Etiket: vajina

  • Vajinismus Tedavisinin Dayanılmaz Ağırlığı

    Vajinismus Tedavisinin Dayanılmaz Ağırlığı

    Vajinismus alanındaki en heyecan verici gelişme sağlık personellerince bu durumun tanınması… Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tarafından eğitimleri verilen ve başarıyla uygulanan “cinsel terapi” ile vajinismus yüzde yüz tedavi edilebiliyor.“Vajinismusun Üstesinden Gelmek”, “10 Adımda Vajinismus Tedavisi”, “Evli Bakireler” ve “Seks Korkusu” adlı kitaplar, tarafımdan yayınlandı… Bu kitapların vajinismuslu danışanlar tarafından okunması gerekiyor. Çünkü vajinismus tedavisi sırasında pek çok kadın mağdur ediliyor. Vajinismus tedavisi adı altında çiftlerin doktor kontrolünde ilişkiye zorlanıyor, bu doğru değil… Bu yöntem bir çeşit tecavüz… Cinsellikte, kadın ve erkeğin hazzı esas olmalı…

    KIZLIK ZARININ AMELİYATLA ALINMASI…

    Vajinismusun kızlık zarıyla bir ilişkisi yok… Kızlık zarının alınması var olan sorunu çözmüyor. Fakat kızlık zarının kalınlığına bağlı olarak; ağrı, acı veya kanama nedeniyle vajinismus gelişmiş ise, cerrahi bir yöntemle bu zarın alınması önem taşıyor. Ancak vajinismuslu kadınlar üzerinde yapılan araştırmalarda tedaviye gelen her dört kadından birinin, tedaviye başvurmadan önce kızlık zarlarını aldırttıkları görülüyor.

    GENEL ANESTEZİ ALTINDA CİNSEL BİRLEŞME TAVSİYE EDİLMİYOR…

    Genel anestezi sırasında vajinal kaslar gevşediğinden, cinsel birleşmeye olanak vermeyen vajinal kasılmalar olmuyor ve ilişki gerçekleştirilebiliyor. Ancak buna rağmen sonraki normal cinsel birleşmelerde de aynı sorun yaşanabiliyor. Cinsel ilişkide karşılıklı haz esasken, bu durum bir nevi tecavüz… Cinsellik, kadın ve erkek arasında sevginin ve zevkin paylaşımı… Ancak vajinismuslu çiftler için cinsellik zevk olmaktan çıkıyor, keder ve elem yaratan eziyet verici bir eyleme dönüşüyor. Genel anestezi altında yapılacak bir cinsel birleşme aslında çift için ciddi bir travma… İlişki bir kereye mahsus gerçekleşse bile, kadın hem eşine karşı öfke geliştirebiliyor hem de erkek savunmasız haldeki eşine böyle bir şey yaptığı için suçluluk duyabiliyor. Bu nedenle anestezi altında ilişkiye girilmesi kesinlikle önerdiğimiz bir yöntem değil…

    TÜP BEBEK ÖNERİLMİYOR…

    Vajinismuslu çiftler süre uzadıkça çevreden gelen yoğun bir çocuk baskısı ile karşılaşıyorlar ve alternatif çözüm yolları aramaya başlıyorlar. Anne olmak isteyen vajinismuslu kadınlara tüp bebek tedavisini önermiyoruz. Çünkü bu, tedavinin imkânsızlığını kabullenmek anlamına geliyor ve çoğu zaman çocuk sahibi olmak da çiftin kendini mutlu hissetmesine yetmiyor.

    VAJİNİSMUS TEDAVİSİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN UNSURLAR…

    Çok ama çok düşük oranda da olsa vajinismusun fiziksel bir nedeni olabiliyor. Bu nedenle kadının mutlaka cinsel terapi öncesi bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına görünmesi gerekiyor. Vajinismusu mekanik olarak çözmek yetmiyor. Çifte, sağlıklı bir cinsel hayat sunmak için tedavide iki aşama izleniyor. Birinci aşamada, cinsel birleşmenin olması hedefleniyor. İkinci aşamada ise cinsel ilişkiden zevk alma teknikleri öğretiliyor.

    MUAYENEHANEDE GERDEK OLMAZ…

    Kadına verilen sakinleştirici ilaç ve kremlerle çifti, hekimin gözetiminde cinsel ilişkiye zorlamak, tıbbi etiği ihlal ettiği için kınanmış bir tedavi… Yurtdışında cinsel terapistin veya doktorun gözü önünde cinsel ilişkiye girebileceğiniz özel cinsel tedavi merkezleri var. Ama burası Türkiye… Türk hekimlerinin ve cinsel terapistlerinin kendi toplumsal yapısına, örf ve adetlerine uygun tedavi yöntemlerini tercih etmeleri gerekiyor. Aksi durumlarda tedaviye muhtaç insanlar ve cinsel sağlık bilimi de zarar görebiliyor.

    BİLİNÇALTINDAKİ KORKULAR ORTADAN KALDIRILMALI…

    Lokal uyuşturucu kremler ve pomatların ilişki öncesi vajinaya sürülerek kullanılması, kadınların bilinçdışı korkularını ortadan kaldırmadığı için yararsız… Kadının cinsel ilişki öncesi fazla alkol alması, kişinin bilincini kaybetmesine yol açtığından bir işe yaramıyor. Cinsel ilişki öncesi alınan sakinleştirici ilaçlar, cinsel isteği azalttığı için normalde de tavsiye edilmiyor. İlişki öncesi vajinaya buhar tutulması, sıcak su banyosu, ağrı kesici ve sıkıntı giderici ilaçların birlikte kullanılması sadece cinsel birleşme korkusu yaşayan kişilerde, bazen işe yarayan veya geçici çözüm yöntemleri… .

