Cranberry bitkisinin faydaları özellikle idrar yolu hastalıklarındaki etkisi ve vitamin deposu olması yönünden fazladır. Kırmızı ay üzümü ya da tuna yemişi olarak bilinen bitki, içerisinde çinko, kalsiyum, magnezyum, demir, manganez, fosfor, potasyum ve çinko mineralleri bulundurur. Bunun yanında yemişin, içerisinde bulundurduğu vitaminler şu şekildedir:
C vitamini
B12 vitamini
K vitamini
B6 vitamini
E vitamini
Bitki, bunların haricinde içerisinde protein, salisilik asit ve flavonoid bulundurur. İçerisinde bulundurduğu maddelerle insanlar için doğal bir eczane özelliği taşır.
Tuna Yemişinin Yaraları
Cranberry bitkisinin faydaları şu şekilde sıralanır:
Diş etleri kanamalarına iyi gelir. Dişleri beyazlatır.
Kanseri önler.
Ülser yanmalarını önler.
İyi kolesterolü arttırır ve tansiyonu dengeler.
İdrar yolu enfeksiyonlarına bire birdir.
Cranbery kurusu zayıflamaya yardımcı olur.
Cranberry Nasıl Kullanılır?
Halka arasında kırmızı ay üzümü olarak da bilinen bitki, cranberry tablet şeklinde eczanelerde satılmaktadır. Bunun yanında bitkinin direkt olarak kullanımının daha sağlıklı olduğu ve özellikle toplanarak getirilen yaş yemişin faydaları göz ardı edilmemelidir. Cranberry ne kadar tüketilmeli sorusunun yanıtı ise kişiden kişiye değişmekle birlikte doktor tavsiyesi olmaksızın kalp ve şeker hastalarına, hamile ve emziren kadınlara önerilmez. İnsan yapısı için gerekli maddelerle doğal bir şifa özelliği gösteren tuna yemişi, keklere katılarak, suyu içilerek, yoğurt ve salatalara serpilerek kullanılabilir.
B vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? Nasıl anlaşılır? Hangi besinlerde yiyecekler B12 vitamini bulunur?
B vitamini eksikliğinin belirtileri şu şekildedir:
Kişide B1 vitamini eksikliği var ise; beriberi hastalığı, sinir ve sindirim sistemi rahatsızlığı, zihin bulanıklığı, cilt rahatsızlıkları, halsizlik, iştahsızlık gibi durumlar ortaya çıkar.
B12 Vitamini eksikliğinin anlaşılması için rahatsızlığın ortaya çıkardığı bulgular tespit edilerek, takip edilmeli ve kesin sonuca varılmalıdır. Sinir sisteminin düzeni ve beden sağlığının korunması açısından önemli bir role sahip olan B12 Vitamini, vücuttan eksilmeye başladığında ve gerekli tedavi yapılmadığında ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir. Yorgunluk, unutkanlık, depresyon, huzursuzluk gibi durumların asıl sebebi olan B12 Vitamini eksikliği, dışarıdan destek alınmadığı takdirde düzelmeyen bir rahatsızlıktır.
B12 Vitamini Eksikliğinin Belirtileri
B12 Vitamini eksikliğinin bulguları kişi üzerinde tespit edildiğinde, kişinin acil şekilde bir uzmana başvurması gerekmektedir. Hastalığın bulgularının teşhis edilmesi sonucu, B12 Vitamini eksikliği tedavisi uygulanmaya başlanmalıdır. B12 Vitamini eksikliği belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Baş dönmesi ve güçsüzlük
Çarpıntı
Nefes darlığı
İştah kaybı
İshal, kabızlık ve şişkinlik gibi sindirim problemleri
Aft, dilde kızarıklık oluşumu ve diş etlerinde kanama meydana gelmesi
Adres ve bazı basit bilgileri unutma, zihinsel güçsüzlük ve yorgunluk, yoğun kaygı
B12 Vitamini Eksikliği Tedavisi Nasıl Yapılır?
