Etiket: vitamin

  • Düz Saçların Bakımı

    Düz Saçların Bakımı

    Saçlarınız uzun ve düzse etkileyemeyeceğiniz kimse yoktur! Fakat bir de elektriklenme ve kırılma derdinden kurtulabilseniz!

    Şimdi sizlere 10 maddede düz bir saçın bakımını anlatacağız…

    Yıkama
    Dikkat! Şampuan saçlarınızın parlaklığını azaltırken, saç kremi de yanlış uygulandığı takdirde iz bırakabilir. Düz saçları yıkarken ilk adım, yıkama öncesinde saçı hazırlamaktır. İpucu ister misiniz? Öncelikle saç uçlarınızın kurumasını önlemek için saçınızın ucuna saç kremi sürün. Daha sonra sadece saç derisine ve köklerine şampuan uygulayın. Şimdi saçlarınızı açma zamanı. Dikkat: Bunu yaparken mutlaka tarak kullanın. Saçınızın ürünü emmesi için birkaç dakika bekleyin ve iyice durulayın. Saçınızı durularken su ılık olmalıdır.

    Sonsuza kadar parlak
    Diyelim ki saçlarınız bakımlı , güçlü ve sizi de çok mutlu ediyor (erkeklerden de sürekli iltifat alıyorsunuz). Ama… Saçlarınızı bu kadar parlak hale getirmek için ne kadar zamandır uğraşıyorsunuz? Saçınızın, Hollywood yıldızlarınınki kadar mükemmel görünmesi için size bir ipucu verelim: Saçlarınızı yıkamak için, gelişmiş formüllü ürünler kullanın. Özetlemek gerekirse, göz açıp kapatıncaya kadar, ürünün bütün kalıntılarını temizleyebilir ve saçlarınızı yüzde yüz daha parlak hale getirebilirsiniz.

    Dikkatli kurutma
    Duştan çıktığınızda saçlarınızı havlu ile kurulayın ama kesinlikle ovalamayın. Yani havluyu saçınıza kesinlikle Mısır türbanı gibi dolamayın! Saçı havlu ile kurulamanın doğru yöntemi, havluyu yavaşça saçınızın üzerine yerleştirmek ve avuç içlerinize fazla suyu almaktır. Sonuç olarak düz saçlarınız yumuşak, hafif ve taranmaya hazır olacaktır.

    Süper güçlü kokteyl
    Düz ve sert terimleri bir arada kullanılamaz. En azından saçınızda. Bu nedenle saçınızın kuru olduğunu fark ederseniz, düz saçlarınız için uygun ürünler (şampuan, saç şekillendirici ve saç kremi) kullanmaya başlamalısınız. Özel olarak geliştirilmiş formülü ile saçları yatıştırarak düzlüğü artıran, saç teli üzerinde yağ tabakası oluşturan ve böylece saçta daha homojen yüzey sağlayan ürünler seçmelisiniz. Sonuçta saçlarınızda pürüzsüz bir yüzey elde eder ve saç köklerine koruma sağlarsınız. Uygun saç kremleri, saçın genel görünümünü, dokusunu, kayganlığını, parlaklığını ve kolayca şekil almasını sağlayacak ve böylece saçınız daha düzenli görünecektir. Kuru ve yıpranmış bir saç istemezsiniz değil mi? O zaman seçiminizi doğru yapın ve tanrıçalara yakışan sonsuz bir parlaklık elde edin.

    Başınıza silikon
    Eğer saçlarınızın eski gücünü özlüyorsanız belki de 4 numaralı öneriyi uygulamıyorsunuzdur. Her zaman silikon bazlı saç bakım kremi ve maske kullanın çünkü silikon saçı nemlendirir ve koruma sağlar. Saçınız da doğal bir parlaklık kazanır. Ayrıca, silikon gerçek anlamda sihir etkisi yaratır. Çünkü saçı kökünden yatıştırır, saç telinin kapanmasını sağlar ve termal şekillendirici aletler ve saç arasında bir bariyer oluşturur, sürtünmeyi ve ısının saça verdiği zararı azaltır. Saçlarınıza şık ve günlük bakım sağlayan silikonun faydalarından yararlanın.

    Aletlerin bilinçli kullanımı
    Yanlış kullanılan saç kurutma makinesi, dümdüz saçlarınızın en kötü düşmanı olabilir. Bu nedenle gelişmiş bir kurutma tekniği, daha sağlıklı ve güzel saçlara sahip olmanıza yardımcı olur. Saçınız yıpranmışsa, düzleştirmeden önce tamamen kurutmanız gerektiğini unutmayın. Saçlarınızın sağlıklı mı? Cevabınız evet ise, saçınızın sadece yüzde 70′ini kurutun ve “doğal” kurumaya bırakın. Kuaförünüzün saçınızı nasıl kurttuğuna dikkat edin. Saç kurutma makinesinin ağzını (saç telinin düz kalmasını sağlamak için) saç teli yönünde tuttuğunu fark edeceksiniz. Bu nedenle, hava akışını saç uçlarına doğru tutarsanız, maksimum sonuç alırsınız. Saç teli daha esnek olur ve sonuç olarak da saçınızda mükemmel bir düzlük olur. Harika!

    Havalı şekillendirme
    En karmaşık saç modellerini yaparken bile saç tipiniz en önemli konudur. Doğal bir görünüm mü istiyorsunuz, ne çok tepeden ne de çok alçak olan bir atkuyruğunun sade şıklığını mı? İddiasız bir stil için organze kurdele ile bağlamak da mükemmel bir yoldur. Saçlarınızı arkaya doğru tarayabilir veya iddialı bir görünüm için yana ayırarak daha çarpıcı hale getirebilirsiniz. Bonus ipucu: Askısız, seksi bir elbise giyerek saç stilinizin etkisini artırın.

    Tanı koruma
    Aşırı hassas ciltler gibi, düz saçlar da dış etkenlere-kimyasal maddelere, fırçalamaya, UV ışınlarına açıktır. Özellikle de ince telli saçlar. Bu faktörler saçın daha da zayıflamasına , mat görünmesine ve yoğunluğunu kaybetmesine neden olur. Bu olumsuz etkileri ortadan kaldırmanın ve düz saçlarınızın canlılığını korumanın sırrı, cildinizde olduğu gibi nemlendirmektir. Aktif yumuşatıcı malzemeler ve ışık yansıtan mikro partikül ile fiber tarafından emilen çift besleyici etkili ürünleri seçin. Bir tavsiye ister misiniz? E vitaminli ve filtreli ürünleri seçin. Çünkü bu ürünler koruma sağlayacak, hasarı onaracak ve saçlarınızın ihtiyaç duyduğu bölgeleri düzleştirecektir. Düz saçlarınıza iyi bakın! Düz saçlarınızı sevin!

    Güneşin altında bile modaya uygun
    Sahilde veya havuz kenarında zaman geçirirken düz saçlarınızı şekle sokmak ve ideal görünümü yakalamak mı istiyorsunuz? İşte yapmanız gerekenler: Öncelikle saçlarınızı ıslatın ve geriye doğru tarayın. Daha sonra ortadan ikiye ayırın ve ayrı ayrı bükün. Son olarak, bükülmüş iki tutamı alın, birlikte bükün ve uçlarını, üzerinde taş veya deniz kabukları olan bir lastik toka ile bağlayın. Bu son moda görünümün daha uzun sürmesi için birkaç toka ile tutturun ve saçın dağılmasını önlemek için biraz sprey sıkın. Bu modelin faydası, yüzünüzün açılması, stilli görülmesi ve kolayca yapılmasıdır. Ayrıca, bu modeli başarılı bir şekilde uygulamayı öğrenirseniz, gün boyu kullanabilirsiniz.

