denilen vitamin fazlalığına yol açabiliyor. Vitamin eksikliğinin sağlık sorunu olması gibi fazlalığı da sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

    D vitamini fazla alındığında: Kalsiyum fazlalığının yanı sıra, D vitamini zehirlenmesine yol açıyor. Artmış D vitamini vücutta fazla kalsiyum emilmesine, dolayısıyla ciddi kalsiyum fazlalılığına neden oluyor. Bu da kalp ve böbrek sağlığı açısından ciddi ve önemli sonuçlar doğuruyor.

    A vitamini fazla alındığında: Ciltte koyulaşmaya, pullanmaya, kafa içi basıncının artmasına, şiddetli baş ağrısına, görme sorunlarına neden olabiliyor.

    K vitamini fazla alındığında: Kanın pıhtılaşmasına yönelik sorunları ortaya çıkarabiliyor.

    Fazla D vitamini almak kandaki kalsiyumu artırıyor
    Vitamin kullanımı ile karşılaşılan sorunlar bu ilaçların ilaç gibi değerlendirilmeyip masum ve zararsız sanılmaları gibi yanlış bir kanıdan kaynaklanıyor. Hal böyle olunca doktor önerisi olmadan, kontrolsüz ve bilinçsiz vitamin kullanımı değişik sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Özellikle ihtiyaçtan fazla alındığında vücutta depo edilebilen yağda eriyen vitaminlerin fazlalığına daha sık rastlanıyor. Fazla alınan vitaminler, bazı sağlık sorunlarına yol açabiliyor:

    D vitamini fazlalığı kan kalsiyum düzeyinde artmaya ve buna bağlı olarak kas krampları, kalp ritim problemleri, kabızlık gibi sorunların oluşumuna neden oluyor.

    A vitamini fazlalığı beyin basıncının artmasına, kas güçsüzlüğüne, baş ağrısına, görme problemlerine yol açıyor.

    C vitamininin vücutta depo edilmemesine rağmen idrarla atıldığından bazı böbrek taşlarının oluşmasını sağlıyor.

    Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar da yüksek dozda kullanılan E ve C vitaminlerinin akciğer kanserinin oluşumunu artırdığını gösteriyor.

    Yine yapılan çalışmalarda yüksek doz A, C ve E vitamini kullanmanın mide-barsak, prostat kanserinde kanser gelişimine neden olmasa bile beklenen yaşam süresini kısalttığı, tümörün büyümesine ve ilerlemesine katkı sağladığı gösteriyor.

    Doktora danışmadan almayın
    Günlük ihtiyaç kadar doğal gıdalardan alınan vitaminlerin herhangi bir soruna yol açmadığı biliniyor. Bu nedenlerden dolayı ihtiyaç gruplar dışında sağlıklı beslenmenin vitamin alımı için yeterli olduğu, ek vitamin ihtiyacının ise doktor tavsiyesine göre planlanmasının gerekliliği vurgulanıyor.

    Hangi dönemde hangi vitamin?
    İnternational Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Bağcivan, hangi dönemde hangi vitaminlerin alınması gerektiğini şöyle sıralıyor:

    Süt çocukluğu dönemi: D Vitamini
    Gebelik: Folik asit
    Böbrek yetmezliği olanlar ve diyaliz hastaları: Folik asit, D vitamini
    Mide ve bağırsak ameliyatı geçirenler: B12 vitamini
    Barsaktan emilim problemi ile seyreden hastalıklar: D vitamini, B12
    Yoğun alkol kullanımı: B1, B12
    Şeker hastaları: B1, B6
    Vejetaryen: B12

  • Gribe yakalanmamak için buna dikkat

    Gribe yakalanmamak için buna dikkat

    Kulak burun boğaz uzmanı Op. Dr. Murat Koç, kış aylarında vücut ısısı korunduğu takdirde gribe yakalanma riskinin azalacağını söyledi.