B12 eksikliği tedavisinin yapılması için ilk olarak kan sayımı yapılmalıdır. Diğer vitaminlerden farklı olan B12 vitamini, vücutta üretilmediğinden dışarıdan takviye şeklinde alınmak zorundadır. B12 Vitamini hapı kullanılarak ve damar yolundan ilaç enjekte edilerek gerçekleştirilen tedavide, kullanılan ilaçlar sebebiyle bazı yan etkiler meydana gelmektedir. Yan etkilere maruz kalmamak adına, B12 Vitamini bakımından zengin olan besinlerin bolca tüketilmesi önem teşkil etmektedir.
Saç dökülmesi sebepleri birçok faktöre bağlı olarak meydana gelebilir. Saç dökülme sebepleri bazı hastalıkların habercisi olabileceği gibi günlük hayatta yaşanan strese kadar geniş bir yelpazede değerlendirilmelidir. Saç dökülmesine çözüm ararken uzman kontrolleri dışında bilinçsiz olarak karışımlar yapılması, maskeler uygulanması ve tavsiye edilen ilaçların kullanımı doğru değildir. Günlük 50-100 adet saç teli kaybı normal sayılmakta ve bunun üzerinde dökülen saçların tedavisi ve tavsiyelerini almak için dermatoloğa başvuruda bulunmak gerekmektedir.
Saç Dökülmene Sebep Olan Etkenler Nelerdir?
Kadınlarda ve erkeklerde sıklıkla görülen ve kişilerin ortak sorunu olan saç dökülmesi nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır;
Kişilerin saç dökülmelerinde en önemli etkenlerin başında genetik nedenler bulunur.
Günlük yaşantının yoğun temposu ve geçirilmiş olan bazı rahatsızlıklar akut ya da kronik saç dökülmesine neden olmaktadır.
Kadınların doğum sonrasında hormonal değişiklik yaşaması saç dökülmelerine neden olmaktadır.
Demir eksikliğine bağlı olarak saçlarda dökülme görülmektedir.
Saçların gererek bağlanması ve sıkı örgüler yapılması ve şekillendirilmesi sonucunda saçlarda dökülmeler meydana gelmektedir.
Saçlarda görülen dökülmelere neden olan hastalıklar arasında ise; tiroit bezi hastalıkları, bağırsak ve sindirim sistemi problemleri ve menopoz dönemi etkili olmaktadır.
Kişilerin uyguladığı ağır diyet programları saç dökülmesine neden olmaktadır.
Saç Dökülmesi Tedavi Yöntemleri
Saç dökülmesi tedavisinde öncelikli olarak düzenli ve dengeli bir şekilde beslenmek gerekir.
Beslenme düzeni yanı sıra stresten uzak durmak ve düzenli bir şekilde uyumak gerekir.
Saç dökülmesine vitamin desteği gerekir ve saçların beslenerek canlanması için gerekli vitaminlerin alınması önem kazanmaktadır. Bu vitaminler arasında B12, çinko, folik asit ve bakır vitaminleri içeren gıdaların tüketilmesi gerekir.
Fast food gıdalardan uzak durmak ve antioksidan içerikli gıdaları tüketmek gerekir.
İnsanın ilk oluşumundan, büyüme ve gelişim süreçlerinin tamamında minerallerin etkisi bulunmaktadır. Sağlıklı yaşam için ihtiyaç olan mineral ve vitaminler, vücut için gereklidir. Çeşitli minerallerin eksikliğinde ise hastalık ve sorunlar görülebilmektedir.
Bedeninizin var olması için enerjiye yani yakıta ihtiyacı olduğunu ve bu yakıtın nitelikli olması gerektiğini düşünerek, beslenme sisteminize değerli besinler katmalısınız.
Mineraller Neden Gereklidir?
Kemik gelişimi, kas gelişimi, vücut sistemlerinin fonksiyonel şekilde çalışması için mineraller gereklidir. Sinirlerin sinyal göndermesi, beden ve beyin fonksiyonlarının senkronize ve bütünsel çalışması, sağlıklı şekilde yaşamı devam ettirmek için gerekli elementlerdir.
Bedendeki sıvı dengesinin sağlanabilmesi, kasların ideal çalışması ve anlık sinyaller ile sorunsuz biçimde fonksiyon sunması için mineral dengesi sağlanmalıdır. Mineraller, vitaminlerin taşınmasına yardımcı etki sunarlar. Vücudun ihtiyacı olan bölgesine vitaminlerin taşınmasını sağlarlar.
Minerallerin Katkıları Nelerdir?
