Etiket: tüp bebek

  • Yumurtalarım biter mi ?

    Tüp bebek gibi çok sayıda yumurtanın büyütüldüğü yöntemlerle tedavi gören kadınların endişelerinden biri de yumurtalarının biteceği, erkenden menopoza gireceklerini düşünmeleridir. Bu yöntemlerde sadece zaten büyümeyok olma sürecine girmiş olan yumurtaların hepsinin basket olması, yani olgunlaşması sağlanır. Dolayısıyla, ilaçlar menopoz yaşını etkilememektedir. Diğer taraftan, doğum kontrol haplarıyla yumurtlamayı engelleyerek de menopozu geciktiremeyiz. Kadının üretken dönemi ergenlikte gonadotropinlerin salgılanmasıyla başlar (menarş-ilk adet), hormonlara cevap veren yumurtaların bitmesiyle son bulur (menopoz).

    Adet dönemlerini daha iyi anlayabilmek için üç bölüme ayırabiliriz:

    I) Foliküler faz : Bu dönemde yumurtalıkta yumurta içeren folikül gelişirken endometriyumda da proliferasyon olmakta endometriyum dokusu çoğalmaktadır. Baskın hormon östrojendir. Adetin ilk gününden yumurta çatlamasına kadar olan dönemdir.

    II) Yumurtlama.

    III) Luteal faz: Bu dönemde yumurtanın atılmasını takiben oluşan kistten progesteron salınmaktadır. Progesteronun etkisiyle döllenmiş yumurtanın beslenmesi için tüple ve endometriyumda salgılar oluşur. Bu nedenle, bu faz sekretuar (salgılayıcı) dönem olarak da adlandırılmaktadır. Yumurtlamadan sonra adetin tekrar başlamasına kadar olan dönemdir. Yumurta bu dönemde döllenip uterusa tutunur (implantasyon).

    Aslında az önce anatomiden bahsederken fizyolojik döngüden de biraz bahsettim. Şimdi bazı bilgileri tekrar olarak değil de pekiştirme olarak kabul ediniz. Her adet dönemi kandaki FSH düzeyinin yükselmesiyle başlar. FSH etkisiyle yumurtalıkta bir grup folikül büyümeye devam eder. Foliküller ultrasonografide su dolu küçük kesecikler gibi görülür. Her birinde bir oosit (yumurta) vardır. Foliküller büyürken östrojen salgısı da yaparlar. Östrojen hormonu rahim iç yüzeyini kaplayan endo-metriyumu uyararak kalınlaşmasını ve embriyoyu tutacak hale gelmesini sağlar. Diğer yandan da rahim ağzı salgısında sperm geçişini kolaylaştıracak değişikliklere, özellikle kıvamının incelmesine neden olur. Östrojen hormonu yeterince artınca, bu durum beyin tarafından algılanarak hipofize FSH salgısını azaltması emri verilir. FSH düzeyinin azalması diğer büyümekte olan foliküllerden çoğunun tekrar küçülerek kaybolmasına yol açar. Bunlar arasından en büyük olanıysa büyümesini devam et-tirerek gebelik oluşturacak olgunluğa erişir. Folikül çapı 20-24 mm. civarındayken kandaki östrojen düzeyinin kritik seviyeye ulaşması hipofizden ani şekilde LH salgılanmasını tetikler. Bundan 34-36 saat sonra folikülün çatlamasıyla ovülasyon (yumurtlama) olur.
    Yumurtlamadan sonra, olgun yumurtanın atıldığı folikül yok olmaz. Renginden dolayı corpus luteum (sarı cisim) adını alıp, progesteron adı verilen gebelik için çok önemli bir hormonu salgılamaya başlar.

    Progesteron hormonu endometriyum üzerinde embriyonun tutunması ve beslenmesine yönelik değişiklikler yapar. Artık atılan yumurtanın döllenmesi ve uterusa gelip tutunması beklenmektedir. Corpus luteumun sekiz, on gün ömrü vardır. Gebelik gerçekleşmezse salgıladığı progesteron miktarı azalmaya başlar. Bu da bir müddet sonra endometriyumun dökülmesine, yani adetin başlamasına neden olur. Adetin ilk günü yeni dönemin de başlangıcıdır.

    Eğer gebelik gerçekleşir ve embriyo implante olursa çevresindeki trofoblast isimli hücreler beta HCG (human chorionik gonadotrpin) isimli bir hormon salgılarlar. Beta HCG gebelik testlerinde tetkik ettiğimiz hormondur. Bu hormon corpus luteumu besleyerek progesteron salgısının devamını sağlar. Progesteronun varlığı adet kanamasını engeller, gebelik devam eder.

  • Sağlıklı tüp bebek için 24 SURE tekniği Türkiye’de

    Sağlıklı tüp bebek için 24 SURE tekniği Türkiye’de | 1Sağlıklı tüp bebek için 24 SURE tekniği Türkiye’de | 2Tüp bebek uygulaması için İngiltere Cambridge Üniversitesi’nde geliştirilen yeni bir yöntemle artık tüm kromozomlar 12 saat içinde taranıyor ve sadece en sağlıklı embriyolar ana rahmine transfer ediliyor.
    Dünyada sadece 15 ülkede uygulanabilen “24 Sure” tekniği geçtiğimiz günlerde Türkiye’de de uygulanmaya başlandı. Medikal Direktör Dr. Hakan Özörnek’in verdiği bilgilere göre, bu yeni teknik sayesinde döllenmiş yumurtaya zarar vermeden alınan tek bir hücrede insandaki tüm 46 kromozom 12 saat içinde inceleniyor ve kromozom hatası olmayan embriyonun ana rahmine transferi sağlanıyor.

    Tüm kromozom analizi” denilen bu yöntemle yapılan tanı sayesinde genetik kusuru bulunan, düşük olma ve sakat doğma ihtimali olan bebekler ana rahmine yerleştirilmeden tespit edilebiliyorlar. “24 Sure” tekniğinin genetik ayrım çalışması değil, bir “tüp bebek iyileştirme çalışması” olduğunu ve bu yöntemle hastalara yepyeni bir umut kapısı açıldığını söyleyen Dr. Hakan Özörnek; “Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı ve tekrarlayan düşüklerin en önemli sebebi kromozom sayısındaki anormalliktir. Kromozom sayı bozukluğu, gebelikle sonuçlanmayan tüp bebek nedenleri arasında %89 gibi yüksek bir oranla yer alır. Bugüne kadar yapılan genetik tarama testleri sadece belli sayıda kromozom tespit edebildiği için yetersiz kalıyordu. Oysa, ‘tüm kromozom analizi’ ile 46 kromozomun hepsinin sayısal olarak normal olup olmadığını saptayabiliyoruz ve böylelikle en doğru embriyoyu seçme şansımız oluyor. Sonuçta, ana rahmine kromozal açıdan normal olan embriyolar transfer edildiği için tüp bebekte gebelik oranı artarken düşük riskini de azaltmış oluyoruz.” dedi.

