Etiket: uyku

  • Diyet Önerileri

    Diyet Önerileri

    Diyet tavsiyeleri Diyet Öneriler kilo verme önerileri diyet tavsiyeleri … Neler kilo aldırır, neler kilo vermeye ve zayıflamaya yardımcı olur? Ünlü Diyetisyen Selahattin Dönmez açıklıyor…

    Deneyimler kilo vermek için mücadele eden bireylerin hep hüsranla diyetlerini sonlandırdığı ve koruma başarılarının da gün geçtikçe azaldığını göstermektedir. Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez bu başarısızlığın temel nedenini “kötü besin yoktur, kötü beslenme vardır” ilkesinden uzak hızlı kilo verdiren hatalı popüler diyetlerin uygulanmasına ve kilo yönetimi ile ilgili bilgi kirliliğinden kaynaklandığını belirtmektedir.

    1. Su içersem zayıflarım?
    Doğrusu: Su sağlıklı beslenmenin bir parçasıdır. Sodyum, flor, potasyum, kalsiyum ve klor minerallerini sağlar, vücutta oluşan toksik maddelerin uzaklaşması için gereklidir.

    Kaliteli kilo vermede vücudun ihtiyacı olan kalori, karbonhidrat, protein, vitamin ve diğer bazı mineralleri içermediği için tek başına zayıflamada etkisi yoktur.

    Önerimiz: Sadece sağlığın devamı için günde 2 Lt su içmek yeterlidir.

    2. Ana öğünlerden birini atlarsam kolay kilo veririm!
    Doğrusu: Sağlıklı kilo vermenin en doğru yolu sabah, öğle ve akşam öğünlerinin iştahı kontrol altına alıp, sık acıkmayı önlediği yönündedir. Çalışmalar öğün atlayan bireylerde kısa süreli kilo vermenin daha sonra hızla yeniden kilonun alınması ile sonuçlandığını göstermektedir.

    Önerimiz: Çeşitli besinlerden oluşan küçük porsiyonlu 3 ana öğün ve en az 1 veya 2 ara öğünle sağlıklı kilo verilebilir. Bireylerin hipoglisemileri varsa öğün miktarları arttırılır.

    3. Az uyursam o kadar hızlı kilo veririm!
    Doğrusu: Uyku süresi kısaldıkça toksik çevreye maruz kalma uzamakta, psikolojik stres artmakta, inaktif yaşama adaptasyon oluşmaktadır. Az uyuyan bireylerin daha fazla yemeğe yöneldikleri görülmektedir.

    Önerimiz: Bedenen ve ruhen iyi olmak için en az 5 saat, en fazla 8 saat uyumak gerekir. Uygun zaman aralığında uyumak gece yemek yeme sendromunu önlemektedir.

    4. Sigarayı bırakırsam hızlı kilo alırım.
    Doğrusu: Çalışmalarda sigara içerisinde bulunan nikotinin metabolizmayı çok az arttırdığı ve bırakıldığında da hızlı kilo alımına neden olmadığı yönündedir.

    Kilo alımı metabolizmadaki ufak değişiklik değil, yerine konulan yiyeceğin türü ve miktarıdır. Amerikan Diyetisyenler Derneği sigarayı bırakan bireylerin sadece yılda 2 kg aldıklarını belirtmiştir.

    Önerimiz: Sigarayı bırakan bireyler sigara yerine şekersiz sakız çiğner ve haftalık 150 dakikalık fiziksel aktivite yaparlarsa kilo almazlar.

    5. Saat 19:00’dan sonra bir şey yersem şişmanlarım!
    Doğrusu: Sağlıklı kilo vermek için temel kural yemeğin ne zaman yenildiği değil, gün içerisinde ne kadar yenildiği ve ne kadar fiziksel aktivite yapıldığıdır. Çalışmalar öğünlerde miktarlar açlık durumuna göre ayarlandığında bireylerin akşam 19.00’dan sonra yemek yediklerinde yağlanmadıklarını, daha kolay kilo verdiklerini göstermektedir.

    Önerimiz: Yemek yeme saati yerine günün ilk öğünü olan kahvaltı olacak şekilde başlayarak öğünler arasında en az 3-5 saat boşluk bırakmak gerekir. Böylece en son öğünün ne zaman yendiğinin önemi kalmamaktadır.

    6. Kalorisi düşük olan kepekli ürünlerle kolay kilo veririm!
    Doğrusu: Kepekli ürünler normal ürünlere göre daha az kalori içermez. Kepek, diyet lifi içeriğini arttırarak kalp damar hastalığı ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıklardan korunmada önemlidir. Kilo vermek için sebze ve meyvelerden yeterince diyet lifi alınabilmektedir.

    Önerimiz: Kilo verecek kişinin sağlık profiline göre kepekli ürünlerin miktarı ayarlanmalıdır. Kilo verirken anemisi olan bireye daha fazla kepekli ürün vermek olumsuz sağlık sorununa neden olabilmektedir.

    7. Meyve yemekten 2 saat sonra yenilmelidir.

    Doğrusu: Meyveler içerdikleri biyoaktif bileşenler nedeni ile beslenmemizin vazgeçilmez parçasıdır. Bu biyoaktif bileşenler öğünle beraber yenildiklerinde vücudun antioksidan kapasitelerinin artmasına neden olmaktadır. Öğünle yenilen meyveler daha çok tokluk sağlayarak kolay kilo vermeye yardımcı olurlar.

    Önerimiz: Meyveler günün her zamanı en az 2 ile 4 porsiyon arasında yenilebilir. Meyveleri öğünle yemek vitamin ve minerallerin vücutta yararlığını arttırır.

    8. Aç iken fiziksel aktivite yaparsam daha çok yağ yakarım!
    Doğrusu: Fiziksel aktivite yapmak metabolizmanın hızlanması için önemlidir. Fiziksel aktivite ile yağ yakımı artar, kas yoğunluğu korunur veya arttırılır. Bu fiziksel aktivitenin şekli, süresi ve sıklığı ile değişir.

    Ancak sabah aç karnına yapılan fiziksel aktivite ile yağlar yanarken maksimum düzeyde kas yıkımı oluşmaktadır.

    Önerimiz: Mutlaka fiziksel aktivite öncesinde karbonhidrat ve protein içeren 200–300 kalorilik bir öğün yenip en az 1 saat sonra aktivitenin yapılmasıdır. 1 su bardağı süt ve 1 muz veya 1 avuç badem ile 1 su bardağı süt içmek çok önemlidir.

    9. Sabah aç karnına limon veya greyfurt suyu içersem yağ yakarım!
    Doğrusu: Hiçbir besin yağ yakamaz. Bazı besinler içerdikleri kafeinden dolayı kısa süreli etkisi ile metabolizmayı arttırarak vücuda alınan kalorinin enerji olarak kullanılmasına yardımcı olur. Ancak asitli besinlerin böyle bir etkisi asla bulunmamaktadır.

    Önerimiz: Bu içecekleri içerek mide asidini arttırıp daha çok acıkma yerine, salatalara limon sıkmak, meyve olarak ara öğünlerde greyfurt yemek sağlıklı beslenme adına kabul edilebilir olmaktadır.

