Etiket: vajinismus

  • Vajinismus Hakkındaki 10 Yaygın Mit

    Vajinismus Hakkındaki 10 Yaygın Mit

    Aşağıda vajinismus hakkındaki on yaygın mitin bir listesi yer alıyor:

    1. Vajinismusu olan kadınlar frijittir. Frijit sözcüğü, cinsel bakımdan isteksiz anlamına gelen alçaltıcı bir sözcüktür. Vajinismusu olan kadınların çoğu cinsel bakımdan isteklidir ve cinsel birleşmede bulunmayı çok ister. Seks her zaman acıtıp rahatsızlık verdiğinde, yakınlaşmayı istememeye başlamak normaldir.
    2. Vajinismus kendi kendine ortadan kalkan bir durumdur. Vajinismus kendi kendine düzelmez. Tedaviye ne kadar erken bir zamanda başlanırsa acısız cinsel birleşmeye de o kadar çabuk erişilir. Durumu kabullenmeyin. Tedavi aramadan önce onlarca yıl gereksiz yere vajinismus çekmiş olan birçok kadına yardımcı olduk.
    3. Eğer (seks yapmayı) daha çok denersek bir gün yapabileceğiz. Acı varken penisin vajinaya girdiği cinsel birleşmeye çalışmaya devam etmek vajinismusu düzeltmez, DAHA BETER bir hale getirir. Zorlamanın bir faydası olmaz. Eğer cinsel acı oluyorsa cinsel birleşmede bulunmayı bırakın ve tedavi arayın.
    4. Özel vitaminler almak, gevşemek, şarap içmek, porno videoları seyretmek ve/veya telkin teyplerini dinlemek gibi şeyler vajinismusu tedavi etmeye yardımcı olur. Bunlar kendi başlarına tedavi eden şeyler değildir. Gevşemek, meditasyon yapmak, düzenli olarak egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek gibi şeyler kişinin genel sağlığı için önemli olan şeylerdir ama vajinismusu tedavi etmezler. Yetişkinler için hazırlanmış videolar ve pornografi seyretmek de vajinismusa yardımcı olmaz.
    5. Seksin can acıtıcı olması lazımdır. Seksin can acıtışı OLMAMASI lazımdır. İlk kez gerçekleşen cinsel birleşmede biraz rahatsızlık olabilir ama devam eden cinsel acı normal değildir ve tedavi edilmesi gerekir.
    6. Kocam / eşim benim için “fazla büyük.” Eşinizin penisinin sizin için fazla büyük olması olası bir neden gibi görünebilse de, vajinismusun genelde penis büyüklüğüyle bir alakası yoktur. Vajinismusta vajinal kaslar (sizin bilinçli kontrolünüz dışında) kasılır ve penisin girmesine yetecek yer kalmaz. Yetişkin kadının bedeni ne büyüklükte olursa olsun, vajina tamamen dikleşmiş bir penisin girebileceği şekilde yaratılmıştır.
    7. Vajinismusun tedavisi yoktur. Bu söz tamamen yanlıştır. Vajinismus oldukça tedavi edilebilir bir durumdur.
    8. Vajinismusun üstesinden gelmek için binlerce dolar gerekir. Vajinismus tedavisinin büyük paralar gerektirmesi gerekmez. Biz dünyanın her yerindeki kadınlara etkin ve uygun fiyatlı kaynaklar sağlıyoruz.
    9. Vajinismusu olan bütün kadınlar daha önce cinsel bakımdan suiistimal edilmiş kadınlardır. Vajinismusun birçok duygusal ve fiziksel nedeni vardır ve cinsel suiistimal de bu nedenlerden bir tanesidir. Vajinismus olan kadınların geçmişlerinde çoğu kez suiistimal yoktur.
    10. Ameliyat sorunumu giderecektir. Vajinismusu iyileştirecek bir ameliyat yoktur – tedavi başarısı kolay anlaşılır, basit bir programı izler. Epey ender durumlarda bir kadının kızlık zarı özellikle kalın ya da katı olduğunda ya da başka bir şekil bozukluğunun düzeltilmesi için küçük bir ameliyat gerekebilir ancak bu istisnai bir durumdur.
  • Evlilik yıldönümünde kızlık zarını hediye eden kadın var

    Evlilik yıldönümünde kızlık zarını hediye eden kadın var

    Türkiye’de cinsellik adeta onlarca yıldır süren bir kriz. Genelde erkek perspektifinden bakılan ve sömürülen bu alanda yok olansa daima kadınlar. Jinekolog, terapist ve Operatör Dr. Gökçen Erdoğan, kadın cinselliğine yoğunlaşmış bir hekim. Uzun bir süredir bu alanda çalışan Dr. Erdoğan’la, kadın cephesindeki cinselliği ve son dönemcinsel estetikteki yeni trendleri konuştuk.

    Türkiye’nin cinsel profiline baktığınızda kadın açısından nasıl bir tablo ortaya çıkar?
    Uçların yaşandığı bir ülke Türkiye. Bir tarafta orgazmın ne demek olduğunu bilmeyen Ayşe Hanım, diğer tarafta, “Eşimbana yetmiyor onu nasıl ateşlendirebilirim?” diyen Fatma Hanım. Bize ulaşamayan çoğunlukta olduğunu düşündüğüm gizli bir grup damonoton bir cinsel hayat süren orta grup. Prensipleriyse ne acı ki, “Görevimi yaparım, adamım keyfine bakar” şeklinde.
    Bu tablo, bölgesel farklılıklar gösteriyor mu? Şikâyet tahterevallisinde İç Anadolu ve Doğu Anadolu ağır basıyor. İlişkiye girememe ya da ilişkiye girmede zorlanma olarak bilinen vajinismus, aile baskısı ve çevre baskısı daha yoğun olarak yaşanan bu bölgeleri mesken tutmuş adeta. İçinizde cinselliği çözmüş olsanız bile, gizli bir güç sizi bilmiyor gibi yaşamaya ve zamanla bedenin bile bunu inkârına zorluyor bu bölgelerde.

    Ne gibi?
    Etrafınızda yükselen sesler, “Kızımbacaklarını ört, eteğini kapat ve erkeklere dikkat et” olduğunda fark etmeden ilerideki cinsel hayat etkileniyor. Beyin bunu yapmaya zorluyor bedeni. Günler geçiyor, ilişki zamanı geldiğinde sonuç vücudun başkaldırısı yani vajinismus oluyor.

    Ya cinsel isteksizlik ve orgazm olamama sorunları?
    Bu sorunlar biraz daha kentvari oldu. Nedeni de şu: “İlişkiye giriyor musun?” Evet. Öncesi, sonrası önemlimi? Bir sonraki aşamayı dert eden kişiler biraz daha sosyoekonomik yönden güçlü olan, kendini dinleyen grup. Erken boşalma ve sertleşme sorunuysa erkeğin hayatı boyunca yüzde 60-70 oranında karşılaşacağı bir durumolduğu için bölgesel farklılık göstermiyor.

    ‘İLİŞKİYE GİREMEDİĞİNİ ARTIK SÖYLEYEBİLİYOR’
    Son 10 yılda, kadın cinselliği nasıl değişti? Kendini ve eşini önemseme derecesi arttıkça bize olan başvuru sayısı artıyor. 5 yıl öncesinde “Gebe kalamıyorum” şikâyetiyle gelen vakaları sorguladığımızda, “Cinsel ilişki yaşayamıyoruz ki” cevabını güç bela duyabiliyorken, şimdi biz sormadan, “Biz ilişkiye giremiyoruz” diyebiliyorlar. O yüzden belki de son 5 yıldır daha aktif olarak çalışıyoruz cinsel sorunlarda. Son yıllarda özellikle cinsel isteksizlik ve orgazm sorunlarına yoğunlaştık.

    ÖĞLE ARASI ESTETİK YAPTIRIYORLAR
    Sezaryen ve kürtajın kısıtlanması bu alanda oranları aşağı çekmiş gözüküyor mu?
    Sezaryen konusunda belki ama kürtaj konusunda oranların azalacağını düşünmüyorum. Hayatta en zor kararlardan biridir gebeliğin sonlandırılması ya da dramatize ederek söyleyeyim: Bebeğin alınması. Bu aşamaya gelene kadar karar çok defa süzgeçten geçirilmiştir ve hekime gelinmiştir. Eğer bu karar verilmişse kanımca hiçbir güç kadını ya da erkeği bu fikirden caydıramaz.