    Kuru saç kesimi
    Mükemmel! Saçınızın dokusu, çok istediğiniz saç modelini denemeye müsait. Evet, o hep istediğiniz saç kesimini yapmanın zamanı geldi. Ünlü saç tasarımcılarına göre, düz saça şekil vermek çok kolay ve çok çeşitli seçenekler kullanılabilir. Bir modeli seçip kuaförünüze talimatları verdiğinizde, yüz şekliniz, tarzınız ve yaşam koşullarınız etkili olur. Ama şu ayrıntıyı da unutmayın: Kuaförünüze saçlarınızı ıslatmadan kuru kesim yapmasını söyleyin. Böylece, kesim bitip nasıl göründüğünü size göstermek için tuttuğunda ve “Nasıl olmuş?” diye sorduğunda kötü bir sürprizle karşılaşmazsınız. Daha önce başınızdan kötü bir deneyim geçti değil mi?

    ilgili konulara bakabilirsiniz…
    Kıvırcık Saçların bakımı için tıklayın…
    Dalgalı Saçların bakımı için tıklayın…
    Düz Saçların bakımı için tıklayın…

  • Cilt Kuruluklarından Korunma Yolları

    Cilt Kuruluklarından Korunma Yolları

    Yaşa bağlı olmaksızın meydana gelen cilt kurulukları birçok nedenden dolayı oluşabilir. Ciltteki pullanma ve sıkıntı verici bir gerginlik hissine neden olan kuru ciltlerden kurtulmanın yollarını merak ediyorsanız işte aradığınız cevaplar…

    Kuru cilt; tüm vücudumuzu bir film tabakası şeklinde örten hücrelerden oluşan stratum korneum denilen tabakadaki suyun kaybı sonucu oluşur. Bu tabaka suyunu kaybedince esnekliğini kaybeder, çatlar ve pullanır.

    Stratum korneum su tutan maddeler içerir ve cildin daha cildin alt kısımlarından suyun sızmasını engeller. Hücreler ve yağdan oluşan bir film tabakası içeren stratum korneum tarafından su tutulur ve ciltten buharlaşması engellenir.

    Kuru, pullu cildi tetikleyen faktörler nelerdir?

    Kuru cilt herhangi bir yaşta ve bir çok nedenden dolayı oluşur. Kuru cilde neden olan koşullar:

    – Kuru hava, özellikle kış aylarındaki düşük nem,

    – Düşük nem bulunan yerler, özellikle merkezi ısıtmanın olduğu kapalı alanlar, ateşe veya ısıtıcı fanlara yakın oturma,

    – Rüzgara maruz kalma,

    – Sık yıkanma, duş alma ve yüzme, özellikle bol klorlu aşırı sıcak ve soğuk suda yüzme,

    – İdrar söktürücü ilaçlar,

    – Kalıtsal faktörler ve artan yaş ile sebum (yağ) gibi doğal nemlendiricilerin azalması,

    – Atopik egzama, sedef ve ihtiyosis gibi cilt hastalıkları,

    – Metabolik faktörler, tiroid bezinin yeterince çalışmaması veya aşırı kilo kaybı

    – Sabun, deterjan ve çözücülere maruz kalma.

    Ciltten su kaybı en sık hangi durumlarda olur?

    Ciltten su kaybını arttıran diğer önemli bir faktör, ciltten banyo esnasında kaybedilen sıvıdır. Sıcak su ile yıkanma ve sabunlar, ciltteki koruyucu yağ tabakasını azaltırlar. Banyoda azalan yağ eğer dışardan uygulanan bir nemlendirici ve yağ ile dengelenmezse; ciltten su kaybı artar ve banyodan sonraki bir saat içinde, cilt normalde olduğundan daha kuru bir hal alır. Deterjanlar ve çözücüler de benzer şekilde, cildin yağ tabakasını kaldırarak cildi kuruturlar.

    Cilt pullanması nasıl oluşur?

    Cilt pullanması stratum korneum dediğimiz cilt yüzeyinden hücrelerin gözle görülebilir şekilde ayrışması ile oluşur. Normal ciltte bu süreç gözle görülmez, çünkü hücreler tek tek dökülür. Pullu ciltte cilt hücreleri birbirlerinden ayrılamazlar ve bu da gözle görülebilen kepeklenmeye neden olur. Bu durum kuru ciltte herhangi bir nedenle gelişebilir; ayrıca seboreik egzama, sedef ve ihtiyosis hastalığında cilt hücrelerinin yapısı bozuktur ve birbirlerinden kolay kolay ayrılamazlar.

    Kuru ciltten korunmanın yolları nelerdir?

    Herhangi bir nedenle kuruluğa eğilim gösteren cildin, sabun ve su ile teması azaltılmalı ve nemlendiriciler kullanılmalıdır.

    Sıcak sudan ve aşırı su temasından kaçının. Sıcak su cildin doğal yağlarını ortadan kaldırır ve cildi kurutur.

    Banyo sıklığını azaltın. İki günde bir veya daha seyrek banyo yapın ve yıkanma sıklığınızı azaltmak için kirlenmemeye dikkat edin.

    Banyo ve duş süresini kısa tutun. Kısa bir duş ve banyo cildi nemlendirir, fakat cildi havlu ile ovuşturmak veya ciltten suyun buharlaşması deriyi kurutur. Bu nedenle banyo ve duş süresi uzatılmamalı ve ılık su ile yıkanılmalıdır.

    Duştan sonra cildinizi havlu ile ovuşturmayın. Bunun yerine cilde havlu ile hafifçe dokunarak kurulanılmalıdır.

    Hafif sabunlar kullanın. Sabunlar cildi kurutur. Hafif, fakat fazla yağ içeren sabunlar veya sabunsuz temizleyiciler (pH seviyesi cildinizin pH seviyesine uygun (5.5) dermokozmetikler) kullanılmalıdır. Bu arada sabun kullanımını da minimale indirilmelidir.

    Banyodan sonra cildiniz hemen nemlendirin. Banyodan sonra cilt halen nemli iken, nemlendirici losyon ve kremleri uygulayınız. Banyo sonrasında cildinizi tamamen kurularsanız, cildin doğal nemi de buharlaşarak deriden uzaklaşır. Nemlendirici losyon ve kremler, gün içinde ihtiyaç olduğunda kullanılmalıdır. Çok şiddetli kuruluk olduğunda laktik asit veya üreli nemlendiriciler kullanılmalıdır.

    Cilt kuruluğu cilt hastalıklarına neden olabilir mi?

    Bazı kişilerde cilt kuruluğu, dermatit (egzama) denen cilt hastalığına neden olabilir. Dermatit cildin inflamasyonuna verilen addır. Bu durum alt bacaklarda egzema craquele; gövde, kollar ve bacaklarda ise numular dermatite neden olur. Bazen de ciltten herhangi bir döküntü olmadan kaşıntı görülebilir. Bu duruma yaşlılığa bağlı kaşıntı veya kış kaşıntısı denir. Dermatit geliştiğinde dermatoloji uzmanları kortizon içeren kremleri reçete ederler. Kortizonlu kremler dermatit bulunan alanlara uygulanır. Dermatit iyileştiğinde uygulamaya son verilmeli, daha sonra dermatitin yenilenmesini engellemek amacıyla nemlendiriciler kullanılmalıdır.

    Cildin iyi nemlendirilmesi cilt kuruluğunu düzeltir, eğer cildiniz tüm kurallara uyulmasına rağmen iyileşmiyorsa dermatoloji uzmanına başvurunuz.

  • Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Sağlık problemlerinin ne zaman ortaya çıkacağının belli olmadığını belirten uzmanlar, bu nedenle anne olmaya karar veren kadınların hamilelik öncesi mutlaka diş hekimine başvurması gerektiğini söyledi.

    Hamilelik öncesinde diş hekimine başvurulduğunda ileride ortaya çıkabilecek sorunların hekim tarafından değerlendirilerek, gerekli tedavinin uygulanacağını belirten Trabzon Diş Hekimleri Odası Başkanı Mustafa Yıldız, “Örneğin, küçük çürükler hiç belirti vermeden hamilelik sırasında ilerleyerek ağrı oluşumuna yol açabilir. Henüz başlangıç halinde tespit edilip gerekli tedavi uygulanırsa sorun ilerlemeden çözülmüş olacaktır” dedi.

    Yıldız, gerekli görüldüğünde yapılacak olan diş taşı temizliğinin hamilelikhamilelik sürecinde yaşayabileceği streslerden uzaklaşmış olur. Yanlış kanı olarak bazı anne adayları ‘bebeğe zarar gelebilir’ düşüncesiyle bu süre içinde diş hekimine gitmekten çekinirler. Fakat hamileliğin her aşamasında bebeğe ve anneye zarar vermeden yapılabilecek tedavi yöntemleri vardır” diye konuştu. sırasında, hormonların etkisiyle ilerleyebilecek olan diş eti hastalıklarını da önleyeceğini ifade ederek, “Böylece anne adayı

    Anne adaylarına acil tedavi yöntemleri dışında müdahale yapılmayacağını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

    “Ancak gerekli durumlarda diş hekimi, anneye ve bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedavinin ertelenmesini sağlayacaktır. Hamileliğin 3 ile 6 aylık döneminde dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği gibi işlemler güvenle uygulanabilir. Hamilelik öncesi diş hekimine gidilememiş ise bu dönem anne adayları tarafından iyi değerlendirilmelidir. Emzirme döneminde de diş hekimliği açısından anneye yapılacak müdahalelerin herhangi bir sakıncası yoktur.”

