Etiket: vajinismus

  • Cinsel sorunlara hipnoz

    Cinsel sorunlara hipnoz

    Kamuoyunda cinsellik kadar olmasa da çok ilgi çeken, merak uyandıran; buna karşı hakkında bilinenlerin hemen tümünün yanlış olduğu başka bir konu da hipnozdur. Söz, bakış, hayal gücü yada bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin vb. tekniklerle oluşturulan; kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği çok özel bilinç durumuna hipnoz diyoruz. Hipnoz tamamen beynin doğal ve normal işlevlerinden bir tanesidir.

    Büyü, sihir yada doğaüstü hiçbir yönü yoktur. Hipnoz sadece gevşeme ve rahatlama aracı değildir. Hipnoz bilinçaltına açılan bir kapıdır. İyi bir cinsel terapist bu kapıdan içeri girer ve cinsel hastalıklara, kötü huylara, alışkanlıklara yol açan ve çocuklukda hatta bazen doğmadan önce oraya yerleşmiş yanlış bilgileri, inançları, düşünceleri, algılamaları bulur ve değiştirir. Ayrıca eğitim almış hipnoz uygulayıcılarına hipnozitör, hipnozla cinsel terapi veya psikoterapi yapan terapistlere ise hipnoterapist denir.

    CİNSEL SORUNLARDA HİPNOZ MUCİZESİ

    Özellikle psikolojik kökenli cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde, hipnoz son derece etkili yöntemdir. Yıllardır cinselliği bir tabu sayan, ayıp, yasak ve günah kavramları tarafından kuşatan ve konuşamayan Türk insanı, artık cinsel sorunları olduğunu kabul ediyor ve çözmek için yeni çareler arıyor. Hipnozun tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus, cinsel isteksizlik vb. cinsel işlev bozuklarıdır.

    Hipnoz cinsel terapide kullanılan araçlardan biridir. Hipnoz aracılığı ile bazı cinsel işlev bozukluklarının tedavi edilmesine hipnoterapi diyoruz. Cinsel terapi seansları sırasında kullandığımız tıbbi bir girişimlerden biri olan hipnoz; tek başına mucize yaratmaz. Çünkü hastayı iyileştiren bizzat hipnozun kendisi değil, hipnoz sırasında uyguladığımız değişik tedavi yöntemleridir. Yani, hipnoz cinsel terapide çok işe yarayan ve kolaylaştıran bir tedavi aracıdır. Bu anlamda hipnozu bir şırıngaya benzetmek mümkündür. Nasıl ki şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları uygulamak için kullanılan bir tedavi aracı ve hastayı iyileştiren şey şırınga değil de içindeki ilaçlar ise; aynı şekilde hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir.

    HİPNOZ UYKU DEĞİLDİR

    Hipnozdaki kişinin uyanıktır, hipnozitörün yani hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar ve hatta yargılayıp sorulara yanıtlar bile verebilir ancak farklı bir bilinç halindedir. Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnoz artmış bir farkındalıktır. Hipnoz, kişinin gönüllü isteğiyle, hipnoz uygulayan kişinin direktifleri doğrultusunda dikkatini toplaması, gevşemesi ve yoğunlaştırması ile gerçekleşen bir durumdur. Dolayısı ile hipnoza girmek istemeyen kişi dikkatini yoğunlaştırmayacağı ve direktiflere uymayacağı için isteği dışında hipnoza sokulamaz.

    Hipnoz sırasında kişinin kontrolü tamamen kendi elindedir. Biz cinsel terapide bilinçli hipnoz tekniğini kullanıyoruz. Yani kişi, hipnozitörün söylediği her şeyi dinler, anlar, değerlendirir ve istemediği hiçbir şeyi söylemez, istemediği hiçbir şeyi de yapmaz. Eğer, hipnoz uygulayan kişi, hipnozdaki kişiden söylemek istemediği gizli sırlarını söylemesini yada onun ahlaki ve sosyal değerlerine aykırı bir şeyi yapmasını isterse kişi bunu kabul etmez daha da zorlanırsa hipnozdan çıkar.

    Kimi insan hiç hipnoza giremezken, kimileri çok kolay kimileri ise çok zor hipnoza girerler. Kişilerin hipnoza girebilme düzeyine hipnoza yatkınlık adını veriyoruz. Hipnozun gerçekleşmesinde zeka, algılama, değerlendirme, hayal gücü ve konsantrasyon çok önemlidir. Bu nedenle de bu işlevlerin düzeyleri hipnoza yatkınlığı belirlemektedir. Hipnoza yatkınlık, bireyin kişilik özelliklerine, bilişsel işlevlerinin düzeyine ve içinde bulunduğu ruhsal durum ya da varsa ruhsal hastalığının niteliklerine göre farklılıklar gösterir.

    Örneğin, dikkat ve algılamanın ciddi düzeylerde yetersiz olduğu yada bozulduğu zeka geriliği olan kişilerin, ağır depresyon ve bunama hastalarının hipnoza girmeleri mümkün değildir. Yine karşısındakine güvenmeyen, her an kontrolü elden kaçırma yada zarar görme endişesi yaşayan, kuşkucu, aşırı titiz ya da başkalarından direktif almayı kabullenemeyen paranoid, obsesif ve narsisistik kişilik özellikleri olan kişiler hipnoza çok zor ve yüzeysel girerler. Zeki, hayal gücü kuvvetli, kolayca dikkatini yoğunlaştırabilen kişiler; hipnoza çok kolay girer, kolayca derinleşebilir ve cinsel sorunlarına çok daha kısa sürede çözüm bulabilirler.

    HİPNOZDAN ÇIKAMAMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

    Hipnoza alınan herkes seans sonunda hipnoz uygulayan kişinin direktifleriyle hipnozdan çıkabilir. Diyelim ki hipnoz sırasında hipnozitör çeşitli nedenlerle kişiyi hipnozdan çıkartmadan odadan ayrıldı. Hipnozitörün uzaklaştığı süre ve mesafeye bağlı olarak bir süre sonra hipnoz kendi kendine sona erer. Yani hipnozdan çıkamama gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca iyi ve tecrübeli bir hipnozitör televizyon başında izleyenleri veya telefonda karşı taraftakini hipnoz yapabilir. Hastanın hipnoza girmek için hipnozitöre ihtiyacı vardır, ancak çıkmak için değil.

    VAJİNİSMUS ve ERKEN BOŞALMAYA HİPNOZLA ÇARE

    Hipnozla cinsel sorunların tedavisinde hastalığın öznelliğine ve hastanın durumuna göre seansların uzayabilir. Hipnozla en kolay tedavi edilen cinsel sorunların başında erken boşalma ve vajinismus, en zor tedavi edilenlerin başında ise cinsel kimlik bozuklukları gelmektedir. Hipnoz cinsel yaşamın renklendirilmesinde de büyük yarar sağlayabilir. Cinsel isteksizlik duyanlar, korku nedeniyle ve acı nedeniyle ilişki kuramayan vajinismuslu kadınlar, erken boşalıp partnerini tatmin edemediği için suçluluk duyan erkekler, hipnozun etkisiyle normale dönebilirler. Ayrıca hipnoz iktidarsızlığın cinsel terapisinde çok yoğun olarak tercih edilmektedir.

    KADINLARDA CİNSEL İLİŞKİYE GİREMEME – VAJİNİSMUSTA HİPNOZ

    Kadında cinsel ilişkinin olduğu anatomik bölgeye vajen adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan, istemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara vajinismus denir. Halk arasında evli bakireler, tamamlanmamış evlilik veya cinsel fobi, tıp literatüründe cinsel işlev bozuklukları sınıflamasında ise cinsel ağrı bozukluğu da denilir ve hipnoz destekli cinsel terapi ile %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    OTOHİPNOZ – KENDİ KENDİNE HİPNOZ

    Otohipnoz kişinin kendi kendini hipnotize etmesidir. Bunun için hastamız hipnotik transta iken hastamıza -sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki otohipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı yada başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir. Bunun için sağ elinin başparmağını avuç içine, diğer dört parmağını da onun üzerine kapatıp hafif bir yumruk yapacaksın. Bu esnada gözlerini kapatacaksın ve sorunun hakkında kendi kendine telkin vereceksin.

    Artık kendi kendinin hipnozitörü oldun. Gerektiği hallerde ve yerde ototelkini kullanıp rahatlayabilirsin. Ancak bu kendi talebin ile ilgili hazırladığın telkinler doğrultusunda uygulayabileceksin. Onun dışında kullanmayacaksın. Ortalama tedavi süren 3-5 seans arasındadır- telikinini veririz. Otohipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metodlar da vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metodları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır.

    HİPNOZUN YAN ETKİSİ YOK

    Hipnoz insanlık tarihi kadar eski ve güvenilir bir yöntemdir, bir şifa, huzur ve başarı aracıdır. Bilimsel bir yöntemdir. Ancak yine de farklı bir varoluşla kişinin kendisi hakkında bilinmeyenleri öğrenmesinin bir yolu olan hipnozun ehil ve deneyimli kişilerce yapılması gerekir. Çünkü biz hipnozu insanları uyutmak için değil aksine gizli gerçeklere yandırmak için kullanırız. Hipnoz öze dönüştür. İçsel ve öz kaynaklarımızın eczaneniz olarak kullanılmasıdır.

    CİNSEL SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI İÇTEN KAYNAKLANIR

    Hipnoz sanılanın aksine başkalarının davranışlarını yönetmek ya da kendi iradelerine aykırı bir biçimde davranmalarını sağlamak amacı ile kullanılmaz. Hipnoz herkesin en olumlu yanları ile isteklerini gerçekleştirmesine izin veren öz benliğimizi idrak etmemizde ve doğal ahengi engelleyen duygusal sınırlarımızı yok etmede etkili olur. Cinsel birçok sorun ve rahatsızlık içsel kavram ve inançlarımızın bir sonucudur ve bir çözüm bulma girişimidir. Eğer en içsel duygularımızı ve inançlarımızı tanımaya, kabul etmeye ve değiştirmeye gönüllüysek, cinsel sorunlarımıza daha yapıcı çözümler bulabilir ve rahatsızlıktan tamamen kurtulabiliriz.