    Cinsel estetikte hastalardan hangi talepler geliyor?
    Öğlen arası estetikleri dediğimiz bu operasyonlarda vücudunun bir bölümünden rahatsızlık duyan kadın, yarımsaat sonra bunu aşmış olarak klinikten ayrılıyor. “Dudaklarımdaha küçük olmalı” ya da “Biraz daha dolgun istiyorum” diyor. “Eşimilişki sırasında rahatsız oluyor, vajinamı daraltabilirmiyiz?” isteği oluyor. “Orgazmsorunu yaşıyorum, G noktası dolgusuyla bu sorunu çözebilirmiyiz?” talebi geliyor. Bunlara, “Evet” demek son derece keyifli.

    Cinsel estetikte yeni trendler neler?
    Cinsellik farklı bir âlem. Kimsenin sınırı yok. Sadece var olduğuna inanmayı ve başkalarını da buna inandırmayı seçebiliyor insan. Ama yok. Arap ülkelerinden gelen bir talep var. Adamın yıllardır birlikte olduğu kadının bekaretini yeniden bozma isteği. Eşi bunu kadına söylüyor, kadın da kabul ediyor. Bize gelip “kız olma”yı istiyor. Evlilik yıldönümünde, kızlık zarı diktirip eşine sürpriz hazırlayanlar var. Bu artık ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Belki de bir başlangıç. Cinsel hayata ivme ya da farklılık ne dersek diyelimbir renk katıyor. Partnerlerin onayı biz doktorlar için yeterli oluyor.

    Bu kişiler hangi yaş aralığından? Cinsel hayatı monotonlaşmış, renklendirmek için bir hareket ya da ortamisteyen ailelerde daha çok oluyor. Özellikle 40-45 yaş arası kadınlar bu istekle diğer yaş gruplarından daha çok geliyor. Bu hembir değişiklik hemde eşlerine farklı bir heyecan oluyor. Kendini taze bir genç kız gibi hissettiğini söyleyen de var. Eşinin kendisine verdiği değeri en başa saracağını düşünen de… Hatta hiçbir şey düşünmeden sadece değişiklik olsun diye yapanlar da var.

    KADINLARIN YARISINDAN ÇOĞU CİNSEL ORGANINI BİLMİYOR
    Bir cinsel terapist olarak en çok hangi vakalarla karşılaşıyorsunuz?
    Yüzde 100 başarımızı net olarak gördüğümüz vajinismus en fazla ilgilendiğim sorun. Erkeklerde sertleşme sorunu ve erken boşalma konusunda ekip olarak çalışıyoruz.

    Terapilerde sizi en çok şaşırtan hangisi olmuştu?
    Yakın bir süre önce çok sevdiğim ve çoğu kişi tarafından da bilinen bir kadın doğumcu arkadaşımın vajinismus sorunuyla bana gelmesiydi. Şaşırtıcı olan bu işi bilen ve onlarca vakanın içinde yaşayan bir hekimin bunu kendisinin de yaşaması ve seneler geçmesine rağmen bu bataklıktan tek başına çıkamamasıydı. Sonuç: Başarı. Fakat bu vaka bana bir kez daha şunu dedirtti: Bu lanet sorun herkesi her yaşta bulup kurutabiliyor. Önemli olan bu konuda sizi başarıya sürükleyecek bir otorite.

    Ya erkeklerde?
    İki partnerini de alıp gelen bir adam, sorunum şu demişti: “Bu kadınla ilişkimi çok başarılı yaşarken bu kadınla erken boşalıyorum. O zaman sorun kadında. O yüzden kadını tedavi edin.” Ben de sizler gibi her vakamda yeniden şaşırabiliyorum. Herkesin başka bir hikâyesi var. Her gün öğreniyorum ve mesleğimin önemini daha iyi kavrıyorum. İmdada yetişme duygusu, yatak odası söz konusu olunca da çok önemli. İnanın buna.

    Tabii terapiye girerken, insanların cinsel donanımını da görüyorsunuz?
    Nerede cinsel donanım… Donanım için bilgi olması gerekir. Bilgi eğitimle alınır ki; hangi okulda hangi seviyede cinsel eğitim! Türkiye, ilişkiyi sadece penis-vajen birlikteliği olarak gören çiftlerle dolu. Görev yapılır ve biter. İşin duygusal boyutu yok. 100 kadına, “Cinsel organınızı tanıyor musunuz?” diye sorsam yarısından çoğu bunu bilmez. İnanabiliyor musunuz? Hatta hiç bakmamıştır. Orada kaç tane delik olduğunu bilmez.

    Bu kadar vahim mi durum?
    Bir kadın memur, annesi öyle öğrettiği için bebeğin makatta yerleştiğini, idrar yapılan delikten ilişkiye girildiğini, doğum kontrol hapının daha iyi korusun diye vajinaya yerleştirildiğini, bebek olmadığı için vajinal bölgeye ceviz yerleştirilebileceğini sanıyordu.

    ‘Kadının hayal âlemi, özel ve güzeldir ama anlatamaz’
    Cinsellikte, hep erkeklerin fantezi dünyasında dolaştığı gibi bir algı var. Olur mu?
    Kadınların hayal dünyası renkli ama bunu dile getirebilmek konusunda sorunları var. Ahh! Bir anlatabilseler ve yaşayabilseler ne kadar özel ve güzel bir dünya yaratacaklar hayal âlemlerinde. Fakat çocuğunun annesi fantezilerle dolu olamaz. Eşi yatakta isteyici olamaz. “Basit kadın” olarak nitelendirilen bu özellikler temiz aile kadınlarına yani anne sabahlığı giyen bir kadına yakışmaz. İşte çevremizde çok yaygın olan bu düşünceler ne kadar basit ve çürük ama buna rağmen ne kadar kabul görmüş…

    Bizde kadınların düşleri renkli mi peki?
    Hayal dünyasının anahtarı kadınlarda bunu bilmiyor musunuz? Biz bu kapının deli dumruluyuz. Geçenden kamçı, geçmeyenden kelepçe alıyoruz. Gecenin bir yarısında seksshop’u açtırıp erkek arkadaşına giden kadından tutun, bir gecede yatak odasının tepesini ayna kaplattıran kadınlar var. Yaş gününde havuz kapatan ve havuzda ilk cinselliği yaşayan var. Dükkândan tüm siyah tül çorapları alıp, erkeğe kaçırtmadan giydirdiği takdirde ödül vereceğini söyleyen var… Daha ne detaylar, ne çok renk var; bir bilseniz… Dünyada ne kadar kadın varsa o kadar renk var.

    Türkiye’de kadınların pornoya ilgisi nasıl ve genelde tercih ettikleri porno türleri neler oluyor?
    Kadınlar daha erotik filmlerden hoşlanıyor. Yumuşak geçişler, romantizm, duygusal sahneler… Sonrasında cinsellik. Her sahnede penis, vajen, zenci, grup; itici geliyor kadınlara. Fakat filmle tahrik ülkemizde kadınları harekete geçirme yöntemlerinin başında. Hele de 40-45 yaş monotonluğuna geçmiş orta yaş kadınları için önemli bir uyarıcı. ‘Kadının şikâyeti: Aldatılma, erken boşalma ve duygusuzluk’

    Kadınların, eşleriyle ilgili olarak en çok şikâyet ettiği konu erken boşalma mı?
    Hayır! Başkasına boşalma. (Gülüyor) En çok bundan şikâyetçiler. Aldatılan kadın sayısı o kadar fazla ki, erkeği erken boşalsa ona bile razı olacak kadın. Eklemek isterim ki; erken boşalma ve bir de duygusuzluk en çok duyduğum şikâyetler.

  • Kadın ve erkeklerin kabusu

    Kadın ve erkeklerin kabusu

    Günümüzde pek çok çift cinsel birlikteliklerinde problemler yaşıyor. Bu problemlerin temelinde kimi zaman fizyolojik kimi zamanda psikolojik nedenler var. Ancak asıl sorun çiftlerin cinsel birliktelik yaşayamadıkları durumlarda bile uzmanlara başvurmamaları. Bu yüzden Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Ece Hattat’a ilişkiye giremeyen çiftleri ve sık yaşanan cinsel problemleri sordum.

