Etiket: tüp bebek

  • Yumurta dondurma nedir?

    Yumurta dondurma nedir?

    Yumurta dondurma uygulaması, anne adaylarından en verimli çağlarında elde edilen yumurta hücrelerinin özel bir dondurma programı ile ileride kullanılmak üzere dondurulmasıdır. Kadınlarda kariyer planlaması, hayat şartları gibi faktörler yüzünden evlenme yaşının, bebek yapma planlarının daha ileri yaşlara ertelenmesine yol açar. Ancak anne adayların doğal yollarla ya da tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemleriyle hamile kalma şansı yaşın ilerlemesiyle beraber düşer. Bu olumsuz etkinin ortadan kalkması amacıyla, erken dönemde yumurtalıkların uyarılmasıyla elde edilen yumurta hücreleri uzun zamanlar aynı verimlilikte muhafaza etmek ve gereksinim duyulduğunda çözdürülerek kullanılmak için, yumurta dondurma uygulamasından yararlanılmaktadır. Bu şekilde anne adayları hangi yaşta hamile kalmak isterse, yumurtaların kalitesi ve yaşı dondurma uygulamasının gerçekleştiği zamanda olacaktır. Bu şekilde sağlıklı bir hamilelik sağlanacak ve bebeklerde sağlıklı olacaktır. Bknz : Yumurta Dondurma Nasıl Yapılır?

    Yumurta, insan vücudunda en büyük ve karmaşık bir yapıya sahip olan hücredir. Düşük ısılara karşı hassas bir yapı gösterir. Daha evvel yapılmış olan çalışmalarda olgunlaşmamış yumurtalar dondurulurken, günümüzde olgunlaşmış yumurtaların dondurulması ile, bunların daha dayanıklı olduğu anlaşılmıştır. Yumurta dondurma uygulaması kadının üreme yetisini muhafaza eden bir uygulamadır.

    Yumurta dondurma işlemi nasıl uygulanır?

    Adet döngüsü içinde anne adayının yumurtalıkları, hormonlu ilaçlarla uyarılır. Yumurtalıklardan ultrasonografi ile ve yumurta toplama iğnesiyle yumurtalar toplanır. Toplanmış olan yumurtalar özel kimyasal solüsyonlarda belli bir süre bekletilir. Daha sonra ise -196 derecede sıvı azot içeren yapılarda dondurulur ve bekletilir. Vitrifikasyon tekniği ile uygulanan yumurta dondurma yöntemi, başarılı bir şekilde yapılır. Bu teknik hızlı dondurma prensibi ile uygulanır. Bunun hızlı yapılmasındaki önem ise, dondurma uygulaması esnasında yumurtaların hasar görmesine sebep olabilecek buz kristallerinin meydana gelmesinin önlenmesidir. Vitrifikasyon tekniği ile dondurulmuş olan yumurtalar, çözündüğünde % 90-100 oranında canlılık sağlanmaktadır. Canlı olarak çözdürülen yumurtalar, baba adayından elde edilen spermlerle mikro enjeksiyonla döllendirilir. Bu embriyolar daha sonra anne adayının rahmine aktarılarak, hamilelik elde edilir.

    Yumurta dondurma işlemi kimlere uygulanan bir yöntemdir?

    Kanser tedavisine başlayacak olan anne adaylarına uygulanabilir. Kanser tedavileri gören kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları kadının yumurtalıklarının kalıcı olarak zarar görmesine sebep olabilir. Bu tedavileri gören anne adayları tedavi ardından hamile kalamamaktadır. Tedaviden önce dondurulan yumurtalar ya da yumurtalık dokusu ile, kadının daha sonradan bebek sahibi olabilme yetisi saklanır.

    Erken menopoz ihtimali olan kadınlara uygulanabilir. Özellikle ailesinde erken yaşta menopoza girmiş akrabaları olan anne adaylarının kendisi de erken yaşta menopoza girme ihtimali taşır. Bu sebeple kadınların doğurganlık yeteneklerinin ileri yaşlara taşınmasını sağlamak için yumurta dondurma uygulaması yapılabilir.

    Yumurtalık rezervi azalan kadınlara uygulanabilir. Her kadın doğduğunda belirli bir yumurta rezervi ile dünyaya gelir. Bu rezerv her ay yaşanan adet dönemlerinde belirli bir oranda azalır. Özellikle 35 yaşla beraber, kadının doğal yollarla hamile kalma ihtimali git gide azalır. Bunun sebebi yumurtalık rezervleri azalmış ve yumurtaların kalitesinin düşmesidir. Bu durumda evliliğini ve hamile kalmayı ileri bir yaşa aktarmış olan kadınların ileri yaşlarında gebe kalmasını sağlayabilecek yumurta toplama işlemi uygulanabilir.

    Yumurtalıkların alınmasını gerektirecek operasyonlardan önce de uygulanabilir. Anne adayları yumurtalıklarını etkileyecek hastalıklar sebebiyle cerrahi müdahale görecek ise, ileride bebek sahibi olmalarını sağlayacak yumurta dondurma uygulaması yaptırmaları önerilir. Rahmin alınmadığı, yalnızca yumurtalıkların alınmasını gerektirecek müdahaleler, bebek sahibi olmaya engel teşkil etmemelidir.

    Tüp bebek tedavisi esnasında: Tüp bebek tedavisi esnasında anne adayından elde edilmiş olan yumurta hücrelerine karşılık, baba adayından sperm elde edilemediği durumlarda yumurtalar dondurulabilir. Bunlar daha sonra sperm elde edilince tekrar kullanılabilir.

    Yumurta dondurma işlemi hangi yaşlarda yapılmalıdır?

    Kadının yumurtlayabildiği her yaşta,yumurta dondurma işlemi yapılabilir. Ancak bunun için en uygun yaşların 35 yaşından önce olduğu bilinen bir durumdur. Çünkü bu yaşlara kadar yumurta hücreleri sağlıklı ve istenen kalitede olur. Bu yaşlardan sonra elde edilen yumurtalar ise, sağlıklı bir hamilelik sağlanması için yeterli olmaz. Ancak kimi zaman zorunluluktan dolayı bu yaşlardan sonra da yumurta dondurma işlemi uygulanabilir.

    Yumurta dondurma işlemi ardından yumurtalar ne kadar süre bekletilebilir?

    Dondurulmuş olan yumurtalar için belirli bir bekleme süresi yoktur. Yumurtalar gereksinim duyulduğu zaman çözdürülerek hamilelik elde edilmesi için kullanılabilir. Hatta dondurma uygulaması esnasında gruplar halinde işlem yapılarak, farklı zamanlarda hamilelik sağlanması için kullanılabilir.

    Yumurta dondurma uygulamasının başarısız olmasına yol açacak etkenler nelerdir?

    Bu işlemin başarıya ulaşmasını sağlayacak en önemli faktör, çözülmek üzere dondurulan yumurtaların canlılığını kaybetmesidir. Yumurta hücresi insan vücudundaki en büyük hücredir. Yapısında oldukça fazla oranda su bulunmaktadır. Dondurma esnasında yumurtanın içindeki suyun buz kristallerine dönüşmesi, yumurtanın hasar görmesine yol açar. Bu yumurtalar çözdürüldükten sonra döllenme şansı bırakmaz. Fakat bu olumsuz etki yumurta dondurma uygulamasında kullanılmaya başlayan vitrifikasyon tekniği ile aşılmıştır. Bunun yanında döllenme esnasında uygulanan yöntemlerde bu başarıya katkı sağlamaktadır. Dondurulan yumurtaların çevresinde yer alan zona pellucida ismi verilen kabuğun sertleşmesi spermin döllenme esnasında yumurtaya girişine mani olur. Bu güçlüğün aşılması için, spermin yumurtaya doğrudan olarak enjekte edildiği ICSI yöntemi kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemler sayesinde yumurta dondurma uygulaması ardından elde edilen hamileliklerde artış meydana gelmiştir. Bu hamileliklerde doğumsal anomali bildirilmediği,  kadınların doğurganlık yaşı daha ileri yaşlara kadar ilerletilmiştir.

    Yumurta dondurma işleminde başarı oranı nedir?

    Yumurta dondurma uygulaması anne adaylarında yumurtalık yumurta rezervi olduğu her yaşta uygulanabilen bir tekniktir. Bu uygulamanın her geçen gün daha fazla rağbet görmesi ve gereksinim duyanların artması sebebiyle, teknolojik çalışmalar yapılarak geliştirilmesine çalışılmaktadır. Dondurma uygulamasının vitrifikasyon tekniği ile uygulanmaya başlanmasından sonra, başarı oranları giderek yükselmeye başlamıştır. Bu şekilde yumurtalardaki canlılık oranı fazlalaşmıştır. Yumurtaların mikro enjeksiyon tekniği ile spermlerle buluşturulması da başarıya katkı yapan uygulamalar içine girmiştir. Bugün, yumurta toplama işleminin başarı oranları, tüp bebek tedavisinde elde edilen başarı oranlarıyla aynı seviyeye gelmiştir. Elde edilen başarı oranları % 35-50 arasında değişmektedir.

