2024 yılının en iyi doğum öncesi vitaminler, anne ve bebek sağlığı için kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, hamilelik öncesi dönemde vücudun ihtiyaç duyduğu temel vitaminleri inceleyeceğiz. Folik asit, demir, kalsiyum gibi önemli vitaminlerin yanı sıra D vitamini, omega-3 yağ asitleri ve çinko gibi unsurların da hamilelik sürecindeki kritik rolünü ele alacağız. Doğru beslenme ve takviyelerle beraber, sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek için bu vitaminlerin önemi büyük. Her birinin işlevini ve hangi besinlerde bulunduğunu detaylı bir şekilde öğrenmek için okumaya devam edin!
Doğum öncesi vitaminler, gebe kadınların ve bebeklerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesini desteklemek için önemlidir. Gebelik sürecinde, vücut ek besinlere ihtiyaç duyar ve doğum öncesi vitaminler, vücudun temel besin maddelerini almasına yardımcı olur. Ayrıca, bu vitaminler bebeğin organları, dolaşım sistemi ve kemikleri gibi önemli sistemlerin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunur. Özellikle folik asit, bebeğin nöral tüp gelişimini destekler, bu da omurilik ve beyin gelişimi için kritik bir aşamadır.
Gebelikte doğum öncesi vitaminler, anne ve bebek sağlığı için hayati önem taşır. Temel besinleri sağlayarak sağlıklı bir gelişim destekler.
Gebelik öncesi vitaminler ayrıca demir eksikliğini dengelemek, kalsiyum ve D vitamini gibi kritik mineral ve vitaminleri sağlamak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek gibi önemli işlevlere sahiptir. Sonuç olarak, doğum öncesi vitaminler, hem annenin hem de bebeğin sağlıklı bir gebelik süreci geçirmesine yardımcı olur. Bu nedenle, bir doktora veya beslenme uzmanına danışarak, hangi doğum öncesi vitaminlerin sizin için en uygun olduğunu belirlemek önemlidir.
2024 Yılının En İyi Doğum Öncesi Vitaminleri
Doğum öncesi dönem, hem anne hem de bebeğin sağlığı için son derece önemlidir. Bu dönemde, vücuttaki vitamin ve mineral eksiklikleri, bebeğin sağlıklı gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. 2024 yılında doğum öncesi dönem için öne çıkan 10 önemli vitamini bu yazıda inceleyeceğiz.
En iyi doğum öncesi vitaminler, bebeğin sağlıklı gelişimi için temel besinleri sunar, annenin enerji seviyesini artırarak sağlıklı bir gebelik süreci sağlar.
1. Folik Asit (B9 Vitamini)
Folik asit, bebeklerin omurga ve beyin gelişimi için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, doğum kusurlarını önlemek amacıyla hamilelik öncesinde alınması önerilir.
2. Demir
Hamilelik döneminde, kan hacmi artar ve demir eksikliği riski yükselir. Demir, hemoglobin üretiminde kritik bir rol oynar ve bebeğin oksijen alımını sağlar.
3. Kalsiyum
Bebeğin kemik ve diş gelişimi için kalsiyum hayati öneme sahiptir. Ayrıca, annenin kemik sağlığını korur.
Doğum öncesi dönemde vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almak, sağlıklı bir gebelik ve bebeğin sağlıklı gelişimi için hayati önem taşır. Uygun bir diyetle beraber, doktorunuzun önerdiği takviyeleri almak bu dönemde çok önemlidir.
Unutmayın, her hamilelik farklıdır ve bireysel ihtiyaçlar değişebilir. Hamilelik sürecinizde doktorunuzun önerilerine uymak her zaman en iyisidir. Sağlıklı bir hamilelik dileriz!
Saç, cilt ve tırnak sağlığınızı iyileştirmek için vücuttaki keratin seviyesini artırmanın doğal yollarla etkili yöntemlerini keşfedin. Sağlıklı güzelliğin sırları burada!
Güzellik ve sağlık, vücudumuzun doğal dengesini korumasının bir yansımasıdır. Bu dengeyi sağlamanın temel taşlarından biri de keratindir. Saç, cilt ve tırnaklarımızın temel yapısını oluşturan bu önemli proteini arttırmak, dış görünümümüzü olumlu yönde etkilerken aynı zamanda genel sağlığımızı da güçlendirir. Doğal yollarla vücuttaki keratin seviyesini yükseltmek, kimyasal ürünlere başvurmadan sağlıklı bir görünüm elde etmenin anahtarıdır. Bu yazıda, keratin seviyesini artırmanın doğal yöntemlerini keşfedecek ve güzelliği içeriden dışarıya doğal bir parlaklıkla yansıtmanın yollarını ele alacağız.
Keratin seviyesi neden önemlidir?
Keratin seviyesi, saç, cilt ve tırnak sağlığı için kritik bir faktördür. İşte keratin seviyesinin neden önemli olduğuna dair bazı temel nedenler:
Saç Sağlığı: Saç tellerinin temel yapı taşı olan keratin, saçların güçlü, esnek ve sağlıklı olmasını sağlar. Yetersiz keratin seviyesi saçın kırılmasına, zayıflamasına ve matlaşmasına yol açabilir.
Tırnak Sağlığı: Tırnaklar da keratinin bir formunu içerir. Yeterli keratin seviyesi, tırnakların güçlü, dayanıklı ve çatlak olmamasını sağlar.
Cilt Esnekliği: Keratin, cildin dış tabakasının temel bileşenlerinden biridir. Bu, cildin elastik olmasını ve dış etkenlere karşı dayanıklı olmasını sağlar.
Keratin Bakımı ile Güzellik: Keratin içeren ürünler ve bakım uygulamaları, saç, cilt ve tırnakların daha sağlıklı ve güzel görünmesini sağlar.
Yara İyileşmesi: Keratin, cildin yara iyileşme sürecini hızlandırabilir. Bu, cilt yüzeyinin yenilenmesini teşvik ederek yaraların daha hızlı kapanmasına yardımcı olur.
Koruyucu Bariyer: Keratin, cildin dış etkenlere karşı bir koruyucu bariyer oluşturmasına yardımcı olur. Bu, cildin dışarıdan gelen zararlı maddelere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar.
Estetik Görünüm: Saç, cilt ve tırnakların sağlıklı ve bakımlı olması, genel estetik görünümümüzü olumlu yönde etkiler. Bu da özgüveni artırabilir.
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları benimsemek, stresten kaçınmak ve genel sağlık üzerinde olumlu etkileri olan yaşam tarzı seçimleri yapmak, keratin üretimini desteklemenin önemli yolları arasında yer alır. Eğer keratin seviyesi düşük olduğuna dair belirtiler fark edilirse, bir doktora danışmak en iyisi olacaktır.
Vücutta Keratin Seviyesini Arttırmanın Doğal 6 Yolu
Saç, cilt ve tırnaklarımızın temel yapı taşı olan keratin, vücudumuz için hayati öneme sahip bir protein türüdür. Saçın güçlü, tırnakların dayanıklı ve cildin esnek olmasını sağlayan bu proteinin seviyesini arttırmak, dış görünümümüzü iyileştirmenin yanı sıra genel sağlığımızı da olumlu yönde etkiler. Bu makalede, vücudun keratin seviyesini arttırmanın doğal yollarını inceleyeceğiz.