    1. Vajinismus neden oluyor?

    Vajinusmus ülkemizde en çok cinselliğin başından itibaren oluşuyor. Cinsel bilgi yanlışları, ilk gece korkusu gibi nedenlerle ile ilk beraberlik denemesiyle kasılma, kendini geri çekme, eşi itekleme yaşanıyor. Bu durumda ne kadar denenirse denensin birliktelik yaşanamıyor. Vajinismus cinselliğin başında oluşabileceği gibi bazı enfeksiyonlar, ameliyatlar veya kimyasal maddeler gibi nedenlerle sonradan da gelişebilir. Aşırı heyecan, cinsel uyarılmada problemler, cinsel isteksizlik ve cinsel bilgi eksiklikleri de vajinismus sebebi olabilir.

    2. İlk gece korkusunun etkileri nelerdir?

    Cinsellik hala bir tabu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle cinsellikle ilgili şehir efsaneleri kulaktan kulağa yayılıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda her 10 kadından 7’sinde bu yanlış inanışlar nedeniyle vajinismus geliştiğini bulduk. İlk gecenin kadın için çok büyük bir ızdırap olacağı, çok yoğun kanamaların yaşanacağı, kadınların cinsellikten zevk almadığı gibi yanlış bilgiler cinselliğe karşı bir korku geliştirebiliyor. İlk beraberliğine bu korku ile adım atan kadınlarda da kasılma görülüyor.

    3. İlk gece korkusunun kadınlarda baskı yarattığı biliniyor. Peki ya erkekler?

    İlk gece, erkeğin de üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Özellikle ilk deneyimini yaşayacak erkeklerde hem cinsel performans bakımından başarılı olma kaygısı, hem eşi memnun etme endişesi büyük bir stres yaratır. Üstelik eş de endişeli ve gergindir. İlk gecede bu kaygılar nedeniyle sertleşme problemi veya erken boşalma gelişebilir. Kendini veya eşi suçlama, öfke, endişe, üzüntü gibi pek çok duygu yaşanabilir. Bu durumda cinsellik bir yarışa, beraberliği yaşamak da bir bitiş çizgisine dönüşür. Çift, cinselliği zevk ve mutluluk verecek ya da beraberliklerini bütünleyecek keyifli bir olay olarak değil, bir görev gibi görmeye başlar. Bu görev hissi, çiftin üzerindeki baskıyı iyice arttırır ve çift cinsel anlamda işlev bozukluğu geliştirir. Cinsellikten soğuma, ilişki problemleri yaşanabilir. Ailelerin beklentisi veya sosyal olarak kendini yeterli hissetme endişesi de sorunları büyütür.

    4. İlk gece korkusu yaşayan çiftlere nasıl çözüm bulunabilir?

    Öncelikle cinselliğe, evlilik öncesi doğru cinsel bilgilerle adım atılması gerekiyor. İlk geceye kadar çoğu zaman sadece arkadaş, akraba tavsiyeleri ve kulaktan dolma bilgilerle cinsellik öğreniliyor. Genel bilgiler doğru kaynaklardan temin edilmeli. İlk gecede karşılaşılabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerek. Böylece kadında korku, kasılma veya erkekte cinsel performans sorunları geliştiğinde çift olaya daha geniş bir çerçeveden bakabilir. Türkiye’de yaptığımız çalışmalarda, evlendikten sonra cinsel beraberlikte sorun yaşayan çiftlerin ortalama 2.5 yıl beklediklerini gördük. Bu çok uzun bir süre. Birçok çift sorunlarını deneyerek çözebileceklerine inanarak yıllarca bekleyebiliyor. Oysa ortalama 1 hafta bekleyip sorun çözülmez ise doktora başvurmak gerek. Burada amaç, sadece cinsel anlamda birliktelik yaşamak değil, bu birlikteliği keyif ve mutlulukla yaşamaktır.

    5. Erkeklerin bu durumda erken boşalma veya sertleşme sorunu geliştirdiğinde, nasıl çözüm bulunabilir?

    İlk geceden itibaren erken boşalma veya sertleşme sorunu yaşanıyorsa, bu durum bir performans endişesi veya eşin cinsel korkusu nedeniyle gelişmiş olabilir. Bu durumda verilecek çalışmalar ile bu kaygı azaltılabilir. Ancak sorun devam ediyorsa, organik anlamda inceleme yapmak gerekebilir. Altta yatan bir sorunu atlamamak ve herşeyi psikolojiye bağlamamak çok önemli.

    6. “Cinsel birliktelikte başarısız erkek erkek değildir” inancı doğru mudur?

    Bu çok yaygın bir şehir efsanesidir. Cinselliği bir başarı kriteri olarak değerlendirmek hem erkeğe hem de eşine büyük bir stres getirir. İlişkilerde sertleşme sağlayamayan, sürdüremeyen veya erken boşalma yaşayan erkek özgüvenini yitirir. Bir erkeğin bir kere cinsel sorun yaşaması hayat boyu cinsel sorun yaşayacağı veya bu sorunun tekrarlayacağı anlamına gelmez. Her erkek dönem dönem, geçici olarak cinsel performans ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Ancak bu sorunlar ısrarcı bir şekilde devam ederse mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.

    7. Vajinismus hakkında doğru bilinen yanlışlar

    YANLIŞ 1: İLK GECE KADIN İÇİN ÇOK IZDIRAP VERİCİDİR

    YANLIŞ 2: VAJİNİSMUS EŞİNİ BEĞENMEYEN KADINLARDA OLUŞUR

    YANLIŞ 3: VAJİNİSMUS SADECE KADININ SORUNUDUR

    YANLIŞ 4: VAJİNİSMUS YETERİNCE DENEME İLE KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜMLENİR

    YANLIŞ 5: VAJİNİSMUS TEDAVİSİ ÇOK UZUNDUR VE TEDAVİSİ TAM YAPILAMAZ

     HT

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

    Vajinismus Tedavisi – Parmak Egzersizleri

  • Orgazm öğrenilmeden mutlu olmak zor!

    Orgazm öğrenilmeden mutlu olmak zor!

    Cinsellik sizin için sadece eşinizi ya da sevgilinizi mutlu etmek için yerine getirilen bir görevse, orgazm kelimesini sadece dergilerde okuduğunuz yazılardan tanıyorsanız üzgünüz ama  Ödülünüz ise yatakta ömür boyu mutsuzluk… 

    Küçük kızınıza hiç düşünmeden söylediğiniz “Çok ayıp” kelimesinin tüm hayatını etkileyeceğini bilseniz yine söyler misiniz? Cevabınız ne olacak bilmiyoruz ama “Evet” ise vay o kadının haline… Hayatı boyunca yatağa girmekten korkacak olan o kadın, sevdiği adam mutlu olsun diye elinden geleni yapacak ama kendisi bir kere bile mutlu olamayacak. Sebep ise çoğu zaman sizin söylediğiniz o basit cümle olacak.
    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği’nden Psikolog Burcu Atatür, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Toplumumuz cinsellik konusunda sakatlanmış bireyler yetiştiren bir toplum. Kadınlarımız küçük yaşlardan itibaren cinsel duygu ve dürtülerini yok saymaya programlanıyor. Kendi bedenlerine dokunmaktan aciz, vajinalarını üçüncü bir şahıs kabul eden, bakmaya bile tahammülü olmayan kadıncıklar. Cinselliğin ayıp, yasak, günah ve pis bir şey olduğu inancıyla yetişen bir kadının da, evlendiğinde aniden tüm bu beyin programını silmesi ve eşiyle keyifli ve tatminkar bir şekilde, mekanik olarak değil, tam anlamıyla sevişebilmesi elbette mümkün olamıyor.”
    Özgür kadın, özgür cinsellik başta kadını korkutuyor. Üzerinde ahlakı yanlış yere konuşlandırmış olmanın verdiği büyük bir suçluluk duygusu bulunuyor. Cinselliği seviyor, istiyor, yaşıyor ve hatta zevk de alıyorsa, “Namussuz muyum, kötü kadın mıyım?” diye düşünmeye başlayabiliyor.