  • Tüp Bebek Neden Tutmaz?

    Tüp Bebek Neden Tutmaz?

     

    Tüp bebek tedavileri için yüzde yüz bir başarı garantisi asla verilemez. Bu sebeple de her denemenin pozitif olarak sonuçlanması mümkündür değildir.  Tüm tedavi öncesi geçirilen süreçte, embriyo gelişim dönemi ve transfer uygulamasında yapılan işlemler gayet başarılı geçse dahi, olumsuz sonuç alma (negatif sonuç) riski mevcuttur.

    Başarılı olmayan bir neticeyle sonuçlanan tüp bebek tedavisi ardından kişilerin haklı olarak yönelttiği ”neden?” sorusuna cevap verebilmek gerekir. Ancak ne yazık ki, tedavi öncesinde, labaratuvar sürecinde ve embriyo transfer işlemlerinde hiçbir olumsuzluk yaşanmamış ve sonrasında da fark edilmemiş ise, bu soruya yanıt verebilmek oldukça güçtür. Çünkü bebek oluşumu oldukça gizemli bir olaydır ve hala mucizevi tarafını muhafaza eder.  Tedavi ardından başarısız bir sonuç almayı etkileyebilecek çok sayıda faktör mevcut olabilir.
    Tüp Bebek tedavilerinde başarısz olmaya sebep olabilen faktörler:
    Anne adayının yaşı ile alakalı olarak yumurta hücrelerinde meydana gelebilecek genetik nedenler, yumurtalıklarının uygulanan ilaçlara yeterli cevap vermemesi, yumurta rezervlerin iyi durumda olmaması ve yumurtlarda meydana gelebilecek morfolojik bozukluklar, baba adayındaki kötü sperm morfolojisi, rahim duvar kalınlığının yeterli kalınlığa erişememesi, adayın verilen ilaçları tavsiye edilen şekilde ve dozda kullanmaması, transfer ardından uyulması gereken kurallara uymaması tüp bebek tedavilerinde olumsuz sonuç almayı etkileyen durumların başında gelir.

    Tedavi ardından embriyoların rahim duvarına tutunma süreci

    Tüp Bebek tedavilerinde anne adayına gelişen embriyoları arasından tutunma yetisi en iyi olanlar aralarından ayrılarak transfer edilir. Embriyolar transfer edildikten sonra tutunma bölgesi olan rahim duvarı tamamen kontrol altında olmayan bir bölgedir. Rahim zarından ötürü olan ve tıbben hala açıklanamayan nedenlerden dolayı tutunma yaşanamayabilir
    1 – Rahim zarı (endometrium) kalınlığı; yaklaşık 8-10 mm olması gereken kalınlık, kimi zaman yeterli olmayabilmektedir. Geçirilmiş enfeksiyon yada cerrahi işlemler neticesinde hasar görmüş rahim zarındaki incelmeye yol açabilir. Bu durum genellikle yanıtı olmayan ve tedaviyi olumsuz etkileyebilecek nedenler arasındadır.
    2 – Rahim duvarında yapısal hastalık olmayışı; özellikle ultrasonla teşhis edilebilecek, myom, polip gibi yer kaplayan sorunlar, embriyonun beslenmesini etkileyebilecek perde (septum-subseptum), yapışıklık gibi patolojilerin daha tedavi başlamadan değerlendirilerek önlemlerinin alınması çok önemlidir.
    Tüm bunların neticesinde, olumsuz sonuç alındığı zaman; neden başarıya ulaşamadık, nerede hata yapıldı, kusur bende mi, gibi soruları sormamak için tedavinin başında oldukça ayrıntılı bir inceleme yapmak gerekir. Başarısızlığa yol açabilecek olası problemler tedavi edildikten sonra tedaviye başlamak, alınabilecek en mantıklı önlemdir.
    Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına neden olan etkenler nelerdir?

    Tüp bebeğin tutmadığı durumlar için birincil etkenler:
    Gebeliğin gerçeklemesini sağlayacak embriyonun genetik yapısı bozulmuş olması
    Yumurta gelişimini sağlayacak olan ilaçların düzenli olarak kullanılmaması
    Embriyonun gelişimini gerçekleştiren kültür ortamının yeterli olmaması
    Embriyonun dışını saran zarın kalın olması
    Bu gibi durumların olması, tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarına yol açabilir.

    Bknz: Başarısız Tüp Bebek Sonrası Yeniden Denemeler Tıklayınız!

    Tüp bebeğin tutmadığı durumlar için ikincil etkenler:

    Rahim ile alakalı doğuştan olan bozukluklar
    Rahimde embriyo tutunmasını engelleyen, miyom ismi verilen rahim dokusundan kaynaklanan, çapları genellikle
    1-15cm arasında değişebilen selim tümörler
    Embriyonun rahim içine tutunarak büyümesini önleyen pıhtılaşma
    Daha önce geçirilmiş enfeksiyon hastalıklar yüzünden ortaya çıkanyapışıklıklar
    Anne adayında genetik ya da daha sonra meydana gelen fonksiyonel bozukluklar
    Bu gibi nedenlerden ötürü, tüp bebek tedavisi birden fazla kez denenmesine rağmen başarılı bir sonuç vermeyebilir.
    Tüp bebeğin tutmadığı durumlar için üçüncül etkenler:
    Endometriosis hastalığı ismi verilen çikolata kistleri
    Tüplerde ortaya çıkan enfeksiyon hastalıkları
    Karın içi ameliyatları sonrası oluşum gösterebilen hidrosalpenks bir başka deyişle tüplerin tıkanarak şişmesi
    Tüplerin tıkanması ya da şişme durumları. (tedavi edilebilir olsa da, gebelik oluşumuna engel teşkil edebilir.)

     

    Sorularınız İçin: Prof. Dr. Bülent Tıraş

     

    Kadınlardaki kısırlık sebepleri nelerdir? Öğrenmek için tıklayınız!

  • Tüp Bebek Tedavisi Ne Kadar Sürer?

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Kadar Sürer?

    TÜP BEBEK TEDAVİSİ NE KADAR SÜRER?
    Doğal yollardan bebek sahibi olamamış çiftlerin çoğunluğu en kısa sürede tedaviyle bebek sahibi olmak ister. Bazı çiftler bu heyecanla birlikte, bebeklerinin neden olmadığının sebeplerini öğrenmeden hemen tüp bebek tedavisiyle tanışmak ister. Toplum içinde genellikle tüp bebek tedavisi çiftlerde % 100 oranında gebe kalmayı sağlayacak bir yöntem olarak algılanmaktadır. Bu tedaviden yeteri derecede başarı sağlanması için bazı etkenlerin bir araya gelmesi gerekir. Tüp bebek tedavisi bazı süreçlerden oluşmaktadır. Çiftler tedavi sırasında yaşadıklarından dolayı, bu tedavi süreci biraz stresli geçer. Tedavi sonucunda önceki çabalarına rağmen bebek sahibi olamayan çiftler, bu tedaviden büyük umutlar duyar. Tüp bebek tedavisi 4 aşamadan meydana gelmektedir.
    Tüp bebek tedavisinin aşamaları ve tedavi süreci
    Tüp bebek tedavisinin planlandığı çiftler için tedavi süreci kadında adet kanamasının başladığı ikinci ya da üçüncü günde başlar. Yapılan ultrason tetkikinde yumurtalıklarda ve rahimde herhangi bir sorun tespit edilmezse, kadının kan örneğinde FSH ve östrojen seviyeleri değerlendirilir. Tedavinin uygunluğuna karar verildiğinde, kadının yaşına, kısırlık sebebine, kan değerleri sonuçlarına ve yumurtalıkların kapasitesine göre en uygun tedavi yöntemi tercih edilerek, tüp bebek tedavisinde yumurta oluşması için hormon tedavisine başlanır. Bu dönemde yani kontrollü over sitimulasyonunda belli aralıklarla ultrason tetkiki ve kanda hormon düzeyleri kontrol edilir.
    Yumurta gelişimi: Yumurta gelişimine ve yumurtalığın ilaçlara verdiği cevaba göre, ilaçlarda doz ayarlaması yapılmaktadır. Foliküllerin belirli büyüklüğe ulaşması, kan östrojen seviyesinde belirli değerlere ulaşma yumurtaların olgunlaşması hakkında bilgi vermektedir. Bu çatlama iğnesi ve yumurta toplama zamanını da belirler. Bu dönem yaklaşık olarak 12-16 gün arasında sürer. Ancak bazı hastalarda süreç değişim gösterebilir. Çatlatma iğnesi yapıldıktan 32-36 saat sonra yumurta toplama aşamasına (OPU oocyte pick-up) geçilmektedir.