    10. Zayıflamak ve toksinlerden arınmak için detoks diyeti yapmak zorundayım!
    Doğrusu: Vücudumuzda doğal işleyen detoksifikasyon mekanizmaları bulunmaktadır. Hayvansal proteinleri yasaklayan detoks diyetlerinin sağlıklı olduğunu düşünmek olanaksızdır. Bu diyetler vücutta keton cisimcikleri denilen zararlı maddelerin vücutta sentezlenmesine, mide bulantısı, halsizlik, baş dönmesi ve sinirliliğe neden olmaktadır. Detoks diyetlerine bağlı kısa süreli ve fazla kilo kaybı yağ kitlesinden çok kas kitlesi olmaktadır.

    Önerimiz: Sağlıklı beslenme zaten vücudun detoksifikasyon yapan enzimlerini aktive eden bir yoldur, kısa süreli bu uygulamalar ile sağlığımızı tehlikeye atmamak en doğrusudur.

    11. Medyada yer alan beslenme bilgilerinin son derece güvenli olduğuna inanıyorum!
    Doğrusu: Medya sağlıklı beslenme bilgisinin yayılmasında en önemli etkin kaynaktır. Bu nedenle vereceğimiz bilgilerin güvenilir kaynaklarını her zaman doğru kanallardan sağlamak gerekmektedir.

    Önerimiz: Konuların uzmanları ile kanıta dayalı bilgilerin topluma anlaşılır olarak verilmesi en doğru yoldur.

    12. Kilo verirken 3 beyaza yer yoktur!
    Doğrusu: Sağlıklı beslenmede çeşitlilik ve ölçü en önemli faktördür. Şeker, un ve tuzun dengeli bir beslenme programı içerisinde her zaman yeri vardır. Tehlikeli olan bu üçlünün varlığı değil yenilen miktarıdır.

    Önerimiz: Şeker olarak bal, pekmez, fındık veya çikolata ezmesi; tadına bakmadan eklenen tuzu azaltıp günde 5 gramı geçmeyecek kadar kullanmak ve tam buğday unu ile ekmekleri, pastaları yapmak yeterlidir.

    13. Light ürünlerin kalorisi yoktur ve istenildiği kadar yenilebilir!
    Doğrusu: Light ürün demek kalorisi sıfıra yakın değil normal ürüne göre kalorisi azaltılmış anlamına gelmektedir. Bu nedenle serbest yeme özgürlüğü bulunmamaktadır. Sürekli light ürün yiyerek kilolarını vermiş ve korumuş bireylerin olduğunu gösteren bir bilimsel veri de bulunmamaktadır. Aksine çalışmalar light ürün bağımlılığı olanlarda yo-yo sendromunun daha fazla görüldüğünü belirtmektedir.

    Önerimiz: Light ürünün anlamı her besin için ayrıdır. Bu nedenle sağlıklı beslenmede doğal ürünleri kullanmak doğru yoldur.

    14. Sağlıklı beslenmede kırmızı ete yer yoktur!
    Doğrusu: Tavuk, balıkta olduğu gibi ılımlı miktarda yenilen kırmızı etin sağlık üzerine olumsuz etkisi olduğunu, diyetten çıkarılması gerektiğini gösteren bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Kırmızı et, diğer etlerin içeriklerine benzer oranda kolesterol içermekte olup, haftada en az 2 kere tüketildiğinde de kolesterol üzerine etkisi olumsuz olmamaktadır.

    Önerimiz: Yağı görünmeyecek kadar az olan kırmızı et, kaliteli kilo vermek için gereklidir. İçerdiği konjuge linoleik asit (CLA) sayesinde vücudun yağ kitlesini azaltıp, B 12, çinko ve demir içeriği ile de hastalıklara karşı koruyucudur.

    15. Maydanoz suyu zayıflamak için idealdir!
    Doğrusu: Maydanoz C vitamini yönünden zengin, idrar söktürücü etkisi olan bir sebzedir. Bu nedenle maydanozun yarattığı geçici kilo kaybı vücut yağ kütlesinden değil su miktarındandır.

    Önerimiz: Maydanozu kilo vermek için değil, salatalara değişik renkte sebzeler olarak koymak vitamin ve antioksidan açısından destek sağlamak için en doğru yoldur.

    16. Hangi yöntemle olursa olsun verilen kilolar geri alınır!
    Doğrusu: Kilo verecek bireyler hızlı kilo verir, kendilerine uygun kilo verme yöntemi ile kilo vermezler ve davranış değişikliği geliştirmezlerse kilo alımı kolay olabilmektedir.

    Önerimiz: Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandıran diyetler ile bireyler kilolarını yıllarca koruyabilmektedir. Kilo verdikten sonra, 6. ay, 1. ve 2. yıl kilo alımı için riskli dönemlerdir. Bunun için düzenli takip gerekmektedir. Şişmanlığın tedavisi yaşam boyudur.

    17. Lahana metabolizmayı hızlandırarak zayıflatır!
    Doğrusu: Lahana, pırasa, brokoli gibi kükürtlü sebzeler kanser önleyici ve vücuttaki zararlı maddelerin atımını sağladıkları için sağlıklı beslenmenin parçasıdır. Bu besinlerin metabolizmayı hızlandırmak gibi spesifik bir özelliği bulunmamaktadır.

    Önerimiz: Lahana diyetlerinde diyetin içeriğindeki lahananın değil, diyetin kalorisinin düşük olduğundan dolayı kilo verildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle değişik renkte tüm sebzeleri beslenmede bulundurmak az yediğimiz müddetçe kilo kaybı ile sonuçlanacaktır.

    18. Protein diyetleri zayıflamak için kolay bir yoldur. 
    Doğrusu: Kısa sürede kilo verdiren yüksek proteinli diyetler uzun süreçte uygulanması zor ve kan kolesterol-ürik asit seviyelerini arttırıp, insülin direncine neden olmaktadır. Uzun süre uygulayıp hayat tarzı haline getirmiş bir kişiyi bile bulmak zordur. Yüksek protein diyeti uygulayan bireylerde görülen en sık sorun diyeti devam ettiremeyip sık şeker krizlerine grip yüksek miktarda tatlı yedikleridir.

    Önerimiz: Kısa sürede kilo verip daha fazlasını almamak için karbonhidrat, protein ve yağı dengeli beslenmek yeterlidir.

    19. Zayıflama ilaçları ile hızlı kilo veririm!
    Doğrusu: Şişmanlık bir hastalıktır ancak her şişman birey için ilaç kullanmak doğru değildir. Zayıflama ilaçlarını şişmanlığa bağlı ciddi hastalıkları olan bireyler doktor kontrolünde kullanmalıdır. Zayıflama ilaçları bu bireylerde bile bırakıldığında yeniden kilo alma riski ile karşı karşıyadır.

    Önerimiz: Zayıflama ilaçlarını gelişi güzel eczanelerden almamalı, oluşacak sağlık sorunlarını önemsemeli ve doktorun uygunluk kriterleri gösterdiği bireylerde bile diyet ile beraber belirli bir süre kullanılmalıdır.