    Mustafa Yıldız, hamilelik sırasında diş eti kanamalarının çok sık karşılaşılan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

    “Diş etinde görülen kanamaların sebebi diş eti iltihabıdır. İleri derecede diş eti iltihabı erken doğum ve zayıf bebek doğurma riski oluşturduğunu unutmamalıyız. Hamileliğin ikinci üç aylık döneminde hekime başvurularak, diş eti iltihabı mutlaka tedavi edilmelidir. Ağız sağlığı yaşamın her döneminde ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Ancak kadınların ergenlik, hamilelik, bebek emzirme ve menopoz döneminde buna daha çok dikkat etmeleri gerekmektedir.”

  • Boyalı Saç Bakımı

    Boyalı Saç Bakımı

    İşte boyalı saçların bakımıyla ilgili başlıca soruların yanıtları…

    Boyanırken saç temiz mi yoksa kirli mi olmalı?

    Saçınızın temiz ya da kirli olması farketmez. Her iki durumda da iyi sonuç alabilirsiniz. Ancak boya yapmadan önce saçınızda jöle, biryantin, sprey, köpük gibi saç şekillendiricileri varsa fırça yardımıyla temizlemelisiniz. Çünkü şekillendiriciler saça yeterli miktarda boyanın nüfuz etmesini engeller. Boyanın kalıcılığı kısa süreli olur.

    Saç boyası saçı döker mi?

    Boya, saçı dökmez. Mevsim değişikliği, fizyolojik rahatsızlıklar, düzensiz beslenme gibi koşullar saçın dökülmesine neden olur.

    Cilde bulaşan boyalar nasıl temizlenir?

    Saç boyasını uygulamaya başlamadan önce saç diplerine nemlendirici krem uygulanabilir. Bekleme süresi sonunda saçlar yıkanmadan önce veya yıkandıktan sonra nemli bir pamukla boyanın ciltten temizlenmesi kolaylaşır. Nemlendirici krem uygulaması unutulursa, sabunlu bir bez ya da pamuklu yardımı ile boya temizlenebilir.

    Kaş ve kirpik boyanabilir mi?

    Kaş ve kirpikler hiçbir boya ile boyanmaz. Eğer kaşlarınızı boyamak istiyorsanız, özel olarak hazırlanmış kaş- kirpik boyalarını kullanın.

    Boya ne kadar zamanda uygulanmalı?

    Saç, ayda yaklaşık 1 cm uzar. 4 ila 5 hafta ara ile saç diplerini boyamak ve saç uçlarına rötuş yapmak gerekir.

    Kına olanlar boya yapabilir mi?

    Kına saçı kaplar ve saç üzerinde bir tabaka oluşturur. Kınayı saçtan çıkarmak ise mümkün değildir. Bu nedenle saçınızda kına varsa saç boyası kullanmayın.

    Saç renginin daha belirgin olması için saç boyasından fazla oksidasyon kremi kullanılırsa ne olur?

    Boya kutusunun içindeki reçetede yazılan miktar ve oranlar en sağlıklı sonucu almak için idealdir. Bu nedenle farklı bir karışım tavsiye edilmez.

    Renk seçerken nelere dikkat etmeli?

    Saçı renklendirmeden önce istenen sonuca ulaşmak için elde edilmek istenen rengin çok iyi saptanması gerekir. Renk saptaması yaparken daha önce boyanmamış saçlar için; saçlarda beyaz yoksa veya azsa, doğal renginden bir ton açık renk seçilmelidir. Daha önce boyanmış saçlar aynı renge veya koyu renge boyanabilir. Ancak boyalı saçları olduğundan daha açık renge boyamadan önce dekolore (saçın rengini açma) işleminin uygulanması gerekir. Bu şekilde arzulanan saç elde edilmiş olunur.

     

    Saç Bakımı, Saç Rengi, Saç Renkleri, Saç Modelleri, Saç Şekilleri

  • Soğuk Algınlığından Nasıl Korunurum?

    Soğuk Algınlığından Nasıl Korunurum?

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tamer Haliloğlu, “Soğuk algınlığı, üst solunum yollarında virüs türü mikropların neden olduğu bulaşıcı bir enfeksiyondur.” dedi.

    Soğuk algınlığından burun, boğaz, kulaklar, östaki tüpü, nefes borusu, ses telleri ve akciğerlerin etkilendiğine değinen Haliloğlu, “Soğuk algınlığı en çok okul çağı çocuklarında görülür ve sıklığı yaşla azalır” dedi.

    Soğuk algınlığının ilk belirtileri genellikle boğazda takılma hissi, burun akıntısı ve hapşırık.

    Çocuklarda ise boğaz ağrısı, öksürük, baş ağrısı, ateş, halsizlik, kas ağrıları ve iştahsızlık da görülebilir.

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tamer Haliloğlu, henüz soğuk algınlığına kesin etkili bir aşı bulunamadığını anlattı:

    Soğuk algınlığına yakalanmamak için, hastalık belirtileri olan kişilerle hastalığın ilk ikinci ve dördüncü günleri arasında temas edilmemesi gerekir. Ancak, çoğu zaman bu mümkün değildir. Soğuk algınlığına yakalanan kişiler, henüz hasta olduklarını anlamadan bulaştırıcı döneme girmiş olurlar.

    Soğuk algınlığına yakalanan çocuklar, özellikle burun temizliğinden sonra olmak üzere sık sık ellerini yıkamalı, öksürürken ve hapşırırken ağız ve burunlarını kapamalıdırlar.

    Soğuk algınlığı genellikle 7 ile 14 gün arasında iyileşir. Bazen sinüzit, orta kulak iltihabı, larenjit veya bronşit gibi komplikasyonlar nedeniyle hastalığın seyri uzayabilir.

    Haliloğlu, soğuk algınlığının düzelmesinin zamana bağlı olduğunu açıkladı:

    Bu süre içinde, hastanın istirahat etmesi ve bol sıvı gıda alması (su, meyve suları gibi) gerekir. Genellikle ağrı kesici, dekonjestan ve allerji karşıtı maddeler içeren soğuk algınlığı ilaçları, hastalığı iyileştirmezler; sadece kas ağrısı, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı gibi belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olabilirler.

    Boğaz ağrısının şiddetlenmesi ve uzun sürmesi, öksürükle koyu balgam gelmesi veya öksürüğün 10 günden uzun sürmesi, 38 derece üzerinde ve birkaç günden uzun süren ateş olması, göğüs ağrısı, sık nefes alma, yutma güçlüğü, sıvı gıda alamama, kulak ağrısı, boyunda ağrılı şişlikler, dudak, deri veya tırnaklarında morarma belirtilerinden herhangi birinin görülmesi halinde doktora başvurulması gerekmektedir.

    Soğuk algınlığından korunmak için bunları yapın:

    Bağışıklık sisteminizi güçlendirin.

    Dengeli beslenin. Meyve sebze ağırlıklı beslenin, fazla et tüketmeyin.

    Hastalık riski yüksekse bol bol C vitamini alın. (Örneğin her gün 2 kivi, 1 greyfurt, 1 yeşil biber veya 2 kaşık lahana turşusu yemek gibi)

    Hareket edin ve soğuğa karşı vücudunuzun dayanıklı olmasını sağlayın. (Yüzmek,saunaya gitmek, soğuk duş almak, temiz havada yürüyüş yapmak, değişik spor faaliyetleri)

    Oda havasını iyileştirin. Hava nemlendiricileri kullanın veya saksı çiçeklerini temin edin. Odayı aşırı ısıtmayın, düzenli olarak havalandırın.

    Hava cereyanının oluşmamasına dikkat edin.

    Virüslerden korunun.

    Soğuk algınlığı dönemlerinden kalabalık ortamlarda, kapalı mekanlarda bulunmayın. Hasta insanlarla öpüşmeyin, 1.5 metreden fazla yaklaşmayın.

    Ellerinizi düzenli yıkayın.

    Çok kalın veya ince giysiler giymeyin. Havaya göre giyinin.

    Stres altındaki insanlar hastalanmaya daha elverişlidir. Her gün düzenli olarak dinlenin. Gevşeme egzersizleri yapın.