    Yumurta toplama: Tüp bebek tedavisi sırasında yumurta toplama işleminde hastanın ağrı duymaması için sedasyon anestezisi ile transvajinal ultrasonografi eşliğinde yapılmaktadır. Bu uygulamada foliküllerin içinde sıvı toplanıp, bu sıvının içinde yumurta olup olmadığı kontrol edilerek, burada olan yumurtalar alınmaktadır. İlk defada folikül sıvısında yumurta olmazsa, özel bir sıvıyla folikül içi yıkanır ve folikül içinde kalabilecek yumurtalara ulaşılmaya çabalanır. Yumurta toplama aşaması yaklaşık olarak 20-30 dakika kadar sürer. Büyüklüğü 10 mm den fazla olan bütün foliküllerdeki folikül sıvıları bu aşamada toplanır. Daha sonra işlem sona erdirilir. Hasta 1-2 saat kadar takip altına alınarak, evine gönderilir. Toplanmış olan yumurtalar içindeki olgunlaşmış olanlar seçilir ve döllenme için hazırlanır.

    Döllenme işlemi: MII oosit adı verilen olgunlaşmış ve döllenebilecek olan yumurtalar seçilerek, yumurta toplama gününde erkekten alınmış olan spermlerle laboratuvar ortamında döllenme işlemi yapılır. Döllenme yumurta ve sperm bir araya konularak yapılabileceği gibi, bazı çiftlerde döllenme şansının arttırılması için mikro enjeksiyon ICSI intracytoplasmic yöntemiyle, yumurtanın içerisine direkt olarak spermin enjekte edilmesiyle de yapılabilir. Yumurtaların spermlerle döllenmesi yaklaşık olarak 24 saat sürer. Döllenen yumurta transfer edilecek duruma gelinceye kadar özel kültür ortamına alınarak, takip edilir. Güzel gelişen ve kaliteli olan embriyolar seçilerek, anne adayının rahmine transfer edilir.
    Embriyo transferi: Bu aşama anestezi gerektirmeden yapılan ağrısız bir uygulamadır. Çoğunlukla abdominal ultrason yardımıyla ince bir katater kullanılarak yapılır. Uygulamadan önce özel sıvılar kullanılarak rahim ağzı temizliği yapılır. Transfer yapıldıktan sonra, hasta 1-2 saat içinde evine gidebilir. Kadından alınan yumurtalarla döllenmiş olan kaliteli embriyolar varsa, bunlar dondurularak saklanabilir.

    Bekleme süreci: Embriyo transferi yapılmış olan kadına iki hafta kadar sonra gebelik testi yapılmaktadır. Çiftler için bu iki haftalık dönem oldukça sıkıntılı ve zorlu bir dönem olarak yaşanır. Bu nedenle çiftlerin bu sürece daha önceden hazırlanması tavsiye edilir. Tüp bebek tedavisi gibi bir uygulamadan her zaman başarılı bir sonucun alınamayacağı çiftler tarafından bilinmelidir. Yapılan araştırmalar tüp bebek tedavisinde alınan en iyi başarılı sonucun ikinci ve üçüncü denemeden sonra olduğunu ortaya koymuştur. Bu süreçte kadınların kendilerini meşgul edecek hobilerle uğraşması ve rahat olması gerekir. Stres altında olmak gebeliğin oluşmasına bile olumsuz etki eder. Kadına yapılan test sonucu pozitif çıkarsa, tüp bebek tedavisine kaldığı yerden devam edilir.
    Kaynak : http://www.bulenttiras.com

  • Tüp bebek zor bir tedavi mi?

    Tüp bebek zor bir tedavi mi?

    Tüp Bebek Zor Bir Tedavi mi?
    Günümüzde artık teknolojinin sunduğu tüm imkanların tıp alanında da kullanılmaya başlanması ile tüp bebek de dahil olmak üzere sağlık alanında birçok yeniliğe imza atılabilmektedir. Çiftlerin oldukça acılı ve zorlu bir tedavi süreci olarak düşündükleri tüp bebek tedavi süreci, gelişen teknoloji sayesinde eskisine göre çok daha ağrısız ve acısız bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu nedenle tüp bebek tedavisi görecek olan çiftlerin bu konuda endişelenmemesi ve kendilerini endişelendiren her türlü konuyu doktorlarına danışmaları önerilmektedir. Bilindiği üzere stres birçok rahatsızlıkta olduğu gibi tüp bebek tedavisinde de başarı oranını etkileyen bir faktördür. Bu nedenle anne adaylarının hiçbir konuda endişelenmemesi ve “ Tedavi zor olacak mı? “ gibi sorularla strese girmemeleri gerekmektedir. Baba adaylarının ise eşlerini mümkün olduğu kadar rahatlatarak, endişelerini gidermesi ve eşlerine bu süreçte destek olmaları tedavinin başarılı olma ihtimalini arttıracaktır.

    Tüp Bebek Tedavisi Nedir?
    Bilindiği üzere, çiftler bir yıl boyunca herhangi bir korunma yöntemi kullanmadan çocuk sahibi olmayı olamıyorlarsa, anne ve baba olma hayallerine kavuşmaları için uygulanabilecek en uygun tedavi yöntemlerinden birisi tüp bebek tedavisidir. Tüp bebek tedavisinde anne adayından alınan yumurtalar, laboratuar ortamında baba adayından alınan spermlerle döllenmekte ve elde edilen embriyo anne adayının rahmine aktarılmaktadır. Tedavi süreci bu kadar kısa bir şekilde açıklanabilmektedir ancak ne yazık ki açıklaması kadar kısa bir süre içerisinde tedavi tamamlanmamaktadır. Bu süreç içerisinde anne adayının acı duyabileceği tek aşama yumurtaların toplanması aşamasıdır ve günümüzde artık lokal ya da genel anestezi uygulamaları ile hasta hiçbir şekilde acı hissetmeden yumurta toplama işlemi gerçekleştirilebilmektedir.
    Tüp bebek tedavisinin en önemli amacı çiftlerin anne baba olma hayallerini gerçekleştirebilmektir. Ancak doğacak olan bebeğin sağlıklı olması da tedavinin amaçları arasında yer almaktadır.
    Tüp bebek tedavisi sırasında anne adayının duyabileceği fiziksel acı anestezi uygulamaları ile kolaylıkla engellenebilmektedir. Ancak ruhsal olarak çiftler için zahmetli ve fedakarlık gerektiren hem maddi hem de manevi olarak sıkıntılı geçebilecek bir süreç olduğunu tekrar hatırlatmak gerekebilir. Bu süreçte çiftlerin mutlaka birbirlerine destek olmaları ve gerekirse bir uzmandan psikolojik yardım almaları tavsiye edilmektedir. Tedavinin başarı bir şekilde tamamlanabilmesi ve çiftlerin çocuk sahibi olabilmeleri için bu süreçte bazı fedakarlıklarda bulunmaları gerekecektir ve kimi zaman bu konuda stresli zamanlar geçirebilmektedirler.

    Tüp Bebek Tedavisi Öncesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
    Çocuk sahibi olmak isteyen ve tüp bebek tedavisi olmaya karar veren çiftlerin, günlük yaşamlarında ve hayatlarının genelinde bazı değişikliklere gitmesi gerekecektir. İlk olarak olumsuz olan psikolojinin düzeltilmesi ve olumlu bir düşünce yapısına sahip olmak son derece önemlidir. Bu süreçte, çiftlerin tedavi uygulayan doktor ile sürekli olarak iletişim içerisinde olması gerekmektedir. Psikolojik olarak olumlu bir düşünce yapısına sahip olmanın ve stresten uzak kalmanın yanı sıra fiziksel olarak da çiftlerin kendilerini tüp bebek sürecine hazırlamaları gerekmektedir. Öncelikle çocuk sahibi olma hayallerinin önünde büyük bir engel olan sigara kullanımına bir son verilmelidir. Sigara, vücutta yarattığı etkilerle anne adayının hamile kalmasına, baba adayının ise spermlerinin kalitesiz olmasına ve hareketliliğinin azalmasına neden olacaktır. Sigara ile birlikte alkol ve kafein de hamile kalma olasılığını azaltan faktörler arasında yer almaktadır ve bu nedenle mutlaka bu maddelerin kullanımına tedavi öncesinde son verilmelidir. Anne adayı tedavi sürecinde sigara başta olmak üzere alkol ve kafein kullanmamaya devam etmelidir. Eğer çiftlerden birisinin genel sağlık durumu ile ilgili olarak sürekli kullanmak zorunda olduğu bir ilaç varsa, bunu mutlaka doktorlarına bildirmeleri gerekmektedir.

