Etiket: tokofobi

  • Rahat doğum için öneriler

    Rahat doğum için öneriler

    Rahat doğum için.. Doğumun 40 haftalık hamilelik serüveninin bir ödülü olarak düşünüldüğünü kaydeden Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, “Özellikle ilk doğumda rahat olmak önemlidir. Bazı kadınlar, olumsuz bir doğum deneyiminden sonra, ikinci çocuk için cesaretlerini kaybetmektedirler.

    Bu durumun oluşmaması ve rahat bir doğum için psikolojik olarak hazır olmak önemlidir. Doğum öncesi hamileler genel olarak kaygılıdırlar. Bu doğal bir durumdur. Daha önce hiç doğum yapmamış bir kadın bilmediği bu durum için kaygılanır ya da korkar.” diye konuştu.

    Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, doğumda rahat hissetmek için, öncesinde yapılması gereken 15 öneri hakkında şu bilgileri verdi:

    Rahat doğum için öneriler

    rahat_Dogum

    1. Doğum için bir hastane seçin: Doğumdan önce, doğum yapacağınız hastaneyi ziyaret etmek önemlidir. Bu sayede doğuma giderken kaygınız daha az olur.

    Bilmediğimiz yerler, kaygılarımızı artırabilir. Doğum yapacağınız hastanenin yakın olması sizi daha da rahatlatacaktır.

    2. Doğumla ilgili kurslara gidin: Doğumla ilgili kurslara gitmek bir anlamda prova yapmanızı sağlayacaktır.

    Böylece eğer doğumu zihninizde büyütmüşseniz, endişelerinizi azaltacaktır.

    3. Eşin doğuma katılmasını sağlayın: Günümüzde birçok hastane bu konuda hassas davranmaktadır. Eşinizle bu konuyu konuşun.

    Eğer kaygınız çoksa; eşinizin yanınızda olması hem orayı daha az yadırgamanıza engel olur, hem de sizi psikolojik açıdan rahat ve güvende hissettirir.

    4. Doğumla ilgili okuyun: Doğumla ilgili yazılan kitaplar okuyun. Birçok kişi bunu internetten araştırıyor, ancak internette doğru bilgiler olduğu gibi, kirli bilgiler de mevcuttur.

    Bunu unutmayın. Okumak ve bilgilenmek sizi kaygı ve korkularınızdan uzaklaştıracaktır.

    Doğum Öyküleri için Tıklayınız!

    rahat_dogum_icin

    5. Annenizle kendi doğumunuzu konuşun: Anneler, doğum konusunda deneyimlerinden dolayı rahatlatıcıdırlar. Annenizle kendi doğumunuzu konuşarak bilgi alabilirsiniz.

    Ayrıca sizinle ilgili bilmediğiniz, mutlu anıları öğrenmek sizi iyi hissettirecektir.

    6. Doktorunuzla doğumla ilgili kaygılarınızı paylaşın: Bazı durumlarda Kadın doğum hekimiyle konuşmak için yeterli zaman olmaz. Buna rağmen zaman yaratın ve kaygılarınızı konuşun.

    Böylece hekimin sizin kaygı düzeyini anlaması daha kolay olur ve sizi rahatlatacak bilgiyi ondan alabilirsiniz. Doğumdan önce soru işaretlerinizi mutlaka azaltın.

    7. Doğumdan sonra kucağınıza alacağınız çocuğun hayalini kurun: Hamilelik süresince; doğum sonrası çocuğunuzla ilk karşılaşma sahnesinin hayalini kurmak, hem hamileliğin hem de doğumun kolay geçmesini sağlar.

    İmajinasyon çalışması denilen bu hayal kurma çalışması birçok psikolojik sıkıntıda işe yaramaktadır. Doğumda da kuşkusuz işe yarayacaktır.

    8. Gebelikte yoga ve gevşeme egzersizleri yapın: Hamilelik süresince, eğer imkânınız varsa yoga sizi oldukça rahatlatacaktır.

    Bunun yanı sıra nefes egzersizleri sıkıntılı durumlarla baş etmenizi kolaylaştıracaktır. Ancak bunlara hamileliğin mümkünse erken dönemlerinde başlamalısınız. Böylece bu egzersizleri uygulamanız, deneyiminizin fazla olmasından dolayı daha kolay olacaktır.

    Rahat doğum için öneriler
    Rahat doğum için öneriler

    9. Gebeliğin ve doğumun sağlıklı bir süreç olduğunu unutmayın: Günümüzde bilgi arttıkça ne yazık ki korkular da artmıştır.

    Oysaki ilk çağdan bu yana kadın, doğurur. Bu kadının doğasında olan bir durumdur. Hatta profesyonel yardım almadan doğurur. Siz de farklı değilsiniz. Bu gerçeği gözden kaçırmayın.