    Özel Memorial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op Dr. Murat Koç, yaklaşan kış ayları ile birlikte gribal virüslerin artacağını söyleyerek vatandaşlara dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi verdi. Mevsim geçişlerinde görünen solunum yolu enfeksiyonlarının iki ana başlıkta değerlendirildiğinin altını çizen Koç, “Basit soğuk algınlığı hastalıkları ve gribal hastalıklar, gribin neden olduğu diğer kulak burun boğaz hastalıkları, boğaz enfeksiyonu, faranjit ya da bademcik iltihabıdır. Toplumda yaygın olarak görülen soğuk algınlığı halidir. Bunu yapan çok sayıda etken mevcuttur. Etkenlerin yüzde 90’ının dan fazlası virüslerdir. Soğuk algınlığı yapan virüsler, özellikle vücut ısısındaki ani değişimlere çok duyarlıdır. Vücut ısısındaki ani düşüşler, bizde enfeksiyon yapmasını kolaylaştırıyor. Bu mevsim geçişlerinde hem gün içerisindeki ısı değişiklikleri hem de 1 aylık periyodu ele aldığımızda, günler bazında yaşadığımız ani ısı değişiklikleri vücudun direncini ciddi anlamda düşürüyor ve soğuk algınlığına sebebiyet veriyor. Gribal hastalıklarda, vücut ısısının değişimi kadar beslenme de çok önemlidir çünkü gribal enfeksiyonlar, soğuk algınlığına yol açan diğer enfeksiyonlardan biraz daha ağır geçiyor. Bunda da vücudun besin desteğini iyi yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
    “GRİP AŞISINI HERKESE ÖNERMİYORUZ”

    Grip aşısının kullanımı hakkında da bilgi veren Murat Koç, şunları kaydetti:
    “Grip aşısı toplumda yaygın olarak hemen herkese önerebileceğimiz bir aşı değil. Aşı her yıl enfeksiyon yapan 2 veya 3 virüs ajanına karşı bizi koruyor. Oysa ki biz onlarca virüs etkeni ile karşı karşıyayız. Grip aşısının içeriğinde olmayan, herhangi farklı bir virüs bizi enfekte edebilir. Aşıdan yüzde 100 koruyuculuk beklememek gerekiyor. Bizim aşıları önerdiğimiz hasta grubu 65 yaş üstü yaşlılar, genç erişkin grupta kronik hastalığı olan, herhangi bir nedenle kemoterapi görmüş kanser hastaları, kronik akciğer hastaları ve düşkün vaziyette olan yaşlı hastalara bakanlar.”

  • Estetikte yapılan hatalar

    Estetikte yapılan hatalar

    Hatalı estetik operasyonlar sonucunda güzelleşmek uğruna acı çeken, bıçak altına yatan pek çok kişi hayal kırıklığı yaşıyor.

    Hatalı estetik operasyonlar yalnızca kişilerin psikolojisini değil, sağlığını da olumsuz etkileme riski taşıyor. Estetik operasyonda yapılan yanlışlar yüzünden yapılacak ikinci ameliyatın kötü sonuçlar doğurabileceğini belirten Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu görüşlerini aktarıyor.

    Hatalı burun estetiği

    Burun operasyonlarında rastlanan en büyük hata; doğal olmayan, çok fazla kalkık, yüze uyumsuz ve bakıldığında ameliyatlı olduğu açıkça belli olan burunlar olarak öne çıkıyor. Burun ameliyatlarının bazen plastik cerrah olmayan hekimler tarafından yapılması bu hatayı kaçınılmaz yapabiliyor. Bazı doktorların hava yolunu açarken burundan gereğinden fazla kemik ve kıkırdak aldığını ve açıkta kalan kemikleri yaklaştırmadan operasyonu sonlandırdığını ifade eden Kışlaoğlu, görüşlerini aktarmayı sürdürüyor: “Eğri kısımları düzeltmek yerine çıkarıp alınması hatası, zaman içerisinde kişi için büyük sorunlar yaratabilir.

    Burun ameliyatlarında yapılan diğer bir hata da, nefes alma problemi olan kişilerin önce nefes yolu açma yani septoplasti, sonra da burun estetiği yani rinoplasti ameliyatı yaptırmalarıdır. Septoplasti sırasında kıkırdak doku alınır, sonraki ameliyat için yeterli doku kalmaz. Bu iki ameliyata ihtiyacı olduğunu düşünenler ikisini de bir arada olmayı planlamalıdır. Burun ameliyatlarıyla ilgili oluşabilecek diğer bir sorun da, açık burun ameliyatları sonrasında iki burun deliğinin arasında özellikle esmer tenli kişilerde iz kalmasıdır.”