    Ayrıca bknz:

    Tüp Bebek Sırasında Sigaranın Zararları

    Tüp Bebek Tedavisinde Stresin Etkisi

    Tüp bebek tedavisi ile istenilen başarının elde edilebilmesi için çiftlerin hem fiziksel hem de zihinsel olarak bu sürece olabilecek en iyi şekilde hazırlanmaları gerekmektedir. Tedavi öncesinde ve tedavinin ilk aşamalarında endişeli ve stresli olmak son derece normaldir. Ancak yapılan araştırmalara göre tüp bebek tedavisi sırasında stressiz ve olumlu düşünmek, tedavinin başarılı olma ihtimalini oldukça arttırıyor. Bu nedenle çiftler istedikleri takdirde psikolojik olarak destek alabilir ve bu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatabilirler. Bu noktada anne ve baba adayları ile birlikte tedaviyi uygulanan tedavi merkezinin ve hekimin de sürece yaklaşımı son derece önemlidir. Hekimin, çiftleri doğru bir şekilde yönlendirebilmesi de tedavinin başarısını etkileyen faktörler arasındadır.

    Tüp Bebek Tedavisinin Uygulanması İçin En Uygun Zaman
    Çiftlerin tüp bebek tedavisine başlayabilmeleri için en az bir yıl boyunca hiçbir korunma yöntemi kullanmıyor olmalarına rağmen doğal yollarla çocuk sahibi olamamış olmaları gerekmektedir. Böyle bir durumda ilk olarak infertelite yani kısırlık alanında uzman bir hekime başvurmak ve gerekli kontrollerin yapılmasını sağlamak gerekmektedir. Kontrollerde ilk olarak baba adayından alınan sperm örnekleri incelenecek ve spermler kalite ve sayı açısından değerlendirilecektir. Aynı zamanda anne adayının adet düzeni belirlenecek, yumurta rezervi ve rahim durumu ultrason ile görüntüleme yapılarak kontrol edilecektir. Gerekli takdirde hormon testleri de yapılacak ve elde edilen sonuçlara göre çiftlerin tüp bebek tedavisi ya da başka bir tedavi yöntemi ile çocuk sahibi olup olmayacaklarına karar verilecektir.

    Tüp Bebek Tedavisinde Risk Durumları

    • Yumurta toplama evresinde karın içi yaralanma düşük bir ihtimal de olsa görülebilmektedir.
    • Karın içi yaralanma sonucunda enfeksiyon meydana gelebilir.
    • Çoğul gebelik oluşması halinde erken doğum, yüksek kan basıncı ve kanama görülebilir.
    • Yumurtaların aşırı uyarılmasına bağlı olarak karında şişlik, mide bulantısı, kusma, karın ağrıları, idrar yaparken zorlanma, nefes darlığı görülebilir.
    • Tüm bu saydığımız risk durumları anne adayının sağlığını ciddi bir noktada etkileyecek ise uygulanan tedavi hekim tarafından sonlandırılmakta ve anne adayının sağlığına yeniden kavuşması yeni tüp bebek tedavisi uygulamasına başlamak için beklenmektedir.

    Sorularınız İçin: Prof. Dr. Bülent Tıraş

     

    Kadınlardaki kısırlık sebepleri nelerdir? Öğrenmek için tıklayınız!

  • Kadınlardaki kısırlık sebepleri nelerdir?

    Kadınlardaki kısırlık sebepleri nelerdir?

    Kadınların kısırlık sorunu yaşaması, gebe kalmayı ve bebek sahibi olmayı engelleyecek bir etkendir. Korunmak amacıyla herhangi bir yöntem kullanılmadan, bir yıl süreyle düzenli bir cinsel ilişkiye rağmen, gebelik elde edilememesi kısırlık olarak tanımlanmaktadır. Erkeklerde olan kısırlık sebeplerinin dışında kadınlara ait olan kısırlık sebepleri de vardır. Kadınlarda bulunan en önemli kısırlık sebebi arasında kabul edilen, yumurtalıklarda yeteri kadar yumurta üretiminin olmaması gebeliğe engeldir. Bu sorun kadında ovulasyon bozukluğu olarak adlandırılır. Önemli olan diğer bir etkende yumurtalık kanallarında bulunan tıkanıklık sorunlarıdır.

    Kadınlardaki kısırlık sebepleri nelerdir?

    • Yumurtlamadan kaynaklanan bozukluklar: Kadınlarda en çok görülen kısırlık sebepleri arasında yer alan yumurtlama bozuklukları gebelik elde edilememesinde etkili olur.
    • Tüplerin hasarlı olması: Kadınların tüplerinde kısmen ya da tamamen tıkanıklık olması halinde, spermle yumurtanın buluşması engellenecektir. Bu etken gebeliğin elde edilmesini imkânsız bir hale getirir.
    • Endometriozis: Bu kadınlarda rahim içi dokusunun rahim dışında gelişmesi olarak tanımlanan bir sorundur.
    • Rahimden kaynaklanan sorunlar: Kadınlarda rahim ağzında enfeksiyon olması, yapısal bozukluklar yüzünden ya da rahimdeki salgıyla ilgili bozukluklar kısırlık sebepleri arasında yer alır.
    • Alerjik etkenler: Kadınlarda olabilecek alerjik etkenlerde, bunların teşhisi ve tedavisi oldukça güç olur. Kısırlık sebebi olarak değerlendirilen bu sorunlar, uzmanlarca araştırılmalıdır.
    • Kadınlardan kaynaklanan sorunlar: Kadınlarda yumurtalık kanalında meydana gelen bazı sorunlar daha çok kadının ikinci gebeliklerinde etkili olur. Rahim ve yumurtalıkların yer aldığı bölgede meydana gelen spesifik hastalıklarında, kısırlık sebepleri arasında değerlendirilmesi gerekir.
    • Kadının yaşı: Kadınlar yaşları ilerledikçe gebe kalmaları zorlaşmaktadır. Çünkü doğumla birlikte belli sayıda yumurta rezerviyle doğan kadın, her adet döneminde belirli sayıda yumurta hücresini harcar. Bu nedenle ilerleyen yaşlarında yumurtalık rezervi azalır ve gebe kalması güçleşir.
    • Hormon bozuklukları: Kadınlarda tiroit hormonu bozukluğu, süt hormonu yüksekliği, erken dönemde menopoza girme gibi etkilerle gebelik elde edilmeyebilir.

    Kadınlarda kısırlığa sebep olan dış etkenler nelerdir?

    Kadınlarda aşırı oranda sigara ve alkol kullanımının olması, obezite derecesinde aşırı kilolu olması, düzensiz cinsel ilişkiye girilmesi, yumurtalıklar ve rahimle ilgili ameliyatların uygulanması ve rahim içi araçların olması gebeliği engelleyecek sorunlardır.

    Kadınlarda kısırlık tedavisi nasıl yapılır?

    Kadınlardaki kısırlık tedavisinin uygulanabilmesi için, öncelikle buna sebep olabilecek etkenler değerlendirilmelidir. Bu sebebe uygun bir tedaviyle kısırlık tedavisi uygulanmalıdır. Bunda çok sayıda etkenin olması yüzünden, sorunun tam olarak belirlenmesi önemlidir. Tıbbi açıdan bir sorun tespit edildiğinde, bunlara uygun tedaviler uygulanabilir. Ancak obezite derecesindeki fazla kilolar, alkol ve sigara kullanımı gibi etkenlerde kadınların kendi çabalarıyla, uzmanlardan destek alarak bu olumsuzlukları aşması gerekir.

    Tüplerin tıkalı olması halinde: Kadınların tüplerinde tıkanıklık olduğu tespit edildiyse, bu sorun laparoskopik yöntemle giderilmeye çalışılır. Genellikle bu durumda çiftlere tüp bebek tedavisi uygulanır. Kadınlarda bu sorun genellikle pelvik enfeksiyona bağlı olarak cidarın tıkanmasından meydana geldiğinden, bunun ameliyatla giderilmesi çok zordur. Ancak tüplerden sadece bir tanesi tıkalı olursa, gebelik elde edilmesi için bir süre beklenebilir. Bu durum kadının yaşının uygun olması halinde tercih edilebilir.

    Endometriyozis olması halinde: Kadınlarda oluşan bu sorun rahim içi tabakasının odaklar halinde rahmin dışında ve karın içinde yerleşmesiyle meydana gelmektedir.  Kadınlarda adet döneminde kanamalar bu odaklarda meydana geldiğinden, bölgede yapışıklıklar olur. Bu etkiler yumurtanın tüplere alınmasını engelleyecek dereceye gelebilir. Bazı kadınlarda fallop tüplerini yaptığı baskıyla tıkayabilir.

    Yumurtlama bozukluklarının olması halinde: Kadınlardaki kısırlığın bu sebeplerle oluşması halinde, yumurtlamayı engelleyen etkiler giderilmeye çalışılır. Bu sorunların arasında tiroit bezi hastalıkları, kontrolsüz şeker hastalığı, böbrek sorunları ve kullanılan bazı ilaçlar olabilir. En fazla görülen nedeni ise polikistik over sendromunun olmasıdır. Bu rahatsızlıkta kadında aşırı tüylenme, adet düzensizliği, büyümüş yumurtalıklar karakterizedir. Tedavi yapılan tespitlere yönelik uygulanmaktadır. Kısırlığın sebebi yumurtlamadan kaynaklanıyorsa, kadına ovulasyon indüksiyonu tedavisi yapılabilir. Bununla yumurtlama yeniden sağlanabilir ve doğal yollarla gebelik elde edilebilir.