    10. Hamilelik döneminde hekiminizle konuşarak, önerdiği egzersizleri yapın: Egzersiz yapmak; doğumda kaslarınızı daha rahat çalıştırdığı gibi, strese karşı dayanıklılığınızı da artıracaktır

    Gebelik süresince hekiminizin önerilerini de dikkate alarak, mutlaka egzersiz yapın. Yürüyüş bile, tek başına vücudumuzda olumlu hissettirecek hormonların salgılanmasını artırır.

    11. Sürekli doğum hikâyeleri dinlemeyin: Eğer hassas bir yapıya sahipseniz, etrafınızdaki kişilerden doğum hikâyeleri dinlemeyin.

    Çünkü kişiler olumlu hikâyeler anlatabileceği gibi olumsuz hikâyeler de anlatabilir. Bunu daha önceden bilme şansınız olmayabilir. Karşı taraf iyi niyetli olsa dahi, sizin hassasiyetinizden dolayı keyfiniz kaçabilir.

    Rahat doğum için öneriler
    Rahat doğum için öneriler

    12. Doğum öncesi güncel yaşantınıza devam edin: Hayatınızın normalini bozmayın. Doktorunuz bir öneride bulunmamışsa, normal yaşantınızı doğuma kadar devam ettirin.

    Kendinizi aşırı sakınmaya kalkarsanız, doğal bir durum olan doğum; sizin zihninizde giderek daha büyüyecektir. Yaşam alışkanlıklarınızı doğum boyunca devam ettirin. Tabi ki alkol sigara gibi alışkanlıklar hariç.

    13. Doğumdan önce maddi konularda eşinizle konuşun: Doğumdan önce, hem hastane masrafları hem de bir süre çalışmayacağınız için birikimlerinizi eşinizle gerçekçi bir şekilde değerlendirin.

    Masraflar konusunda hekiminizden ve hastaneden bilgi alın. Doğum sürecinde bir de bunları düşünmek durumunda kalmayın.

    14. Tokofobi (doğum yapma korkusu) varsa, ihmal etmeyin: Tokofobi(doğum yapmaktan korkma) esasen her 9-10 kadından birinde görülebilmektedir. Kişi doğum yapmakla ilgili aşırı kaygı duyar.

    Tedavi edilebilir bir durumdur. Tedavide psikoterapi ve hipnoz kullanılmaktadır. Böyle bir durumunuz varsa mutlaka bir psikiyatriste/psikoloğa başvurun.

    rahat_dogum_icin_tavsiyeler

    15. Psikolojik ya da psikiyatrik bir sorununuz varsa, bu durumu kadın doğum hekiminizle paylaşın:Eğer psikiyatrik bir sorununuz varsa ya da daha önce geçirdiğiniz bir rahatsızlığınız varsa hamilelik döneminde mutlaka psikiyatrist/psikologdan yardım alın.

    Doğum öncesi sorun daha fazla artabilir. Riske girmeyin.”

    Kaynak: sabah.com.tr

  • Doğum Korkusu Tokofobi

    Doğum Korkusu Tokofobi

    Tokofobi sözcüğünü hiç duydunuz mu? Bu soruya yanıtınız “hayır” olsa bile Türkçe karşılığı olan, “doğum yapma korkusu”na aşina olduğunuzu tahmin ediyoruz…

    Her ne kadar hamilelik ve doğum, insan doğasın bir parçası olsa da kişisel deneyimlere, karaktere ve cinselliği algılayış biçimine göre bazı kadınlar bu durumu doğalarına aykırı bir durummuş gibi algılayabiliyorlar. Dolayısıyla çoğu kadın, özellikle ilk hamileliğinde doğum yapma korkusu (tokofobi) taşıyabiliyor.

    Yapılan araştırmalar kadınların yaklaşık yüzde 20’sinin doğumdan korktuğunu ortaya koyuyor.

    Dr. Harika Bodur Öztürk, tokofobi ile ilgili şu bilgileri veriyor…

    Siz hangi tip tokobofiksiniz?

    Tokofobiyi birincil, ikincil ve depresif hastalık zemininde gelişen doğum korkusu olmak üzere üç kategoride inceleyebiliriz.

    Birincil tokofobiye sahip kadınlar, hamilelik oluşumundan önce bu korkuya sahiptir ve genellikle bu süreç çocuklukla erişkinlik arasındaki dönemde başlar.

    Etyolojide (hastalık etkenlerini inceleyen bilim dalı) sosyal, psikolojik ve psikodinamik etkenler bulunur.

    İkincil olgularda ise tokofobi, travmatik doğum sonrası gelişebildiği gibi ikinci evrenin uzadığı normal doğum, düşük, ölü doğum veya hamilelik sonlandırması sonrası da gelişebilir.