Sağlıklı Beslenme Alışkanlıkları
Keratin üretimi için temel birinci adım, doğru besinleri tüketmektir. Protein açısından zengin gıdalar, keratin üretimini destekler. Yumurta, balık, tavuk, kırmızı et gibi protein kaynakları tüketmek, vücudun keratin üretimini artırır. Ayrıca, sebze ve meyvelerle zenginleştirilmiş bir diyet, vücut için gerekli olan vitamin ve minerallerin alınmasını sağlar.
Biotin Takviyeleri Kullanmak
Biotin, saç, cilt ve tırnak sağlığı için temel bir vitamin olarak bilinir. Biotin takviyeleri, keratin üretimini artırarak saçın güçlenmesine ve tırnakların daha sağlam olmasına yardımcı olur. Ancak, bu takviyeleri kullanmadan önce bir doktora danışmak önemlidir.
Cilt Bakımında Retinol Kullanımı
Retinol, cilt hücrelerinin yenilenmesini teşvik eden bir bileşendir. Bu, cildin genç ve esnek kalmasını sağlar. Retinol içeren cilt bakım ürünleri kullanmak, keratin seviyesini artırarak cildin sağlıklı kalmasına yardımcı olur.
Yeterli Su Tüketimi
Vücuttaki su seviyesinin yeterli olması, cilt ve saç sağlığını olumlu yönde etkiler. Susuz kalan cilt kuru ve cansız görünebilir, bu da keratin üretimini olumsuz etkiler. Günde en az 8 bardak su içmek, cilt ve saç sağlığını destekler.
Stresten Kaçınmak
Stres, vücudun birçok fonksiyonunu olumsuz etkiler, bunlardan biri de keratin üretimidir. Stres seviyelerini azaltmak için yoga, meditasyon gibi rahatlama tekniklerini uygulamak, keratin seviyesini artırmanın etkili yollarından biridir.
Saç ve Cilt Bakımında Doğal Ürünler Tercih Etmek
Kimyasal içerikli ürünlerin kullanımı, saç ve cilt sağlığına zarar verebilir. Doğal yağlar ve bitkisel ürünler, keratin üretimini destekler. Örneğin, argan yağı saçı beslerken, shea butter cildi nemlendirir.
Keratin seviyesini artırmak için beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmek önemlidir. İşte keratin üretimini arttıran bazı besinler:
Yumurta: Yüksek protein içeriği ile keratin üretimini destekler.
Balık: Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan balıklar, saç sağlığını olumlu yönde etkiler.
Tavuk: Biotin ve protein açısından zengin olan tavuk, keratin üretimini arttırır.
Yeşil Sebzeler: Ispanak, brokoli gibi yeşil sebzeler, keratinin temel bileşeni olan kükürt içerir.
Fasulye ve Mercimek: Biotin ve protein kaynağıdırlar, keratin üretimini teşvik ederler.
Nutslar ve Tohumlar: Özellikle badem, ceviz, keten tohumu gibi besinler, keratin üretimini destekler.
Süt ve Süt Ürünleri: Yüksek protein ve kalsiyum içeriğiyle keratin üretimini artırır.
Kırmızı Biber: C vitamini açısından zengin olan bu sebze, kolajen üretimini teşvik eder.
Avokado: E vitamini ve doymamış yağlar bakımından zengin olup, cilt sağlığını olumlu yönde etkiler.
Kırmızı Et: Demir ve protein açısından zengin olan kırmızı et, keratin üretimini destekler.
Bu besinleri düzenli olarak diyetinize eklemek, vücudunuzun keratin üretimini arttırarak saç, cilt ve tırnak sağlığınızı iyileştirmenin etkili bir yoludur.
Sonuç
Vücuttaki keratin seviyesini arttırmak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemekle başlar. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, biyotin takviyeleri, retinol kullanımı, yeterli su tüketimi, stresten kaçınma ve doğal ürünler tercih etme, keratin üretimini artırarak cilt, saç ve tırnak sağlığını olumlu yönde etkiler. Bu doğal yöntemleri hayatınıza ekleyerek, dış görünümünüzü güzelleştirebilir ve genel sağlığınızı destekleyebilirsiniz.
Vitamin toksisitesi nedir, belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi edinin. Aşırı vitamin alımının etkilerini öğrenin ve önlemleri keşfedin.
Vitaminler, sağlıklı bir yaşam için önemli olan besin maddeleridir. Ancak, her şeyde olduğu gibi, aşırıya kaçmak da bazen sağlık sorunlarına yol açabilir. İşte bu noktada vitamin toksisitesi devreye girer. Vitamin toksisitesi, vücutta aşırı miktarda bir veya birden fazla vitamin birikmesi durumudur. Bu makalede, vitamin toksisitesinin ne olduğunu, belirtilerini, nedenlerini ve tedavi yöntemlerini ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.
Vitaminler Nedir?
Vitaminler, vücut için gerekli olan ve genellikle yiyecekler yoluyla alınan organik bileşiklerdir. Vitaminler, metabolik süreçleri düzenleyerek, enerji üretimine katkıda bulunarak, bağışıklık sistemini destekleyerek ve sağlıklı dokuların oluşumunu sağlayarak vücut fonksiyonlarının düzgün çalışmasına yardımcı olur. Vücut kendi vitamin üretimi yapamaz, bu nedenle dışarıdan doğal gıdalar veya takviyeler yoluyla alınması önemlidir. Her bir vitaminin farklı bir görevi vardır ve farklı besinlerde bulunur. Örneğin, A vitamini, göz sağlığı ve bağışıklık sistemi için önemlidir, C vitamini ise bağışıklık sistemini güçlendirir. B kompleks vitaminleri enerji üretimine katkıda bulunurken, D vitamini kemik sağlığı için önemlidir. Vitaminlerin dengeli bir şekilde alınması, sağlıklı bir yaşam için önemlidir.
İşte yaygın olarak bilinen ve önemli vitaminlerin bir listesi:
Bu liste, insan vücudu için gerekli olan bazı temel vitaminleri içermektedir. Farklı vitaminler, farklı işlevlere sahip olabilir ve çeşitli besinlerde bulunabilir. Dengeli bir diyetle çeşitli besin kaynaklarından bu vitaminleri almaya özen göstermek sağlıklı bir yaşam için önemlidir.
Yağda çözünen ve suda çözünen vitaminlerin toksisite riskleri farklıdır. Yağda çözünen vitaminler (A, D, E ve K), vücutta yağ dokularında depolanabilen vitaminlerdir. Bu vitaminlerin aşırı alımı veya uzun süreli yüksek dozda kullanımı, toksisite riskini artırabilir. Bunun nedeni, yağda çözünen vitaminlerin depolanabilir olması ve vücutta uzun süreli birikime neden olabilmesidir.