    Kısırlık tedavisi ne kadar sürmektedir?

    Kadınlarda kısırlık tedavisi en az 6 ay süreyle devam etmelidir. Bu tedaviler uygulanırken, en önemli unsur çiftlerin sabırlı yaklaşımıdır. Tedavilerin uzun sürmesi halinde kadınların yaşı dikkate alınmalıdır. Gerekirse çiftlerin bebek sahibi olmasını sağlayacak tüp bebek tedavisine başlanmalıdır.

     

    Sorularınız İçin: Prof. Dr. Bülent Tıraş

     

     

     

     

  • Tüp bebek tedavisinde hangi ilaçlar kullanılır?

    Tüp bebek tedavisinde hangi ilaçlar kullanılır?

    Yardımcı üreme yöntemi olan tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların belirlenmesi kadının yaşıyla, yumurtalıklarında olan yumurta rezerviyle ve hormon seviyeleriyle alakalıdır. Kadına yapılan tetkiklerin sonucunda, tedavide kullanılacak ilaçların dozu ve kullanım şekli belirlenmektedir. Bu tedavide uygulanan ilaçlar her hasta için farklı uygulamalar içerir. Bazılarında âdetin ikinci veya üçüncü günü ilaç kullanımına başlanırken, bazılarında âdetin yirmi birinci günü ilaçlara başlanabilir. Tedavide ilaç dozu oldukça önemlidir. Fazla dozda ilaç kullanıldığında, OHSS denilen yumurtalıkların aşırı uyarılma sorunu meydana gelebilir. İlaçların amacı overlerin yeteri kadar büyümesi ve folikül gelişimi sağlanıp, gebe kalma şansının arttırılmasıdır. Tedavi sırasında ilaçlar yumurtaları uyarma ve toplanması aşamasında kullanılmaktadır.

    Yumurta üretimi ve fizyolojiyi bastırmak için kullanılan ilaçlar

    GnRH Analogları (Lucrin ve Decapepty): Bu ilaçlar yumurtaların erken çatlamasını engellemek ve normal fizyolojiyi baskılamak için kullanılır. Beyinde hipotalamustan salınan hormonun sentetik olanıdır. Burundan sprey ya da iğne yapılarak hastaya verilir.

    Uyarıcı iğneler (Menogon, Puregon, Merional, Menopur, Fostimon, Gonal-F): Kadınlar normalde adet döneminde sadece bir yumurta üretir. Tüp bebek tedavisinde başarılı olabilmek için çok sayıda yumurtaya ihtiyaç duyulur. Fizyolojinin baskılanmasından sonra, uyarıcı iğnelerle çok sayıda yumurta elde edilir. Bu ilaçların etkinliği ve güvenilirliği birbirine yakındır. Uyarıcı iğneler cilt altına ya da kas içine uygulanabilir. Fakat çoğunlukla cilt altından yapılması tercih edilmektedir. Kas içine enjeksiyon yapıldığında, kalçanın üst dış tarafına, cilt altı enjeksiyonunda kol, uyluk ön tarafı ve ön karın duvarı tercih edilir.

    Bu ilaçlar buzdolabında +4 derecede saklanmalıdır. Oda sıcaklığında tutulan ilaçlarda uzun süre saklanabilir. İlaçların etkinliğinin azalmaması için yaz döneminde oda sıcaklığında tutulmaması gerekmektedir. İlaç tedavisi için, âdetin 2. ve 4. gününde ultrasonografi ve kan östrojen düzeyi ölçülür. Hastaya uygulanan uyarıcı iğneler her gün aynı saatte yapılır. Hastalar için ilaçlarda günlük doz belirlendiği için, bunlara uyulmalıdır.

    Yumurtalıkları uyarmak için kullanılan ilaçların yan etkileri nelerdir?

    Tedavide yumurtalıkları uyarmakta kullanılan ilaçların ileriye yönelik ciddi yan etkileri yoktur. İlaçlardaki en önemli yan etki, fazla yumurtası olan kadınlarda yumurtalıkların aşırı uyarılması nedeniyle overyan hiperstimulasyon sendromu OHSS gelişebilir. Bu durumda vücutta aşırı su tutulması nedeniyle kilo artışı meydana gelir. OHSS gelişmesi embriyo transferinin ardından ortaya çıkar. Aşağıdaki etkiler görüldüğünde hastanın hemen doktorunu bilgilendirmesi gerekir.

    • Karında aşırı şişkinlik
    • Karında biraz şişlik, ağrı ve gerginlik olması normal kabul edilir. Fakat aşırı derecedeki etkilerde doktor bilgilendirilmelidir.
    • Gün içinde ani olarak ve hızlı şekilde kilo alınması
    • İdrar çıkışında artma ya da azalma olması durumunda
    • İştahsızlık ve şiddetli bulantı halinde
    • Nefes darlığının olması

    Yumurtalarda olgunlaştırma ve çatlatma için kullanılan ilaçlar

    GnRH Antagonistleri (Cetrotide, Orgalutran): Bunlar yumurtaların erken dönemde çatlamasını önlemek amacıyla kullanılır.

    Yumurta çatlatıcı iğne – HCG ( Pregnyl, Ovitrelle): Tedavide yumurtaların gerek duyulan olgunluğa erişmesi, çapının yaklaşık 15 mm den daha fazla olmasını gerektirir. Tedavide tercihen 3 ya da daha fazla yumurta 17 mm üzerine çıkıp olgunlaştığı zaman ya da E2 düzeyinin 500 pg/ml üzerine çıkması durumunda HCG uygulanmaktadır. Çatlatıcı iğnelerin amacı yumurtaların çatlamasını sağlamak değildir. Bu iğneler sadece yumurta hücrelerinin son olgunluğuna erişmesini sağlamak için uygulanır. Yumurtalar çatlamadan önce toplanmalıdır. HCG uygulamasından 36 saat sonra yumurtalar toplanır. Bu süreye dikkat edilmelidir.

    Pregnyl: Bu ilaç 5000 ünite toz ve çözücü sudan oluşmaktadır. Kutu içerisinde 1 tane toz ve 1 tane su bulunmaktadır. İlacın kullanımı genellikle 2 doz toz ve 1 doz su olarak kalçadan ve kas içinden uygulanır. Ovitrelle 250 mgr içeriğinde 1 doz toz ve 1 doz su karıştırılıp cilt altından uygulanır. Bu ilaçlar oda sıcaklığında belli bir süre saklanabilir. Ancak etkinliğini tam olarak koruyabilmeleri için yaz döneminde buzdolabında +4 derecede korunmalıdır.

    Yumurtalıkların hassaslaştırılmasında kullanılan ilaçlar

    Femara: Bu ilaçlar genellikle çok zayıf yumurtalık olgusu beklenen hastalarda kullanılır. Yumurtalıkların daha hassas bir duruma getirilmesi için, bu ilaçlar tercih edilmektedir.

    Rahim duvarının hazırlanmasında kullanılan ilaçlar

    Progesteron (Crinone, Proluton): Progesteron hormonu yumurtalıklardan salınarak, rahim duvarını embriyoların tutunmasına hazır eder. Tüp bebek tedavisinde mutlaka dışarıdan progesteron hormonu takviye edilmelidir. Bu hormon yumurta toplama işleminden sonraki gün başlanır. Gebeliğin elde edilmesiyle birlikte gebeliğin onuncu haftasına kadar hormon takviyesi yapılır.