    Başlıca burun estetiği hataları

    •  Hiç doğal görünmeyen, fazla kalkık, yüzle uyumlu olmayan burunlar.
    • Fazla kıkırdak ve kemik alındığı için çok kötü bir görünüme sahip burunlar. (İleride bunları düzeltmek için kaburgadan kemik ya da kulaktan kıkırdak alınması gerekiyor.)

    Hatalı liposuction

    Liposuciton ameliyatlarında yapılan en büyük hatanın hastayı zayıflatmak amacıyla gerekenden çok daha fazla yağ çekilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu görüşlerini aktarmayı şu sözlerle sürdürüyor: “Liposuction, bir zayıflatma değil bir şekillendirme ameliyatıdır. Burada amaç, vücudun fazlalıklar nedeniyle şekil bozukluğu olan bölgelerini daha biçimli hale getirmektir. Fazla yağ çekilmesinin öncelikle hastanın sağlığı açısından büyük risk taşıdığını bilmek gerekir. Liposuciton ameliyatı sonucunda bazı şekil bozuklukları ve deformasyon oluşabilir. Derinin belirli bir küçülebilme kapasitesi vardır ve bu kapasitenin üzerine çıkıldığında deride sarkıklıklar, çukurluklar meydana gelir.”

    Başlıca liposuction hataları

    • Liposuctionda en önemli risk, yanlış ameliyat sırasında veya sonrasında damarlarda pıhtı oluşarak akciğerlerde tromboemboliye neden olmasıdır. Bu öyle bir hatadır ki, kişiyi ölüme götürebilir.
    • Yine bilinçsiz bir cerrah eli ile düzgün olmayan, çukurlu görünümler ortaya çıkabilir. Karın bölgesine yapılan yanlış liposuction ameliyatları nedeniyle sarkmalar meydana gelebilir.
    • Özellikle yaşı ileri hastalarda, diz kapağının üzerinden yağ alma işlemi doğru yapılmazsa buradaki deri dizin üzerine sarkabilir.
    • Doğru uygulanmadığı takdirde de ciddi yanıklara bile neden olabilir.

    Hatalı göğüs estetiği

    Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu’na göre göğüs büyütme ameliyatlarında en büyük sorun hastayla doktor arasında doğru bir iletişimin sağlanamaması ve göğüs ölçüsünde ortak bir karara varılamamasıdır. Bunun sonucunda hasta yeni ölçüsüne alışamayabiliyor ya da başta beğense bile sonra taşıyamıyor. Göğüs büyütme ameliyatlarında da diğer estetik operasyonlarda olduğu gibi en büyük sorun doğal olmayan sonuçlar olarak öne çıkıyor. Çok büyük protezler doğal sonuçlar vermiyor, ayrıca zorlanarak konulduğu için bazı komplikasyonlara da neden olabiliyor.

    Başlıca göğüs estetiği hataları

    • Doğal olmayan, uzaktan bakıldığında sert iki küre gibi duran göğüsler.
    • İki göğüs arasında eşitsizlik, asimetrik görüntü.
    • Protezlerin zamanla hastayı rahatsız edecek kadar büyük olması.
    • Zorlanarak konan protezlerin komplikasyonlara neden olması. (Örneğin nadir rastlansa da, kapsül kontraktürü olarak adlandırılan durumda protezin çevresinde vücut sert bir zırh oluşturabiliyor.)

    Hatalı dudak dolgunlaştırma

    Burun gibi dudak da yüzün en dikkat çekici bölgesi olduğundan, yapılacak en küçük bir hata hemen belli oluyor. Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, dudak dolgunlaştırmak amacıyla kişinin kendi dokusunun kullanılabileceği veya hyalüronik asit gibi doğal maddelerin de tercih edilebileceğini söylüyor.

    Başlıca dudak dolgunlaştırma hataları

    • Çok yapay ve şiş görüntüler.
    • Vücutla uyumlu olmayan dolgu maddelerinin doğurduğu, hem görünüm hem de sağlık açısından sorun yaratan komplikasyonlar.

    Hatalı saç ekme
    Saç ekme basit gibi görünse de, hem hasta hem de doktor açısından son derece önemli ve dikkat isteyen bir operasyon olmasıyla dikkat çekiyor. Mikro implantasyon yönteminde her bir saç kökü tek tek alınarak ekiliyor. Bu işlemde sabır gösterilmez ya da tecrübeli eller tarafından yapılmazsa birçok sorun çıkabiliyor. Saçlar alın ve şakaklardaki girintilere sadık kalınmadan ekildiğinde, başın üst kısmında toplanan saçlar çember şeklinde peruğa benzeyen bir görüntünün oluşmasına neden oluyor.

