Etiket: tüp bebek

  • Yeni tüp bebek merkezleri

    Yeni tüp bebek merkezleri

    Sağlık Bakanlığı 30 ilde üremeye yardımcı tedavi merkezi açma kararı aldı. Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Şencan, ”Hem bölgesel, hem de sektörel planlamaya ihtiyaç var” dedi.

    Hem bölgesel hem de sektörel planlamaya gidilmesi amacıyla kamu ve üniversitelerde yeni tüp bebek merkezleri açılacak.

    Sağlık Bakanlığı, 24 sağlık bölgesine ayırdığı Türkiye genelinde 30 yeni üremeye yardımcı tedavi merkezi açma kararı aldı.

    Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Turan Buzgan ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan imzalı yazıda, planlama kararına dayanak oluşturan ”Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik”in 7’nci maddesinin 1’inci fıkrası anımsatıldı.

    Söz konusu fıkrada, ”Üremeye Yardımcı Merkezler, kamu ve özel hastaneler bünyesinde ünite olarak Bakanlıkça yapılacak planlama dahilinde açılır. Planlama; atıl kapasite oluşturulmaması ve kaynakların en verimli şekilde kullanılması için mevcut merkezlerin çalışma performansları ve hizmet kaliteleri de dikkate alınarak ülke, bölge ve il bazında merkeze olan ihtiyaca göre Bakanlıkça yapılarak, Bakanlığın resmi internet sayfasında duyurulur. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra müstakil merkez olarak faaliyet göstermek üzere merkez açma başvuruları kabul edilmez” hükmünün yer aldığına dikkat çekildi.

    Yazıda, bu doğrultuda, üremeye yardımcı tedavi merkezleriyle ilgili yeni planlamaya gidildiği belirtildi.

    Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülke kaynaklarının akılcı kullanılması amacıyla sağlık kurumlarıyla ilgili planlamaya gidildiğini, yeni diyaliz, organ nakli, kardiyovasküler cerrahi ve üremeye yardımcı tedavi merkezlerinin açılmasının bu planlama çerçevesinde mümkün olabildiğine işaret etti.

    Bu planlama doğrultusunda, kamuda ve üniversitelerde yeni üremeye yardımcı tedavi merkezleri kurulmasının kararlaştırıldığını bildiren Şencan, ”Hem bölgesel hem de sektörel planlamaya ihtiyaç var. Bu nedenle dengeli bir dağılım için oluşturulan sağlık bölgelerinde yeni merkezler kurulacak” dedi.

    YENİ MERKEZ AÇILACAK İLLER
    Sağlık Bakanlığının kamu ya da üniversitelerde yeni üremeye yardımcı tedavi merkezi açılmasını kararlaştırdığı iller şöyle:

    Çorum (1), Sakarya (1), Zonguldak (1), Bolu (1), Diyarbakır (2), Edirne (1), Çanakkale (1), Afyon (1), Manisa (1), Denizli (1), Aydın (1), Konya (2), Mersin (1), Adana (1), Hatay (1), Kayseri (1), Ordu (1), Samsun (1), Sivas (1), Kahramanmaraş (1), Gaziantep (1), Rize (1), Erzurum (2), Elazığ (1), Malatya (1), Şanlıurfa (1), Van (1).

    Tüp bebek ile ilgili merak ettikleriniz için tıklayın !

  • Tüp Bebekte Cevabı Aranan Sorular

    Tüp Bebekte Cevabı Aranan Sorular

    Ülkemizde çocuk sahibi olma problemi yaşayan 1.5 milyon çift en kısa zamanda hayallerini gerçeğe dönüştürmek için cevabını bilmediği soruların yanıtını arıyor.

    İnsanın varoluş sebeplerinden biri yaşamak diğeri de üremektir. Ancak gelişen teknoloji ve modern yaşamın insanlığa verdiği yanıtlardan biri de kısırlık… Yapılan araştırmalar ülkemizde 1.5 milyon çiftin çocuk sahibi olma problemi yaşadığını ortaya koyuyor.

    İşte çiftlerin cevabını aradığı sorular ve yanıtları:

    Tüp bebek tedavisine ne zaman karar verilmelidir?

    Tüp bebek tedavisine başlamadan veya karar vermeden önce daha basit yöntemler ile gebe kalınıp kalınmayacağı araştırılmalıdır. Erkeğe bağlı sperm problemi yoksa yumurtlama fonksiyonları normal ise genç çiftlerde tüp bebek denemeye gerek yoktur. Yumurtlamayı artırıcı yöntemler veya aşılama tedavisi ile daha basit daha hesaplı bir şekilde netice alınabilir.

    Tüp bebek tedavilerinde başarının tanımı nedir?

    Tüp bebek merkezleri başarılarını klinik gebelik oranı ve canlı doğum oranı ile belirler. Klinik gebelik oranı pozitif gebelik testinin ardından rahimiçi gebelik kesesinin de ultrasonografik olarak geliştiği hasta grubunu kapsar. Canlı doğum oranı ise kimi tanımlarda gebeliğin 20 haftaya ulaşması, kimi tanımlarda ise eve bebek götürme oranı olarak belirlenmiştir. Bu anlamda en önemli etken az sayıda embriyo transferi ile elde edilen tekil veya ikiz gebeliklerdir. Merkezlerin başarıları tüp bebek tedavilerinin tüm basamaklarının doğru uygulanması ile yükselmektedir. Bir çifte, iyi uygulanmış ovülasyon indüksiyonu, doğru zamanda toplanmış yumurta, iyi seçilmiş sperm ile uygulanan doğru mikroenjeksiyon nihayetin de iyi bir teknikle embriyonun transfer edilmesi yüksek gebelik oranı sağlayacaktır. İyi merkezler zor hasta karakteristiğine sahip olmalarına rağmen klinik gebelik ve canlı doğum oranlarını yüksek tutmaktadır.

    Dondurulmuş embriyo transferinden sağlanan gebeliklerde hastalık riski artar mı?

    Bilimsel çalışmalar tüp bebek tedavilerinde dondurulmuş embriyo transferi ile elde edilen gebeliklerde taze embriyo gebeliklerine oranla fetuslarda artmış doğumsal anomali veya genetik hastalık riski saptamamıştır. Günümüzde embriyo dondurulması tüp bebek tedavilerinin standart bir ayağını oluşturmaktadır.

    Dondurulmuş embriyo transferlerinden sonra gebelik oranları azalır mı?

    Dondurulmuş embriyo transferi, taze siklusta transferin mümkün olmadığı durumlarda, endometriyum tabakası inceliği veya ohss riski gibi veya taze embriyo transferinden elde edilen fazla sağlıklı embriyoların tekrarlayan denemelerde uygulanması ile gerçekleştirilir. İyi tekniklerle dondurma ve çözdürme işlemi uygulanmış kaliteli embriyolar ile taze transferlere oranla daha yüksek gebelik başarısı sağlanır. Bunun en olası sebebi aktif embriyo geliştirilen aylarda hormonal değişimlerin rahim alıcılığı üzerindeki olumsuz etkisidir. Bu nedenle dondurulmuş embriyo transferi, tekrarlayan basarisiz IVF denemeleri olan hastalarda bir tedavi stratejisi de olabilmektedir.