Örneğin, A vitamini yüksek dozlarda alındığında, karaciğerde birikerek toksisiteye neden olabilir. Aşırı miktarda D vitamini alımı, kalsiyum emilimini artırarak hipervitaminoz D’ye yol açabilir. E vitamini yüksek dozlarda alındığında, kanın pıhtılaşma sürecini etkileyebilir. K vitamini de yüksek dozlarda alındığında kan pıhtılaşmasını etkileyebilir.
Öte yandan, suda çözünen vitaminler (B kompleksi ve C vitamini) vücutta depolanamazlar ve fazlası idrar yoluyla atılır. Bu nedenle, suda çözünen vitaminlerin toksisite riski genellikle daha düşüktür. Bununla birlikte, aşırı miktarda suda çözünen vitamin alımı da bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Örneğin, B6 vitamini yüksek dozlarda alındığında sinir hasarına yol açabilir.
Vitamin takviyeleri veya multivitaminler kullanırken, her zaman önerilen günlük dozun üzerinde alım yapmaktan kaçınmalısınız, özellikle bir doktor tarafından tavsiye edilmedikçe. Bazı hastalıklar veya durumlar yüksek dozda vitamin kullanımını gerektirebilir, ancak yüksek doz vitamin rejimlerine başlamadan önce her zaman bir sağlık uzmanıyla görüşmek önemlidir.
Vitamin toksisitesi riski, genellikle takviye veya yüksek dozda vitamin alımı ile ilişkilidir. Dengeli bir beslenme planıyla çeşitli besinlerden doğal yolla alınan vitaminler genellikle toksisite riskini azaltır. Ancak, herhangi bir vitamin takviyesi kullanmadan önce doktorunuza veya bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Sağlıklı bir yaşam için, vitaminlerin önerilen günlük alım miktarlarına dikkat etmek ve aşırı dozlardan kaçınmak önemlidir.
Vitaminler, genel olarak yağda çözünen ve suda çözünen olmak üzere iki ana gruba ayrılır. İşte her iki grupta bulunan vitaminlerin bir listesi:
Yağda Çözünen Vitaminler:
A vitamini (Retinol)
D vitamini (Kalsiferol)
E vitamini (Tokoferol)
K vitamini (Filoakinon)
Bu vitaminler, yağda çözünen yapılarından dolayı vücutta yağ dokularında depolanabilirler. Bu nedenle, yağda çözünen vitaminlerin emilimi ve kullanımı için vücudun yağ içeren besinlerle birlikte alınması önemlidir.
Suda Çözünen Vitaminler:
B1 vitamini (Tiyamin)
B2 vitamini (Riboflavin)
B3 vitamini (Niasin)
B5 vitamini (Pantotenik asit)
B6 vitamini (Piridoksin)
B7 vitamini (Biotin)
B9 vitamini (Folik asit)
B12 vitamini (Kobalamin)
C vitamini (Askorbik asit)
Bu vitaminler, suda çözünen yapılarından dolayı vücutta depolanamazlar ve çoğunlukla idrar yoluyla atılırlar. Bu nedenle, suda çözünen vitaminlerin düzenli olarak tüketilmesi önemlidir.
Unutmayın, vitaminlerin düzenli olarak alınması sağlıklı bir yaşam için önemlidir. Dengeli bir beslenme planıyla, hem yağda çözünen vitaminleri (yağlarla birlikte) hem de suda çözünen vitaminleri (sulu besinlerle birlikte) tüketmeye özen göstermek önemlidir.
Vitamin Toksisitesi Nedir?
Vitamin toksisitesi, vücutta aşırı miktarda bir veya birden fazla vitamin birikmesi sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Genellikle yüksek dozda vitamin takviyesi veya aşırı miktarda vitamin içeren yiyeceklerin tüketimi nedeniyle oluşur. Vitaminler, vücut fonksiyonları için gerekli olan ancak doğru dozlarda alınması gereken besin maddeleridir. Fazla vitamin alımı, vücutta dengesizliklere ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.
Vitamin Toksisitesi
Vitamin Toksisitesinin Belirtileri
Vitamin toksisitesi belirtileri, vitaminin türüne ve aşırı dozaj miktarına bağlı olarak değişebilir. Ancak, bazı ortak belirtiler şunlardır:
Vitamin toksisitesinin başlıca nedenleri şunlardır:
Aşırı vitamin takviyeleri: Bazı insanlar, daha fazla enerji, daha iyi bağışıklık sistemi veya daha iyi cilt sağlığı gibi nedenlerle aşırı miktarda vitamin takviyesi alabilirler. Ancak, bu takviyelerin dozajlarına dikkat etmek önemlidir. Yüksek dozlarda vitamin takviyesi almak, toksisite riskini artırabilir.
Yanlış beslenme alışkanlıkları: Dengesiz bir diyet, bazı vitaminleri eksik alırken diğerlerini aşırı almanıza neden olabilir. Özellikle tek tip bir diyet uygulamak veya dengesiz beslenmek, vitamin toksisitesi riskini artırabilir.
Vitamin Toksisitesi Tedavisi
Vitamin Toksisitesi Tedavisi
Vitamin toksisitesi teşhisi konulduğunda, tedavi genellikle aşırı alınan vitaminin kesilmesi ve semptomların yönetilmesiyle başlar. İşte vitamin toksisitesi tedavisinde kullanılan bazı yöntemler:
Vitamin alımının durdurulması: Aşırı alınan vitamin kaynağının tüketimine son verilir ve diyet düzenlenir. Bu, vücutta biriken fazla vitaminin seviyelerinin düşmesine yardımcı olur.
Semptomların yönetimi: Belirtilerin hafifletilmesi veya tedavi edilmesi için semptomatik ilaçlar kullanılabilir. Örneğin, mide bulantısı için antiemetik ilaçlar veya baş ağrısı için ağrı kesiciler kullanılabilir.
Tıbbi destek: Vitamin toksisitesi ciddi bir durumsa, tıbbi müdahale gerekebilir. Doktorunuz, duruma bağlı olarak daha fazla tedavi seçeneği önerebilir.
Sonuç
Vitaminler sağlığımız için önemli olsa da, doğru miktarlarda alınmaları çok önemlidir. Vitamin toksisitesi, aşırı miktarda vitamin alımı sonucu ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Doğal beslenme ve uygun vitamin takviyeleri ile dengeli bir beslenme planı oluşturmak, vitamin toksisitesi riskini azaltmada önemli bir adımdır. Eğer vitamin toksisitesi belirtileri yaşıyorsanız, bir sağlık uzmanına başvurmanız önemlidir.
Otistik çocuklar için en iyi takviyeler arasında omega-3 yağ asitleri, probiyotikler, magnezyum, çinko ve B6 vitamini yer alıyor. Bu doğal takviyeler, otistik çocukların davranışlarını, iletişimlerini ve odaklanmalarını desteklemeye yardımcı olabilir. Semptomları hafifletmek için doğal bir yöntem arayanlar için, otistik çocuklar için en iyi takviyeler hakkında okumaya devam edin.
