Etiket: vajinismus

  • Bedeni Boşalıp Ruhu Aç Kalanlar Var!

    Bedeni Boşalıp Ruhu Aç Kalanlar Var!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. A. CEM KEÇE: “BOŞALMA KONTROLÜNÜ ÖĞRENMEK ARABA KULLANMAYI ÖĞRENMEK GİBİDİR…”

    Ülkemizde cinsel yaşamı aktif olan her on erkekten yedisinde görülen erken boşalma sorunu sinsice yaklaşan bir tehdit olarak yatak odalarını vuruyor. Çünkü Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinegöre, bir cinsel uyum bozukluğu olarak bilinen erken boşalma zamanla cinsel isteksizliğe ve partner ilişkisinde telafisi imkansız sorunlara yol açabiliyor.

    BEDENİ BOŞALIP RUHU AÇ KALANLAR VAR!

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe’ye göre “Bedenim boşalsa bile ruhum hala aç, boşalsam bile seks ihtiyacımı gideremiyorum, tam tatmin olamıyorum ve cinsel doyuma ulaşamıyorum. Tekrar seks yapmak istiyorum ama partnerim bunu her zaman kabul etmiyor ya da her zaman ikinciyi yapamıyorum ve partnerimle sorunlar yaşıyorum…” diyen erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Erken boşalmanın, en kolay ve en başarılı çözülebilen cinsel bir uyum bozukluğu olduğunu ifade eden Dr. Keçe; “Her insanın içinde her problemi çözecek yetenek, bilgi ve güç vardır. İstemek, doğru ve gerekli egzersizleri yapmak, cinselliğin evrensel kurallarına uymakla her problem çözülebilir.” diyor.

    BOŞALMA KONTROLÜNÜ ÖĞRENMEK ARABA KULLANMAYI ÖĞRENMEK GİBİDİR…

    Bir kişinin yaşaması için nefes almaktan sonra en önemli şeyinin yemek yemek olduğunu ve yemek yemenin bir süreliğine kontrol edilebildiğini veya geciktirilebildiğini söyleyen Dr. Keçe; “Seks yapmayı ve boşalma kontrolünü doğuştan bildiğimizi sanırız. Hatta zamanı geldiğinde çok iyi seks yapacağımızı zannederiz. Oysaki nasıl okuma, yazma okulda öğreniliyorsa, seks de boşalma kontrolü de tecrübe kazandıkça sonradan öğrenilir. Öğrenme sürecinde deneyim çok önemlidir. Nasıl acemi bir şoför ilk başlarda zorluk çekerse, insanlar da boşalma kontrolünü öğrenme sürecinde benzer sıkıntılar çekerler. Kişi yemek hazır olmadığında bekleyebilmekte, misafir veya müşteri geldiğinde veya toplantı gerektiğinde çok aç olduğu halde yemek yemeği erteleyebilmekte veya başlamış olduğu yemeği yarım bırakabilmektedir. Demek ki insanoğlu daha zorunu yapabiliyorsa daha kolayını daha basitçe yapabilir. Erken boşalma tedavisi sol elle yemek yemeyi öğrenmiş birine sağ elle yemek yemeyi öğretmek gibidir. Bu süreci araba kullanmayı öğrenmeye de benzetebiliriz. Araba kullananlar bilirler ki, kırmızı ışık yandığında yaya geçidinin önünde durmak gerekir. ‘Çok süratliydim duramadım veya yerler kaygandı, yorgundum veya fren balatalarım zayıftı, bu yüzden duramadım’ diye bir açıklama veya mazeret olamaz, çünkü kullanıcı koşullara göre arabasını yönetmek zorundadır. Kişi durması gerektiği yerde duramıyorsa yani erken boşalıyorsa; ya arabayı durdurmayı bilmiyordur ya olumsuz alışkanlıkları ağır basıyordur ya da yaşadığı olaya farklı anlamlar yüklüyordur.” diyor.

    ÇİFTE ÖZEL EĞLENCELİ AŞK OYUNLARI SİZLERİ BEKLİYOR…

    Erken boşalmanın üstesinden gelmek için ilk önce kişinin kendi yolunu bulması gerektiğini söyleyen CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Kişi cinselliği partnerle tecrübe edilen bir paylaşım olarak yaşamayı öğrenmelidir. Boşalmayı kontrol etmeyi öğrenmek için çeşitli yollar denenir; seks yaparken başka şeyleri düşünmek, geciktirici kremler, prezervatifler gibi. Bunlarla başarı elde edilemediğinde ilaçlar kullanılır. İlaçlarla çözüm alamayanlar ise bir karar vermek zorunda kalırlar. Yani ya bu sorunla yaşamayı seçeceklerdir ya da cinsel terapi alarak bu sorundan kalıcı olarak kurtulacaklardır. Çünkü boşalma denetiminin öğretildiği ve cinsellik konularında bilişsel yeniden yapılandırmanın yapıldığı cinsel terapi, erken boşalmanın kesin çözüm yoludur. Cinsel terapi hatalı cinsel davranışların ve alışkanlıkların değiştirildiği, boşalma kontrolünün sağlanmasına yönelik bilgilendirmelerin yapıldığı, aşk oyunları adı altında kişiye veya çifte özel eğlenceli egzersizlerin planlandığı hoş bir süreçtir. Bu süreçte önerilen aşk oyunlarıyla erkekler partnerlerinin de yardımıyla boşalma kontrolünü öğrenirler, daha kaliteli ve sağlıklı bir cinsellik yaşamaya başlarlar ve kalıcı olarak iyileşirler. Bu iyileşme zamanla araba kullanmayı veya yüzmeyi öğrenmek gibi kalıcı bir hale gelir.” diyor.

    PEKİ AMA NASIL?

    Boşalma kontrolünü öğrenmenin bir süreç işi olduğunu ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Boşalma kontrolü aniden öğrenilen bir durum değildir. Boşalma kontrolünü isteme, boşalma kontrolünü öğrenme ve boşalma kontrolünün devam ettirilmesi birbirini izleyen süreçlerdir. Sağlıklı ve mutlu bir cinselliğin püf noktaları ise bunların ardından gelmektedir. Boşalma kontrolünü öğrenmenin başında olan erkekler öncelikle kendi kendilerine daha sonra da partnerleriyle boşalma kontrol alıştırmalarına başlamalıdırlar. Bu çok önemlidir. Çünkü bayan partner erkeğe öğrenme sürecinde çok yardımcı olur. Ayrıca zor durumlarda vereceği talimatlarla öğrenme aşamasındaki erkeğe hayati destek sağlar. Boşalma kontrolü öncelikle penisin duyumlarına odaklanma, partnere ve dokunuşlarına alışma dönemini gerektirir. Bu alışma sürecinde öncelikle tamamen rahat ve gevşemiş bir halde mastürbasyon ile denemeler yapılmalıdır. Denemelere yeni başlayan erkel mastürbasyon ile hem durup-başlamayı hem de bedensel duyumlarına odaklanma alıştırmalarını sıkça yapmalıdır ki yatakta partneriyle bu konularda rahat davranabilsin ve paniğe kapılmasın. Birkaç hafta böyle bu şekilde alıştırma yapan erkek daha sonra partneriyle denemeler yapmalıdır. Partnerinin yardımıyla boşalma kontrolünü öğrenmeye çalışan erkek hem yüksek uyarılma düzeylerinde kendini kontrol etmeyi hem de bu süreci keyifli hale getirmeyi başaracaktır. İyi bir seks partneri olmanın püf noktalarından biri partnerle uyumlu sevişebilmektir. Ayrıca erkek sevişmenin ve dokunmanın hazzına odaklandığı kadar partnerinin de ihtiyaçlarını kontrol etmelidir.” diyor.