    20. Elma sirkesi içersem yağlarımı eritirim!
    Doğrusu: Çalışmalar, elma sirkesinin içerisinde bulunan asit sayesinde; içildiğinde yemek borusunu tahriş edebileceği, midede asidi arttırarak açlığı uyaracağı ve reflü gibi ciddi olan sağlık sorununu tetikleyebileceği bildirmektedir.

    Önerimiz: Sirke salatalara tat vermek için kullanılmalıdır. Zayıflamak için değil.

  • Uykusuzluğun panzehiri seks

    Uykusuzluğun panzehiri seks

    Alman doktor Michael Feld’e göre, doğal yöntemlerle de düzenli ve rahat bir uyku düzenine kavuşmak mümkün. Bu yöntemlerden en kolay ve etkin olanlarının başında seks geliyor.

    Uzmanlar, uykusuzluk sorunu çekenlere ilginç bir öneride bulundu. Uzmanlar, “Uykudan önce seks yapın, rahat ve mutlu uyuyun” dedi.

    Uyuma zorluğunun pek çok nedeni olabiliyor: Kimi zaman aşırı stres ve yorgunluk, kimi zaman ise psikolojik ya da duygusal faktörler, uykusuzluk sorununu tetikleyebiliyor. Alman doktor Michael Feld’e göre hemen uyku haplarına sarılmak yerine doğal yöntemlerle de düzenli ve rahat bir uyku düzenine kavuşmak mümkün. “Bu yöntemlerden en kolay ve etkin olanlarının başında seks geliyor” diyen Dr. Michael Feld, düzenli seks hayatının uykusuzluğun panzehiri olabileceğini kaydediyor. Aylık kadın dergilerinden Emotion’a konuşan Dr. Michael Feld, “Seks, uykuya dalmayı kolaylaştırır. Çünkü bu esnada salgılanan mutluluk hormonları insanı sakinleştirip, rahatlatır” dedi.

    ‘Televizyonda yemek programı seyredin’

    Deutsche Welle Türkçe’de yer alan habere göre, Alman uzmanın uykusuzluğa karşı tavsiyeleri bununla sınırlı değil elbette. Dr. Michael Feld, şimdiye kadarki yaygın görüşün aksine televizyon izlemenin de uykuya dalmaya yardımcı olabileceğini belirtiyor. Tabii izlenen program ne kadar sıkıcı ise uykuya dalmak da o derece kolaylaşıyor. Aile hekimi Michael Feld, en sıkıcı programlardan biri olduğunu söylediği yemek tarifi veren programların uykusuzluğa çare olabileceğini kaydediyor. Feld, meditasyon ve ışık tedavisi gibi yöntemlerin de ileri derece uykusuzluk çekenlere yardımcı olabileceğini belirtildi.

    Horlamaya karşı önlemler

    Horlamak uykuyu bölen önemli unsurlardan biri. İstatistikler, horlama sorununa erkelerde daha sık rastlandığını gösteriyor. 40 yaşının üstündeki her iki erkekten biri horlarken ve bu şikayet, her yedi kadından birinde görülüyor. Ancak Dr. Michael Feld 65 yaş üstü her iki cinsin de aynı sıklık ve aynı yüksek sesle horladığını kaydediyor. Michael Feld, sırtüstü yatmamak, akşamüzeri yağlı yememek ve alkol almamak gibi tedbirlerin horlamayı engelleyebileceğini söylüyor. Alman uzman, horlamanın erkeklerde iktidarsızlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında da bulunuyor.

    Ancak sadece fiziksel faktörler uykusuzluğa yol açmıyor. Doktor Michael Feld “Uykusuzluk sorununun sadece yüzde 50’si fiziksel kaynaklı. Örneğin sırt ağrısı gibi. Diğer yüzde 50’si ise bizim etrafımızdaki sorunları nasıl değerlendirdiğimize bağlı, yani psikolojik kaynaklı” diye konuşuyor. “Kim, sorunları biraz daha hafife alırsa daha kolay uyuyabiliyor” diyen Michael Feld, özellikle kontrol saplantısı olanların uykusuzluktan şikayetçi olduğunu vurguladı.

    Alman aile hekimi Michael Feld, modern yaşam biçiminin, uykusuzluk şikayetlerini tetiklediğini belirtiyor ve “Bugünkü çalışma hayatımız, 1980’li yıllara oranla çok daha stresli. Cep telefonu ve e-postalar ile hemen her yerde ulaşılabilir olmak, iş ortamından uzaklaşmayı, başka düşüncelerle meşgul olmayı zorlaştırıyor” diye konuşuyor ve ekliyor: İş stresinden uzaklaşmak sadece düzenli bir uyku için değil, mutlu ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmek için de çok önemli!

    Deutsche Welle Türkçe

  • Uykusuzluğa karşı seks

    Uykusuzluğa karşı seks

    Uyuma zorluğunun pek çok nedeni olabiliyor: Kimi zaman aşırı stres ve yorgunluk, kimi zaman ise psikolojik ya da duygusal faktörler, uykusuzluk sorununu tetikleyebiliyor. Alman doktor Michael Feld’e göre hemen uyku haplarına sarılmak yerine doğal yöntemlerle de düzenli ve rahat bir uyku düzenine kavuşmak mümkün. 

    “Bu yöntemlerden en kolay ve etkin olanlarının başında seks geliyor” diyen Dr. Feld, düzenli seks hayatının uykusuzluğun panzehiri olabileceğini kaydediyor. Aylık kadın dergilerinden Emotion’a konuşan Dr. Feld, “Seks, uykuya dalmayı kolaylaştırır. Çünkü bu esnada salgılanan mutluluk hormonları insanı sakinleştirip, rahatlatır” diyor.

    ‘Televizyonda yemek programı seyredin’

    Alman uzmanın uykusuzluğa karşı tavsiyeleri bununla sınırlı değil elbette. Dr. Feld, şimdiye kadarki yaygın görüşün aksine televizyon izlemenin de uykuya dalmaya yardımcı olabileceğini belirtiyor. Tabii izlenen program ne kadar sıkıcı ise uykuya dalmak da o derece kolaylaşıyor. Aile hekimi Michael Feld, en sıkıcı programlardan biri olduğunu söylediği yemek tarifi veren programların uykusuzluğa çare olabileceğini kaydediyor. Feld, meditasyon ve ışık tedavisi gibi yöntemlerin de ileri derece uykusuzluk çekenlere yardımcı olabileceğini belirtiyor.

    HORLAMAYA KARŞI ÖNLEMLER

    Horlamak uykuyu bölen önemli unsurlardan biri. İstatistikler, horlama sorununa erkelerde daha sık rastlandığını gösteriyor. 40 yaşının üstündeki her iki erkekten biri horlarken ve bu şikayet, her yedi kadından birinde görülüyor. Ancak Dr. Michael Feld, 65 yaş üstü her iki cinsin de aynı sıklık ve aynı yüksek sesle horladığını kaydediyor. Feld, sırtüstü yatmamak, akşamüzeri yağlı yememek ve alkol almamak gibi tedbirlerin horlamayı engelleyebileceğini söylüyor. Alman uzman, horlamanın erkeklerde iktidarsızlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında da bulunuyor.