Otistik Çocuklar İçin 5 En İyi Otizm Takviyeleri
Otistik çocuklar için en iyi takviye, çocuğun ihtiyaçlarına ve semptomlarına bağlı olarak değişebilir. Bununla birlikte, en iyi otizm takviyeleri çocukların davranışlarını, iletişimlerini ve odaklanmalarını desteklemeye yardımcı olabilir.
en iyi otizm takviyeleri
İşte otistik çocuklar için önerilen bazı takviyeler:
Omega-3 yağ asitleri
Omega-3 yağ asitleri, beyin sağlığı için önemli bir bileşen olan EPA ve DHA’yı içerir. Bazı çalışmalar, otistik çocuklarda omega-3 eksikliği olabileceğini ve takviyenin semptomları hafiflettiğini göstermiştir.
Omega 3 otizme iyi gelir mi?
Omega-3 yağ asitleri, beyin sağlığı için önemli bir bileşen olan EPA ve DHA’yı içerir. Bazı çalışmalar, omega-3 eksikliğinin otizm semptomlarına neden olabileceğini ve takviyenin semptomları hafiflettiğini göstermektedir.
Otizm, sosyal etkileşim, dil ve davranış gibi alanlarda zorluklar yaşayan bir nörolojik bozukluktur. Otistik çocuklarda omega-3 eksikliği olabileceği düşünülmektedir. Bu eksiklik, beyindeki bağlantıları ve sinir hücrelerinin işlevlerini etkileyebilir. Omega-3 yağ asitleri, bu bağlantıların ve işlevlerin düzenlenmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle, omega-3 takviyelerinin otistik çocuklar için yararlı olabileceği düşünülmektedir.
Birçok araştırmacı, omega-3 takviyelerinin otizm semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabileceği görüşünde birleşmektedir. Bununla birlikte, bu takviyelerin otizm için kesin bir tedavi olmadığı unutulmamalıdır. Omega-3 takviyelerinin yan etkileri de olabilir ve bu takviyelerin dozajı ve kullanımı mutlaka bir doktor tarafından takip edilmelidir.
Ayrıca, omega-3 takviyeleri sadece otistik çocuklar için değil, herkes için sağlıklı bir beslenme planının bir parçası olabilir. Özellikle somut düşünme, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi diğer nörolojik bozuklukları olan çocuklar için de yararlı olabilir.
Omega-3 yağ asitleri, balık yağı ve keten tohumu yağı gibi besinlerde doğal olarak bulunur. Ancak, bunların yanı sıra omega-3 takviyeleri de mevcuttur.
Probiyotikler
Probiyotikler, bağırsak sağlığı için faydalı bakterileri içerir. Bağırsak sağlığı, otistik çocuklarda yaygın bir sorundur ve bazı çalışmalar, probiyotik takviyesinin semptomları iyileştirdiğini göstermektedir.
Probiyotikler otizme iyi gelir mi?
Otizm, sosyal etkileşim, dil ve davranışsal sorunlar gibi çeşitli semptomlara neden olan bir nörolojik bozukluktur. Otizm için herhangi bir tedavi olmamasına rağmen, bazı takviyeler semptomların yönetilmesine yardımcı olabilir. Probiyotikler, son zamanlarda otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde bağırsak sağlığının önemini vurgulayan bir takviye olarak öne çıkmaktadır. Peki, probiyotikler otizme iyi gelir mi?
Probiyotikler, bağırsaklarımızdaki faydalı bakterileri içeren takviyelerdir. Araştırmalar, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde bağırsak florasında değişiklikler olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, probiyotikler otizm semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Bazı araştırmalar, probiyotik takviyelerinin otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda bağırsak sağlığı sorunlarını hafiflettiğini ve bu sorunların neden olduğu semptomları azalttığını göstermektedir. Örneğin, bir çalışmada, probiyotik takviyesi alan çocuklarda sosyal etkileşim ve dil becerilerinde iyileşme görülmüştür.
Ancak, bu sonuçlar henüz kesin değildir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Magnezyum
Magnezyum, stresi azaltmaya, uyku kalitesini artırmaya ve odaklanmayı geliştirmeye yardımcı olabilir. Otistik çocuklarda magnezyum eksikliği olabileceği düşünülmektedir.
Magnezyum otizme iyi gelir mi?
Otizm, çocukluk çağı nörolojik bozuklukları arasında en yaygın olanıdır. Bu bozukluk, sosyal etkileşim, dil ve davranışta belirgin zorluklar yaşayan çocuklarda ortaya çıkar. Otizm için herhangi bir tedavi yoktur, ancak semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilecek takviyeler vardır. Magnezyum, otizm semptomlarının hafifletilmesi için önerilen takviyeler arasındadır. Bu yazıda, magnezyumun otizm için yararlı olup olmadığını açıklıyoruz.
Magnezyum, vücudumuzdaki birçok biyokimyasal reaksiyonda rol oynayan önemli bir mineraldir. Magnezyum eksikliği, sinir sistemi ve kas fonksiyonları dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, magnezyum eksikliği, otizm semptomlarına benzer belirtilere neden olabilir. Bu nedenle, magnezyum takviyesi, otizm semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir.
Araştırmalar, magnezyum takviyesinin otizm semptomlarının hafifletilmesinde etkili olabileceğini göstermektedir. Magnezyum takviyesi alan çocuklar, sosyal etkileşim becerilerinde ve davranış sorunlarında iyileşme göstermiştir. Ayrıca, magnezyum takviyesi, otizmli çocukların uyku kalitesini de artırabilir.
Magnezyum takviyesi alırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. İlk olarak, magnezyum takviyesi almadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Magnezyum, yüksek dozlarda alındığında ishal, mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi gibi yan etkilere neden olabilir. Ayrıca, magnezyum takviyesi, bazı ilaçlarla etkileşime girebilir, bu nedenle doktorunuzla konuşmadan önce magnezyum takviyesi almamalısınız.
Sonuç olarak, magnezyum, otizm semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilecek doğal bir takviyedir. Ancak, magnezyum takviyesi almadan önce doktorunuza danışmalı ve doğru dozajı takip etmelisiniz.
Çinko
Çinko, bağışıklık sistemi için önemlidir ve otistik çocuklarda bağışıklık sistemi sorunları sıkça görülür. Bazı çalışmalar, çinko takviyesinin semptomları hafiflettiğini göstermektedir.
Çinko otizme iyi gelir mi?
Otizm, sosyal etkileşim, dil ve davranış gibi alanlarda zorluklar yaşayan bir nörolojik bozukluktur. Otizm için henüz bir tedavi bulunmamaktadır, ancak semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilecek takviyeler bulunmaktadır. Bu takviyeler arasında çinko da yer alır. Bu yazıda, çinkonun otizm için yararlı olup olmadığına dair detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Çinko, vücudun doğal olarak bulunan bir mineraldir ve birçok metabolik işlevde rol oynar. Ayrıca bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışması için gereklidir. Bazı çalışmalar, otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda çinko eksikliğinin sık görüldüğünü göstermektedir. Bu nedenle, çinko takviyeleri otizm semptomlarını hafifletmek için kullanılabilecek bir seçenek olabilir.