Hücre oluşumu, hücrelerin korunması, sağlıklı fonksiyonlar, sağlıklı beden ve cilt yapısına katkı sağlarlar. Mineral takviyesi doğal besinlerle alınmalı ve doğada bulunan değerli elementlerle, tam sağlık donanımları elde edilmelidir.
Kalp ritmini ideal seviyede sağlayan, hormonların ve hücrelerin oluşmasını sağlayan elementlerdir.
Minerallerin Görevleri Nelerdir?
Minerallerin görevleri temel olarak;
Hücre içi ve dışında vücut sıvılarını kontrol etmek
Güçlü diş yapısı, güçlü kemik yapısı oluşturmak
Besinleri enerjiye dönüştürmek
Mikro ve makro olarak değerlendirilen minerallerin her birinin farklı bir görevi vardır.
Makro mineraller yani vücudun büyük ihtiyacı olan mineraller şu şekildedir;
Kalsiyum
Fosfor
Magnezyum
Sodyum
Potasyum
Klorür
Kükürt
Mikro mineraller ise makrolara oranla, vücudun daha az ihtiyaç duyduğu mineraller arasında yer alır. Fakat tüm minerallerin ideal oranda bedende bulunması gereklidir. Mikro mineral çeşitleri;
Çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişebilmesi adına vitaminlerin ve minerallerin alınması büyük bir önem taşımaktadır. Yetişkinlere göre çocuklar gelişim ve hızlı büyüme kapsamında vitaminlere daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Kişilerde vitaminin yetersiz olması kadar, aynı zamanda fazlası da zarar verebiliyor. Buna yönelik çocuğunuz için hazırlayacağınız öğün içeriklerinde kullanacağınız miktara yönelik dikkatli olmanız daha sağlıklı olacaktır.
HASTALIKLARA KARŞI VİTAMİN VE MİNERALLERİN ALIMI
Çocuklar genel kapsamda dengeli besleniyorlar ise, ilaveten vitamin ihtiyacı duymazlar. Fakat sıklıkla hastalık geçiren, yemek yememe arzusu, kronik hastalıklar, sindirim bozukluğu olanlar ve yemek seçiciliği olanlarda vitamin takviyesi gereklidir. Diyet kapsamında dengeli bir beslenme sergilense dahi, çocuklarda hızlı büyümenin var olabilmesi adına bu döneme ait vitaminlerin alınması gerekmektedir. Özellikle de vitamin ve mineral deposu olan meyvelerin püre haline getirilmesi için metal süzgeç, rende ve benzeri aletler yerine cam ürünlerin kullanılması önerilmektedir.
VİTAMİNLERİN BAĞLI OLDUĞU BESİNLER
A Vitamini: Süt, peynir, havuç, kayısı, ıspanak, balık yağı, karaciğer, turuncu meyveler, yumurta sarısı gibi besinlerde bulunmaktadır. Bu vitamin değeri çocuğun bağışıklık sistemini daha iyi çalıştırmasına yaradığı gibi, aynı zamanda dengeli büyümesine de fayda sağlamaktadır.
B Vitamini: Karaciğer, yumurta sarısı, et, süt, tahıllar ve yeşil sebzelerde bulunur. Vücudun daha dirençsel ve güçlü bir yapıda olmasını sağlar. Ek olarak sinir sistemi için en iyi vitamin kaynağı diyebiliriz.
C Vitamini: Mandalina, portakal, greyfurt, çilek, domates, kivi ve brokoli gibi besinlerde bulunur. Kemik yapımı başta olmak üzere, damar gelişimi ve deri bütünlüğü sağlığı için oldukça önemli bir vitamin kaynağı olmaktadır.
D Vitamini: Balık yağında bulunan bir vitamin kapsamını oluşturmaktadır. Kemik gelişimi başta olmak üzere, vücuda kalsiyum ve fosfor dengesi sağlar.
E Vitamini: Kuru yemişler, ayçiçeği yağı, ton balığı ve tahıllar gibi besinlerde bulunan bir vitamindir. Kanser hücrelerinin gelişimini engelleyen bu vitamin, aynı zamanda yaşlanmayı geciktiren bir özelliğe de sahip olmaktadır.
K Vitamini: Ispanak başta olmak üzere yeşil yapraklı sebze, otlar ve yeşil çayda bulunan bir vitamin türüdür.