    TEK SEANSLIK TEDAVİ KADINI KORKUTUYOR…

    Vajinismuslu çiftler vajinismusu çözmeye hazırsa ve derinlerde yatan ciddi bir patoloji yoksa sorun cinsel bilgilendirme ve danışmayla kolaylıkla çözülebiliyor. Ama tek seanslık bir tedavi kadının var olan korkularını daha da artırabiliyor. Bu nedenle tek seanslık tedaviler tavsiye edilmiyor. Vajinismus tedavisinde, altında yatan psikolojik nedenleri ortaya çıkartmak, seks hakkında daha önce öğrenilmiş yanlış inançları değiştirmek önemli… Tedavi planı çiftin ihtiyacı doğrultusunda oluyor.

    ANESTEZİ HAMİLELİĞİ…

    Genel anestezi ile birleşme sonrasında hamile kalan kadınlar var… Hamileliğin oluşması için erkeğin vajina içine boşalması gerekmekle birlikte, nadiren vajina üzerine boşalma ile de hamile kalınabiliyor. Genel anestezi altında da çok küçük bir ihtimal de olsa hamile kalınması mümkün. Bu nedenle vajinismus tedavisine çocuğu olan hastalar da gelebiliyor. Çocuk sahibi olmak onlarda çevre baskısına karşı geçici bir rahatlama yaratıyor.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizlerimiz için tıklayın !

  • Vajinal Denge Nasıl Sağlanır?

    Vajinal Denge Nasıl Sağlanır?

    Vajinanın belli bir PH (asidik veya alkalin) seviyesi vardır.

    Normal vajinal PH 3.8 ile 4.2 arasındadır. Vajinal dokudan salgılanan laktik asit vajinayı asidik bir ortam haline getirir. Yaşla birlikte azalan östrojen vajinal PH’ı yükseltir.

    Ayrıca spreyler, vücut jelleri, pudralar, kokulu sabunlar gibi kadın hijyenik ürünler vajina PH dengesini bozabilir. Bu durumda bakteri ve mantarlar enfeksiyonlarında artış görülebilir.

    Vajinal dokular çok hassas olduğundan PH dengesinin bozulması doku hasarı ve kaşıntıya neden olabilir. Bu nedenle vajina PH dengenizi bozmayacak ürünleri -hekiminizin de önerisiyle- seçmeye özen gösterin.

  • Adım adım genital muayene

    Adım adım genital muayene

    Kanserin erken teşhisi için kadınların her ay kendi kendine meme muayenesi yapması gerektiğini artık biliyoruz. Kendine dokunmaktan çekinen birçok kadın bu yönteme henüz yeni alışırken tıp dünyasında artık yeni bir kavram var: Kendi kendine genital bölge yani vulva muayenesi. Bu kavramdan rahatsız olup yazıyı okumayı burada bırakmayın. Bu beden sizin, onu korumak göreviniz ve 3 ayda bir yapacağınız birkaç dakikalık muayene hayatınızı değiştirebilir.

    VULVA NEDİR?
    Vulva; kadın dış genital bölgelerine karşıdan bakıldığında üstte çatıyı oluşturan leğen kemiklerinin birbiriyle orta hatta birleştiği bölgenin oluşturduğu kabarıklık olan pubis tepesi, altta anüs ve (dış) dudaklar adı verilen yapılarca sınırlanan bölgeyi ifade ediyor.

    NEDEN YAPMALIYIM?
    Kendi kendine vulva muayenesi, tıp literatürüne yeni girmiş bir kavram… Tıpkı kendi kendine meme muayenesinde olduğu gibi amaç, incelenen bölgede oluşabilecek sorunların erken dönemde, henüz tedavi edilebilir bir aşamadayken saptanması oluyor. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Serdar Koç, özellikle geçmişte bir vulva problemi geçiren kişiler için bu muayenenin daha yaşamsal olduğunu ve belirtilerin kanserin erken bulgusu olabileceğini vurguluyor.

    NASIL YAPMALIYIM?
    1. Adım
    Yatakta yatarken bacaklarınızı yanlara doğru aralayın.

    2. Adım
    Önce sol elinizin üç parmağıyla sağ kasık bölgenizi, sonra sağ elinizin üç parmağıyla sol kasık bölgenizi yukarıdan aşağı doğru tarayarak bu bölgede şişlik olup olmadığını hissedin.

    3. Adım
    Vulva bölgesini saat on iki hizasında pubis kemiği, saat altı hizasında perine (anüs ile vajina girişi arasında kalan bölge), yanlarda da dış dudaklardan oluşan bir saat kadranı olarak düşünün. Saat on iki hizasından başlayarak saat yönünde (veya daha rahat hissederseniz ters yönde) bölge cildini başparmağınızla elinizin diğer üç parmağı arasında hafifçe sıkıştıracak şekilde incelemeye başlayın. Bu incelemede aranacak olan bölgesel bir şişlik, düzensizlik, sertlik veya ağrı oluyor.

    4. Adım
    Elinize bir ayna alın. Diğer elinizle inceleyeceğiniz bölgeyi gererek aynada daha rahat görülmesini sağlayın. Bu incelemede de bölgeyi saat kadranı gibi düşünüp her bölümünü tarayın. Bu incelemeden, bölgedeki cilt değişikliklerini fark etmek amaçlanıyor.