Bir araştırmada, otizm spektrum bozukluğu olan çocuklara çinko takviyesi verilmesinin, davranış sorunları, sosyal etkileşim ve dil becerileri üzerinde olumlu etkileri olduğu bulunmuştur. Ancak, diğer araştırmalar da çinko takviyelerinin otizm semptomlarını iyileştirmede etkisiz olduğunu öne sürmektedir.
Öte yandan, çinko takviyelerinin yan etkileri de olabilir. Çinko takviyeleri aşırı dozlarda alındığında mide bulantısı, kusma, ishal, baş ağrısı ve halsizlik gibi yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle, çinko takviyesi almadan önce doktorunuzla konuşun.
B6 vitamini
B6 vitamini, serotonin üretiminde rol oynar ve otistik çocuklarda serotonin eksikliği olabileceği düşünülmektedir. Bazı çalışmalar, B6 vitamini takviyesinin semptomları hafiflettiğini göstermektedir.
B6 vitamini otizme iyi gelir mi?
Otizm, nörolojik bir bozukluktur ve belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Sosyal etkileşim, dil ve davranışta zorluklar yaşayan otistik bireyler için takviyeler, semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Bu yazıda, B6 vitamini takviyelerinin otizm için yararlı olup olmadığına dair bilgilere ulaşabilirsiniz.
B6 vitamini, vücudun doğal olarak üretmediği bir vitamindir ve çeşitli gıdalarda bulunur. Bu vitamini takviye olarak almak, otistik bireylerdeki bazı semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir.
B6 vitamini, beynin serotonin ve dopamin gibi önemli nörotransmitterlerini üretmek için gereklidir. Serotonin, mutluluk ve zihinsel durumla ilgili bir nörotransmitterdir ve dopamin, öğrenme, hareket ve motivasyonla ilgilidir. Otistik bireylerde bu nörotransmitterlerin düzeylerinde değişiklikler görülebilir.
B6 vitamini, bağışıklık sistemi fonksiyonları ve kan şekeri düzeylerini de düzenleyebilir. Aynı zamanda, beynin glutamat düzeylerini kontrol ederek, otistik bireylerdeki irritasyon ve aşırı uyarılmaya da yardımcı olabilir.
Bazı araştırmalar, B6 vitamini takviyelerinin otistik bireylerdeki belirtileri hafifletmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Özellikle, yüksek doz B6 vitamini takviyelerinin, dil becerileri, sosyal etkileşim ve davranışta gözle görülür bir iyileşme sağladığı düşünülmektedir. Ancak, bu araştırmaların sonuçları hala tartışmalıdır ve B6 vitamini takviyelerinin otizm için etkili bir tedavi olduğuna dair kesin bir kanıt yoktur.
B6 vitamini takviyeleri, yan etkileri de içerebilen yüksek dozlarda alındığında toksik olabilir. Bu nedenle, herhangi bir takviye programına başlamadan önce mutlaka bir doktorla görüşmek önemlidir. Doktor, otistik bireyin semptomlarına, sağlık durumuna ve beslenme düzenine göre en uygun dozu önerir.
Bu takviyelerin kullanımı öncesinde mutlaka bir doktora danışmak önemlidir. Ayrıca, takviyelerin çocuğun semptomlarını hafifleteceği konusunda kesin bir garanti yoktur. Ancak, bu takviyelerin otistik çocukların sağlığına fayda sağlayabileceği düşünülmektedir.
Vücudunuzun kalsiyum ve D vitaminine ihtiyacı vardır. Yeterince alıyor musunuz? Çoğu insan yeterince vitamin alımı yapmaz. Daha fazla kalsiyum almanın en iyi yolu beslenmenizdir.
Kalsiyum Nedir Ve Ne İşe Yarar?
Kalsiyum birçok gıdada bulunan bir mineraldir. Vücudun kemikleri korumak ve birçok önemli işlevi yerine getirmek için kalsiyuma ihtiyacı vardır. Hemen hemen tüm kalsiyum kemiklerde ve dişlerde depolanır, burada yapılarını ve sertliklerini korumayı destekler ve sağlar.
Vücudun ayrıca kasların hareket etmesi ve sinirlerin beyin ile vücudun her parçası arasında mesajlar taşıması için kalsiyuma ihtiyacı vardır. Ek olarak, kalsiyum kan damarlarının vücutta kanı hareket ettirmesine yardımcı olmak ve insan vücudundaki hemen hemen her işlevi etkileyen hormonları ve enzimleri serbest bırakmak için kullanılır.
Kalsiyum Ve D Vitamini yiyecekleri
Kalsiyum Zararlı Olabilir Mi?
Çok fazla kalsiyum almak kabızlığa neden olabilir. Ayrıca vücudun demir ve çinkoyu emme yeteneğini de etkileyebilir , ancak bu etki tam olarak belirlenmemiştir. Yetişkinlerde, çok fazla kalsiyum (besin takviyelerinden ancak gıdalardan değil) böbrek taşı riskini artırabilir. Bazı araştırmalar, yüksek miktarda kalsiyum tüketen kişilerin prostat kanseri ve kalp hastalığı risklerini artırabileceğini göstermektedir, ancak bu olası bağlantıları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Kalsiyum İçeriği Yüksek Olan Yiyecekler
Muhtemelen süt, peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerinin kalsiyum sağladığını zaten biliyorsunuzdur. Kalsiyum içeriği yüksek olan diğer yiyecekler şunları içerir:
Ispanak
Bamya
Soya fasulyesi
Kuru fasulye
Sardalya, somon, levrek ve alabalık gibi bazı balıklar
Biraz portakal suyu, yulaf ezmesi ve kahvaltılık gevrek gibi kalsiyum takviyeli yiyecekler
D Vitamini İçeriği Yüksek Olan Yiyecekler
D vitamini (“kalsiferol” olarak da adlandırılır), birkaç gıdada doğal olarak bulunan, diğerlerine eklenen ve besin takviyesi olarak bulunan, yağda çözünen bir vitamindir. Ayrıca güneş ışığından gelen ultraviyole (UV) ışınları cilde çarptığında ve D vitamini sentezini tetiklediğinde endojen olarak üretilir.
Güneşe maruz kalma, yiyecekler ve takviyelerden elde edilen D vitamini biyolojik olarak etkisizdir ve aktivasyon için vücutta iki hidroksilasyona uğraması gerekir. Karaciğerde meydana gelen ilk hidroksilasyon, D vitaminini “kalsidiol” olarak da bilinen 25-hidroksivitamin D [25 (OH) D] ‘ye dönüştürür. İkinci hidroksilasyon esas olarak böbrekte meydana gelir ve fizyolojik olarak aktif 1,25-dihidroksivitamin D [1,25 (OH) 2D] ‘yi oluşturur, aynı zamanda “kalsitriol” olarak da bilinir .