  • Vajinismus hakkında en çok merak edilenler

    Vajinismus hakkında en çok merak edilenler

    —Vajinismus neden olur?
    —Vajinismus olan her kadın mutlaka bir taciz ya da tecavüze uğramış mıdır?
    —Vajinismusun tedavisi mümkün müdür?
    —Kızlık zarını aldırmak vajinismusu çözer mi?
    —Vajinismus bir kez tedavi edildiğinde yeniden tekrarlar mı?
    —Vajinismus hastaları genellikle kaç yaşındadırlar?
    —Eğitimli kadınlar da vajinismus olur mu?
    —Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek

    Basın açıklamalarıyla gündem yaratan, ülkemizin en saygın sivil toplum kuruluşlarından biri olan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği-CİSED; cinsel ilişkiye girme korkusu olarak tanımlanan ve ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismusla ilgili en çok merak edilen konulara açıklık getirdi. İşte çarpıcı basın açıklamasından başlıklar:

    Vajinismus neden olur?
    Vajinismus olan her kadın mutlaka bir taciz ya da tecavüze uğramış mıdır?
    Vajinismusun bilişsel, davranışsal, psikodinamik ve varoluşsal çok sayıda nedeni olabileceğini belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismusun en sık görülen nedeni ilk ilişkide aşırı derecede acı ve ağrı duyulacağı ve kanama olacağı korkusudur. Toplumumuzda kız çocukları cinselliği ayıp, günah, yasak olarak algılayarak, kendi bedenleri ve cinsel organları konusunda neredeyse hiç bilgi edinemeden büyümektedirler. Buna kızlık zarı ile ilgili abartılı ve yanlış inanışlar da eklenince ilk gece sorun çıkması kaçınılmaz olmaktadır.” dedi. Kadının vajinismusu yaşaması için mutlaka bir taciz ya da tecavüz öyküsünün olması gerekmediğini ifade eden Dr. Keçe; “Yine de birçok vakanın küçüklükte özellikle yakın aile çevresindeki ağabey ya da amca olarak bilinen kişilerden fiziksel ya da sözel cinsel ima içeren davranışlara ya da görüntülere maruz kalmış olduğunu terapi sürecinde öğrenmekteyiz.” dedi.

    Vajinismusun tedavisi mümkün müdür?
    Kızlık zarını aldırmak vajinismusu çözer mi?
    Vajinismus bir kez tedavi edildiğinde yeniden tekrarlar mı?
    Vajinismusun tedavisinin holistik yönelimli cinsel terapi ile %100 mümkün ve başarılı olduğunu belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Terapi sürecinde özellikle vajinismusun sadece kadının sorunu olarak değil çiftin ortak sorunu olarak algılanması ve çiftin cinsellikle ilgili bakış açılarının ve yanlış inanışların giderilip yerine doğru bilgilerin verilmesi üzerinde duruyoruz. Bilişsel yeniden yapılandırma adını verdiğimiz bu sürece, bir takım evde uygulanan ödevleri de dahil ettiğimizde sorun kısa sürede çözülüyor.” dedi. Kızlık zarını aldırmanın vajinismusu tedavi etmeyeceğini ve bunun ne yazık ki bazı doktorlar tarafından da hastaya önerilen yanlış bir uygulama olduğunu söyleyen Psk. Bacanak; “Normal şartlarda kızlık zarı cinsel ilişkiye bir engel teşkil etmez, kadının korkusu giderilmeden sadece kızlık zarının alınması faydalı olmayacaktır.” dedi. Vajinismusun tedavi edildikten sonra tekrarlamayacağını da ifade eden Psk. Bacanak; “Eğer kadın korkularıyla tam olarak yüzleşmiş, cinselliği korkulacak ve kaçınılacak bir şey olarak değil zevkin ve sevginin paylaşımı olarak algılamaya başlamışsa vajinismusun tekrarlaması gibi bir durum söz konusu olmaz.” dedi.

    Vajinismus hastaları genellikle kaç yaşındadırlar?
    Eğitimli kadınlar da vajinismus olur mu?
    Cinsel Sağlık Enstitüsü’ne danışma amaçlı başvuran vajinismus hastalarının yaş ortalamasının genellikle 26-35 yaş arasında olduğunu belirtenCİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajnismuslu kadınlar tedaviye başvurma konusunda oldukça dirençliler ve çoğu zaman yıllar geçtikten ve çocuk sahibi olmaları konusunda çevreden gelen baskıya artık dayanamaz duruma gelince tedaviye geliyorlar, bize başvuran bayanların %19’unu 35-50 yaş grubu oluşturuyor.” dedi. Vajinismusun her eğitim ve kültür seviyesinden kadında ortak olarak yaşanan içsel bir korku olduğunu ifade eden Psk. Gezek; “Özellikle üniversite mezunu hatta doktora düzeyinde eğitim almış kadınlarda vajinismus daha çok görülmekte ve tahmin edilenin aksine bu kadınlar tedaviye de daha çok direnç göstermektedirler.” dedi.

    Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek
    Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabın alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psikolog Gülüm Bacanak; “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur.” dedi.

  • Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?
    -Evlilikleri bitiren kasılma: Vajinismus
    -Sağdıçlık kurumunun içini boşalttık
    -İlk gece halka yanlış anlatılıyor
    -Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumlar tahsis etmek zorundayız
    -Vajinismus tedavi kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek

    Evliliklerin arttığı yaz aylarında, cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) hakkında Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği-CİSED bir basın açıklaması yaptı. Bilgi ve iletişim çağını yaşadığımız bu zamanda hala böyle bir hastalık var mı, demeyin. İlk gece başlayan ve çiftlerin hayatını bir kabusa çeviren CİG hastalığı oldukça yaygın görülen bir hastalık. İlk gece yaşayacaklarıyla ilgili abartılı korkuları ve beklentileri olan çiftler ile sağdıçlık kurumu arasındaki bağı anlatan basın açıklamasından çarpıcı başlıklar:

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?
    Cinsel ilişkiye girmede zorlanan çiftlerin her geçen gün arttığına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Cinsel ilişkiye girememe hastalığı yani CİG yeni evli çiftlerde sık rastlanan sorunlardan biridir. Evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramama olarak tanımlanan CİG hastalığının temelinde genellikle abartılı ve yanlış beklentiler, başaramama korkusu (performans anksiyetesi), cinsel bilgisizlik, cinsel mitler, tecrübesizlik, yanlış örf ve adetler yatmaktadır. CİG erkeklerde görülürse adına bağlanma (penisin sertliğini sağlayamama ve ilişkiye girmeyi imkansız kılan ileri derecede erken boşalma), kadınlarda görülürse adına vajinismus (cinsel ilişkiye girmekten korkma), çiftin bilgisizliğine ve tecrübesizliğine bağlı ise ilk gece sendromu denir. Kapıda kanlı çarşaf bekleyen aile büyüklerinin yarattığı baskı çifti sınavdaki gibi başaramama kaygısına sokmaktadır.” dedi.

    Evlilikleri bitiren kasılma: Vajinismus
    Vajinismusun genellikle kadınların bilinçdışına yerleştirdikleri ilk gece korkusunun bir mahsulü olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yeni evli çiftlerde en sık rastlanan sorunlardan biri, evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramamadır. Kadınlarda cinsel ilişkiye müsaade etmeyecek kadar yineleyici ve sürekli olarak vajina kaslarında ve tüm vücutta istem dışı kasılma ve cinsel ilişkiyi ret etmeyle giden vajinismus hastalığı; sadece kadın cinselliğini etkilemekle kalmayıp, evliliği de temelden sarsmaktadır. Yani ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; zamanla hayatın günlük koşuşturmaları arasında git gide daha az konuşulur, daha az paylaşılır bir hale geldiği için, hem kadını ve evlilik ilişkisini yıpratarak evlilikleri bitirir, hem de çiftin toplumdaki görevlerini aksatmalarına yol açarak toplum sağlığını da olumsuz etkiler.’ dedi.

    Sağdıçlık kurumunun içini boşalttık
    Ülkemizde sağdıçlık kurumunun yavaş yavaş ortadan katlığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Sağdıçlık kurumunun içini boşalttığımızdan beri; CİG hastalığından şikayetçi olan çiftlerin sayısında hızlı bir artış söz konusudur. Bu çiftler ön sevişmeyi çok iyi başarsalar bile, tam bir cinsel birleşme gerçekleştiremezler.’ dedi.