    Bu bölgede şişlik saptarsanız, bu yüzde 90 olasılıkla lenf bezi büyümesidir ve bu büyüme yine yüzde 90 olasılıkla daha önceden geçirilmiş basit bir enfeksiyona bağlıdır.

    NEYİ ARAMALIYIM?
    ● Kızarıklık
    ● Şişme
    ● Koyu ve açık noktalar
    ● Su dolu kabarcıklar
    ● Çıkıntılar
    ● Kabuklanma
    ● Kesik süt tarzı veya farklı akıntılar
    ● Her türlü değişiklik

    BİR SORUNA RASTLARSAM?
    Herhangi bir sorun saptarsanız rutin jinekolojik muayene gününüzü beklemeden doktorunuzla mutlaka irtibata geçin.

    HANGİ TANIYI ALABİLİRİM?
    Vulvanın birçok problemi aynı belirtileri gösteriyor. Probleme göre yapılan muayene ve gerekirse testler sonucunda tedaviye hemen başlanıyor. En sık rastlanan sorunlar ve tedavileri şöyle sıralanıyor:
    Mantar enfeksiyonu: İyi hijyen ve mantar ilacı kullanımı gerekiyor. Vajinaya bir krem veya tablet (veya her ikisi) yerleştiriliyor ya da vulva derisine sürülebiliyor. Bazen de ağızdan alınan hap kullanılıyor.
    Kontakt dermatit (Egzama): Tahrişin kaynağından kurtulmak bu problemin tedavisinin ilk kaynağı oluyor. Ayrıca ilaç tedavisi uygulanıyor.
    Genital siğiller: Siğiller bölgeye sürülen ilaç veya cerrahi bir işlemle alınarak tedavi edilebiliyor.
    Genital uçuk: Genital uçuğun kesin tedavisi bulunmuyor. Bununla birlikte alevlenmeleri kontrol altında tutmaya, şikayetleri gidermeye ve virüsün yayılmasını önlemeye yardımcı olabilen ilaçlar bulunuyor.
    Vulva ağrısı: Şikayetleri gidermek için birçok tedavi yöntemi bulunuyor. Tek bir yöntem her kadında her zaman işe yaramayabiliyor. Uzun dönem tedavi de gerekebiliyor.
    Vulva kanseri: Tedavinin tipi kanserin evresine bağlı oluyor. Kanseri tedavi etmek için radyasyon tedavisi de kullanılabiliyor. Daha şiddetli kanserleri tedavi etmek için kemoterapiye ihtiyaç duyulabiliyor.

    NE ZAMAN İYİLEŞİRİM?
    Vulvada görülecek hastalıkların bazıları kısa dönemde geçebileceği gibi, bazılarının iyileşmesi de uzun zaman alabiliyor. Erken teşhis, hastalığın evresi, kadının yaşı gibi unsurlar hastalıkların tedavi süreçlerinde önem taşıyor.

    formsante dergisi

  • Vajinal kuruluk neden meydana gelir?

    Vajinal kuruluk neden meydana gelir?

    Kadınların korkulu rüyalarından biri olan vajinal kuruluğun aslında pek çok sebebi var.

    Vajinal kuruluk, menopoz evresinde kadınlarda sık görülen bir durumdur. Genellikle kaşıntı, akıntı, yanma, cinsel ilişkide ağrı gibi rahatsızlıklar vajinal kuruluğun belirtileridir. Ancak bazı kadınlarda bu ön belirtilerden herhangi biri görülmeden de vajinal kuruluk başgösterebilir.

    Bu sorunu kulaktan duyma yöntemlerle gidermeye çalışmak yerine uzman bir hekime görünmenizde fayda var.

    Menopoz sonrasında, bebek sahibi olan özellikle emziren kadınlarda ve kemoterapi veya kanser hastalığı nedeniyle radyasyon tedavisi gören kişilerde görülen vajinal kuruluğun başlıca nedenleri şunlar:

    Menopozun yaklaşması,

    Sigara,

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,

    Alerji, tansiyon, ülser, antideprasan ilaçlarının fazlaca kullanımı.

  • Tatilcileri bekleyen gizli tehlike: Havuz sistiti

    Tatilcileri bekleyen gizli tehlike: Havuz sistiti

    Sağlık için gerekli şartlara sahip olmayan havuzlar ve kimi zaman da deniz suyu idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Havuz enfeksiyonları arasında en sık rastlanan şikâyet ise ‘havuz sistiti’ olarak gösteriliyor.

    Medicana Samsun Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Ahmet Gençbay tatilcilere önemli uyarılarda bulundu.

    Sistit nedir?
    Sistit; mesanenin (idrar kesesi) iltihaplanmasıdır. Anatomik olarak erkeklerden farklı olmalarından dolayı kadınlarda daha sık görülen sistit, ihmal edildiği takdirde kronikleşebilir ve üriner sistemde (mesane ve böbreklerde) kalıcı hasara neden olabilir.

    Bakteriyel sistitler genellikle 20-40 yaşları arasındaki genç kadınlarda daha sık görülür. Her 5 kadından biri, yaşamının herhangi bir döneminde en az bir kez sistit geçirmektedir. Kadınlarda sistitin daha fazla görülmesinin en sık sebebi üretranın daha kısa olmasıdır. Sistitin en sık görülen etkeni, vakaların yüzde 85’inden sorumlu olan Koli basilidir. Normalde bu bakteriler kalın bağırsakta bol miktarda bulunurlar. Bazı risk faktörlerinin varlığında bu bakteriler mesaneye ulaşarak sistite neden olurlar.