D vitamini, bağırsakta kalsiyum emilimini destekler ve normal kemik mineralizasyonunu sağlamak ve hipokalsemik tetaniyi (kasların istemsiz kasılması, kramplara ve spazmlara yol açan) önlemek için yeterli serum kalsiyum ve fosfat konsantrasyonlarını korur. Ayrıca osteoblastlar ve osteoklastlar tarafından kemik büyümesi ve kemiğin yeniden şekillenmesi için gereklidir. Yeterli D vitamini olmadan kemikler ince, kırılgan veya şekilsiz hale gelebilir. D vitamini eksikliği, çocuklarda raşitizmi, yetişkinlerde osteomalaziyi önler. Kalsiyum ile birlikte D vitamini de yaşlı yetişkinleri osteoporozdan korumaya yardımcı olur.
Aşırı D Vitaminden Kaynaklanan Sağlık Riskleri: Aşırı durumlarda, D vitamini toksisitesi böbrek yetmezliğine, vücuttaki yumuşak dokuların kireçlenmesine (koroner damarlar ve kalp kapakçıkları dahil), kardiyak aritmilere ve hatta ölüme neden olur. D vitamini toksisitesi, imalat hatalarından dolayı aşırı D vitamini içeren besin takviyelerinin, uygunsuz veya aşırı miktarlarda alınan veya doktorlar tarafından yanlış reçete edilen besin takviyelerinin tüketilmesinden kaynaklanmıştır.
D Vitamini Eksikliği
İnsanlar, normal alım miktarları zamanla önerilen seviyelerden düşük olduğunda, güneş ışığına maruz kalma sınırlı olduğunda, böbrekler 25 (OH) D’yi aktif formuna dönüştüremediğinde veya sindirim sisteminden D vitamini emilimi yetersiz olduğunda D vitamini eksikliği geliştirebilirler. D vitamini bakımından düşük diyetler, süt alerjisi veya laktoz intoleransı olan kişilerde ve ovo-vejetaryen veya vegan diyeti tüketenlerde daha yaygındır.
D vitamini eksikliği
Çocuklarda D vitamini eksikliği, kemik dokusunun düzgün şekilde mineralize olmaması ile karakterize olan ve yumuşak kemikler ve iskelet deformiteleri ile sonuçlanan bir hastalık olan raşitizm olarak kendini gösterir. Kemik deformiteleri ve ağrıya ek olarak, şiddetli raşitizm gelişememe, gelişimsel gecikme, hipokalsemik nöbetler, tetanik spazmlar, kardiyomiyopati ve dental anormalliklere neden olabilir
D vitamini sağlayan yiyecekler şunları içerir:
Kalsiyum Ve D Vitamini İçin En İyi Yiyecekler
Ton balığı, uskumru ve somon gibi yağlı balıklar
Bazı süt ürünleri, portakal suyu, soya sütü ve tahıllar gibi D vitamini ile zenginleştirilmiş yiyecekler
Sığır ciğeri
Peynir
Yumurta sarısı
Yiyeceklerden D vitamini almak için balık iyi bir seçenektir. 85 gram pişmiş somonun yaklaşık 570 uluslararası birimi (IU) vardır.
Ne Kadar Kalsiyum ve D Vitaminine İhtiyacım Var?
Tıp Enstitüsüne göre her gün ne kadar kalsiyum ve D vitaminine ihtiyacınız var. Kalsiyum ve D vitamini yaşlara göre ihtiyaç alım oranları aşağıdadır.
Sağlıklı bir cilt için bakım ve maskeleri deneyebilirsiniz. Peki cildi parlatan ve güzelleştiren vitaminler nelerdir? Doğru vitaminleri içeren besinleri tükettiğinizde cildinizdeki değişimlere inanamayacaksınız.
Cildi Parlatan ve Güzelleştiren Vitaminler
Doğa bizim sağlığımız için tüm imkanları sunmuştur. Doğru vitaminleri içeren besinleri tercih ettiğinizde cilt sorunlarına neden olan bir çok problemi çözebilirsiniz. Cildinizdeki sorunlarla mücadele etmek için bu yazıyı mutlaka okumalısınız.
Güzelleştiren Vitaminler
A Vitamini
Vitamin A’nın dokuların onarım sürecini güçlendirdiği bilinmektedir. Cildi besler ve kurumasını engeller. Düzenli vitamin A alımı, cildi sıkılaştırır ve nem dengesini sağlar. Ancak yağda çözünür olduğundan az miktarda tüketilmelidir. Fazla A vitamini nedeniyle biriken yağ vücut için zararlı olan karaciğerde depolanır. A vitamini, süt ürünlerinde, yumurta ve balık yağlarında, brokoli, ıspanak ve havuç gibi sebzelerde bulunur. Sabah kahvaltılarınızda çiğ havuç suyu tükebilirsiniz.
B Vitamini
Cildin rengini iyileştirir ve saçınızı besler. Cildinize doğal bir parlaklık kazandırır. Bu vitamin suda çözünür ve her gün tüketilebilir. Cilt lekelerinin tedavisinde sık sık kullanılır. Yeşil yapraklı sebzeler en iyi B vitamini kaynağıdır. Ayrıca maya, tahıl, yoğurt ve tam tahıllı ekmeğin içinde bulunur.
C Vitamini
C vitamini cilde yarar sağlar ve gözlerinizin ve diş etlerinin sağlığı için de gereklidir. Bu vitamin vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Harika bir antioksidandır ve yaşlanmanın belirtileri ile mücadeleye yardımcı olur. Ciltte kolajenin üretiminde yardımcı olur ve esnekleşir, genç görünür. Bu suda çözünebilir ve dolayısıyla günlük olarak tüketilebilir. C vitamini portakal, portakal, limon, üzüm ve mango gibi meyvelerde bulunur. Brokoli, karnabahar, salatalık ve domates gibi sebzelerde C vitamini açısından zengindir.
E Vitamini sağlıklı ciltler için en önemli vitamindir. Yaşlanma belirtilerini etkili bir şekilde mücadele etmekle sorumludur. Vücudunuzdaki serbest radikallerle savaşır ve aynı zamanda yaşlanma çizgilerini azaltmaya yardımcı olur. Zeytin, yer fıstığı, ayçiçeği tohumu ve bademde E vitamini bol miktarda bulunur. Yeşil yapraklı sebzeler ve buğday tohumlarında da E vitamini vardır.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, aşurenin faydalarını anlattı ve sağlıklı bir aşurenin tarifini paylaştı.
Aşurenin tam bir B vitamini deposu olduğu söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, aşurenin faydalarını anlattı ve sağlıklı bir aşurenin tarifini paylaştı.
Aşure yaparken ve dağıtırken birçok kadın çok bonkörken, bir kısmı da kilo alırım korkusu ile tatlıları ve dolayısı ile de aşureyi yemek istemez. Tatlılar genelde besin değeri düşük enerji değeri yüksek yiyecekler oldukları için sağlıklı beslenme ve zayıflamada da tavsiye edilmez.
Genel olarak tatlılar un, şeker, yağ ve bazen süt içerir. Bu yiyeceklerin besleyicilik değeri çok yüksek değildir. Ancak kalori değeri çok yüksektir. Dolayısıyla kişinin yağlanmasına ve direkt kilo almasına neden olur. Oysa aşure bir tatlı olmasına rağmen besin değeri açısından diğer tatlılardan farklılıklar gösterir. Aşurenin içine giren her madde ayrı ayrı çok kıymetlidir ve hiçbiri boş kalori değildir. O nedenle aşure bilinen en faydalı tatlıdır.