    Başlıca saç ekme hataları
    • Peruğa benzeyen, doğal olmayan görüntü.
    • Saç köklerinin tek tek değil bir arada ekilmesinden dolayı, bir kökten fışkıran onlarca teli.

    Estetik ve Estetik Cerrahi için tıklayın !

  • Su İçmenin Cilde Faydaları

    Su İçmenin Cilde Faydaları

    Yazın dayanılmaz sıcaklığıyla tanıştığımız şu günlerde suyun vücudumuz için önemli bir gereksinim olduğ u tartışılmaz bir gerçek. Özellikle vücudumuzun koruyucu tabakası olan derimizin yaz aylarında kuruyup dökülmesini engelleyen, elastikiyet, ipek gibi bir görünüm ve canlılık kazandıran tek yaşam kaynağı su. Cildimiz vücudumuzun dış etkenlere, virüs, bakteri ve toksik maddelere karşı en büyük silahı.

    Derimiz, yaşamın zorlukları na karşı vücudumuzu koruyan elastik bir sınır. Cildimizde yer alan su, vücuttaki toplam suyun yüzde 20’sini oluşturur. Normal iklim koşullarında derimiz günde yaklaşık 400 ml su kaybeder. Derinin kusursuzluğ u, esnek ve elastik doğası değişik tabakalarındaki su miktarına bağlıdır. Epidermis adı verilen derimizin en üst katmanı nı oluşturan ölü hücreler, esnek kalabilmek için suyla birleşmesi gereken keratin adında lifli bir protein içerir. Yüzey kuru dukça esneklik kaybolur, su kaybı cildimizin erken yaşlanmasına yol açar. Bu yüzden cildin nemlendirilmesi büyük önem taşır.

    Su cildi nemlendirir

    Su, mucizevi diye tanımlanan güzellik kremlerinin hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğ ini yapar ve cilde yaşam katar. Su, cildi doğal olarak nemlendirir. Çünkü gerçek nemlendirme ancak derinin altından, yani doğal suyla olur. Derinin nemi çeşitli dış etkenlerle azaldığında, ki bu yaz aylarında artış gösterir, deriyi dışarıdan nemlendirmek yetersiz kalır. Derinin nem dengesini sağlamanın tek yolu ise yeterli ve sağlıklı miktarda su içmek.

    Su cildi dirileştirir

    Hücrelerin canlılığını sürdürebilmesindeki en önemli element su. Vücudumuzdaki su dengesinin de cilt üzerinde büyük bir etkisi bulunur. Su, sağlıklı bir cildin temel besin kaynağıdır. Güneş, hava basıncı ve klimaların yarattığı sağlıksız ortamlarda cildimizin doğal parlaklığını bol bol su içerek koruyabiliriz.

    Su neden gerekli

    Vücudumuzdaki tüm enzim reaksiyonları suyla yapılır. Suyun, enzim reaksiyonlarını hızlandırıcı işlevi bulunur. Vücut suyumuzun yüzde 90’ı, vücudun ana suyolu diye adlandırılan kan plazmasında yer alır. Yiyecekler hücrelere bu ana suyoluyla taşınır ve daha sonra geriye kalan atıklar böbreklerden süzülerek idrarla birlikte dışarıya atılır. Vücudumuza aldığımız suyun yüzde 20’sini ise buharlaştırırız. Sindirim sistemi, yiyecekleri işlemek için vücudumuza aldığımız suyun çoğunu kullanır.

    Vücut, suyu kendini soğutmak için de kullanır. Dışarıda sıcaklık 33 derecenin üstüne çıktığında ya da spor yaptığımızda vücut ısınır. Sağlık açısından vücut ısısı mutlaka dağıtılmalıdır. Sistem içerisinde kan, kaslardan deriye doğru pompalanır ve suyla birlikte ciltte nem oluşmasını sağlayarak vücudu soğutur. nsan vücudu üç ana elementten oluşur. Kas, organik doku ve yağ. Vücudumuza bu yağın yalnızca yüzde 3’ü gereklidir. Yağın yerleşim alanı böbrekler ve mide gibi hayati organizmaların içi ve etrafıdır. Değişik hormon seviyeleri nedeniyle erkek ve kadın vücudunda depolanan yağ oranı farklıdır. Kadınlar, erkeklere göre daha çok yağ depolar.