    Ancak sadece fiziksel faktörler uykusuzluğa yol açmıyor. Doktor Michael Feld “Uykusuzluk sorununun sadece yüzde 50’si fiziksel kaynaklı. Örneğin sırt ağrısı gibi. Diğer yüzde 50’si ise bizim etrafımızdaki sorunları nasıl değerlendirdiğimize bağlı, yani psikolojik kaynaklı” diye konuşuyor. “Kim, sorunları biraz daha hafife alırsa daha kolay uyuyabiliyor” diyen Feld, özellikle kontrol saplantısı olanların uykusuzluktan şikayetçi olduğunu vurguluyor.

    Alman aile hekimi Michael Feld, modern yaşam biçiminin, uykusuzluk şikayetlerini tetiklediğini belirtiyor ve “Bugünkü çalışma hayatımız, 1980’li yıllara oranla çok daha stresli. Cep telefonu ve e-postalar ile hemen her yerde ulaşılabilir olmak, iş ortamından uzaklaşmayı, başka düşüncelerle meşgul olmayı zorlaştırıyor” diye konuşuyor ve ekliyor: İş stresinden uzaklaşmak sadece düzenli bir uyku için değil, mutlu ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmek için de çok önemli!

    Deutsche Welle Türkçe

  • Yaylı yatak mı? Viskoelastik yatak mı ?

    Yaylı yatak mı? Viskoelastik yatak mı ?

    Halen ağırlıklı olarak kullanılan yaylı yataklar mı yoksa viskoelastik akıllı yataklar mı?

    Yaylı yatak mı?
    Yatağın ana dolgu malzemesinin yaydan oluştuğu, vücuda destek ve yatağa esneklik sağlamak için çelik yay mekanizmasının kullanıldığı yataklar, yaylı veya paket yaylı yatak olarak adlandırılıyor. Bu sistemde üretilen yatakların öne çıkan özelliği ekonomikliği oluyor. Yaylar arasına deformasyonu engellemek için konulan destek süngerleri fazlalaştıkça yatağın sertliği artıyor. Yatak sertleştikçe ortopedik etkisinin arttığı yanılgısı da bundan kaynaklanıyor. Paket yay sistemleri ise daha yumuşak ve esnek olan çelik yayların küçük paketler içerisine konularak yatak içinde kullanıldığı sistemi oluşturuyor. Bu sistemde paketler birbirinden bağımsız yaylanma sağladığı için yaylı yataklara oranla daha ergonomik oluyor. Ayrıca vücudun bel, boyun, sırt ile kalça gibi değişik noktalarına farklı sertliklerde paket yay kullanılarak ekstra dayanıklılık ve esneklik sağlanabiliyor. Yaylı yataklarda sıkça karşılaşılan soft ortopedik, yarı ortopedik, full ortopedik gibi kavramların aslında yatağın ergonomisinden çok dayanıklılığına işaret ettiğini, ayrıca sert yatağın ortopedik yatak anlamına gelmediği bilinmeli. Paket yaylı yataklar, vücudun değişik bölgelerine farklı basınç uyguladığından yaylı yataklara oranla daha uygun ergonomi sunuyor. Buna karşın yaylı yataklar, paket yaylılara göre her zaman daha ekonomik oluyor.

    Viskoelastik mi?
    Viskoelastik özellikli akıllı yatakları paket yaylı yataklardan ayıran en önemli özellik uzay teknolojisinin kullanılıyor olması. Uzay teknolojisi olarak kabul edilen basınç azaltıcı viskoelastik malzeme ilk olarak NASA tarafından astronotların uzay yolculuğu sırasında maruz kaldığı basıncı indirgemek için keşfedildi ve kullanıldı. Bu teknolojinin yatakta kullanılmasıyla geliştirilen viskoelastik akıllı yataklar özellikle sağlık, konfor ve rahatlık açısından bir bütünün arayışı içinde olanlara hitap ediyor. Akıllı yatakların üst kısmında kullanılan bu viskoelastik malzeme, basınç azaltıcı özelliğe sahip… İçeriğindeki hafıza hücreleri, vücut ile temas ettiği anda ısı ve ağırlığa bağlı olarak hareketlenmeye başlıyor. Bu hareketlenme, yatak vücudun şekline ve yapısına göre ergonomik hale gelene kadar devam ediyor. Basınç azaltıcı etki sağlayan hafıza özelliği ile akıllı yatak olarak adlandırılıyor. Vücuda tam uyum sağlayan bu yataklar, vücut üzerindeki basıncı azaltarak sağlıklı kan dolaşımına zemin hazırlıyor. Yataktaki istenmeyen dönme hareketlerini azaltarak uyku kalitesini de artırmaya yardımcı oluyor. Mükemmel destek için, kilo ve değişik tercihlere göre ideal yoğunluklarda üretildiğine ve aynı zamanda yoğun hava geçirgenliği için özel kesimli destek katmanına dikkat edilmesi gerekiyor.

    SONUÇ
    Visko özellikli yataklar yatağın vücudunuzun özelliklerine göre tepki vermesini sağlıyor. Kişiye özel konfor sağladığı, daha iyi bir uyku deneyimi sunduğu ve uyku esnasında yatağın vücuda uyguladığı karşı basıncı engellediği için de yaylı veya paket yaylı yatakların önüne geçiyor. Ancak, uyku teknolojisinde hızlı gelişen yenilikleri ve getirilen uyku çözümlerini sınırlandırmak, kişiye özel en uygun desteği sunan yatağı belirlemek neredeyse imkansız. Bu nedenle kendinize en uygun yatağı bulmak için yatak ürünleri konusunda deneyimli firmaların yetkili satış uzmanlarına danışmanız öneriliyor.

    Formsanté Dergisi

  • Huzursuz bacak sendorumu hamilelik

    Huzursuz bacak sendorumu hamilelik

    Antalya’da düzenlenen 48. Ulusal Nöroloji Kongresi’ne katılan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, uyku bozukluklarının daha çok kadınlarda görüldüğünü, gebelik döneminde ise uyku bozukluklarına daha sık rastlandığını söyledi.

    Gebeliğin uykuya dalmayı güçleştirici etkisine işaret eden Prof. Dr. Aksu, gebelerin idrara çıkma sayısı ile ağrılarının daha fazla olduğunu, ayrıca yatış pozisyonuna bağlı sorunlar yaşanabildiğini vurguladı.

    Gebelerin uykuyu başlatma, uykuya dalma ve sürdürmede sıkıntı yaşadıklarını anlatan Murat Aksu, şöyle konuştu:

    ANNE VE BEBEK İÇİN RİSK FAKTÖRÜ

    “Gece sık uyanırlar. İdrar için olmasa bile ağrı atakları olur. Ayrıca bütün gebelerde sık karşılaşılan bir diğer sorun ise huzursuz bacaklar sendromudur. Bizim yaptığımız çalışmaya göre gebelerde huzursuz bacaklar sendromunun görülme sıklığı yüzde 15 civarındadır. Yani her 10 gebeden birinde veya ikisinde huzursuz bacaklar sendromu görülür.

