Etiket: tüp bebek nasıl olur

  • Tüp Bebek Nedir ?

    Tüp Bebek Nedir ?

    Son 30 yılda hayatımıza giren ve sıradan bir yöntem haline gelen tüp bebek uygulaması nedir ve nasıl yapılır? İşte tüp bebek uygulaması ile ilgili merak edilen soruların cevapları…

    Tüp bebek uygulamasını kısaca özetlemek gerekirse, kadın ve erkeğe ait üreme hücrelerinin vücut dışı koşullarda döllenme işlemi diyebiliriz.

    Bu yöntemde erkek ve kadın üreme hücreleri vücut sıcaklığındaki, uygun bir ortamda 48 saat bekletilir. Bu sürede elde edilen yumurtaların yaklaşık yarısında döllenme oluşur. Bu döllenmiş yumurtalar embriyo (cenin) olarak adlandırılır ve son hedef olan kadın rahmine yerleştirilir.

    Tüp bebek uygulaması nasıl yapılır?

    Embriyolar rahim içerisine rahim ağzından ince bir katater ile yerleştirilir. Bu işlemler sonucu kadınların yaklaşık % 50′sinde gebelik oluşur. Ancak bu gebeliklerin bir kısmı düşük ile sonlanır. Tedaviye giren çiftlerin uygulama başına yaklaşık % 40′ında çocukları olur. Bu oran birçok uygulama sonucu % 70 – 80′lere çıkabilir. Geri kalan % 20 – 30′luk grup modern tıbbın bütün olanaklarına rağmen günümüzde çocuk sahibi olamaz.

    Tüp bebek uygulamasında başarı şansı nedir?

    Tüp bebek yöntemlerinde çeşitli ilaçlarla (Gonal-F, Puregon, Menogon) kadının yumurtalıklarının uyarılması sağlanır. Yumurtalıkların uyarılmasının amacı, embriyo oluşturmaya aday çok sayıda yumurta elde etmek. Çok sayıda embriyonun rahim içine yerleştirilmesinin (embriyo transferi) gebelik şansını artırdığı görüldü (gebelik oranları, bir embriyo yerleştirildiğinde yaklaşık %10, üç embriyo yerleştirildiğinde ise % 40 -50 civarında).

    Tüp bebek hakkında genel bilgiler

    Tüp bebek, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şekli. Erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuvar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahime transferi ilkesine dayanır. Laboratuvar koşullarında gerçekleştirilen döllenme, kendiliğinden (in vitro fertilizasyon) ya da insan eliyle, tek yumurta içine tek sperm verilmesi ile (mikroenjeksiyon) sağlanır.

    Kısırlık ve tüp bebek uygulaması

    Tüp bebek, önceleri enfeksiyon veya cerrahi işlem sonucunda tüplerinde kalıcı hasar oluşan kadınlarda uygulanmaya başlanmış, kısa bir süre sonra ise kısırlığa yol açan diğer nedenlerin tedavisinde de kullanılır hale gelmiş. Bugün, endometriozis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta, tüp bebek yöntemleri ile başarılı sonuçlar alınır.

    Özellikle son yıllarda uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon, sperm sayısının çok düşük olması ve hatta menisinde hiç sperm olmamasına karşın, testisinde sperm bulunan erkeklerin tedavisinde bir devrim olarak nitelendiriliyor.

    İlgili Konular ;
    Tüp Bebek Özel Bölüm
    Tüp Bebek Deneyimleri Tüp Bebek Başarı Hikayeleri
    2012 Tüp Bebek Günlüğümüz !

  • Önceki başarısız tüp bebek uygulamaları başarıya dönüşebilir mi ?

    Önceki başarısız tüp bebek uygulamaları başarıya dönüşebilir mi ?

    Daha önce iki veya daha fazla tüp bebek uygulamasından başarılı sonuç almamış hastaları sonraki tedaviye almadan önce, hastanın daha önceki denemeleri göz önüne alınarak mutlaka hastaya farklılaşmış bir tedavi protokolü planlanmalıdır.

    1- Elde edilen embriyo kalitesi iyi veya çok iyi olmasına rağmen gebelik elde edilmemişse uygulanması gereken yöntemler:

    A- Ofis Histereskopi: En az iki tane iyi embriyo verilmesine rağmen gebelik olmadığı durumlarda, %20 oranında rahim içinden polip, yapışıklık, miyom ve rahim içi bölümler gibi embriyonun tutulmasını engelleyen hastalıklara tanı koyup aynı işlem esnasında tedavisi yapılıp ortadan kaldırabilmektedir. Türkiye’de bu işlemi ilk defa uygulayanlardan biri ve birçok hekime eğitimini veren Prof. Dr. Recai PABUÇCU ve ekibi ile hastalarımıza kliniğimizde bu işlemi anesteziye bile gerek kalmadan, ağrısız bir şekilde başarıyla uygulamaktadır.

    B- Hastalıklı Tüplerin (Kanalların) Laparoskopi Yöntemiyle Açılması veya Çıkarılması: Eğer tüplerde yapışıklık, tıkanıklık veya tüplerin ağzının tıkanıklığa bağlı olarak tüplerin içinde sıvı toplanmışsa (hidrosalpinks) rahim içine embriyo yerleştirildiğinde bu tıkanıklık yapışıklık ve hidrosalpinks sonucu oluşan bu sıvının rahim içine kaçak vermesi sonucu embriyoların tutulmasını kesin olarak engellediği ispatlanmıştır. Bu hastaların tüplerinin laparoskopik (kapalı) yöntem ile açılması, çıkarılması veya tüplerin rahimden çıktığı bölgeye tıkama işlemi yapılması sonucu embriyonun düşmesine neden olan bu sorun ortadan kaldırılmış olur.