  • Limonun Faydaları ve Limon Suyu Mucizesi

    Limonun Faydaları ve Limon Suyu Mucizesi

    Limon, hepimizin hayatında sıklıkla kullandığı meyvelerden. Bazılarımızda alerjik etkisi olsa da aslında limonun faydalarının ne denli çok olduğunu bilmeyenimiz de yoktur. Limonun faydalarını biliyoruz da limonun faydaları arasında bir de bilmediğimiz faydaları yer alıyor. Limonun faydaları hakkında kısaca bilgi sahibi olmak isterseniz, bakın limon ve limon hakkında, limonun faydaları ile ilgili bilmediğiniz ne çok şey var:

    Limon içerisinde bol miktarda asit bulunmaktadır. Bu asit, limonun faydalarının da bazılarını sağlayıcı etki göstermektedir. Örneğin, limonun faydaları arasında, içeriğinde bulunan asit sayesinde enfeksiyonlarla savaşmasının sayılması gerekmektedir.
    Limon, güçlü bir antioksidan görevi görmektedir. Bununla birlikte, limonun faydaları arasında, kanser, kalp krizi; ve kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisinden de söz etmek gerekmektedir.
    Limonun faydaları arasında, tansiyonu düşürmesinden ve iyi kolesterolü arttırmasından da söz etmek gerekmektedir.
    Hücrelerde var olan metabolizma sorunlarını gideren limon, anti kanserojen etkisi ile de bilinmektedir. Göğüs, kolon, ve prostat kanserleri başta olmak üzere, kanser türlerini geriletme gibi bir özelliği bulunmaktadır.
    Limonun faydalarından yararlanırken limon suyunun yararlarından da istifade etmek gerekmektedir. Limon suyunun, clde parlaklık veren bir özelliği bulunmaktadır.
    Limon suyundan bir kaç damla alarak eklediğiniz sıcak suda, limon suyu ile birleşen sıcak suyun, sindirim sisteminizi rahatlattığını farkedersiniz. Bu karışım aynı zamanda, karaciğerin temizlenmesinde de önemli rol oynamaktadır.
    Limon kabuğu güneş altında kurutulur; ve sonrasında da kurutulan bu limon kabuğu öğütülürse, öğütülen limon kabuğu da saç diplerine uygulanırsa, hem baş ağrısının giderilmesine yardımcı olur; hem de vücudu serinletici bir etkisi bulunmaktadır.
    Limonun faydaları arasında yer alan bir diğer özellik ise, limonun sivilceler üzerindeki etkisidir. Sivilcelere uygulanan limon, aknelerin giderilmesinde yardımcı olmaktadır.
    Limon suyu ile ilgili olarak bilinen, saçların rengini açtığı söylentileri doğrudur. Bununla birlikte limon suyu, cilt renginin açılmasına yardımcı bir özelliğe de sahiptir.
    Dil üzerinde yer alan iltihaplı yaralara da iyi gelen limon suyunun bu faydasının da unutulmaması gerekmektedir.
    Limonun faydaları arasında, içeriğindeki yoğun C vitamini sebebi ile, soğuk algınlığına iyi gelmesi özelliğinin de herkes tarafından bilindiği görülmektedir.
    Limonun faydaları arasında, idrar yollarında ortaya çıkmış olan enfeksiyonların çözümlenmesinden de söz etmek doğru olacaktır.
    Limonun faydaları arasında, bazı zamanlar panzehir özelliğinden de söz etmek gerekir. Şöyle ki: bazı böcek ve sinek türlerinin soktuğu yerlere uygulanan limon, hem o bölgedeki zehiri almakta; hem de ağrıyı gidermektedir.
    Limonun faydaları arasında, mide rahatsızlıklarından olan kolit ağrılarına ve gastrit problemine karşı iyi geldiğinden de söz etmek gerekmektedir.
    Limon suyunun içerisine eklenen az miktarda gliserin, kuru ciltler için faydalı olacaktır.
    Deniz canlılarının ve etin üzerine sıkılan limon suyu, bu besinler üzerindeki bakterilerin öldürülmesini sağlamaktadır. Bu durum da, bakteriler nedeniyle ortaya çıkan sindirim sorunlarına karşı bir önlem olarak görülmektedir.
    Limonun faydaları arasında, zayıflatma etkisinden de söz etmek gerekmektedir. Şöyle ki: her sabah, limon suyuna tuz eklenerek tuzlu limon suyunun içilmesi, hem kolesterolü düşürücü etki göstermektedir; hem de zayıflatmaktadır.
    Limon suyunun, susuzluk ve ishale karşı iyi geldiği de bilinmektedir.
    Limon suyu, ağız sağlığı için de kullanılmaktadır. Diş etlerin güçlendiren, dişleri beyazlatan; ve plakları yok eden bir etki göstermektedir limon suyu ile yapılacak olan gargara
    Limon suyunun her gün bir yemek kaşığı içilmesi, astıma karşı oldukça etkili bir özellik taşımaktadır.
    Limonun faydaları arasında, cilt kaşıntılarına iyi gelmesinden de söz etmek gerekmektedir.
    Limon suyu ile yapılan gargara, yukarıda belirttiğimiz ağız sağlığına etkilerinin yanında, boğaz enfeksiyonlarına karşı iyi gelmesi ve diftri sorununu çözmesi ile de bilinmektedir.
    Yağlı saç tipine sahip olanlar ve saçında kepek problemi yaşayanlar, sorunlarına, limon suyu ile mucizevi çözüm yaratabilirler.
    Limon suyu yüzde uygulandığında, kırışıklıkların gerginleştirilmesini sağlarken, cildi canlandırıcı etki de göstermektedir.
    Limon suyu son olarak, limonun faydaları arasında da yer alan kemik erimesini de önlemektedir.

  • Saçlarınız sağlığa kavuşsun

    Saçlarınız sağlığa kavuşsun

    Saçlarınızın sağlıklı ve parlak görünmesi için alacağınız birçok önlem var.

    Sağlıklı saçlara sahip olmak için sadece banyoda işlem yapmak yeterli değildir.  Evde kendi kendinize yapacağınız birkaç işlem ile daha sağlıklı saçlara sahip olabilirsiniz. İşte saçınızın doğal yapısını bozmanızı engelleyecek önlemler.

    Şampuanınıza su karıştırın

    Saç yıkarken çok şampuan kullanmak saçınızı kurutur ve ağırlaşmasına neden olur. Şampuanınızı küçük bir kabın içerisinde biraz ılık su karıştırarak inceltebilirsiniz. Saç yıkarken çok az miktarda şampuan saçınızın temizlenmesine yeter. Saçınızı şampuanladıktan sonra soğuk su ile durulayın.

    Saçlarınızı havlu ile kurulamayın

    Islak saç, kuru saça göre daha hassas olur. Havlu ile ovalanan ıslak saç çok çabuk kırılır. Saçlarınız ıslak iken havluya sarın ve nemli hale gelene kadar bekletin.

    Sıcak fön tutmayın

    Saçlarınızı fönle kurutacağınız zaman makineyi saçınızdan en az 15 cm.  uzakta tutun. Böylece saçlarınız aşırı derecede ısınmaz. Eğer acil bir durumda hemen kurutup çıkmanız gerekiyorsa saçlarınıza koruyucu bakım kremi kullanmanızı öneririz.

    Saç diplerinize masaj yapın

    Başınızı öne eğin ve iki dakika kadar saç diplerinize masaj yapın. Saçlarınızı geriye atınca sprey sıkarak dolgun görünmesini sağlamış olursunuz.

    Düzenli olarak saçlarınızı kestirin

    Çoğu kadın uzun saç sever ve saçlarını uzatmak için uzun uğraşlar verir. Eğer saçlarınızın düzenli ve sağlıklı uzamasını istiyorsanız mutlaka periyodik olarak kırıklarından aldırın.

    Maden suyu kullanın

    Saçlarını şampuan ve krem ile yıkadıktan sonra maden suyu ile durulayın. Böylece saçlarınız hem yumuşar hem de parlak durur.

    Beslenmenize dikkat edin

    Saç hücrelerinizin canlanması için A, C, E vitaminleri almaya özen gösterin. Hem cildiniz hem de saçlarınız için sağlıklı beslenmek son derece önemlidir.

    Bakım ürünlerine çok fazla yüklenmeyin

    Saçlarınızı canlandırmak için çok fazla bakım kremi, maske veya şampuanlar kullanmayın. Bu ürünlerin fazlası saçlarınızı ağırlaştıracaktır.