     Sorularınız için Tüp Bebek Tedavisi Prof. Dr. Bülent Tıraş

    Kaynak : http://www.tupbebekklinigi.com

  • Tüp bebek uygulamasında “yaş” başarıyı etkiliyor

    Tüp bebek uygulamasında “yaş” başarıyı etkiliyor

    “35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebekte canlı doğum oranı yüzde 35’i bulurken, 40 yaş üzerinde yüzde 5-14 gibi daha düşük oranlardadır. Buna bebek sahibi olamamanın stresini eklersek, tüp bebek uygulamasında yaşın ne kadar önemli olduğu görülmektedir”

    Tüp bebek uygulamasında başarıyı bir çok faktörün etkilediği ancak bunların başında “kadının yaşı” nın geldiği bildirildi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Berker, yaptığı açıklamada, bebek sahibi olamamanın günümüzün önemli bir sağlık sorununu teşkil ettiğini belirterek, aile sağlığının, toplum sağlığını oluşturduğu noktasından hareketle bebek isteyen çiftlere bu mutluluğu yaşatmanın aslında en önemli sağlık hizmetleri arasında yer aldığını söyledi. Bebek sahibi olmak isteyen çiftlere bu konuda en yardımcı yöntemin tüp bebek uygulaması olduğunu vurgulayan, Berker, “doğal yoldan gebelik oranının en fazla yüzde 15-20’yi bulduğunu, tüp bebek başarısı oranlarının da bunun çok üzerinde olduğunu ifade etti. Tüp bebekte uygulanan tedavi yöntemlerinin, gelişen teknoloji vegelişen teknikler sayesinde bebek sahibi olamayan çiftler için umut olarak görüldüğünü anlatan Berker, ” Fakat çiftler bir tüp bebek uygulamasından hemen pozitif bir sonuç beklemektedirler, ki bu doğru bir beklenti değildir. Burada bilinmesi gereken en önemli nokta tüp bebek tedavisinin ’eve bebek götürülünce ’sonuçlandığıdır “ şeklinde konuştu. Tüp bebek tedavisini sadece bir uygulama ile sınırlandırmanın doğru bir yaklaşım olmadığını ifade eden Berker, tüp bebek uygulama sayısı arttıkça başarı oranının da yükseleceğini kaydetti. Tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de evlilik yaşının arttığına dikkati çeken Berker, artık çiftlerin daha geç yaşlarda bebek sahibi olmak durumunda kaldığını söyledi.

    YAŞLA BİRLİKTE BAŞARI ORANI DÜŞÜYOR
    Tüp bebek uygulamasında başarıyı etkileyen ” infertilite sebebi, yumurtalık kapasitesi, sperm sayısı “ gibi birçok faktör bulunmakla birlikte, en önemli faktörün kadın yaşı olduğunu belirten Berken, ” tedavi uygulanacak kadının yaşı, tüp bebek tedavisinin başarısı için son derece önemlidir “ dedi. Berker, şunları kaydetti: ” 1-2 milyon yumurtalık rezervi ile dünyaya gelen bir kız çocuğunun yumurtalık rezervi adet görmeye başladığı yaşlarda 250-300 bine kadar düşmekte menopoz dönemine kadar hızla azalmaktadır. 37 yaşından sonra ise hem yumurtalık rezervindeki kayıp belirginleşmekte hem de yumurtanın kalitesi düşmektedir. Birkadının hamilelik için en verimli yaşı 25-34 yaş arasıdır. Kadının yaşıilerledikçe hem yumurta kalitesi hem de yumurta sayısı azalmaktadır, bununlaberaber tedavinin başarı oranı ilerleyen yaşa bağlı olarak azalmakta, düşük riskide artmaktadır. 35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebekte canlı doğum oranı yüzde35 gibi yüksek bir değer iken, bu 35-37 yaş grubu için yüzde 28, 38-39 yaş grubuiçin yüzde 21, ve 40 yaş üzerinde yüzde yüzde 5-14 gibi daha düşük oranlardadır. Bir de bunlara bebek sahibi olamamanın stresini eklersek kadın yaşının ne kadar önemli olduğu görülmektedir. “ Türkiye’de SGK tarafından karşılanan ve çoğul gebelikleri önlemek amacıyla transfer edilecek embriyo sayısının maksimum 2 ile sınırlandırıldığını hatırlatan Berker, ” Bu yaklaşım çoğul gebeliklerin önüne geçmekte etkilidir ancak tüp bebek başarısını da sınırlamaktadır “ dedi. Tüp bebek uygulamasına hazırlanmanın hem maddi hem manevi olarak çiftlerin üzerinde bir sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Berker, Torba Yasa tasarısı ile Türkiye’de SGK tarafından karşılanan deneme sayısının 2’den 3’e çıkarılmasına dönük çalışmaların bebek özlemiyle dolu çiftler için çok güzel bir müjde ve tarif edilemez bir mutluluk olacağını söyledi.

    YAŞ SINIRI 41’E ÇIKARILMALI
    Ayrıca halen 39 yaşla sınırlı olan tüp bebek desteğinin günümüz koşulları dikkate alınarak daha ileri yaşlara çekilmesinin önemine değinen Berker, yaş sınırının geç yaşlarda yapılan evlilikler de dikkate alınarak, 41’eçıkarılması gerektiğini kaydetti. Bebek sahibi olmak isteyen ve tedavi sırasında ümitlenen çiftler içintüp bebek uygulamasının başarısızlıkla sonuçlanmasının üzücü bir durum olduğunu belirten Berker, ” Yalnız başarısızlıklarda ümitsiz olmamak gerekir. İlk uygulamada başarısız olmak diğer denemelerde de böyle olacağı anlamına asla gelmez. Burada önemli olan zamanı iyi kullanmaktır. Morali bozup tüp bebek tedavisini ertelemek gebelik şansını azaltır “ şeklinde konuştu. Tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonların vücutta birikmediğini ve hastaya hiçbir risk yaratmadığını da dikkati çeken Berker, bunların vücutta zaten doğal olarak bulunan ve çok kısa bir süre kalan hormonlar olduğunu, bu nedenle hastaların birden fazla tüp bebek tedavisi yaptırmasının hiçbir sağlık sorunu yaratmayacağını bilmesi gerektiğini söyledi. AA

  • Tüp bebek uygulamasında ‘yaş’ başarıyı etkiliyor

    Tüp bebek uygulamasında ‘yaş’ başarıyı etkiliyor

    “35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebekte canlı doğum oranı yüzde 35’i bulurken, 40 yaş üzerinde yüzde 5-14 gibi daha düşük oranlardadır. Buna bebek sahibi olamamanın stresini eklersek, tüp bebek uygulamasında yaşın ne kadar önemli olduğu görülmektedir”

    Tüp bebek uygulamasında başarıyı bir çok faktörün etkilediği ancak bunların başında ”kadının yaşı”nın geldiği bildirildi.

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Berker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bebek sahibi olamamanın günümüzün önemli bir sağlık sorununu teşkil ettiğini belirterek, aile sağlığının, toplum sağlığını oluşturduğu noktasından hareketle bebek isteyen çiftlere bu mutluluğu yaşatmanın aslında en önemli sağlık hizmetleri arasında yer aldığını söyledi.

    Bebek sahibi olmak isteyen çiftlere bu konuda en yardımcı yöntemin tüp bebek uygulaması olduğunu vurgulayan, Berker, ”doğal yoldan gebelik oranının en fazla yüzde 15-20’yi bulduğunu, tüp bebek başarısı oranlarının da bunun çok üzerinde olduğunu ifade etti.

    Tüp bebekte uygulanan tedavi yöntemlerinin, gelişen teknoloji ve gelişen teknikler sayesinde bebek sahibi olamayan çiftler için umut olarak görüldüğünü anlatan Berker, ”Fakat çiftler bir tüp bebek uygulamasından hemen pozitif bir sonuç beklemektedirler, ki bu doğru bir beklenti değildir. Burada bilinmesi gereken en önemli nokta tüp bebek tedavisinin ‘eve bebek götürülünce’ sonuçlandığıdır” şeklinde konuştu.

    Tüp bebek tedavisini sadece bir uygulama ile sınırlandırmanın doğru bir yaklaşım olmadığını ifade eden Berker, tüp bebek uygulama sayısı arttıkça başarı oranının da yükseleceğini kaydetti.

    Tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de evlilik yaşının arttığına dikkati çeken Berker, artık çiftlerin daha geç yaşlarda bebek sahibi olmak durumunda kaldığını söyledi.

    Yaşla birlikte başarı oranı düşüyor
    Tüp bebek uygulamasında başarıyı etkileyen ”infertilite sebebi, yumurtalık kapasitesi, sperm sayısı” gibi birçok faktör bulunmakla birlikte, en önemli faktörün kadın yaşı olduğunu belirten Berken, ”tedavi uygulanacak kadının yaşı, tüp bebek tedavisinin başarısı için son derece önemlidir” dedi. Berker, şunları kaydetti: ”1-2 milyon yumurtalık rezervi ile dünyaya gelen bir kız çocuğunun yumurtalık rezervi adet görmeye başladığı yaşlarda 250-300 bine kadar düşmekte menopoz dönemine kadar hızla azalmaktadır. 37 yaşından sonra ise hem yumurtalık rezervindeki kayıp belirginleşmekte hem de yumurtanın kalitesi düşmektedir. Bir kadının hamilelik için en verimli yaşı 25-34 yaş arasıdır. Kadının yaşı ilerledikçe hem yumurta kalitesi hem de yumurta sayısı azalmaktadır, bununla beraber tedavinin başarı oranı ilerleyen yaşa bağlı olarak azalmakta, düşük riski de artmaktadır. 35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebekte canlı doğum oranı yüzde 35 gibi yüksek bir değer iken, bu 35-37 yaş grubu için yüzde 28, 38-39 yaş grubu için yüzde 21, ve 40 yaş üzerinde yüzde yüzde 5-14 gibi daha düşük oranlardadır. Bir de bunlara bebek sahibi olamamanın stresini eklersek kadın yaşının ne kadar önemli olduğu görülmektedir.”