    İlk gece halka yanlış anlatılıyor
    Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “CİSED olarak yaptığımız çalışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, delinmeyeceğine, patlamayacağına, kanamayacağına, açılırken ağrı yapmayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan görmeye şartlandırıldığımız için bu gerçekleşiyor. Gerçekte ilk gece normal bir kızlık zarı, normal şartlar altında delinmez, patlamaz, yırtılmaz, ilişkide ağrı ve acı yapmaz. Sadece hafif bir açılma olur, buda çift tarafından hissedilmez.” diye konuştu. Dr. Keçe, özellikle genç kızların kabusu haline gelen ilk gecede çiftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat üzerinde korkunç bir baskı meydana getirdiğinin altını çizdi. Bu gerginliğe birde düğün öncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle çiftin gerdek odasına oldukça gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Keçe, bu psikolojik baskı ortamı içerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline büyük acılar yaşatan kanamaların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; şöyle devam etti: “Evlenmeden önce gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. Senin annem şunu istedi, benim babam şöyle dedi, takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik düğün gününe sirayet eder. Düğün günü herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler içindedir. Herkesin gözü gelin ve damadın üzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken bütün insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Düğünlerde, kavga gibi olay çıkarmak bizim millet olarak en kötü alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan görme beklentisiyle nöbet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek için bekler, çünkü bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını görmek için kapıda bekler, yanlış bir şekilde kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik içeriye yansır. İçeride ise cinsel bilgi almamış, sağdıçlık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ülkede ne yapacağını bilemeyen çift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu düşünür, ‘ya sertleşmezse’, ‘ya ben vajina içine girmeden inerse’ diye. Bu erkeklerin en büyük ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin bütün düşünceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Çünkü dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir ön sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, ‘biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek’ düşüncesi de vardır. Hiç bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Çok ilginçtir gelin bir taraftan da ‘ya kanamazsa’ diye endişelenir. Çünkü kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora götürülecek, aşağılanacak, dövülecek, belki töre gereği öldürülecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir. Bu yanlış beklentilerden çifti koruyacak bilgiler sağdıçlar tarafından eskiden verilirdi, şimdi bilgisizce ilk gece yaşanmaktadır, bu da cinsel sorunlara yol açmaktadır.’ dedi.

    Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumlar tahsis etmek zorundayız
    İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli ön sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan çiftlerin de nadir olarak var olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bazı çiftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında ‘acaba bu kız daha önce başka biriyle ilişkiye mi girdi?’ diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora götürüyor. Çünkü normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen çiftin kafası karışabiliyor. İşte bütün bu meseleler sağdıçlık kurumunun önemini bizlere göstermektedir. Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumları tahsis etmek zorundayız. Bu amaçla Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Eğitimi, Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Eğitimi ve Anne Baba ve Eş Eğitimi verecek kurumlara acilen ülke olarak ihtiyaç duymaktayız.” ifadesini kullandı.

    Vajinismus tedavi kitabı: “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek”
    Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabının alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yrd. Psk. Gülüm Bacanak; ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur.’ dedi.

  • Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor

    Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor

    Cinsel açıdan kendilerini yeterince tanımayan kadınların çok sık olduğu ülkemizde, evli olduğu halde yıllarca Cinsel ilişkiye giremeyen kadınlarımız da var. Cinsel ilişkiye girememe korkusu olarak tanımlanan, bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismus ile ilgili Cinsel Sağlık Enstitüsü 4500 kişi üzerinde bir anket çalışması yaptı. İşte açıklamalarıyla Türkiye’de gündem yaratan Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün Vajinismus Bilgi Anketi’nden çarpıcı başlıklar ve merak edilenler:

    Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor
    Cinsel ilişkiye girememe şikayeti ile başvuran ve vajinismus tanısı ile Cinsel terapi sürecine alınan hastaların ortak davranış özelliklerinin saptanması ve zamanla kendilerini başka insanlarla karşılaştırırken olumsuz yönlerini görmeleri hipotezi ile hazırlanan Vajinismus Bilgi Anketi ile yaptıkları çalışma ile vajinismuslu kadınların ortak özelliklerini belirlediklerini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Cinsel Sağlık Enstitüsü olarak 4500 kişi üzerinde yaptığımız anket çalışması ile, vajinismusu olan kadınların %55′nin cinsel konularda bilgi düzeylerinin düşük olduğunu, %85′nin ilk geceden çok korktuklarını, %40′nın görücü usulüyle evlendiklerini, %45′nin kendi bedenlerini beğenmediklerini, %40′nın ailesine bağlı olduğunu ve %40′nın da eşinin kendisini terk edeceğini düşündüğünü ortaya çıkarttık. Vajinismus hastalarının %45′inde cinsel isteksizlik, %25′inde orgazm olamama, %20′inde cinsel tiksinti bozukluğu, %20′inde sosyal fobi, %15′inde panik atak, %35′inde anksiyete, %20′inde depresyon ve %15′inde yükseklik korkusu olduğunu tespit ettik. Ankete katılanların %45′i 1’2 yıldır, %30′u ise 3’4 yıldır bu hastalığı yaşadıklarını ifade ettiler’ dedi.

    Vajinismus hastaları hocalara ve medyumlara başvuruyor
    Yaptıkları çalışmada vajinismus hastaları için cinselliğin ayıp, günah, yasak olarak değerlendirildiğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Ayrıca ankete katılanların %45′nin tedavi için hocalara ve medyumlara başvurması da çok çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Bu da hala nereye ve kime başvuracağını bilmeyen binlerce vajinismuslu hastamızın var olduğudur’ dedi.

    Kadınların korkulu rüyası
    Vajinismusun; henüz ülkemizde fazlaca bilinmeyen ama sık görülen ve sayısı her geçen gün artan, yatak odalarında her gece hayatlarının en büyük korkusunu yaşayan ve cinsellikleri bir kâbusa dönüşen kadınların hastalığı olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Çöp kutusuna bir arada atılmış çeşitli hastalıklardan oluşan vajinismus; tıpkı deprem gibidir, onu anlamalı ve felsefesine saygı duyulmalıdır. Kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inanması durumu olan vajinismus; tıpkı aşk gibidir, tam olarak tanımlanamasa da çaresizlikle yaşanır. Vajinismusu olanlar iki yönden talihsizdir. Sadece fiziksel bir hastalığa sahip olmakla kalmayıp, bu konuda aşırı kaygı, saplantı ve kötümserlik içine de gömülmüşlerdir. Bu açıdan bakıldığında kadınların korkulu rüyasıdır’ dedi.

    Vajinismus nedir?
    Yurt dışındaki cinsel terapi ve seksoloji kitapları incelendiğinde; vajinanın girişindeki kasların istem dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı veya imkânsız olarak algılanmasına vajinismus denildiğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ’13 yıllık hekimlik hayatımda gördüğüm yüzlerce vajinismus hastası bana bu tanımın çok doğru olmadığını gösterdi. Çünkü vajinismusta başta vajina etrafında olmak üzere tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku, tiksinme ve panik hali olur, hasta bacaklarını açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatır ve elleriyle eşini iter. Kızlık zarlarının çok kalın ya da vajinalarının çok dar olduğunu düşünebilen bu kadınlar oluşan acı beklentisi sonucunda kendilerini savunma ve koruma çabaları içine girerler. İşte buna vajinismus denir. Doğru olan bu tanının konması için bozukluğun sürekli ya da yineleyici bir biçimde görülmesi gerekir’ dedi.