Yıllara kullandığımız ürünler yada bakımlarla savaş açmak istiyorsak hücrelerimizde genç tutmalıyız. Yaşlanmayı geciktiren mucize B3 vitamini etkisini öğrenmek için okumaya devam edin.
Yaşlanmayı Geciktiren Mucize B3 Vitamini
Genç kalma arzusu her insanda vardır. Biz kadınlar bu konuda bazen çok daha tutkulu olabiliyoruz. Sağlıklı beslenme yada egzersizler ile daha genç görünmek mümkün bilinmesi gereken diğer bir nokta ise vitamin takviyeleri bunlardan biri de B3 vitamini tam anlamıyla gençlik iksiri.
B3 vitamini vücut bu vitamin ile desteklendiğinde hücrelerdeki mitokondriler çok daha aktif bir hale geliyor. Enerji artışı sağlanıyor. Mitokondriler doğrudan hücre yenilenmesiyle etkili olduğu için cildin çok daha genç ve parlak görünmesini sağlıyor.
B3 vitamini ayrıca kök hücrelerin daha aktif ve etkin çalışmasını sağladığı için cilt, iç organlar yada kan hücrelerinin düzgün çalışmasını sağlıyor.
Bu vitamini isterseniz hazır ilaç olarak alabilirsiniz. Suda çözülen bir vitamin olduğu için vücutta depo edilemez. Düzenli kullanım gerektirir. İlaç şeklinde kullanmayı düşünüyorsanız yapmanız gereken mutlaka doktor kontrolünde kullanmak olacaktır. Vitaminler vücudumuza büyük katkılar sağlasa bile aşırı kullanımı zararlıdır.
Eğer doğal yollardan bu vitamini kullanmak istiyorsanız tüketmeniz gereken bazı gıdalar vardır. Bu gıdaları tüketerek daha genç bir görünüme kavuşabilirsiniz.
Geç yaşlanmak için altın öneriler .. Ebedi gençlik imkansız olsa da yaşlanmayı geciktirmek biraz da kendi elinizde. Örneğin beslenmenize özen göstererek hem sağlığınızı koruyabilir hem de geç ve güzel yaşlanabilirsiniz…
Geç yaşlanmak için altın öneriler
B12 vitamini ve dahası
Sözcü’den Ayşe Gül Güven’in haberine göre toplam ve doymuş yağ alımının azaldığı, sebze-meyve tüketiminin arttığı bir beslenme kalp koruyucu beslenmenin temelini oluşturur. 50 yaş üstü çoğu bireyde B12 vitamini yetersizliklerine rastlanır. B12 vitamininin damar sağlığını koruyucu etkisi folat ve B6 vitaminiyle birlikte çalışınca homosistein değerlerinde düşme sağlar. Bu nedenle yağsız kırmızı et, balık, kabuklu deniz ürünleri ile B12 vitamini; ay çekirdeği, fıstık, balık, hindi, tavuk, kuru erik, ıspanak ile B6 vitamini ve maydanoz, kestane, yer fıstığı, portakal tüketilerek de folat ihtiyacı karşılanabilir.
Beyin ve sinir sağlığı için…
Folat ve B12 vitamini önemini daima korurken, C, E ve B grubu vitaminler ön plana çıkar. C vitamininin yaşla birlikte azaldığı saptanmıştır. Yüksek C vitamini, katarakt gelişimini de önler. Ayrıca iyi kolesterol HDL’nin yükselmesine yardımcı olup koroner kalp hastalığı riskini düşürür. E vitamininin yetersiz alımı da çeşitli kanser türleriyle ilişkilendirilir ve uygun dozları Alzheimer’ın ilerleyişini yavaşlatır.
Bağışıklık sistemi güçlendirilmeli
İleri yaşta, optimal miktarda alınamayan mikro besin öğeleri bağışıklığın zayıflamasına neden olur. Yaşlı bireylerde çinko, E, C ve B6 vitamin düzeylerinin düşük olduğu saptanmıştır. Midye, kırmızı et, tam tahıllar, kabak çekirdeği, taze kuru yemişler, tavuk ve kuru baklagiller zengin çinko kaynaklarıdır.