    Sistite neden olan risk faktörleri nelerdir?
    Kötü genital temizlik
    İdrar akımının engellendiği durumlar (üriner sistemde taş, tümör veya sonda gibi yabancı cisim bulunması)
    Nörolojik olarak mesanenin boşalamaması
    Şeker hastalığı
    Hamilelik
    Yaşlılık
    Düzensiz cinsel ilişki ( sistit yeni evlilerde daha sık görülür ki, buna ‘balayı sistiti’ denir )
    Menopoz dönemi
    Erkeklerde prostat ve üretra hastalıkları

    Sistitin belirtileri nelerdir?
    Dizüri (idrar yaparken yanma, sızı, ağrı)
    Pollaküri (sık idrara çıkma) ve az idrar yapma
    Acil idrar yapma hissi
    Tam boşalamama hissi
    Kötü kokulu ve bulanık idrar
    Disparoni (cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması)
    Kasıklarda ve göbek altında ağrı olması
    Hematüri (idrarda kan olması)

    Sistitin tanısı nasıl konur?
    Sistitin tanısında en önemli bulgu anamnezdir. Hastaların çoğunda yukarıda bahsedilen şikayetlerden birçoğu vardır. Bu şikayetlerle gelen bir hastaya ilk yapılacak tetkik, idrarın mikroskobik incelenmesidir. Sistitli bir hastanın idrarında alyuvarlar, akyuvarlar ve bakteriler görülmelidir. Enfeksiyona neden olan bakteriyi tanımlayabilmek için de idrar kültürü gerekebilir. Sistite sebep olan birincil bir hastalık düşünülüyorsa hastaya üriner ultrason, İVP (ilaçlı böbrek filmi) ve sistiskopi (ışıklı bir aletle mesaneye bakma işlemi) de yapılabilir. Sistit ve altta yatan neden tedavi edilmezse, kronikleşebilir ve hastayı zayıf ve bitkin bırakabilir.

    Sistit nasıl tedavi edilmelidir?
    Bakteriyel bir hastalık olduğundan dolayı tedavide antibiyotikler kullanılmalıdır. Kültür sonuçları çıkana kadar tedaviye gram negatif basillere etkili ilaçlarla başlanmalıdır. Daha sonra tedavi kültüre göre düzenlenmelidir.

    Sistitten korunmak için neler yapılmalıdır?
    Günlük su alımı en az 2 litre olmalıdır. Su, bakterilerin mesaneye tutunmasını engeller ve dışarı atılmasını sağlar.

    Kahve, koyu çay, alkol gibi içecekler ve acılı baharatlı yiyecekler en aza indirilmelidir. Bunların mesane üzerinde uyarıcı etkileri vardır.

    Mümkün olabildiği kadar sık idrara çıkılmalıdır. İdrarı tutmak mesanedeki bakterilerin mesane duvarına yapışmasını ve enfeksiyon oluşmasını kolaylaştırır.

    Tuvaletten sonraki temizlik doğru olmalıdır. Temizlik önden arkaya doğru yapılmalıdır. Böylece bakterileri idrar kanalına doğru taşımamış olursunuz. Sadece kağıtla silinmek yeterli değildir. Anal bölge mutlaka bol suyla yıkanmalıdır. Ancak aşırı hijyen takıntısı normal vajinal florayı bozabileceğinden dikkatli olunmalıdır.

    Vajinal deodorant, parfümlü sabun, pudra kullanımı idrar kanalını tahriş edebileceğinden bu tür ürünler kullanılmamalıdır.

    İç çamaşırı tercihi doğru yapılmalıdır. Sıkı, dar pantolonlar ve naylonlu iç çamaşırları giymeyin. Bahsedilen giysiler genital bölgenin nemlilik oranını artırarak bakterilerin üremesini kolaylaştırır.

    Pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir.

    Cinsel ilişkiden sonraki erken dönemde idrara çıkılmalıdır. Bu durum bakterilerin yayılmasını önlemektedir.

    Menopoz sonrası dönemde östrojen kremleri kullanılmalıdır.

    Özellikle yaz aylarında havuz sistitine dikkat edilmelidir. Kalabalık ve kirli havuzlara girmekten kaçınılmalıdır.

  • Cinsel ilişki sırasında ve sonrasında kanama / lekelenme

    Cinsel ilişki sırasında ve sonrasında kanama / lekelenme

    Sebepleri:
    – Vajinal enfeksiyon (vajinit) (Vajinal Akıntı sebepleri ? Vajinit nedir ?)
    – Vajina içerisinde bir lezyon
    – Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ? CYBH nedir ? Genital Siğil, Genital Herpes, Gonore)
    – Cinsel ilişki sırasında vajinada yırtılma oluşması
    – Erkeğin penisinden olan bir kanamanın vajinaya bulaşmış olması nadiren yanıltabilir ve kanamanın vajinadan olduğunu düşündürebilir
    – Semende (menide) kan olması da aynı yanılgıya düşürebilir
    – Servisit (rahim ağzı iltihabı) (Servisit, Rahim Ağzı Enfeksiyonu/İltihabı)
    – Servikal polip (Servikal Polip nedir ? Rahim Ağzında Polip)
    – Servikal erozyon (rahim ağzında yara) (Servikal erozyon nedir ? rahim ağzında yara !)
    – Kanama bozuklukları ve bazı kan hastalıkları
    – Rahim veya özellikle rahim ağzı kanseri (Rahim ağzı kanseri nedir ? Serviks Kanseri nedir ? Belirtileri, teşhis ve tedavi ?) de bu duruma sebep olabilecek en ciddi durumlardan birisidir. Rahim ağzı kanserinin bazen ilk belirtisi ilişki sonrası kanama olabilir.
    – Nadiren idrar yollarından gelen kanama da vajinadan geliyor sanılarak yanılgı yaratabilir
    – Gebelik varken ilişki sırasında kanama olması düşük tehtidi olabilir ve ileri gebelik aylarında bebeğin eşinin önde olması gibi durumlarda da ilişki ile kanama olabilir.