  • Bebek sahibi olmak için; embriyo dondurma ikinci şans

    Dondurulmuş embriyodan gebelik şansı yüzde 66!

    Bebek sahibi olmak isteyen çiftler için “ikinci şans!” olarak tanımlanan dondurulmuş embriyodan tüp bebek tedavisi yüksek gebelik oranları ile yüz güldürüyor. Tüp bebek denemesi başarısız olduğunda ya da çiftler, başarılı bir embriyo transferinden sonra tekrar çocuk istediklerinde, bu yöntem yeni bir şans verdiğini söyleyen Umut Tüp Bebek Merkezi Başhekimi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr.Süleyman TOSUNDondurulmuş embriyodan elde ettiğimiz gebelik oranı yüzde 66! Bu çok yüksek bir oran. Sperm ve embriyodan sonra, şimdi yumurtaları da geliştirilmiş teknolojilerle dondurup, sonra da biyolojik potansiyellerine zarar vermeden çözmek, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere gelecek vaat etmektedir” diyor.

    Embriyo dondurma işlemi hangi durumlarda yapılır?

    Embriyoların dondurulması, Tüp Bebek programlarında güvenliği ve verimliliği arttırdığı için bugün standart bir uygulamadır. Tüp Bebek tedavilerinde daha fazla sayıda yumurta üretmek ve toplamak için, hastanın yumurtalıkları hormonal olarak uyarılır. İşte bazen, toplanan ve başarıyla döllenen yumurtalar, rahime transfer edilecek embriyo sayısından fazla olur. Bu durumda, ihtiyaç halinde kullanılmak üzere fazla embriyolar dondurulur. Çift için bu yeni bir şans demektir.

    Embriyo saklamanın avantajları nedir?

    Embriyo dondurulması,en azından birçok embriyonun hemen transferi için hazır durumda bulunmasını garantiler ve hastayı sonraki Tüp Bebek denemelerindeki fiziksel sıkıntı, yumurtalık uyarılmasının masrafı ve yumurta toplanması işlemlerinden kurtarmış olur.

    Embriyo, hangi şartlarda dondurulmalıdır?

    Üremeye yardımcı teknikler, kısırlık problemi olan ve bebek sahibi olmak isteyen çiftler için çok önemli teşhis ve tedavi yöntemleridir. Buna rağmen, her embriyo transferi, sınırlı başarı olasılığına sahiptir. Sonuç olarak, tüp bebek tedavisinin önemli stratejilerinden biri, doğal siklustaki gebe kalma denemelerine benzer olarak, tekrar tekrar denemektir. Eğer fazladan dondurulmuş embriyo varsa tüp bebek denemesi, dondurulmuş embriyoların çözülerek transfer edilmesi şeklinde olur.

    Embriyosu dondurulan hastanın yaşı önemli mi?

    Embriyolar dondurulduğunda hastanın yaşı önemli bir faktördür; yumurtanın ve embriyonun kalitesi açısından. Transfer edildiğindeki hasta yaşı çok fazla önem taşımamaktadır.

    Dondurulmuş embriyo bebekleri sağlıklı ve normal midir?

    Donmuş embriyo kullanma şansına sahip olan çiftler bu konuda hiçbir endişe duymamalıdır. Şimdiye kadar dünyaya gelen çocukların hepsi sağlıklı ve normaldir. Bir çok çalışma, donmuş embriyolardan doğmuş çocukları incelemiştir. Sonuç, doğum defektlerinde ya da gelişim bozukluklarında hiç artış olmadığı yönündedir.

  • Bir Yumurta Bir Sperm Eşittir MUCİZE

    Tüp bebek tedavilerinde, tek bir yumurtanın veya tek bir spermin çok büyük değeri olduğunu vurgulayan uzmanlar, “Doğru merkezleri seçin, yumurta ve spermleriniz ziyan olmasın!” uyarısında bulunuyorlar.

    Umut Tüp Bebek Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, “Anne baba adayları, üremeye yardımcı tedaviler sayesinde bulunabilecek tek bir yumurta veya tek bir spermle bile bebek sahibi olabilirler. Bu yüzdendir ki, bulunabilecek “altın yumurta” veya “tek sperm” çok iyi değerlendirilmelidir” diyor. Konuyla ilgili sorularımızı cevaplıyor:

    “Altın yumurta” nedir?

    Biz tüp bebekçilerin kullandığı, hem bizim hem de hastalarımız açısından çok önemli bir deyimdir. Bir anne ve baba adayı için “altın yumurta”, belki de kılpayı yakalanan şans demektir. Altın yumurta yapılan tedavilere sadece bir tek yumurta büyüterek cevap verebilen ve sonrasında bu tek yumurta ile gebelik elde edilen hastalar için “bir bebek” demektir.

    Tek bir yumurtası olan kadın anne olabilir mi? Altın yumurta ile gebelik şansı kaç?
    Tek yumurta ile zaten doğal hallerde de gebelik elde ediliyor. Doğal halde tek yumurtanın gebelik şansı %15-20 civarında. Ancak eğer tedaviye hasta tek yumurta ile cevap vermişse o zaman hastanın yaşına göre konuşmak gerekir. Sözgelimi 38 yaş altı ve üstündeki hastalara farklı konuşmaktayız.

    Tek bir yumurta ile ikiz annesi olunabilir mi?

    Evet, tek yumurta ikizi olabilir.

    Tek bir yumurtası olan kadın doğal yollarla çocuk sahibi olabilir mi?

    Tek yumurta ile eğer kadının tüpleri açıksa ve yeterli sayıda sperm de varsa doğal yoldan gebelik mümkün olabilir. Ancak bundan asla hastaların ilelebet doğal yoldan gebeliği beklemesi gibi bir sonuç çıkarılmamalı ; özellikle de kadın 35 yaş üzeri ise mutlaka hızlı olarak sonuca gidecek şekilde yönlendirilmeli ve gerekirse de tüp bebeğe kadar tedavisi götürülmeli. Çünkü eğer yumurtalık rezervleri azalırsa özellikle de kadının yaşı 38 ve üstüne ulaşmışsa tüp bebekle bile son derece sınırlı bir gebelik şansı olabilir.