    Yumurtalık dondurulabilir mi? Kimlere önerilir?

    Yumurtalık dokusunun dondurularak saklanması kanser tedavileri nedeniyle doğurganlığı tehdit altında olan kadınlar için uygulanabilen bir yöntemdir. Kemoterapi ve/veya radyoterapi öncesi laparoskopik ameliyat ile alınan over dokusu dondurularak saklanır ve kanser tedavisinin ardından üreme fonksiyonlarının kazanılması için tekrar vücuda yerleştirilir. Günümüzde nakil sonrası başarılı gebelikler ve doğumlar elde edilmiş olmasına rağmen halen deneysel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Kanser tedavisi için kemoterapi ve/veya radyoterapi planlanan, kemik iliği veya kök hücre nakline hazırlanan ve bağışıklık sistemi hastalıkları nedeniyle yüksek doz kemoterapi planlanan kadınlara önerilir. Klinik olarak doğurganlığını doğal limitlerin üzerine taşıma isteği bulunan kadınlar için de uygulanabilir olsa da bilimsel olarak bu hasta grubuna uygulanmamaktadır.

    Kanser tedavileri, kemoterapi sperm yapımını bozar mı?

    Kemoterapi hızlı bölünen hücreleri yok etme prensibi ile çalışan bir tedavi yöntemidir. Hedef hücre kanser hücresi olmakla beraber vücutta hızla bölünen saç-kök, mide-bağırsak sistem ve üreme hücreleri olan sperm ve yumurta hücrelerini de yok eder. Aynı şekilde radyasyon terapileri de sperm ve sperm hücresini oluşturan germ hücrelerine zarar verir. Kemoterapi ve radyoterapi tedavi tipi sayısı ve toplam doza bağlı olarak erkeklerde geri dönüşsüz ‘azoospermiye’ yani ‘hiç sperm oluşturamama’ durumuna dolayısıyla kısırlığa yol açabilir. Kanser tedavileri öncesinde spermin dondurularak saklanması doğurganlığın korunması için uygulanan kanıtlanmış tek tedavi yöntemidir.

    Genetik hastalıklar kısırlık nedeni midir?

    İnsanlarda normalde 46 kromozom bulunmaktadır. Bunların iki tanesi cinsiyet kromozomu olan X ve Y kromozomlarıdır. Kadınlar iki X kromozomu (46XX), erkekler bir X ve bir Y kromozomu (46XY) taşırlar. Cinsiyet kromozomlarında ki bozukluklar kısırlık sebebidir. Erkeklerde Y kromozomunun bazı bölgelerinde ki genetik materyal kaybı azoospermi veya şiddetli sperm sayı azlığı şekil ve hareket bozukluğuna yol açarak kısırlık sebebi olmaktadır. Aynı şekilde kadınlarda x kromozomu kaybı yumurtalıkların fonksiyon görmemesine ve dolayısıyla kısırlığa neden olmaktadır. Cinsiyet kromozomları dışında ki otozomal kromozomlarda olabilen genetik kusurlar da çiftlerde tekrarlayan düşüklere, kısırlığa ve fetusta genetik bozukluğa yol açmaktadır.

    Adet görmeyen kadınlar gebe kalabilir mi?

    Primer Amenore olarak adlandırılan ve beyinden yumurtalıkları uyaran hormon döngüsünün çalışmadığı Hipogonadotropik Hipogonadizm olgularında kadınlar kendiliğinden hiç adet göremez. Bu eksik hormonların takviye edilmesiyle yumurtlama sağlanır ve çift uygun yardımlı üreme tekniğine yönlendirilerek gebelik elde edilir. Adet göremeyen diğer durumlar da ise Turner Sendromu olarak bilinen genetik sendrom ( 45, X0), erken menoza yol açan Prematur Over Yetmezliği ve menopoz döneminde kadınlarda kendi yumurtaları ile gebelik elde etmek mümkün değildir. Bu olgular yumurta donasyonu yöntemiyle gebe kalabilir.

    Hangi enfeksiyonlar tüplerde tıkanma yapar?

    Fallopian tüpleri rahim ile yumurtalıklar arasında ki bağlantıyı sağlayan ve yumurta ile spermin döllenmeyi gerçekleştirdiği yapılardır. Tüplerdeki enfeksiyonlar tıkanmaya yol açarak kadın kısırlığı oluşturmaktadır. Tüpleri tutan ve en sık enfeksiyona yol açan ajanlar streptokok, stafilokok ve mikroplazma bakterileri ve cinsel yolla bulaşan klamidya ve gonokok enfeksiyonlarıdır. Tüberküloz enfeksiyonu da nadiren tüpleri tutarak tıkanıklığa yol açabilir. Enfeksiyonlar rahimiçi araç uygulaması, cinsel ilişki, düşük, kuretaj ve doğum sonrası, cinsel yolla bulaşma ve appendisit gibi durumlarla tüplere yerleşebilir.

    Tüp bebek tedavilerinde kullanılan ilaçlar kanser yapar mı?

    Bugüne kadar yapılmış en geniş çalışmalar kısırlık tedavilerinde kullanılan ilaçların kadınlarda kanser olasılığını arttırmadığını göstermektedir. Meme ve rahim kanserleri için artmış bir risk görülmemektedir. Kuzey Avrupa’da yapılmış bir çalışma infertilite tedavisi almış kadınlarda yumurtalık kanserleri için hafif artmış bir risk oranı saptamış olsa da bunun hasta karakterinden kaynaklanabilecek bir çalışma hatası olabileceği düşünülmektedir. Tüm bu bilgilerle beraber hormon tedavisi almış kadınların rutin kontrollerini düzenli yaptırmaları önemlidir.

    Tüp bebek tedavisine şehirdışı ve yurtdışından gelirken hangi hazırlıkları yapmak gereklidir?

    Tedavi kararı verildiğinde on hazırlık testleri kendi bulunduğunuz şehirde yapılmalı ve sonuçlar tüp bebek doktorunuzla paylaşılmalı, böylece tedavi öncesi tüp bebek programı veya gebelik için engel bir durum olmadığından emin olunmalıdır. Bu dönemde prenatal vitamin kullanımı başlanmalıdır. Tüp bebek tedavileri bayan esin adet kanamasının 2. günü başlar ve yaklaşık olarak 15-18 gün kadar devam eder. Bu dönem içerisinde toplam 6-7 kez merkezinizde kontrolünüz olacaktır. Adet düzensizliği yaşayan hastalarımız doktorlarının tercihi doğrultusunda adet düzenleyici ilaçlar kullanabilir. Yasal prosedürler gereği gerekli resmi belgeleri ve tüm tıbbi kayıtlarınızı yanınızda getiriniz.

    Tüp bebek tedavisi sonrası gebelikler içinde tedavi gerekir mi?

    Tüp bebek tedavisi ile gebe kalmış özellikle açıklanamayan kısırlık, pkos, hafif erkek faktörü  ve düşük ovaryen rezerv tanıları almış çiftler daha sonra ki dönemler de doğal yollarla gebe kalabilirler. Tubal faktör ve ağır erkek infertilitesi nedeniyle tedavi görmüş çiftlerde doğal gebelik beklenmez.