D vitamininin önemi
Güneş ışığı yardımıyla kolesterolden sentezlenen D vitamini aktif formuna, karaciğer ve böbreklerin yol aldığı basamaklarla ulaşır. Beyinde birçok noktada reseptörü bulunan D vitamini depresif ruh haliyle de ilişkilendirilir; bu vitamin kaynağı besinlerin önde gelenleri arasında yağlı balıklar ve süt bulunur. Ancak ana kaynağı güneş ışığıdır…
“Bebeğin bir eksiği olmasın” düşüncesi aileleri gereksiz ve yanlış vitamin kullanımına itebiliyor. Bilhassa anne sütüyle beslenen ve tüm vitamin ve mineral ihtiyacını anne sütünden karşılayan bebeklerde gereksiz vitamin takviyeleri, çeşitli sıkıntıların yaşanmasına neden olabiliyor.
Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!
Erişkinlerin ve bebeklerin alacağı vitamin ve mineraller arasında herhangi bir fark bulunmadığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Ünüvar, bebeklerin bazı mineralleri mutlaka alması gerektiğini söyledi.
Bunların başında kalsiyum, magnezyum, sodyum ve potasyum geldiğini belirten Dr. Ünüvar, “Bu mineraller anne sütü veya biberon maması alan bebekler tarafından otomatik olarak kazanılır. Bu nedenle normal beslenen bebeklerde mineral eksikliği söz konusu değildir. Fakat şiddetli ishal gibi durumlarda böyle eksiklikler ortaya çıkabilir ve bu eksikliklerin giderilmesi gerekir. İshal gibi problemlerin dışında normal beslenme koşullarına sahip bebeklerde bu minerallerin eksikliğine sık rastlanmaz. Ancak yalnızca anne sütü alan bebeklere, anne sütünün demir bakımından fakir olması nedeniyle mutlaka dışarıdan demir takviyesi yapılmalıdır. Bu genellikle biberon mamalarına demir eklenerek yapılır. Anne sütü alan bebeklere ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından da idame dozunda demir verilir” dedi.
Bebeklerde vitamin takviyesi kullanımına dikkat!
“SADECE D VİTAMİNİ TAKVİYESİ YAPILMALI”
0-1 yaş gurubu olarak adlandırılan bebekler için vitamin ihtiyacına karşılık olarak doktor onayı ile yalnızca D vitamini verilmesinin yeterli olduğunu söyleyen Ünüvar, çünkü bebeklerin, diğer tüm vitaminleri yine beslenmesi sırasında doğal olarak aldıktalırın aktardı, “Diğer vitaminlerin hepsi, hasta takibi sırasında bir eksikliğinin olduğu düşünüldüğünde ve saptandığında verilir. Örneğin; B vitamini komplekslerinin eksikliğinde bebeğin ihtiyacı belirlenir ve bu eksikliği düzeltecek kadar vitamin takviyesine başlanır” ifadesini kullandı.
HER VİTAMİNİN BİR GÖREVİ VAR
Vitaminlerin hepsi kendi başlarına önemli işlevlere sahip. D vitamini, kemik yapılarının tam ve normal olarak gelişmesi için gerekli. B grubundaki vitaminler, vücudun, sinir sisteminin, hematolojik sistemin gelişmesi için elzem. C vitamini, vücutta birçok işlev için gerekli olduğu gibi, eksikliğinde skorbüt hastalığı oluşabilir. K vitamini, kanama sürecinde kan pıhtılaşmasına karşın gerekli. A vitamini, göz ve cilt sağlığı için olmazsa olmazlardan. E vitamini ise vücutta birçok kimyasal olayın yanı sıra üreme işlevi için önemli.
AŞIRI DOZ VİTAMİN TOKSİK ETKİ YAPABİLİR
Vücut, gereğinden fazla kullanılan vitamini idrar ve dışkı ile vücuttan dışarı atar. Bu nedenle vitaminler vücutta herhangi bir birikime yol açmaz. Fakat yağda eriyen A, E, D, K gibi vitaminler fazla veya aşırı dozda alındığında vücutta birikerek toksik etkiler gösterebilir.
Bu nedenle vitaminlerin yalnızca gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ve vücutta eksiklikler tespit edildiğinde kullanılması gerektiğine vurgu yapan Dr. Ünüvar, “Gerekenden daha fazla verilen vitamin çocukları daha iyi duruma getirmez, aksine çocukların çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden olur” uyarısında bulundu.