    Yumurta azlığı kadında neden olur? Az yumurta varsa ya da tek yumurta, kaliteli olabilir mi?

    Yumurtalıklarda rezerv azalmasının bilinen nedenleri ilerleyen kadın yaşı( özellikle 35 yaş üstü), yumurtalıklara yönelik ameliyatlar (kist v.s…) , bazı kanser tedavileri, bazı oto immun hastalıklar(bağışıklık sistemine ait bazı hastalıklar…) ‘dir. Ancak çoğu zaman elle tutulur bir neden yoktur… Özellikle de kadının yaşı gençse elde edilen tek yumurtanın gebelik şansı daha yüksektir.

    Sadece yaşa bağlı olarak görülen bir sorun mu?

    Bu durum yukarıda da söylediğim gibi sadece yaşa bağlı olarak değil cerrahi ya da bazı hastalıklarla da birlikte görülebilir. Ancak çoğu zaman neden bulunamaz.

    Erkeğin tek bir spermi olduğunda da “altın sperm” diyor musunuz?

    Evet tek yumurta için bu deyimi kullanıyorsak, tek sperm için de bu deyim kullanılmalı.

    Tedavi ile kadının yumurta sayısı artırılabilir mi?

    Yapılan tedaviler ile amaçlanan kadının yumurta rezervini artırmak değil sadece mümkün olan en fazla sayıda kaliteli yumurta elde etmektir. Biz de bu tedavilerle var olan yumurta sayısını artırmıyoruz.. Buna yönelik bir tedavi yoktur. Çünkü bir kız çocuğu anne karnında 4 aylık iken üretebileceği maksimum yumurta sayısına ulaşır ve sonrasında önce doğuma kadar,sonra da doğumdan sonra buluğ çağına kadar kayıplar sonrasında sınırlı sayıda yumurta ile adetleri başlar . En iyilerini ilk dönemlerde kullandığı için 19-25 yaş arası en yüksek gebelik oranları ile karşılaşıyoruz. Sonrasında 35’e kadar yavaş da olsa doğurganlıkta yıllar içinde bir azalma söz konusu. Ancak 35’den sonra bu azalma yıllar içinde hızlanır ve 40 yaş sonrası tüp bebekle bile gebelik oranları sadece %20-25’e düşer.

  • Tüp bebekte yeni gelişmeler baş döndürücü

    Tüp bebekte yeni gelişmeler baş döndürücü | 3Üreme tıbbı çok hızlı gelişiyor

    Tüp bebekte son durum!

    Hala tüp bebek yaptırması gereken 80 milyon çift var…

    SON 10 yılda sağlık alanında gerçekleşen en önemli gelişmelerin başında üreme sağlığı ile ilgili olanlar geliyor. Bu konuda en büyük yatırımları yapan Bahçeci Tüp Bebek Grubu, Alman Hastanesi’nden ayrıldıktan sonra Fulya Terrace’da açtığı yeni merkezinde, teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak hastalarına hizmet veriyor. 2500 metrekarelik alan üzerine kurduğu merkezinde, deneyimli ekibi ile kadın sağlığı ve tüp bebek ile ilgili bütün tedavi tekniklerini uygulayan Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, “Dünyaya paralel olarak merkezimizde uyguladığımız bütün tedavi imkanlarını bebek sahibi olmak isteyen çiftlerimize sağlıyoruz. Tüp bebek ile ilgili gelişmeler baş döndürücü!” dedi.

    Bahçeci Grubu doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Bora Cengiz, tüp bebek tedavilerindeki son yenilikleri anlattı:

    “1978 yılında ilk tüp bebeğin doğumundan bu güne kadar yüzbinlerce çift yardımcı üreme teknolojileri ile gebe kaldı. Tüm dünyada yaklaşık 50-80 milyon kadar çiftin çocuk sahibi olamadıkları için tedavi olmaları gerektiği hesaplanıyor. Teknolojideki inanılmaz gelişmelere rağmen halen birçok çift yardımcı üreme yöntemleri ile denemelerine rağmen gebe kalıp bebek sahibi olamıyorlar. Özellikle menide ve sonrasında ameliyatla (TESE-mikro TESE) sperm bulunamayan erkekler veya yumurtası tükenmiş erken menopoza girmiş kadınlar için çözüm bulunmamakta. Bazı hastalara sperm olmasına rağmen sperm eşinin yumurtasını dölleyememekte veya embriyo gelişimi ilk günlerde durabilmektedir. Günümüzde tüp bebek tedavisi uygulanan çiftlere önerilen maksimum tedavi sayısı 4 olarak belirlenmiştir. Tedavi sayısının artması ile gebelik oranları 4 denemeden sonra değişmemektedir.

    İşte bu yüzden hastalarımız tarafından yıllar sonra aranıyoruz. Sperm bulunamamış veya yumurta elde edilememiş bir hastamız “hocam bu kök hücre tedavinse başladınız mı?” diye soruyor. Ya da gazete de “embriyoları rahim duvarına yapıştırıyoruz” haberini okuyan tekrarlayan implantasyon başarısızlığı hastalarımız bu yeni mucizenin kliniğimizde yapılıp yapılmadığını soruyor.

    Kök Hücre nerede nasıl yapılıyor?

    16 Haziran 2010 tarihinde gazetelerden bir haber “erkek kısırlığında kök hücre ile yapılan uygulamalar olumlu yönde ilerliyor”. Yine çalan telefonlar ve “siz de başladınız mı?” soruları. Peki bu çalışmalar hangi aşamada? Memeli kök hücrelerinden oosit (yumurta) ve sperm elde etme çalışmalarının hızlı bir şekilde ilerlediğini biliyoruz. Ancak bu konuda çalışan merkezler üreme hücrelerine ulaşmanın yolunu bulmalarına rağmen klinik kullanıma girene kadar daha çok çalışmaları gerektiğini bildiriyorlar. İnsan üremesinde güvenilir bir çözüm olarak kullanılabilmeleri içinse daha 10 yıllar var.