    Cinsel sağlık, mutluluk ve başarı daima içten kaynaklanır. Düzenli bir şekilde içsel kaynaklarımızla bağlantı kurduğumuzda iç benliğimizin dikkatimizi çekebilmesi için bizi hasta etmesine gerek kalmaz. Bu bakımdan hipnoz aslında hastalığı doğrudan tedavi etmez, hastanın telkin alma ve kabul etme yetisini arttırır. Ayrıca cinsel hastalıkların altında yatan faktörleri belirlememize yardımcı olur. Çünkü bilinçaltına atılan bir olay, hipnoz seansı sırasında birden akla gelebilir. Bu da özellikle insanın doğal dengelerini yeniden kurmasını sağlayarak, cinsel sorunların çözümüne katkıda bulunur.

    ERKEN BOŞALMADA HİPNOZ

    Erken boşalan kişi genellikle o an geldiğinde kendini tutamadığını söyler. Hipnoz destekli cinsel terapi ile erken boşalma %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    KADINLAR HİPNOZA DAHA YATKIN

    Özellikle kadınlar hipnoza daha yatkındır. Çünkü kadınların üzerinde var olan toplumsal, ailevi ve dini baskılar nedeniyle cinselliği çok daha az konuşur ve yaşarlar. Bu nedenle hipnoz seanslarında kendi cinsellikleri yeniden keşfedebilirler ve sorunlarına erkeklere göre daha kolay çözüm bulabilirler.

  • Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı Cinsel İlişki veya Disparoni, cinsel birliktelik sırasında kadının yüzeyel olarak vajina girişi veya daha derin kasık bölgesinde ağrı, acı, batma veya yanma hissetmesidir.

    İlk cinsel birliktelik den itibaren Disparoni gelişebileceği gibi, cinsel birliktelikden yıllar sonra da ağrılı cinsel ilişki oluşabilir.

    Toplumumuzda cinselliği çoğunlukla bir görev olarak gören kadınlarımız, disparoni şikayeti olsa da bu nedenle doktora başvurmayı pek gerek görmezler. Bu yüzden disparoninin hangi sıklıkda görüldüğüne dair elimizde net bir bilgi yoktur. Ancak son yıllarda cinselliğe bakış açısının yavaş yavaş değişmesi ile birlikte kliniklere ağrılı cinsel ilişki şikayeti ile gelen hasta sayısında da bir artış izlenmektedir.

    Ağrılı cinsel ilişkisi olan bir kadın öncelikle jinekolojik muayene ile değerlendirilmelidir. Cinsel birliktelik sırasında oluşan ağrı, penisin vajinaya giriş bölgesinde ise Yüzeyel Disparoni olarak değerlendirilir. Derin Disparoni ise penis vajinanın daha ilerisindeyken, daha çok kasık bölgesinde hissedilir. Bu hastalarda genital bölgenin anatomik bozukluk veya enfeksiyonları öncelikle araştırılmalıdır. Karşılaşılan en sık Disparoni nedenleri şunlardır:

    • Vajina veya vulvar bölge enfeksiyonları, Bartholin absesi, genital uçuk veya siğiller.

    • Kızlık zarı veya vajina giriş bölümünde doğumsal anatomik darlıklar: Kalın kenarlı veya septalı kızlık zarı veya vajinanın normalden kısa olması.

    • Vulvar vestibulit sendromu.

    • Menopoz döneminde östrojen hormon eksikliğine bağlı vajinal sekresyonların azalması, vajinal kuruluk ve doku harabiyeti.

    • Rahim sarkması, mesane sarkması (sistosel) veya vajina arka duvarının sarkması (rektosel).

    • Cinsel ilişki sırasında kullanılan prezervatife karşı gelişen alerjik reaksiyon.

    • Endometriozis hastalığına veya pelvik bölgede daha önceden geçirilen operasyonlara bağlı gelişen yapışıklıklar.

    • Doğum sonrası veya vajinal yoldan geçirilen bir cerrahi operasyona ait dokuların kötü iyleşmesi.

    • Vajina, vulva veya diğer pelvik organlara ait tümöral yapılar.

    • Cinsel birlikteliğe tam hazır olmadan ilişkiye girmek: Ön sevişmenin uzun tutulduğu cinsel birlikteliklerde vajinal sekresyonlar daha fazla olacağı için vajinal kuruluk ve iritasyon daha az olacaktır.

    • Anüs, rektum bölgesine ait kronikleşmiş hastalıklar: Anal fissür, fistül, hemoroid, kronik inflamatuar barsak hastalıkları veya kabızlık.

    • Psikolojik sorunlar, cinselliğe ait kötü tecrübeler, cinsel yaşamla ilgili mitler, vajinismus.

    Ağrılı cinsel ilişki şikâyeti olanlarda tedavide esas olan ağrının nedenini ortaya koyabilmektir. Daha sonrasında alt da yatan nedene yönelik uygun tedaviler, cerrahi, medikal veya cinsel terapiler planlanabilir.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı, kadında cinsel doyumda azalma ve cinsel ilişki sıklığında azalmaya zemin hazırlar ve zaman içinde cinsel isteksizlik gelişir. Bu durum giderek cinsel birliktelik de çiftlerin her ikisi için de sorun olmaya başlar.

    Bu yüzden eğer sizin de cinsel ilişki sırasında ağrınız varsa artık daha fazla ertelemeyin, hemen doktorunuzla görüşün!

  • Yaz sıcaklarında cinselliğe dikkat!

    Yaz sıcaklarında cinselliğe dikkat!

    Cinsel Sağlık Enstitüsü (CİSED) Adana Şube Başkanı Uzm. Dr. Taner Canatar, Türkiye’de hızla artan sayıda insanın psikolojik sorunlar, evlilik ve cinsel problemler yaşadığını, birçok insanın da bu problemler için terapiye başvurduğunu belirtti.

    Dr. Canatar, “Ama buna rağmen halen cinsel sorun yaşayıp yardım almadan yaşayan çok sayıda insan var. Kolaylıkla çözümlenebilecek bir soruna rağmen bu insanlar hayatı kendilerine zehir ediyorlar. Maalesef ülkemizde cinsel sorunlar çok yaşanıyor ama az konuşuluyor” dedi.

    Uz. Dr. Taner Canatar, “Ahlak hastalığı” olarak bilinen vajinismus sorunu ile sık karşılaştıklarını belirterek, “Birçok genç çiftin evliliğine karabasan gibi çöken, zamanla evliliğin dengesini bozarak boşanmalara kadar götüren vajinismus hastalığı, uygun bir cinsel terapiyle yüzde100 tedavi edilebiliyor” diye konuştu.

    Canatar, cinsel sorunlar için başvururken içecekler içtikten ya da dondurma yedikten sonra cinsel ilişkiye girmek sağlıklı değildir. Hazımsızlık ve soğuk yiyecekler cinsel enerjide dengesizliğe yol açabilir. Aşırı tok karın performans düşüklüğünden, ereksiyon sorunlarına, cinsel isteksizlikten cinsel başarısızlığa kadar birçok cinsel soruna neden olabilir.”

    Yazın gelmesiyle birlikte cinsel istekte artış olabileceğini belirten Dr. Canatar, “Çünkü güneş ışığı cinsellik için önemlidir, ışık kesildiği zaman mutluluk hormonu olan serotonin seviyesi düşer, insanlar daha mutsuz olurlar. Doğanın baharda yeniden canlanması gibi insanların cinsel hayatı da baharda ve yazın canlanabilir” dedi.

    Uzm. Dr. Canatar, yapılan bir araştırmaya da dikkati çekerek, “Seksin mevsimi bahar ve yazdır. Çünkü insanlar sekse çağrıyı genellikle koku ve görüntüyle yaparlar. Yazın erotik görsel uyarılar ön plana çıkar ve insanlar daha rahat giyinirler, dolayısıyla cinsel isteklerde artış olabilir” ifadesini kullandı.

    İHA

  • Kadınların Cinsel İsteği Dalgalara Benzer

    Kadınların Cinsel İsteği Dalgalara Benzer

    Kadınlarda cinsel istek önce beyinde başlar. Bazı sinir yolları aracılığıyla omurilikten geçerek cinsel organlara ulaşır. Bunun sonucu tahrik olan kadınların vücudunda birtakım değişiklikler meydana gelir. Fark edilen ilk değişim, vajinalarındaki ıslanma ve klitorislerindeki kabarmadır. Bunu, cinsel etkinlik devam ettiğinde vajinanın uzaması ve genişlemesi, cinsel bölgelerindeki sinirlerin uyarılması, vajinal dokularının kalınlaşması, klitorislerinin kanla dolması ve büyümesi izler. Daha sonra meme uçları sertleşir, memeleri büyür, iç dudaklar ve klitorisleri biraz daha şişer ve renk değiştirir, dış dudaklar yanlara çekilerek birleşmeyi kolaylaştırır. Boşalmaya yakın kasılma ve terlemeleri başlar, gözleri parlaklaşır, göğüsleri daha duyarlı olur, cinsel organlarının dış ve iç bölgelerindeki kan yoğunluğu artar, ciltleri kızarır, kalp atışları hızlanır, kan basınçları yükselir ve solunumları sıklığında artış gözlenir. Boşalıncaya kadar kasları gerilir, tenlerinde giderek artan bir duyarlılık olur. Buna rağmen, kadınlar boşalmak için son bir sıçrayışa ihtiyaç duyar ve bunun için istemli olarak kaslarını kasmaları gerekir. Boşalma anında da, başta vajinalarında ve rahimlerinde olmak üzere bedenlerinde sanki bir “SİLKİNME NÖBETİ” gibi bir dizi ritmik kasılmalar olur. Kadınlarda boşalmaya “GELME” adı verilir. Bu “gelme” eylemi erkeklerdeki boşalmayla benzerlik gösterse de, erkeklerdeki gibi gözle görülür bir meni çıkışı yoktur. Zevkli bir boşalma yaşanırken, kadınlar istemsiz sesler çıkararak yüzlerindeki ifadeleri değişebilir. Son safhada tüm bedensel fonksiyonları yavaşça tekrar normale döner ve sakinleşirler. Sonuç olarak, fiziksel ve ruhsal bir doyum yaşandıkları için her türlü gerginlik ve stresten arınırlar.