    Vajinismus en önemli sorun
    Kırsal, kentsel, her bölge ve coğrafyadan, kadınların çoğu kendilerine, bedenlerine, dişiliklerine yabancı oluyor. Üzerlerine giydirilmiş roller içerisinde boğulmadan hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Evlat rolü, eş rolü, anne rolü, ev-iş kadını rolleri, tüm bunlar gerçekte öncelikle bir birey ve kadın olduklarını unutturup en temel hak ve özgürlüklerini onlardan alıyor. Bu en temel özgürlük ise bir kadın için varolma ve varetmek anlamına geliyor. Psikolog Burcu Atatür, “Psikolojik olarak bakarsak bu kadınların kendini gerçekleştiremeyen tüm bireylerin yaşadığı sorunları yaşama ihtimalleri var. Ancak cinsel açıdan bakıldığında öncelikle vajinismus sorunu görülüyor. Yani yıllarca büyük bir özenle korudukları kızlıklarından evlenince bir anda vazgeçemiyorlar, dolayısıyla zihinleri ve bedenleri bir korku refleksi şeklinde eşleriyle cinsel ilişkiye girmeyi reddediyor. Diğer en sık gördüğümüz sorun ise, orgazm olamama. Onun da altında, kendi bedenlerine bakmayı bile kadınlarımıza yasaklamış zihniyet yatıyor” diyor.

    Korku ile utanç birleşiyor
    Cinsellikle ilgili temel sorunlar, kadınların korku ve utanç duygularından kaynaklanıyor. Bilgilendirmeden yoksun yetiştirildiği, bildikleri de büyük ihtimalle yalan yanlış temellere dayandığı için cinsel terapistler, vajina deliğinin nerde olduğunu bilemeyen eğitimli genç kadınlarla bile karşı karşıya kalabiliyor. Korku duygusu vajinismustan cinsel isteksizliğe, orgazm olamamaya veya ağrılı cinsel ilişkiye kadar birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Öğrenilmesi ve geliştirilmesi gereken cinsellik saklandığında, potansiyelinin binde birine dahi ömür boyu ulaşamamış, duygu ve istekleri dondurulmuş, hazları engellenmiş kadınlar yaratılmış oluyor. Bu kadınlar da böyle bir yoksunlukla çocuk sahibi olup, o çocukları da aynı duygularla yetiştiriyorlar.

    Günümüz kadını da zor durumda
    Günümüz modern kadınının cinsellik konusunda daha iyi durumda olduğu düşünülse de Psikolog Burcu Atatür bunun böyle olmadığını söylüyor ve “Gözlemlerime dayanarak, günümüz modern kadınının neredeyse daha fazla cinsel sorun yaşadığını söyleyebilirim” diyor.

    Kadın kadına engel oluyor
    Çoğunlukla kadını engelleyenlerin başında yine kadın geliyor. Kısıtlanmış kadın, kendinden sonra gelen kadınlara da aynı tarzda davranıyor. Engellenen kadın engelliyor, hatta daha büyük bir hırsla. Yargılanan kadın yargılıyor ama hep hemcinsini.

    Cinsellik bir bütün olmalı
    Psikolog Burcu Atatür, “Kadın her şeyden önce doğası gereği üretici,yaratıcıdır.Çok büyük bir sevgi kaynağıdır. Kadın yarattığı zeminde erkek var edebilir. Yani biri ortamı sağlar diğeri o ortama yaşam kurar. Cinsellik ise tüm bu olayların çekirdeğinde yer alıyor. Ama bedensel değil, ruhsal bütünlük içindeki cinsellik önemli.
    Bunu tam anlamıyla yaşayabilmek için en başta kadının kendini, bedenini, arzu ve isteklerini bilmesi, bulması, tanıması ve ifade edebilmesi gerekiyor” diyor.

    MUTLU OLMAK İÇİN NE YAPMALI?
    “Cinsellik bir yere kadar dürtüsel olsa da, bir noktada öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranış. Daha kendine dokunamayan, kendisiyle sevişemeyen bir kadından partneriyle sevişip mutlu olabilmesini, zevk alıp zevk verebilmesini beklemek yanlış olur. Bu konuda günümüzde yazılı ve görsel bilgilendirme materyali gitgide artıyor. Birçok dernekle birlikte, hastanelerde veya özel olarak çalışan cinsel terapistler, psikiyatristler, psikologlar bu kişilere yardım edebiliyor. Ancak buradaki önemli bir sorun, kişilerin bu konuda rahatlıkla gidip yardım alamayacak zihinsel, ruhsal ve sosyolojik yapıda olmalarıdır. Kadın kendine sanki ilk defa karşılaşıyormuş gibi en baştan, meraklı, özgür ve tanımaya açık gözlerle yeniden bakmalı. Aynanın karşına geçip kendini ilk defa görüyorlarmış gibi incelemeli. Cinsellik en başta dokunmaktan geçiyor. Çiftler gerek kendi bedenlerine, gerek birbirlerinin bedenlerine, acelesiz, şefkatle, özenle, merakla, istekle, tutkuyla dokunmalı ve tecrübelerini, hayallerini birbirlri ile paylaşmalılar.

    Psikolog Burcu Atatür, “Bence hepimizin kafası çok karışık, gerçekten arada sıkışıp kalmış bir halimiz var. Kadınlarımız da, yanlış bir şey yapmış küçük kız gözleriyle, kendi bedenlerini hem keşfedip yaşamaya hem de iç sıkıntısı duymaya devam ediyorlar. Kendileri bile kendilerinden ve namuslarından şüphe ettiklerinde ne haklarını koruyabiliyor ne de fikir ve duygularını ifade edebiliyorlar. Yine sonuçta mutsuz evlilikler, renksiz cinselliklere razı olup, çerçeveden çıkmamaya çalışıyorlar” diyor.

    Kadınların eğitimli olmaları ve modern hayatlar yaşamaları, cinsel problemlerini dile getirmelerini engelleyebiliyor. Sevişme esnasında zihinleri çok meşgul oluyor ve kendilerini akışa bırakmaya izin vermiyorlar. Çok fazla kontrol dürtüsü, hepimizin içinde olan uyumlanma becerisi ve arzuların ifadesini sınırlandırıyor hatta bastırıyor. Diğer bir deyişle kendini sürece koyuveremiyor. Eğitimli ve bu işi beceremiyor da diyemiyor. Böylece bir kısır döngü içerisinde, gitgide tatminsiz, mutsuz, huzursuz bireyler olarak yalnızlaşmaya devam ediyorlar.

    Orgazm öğrenilmeden mutlu olmak zor!
    Hayatında hiç orgazm olmamış bir kadının hiç mutlu olmamış olduğu söylenemez ancak hayatında hiç gerçek bir orgazm yaşamamış bir kadının, gerçek potansiyeline ve varoluşuna ulaşamadığı söylenebilir. Yıllardır bastırılmış, saklanmış, ayıplanmış, günahla karıştırılmış bu konu, ne kadar gün yüzüne çıkarılır, öğrenilir, öğretilirse birey, kadın, çocuklar ve toplum o derece sağlıklı olur.

    Tedavi
    Bu tür terapilerin temeli cinsel bilgilendirme oluyor. Cinsel terapinin bir diğer püf noktası da “çift bilinci”. Cinsel problem, genellikle kişinin problemi olmaktan çok çiftin problemi oluyor. Elbette kişisel problemler, psikolojik yapılanma, ailesel-çevresel problemler, çocukluk travmaları da büyük rol oynuyor ama sonuçta cinsellik çift kişilik bir olgu. Cinsel birleşme, iki ayrı kişinin ruhsal, zihinsel, bedensel bir bütün olma hali. İki kişiden birinde yaşanan bir sorun büyük ihtimalle bu bütünlenme aşamasında bir veya birkaç yerde yaşanan tıkanıklıkla ilgili oluyor. Sonuç olarak cinsel problemlerle uzmana başvuran kadınlara, düzenli bir partnerleri varsa, beraber gelmeleri öneriliyor. Ardından, çift, kadın ve erkek yapısı hakkında bilgilendiriliyor, kendilerini keşfetme yolları gösteriliyor, aralarındaki iletişim ve sevgi akışı iyileştiriliyor ve çifte ihtiyaç duydukları noktalarda destek veriliyor.