    Tüp bebek ile ilgili merak ettikleriniz için tıklayın !

  • Tüp bebek yönteminde müjde

    Tüp bebek yönteminde müjde

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ‘Ailelerin Umudu Gerçek Oluyor Projesi’ kapsamında tüp bebek yöntemiyle ikiz çocuk sahibi olan Yücel ailesini ziyaretinde, bu yöntemle tanınan hakkın 2’den 3’e çıkarttıkları müjdesini verdi.

    Aydın ve Zeliha Yücel çiftini, Mevlana Mahallesi’ndeki evlerinde ziyaret eden Şahin, burada ikiz bebeklere çeyrek altın taktı. Bebekleri seven Şahin, proje hakkında bilgi verip, çocuğu olmayan ailelere müjde verdi. Ülke genelinde bebek sahibi olmayan kişilerin taramasını yaptıklarını anlatan Şahin, 2 bin 500 aileyi belirlediklerini, bunların 900’ünün tedaviye başladığını kaydetti. 800’ünün tedavisinin sonuçlandığını aktaran Şahin, 250 çiftin bebeğinin olduğu müjdesini aldıklarını vurguladı. Sosyal güvencesi olmayan aileler için başlattıkları bu kampanyaya dikkat çeken Şahin, Acıbadem Sağlık Grubu’nun da tedaviyi karşıladığını hatırlattı. Şahin, tüp bebek yöntemimde tanınan hakkın 2’den 3’e çıkarıldığı müjdesini verdi. Anne Zeliha ve baba Aydın Yücel de büyük mutluluk yaşadıklarını söyleyerek, emeği geçenlere teşekkür etti.

    Ailelerin Umudu Gerçek Oluyor Projesi tıklayın !

  • İlaçsız tüp bebek tedavisi kimlere önerilir?

    İlaçsız tüp bebek tedavisi kimlere önerilir?

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, cevap aradıkları soruların başında hangi yönteme başvurmaları gerektiği gelir.

    Bilgi kirliliği içinde araştırma yaparken çiftler güvenilir uzman, güvenilir kurum ve güvenilir yöntem üçlüsünü oluşturmaya çalışırlar. Peki, çoğu çiftin merak ettiği konulardan biri de “İlaçsız ya da Naturel Siklus Tüp Bebek Tedavisi “dir. Bu tedavide yumurta olgunlaştıktan sonra toplanır. Bu yöntemde doğal adet döngüsü içinde kadının kendiliğinden gelişen yumurtasından faydalanılır. Yeterli büyüklüğe ulaşmış olgun yumurta toplandıktan sonra klasik tüp bebek veya mikroenjeksiyon yöntemiyle döllendirilerek embriyo oluşturulur. Bu yöntemde hiç ilaç kullanılmaz. Yöntemin amacı; vücutta yumurta olgunlaştırma amacıyla kullanılan ilaçların zarar verebileceği hastaların vücutlarının korunmasını sağlamaktır. Yumurtalıkların büyümesi izlenir ve yeterli büyüklüğe ulaşan yumurta genel anesteziyle birlikte bir iğne yardımıyla toplanır. Bu toplanan olgunlaşmış yumurta, hastanın baba adayından alınan spermle birlikte mikroenjeksiyon işlemi yapılır ve daha sonra elde edilen embriyo tekrar rahim içerisine yerleştirilir.

    Yöntemin avantajları nelerdir?

    İlaçsız tedavi yönteminin tercih edildiği hasta grubu şöyle sıralanabilir:

    Düşük ovaryen rezerve sahip, ilaç kullanımına rağmen birden fazla yumurta gelişimi sağlanamayacak kadınlar,

    Geleneksel tüp bebek tedavilerinde elde edilen fazla yumurtaya rağmen tek kaliteli embriyo gelişimi sağlanan çiftler,

    Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlarının uygulanamayacağı kanser hastalan veya ovaryen hiperstimulasyon sendromu (aşın yumurta gelişimi) yüksek riskli hasta grubu,

    Kişisel tercihi veya dini inancı nedeniyle fazla yumurta, embriyo saklanmasını ve imha edilmesini istemeyen hastalardır.

    İlaçsız tüp bebek tedavisinin olumlu ve olumsuz yönleri ise şunlardır:

    Olumlu yönleri: Tedavi daha kolaydır. Yan etkisi yoktur. Komplikasyon olmaz. Tedavi süresi daha kısadır. Enjeksiyon sayısı azdır, ilaç maliyeti düşüktür.

    Olumsuz yönleri: İstenilen kalitede yumurtanın her zaman elde edilmemesi ve gebelik oranının düşük olma olasılığıdır.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Tüp bebek tedavisinde en yeni yöntemler

    Tüp bebek tedavisinde en yeni yöntemler

    Tedavideki yenilikler nedir?

    Tüp Bebek Tedavisinde en yeni tekniklerden biri embriyoların dinamik takibidir. Embriyoscope adlı tekniği Türkiye’ye ilk defa bizim ekibimiz getirdi ve en çok bizim laboratuvarlarımızda uygulanıyor. Artık embriyolar, takipleri süresince çok kısıtlı bir zaman dilimindeki görüntüleriyle değil, her 15-20 dakikada bir videolarla detaylı inceleniyor, kaliteleri buna göre saptanıyor. Bu demektir ki artık embriyoların gelişimleri hakkında çok daha fazla elimizde bilgi birikiyor. Bizim kullandığımız sistem şu anda dünyada bulunan en sofistike dinamik takip sistemidir. Biz ve bizim kullandığımız sistemi kullanan diğer merkezler (şu sıralar dünyada 100 dolayında var) başarı oranlarının arttığım gösterdiler. Öte yandan morfoloji dediğimiz spermin şekil özellikleri iyi olduğunda sağlıklı bir sperm bulduğumuzu düşünürüz. Klasik olarak mikroenjeksiyon için kullanılan I mikroskoplar spermi 400 kat kadar büyüterek sperm seçimine yardıma olur. Intra rtoplasmic Magnified Sperm Injection (IMSI) denilen yöntemde ise özel bir mercek ve bilgisayar programı kullanılarak sperm 6600 kat kadar büyütülür. Bu sayede spermin morfolojisi daha iyi değerlendirilir. ÖVISI sadece mikroskobun özelliğine bağlı bir durum olmadığı gibi bu yöntemi kullanan embriyologun bu konuda eğitimli ve deneyimli olması da önemlidir. Daha sağlıklı spermlerin seçilmesiyle hem döllenme hem de gebelik oranlarında iyileştirmeler gerçekleşmiştir. Özellikle erkek faktörü veya açıklanamamış infertilite olgularında tercih edilir.

    Dondurma tekniği değişti…

    Dondurma tekniği nasıldır?