    Cinsel sorunların çoğu çiftlerin uyumsuzluğundan ve sağlıklı iletişim kuramamalarından kaynaklanır. Kadınlar cinselliğe karşı ilgisizlerse, sevişmekten kaçınabilir ya da ye­terince uyarılmadıkları için cinsel ilişki­nin acı verdiğinden yakınabilirler. Bu durumda erkeler, onları nasıl uyaracaklarını bilemez ve bu nedenle, kendilerini başarısız hisse­debilirler. Erkeklerin “elektrik ampulleri” gibi hemen yandıkları ve seks yapmaya hazır hale geldikleri, kadın­ların ise “ütü” gibi yavaş yavaş ısındıkları ve geç uyarıldıkları söylenir. Bu genelleme çoğu zaman doğrudur. Bir başka genelleme ise kadınların cinsel istekleri için yapılır: “Kadınların cinsel istekleri dalgalara benzer…”

    Kadınlar sevildiklerini ve değerli olduklarını bir erkeğin gözlerinde, sözlerinde ve davranışlarında gördüklerinde veya hissettiklerinde, hem kendilerine verdikleri değer hem de, cinsel istekleri tıpkı dalgalar gibi önce yükselir daha sonra yavaşça alçalır ve azalır… Diğer bir değişle, kendilerini gerçekten iyi hissettiklerinde cinsel açıdan zirveye çıkarlar ama birdenbire ruh halleri değişince dalgalar gibi dibe vurabilir, yani cinsel istekleri azalabilir. Ancak bu düşüş geçicidir. Dibe vurduktan sonra aniden ruh halleri yine değişebilir ve kendilerini yine iyi hissedebilirler. Bu durum da, otomatik olarak dalgalarının yükselmesine işarettir. “Bazen dibe vurmak gerekir yükselmek için…”

    Kadınların dalgaları yükselirken verecekleri bolca sevgileri, erotizmleri ve cinsel istekleri vardır. Ancak düşerken kendiiçlerindeki derin boşluğu hissederler ve bu nedenle, koşulsuz bir sevgiyle doldurulmasını ister, oldukları gibi kabul edilmeyi beklerler. Bu dibe vurma aynı zamanda kadınlar için “DUYGUSAL ARINMA” zamanıdır. Eğer kadınlar olumsuz duygularını bastırmış ya da geçmiş çocukluk yaşantılarında duygusal ve fiziksel travmalara maruz kalmışlarsa, iniş dönemlerinde geçmiş travmalarını tekrar etmeye, olumsuz duygularıyla beraber tatmin olmamış gereksinmelerini yeniden hissetmeye ve hissettirmeye başlar. Geçmiş hep tekrar eder… Mekânlar değişir, zaman değişir, oyuncular değişir ama roller hep aynı kalır! Bu süreçte sorunlarından bahsetme ve seslerinin duyulup anlaşılması gibi ihtiyaçlarının yanı sıra sevilmek, ilgilenilmek, anlaşılmak, konuşmak ve saygı görmek gibi doğalarına özgü gereksinimlerinin de karşılanmasını beklerler. Çünkü kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgilerini ifade eden anlayışlı erkekler isterler. Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleridir. İşte size kilit noktası; kadınlar çoğu kez değerli ve sevilmeye layık olduklarını hissetmek isterler!Bunu hissettirebilmek için erkekler kadınların gururunu okşamalı, her akşam en az yarım saat ellerini tutup, gözlerinin içine bakarak sadece onları dinlemeli ve anladıklarını göstermeli, şefkatli olmalı ve her daim arkalarında olduklarını hissettirmelidirler.

    Kadınların dalgalanıp durulmaları tıpkı “DİPSİZ VE KARANLIK BİR KUYUYA DÜŞME” deneyimi gibidir. Kadınlar kuyularına indiklerinde farkında olmadan kendi bilinçdışlarına, terk edilme ve reddedilme gibi duygular içeren geçmiş travmalarına, karanlık ve karmakarışık duygularının içine çekilmiş olurlar. Dolayısıyla, birdenbire bir sürü belirsiz duygular yaşamaya başlayabilirler. Yapayalnız veya terk edilmiş olduklarını ya da hiç desteklenmediklerini düşünerek umutsuzluğa ve çaresizliğe kapılabilirler. Kadınlar kuyuya düştüklerinde, içlerindeki hassas küçük kız, eski duygularıyla bağlantıya geçer, birdenbire, tıpkı çocukluklarındaki gibi algılarlar hayatı ve erkekleri… Örneğin sanki babası onlara zaman ayıramayacak kadar meşgul olduğunda hissettiklerini yeniden hissetmeye başlarlar. Eski, çözümlenmemiş öfke ve güçsüzlük duygularıyla bağlantıya geçerler. Eğer hissettikleri acıyı paylaşma ve inceleme şansları olursa daha derin duyguları da su yüzüne çıkabilir. Böylece dibe vurup sonra kendilerini çok daha iyi hissederler, yakınlığa ve içtenliğe güvenmeyi öğrenirler. Kadınlar üzüntülü, heyecanlı, kafası karışık, bitkin ya da umutsuz olduklarında yalnız olmadıklarını hissetmek ister, koşulsuz sevgi ve saygı arar, duygularını paylaşmayı, anlayış ve değer görmeyi arzular ama en çok kendilerini dinleyecek birine ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, dibe eriştikten hemen sonra, sevildiklerini, değerli olduklarını ve desteklendiklerini hissederlerse, otomatik olarak ruh halleri zamanla iyileşir. Hatta düşme eylemi kadar hızlı bir şekilde kendiliğinden yükselir, yeniden ilişkilerinde sevgiyle ışımaya ve cinsel istek duymaya başlayabilirler.

    Kadınların yakın ilişkilerinde sevgi verme ve alma yetenekleri genelde kendilerini nasıl gördüklerinin bir yansımasıdır. Kendilerini iyi bulmadıkları veya beğenmedikleri zamanlar, partnerlerine karşı cinsel istek duyamaz, hoşgörülü ve olumlu olamazlar. Dalgaları dibe vurduğunda yorgun, bezgin ya da duygusal açıdan çok tepkili olur, kendilerini daha zayıf ve daha fazla sevgiye ihtiyaç duyar bir halde bulurlar. Erkeklerin bu dönemlerde kadınların duygusal gereksinmelerini anlamaları ve seks yapmak için onları zorlamamaları çok önemlidir. Çünkü cinsel isteksizliğin çözümünde kadınların kendi bedenlerini tanımaları ve cinsel fanteziler kurmaları kadar partnerleriyle sağlıklı bir iletişim içinde olmaları ve ilişkilerini flört havasına sokmaları da büyük önem taşır. Kendini sevmeyen bir kadının cinsellikten zevk alması veya cinsel olarak istekli olması mümkün değildir.

    Cinsel isteksizliği olan kadınların öncelikle kendi vücutlarını ve cinsel organlarını tanımalarına yönelik aşk oyunlarıyla cinselliklerini yeniden keşfetmeleri gerekiyor. Çift olarak, erotik masaj ile duygulanımlarını arttırdıktan sonra, nelerden hoşlandıklarını veya hoşlanmadıklarını paylaşarak cinsel yaşamlarında iyileşme sağlayabilirler. Kadınların haftada en az üç kez cinselliği düşünmeleri, erotik kitaplar okuyarak, erotik filmler izleyerek ve erotik fanteziler kurarak cinselliğe olan ilgilerini arttırmaları, partneriyle yaşadıkları kışkırtıcı ve güzel deneyimleri hatırlamaları içlerinde cinselliği yeniden yaşama arzusunu uyandırabiliyor.

    Sonuç olarak, kadınlar cinselliklerini, aşkı ve hayatı ertelememeli, şu an ve şimdiyi hakkıyla yaşamalı, zamanın, hayatın, cinselliğin ve aşkın içinden bir şeyler kurtarmalı, huzuru kendi içlerinde, yüreklerinde bulmalıdır. Bir yerlerde tıkanıp kaldıklarında ve cinsel isteksizlik yaşadıklarında, yüzlerini doğaya dönmeli, severek üretmeli, yüreklerini ferahlatacak yeni yollar seçmeli, yeni cinsel tekniklerle tanışmalı ve yeni keşifler yapmalılardır. Hep hayalini kurup “Zamanı gelince yaparım!” diye erteledikleri ne varsa gerçekleştirmeyi denemelilerdir. Çünkü yeni şeyler yapmak ve severek üretmek ruha şifa verir…

  • Vajinismus neden korkutuyor?

    Vajinismus neden korkutuyor?

    Vajinismus bir kadının vajinal duvarlarının sıkı ve vajinanın içinde bulunan kuvvetli kas spazmları nedeniyle yakın olması durumudur.
    Penetrasyon girişimleri hatta dokunma bile öncesinde hiçbir ağrı bulunmayan vajinanın kasılmasına, vajina kaslarının çekilmesine neden olmaktadır. Bu durumun oluşmasının büyük bir kısmı psikolojiktir.