    Daha az yumurta ve daha iyi sperm

    Sağlık Bakanlığı, yeni Üreme Tıbbı Yönetmeliği ile uygulamalarımıza bazı kısıtlamalar getirdi. Bakanlığın ana ve haklı hedefi çoğul gebelikleri ve bu yüzden olan erken doğumları azaltmak. Ancak 35 yaşın altında tek embriyo transferi sınırlaması getirilmesi, gebelik başarısını iki embriyo transferine göre düşürecektir. Avrupa verilerine göre de (ESHRE 2006) tek embriyo transferinde önceki yıllara göre artış olmasına rağmen tüm yaş gruplarında iki embriyo transferi hastaların %60’ına uygulanmaktadır. Ülkemizde 35 yaşın altındaki kadınlarda tek embriyo transferinin zorunlu hale getirilmesi ile en iyi embriyonun seçilmesi büyük önem kazandı. Amerika da araştırmacıların bu embriyoların “metabolomiks” yöntemi ile seçilmesi ile verilen embriyonun tutulabilme olasılığını %80’lere çıkardıklarını biliyoruz.

    Metabolomiks ile en iyi embriyoyu seçiyoruz

    Ülkemizde de, dünyayla birlikte en iyi embriyonun seçiminde yeni uygulanan metabolomiks teknolojisini hastalarımızın hizmetine sunduk. En iyi embriyoyu seçerken klasik yöntemlerin yanı sıra embriyonun metabolizmasını da çalışarak ve her iki yöntemi birlikte kullanarak gebelik şansını arttırabiliyoruz. En iyi embriyonun secimi IVF-ICSI uygulamalarında en önemli konulardan biridir. Uygulama sonucunda elde edilen bir embriyo grubunda hangisinin bebek oluşturma potansiyelinin en fazla olduğunu tayin etmek birçok bilimsel araştırmanın ve yıllar süren deneyimlerin sonucunda belirlenmeye çalışılmaktadır. Günümüz teknolojileri bebek oluşturma şansı en yüksek embriyonun tayininde ağırlıklı olarak morfolojiyi (embriyonun dış görünümü) kullanmaktadır. Embriyo morfolojisi elbette ki seçimde belirli bir katkı sağlamaktadır; ancak görünüm olarak en kaliteli olarak saptanan embriyo grubunda dahi en azından genetik olarak problemli olanların oranının yarıdan fazla olduğu bilimsel yayınlarda gösterilmiştir. Bu bulgu göstermektedir ki, morfoloji en iyi embriyoyu tayin etmede en uygun kriter değildir. Nitekim, metabolomiks çalışmalarında gösterilmiştir ki embriyo metabolizması her zaman gebelik kapasitesi morfolojik olarak en yüksek embriyoyu işaret etmemektedir.

    Embriyo gelişimi sırasında içinde bulunduğu ortam ile etkileşim içindedir. Laboratuvar şartlarında bu ortam embriyonun içinde bulunduğu kültür sıvısıdır. Embriyo bu sıvıdan ihtiyacı olan molekülleri alırken metabolize edip kullanması sonucu artık olarak meydana çıkan molekülleri de ortama geri bırakır. Bu şekilde içinde bulunduğu sıvının kompozisyonu her embriyonun metabolizmasına göre farklılık gösterir. Sıvının kompozisyonu spektroskopi denilen özel bir teknikle içinden özel bir ışık geçirip moleküllerin yansımasının grafiği (ya da haritası) çıkarılarak belirlenebilir. Sonuçta her embriyonun metabolizmasına göre haritası çıkartılıp bu grafik o embriyonun gelişim ve gebelik kapasitesi ile ilişkilendirilir. Bu teknik ‘metabolomics’ olarak adlandırılır ve embriyonun morfolojisinden bağımsız olarak veri sağlar.

    Bu teknoloji günümüzde dünyada sayılı merkezde kullanılmaktadır. Bahceci Grubu’nda tedavi gören çiftler de artık bu teknolojinin sağladığı avantajlara sahiptir.

    Erkek faktörüne bağlı problemlerin çözülmesi

    Sperm yapısı neden ile en zor çalışılan hücrelerin başında gelmektedir. Laboratuvarda sağlıklı spermin seçilebilmesi için Dünya sağlık Örgütü veya Kruger kriterleri ne göre sperm sınıflandırılmaktadır. Ancak dış görüşüne ve hareketliliğine göre en sağlıklı sperm seçilse bile bazı hastalarda döllenme gerçekleşmemekte veya döllense bile embriyo hayatına devam etmemektir. Sağlıklı spermin seçiminde de yeni ve farklı yöntemler uygulamaya konulmaktadır.

    IMSI – En iyi spermi seçiyoruz

    Intra-sitoplazmik morfolojiye göre seçilmiş sperm injeksiyonu (IMSI); konvansiyonel IVF mikroskopları ile karşılaştırıldığında özel büyütme teknikleri kullanarak spermlerin incelemesine imkan sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde, kullanılan büyütmeler 6000 ve üzerine çıkarak morfolojik olarak en iyi spermlerin seçilmesine imkan sağlamaktadır. Bu gelişmiş yöntem sayesinde sperm hücresinde bulunan ve kromatin stabilizasyonunu bozduğu bilinen vakuol (etrafı zarla çevrili boşluklar) gibi bazı hücre içi yapıların tespit edilmesi olası olup, bu defektleri göstermeyen ya da en az defekt gösteren spermler ile ICSI (mikroenjeksiyor) yapılır, ve implantasyon ve gebelik oranlarını artırıp, erken dönem düşük riski ise azaltılabilir.

    IMSI özellikle erkek faktörü vakalarında (oligoastenoteratospermi) ve bir kaç kez deneme yapılmasına karşın gebeliğin elde edilemediği durumlarda başvurulması gereken bir tekniktir. Spermin embriyo gelişimine katkısı insanda iki ya da üçüncü günden sonra artmaktadır. Çünkü embriyo genomu yani sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan yeni genetik yapı bu dönemden sonra tam olarak faaliyete geçer. Genomun sağlıklı çalışmasının dolaylı bir göstergesi embriyonun blastosist evresine kadar yaşamını sürdürmesidir. Dolayısıyla IMSI yöntemi ile seçilen ve kromatinin daha stabilize olduğu düşünülen embriyoların blastosist evresine ulaşma oranlarının, IMSI kullanılmadan seçilen spermlerle oluşturulan embriyolara göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.

    IMSI tekniğinin uygulanması konvansiyonel ICSI’ye göre daha uzun zaman ve iyi eğitilmiş personel gerektirmekte, daha yüksek bir maliyete neden olmaktadır. IMSI’nin klinik anlamda gerçek faydası prospektif, randomize çalışmaların yapılmasından sonra anlaşılacaktır.