    Günümüzde iki farklı dondurma tekniği var; yavaş ve hızlı. Beş yıl öncesine kadar yavaş dondurma daha çok uygulanırken günümüzde hızlı dondurma tekniği tercih ediliyor. Çünkü bu teknikle embriyoların tamamının, yani tüm hücrelerinin hiç hasarsız canlıklarını devam ettirmeleri ihtimali daha yüksek. Bu da doğal olarak başarı oranlarına yansıyor. Kısaca özetlemek gerekirse, dondurma-çözdürme teknikleri merkezlerin toplam başarılarında önemli bir yer tutar. Hastalar bu parametreyi de çok iyi incelemelidir.

    Bahçeci tüp bebek merkezi…

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Tüp bebekte son 10 yılın en büyük değişimi

    Tüp bebekte son 10 yılın en büyük değişimi

    MSD, Tüp Bebek tedavisinde 7 günlük enjeksiyonu 1’e indiren yeni ürününü Antalya’da gerçekleştirilen 5. Üreme Kongresi’nde tıp dünyasına sundu.

    Kadın sağlığı ile ilgili tedavilerin geliştirilmesi için yürütülen Ar-Ge çalışmalarının öncülüğünü yapan MSD, fertilite alanında sunduğu kolay uygulamalı ve az ağrılı tedavi yöntemi ile Tüp Bebek tedavisindeki hataları, endişeleri azaltıyor ve hasta dostu bir tedavi olanağı sunuyor.

    Tüp Bebek tedavisinde uygulanan protokollere ek olarak geliştirilen bu yeni tedavi yöntemi hakkında bilgi veren Brüksel Ziekenhuis Üniversitesi Üreme Tıbbı Merkezi Tüp Bebek Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Paul Devroey, yeni uygulamanın tedaviyi daha konforlu hale getirdiğini belirtti. Prof. Dr. Devroey sözlerine şöyle devam etti: “Tüp Bebek yöntemi, kontrollü olarak çoğaltılan yumurtaları vücut dışında, laboratuvar ortamında eşinden alınan spermlerle döllendirilmesi ve oluşan embriyoların 2 ila 5 gün sonra tekrar rahime yerleştirilmesidir”.

    “Doğal yolla gebe kalamayan çiftler için tüp tebek tedavisi büyük bir umut kaynağı oluşturmaktadır ve günümüzde, her yıl binlerce çift bu yöntemle çocuk sahibi olmaktadır. Tüp bebek tedavisinde iki çeşit protokol uygulanır. Uzun protokolde yaklaşık 34 iğne kullanılabilir. Kısa protokolde ise yaklaşık 16 iğne kullanılır. Uygulanan iğnelerin neden olabileceği fiziksel ve psikolojik yük, tedavinin bırakılmasının en önemli nedenidir. Yapılan araştırmalar, her gün yaşanan iğne stresinin, hastaların günlük hayatlarını olumsuz etkilediğini ve tedaviyi bırakmalarına neden olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra hastaların %45’i enjeksiyon yaparken hata yaptığını söylüyor. Aşırı stres yumurtlamayı, yumurtanın döllenmesini, embriyonun rahime tutunmasını ve tüplerin işlevselliğini olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, tüp tebek tedavisinde, psikolojik anlamda sabır ve özveri gerektiren bir süreçten söz ediyoruz. Bu yeni uygulama 7 enjeksiyon yerine 1 enjeksiyon verilerek, uzun protokolle karşılaştırıldığında hastaya uygulanan iğne sayısını % 70 daha azaltmış oluyor. Böylece hastanın hem psikolojik olarak rahat etmesi sağlanıyor, hem de olası enjeksiyon hatalarının önüne geçilerek tedavinin başarı oranı artırılıyor. AB ülkelerinde Haziran 2010’dan beri uygulanan bu yeni tedavi seçeneği ile binlerce hasta bebek sahibi oldu”.

    Tüp Bebek Özel Bölüm için tıklayın !

  • Kadınlarda ms hastalığı

    Kadınlarda ms hastalığı

    Kadınlarda ve gençlerde daha yoğun görülebilen ve yaşam boyu süren MS yani Multiple Skleroz kimlerde görülür, nasıl tedavi edilir?

    Merkezi sinir sistemi hastalığı olan ve son zamanlarda toplumdaki bilinirliği artan MS yani Multiple Skleroz, kadınlarda ve gençlerde daha yoğun görülebilen, yaşam boyu süren bir hastalık. Türkiye’de yaklaşık 40 bin, dünyada ise yaklaşık 1 milyonun üzerinde MS hastası bulunuyor.

    MS hastalarına karşı toplumda, bilgi eksikliği nedeniyle birtakım ön yargıların bulunuyor

    MS Nedir?
    MS hastalığı, diğer bir adıyla Multiple Skleroz, beyin ve omurilik (merkezi sinir sistemi) hastalığıdır. Merkezi sinir sistemi, sinirler boyunca vücudumuzun farklı yerlerinde elektriksel mesajlar gönderen bir telefon santrali gibidir. Bu mesajlar bilinçli ve bilinçsiz tüm hareketlerimizi kontrol eder. MS hastalığı, vücudun mikroplara karşı göstermesi gereken reaksiyonun bir şekilde yolunu şaşırarak sinir hücrelerini içeren yağlı kılıfa saldırmasıdır. Bu saldırıyla sinir hücrelerinin ritmi bozulur.

    Telefon kablolarını düşünün; telefon kablolarının üstü yalıtımı sağlayan plastikle kaplıdır. Sinir hücrelerini içeren bu yağlı kılıf zarar gördüğü durumda telefon kablosu gibi içerisinde yer alan teller bir birine çarpar ve kişilerin sinir hücrelerinin ritmi bozulur.

    Sağlıklı insanlarda hiçbir yabancı cisim beyin omurilik sıvısını geçemez. Beyin omurilik sıvısı bir bariyer ile buna engel olur. Fakat MS hastalığında bu mekanizma da bozulur. Bir şekilde tetiklenmiş bağışıklık sistemi hücreleri bu bariyeri geçerek beyin omurilik sıvısına saldırır.

    Bu hastalık kişiye münhasır bir hastalıktır. Hastalığın seyri de kişiye münhasırdır; yani hastalığın nasıl seyredeceği kişiden kişiye değişir, yani başkasına bakarak bu hastalığın seyri böyle olur denemez.

    MS Hastalığının belirtileri nelerdir?
    Baş dönmeleri
    Ellerde titreme
    Aşırı yorgunluk
    Bulanık görme, bir gözde görememe, çift görme
    Dengesizlik
    Konuşma bozukluğu, patlayıcı tarzda konuşma yani sarhoş vari konuşma
    Bir veya daha fazla uvuzda güçsüzlük, yürüme güçlüğü

    Kimler risk altında?
    MS cinsel yolla bulaşabilen, genetik geçişli veya bir akıl hastalığı değildir. MS hastalığı bir genç hastalığıdır. En sık görüldüğü yaş oranı 22 ila 40 yaş arasıdır. MS hastalığının kadınlarda görülme oranı erkeklerde görülme oranından daha fazladır. MS oluşmasının belli bir nedeni olmamasına rağmen, genetik yatkınlık, çevresel etkenler ve virüsler MS hastalığında suçlanmaktadır.

    MS Çeşitleri nelerdir?
    1- İyi Huylu MS (Benign): Bu tipte hafif ataklar vardır ve atakları tam düzelme takip eder. Zamanla biriken bir kötüleşme olmaz ve kalıcı bir hasar bırakmaz.