    Vajinismuslu kadınların doğum yapma, jinekolojik muayene olma ve penis-vajina birlikteliğ (penetrasyon) gibi konularda fobik korku durumları mevcuttur. Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, vajinismuslu kadınlar üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda,kapalı yerlerde kalma korkusu, yalnız kalamama korkusu, karanlıktan ve özellikle fareden korkma gibi hiç bilinmeyen ortak korkularının olduğunu keşfetti.

    VAJİNİSMUSLU KADINLARIN ORTAK KORKULARI

    Kapalı yerde kalma korkusu
    Vajinismuslu kadınların çoğu küçüklükte yaşadıkları olayların ve cinsel mitlerin arasında sıkışıp kalmış kişilerdir. Bu hiç bilinmeyen ortak korkuları da çocuklukta gelişmiştir. Kapalı ortamlarda kalamama durumuna klostrofobi diyoruz. Vajinismusun en bilindik belirtilerinden biri olan, vajinanın istemsiz kasılması sonucu kadının kendini kapatması durumu doğrultusunda gelişen bir fobidir. Kapalılık korkusunda, bulunulan mekân her ne kadar geniş olsa da, aynı vajina gibi, kapıların ve pencerelerin kapalı olması ya da içeride az sayıda insan olması, vajinismuslu kadının kendini kapana sıkışmış gibi hissetmesine yol açarak çarpıntı, nefes darlığı, titreme, bacaklarda karıncalanma ve kitlenme gibi sonuçlar doğurmaktadır.

    Yalnız kalamama korkusu
    Vajinismus kadınlarının cinsel birleşme gerçekleştiremedikleri için kendilerini yalnızlığa itmesi sonucu oluşan ve bilimsel adı otofobi olan yalnızlık korkusu, bu kadınların ortak fobisidir. Vajinismus kadını cinsel birleşme gerçekleştiremediği için kendini anormal olarak gördüğü için yalnız kalmaktan korkmakta çünkü kendinden korkmaktadır. Araştırmalarımız sonucunda edindiğimiz verilere göre uzun süre yalnızlığa gömülmüş bir vajinismus kadınının kendine zarar verdiğini olmuştur.

    Karanlık korkusu
    Vajinismus kadınının çocukken yaşadığı ve etkilerini günlerce taşıdığı belirli ya da belirsiz zihinsel ve duygusal travmalar sonucu oluşan niktofobi, diğer bir değişle karanlık korkusu, onun tüm zihinsel enerjisini karanlığa yoğunlaştırması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu korkunun, vajinismus kadınının ortak özelliği olmasının ana nedeni ise vajinanın konumundan kaynaklanmaktadır. Vajina, penis gibi dışarıdan görünen bir genital organ olmadığı için kadın vajinasını kolay kolay tanımlayamaz. Vajinismus kadını için karanlıkta kalan vajina nasıl korku uyandırıyorsa, karanlıkta kalmakta aynı korkuyu uyandırmaktadır. Bu nedenle karanlıkta kalmak vajinismuslu kadının çok şiddetli panik yaratabileceği bir durumdur.

    Hayvan korkusu
    Zoofobi olarak bilinen hayvan korkusunun çıkış nedeni yine çocukluk dönemine denk gelmektedir. Çocukluk çağında yaşanan travmalar, yetiştirilme tarzı ve ebeveynlerden en az birinin ürkütücü tavrı nedeniyle, çocuğun bastırmaya çalıştığı korkusunun bir hayvanla sembolleştirilmesi durumudur. Vajinismuslu kadınlar üzerinde yaptığımız araştırma sonucu, pek çok kadın gibi vajinismus kadınının da kedi, köpek, yılan, fare gibi hayvanlardan korktuğu; pek çok kadından farklı olarak ise fareden korkmalarının nedeninin vajinaya kaçacağı düşüncesi olduğunu saptadık. “Vajinama fare kaçar!” ve “Vajinaya girişe hayır!” diyen vajinismus kadının en büyük korkularından birinin fare korkusu olması, vajinismus belirtilerinde sıralanan penis ya da herhangi bir cisim girişinin kabul edilmemesi, tampon kullanımı ya da jinekolojik muayene gibi dışarıdan müdahale yapılacak olan eylemlerle aynı nedeni barındırmasıdır.

    Vajinismusun %100 tadavisi vardır!
    Görüldüğü üzere bu belirtiler ve sonuçlar aslında vajinismusun ta kendisidir. Vajinismus tedavisi için uygulanacak adımlar her ne kadar vajinismusun kadın üzerindeki süresine ve yoğunluğuna göre farklılık gösterse de vajinismusun tedavi edilebilir bir geçici rahatsızlık olduğunun bilmesinde fayda var. Vajnismus kadınları, tam bir iyileşme gösterecekleri için şanslılar. Ayrıca, vajinismus cinsel terapisinde genellikle hiçbir cerrahi müdahale ve diğer girişimsel müdahaleleri uygulamak gerekmez. Kadının tedavi süreci boyunca herhangi bir ilaç kullanması da istenmemektedir. Yapılması gereken tek şey kadının iyi bir rehber olacak cinsel terapisti bulması, her şeyi açıkça anlatması ve en önemlisi de iyileşme arzusunun olmasıdır. Kadın bunu yapmayı başardığı takdirde, terapistinin ona önereceği egzersizlerle, kendi kendini tedavi etmesi mümkün olacaktır.

  • Her On Kadından Biri Evli ve Bakire

    Her On Kadından Biri Evli ve Bakire

    Türkiye’de kadınlar cinsellikten çok korkuyor… Türkiye’deki her 10 kadından biri için, evlendiği gece hayatının en kötü gecesi oluyor. Çünkü kadınlar eşleriyle seks yapmaktan korkuyor. İstese de, sevse de cinselliği yaşayamıyor. Vajinismus adı verilen bu durum aylarca hatta yıllarca sürebiliyor. Bazı evliliklerde seks hiç yaşanmıyor…

    Vajinismus nedir?

    Vajinismus tıpkı deprem gibidir. Kişi umutsuz olduğuna yürekten inanır, ‘Ya canım acırsa’ diye cinsellikten korkar ve vajina kasları öyle bir kasılır ki, asla ilişkiye giremez. Bu, en önemli cinsel fobilerden biridir. Vajinismusun en temel belirtisi o an geldiğinde kişinin panik atak benzeri bir durum yaşamasıdır. Yani kişi eşini iter, kasılır, endişe, korku ve kaygı duyar. O kadar açık bir kaygı duyar ki, bilinci açık olsa bile kontrolünü yitirir. Bundan utanır, suçluluk duyar, kendinden nefret eder, hayal kırıklığına uğrar. Zamanla cinsel isteksizlik ve çocuk sahibi olamama kaygıları buna eklenir. Bu, kadın için de erkek için de zor bir durumdur. Bazı evlilikler buna sadece 5–10 yıl dayanır. Ancak bu korkular 30 yıl bile devam edebilir.

    ANİDEN ORTAYA ÇIKABİLİR!
    Tedavi edildikten sonra vajinismus tekrarlar mı?

    Vajinismusun tipleri vardır. Genelde ilk gece ortaya çıkar ve doğru tedaviden sonra geçer. Bazen cinsel hayatı olan kişilerde birden ortaya çıkar. Doğum yırtıkları, düşükler, kürtaj, kötü ve sert yapılan bir cinsel muayene bile buna neden olabilir. Bu kadınlar fiziksel problemler ortadan kalksa bile cinsel birleşme yaşayamaz. Daha önce tedavi olmuş kişilerde bu hastalık tekrarlayabilir.

    Kolay tedavi edilebilir mi?

    Geçmişte yaşanan bir cinsel travma yoksa ya da muayene edilebiliyorsa, bu basit vajinismustur. Nispeten tedavisi kolaydır. Bazılarında geçmişte yaşanmış cinsel bir travma öyküsü vardır ve derinlerde bastırılmıştır. Bu, ağır vajinismustur. Tedavisi zor ama mümkündür. Bazı kadınlar ise partneri ile olan diğer problemleri nedeniyle istemli olarak ağrı, yanma, acı ve kanama olacağından korkarak cinsel birleşme sırasında kendilerini kasarlar ve cinsel ilişkiye izin vermezler. Buna da durumsal vajinismus denir.

    Vajinismus, anne-baba olmaya engel teşkil eder mi?

    Hayır, vajinismus yalnızca sağlıklı ve mutlu bir cinsel birleşmeye engeldir. Normale göre gebelik şansının az olmasına rağmen, vajenden kayan spermler nedeniyle gebelik oluşabilir. Son yıllarda tüp bebek yöntemiyle anne-baba olan birçok çift var. Sorunlarını çözmek yerine aşılama yöntemi ile anne-baba oluyorlar. Halbuki bu durumda tüp bebek ve aşılama gibi yöntemler sadece zaman ve para kaybıdır. Normal doğumdan sonra bu sorundan kurtulacaklarını düşünenler yanılırlar. Bazı jinekologlar bile doğum sırasında bu konunun kendiliğinden çözülebileceğini düşünür. Ama genellikle sorun devam eder. Zaten bu çiftler genellikle sezaryeni tercih ederler.

    Eşi vajinismus olan erkekler ne yapıyor?

    Bu önemli bir boşanma sebebi mi? Sanılanın aksine vajinismusun yol açtığı boşanma oranları düşüktür. Çünkü cinsel korkular çifti birbirine yakınlaştırır. Devamlı reddedilme ve tatminkar olmayan bir ilişki nedeniyle erkekler pasifize olur. Vajinismuslu kadınlar eğer görücü usulüyle evlendirilmemişlerse, eş veya sevgililerini otoriter ve baskıcı babalarının aksi özellikteki erkeklerden seçerler. Evlilik öncesi başka kadınlarla yaşadıkları cinsel deneyimleri sınırlı olan eşleri, çoğunlukla aşırı nazik, pasif, girişken olmayan ve edilgin erkeklerdir. Tencere ve kapak misali karı-koca birbirlerini kırmaktan aşırı derecede korkar. Vajinismuslu kadınlar nasıl birer ‘iyi kız’ ise, eşleri de aynı şekilde ‘iyi çocuk’lardır.