    Türkiye’de SGK tarafından karşılanan ve çoğul gebelikleri önlemek amacıyla transfer edilecek embriyo sayısının maksimum 2 ile sınırlandırıldığını hatırlatan Berker, ”Bu yaklaşım çoğul gebeliklerin önüne geçmekte etkilidir ancak tüp bebek başarısını da sınırlamaktadır” dedi. Tüp bebek uygulamasına hazırlanmanın hem maddi hem manevi olarak çiftlerin üzerinde bir sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Berker, Torba Yasa tasarısı ile Türkiye’de SGK tarafından karşılanan deneme sayısının 2’den 3’e çıkarılmasına dönük çalışmaların bebek özlemiyle dolu çiftler için çok güzel bir müjde ve tarif edilemez bir mutluluk olacağını söyledi.

    Yaş sınırı 41’e çıkarılmalı
    Ayrıca halen 39 yaşla sınırlı olan tüp bebek desteğinin günümüz koşulları dikkate alınarak daha ileri yaşlara çekilmesinin önemine değinen Berker, yaş sınırının geç yaşlarda yapılan evlilikler de dikkate alınarak, 41’e çıkarılması gerektiğini kaydetti.

    Bebek sahibi olmak isteyen ve tedavi sırasında ümitlenen çiftler için tüp bebek uygulamasının başarısızlıkla sonuçlanmasının üzücü bir durum olduğunu belirten Berker, ”Yalnız başarısızlıklarda ümitsiz olmamak gerekir. İlk uygulamada başarısız olmak diğer denemelerde de böyle olacağı anlamına asla gelmez. Burada önemli olan zamanı iyi kullanmaktır. Morali bozup tüp bebek tedavisini ertelemek gebelik şansını azaltır” şeklinde konuştu.

    Tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonların vücutta birikmediğini ve hastaya hiçbir risk yaratmadığını da dikkati çeken Berker, bunların vücutta zaten doğal olarak bulunan ve çok kısa bir süre kalan hormonlar olduğunu, bu nedenle hastaların birden fazla tüp bebek tedavisi yaptırmasının hiçbir sağlık sorunu yaratmayacağını bilmesi gerektiğini söyledi.

  • Tüp bebekte doğrular ve yanlışlar

    Tüp bebekte doğrular ve yanlışlar

    Brüksel Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Yücel Karaman tüp bebek tedavisinde doğru bilinen yanlışlar hakkında açıklamalarda bulundu.

    Tüp bebek tedavisi düzenli cinsel ilişkiye rağmen, en az bir yıl süreyle bebek sahibi olamamış olan çiftlerin başvurduğu tedavi yollarından biridir. Ancak çiftler buna karar verirken, bu tedavi hakkında doğru bilgilere sahip olmalıdır.

    Tüp bebek tedavisi hakkında doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

    Tüp bebek tedavisinde ikincil tedavilerde başarı oranı fazladır: Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığında, dört denemenin başarı oranı yakındır. Bundan sonra başarı oranı azalır.

    Tüp bebek tedavisi zor ve ağrılı bir yöntemdir: Günümüzde bu tedavi 15 günde tamamlanmaktadır. Gelişen teknolojik
    imkânlarla yapılan iğne miktarları ve ilaç kullanımı azaltılmış, şişkinlik gibi yan etkilerde etkisiz kalmıştır.

    Tüp bebek tedavisinde doğum sürecine kadar yatılması gerekir: Bu yöntemle oluşturulan gebeliklerin risk oranı, normal gebelikler gibidir. Kadınların transfer sonrasında 2 saat yatması tercih edilir 1 hafta kadarda ağır işlerden kaçınılmalıdır. Günlük yaşam ağır işlere girmeden, aynı
    seviyede devam edebilir.

    Her yaştaki kadında tüp bebekle gebelik sağlanabilir: Kadınlarda erkeklerin aksine yaşın ilerlemesiyle birlikte üretim fonksiyonlarında değişim olur. Doğurganlık özellikleri 35 yaşından itibaren düşer. Bir kadında 25-30 yaş arasında gebe kalma olasılığı % 50 iken, 40 yaşından sonra % 15 kadardır. Bu nedenle tüp bebek tedavisinde 45 yaşın üzerindeki kadınlarda gebelik oranı yok denecek kadar azdır.

    Tüp bebek tedavisinde ikiz ve üçüz gebelikler olur: Bu tedavide çoğul gebelik riski bulunmaktadır. Fakat embriyo transferinde bu sayı ayarlanabildiğinden, çoğul gebeliklerin önüne geçilebilir. Kaliteli ve tek embriyo transferi yapılarak,
    tekil gebelikler sağlanabilir.

    Sperm hücresi olmayan erkeklerin baba olması imkânsızdır: Teknolojik gelişmelerle mikroskobik aletler kullanılıp, sperm bulma ameliyatı yapılabilmektedir. Bu nedenle menisin de sperm hücresi olmayan erkeklerde çocuk sahibi olabilir.

    Tüp bebek tedavisiyle % 100 başarı sağlanabilir: Bu tedavi ne kadar başarılı bir merkezde yapılırsa, yapılsın başarı oranı % 50 kadardır. Özellikle kadının yaşının ilerlemesi, başarı oranını düşüren bir etkendir.

    İnfertilite sorunu kadından kaynaklanmaktadır: İnfertilite bir yıl sürede haftada 2-3 defa korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine rağmen, gebe kalama durumudur. İnfertilite sorununun % 40 oranında kadından, % 40 oranında erkekten, % 20
    oranında ise kadın ve erkekte olan ortak sorundan kaynaklandığı belirlenmiştir.

    Düzenli adet görüyorum, hemen hamile kalabilirim: Bir kadının düzenli olarak adet görmesi, hemen gebe kalacağını göstermez. Bunun yanında birçok faktör gebe kalmakta etkilidir.

    Kilolu olmak gebe kalmayı etkilemez: Kadında fazla kilo olması östrojen hormonunun salınımını ve dağılımını etkiler. Aynı şekilde düşük kilolu kadınlarda bu riski taşımaktadır. Vücut kitle endeksi 30 üzerinde olan ve 20 altında olan
    kadınlarda yumurtlama ciddi şekilde etkilenmektedir.

    Tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olmak için son alternatiftir: Kadında her iki yumurta kanalının tıkalı olması ve erkekte şiddetli İnfertilite olması halinde, tüp bebek tedavisi ilk tercih olmalıdır.

  • Embriyolar artık fotoğraflardan seçiliyor…

    Embriyolar artık fotoğraflardan seçiliyor…

    Artan süreme sorunları sebebiyle tüp bebek tedavisi günlük hayatımıza girdi. Bununla beraber çoğul gebelikler ve bunlara bağlı gelişen komplikasyonlar da artınca 2010 yılında sağlık bakanlığı hastalara transfer edilen embriyo sayısını sınırlayıcı bir kanun çıkardı.

    Buna göre 35 yaş altındaki hastaların ilk iki seferde tek embriyo transfer etmek zorunlu. Tek embriyo transferi ile düşen gebelik şansını kompanse etmek için mühendisler işe koyuldular ve yaşama şansı en yüksek embriyoyu seçecek; döllenmenin ilk anından transfere kadar gelişimini dakika dakika izleyecek aletler yaptılar. (Bu aletlerden birini görmek üzere Eurofertil’e davet edildiğimde bilimkurgusal bir ortamda kavanozlara koyulmuş bebekler göreceğimi zannettim.) Beni karşılayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek ile tüp bebek tedavisinin detaylarını ve kısırlığın artış sebeplerini konuştuk…

    Embriyo transferine neden kota geldi?
    2010’dan önce Türkiye’de yapılan her iki tüp bebekten biri çoğul gebelikti. İşin doğrusu ne kadar çok transfer yaparsanız gebelik ve çoğul gebelik ihtimali o oranda artar. Çoğul gebeliklerin sonucunda erken doğma, kuvöz ihtiyacı hatta ölümler sıklıkla gözlemlendi. Sağlık Bakanlığı da bu yüzden yönetmeliği değiştirerek transfer edilen embriyo sayısına bir kota koydu. Belçika’da ve Amerika’da şu yaş gurubuna şu kadar embriyo transfer edilmeli diye tavsiyeler var ama son karar yine doktorda. Kuzey Avrupa ülkelerinde çok uzun zamandır tek embriyo transfer ediliyor. Lakin bu ülkelerde istediğin kadar deneme hakkın var. Devlet hepsini karşılıyor. İstersen on defa dene.