    Bir korku refleksi
    ‘Ya acırsa’ diye korkan kadınların cinsel ilişkinin gerçekleşmesine izin vermediğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘İstemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki kasılmalar bilinçdışından köken alan vajinal bir refleks olduğu kadar, ilkel ve bedensel bir korku refleksidir. Bu refleks penisin veya başka bir cismin, tampon, doktor parmağı, hatta hastanın kendi parmağının bile vajinaya yaklaşması veya eşin cinsel ilişki için pozisyon alması sonucu tetiklenebilmektedir’ dedi.

    Kızlık zarı delinmez ve patlamaz
    Gerçekte cinsel ilişki sırasında vajinanın esnemesinin ve genişleyebilmesinin büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajina yani kadın cinsel organı, ilişki sırasında erkeğin penisinin büyüklüğü ya da küçüklüğüne göre kendini hazırlar. Cinsel birleşmenin durumuna bağlı olarak genelde dışa en yakın kısmı oldukça gevşeyebilir. Bu sağlıklı ve normal bir durumdur. Vajina esneyebilen, genişleyebilen ve uzayabilen bir organdır yani vajinismus, genital organların anormalliğinden dolayı değildir. Bazı kadınlar, vajinalarının penisin giremeyeceği kadar dar olduğunu hatta böyle bir deliğin olmadığını bile düşünürler. Vajina kasları kasıldığında ve vajina deliğinin içine hiçbir şeyi alamayacak bir görüntü verdiği durumlarda hasta için cinsel birleşme çok zor bir hal alır. Yani genital bölge tamamen normalken bu endişeler tamamıyla yanlıştır. Çünkü anatomik olarak normal olan bir kızlık zarı kanamaz, delinmez, patlamaz, yırtılmaz ve normal şartlar altında cinsel ilişki ağrı yapmaz, acı yapmaz. Sadece zarda açılma olur. Ağzımızın içini döşeyen epitel doku vajinanın içiyle aynıdır. Nasıl ki kuru bir ekmeği çiğnemeden, tükürüğümüzle ıslatmadan yutmaya çalıştığımızda boğazımız kanarsa, acırsa, vajinanın içine de kuru kuruya penis sokulmaya çalışılırsa, ağrı acı ve kanama olur. Yani kadın rahatsa, kendini kasmaz ise, sulanması tam olmuş ise ilk gecede yüzüncü gece de ağrı, acı ve kanama olmaz. Çünkü vajinanın görevi penisi içine almak ve neslin devamını sağlamaktır. Vajina bu görevini yaparken neden sorun yaşansın? Gözümüzde görme işlemi sırasında ağrı, acı veya kanama oluyor mu? Ama gözümüze toz girse ve biz ovuştursak ağrı, acı ve kanama olabilir. Bu normal dışı bir durumdur’ dedi.

    Erkek evliliğini bitirmeye zorlanabiliyor
    Ailelerin vajinismus durumunu bilmelerinin işi içinden çıkılmaz bir hale getirebileceğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Ailelerin ilk geceye ait deliller istemeleri, ya da -hala çocuğunuz olmuyor mu?- şeklindeki soruları çiftin durumu zora sokar. Ailelerinden sürekli baskı ve aşağılanma görebilirler, genellikle kadın suçlanır ve erkek evliliğini bitirmeye zorlanabilir’ dedi.

    Neden çoğunlukla psikolojik kaygılar
    Vajinismusun nedenleri arasında psikolojik kaygıların ağırlık kazandığının altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Kız çocuklarına öğretilen veya irademizin bilinçdışımıza kodladığı -cinsellik kötüdür-, -kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir- düşünceleri bu problemin ortaya çıkmasında önemli bir yer tutar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, basit bir utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır. Bu durumda geçmiş de yaşanmış taciz gibi travmatik olayların bilinçdışına itilen bugünkü izdüşümleri ve etkileri gibi daha karmaşık içsel çatışmalar, yanlış kalıplar ya da zorlamalar beden-zihin bütünlüğünü bozup vajinismusa neden olabilir. M. Ericsson’un dediği gibi defolu bir öğrenme ve kabullenme vardır.

    Sağdıçlık kurumunun yerine yeni kurumlar inşa edemedik
    Ülkemizde kadınlardaki cinsel problemlere adanmış basılı materyalleri ve bireyin kendi başına kullanabileceği yazılı materyalleri bulmanın oldukça zor olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Bu nedenle bu sahada yapılacak cinsel eğitim ve sosyal hareket serbestîsine hiç olmadığı kadar fazla ihtiyacımız vardır. Çünkü sağdıçlık kurumunun içini boşalttığımızdan beri; penis girişine katlanamama veya özel zorluklar yaşama anlamına gelen vajinismustan şikâyetçi olan kadınların sayısında hızlı bir artış söz konusudur. Bu nedenle Evlilik Öncesi Cinsel Danışman ve Rehberlik hizmetleri yasal düzenlemelerle zorunluluk haline getirilmelidir. Ayrıca yarınlarımızın geleceği gençlerimiz içinde anaokulundan başlayan bir Cinsel Eğitim ve Ergenlik Öncesi Cinsel Danışma ve Rehberlik hizmetleri de yasal olarak düzenlenmelidir. Son olarak Anne-Baba ve Eş Eğitimleri de ülkemizin yapı taşı olan ailelerimizin sağlıklı ve mutlu olması için mutlaka verilmelidir. Ülkemizde bu hizmetleri verecek kurumlar vardır’ dedi.

    Her 10 kadından biri vajinismus yaşıyor
    Vajinismusun görülme sıklığı ilgili rakamların büyük farklılık göstermesine rağmen, söylenenden daha sık ortaya çıkıyor olmasının muhtemel olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yurtdışı yayınlarda cinsel terapi kliniklerine başvuran kadınlardaki vajinismus oranlarının %12 ve %17 arasında değiştiği rapor edilmiştir. Kanada ve İrlanda’da yürütülen çalışmalarda daha yüksek oranlardan bahsedilmiştir. Rasgele örnekleme ve yapılandırılmış görüşme metotlarının kullanıldığı Cinsel Tıp Enstitüsü Vajinismus Bilgi Anketi, Türkiye’de her 10 kadından birinin vajinismus sorunu yaşamakta olduğunu göstermiştir. Bu durum vajinismusun ülkemizde cinsel terapi merkezlerine başvuran kadınlar arasında en sık rastlanan şikâyetlerden biri olduğunun bir kanıtıdır. Yani başvuranların %60′nı vajinismus oluşturmaktadır. Tanı kriterlerine ve kadınların jinekolojik muayene veya cinsel terapi alma istekliliğine bağlı olarak vajinismus görülme sıklığı değişebilir. Tedavi arayışı olmaksızın kısmi ya da durumsal vajinusmus yaşayan kadınların sayısı bilinmemektedir ve bu sayı kanaatimce klinik örneklere nazaran genel nüfusta daha yüksek olabilir. Çünkü vajinismusun yaygınlığı düzgün bir şekilde belgelenememektedir. Ölçümler, kullanılan tanımlamalara, örneklemedeki kişilerin yaşına, raporlama çeşitlerine göre oldukça değişkenlik gösterebilmektedir. Buna ek olarak, kadınların yardım isteme davranışını ortadan kaldıran, ayıp, yasak, günah, utanç verici ve durumun mahremiyetine ilişkin düşünceler de oldukça yaygındır. Türk kültüründeki cinsel değerler, cinselliğin anlamı, cinsel ilişkinin tanımı, cinsel işlev bozukluğunun algılanması gibi bazı özelliklerde bu yüksek görülme sıklığında rol oynar’ dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

  • Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    CİSED GENEL BAŞKAN YARDIMCISI UZ. DR. YASEMİN YILDIZ: “CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!”

    Yaz geldi. Yeni evlenen çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu nedenle “ilk gece korkusu” ve “vajinismus” yeniden gündeme geliyor. Çünkü toplumumuzda ebeveynler kızlarına hep aynı şeyleri öğütlüyor: “Evleneceğin güne kadar erkeklere dikkat et.” “Erkeklerden uzak dur, kendini koru.” “Erkekler sana zarar verebilir.” “Cinsellikle aranda hep bir mesafe olsun.” Daha sonra bu öğütleri tutmayanların başlarına gelen korkunç hikâyeleri ve örnekleri kızlarına anlatarak inandırıcılıklarını arttırmaya çalışıyorlar. Peki, ebeveynler farkında olmadan ileride kızlarının vajinismus olmasına yol açabilirler mi? İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi…

    CİNSELLİKLE SEVGİYİ BİR ARAYA GETİREMİYORLAR!