    C- PGD (Preimplantasyon Genetik Tanı) (Embriyoların Genetik İncelenmesi): 8 Hücreli embriyonun bir blastomeri (hücresi) alınarak biyopsi yapılabilmekte ve anne rahmine yerleştirilmeden önce embriyonun, kromozom yapısı ve bazı gen defektleri belirlenebilmektedir. Son yıllarda gen teknolojilerindeki gelişmeye paralel olarak daha önce sadece araştırma merkezlerinde çok kısıtlı olarak kullanılan bu teknikler şimdi daha yaygın ve pratik olarak kullanılabilmektedir. Konu son derece hızlı gelişmekle birlikte klinikte sınırlı bir grup hastada kullanılmalıdır (cinsiyete bağlı geçişli hastalık riski – kas distofileri, hemofili vb. translokasyonlar, kromozom sayı bozuklukları, bazı bilinen gen defektleri gibi).

    Bu teknikler hiçbir zaman %100 sağlam çocuk iddiası taşımamaktadır. Hatta çoğu tecrübeli merkez bu yöntemleri kullandıktan sonra elde edilen gebeliklerde yine de klasik antenatal tanı yöntemleri olan amniyosentez ve koryon villus biopsisini önermektedirler. Preimplantasyon genetik tanı yöntemi merkezimizde de başarı ile uygulanmakta olup, özellikle 38 yaş üstü üçten fazla embriyo oluşmuş hanımlarda, genetik tanı sonrası embriyo transferleri yapıldığında genç yaş grubuna yakın gebelik elde edilmektedir. Ayrıca ikiden fazla başarısız tüp bebek olmuş ise yapılmasında fayda vardır. Sperm sayısı bozuk olan erkeklerde döllenme sonucu genetik problemli embriyo olabileceğinden sağlıklı embriyoları seçmek içinde kullanılmalıdır.

    D- I.M.S. I (Mikroskobik Büyütme İle Seçilmiş Sperm Mikroenjeksiyonu): Özellikle sperm sayısı ve hareketleri düşük olan erkeklerde başarıyı oldukça arttıran bir yöntemdir. Bu uygulama için ileri teknoloji ile donatılmış çok özel mikroskoplar kullanılmaktadır. IMSI tekniği kullanılarak yapılan işlemlerde normal bir mikroskoptan 16.000 kat daha fazla büyütülen spermlerin hücre içi yapıları, hücre çekirdekleri detaylı bir şekilde incelenmekte ve bu sayede en kaliteli spermler, dejenere olmadan seçilebilmektedir. Daha sonra bu spermler ile yapılan mikroenjeksiyon işlemi ile başarı artmaktadır.

    E- HLA-G5: Tutunma yeteneği en yüksek olan embriyoların ürettiği HLAG5 proteininin saptanarak embriyo seçiminde kullanılması gebelik oranını artıracaktır. Bu yöntem kliniğimizde de kullanılmaktadır.

    F- P.I.C.S.I: Mikroenjeksiyon sırasında olgun spermlerin seçimi, genetik kusurlu olanların ayrıştırılması amacıyla kullanılan bir metoddur. Genetik olarak normal olan spermlerde hücre zarında bulunan özel bir protein bu spermler labaratuvarda önceden hazırlanmış plaklara yapışmasını sağlar. Bu proteine sahip olmayan spermler ise plaka engelini aşamaz ve dışarıda kullanılmasını sağlayan bu teknikle başarı artırılmış olur.

    G-Assisted Hatching (Traşlama Yöntemi – AHA): Embriyoların rahme tutunma oranlarını arttırmak için geliştirilmiş bir tekniktir. Bu teknikte, embriyonun etrafını saran kılıf (zona pellucida) lazerle, asitle ya da mekanik yöntemlerle inceltilir. Bu yöntemlerin birbirine herhangi bir üstünlükleri olmayıp merkezin deneyimine göre herhangi biri kullanılabilir. Transfer günü embriyolar, hastanın yaşı ve öyküsü ile beraber değerlendirilerek bu işlemin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilir. Bu işlem dondurularak saklanmış embriyoların transferinde de kullanılabilir. Döllenmiş hücrelerde bu yöntemle gebelik oranı artabilmektedir. Ancak bu konu tam aydınlığa kavuşmuş değildir.

    H- CGH – Komparatif Genomik Hibridizasyon Yöntemi : İstenilen bir gebeliğin sağlanması ve sağlıklı bir bebeğin dünyaya gelmesi, embriyonun sağlıklı kromozom yapısına sahip olup olmasına bağlıdır. Kromozom yapısının sağlıklı olmaması halinde çoğu zaman vücut gebeliği gerçekleştiremez ya da gebelik düşükle sonlanır. Tekrarlayan tüp bebek yöntemi sonrasında gebelik sağlanamaması ya da gebeliklerin düşükle sonuçlanması; ayrıca normal yollarla sağlanan gebeliklerde düşük görülmesi durumunda mutlaka sebebini araştırmak gerekir. Bu gibi durumlarda ilk önce genetik bozukluk olup olmadığı araştırılmalıdır.

    Yaşı 38 ve üstünde olan anne adayları, herhangi bir problem tespit edilemediği halde embriyo transferi yapılmış ve en az 2 kez başarısız tüp bebek tedavisi geçirmiş olanlar, daha önceden PGD yapılarak en az 1 tane normal embriyosu belirlenerek transferi yapılmış ama gebe kalamamış olanlar, tekrarlayan düşükleri nedeniyle kromozomal bozukluk tespit edilmiş olan hastalara CGH başarıyla uygulanmaktadır.