    Özellikle akşam olduğu zaman, gece yatağa gitme zamanı geldiğinde bacaklarda ağrı, uyuşma, karıncalanma, kasılma gibi şikayetler ortaya çıkar. Gebelik süresince de bu devam eder. Kadınların çok büyük bir kısmında huzursuz bacaklar sendromu gebelikle başlar, ancak yüzde 60’ında gebelik sonlandıktan sonra da devam eder.”

    Özellikle huzursuz bacaklar sendromuyla ortaya çıkan uyku bozukluklarında bebeğin oksijensiz kalabildiğini belirten Prof. Dr. Aksu, “Anne huzursuz bacaklar sendromu olursa bunun hem anne hem de bebek sağlığı için bir risk faktörü oluşturduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

    ‘ÖMÜR BOYU İLAÇ KULLANILABİLİR’

    Gebelik döneminde ilaç kullanımının ana karnındaki bebek üzerindeki olumsuz etkilerine işaret eden Aksu, sendromun görülmeye başlamasının ardından gebelere masaj, sıcak ya da soğuk duş önerdiklerini söyledi.

    Özellikle gebelik döneminde vücuttaki demir oranında azalmanın huzursuz bacaklar sendromu üzerinde etkisi olduğuna işaret eden Aksu, hamile kadınlara demir takviyesi yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    Gebelik sonlandıktan sonra görülmeye devam eden huzursuz bacaklar sendromuna ilaç tedavisi uygulanabildiğini kaydeden Murat Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Hastaların büyük bölümü ilaçla tedavi edilebiliyor. Ancak bu tedavi uzun yıllar alabiliyor. Hatta hastanın tüm yaşamı boyunca ilaç kullanması gerekebiliyor. Tedavinin uzun yıllar ve belirli bir düzen içinde devam etmesi şart. Ama huzursuz bacaklar sendromu genetik veya gebelikte çıkan ve sonrasında devam eden türdeyse çoğunlukla tedavinin bir ömür boyu devam etmesi gerekiyor.”

  • Farketmeden 1 Beden Büyümeyin

    Farketmeden 1 Beden Büyümeyin

    Kendinize, ‘Aslında fazla yemiyorum ama niye kilo alıyorum?’ sorusunu sıkça soruyorsanız, bu yazıyı dikkatli okuyun. Çünkü buradaki saptamalar bir günde hiç farkında olmadan alabileceğiniz gizli kalorileri açığa çıkarıyor.

    Günlük beslenmenizdeki gizli kalorilerle ulaştığınız toplam rakam, fark etmeden neredeyse her yıl bir beden büyümenize neden olabilir. Örneğin ayılma kahvesiyle gelen 400 kalori, market alışverişlerindeki 100 kalori, bir iki avuç yemiş, belki biraz kurabiye derken doymadan aldığınız 400 kalori ve diğerleri… Yani diyet listenizi incelemeye aldıkça aslında yok saydığınız pek çok gizli kalori gözünüze çarpacak. Ancak minik değişiklikler ve küçük kısıtlamalarla günlük beslenmedeki bu ciddi tehlikeyi kontrol altına almak mümkün.

    Özellikle en sık tükettiğiniz besinlerin listesini çıkarıp, yüksek kalorili olanları sınırlayabilir ya da daha düşük kalorilere nasıl çevirebilirim diye düşünebilirsiniz. Taylight Sağlık Merkezi’nden Diyetisyen Berrin Yiğit, bunun ‘diyet casusluğu’ ile başarılabileceğini söylüyor. Herkesin iyi bir diyet casusu olabileceğini belirten Yiğit, beslenmedeki gizli kalorileri yakalamak için ipuçları veriyor.

    İşte bir günlük beslenmede farkında olmadan beden ağırlığına azar azar ilave edilen gizli kaloriler ve Berrin Yiğit’in önerileri:

    Uyandınız işe gitmek üzere yola çıktınız, hala ayılmadınız karnınız aç, kahvaltı da yapmadınız. Bu soğuk kış gününde içinizi ısıtacak keyifli bir şeyler içebilirsiniz. Şanslıysanız, evde kendinize tarçınlı, zencefilli bir kupa light süt, kakao tozu, su ve tatlandırıcı eşliğinde sıcak bir çikolata hazılar ya da şekersiz aromalar ve vanilya tozları ile harika bir kahve yaparsınız. Ama eğer caddede yürürken kahve satılan yerlerden yayılan kokular damarınıza girdiyse elinizde bol kalorili aromalı ve kremalı bir kahve bulmanız an meselesi. İşte bu durumda minimum 400 kaloriye hazırlıklı olun.

    Pazar veya markette alışveriştesiniz, özellikle şarküteri reyonunda daha çok vakit geçiriyorsunuz, çünkü alacağınız peynir çeşitlerinden tutun da zeytine kadar, hatta belki kuru meyveleri bile tadıyorsunuz. Belki de ürün tanıtımı yapılan reyonlarda da şirin sunuşlara hayır diyemediniz, ızgarada sucuk ya da çikolata, çorba gibi ikramlarla neredeyse bir öğününüzü çıkardınız. Sanki bu tadımlardan gelen kaloriler sayılmazmış gibi de rahatsınız, oysa ki fark etmeden, yağdan gelen enerjisi yüksek ortalama 100 kalori aldınız bile…

    Tadım tepsileri ve ikramlara hayır demeyi öğrenin, sadece ucuz diye gereksiz bir şey satın almayacağınız gibi ikram olduğu için de tadım yapmayın. Eğer bu konuda kendinize henüz güvenemiyorsanız, bu tarz etkinliklerin henüz başlamadığı erken saatleri ya da geç saatleri tercih edin. Alışverişe çıkarken de hafif tok olmaya özen gösterin.

    Günlük işleri takip ederken, midenizin gönderdiği açlık sinyallerini umursamıyor öğle yemeğini erteliyorsunuz ama bir yandan da bir şeyler atıştırmak lazım. O zaman yine ilk önünüze gelen pratik opsiyona yöneliyorsunuz. Şanslıysanız bu opsiyon, çantadan çıkan bir paket diyet bisküvi olabilir ve bu tuzağı 100 kaloriyle atlatabilirsiniz. Kötü senaryo ise bir paket çikolata, poğaça, kek gibi hamur işleri ya da fast food da olabilir, yani 250 ile 500 gibi bir kalori saldırısına hazır olun.

  • Diyet Neden Bozulur?

    Diyet Neden Bozulur?

    Diyet neden bozulur? sorusunun cevabı kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı ortak noktalarda bulunmaktadır. İşte diyet bozan ortak noktalar…

    Her pazartesi başladığınız diyetlerin bir türlü sonu gelmiyorsa ya da yılın yarısını aç gezdiğiniz halde etrafta dolaşan incecik kadınlara kıskanç gözlerle bakmaya devam ediyorsanız bu işin içinde sadece yanlışlık değil aynı zamanda diyetinizi sabote edici etkenler var demektir.