    Bal kürü yapın

    1,5 bardak ılık suya bir çorba kaşığı sirke ile bir tatlı kaşığı bal ekleyin ve bu karışımı banyodan sonra ıslak saçlarınıza ve saç diplerinize masajla uygulayın ve durulamayın. Saçlarınız kuruduktan sonra daha kolay şekle girecek ve vereceğiniz modeli daha uzun süre koruyacaktır.

    Uygun tarağı seçin

    Her saç tipi farklı taraklarla taranmalıdır. Örneğin kıvırcık ve kalın telli saçlar kalın dişli taraklarla taranırken, düz ve ince telli saçlara sık dişli taraklar uygun olacaktır. Fırça kullanırken ise uçlarının yumuşak olması çok önemli. Eğer fırça kılları elinizi çiziyorsa fırçanızla vedalaşma vakti geldi demektir. Fırça veya taraklarınızı haftada bir kez şampuanla yıkayabilirsiniz.

    Saç uçlarınıza şampuan uygulamayın

    Eğer uzun saçlara sahipseniz saçlarınızın tümünü şampuanlamayın.  Çünkü bu saç uçlarınızın çok çabuk kurumasına neden olur. Şampuanı saç diplerinize uygulamanız yeterli. Zaten saçlarınızı durularken saç uçlarınızda şampuanlanacak ve temizlenecektir. Saç uçlarının temizlenmesi saç diplerine göre daha kolaydır.

  • Kışı Taze Bir Ciltle Karşılayın

    Kışı Taze Bir Ciltle Karşılayın

    Uzun ve sıcak bir yaz mevsiminin ardından gelen sonbahar ve yaklaşan kış mevsimi kuşkusuz cildimiz için de dönüşümü ve yenilenmeyi zorunlu kılıyor. Doğaya ayak uydurmak için cildimize de özen göstermemiz, onu bu yeni mevsime hazırlamamız gerekiyor…

    Sonbaharda cilt için atılması gereken ilk adım iyi bir cilt temizliği olmalı.

    Yüz ve vücut için peeling önemli. A, E ve selenyumu birlikte almak, kereviz, nar ve portakalı da sofradan ihmal etmemek gerekiyor.

    Her mevsim dönüşümü yenilenmeyi getirir. Uzun ve sıcak bir yaz mevsiminin ardından, doğaya ayak uydurabilmek için ruh ve bedenimize özen göstermemiz gerekiyor. Bunlardan biri de cildimiz.

    Bu dönemde cildin en ihtiyaç duyduğu şeylerden biri peeling. Ölü deriden arınmak ve cildi daha savunmalı bir hale getirmek için haftada bir evde uygun bir ürünle pütürlü peeling yapılabileceğini söyleyen cilt hastalıkları uzmanı Dr. Betül Şengör, önerilerine şöyle devam etti:

    “Hem yüz, hem vücut için geçerli olan peelinglerin sadece çeşidini iyi belirlemek gerekir. Vücut için kahverengi şekerden oluşan hafif yağlı ama arındırıcı mekanik peelingler, yanı sıra sırttaki siyah noktaların temizliği yapılabilir. Yüz için ise fitik asit, glikolik asit, laktik asit peelingler ile yumuşak bir arınma yapılabilir, ancak lekeler varsa daha ileri peelingler uygulanabilir.”

    Asitli ürünleri tercih edin

    Cilt hastalıkları uzmanı tarafından, peeling sonrası arınmış ve temizlenmiş cilde reçete edilen ev bakım ürünleri ile bu etkinin uzun solukluluğu sağlanabileceğine de vurgu yapan Dr. Şengör, bu ürünler arasında özellikle akşamları retinoik asit içerikli ürünlerin, beraberinde leke önleyicilerin, gündüzleri ise C vitamini içerikli kremlerin, güneş koruyucuların olması gerektiğini belirtti.

    Dolaşımı canlandırın

    Cildin dolaşımını düzenlemek ve canlandırmanın da önemine vurgu yapan DR. Şengör, “Bunun için IPL, led terapi önerilebilir. Vitamin ve hyalüronik asit enjeksiyonları ile cilt derinlemesine nemlendirilir ve beslenir. Kurumuş, güneşin etkisiyle gerçek rengini kaybetmiş ciltlerde her yaşa uygun farklı kokteyller uygulanabilir” dedi.

    Estetik dermatolojide yüzün bölgesine ve sorununa göre uygulama yapmanın prensip olduğunu ifade eden Dr. Şengör şu bilgileri paylaştı:

    “Örneğin bütün yaz kaşlarını çatmış veya göz çevresini kırıştırmış olan kişilere kadın veya erkek kas gevşetici bir ilaç olan botulinum toksin enjeksiyonu uygun olur veya yüzün orta hattında çökmeler veya derin nem kayıpları varsa hyalüronik asit dolgular ve vitamin enjeksiyonları yapılır.

    Yüzün alt bölümünün düzeltilmesi çoğunlukla estetik cerrahların uyguladığı germe işlemlerine ihtiyaç duyar ancak cildi sarkmadan yakalamışsak o zaman bir umudumuz bu bölgenin ışıklarla uyarılıp vitamin ve büyüme faktörlü ürünlerle hücrelerini tetiklemek mümkün.”

    Şok diyetler cildi de şoka sokar

    Gıdaların kalitesi ve içerdiği besinlerin durumunun cildin sağlığı için çok önemli olduğunu da söyleyen Dr. Şöngör, sabah-akşamüstü C vitamini almanın, kış aylarında A,E, selenyumu birlikte tüketmenin, karaciğeri koruyan gıdalardan enginar, kereviz, nar, portakal yemenin cilt sağlığı için şart olduğunu belirtti.

    Dr. Şengör bu konudaki önerilerini de şöyle sıraladı:

    – Cildinizi mutlaka düzenli olarak temizleyin, makyajla uyumayın

    – Cildinizi düzenli olarak uyarın, her gün günde 3 defa parmak darbeleri (mikrodolaşım için), gerektiği ölçüde haftalık peeling ile ölü deriden arındırma

    – Her gün güneş koruyucu ürün kullanımına dikkat (nemlendirici özellikli, makyaj altına sürülebilen) makyaj ürünlerinin doğal, mineral bazlı olmasına özen göstermek.

    – Fondöten ve pudra kulanımını en aza indirin (gözenekler nefes alsın).

    – Bronzlaşmak eşittir yaşlanmaktır, bu nedenle koruyucusuz güneşlenmeyin, mümkünse solaryum yerine otobronzan sistemleri tercih edin.

    – Belli zamanlarda (regl dönemleri, ateşli hastalıklar, spor yapma ile ilişkili, zayıflama programları sırasında) cilt hastalıkları ve kozmetik dermatoloji uzmanının görüşlerini alın.

    – Detoks ve şok zayıflama programlarını yaparken cildin de şok olabileceğini yani sarkma ve bağ dokusunda bozulma olabileceğini asla unutmayın.

  • Hatalı Diyetlerin Sonuçları

    Hatalı Diyetlerin Sonuçları

    Kısa sürede verilen kilolar aynı hızla, fazlasıyla geri alınır. Sebebi mi? Vücudun alması gereken enerjiden çok daha az enerji alması, metabolizmanın yavaşlamasına neden olur. Dolayısıyla, diyetimizi bıraktığımız anda da verdiğimiz kiloları hemen geri alırız. Kısa sürede verilen fazla kilolar vücut dengesini altüst ederek, özellikle sindirim ve sinir sisteminde bozukluğa neden olur. Ani ve dengesiz zayıflamanın bir başka sonucu da vücudumuzun günlük gereksinimi olan protein, vitamin ve minerallerden mahrum kalmasıdır. Bu eksiklik ise bir çok hastalığa zemin hazırlar.

    İdeal zayıflama diyeti nasıl olmalıdır?
    Diyete başlamanın ilk adımı diyet yapmaya kendinizi hazırlamaktır. Diyete başlamak için ay başını veya Pazartesi gününü beklemeyin. Yarın diyete başlamaya ne dersiniz? Gerçekten kaç kilo vermeniz gerektiğini biliyor musunuz?
    Baş dönmesi, sinir bozukluğu, ciltte kuruma gibi şikayetler doğurmayan ve hiçbir yiyecekten mahrum kalmayacak şekilde hazırlanan bir beslenme programınız olmalı.

    Azar azar ve sık sık beslenin. Bir günde almanız gereken kaloriyi 6 öğüne paylaştırın.
    Günlük beslenme programınızı yaparken en hafif öğünün akşam yemeği olmasına özen gösterin. Akşam yemeğinizi en geç yatma saatinden dört saat önce yiyin, çünkü ilerleyen saatlerde daha az hareket ettiğimiz için vücut daha az kalori yakar.