    Hangi sebeple olursa olsun ilişki sonrasında kanama olması hemen doktora başvurmayı gerektiren şikayetlerden birisidir. Detaylı bir jinekolojik muayene ve bazı tahliller sonrasında sebep aydınlatılacaktır.

    Tedavi:
    Tedavi kanamaya yukarıdaki durumlardan hangisi sebep olmuşsa ona göre planlanır.

  • Genital herpes uçuk

    Genital herpes uçuk

    Yaygın adı ile uçuk olarak bilinen lezyon, Herpes Simpleks Virus (HSV) adı verilen virüsün yol açtığı bir enfeksiyondur.

    Sadece 45 milyon kişi A.B.D.’de bu hastalğa yakalanmıştır ve her yıl 500.000 yeni vaka ortaya çıkmaktadır. Bu tablonun dramatik olan yanı hastaların %80′i ya herhangi bir yakınma ortaya çıkmadığı ya da belirtileri yanlış yorumladığı için hasta olduğunun farkında değildir.

    HSV’nin 2 tipi vardır: HSV1 ve HSV2. HSV1 genelde dudak etrafındaki uçuk şeklinde lezyonlara neden olurken, HSV2 genelde genital organlarda enfeksiyon yaratmaktadır.

    Virus ilk defa enfeksiyon yarattıktan sonra sinir düğümlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte ve uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu nedenle HSV enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır.

    Tanı
    Gözle görülebilen lezyonların varlığında tanıyı koymak kolaydır. Ancak bunun HSV olduğunu göstermek için bazı laboratuvar tetkikleri gerekebilir. Bunun en iyi yolu aktif enfeksiyon sırasında lezyonlardan alınacak materyalde viral kültür yapmaktır. Ancak bu oldukça masraflı bir tekniktir. Materyalde virus üretilememesi hastalık olmadığı anlamına da gelmez. Kesin tanının çok zor olması nedeni ile pekçok vaka hatalı olarak teşhis ve tedavi edilmektedir. Kanda yapılan immünolojik testler ile de HSV varlığı saptanabilir. Ancak bu testler aktif enfeksiyonu göstermez. Sadece kişinin hayatının herhangi bir döneminde enfeksiyon geçirip geçirmediğini ve bağışıklık sisteminin virüse karşı antikor geliştirip geliştirmediğini belirler. Antikorlar bulunsa bile bunlar kişiyi yeni enfeksiyonlardan korumaz. Kan testi ayrıca oral ve genital enfeksiyonların ayrımını da sağlayamaz. Son zamanlarda HSV1 ve HSV2’yi ayrıdedebilen kan testleri geliştirilmiş olmakla beraber bunların yaygın kullanımı henüz daha mevcut değildir.

    Belirtiler
    Herpes bulguları kişiden kişiye değişir. İlk atakta genelde virüs ile tamastan sonra 2 gün 3 hafta arası bir sürelik kuluçka devresini takiben yanma, kaşıntı, bacaklarda ağrı, kalça ve genital bölgede ağrı, vajinal akıntı, karın boşluğunda dolgunluk hissi görülebilir. Bu ilk bulgulardan birkaç gün sonra enfeksiyon alanında uçuk tarzı yaralar ortaya çıkar. Bu yaralar vajinada ve rahim ağzında olabilir. 3-4 gün içinde bu yaralar iz bırakmadan kaybolurlar. Bu aşamadan sonra virus omurilik düzeyinde sinir köklerine giderek yerleşir ve burada inaktive halde beklemeye başlar. Pekçok kişide de periyodik olarak re-enfeksiyona neden olur. Bu reenfeksiyonlar esnasında virusler sinirler boyunca ilerleyerek genelde ilk enfeksiyonu yarattığı alanların yakınında yeni lezyonları yapar.Her enfeksiyon atağı esnasında gözle görülebilen lezyonların bulunması şart değildir. Çoğu zaman fark edilmeyen ataklar olur. Bu dönemlerde vajinal salgılar ile virüs yayılımı olduğundan kadın cinsel partnerine hastalığı bulaştırabilir.

    Tedavi
    Günümüzde Herpes tedavisi için değişik ilaçlar mevcuttur ancak bu ilaçlar kesin tedavi sağlayamamaktadırlar. Viral bir enfeksiyon olduğu için antibiyotikler etkisiz olmaktadır. İlaçlar sedece ilk atağın şiddetini azaltmakta ve süresini kısaltmakta , daha sonraki atakların ise sıklığını düşürmektedir. HSV enfeksiyonu geçiren kişiler bazı birkaç basit kurala uyarak enfeksiyonun süresini ve bulaşıcılığı azaltabilirler. Bu önlemlerden en basit fakat en önemli olanı enfekte alanı temiz ve kuru tutmaktır.

    Uçuk olan bölgeye dokunmamak ya da dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak son derece önemlidir.