    2- Tekrarlayan ve düzelen MS (Relapsing-remitting): Bu MS türü, en sık görülen MS cinsidir. MS hastalarının yüzde 75- 80’inde hastalık tekrarlayıp düzelen bir yapıda ilerler. MS hastalığının bu çeşidinde hastalar genellikle kendilerid e farkına varmadan uzun bir dönem MS atakları geçiriyorlar ve kendiliğinden düzelebiliyorlar. Yani bu MS tipinde hastalık ATAK – İYİLEŞME – ATAK – İYİLEŞME şeklinde ilerler. Buradaki iyileşmeler ilk başlarda neredeyse tama yakın oluyor.

    3- İkincil ilerleyici MS: Seconder Progressive dediğimiz bu MS türü, ATAK – İYİLEŞME – ATAK – İYİLEŞME şeklinde ilerlerken, hasta bir atak geçiriyor fakat bu ataktan iyileşemiyor. Örneğin hasta dengesizlik yaşıyor ve hasta bir daha da iyileşemiyor ve dengesiz kalıyor veya bacağında güçsüzlük oluyor fakat bu hastalıktan hasta geri iyileşemiyor.

    4- PrimerProgressive (yatağa bağlı ) MS: Primer Progressive MS hastalığının çeşitleri arasında en tehlikeli olanıdır. Bu türde hastalar tek bir atak geçiriyorlar ve bu ataklardan iyileşme olmuyor. Hastanın durumu giderek kötüleşiyor. Çok nadir rastlanan bir türüdün; yüzde 5 oranında görülür.

    5- Malburg: Bu, MS’in en tehlikeli türüdür. Malburg cinsi MS’te hastalar bir atak geçiriyorlar ve hastayı bu atakla kaybediyoruz. Bu da çok nadir görülen bir MS türüdür.

    Atak ne demektir?
    Hastalıkla ilgili klinik bulgulardan bir ya da bir kaçının en az 24 saat süreyle ortaya çıkması ve bunların en az 1 ay süreyle devam etmesidir. MS hastalığında bir atağa atak diyebilmek için en az 24 saat sürmesi gerekir. İkinci bir atak geçiriyor diyebilmemiz için ise iki atak arasında en az bir aylık bir sürenin geçmesi gerekiyor.

    Günler, haftalar veya aylarca süren ataklar olabilir. Genellikle ardından düzelme dönemi ortaya çıkar. Hastaya ve hastalığın tipine göre ataklar değişebilir, MS ataklarının ne zaman ve ne sıklıkla ortaya çıkacağı önceden kesinlikle tahmin edilemez.

    MS Hastalığında erken teşhis neden önemlidir?
    Erken teşhis son derece önemlidir; çünkü erken teşhisle hastalığın gidişatı değiştirilebilir ve hastalık yavaşlatılabilir. MS hastalığının ilerlemesi demek, hastaların sakat kalması anlamına gelir. İşte bu nedenle MS hastalığına multi-displiner bir yönden yaklaşılmalı ve vatandaşların özellikle de genç nüfusun bilinçlendirilmesi gerekir. Erken tanının bir diğer önemi ise şudur; MS teşhisi hayatınızı planlarken önemlidir.

    Düşünün:
    22 yaşındasınız, üniversiteye gidiyorsunuz ve size MS gibi çok ciddi bir hastalığın tanısı söyleniyor. Bu durumda hayatınızı buna göre planlamanız gerekiyor. Örneğin; askere gidebilecek misiniz, çocuk yapabilecek misiniz, mesleğinizde neyi seçeceksiniz?

    MS Hastalığını tedavi yöntemleri nelerdir?
    MS hastalığının iki çeşit tedavisi vardır bunlar;

    1- Atak tedavisi: 1950’lerden beri uygulanan bir yöntemdir. Hastanın geçirdiği atağa göre tedavi uygulanır.

    2- Kortizon tedavisi: Bu tedavi yönteminin İmnun sistemini bastıran bir yapısı bulunur ve MS hastalığının tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir.

    Bu iki ana tedavinin yanı sıra interteron gibi koruyucu tedavilerde bulunmaktadır. İnterteron tedavisi gibi tedaviler bağışıklık sisteminin yönünü çeviren tedavilerdir. Biz buna imnun modülatör diyoruz. Bu tedaviler cilt altından ve kas içine yapıldığı için hastaları çok rahatsız eden tedavilerdir. Bu tedavi yöntemiyle aynı şeker hastalarında olduğu gibi hastalar düzenli olarak iğne yapılması gerekiyor. Bu iğnelerden bir tanesi her gün yapılıyor. Bu durumda hastalara oldukça acı veren bir durum.

    Bunun yanı sıra MS tedvisinde kök hücre nakli gibi tedavilerde günümüzde uygulanmaktadır. Ancak şunu eklemek gerek; MS şeker hastalığı gibi ömür boyu süren bir hastalıktır. MS hastalığının başlangıcı ve bitişi yoktur. Yeni çalışmalar yeni ışıklar olmasına rağmen MS hastalığını tamamen yok edebilecek bir tedavi yöntemi henüz bulunmamaktadır.

    MS Hastalığı Hakkında Merak Ettikleriniz için tıklayın !

  • Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin tüp bebek uygulaması yapılıyor ve bu uygulamalarla 400 binden fazla bebeğin dünyaya gelmesi sağlanıyor.

    Günümüzde tüp bebek ve mikroenjeksiyon yöntemiyle doğmuş 5 milyondan fazla bebek bulunuyor. Yakın çevre ve eşlerin birbirine verdiği stresin gebe kalmayı zorlaştırdığı belirtiliyor.

    Ülkemizde tüp bebek başarı oranları dünya ülkeleriyle yarışır düzeyde. Tüp bebek tedavisi; tüpleri tıkalı kadınlar, açıklanamayan infertilite, endometriozis ve diğer nedenlerle çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanıyor. “Mikroenjeksiyon” yöntemi de erkeklerin çocuk sahibi olmasına yardımcı olarak kullanılıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, “Tedavi gören çiftlerin yüzde 50 oranında gebelik şansı vardır” diye konuşuyor. Tedavi ve laboratuar tekniklerindeki gelişmeler ışığında kadınlardaki tüp ve erkeklerdeki spermle ilgili sorunlar büyük ölçüde çözülüyor.

    Yumurtası olmayan tüp bebek yapamaz
    “Döllenme” sperm ile yumurtanın, rahim ve yumurtalıklar arasında yer alan tüplerde birleşmesi olarak tanımlanıyor. Tüp bebek uygulamasında kadından toplanan yumurtalar ile erkekten elde edilen spermlerin, laboratuar ortamında bir araya getirilerek vücut dışında döllenmesi sağlanıyor. Tüp bebek uygulamasının yapılabilmesi için sağlıklı ve kaliteli bir yumurta gerekiyor. Prof. Dr. Buyru, “Yumurtaları tükenmiş bir kadın, tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olamaz” diyor.