    Yemeklerle beraber bol bol su için. Bilinenin aksine yemeklerle beraber su içmek şişmanlamanıza sebep olmaz, tam tersine erken doymanızı sağlayarak kilo vermenizi kolaylaştırır. Özellikle lif yönünden zengin yiyeceklerle beraber bol su içtiğinizde daha uzun süre tok kalırsınız.

    Yiyecek seçiminizi yaparken kalorisi düşük ve sizi tok tutabilecek lifli gıdaları tercih edin. Örneğin pirinç pilavı yerine bulgur pilavını, beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini kullanabilirsiniz.

    İdeal zayıflama diyetlerinin içeriği günlük almanız gereken karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılamalıdır. Günlük beslenme programınızı yaparken her öğün protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin alıp almadığınızı kontrol edin. Örneğin öğle yemeğinizin oluştururken miktarları az olmak şartıyla protein kaynağı olarak bilinen et ürünlerinden birisini, karbonhidrat kaynağı olarak pilav veya makarna, kalsiyum kaynağı olarak süt veya yoğurt, vitamin kaynağı olarak meyve yemeyi ihmal etmeyin. Unutmamak gerekir ki dengeli beslenerek verilen kilolar asla size geri dönmez.

    Diyetinize ek olarak evde yapacağınız basit egzersizler hem kilo vermenizi sağlar hem de başlıca problemimiz olan kalça ve göbek yağlarının erimesinde etkili olur. İşte size basit bir hareket; sırt üstü yatın, ayaklarınızı yere paralel uzatın ve yere hiç değdirmeden 25 kez kaldırın ve indirin.

    İşte en önemli sorun: Bir davette veya arkadaş toplantısındasınız. Nefis ama bol kalorili börekler, tatlılar gözünüzün önünde, yememek için kendinizi zor tutuyorsunuz. Aman dikkat! Şimdiye kadar iradenize hakim olamadınız ve elinizde fazla kilolardan başka ne kaldı bir düşünün.

    İşte, tatilde veya eğlencede, kilo almadan sağlıklı beslenebilme
    Çalışan veya şu an tatilde olan ya da tatile çıkmayı planlayan çoğu kişinin sanırım en büyük sıkıntısı ev dışında yedikleri yemekleri kontrol altına alamamalarıdır. Bu ortam, her öğlen gittiğiniz bir cafe veya hergün sandviç siparişi verdiğiniz bir büfe veya şık bir restoran veya bir tatil köyü olabilir.

    İşte size eğlencede, iş yemeklerinde, özel günlerinizde, hafta sonlarında da sağlıklı beslenerek, kilo almadan rahat bir yaz geçirebilmenin püf noktaları:

    • Nerede olursanız olun, porsiyonlarınızı mümkün olduğu kadar küçük tutmaya özen gösterin. Tabağınızda veya masanızda ne kadar çok yemek olursa iradenizin de o kadar azalacağını unutmayın.
    • Yemek siparişinizin hepsini aynı anda vermeyin. Böylelikle doyduğunuzu hissettiğiniz anda gereğinden fazla yemek zorunda kalmazsınız. Özellikle tatlı tercihinizi en sona bırakınız.
    • Yemek siparişinize çorba, deniz ürünleri veya ton balığı ile hazırlanmış salata ile başlayabilirsiniz. Böylelikle düşük kalorili olan, çorba ve salata midenizde hacim oluşturacağından hem daha erken doymanızı hem de daha az kalori almanızı sağlar.
    • Eğer tercihiniz alkol ise, votka, rakı gibi kalorisi yüksek içecekler yerine kırmızı şarap, beyaz şarap gibi daha az kalori içeren içecekleri tercih etmenizi tavsiye ederim.
    • Yemeğinizi sipariş etmeden önce kış aylarına göre daha hafif bir yemek tercih etmelisiniz. Örneğin çok yağlı veya ağır soslar ile hazırlanan yemekler ile hem daha çok kalori almış, hem de sıcağın etkisi ile hazım güçlüğü ile karşılaşma ihtimalinizi artırmış olursunuz. Bu nedenle ızgara tavuk veya balık, zeytinyağlı sebze yemeği sizin için ideal seçim olabilir. Eğer tercihiniz sebze yemeği ise yanında sizi daha uzun süre tok tutacak lifli bir ürün ile yemenizi tavsiye ederim. Bu ürün yarım paket ETİ Form da olabilir veya ince kepekli bir dilim ekmek de. Böylelikle yemekten yarım saat sonra açlık duygusu hissetmezsiniz.
    • Yemeğinizin tadına bakmadan asla tuz eklemeyin. Eğer kilo probleminiz varsa yemeğinize eklemeyi düşündüğünüz baharatın miktarını azaltın. Unutmayın ki baharatların iştah açıcı özelliği bulunur. Aşırı tuz tüketimi hem sağlık açısından, hem de selülit oluşumuna neden olduğundan tercih edilmemeli.
    • Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte belki unutulan belki de göz ardı edilen önemli noktalardan birisi de posa tüketimidir. Bu nedenle bol bol sebze ve meyve tüketmeli, özellikle kabuğu ile beraber yenebilen meyveleri birlikte yemeğe dikkat etmeliyiz.
    • Yazın en çok tercih edilen ve hafif yiyecek olarak bilinen kızartmalar, özellikle et ve sebze kızartmaları, düşünüldüğünün aksine hem daha fazla kalori içerir hem de midemizi gereğinden fazla yorar. Kızartma, yağın cinsi ne olursa olsun daha fazla yağ tüketimine yol açtığı için tercih edilmemesi gereken bir pişirme yöntemidir.
    • Masanıza ekmek sepetinin konulmasına izin vermeyiniz. Eğer ekmek yemeden doyamayacağınızı düşünüyorsanız, az miktarda kepekli ekmek tercih ediniz.
    • Eğer fast-food tarzında bir öğün tercih edecekseniz hamburger yerine lahmacun, gazlı içecekler yerine de ayran tüketebilirsiniz. Patates kızartması, mayonez gibi kalorisi çok yüksek yiyeceklerden mutlaka uzak durmalısınız.

    • Tercihiniz pizza yönünde ise doğru malzeme ile hazırlandığı sürece neden olmasın? Örneğin; sosis, salam, sucuk ile hazırlanan mayonezli bir pizza yerine, ton balığı, mantar, yeşil biber, soğan ve domates ile hazırlanmış pizzayı tercih etmeniz daha sağlıklı olacaktır.
    • Yaz aylarını yaşadığınız şu günlerde dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan bir diğeri de sıvı tüketimidir. Susadığınızı hissettiğiniz her an mutlaka su içiniz. Ayrıca kolalı içecekler yerine, yaz aylarında terleme ile kaybedilen mineral ihtiyacınızı karşılamak için ayranı tercih edebilirsiniz.

  • Dukan Diyeti Nasıl Yapılır? Dukan Diyetinde Neler Yenir?

    Dukan Diyeti Nasıl Yapılır? Dukan Diyetinde Neler Yenir?

    Dr. Pierre Dukan tarafından yaratılmış ve kendi adıyla anılan Dukan diyeti tüm dünyada ‘aç kalmadan zayıflama yöntemi’ olarak biliniyor…

    Dukan diyeti, aslında Atkins diyetinin temeli olan düşük karbonhidrat tüketimine dayanıyor; ancak bu yeni akım haftada altı gün istediğinizi yiyebileceğinizi söylüyor. Peki, nasıl işliyor? Dukan diyetinin dört aşamasına bir göz atalım.

    1- Hazırlık Aşaması: Bu ilk aşama, ne kadar kilo kaybetmek istediğinize bağlı olarak 1-10 gün arası sürüyor. Örneğin, 10-12 kg vermek isteyen birisi için bu süre bir hafta. Hazırlık döneminde herhangi bir kalori kısıtlaması yok; ancak beslenmeniz sadece yağsız proteinlerden oluşuyor ve hemen hemen hiç karbonhidrat alınmıyor. Yemeklerinizde ayrıca yağsız süt ürünleri ve zayıflamanın gizli silahı olarak adlandırılan yulaf kepeği var. Bu diyetin savunucuları günde 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeğinin içerdiği lifin sisteminizi temizlerken aynı zamanda sizi tok tuttuğu konusunda hemfikir.