    Tüp bebek tedavisi için merkeze gelen anne adayının yumurtaları, uygulanan ilaç tedavisi sonrasında toplanır. Erkeğin spermi ile laboratuar ortamında mikroenjeksiyon (ICSI) işlemiyle döllendirilerek büyümesi ve gelişmesi sağlanır. Gelişimin 3. gününde 6,7 ve 8 hücreli olan embriyolardan mikroskop altında laser yardımıyla embriyonun zarına birkaç atışla delik açılarak birer hücre alınır. Tecrübeli kişiler ve gelişmiş ekipmanlarla yapılan bu işlemin embriyoya hiç bir zararı yoktur. Kalan embriyolar bölünüp gelişimlerine devam ederler. Herbir embriyodan alınan birer hücre Mikroarray tabanlı Karşılaştırmalı Genomik Hibridizasyon (CGH) yöntemi ile incelenir. Bu yöntemle, daha önceden uygulanan PGD (preimplantation genetic diagnosis) metodundan farklı olarak tüm kromozomlar incelenmektedir. 24 saat sonra elde edilen sonuçlara göre sağlıklı olan embriyo anne rahmine transfer edilir. Tüp Bebek yöntemiyle % 45–55 olan gebelik oranları %70–75’ lere yükselmektedir. Bu yöntem ile canlı doğum oranlarında artış gözlenirken, gebelik kayıplarındaki oran düşmüştür. 38 yaş üstü hastalarda CGH yöntemi uygulanarak gebelik oranları %30-40’lara ulaşmaktadır. Daha önce 4–5 defa tekrarlayan düşüğü olan hastalarda ise CGH yöntemi uygulandığında canlı doğum %60–70 oranında artmıştır.

    2-Kötü Embriyo Elde Edilmiş Olgularda Başarıyı Artıracak Yöntemler:

    A- I.V.M. (İn Vitro Maturasyon): İlaçsız tüp bebek tadavisi olarak da bilinen bu yöntemin deneneceği gruplar; ilaç olarak uyarılmaya rağmen olgun yumurta elde edilmeyen hastalar, embriyo kalitesi kötü olan ve herhangi sebeple açıklanamayan hastalar, polikistik över hastalığı olup, karnında su toplanması riski olan ve olgun yumurta alınamayan hastalar ve kemoterapi alacak veya kısırlaştırılacak hastalardır. Çoğu zaman ilaç bile gerekmeden yumurtalar erkenden toplanır. Labaratuvar ortamında özel yöntemlerle büyütülür, olgunlaştırılır daha sonra mikroenjeksiyon yapılır. Bu metod ile yukarıda sayılan hasta gruplarında daha kaliteli embriyo elde edileceği gibi aşırı uyarılma riski ortadan kalkacaktır. Ancak yine de unutulmamalıdır ki bu yöntem tüm IUF olgularının sadece % 5 -% 15’ine uygundur.

    B-(Embriyodaki Zararlı Parçacıkların Temizlenmesi): Bazı embriyolar gelişirken normal hücre bölünmesinin yanı sıra istenmeyen bazı parçacıklar oluşur. Fragman denen bu parçacıklar aynı zamanda tedavinin başarısını azaltır. Bu yüzden çok deneyimli ekipler, defragmantasyon denilen, mikroskop altında özel teknikler ve özel mikro pipetler ile bu parçacıkları temizleyip verilen parçasız embriyo ile gebelik oranlarını artırırlar.

    C- Endometrial Ko-KDItür (Yapay Rahim): Tekrarlayan başarısız tüp bebek deneyimli hastalarda ve kötü kalite embriyo elde edilenlerde kullanılan bir yöntemdir. Bu hastaların rahim içi dokusundan (endometrium) alınan küçük bir parça, anne serumu ve bazı özel maddeler ile birleştirilerek yeni bir ortam hazırlanır. Alınan yumurtalar, mikroenjeksiyon işlemi sonrası bu ortamda büyütülerek daha kaliteli embriyolar elde edilmektedir. Bu yöntem kliniğimizde, uygun görülen hastalara, başarıyla uygulanmaktadır.

    D- Başarı Elde Etmek İçin İlaç Tedavisinin Farklılaştırılması: Çok deneyimli jinekolojik endokrin (hormon uzman) uzmanları hastalara uygulanan yumurtalama programlarını değiştirerek daha kaliteli yumurta elde edebilirler ve bu hastaya göre ayrı ayrı düzenlenerek tedavi başarısı artırılmış olur. Örneğin PCO’lu hastalarda daha kaliteli yumurta elde edebilmek için hasta dostu denen çok özel programlar uygulanarak daha kaliteli embriyolar yapılır ve başarı arttırılmış olur. Kliniğimizde de Prof. Dr. Recai PABUÇCU bu konuda oldukça deneyimli bir hekimimizdir.

    E-EMBRYOSCOPE Tekniği ile doğru zamanda doğru embryo seçimi: (Embriyolar gece gündüz gözlem altında): EmbryoScope-Dinamik Embriyo İzleme; IVF tedavilerini iyileştirmek için geliştirilen hızlandırılmış bir çekim tekniğine dayanarak düzenlenmiş bir embriyo izleme sistemidir. Bu sistem, yaklaşık 7 yıl süreyle araştırmalar sonucu ilk defa 2009 da Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştır. EmbryoScope hızlandırılmış çekim tekniğine dayanarak inkübatörün içine yerleştirilen bir kamera ile döllenmeden transfer anına kadar embriyoyu izlememize olanak vermektedir.

    Bu sistem sayesinde, embriyo istediğimiz her saat dilimde kayıt altına alındığından rahatlıkla her gelişim aşamasını gözlemlemeye yardımcı olur. Embriyoyu dış ortama maruz bırakmadan, kendi ortamında izleyip gelişimini takip edebilmekteyiz. Embriyo gelişiminde en önemli unsurlardan olan hücre bölünmesi aşamasını böylece kaçıncı saatte olduğuna kadar görebilip en sağlıklı embriyoyu seçmek ve sonucunda anne adayına en sağlıklı tek embriyoyu transfer ederek gebelik şansını artırmak mümkündür.

    Avrupa ve Amerikada yaygın bir şekilde kullanılmakta olan EmbryoScope ile artık biz de hastalarımızın tüm embriyolarını an ve an izleyip en sağlıklılarını seçebilmekteyiz. EmbryoScope, Dinamik Embriyo İzleme Sistemi ile güvenli ve kontrollü bir kültür ortamı sağlanırken tek seferde 72 adet embriyo sürekli gözlem altında tutulabilmektedir. Yapılan gözlemler 4 boyutlu belgelendirme teknikleri sayesinde uzmanlara istenilen süreç ve zamanlamayı değerlendirme imkânı sağlayarak, gelecekte yapılacak embriyo puanlamaları için benzersiz yeni parametreler geliştirme imkanı sağlamaktadır.