    Forma girmek için su

    Fazla kilolarımız estetik açıdan olduğu kadar sağlığımız açısından da tehlike taşıyor. Kilo verme amaçlı uygulanan bir diyette günde üç litre su içmenin büyük yararı var. Çünkü su, yağların parçalanarak dışarı atılmasında önemli rol oynar. Hiç kalorisi olmadığı için sanıldığının aksine şişmanlatıcı etkisi yoktur. Metabolizmamızı hızlandırdığı için alınan besinlerin yararlı kullanımına ve gereksiz metabolik atıkların vücut dışına çıkarılmasına yardımcı olur.

    Sağlığın anahtarı su

    Normal bir yetişkinin günde en az 1.5 litre, sporcuların, hamilelerin ve emziren annelerin en az 2.5 litre su içmesi gerektiğini biliyoruz. Hiçbirimiz susuz bir hayatı düşünemezken sağlığımız için bu kadar önem taşıyan suyu acaba yeterince tanıyabiliyor muyuz? Suyunuzun nasıl olması gerektiği konusunda birkaç ipucu var:

    • Yerleşim yerlerinden uzak, hijyenik koşullarda şişelenen, doğal kaynak suyu olmalı.

    • Suyunuz bulanık olmamalı, renksiz ve berrak olmalı.

    • İçeriğindeki mineral yapısı dengeli olmalı.

    • Tokluk hissi verir.

    • Vücutta gereksiz su toplanmasını önler. Çünkü vücut az su alınca bunu tehlike işareti sayar ve her damlayı saklar. Bu da el, ayak, ve bacakların şişmesine yol açar.

  • Bakımlı kadın sırları

    Bakımlı kadın sırları

    Lekelerin üzerine konan çay poşeti veya yumurta beyazından maske gibi ilk bakışta aklınıza yatmayan güzellik önerilerini hafife almayın. Kimileri hayat kurtarıcı olabilir!

    VÜCUDUNUZU AVOKADO İLE YUMUŞATIN

    Olgun bir avokadonun çekirdeğini çıkartıp kabuklarını soyduktan sonra meyveyi tüm vücudunuzda gezdirin. Bu işleme 20 dakika boyunca devam ettikten sonra duşa girin. Doğal nemlendirici özelliği sayesinde avokadonun cildinizi nasıl yumuşattığına inanamayacaksınız.

    AKAN MAKYAJINIZI KOLAYCA DÜZELTİN
    Yeniden makyaj yapmaya vaktiniz yoksa, bir kulak pamuğunu makyaj temizleyicisine batırın ve makyajınızın sadece akan kısımlarını silin.

    DİŞLERİNİZİ GARGARA İLE FIRÇALAYIN
    Kendinizi, dişlerinizi temizleyemeyecek kadar yorgun hissediyorsanız, ağzınızı bir gargara ile çalkalayın. Ardından kuru diş fırçanızla, diş etlerinizin dişlerinizle buluştuğu noktaları hafif hafif fırçalayın.

    FIRÇANIZA SAÇ SPREYİ SIKIN
    Saçlarınızı kuruttuktan sonra fırçanızın üzerine bir miktar saç spreyi sıkın ve saçınızı tarayın. Böylelikle saçlarınız kaskatı olmadan hacmini ve parlaklığını korur.

    NEMLENDİRİCİYE BEBE YAĞI KATIN
    Parlak ama çok yağlı olmayan bacaklara sahip olmak için günlük vücut nemlendiricinizin içine bir damla bebe yağı ekleyin.

    BİTKİ YAĞINDAN YARARLANIN
    Tırnakların etrafını çevreleyen ölü derilerin sertleşip şeytantırnağına dönüşmemesi için, bir miktar kayısı yağı damlatın.

    KALEMİNİZİ DONDURUN
    Göz kaleminizin ucunun uygulama sırasında dağılmasını istemiyorsanız, onu 15 dakikalığına buzluğa koyun. Çıkardığınızda ucunun sertleştiğini ve cildinizde rahatça hareket ettiğini göreceksiniz.