    2- Hedef Aşaması: Bu aşamada, 1. aşamadaki gıdaları tüketmeye devam ediyorsunuz. Sadece, diyetinize iki günde bir nişastasız sebze ekleniyor. Bu aşama hedeflediğiniz kiloya ulaşıncaya kadar devam ediyor.

    3- Takviye Aşaması: Bu diyetin yaratıcısı Dr. Dukan bu aşama ile diyetinin benzerlerinden kendisini ayırdığını söylüyor. Takviye aşamasında diyetinize karbonhidrat eklenmeye başlanıyor. Haftada iki kere ‘kutlama öğünü’ diye adlandırılan istediğiniz her şeyi yiyebileceğiniz bir döneme giriliyor. Haftada bir gün, sadece yağsız protein tüketiliyor.

    4- Koruma ve Sabitleme Aşaması: Bu son aşama aşağıdaki üç kuralı yaşam biçiminiz haline getirmek üzerine kurulu.

    – Haftada bir gün sadece protein yeniyor. (Bu, her hafta aynı gün olmalı.)
    – Hayatınızın sonuna kadar günde 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği tüketiliyor.
    – Asla asansör ve yürüyen merdiven kullanılmıyor. Günde 20 dakika yürüyüş yapılıyor.

    Dukan diyetinin artılarına baktığımızda, uzun vadede size beslenmenizi nasıl yöneteceğiniz hakkında beceri geliştirme, meyve ve bazı karbonhidratları rahatça tüketme imkanı veriyor. Benim bu noktada size önerebileceğim temel değişiklik beyaz karbonhidratları tüketmemenizdir.

    Bizce, kilo vermenin en iyi yolu gıdaların dengeli tüketildiği sağlıklı bir beslenmedir. Sağlıklı bir kiloyu korumanın aylık besin miktarlarını hesaplamaktan daha önemli olduğuna inanıyoruz. Eğer dünyaca ünlü Dukan diyetini deneyecekseniz, aşamalar arasında kilo alıp verirken oluşabilecek yo-yo etkisine dikkat edin !

    Dr. Pierre Dukan diyeti ile zayıflama Fransa’nın en ünlü beslenme uzmanlarından biri olan Dr. Pierre Dukan’ın kaleme aldığı kitapta egzersiz yapmadan yüksek miktarda protein tüketerek kilo verilebileceği söyleniyor. Dr. Dukan’ın Protal (proteins alternatives) diyeti meşhur Atkins, South Beach ve 70’li yıllarda popüler olan protein diyetlerine benziyor. Sınırsız protein tüketip aç kalmadığınız ve az miktarda yağ kullandığınız için vücut mevcut yağ depolarını harcamaya başlıyor.

    Dukan Diyetinde sınırsız et yiyebilirsiniz…

    Diyetin ilk aşaması saldırı… Beş gün yapılması önerilen diyetin bu aşamasında sadece protein var. Dana ve sığır eti biftek, fileto, kıyma olarak tüketilebiliyor. En fazla yüzde 10 yağ içeren et yapışmayan bir tavada, fırında ya da ızgarada pişirilebiliyor. Tavuk ya da hindi eti de diyete uygun. Dr. Dukan kitabında hindi fümenin, tavuğun göğüs etinin rahatlıkla yenilebileceğini söylüyor. Tüm deniz ürünleri ve balıklar da diyete uygun gıdalar arasında yer alıyor. Buharda pişirilmiş, ızgara ya da tütsülenmiş her türlü deniz ürününü yiyebilirsiniz ancak yağlı ve konserve olanlardan uzak durmanız gerekiyor. Yumurta 3-4 adeti geçmemek şartıyla, yağsız süt, yoğurt veya peyniri ise istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

    Saldırı aşamasında dikkat etmeniz gereken en önemli şeylerden biri de bol bol su içmek. Günde en az iki litre su vücudu protein atıklarından temizlemek açısından önem taşıyor. “Et, tavuk, balık tatsız tuzsuz olur, yenmez” diyorsanız bu diyette her türlü baharat, sirke, maydanoz, soğan, sarımsak serbest. Acıktığınız zaman bu saydığımız gıdaları sınırsız olarak tüketebiliyorsunuz. Dr. Dukan protein içeren gıdaların iştahı azalttığını ve 3-4 gün protein tüketildiğinde açlık hissinin neredeyse yok olduğunu belirtiyor.

    Bir de yapmamanız gerekenler var tabii: Yoğun egzersiz (ilk üç gün yorgun olabilirsiniz), öğün atlamak, ketçap ya da mayonez gibi yağ ve şeker içeren soslar tüketmek… Bu aşama hiçbir özür, sapma, duraklama kabul etmiyor. Yani “Biraz ara vereyim, şu tatlıdan bir kaşık alayım” deme şansınız yok.

    KİLO KAYBI ZAYIFLAMA DİYET

    Beş günlük saldırı aşamasını geçtikten sonra şimdi asıl kilo vereceğiniz bölüme geliyorsunuz. Bu aşamada haftada 2-3 kilo verebilmenin mümkün olduğu iddia ediliyor. Mönünüzde ise birinci aşamadakı proteinlere ek olarak çiğ ya da pişmiş olarak sebze tüketebiliyorsunuz. Örneğin domates, salatalık, brokoli, ıspanak, pırasa, lahana, kereviz, mantar, patlıcan, biber, havuç, her türlü yeşillik… Ancak nişasta içeren patates, pirinç, mısır, bezelye, fasulye, mercimek gibi gıdalar tamamen yasak. Sebzelerin de tıpkı etlerde olduğu gibi mutlaka yağsız pişirmeniz gerekiyor.

    HAFTADA 1 GÜN PROTEİN

    Aradan haftalar geçti, sonunda bütün fazlalıklarınızdan kurtuldunuz. Bu durumda diyetiniz sona erdi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü şimdi koruma aşaması başlıyor. Bu aşamanın ne kadar süreceğini ise kaybettiğiniz kilo x 4,5 formülüyle buluyorsunuz. Örneğin 15 kilo verdiyseniz 67 gün koruma diyeti yapmanız gerekiyor. Neler yiyebileceğinize gelirsek… Her gün sınırsız et, tavuk, deniz ürünleri, yağsız süt, yoğurt, peynir ve yumurta… Haftada altı gün; bir porsiyon meyve (muz, üzüm, kiraz hariç her türlü meyve), iki dilim kepekli ekmek, 40 gram normal peynir, kilo verme aşamasındaki sebzeler… Haftada iki kez birer porsiyon nişastalı gıdalar (patates, makarna vs), kuzu eti, tatlı… Bu aşamayı da geçtikten sonra artık yapmanız gereken tek şey var: Normal hayatınıza devam ederken haftada bir gün saf protein diyeti yapmak…

    Dukan Diet is a fast weight loss, low hunger diet

    I wonder how many people started their new diet today? And how many of those people started The Dukan Diet? Well, a lot more than last year that’s for sure! Of course, January 1st 2011 was a Saturday, but with hangovers to nurse, the shops closing early, and loads of food still left in the house, I wonder how many people thought “Saturday’s a weird day to begin a diet – I’ll go on the Dukan diet first thing Monday!”

    Starting any diet can be a time of mixed feelings. On the one hand we are hopeful that the diet will work and that at some point (in the not too far off future) we will be the size we’d like to be. But on the other hand, we’re worried that the diet won’t work, or that we won’t be able to stick it out. The Dukan diet is a diet of motivation. it has been designed to help you stick to it and to lose weight fast.

    First of all, The Dukan diet is actually four diets rather that one. For each stage of the weight loss process, there is a stage of the Dukan diet that is suited for your specific weight loss needs.

    The Attack Phase

    This stage lasts 2-7 days depending on your weight loss needs and you will see two things happen. Firstly, you will lose noticable amounts of weight and secondly you will notice your appetite for fatty and sugary foods disappearing. The most vulnerable time for giving up a diet is right at the beginning when you have relatively little to lose. Because you have actually lost weight in the first week you really do feel like you will throw away what you’ve already achieved if you give up now and start again next week.

    The Cruise phase

    This is the main weight loss stage of the Dukan diet. You will be on this stage until you reach your ideal weight. During the cruise phase you have a wider menu option, will still be losing noticable weight and hunger pangs and food cravings will be minimal.

    The Consolidation phase

    The worst thing about a diet is not usually losing the weight but actually trying to keep it off once you’ve reached your weight loss goal. This phase is designed to make sure you don’t quickly put back on all the weight you’ve lost. You can eat 2 meals a week of whatever you like to celebrate your weight loss achievement.