    Normal yollardan gebe kalmak için milyonlarca sperm gerekirken, “mikroenjeksiyon” sayesinde birkaç sperm gebelik için yeterli oluyor. Tüp bebek yönteminde döllenme vücut dışında gerçekleştirildiği için kadının tüplerine ihtiyaç duyulmuyor. Gebeliğin yerleşerek bebeğin gelişmesi için sağlıklı bir rahim iç ortamının bulunması gerekiyor.

    Tek embriyon ile çoğul gebelik önleniyor
    Son yıllarda çoğul gebeliklerden kaçınmak için tek embriyon transferinin yapılması tercih ediliyor. Bu sayede üçüz gebelik oranının yüzde 3.7’den yüzde 0.7’ye düşürüldüğü belirtiliyor. Türkiye’de düşük ve erken doğum riski yüksek olan 35 yaş altı kadınlardaki çoğul gebelikleri önlemek adına tek embriyon transferi yapılabiliyor. Kalan embriyonların dondurularak daha sonra tekrar kullanılması da gerçekleştirilebiliyor. 2 seferden fazla başarısız deneme yaşamış olanlar ile 35 yaş üzerindeki kadınlara ise birden fazla embriyon transfer ediliyor.

    Türkiye’de demikroenjeksiyon yaygın
    Dünyadaki uygulamaların üçte ikisi klasik tüp bebek, üçte biri mikroenjeksiyon ile yapılırken, Türkiye’de daha çok mikroenjeksiyon yöntemi tercih ediliyor. İki yöntemde de kadına uygulanan tedavi aynıyken aradaki fark laboratuar işleminde oluyor. Klasik tüp bebek yönteminde laboratuvar ortamında her yumurtanın etrafına bırakılan 150-200 bin spermden birinin yumurtayı döllemesi beklenirken; mikroenjeksiyon yoluyla yumurta, embriyolog tarafından seçilen tek bir sperm ile dölleniyor. Mikroenjeksiyon yöntemi esas olarak erkek kısırlığının çözümü için geliştirilmesine rağmen, diğer infertilite nedenlerinde de sıklıkla kullanılıyor.

    Tüp bebek yönteminin dünü bugünü
    İlk tüp bebek uygulamalarında doğal olarak gelişen tek yumurta kullanılırken, daha sonra başarı şansını artırmak için yumurtalıkları uyarıcı ilaçların tedaviye eklenmesi gerçekleştiriliyor.
    Önceleri çok yumurta geliştirmek amacıyla yüksek doz ilaç verilirken, bugün yeterli yumurta sayısına ulaşmak için daha düşük dozda ilaç kullanımı tercih ediliyor. Bu sayede hem tedavinin yan etkileri azaltılıyor hem de maliyet düşürülüyor. Ayrıca kısa süreli ve düşük doz ilaç tedavisiyle hastanın konforu da artırılıyor.
    İlk tüp bebek uygulamalarında yumurtalar “laparoskopi” ameliyatıyla toplanıyorken, günümüzde “ultrasonografi’ kullanılıyor.
    Yumurta toplandıktan 2-5 gün sonra, embriyonların gelişimi izlenerek bunların rahim içine yerleştirilmesi anestezi olmadan ağrısız şekilde yapılıyor.
    İlk yıllarla karşılaştırıldığında ilaç ve tedavi maliyetlerinin önemli ölçüde azaldığı görülüyor.

    Doğru embriyonu seçerken
    Transfer edilecek embriyon hücre sayısı
    Hücrelerin birbirine eşit büyüklükte olması
    Embriyondaki artıkların tespiti
    Embriyonların 6 saat arayla fotoğrafını çekerek erken bölünen, uygun ve gebelik şansı yüksek embriyolnarı değerlendiren “embriyoskop” yöntemi
    Doğru spermin seçimine yarayan özel mikroskoplar önem taşıyor.

    Tedavinin detayları yakın çevreyle paylaşılmamalı
    Çocuk sahibi olmak için tedaviye karar veren çiftlerin birden fazla merkez veya doktorun görüşünü alarak tedaviye başlaması öneriliyor. Prof. Dr. Buyru, “Tedavi yerinin seçiminde; merkezin başarı oranı ile deneyimi, çiftlerin doktorlarıyla kurdukları iletişim ve işlemin maliyeti göz önüne alınmalıdır” diyor. Ayrıca çiftlerin tedavi ayrıntılarını çevreleriyle fazlaca paylaşmaları doğru bir hareket olarak görülmüyor. Buyru, “En deneyimli ve en başarılı merkezlerde bile gebelik oranlarının yüzde 50 oranında olduğu ve tedavi yapılan 2 çift arasından ancak 1’inin gebeliğe ulaşacağı unutulmamalıdır” diyor.

    Kadının yaşı ile embriyon-yumurta kalitesi tedavi başarısını doğrudan etkileyen faktörler olsa da çok iyi embriyonların transfer edilmesine karşın gebe kalamayan çiftlerin de bulunduğu belirtiliyor.

    Çevre baskısı gebe kalmayı zorlaştırıyor
    Yıllarca gebe kalamadıktan sonra tedaviyle çocuk sahibi olmalarının ardından birkaç ay sonra tekrar doğal olarak gebe kalan birçok çift bulunuyor. Ayrıca defalarca başarısız tüp bebek denemesinden sonra tedaviyi bırakarak kendi kendine gebe kalan çiftlere de sıkça rastlanıyor. Prof. Buyru, “Bu, ‘Açıklanamayan infertilite’ olgularında görülen bir durumdur” diyor. Çevre baskısı veya eşlerin birbirleri üzerinde kurduğu stres, gebe kalmayı zorlaştırabiliyor. Böyle çiftlerin psikolojik destek alması öneriliyor.

    Embriyon dondurmada yaş çok önemli
    Yumurtalıkları aşırı uyarılan kadınlarda, karında sıvı birikmesi ve böbrek yetersizliği gibi risklerden kaçınmak için embriyon dondurma işlemi gerçekleştirilebiliyor. Dondurulmuş ve çözünmüş embriyon transferlerindeki başarı oranının yüzde 30 civarında olduğu belirtiliyor.

    Prof. Dr. Buyru, “Dondurulmuş embriyonların çözülerek tekrar transferi yapıldığında taze embriyonlar kadar yüksek gebelik şansı vardır” diyor. Yapılan son çalışmalar, yumurtalıkları aşırı uyarılmış ve hormon düzeyleri beklenenden çok yükselmiş kadınlarda, embriyonların dondurulduktan sonraki aylarda çözülerek transfer edilmesi ile daha iyi gebelik oranlarına ulaşıldığını gösteriyor. Prof. Dr. Buyru, “Bu yöntemin başarılı olabilmesi için yeterli sayı ve kalitede yumurtaya gereksinim vardır. Bu, kadının yaşıyla doğrudan ilişkilidir” diyor.