    İlgili Konular ;
    Tüp Bebek Özel Bölüm
    Aşılama Yöntemleri ve Tecrübelerimiz
    Tüp Bebek Yöntemi ile Çocuk Sahibi Olmak.
    Tüp Bebek Tedavisinde Bilinmesi Gereken 10 Detay
    Hapla Tüp Bebek Tedavisi

  • Tekrarlayan Gebelik Kayıplarında Kan Testi ‘Rehber’ midir ?

    Tekrarlayan Gebelik Kayıplarında Kan Testi ‘Rehber’ midir ?

    Klinik saptamalara göre gebeliklerin %10-15’i düşükle sonuçlanıyor. Erken gebelik kayıplarının tahmini sıklığı saat başı 114 vaka, tekrarlayan gebelik kaybı oranı ise %3-5 oranında. Peki erken gebelik kayıpları neden yaşanır, önlemek mümkün, kan testi ne derece bilgi verir? Tüm bu soruları Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ümit Göktolga çocuk sahibi olma çalışan çiftler için cevaplandırdı.

    Çocuk sahibi olmaya çalışan milyonlarca çift için müjdeli haber –hamilesiniz-den sonra alınan kötü haber –bebeğiniz düştü-açıklamasıdır. Çiftleri daha da derinden üzen, umutlarını kıran ise tekrarlayan düşük olayıdır. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ümit Göktolga 20. gebelik haftasından önce ve 500 gr. ağırlığın altında 3 veya daha fazla gebelik kaybının “Tekrarlayan Gebelik Kaybı” olarak tanımlanabileceğini belirterek şunları söyledi: “ Maalesef günümüzde tekrarlayan gebelik oranlarında bir artış yaşanıyor. Buna etken birçok faktör olabilir ama ilk sırada geç yaşta anne-baba olmak sayılabilir. Çiftlerde kadınların 35 yaş ve üstü, erkeklerin 40 yaş ve üstü olduklarında düşük riski artıyor. Burada en önemli risk genetik bozukluklar olarak karşımıza çıkıyor. Bir kez gebelik kaybı yaşayan kadının 2. kez düşük yapma oranı %15, 2 kez düşük yapanın 3. kez düşük yapma oranı %25, 3 kez düşük yapanın 4. kez düşük yapma oranı ise %30-45’e çıkmaktadır. Dolayısıyla peş peşe yaşanan her gebelik kaybı bir sonraki gebeliğin kaybedilme oranını da artırmaktadır. Tekrarlayan gebelik kayıpları genetik, bağışıklık sistemi, endokrinolojik, hematolojik, enfeksiyonlar, çevresel faktörler ile rahim yapısı bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkabilir.”

    Kan Testi ‘Rehber’ midir?

    Tekrarlayan gebelik kayıpların nedeninin bulunması için; hasta öyküsünün detaylı bir şekilde bilinmesi ve iyi bir muayene gerekir. Kan testinin de rehber olabileceğini belirten Doç. Dr. Ümit Gökdalga “Burada nedene ulaşmak için bütüncül bir tedavi süreci gerekir. Yani hormon tahlilleri, şeker, pıhtılaşma testleri, enfeksiyon nedenini araştırmaya yönelik testler, anne ve babanın kromozom tetkiki, bağışıklık sistemine yönelik immünolojik testlerin sonuçları derlenip toparlandıktan sonra ancak yorum yapılabilir. Sadece kan tahlili ile nedenin belirlenme oranı ancak %10 olabilir. Rahim yapısı bozukluğu ve çevresel faktörler tekrarlayan gebelik kayıplarında önemli faktörlerdir. Tedavi ve bir sonraki gebeliğin takip planı elde edilen bulgular göre yapılmaktadır.” dedi.

    Tedavi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

    Tekrarlayan gebelik kayıplarında düzeltilebilecek nedenlere yönelik güncel tıbbi uygulamalar, uygun tedavi şekliyle çiftleri mutlu sona ulaştırabilir. Doç. Dr. Ümit Gökdalga çiftlere şu önerilerde bulunuyor: “ Tedaviye tekrar başlamadan önce çiftlerin çok iyi araştırma yapması gerekir. Deneyim, donanım ve teknik açıdan dünyadaki gelişmeleri takip eden, uygulayan merkezler tercih edilmelidir. Tekrarlayan gebelik kayıplarında takiple başarılı gebelik ve canlı doğum yapma oranı % 60-70 arasında değişebilir. Ayrıca stres, kafein ve sigaradan uzak bir yaşam, sağlıklı beslenme şarttır. Obezite varsa diyetle kilonun uygun seviyeye gelmesi sağlanmalıdır.”

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Başvurulur ?

    Doç. Dr. Ümit Gökdalga tüp bebek tedavisine başvurulması gereken durumları şöyle özetledi: “Düşük materyalinden ya da anne ve babadan yapılan genetik araştırmalarda ailesel geçişli ya da tekrarlayıcı özellikte bir genetik problem tespit edilirse, sağlam embriyoları seçmek (PGD- Preimplantasyon Genetik Tanı) ve onları transfer etmek amacıyla tüp bebek tedavisi uygulanabilir.”

    Tüp Bebek ile İlgili Sık Sorulanlar
    – Aşılama nasıl bir üremeye yardımcı tedavi tekniğidir?
    – Tüp bebek tedavisinde embriyo seçimi neye göre yapılır?
    – Tüp bebek tedavisinde transfer edilen embriyoların gelişimi nasıl takip edilir?
    – Tüp bebek ile yaşanan hamileliklerde düşük riski daha mı fazla?
    – Tüp bebek tedavisinde genetik tanı testi kimlere önerilir?
    – Tüp bebek tedavisinde akupunktur ve nöral terapiden nasıl yararlanılır?

  • Kanser İlacı Tüp Bebek İçin Umut mu ?

    Kanser İlacı Tüp Bebek İçin Umut mu ?

    Meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar, özelikle yumurtalık rezervi azalmış hastaların tüp bebek tedavisinde başarı şansını artırıyor. Bahçeci Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ulun Uluğ, ‘’ Meme kanseri tedavisinde amaç yükselen östrojen hormonu değerinin düşürülmesidir. Çünkü bu hormon kanseri tetikler. Östrojen hormonu üretimi frenlendiğinde beyinde yumurtlama hormonu harekete geçer, bu da gebe kalma şansını artırır.’ dedi.

    Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların tüp bebek tedavisinde gebe kalma şansını artırdığını biliyor musunuz? Nasıl mı? Bahçeci Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ulun Uluğ konuya şöyle açıklık getirdi:

    Meme kanseri, halk arasında kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen hormonuna hassastır. Çünkü östrojen hormonu meme kanserinin gelişimini tetikleyebilir. Bu amaçla meme kanseri tedavisinde vücuttaki östrojen hormonu azaltılmaya çalışılır. Kadınlarda östrojen, erkeklik hormonu androjenlerden üretilir. Son 15 yılda popüler olan östrojen hormonun androjenlerden üremesini engelleyen ilaçlar meme kanseri tedavisinde de başarıyla uygulanmaktadır. Östrojen hormonun bir diğer etkisi; kadında seviyesi yükseldikçe yumurtalıkların gelişmesini engellemesidir. Başka bir deyişle östrojen hormonunun üretilmesine azaltacak olursak beyinde yumurtaları uyarmak için daha fazla faktör salgılanır. Tüp bebek tedavisine başvuran hastaların yüzde %30’unda yumurtalık rezervi azalmış olduğu dikkate alındığında bu tedavi umut vericidir. ‘’

    Tedavi Masraflarını Düşürüyor, Gebelik Şansını Artırıyor !

    Doç. Dr. Ulun Uluğ, meme kanseri kullanılan ilaçların tüp bebek tedavisinde masrafları düşürürken başarıyı artırdığını söyledi. Uluğ, ‘’Meme kanseri menopoz çağındaki kadınlarda daha yaygın görülür. Bu tip ilaçlar menopoz çağındaki kadınlarda kullanıldığında yeniden yumurtladıkları gözlemlenmiştir. Buradan yola çıkarak özellikle 1990’lı yılların sonunda Kanada’da tüp bebek tedavisi için meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar uygulanmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Son yıllarda gerek tedavi maliyetlerini düşürmek gerek yumurtalık rezervi azalmış hastalarda başarı şansını artırmak amacıyla tüp bebek tedavilerinde biz de bu ilaçları kullanılıyoruz. İlk çocuk doğurma yaşının artığı dönemde yaşadığımız için özellikle ileri yaş ve yumurtalık rezervi azalmış kadınların tüp bebek tedavisine başvurma oranları artmıştır. Bu grup hastalarda alternatif tedavi olarak bu yol izlenebilir. Bir haftadan daha kısa uygulandığı için hastalarda herhangi bir yan etki veya kanser geliştirme etkisi olmamaktadır. Ayrıca daha önce geçirilmiş kanser hikayesi olan örneğin; rahim veya meme kanseri hastalarda tüp bebek tedavisi uygulanmak istediğinde vücutta östrojen hormonun yükselmemesi için bu ilaç rahatlıkla kullanılmakta ve hastalarda kanser tekrarlama riskini ortadan kaldırmaktadır. “ dedi.

  • Erkek Kısırlığında Mucizevi Yöntem: Mikro TESE

    Erkek Kısırlığında Mucizevi Yöntem: Mikro TESE

    Mikro TESE operasyonu; sperm üretim bozukluğu olan ve ilaçla tedavi edilemeyen erkeklerin çocuk sahibi olmaları için günümüzde geçerli olan tek çözüm. Bahçeci Sağlık Grubu Üroloji Uzmanı Op.Dr. Emre Bakırcıoğlu operasyonla ilgili olarak; “Mikro TESE ile testis dokularından elde edilen spermler mikroenjeksiyon yoluyla eşlerinin yumurtalarına aktarılarak başarılı bir şekilde embriyo gelişimi ve gebelik sağlanabilir.” dedi.

    Çocuk sahibi olamayan çiftlerin yaklaşık yarısında erkek ile ilgili sorunlar görülmektedir. Sperm sayısı veya kalitesiyle ilgili sorunların çoğunun ‘neden’ kaynaklandığı konusunda hala net bilgi yoktur. Bahçeci Sağlık Grubu Üroloji Uzmanı Op.Dr. Emre Bakırcıoğlu çocuk sahibi olamayan erkeklerde en sık rastlanan sorunlar, tedavi yöntemleri, TESE ve Mikro TESE hakkında soruları cevaplandırdı.

    Erkek kısırlığının nedenleri nedir ?

    Erkek kısırlığının nedenleri; erkeğin çocuk yaşta geçirdiği hastalıklar, inmemiş testis hikâyesi, anatomik bozukluk olan ‘varikosel’ adı verilen testise giden damarlardaki genişlemelere bağlı olan rahatsızlıklardır. Daha az oranda da sperm yapımından sorumlu olan hormonlardaki bozukluklar (düşüklükler) ve genetik yapıyla ilgili problemlere rastlanır. Genetik yapı bozukluklarından ‘Klinefelter Sendromu’ en sık görülen kromozom bozukluğudur.

    Erkek kısırlığının ilaçla tedavisi mümkün mü ?

    Kısırlık problemi olan erkeklerin yalnızca bir kısmını oluşturan ‘Hipogonadism’ hasta grubunda ilaç tedavisiyle sperm çıkışı sağlanabilir. Bu erkeklerde ‘Azoospermi’ adı verilen sperm çıkışının hiç olmaması durumu söz konusu iken ilaç tedavisiyle sperm çıkışı sağlanabilir. Bu durum doğuştan veya sonradan gelişmiş olabilir, hormon salınımının azlığı sperm üretimini etkiler. Bu gruptaki azoospermik erkekler ilaçla tedavi edilebilen ve yüz güldürücü sonuçlar alınan yegane çocuk sahibi olamama durumudur.