VİTAMİN VE MİNERALLER HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?
Uzm. Dr. Süha Ünüvar’ın verdiği bilgiye göre, D vitamini için en büyük kaynak güneş. Bu nedenle çocuklar, D vitamininden faydalanabilmeleri için güneşin zararsız olduğu saatlerde dışarı çıkarılmalı. D vitamini ayrıca, yağda eriyen bir vitamin olmakla birlikte balık, süt ve yumurtada da bulunuyor. B vitamin grubunu, tahıllar, yağsız et, böbrek, yürek, beyin, karaciğer, yer fıstığı, tavuk, ceviz, yumurta, kepek ekmeği ve yağlı tohumlar içeriyor. C vitamini bilhassa meyve ve sebzelerde, K vitamini, koyu yeşil yapraklı sebzelerde bolca yer alıyor. E vitamini ise kuru yemişlerin sahip olduğu yağlarda mevcut.
Vücudumuzun en önemli organlarından biridir Karaciğeri bu besinler temizliyor.
Karaciğerimizi vücudumuzdaki toksinlerin atılmasından görevli organdır. Ancak karaciğer kendini temizleyemezse görevini yerine getiremez. Bu nedenle karaciğerin düzenli olarak kendisini temizlemesi için bazı besinlerin düzenli olarak tüketilmesi gerekir. Bakalım o besinler hangileriymiş..
Sağlığınız için bu besinlerin en az iki tanesini besin listesine ekleyin.
İŞTE KARACİĞERİ TEMİZLEYEN BESİNLER
SARIMSAK: Sarımsağın faydaları saymakla bitmez biliyoruz ama sarımsak bir karaciğer dostudur. Günde 1-2 tane yediğiniz takdirde karaciğeriniz işlevini kazanacaktır.
YEŞİL ÇAY :Yeşil çay da bulunan kateşin bir antitoksidandır. Bu nedenle karaciğeri temizleyen besinlerin başında gelir.
ELMA: Elmanın karaciğeri temizleme konusunda öyle bir etkisi vardır ki. Hatta bununla ilgili : “Elma yiyen biri doktor yüzü görmez” diye söylenen bu sözü sizinle paylaşmak istedik. Elma karaciğer dostudur.
YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER: İster çiğ ister pişmiş tüketin hiç fark etmez. Yeşil yapraklı sebzeler karaciğeri temizlemede baş listededir.
AVOKADO: Avokado vücudun glutatyan üretmesini sağlar.
PANCAR-HAVUÇ: İkisi de karaciğer için çok önemlidir. Karaciğerin fonksiyonlarının düzenlenmesine etki eder.
LİFLİ GIDALAR: Lifli gıdaların vücuttaki fazla yağların atılmasına yardımcı olur. Bunun sonucunda ise karaciğeri temizleme işlevi devreye girer. Mercimek, ıspanak, yulaf ezmesi, kepek, siyah fasulye, kuru fasulye gibi gıdalar lif yönünden zengindir.
CEVİZ: Her derde deva olan cevizin bir de karaciğeri temizleme görevi vardır. Karaciğerde amonyum oranının azaltılmasında önemlidir. Ceviz iyi glutatyan ve omega-3 kaynağıdır. Yutmadan önce iyice sıvılaşana kadar çiğnemeyi unutmayın.
LİMON: Limonda C vitamini çok bulunur. Bu nedenle sabah içildiğinde karaciğeri uyarır.
ZERDAÇAL: Baharatlar arasında en faydalısı ve en işlevli olanıdır. Özellikle Çin ve Hindistan mutfağında kullanılan bir ilaç gibi güçlü bir antiinflamuar karaciğerin en sevdiği baharattır.
TURPGİLLER: Turpgiller karaciğerde ekstra enzim üretimi sağlayarak sistemdeki glikoz miktarını artırabilmektedir. Bu enzimler kanser riskini de azaltmaktadır.
KARAHİNDİBA: Karahindibanın karaciğere ne gibi faydası olabilir diyenleri duyar gibiyim. Hemen açıklıyoruz. Karahindiba karaciğerde yaşanan problemleri çözmede aktif rol oynar. Karahindiba çay olarak tüketiliyor. Zaman olarak kahvaltıdan yarım saat önce tüketilirse etkili olur.