    Bizde durum ne?
    Devlet iki denemeyi karşılıyor; olmadıysa gerisini karşılamıyor. Embriyo kalitesi kötü olan hastalarda, belirli bir noktaya gelebilmeleri için birden fazla transfer gerekiyor. Embriyo kalitesi için belirli bir kanun yok. Bize gelen hastaların çoğu bir daha bu tedavi masraflarını denkleştiremeyeceğini söylüyor. Eğer laboratuar şartlarınız kötüyse bunu dengelemek için embriyo sayısını arttırıyorsunuz. Ve sayılabilen bir şey olduğu için başarıyı kanıtlamak durumundasınız. Tabii bu yönetmelik çıktıktan sonra iş şu noktaya geldi; tamam tek embriyo transfer edelim ama hangisini edelim? Tabii ki en iyisini.

    En iyi yumurtayı nasıl seçiyorsunuz?
    Eski tip seçimde yumurtalar bir dolabın içinde 37 derecede bekler; biz de her gün bir defa dışarı çıkartıp hangisinin daha iyi durumda olduğuna bakarak seçeriz. Şimdi yeni bir cihaz var: Embryoscope. Yapay rahim gibi düşünülebilecek bu cihaz ısı, nem, ışık vs. şartlar bakımından anne rahimini birebir taklit ediyor. Yumurta ve spermin birleştirilmesi ile elde edilen embriyolar anne adayına transfer edilinceye kadar 5 gün boyunca bu cihazın içinde korunuyor. İçerideki mikro kameralar da dakika dakika embriyoların gelişimlerini fotoğraflayarak dışarıya görüntü aktarıyor. Gelişimini takip etmemizi ve başarı şansı en yüksek olanı seçmemizi bu sağlıyor. Eski yönteme göre daha uzun süreli ve sağlıklı bir sonuca ulaşıyoruz bununla.

    Seçtiğiniz yumurtada daha sonra kromozom bozuklukları vs. çıkmayacağını biliyor musunuz?
    Ben bunu hastaya şöyle anlatıyorum: Biz en yakışıklısını seçiyoruz zeki olduğuna dair bir bilgimiz yok. “24 sure” denilen bir test var şu anda. Daha önce de bu tip testler vardı ama bu kadar iyi değildi. Önceki testlerde biz bunların 5 ila 9’una bakabiliyorduk. Ve diyorduk ki 9’u iyiyse diğerleri de iyidir çünkü teknik o kadardı. Bu test ile artık 46 kromozomun 46’sına da bakabiliyoruz.

    Üreme sorunları yaşayan herkes tüp bebekle çocuk sahibi olabiliyor mu? Yani garantili bir yöntem mi?
    Günümüzde en başarılısı bu. Dolayısıyla daha az başarılı yöntemleri hastalara önermiyoruz. Şöyle örnek vereyim; tüp bebekten bir önceki tedavi aşılamadır. Aşılamanın başarısı ’tir. Tüp bebeğin başarısı aynı grup hastalarda %60. Kendi aramızda bunu ciddi anlamda tartışıyoruz.

    Aşılama nedir?
    Kadının yumurtlaması sağlanır. Erkekten alınan spermin iyisi kötüsünden ayrılır ve iyileri rahim içine verilir. Tüp bebekte ise yumurtayı alırsınız, dışarıda döllersiniz görür ve takip edersiniz. Ondan sonra beğendiğinizi transfer edersiniz. Bu tabii ki daha meşakkatli. Kitaplar şöyle yazar önce sen üç kere aşılama yap gebe kalmıyorsa, tüp bebek yap. Bizim kendi aramızdaki tartışma da şu: tıpta hiç bir tedavi yok ki % 85 başarısızlığa rağmen hastalara önerilsin.

    Kanser Tedavisinden Önce Yumurta Dondurtun

    Erken yaş kanserlerinde de artış var. Bu sebeple yumurta dondurmak için size gelenler de var mı?
    Genç yaş kanserlerde artık %90 üzerindedir sağ kalım. Kanser vakaları da artıyor. Radyoterapi veya kemoterapi ile tedavi ediliyor; fakat o insanların anne olma şansı ortadan kalkıyor.

    Ya da baba…
    Erkeklerde spermin yeniden üretilme şansı var. Yani her kemoterapi alanın spermleri bitmez. Ama kadınlar belli bir depoyla doğarlar. Bir kadın hiçbir zaman yeni bir yumurta üretmez. Tedavilerde depo ortadan kalkıyor. Özellikle onkolojide çalışan arkadaşlara diyoruz ki tedaviye başlamadan önce mutlaka hastanın yumurtasını donduralım; çünkü bu teknoloji son iki senedir elimizde var. Fakat orada şöyle bir handikap var “Tanıyı bugün koydum yarın tedaviyi başlıyor.” Biz yumurta hangi seviyede olursa olsun toplayıp laboratuarda olgunlaştırdığımız bir program uyguladık. Sonra tüp bebek yapıyorduk. Aynı şey bu hastalara da uygulanabilir. Diyelim ki kanser bugün bulundu cumartesi tedaviye başlanacak. Cuma günü hasta bize gelir. Yumurtalar hangi seviyedeyse toplarız; sonra tüp bebek yaparız. Bunlar çok vaka olmadığı için deneysel kabul ediliyor.

    Peki dondurulmuş yumurtayı ne kadar süre muhafaza edebiliyorsunuz?
    Yüz sene saklayabiliriz. Hiçbir şey olmaz. Yani kanuni bir sınırlaması yok. Embriyo dondurulduğunda ise ancak beş sene saklayabiliriz.

    Nasıl muhafaza ediliyor?
    196 derecede sıvı azotun içinde saklıyoruz.

    İran’da Spermle Nikah Kıyılıyor

    Bizde başkasının yumurtasıyla hamile kalmak gibi bir şans var mı?
    Kanunen yasak. Yunanistan’da yaptıranlar var. Esas Kıbrıs’ta yapılıyor.

    Nedir buradaki problem?
    İki problem var. Biri etik düşünülebilir. Yani başkasının yumurtası, farklı bir gen vs. İkincisi de hukuki olarak ciddi düzenlemelere ihtiyaç var.

    Kimin çocuğu olduğuna dair karışıklık mı yaşanıyor?
    Amerika’da yaşanmış olaylar var. Bu, göz korkutuyor. Nakil yumurtayla doğan çocuk geliyor 22-23 yaşına. Mahkeme kararıyla annesinin veya babasının kim olduğunu bulabilir. Bakıyor ki kadın milyoner. Mirastan pay istiyor. İkinci de: Diyelim ki yumurtanız yok ve bir kız kardeşiniz var. Kardeşiniz yumurta bağışına gönüllü oluyor ama çocuk doğunca “İçim rahat değil. O çocuk benim çocuğum, ben onu alacağım”diyor. DNA testi ile mahkemeye gidiyor ve çocuğu alıyor. Bu örnekler yüzünden Türkiye buna bulaşmak istemiyor.

    Dini etki de yok mu sizce?
    Mesela sperm donasyonu İran’da serbest. Peki nasıl? Kadınla sperm arasında bir nikah kıyıyor. Sperm veriliyor, boşanıyorlar. Böylece her şey kitabına uygun oluyor.

    Paris’te erkek kalmayacak
    Kısırlık özellikle erkeklerde ciddi artışta. Sperm çevresel faktörlere çok duyarlı bir hücre. Elli sene öncesiyle bugünkü sperm ortalamaları arasında ciddi bir düşüş var. 2010 yılında Dünya Sağlık Örgütü sperm sayısı normalde yirmi milyonken on beş milyona düşürdü. Biz on sekiz milyonu kısır kabul ediyorduk. Sağlık Örgütü dedi ki bu sayıyı kısır kabul edersek herkes kısır sayılacak. Dolayısıyla erkek kısırlığında böyle bir artış var. Sebep yaşam tarzımız. Yaşama stresi, egzoz gazı, ozon deliği ve yediğimiz neredeyse her şeyin içinde katkı maddesi var. Mesela domates yiyorsunuz içinde fitoöstrojen var. Hepimizin cebinde cep telefonu önünde laptop. Bir elektromanyetik alanda yaşıyoruz. Bütün bunlar sprem kalitesini olumsuz etkiliyor. Paris’te bir çalışmada 2023’te Paris’te normal spermli erkek kalmayacağını açıklamışlar.

    20 ile 35 arası çocuk doğurma zamanı
    Kadınlarda yaşam süresi 80 yıl. 1950’lerde 50’de ölüyorlarmış. Dolayısıyla insan ömrünü öyle planlıyor. Yani ben 80 yıl yaşarsam daha geniş bir zamanım var ona göre planlayayım. Sonra da gazetelerde 50’sinde doğurdu, 60’ında tüp bebek yaptı haberleri çıkıyor. Bir ara yaparız çocuk, düşüncesi var ama bu çok yanlış. Çünkü çocuk doğurma süresini 20 ile 35 yaş arasına yerleştirmek gerekiyor. İnsan bünyesi buna göre ayarlanmış. Bizim topluma “Kırkına da gelsen çocuk sahibi yaparız” düşüncesi empoze etmemiz yanlış.

    Dr. Hakan Özörnek