    İlaç tedavisi yeni bir uygulama mıdır ?

    İlaç tedavisi geçmişten günümüze uygulanan bir yöntemdir. Ancak yeterli doz ve sürede uygulanmadığı zaman olumlu sonuç almak mümkün değildir. Bu hastaların en az bir yıl süreyle ilaç tedavisine devam etmesi gerekir. Geçmişte 3- 4 ay ilaç kullandırılan ve iyi takip edilmeyen bu gruptaki erkeklerin çocuk sahibi olmaları neredeyse imkânsız olduğu düşünülürken bu süre en az 1 yıla çıkartıldığında büyük bir kısmında menide sperm çıkışı sağlanmıştır. Bu gruptaki hastaların bir kısmı doğal yoldan bile gebe kalmayı başarabilir. Bu çiftler tedavi sürecinde desteklenmezlerse ve kısa süreli tedavi nedeniyle başarısızlığa uğrarlarsa; ümitleri kırılır, tedavi olamayacaklarına inanır. Burada önemli olan hastalara güven aşılamak ve ilaçlarını uygun dozlarda ayarlayıp, düzenli olarak kontrollerini yapmaktır.

    Tedavi sonunda doğal yoldan gebe kalamayanlar nasıl çocuk sahibi olabilir ?

    Tedavi sonunda bir kısım hasta doğal yoldan çocuk sahibi olurken bazılarının sperm sayısı ve kalitesi doğal yoldan çocuk sahibi olmaya yeterli düzeylere ulaşmaz. Bu durumda beklemek yerine mikroenjeksiyon tedavisi önerilir. Mikroenjeksiyon sonucunda da gebelik sağlanabilir.

    Diğer nedenlere bağlı sperm çıkışı olmayan erkeklerde ilaç tedavisi etkili olabilir mi?

    Özellikle ameliyatla (TESE) sperm araştırması yapılan ve sperm çıkışı olmayan bir grup erkek daha vardır. Bu guruptaki erkeklerde mikro TESE denilen operasyon tekniği ile yaklaşık yarı yarıya ameliyatla sperm bulma şansı vardır. Hormon düzeyleri normal ve çoğu zaman normalin üzerinde olduğundan bu erkeklerde ilaçlarla sperm üretimini arttırmak mümkün değildir. Mikro TESE operasyonu ile testis dokusunda sperm bulanamayan erkeklerde sperm elde etmek için henüz yeni bir yöntem gelişmedi. Bazı erkeklerde testosteron seviyelerinde düşük ise operasyondan 2-3 ay öncesinde yükseltmek için ilaç tedavisi kullanılabilir.

    Azoospermi durumu sık karşılaşılan bir durum mudur? Ne sıklıkla Mikro TESE yöntemi uygulanır ?

    Azoospermia yani sperm çıkışının olmaması durumu erkek kısırlığında %10-15 oranında karşılaşılan bir durumdur. Tıkanıklığa veya üretim bozukluğuna bağlı olabilir. Mikro TESE operasyonu sperm üretim bozukluğu olan ve ilaçla tedavi edilemeyen erkeklerde bugün için çocuk sahibi olmalarında tek çözüm. Çünkü bu yolla testis dokularından elde edilen spermler mikroenjeksiyon yoluyla eşlerinin yumurtalarına aktarılarak başarılı bir şekilde embriyo gelişimi ve gebelik sağlanabilir. Mikro TESE yöntemi 1999 yılında ilk kez ABD’de uygulanmaya başlandı. 2002 yılından beri ülkemizde bu operasyon üretim bozukluğuna bağlı erkeklerde sperm bulmak için uygulanmaktadır.

    En fazla şansı ve en az şansı olan azoospermik erkekler nasıl ayırt edilir ?

    Genel olarak sperm bulma başarısı %50 civarındadır. Açıklamak gerekirse; örneğin inmemiş testisi olan erkekler buluğ çağından önce operasyon geçirirse ve testis boyutları iyi düzeylerde ise % 65-70 oranlarında sperm bulma şansı vardır. Geçmişte hiç şans tanınmayan, kromozom yapı bozukluğu olan erkeklerde bile bu yeni teknikle sperm elde etme oranı yükseldi. ‘Klinefelter Sendromu’ olarak adlandırılan ve doğuştan kromozom yapı bozukluğu olan erkeklerde yapılan çalışmada sperm bulma olasılığının yaşla ilgili olduğu tespit edildi. Bu yüzden Mikro TESE yönteminin Klinefelter sendromlu erkeklerde genç yaşlarda yapıldığında sperm bulma şansı arttığı tespit edildi. Ayrıca sperm bulma ve gebelik oranları normal kromozom yapısı olan erkeklerle aynı seviyede olduğunu görüldü. Bu nedenle azoospermik erkeklerin tetkiklerinin tam olarak yapılması ve değerlendirilmeleri gerekir. Ayrıca ameliyatta mikroskop kullanılması bazı azoospermik erkeklerin testis dokusunda sperm bulma şanslarını önemli oranda arttırmakta ve tüp bebek yöntemleriyle çocuk sahibi olma şanslarını da devam ettirmektedir.

  • Dondurulmuş Embriyo ile hamile kalma !

    Dondurulmuş Embriyo ile hamile kalma !

    Dondurulmuş embriyo bebeklerinin daha sağlıklı doğduğunu biliyor musunuz? Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
    Op. Dr. Halit Fırat Erden yapılan araştırma sonuçlarına göre IVF bebeklerine oranla dondurulmuş embriyo bebeklerinin ortalama 253 gr daha ağır ve yarım hafta daha geç doğduğunu açıkladı.