    The Stabilization phase

    This final stage is all about returning back to a regular eating habit but without putting weight back on. You can eat want to you like as long as you follow 3 simple rules.

    If you fancy giving the Dukan diet a try you can find all the information you need from The Dukan Diet book, written by Dr. Pierre Dukan, as well as on this site. You can see the foods I ate, the weight I lost, and how I got on with my time on The Dukan diet

    Dukan diyeti, hayatımıza “Fransız kadınlarının zayıf kalmalarını sağlayan diyet” olarak girdi. Çünkü aklımızda hep şu soru vardı.

    Kruvasan, peynir ve şarap memleketi Fransa’da nasıl oluyor da bütün kadınlar düzgün bir fiziğe sahip olarak kalabiliyorlar.

    Son zamanlarda kitabıyla ortalığı kasıp kavuran beslenme uzmanı pierre dukanın kendi adıyla lanse edilen dukan diyetine müteşekkir olduklarını biliyoruz artık Fransız kadınların. Dukan diyeti bundan tam 10 yıl önce Fransız damak tadıyla tanıştırıldı. Ve 1,5 milyon Fransız kadın bu diyete bağlı kaldı.

    Peki nedir bu Dukan diyeti?
    Karbonhidrat sevenler, üzgünüz ama bu bir protein diyeti! Yağsız proteinleri, süt ürünlerini, balık ve kümes hayvan etini içeriyor.

    Diyetin ilk aşaması

    Diyetin ilk aşaması oldukça keskin. Sadece et, balık, yumurta ve yağsız süt ürünlerini tüketiyorsunuz. Bu aşama, ilk 10 günü içeriyor. İlk beş gün içinde 3 kilo vermeniz bekleniyor.

    Bu saf protein aşamasında ağız kuruluğu ve ağız kokusu sorunu yaşayabilirsiniz. Ancak her iki durum da kilo veriyor olduğunuzun işareti. Bu durumun üstesinden gelmek için daha çok su içmenizi öneriyor Dukan. İlk dört günden sonra kabızlık sorunuyla karşılaşabilirsiniz. Bu sorunun üstesinden gelmek için de yulaf kepeğinize bir çorba kaşığı buğday eklemeniz gerekiyor.

    Bu aşamada listedeki her şeyden özgürce yeme hakkınız var. Diyetin sloganı: “İstediğin kadar ve istediğin zaman ye!” Kulağa hoş geliyor, değil mi?

    Dukan diyetinin aşamaları

    1. aşama: İlk 10 gün sadece protein yiyorsunuz. (Et, balık ve yağsız süt ürünleri)

    2. aşama: Sırasıyla “sebze ve protein günleri” ve sadece “protein günleri”. Sebzeli günlerde sınırsız sebze yiyebiliyorsunuz.

    3. aşama: Her gün protein ve sebze günü. Fakat bir miktar meyve, iki dilim ekmek ve peynir yiyebiliyorsunuz her gün. Ayrıca haftanın 1-2 günü karbonhidratlı yiyecek tüketebiliyorsunuz (makarna ve pilav). Haftada iki kez ‘kutlama öğünü’ kapsamında istediğiniz her şeyi yiyebiliyorsunuz.

    4. aşama: Bu aşamada ne seviyorsanız herhangi bir sınırlama olmadan ve kendinizi suçlu hissetmeden yiyebiliyorsunuz. Ancak kural şu: Her perşembe sadece protein günü. Daima!

    Protein aşamasının kurallar listesi

    1. Sığır ve dana eti, hatta tavşan eti yiyebilirsiniz ama kuz eti yasak. Tabii etin yağlı kısımlarını yememeye özen göstermelisiniz. Eti ızgarada, fırında pişirilmiş ya da haşlanmış olarak yiyebilirsiniz. Tabii sıvı yağ, tereyağı ve herhangi bir krema ya da sos eklemeden. Yağsız kızartma yolunu da seçebilirsiniz. Bunun için tavanın yüzeyini çok az sıvı yağ ile ovalayın ve eti kızartın. Kıymayı yumurta, gebre otu ve baharatlar ile karıştırıp köfte halinde de tüketebilirsiniz.

    2. Tavuk ve hindi eti yiyebilirsiniz. Tabii yemeden önce derisini soymak şartıyla. Ve kanatları dışında kalan kısımlarını tüketmelisiniz.

    3. Az yağlı ya da yağsız jambon tüketebilirsiniz. Şarküteri ürünleri, pişmiş ya da tütsülenmiş jambon yemeyin, çünkü bu şekilde çok yağlıdırlar.

    4. Sığır eti, dana eti ve tavuk ciğeri yiyebilirsiniz.

    5. Bütün balıkları; taze, dondurulmuş, tütsülenmiş, konserve, kurutulmuş halde yiyebilirsiniz. Ancak yağda ya da herhangi bir yağlı krema ile pişirilmemiş olarak.

    6. Tüm kabuklu deniz hayvanlarını tüketebilirsiniz.

    7. Günde iki yumurtadan daha fazlasını yiyebilirsiniz. Eğer yüksek kolesterol sorununuz varsa, hafta üç ya da dört yumurta sarısını tüketebilirsiniz. Yumurtanın beyazı yasak!

    8. Yağsız süt ürünleri; yoğurt, süzme peynir, yağsız süt tüketebilisiniz. Sade yoğurt ya da hindistan cevizi, vanilya, limon ile tatlandırılmış yoğurt sınırsız! Fakat yağsız yoğurt ya da meyveli yoğurdu günde iki kere ile sınırlandırmalısınız.

    9. Tatlandırıcılar, sirke, baharatlar, şifalı otlar, sarımsak, soğan, salatalık, limon suyu (sadece yiyeceklerin üzerinde, içecek olarak değil), hardal, tuz (ölçülü miktarda), ölçülü miktarda şekersiz doğal ketçap, şekersiz sakız yasak değil.

    Ek kurallar
    – Günde 1,5 litre su içmelisiniz. Bu, midenizde doluluk hissetmenize yardımcı olur. Çay, kahve ve diyet içecekleri de tüketebilirsiniz.

    – Günde 1,5 çorba kaşığı yulaf kepeği (örneğin, yoğurdun üstünde ya da pankekin içinde) tüketmelisiniz.

    – Her gün 20 dakika hızlı bir şekilde yürümelisiniz.

    – Tüm sıvı yağlardan ve tereyağından sakınmanız gerekiyor.

    Sebze diyeti
    Haftanın iki günü (pazartesi ve perşembeleri)salt protein günleri, diğer günleri de sebze ile kombinlenmiş protein günleri olarak belirleyebilirsiniz!

    Et ya da balıkla birlikte yiyebileceğiniz; çiğ, buharda pişmiş, haşlanmış ya da folyo ile fırında pişirilmiş sebzeler şunlar: enginar, kuşkonmaz, patlıcan, brokoli, lahana, kereviz, kabak, radika, rezene, salatalık, mantar, balkabağı, marul, turp, kuzukulağı, soya fasulyesi, ıspanak, domates.

    Tüm bu sebzeleri istediğiniz kadar ve istediğiniz zaman yiyebilirsiniz. Ancak eğer hızla kilo vermek istiyorsanız bu yiyecekleri tamamen boş mideye değil, acıkmanıza az bir zaman kala tüketin ki daha az yeme ihtiyacı duyun.

    Dikkat!
    Havuç ve pancar da bu listeye dahil. Ancak bunlar karbonhidrat içerdiklerinden, her öğün tüketmekten kaçının. Diyetinizde patates, pirinç, mısır, fasulye ve mercimek gibi diğer karbonhidrat içeren gıdalardan da uzak durun.

    Tipik sebze ve protein günü diyeti:
    Kahvaltı: Kahve (yağsız süt ve tatlandırıcı ile) ya da çay (tatlandırıcı ile),225 gram kadar yağsız peynir ya da yoğurt, bir dilim hindi eti, tavuk ya da jambon, bir adet haşlanmış yumurta.

    Ara öğün: Bir küçük yoğurt ya da 115 gram kadar yağsız peynir.

    Öğle: Mantar, ton balığı, kremalı kahve.
    Ara öğün: Bir dilim jambon ya da somon balığı, yulaf kepeği ile yapılmış pankek (2 çorba kaşığı yulaf kepeği eklemek yeterli).
    Akşam: Kabak çorbası, sığır eti kebabı, süt ve yumurtadan yapılmış muhallebi gibi bir tatlı.

    Dukan Diyeti Deneyimlerimiz diyet hakkında yorumları görebilirsiniz…