    Vajinismus deneyimleri için tıklayın !

    ISRAR SORUNU BÜYÜTÜR!
    Vajinismusu olan bir kadına kocasının cinsel ilişki için ısrar etmesi normal midir?

    Eğer erkek kadının korkusunu anlamaya çalışıp ona destek olmak yerine, bir an önce cinsel ilişkiyi gerçekleştirip hem kendisine, hem eşine, hem de ailesine erkekliğini ispatlama gayreti içinde hareket ederse sorun daha da büyür. Maalesef genellikle süreç bu şekilde işler. İlk geceden sonra aile büyüklerine hesap veren çiftler, sorunun büyümesine neden olur. Vajinismuslu kadınların eşleri istenmedikleri, reddedildikleri, yeteri kadar sevilmedikleri korkusuna kapılabilirler. Ne yapacaklarını bilemezler, ki bu çok normaldir. Hayatlarının cinsel ilişkiye girmeden geçeceğini düşünerek, bu sorundan kurtulmak için kendilerini tamamen işlerine adamayı denerler.

  • Vajinismus Belirtileri

    Vajinismus Belirtileri

    Evlenirken her çiftin cinsellikle ilgili beklenti ve hayalleri vardır, vajinismus sorunu ortaya çıktığında bunlar ilk geceden yıkılır ve balayı kâbusa döner. Vajinismus; kadın bedeninin penis-vajina birlikteliğini içeren cinselliği reddedişidir. Vajinismus ağrılı ve acılı olacağı varsayılan cinsel birlikteliği önlemek amaçlı vücudun kendini kapatmasıdır. Yani cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde kadının kendisini kasarak, kapatarak, geriye çekerek, bacaklarını kapatarak ve eşini iterek cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumudur. Vajinanın ve aşk kaslarının istemsiz kasılmasıyla birlikte penis adeta bir duvarla karşılaşmakta ve vajina içerisine girememektedir. Vajinismuslu kadınların pek çoğu cinsel ilişki sırasında yalnızca vajinalarını değil karın, kasık, bel, kalça kaslarını da kasabilmektedirler. Kadınların istemsiz ve çaresizce yaşadığı vajinismusun belirtileri şunlardır:

    • Zor ya da imkânsız penis-vajina birlikteliğini içeren cinsel birleşme denemelerinden dolayı vajina kaslarının kasılması
    • Tampon, parmak ya da penisin vajinaya girme denemelerinde ağrı, acı, yanma ya da batma yaşanması
    • Ağrı ve acı duyma korkusu
    • Cinsel birleşme denemelerinde eşi itme, bacakları kapatma
    • Cinsel birliktelikten ve cinsel etkinliklerden kaçma veya kaçınma
    • Ağrı ve acıdan dolayı cinsel istek kaybı
    • Cinsel ilişkiden korkma ve deneyememe

    Vajinismus belirtilerinin şiddeti değişebilir. Bazı kadınlarda vajina içine bir şey sokmak mümkün değildir. Bazı kadınlarda tampon yerleştirmek ve jinekolojik muayeneyi tamamlamak mümkün ama ilişki mümkün değildir. Bazı kadınlar cinsel ilişkiyi deneyebilir ama çok acı çekerek son verirler. Bazı kadınların ağrı ve acı çektiklerinden dolayı cinsel birleşme dışındaki diğer etkinlerde boşalma yaşamaları mümkün değildir. Bu belirtiler tamamen irade dışı ve istemsizdir. Vücut ağrı ile cinsel birlikteliği (penetrasyon) ilişkilendirir. Vücut vajinal kasları koruma içgüdüsüyle harekete geçer.

    Vajinismus olan kadınların seks yapmayı sevmemesi doğru değildir. Vajinismuslu birçok kadın partnerinin yakınlığını arar ve seks yapmak ister. Yapamadığı zaman ise kendini kötü hisseder. Ancak cinsellikten zevk alabilmek için karşılıklı mastürbasyon, ön sevişme ve oral seksi deneyebilir ve bu sırada boşalabilir.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim Tıklayın !!!

    Çiftler vajinismus sorunu ile karşılaşınca önce büyük bir üzüntü ve çaresizlik yaşarlar ve bu sorunu en yakın çevrelerinden bile saklarlar. Başlangıçta sorun genellikle ya görmezden gelinir ya da kendiliğinden düzeleceği düşünülerek bir cinsel terapiste başvurma kararı sürekli ertelenir. Cinsel terapiye başvurma kararı verildiğinde ise, sihirli bir değneğin kendilerine dokunmasını ve hayatlarına sorunsuz olarak devam etmeyi arzu ederler. Bu nedenle de hızlı ve mucize tedavilerde umut ararlar. Bunlar kızlık zarının ameliyatla aldırılması, anestezi altında cinsellik yaşamak, botoks uygulamaları ya da tek seanslık tedavi yöntemleri olabilmektedir. Bu yöntemler çiftin hem paralarının hem enerjilerinin hem de umutlarının tükenmesine neden olur. Çünkü deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükler, umutlarını kırar ve daha sonraki tedavi girişimlerini güçleştirir. Sorunların devam ediyor olması çiftin daha çok yıpranmasına ve cinselliği daha kötü algılanmalarına neden olur. Çift bir süre sonra bunun bir kader olduğunu kabul etmeye başlar, cinsellikten uzaklaşır veya cinselliğe küser. Hatta bir evliliği tamamlayamamayı kişisel başarısızlık olarak algılayan çift, penis-vajina birlikteliğini içermeyen yalan bir cinsel hayat yaşamaya başlar. Zamanla cinsel birleşme denemeleri giderek seyrekleşir veya “sürtünme” ile boşalma alışkanlığı geliştirilir. Son aşamada iç dünyalarında fırtınalar kopmaya başlayan çift; birbirlerinden gün geçtikçe uzaklaşır, çocuk sahibi olmalarına yönelik çevrelerinden gelen baskılarla yanlış üstüne yanlışa sürüklenir. Çocuk sahibi olmak için aşılama ya da tüp bebek yöntemine yönelir. Hatta çift çoğu zaman vajinismustan değil çocuk sahibi olamamaktan şikâyetçi olur. Aslında emek veya çaba harcamaktan kaçınan çift kendilerini daha yoğun bir mücadelenin içerisinde bulur ve bu süreç, onların tüm güzellikleriyle birbirlerini yaşamalarına engel olur. Artık onlar için amaç evliliğin başında olduğu gibi mutlu olmak değil; utanç, kızgınlık, umutsuzluk duyguları ile kurdukları yalan dünyalarına sığınmak ve gizlenmektir.

    Sebebi ne olursa vajinismusun tedavisi mümkündür. Cinsel hayatın penis-vajina birlikteliğini içermemesi, sağlıklı olmaması kişinin ruh sağlığını bozabilir, günlük hayatını ve tüm ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Aldatma, duygusal ve fiziksel şiddet, saygısız davranışlar, duygusal tatminde azalma, herkesin rahatça girdiği cinsel ilişkiye “biz nasıl giremiyoruz veya neden biz?” şeklindeki suçluluk, eksiklik hissi, utanç duyma, kendinden nefret etme, hayal kırıklığı, bunaltı, sıkıntı, umutsuzluk, çaresizlik gibi durumlar da vajinismustan kaynaklanabilir. Bunalım ve sıkıntıya düşen çift kendilerine ve birbirlerine güvenlerini yitirebilir. Bu nedenle vajinismus tedavisindeki en önemli faktör çiftin kendilerine, cinsel terapistlerine ve uygulanan tedavi yöntemlerine karşı hissettikleri güvendir. Çünkü mutluluğu yakalamak çok zor değildir, mutluluk, tedavi kararının sağlıklı alınmasına ve başvurulacak cinsel terapistin doğru seçimine bağlıdır. Unutulmamalıdır ki, vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir, başlangıçta zor gibi görünen yol, içine girildiğinde en kolay ve en keyif veren yol olabilmektedir.

  • Beyinismus

    Beyinismus

    Vajinismus ülkemizde diğer Avrupa ülkelerine oranla çok daha yaygın bir şekilde görülmekte. Ülkemizde 10 kadından birinde görülen bir sorun olan ve çiftlerin cinsel hayatlarını kâbusa çeviren vajinismus, yıllardan beri “cinsel birleşme sırasında vajina kaslarının kasılması ve cinsel ilişkiyi engellemesi” olarak tanımlanmakta. Aslında vajina kaslarının kasılmasına neden olan beyindir, bu nedenle de bu hastalığa vajinismus yerine “beyinismus” denmesi daha doğru olur. Peki, vajina kasları kendiliğinden mi kasılmakta?

    Vajinismus aslında kadının kendini korumasıdır, savunmasıdır
    Ülkemizde çiftlerin cinsel terapiye başvurma nedenlerinde vajinismus ilk sıralarda yer alır. Diğer ülkelerde bizdeki kadar yaygın olmayan vajinismus ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her 10 kadından birinde görülmektedir. Bunun temel nedeni de kadına çocukluğundan itibaren aşılanan cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili olumsuz telkinlerdir. “İlk gecenin çok acılı, ağrılı olacağı, oluk oluk kanlar akacağı, canının çok yanacağı ama dişini sıkması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, cinsel ilişkinin tıpkı iğnenin deliğinden limonu geçirmeye benzediği, deliğin küçük ve dar olduğu, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırılabileceği, ilk gece kadın ve erkeğin birbirine kilitli kalabilecekleri” gibi olumsuz telkinler çocukluktan itibaren kadının kafasına yerleşir ve cinsel ilişkiyi gözünde fazlaca büyütmesine neden olabilir. Bunları duyarak büyüyen bir genç kızın ileride cinsel hayatında sorun yaşaması kaçınılmazdır. Çünkü vajinismus aslında kadının kendini korumasıdır, savunmasıdır. Yani vajinismus bir savunma mekanizmasıdır.