    Her isteyen yumurtasını donduramıyor
    Ülkemizde yumurta dondurulmasına belirli koşullarda izin veriliyor. Kanser gibi bazı hastalıklar nedeniyle uygulanacak tedaviler sonucu zarar görebilecek kadınlara yumurta dondurma işlemi yapılabiliyor. Kişinin daha sonra çocuk sahibi olma düşüncesiyle yumurtalarını dondurmasına yasal olarak izin verilmiyor. Dondurulan yumurta ve embriyonların yasal olarak 5 yıllık bekleme süresi olsa da tıbbi açıdan bir son kullanma tarihi yok.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Rahim içi Hasarlanması hamilelik

    Rahim içi Hasarlanması hamilelik

    Rahim içi Hasarlanması Gebelik Şansını Artırıyor!

    Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında rahimiçi dokusunun hasarlanmasının gebelik şansını artırdığını biliyor musunuz? Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi kadın Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Güvenç Karlıkaya, “Rahimiçi dokusuna hafifçe hasar verilerek gebelik için daha uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalar; yaranın iyileşme döneminde verdiği cevabın bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını arttırdığını ortaya koydu” dedi.

    Son yıllarda tüp bebek konusunda yaşanan birçok gelişmeye, hamilelik elde etmedeki başarının artmasına rağmen, birçok çift tekrarlayan uygulamalarda mutlu sona ulaşamayabiliyor. Çocuk sahibi olamayan çiftlerde tekrarlayan başarısızlıklar hem maddi hem de moral anlamında oldukça sıkıntı verici olmakla beraber, tüp bebek tedavileri ile uğraşan doktorlar içinde rahatsız edici bir durum.

    Rahim içi Hasarlanması Gebelik Şansını Nasıl Artırıyor?

    Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Güvenç Karlıkaya tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında rahimiçi dokusunun hasarlanmasının gebelik şansını artırdığı yönde araştırma sonuçlarının olduğunu söyledi. Karlıkaya sözlerine şöyle devam etti:

    “Özellikle tüp bebekte kullanılan ilaçlara iyi cevap veren yumurta kapasitesi yeterli, oluşturulan embriyoları kaliteli, rahminde belirgin bir problemi olmayan kadınlarda, tekrarlayan uygulamaların başarısızlıkla sonuçlanması hekim hasta ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, bu tür durumlarda gebelik oluşmamasının bir nedeni olarak da embriyonun yerleşeceği rahim içi dokusunun gebelik için yeterli olmamasını göstermektedir. Bilindiği gibi bir embriyonun rahim duvarına yerleşmesi her zaman gerçekleşmez. Bu olay adet döngüsü içerisinde belirli ve kısıtlı bir dönem içerisinde olmaktadır. Bilimsel araştırmalar, bu dönemde rahim içinin yapısının, başka dönemde olmadığı kadar yoğun, büyüme ve gelişmeyi sağlayan faktörlerle aktif olduğunu göstermiştir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan kadınların bazılarında, sorunun belki de bu olabileceği düşünülmüş ve bu durumu düzeltmeye yönelik bir takım yöntem ve tedaviler üzerinde çalışılmıştır. Amerika’da yayınlanan RBMonline dergisinin son sayısında yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; rahimiçi hasarlama işleminin açıklanamayan tüp bebek başarısızlıkları olgularında başarı şansını ciddi biçimde arttırdığı açıklandı. Tedavi öncesi rahim içi problemleri saptamaya ve gidermeye yönelik operasyonlar, rahim-içi duvarının kan akımını arttırmaya yönelik vitamin ve ilaç takviyeleri, rahim-içi dokusunun daha normale yakın büyümesine yönelik tüp bebek tedavileri, tüp bebek tedavilerinde oluşan embriyoların dondurulup daha sonra nakledilmesi hep bu durumu iyileştirmeye yönelik girişimlerdir. Rahim-içi dokusunun gebelik için daha uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalardan birisi de endometriumun yaralanması işlemidir. Genellikle tüp bebek işlemine başlanacak adet döneminden bir önce yapılan bu işlemde histeroskopi veya basitçe bir biopsi aletleri kullanılmakta ve rahim-içi dokusuna hafifçe hasar verilmektedir. Bütün vücut dokularının, yaralanmaya verdiği cevabı rahim-içi dokusuda vermekte ve hemen kendisini iyileştirmeye çalışmaktadır. İşte bu iyileştirme döneminde dokuda açığa çıkan büyüme, iyileştirme ve yapıştırma faktörlerinin, bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını arttırdığı ileri sürülmektedir.”

     

     

     

  • Tüp bebek merkezi seçerken dikkat edin

    Tüp bebek merkezi seçerken dikkat edin

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin karşılarına çıkan en önemli iki soru; tedavi görmek için hangi merkezi seçmeleri gerektiği ve başarılı bir tedavi sonrası bebek sahibi olabilme şanslarının ne olduğudur. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Mustafa Bahçeci tüp bebek merkezi seçiminde çiftlere rehber olacak noktaları açıkladı.

    Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiği verilere göre 140’ın üzerinde ruhsatlı tüpbebek merkezi mevcuttur. Bu merkezlerin yarısından çoğunun son 7-8 yılda açıldığı dikkate alındığında sağladıkları hizmetler ve elde edilen başarı oranlarının da ciddi olarak farklılık gösterdiği göze çarpar.

    Tüp bebek Merkezi Seçerken Dikkat Edilecek Noktalar!
    Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Mustafa Bahçeci tüpbebek merkezi seçiminde çiftlere rehber olacak noktaları açıkladı.
    Tüp bebek merkezi seçerken dikkate alınacak ilk kriter embriyoların rahme transferinden 12-15 gün sonra gerçekleştirilen hormon testidir veya 3-4 hafta sonrasında gerçekleştirilen ilk ultrason muayenesinde görülen kalp atışlarıdır. Pek çok çift bu test sonrası çocuk sahibi olmuşçasına sevinseler de tüpbebek tedavisinde sonuç; çiftin sağlıklı bebeklerini kucaklarına alabilmesidir. “Eve sağlıklı bebek götürme oranı” olarak ifade edilen bu oran, tüpbebek tedavisi sunan merkezlerin gerçek başarı oranlarını gösteren en önemli sayısal göstergedir. Zira hormon testi sonrası iyi gebelik oranları alınan, fakat eve sağlıklı bebek götürme oranları nispeten düşük merkezler de mevcuttur.

    Yapılan Yanlışlara DİKKAT!
    Başarı oranları hakkında değerlendirme yapılırken genellikle yapılan bir diğer yanlış; görüşülen kişi veya doktorun genellikle merkezde tedavi gören başarılı olma şansı yüksek veya genel hasta popülasyonu üzerinden sonuçlar vermesidir. Aslında tüpbebek tedavilerinde gerek gebelik oranları gerekse eve sağlıklı bebek götürme oranı tedavi sırasındaki kadın yaşı, yumurtalık rezervi, sperm kalitesi, daha önceki denemelerin varlığı, genetik bir hastalık taşıyıcısı olma vs. gibi durumlarda son derece farklılık göstermektedir. Çiftlerin tedavi görecekleri merkezi seçerken ve seçilen merkezin başarı oranlarını değerlendirirken göz önüne alınması gereken en önemli konu; kendilerine verilen gerçekçi gebelik ve eve bebek götürme oranlarıdır.