    İkincil tokofobi posttravmatik stres bozukluğuyla da ilişkilendirilir. Gece kabusları nedeniyle ciddi uyku bozuklukları da şikayetler arasındadır.

    Tokofobikler sezaryen sever

    Tokofobi, doğum öncesi depresyonun belirtisi olabildiği gibi, günümüzde tıbbi neden olmaksızın annenin isteğine bağlı sezaryen doğum oranlarını artırdığı da bir gerçek. Buna karşın tıbbi neden olmaksızın yapılan sezaryen doğumların yararlı olduğuna dair veri de mevcut değil.

    Doğum korkusu nasıl geçer?

    Doğum korkusunu azaltmaya yönelik araştırmalar 1920’li yıllardan itibaren yapılıyor. 1950’li yıllarda psikoproflaksi (olağandışı davranış biçimlerini önlemek ve kişinin çevreye uyum sağlaması için psikolojik yöntemler kullanılarak yapılan koruma yöntemi), 1990’lı yıllardaysa hipnozun etkileri, değerlendirilen yöntemler oldu.

    Ancak psikoproflaktik hazırlık kurslarının doğum süreci üzerine olumlu etki göstermediği anlaşılmış.

    Ryding’in yaptığı bir araştırmada doğum korkusu nedeniyle tıbbi gerekçesiz sezaryen doğum isteyen hamilelere, doğum öncesi kısa dönem psikoterapi uygulanmış ve daha sonra bu hamilelerin yüzde 50’sinin normal doğum gerçekleştirebildiği görülmüş. Dolayısıyla doğum korkusu yaşayan anne adaylarına psikoterapi uygulanması, bir tedavi yöntemi olarak düşünülebilir.

  • Doğum Korkusunu En Aza İndirmek İçin Öneriler

    Doğum Korkusunu En Aza İndirmek İçin Öneriler

    Hamile her kadın bu süreçte az ya da çok doğum korkusu yaşar…

    Hamile her kadın bu süreçte az ya da çok doğum korkusu yaşar… En azından endişeleri vardır… Hangi doğum şeklini seçeceğinden tutun da bu seçiminin kendisinin ve bebeğinin sağlığını nasıl etkileyeceğine kadar… Sonra canım çok yanacak mı, doğumdan sonra beni nasıl bir fizik ve ruh sağlığı bekliyor, gibi düşünceler anne adayını rahat bırakmaz. Doğum korkunuzu en aza indirmek üzere, Psikiyatrist Berfu Akbaş’ın önerilerini okumadan doğuma girmeyin…

    Büyük gün gitgide yaklaşmaktadır. Belki de yıllardır hayalinizde canlandırdığınız, size benzeyen tatlı, güzel kızınız ya da babasına benzeyen yakışıklı, cesur oğlunuz yakında kucağınızda olacaktır, ama bu dünyaya ne şekilde merhaba demelidir? Minik bebeğinizin sağlığını tehlikeye atmayacak, size de fazla acı ve sıkıntı yaşatmayacak en uygun doğum yöntemi hangisidir? Şimdiye kadar onlarca acılı-acısız hikaye dinlemiş, bir o kadar da yazı okumuşsunuzdur. Kafanız o kadar karışmıştır ki! Evet, kadınlar binlerce yıldır doğurmaktadır ama bu sizin doğumunuzdur ve bugüne kadar yaşayacağınız en önemli olaydır. Peki ama, sizi en çok korkutan nedir, bu korkuya sebep olan özel nedenler acaba nelerdir?

    Hamilelik ve doğumla ilgili korkular kadınların yüzde 90′nında bulunmaktadır. Açıkçası bizler hekim olarak bir anne adayının bu konuda hiçbir sıkıntısı yoksa daha çok endişeleniriz. Ancak bu korkular gereğinden fazla abartılıyor ve anlamsız boyutlara ulaşıyorsa buna sebep olan faktörleri araştırmak gerekir.

    İlk gençliğimizden itibaren, akrabalarımızın ve komşu teyzelerin travmatik doğum hikayeleriyle yoğruluruz. Günlerce çekilen sancılar, iç dikişler, dış dikişler, sonrasında yaşanan sıkıntılar, televizyon ekranında korkunç doğum sahneleri, ortalık kan revan, kadının sanki bedeni parçalanıyor, büyük bir kısmında da ölüyor zaten… Ve geceleri uykunuzu kaçıran kabuslar! Sonrasında da ;”Aaaa, ne gerek var ameliyata, normal doğur!” diyenler…

    BU İŞTE BİR TERSLİK VAR!