Aşurelik buğday B grubu vitaminler açısından çok zengindir. Kuru fasulye ve nohut gerek protein gerekse karbonhidrat açısından çok değerlidir. Aynı zamanda lif oranları yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırırlar ve kabızlığı olanlara tavsiye edilir. Aşureye en çok lezzet verenlerse, kuru ve yaş meyvelerdir. Meyvelerin vitamin değerleri çok yüksektir. Bağışıklık sistemini güçlendirirler. Aynı zamanda özellikle kuru meyveler kalsiyum gibi mineraller açısından zengindir. Aşurenin üzerine koyulan fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar omega-3 yağ asidinden çok zengindir. Omega-3 yağ asidi özellikle damar sağlığı ve hafıza üzerine çok faydalıdır. Yapılan aşure şeker yerine bal veya pekmezle tatlandırılırsa, besleyicilik değeri açısından daha kaliteli bir tatlı yapılmış olur.
Faydası çok ama kalorisi de yüksek
Her ne kadar aşure faydalı bir tatlı olsa da kalori değeri yüksektir. 1 kase aşure ile ortalama 300-350 civarında kalori alınmaktadır. Hem aşure yiyeyim hem de kilo almayayım istiyorsanız aşureyi günde bir kase ve ana öğün olarak yiyin. Örneğin öğlen veya akşam öğünü olarak yenilebilir. Aşure yerken yanında içilen bir fincan sütlü kahve hem metabolizmayı hızlandırır hem de daha uzun süre tok tutar. Bir sonraki öğünde daha az acıkmayı sağlar.
D vitamini eksikliğinin anlaşılması için, hastalık sebebiyle ortaya çıkmakta olan belirtiler takip edilmelidir. D Vitamini, bağışıklık sistemi üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. D Vitaminin en önemli görevi, hastalık oluşmasına sebep olan virüs ve bakterilere karşı vücudu dirençli tutan bağışıklık sistemini kuvvetlendirmesidir. Bu sebeple D Vitamini eksikliğinin başladığını gösteren en yaygın belirti; hastalık ve enfeksiyonlara karşı vücudun dirençsiz kalması ve bunlara yakalanma riskinin artmasıdır. D Vitamini eksikliği belirtileri ele alındığında, birçok durumun asıl sebebinin bu vitaminin eksikliği sebebiyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
D Vitamini Eksikliği Belirtileri
D Vitamini eksikliğinin oluşturduğu durumlar, kişiler üzerinde çeşitli olumsuz etkileri meydana getirmektedir. Kişilerde rahatsızlığın bulgularıyla karşılaşılmasının ardından, hastalığın tanısının koyulmasıyla D vitamini eksikliği tedavisine başlanmaktadır. Bir kişide D Vitamini eksikliği olduğunu gösteren durumlar şu şekilde sıralanabilir:
Yorgunluk ve Halsizlik
Saç dökülmesi
Kas ağrısı
Kemik kaybı yaşanması
Oldukça zor iyileşen yaralar
Depresyon
Kemik ve sırt ağrıları
D vitamini bulunan yiyecekler
D Vitamini Eksikliği Risk grubu
D Vitamini eksikliğinin olumsuz sonuçlarıyla karşılaşma ihtimalinin daha fazla olduğu bazı kimseler bulunmaktadır. Risk grubu olarak nitelendirilen kişilerin ortak özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Koyu renk ten
İlerleyen yaş
Yüksek kilo ve obezite
Balık ve süt ürünü tüketimini, yeterli miktarda yapmamak
Çocuklara vitamin ve mineral desteği, gerekli olan durumlarda verilmelidir. Çocuğunuzun büyüme ve gelişmesinde bir problem yokken, vitamin, mineral desteği vermeniz yersizdir. Bu konuda, doktora danışıp, çocuğunuzun ne tür vitamin mineral takviyeleri kullanması gerektiğini öğrenin. Bilinçsiz bir şekilde kullanılan vitamin ve mineral takviyeleri çocukta ciddi sağlık problemleri oluşmasına yol açabilir. Bu sağlık sorunları, çocuğun organlarının büyümesine, kalp, mide hastalıklarına, böbrek taşının oluşmasına ya da çocuğun cildinde çatlaklar meydana gelmesi gibi sorunlardır. Vitamin takviyesi yerine çocuğunuzun düzgün beslenmesine önem verin. Çocuğunuz her besin grubundan yeterli düzeyde alsın. Bunun için de çocuğunuza bir beslenme programı hazırlamalısınız.
Çocuklarda Vitamin Eksikliği Nasıl Anlaşılır?
Çocuklarda vitamin ya da mineral azlığı kolay anlaşılmaz. Bunun için birden fazla tahlil yapmak gerekir. Kaldı ki, yapılan tahlillerde de yine kolay bir şekilde anlaşılamaz. Bu durumu en kolay şekilde anlayacak kişiler çocuğun ebeveynleridir. Ebeveynler, çocukların durumlarını en iyi anlayan kişilerdir. Anne ve baba, çocuğun gidişatında bir sorun olduğunu, fiziksel ya da zihinsel açıdan çok çabuk yorulduğunu düşünüyorsa, çocukta vitamin veya mineral eksikliği olabilir. Bu hususta, ebeveynlerin çocuğunu sağlıklı bir şekilde beslemesi gerekmektedir. Çocuk her besin grubundan besleniyorsa ve yediği yiyecekler tamamen doğalsa yine de sorunlar bitmiyorsa, bu konu doktora detaylı bir şekilde açıklanmalıdır.
Çocuk Besin Takviyesi Kullanabilir mi?
Çocukta meydana gelen sorunların kaynağı çocuğun vitamin ve mineral eksikliği ise doktor kontrolünde besin ve vitamin takviyesi kullanabilir. Çocuk besin ve vitamin takviyesi kullanırken ebeveynler oldukça ihtiyatlı davranmalıdır. Çocuk, kendi başına fazla dozlarda besin ve vitamin takviyesi alabilir. Anne ve babanın kontrolünde çocuk, besin takviyesi kullanmalıdır.
Kuruyemişler, pek çoğumuzun severek tükettiği yiyecekler arasında yer almaktadır. Kuruyemişler hakkında çok fazla bilgimiz olmasa da, kuruyemiş tüketmeyi çok severiz. Bu nedenle, ne yediğinizi bilmeniz için, sizlere, bir takım kuruyemişler hakkında bilgi vermek istedik…
Kuruyemişler içerisinde fıstığın, kendine has bir güzelliği vardır. Fıstık hakkında neler bilmemiz gerektiğine bakacak olursak:Fıstık, cinsel isteği arttıran kuruyemişlerden bir tanesidir. Bedenen ve zihnen yorgun olan kişilerin, bu yorgunlukları da fıstık sayesinde giderilebilmektedir. Fıstığın faydaları ile birlikte, fıstığın zararlarını da bilmeniz gerekmektedir. Fazla fıstık tüketimi, kişilerde hazımsızlık problemine neden olabilmektedir. Fıstık yiyecek olan kişlerin, fıstığı tek olarak tüketmeleri gerekmektedir. Fıstığın yanında yenilecek olan elma, portakal gibi meyveler; ve sebzeler, fıstığın etkilerinin azalmasına neden olmaktadır. Fıstığın zararlarından, damar hastalıkları olan; ve kolesterol problemi yaşayanlar da nasiplerini almaktadırlar. Bu kişilerin, fıstık tüketiminden uzak durmaları gerekmektedir. Fıstığın, bir takım bünyeler için alerjik etki gösterdiğinin de bilinmesi gerekmektedir.