    Beyinismus nedir?
    Vajinismus yıllardan beri vajinanın ilk 1/3’lük kısmındaki kasların cinsel birleşmeyi engelleyecek şekilde istem dışı kasılması olarak tanımlanıyor. Vajinismus dendiğinde sadece vajina kaslarının kasılması akla gelse de aslında cinsel birleşme sırasında her kadında farklı tepkiler olabilir. Sadece vajina kasları değil, kadının tüm vücudu kasılabilir, bacaklarını kapatabilir, eşini elleriyle itebilir, hatta panik atak benzeri bir durum yaşanabilir. Peki, başta vajina kasları olmak üzere vücuttaki kasların istem dışı kasılması neden olur? Vajina durup dururken kendi kendine kasılmaz, vajinanın kasılmasına neden olan beyindeki cinselliğe dair olumsuz duygu ve düşüncelerdir. Aslında vajinismusa neden olan genellikle vajina değildir, beyindir. Bu nedenle de vajinismus yerine beyinismus demek daha doğru olacaktır.

    Vajinismus deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim tıklayın !

    Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir
    Cinsellik tamamen beyinle ilgili bir süreçtir. Cinsel organlar denildiğinde akla penis ve vajina gelir ve toplumda cinselliğin penis-vajina birleşmesinden ibaret olduğuna dair yaygın bir yanlış inanış vardır. Oysaki en büyük cinsel organımız beyindir, çünkü cinsellikten alınan haz tamamen duygularımız ve düşüncelerimizle bağlantılıdır. Eğer kişinin cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri varsa, cinsel ilişkiden haz alması da zordur. Sağlıklı ve mutlu bir cinsellik için kişinin konsantre olması ve kafasının başka şeylerle meşgul olmaması gerekir. Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir.

    Cinsel işlev bozukluklarının temelinde cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler yatar
    Sadece vajinismusun değil neredeyse tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde kişinin kendisiyle, kendi bedeniyle, partneriyle ya da cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri yer alabilir. Genellikle vajinismusta neden cinsel birleşme ile ilgili çocukluktan itibaren duyulan yanlış bilgilerken, erken boşalmada her ilişkiye başlarken erkeğin kafasında var olan “ya erken boşalırsam” düşüncesidir. Şimdiye kadar toplum tarafından erkeğin kafasına yerleştirilmiş erkeklik ve cinsel güçle ilgili “penisin her zaman sert olması gerektiği, penisin sertliğinin erkekliğin simgesi olduğu, erkeğin her zaman cinsel ilişkiye hazır olması gerektiği” gibi olumsuz telkinler sertleşme sorununa neden olurken, yine kadının kendisi ve kendi bedeniyle ilgili olumsuz düşünceleri ve ilişki sırasında kendini rahat bırakamaması de orgazm olamamaya yol açabilir. Görüldüğü gibi aslında çoğu cinsel sorunun nedeni de yine beyindeki olumsuz düşüncelerdir.

    Cinsel mitler olumsuz etkiliyor
    Cinsel mitlerin yani toplumda yüzyıllardan beri var olan cinsellikle ilgili yanlış, abartılı ve gerçekdışı inanışların cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında büyük etkisi vardır. Cinsel mitler sadece ülkemizde değil, tm dünyada mevcuttur ve bu yanlış bilgilere inanıldığında çiftlerin cinsel hayatları da olumsuz etkilenmektedir. Ülkemizde cinsel eğitim olmaması büyük bir eksikliktir. Cinsel bilgi edinilecek doğru ve güvenilir kaynaklar az olduğu için, kişiler bilgisizlikten dolayı cinsel sorunlar yaşamaktadırlar. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) doğru bilgi edinmek için güvenilir bir adrestir. Unutmayın cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır…

  • Erkekler vajinismus için ne diyor?

    Erkekler vajinismus için ne diyor?

    Uzmanlar vajinismusun bir kadın hastalığı olarak görülse de aslında bir çift problemi olduğunu söylüyor. Bazen erkek eşin karakter yapısı kadındaki sorunun pekişmesine, güçlenmesine neden olabiliyor. Bazı eşler ise tadaviyi gereksiz ya da anlamsız buluyor. Jinekolog ve cinsel terapist Dr. Süleyman Eserdağ, bazı kadın hastalarının eşlerinden hatta ailesinden gizlice kliniklerine başvurmak zorunda kaldığını söylüyor.

    Uzmanlara göre vajinismus sorunu tam olarak çözülmezse cinsel birleşme yaşansa bile ağrıya sebep olabiliyor. Bu yüzden tedavinin tam olarak yapılması gerektiği, tam olarak çözümlenmemiş hastalarda vajinismus sorununun tekrar edebileceği hatırlatılıyor. Ayrıca doğum sonrasında yaşananlar da vajinismusa neden olabiliyor.

    TEDAVİDEKİ EŞ DİRENCİ NE DEMEK?

    Vajinismusta eşlerin tedaviye direnç gösterebildiğini söyleyen Dr. Süleyman Eserdağ, “Tedaviyi gereksiz, anlamsız bulması, gereksiz maddi ve zaman kaybı olarak görmesi, eşine kendisinden başka hiç kimsenin yardımcı olamayacağı gibi düşüncelerini sürekli olarak dile getirmesi özellikle bizim ülkemizde oldukça sık görülen bir durum” diyor.

    Vajinismus hastalarının eşlerinin kullandıkları bazı cümleler:

    – Bu sorunu yalnızca sen kendi başına aşabilirsin, her şey sende bitiyor…
    – Aslında bu problemi gerçekten çözmek istemiyorsun, eğer ki gerçekten isteseydin yapardın,
    – Sen kendi kendini vajinismus yaptın,
    – Vajinismus tedavisi için doktorlar çuvalla para alıyorlar, hepsi para tuzağı,
    – Hiçbir tedavi bu sorunu çözmemiz için yeterli değil, her şey senin beyninde bitiyor
    – Başkası senin beynine sanki çip mi takacak, sihirli bir değnekle sana dokunacak da sanki birden değişecek misin?

    Vajinismus tedavisinde başarı için ana şartlardan birisi de eş desteğidir. Belki de tedavi öncesinde eşlere bilgi vermek, bu sorunun tüm dünyada oldukça sık görülen bir cinsel problem olduğunu detaylı şekilde anlatmak ve kendi eşinde cinsel ilişki sırasındaki kasılmaların istem dışı gerçekleştiğini iyice anlatmak en doğru yaklaşım olacaktır.

    VAJİNİSMUS EŞLERİNİN ORTAK ÖZELLİĞİ: AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ OLMAK

    Vajinismus bir çift problemidir. Bazen erkek eşin karakter yapısı kadındaki sorunun pekişmesine, güçlenmesine neden olabilir. Bu nedenle vajinismus eşinin gerektiği zamanlarda daha otoriter bir yapı sergilemesi gerekebilir. Ancak ilişkilerdeki dengeler iyi kurulmalı, eş asla sert, küçümseyici, aşağılayıcı, rencide edici bir tavır sergilememelidir. Hele fiziksel şiddet asla uygulanmamalıdır.

    Vajinismus eşlerinin ortak yönlerinden birisi de kadınlarına karşı normalden fazla hoşgörülü olmalarıdır. Bu da aslında tedaviyi ertelemedeki en büyük nedenler arasındadır.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimiz için tıklayın !

    Eşlerin “ben seni her halinle seviyorum, bizim için cinsellik olsa da olur, olmasa da, yeter ki sen üzülme, gerekirse çocuk için tüp bebek yaptırırız” şeklindeki yaklaşımları yanlıştır. Erkek eş, biraz da otoriter olmalı ve tedavi konusunda eşiyle net bir şekilde konuşup artık bu sorunla yaşayamayacaklarını, bir an önce tedaviye başlamaları gerektiğini, aksi halde evlilikle ilgili olumsuz sonuçların ortaya çıkabileceğini paylaşmalıdır.

    VAJİNİSMUS BAŞKA PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLARA DA YOL AÇABİLİR

    Depresyon: Pek çok vajinismus hastasında görülen depresyon, yani “içe çökkünlük hali” dönemsel periyodlarda veya daha ağır şekillerde uzun süreli olarak karşımıza çıkabilmektedir. Mutsuzluk, Unutkanlık, Konsantrasyonu toplayamama, Agresif tepkiler (öfke patlamaları, birdenbire ağlama isteği ) , eşi tarafından aldattığı düşüncesi ile paronoya (şüphecilik) sorunu belirtilerdendir.

    Sosyal Fobi: Öz güven eksikliği,sosyal hayattan uzak durma, kendi kabuğuna çekilme, yeni aktivitelerden kaçınma veya yeni kişi ve ortamlardan uzak durma şeklinde tanımlanabilir.

    Fobiler (içsel korkular): En sık olarak; karanlık, yalnızlık, iğne, kan aldırma, muayene, dişçi, kedi, köpek, yükseklik, asansör korkuları gibi fobiler ortaya çıkmaktadır.

    İçsel sıkıntıların bedensel ifadeleri: Uyuşma, karıncalanma, değişik yerlerdeki ağrılar, boğazda düğümlenmeler gibi hiçbir organik hastalığa psikolojik orijinlidir.

    Saplantı Takıntı Hastalığı: Aşırı titizlik, sık sık elini yıkama, temizlik yapma, batıl inançlara ve saplantılara bağlı şekilde yaşama gibi daha pek çok bulgu ile kendisini gösteren obsessif kompulsif hastalıklar pek çok filme dahi konu olmuştur ve bazen vajinismusa da eşlik eden bir hastalık durumudur.

    Hastalık hastası: Hastalar kendileri ile ilgili çeşitli problemler üretip doktor doktor dolaşmaktan kaçınmazlar. Sürekli bir yerlerinden şikayetleri vardır. Vajinismus hastalarında bu patoloji nadiren görülür.