    YUMURTA BEYAZINDAN MASKE YAPIN
    Cildinizi evde uygulanan yöntemlerle de canlandırabilirsiniz. Bir yumurtanın sarısıyla beyazını ayırın. Ayırdığınız beyazı cildinize maske halinde yayın. Proteinler cildinizin nemini geri kazanmasını sağlar. Beş dakika sonra yüzünüzü yıkayın.

    LEKELERE ÇAY POŞETİ
    Eğer cildiniz bir sebepten ötürü tahriş olmuş ve şişkin görünümdeyse, demli ve soğuk bir poşet yeşil çayı iki dakikalığına cildinizin üzerine yerleştirin. Yeşil çayın içeriğindeki antioksidanlar kızarıklığı dindirecektir.

    BACAKLARINIZI SAÇ KREMİYLE TIRAŞ EDİN
    Tıraş köpüğünüz bittiyse onun yerine saç kremi kullanabilirsiniz. Bu krem, tüylerinizi yumuşatarak tıraşı kolaylaştırır ve bacaklarınızı da ipeksi bir yumuşaklığa kavuşturur.

    VÜCUT KREMİNİZİ KİŞİSELLEŞTİRİN
    Parfümlü vücut ürünlerine onlarca para ödemek yerine kendi kreminizi yapabilirsiniz. Kokusuz ve yoğun formüllü bir vücut kremine damlatacağınız birkaç damla parfüm ile saatlerce kalıcı kokmanın keyfine varın.

    KİRPİKLERİNİZİ YUMUŞATIN
    Makyaj yapmadan gözlerinizle ilgi çekmek için, kirpiklerinizin ucuna hafif bir miktar vazelin uygulayıp, tarayın. Böylelikle daha çekici ve ışıldayan bakışlara sahip olacaksınız.

    UÇUKLARI KREMLE YATIŞTIRIN
    Uçuğun çıkmaya başladığını hissettiğiniz anda üzerine yoğun formüllü bir nemlendirici sürerek daha kötü bir hale gelmesini önlemiş olursunuz.

    DUDAKLARA GÖZ FARI
    Eğer rujunuz yanınızda değilse, doğal tonlardaki göz farınızı dudaklarınıza uygulayıp, üzerine nemlendirici sürebilirsiniz.

    Far Sürmenin Püf Noktaları için tıklaya bilirsiniz..

    İNATÇI RUJLARA MAKYAJ TEMİZLEYİCİSİ
    Kırmızı ruju ovalayarak çıkarmaya çalışmayın. Ruj, ağzınızın çevresine dağılarak kötü bir görüntüye sebep olabilir. Bunun yerine, küçük bir makyaj pamuğunu veya kağıt mendili makyaj temizleyicisine batırıp rujunuzu silmeniz daha uygun olur.

    SAÇ DİPLERİNİZE PUDRA UYGULAYIN
    Saç telleriniz kolay yağlanan bir yapıya sahipse, geniş uçlu bir makyaj fırçasını toz pudranın içine batırın. Üzerindeki fazlalığı azalttıktan sonra pudrayı saç diplerinize uygulayın. Bu pudra saç diplerinizde bulunan fazla yağı emerek tutamlarınızın arasına karışır. Bu tazelenme hissi ise kendinize olan güveniniz de artar.

    KİRPİK KIVIRICINIZI ISITIN
    Kirpikleriniz düzse, metal kirpik kıvırıcınızı birkaç dakikalığına fönle ısıtın. Böylelikle kirpikleriniz daha kolay şekil alır. Ayrıca suya dayanıklı bir maskara diğerlerinden daha hızlı kuruduğu için kirpiklerin kıvrımını ortaya çıkarır.

  • Nev Center Kocaeli

    Nev Center Kocaeli

    2008 yılında 6 kişilik bir ekip ile hizmete giren Nev Kuaför 2012 yılı sonunda Nev Güzellik Salonunu da bünyesine dahil ederek 16 kişilik ekip ile yeni yerini hizmete açmıştır.

    Kişiye özel butik hizmet anlayışına sahip olan Nev Kuaför, Güzellik Salonunuda hizmete açarak Nev Center olarak hizmet vermektedir. Geleceğe yönelik projeleri halen devam etmektedir.