    Tüp bebek uygulamaları içinde hergün farklı bir çözüm önerilmekte ve daha önce tedavi edilememiş birçok hasta artık bu yeni yöntemlerle özlemle bekledikleri bebeklerine kavuşmaktadır. Ama bu süreçte yeni olarak sunulan bazı yöntemler yeterli klinik araştırmalar yapılmadan uygulamaya konulduğu için umulan faydayı sağlayamamaktadır. Bu yeni yöntemler için akılda tutulması gereken uygun hastaya yeterli tecrübeye sahip ekip tarafından bilimsel etkinliği ispatlanmış tedavinin uygulanmasıdır.”

  • Bahçeci Grubu, Balkanların ilk Kadın Sağlığı, Doğum ve Tüp Bebek Özel Hastanesini açtı

    Bahçeci Grubu, Balkanların ilk Kadın Sağlığı, Doğum ve Tüp Bebek Özel Hastanesini açtı | 4

    Kosova’nın başkenti Priştine’de Kadın Hastalıkları, Doğum ve İnfertilite Özel Dal Hastanesi açan Prof. Dr. Mustafa Bahçeci ve ekibi, tüp bebek uygulamasıyla çocuk sahibi olan Kosovalı ailelerini bir araya getirdi.

    Balkanların ilk Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Özel Dal Hastanesi olma özelliği taşıyan Özel Bahçeci Hastanesi, Kosova Çevre Bakanı Mahir Yağcılar, Türk Büyükelçiliği yetkilileri, Kosova Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Shefqet Lulaj ve Türkiye’deki Bahçeci Hastanesi’nde tedavi görerek çocuk sahibi olan ailelerin katıldığı törenle açıldı.

    Türkiye’de gördüğü tedaviler neticesinde çocuk sahibi olan ailelerin yoğun ilgi gösterdiği açılış, renkli görüntülere sahne oldu. Uzun yıllar sonra gördükleri tedavi sonucu çocuk sahibi olmaktan büyük mutluluk duyan açılışa katılan aileler, her fırsatta doktorlara duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 1996 yılından bu yana Türkiye’de hizmet veren Bahçeci Grup, Azerbaycan ile başlattığı yurtdışı girişimlerine Kıbrıs ve Erbil ile devam etti. Resmi açılış töreni öncesinde hastaneyi basına tanıtan Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, hastaneye 3 milyon Euro yatırım yapıldığını söyledi.

    Kosova’da açılan Kadın Hastalıkları, Doğum ve İnfertilite Özel Dal Hastanesi’nin ardından Irak’ın başkenti Bağdat’ta da kurdukları hastaneyi açmaya hazırlandıklarını ifade eden Mustafa Bahçeci, Türkiye’deki sağlık sektörünün yurtdışına açılmaya çok özendiğini ancak yurtdışında çok fazla klinik açmadığını söyledi. Türkiye’de en fazla noktaya ulaşan grup olduklarına dikkat çeken Bahçeci, Kosova’da hastane açma nedenini, “Yıllar önce 1999’lu yıllarda, savaşın devam ettiği dönemde bize çok fazla hasta geliyordu. Bu yıllar içerisinde artarak devam etti. Aylık rakam 40 – 50’lere ulaşmaya başladı. Buradan bize çok fazla talep olduğunu ve şartlar gereği gelemediklerini söylüyorlardı. Bizim grubun yurtdışına açılma alışkanlığının sonucu olarak buraya gelmek istedik” ifadeleriyle açıkladı. Kosova’da açılan merkezin ilk Özel Dal Merkezi olduğunu belirten Bahçeci, Kosova’daki merkezin Balkanlar ve Avrupa için de bir çekim merkezi olabileceğine vurgu yaparak, bölgedeki hastaların Türkiye, Makedonya ve Yunanistan’da tedavi gördüklerini ancak açılan klinik dolayısıyla artık hastaların Kosova’ya gelebileceklerini ve Priştine’nin bir çekim alanı olacağını söyledi.

    Kosova’da açılan merkeze 3 milyon Euro’luk yatırım yapıldığını ifade eden Bahçeci, hastanenin batı standardında olması gereken her şeyi içerdiğini, hastaneye, bir hastanede olması gereken görünen veya görünmeyen ne gerekiyorsa uyguladıklarını ifade etti. Kosova Jinekologlar Derneği Başkanı Jinekoloji Derneği Başkanı Shefgot Lulaj ise, “Mustafa Bey’e gösterdiği cesaret ve çok güzel bir düşünceyi gerçekleştirdiği için teşekkür ediyorum. Kosova’nın buna çok ihtiyacı vardı. Derneğimiz de böyle bir şeyi heyecanla bekliyordu, çok sevindik. Aramızda çok iyi bir işbirliğinin olmasını umuyorum. Çünkü biz de sizin birikimlerinizden bir şeyler öğreneceğiz. Bundan en fazla kazancı hastalar sağlayacaktır. Hastaların bütün ihtiyaçlarını burada karşılayabileceğini umuyorum. Düşündüklerimizi burada gerçekleştirdiği için teşekkür ediyorum” diye konuştu. Hastanenin basına tanıtılmasının ardından düzenlenen resmi açılış töreninde konuşan Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, “1996’dan sonra çok sayıda hasta bize gelmeye başladı ondan sonra çok sıcak ilişkiler oldu. Yaklaşık olarak 1 buçuk yıl içerisinde bu kliniği oluşturduk bu kliniğin kısa süre içerisinde Kosova halkına hizmet etmesini umuyorum” derken, Kosova Jinekologlar Derneği Başkanı Şevket de “Hastanenin açılışı dolayısıyla adresin tek bir adresi oldu. Sağlık ekibimiz Türk sağlık ekibinden çok şey öğrenecektir. Artık Türkiye’ye gitmek zorunda kalmayacaklar çünkü burada her şey mümkün” dedi. Açılışın ardından verdiği röportajında ise Bahçeci, “Burası bir kadın hastalıkları doğum hastanesi. Son tıbbi gelişmelerin kullanılacağı, doğum, jinekoloji, kısırlık ve onkoloji ile ilgili tüm tedavi olanaklarının hastalara sunulacağı bir merkez.