    Lezyonlar tamamen iyileşene kadar cinsel ilişkiden kaçınmak da önemli bir konudur.

    Tekrarlayan enfeksiyonlar travma, soğuk algınlığı, adet görme ya da stress gibi vücut direncini düşüren durumlarda ortaya çıkmaktadır.

    Riskler
    Genital Herpes enfeksiyonu bazı riskleri de beraberinde getirir.Ancak uzun dönem hayat kalitesini etkileyebilecek etkileri yoktur. Gebelik gibi genel vücut direncinin azaldığı durumda olan kişiler aktif enfeksiyon açısından dikkatli takip edilmelidirler. Eğer Herpesin ilk atağı gebelik esnasında ortaya çıkarsa bu durumda virüs bebeğe geçebilir ve bu tür gebeliklerde erken doğum riski her zaman bulunur. Neonatal herpes ile doğan (anne karnında iken virüs ile temas eden ve enfekte olan) bebeklerin %50’sinde nörolojik hasarlar ve ölüm meydana gelir. Bebeklerde beyin iltihabı, göz problemleri, ciddi boyutta döküntüler ortaya çıkar ancak bu bebeklerin büyük bir kısmı antiviral ilaç tedavilerinden yarar görürler. Bebeklerdeki risk büyük ölçüde annenin geçirdiği atağın ilk ya da tekrarlayan atak olmasına bağlıdır. Aktif enfeksiyon varlığını araştırmak için yapılan viral kültürlerin sonucu uzun bir süre aldığı için genital herpesden şüphelenilen vakalarda doğum şekli olarak sezaryen tercih edilir. Eğer aktif enfeksiyon yok ise sezaryen şart değildir.

  • Kegel Egzersizleri : Vajinismus ve Tedavisi

    Kegel Egzersizleri : Vajinismus ve Tedavisi

    Vajinismus ve Tedavisi

    1.Vajinismus nedir ?

    2.Vajinismus nasıl tedavi edilir ?

    3.Vajinismus rahatsızlığında eşler neler yapabilir ?

    4.Vajinismus hastaları hamile kalabilir mi ?

    Kegel Egzersizleri nedir ?

    Kegel egzersizleri idrar kaçırmayı kontrol etmede ve önlemede en etkili doğal yoldur. Öğrenilmesi uygulanması çok kolay yararı ise çok fazladır. Arnold Kegel tarafından bulunmuş olup her yaşta uygulanabilir ve pelvik taban kasları dediğimiz ve mesane ve vagina kaslarını güçlendirerek hem idrar kaçırmayı önlerler hemde pelvik tabanı güçlendirirler. Özellikle doğum yapanlarda ve aşırı kilolularda çok yararlıdırlar.

    Kegel egzersizleri kimler için yararlıdır:

    Her yaşta herkeste idrar kaçırma varsa yada olmadan önce önlenmesinde yararlıdır. Pelvik taban kasları zayıflarsa özellikle Stres üriner inkontinans dediğimiz gülme, öksürük, hapşırma, fiziksel aktivite yada cinsel ilişki esnasında idrar kaçırma görülür.

    Kegel egzersizleri özellikle stress üriner inkontinans da yararlı ise de diğer tip idrar kaçırmalar olan urge (acil)(idrar gelir tuvalete yetişemeden idrar kaçırma) da da yararlıdır. Ayrıca mikst tip inkontinans hem stress hemde acil idrar kaçırmanın olduğu durumlar ve aşırı aktif mesanede idrar torbasının aşırı aktif olması nedeni ile sık idrara çıkma) deyararlıdır. Sadece kadınlar da değil idrar kaçırma şikayeti olan erkeklerde de yararlıdır.

    Kegel egzersizleri nasıl yapılır ?

    İdrar yaparken birden idrarınızı tutunuz.Bu şekilde Pelvik taban kaslarını kasarak 10 sn idrar akışını durdurmuş olursuz. Sonra 10 sn idrarınızı yapınız bu şekilde yaparak hangi kaslarınızı kullandığınızı bir hafta – on günlük deneme ile öğrenirsiniz, öğrendikten sonra günde 3- 4 kez 10 setlik şekilde yani 10 sn tutup 10sn bırakır gibi 10 defa yapınız. Bu işlemi günün her saatinde ve her yerde kimse farkına varmadan rahatlıkla yapabilirsiniz. Televizyon izlerken, yemek yaparken, yemek yerken, yatakta, ayakta her yerde rahatlıkla yapabilirsiniz.

    Kegel egzersizleri nasıl yardımcı olur ?

    Egzersizle zayıflayan pelvik taban kaslarını güçlendirir. Zayıflayan kaslar idrar kaçırmaya neden olduğundan kaslar güçlenince idrar kaçırmada önlenir.

    Ne kadar yapmalıyım Yararını ne zaman görürüm ?

    Pelvik tabanda bulunan kaslarda vücudumuzun diğer bölgelerinde olan kaslar gibidir. Nasıl sporcular ve vücut geliştirmecilerin kasları bir günde büyümüyor uzun süreli çalışmaları gerkekiyorsa sizin de egzersizden yarar görmeniz için 6 -12 haftalık bir süre alır. Bundan sonra da hergün bu egzersizleri yaparak kaslarınızı güçlü tutarsınız. Çok fazla yapmak çok yarar sağlamaz. Kasları yorabilirsiniz.

    Ne zaman ve nerede yapabilirim ?