    Esas olarak 0–7 yaş ve daha sonra devam eden süreçte kız çocuklarının bilmedikleri ama merak ettikleri cinsellikle ilgili tüm kayıtları, tepkileri ve tutumları büyüdükleri aile ortamında ve özellikle annelerini model alarak oluşturduklarını ifade eden CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Çocukluk çağlarında çoğu kız çocuğu anlayamadıkları bir şekilde ‘Aman bisiklete binmeyin!’ veya ‘Aman çitlerin üstünden atlamayın!’ gibi uyarıları duyuyorlar. Oyun oynarken düşüp genital bölgesiyle ilgili bir travmada annesinin paniğine şahit oluyorlar, sürekli bacaklarının arasında korunması gereken bir şey olduğunu hissediyorlar. Böylece kız çocukları içinde yetiştikleri ortamın görüşlerini ve değer yargılarını küçük yaşlardan itibaren direk ya da dolaylı yollardan öğreniyorlar. Örneğin bazı evlerde cinsellikten hiç bahsedilmiyor, hatta gazete ya da televizyonda bu konudaki haberler bile hemen sayfa ya da kanal değiştirilerek engelleniyor. Ayrıca cinsellik içeren konular ya da cinsellik içermese bile kız-erkek ilişkileri ile ilgili konular ayıplanarak veya olumsuz imalarla dile getirilerek, kız çocuklarının bu mevzulardan uzak kalması sağlanıyor. Hatta evde anne ve babalar asla çocuklarının yanında birbirinin elini tutmuyorlar, yan yana sarılarak oturamıyorlar veya birbirini öpmüyorlar. Böylece çocuklar anne ve babalarının bir cinsel hayatı yokmuş gibi algılarla büyüyorlar. Bu nedenle cinsellikle sevgiyi bir araya getiremiyorlar.” dedi.

    SAVAŞ YA DA KAÇ!

    Kız çocuklarının daha çok küçük yaşlardan itibaren “Kapat eteğini bacağın görünecek!” gibi laflarla, güvendikleri ve inandıkları aile büyüklerinin uyarılarıyla kendilerini kapatmayı öğrendiklerini ifade eden CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Cinsellikle ilgili masumca bir soru sorduklarında kız çocukları azarlanabiliyor, sadece eteklerini değil kendi bedenlerine olan ilgilerini ve meraklarını da kapatabiliyorlar. Kendi mahremlerini büyük bir gizlilikle koruyarak büyüyen bu kızlar, bilmedikleri ve hiçbir zaman öğretilmeyen cinsel hayatla ve onlar için adeta birer öcü gibi gösterilen erkek bedeniyle karşılaştıklarında, ilk gece yani gerdek gecesi büyük bir panik ve kargaşa yaşıyorlar. Çocukluktan itibaren aşılanan cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili olumsuz telkinler, genç kızlık döneminde sosyal ortamlarda arkadaşlardan veya yeni evlenen kişilerden duyulan korkunç ilk gece hikâyeleriyle iyice kuvvetleniyor. Hatta ilk gecenin çok acılı ağrılı olacağı, oluk oluk kanların akacağı, canının çok yanacağı ama dişini sıkması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırabileceği gibi olumsuz telkinler kızların kafasına yerleşiyor ve cinsel ilişkiyi gözlerinde çok büyütmelerine neden olabiliyor. ‘Canım yanacak, çok ağrıyacak, bu kocaman penis o küçücük deliğe nasıl girecek!’ gibi düşünceleri kafalarından atamayabiliyorlar. Korku ve panik içinde ilk geceye hazırlanıyorlar. Ama bir taraftan da, ‘Ya kanamazsa!’ diye de garip bir korku içine girebiliyorlar. Çünkü bazı hikâyelerde, kızın kanaması olmamıştır, yeni evli kadın doktora götürülmüştür ya da doktora götürülmeden orada dövülerek aşağılanmıştır. Bu tabloda vajinismus bozukluğu ile karşılaşmak çok doğal bir sonuç oluyor. Çünkü vajinismus aslında kadının kendini korumak amaçlı tehlikelere karşısı verdiği ‘Savaş ya da kaç!’ tepkisidir. Bu karmaşık duygular içinde ki bir kadının fiziksel anlamda kendini savunmasına yani istemsiz bir şekilde bacaklarını kapatarak eşini itmesine ve cinsel ilişkiye izin vermemesine vajinismus diyoruz.” dedi.

    CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!

    Vajinismuslu kadınların ilk gece yıllardır korudukları en değerli hazineleri olan iyi kız ruhlarını, namuslarını veya bekâretlerini kaybetmemek için mücadele ettiklerini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Vajinismuslu kadınlar kendilerini ve eşlerini üzen ve yaralayan tarifsiz, acı dolu hayata başlıyorlar. Cinselliği evlenene kadar kaçınılması veya uzak durulması gereken bir konu veya bedenlerini korumak için verilmesi gereken bir mücadele olarak görmek, vajinismuslu kadınların sayısını her geçen gün arttırıyor. Bu nedenle anne ve babalara çok iş düşüyor. Anne ve babaların çocuklarına, doğru zamanda ve doğru kişiyle yaşanacak cinselliğin, suçlanılacak veya utanılacak bir yaşantı değil, aksine kişileri birbirine yaklaştıran, duygusal paylaşımı arttıran ve ilişkileri zenginleştiren bir eylem olduğunu söylemeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik ve evlilik; tamamlanma, bütünleşme, bir ve tam olma halidir, sevginin, ruhun ve bedenin paylaşılmasıdır. Ayrıca cinsellik sadece üreme amaçlı değil duygusal yakınlık ve haz içinde yapılmalıdır. İşte o zaman vajinismus ve daha birçok cinsel problem konusunda toplum olarak çok yol alınacaktır. Anne ve babaların en önemli sorumluluklarından biri; önce araştırarak ve öğrenerek, nesilden nesile aktarılan yanlış bilgilerden kendilerini kurtarmaları ve çocuklarına doğru kılavuz olabilmeleridir. Unutulmamalıdır ki, bilgi korkunun panzehiridir. Ayrıca bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir.” dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

  • Vulvar vestibulit sendrom ameliyatı

    Vulvar vestibulit sendrom ameliyatı

    Vulvar Vestibulit Sendrom (VVS) tedavi edilmezse neye sebep olur?
    Vulvar vestibulit sendrom tedavi edilmediği takdirde zamanla kadınlarda vajinismus (ilişki sırasında kasılma), cinsel isteksizlik ve cinsel ilişkiden haz alamama sorunlarına yol açmaktadır.

    Vulvar vestibulitis erkeklerde de cinsel sorunlara yol açar.
    Eşlerini seven, hoşgörü sahibi erklerde de azalan cinsel ilişkinin sıklığına paralel bir şekilde ereksiyon (sertleşme) problemleri, erken boşalma ve cinsel isteksizlik sorunları da tabloya eklenmektedir. Bu şekilde eşler birbirini kabul edip zaman içinde “aseksüel evlilikler” ortaya çıkabilmektedir.

    Bazı durumlarda ise cinsel sorunlar evlilik sorunlarına dönüşmekte ve maalesef beraberlikler boşanmalarla sonuçlanabilmektedir.

    Her cinsel ağrı problemi vulvar vestibulitis (VVS) midir?
    Hayır. Cinsel ilişki sırasında ağrı problemi genel olarak “disparoni (dyspareunia)” olarak bilinir.

    Vulvar vestibulitis de bir cinsel ağrı problemi olmasına rağmen, cinsel ağrı problemlerinin daha pek çok nedenleri vardır. Ayırıcı tanı için tam bir jinekolojik muayene şarttır.