    Yaklaşık olarak 3 milyon Euro’luk bir yatırımla gerçekleştirilmiş bir merkez. Modern tıbbın tüm imkanlarını taşıyor. Hastaların tedavisinde bunların tümünün kullanılması söz konusu. Yaklaşık olarak 30 kişiye iş olanağı sağlıyor. 10 tanesi Türkiye’den, 20 tanesi Kosova’dan, 30 kişilik bir iş gücü sağlayan bir merkez. Önemli olan buranın işletilmesi ve buradaki hastalara yeteri kadar iyi hizmet verilmesi. Burası istediğimiz ölçüde çalışırsa önümüzdeki dönem içerisinde Balkanlardaki diğer ülkelerde de yeni merkezler açmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Hastanenin açılmasından büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Kosova Çevre ve Alan Bakanı Mahir Yağcılar da projenin önemine dikkat çekerek, “Kosova vatandaşları için çok büyük bir alan. Bu alana yatırım yapılması hem memnun edici, hem de bu yatırımın Kosova sağlığına katkıda bulunacağını düşünüyorum” dedi. Resmi açılış töreninin ardından hastane bahçesinde Türkiye’de gördükleri tedavi sonucunda bebek sahibi olan Kosovalı ailelerin katılımıyla Tüp Bebeği Partisi düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu açılış kutlamaları çerçevesinde kurulan şenlik alanında yemek ve dondurma servisi de yapıldı. Uzun yıllar sonra çocuk sahibi olan aileler, şarkılar eşliğinde hastane çalışanlarıyla oynayarak unutulmaz bir gün geçirdi. 20 yıl aradan sonra Türkiye’de gördüğü başarılı tedavi sonucunda anne olduğunu ve 3 yaşındaki çocuğunun son derece sağlıklı ve akıllı olduğunu belirten Dashurije Osmani, Bahçeci ekibinin son derece profesyonel şekilde çalıştığını ve çok başarılı olduğunu söyledi. Çocuk sahibi olduktan sonra aile olarak hayatlarının büyük ölçüde olumlu yönde değiştiğini kaydeden Osmani, Priştine’de açılan Bahçeci Hastanesi’nde bir çocuk sahibi daha olmayı denemeyi arzuladıklarını söyledi.

    Bahçeci Hastanesinin Kosova’daki ilk hastaları olan Priştine Üniversitesi Klinikler Merkezi’ne bağlı Psikiyatri Bölümü Müdürü Prof. Dr. Sülen Vırşevci’nin eşi Pervin Vırşevci, “Çok yerde denedik olmadı. Biz de artık hiçbir yere gitmeyelim dedik, yorulduk. Ablamın sayesinde Mustafa Bey’den randevu aldık, bizi çok iyi karşıladılar ve umut verdiler. 9 sene sonra çocuğumuz oldu. Kosova’da savaş vardı. Hamileliğimi Türkiye’de geçirdim. Çünkü burada koşullar iyi değildi. Mustafa Bey de izin vermiyordu ama eşimle bağlantımız kesildi. Eşim nerede bilmiyordum üzülüyordum ama Mustafa Bey ve ekibi sağ olsun çok yakındılar ve her şeyden önce insandılar. ‘Üzülme biz dua ederiz, biz buluruz sen sadece bebeklerini düşün’ dediler. Artık hastane buraya geldi, her şey çok daha kolay artık. Herkese tüp bebeğini tavsiye ediyoruz çünkü çok sağlıklı çocuklar doğuyor” ifadelerini kullandı. Priştine Üniversitesi Klinikler Merkezi’ne bağlı Psikiyatri Bölümü Müdürü Prof. Dr. Sülen Vırşevci ise, “Bahçeci’nin burada olduğuna inanamıyorum. Burada hastanenin açılması büyük bir nimet. Prof Bahçeci olmasıydı belki de çocuk sahibi olamazdık. Hayatımın sonuna kadar Profesör Bahçeci’ye minnettarım. 10 yıl önce profesöre Kosova’da bir hastane açmasının çok isabetli olacağını söylemiştim. Bu mütevazi önerim, bugün kabul görmüş görünüyorum. Çok sevinçliyim. Çocukları olmayan ebeveynler açısından hastanenin burada açılması çok büyük bir kazançtır” diye konuştu. Kosovalı bir müzik grubunun sahne aldığı programda, Bahçeci ve ekibinin uyguladığı tedaviler neticesinde çocuk sahibi olduğunu belirten aileler, çocuklarıyla ve hastane çalışanlarıyla halaylar çekerek gönüllerince eğlendi.

    Etkinliğin sonunda Türkiye’deki Bahçeci kurumlarında uygulanan tedavi neticesinde dünyaya gelen çocuklar, Bahçeci ekibinden Op. Dr. Halit Fırat Erden ile kameralara poz verdi.

  • Embriyo sayısına kısıtlama getiren yeni yasa : En gelişmiş standartlarda tüp bebek yapılacak !

    Bahçeci Kadın Sağlığı ve Umut Tüp Bebek Merkezleri Laboratuvar Direktörü Doç. Dr. Nadir Çıray, tek embriyo ile ilgili getirilen yeni yasayı şöyle yorumladı:

    7 Mart 2010 tarihi itibari ile geçerlilik kazanan yeni tüp bebek yönetmeliği ile transfer edilecek embriyo sayısı şu şekilde düzenlenmiştir;

    • 35 yaşa kadar ilk 2 uygulamada 1 embriyo verilecek,
    • 35 yaşa kadar 3 ve takip eden uygulamalarda en fazla 2 embriyo verilecek,
    • 35 yaşın üstünde herhangi bir uygulamada en fazla 2 embriyo verilecek.

    Bu yönetmelik ile hedeflenen çoğul gebeliklerin ve buna bağlı oluşan komplikasyonların önlenmesidir. Uygulamaya konan yönetmelik günümüzde benzer işlevi gören uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında deyim yerindeyse merkezler ve dolaylı olarak hastalar açısından en zor koşulları oluşturmaktadır. Bu yönetmeliğin benzerleri tek embriyo transferi konusunda dünyada önderliği yapan Kuzey Avrupa ülkelerininkine eşdeğerdir.

    Bu yazıda, yeni yönetmelikte embriyo transferi sayısındaki yeni uygulamayı embriyoloji açısından değerlendireceğim.

    Çünkü embriyo transferi sayısında yapılan değişiklik kanımca en fazla embriyologları ilgilendirmektedir. Mutlaka ki ovulasyon indüksiyonu yani yumurtalıkların uyarılması uygulaması da dolaylı olarak bu yönetmelik sonucu etkilenecek, daha ‘yumuşak’ indüksiyon protokolleri popüler hale gelecektir. Çünkü transfer edilen embriyo sayısını en aza indirgemek, genele yayıldığında, daha az yumurta gereksinimi doğuracaktır. Dolayısıyla, bundan sonra daha az gamet hücresi ile çalışarak en az sayıda embriyo transfer edeceğiz.