    Eve Sağlıklı Bebek Götürme Oranları Nelere Bağlıdır?
    Öncelikle başarılı bir tüpbebek merkezi herbiri konusunda uzman, akademik olarak yapılan çalışmalar ile bilimsel bilgi düzeyini sürekli arttıran, profesyonel doktorlar, hemşireler, hasta danışmanları, embriyologlar, teknisyenlerden meydana gelmiş bir ekipten oluşuyor ise yüksek başarıdan söz etmek mümkündür. Örneğin klinik hizmetler, tedaviler ne kadar başarılı olursa olsun eğer teknik ve teknoloji olarak güncel ve titiz bir laboratuar altyapı yoksa yüksek oranlar beklemek zordur. Ekipteki her bir bireyin en uygun zamanda devreye girmesi ve görevini hatasız yapması, grubun organize edilmesi de verilen hizmet kalitesi açısından en önemli faktördür. Ayrıca merkezde hizmet veren doktor ve embriyologların teknik ve uygulama tecrübeleri, eğitim düzeyleri de önemlidir.

    En Önemli Aşama Embriyoloji Laboratuarı
    Tüp bebek merkezlerinde tedavinin başarısı ilk olarak elde edilen yumurta ve sperm hücrelerinin sayı ve kalitesine bağlıdır. Burada görev yumurta gelişimi için tedaviyi takip eden doktora ve gerektiğinde erkeklerde mikroskop altında yumurtalıklardan sperm almayı başaran ürolog doktora düşüyor. Sonrasında ise en önemli aşama mevcut yumurta ve sperm hücreleri ile en kaliteli embriyoları elde etmektir. İşte bu aşamada gerekli tüm işlemler embriyoloji laboratuarında gerçekleştirilir. Başarılı laboratuar; en son teknolojik altyapı ile donatılmış, alınan yumurta ve sperm hücrelerinden mümkün olduğu kadar az kayıp ile en kaliteli embriyoyu üreten ve seçebilen laboratuardır.
    Özellikle bazı çiftlerde kadın yaşı 40’lar civarında ve son derece sınırlı sayıda yumurta elde edilebilir. Bir de bu resme sınırlı sperm sayısı eklendiğinde elde edilecek 1 embriyo bile son derece değerlidir. Seçilen embriyonun doğru zamanda ve doğru şekilde rahme transferi de başarının en kolay görülen fakat en önemli ve dikkat verilmesi gereken aşamasıdır. Dolayısı ile başarılı bir merkezi diğerlerinden farklı yapan bu süreçte planlanan tedavinin eksiksiz ve hatasız işlemesi, kişilerin ve uzmanların mesleki deneyimleri ve bu deneyimlerini en üst düzeyde tedaviye aktarmalarına bağlıdır.

    Yüksek Başarı İçin İleri Teknolojiyi Doğru ve Etkin Kullanmak Şart!
    Başarıya giden 3 aşama ve anahtar vardır.
    1-Problemin kaynağını doğru olarak tanımlayabilmek,
    2-Doğru tedavi yaklaşımları ile optimal bir tedavi sürecinin planlanması, 3-Tüm ara aşamalarda mümkün olan en yüksek teknoloji ve yetkinliği gösterilmiş cihazların kullanımına imkan sağlanması.
    Günümüzde artan bilgi birikimi ile birlikte özellikle laboratuar teknolojisindeki ilerlemeler daha yüksek gebelik oranlarının elde edilmesini sağlayarak dolayısı ile eve canlı bebek götürebilme oranlarını dramatik olarak yükseltebilir. Embriyolar artık özel inkübatörler ve kamera sistemi olan cihazlar ile canlı olarak gözlenebilir, her bir embriyonun gelişim kaydı oluşturulur ve gebelik oluşturacak en kaliteli embriyo bu kayıtların titiz bir çalışması sonucu seçilir. Benzer şekilde sınırlı sayıdaki sperm hücreleri IMSI adı verilen teknik ile yüksek mikroskobik büyütme teknolojisini kullanarak seçilebiliyor ve mikroenjeksiyon bu seçilen spermler ile gerçekleştirilir. Dahası özellikle gebelik elde etmede problem yaşayan, birden fazla başarısız denemesi olan çiftlerde elde edilen embriyolar genetik bozukluklar yönünden taranır, kapsamlı kromozom taraması tekniği ile tüm kromozomları yönünden normal bulunan embriyolar seçilerek tedavide kullanılabilir.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

    Yeni Teknik ve Yöntemler Göründüğü Kadar Başarılı Olmayabilir!
    Bununla birlikte basında çıkan her yeni yöntem veya teknik göründüğü kadar fayda sağlamayabilir. Özellikle yeni tekniklerin uygulanıp uygulanmadığının yanında uygulama şekli ve kime uygulandığı da başarı için son derece önemlidir. Başarılı bir merkez, teknolojiyi yakından takip ederek gerçekten fayda görebilecek kişilere uygun tedaviyi sağlayan merkezdir ve her zaman amaç etkinliği kanıtlanmış tedavilerin çiftlere sunulmasıdır. Üzülerek belirtmeliyiz ki, gerek basında gerekse bilimsel toplantılarda tartışılan yeni tekniklerin %70’i ilk çalışmalarda etkin gibi görünse de sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda ve değerlendirmelerde göründüğü kadar başarılı bulunamayarak kullanımdan kalkabilmektedir. Tüp bebek uygulaması için esas olan çiftlerin bu konularda da gerekli bilince sahip olmaları, başarıyı doğru değerlendirebilmeleri için önemli.

    Embriyo Dondurma
    Yumurta, sperm ve embriyoların etkin bir şekilde dondurulması, saklanması ve çözme sonrası %100’e yakın oranlarda canlılık artık başarılı merkezlerde mümkündür. Geriye kazanım ve özellikle dondurulmuş hücreler ile elde edilen yüksek gebelik oranları bir kliniğin başarı seviyesini gösteren en önemli göstergedir. Eğer bir tüp bebek merkezinde verilen tıbbi hizmet en üst seviyede ise, tedavi süresince veya sonrasında dondurulan materyal sayısı da o kadar fazladır ve dondurularak saklanabilen gamet hücresi veya embriyo çiftlere daha zahmetsiz ek tedavi olanağı sağlar. Dolayısı ile bir merkezin ne kadar başarılı olduğu, embriyo dondurma oranları ve dondurulmuş embriyolarla elde ettiği başarılı sonuçlara bakılarak rahatlıkla görülebilir, değerlendirilebilir. Eğer doğru uygulanıyorsa dondurulmuş embriyolar ile gerçekleştiren tedavilerdeki başarı oranları taze transfer yapılarak gerçekleştirilen tedavilerden daha yüksektir.

    Hasta Hizmetleri
    Başarılı bir tedavi süreci için sadece verilen tıbbi hizmetler ve bu hizmetlerin fazlalığı ile değil aynı zamanda hasta odaklı bir hizmet anlayışı da gereklidir. Tüp bebek tedavileri, tedavi gören çiftler için başlı başına bir stres kaynağı ve eğer bu süreç doğru yönetilmez ise beraberinde sadece tıbbi olarak değil ayni zamanda mevcut psikolojik sorunları da arttırabilir. Başarılı merkezler bu süreci en iyi şekilde yönetmeye odaklanmış merkezlerdir.