    IVF başka bir deyişle tüp bebek tedavisinde 20 yılı aşkın süredir uygulanan embriyo dondurma ve çözme işlemindeki gelişen teknikler; daha yüksek oranda gebelikler şansını da beraberinde getiriyor. Aynı zamanda yapılan araştırmalar dondurulmuş embriyo bebeklerinin IVF bebeklerine oranla ortalama 253 gr daha ağır ve yarım hafta daha geç doğduğunu ortaya koydu. Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Halit Fırat Erden konu hakkında şu açıklamada bulundu: “ IVF bebekleri normale oranla maalesef daha erken doğar ve doğal olarak daha düşük ağırlıkta dünyaya gelir. Oysa dondurulmuş embriyo bebekleri daha ağır ve daha uzun süreli gebelik sonrası dünyaya gelir. Bu da onlar için şans ve beraberinde sağlık demektir.’’

    Çiftler İçin Hem Ekonomik Hem de Psikolojik Avantaj

    Embriyoların dondurulması tüp bebek tedavisinde çoğul gebelik riskini de en aza indiren bir yöntemdir. Op. Dr. Halit Fırat Erden IVF tedavisinde 35 yaşına kadar bir daha sonraki yaşlar içinse 2 embriyonun transfer edilebildiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “ Peki elde edilen diğer embriyolar ne olacak? Nasıl değerlendirilecek? Kullanılmayan embriyolar özel saklama kaplarının içinde -296 veya -320 derece sıvı nitrojen tankları içinde kişiye özel bölgelerde saklanır. Bu da bize ve çiftlere aynı batında elde edilen embriyolardan değişik dönemlerde çocuk sahibi olma şansı oluşturur. Fazla embriyoların dondurulması hastaya hem ekonomik hem de psikolojik avantaj sağlar. Çünkü dondurulan embriyolar transfer edileceği zaman hasta tedaviye gereksinim duymaz. Embriyo dondurma işlemi tüp bebek uygulamalarında başarı şansını arttıran bir işlemdir. Bu işlemler mutlaka teknolojik alt yapısı gelişmiş, güvenilir kurum ve uzman ekiple yapılmalıdır. Rutin tüp bebek ve mikroenjeksiyon uygulamalarında embriyo dondurma ile gebelik oranları %40-45 arasında değişmektedir. Çiftlerden izin belgesi alınarak dondurulan embriyolar ülkemizde 5 yıl boyunca saklanabilmektedir.

    *Embriyo dondurmak tüp bebek tedavisinde ne zaman başvurulması gereken bir yöntemdir ?

    Tüp bebek tedavisinde embriyo dondurma işleminin keyife kalmış bir yöntem olmadığını belirten Op. Dr. Halit Fırat Erden, “Doktor gerek gördüğü takdirde bu işlem uygulanır. Kişiden kişiye değişmekle birlikte bu yöntem; yumurtaların korunmasını sağlamak, başarılı ve kaliteli gebelik oranına sahip olmak için uygulanır. Ayrıca embriyo gelişimi yavaş olan anne adaylarında dondurma işlemi yöntemiyle embriyonun gelişme günü yakalanabilir. İlaçlarla yumurtalıkların uyarılması esnasında OHSS (aşırı uyarılma sendromu) riski olan kadınlarda da embriyolar, anne adayını riske sokmamak için sonra kullanılmak üzere dondurulabilir.”

    *Anne Adayı İçin Embriyo Dondurmak Ürkütücü müdür ?

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Halit Fırat Erden anne adayının embriyo dondurma kelimesinden ürktüğünü belirterek, “ İlk söylendiğinde anne adayı bazen endişeye kapılıyor. Hastanın ikna olmasında doktor ve merkezin deneyimi, güvenilirliği çok önemlidir. Aslında dondurulmuş embriyo ile yeni embriyo arasında hiçbir fark yoktur. Burada önemli olan aşama dondurma ve çözülme işlemidir. Embriyo her aşamada dondurulabilir.

    Asıl olan burada zamanı donduruyoruz… Günümüzde slow (yavaş) dondurma yöntemi yerini çok daha başarılı vitrifikasyon (hızlı) dondurma yöntemine bıraktı. Dondurulan embriyolar istendiğinde tersine uygulanan işlemlerle çözülüp ana rahmine transfer edilir. Sıvı nitrojen içerisinde tüm kimyasal reaksiyonlar ve hücresel aktiviteler durmaktadır. Bu durum bir tür hücre uyku halidir. Yapılan deneysel çalışmalarda embriyoların sıvı nitrojen içerisinde uzun süre sağlıklı bir şekilde saklanabileceği gösterilmiştir. İşlem tekrar küçük küçük kümeler halinde de gerçekleştirilebilir. Ya da dışarıda gelişmesi sağlayıp tekrar dondurabilirsin. Dondurma işlemi sonrasında çözülen yumurtalardan tekrar gebe kalmak mümkündür. 5 yıl sonra gelip dondurduğu yumurtalardan gebe kalan hastalarımız var. Yani, çocuğun ikizi beş yıl sonra da doğabilir!’’

    *Hangi Durumlarda Embriyo Dondurma Yapılır ?

    1- Transfer işleminden sonra geriye kalan kaliteli embriyolar imha edilmek yerine dondurulup tekrar transfer edilmek için saklanabilir.
    2- İlaçlarla yumurtalıkların uyarılması esnasında OHSS (aşırı uyarılma sendromu) riski olan kadınlarda tüm embriyolar daha sonra kullanılmak üzere dondurulabilir.
    3- Rahim içini saran endometrium dokusunun yeteri kadar gelişemediği durumlarda.
    4- Rahim içi cerrahi operasyon gereken durumlarda.
    5- Kemoterapi veya radyoterapi gerektiren kanser tedavilerinden önce embriyolar dondurulabilir.

    Dondurulan Embriyoların Saklama Süresi

    Yapılan bilimsel çalışmalar dondurulmuş embriyoların çok uzun süre sonra çözüldüğünde bile sağlıklı gebelik şansı verdiğini göstermiştir. Ancak ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliği gereğince dondurulmuş embriyolar 5 yıl boyunca sıvı nitrojen içerisinde saklanabilmektedir.