    Arkadaslarınızla sohbet ederken, televizyon izlerken, arabada, yolda yani her zaman her yerde yapabilirsiniz ve eğer siz söylemezseniz kimse sizin egzersiz yaptığınızı farketmez bile.

    Herhangi bir alet satın alıp kullanmam gerekli mi ?

    Normal de Kegel egzersizlerini yaparken herhangi bir alet kullanımına ihtiyaç yoktur ve bir şey satın almanız gerekmez. Ancak Kegel egzersizleri için geliştirilmiş çeşitli ağırlıkta koniler vardır
    yada elektrikli stimülasyonla beraber kullanılabilir ama bunları almasanız da sadece egzersizleri yapmak bile çok faydalıdır.

    Kegel egzersizlerinin Başka yararları var mıdır ?

    Kesinlikle vardır pelvik taban kaslarınızın güçlenmesi idrar kaçırmanızı önlemekle kalmaz ayrıca seksüel performansınızı da artırır. Daha güçlü bir orgazm ve daha kaliteli bir seksüel ilişki sağlar.

    Kegel Egsersizleri PDF indir Kegel Egsersizleri PDF

    Nasıl Uygulanırlar?

    Bu testleri uygulamaya geçmeden önce hangi kas gruplarınızı çalıştırmanız gerektiğini bilmelisiniz. Pelvis tabanı kaslarınızı algılamak için aşağıdaki iki testten birini uygulayın:

    * İdrarınızı yaparken idrarı yarıda kesmek için hangi kaslarınızı kullandığınıza dikkat edin. Bu kaslarınızı kasarken karın ve kalça kaslarınızın gevşek olmasına dikkat edin.

    * Yukarıdaki teknik size zor geliyorsa bacaklarınızın arasına bir pet şişesi alın ve onu sıkıştırmaya çalışın.(cinsel bölgenize doğru şişeyi koyun) Bu iki test esnasında çalışan kaslarınız Kegel egzersizleri esnasında çalıştıracağınız kaslardır.

    Ne Sıklıkla Uygulanırlar ?

    Kegel egzersizleri evde, iş yerinde, yolda, kısacası her yerde uygulanabilir ve dışarıdan bu egzersizleri uyguladığınız anlaşılmaz. Bu egzersizleri hergün düzenli olarak uygulamayı alışkanlık haline getirin.

    Her birim egzersiz esnasında pelvis tabanı kaslarınızı 3-10 saniye süreyle kasın ve bu kadar bir süre ara verin. Bunu arka arkaya 5-10 kez uygulayın. Bu birim egzersizi günde beş kez yapmanız sizin egzersizlerden maksimum fayda görmenizi sağlayacaktır. Egzersizlerde aşırıya kaçmamalı ve idrar yaparken bu egzersizleri uygulamamalısınız. Egzersizler esnasında normal nefes alıp vermeye ve yalnızca pelvis tabanı kaslarınızın çalışıyor olmasına dikkat etmelisiniz.

    Kegel Egzersizleri

  • Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kadınlarda vajinal akıntı renksiz, kokusuz ve beyaz olduğu sürece bir enfeksiyonun varlığından söz edilemez ancak akıntının kötü kokulu ve renkli olması durumunda bir enfeksiyonun olduğunu düşünmemiz gerekir.

    Vajinal akıntının sarı, yeşil, kanlı ve kokulu olması anormal bir değişiklik olduğunun habercisidir. Bu gibi anormal akıntılarda doktora gidip tedaviye başlamak gerekir. Sarı akıntı ciddi sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkabilir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı stres, yanlış yaşam tarzı, vücuttaki toksik maddeler nedenli olabilir bu durumlar ortadan kaldırıldıktan sonra akıntı normale dönecektir. Ancak bazı durumlarda sarı vajinal akıntı ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir en kısa zamanda tedavi gerektirir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı genellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklardan dolayıdır. Klamidya, bel soğukluğu, vulvovajinit ve servisit bu hastalıklardan bazılarıdır. Bu hastalıklar sarı renkli vajinal akıntıya sebep olabilirler. Klamidya ; Bakteriyel bir hastalık olup cinsel yolla bulaşır sarı akıntının yanı sıra anal akıntı ve göz beyazında sarılık belirtileri de verebilir.

    Bel soğukluğu da cinsel yolla bulaşır. Belirtileri arasında sarı akıntıya ek olarak hastalarda ağız lezyonları, yanma hissi ve pelvik bölge ağrısına da neden olur. Vulvovajinit; cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalığıdır vulva ve vajina’yı etkiler. Bunda da sarı akıntı vardır buna ek olarak kahverengi akıntı, idrar yaparken yanma hissi, cinsel ilişki esnasında ağrı görülebilir.

    Servisit de cinsel yolla bulaşan bir hastalık olup sarı akıntının yanı sıra anormal kanamalar ve ağrıda görülür. Tüm bu cinsel yolla bulaşan hastalıkların temeli bakterilerdir. En önemli ve geçerli tedavi yöntemi antibiyotik kullanımıdır.

    Bu hastalıklara yakalanmamak için sağlıklı ve hijyenik bir cinsel yaşam tarzı seçmek gerekir. Ancak bu koşullarda vajinal enfeksiyonlardan korunmuş olunur.

  • Kadın cinselliği

    Kadın cinselliği

    Kadın sağlığı konusunda toplumda yaygın olan fakat yanlış inanışlar kadınları yanlış yönlendirerek, bazen ciddi hastalıklara davetiye çıkarıyor bazen de tedavi süreçlerini uzatarak sağlığa zarar veriyor.