    ERKEKLER BU KONUDA NASIL DAVRANMALI ?
    Psikolog Burcu Atatür, “Erkekler öncelikle bilgisizliklerini kabul etmeliler. Sormaya başlamalılar. Erkeklerin üzerindeki yük de çok ağır. Çünkü kadınların bekaretine bu kadar önem verilen bir ülkede evli çiftin cinsel tatmininin sorumluluğu doğal olarak erkeğin omuzlarına kalıyor. Ancak erkeklerin de bu konuda pek bilgi sahibi olmadıklarını görüyoruz. El yordamıyla bir şeyler öğreniyorlar. Kendilerini eşlerine saklayanlar da var. Hele öyle bir durumda, her iki taraf da gözleri kapalı birbirlerini bulmaya çalışıyorlar. Bilmediğini kabul etmek ve yardım istemek, destek istemek bu kadar zor olmamalı. Artık ulaşılabilecek kaynaklar var ve gün geçtikçe de artacak. Yeter ki erkekler, bilgisizliği başarısızlığa denkleştirmesinler. Özellikle kadın bedeni ve cinselliği ile ilgili bilgiler, bilim çevrelerinde her geçen gün yenileniyor ve çeşitlendiriliyor” diyor.

    “Cinsellik ilişkinin merkezinde olmalı. Göz ardı edilmemeli çünkü ilişkiyi tek başına götürebilecek veya bitirebilecek kadar güçlü…”

    Formsante

  • Vajinismus, vajinanın panik atağıdır…

    Vajinismus, vajinanın panik atağıdır…

    Vajinismus vajinanın panik atağıdır

    Vajinismus hakkında birçok yanlış inanış olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismus ilişki sırasında yapısal değil tepkisel bir reaksiyonla vajinal kanalın kasılarak kapanması ve ilişki durumu ortadan kalktığında tekrar açılması olayıdır. Vajinismus vajinanın panik atağıdır. Vajinismus cinsel performans ya da cinsel teknik eksikliği ile alakalı değildir. Daha çok normal olmak isterken ilişkiden korkmak ile ilgilidir.” dedi.
    “Vajinismus olan tek kişi benim”
    Vajinismusun yanlış anlaşılmasının utanç ve güvensizliği beraberinde getirdiğine değinen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismus kadında “bundan etkilenen tek kişi benim”, “doktorum bile beni anlamıyor”, “ben garip… deforme… bozuk… ümitsiz… biriyim” düşüncelerini doğurur. Tampon gibi basit bir aleti bile yerleştirememe, vajina yoldan ilaç uygulayamama, jinekolojik muayene olamama veya doğal yoldan çocuk sahibi olamama sebebiyle kadında “vücudum bana ihanet ediyor” düşüncesi yerleşir. Bu durumdan muzdarip bazı kadınlar “partnerimi yeteri kadar sevmediğimden bunlar başıma geliyor” diye bazıları ise “kızlık zarım açılmadığı için bunlar başıma geliyor” diye düşünürler.” dedi.
    Bir evliliği tamamlayamamak utanç verici olabiliyor
    Vajinismus durumunda ilişkinin diğer tarafı olan erkeğin de bu durumdan etkilendiğini ifade eden CİSED GenelBaşkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak “Erkek genellikle kendini yardım edemez, ihanete uğramış, kendi cinsel yeterliliğini sorgular halde bulur. İlişkiyi sona erdirmek ya da sınırı bir cinsel yaşam arasında sıkışıp kalmak sık rastlanılan bir durumdur. Gizlilik içinde yaşamak, vajinismusun yıkımı ile uğraşmak, konuyu itiraf etmekte isteksizlik bu konuyu zorlaştıran önemli faktörlerdir.Bir evliliği tamamlayamamak kişisel başarısızlık olarak algılanır ve çiftlerin ailelerine ve en yakın arkadaşlarına dâhil normal bir cinsel yaşamları varmış gibi davranarak yaşamlarını bir yalan içine çekerler. Diğer yandan bekâr kadınlar acılarını utanç içinde saklar ve sosyal dışlanmadan korkarlar. Bekâr kadınlar çoğunlukla ilişkiden kaçarlar, aseksüel partnerler seçerler, problemli bir ilişkiden uzak durmaya çalışmak kadınlarda eşcinsel olup olmadıklarını sorgulamalarına sebep olabilir ve ilişki ilerlediğinde genellikle bitirme eğiliminde olurlar.” dedi. ;
     Vajinismus ile ilgili cevaplar aramak genelde uzun ve yorucu bir yoldur
     Vajinismus ile ilgili cevaplar aramanın genelde uzun ve yorucu bir yol olduğunu söyleyenCİSED Genel Sekreteri Psikolojik Danışman Fatma Ayrık “Doktorlar, cinsel terapistler ve diğer sağlık personeli genelde şikâyeti geçiştirme eğilimindedir ve genelde uygunsuz yöntemler önerebilirler (alkol almak, sakinleştirici ilaç kullanmak, vb.). Hastalar genelde yanlış anlaşılmış, örselenmiş, izole edilmiş ve umutsuz hissederler. Bu sorunla yaşamak zorunda bırakılırlar ya da sorunu adlandırmak, açıklık getirmek için sonsuz uğraşlara girişirler. Bize başvuran kadınların hemen hemen hepsi bu garip durumdan etkilenen “tek kişi” olduğunu iddia ederler. Bu his birçok erkek tarafından da paylaşılmaktadır. Bizimle konuştuklarında ise bu durumun ne kadar sık olduğunu öğrendiklerinde şok olurlar ancak kendileri gibi olan hastalarla buluşunca kendilerinde oluşan duygusal rahatlamayı göstermekten çekinirler.” dedi.;
  • Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Yatakta ‘başım ağrıyor’ cümlesinin sadece kadınların sığındığı bir bahane olduğu düşünülse de erkekler de çoğu zaman cinsellikten kaçıyor.Onların yataktan kaçma sebepleri ise çoğu zaman biz kadınlardan farklı oluyor.

    Erkeklerin her zaman cinselliğe hazır olduğu düşüncesi aslında onların sırtındaki ağır bir yük gibi. Çünkü erkekler de bazen cinsellikten soğuyabiliyor, cinsel ilgisi ya da isteği azalabiliyor. Bu sorun sadece partnerle ilgili olabilirken bazen de ruhsal ve fiziksel nedenlerden kaynaklanıyor. CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğiticisi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Polikliniği’nde görev yapan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Erkeklerde cinsel isteksizlik aslında sanıldığından daha önemli bir sorun. Bu sorunları dört grupta toplayabiliriz. Birincisi herhangi bir neden yokken kişide cinsellikle ilgili isteğin kaybolması. İkincisi başka bir cinsel sorun olmasından dolayı cinselliğe yönelik ilgi ve isteğin zaman içinde kaybolması. Bunların içinde ilk sırada sertleşme bozukluğu, ikinci sırada da erken boşalma sorunu görülüyor. Üçüncü sıklıkta ise eşine ait cinsel bir sorun olması geliyor. Dördüncü grup başka bir hastalığa ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak ilgi ve isteğin kaybolması durumu oluyor” diyor.
    Uzun süre alkol ve madde kullanıma bağlı olarak da cinsel istek azalabiliyor.

    CİNSEL SORUNLAR
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Sertleşme sorunu yaşayan erkek için, cinsellik keyif veren bir şeyken ‘Acaba tekrar sertleşme olacak mı?’ gibi bir müsabaka haline gelebiliyor. O andan itibaren cinsellik kaygı vermeye başlıyor, çünkü her olumsuz deneme kişide ciddi sıkıntılara yol açıyor. Özellikle erkek cinselliğine önem veren, erkeğin temel kimliğini cinsellikle tanımlayan kültürlerde sertleşmeyle ilgili sorunlar olması gerektiğinden daha fazla ruhsal sıkıntılara neden oluyor. Bu da beraberinde cinsellikten kaçınmayı getiriyor. Her dört erkekten birinde görülen bir başka sorun da erken boşalma. Erkeklerde cinsellikten kaçınmanın önemli faktörlerinden biri de bu sorun oluyor. Çünkü zamanla cinsellikle ilgili algıların değişmesi özellikle kadın cinselliğinin öne çıkmasıyla, her iki tarafın da doyum alması önemli hale geldi. Erken boşalma ise bu duruma bir engel. Kişi bunu çok dert ederse cinsellikten kaçınma olabiliyor” diyor.

    Bir neden olmayabilir
    Eşiniz bir neden yokken cinsel ilişkiden kaçıyorsa bunun belirli bir nedeni olmayabiliyor. Bazı erkekler cinselliği normal şekilde yaşarken bir anda cinsel ilgilerini kaybedebiliyor. Kadınlarda daha fazla görülen bu durum sonradan ortaya çıkabileceği gibi cinselliğe aktif olarak başlanan ergenlik döneminden itibaren de görülebiliyor. Bu sorunun altında yatan sebepler arasında cinsellik konusunda katı kurallarla yetiştirilme, cinselliğin ahlak dışı olarak kabul edilmesi olabiliyor. Kişinin heteroseksüel ilişki yerine homoseksüel ilişkiye yönelmesi ve bunu yaşayamıyor olması da cinsel isteksizliğe yönlendirebiliyor.