Ayçekirdeğinin faydaları arasında ise ilk olarak kolesterolü düşürücü etkisinden bahsetmek gerekmektedir. Ayçekirdeğinin faydalarından bir diğeri de, damar sertliğini gidermesidir. Kuruyemişler arasında yer alan ayçekirdeğinin yağı ve proteini, diğer kuruyemişlere göre daha kalitelidir. Ayçekirdeğini, zayıf kişiler ile, fikir işçiliği yapan kişilerin, günde 50 gram tüketmeleri önerilmektedir.Ayçekirdeğinin faydaları arasında, cinsel arzuyu arttırması da sayılmalıdır. Ayçekirdeği, kalp ve sinir hastalıklarına karşı da önleyici faktör niteliğindedir. Ayçekirdeği, idrar söktürücü özelliği ile de bilinmektedir. Ayçekirdeği aynı zamanda, solunum sisteminde görülen rahatsızlıklara karşı da iyi bir çözüm niteliğindedir.
Kabak çekirdeğinin faydaları hakkında bilgi edinmek istersek, kabak çekirdeği, böbrek zayıflığını giderir. Kabak çekirdeği, mesane ve böbreklerdeki iltihaplanmayı da giderir. Kabak çekirdeği, idrar yollarında var olan yanmaların giderilmesine yardımcı olur. Kabak çekirdeği, idrarında kan bulunan kişilerin, bu sorunlarının giderilmesine de yardımcı olur. Kabak çekirdeği, bağırsak parazitlerinin giderilmesini sağlar. Kabak çekirdeği, prostat sorunlarına da iyi gelmesi nedeniyle, pek çok prostat tedavisi ilacında kullanılmaktadır.
Görüldüğü gibi, kuruyemişler, zaman geçirmek amacı ile tüketilmelerine karşın, faydaları, hiç bir şey ile değişilmeyecek kadar çoktur. Bu nedenle, yediğiniz kuruyemişlerin nelere iyi geldiğini de bilerek, daha bilinçli tüketiciler haline gelebilirsiniz.
Fındık , Ülkemizde bolca yetiştirilen, hatta ticari açıdan büyük önemi bulunan besin maddelerinden biridir Fındık. Içerisinde Vücudumuz için gerekli olan bir çok önemli vitamini barınmaktadır. Hatta reklamlarımızı safra süsleyen, bir ara herkesin diline dolanan, fındığı betimlemek için kullanılan kelimesi bile vardır. Bu kadar faydası bulunan fındığı günlük olarak belli ölçülerde tüketmemiz sağlığımız açısından oldukça faydalıdır.
Ceviz , kan dolaşımını düzeltiyor “Ceviz ağaçlarının evlere çok yakın dikilmemesi ve etrafı kapalı ceviz bahçelerinde saatlerce şekerleme yapmanın sakıncalı olduğuna dikkat çekilse de, kökü, yaprakları, kabuğu ve meyveleriyle tam bir şifa kaynağı olduğu artık herkes tarafından bilinir.
Bilimsel çalışmalar sonucunda cevizin damar koruyucu, ishal kesici, cildi temizleyici, siğil giderici, hipoglisemik ve tümör engelliyici özelliklerinin olduğu belirlenmiştir. Ceviz kan dolaşımını düzenler, karaciğer fonksiyonlarını düzenler, serum kolesterolünün azalmasını sağlar ve oluşumunu engeller.”
Bademin Faydaları Yararları
21. yüzyıl mucizesinin adı Badem. Çiğ, kavrulmamış, tuzlanmamış badem. Uzun yıllardır yağlı tohumlar dediğimiz bir gurup yiyecek olan ceviz, badem, fındık, çekirdek, fıstık gibi yiyeceklerin içerdikleri kaliteli yağ asitleri sayesinde kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olduklarını biliyorduk. Ancak bu yiyecekler yağlı oldukları için kalori değerleri de yüksek olduğu için kilo aldırır endişesi ile hastalarımıza dikkatli tavsiye ediyorduk.
HEM ZAYIFLATIYOR HEM GENÇLEŞTİRİYOR
Bademde çinko, demir, kalsiyum, potasyum, E vitamini gibi mineraller ve vitaminler vardır. Ayrıca içerdiği Amigdalin maddesinin kansere karşı koruyucu olabileceği savulunuyor. Bununla birlikte Ko enzim Q 10 ve Omega 3 seviyesi çok yüksektir. Bu enzim ve yağ asidi kalp damar hastalıklarından kişiyi koruyor ve yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatıyor. Bademi düzenli tüketmek kötü kolesterol olan LDL’yi %6 ila %15 oranında düşürüyor.
Bu kadar iyi kalpli olduğunu bildiğimiz bademin aynı zamanda çok da iyi zayıflattığı kanıtlandı. Çok yakınlarda, Amerika’da yapılan bir araştırma ile de, zayıflamak isteyenlere günde 17 tane badem verildiğinde daha iyi kilo kaybettikleri gösterildi.
Bademin kaliteli protein içermesi ve sağlıklı yağlardan zengin olması kişiyi daha uzun süre tok tutuyor. Badem sert bir yiyecek olduğu için çiğnemesi zor oluyor ve bu durum kişinin çiğneme duygusunu tatmin ediyor.
Lif oranı yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırıyor. Hazırlama zorluğu olmadığı için her yerde kolayca bulunabiliyor ve her yere kolayca taşınabiliyor.
Zayıflamak için bademi nasıl yiyeceğiz diyenler için;
Bademi satın alırken dikkat ; çiğ, kavrulmamış ve tuzsuz olarak satın alın.
Mümkünse kabuklu ve kabuğu kolay kırılabilir olandan tercih edin.
Bir defada 15’den fazla yemeyin. Küçük bir kaseye sayarak koyun. İş yerinizde çekmecenizde ve çantanızda 15’lik küçük paketler şeklinde de bulundurabilirsiniz.
Ara öğünlerde özellikle tercih etmeye çalışın. Az yağlı süt ve ayranla birlikte mükemmel bir birliktelik oluşturuyor.
Meyveleri tek başına yemektense bademle birlikte yediğinizde glisemik indeksi düşürmüş olursunuz bu da sizin daha tok kalmanızı sağlar.
Yiyecek bir şey bulamadığınızda da 50 tane bademi bir öğün olarak da tüketebilirsiniz.