    Vulvar vestibulitis nasıl tedavi edilir?
    Kesin etiyolojisi (nedeni) bilinmese de VVS tanısı alan bayanlarda tek ve en etkin tedavi yöntemi bu bölgenin cilt kısmının basit bir ameliyatla yüzeyel ve parsiyel (kısmi) olarak çıkarılmasıdır.

    Kliniğimizdeki deneyimlerimize göre de 10-15 dakika süren ve genelde lokal anestezi ile (uyuşturularak) yapılan bu basit cerrahi operasyonlar ile kesin tedavi (kür) sağlanabilmektedir.

    Deneyimli bir jinekolog tarafından jinekolog muayenehanesinde dahi kolay bir şekilde yapılan bu operasyonun herhangi bir riski bulunmamaktadır.

    Ağrılı cinsel ilişki (VVS) ile ilgili bilimsel sunumumuz yayınlandı.
    14-19 Mayıs 2008 tarihleri arasında yapılan Türkiye’nin en büyük kadın-doğum kongresi konumunda olan ve Antalya Su Sesi Deluxe Hotel’de yapılan 6. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde “vulvar vestibulit sendromundaki cerrahi yaklaşımlarımız ve %100’lük tedavi sonuçlarımız” bildirilmiştir.

  • Vajinismus Tedavisi – Parmak Egzersizleri

    Vajinismus Tedavisi – Parmak Egzersizleri

    Bireysel Parmak Egzersizleri

    1. Parmak egzersizi öncesi gevşeme egzersizi yapmanız gerekiyor. Egzersiz boyunca gevşek olmaya ve gevşekliği korumaya çalışın.
    2. Öncelikle bebek yağını elinize ve vajinanıza sürün. Bir elinizle klitorisinizi bulun, belli bir ritimde ve basınçta okşayın. Diğer elinizle göğüslerinizi veya hoşunuza gidecek bir başka bölgenizi okşayın.
    3. Uyarıldığınızı düşündüğünüzde vajina deliğine dokunun. Parmaklarınızı vajen deliğinin etrafında daire hareketleri yaparak uyarıya devam edin.
    4. Sulanma olduğunda iyice kayganlaştırılmış serçe parmağınızın ucunu ilk boğuma kadar sulanmış vajeninize sokun. Kendinizi rahat ve gevşemiş hissedene kadar orada tutun ve bekleyin. Daha sonra daire hareketi yapın.
    5. Rahatsanız ikinci boğuma kadar sokun. Yine bir süre bekleyin ve daire hareketi yapmayı unutmayın!
    6. Hala rahatsanız tamamını sokun, bekleyin ve daire hareketleri yapın. Hiç rahatsızlık duymayana kadar egzersize devam edin.
    7. Aynı egzersizi daha kalın bir parmak olan orta parmakla tekrarlayın.
    8. Aynı egzersizi işaret ve orta parmaklarınızı birleştirerek iki parmakla tekrarlayın. Daha sonra eşli egzersize geçin.

    Eşli Parmak Egzersizler

    1. Egzersiz öncesi eşinizle birlikte gevşeme egzersizi yapın.
    2. Eşinizle sevişin. Onun sulanmasını sağlayın.
    3. Bebek yağını elinize ve eşinizin vajinasına sürün. Bir elinizle klitorisini bulun, belli bir ritimde ve basınçta okşayın. Diğer elinizle eşinizin göğüslerini veya hoşuna gidecek bir başka bölgesini okşayın.
    4. Uyarıldığını düşündüğünüzde vajen deliğine dokunun, parmaklarınızı vajen deliğinin etrafında daire hareketleri yaparak uyarıya devam edin.
    5. Sulanma arttığında işaret parmağınızı ilk boğuma kadar eşinizin vajenine sokun. Eşiniz kendini rahat ve gevşemiş hissedene kadar orada tutun ve bekleyin.
    6. Daha sonra daire hareketi yapın.Eşiniz rahatsa ikinci boğuma kadar sokun. Yine bir süre bekleyin ve daire hareketi yapın.
    7. Hala rahatsa tamamını sokun, bekleyin ve daire hareketi yapın.Eşinizden gevşemesini ve vajinasını çevreleyen kasları sıkıp gevşetmesini isteyin. Parmağınızın sıkıldığını hissedin.
    8. Eşinizin de parmağınızı sıktığında içinde hissetmesini isteyin.
    9. Sonra parmağınızı çok yavaşça ileri geri hareket ettirin ve hızınızı eşinizi rahatsız etmeyecek kadar arttırın.
    10. Daha sonra aynı egzersizi işaret ve orta parmaklarınızı birleştirerek iki parmakla tekrarlayın. Daha sonra penis egzersize geçin.

    Birkaç hafta yapılan parmak egzersizlerinden sonra sınırlı penis girişi egzersizine geçilir. Sınırlı penis girişi egzersizinde kadının tamamen uyarılmış olmasından ve ekstra kayganlaştırıcı kullanıldıktan sonra, onun istediği kadar yavaş ve nazik olarak hareket etmesine imkan veren kadının üstte olduğu pozisyon seçilir. Başlangıçta fazla sert girmeyip penisin vajinasında bulunmasından kaynaklanan duygulara alışması sağlanır. Bu amaçla önce penis başı vajenin içine yerleştirilir.

    Sınırlı Penis Girişi Egzersizleri

    1. Egzersiz öncesi eşinizle birlikte gevşeme egzersizi yapın.
    2. Eşinizle sevişin. Onun sulanmasını sağlayın.
    3. Bebek yağını elinize ve eşinizin vajinasına sürün. Bir elinizle klitorisini bulun, belli bir ritimde ve basınçta okşayın. Diğer elinizle eşinizin göğüslerini veya hoşuna gidecek bir başka bölgesini okşayın.
    4. Uyarıldığını düşündüğünüzde vajen deliğine dokunun, parmaklarınızı vajen deliğinin etrafında daire hareketleri yaparak uyarıya devam edin.
    5. Sulanma arttığında sırt üstü yatın. Eşiniz üste dizleri bedeninizin her iki tarafında olmak üzere diz çökmesini sağlayın.
    6. Eşiniz rahatsa penis başını biraz aşağı doğru indirerek vajenin girişine yerleştirin.
    7. Hala rahatsa tamamını penis başını vajene sokun, bekleyin.
    8. Herşey yolundaysa eşinizden kalçasını ileri doğru hareket ettirerek penisinizi tamamen içine almasını isteyin ve yine bekleyin.
    9. Eşinizden gevşemesini ve vajinasını çevreleyen kasları sıkıp gevşetmesini isteyin. Penisinizin sıkıldığını hissedin. Eşinizin de penisinizi sıktığında içinde hissetmesini isteyin.
    10. Sonra eşinizden kalça hareketleri ile çok yavaşça ileri geri hareket etmesini isteyin ve eşinize hızını kendini rahatsız etmeyecek kadar arttırması yönünde telkinde bulunun.
    11. Daha sonra aynı egzersizi her gün tekrar edin.
    Vajinismus Tedavisi
    Vajinismus Tedavisi – Parmak Egzersizleri
  • Ağrılı Cinsel İlişki neden olur ve nasıl tedavi edilir

    Ağrılı Cinsel İlişki neden olur ve nasıl tedavi edilir

    Ağrılı Cinsel İlişki
    Ağrılı Cinsel İlişki neden olur
    Ağrılı Cinsel İlişki nasıl tedavi edilir…

    Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır. Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojikmuayene ile yapılır.

    Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır. Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir.

    Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanıaçısından önemlidir. Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir.

    Kadınların yaklaşık %15?i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar. Ancak %1-2?sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir. Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler.

    Neden olur?

    Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

    Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler.

    Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olarak sert olması

    Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.

    Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

    Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.

    Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar.

    Vajinaya bağlı nedenler:

    Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir.

    Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür. Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler.

    Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

    Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler.

    Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap

    Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler

    Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

    Pelvik yapılara ait nedenler

    (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

    (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

    Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler.

    Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur. Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler.

    Uterus habis veya selim tümörleri

    Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar

    Geçirilmiş pelvis kırıkları

    Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler.

    Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

    Kabızlık

    Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi

    yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler.

    İdrar yolu hastalıkları: Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

    Psikolojik bozukluklar: Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk,

    İlk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yer alırlar.

    Disparoninin (Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması) vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır.

    Tedavi öncesi incelemeler

    Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır.

    Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır.

    Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir.

    Tedavi

    Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır.

    Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir.

    Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir.

  • Kadınlarda Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

    Kadınlarda Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

    Kadınlarda görülen cinsel işlev bozukluklarını birkaç başlık altında toplayabiliriz:

    Vajinismus (Cinsel İlişkiye Girememe)
    Disparoni ( Ağrılı Cinsel İlişki)
    Cinsel İsteksizlik – Frijidite
    Orgazm Bozuklukları
    Cinsel Tiksinti Bozukluğu
    – Nemfomani (Kadında Cinsel Doyumsuzluk)

    Vajinismus:

    Vajinismus bizim ülkemizde 10 kadından birinde görülen bir cinsel işlev bozukluğudur. Kadında cinsel ilişkinin kurulduğu anatomik bölgeye ‘’ vajen’’ adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan kadının bilinçdışı yan istemsiz tepkilerine vajinismus denir. Vajinismus çoğunlukla ilk gece ortaya çıkan bir sorundur. İlk gece cinsel ilişkiye giremeyen çift sorunun geçici olduğunu ve daha sonraki günlerde kendiliğinden çözüleceğini düşünür. Ancak sorun kendiliğinden çözülmez ve çift yıllarca vajinismusu yaşayabilir.

    Vajinismusun en yaygın görülen nedenleri psikolojik kaygılardır. Kız çocuklarına öğretilenveya çocukluktan itibaren bilinçdışımıza kodlanan ‘’cinsellik kötüdür’’, ‘’kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir’’, ‘’ilk gece çok acılı ve ağrılı geçer’’ düşünceleri bu sorunun ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, utanma ya da cinsel duyguları baskılama olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır.

    Vajinismusun temel belirtileri şu şekilde ortaya çıkar: O an geldiğinde kadın panik atak benzeri bir durum yaşar. Eşini iter ve kasılır. Kontrol bilinçdışına geçer. Erkekler genellikle o an eşlerini tanıyamadıklarını söylerler.

    Vajinismusun tanısı çiftin ilk cinsel ilişki sırasında olanları anlatması ile konulur. Vajinismus tanısında bir jinekolog ve psikoloğun varlığı gerekmektedir. Vajinismusun iki türü vardır: Primer vajinismus ve sekonder vajinismus. Primer vajinismusta kişi hayatında hiç cinsel birleşme yaşamamıştır. Bunun altında yatan en önemli neden korkudur. Sekonder vajinismus ise sonradan ortaya çıkan bir sorundur. Sağlıklı bir cinsel hayatı olan bir kadın doğum, düşük, kürtaj, sert yapılan jinekolojik muayene, taciz ya da tecavüz gibi olumsuz bir yaşantıdan sonra vajinismus olabilir, ancak bu nadiren görülen bir durumdur. Ülkemizde yaygın olarak görülen primer vajinismustur.

    Vajinismus cinsel terapi ile maksimum 10 seansta çözülebilen bir cinsel işlev bozukluğudur.

    Disparoni (Ağrılı Cinsel İlişki)

    Disparoni cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında acı duyulmasına verilen addır. Erkekte de görülebilir, ancak kadınlarda daha yaygındır. Kadınlar bu ağrıyı ‘’genital bölgede basınç’’, ‘’yırtılma’’ veya ‘’yanma hissi’’ olarak tarif ederler. Disparoni zaman zaman vajinismusla da karıştırılabilir, çünkü kadın cinsel ilişki sırasında acı duyduğu için kendini kasabilir ve bu durum da vajinismusa benzetilebilir.

    Disparoninin 4 tipi vardır:

    – Primer- Birincil Disparoni: Şikayetler ilk cinsel ilişkiden beri vardır.
    – Sekonder- İkincil Disparoni: Şikayetler sonradan ortaya çıkmıştır.
    – Yüzeyel Disparoni: Vajina girişinde ortaya çıkan ağrı vardır.
    – Derin Disparoni: Penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ve alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilen bir ağrı vardır.

    Tıbbi ve cinsel öykü, jinekolojik muayene, hissedilen acının genital organlara dokunmakla mı yoksa penis girişiyle mi olduğunu ayırt etmek, acının yeri, süresi ve ilişki sonrasında ne kadar sürdüğü tanı koymada önemli kriterlerdir.
    Disparoni büyük ölçüde fiziksel bir sorundan kaynaklanır, nadiren de psikolojik olabilir. Tedavide hem jinekolojik tedavi hem de cinsel terapi uygulanır.

    Cinsel İsteksizlik- Frijidite

    Cinsel isteksizlik sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biridir. Cinsel isteksizlik, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Halk arasında frijidite ya da cinsel soğukluk olarak da adlandırılır. Tanı koymak için en az 6 ay süreyle tüm cinsel etkinlik sıklığının ayda iki kez ya da daha az olduğunun bildirilmesi ve buna eşlik eden herhangi bir cinsel davranışta bulunmaya yönelik öznel istek kaybının varlığına dikkat edilmelidir.

    Cinsel isteksizlik primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır:

    – Primer Cinsel İsteksizlik: Ergenlik döneminde başlar.
    – Sekonder Cinsel İsteksizlik: Cinsel sorunu olmayan bir kadının hayatının herhangi bir evresinde cinsel açıdan isteksizleşmesidir.

    Cinsel isteksizliğin nedenleri fiziksel, hormonal, ilişkisel ya da psikolojik olabilir. Sorun ağırlıklı olarak psikolojik nedenlere bağlıdır.

    Tedavide önce sorunun nedeni tespit edilmeli ve ona uygun olarak eşler arasındaki uyum arttırılmaya çalışılmalıdır. Eşlerin cinsel istek düzeyleri arasında bir denge oluşturulmaya çalışılmalıdır. Eğer fiziksel, hormonal ya da ilaç kullanımına bağlı bir cinsel isteksizlik yoksa, sorun psikolojiktir, o zaman çifte birlikte cinsel terapiye başvurmaları önerilir.

    Orgazm Bozuklukları

    Kadınlarda sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biri de orgazm olamamadır.

    Kadınlarda orgazm bozukluklarının 4 alt tipi vardır:

    – Anorgazmi: Hiç orgazm olamama durumudur.
    – Rastgele Anorgazmi: Zaman zaman orgazm yaşanmaması durumudur.
    – Koital Anorgazmi: Cinsel birleşme ile orgazm olamama, ancak masturbasyon, vb. ile olma durumudur.
    – Erken orgazm: Çok nadir görülür.

    Orgazm bozukluklarının birçok nedeni olabilir. Ön sevişmenin yetersiz ya da acele olması, partnerin cinsel bir sorununun olması, partnere karşı ilgi kaybı, depresyon, kullanılan bazı ilaçlar, cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler, sevişirken kendini rahat bırakamamak, gebe kalma korkusu, partneri tarafından cinsel ilişkiye zorlanmak, partnere güvenmeme, cinsel ilişkinin yaşandığı ortamın güvenli bir ortam olmaması, bazı fiziksel rahatsızlıklar, vb. olası nedenlerden bazılarıdır.

    Orgazm bozukluklarının nedeni de büyük ölçüde psikolojik ve partnere bağlıdır. Bu nedenle partnerle olan iletişimin yeniden gözden geçirilmesi ve eksikliklerin giderilmesi önemlidir.

    Tedavide cinsel terapi uygulanır. Amaç orgazmı cinselliğin en önemli amacı olarak görmekten vazgeçip, sevişmenin tadını çıkarmak ve çiftlerin birbirlerinin bedenlerinden zevk almayı öğrenmelerini sağlamaktır.