    İlk olarak şunu söylemek gerekir; tüp bebek uygulamaları ile oluşan çoğul gebelik ve buna bağlı oluşan komplikasyonları en aza indirgemek açısından bu yönetmelik ile ortaya konulan koşullar doğrudur. Çoğul gebelikleri önlemenin tek koşulu birden fazla embriyo transfer etmemektir. Bu koşul yurtdışında yıllar süren bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçektir. Bu koşulu da ilk uygulayan Türkiye değildir, yukarıda da bahsettiğim gibi birçok ülkede yıllardır bu koşullar uygulanmaktadır ve olumlu etkisi de gözlenmiştir. Bundan sonra benzer olumlu etkileri ülkemizde de gözleyeceğiz.

    O halde yeni uygulama ile transfer edilen embriyo sayısını en aza indirgemenin olumsuz yönleri nelerdir? Herkesin üzerinde uzlaştığı söylem gebelik oranının düşmesidir. Bu da bilimsel bir gerçektir, gebelik oranları bir miktar azalacaktır. Öte yandan bilimsel yayınların desteklediği bulgular çerçevesinde, büyük olasılıkla erken doğumlar, riskli gebelikler azalacak, eve bebek götürme oranı olarak tanımlanan, sağlıklı bebek doğum oranı gebelik oranındaki kadar azalmayacak ve belki aynı kalacaktır. Bu da en azından sosyo-ekonomik bir kazanç elde edeceğiz demektir. Günümüze kadar olan yönetmelik çerçevesinde eve bebek götürme oranı hakkında sağlıklı bir veri elde edilemiyor idi, oysa tüp bebekte gerçek başarı bu veri ile ölçülmelidir. Yani transfer edilen embriyoların kaç tanesi sağlıklı bir bebek olarak doğmuştur konusunu bundan sonra konuşmaya ve tartışmaya başlayacağız. Kalite standartlarımızı en yukarıya taşıyacağız.

    Yeni yönetmelik ile ortaya çıkan durum neden en çok embriyologları ilgilendirmektedir? Çünkü tek (ya da en fazla iki) embriyo transfer ederek başarının devamı embriyoloji laboratuvarı açısından iki önemli şarta bağlıdır;

    • Transfer etmek için en iyi embriyoyu seçebilmek,
    • İyi laboratuvar koşullarında embriyo kalitesini koruyabilmek,
    • Gereken durumlarda uzamış embriyo kültürü (blastosist) yapabilecek şartlara sahip olmak,
    • Eldekiler içinde sağlıklı bebek oluşturma olasılığı en yüksek embriyoyu seçme bilgi ve tecrübesine sahip olmak,
    • Arta kalan embriyoları başarıyla saklayabilmek ve tekrar kullanabilmek,
    • Başarılı bir embriyo dondurma protokolü,
    • Dondurulacak embriyoların seçimi,
    • Embriyo dondurma sırasındaki işlem ve manipülasyonlar,
    • Dondurulan embriyoları çözerken canlılığı koruyabilmek,

    Embriyolar farklı günlerde dondurulup çözülebilir; farklı günlerde dondurma ve çözdürme değişik protokollerin uygulanmasını gerektirir çünkü embriyo gelişim günlerine göre embriyoların canlılıklarını koruma farklı şartlar gerektirir.

    Yukarıda anlatmaya çalıştığım perspektif, transfer edilen embriyo sayısındaki değişimlerin laboratuvar açısından değerlendirmesidir. Bu iki koşul birbirini tamamlayıcı unsurlardır. Daha az sayıda embriyo transfer etmek, mutlaka iyi bir embriyo dondurma-çözdürme yetisine sahip olmayı gerektirir. Çünkü önceye göre çok daha fazla sayıda transfer sonrası arta kalan embriyo saklıyor olacağız. Bu embriyoların nasıl dondurulup takip eden tedavilerde ne kadar başarılı olarak çözdürülüp kullanıldıkları çiftler için daha fazla önem taşıyacaktır.

    Mutlaka ki bir ya da iki embriyonun transferi sırasındaki uygulama başarısı da çok önemlidir. Burada belirleyici faktör manipulasyonu yapan doktordur.

    Kısaca özetlemek gerekirse; bu yönetmelik sonrasında ülkemizde en gelişmiş standartlarda tüp bebek uygulamasının önü açılmıştır. Tüp bebek merkezlerinin kendilerini bu standartlara adapte etmeleri ile sadece hastalar ya da sosyo-ekonomik kazançlar söz konusu değildir, ülkemizin bilimsel yayın kalitesinin daha da artması beklenebilir. Doğal olarak beklenti, orta ve uzun vadede uluslararası platformlarda önümüzdeki yıllarda ülkemizin tüp bebek açısından daha fazla söz sahibi olmasıdır.

    Doç. Dr. Nadir Çıray

  • Bahçeci Kadın Sağlığı Merkezi

    Bahçeci Tüp Bebek
    Bahçeci Tüp Bebek Merkezi

    Bahçeci Tüp Bebek

    Amerika’nın en saygın haber dergisi Newsweek tarafından Dünyanın En İyi 3 Tüp Bebek Merkezinden Biri seçilen Bahçeci, 1997 yılından bu yana Prof. Dr. Mustafa Bahçeci başkanlığında hizmet veriyor. Bugün dünyanın 105 ülkesinde 70.000’in üzerinde Bahçeci bebeği bulunuyor. Başarısını ülke sınırlarının dışına taşıyan Bahçeci 7 ülke 13 merkezde aynı kalite anlayışı ile hizmet veriyor.

    Üstün Teknoloji & Uzman Kadro

    Tüp bebek tedavilerinde başarının sırrı, gelişmiş embriyoloji laboratuvarına sahip olmaktan geçiyor. Bahçeci, embriyoloji laboratuvarında en ileri teknolojik donanımı kullanarak özellikle zor vakalarda Avrupa standartlarının üzerinde başarı oranı sunuyor.

    Bahçeci, yatırımlarının önemli bölümünü teknolojik altyapısını sürekli olarak geliştirmeye ve embriyoloji laboratuvarlarını, son teknolojilere uygun donanımlarla güçlendirmeye harcıyor.

    Üreme tıbbı alanındaki son gelişmeler, bulunduğu ülkelerde ilk önce Bahçeci laboratuvarlarında hizmete sunuluyor. Bu nedenle başka hiçbir merkezde uygulanmayan test ve metotlar Bahçeci’de uygulanıyor.

    Her biri yüksek deneyim sahibi 40’ın üzerinde embriyolog ve laboratuvar teknikerinin hizmet verdiği Bahçeci kliniklerinde verimliliği kanıtlanmış tüm yöntem ve teknikler başarı ile uygulanıyor.