    Vitrifikasyon Yöntemi ile Embriyo Dondurma

    Vitrifikasyon dondurma yöntemi diğer dondurma yöntemi ile kıyaslandığında çok daha üstün bir teknik olduğunu kanıtlamıştır. Bu yöntem ile dondurulan embriyolar çözüldüğünde %90 – 100 oranında canlı ve sağlıklı bir şekilde geri dönmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta dondurulan embriyoların kalitelerinin dondurulmaya uygun olmasıdır. Vitrifikasyon yöntemi ile neredeyse taze embriyo transferlerinde görülebilen %64 gibi yüksek gebelik oranları elde edilebilmiştir.

    Kaynak : Kadınlar Kulübü

  • SGK tüp bebek tedavisinin ne kadarını karşılar ?

    Konu ile videoyu izlemek için tıklayın …

    SGK tüp bebek tedavisinin ne kadarını karşılar ?

    tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek fiyatları, tüp bebek nasıl olur, tüp bebek nedir, tüp bebek maliyeti, aşılama, tüp bebek aşamaları, tüp bebek tedavisi, infertilite, infertilite tedavisi, infertilite ilaçları, infertilite nedir, infertilite nedenleri, infertilite belirtileri, aşılama, infertilite ppt, infertilite pdf, aşılama, kisirlik nedir, kisirlik nedenleri, kisirlik belirtileri, kısırlık belirtileri, kısırlık nedir, kısırlık nasıl anlaşılır, kadında kısırlık, erkekte kısırlık, tüp bebek merkezleri, tüp bebek merkezi, istanbul tüp bebek merkezi, istanbul tüp bebek fiyatları, istanbul tüp bebek merkezleri, istanbul tüp bebek merkezi hakkında, tüp bebek nedir, tüp bebeğin aşamaları nelerdir, tüp bebek nasıl olur, tüp bebek tedavisi, tüp bebek kimlere yapılır, tüp bebek kimlere uygulanır, tüp bebek çocuk, tüp bebek SGK, tüp bebek fiyatları, tüp bebek ssk şartları, tüp bebek raporu, tüp bebek aşamaları, tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek fiyatları 2012, tüp bebek maliyeti, tüp bebek merkezleri, tüp bebek yöntemi, tüp bebek hakkındaki tüm cevaplar, tüp bebek tedavisinde, tüp bebek yöntemi ile Çocuk sahibi olun, tüp bebek tedavisi, çocuk tüp bebek, tüp bebek gebelik, tüp bebek aşılama, tüp bebekte aşılama, tüp bebek ssk, tüp bebek aşılama fiyatları, tüp bebek tedavisi, tüp bebek embriyo transferi, tüp bebek merkezleri, tüp bebek transfer, adım adım tüp bebek tedavisi, tüp bebek tedavi süreci, tüp bebek tedavi aşamaları, tüp bebek transferi sonrası, tüp bebekte beslenme, TÜP BEBEK MALİYETİ, tüp bebek maliyeti, uzun protokol tüp bebek, tüp bebek maliyeti 2012, tüp bebek maliyeti 2013, ssk tüp bebek maliyeti, tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek aşamaları, tüp bebek tedavisi, tüp bebek ssk

  • Tüp bebek tedavilerinin % 30’u çoğul gebelik

    Avrupa’nın en büyük tüp bebek merkezlerinden biri olan İspanya’nın Valencia kentindeki “Valencia Kısırlık Enstitüsü”nün (IVI) 3. Uluslararası Üremeye Yardımcı Tedavi Kongresinde, tüp bebek tedavilerinin yüzde 30’unun çoğul gebeliklere yol açtığı belirtildi.

    İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılan toplantıya dünyanın çeşitli ülkelerden bin kadar doktor katılırken, üremeye yardımcı olan tedavilerin başarı oranını yükseltme ve çoğul gebeliklerin önüne geçilmesi gibi konular tartışılıyor.

    Doktorlar, tüp bebek tedavilerinin yüzde 30’unun çoğul gebeliklere yol açtığı görüşünde birleşirken, IVI’nin İstanbul Direktörü Dr. Erdal Budak, Türkiye’de üçe kadar, hatta bazı durumlarda daha fazla embriyo transferi yapılmasına izin verilmesini eleştirdi.

    Budak, “Normal nüfusta ikiz gebelik oranı 80’de 1’dir. Türkiye’de ise tüp bebek tedavilerinde meydana gelen gebeliklerde transfer edilen embriyo sayısının fazla olmasına bağlı olarak çoğul gebelik oranı yüzde 30’un üzerindedir.

    Türkiye’de üçe, hatta bazı durumlarda daha fazla embriyo transferine izin verilmektedir. Bu da erken doğum ve düşük ağırlıklı sorunları beraberinde getirmektedir. Çözüm, çiftin gebelik şansını düşürmeden tek veya iki embriyo transferiyle gebelik elde etmektir” dedi.

    IVI Başkanı Prof. Dr. Antonio Pellicer de konuşmasında, tüp bebek uygulamalarında çoğul gebelikler sorununun çözülmesi gereğine vurgu yaptı.

    Kısırlığın sosyal ve medikal bir sorun olduğunu ve sorunun her geçen gün ağırlaştığını kaydeden Pellicer, “İspanya’da yılda 35 bin bebek, destekli üreme teknikleri sayesinde dünyaya geliyor. Avrupa’nın çoğu yerinde bu durum aynı.

    Ancak sorun tüp bebek yöntemiyle gerçekleşen gebeliklerin yüzde 30’unun çoğul gebelikle sonuçlanması ve bunun anne ile doğacak bebeğin sağlığını ciddi şekilde etkilemesi” açıklamasında bulundu.

    Uzmanlar, üç gün sürecek kongre sırasında, “İşinden geri kalma korkusu kadınların gebe kalmasını engelliyor ve düşüklere sebep oluyor”, “Sigara, içki, kahve tüketimi üremeyi olumsuz etkiliyor” ve “Şişman olanların çocuk sahibi olma şansı düşüyor” gibi bazı araştırmalardan çıkan sonuçları da tartışacak.

    “Valencia Kısırlık Enstitüsü”nün (IVI) 4. kongresi gelecek yıl İstanbul’da yapılacak.

    Tüp Bebek Hakkında en büyük kaynak için tıklayın