    Hayatınızın yarısı çikolatalara imrenerek bakmakla mı geçti ya da her tatlı yediğiniz bir gün için üç gün pişmanlık duyduğunuz halde yine de değil bir kilo bir gram bile vermiyorsanız bu duruma bir son vermenin vakti geldi demektir. Diyetlerinizin işe yaramadığını düşünerek beslenme düzeninizi değiştirmeden önce derinlemesine bir araştırma yapmalı yanlışın nerede olduğunu öğrenmelisiniz.

    Diyet neden bozulur?
    1. Hızlı yemek
    Hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yavaş yemelisiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

    2. Teknoloji
    Diyetlerinizin bir işe yaramamasının en büyük etkenlerinden biri hareketsiz yaşamdır. Eskiden bir arkadaşınızla görüşmek için belki de 10 ya da 15 dakika yürürken şimdi sadece mailleşerek görüşmüş kadar oluyor ya da internet üzerinden sohbet edebiliyorsunuz. Böyle olunca da hareket yerine oturmayı seçiyorsunuz.

    3. Tatlandırıcılar
    Kilo almamak için sürekli şeker yerine tatlandırıcı kullanıyor olabilirsiniz. Fakat yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcıların alınan doğal kalori alımı konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

    4. Sebzeler
    Sebzelerinizi ve salata malzemelerinizi iyi yıkadığınızdan emin olmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmelisiniz. Hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalısınız.

    5. Yağ oranı düşük yiyecekler
    Yağ oranı yüksek ve düşük yiyecekler arasında aslında sanıldığı kadar çok fark yoktur. Yoğurt, süt ya da peynirde bu oran önemliyken yağ oranı düşük bir kek yemekle yağ oranı yüksek olanı yemek arasında hiçbir fark yoktur.

    6. Stres
    Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi de budur.

    7. Öğün atlamak
    Her yemek yediğinizde metabolik hızınız iki saat içinde yüzde 20 – 30 artar fakat öğünleri atlarsanız metabolizmanız yavaşlar. Özellikle de kahvaltı yapmamak en büyük problemdir ve gece boyunca yüzde 5 yavaşlayan metabolik hızınız bir daha yemek yiyene kadar aynı hızda kalır.

    8. Meyve suları
    Früktoz seviyesi yüksek olan meyve suları iştahınızı açar. Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.

    9. Toksinler
    Karaciğer vücudun yağ yakan organıdır ve eğer alkol gibiblerle doluysa yakma işlemi için daha yoğun çalışarak çok enerji harcar ve yorulur. Bu nedenle içki içerken yağ ya da şekeri çok fazla tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

    10. Salata
    Diyet yaptığınız için salata yemeyi tercih edebilirsiniz fakat salatayı dışarıda yiyecekseniz soslu bir salata yememelisiniz. Çünkü özel soslarla yapılan bu salataların kalori bakımında bir hamburgerden çok da farkı yoktur.

    11. Doğum gününüz
    Kış mevsiminde doğduysanız baştan kaybetmiş olma ihtimaliniz yüksek çünkü yapılan araştırmalar kış bebeklerinin obeziteye daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise daha yavaş çalışan bir metabolizmaya sahip olmaları.

    12. Doğum kontrol
    Kadınların en büyük sorunlarından biri de doğum kontrol yöntemleri nedeniyle alınan kilolardır. Özellikle doğum kontrol hapları bazı kadınlarda iştah açarlar.

    13. Uyku düzeni
    Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

    14. Evlilik
    Yeni evli çiftler hep evlendikten sonra kilo aldıklarından şikâyet ederler. Bunun nedeni ise birlikte bir yaşam paylaşma sonucu herşeyi aynı anda yapma isteğidir. Fakat sözkonusu yemek olunca bu yanlıştır eşinizle aynı miktarda ya da aynı şeyleri yemeden de mutlu bir evliliğe sahip olabilirsiniz.

    15. Tiroid sorunu
    Sürekli yorgun hissediyorsanız, kilo almaya başladıysanız ve sürekli üşüyorsanız tiroidiniz tembelleşmiş olabilir. Bu da metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur. Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz.

  • Vertigo olup olmadığınızı test edin

    Vertigo olup olmadığınızı test edin

    Nörolojik hastalıklar ve kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olan vertigo yaşam kalitesini ciddi ölçüde bozarken, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Selami Yavuz, söz konusu hastalığı karşı vatandaşları uyardı.

    Vertigo olup olmadığınızı anlamak için kendi etrafınızda 40 kere dönerek test yapabilineceğini hatırlatan Opr. Dr. Yavuz, “Etraf ya da kendisi dönmediği halde, kişide şiddetle döndüğü hissi oluşur. Vertigo olduğunuzu anlamak için bir test yapmanız gerekirse, kendi etrafınızda 30-40 kere dönün ve kendinizi serbest bırakın. Nasıl etrafın döndüğünü hissediyorsanız vertigo da aynen böyledir.

    Yerin tavana gelmesi gibi bir histir. Bunu yapmadan aynı şekilde etrafınızın döndüğünü hissediyorsanız vertigo hastası olabilirsiniz. Hastaların çoğu ‘Sandaldaymışım gibi sallanıyorum, ayağa kalktığım zaman dengem bozuluyor’ gibi şikayetlerle doktora başvururlar.

    Bu şikayetlerin çoğunun vertigo ile ilgisi yoktur. Vertigosu olan kişinin bu durumu anlamama gibi bir durumu söz konusu olamaz. Çünkü hasta ayakta duramayıp, hemen bir yere oturmak ya da yatmak zorunda kalır” dedi.

    Farklı rahatsızlıkların vertigoyu tetiklediğini belirten Opr. Dr. Selami Yavuz, “Vertigo birçok hastalığın habercisi olabilir. Bir grup vertigolar ‘Kulak Burun Boğaz’ hastalıklarıyla ilgili olabilir. ‘Başım dönüyor, kesin kristallerim oynadı’ denerek hastalar tarafından şikayetleri dile getirilen ‘İç kulak kristallerinin yerinden oynaması’ hastalığı, hastanın yatakta sağdan sola dönerken ya da sırt üstü yattığı zaman başının dönmesidir. Buradaki baş dönmesi, yani vertigo bir dakika içerisinde geçer ama kişiyi son derece rahatsız eder. Bu durum vertigoya sebep olan hastalıklardan biridir.

    Özellikle kadınlarda görülen ve vertigoya sebep olan bir diğer hastalık da ‘Menier’ hastalığıdır. Bu hastalık, kulağın tek tarafının içinde sıvı toplanmasıdır. Bu hastalıkta da çok şiddetli bir vertigo görülmektedir. Vertigo ataklar halinde olur.

    Hastada iki gün çok şiddetli baş dönmesi, kulakta uğultu, bulantı ve kusma olur. Fakat 2-3 gün geçtikten sonra hastalık kendiliğinden düzelir ve neredeyse 2 ay hiçbir problem olmaz. 2 ay sonra hasta tekrar bir atak geçirir ve aynı belirtileri yaşamaya başlar” diye konuştu.

    HT

    Nöroloji – Beyin ve Sinir Hastalıkları

  • Vertigo Hakkında Bilmeniz Gerekenler

    Vertigo Hakkında Bilmeniz Gerekenler

    Vertigo ile İlgili Bilmeniz Gerekenler

    Nörolojik hastalıklar ve kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olan vertigo, yaşam kalitesini ciddi ölçüde bozuyor.