     Turquality’e Girmeye Hak Kazanan İlk ve Tek Tüp Bebek

    Bahçeci, Türk markalarının gelişimini destekleyen Turquality üst programına seçilen ilk tüp bebek merkezi. Kazandığı devlet desteği ile Bahçeci, uluslararası arenada artık çok daha güçlü bir marka olarak konumlanıyor.

    1 Değil, 40 Doktor Uzmanlığında Tüp Bebek Tedavisi

    Bahçeci’de tüp bebek tedavisi görenler 40 doktorun uzmanlığından faydalanıyor. Bahçeci her hafta Bahçeci Akademi 40 Doktor Toplantıları düzenliyor. Yurt içi ve yurt dışından tüm doktorların katıldığı bu toplantılarda hastaların dosyaları inceliyor ve en doğru tedaviyi kararlaştırıyor.

    Hasta memnuniyetini ve tedavi başarısını artırmayı ön planda tutan Bahçeci, tüm merkezlerinde hastalarına ücretsiz ön görüşme imkanı sunuyor.

    BAHÇECİ TÜP BEBEK MERKEZİ
    T: 4443949

  • Özel Umut Tüp Bebek Merkezi

    Özel Umut Tüp Bebek Merkezi | 5Özel Umut Tüp Bebek Merkezi, 2007 yılından bu yana Prof. Dr. Mustafa Bahçeci başkanlığında; kadın hastalıkları, kısırlık ve tedavisi konusunda uzmanlaşarak, sadece bu hasta grubuna hitap eden “branş merkez” özelliği ile butik hizmet veriyor.

    Koşuyolu’nda modern mimarisiyle, deneyimli ve tecrübeli ekibini, mevcut tıp teknolojisi ile birleştiren Umut Tüp Bebek Merkezi, teşhis ve tedavide hasta memnuniyetini ve hasta haklarını ön planda tutarak elde ettiği hasta sayısı ve yüksek gebelik oranlarıyla örnek tüp bebek merkezi özelliğini koruyor.

    Deneyimli ekibinden gelen bilgi birikimini, yüksek teknolojik imkanları ve modern tıp literatürüyle harmanlayan Özel Umut Tüp Bebek Merkezi, hem klinik, hem de laboratuvar hizmeti veriyor. Başta infertilite yani kısırlık ve tüp bebek olmak üzere;

    * Jinekoloji
    * Erkeğe bağlı İnfertilite, Teşhis ve Tedavi Yöntemleri
    * Kadına bağlı İnfertilite, Teşhis ve Tedavi Yöntemleri
    * Histereskopi
    * Endoskopik Cerrahi
    * Riskli Gebelik Takibi
    * Psikolojik Danışmanlık
    * Akupunktur

    gibi destek tedavilerle, hastalarına en iyi hizmeti sunmak için çalışıyor.

    Başarıyla Uygulanan Teknikler

    Özel Umut Tüp Bebek Merkezi, çiftin bebek sahibi olma şansını artıracak teknolojinin bütün imkanlarını, alanında uzmanlaşmış çalışanlarıyla uyguluyor. Yüzde 60’a yakın yüksek gebelik oranlarıyla hizmet veren merkezde;

    * IUI (Aşılama),
    * IVF (Tüp Bebek),
    * ICSI (Mikroenjeksiyon),
    * Mikro TESE ( Mikro Testiküler Sperm Ekstraksiyonu),
    * EF (Embriyo Dondurma),
    * IVM (İlaçsız Tüp Bebek),
    * IMSI (Sperm Seçme)

    gibi üremeye yardımcı son tedavi teknikleri uygulanıyor.

    EKİBİMİZ
    Op. Dr. Süleyman TOSUN – Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
    Doç. Dr. Ulun ULUĞ – Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
    Op. Dr. Emre BAKIRCIOĞLU – Üroloji ve Androloji Uzmanı
    Dr. Çiğdem ÇİZMECİ – Anestezist
    Psikolog Yasemin ABIZ

    Embriyolog
    Aşina BAYRAM
    Ali KIZILKANAT
    Habip ASLAN

    Hemşireler
    Hatice ÖZKAN
    Yasemin KÖROĞLU
    Hatice MUTAVLU
    Esra DEMİRCİ
    Aylin HAFIZOĞLU
    Gülnihal DİRİ
    Perihan AÇIKGÖZ
    Zulal DALOĞLU
    Tıbbi Sekreterler
    Özlem ELİTOK UÇAN
    Yasemin YILMAZ
    Tuğçe GÖKÇEN
    Demet VARLI

    Hasta İlişkiler Sorumlusu
    Neslihan İLKILIÇ

    Muhasebe
    Sena GÖKÇEN

    ÖZEL UMUT TÜP BEBEK MERKEZİ
    Koşuyolu Cad. No: 26-28
    Koşuyolu 34718
    Kadiköy / İstanbul

    Telefon : 216 545 55 55
    Faks : 216 340 80 00
    www.umuttupbebek.com

  • Tüp Bebek Tedavisinde % 50 İndirim Fırsatı!

    42-19504024Tüp Bebek Tedavisinde % 50 İndirim Fırsatı!

    Maya Tüp Bebek Merkezi, engelleri aşıp biran önce anne olmayı hayal edenler için önemli bir ayrıcalık başlatıyor.
    www.mayatupbebek.com.tr adresinden Maya Fırsatlar bölümüne tıklayarak üye olan çiftlere, raporlu hastalara uygulanan bedel olan 2.142 TL (Sağlık Uygulama Tebliği tüp bebek tedavisi bedeli ve devlet tarafından belirlenen katkı ve katılım payları) üzerinden tüp bebek tedavisi uyguluyor. Böylece çiftler, güncel tedavi fiyatları ile kıyaslandığında ortalama % 50 oranında bir avantaj sağlamış oluyor.

    sc-049-0149Bu uygulama 2009 yılı içindeki Anneler Günü ve Babalar Günü’nü kapsayacak şekilde, 16 Mart – 30 Haziran 2009 tarihleri arasında tedaviye girecek çiftler için geçerli olacak.

    İleri yardımcı üreme teknikleri konusunda dünya lideri olan Cleveland Clinic Üreme Sağlığı Merkezi ile bilimsel işbirliği anlaşması bulunan Maya Tüp Bebek Merkezi, üreme konusunda problem yaşayan anne baba adayları için soruna yönelik tedaviler uyguluyor ve alternatif öneriler sunuyor.

    Kampanyaya başvurmak için tıklayın.

    Maya Tüp Bebek Merkezi
    Bilgi için : 0 800 314 1 314