    Normal doğum denen vajinal doğumun, çoğumuzun kafasında yer etmiş bu felaket görüntülerine alternatif olan sezaryen operasyonu ise, başka korkuları beraberinde getirmektedir. “Ya bayılıp tekrar ayılamazsam?”, ” Sonuçta bu bir ameliyat ve her ameliyatın riskleri vardır!”, “Kontrolü tamamen kaybedeceğim ve bebeğimi herkesten sonra ben göreceğim!” gibi düşünceler birer birer kafanızdan geçer. Öte yandan, kimi kadınlar doğal yol olduğu için vajinal doğumu, kimileri ise bebeklerinin doğum gününü özel bir güne denk getirmek için sezaryen operasyonunu tercih edebilmektedir.

    Aslında insan bilmediği şeyden korkar. Bu nedenle, korkuyla başa çıkmada ilk adım yeterli bilgi edinme olmalıdır. Bilgiyi doğru kaynaktan almak kadar, bilginin veriliş tarzı da önemlidir. Vajinal doğumla ilgili en çok yaşanan korku ve endişeler; öncelikle doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamama korkusu, yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalma, bebeğin başına kötü bir şey gelme riski, doktora ya da hastaneye ulaşamama ve doğum sonrası cinsel hayatın olumsuz etkilenme olasılığı şeklinde sayılabilir.

    Sezaryenle ilgili korkular ise, anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamen başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde çerçevelenebilir.

    En önemli nokta ise, kişinin doktoruyla bu korkularını paylaşabilmesi ve doktorunun hastasını özenle dinleyip onu endişeleri konusunda aydınlatabilmesidir. Doğum öncesi kursların da bu konudaki faydaları yadsınamaz. Bu kurslarda hamile kadınların duygu ve endişelerini dile getirip paylaşabilmeleri, doğum eylemi hakkında bilgilenme ve nefes alma ve gevşeme egzersizleri gibi yöntemlerle doğuma katılma ve kolaylaştırma konularında bilgilenmeleri söz konusudur. Bu kurslar sayesinde, isteğe bağlı sezaryenlerde yüzde 50 oranında azalma olduğu bilinmektedir.

    Şüphesiz, ne şekilde doğum yapmış olursa olsun, her kadın doğum sırasında bir miktar ağrı çekecektir. Kimse doğumun kolay olacağını yüzde yüz garanti edemez. Yine de epidural anestezi gibi modern yöntemlerle günümüzde özellikle ağrıyla başa çıkma konusunda annelere oldukça yardımcı olunuyor. Bu yöntemle, anne doğumuna aktif olarak katılabilmekte ve daha az ağrı çektiği için daha az yorulup, doğum sonrası da daha çabuk toparlanabilmektedir.

    DOĞUM AĞRISININ PSİKOLOJİK BOYUTU DA VAR!

    Ağrının anlamı kültürden kültüre değişir, sosyal ve duygusal boyutları vardır. Ağrı çekmek anneliğe geçişin ilk kuralı gibi görülür. Ama her kadın bu ağrıyı aynı düzeyde yaşamaz. Öncelikle her insanın “ağrı eşiği” dediğimiz fizyolojik bir ağrıya dayanabilme sınırı vardır. Bu kimi insanda yüksek, kimi insanda düşüktür. Bunun yanında doğum ağrısının bir de psikolojik boyutu vardır ki, bu birçok konuyla alakalıdır. Kadınlık kimliği ile ilgili çatışmalar, karı-koca ilişkileri, gebeliğin isteğe bağlı olup olmadığı, travmatize edici eski tecrübeler, hatta anne adayının kendi annesiyle olan ilişkileri bile bu duyguyu etkilemektedir. Her kadının doğumuyla ilgili bir cesaret hikayesi vardır, ancak abartılı hikayelerin çoğunun altında kadının kendini önemli bir noktaya çıkarma ve dikkati üzerinde toplama ihtiyacı görülür.

    Özetlemek gerekirse, doğum korkusuyla başa çıkmada ilk adım anne adayının kendisini en çok endişelendiren konuyu iyi bilmesi, bunu doktoruyla ya da doğum öncesi kurslara katılarak çözmeye çalışması ve çabalar yetersiz kaldığında da bireysel bir psikolojik destek alması şeklinde olmalıdır. Doğuma eşin katılımı, özellikle yabancı bir ortamda (doğumhane) yalnız kalma korkusuna yardımcı olmaktadır. Bunun yanında doğum personelinin doğum sırasındaki pozitif ve destekleyici tutumları, anneyi doğum süresince bilgilendirmek ve bir sonraki aşamanın ne olduğunu anlatıp doğuma onun da katılımını sağlamak, annenin kontrol duygusunu güçlendirecek ve korkusunu azaltacaktır. Korku azaldığında ağrı kesici ihtiyacı da azalmakta ve doğum süresi kısalmaktadır.

    Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve ebelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmeksizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında, kadının kendine güven duygusu artar. Bu da beraberinde, kadının annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini arttırır.

    Ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz olacaktır.

     

    Doğum Korkusu – Tokofobi