    Memorial Şişli Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları (KBB) Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sami Katırcıoğlu, vertigoya neden olan durumlar ve vertigo tedavisi hakkında bilgi verdi.

    Vertigo olup olmadığınızı anlamak için kendi etrafınızda 40 kere dönün

    Vertigo yani baş dönmesi bir illüzyondur. Etraf ya da kendisi dönmediği halde, kişide şiddetle döndüğü hissi oluşur. Vertigo olduğunuzu anlamak için bir test yapmanız gerekirse; kendi etrafınızda 30-40 kere dönün ve kendinizi serbest bırakın. Nasıl etrafın döndüğünü hissediyorsanız vertigo da aynen böyledir. Yerin tavana gelmesi gibi bir histir. Bunu yapmadan aynı şekilde etrafınızın döndüğünü hissediyorsanız vertigo hastası olabilirsiniz. Hastaların çoğu “Sandaldaymışım gibi sallanıyorum, ayağa kalktığım zaman dengem bozuluyor” gibi şikayetlerle doktora başvururlar. Bu şikayetlerin çoğunun vertigo ile ilgisi yoktur. Vertigosu olan kişinin bu durumu anlamama gibi bir durumu söz konusu olamaz. çünkü hasta ayakta duramayıp, hemen bir yere oturmak ya da yatmak zorunda kalır.

    Farklı rahatsızlıklar vertigoyu tetikleyebilir

    Vertigo birçok hastalığın habercisi olabilir. Bir grup vertigolar “Kulak Burun Boğaz” hastalıklarıyla ilgili olabilir. “Başım dönüyor, kesin kristallerim oynadı” denerek hastalar tarafından şikayetleri dile getirilen “İç kulak kristallerinin yerinden oynaması” hastalığı; hastanın yatakta sağdan sola dönerken ya da sırt üstü yattığı zaman başının dönmesidir. Buradaki baş dönmesi; yani vertigo bir dakika içerisinde geçer ama kişiyi son derece rahatsız eder. Bu durum vertigoya sebep olan hastalıklardan biridir.

    Ne sıklıkla ortaya çıkıyor?

    Özellikle kadınlarda görülen ve vertigoya sebep olan bir diğer hastalık da “Menier” hastalığıdır. Bu hastalık; kulağın tek tarafının içinde sıvı toplanmasıdır. Bu hastalıkta da çok şiddetli bir vertigo görülmektedir. Vertigo ataklar halinde olur. Hastada iki gün; çok şiddetli baş dönmesi, kulakta uğultu, bulantı ve kusma olur. Fakat 2-3 gün geçtikten sonra hastalık kendiliğinden düzelir ve neredeyse 2 ay hiçbir problem olmaz. 2 ay sonra hasta tekrar bir atak geçirir ve aynı belirtileri yaşamaya başlar.

    Nörolojik baş dönmelerine dikkat!

    Nörolojik olarak baş dönmeleri de vertigoya neden olabilir. Nörolojik olarak hastanın kafasını, beynini özellikle denge merkezini ilgilendiren hastalıklarda baş dönmelerine neden olabilir. Nörolojik baş dönmeleri ile Kulak Burun Boğaz hastalıklarındaki baş dönmelerinin tek farkı, nörolojik baş dönmeleri çok yavaş gelişir ve çok uzun zaman sürer. Kulak Burun Boğaz ile ilgili baş dönmeleri 1-2 gün içerisinde gelişir ve çok şiddetli baş dönmesi görülür.

    Kalp ritim bozukluğu olanlarda vertigo tehlikesi

    Baş dönmesinin diğer bir sebebi de kardiyolojik olabilir. Beyine giden damarlarda ve şah damarlarında daralma varsa, beyinin beslenmesi bozulacağı için baş dönmesi ortaya çıkabilir. Bu baş dönmeleri baş dönmesinden çok dengesizlik, güvenli olarak ayakta kalamama, büyük bir sallantı hissi gibidir. Kalp ritim bozukluğu olanlarda da kalp tarafından beyine yeterince kan pompalanamamasından dolayı bu tip baş dönmeleri ortaya çıkabilir.

    Vertigo en çok kadınlarda görülüyor

    Menier hastalığı (Kulağın tek tarafının içinde sıvı toplanması) kadınlarda sıkça görülen rahatsızlıklardan biridir. Menier hastalıkları %80 kadınlarda görülen bir hastalık olduğu için baş dönmeleri kadınlarda daha sık görülmektedir.

    Vertigonun kesin tedavisi var mıdır?

    Vertigo’nun asıl sebebinin araştırıldıktan sonra baş dönmesinin neye bağlı olduğunun bilinmesi çok önemlidir. Bu durumun sebebi eğer bir tümörse ameliyat gerekmektedir. Psikolojik ya da Menier hastalıklardan kaynaklı ise ilaç tedavisi ile baş dönmesi azaltılmaktadır. Tedavide asıl önemli olan vertigonun kaynağının bulunmasıdır. Psikolojik kökenli durumlarda ilaçla tedavi yöntemine başvurulur.

    Womenist

  • Kışın Formu Korumanın Yolları

    Kışın Formu Korumanın Yolları

    Bol ve koyu giyecekler giyecek olmanın verdiği rahatlıktan kaçınmalısınız!

    Yaza girerken verdiğiniz kiloları sonbaharın gelmesi ile birer birer alıyorsanız bu durum hareketlerinizle birlikte metabolizmanızın da yavaşladığına ve formunuzu koruyamadığınıza işaret ediyor demektir.

    Gereğinden fazla uyumak, stres, kışın bol ve koyu renk giysiler giyecek olmanın verdiği rahatlık gibi etkenler yaza girerken verdiğiniz kiloları geri kazanmanıza ve başlangıç noktasına geri dönmenize neden olur.

    Dyt. Şefika Aydın Selçuk, yaz döneminde sağlıklı bir şekilde verilen kiloların sonbahara girerken nasıl korunabileceği hakkında bilgi verdi.

    Formda kalmanın yaşı yoktur

    ‘Formda olmak’ teriminin anlamını öğrendikçe yaşamımız boyunca sağlıklı beslenmenin kısa süreli bir arayış olmadığını göreceğiz. Genellikle “formda olmak” yoğun fiziksel aktivite yapmak olarak algılanırken, çoğu insan kaslı bir vücuda sahip olmayı ya da uzun mesafeli koşuyu başarılı bir şekilde bitirmek olarak değerlendirmektedir. Aslında formda olmak; sadece fiziksel değil, ruhsal ve zihinsel iyiliği kapsayan bir durumdur. Formda olmak; “en iyi sağlık durumuna sahip olma, sakatlık olmaması” durumunu ifade etmektedir. Bireyler formda olduklarında; gün içerisindeki olumsuz koşulları pozitif bir bakış açısıyla üstesinden gelebilmektedirler. Kalp hastalıkları, kanser, şeker hastalığı gibi ciddi sorunların daha az görülmesine neden olur. Yüksek kalitede ve belki de uzun bir yaşam için iyi bir şans yakalanmış olabilmektedir. Unutulmamalıdır ki; formda olmanın ve kalmanın yaşı yoktur. Formda kalmak her yaşta düzenli fiziksel aktivite ve yeterli-dengeli beslenmeyi içeren bir yaşam şeklidir.