    Madde kullanımı: Nadir de olsa sigara ve alkol kullanımı olabilir. Pek çok hasta dost tavsiyelerini dinleyerek yalan yanlış şekilde alkol alımı sonrasında eşleri ile ilişkiyi denerler. Sonuç yine hüsrandır. Alkol alımının sıklaşması ile alkole bağımlı hale gelen vajinismus hastaları televizyondaki haber bültenlerine konu olmuştur. Ülkemizde nadir de olsa, maalesef bu amaçla uyuşturucu kullanımını deneyen hastalar da mevcuttur.

    VAJİNİSMUS HASTALARI NELER HİSSEDİYOR?

    Hastaların bir kısmı evlenmeden önce korkularının çok fazla olduğunu ve evlendikten sonra böyle bir sorunla karşılaşacaklarını düşündüklerini ifade ederler. Bazıları ise önceden böyle bir sorunun ismini bile duymadıklarını veya asla kendilerine bu durumu konduramadıklarını ifade ederler. “Böyle bir problem nasıl oldu da beni buldu, bir türlü anlayamıyorum” şeklindeki düşünceleri vardır.

    Hastaların bazıları cinsel organlarının kapalı, küçük veya etten bir duvar ile örülü olduğu yönünde düşüncelere sahiptir. Hâlbuki bu, vajinadaki kasılmaya bağlı olarak gelişen bir durumdur.

    Zamanla alınganlık ve sinirlilik hali daha da sık görülen bulgulardır. Etraftan gelen “niye hala çocuk yapmıyorsunuz?” şeklindeki sorular ise mutsuzlukları arttırır.

    VAJİNİSMUS TEDAVİSİ SONRASI NELER HİSSEDİLİYOR?

    Vajinismus tedavisi sonrasında hastaların hayatında son derece olumlu gelişmeler olacaktır: Öncelikle vajinismus hastalığını kişilerin hayatlarında yaşadıkları “kazanılmış bir başarısızlık” olarak tarif etmekteyiz.

    Eşleri ile rahat bir şekilde ilişkiye girebilmesi vajinismus hastalarının “yaşamlarındaki bir dönüm noktası” olmaktadır. Hayata yeniden sımsıkı bağlanma, geçmişteki kötü anıları artık geride bırakma, evliliğe yeniden ve daha normal bir şekilde karı koca olarak devam edebilme, evlilik veya beraberliklerdeki yeni yaşam enerjisi haline gelmektedir.

    Dr. Süleyman Esendağ hastalarında yaşanan değişimi şöyle anlatıyor:

    Cinsel tedavi ettiğimiz vajinismus hastalarımız gördük ki; tedavi sonrasında kendi cinsellikleri ile barışmakta, cinselliğe olan bakışları değişmekte, hem kendilerini hem de eşlerini çok daha fazla sevmektedir.

    Tedavi sonrası vajinismus hastalarımızın kocaları da eşlerini daha çok sevmekte, eşlerine duydukları sevgi- saygı ve güven artmaktadır. Bu şekilde cinsel terapi sonrası aile bütünlüğünün devamlılığı daha güçlü bağlarla yeniden şekillenmektedir.

    Vajinismus sorununu yenen hastalarımızın kendilerine bakışları dahi değişmektedir. Cinsel tedavi sonrası hastalarımız kendilerini daha kadınsı görmekte, dışarıdan farkedilecek derecede giyimleri, duruşları, makyajları, oturuşları dahi değişmekte, hayatlarındaki bu en büyük korkularını yenmenin verdiği rahatlık ve mutluluk tüm ruhlarına işlemektedir. Öz güvenleri artmakta, özel ve profesyonel iş hayatında çok daha başarılı bir insan konumuna gelmektedir.

    ZAMANLA CİNSEL İSTEKSİZLİK DE ORTAYA ÇIKABİLİR

    Cinsel isteksizlik, cinsel ilişkiden haz alamama, cinsel fantezi ve uyarıların eksiliği veya tamamen azlığı ile kendisini gösteren önemli bir cinsel sağlık sorunudur.

    Vajinismus hastalarında cinsel istek azalması (cinsel isteksizlik) görülmemekle birlikte, zaman içerisinde başarısız ilişki denemeleri sonucunda cinsel isteksizlik gelişebilir. Burada çoğu kez vajinismus sorunu çözümlendikten sonra cinsel isteksizliğin de bittiğini izlenmektedir. Bazı durumlarda kadınlarda ve erkeklerde vajinismus sorunu olmadan cinsel isteksizlik de görülebilir. Cinsel isteksizlik sorunu daha önceden de varsa tedavisi, vajinismus tedavisine göre daha uzun sürer ve daha çok emek gerektirir.

    Cinsel isteksizlik tedavisi için kliniğimizde önce bireysel psikoterapi ve daha sonrasında davranışsal – bilişsel cinsel terapiler uygulanmaktadır.

    Bireysel psikoterapi; kişinin yetişme tarzı ve cinselliğe bakışı ile ilgili durumlarda farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedefler, kişiye ruhsal anlamda bir rahatlama ve farkındalık kazandırır. Daha sonrasında uygulanan bilişsel terapiler; cinsellikle, genital anatomi, orgazm fizyolojisi ve ilişkilerle ilgili doğru bilgileri kazandırmakta, maketler üzerinde anlatılmakta, kazanılmış yanlış davranışları düzeltilmektedir. Son aşamada uygulanılan davranışsal terapi ise bir takım genital egzersizleri içerir. Cinsel egzersizlerle kişilerin vajina, G noktası ve klitorisini doğru şekilde kullanmaları sağlanır.

    Gerekli gördüğümüz bazı hastalarımızda tedavilere hipnoz tedavisini (hipnoterapi) de eklenmektedir. Yine, gerekli durumlarda hap ve jel formlarında medikal ilaç desteği de sağlanmaktadır. Tüm bu tedavilerde amaç; kişilere yalnıza cinselliği yeniden kazandırmak değil, ruhsal ve bedensel bütünlüğün, ahengin oluşturulmasıdır.

    VAJİNİSMUS TEDAVİ ÜCRETLERİ

    Vajinismus tedavi ücreti merkezden merkeze değişmektedir. Bazı merkezler vajinismus tedavisi için seans ücreti alırken, bazı vajinismus klinikleri tedavilerde “paket ücretlendirme” uygularlar.

    Vajinismus tedavi ücretleri pek çok klinikte “seans ücreti” olarak alınmaktadır. Seanslar haftalık olarak yapılır ve ortalama 40 dakika kadar sürer. Klinikten kliniğe vajinismus tedavi süreleri 3 ile 6 ay arasında sürebilir. Tedavinin uzaması tedavi maliyetini de arttırmaktadır.

  • Her 10 kadından biri vajinismus

    Her 10 kadından biri vajinismus

    2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde her 10 kadından birisinde vajinismus görülüyor. Pekçok çift daha önce böyle bir rahatsızlığın var olduğundan bile habersiz! Sorun kendi başlarına geldiğinde araştırdıklarında vajinismus ismini ilk defa duyduklarını söylüyorlar.

    Vajinismus, cinsel ilişki sırasında kadının kendisini ve vajina kaslarını kasması sonucunda cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumu olarak biliniyor. Bir başka tanıma göre de vajinismus “tamamlanmamış evlilik” veya “tamamlanmamış birliktelik” olarak geçiyor.

    Uzmanlar cinsel ilişkide kasılma sorunu yaşayanların mutlaka zaman kaybetmeden cinsel tedaviler konusunda deneyimli bir merkeze başvurmalarını öneriyor. Çünkü çözümlenmeyen cinsel problemler zamanla aldatmalara, boşanmalara kadar giden evlilik problemlerine dönüşebiliyor.

    Jinekolog ve cinsel terapist Dr. Süleyman Eserdağ, vajinismus hastalarında görülen cinsel ilişki sırasındaki kasılmaların kontrol dışı yani refleks olarak gerçekleştiğini söylüyor ve ekliyor; “Vajinismus hastası olan kadınlarda eşleriyle ilk zamanlarda rahatlatıcı ve ön sevişme sonrası birleşme anı geldiğinde kendilerinde “panik atak benzeri bir durum” ortaya çıkar. ”

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimiz için tıklayın !

    Bu durumda aniden heyecanlanıp vücutlarını bir korku ile kasarlar, kalp atışları hızlanır, nefes alış verişleri artar ve kendilerini geri çekerek bacaklarını kapatıp eşlerini iterek ilişkiye son verirler. İlişki sırasında ağrı, acı gibi durumlar da ortaya çıkabilir. Kasılmalar hastalığın derecesi ile orantılı şekilde karın, kalça, sırt, hatta çene ve ayak parmaklarına kadar yaygın şekilde vücudun başka diğer kaslarında da izlenebilmekte.

    Bazı vajinismus hastalarında cinsel beraberlik yalnızca bir kez gerçekleşebilir, sonrasında ise korku iyice bilinçaltına yerleşmekte ve kişi, eşini kendisine yaklaştırmayı dahi reddetmektedir.

    Vajinismus belirtileri nedir?

    Vajinismus aslında bir hastalık değil bir belirtidir. İçsel bir takım sıkıntıların dışsal yansıması olarak yorumlanabilir. Aslında vajinismus problemine sahipkadınların pek çoğunda başka korkular da (fobiler) olabiliyor.

    Bunlar; kan aldırmak, muayene olmak, diş tedavisi almak, iğne, yükseklik, karanlık, yalnızlık, hastalık, ölüm, kedi, köpek vb. korkuları olabilir.

    Vajinismus problemine kadınlarda görülen belirtiler:

    -Partneri ile cinsel ilişkiden korkma ve hiçbir birleşmeyi dahi deneyememe
    -Cinsel birleşmenin ağrılı ve zor gerçekleşmesi
    -Cinsel ilişkinin yarım olarak gerçekleşmesi
    -Vajina içerisine ped veya tampon yerleştirememe
    -Vajina içine parmak sokamama
    -Vajinal ultrasona girememe
    -Jinekolojik muayenelerden korkma ve çekinme, masaya çıkamama
    -Vajina içine tedavi amaçlı fitil türü ilaçlar sokamama.