    Nev Center , Nev Kuaför bünyesinde 2012 yılında El & Ayak – Reflexoloji – Zayıflama ve Güzellik Salonu branşlarında hizmete girmiştir. Konusunda uzman kadromuz ve sahip olduğumuz teknolojik alt yapı ile siz müşterilerimize en doğru hizmeti vermektedir.

    Genel Bilgiler
    Nev Center’da ki başlıca hizmetlerimiz aşağıdaki gibidir;
    – El & Ayka Bakım
    – Reflexoloji
    – Masaj uygulamaları
    – Cilt Bakım uygulamaları
    – Accent Ultra ile Zayıflama ve vücut şekillendirme uygulamaları

    Nev Center
    nevcenter.com
    Nev Güzellik Salonu Facebook

  • Detoks Diyeti Nedir?

    Detoks Diyeti Nedir?

    Vücuttaki toksinlerin ve zararlı maddeleri atmak için uygulanan bir diyettir. Yemek yeme alışkanlıklarınızda önemli ölçüde değiştirmeniz gerekmektedir…

    Detoks diyeti vücuttaki fazla yağın yakılmasını sağlayarak kilo vermeye yardımcı olur. Detoks diyeti çeşitli meyve, sebze, bitki ve çorbaları içerir. Detoks diyeti uygulamadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır…

    1- Detoks İçecekler: Detoks içecekleri taze meyve sularından oluşur. Meyve suları vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Limon suyu, portakal suyu ve salatalık suyu en önemli detoks içecekleri arasında yer alır.

    2- Detoks çorbaları: Detoks meyve suları kadar etkili olan detoks çorbaları yeşil sebzelerden oluşur.

    3- Meyve Diyeti: Meyve tüketmek meyve suyu içmekten daha yararlıdır.Havuç, salatalık, üzüm ve muzdan yapılan yeşil salata besin değeri açısında yüksek iyi bir detoks besinidir.

    Detoks Diyeti Yapılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    1- Dektoks diyeti doktor kontrolü altında yapılmalıdır.

    2- Dektoks diyeti yaparken bol bol su için.

    3- Diyabet ve tiroit problemi bulunanlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    4- Çocuklara ve bebeklere detoks diyeti yaptırılmamalıdır.

    5- Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    Detoks Diyetinin Faydaları

    1- Detoks diyeti sindirim sisteminizi geliştirir ve bağırsakları temizler.

    2- Cildinizin güzelleşmesini sağlar ve akne ile deri kızarıklıklarının önlenmesinde yardımcı olur.

    3- Metabolizmayı çalıştıran detoks diyeti bağışıklık sistemini geliştirir.

    4- Konsantrasyonu arttırır.

    5- Vücuttaki toksinleri atamaya yardımcı olur.

    6- Selüloit ve kilo alımına karşı fayda sağlar.

    7- Kabızlığı önler ve birçok hastalıkla baş etmede yardımcı olur.

  • Yalancıların Vücut Dili Şifreleri

    Yalancıların Vücut Dili Şifreleri

    Popüler bir kadın dergisinde yayınlanan araştırma, yalan söyleyen kişilerin kendilerini vücut dilleriyle ele verdiğini ortaya çıkardı…

    Dünyaca ünlü bir kadın dergisine konuşan vücut dili uzmanı Lillian Glass yalan söyleyen insanların hareketleriyle kendilerini ele verdiklerini söyledi.

    İşte o hareketlerden bazıları…

    – Size bir şeyler anlatırken omuz silkiyorsa kendi söylediklerine çok inanmıyor demektir.

    – Dün gece yaptıklarını anlatıyor. Ama sürekli dudaklarını ıslatıyor çünkü yalan söylemekten dudakları kuruyor!

    – Yalan söyleyen kişiler farkında olmadan yalan söyledikleri kişiden fiziksel olarak uzak durmak ister. Bunun için de oturdukları yerde arkaya doğru yaslanır.

    – Doğruları söylemeyen kişiler üzerlerindeki olumsuz enerjiden kurtulmak için saçlarıyla oynar ya da parmaklarını hareket ettirir.

    – Sizinle konuşurken dudaklarını büzüştürüyor. Özellikle de ona önemli bir soru sorduğunuzda.

    – Bir çok insanın dudak yeme alışkanlığı vardır. Ama eğer sizin can alıcı sorularınız karşısında dudaklarını ısırmaya başladıysa dikkat edin size yalan söylüyor olabilir.