    Cinsel mitler
    Yaşanılan toplumdaki cinsel tabular, mitler, cinsellikle ilgili inanışlar da erkeğin cinsel hayatını etkiliyor. ‘Cinselliği erkek başlatır, erkek cinselliği her zaman ister’ gibi inanışlar erkekte cinselliğe yönelik birtakım yükler getiriyor. Bu yükler bir süre sonra cinsellikten uzaklaşmasına neden olabiliyor. Erkekler cinselliğe her zaman hazırdır inancı cinselliğin başarı göstermesi gereken bir yarışma gibi tanımlanmasına neden oluyor.

    Hastalıklar
    Kalp damar, diyabet, psikiyatrik sorunlar gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar da cinsel istek kaybına neden olabiliyor. İlaç kullanımı dışında hormonal bozukluklar, yaralanmalar sonucu gelişen durumlar ve metabolizma hastalıkları da cinselliği etkiliyor. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Kişinin yaşam zorlukları, ilişki sorunları ve psikiyatrik rahatsızlıklara bağlı ilgi, istek kaybı da olabiliyor. Ani bir kayıp, kişinin işlerinde yaşadığı maddi kayıplar, stresli durumlar, ilişkide yaşanan ciddi bir aldatılma, huzursuzluk da kişinin cinselliğe ilgisini etkiliyor. Psikiyatrik hastalıklar içinde ise depresyon başta olmak üzere doğrudan cinsel isteğin kaybına neden olabiliyor. Cinsel saldırıya maruz kalma, ağır ruhsal hastalıklarda da bu durum söz konusu” diyor.

    Partnerin sorunları
    Eğer birlikte olduğu kadın cinsel bir sorun yaşıyorsa erkekte bir süre sonra cinsel ilgisizlik görülebiliyor. Kadının cinsel isteksizliği, uyarılma sorunu, ağrılı cinsel ilişki, orgazm olamaması ya da vajinismus erkekte de cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

    İkili ilişkilerde yaşanan sorunlar
    Eşler arasında herhangi bir iletişim sorunu varsa bundan ilk etkilenecek nokta cinsellik oluyor. Cinsellik kendi içinde de bir iletişimdir. Eğer çiftlerin birbirlerinden beklentilerinde sorun olduysa, küsme gibi bir durum ortaya çıktıysa cinsellik bazen bu sorunu aşabilse de bazen de ilk etkilenen alan olabiliyor. Aldatma gibi bir sorun yaşanıldığında ise cinsellik kişinin karşı tarafla paylaşacakları açısından sıkıntı vermeye başlıyor. Çünkü kişi ihanete uğradığını düşündüğünde cinsel istek kaybı yaşayabiliyor.

    Ne yapılabilir?
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Her çiftin kendilerince geliştirmiş olduğu bir iletişim dilinin olması gerekiyor. Cinsel terapilerde çiftler arasındaki iletişimin yetersiz olduğunu görüyoruz. Cinsellikte iletişim yeterli değilse cinsel sorun da ortaya çıkıyor. Toplumdaki inanışlardan biri konuşmanın cinselliğin büyüsünü bozduğu yönündedir, oysa bu doğru bir düşünce değil. Cinsellikte iletişim tekniklerinde çiftlerin sevişme sırasında sözel ya da bedensel olarak mesaj verebileceklerini öğretiyoruz. Bu mesajın sağlıklı olduğunu belirtiyoruz. Çiftler cinsellik sırasında neden konuşmaz? Çünkü cinsellik alınganlığa açık bir alan, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Sorunlar reddedilme gibi anlaşılabiliyor. Cinsellikle ilgili konuşmak ayıp gelebiliyor” diyor.

    İletişim nasıl kurulabilir?
    Çiftler bazen kendini haklı göstermek istiyor. Tartışmanın da bazı kuralları oluyor. Her iki tarafın da belirli bir süre konuşma süresi olmalı. Kendi haklılığını değil, kendi yanlışını görmek üzerine konuşmak gerekiyor. Beş dakikalık bir konuşmada “Ben bu sorunda şu noktalardan dolayı doğru yapmamış olabilirim” demek, yani karşı tarafı suçlamayarak konuşmak gerekiyor.

    formsante

  • Hayali bir ağrı algısı vajinismusa yol açabilir…

    Hayali bir ağrı algısı vajinismusa yol açabilir…

    Benim vajina deliğim yok!

    Vücudundan ve vücut fonksiyonlarından korkmanın vajinismuslu kadınlarda sık rastlanan bir durum olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Birçok kadın kendi cinsel organlarının yapısı ve yeri hakkında bilgi sahibi değillerdir. Sık rastlanan endişeler vajinanın deliğinin nerede olduğunun bilinmemesinden kaynaklanır. “Vajina sonsuzdur”, “Tüm vücut boyunca vajina devam eder”, “Vajina içinde bir şeyler kaybolabilir”, “Benim vajina deliğim yok”, “Eşim ya yanlış deliğe girmeye çalışırsa”, “Cinsel birleşmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum”, “Cinsel ilişkiye girersem vücudumu parçalanabilir”, “Penis vajinama girerse orada sıkışıp kalabilir, hastanede doktorlar levye ile ayırmak zorunda kalabilirler”, “Cinsel ilişkiye girersem çok kanamam olur ve hastaneye zor yetiştirirler”, “Vajina sterildir ve içine kirli hiçbir şey giremez”, “Benim vajinam asla bir erkeğin penisi için uygun değil”, “Vajinam açık bir yara gibidir”, “Cinsel ilişkiye girmek vajinamda yaralanmaya yol açabilir”, “Kana bakmaya dayanamıyorum”, vb. hatalı ve yanlış düşünceler yani cinsel mitler kadınlarda vajinismusa yol açabiliyor.Gerçek ise vajinanın cinsel birleşmede dokunmak ve penisi kabul etmek için inşa edilmiş bir organ olduğudur.Vajina steril değildir sadece temiz bir alandır. Vajina ortalama işaret parmağı uzunluğundadır (10 cm.) ve sonunda rahim ağzı bulunur. Vajina cinsel ilişki sırasında sertleşmiş bir penisin hepsini içine alabilecek kadar esneme ve uzama kabiliyetine sahiptir. Minyon yapıda olmak vajinanın da küçük olduğu anlamına gelmez. Bu açıklamalar tatmin edici gözükse de vajinismustan muzdarip kadınlar ilk kez başarılı bir birleşme yaşamadan bu konu hakkında genellikle ikna olmazlar.” dedi.
     
    Kadın alıcı, erkek yapıcı durumdadır
    Vajinismusun farklı kombinasyonlar şeklinde ortaya çıkabileceğini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; “Vajinismus her yaştan, her kültürden, her dinden, her sosyoekonomik ve eğitim seviyesinden, bekar, evli ya da eşcinsel kadınları etkileyebilir. Ayrıca inanılanın aksine cinsel istismara maruz kalan kadınların birçoğunda vajinismus gözlense de cinsel istismar vajinismusun en sık sebebi değildir. Cinsel ilişkilerde kadın alıcı, erkek ise yapıcı durumdadır. Toplumumuzda kadınlar içine alan veya içine girilen olarak anılırken, erkekler içe giren veya kontrol eden olarak kabul edilir. Yani cinsel ilişkilerde kadının kontrolünün olmadığı kabul edilir. İşte bu kontrol edememe durumu vajinismus olarak karşımıza çıkabilir. Cinsel ilişkide kontrolün kendinde olmadığını düşünen kadın korkar ve zarar görebileceği fantezileri geliştirebilir. Aynı duygusal durum jinekolojik muayene gibi cinsel olmayan duhul hallerinde de geçerlidir. Muayene sırasında kontrol doktorun elindedir. Bu nedenle vajinismuslu kadınlar jinekolojik muayene olmaktan da çekinirler.” dedi.
     