    Vajinismus hastalarının bir kısmı cinsel ilişkide acı hissederler. Ancak çoğu hasta acıdan çok, acı olacakmış gibi bir korku içerisinde kendilerini kasar, bacaklarını kapatır, eşlerini iter ve cinsel ilişkiyi sonlandırırlar. Ön sevişme kısmında haz ile ilgili bir sorun olmadığı halde cinsel ilişkide birleşme anı gelince korku ile birlikte haz da biter.

    Dr. Süleyman Eserdağ, bazı hastalarının ise cinsel ilişki sırasında korkma ve eşini itme gibi durumlar olmasa da kendilerini kontrol dışı kasmalarıyla birlikte penisin vajina içine girişini engellediklerini ifade ettiklerini söylüyor.

    VAJİNİSMUS NEDEN OLUR?

    Vajinismusun belirtileri; yüzde 90 psikolojik, yüzde 10 yapısal nedenlerden kaynaklanıyor.

    PSİKOLOJİK NEDENLER

    Çocukluk veya ergenlik dönemlerinde gerek anne babadan gerekse çevreden alınan yanlış, eksik, abartılı cinsel mesajların verilmesi sonucunda vajinismus oluşabilmekte ve farkına varılmaz ise ömür boyu kalıcı etkiler bırakabilmektedir.

    Geleneksel aile düzeni, katı ahlaki tabular, cinsellikle ilgili şehir efsaneleri, en büyük neden olan kızlık zarının korunması ile ilgili kız çocuklarının aşırı korkutulması, cinselliğin ayıp, günah, suçluluk ile özleştirilmesi, korumacı aile düzeni içinde iç disiplinin fazlaca gelişmesi önemli psikolojik faktörlerdir.

    Diğer taraftan ilk gece ile ilgili abartılı bilgiler, ilk gecede ağrı, çok kanama, acı hissedileceğine dair önyargılar, hamile kalma korkusu, çocukluk döneminde taciz, tecavüze maruz kalma, ev içi şiddet, katı ebeveyn tutumu sonucu yaşanılan kötü tecrübe ve anılar da sayılabilir.

    YAPISAL NEDENLER

    Yapısal nedenler sonradan oluşmakta veya doğuştan gelmektedir.

    Sonradan oluşan nedenler:
    -Kızlık zarı kenarlarında yer alan bölgedeki aşırı hassasiyet (Vulvar Vestibulit Sendrom)
    -Üst genital sistemin yani rahim, tüpler, yumurtalıklar ve bunların etrafındaki karın zarında oluşan enfeksiyonlar
    -Vajina girişinde bulunan Bartholin bezlerindeki kist ve abseler
    -Vajinal enfeksiyonlar
    Doğuştan gelen nedenler:
    -Kısa ve kör vagina
    -Vajina duvarındaki perdeler
    -Kalın veya yüksek kenarlı kızlık zarı anormallikleri bulunmaktadır.

    Cinsel ilişkiye giremeyen kadınların öncelikle bir jinekolog muayenesinden geçmeleri ve kesin tanının konması şarttır.

    CİNSEL İLİŞKİDE ACI

    Vajinismus rahatsızlığı cinsel ilişki sırasında kasılmaya bağlı olarak acıya neden olabilir. Öncelikle “disparoni” adı verilen cinsel ilişkide acı – ağrı hissinde jinekolojik bir değerlendirme yapılmalıdır.

    Vajinismus tedavisine başlamadan önce hastaların gerçekten bir cinsel ilişki acısı mı, yoksa acıya bağlı bir kaygı mı yaşadıklarının net olarak ayırt edilmesi gereklidir.

    Vajinismus sorunu genelde psikolojik kökenlidir ve hastaların pek çoğunda gerçek bir acıdan çok, “acı olacakmış” kaygısına bağlı gelişen bir durum söz konusudur. Cinsel ilişkide ağrı sorunu veya vajinismus çözümlenmediği zaman cinsel ilişkiden uzaklaşmaya ve cinsel isteksizliğe neden olabilir.

    Vulvar Vestibulit Sendrom

    Vajina girişinde ağrı ve hassasiyet nedeni ile cinsel ilişkiye girememe veya daha sıklıkla cinsel ilişkide acı sorununa neden olan bir cinsel sorundur. Hastalar cinsel ilişkide yaşadıkları bu keskin acıdan bahsederken “sanki o bölgenin bıçakla kesilmesine” veya “açık yaraya tuz basılmasına “ benzetirler. Acı vajinanın hemen giriş kısmındadır. Kesin tanı jinekolog tarafından konulur.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı veya acı yakınması olan kadınların öncelikle bir jinekolojik muayeneden geçmeleri şarttır. Jinekolojik muayene sırasında bu alana temas ile kadınlarda aşırı derecede hassasiyet, acı şikâyetleri olur. Bu tanıyı belirlemek son derece basit olmasına rağmen pek çok jinekolog doktor tarafından atlanabilmektedir. Kesin tanısı yalnızca jinekolojik muayene ile mümkündür. Muayene eden jinekolog doktorun cinsel sorunlar ve cinsel terapiler konusunda deneyimli olması şarttır.

    Bu problemine sahip pek çok kadın gereksiz yere yıllarca cinsel ilişkiden acı çekmeye devam etmektedir. Bu şekilde problemlerini adeta kaderiymiş gibi kabul edenler olduğu gibi zamanla cinsel ilişki sıklığı azalanlar, cinsel ilişkiden tamamen uzaklaşanlar da bulunmaktadır.

    Vulvar Vestibulit Nedeni
    Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, o bölgedeki sinir uçlarının yoğunluğundan ve ağrıyı tetklediğinden şüphenilmektedir. HPV enfeksiyonu ile bağlantısı ise net olarak gösterilememiştir.

    Vulvar Vestibulit Sendrom (VVS) Tedavisi
    Vulvar Vestibulit Sendromunda göre cerrahi yaklaşımlar tek ve en değerli yaklaşımlardır. Sorunun kaynağı net olarak bilinmediği için gereksiz yere aylarca, hatta yıllarca psikoterapi alan kadınlar mevcuttur. Psikoterapi olmayan kadınlarda da gidilen her jinekolog tarafından verilen farklı farklı kremler, fitiller, kayganlaştırıcı jeller de hiçbir işe yaramamaktadır. Ağrı sürekli olarak kalmakta ve geçmemektedir.

    Tedavi Nasıl Olmalıdır?
    Vajina girişinde yer alan vestibulumun kısmi olarak çıkarılması tam olarak tedavi edicidir. Operasyon yaklaşık 15-20 dakika sürer, lokal anestezi ile (o bölgenin uyuşturulmasıyla) yapılır ve hemen hemen hiçbir riski de bulunmamaktadır. Ameliyatta yapılan işlemde, vajina girişindeki ağrıyan alanın (cildin) yüzeysel şekilde çıkarılmakta ve vajinal giriş rahatlatılmaktadır. Bu basit cerrahi işlemin hiçbir riski bulunmamaktadır ve aynı gün hastalar günlük yaşantısına dönebilmektedir. Ameliyattan bir ay sonrasında verilen bir cinsel eğitim ve vajinal kasları yönetme egzersizleri de psikolojik korkuların giderilmesini sağlamaktadır. Böylece olayın hem fiziksel hem de zamanla gelişen psikolojik boyutu çözümlenmiş olur.

    EĞİTİMLİ KİŞİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

    Vajinismus sorunu daha çok eğitimli ve sosyokültürel düzeyi yüksek kesimde daha sık görülüyor. 2003’ten bu yana vajinismus başta olmak üzere cinsel sorunlar konularında hizmet veren kliniklerinde 2500’den fazla vajinismus hastasının tedavi gördüğünü belirten Dr. Süleyman Eserdağ, vajinismus tedavisi gören hastaların yüzde 80’inden fazlasının en az lise mezunu olduğunu, içlerinde doktor, hemşire, mühendis, öğretmen, akademisyen gibi mesleklere sahip pek çok kişiler bulunduğunu belirtti.

    ÖNERİLMEYEN YÖNTEMLER

    Vajinismus tedavisi için önerilmeyen, fakat pek çok hasta tarafından gereksiz yere denenen daha pek çok yöntem vardır.

    Vajinismusta kesinlikle önerilmeyen diğer uygulama yolları:
    – NEDENSİZ yere kızlık zarının ameliyatla çıkartılması
    – Belden uyuşturarak veya genel anestezi altında ilişki denemeleri
    – İlişki öncesi alkol, uyuşturucu, kas gevşetici veya kayganlaştırıcı jellerin kullanımı
    – Sıcak su içine oturma banyoları gibi uygulamaların hiç bir faydası yoktur.

    Vajinismus sorunu yaşayanlar pek çok değişik tedavi yöntemlerini deneyebilmektedirler. İnternetten, arkadaşlarından, şarlatan hocalardan her duyduğunu yapan ve bir türlü sonuca ulaşamayan çiftlerde derin maddi manevi kayıplar oluşur.

    Vajinismus için mucizevi bir rahatlatıcı, ilaç, hap, derman, fitil, jel, krem yoktur; kesin çözüm yalnız ve yalnız bilimsel cinsel terapi yöntemlerinden geçer. Kas gevşeticilerin ve uyku haplarının da yararı olmamaktadır. Diğer taraftan ilişki öncesinde alkol alımı da hiçbir fayda sağlamamaktadır. Çünkü sorunun kaynağı vajina değil, beyindeki aşırı korku ve kaygılardır.

    Vajinismusun üstesinden gelmek için tek çözüm modern cinsel terapi yöntemlerinden geçer