    Uzmanlar kadınları bu konuda bilinçli olmaları gerektiği konusunda uyarıyor.

    Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Eylem Şeker Arı, kadın sağlığı ile ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.

    1. Doğum kontrol haplarının genç kızlarda kullanılması ileride kısırlığa yol açar mı?

    Hayır. Doğum kontrol hapları yumurtlama olmamasını sağlayarak gebeliğin oluşmasına engel olur. Bu etki ilaç bırakılınca kaybolur. Bu nedenle doğum kontrol hapı kullanımı kalıcı kısırlık yapmaz. Ancak kişinin gebe kalabilme durumu bilinmediği için, gebe kalması geciken bir kişi bunu doğum kontrol hapı kullanımına bağlayabilir.

    2. Doğum kontrol hapı bırakıldığında hamile kalmak için bir süreye mi ihtiyaç vardır?

    Hayır. Doğum kontrol hapı bırakıldıktan sonraki ay yumurtlama eski haline döner. Bu nedenle kişinin hemen hamile kalma ihtimali vardır.

    3. 35 yaş üzerinde doğum kontrol hapları kullanılması sakıncalı mıdır?

    Hayır. Sağlıklı, sigara içmeyen bir kadın 35 yaşından sonra doğum kontrol hapı kullanabilir. Ancak sigara içenlerin, hipertansiyonu, damar tıkanıklığına yatkınlığı olanların, ailesinde kalp hastalığı olanların 35 yaşından sonra doğum kontrol hapı kullanması önerilmez.

    4. Ertesi gün hapı gerektikçe sık sık kullanılabilir mi?

    Hayır. Bu hapları çok sık kullanmamakta fayda vardır. Ertesi gün hapının içinde, bildiğimiz doğum kontrol haplarındakinden daha yüksek dozda hormon bulunmaktadır. Ertesi gün hapını sık kullanmak fazla miktarda hormon almanıza yol açar. Ayrıca regl düzensizlikleri başlayabilir.

    5. Vajinanın iç kısmının da su ve sabunla temizlenmesi (vajinal lavaj) hijyen için gerekli midir?

    Hayır. Vajinanın içinde laktobasil adında bakteriler vardır. Bu bakteriler vajinayı enfeksiyon yapıcı bakterilerden korur. Vajinayı su ve sabunla yıkamak bu bakterilerin sayısını azaltıp iltihaba yatkınlığı arttırır. Ayrıca su ve sabunla yıkandığında vajinanın pH dengesi bozulur, bu da enfeksiyon için uygun ortam hazırlayabilmektedir.

    6. Ameliyatla rahmin alınması cinsel hayatı bitirir mi?

    Hayır. Rahmin alınması vajinayı etkilemediği için operasyon sonrası iyileşme dönemi bittikten sonra ilişki olabilir. Rahimle birlikte yumurtalıkların da alınması, vücuttaki östrojeni azaltacağı için vajinal kuruluğa yol açabilir. Vajinal kuruluk tedavisi için kullanılan ilaçlar vardır.

    7. Rahim içi araç her yaşta her kadına uygulanabilir mi?

    Rahim içi araç vajinal enfeksiyonlara zemin hazırlayabilmektedir. Vajinal enfeksiyonun ilerleyip rahim ve yumurtalıkları da etkilemesi durumunda kadında kalıcı sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle hiç çocuğu olmayan bir kadın rahim içi araç taktırmak isterse, enfeksiyonlar açısından çok dikkatli olunmalıdır. Çocuk doğurmamış bir kadının rahmi doğurmuş birininkine göre daha küçük olacağı için, standart rahim içi araç yerine küçük boy araçlar daha uygun olur.

    8. Gebelikte jinekolojik (vajinal) muayene yapılması düşüğe yol açabilir mi?

    Hayır. Vajinal muayenenin böyle bir etkisi yoktur. Ultrasonografi ile elde edemediğimiz bazı bilgiler gebeliğin ileri dönemlerinde nelerle karşılaşılacağı konusunda hastayı takip eden uzmana ve hastaya fikir vereceğinden nazik bir şekilde yapılan vajinal muayene önemlidir. Muayene sırasında uterusun oldukça az bir manipülasyonla muayene edilmesi gebe için rahatlatıcı olurken, bebek için ise zararsızdır.

    9. Gebelerin havaalanındaki dedektörlerden geçmeleri sakıncalı mıdır?

    Hayır. Havaalanı gibi üst düzey güvenlik uygulanan yerlerde iki tip makine vardır. Bunlardan bir tanesi çanta ve bagaj tarayıcısı, diğeri ise insanların geçtiği tarayıcı kapıdır. Çanta ve bagajlar X-ışını makineden geçerler ve bu makineler çok iyi izole edilmiş olup etrafa hasar yaratıcı radyasyon yaymazlar. Diğeri yani insanların geçtiği kapı ise metal detektörü olup iyonize edici olmayan elektromanyetik alan radyasyonudur. Bu manyetik alanlarda frekanslar oldukça düşük olup çalışmalarda gebelikte zararı gösterilememiştir.

    10. Gebelikte çamaşır asmak, yukarı uzanmak düşüğe yol açar mı?

    Hayır. Her zaman değil. Gebelikte karın içi basıncını arttıran hareketler bazen kanama yapabileceği için dikkatli olunmalıdır. Ancak gebelik sağlıklı devam ediyorsa çamaşır asmak ya da mutfak dolabına uzanmak gibi günlük hareketlerin düşüğe yol açması beklenmez.