    “Hayali bir ağrı algısı” vajinismusa yol açabilir
    Vajinismusun arka planında cinslerin yetiştirilme tarzları arasındaki farklılıkların yatabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psk. Dan. Fatma Ayrık; “Oğlan çocukları erken yaşta kendi cinsel organlarını keşfeder. Çünkü cinsel organları dışta yer alan, gözle gözlenebilen ve idrar yaparken kullanılan bir organdır. Ayrıca oğlan çocukları büyüyerek erkek olduklarında cinsel organlarının şekli, yapısı, diğer erkeklerin cinsel organları ile karşılaştırmaları ve cinsel yakınlaşma sırasında ne şekilde dokunulmaktan hoşlanacakları konusunda fikir sahibi olmuşlardır. Bunun aksine kızların cinsel organları vücudun içine yerleşmiş, gözlemlenemeyen ve bir nevi gizem taşıyan bir durumdadır. Bu gizemin zaman zaman korkutucu olabileceği ve vajinismusa sebep olabileceği bir gerçektir. Ebette kişinin karakteri ve duygusal hali onun vajinismus geliştirip geliştirmeyeceği konusunda ve güveni bir şekilde vücudunu keşfedip edemeyeceği konusunda belirleyicidir. Herhangi travmatik deneyim, özellikle cinsel organlara, vücut ve zihinde olumsuz bir etki yaratabilir ve vajinismusu tetikler. Vajinismuslu kadınlar için cinsel birleşme her zaman ağrıyı çağrıştırır. Bu ağrı ilk deneyimde yaşadığı gibi gerçek bir ağrı olabileceği gibi daha önce yaşamadığı hayali bir ağrı algısı olabilir. Bu algı sempatik sinir sistemine gönderdiği sinyallerle koruma mekanizması olarak aşk kaslarının kasılmasına sebep olur. Yapısal olarak bu kasılma vajinanın çapını daraltarak cinsel birleşmenin ağrılı olmasına ve dolayısıyla da vajinismusa neden olabilir. İstenmeyen bir cinsel durum kendini kötü ya da zorlanmış hissetmeye, çaresizliğe, kendini koruma dürtüsüne ve dolayısıyla vajinismusa sebep olabilir. İstenmemesine rağmen zoraki ilişkiye girmek hem duygusal baskıya hem de vajinanın kuruluğuna bağlı sürtünmeye ve ağrıya yol açar. Herhangi bir sebepten dolayı vajinal kuruluğu olan ve bununla nasıl boşa çıkabileceğini bilmeyen kadınlarda cinsel birleşmeye karşı direnç sebebiyle vajinismus gelişebilir.” dedi.
  • Vajinismuslu çiftler

    Vajinismuslu çiftler

    Bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismus nedeniyle çiftlerin yanlış tedavilere yönelmeleri çözüm sürecini aksatabiliyor. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), ülkemizde evli ve cinsel hayatı olan her on çiften birinde görülen vajinismus hakkında yeni bir basın açıklaması yaptı. İşte CİSED’in basın açıklamasından çok çarpıcı başlıklar:

    Çiftler çoğu zaman vajinismustan değil çocuk sahibi olamamaktan şikâyetçi

    Evlenirken her çiftin cinsellikle ilgili beklenti ve hayallerinin olduğunu, vajinismus sorunu ortaya çıktığında bunların ilk geceden yıkıldığını ve balaylarının kâbusa dönüşebildiğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismus; kadın bedeninin penis-vajina birlikteliğini içeren cinselliği reddedişidir.Çiftler vajinismus sorunu ile karşılaşınca önce büyük bir üzüntü ve çaresizlik yaşamakta ve bu sorunu en yakın çevrelerinden bile saklamaktadırlar. Başlangıçta sorun genellikle ya görmezden gelinmekte ya da kendiliğinden düzeleceği düşünülerek bir cinsel terapiste başvurma kararı sürekli ertelenmektedir. Cinsel terapiye başvurma kararı verildiğinde ise, sihirli bir değneğin kendilerine dokunmasını ve hayatlarına sorunsuz olarak devam etmeyi arzu etmektedirler. Bu nedenle de hızlı ve mucize tedavilerde umut aramaktadır. Bunlar kızlık zarının ameliyatla aldırılması, anestezi altında cinsellik yaşamak, botoks uygulamaları ya da tek seanslık tedavi yöntemleriolabilmektedir. Bu yöntemler çiftin hem paralarının hem enerjilerinin hem de umutlarının tükenmesine neden olabilmektedir. Çünkü deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükleyebilir, umutlarını kırabilir ve daha sonraki tedavi girişimlerini de güçleştirebilir.  Sorunların devam ediyor olması çiftin daha çok yıpranmasına ve cinselliği daha kötü algılanmalarına neden olabilir. Çiftler, bir süre sonra bunun bir kader olduğunu kabul etmeye başlayabilir, cinsellikten uzaklaşabilir veya cinselliğe küsebilirler. Hatta bir evliliği tamamlayamamayı kişisel başarısızlık olarak algılayan çiftler, penis-vajina birlikteliğini içermeyen yalan bir cinsel hayat yaşamaya başlayabilirler. Zamanla cinsel birleşme denemeleri giderek seyrelebilir veya “sürtünme” ile boşalma alışkanlığı geliştirebilirler. Son aşamada iç dünyalarında fırtınalar kopmaya başlayan çiftler; birbirlerinden gün geçtikçe uzaklaşabilirler, çocuk sahibi olmalarına yönelik çevrelerinden gelen baskılarla yanlış üstüne yanlışa sürüklenebilirler. Çocuk sahibi olmak için aşılama ya da tüp bebek yöntemine yönelebilirler. Hattaçiftler çoğu zaman vajinismustan değil çocuk sahibi olamamaktan şikâyetçi olabiliyor.Aslında emek veya çaba harcamaktan kaçınan çiftler kendilerini daha yoğun bir mücadelenin içerisinde bulurlar ve bu süreç, onların tüm güzellikleriyle birbirlerini yaşamalarına engel olur. Artık onlar için amaç evliliğin başında olduğu gibi mutlu olmak değil; utanç, kızgınlık, umutsuzluk duyguları ile kurdukları yalan dünyalarına sığınmak ve gizlenmektir.Ancak bazı çiftler daha baştan boşanmayı tercih edebiliyor yani vajinismus yuvaları yıkabiliyor.” dedi.

    Vajinismus tedavisindeki en önemli faktör güvendir

    Sebebi ne olursa vajinismusun tedavisinin mümkün olduğunu ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Cinsel hayatın penis-vajina birlikteliğini içermemesi, sağlıklı olmaması kişinin ruh sağlığını bozabilir, günlük hayatını ve tüm ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Aldatma, duygusal ve fiziksel şiddet, saygısız davranışlar, duygusal tatminde azalma, herkesin rahatça girdiği cinsel ilişkiye “biz nasıl giremiyoruz veya neden biz?” şeklindeki suçluluk, eksiklik hissi, utanç duyma, kendinden nefret etme, hayal kırıklığı, bunaltı, sıkıntı, umutsuzluk, çaresizlik, gibi durumlar da vajinismustan kaynaklanabilir. Bunalım ve sıkıntıya düşen çift kendilerine ve birbirlerine güvenlerini yitirebilir. Bu nedenle vajinismus tedavisindeki en önemli faktör çiftin kendilerine, cinsel terapistlerine ve uygulanan tedavi yöntemlerine karşı hissettikleri güvendir. Çünkü mutluluğu yakalamak çok zor değildir, mutluluk, tedavi kararının sağlıklı alınmasına ve başvurulacak cinsel terapistin doğru seçimine bağlıdır. Unutulmamalıdır ki, vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidirbaşlangıçta zor gibi görünen yol, içine girildiğinde en kolay ve en keyif veren yol olabilmektedir.” dedi.

  • Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadınlar şanslıdır

    Vajinismusun her evli on çiftten birinde görüldüğüne dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Düğün mevsimini geride bıraktığımız şu dönemde, ilk denemede ve sonrakilerde bir türlü cinsel ilişki kuramadıkları için bize başvuran, cinsel danışmanlık veya cinsel terapi programına aldığımız pek çok vajinismuslu çift sorunlarını geride bırakmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Vajinismus şikâyeti ile bize başvuran bu çiftler, aslına bakacak olursanız, yeni evlenen çiftler içerisinde en şanslı grubu oluşturuyorlar. Çünkü bu çiftler, açık davranarak sadece sorunlarından kurtulmuş olmakla kalmıyorlar; cinsel terapi sürecinde tam bir cinsel eğitim almış da oluyorlar. Biz, cinsel ilişkiyi sadece penisin vajene girmesi olarak değil; kadın ve erkeğin karşılıklı bedensel, zihinsel ve ruhsal doyumunu sağlayan doğal bir mucize olarak görüyoruz. Çiftlere özel yürütülen cinsel terapi sürecinde kadın ve erkeğin hem kendilerini hem de eşlerini tanıması, bedenlerini keşfetmesi, cinsellikle ilgili yanlışlarını düzeltmesi, bilmediklerini öğrenmesi sağlanıyor. Cinsel terapi sürecinden geçmiş çiftler üzerinde yaptığımız araştırmalar bize gösteriyor ki böyle bir yeniden yapılanma sürecinden geçen çiftlerin evlilikleri, iletişim boyutları ve cinsel yaşamları geçmemişlere oranla daha olumlu seyretmektedir. Bu çiftler, gerçek cinsel mutluluğu daha çabuk yakalıyorlar ve biz olmayı daha iyi başarıyorlar. Şimdi siz karar verin; vajinismuslu kadınlar mı daha şanslı, yoksa her şeyin yolunda gittiği sanılan ama cinsel sorunlarının üstünü örten kadınlar ya da çiftler mi?” dedi.
    Vajinismus zamanla geçmez, uygun bir tedaviyle geçer
    Vajinismuslu hastaların genelde kaderlerine küstüğü ifade eden CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Yeşil; “Hatta bu kadınlarımızın bir kısmı cinsel ilişkiyi adeta bir tecavüzü yaşar gibi yaşamaktadır. Çoğu çift, bu sorunun vajenin cinsel ilişkiye alışık olmamasından kaynak landığını düşünüp zamanın geçmesini bekler. Ama düşünülenin aksine vajen zaten esnek bir organdır. Sağlıklı bir cinsel ilişkide kadın yeterince uyarılıp penis-vajen birlikteliğine hazır hale geldiğinde ilk seferde bile rahat bir ilişki olabilir. Vajinismuslu kadınlarda ise fiziksel bir engel olmamasına rağmen, vajinadaki kasların kendi kontrolü dışında yani istemsiz kasılması sonucu, cinsel ilişki mümkün olmamakta ya da zor ve ağrılı bir şekilde gerçekleşmektedir. Buna kadının zihin altı (bilinçdışı) dediğimiz süreçleri, yanlış ya da eksik bilgileri neden olabiliyor. Beden, bir tehlike olarak algıladığı cinsel ilişkiden kendini refleks olarak korumaya çalışıyor. Oysa mutluluk veren bir sevişme eşleri daha huzurlu, daha mutlu ve çevrelerine karşı daha sevecen yaparken, birbirlerine daha çok bağlar, yakınlaştırır ve onları bütünleştirir. Vajinismus sıkıntısını yaşayanlar bir şeylerin yolunda gitmediğini ve gitmeyeceğini bugün olmasa bile iki-üç yıl içerisinde fark etmekte ve çare aramaya başlamaktadırlar. 20 yıldır bu sorunla yaşayan kadınlarımız olduğunu gördük. Yaşam süreci içinde geliştireceğimiz ve renklendireceğimiz cinselliğimiz için şayet yolun başında eğitim alırsak bu bize en 4–5 yıl kazandırır. Yaşadığımız her an önemlidir, geçen zamanı bir daha geri getiremeyiz. Cinsel terapi için baş vuran hastalarla biz birlikte bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculukta cinsel terapist önden giderek kişiye ışık tutar, o ışığı takip eden hasta aydınlığa ulaşır. Aydınlığa ulaşan hastaları daha renkli, daha mitlerden arınmış, daha çok hazza odaklı bir cinsel yaşam bekler. Vajinismus zamanla geçmez; uygun bir tedaviyle geçer.” dedi.
  • İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA AĞRI OLUR MU? :

    Kızlık zarı kadınların %95′ından fazlasında ince ve esnek bir mukoza parçası yapısındadır. İlişki öncesi kadın kendisini hazır hissettiğinde, ön sevişmeyle vajinada yeterli ıslaklık oluşur, erkeğin de yumuşak davranması ve zorlayıcı hareketlerden kaçınması durumunda kadın kızlık zarının yırtılması esnasında ağrı hissetmez, ya da çok az bir ağrı hisseder. Cinsel ilişkide alınan zevkin ön planda olduğu bir durumda, bu ağrının sonradan hoş olmayan bir anı olarak hatırlanma olasılığı çok düşüktür.

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA KANAMA OLUR MU? :

    İlk cinsel ilişkide kanama olabilir de olmaya bilirde. Bu her kadının anatomik yapısının farklı olmasından kaynaklanır. Kızlık zarı bazı kadınlarda o kadar çok esnektir ki, penis içeriye girdiğinde özelliklede vajina ağzı yeterince ıslak ve kaygan olduğu durumlarda kızlık zarı yırtılmadan kalabilir. Bu durum kızların %1 ‘de oluşur. Bazı kadınlarda da kızlık zarının damarlanması çok ince olduğundan zar yırtılmasına rağmen kanama olmayabilir.

    KIZLIK ZARININ KALIN OLMASI İLİŞKİYİ ENGELLER Mİ? :

    Bazı durumlarda ilk cinsel birleşme birinci denemede ve sonraki birkaç denemede gerçekleşmeyebilir. Bunu en sık görülen nedeni sanıldığı gibi kızlık zarının kalın olması değildir. En sık görülen nedeni, kadının kendisini cinsel ilişkiye hazır hissetmemesi ve korkmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda kadın kendini gevşetemeyecek, vajinanın girişinde bulunan güçlü kaslar kasılı olarak kalacak ve vajina yeterince ıslanma ve kayganlaşma olmayacağından penisin vajinanın girişinde yer alan kas ve kızlık zarı engelini aşması güçleşecektir. Çok az bir ihtimal olsada diğer bir neden de kızlık zarının gerçekten kalın olmasıdır. Jinekoloji kliniklerine “ilk ilişkiyi başaramama” sebebiyle başvuran kadınların muayenesinde kızlık zarının kalın olması nedeniyle ilk ilişkiyi başaramadıkları ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda bazen cerrahi müdahale ile kızlık zarının doktor tarafından basit bir operasyonla açılması gerekebilir.

    İlk Gece İçin 8 Öneri için tıklayınız!

    ZARIN YIRTILMASIYLA OLUŞAN KANAMA SÜRESİ :

    Kızlık zarının yırtılması esnasında yırtık nadiren kızlık zarından vajinaya doğru genişleyebilir. “Deflorasyon” yani kızlık zarının yırtılması olarak adlandırılan bu durum genellikle ön sevişmenin yetersiz olması ve vajinanın yeterince kayganlaşmamasından kaynaklanmaktadır. Çoğu durumda erkek, kadının ağrı duymasına duyarsız kalarak ilişkiyi sürdürmüş ve yırtık olması gerekenden daha büyük olmuştur. Normalde kızlık zarı bozulmalarında kanama en geç yarım saatte durur. Geniş bir yırtık oluştuğunda ya hemen başlayan şiddetli bir kanama ya da ilişki bitmesine rağmen uzun bir süre devam eden kanamalarda söz konusudur. Yapılan jinekolojik muayenede yırtığın yeri tespit edildikten sonra sınırlı uyuşturma ya da geniş yırtıklarda genel anesteziyle yırtık onarılarak kanama durdurulur.

    Kalın kızlık zarı gibi, çiftlerin elinde olmayan nedenlere bağlı normal dışı durumlar için erkeğin ve kadının yapabileceği bir şey elbette ki yoktur. Bu durumda jinekolojik muayene gereklidir.

    İLK GECE ERKEĞE DÜŞEN GÖREVLER :
    Başarılı bir ilk gece için kadının yapması gereken; eşine hazır olduğu ya da hazır olmadığı mesajını net olarak verebilmesi, kadın ön sevişme aşamasında kontrolü kendi eline almalı ve erkek de kontrolü kadına bırakmada gönüllü olmalıdır.

    Erkek ise kadının kendisinden farklı doğasını kabul etmeli, bir kadının cinsel ilişkiye hazır olmasının erkekten daha uzun sürdüğü gerçeğini unutmamalıdır. Erkek, kadının gevşemesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmalı ve çok sabırlı olmalıdır.