    Cinsel Tiksinti Bozukluğu

    Cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel ilişkiden uzak durma ve cinselliğe karşı tiksinti duyma ile karakterizedir. Nedenleri genellikle çocuklukta ya da genç kızlıkta yaşanan travmatik cinsel yaşantılara dayanır. Çocukluk veya ergenlikte cinsel taciz ya da tecavüze uğrama, cinselliğe yönelik güçlü suçluluk ve utanç duyguları, toplumsal önyargılar, baskıcı bir aile ortamında yetişme, cinsel organların pis olduğu düşüncesi ve daha derin psikolojik sorunlar cinsel tiksinti bozukluğuna yol açabilir.

    Bu kişilere cinsel açıdan yaklaşıldığında iğrenme, korku, kaygı, utanç ortaya çıkabilir hatta bu tepkiler panik atağa, ağlama nöbetlerine kadar gidebilir.

    Cinsel tiksinti bozukluğunun tedavisi diğer cinsel işlev bozukluklarına göre biraz daha fazla zaman alabilir, ancak tedavi mümkündür. Öncelikle derinde yatan nedenin bulunması gereklidir. Ona göre bireysel psikoterapi, eş terapisi ve cinsel terapi uygulanabilir.

    Nemfomani (Kadında Cinsel Doyumsuzluk)

    Nemfomani, kadınlarda görülen ailesinin, yaşının ve psikolojisinin tam karşıtı bir davranışta bulunarak değişik erkeklerle olma isteği ve aşırı cinsel istek duyma şeklinde tanımlanabilir. Aşırı cinsel isteği olan her kadın nemfoman değildir. Nemfomani de kadın kim olduğuna, zamana, mekana, konumuna bakmadan sadece cinsel ilişki kurmuş olmak için bir erkekle beraber olur. Orgazmla birlikte gelmesi gereken rahatlama ve gevşeme olmaz ve cinsel gerilim devam eder. Bu da onu sürekli farklı erkeklerle birlikte olmaya yönlendirir.

    Çocuklukta sevgisiz ve güvensiz bir ortamda yetişmiş olmak, ruhsal bir takım sorunlar, genetik faktörler ve iç salgı bezi düzensizlikleri nemfomaniye yol açabilir. Tedavide psikoterapi ve ilaç tedavisi birlikte uygulanabilir.

    İlgili Konular ;
    Cinsel gücü Artıran besinler
    Kadınlar neden orgazm taklidi yapıyor?
    Cinsel ilişki sıklığı ne olmalı?
    Kadın Hastalıkları

  • Tekrarlayan Gebelik Kayıplarında Kan Testi ‘Rehber’ midir ?

    Tekrarlayan Gebelik Kayıplarında Kan Testi ‘Rehber’ midir ?

    Klinik saptamalara göre gebeliklerin %10-15’i düşükle sonuçlanıyor. Erken gebelik kayıplarının tahmini sıklığı saat başı 114 vaka, tekrarlayan gebelik kaybı oranı ise %3-5 oranında. Peki erken gebelik kayıpları neden yaşanır, önlemek mümkün, kan testi ne derece bilgi verir? Tüm bu soruları Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ümit Göktolga çocuk sahibi olma çalışan çiftler için cevaplandırdı.

    Çocuk sahibi olmaya çalışan milyonlarca çift için müjdeli haber –hamilesiniz-den sonra alınan kötü haber –bebeğiniz düştü-açıklamasıdır. Çiftleri daha da derinden üzen, umutlarını kıran ise tekrarlayan düşük olayıdır. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ümit Göktolga 20. gebelik haftasından önce ve 500 gr. ağırlığın altında 3 veya daha fazla gebelik kaybının “Tekrarlayan Gebelik Kaybı” olarak tanımlanabileceğini belirterek şunları söyledi: “ Maalesef günümüzde tekrarlayan gebelik oranlarında bir artış yaşanıyor. Buna etken birçok faktör olabilir ama ilk sırada geç yaşta anne-baba olmak sayılabilir. Çiftlerde kadınların 35 yaş ve üstü, erkeklerin 40 yaş ve üstü olduklarında düşük riski artıyor. Burada en önemli risk genetik bozukluklar olarak karşımıza çıkıyor. Bir kez gebelik kaybı yaşayan kadının 2. kez düşük yapma oranı %15, 2 kez düşük yapanın 3. kez düşük yapma oranı %25, 3 kez düşük yapanın 4. kez düşük yapma oranı ise %30-45’e çıkmaktadır. Dolayısıyla peş peşe yaşanan her gebelik kaybı bir sonraki gebeliğin kaybedilme oranını da artırmaktadır. Tekrarlayan gebelik kayıpları genetik, bağışıklık sistemi, endokrinolojik, hematolojik, enfeksiyonlar, çevresel faktörler ile rahim yapısı bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkabilir.”

    Kan Testi ‘Rehber’ midir?

    Tekrarlayan gebelik kayıpların nedeninin bulunması için; hasta öyküsünün detaylı bir şekilde bilinmesi ve iyi bir muayene gerekir. Kan testinin de rehber olabileceğini belirten Doç. Dr. Ümit Gökdalga “Burada nedene ulaşmak için bütüncül bir tedavi süreci gerekir. Yani hormon tahlilleri, şeker, pıhtılaşma testleri, enfeksiyon nedenini araştırmaya yönelik testler, anne ve babanın kromozom tetkiki, bağışıklık sistemine yönelik immünolojik testlerin sonuçları derlenip toparlandıktan sonra ancak yorum yapılabilir. Sadece kan tahlili ile nedenin belirlenme oranı ancak %10 olabilir. Rahim yapısı bozukluğu ve çevresel faktörler tekrarlayan gebelik kayıplarında önemli faktörlerdir. Tedavi ve bir sonraki gebeliğin takip planı elde edilen bulgular göre yapılmaktadır.” dedi.

    Tedavi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

    Tekrarlayan gebelik kayıplarında düzeltilebilecek nedenlere yönelik güncel tıbbi uygulamalar, uygun tedavi şekliyle çiftleri mutlu sona ulaştırabilir. Doç. Dr. Ümit Gökdalga çiftlere şu önerilerde bulunuyor: “ Tedaviye tekrar başlamadan önce çiftlerin çok iyi araştırma yapması gerekir. Deneyim, donanım ve teknik açıdan dünyadaki gelişmeleri takip eden, uygulayan merkezler tercih edilmelidir. Tekrarlayan gebelik kayıplarında takiple başarılı gebelik ve canlı doğum yapma oranı % 60-70 arasında değişebilir. Ayrıca stres, kafein ve sigaradan uzak bir yaşam, sağlıklı beslenme şarttır. Obezite varsa diyetle kilonun uygun seviyeye gelmesi sağlanmalıdır.”

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Başvurulur ?

    Doç. Dr. Ümit Gökdalga tüp bebek tedavisine başvurulması gereken durumları şöyle özetledi: “Düşük materyalinden ya da anne ve babadan yapılan genetik araştırmalarda ailesel geçişli ya da tekrarlayıcı özellikte bir genetik problem tespit edilirse, sağlam embriyoları seçmek (PGD- Preimplantasyon Genetik Tanı) ve onları transfer etmek amacıyla tüp bebek tedavisi uygulanabilir.”

    Tüp Bebek ile İlgili Sık Sorulanlar
    – Aşılama nasıl bir üremeye yardımcı tedavi tekniğidir?
    – Tüp bebek tedavisinde embriyo seçimi neye göre yapılır?
    – Tüp bebek tedavisinde transfer edilen embriyoların gelişimi nasıl takip edilir?
    – Tüp bebek ile yaşanan hamileliklerde düşük riski daha mı fazla?
    – Tüp bebek tedavisinde genetik tanı testi kimlere önerilir?
    – Tüp bebek tedavisinde akupunktur ve nöral terapiden nasıl yararlanılır?