    Sonbaharda da formda kalmak için 15 öneri

    Yaz aylarında sağlıklı bir şekilde verilen kiloların sonbahar ve kış süreçlerinde de korumayı sadece yaşam ve beslenme düzeninize dikkat ederek gerçekleştirebilirsiniz. İşte sizi sonbahar aylarında formda tutabilecek sağlıklı yaşam kuralları:

    1.    Yeterli düzeyde uyku en önemli unsurdur. Yetişkinler 8 saatten fazla uyumamaya özen göstermelidir.
    2.    Sigarayı yaşamınızdan çıkarın, sigara içilen yerlerde bulunmamaya özen gösterin.
    3.    Stresi kontrol altına alın.
    4.    Alkol gibi metabolik stresi artırıp, yaşlanmayı hızlandıran içeceklerden uzak durun.
    5.    Temizlik kurallarına özen gösterin.
    6.    Düzenli olarak tıbbi kontrollerden geçin.
    7.    Daima diyetinizde yapacağınız olumlu değişikliklerin sağlığınıza yapacağı önemli farklılıkları hatırlayın.
    8.    Optimal sağlık için tahıllar, et grubu, süt ürünleri, taze sebze ve meyveler ile sağlıklı yağları bir arada yiyin.
    9.    Yemeklerinizi nerede yediğiniz ve nereden satın aldığınız çok önemli değil. Hoşlandığınız yiyeceklerin sağlıklı yeme tarzına uygun olmasına dikkat edin.
    10.    İyi beslenme formda kalmanın temel yakıtıdır ve buda sizinle başlar. Evde, restoranda, kafeteryada veya işte de sağlıklı besinlerden oluşan menüler tüketebilirsiniz.
    11.    Sevdiğiniz restoranlarda kızartmalar yerine az yağlı olanları tercih edin.
    12.    Beslenmede her şeyden önemli olan unsurun; çeşitlilik, denge ve aşırıya kaçmama olacağını asla unutmayın.
    13.    Yemek yerken aşırıya kaçmayın. Porsiyon ölçülerinizi uygun tutarsanız istediğiniz besinleri kolaylıkla yiyebilirsiniz.
    14.    Düzenli olarak yürüyüş yapın.
    15.    Bol miktarda su için. Bu yetişkinler için ortalama 8 su bardağıdır. Suyun vücut için yeterli gelip gelmediğini idrar rengini kontrol ederek anlayabilirsiniz. Eğer sürekli bir ilaç kullanmıyorsanız idrar rengi açıksa yeterli sıvı almışsınız demektir.

    Yiyeceklerin zevkini çıkararak formda kalın
    Besinleri seçmede birçok faktör etkili olmaktadır. Örneğin; kişinin kültürü, duygusal durumu, çevresi, yakın arkadaşları, yemeğe bakış açısı, sahip olduğu besin ve beslenme hakkındaki bilgileri oldukça etki etmektedir. Neden bir besinin yerine başkasını seçtiğinizi hiç düşündünüz mü? Sağlıklı beslenmenin de yemeğe zevk katabileceği düşünülmelidir. Çünkü besinler sağladıkları besin değerlerinin yanı sıra keyif ve iyi tat vericidirler. Çünkü besinler kompleks (karmaşık) ögelerdir. Siz besinin görünüm, hoş koku, lezzet, tat gibi özelliğinden yararlanırken; vücudunuz da besin ögelerinin yaşamınızı sürdürme işlevlerinden yararlanırlar.

    Bunun için; çeşitli besin gruplarını tüketmeye özen gösterin. Örneğin; tabağınızı öğle akşam öğününde 4 eşit parçaya bölün. Değişik besin gruplarını ve değişik renkte besinleri aynı tabakta tüketin. Yediğiniz miktara göre aldığınız kiloyu da fiziksel aktivite ile dengeleyebilirsiniz. Bu sizin kilonuzu korumanızı sağlayacaktır. Değişik ekmek çeşitleri, taze sebze ve meyvelere, kuru baklagillere, kuru yemişlere diğer yiyeceklerden daha fazla yer vermek sizin sağlığınız adına attığınız en doğru adım olacaktır. Yağın vücuda mutlaka alınması gerekmektedir; ama önemli olan nasıl alındığıdır. Doğru tüketim şekli; bitkisel ve sıvı yağ tüketmek, az yağlı et ve süt ürünlerini tercih etmek olmalıdır. Örneğin; düşük yağlı pişirme sistemlerini kullanma, yemeklere fazla sos koymama ve salataları mayonezli, yağlı özel süslemelerden uzak tutma ile doğru bir tüketim sağlanabilir. Şeker ve şekerli besinlerin mümkün olduğunca tüketim alışkanlıklarınızdan çıkarın. Tuzu azaltılmış besinlerin yararı da göz ardı edilmemelidir.

    5 SORU 5 CEVAP İLE SAĞLIKLI YAŞAM BİLGİNİZİ SINAYIN
    Soru 1: Etin yağı sıyrıldığında kolesterolü uzaklaştırmış mı olurum?
    Cevap: Hayır. Etteki kolesterol, etin çözünür yağında olduğu kadar yağsız et kısmında da bulunur. Ancak etteki yağı sıyırdığınızda kan kolesterolünü yükseltme yeteneğine sahip doymuş yağları elimine etmiş olursunuz.

    Soru 2: Kilo vermek için aç kalmak iyi bir başlangıç mıdır?
    Cevap: Hayır. Aç kalma ile kilo vermede ilk önce su ve kas kaybı oluşur. Su kaybı yemekle tekrar kazanılmaktadır. Kas kaybı telafi edilemez. Üstelik açlıkta sağlık için gerekli besin ögeleri yetersiz alınır.

    Soru 3: Yeterli vitamin ve mineral için en iyi yol, günlük vitamin desteği almakla mı olur? 
    Cevap: Hayır. Çeşitli ve dengeli beslenme planı ile destek almadan da vitamin ve mineral ihtiyaç karşılanabilir. Bu destekler insan sağlığı için tüm besin ögelerini içermemektedir. Çeşitli beslenmiyorsanız bir beslenme uzmanına başvurmalısınız. Diyet kaydınız değerlendirilerek hangi vitamin ve mineralden eksik beslendiğiniz açığa çıkabilir.

    Soru 4: Patatesi kabuğu ile tüketmek 3 misli posa içerir mi?
    Cevap: Evet. Sebzeler ve meyveler kabukları ile birlikte tüketildiğinde iyi posa kaynaklarıdır.

    Soru 5: Yoğun bir aktivite sırasında 500 g (yarım kilo) kaybederseniz, terle 2 su bardağı kadar su kaybetmiş olursunuz?
    Cevap: Evet. Fiziksel aktivite öncesi ve sonrası tartılın. Kaybettiğiniz yağ değil sudur. Su kaybının olumsuzluğunu yaşamamak için kaybettiğiniz 2 su bardağı suyu hemen için.